• Sonuç bulunamadı

13.04.2017 PerĢembe

Belgede ŞİİR DENEME HAZİRAN 2017 (sayfa 134-138)

Kırık Beyaz Kanadım,

Her geçen gün hasretinle yanarken yüreğim, sensiz geçen günlerimi unutamıyorum anne. Ruhunun, ruhumun bir nebze olsun iyileĢebilmesi için yazıyorum sana bu satırları.

“Artık yeni diyarlara uçma vaktin,” dediğinde, pamuk sesinle bana okuduğun masalları hayal ederek uyumuĢtum koynunda, o son gece. Bilseydim eğer sensiz geçireceğim dokuz ayın hep fırtınalı olacağını, göğsüne sokularak saklanırdım kalbinin en kuytu köĢesinde. Beni uğurlarken gözlerinden firar eden birkaç damla yaĢı hatırlıyorum anne, boğazımın düğümlendiğini, yutkunamadığımı... KeĢke, keĢke bir kez daha sarılsaydım sana gitmeden, sımsıkı. Kollarının arasına hapsetseydin beni, bir bütün olsaydık o anda, kimsenin ayırmaya gücü yetmeseydi bizi. Gözlerinin bulutlanmasının nedenini sorduğumda, buruk bir gülümseme can bulmuĢtu dudaklarında. ġimdi sebebini biliyorum anne, hem de çok iyi biliyorum. “Özlem,” deniyormuĢ buna, öğretmenim söyledi. Kalbimde filizlenen acı, yerini koskocaman bir ormana bıraktı. Dalından koparılmıĢ bir çiçek gibiyim, beni bir vazoya koyarak yaĢamamı bekliyorlar. Her geçen gün soluyorum, ölüyorum anne.

Hiç arkadaĢım olmadığından Ģikâyet edip, üzerdim seni. Geceleri gizli gizli ağlarken iç çekiĢlerine tanık olurdum bazen. Her soruĢumda “Nezle oldum,”

deyip geçiĢtirirdin. Ben bir öksürsem, baĢımda dikilirdin sabahlara kadar.

Gözünün altındaki morlukları görürdüm uyanınca, bakıĢlarım senden baĢka her yere değerdi. ġimdi karĢımda olsan usulca dokunurdum onlara, öpücüklerimi kullanırdım iyileĢtirmek için.

ý Öğrencimizin bu eseri, Antalya Liseler Arası Anneye Mektup YarıĢmasında il birincisi olmuĢtur.

128

Saçlarımı okĢayarak, dıĢarıya çıktığımızda yapacaklarımızı anlatırdın, beraber hayaller ülkesine yolculuk yapardık. Bahçeli bir eve taĢınacaktık, hatta içinde kendime ait bir odam bile olacaktı. Duvarlarım en sevdiğim renk olan turuncuya boyanacaktı. Hiç sahip olamadığım, oyuncaklarla döĢeyecektik dört bir yanımı. “Beyaz Kırlangıç‟ım,” diye severdin hep beni, senin gibi olabilmek için bir kuĢ alacaktım bende. Ona bakacak, iyileĢtirecek, sevgimi verecektim.

Hiç ayrılmayacaktık ve demir parmaklıklar kelepçe vuramayacaktı artık özgürlüğümüze.

Her çocuğun, annesi için birer melek olduğunu söylerdin. Melekleri hep iyi bilirdim, yetimhanedekilerin annesi olmadığı için mi böyle kötüler yoksa?

Onlara seni, geldiğim yeri anlattığımda çok güldüler bana. Neden bu Ģekilde davrandıklarını hala anlayamıyorum. Sana sahip olduğum için kıskanıyor olabilirler mi anne?

On beĢ günde bir bahçeye çıkma iznimiz olduğunda, koĢarak en önde gidiĢim geliyor aklıma her defasında. Duvarlarla çevrili olsa da her yanımız, gökyüzü selam verir, güneĢ göz kırpardı sanki bana. KuĢlar hep birlikte seyahat ederlerdi, dostlarımdı onlar benim. Ama buradakiler... Onları öldürüyorlar anne.

Ellerine aldıkları sapanlarla, kanadını kırıyorlar, eziyet ediyorlar. Ġçim kan ağlıyor, kavga ediyorum hepsiyle ama birlik olunca dayak yiyorum. Yine de beni merak etme, canım acımıyor anne. Gerçekten.

Burada bir sürü arkadaĢım var. Hepsini ilk defa gördüm, baĢta korktum itiraf etmem gerekirse. Çomar, isimli bir köpeğim var ve herkes çekinirken ondan, biz çok iyi arkadaĢız. Hayvanları, insanlardan daha çok seviyorum, anne. Onlar gibi kötü kalpli değiller, beni incitmiyorlar.

Sana birinden bahsetmek istiyorum. Ġnci öğretmenim... Sanırım etrafımdaki sevdiğim tek kiĢi. Okul yüzünden senden ayrılınca, küsmüĢtüm her Ģeye. Sahi anne neden sadece altı yaĢıma kadar yanında kalabiliyordum ki?

129

Ġçeride de görürdüm eğitim. KeĢke Tuğçe Abla bana okuma yazma öğretmek istediğinde kabul etseymiĢim, ayrılmak zorunda kalmazdık belki de.

Öğretmenime, seni anlattım anne. Ġlk defa biri gördü beni, gülümseyiĢi alay barındırmıyordu. Sanki... Anlıyordu. Gece gizlice ağlarken hıçkırıklarımı susturmak için bastırdığım yastığımın yerini, sıcacık bir omuz aldı. Senden bihaberken, öğretmenim sayesinde biraz daha düzelmeye baĢladım. Bu yine de mutlu olduğumun bir göstergesi değil. Ġnsan yarımken nasıl mutlu olabilir anne?

Yastığa baĢını koyduğunda kokumun eksikliği yüzünden sızlıyor mu burnun?

Gözlerini her kapayıĢında çehrem beliriyor mu zihninde? Hissediyor musun yanında olamamamın boĢluğunu? Sesim çınlıyor mu ansızın kulaklarında?

Yüzünü unutmamak için her gece yatmadan dua ediyorum Allah‟a, annemi bana göster diye. Ben seni görmek için uyuyorum anne. Öğretmenim okuma yazma bilirsem eğer, sana mektup yazabileceğimi söyledi. Bunun için çok çalıĢtım anne, sesini duymama müsaade etmeseler de kelimelerin zihnime yerleĢtikten sonra ben kurarım her Ģeyi kafamda.

Aslında... Sana henüz söylemeyecektim ama sanırım dayanamayacağım.

Okullar tatile girdiğinde Ġnci Öğretmenim beni, senin yanına getirebileceğini söyledi. Yetimhanedekilere daha önceden çok yalvarmıĢtım ama kabul etmemiĢlerdi. Öğretmenim o kadar iyi kalpli biri ki anne. Sana çok önceden neden içeride olduğumuzu sormuĢtum hani. “Birinin eĢyasını ödünç aldım,”

demiĢtim. Geçenlerde yurttan biri hikâye kitabımı çaldı, hem de gözümün önünde. Onu da bizim gibi hapse atarlar diye korktum. Orası çocuklar için, kimse için iyi değil. Bu yüzden Ģikâyet etmedim, edemedim anne.

BeĢ gün önce yeni yaĢımı doldurdum. UnutmamıĢsındır, biliyorum.

Sensiz geçen ilk doğum günümdü. Gerçi kimse hatırlamadı ama olsun.

Kantinden ufak çikolatalı kek aldım, bir de mum. Kibritim yoktu, bu yüzden gözlerimi kapatıp mumun yandığını hayal ettim. Mekân değiĢti, insanlar gitti.

130

“Ġyi ki doğdun,” Ģarkısı süsledi kulaklarımı, herkesin içinden geçip ufak bir pastayla geldin yanıma. “Beyaz Kırlangıç‟ım... Ġyi ki benim yavrumsun.”

GözyaĢlarım yanaklarımı dövdü, yine de gerçekliğe açmak istemedim gözlerimi.

Kalbimden geçeni diledim, yanmayan muma üfledim. Dileğim sendin anne.

Biliyor musun, bana neden hep „Beyaz Kırlangıç‟ diye seslendiğini anlayamamıĢtım. Ġnci Öğretmenim söyledi, beyaz kırlangıçlar çok nadirmiĢ.

Bunu öğrendim, bir kez daha ağladım anne. „Özlem‟ adı altında bu kadar fazla çekmem normal mi? Bir kelime, nasıl bir insanın günden güne yıkılıĢını anlatabilir? Bazı kültürlere göre kırlangıçlar, ölen kiĢinin ruhunu diğer tarafa taĢırlarmıĢ. Bu sefer farklı oldu anne. Beyaz Kırlangıç‟ın kanadı kırık uçmaya çalıĢtı, ruhu seninle birlikte kaldı. Bana anlattığın, düĢlediğim diyar böyle bir yer değildi. DıĢarıda da gardiyanların etrafımda kol gezeceğini söylememiĢtin.

Özgür değildim bedenimden çıkarılan pragmalara rağmen, çünkü kalbim seninle birlikte demir parmaklıklar arasında tutsaktı. Yoruldum anne, gerçekten çok yoruldum. Nurten Teyze‟nin merhametini, AyĢe Abla‟nın Ģefkatini, insanların içindeki iyiliği özledim. En çok da... En çok da seni özledim anne.

Yakında, çok yakında yanında olacağım. Ġnsan, sevdiğini kaybedince değerini daha iyi anlıyormuĢ. Ben seni kaybetmedim, annem. Kulaklarım sesine, gözlerim yüzüne, saçlarım ellerine, kalbim sevgine hasret.

Kendine ve ruhuma iyi bak benim Kırık Beyaz Kanadım.

-Beyaz Kırlangıç’ın

Ġlknur YILDIZ 10.Sınıf Öğrencisi

131

HAYAT

Belgede ŞİİR DENEME HAZİRAN 2017 (sayfa 134-138)

Benzer Belgeler