• Sonuç bulunamadı

ORUÇ BiZE NE ÖÐRETiR? Çocuklar, Ramazan ý aileden görerek seviyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ORUÇ BiZE NE ÖÐRETiR? Çocuklar, Ramazan ý aileden görerek seviyor"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 E K Ý M 2 0 0 5 C U M A R T E S Ý S A Y I : 1 4 7 Z A M A N ’ L A B Ý R L Ý K T E S A T I L I R w w w . z a m a n . c o m . t r / a i l e m

Çocuklar, Ramazan’ý aileden görerek seviyor

Oruçla ilgili merak edilen sorulara cevaplar

Filipinli Reyyan: Ramazan Türkiye’de daha güzel

O RUÇ B iZE N E Ö ÐRETiR?

(2)
(3)

ailem

EDÝTÖR

ÝÇÝNDEKÝLER

Oruç tutmak neden çok önemli? 4

Bundan büyük keramet mi olur? 9

Hoþgeldin ey 11 ayýn sultaný Ramazan 10

Gurbette Ramazan heyecaný 14

Filipinli Reyyan:

Ramazan Türkiye’de daha güzel 18

Ramazan’da nasýl beslenmeli? 26

Oruçla ilgili merak ettiðiniz sorulara cevaplar

Ramazan, hayatýmýza

çeki düzen vermeye geliyor

Ramazan ayý insaný planlý programlý davranmaya iten bir ay. Gündemimizin ana maddesi ister istemez sabah ve akþam ezaný vakti oluyor.

Ezaný, camiyi, namazý hisset- meyen, bilmeyen de “Allah-ü Ekber” sesini bekliyor. Yani bir yerde maneviyat frekans- larýný almaya hazýr bir vazi- yette bulunuyor. Ýþte bu ha- vayý yakalamak ve iyi deðer- lendirmek gerekir. Demir ta- výnda dövülürmüþ. Kalp, al- maya hazýr hale gelmiþse onu boþ çevirmemek gerekir.

Ramazan’ýn havasýný ya- kalamak adýna da gayret et- meli, en ufak fýrsatlarý büyük adýmlara çevirebilme maha- retini sergilemeliyiz. Rama- zan’a ‘merhaba’ derken ayný zamanda “iman ve selamete”

de ‘buyurun’ diyebilmeliyiz.

Hayat insaný hýrpalýyor, bazen bütün enerjisini alýp götürüyor. Artýk hiçbir þey size zevk vermiyor, yaþama amacýný unutmuþ, rüzgârýn kâh o yana kâh öbür yana savurduðu bir insana dön- müþseniz; Ramazan’ý önümü- ze çýkan önemli bir fýrsat ola- rak görebiliriz. Çünkü Rama- zan bereketiyle, samimiyetiy- le, neþe ve bütün güzelliðiyle geliyor. Sahur ve iftarlarýn baþlamasýyla sanki ortalýk ef-

sunlanýyor, hayrýna verilen yardýmlarýn, yemeklerin ardý arkasý kesilmiyor.

Milyonlarca insan yakýn saatlerde sahura kalkýyor, oruç tutuyor, iftar ediyor, te- ravihe gidiyor. Bir ay boyun- ca yüreklerin topluca attýðý gerçekten hissediliyor. Yani Ramazan bize yüreklerin bir arada atmasý için akort fýr- satý tanýyor.

Ramazan demek ayný za- manda tempo demektir.

Adýmlar düzenli atýlmalý, randevular saatinde yapýl- malýdýr. Vakit dar ve sýnýrlý- dýr. Bu da bizi düzenli bir ha- yata zorlar. Saatleri deðil da- kikalarýn hesabýný yaparýz.

Ýftar yemeði, akþam namazý ve ardýndan teravih bir prog- ramýn ürünüdür. Günlük ha- yata Kur’an okumak, tesbihat yapmak, namaz kýlmak daha fazla girer. Her þey daha an- laþýlýr ve daha yaþanýlýr bir hayat içindir. Allah’a olan baðlýlýk pekiþtirilir, “Ya Rab!

Her günümüzü Ramazan kýl!” diye dualar edilir.

Ramazan’a hazýrlanmak, Ramazan’a hazýrlamak istiyo- ruz. Ýlk sahur, ilk iftar öncesi gündemimize Ramazan’ý ge- tirmek için bir dizi çalýþma yaptýk. Ailem’in Ramazan sayý- sýný beðeneceðinizi umuyoruz.

Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/Ýstanbul Tel: 0212 454 1 454 (pbx) www.zaman.com.tr

Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri Feza Gazetecilik

A.Þ. Adýna Ýmti-

yaz Sahibi Ali Akbulut

Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibi Temsil-

cisi

Genel Yayýn Müdü-

Yayýn Danýþmaný Hamdullah Öztürk Yayýn Editörleri Serhat Þeftali

Mustafa Aydýn Þemsinur B. Özde- Katkýda Bulunan-

lar Ali Demirel Ali Budak Tasarým Mehmet Þimþek Kapak Fotoðrafý Ýsa Þimþek

Reklam Koordinatö-

Yayýn Türü Yaygýn Süreli

aaiilleem m

http://www.zaman.com.tr/ailem

Öneri ve teklifleriniz için: ailem@za- 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ SAYI: 147

(4)

ailem

KISA KISA

EDÝTÖR: ALÝ BUDAK

Oruç kendisini Hakk’a vermiþ ve Allah için aç kalacak kimselerin yapacaklarý vazifenin belli bir za- man içinde formüle edilmiþ þekli- dir. Siz riyâzat yapacaksýnýz. Cese- diniz raðmýna rûhunuzu geliþtire- ceksiniz. Letâifinize fer verecek- siniz, kuvvet kazandýracaksýnýz.

Bunu yogiler gibi, mistikler gibi, kendi bildiðiniz gibi yapmaya- caksýnýz. Rabb’in formüle ettiði, þekillendirdiði gibi yapacaksýnýz.

Binaenaleyh ne mücerret aç durmak bir meziyet ve fazilettir, ne de önüne gelen her þeyi abur- cubur yemek insanlýktýr, fazilettir, meziyettir. Yerinde riyazat yapa- caksýn fakat yaptýðýn þeyi Rabb’in emirleri dairesi içinde yapacaksýn.

Onun içindir ki bir yogi sittin sene aç dursa altý ay aðzýna bir þey koy- masa Allah indinde fazilet ve me- ziyet adýna bir adým ileriye atmaz.

Mümin akþam yer, sahurda yer. Allah’ýn emri dairesi için- de orucu yaptýðýndan dolayý sevap kazanýr, meziyet kazanýr- da Allah -celle celâlühû- “Bu iþi

benim için yaptý, mükafatýný da ben vereceðim.” der.

Mümin cesedinin raðmýna rûhunu terbiye edecek. Cesedine, tenine fazla düþkün olan insanla- rýn, kamil rûha sahip olmalarý düþünülemez. Ancak Allah’ýn vardýðý ölçüler içinde, Resûl-ü Ekrem -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm-

’ýn pratikte yaþadýðý ölçüler için- de, siz cesedinize kýsmen perhiz yaptýrtýp, riyazat çektirdiðiniz nispette, rûhunuzda yücelik duy- maya baþlayacaksýnýz. Ve bu ba- kýmdan da Resûl-ü Ekrem -aley- hi’s-salâtü ve’s-selâm-, oruç tut- mayý bu istikamette eli-aðzý, ku- laðý-dili, dudaðý baðlamaya sab- rýn yarýsý demiþ. Ve sabra da di- nin yarýsý demiþ. Böylece orucu aðzýný baðlamayý Allah için dinin çeyreði saymýþtýr. Allah için oruç tutan bir insan dininin çeyreðini yaþýyor demektir. Geriye kalan ibadet-ü taatýyla, akidesiyle vesâiresiyle diðer üç çeyreðini de yaþayacak kamil, mükemmel mü- min ve Müslim haline gelecektir.

Ramazan’da bazen mâbetleri -bu biraz da þa- hýslarýn derunîliðine baðlýdýr- öyle derin bir uhrevîlik sarar ki, insan orada minarelerden yükselen sesleri Bilal’in dudaklarýndan dökü- lüyor gibi dinler; imamý tam bir nâib ve halîfe pâyesiyle mümtaz görür; saðýndaki-so- lundaki insanlarý da Peygamber görmüþ kut- lular gibi tahayyül eder, iliklerine kadar he- yecan duyar, gözyaþlarýyla boþalýr ve kendini Cennet’in bir adým berisinde gibi sanýr.

Oruç tutmak neden çok önemli?

Mabetleri

ruhanilik sarar

FOTOÐRAF: AFP

(5)
(6)

Ramazan’ýn hemen her geliþinde, gökten inen bir sekîne gibi, o semâvî renk, câzibe ve þîvesiyle iner aramýza ve duyurur büyüsü- nü ruhlarýmýza. Biz onu, o bir ay- lýk misafirliði ile her geliþinde o kadar týlsýmlý buluruz ki, geldiði gibi hep taptaze kalýr aramýzda ve giderken de bir hasret ve hic- ran býrakýr içimize.. bekleriz bir sene boyu yeniden dönüp gelece- ði günleri. Vâkýa, orucuyla, ifta- rýyla, sahuruyla, teravihiyle ona karþý her zaman bir alýþkanlýk, bir ülfet de söz konusudur; bu itibarla da, bir mânâda geliþine çok hayret edilmez, gidiþinde de þaþkýnlýk yaþanmaz. Ancak onun sadece vicdanlar tarafýndan du- yulup sezilebilen öyle bir semâvî yaný vardýr ki, nefislerimizi arýn- dýran, gönüllerimize safvet ça- lan, hislerimizi bileyen ve her geliþinde bize yepyeni bir þîve ile çok farklý þeyler anlatan iþte bu yönü ile o, hiçbir zaman solmaz, renk atmaz, matlaþmaz ve mihmandarlarýný býktýrmaz;

aksine hemen her zaman bir bahar edasýyla gelir tüllenir,

sonra da içimizde bir hazan duygusu býrakýr öyle çeker gider.

Evet o, hemen her sene, gök- lerin bir sýrrý ve büyüsü olarak gelip baþýmýza boþalýrken, önceki geliþlerinden çok farklý bir derin- likle kendini hissettirir. Biz de her defasýnda onu daha farklý, daha füsunlu bulur ve aþk ölçü- sünde severiz. Aslýnda o gelir- ken, aylarla günlerle oynaya oy- naya, mevsimden mevsime atla- ya atlaya hep bir farklýlýk sergile- yerek gelir; gelir ve gönüllerimiz- de mevsimlerin havasý, rengi ve deseni ile tüllenir: Bazen Rama- zan o semâvî sýcaklýðýný karýn-ký- þýn baðrýna boþaltýr; bazen yaz günlerinin hararetiyle bütünleþe- rek bize iradelerimizin hakkýný vermeyi hatýrlatýr ve bir mânâda azmimizi biler, basiretlerimize kalbî ve rûhî hayat ufkunu göste- rir; bazen þebnemler gibi bahar çiçekleri üzerine konar ve bize diriliþ þiirleri söyler; bazen de hazanýn kasvetini semâvî neþve- siyle delerek bizi dünyevîliðin darlýklarýndan uhrevîliðin fe- rah-fezâ iklimlerine alýr götürür.

Ramazan-ý Þerif orucu senenin her ay ve her gününde gezmek suretiyle dolaþýp durmak sure- tiyle her mevsimde aç ve susuz durmaya alýþtýrýr, bizi ailesiz yaþamaya alýþtýrýr bizi. Ýcabýn-

da yemeðimizi kendi yapmamý- za alýþtýrýr bizi. Gece rahatý terk edip sahura kalkmaya alýþ- týrýr bizi. Cephede yatýyor-kal- kýyor gibi her gece yirmi rekat namaz kýlmaya alýþtýrýr bizi.

Ramazan bizim

üstümüze neþe ve aþk indirir

Ramazan bizi zorluklara alýþtýrýr

ailem

KISA KISA

(7)
(8)

Ýçtimai yapýmýzda insanýn arasýra kendisini meþru þeylerden alýkoy- masýnýn insanýn kendisi için çok büyük tesiri vardýr. Nice kimseler vardýr ki fakr-u zaruret ve ihtiyaç içinde yüzerler. Ve bunlarýn yaný baþýnda niceleri de vardýr ki, onlar da nimetler içinde yüzerler. Ama bu nimet içinde yüzenlerin onlar- dan haberi yoktur. Bu haberi ol- mama durumu ise alt tabaka ile üst tabaka arasýnda ciddi müsade- me meydana getirecektir. Bir top- luluk içinde zengininde hiss-i se- mahat yoksa, fakirinde alt taba- ka da da þayet, kanaat hissi yoksa, istiðnâ hissi yoksa, fazi- let hissi yoksa, Allah’a tevekkül hissi yoksa, o içtimâi yapý için- de müsademe durmayacak, çar- pýþma durmayacaktýr ve bu korkunç vuruþmanýn önünü hiçbir silahla alamayacaksýnýz.

Binaenaleyh faziletli bir toplu- luk, “Medine-i Fazýla” ile anlatýlan

ve ütopya içerisinde kendisine yer verilen faziletli topluluk, -pra- tikte- zengini hiss-i semahatla meþbû’ bulunan bir topluluktur.

Fakiri de hiss-i tevekkül, kanaat ve istiðnâ hissiyle meþbû’ bulu- nan bir topluluktur. Binaenaleyh Ramazan-ý Þerif bu mevzuda da bizim his ve heyecanlarýmýzý tah- rik eder. Biz bizim gibi olmayan- larý görme imkaný buluruz. Fakir- leri görme imkanýný buluruz.

Aleyhissalatü vesselamýn sözünü hatýrlarýz. “Kendisi tokken kom- þusu aç ise o bizden deðildir.” teh- didini hatýrlarýz. Yani “O topluluk Hazreti Muhammed’in cemaati deðildir.” tehdidini hatýrlarýz.

Oruç tutmakla açlýðýn ne de- mek olduðunu, susuzluðun ne de- mek olduðunu, gündüz akþama ka- dar çalýþtýktan sonra yiyecek, içe- cek bir þey bulamamanýn, tenâvül edecek bir þey bulamamanýn ne de- mek olduðunu o sürette hatýrlarýz.

Oruç, ihtiyaç sahibini

görmemizi saðlayan bir gözlüktür ailem

KISA KISA

FOTOÐRAF: REUTERS

(9)

Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri, Sultan Ahmed’in mürþidi idi. Arala- rýnda büyük bir dostluk, muhabbet ve yakýnlýk vardý. Hükümdardan bü- yük saygý görüyor, kendi de hüküm- darý seviyor ve sayýyordu. Arayý pek fazla uzatmadan birbirlerini ziyaret ederlerdi. Biri din ve mâneviyatýn ulusu, diðeri devletin ulusuydu. Bu iki yüce insan, uzun süre birbirini görmeden duramazdý. Hazret, Sultan Ahmed’in ziyaretine geldiðinde, Sul- tan onunla bizzat ilgilenir ve hizme- tini kendisi yapardý. Bu büyük veli- nin, sultaný ziyaret ettiði bir gün namaz vakti yaklaþmýþtý.

Aziz Mahmud Hazretle- ri de abdest alýp nama- za hazýrlanmak iste- miþti. Derhal le- ðen ve ibrik is-

tendi. Padiþah bu fýrsatý kaçýrmadý ve suyu kendisi dökerek þeyhinin ab- dest almasýna yardýmcý oldu. Padiþa- hýn annesi valide sultan da, abdest- ten sonra þeyhin kurulanmasý için geride, elinde havlu, bekliyordu. Bu sýrada valide sultan içinden þunu ge- çiriyordu: “Þu mübarek Allah dostu, ne olurdu bir keramet gösterseydi de gözümüz gönlümüz açýlsaydý.”

Valide sultanýn içinden geçen- lere Allah’ýn izniyle vâkýf olan Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri þöyle buyurdu: “Hiçbir sýfatý bu- lunmayan sýradan bir abd-i âci- ze, dünyanýn en büyük devle- tinin hükümdarý ibrikle su döküyor, muhterem valide- leri de abdest havlusunu tutuyor. Bundan daha bü- yük bir keramet olabilir mi?”

BUNDAN BÜYÜK

KERAMET MÝ OLUR?

ÝLLÜSTRASYON: CEM KIZILTUÐ

(10)

HOÞ GELDÝN EY 11 AYIN SULTANI

RAMAZAN

Bu kutlu ayda bir türlü vaz- geçemedi- ðimiz kötü alýþkan- lýklarýmý- zý terke- debiliriz.

Ü

ç aylarýn sonuncusu olan Rama- zan, on bir ayýn sultaný ve aylarýn en faziletlisidir. Zira bu ayda Kur’an nazil olmaya baþlamýþ ve ay boyunca oruç tutmak farz kýlýnmýþtýr. Ramazan kelimesi “kýzgýn taþ” manasýna gelen

“Ramid” kelimesinden türemiþtir. Na- sýl ki kýzgýn taþ etrafýndakini yakýp yok ederse Ramazan da kullarýn gü- nahlarýný yakýp mahvettiði için bu aya bu ismin verildiðini söyleyenler ol- muþtur. Bazýlarý ise Ramazan keli- mesinin “yaðan yaðmur” manasýna gelen “ramid” kelimesinden türetildi- ðini ve nasýl ki yaðmurun yaðmasý neticesinde yeryüzünün temizlenme- si gibi Ramazan ayýnda da günahla- rýn temizlenmesi sebebiyle bu aya bu ismin verildiðini söylemiþlerdir.

ALÝ DEMÝREL

ÝFTAR

Allah rýzasý için farz veya nafile oruç tutan bir Müslüman’ýn, güneþin ufukta kaybolmasýndan sonra bir þey yiyerek veya içerek orucunu açmasýna denil- mektedir. Dinimiz iftar etmeye, iftar vermeye ve iftar vaktine büyük bir kýy- met vermektedir. Nitekim, Efendi- miz (SAS),“Bir kimse Ramazan ayýn- da bir oruçluya iftar verirse, günah- larý af olur. Cenab-ý Hak onu cehen- nem ateþinden azat eder. O oruçlu- nun sevabý kadar ona sevap verilir.”

buyurmaktadýr.“ Yine Resulullah þöy- le der: “Ýftar zamanýnda, oruçlunun aðýz kokusu, Allahu Teala’ya her ko- kudan daha güzel gelir.” “Her iftar vaktinde Allah tarafýndan (cehennem- den) azat edilen kimseler bulunur.

Bu, (Ramazan’ýn) her gecesinde olur.”

(11)

Oruç tutmak üzere gecenin son altýda birinde yenen yemeðe de- nilir ki, bu vakit takvimlerimizde imsak vakti olarak belirtilmiþtir.

Fýtr sözlükte “orucu açmak”, fýtra da “yaratýlýþ” anlamýna gelir.

Türkçemizde fitre þeklinde söyle- nen “fýtýr sadakasý”, Ramazan Bayramý’na kavuþan ve temel ihti- yaçlarýnýn dýþýnda belli bir miktar mala sahip olan Müslümanlarýn kendileri ve velayetleri altýndaki kiþiler için yerine getirmekle yü- kümlü olduklarý mali bir ibadettir.

Ýtikaf, Ramazan’ýn son on günü- nü camide veya baþka bir ibadet ma- hallinde inzivaya çekilerek devamlý ibadetle meþgul olmak demektir.

Kur’an’ýn indirilmeye baþlandýðý Ra- mazan ayý içinde Kur’an-ý Kerim’de- ki ifadesiyle bin aydan daha hayýrlý olan “Kadir Gecesi” vardýr. Bu gece Allah’ýn müminlere bahþettiði çok yüce bir ikramýdýr. Ramazan’ýn her gecesinin dolu dolu geçirilmesi için bu gecenin zamaný gizlenmiþtir. An- cak Kadir Gecesi’nin Ramazan’ýn son on günü içinde olduðuna dair güçlü iþaretler vardýr. Nitekim Allah Rasulü de bu son on güne ayrý bir önem atfetmiþ ve aile fertlerini de uyandýrarak onlarýn ibadetle meþ- gul olmalarýný istemiþlerdir. Allah Rasulü’nün þu hadisi ise bu gecenin ehemmiyetini þöyle dile getirmekte- dir: “Kim (faziletine) inanarak ve (Allah’ýn rýzasýný) umarak Kadir Gecesi’nde (ibadet için) kalkar- sa geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.”

ailem

RAMAZAN

Bu ayý nasýl ihya edebiliriz?

Kelime-i þehâdet, istiðfâr ve zikir, cenneti kazanabilmek için bolca amel-i sâlih, cehennemden kurtu- luþ için harâmlardan ve çirkin þeylerden sakýnmak, imkânlar nispetinde çokça hayýr ve hase- natta bulunmak, kýrýk ve mahzûn kalblerin duâsýný almak, oruçlu bir kimseye iftar ettirmek Efendi- miz (sas)’in Ramazan ayýnda ya- pýlmasýný tavsiye ettiði belli baþlý iþlerdir. Ramazan mü’minlere fazîlet ve olgunluk kazandýrabile- cek ilâhî bir rahmet mevsimidir.

Oruçlu iken aðza bir þey girme- meye dikkat edildiði gibi aðýzdan çýkan kelâma da dikkat edilmeli- dir. Dedikodu ve incitmeden son derece sakýnmalý ve orucun fazîletini azaltmamalýdýr. Bu ayý sanki son Ramazan’ýmýz imiþ gibi bilmeli, her türlü feyzinden istifa- de de a’zami gayret göstermeliyiz.

SAHUR

FÝTRE

KADÝR GECESÝ

Ramazan gü- nahlardan te- mizlenme, kur- tulma ayýdýr.

Bu fýrsatý iyi deðerlendir- meli, elimizde- ki fýrsatý kaçýr- mamalýyýz.

FOTOÐRAF: AP

(12)

Teravih, “rahatlamak, dinlendirmek” gibi anlamlara gelir. Rama- zan ayýna mahsus olmak üzere yatsý namazýndan sonra kýlýnan sünnet namazýn her dört rekatinin sonundaki oturuþ, tervîha ola- rak adlandýrýlmýþ, sonradan bu kelimenin çoðulu olan ‘teravih’ ke- limesi Ramazan gecelerinde kýlýnan nafile namazýn adý olmuþtur.

Karýþýklýða gerek yok

Efendimiz (sas), ümmeti- ne farz olmasýndan çe- kindiði için teravihin se- kiz rekatini mü’minlerle birlikte kýlýyordu. Allah Resulü’nün vefatýndan sonra Müslümanlar, tera- vih namazýný Hz. Ebu Bekir döneminde ve Hz.

Ömer’in hilafetinin ilk yýllarýnda tek baþlarýna, yani cemaat yapmadan kýlýyorlardý. Hz. Ömer, bir Ramazan gecesi mes- cidde herkesin daðýnýk bir vaziyette teravih na- mazý kýldýðýný görmüþ ve bunun yerine bir imam önderliðinde bu namazýn cemaat halinde kýlýnma- sýnýn daha doðru olaca- ðýna içtihat etmiþtir. Bu amaçla da Übey b. Ka’b’ý teravih imamý olarak ta- yin etmiþ ve teravih na- mazý yirmi rekat olarak kýlýnmýþtýr. Hz. Ömer’in (ra) uygulamasýyla tera- vih namazýnýn rekat sa- yýsý yirmi olarak yerleþ- miþ, daha sonra da bu uygulama yüzlerce yýl sürerek günümüze kadar gelmiþtir. Ramazanlarda teravih namazý kýlmak, Ýslâm’ýn sembollerinden olmuþtur. Teravihle ilgili mü’minleri camiden ve cemaatten soðutmaya yönelik “Ramazanlýk” ba- zý açýklamalarýn ciddiye alýnacak yönü yoktur.

FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

ailem

RAMAZAN

(13)

Teravih yirmi rekattir

Teravih namazýnýn yirmi rekat oldu- ðu Ýslam âlimlerinin büyük çoðunlu- ðu tarafýndan kabul edilmektedir.

Bu görüþ konusunda Ebu Hanife, Ýmam Þafii ve Ahmed bin Hanbel (ra) ittifak halindedirler. Allah Resu- lü (sas) “Kim Ramazan namazýný (te- ravih) inanarak ve sevabýný Allah’tan bekleyerek kýlarsa onun geçmiþ gü- nahlarý baðýþlanýr.” (Buhari, Salatü’t- Teravih, 1; Müslim, Salatü’l-Müsafi- rin, 174) buyurarak bu namazý teþ- vik etmiþ ve kendisi de baþlangýçta ashabýna cemaatle kýldýrmýþ, sonra- larý ise teravih namazý farz kýlýnabi- lir ve Müslümanlarýn çoðunluðu da bunu hakkýyla yerine getiremeyebi- lir endiþesinden dolayý tek baþýna kýlmaya devam etmiþtir. (Buhari, Sa- latü’t-Teravih, 2; Müslim, Salatü’l- Müsafirin, 178) Efendimiz (sas)’in bundan baþka teravih namazýný kýl- dýðý ve kýldýrdýðýyla alakalý deðiþik rivayetler vardýr. Bu rivayetlerde bu namazý kaç rekat kýldýðý veya kýldýr- dýðýyla alâkalý herhangi net bir bilgi yoktur. Ramazan ayý Kur’an, ibadet, tövbe ve istiðfar ayýdýr. Bu aya eriþ-

me nimetine nail olmuþ mü’minler bunun kadrini, kýymetini iyi bilmeli- ler. Bir kudsî hadiste buyuruluyor ki: “Kulum bana nafile ibadetle yaklaþýr; ben onun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayaðý olurum.”

Onun için sünnet olan teravih namazýyla ilgili çýkarýlacak fitnelere itibar etmemek gerekmektedir.

Mükâfatýný Allah verecek

Orucun sevabý Cenâb-ý Hakk ka- týnda saklýdýr. Allah Resulü þöyle buyurur: “Âdemoðlunun her amel ve hareketi kendisine âittir. Oruç ise böyle deðil! Çünkü o, benim içindir. (Çünkü ben yemem, iç- mem ve bütün beþerî sýfatlardan münezzehim.) Dolayýsýyla ben, onun mükâfâtýný (husûsî bir þekil- de) bol bol vereceðim. Oruçlunun sevineceði iki ferâhlýk vardýr:

11.. Ýftâr ettiði zaman (Cenâb-ý Hakk’ýn nimetlerine kavuþtuðu için) sevinir.

22.. Rabb’ine kavuþtuðunda da oru- cu bereketiyle nâil olduðu yüksek derece için sevinir.” (Buhârî)

Teravih namaz- larýný kaçýrma- maya özen gös- terin. Bu na- mazlara çocuk- larýnýzý götürün ve onlara her gece farklý hedi- yeler sunun, sevginizi daha fazla gösterin.

FOTOÐRAF: TURGUT ENGÝN

ailem

RAMAZAN

(14)

Gurbette Ramazan’ý berekete, aþka ve neþeye çeviren

müslümanlar, ilginç buluþma yerleriyle de dikkat çekiyor. Eiffel kulesi, Lozan, Oxford, Stockholm ilginç buluþma noktalarý...

ABDULLAH ABDÜLKADÝROÐLU

ailem

AVRUPA’DA RAMAZAN

R

amazan ayýnýn birleþtirici ve top- lumu saran bir havaya sahip oldu- ðu belki de en güzel yurtdýþýnda, özel- likle gayrimüslimlerin çoðunlukta ol- duðu ülkelerde anlaþýlýyor. Ýftar ve sa- hur vakitlerinde yaþanan tatlý heyecan bütün günü farklý bir atmosfere bürü- yor. Uzaklarda memleket özleminin doruk noktaya çýktýðý zaman dilimleri kesinlikle Ramazan ayýnda saklý. Tür- kiye’de hiç Ramazan geçirmemiþ in- sanlarýn bile bunu hissettiðini gözle- rinden anlýyorsunuz. Bu ay; sýladaki hatýralar ve dilden dile anlatýlanlarla adeta bir cazibe ayý haline geliyor. Ýþ- te Avrupa’da Ramazan’ý yaþamak böy- le bir þey. Avrupalýlarý bile hareketlen- diren bu mübarek ay Müslümanlarý çevrelerindeki konu komþularýndan dolayý tanýyan yabancýlarýn da gönül- lerinde müthiþ bir iklim oluþturuyor.

Bir sevgi ve muhabbet iklimi bu... Ar- kadaþlarým bir Fransýz akademisyen ailenin ya da bir Avusturyalý þirket müdürünün evine sahura davetli oldu- ðumuzu söylediklerinde önce þaka yaptýklarýný düþündüm. Bir yabancý, üstelik Müslüman da deðilken niçin

bizi gecenin bir yarýsý evine yemeðe çaðýrsýn. Bu gerçekten normal bir za- manda Avrupa kültürü açýsýndan iza- hý zor bir durum. Çünkü Avrupalý gi- dip mutfaktan çayýný kahvesini alýp

“Ýstersen mutfaktan alabilirsin.” de- meyi normal karþýlayan bir tarza sa- hip. Bu insanlar size sahur hazýrlýyor, bir de “Çok yiyin akþama kadar hiç- bir þey yemeyeceksiniz.” diyor. Onlar aslýnda bunu yaparken Müslümanla- rýn Allah’a nasýl bir baðlýlýk içinde ol- duðunu hayretle müþahede ediyor.

Gurbette Ramazan heyecaný

Avrupa’daki ilk Ramazan

Çadýrý’ný bir Hollandalý kurmuþ

(15)

Uzaklarda olunca insan- lar bu müba- rek günlerin kýymetini da- ha iyi anlýyor.

Avrupa insaný

belki de hayatýnda bir kere bile tatmadý- ðý; dostlarla birlikte, kimsenin birbirin- den en ufak bir menfaat beklemeden gönlünü, sevgisini elindeki avucunda- kini ortaya koyduðu bir sofranýn baþý- na oturuyor. Avrupa’daki Müslüman- larýn Ramazan coþkusu iddia ederim bizden çok Avrupalýlarý cezbediyor.

Üstelik Ramazan aylarýnýn vazgeçil- mez geleneði Ramazan çadýrlarý artýk Av- rupa’nýn bütün þehirlerinde hem de fark- lý noktalarýnda üçer beþer kuruluyor. Bu çadýrlarýn kurulmasýnda vatandaþlarý- mýzla birlikte çalýþan Alman, Fransýz, Ýs- viçreli, Hollandalý bütün milletlerden gördüðüm insanlar beni þaþýrttý. Sordum niçin çalýþtýklarýný... “Akþam iftar yapa- caðýz onun için.” dediler... Müslüman deðiller oruç da tutmuyorlar; ama onla- rý buna çeken bir þey var içlerinde. Hele Avrupa’daki ilk iftar çadýrýnýn kurulma hikayesini duysanýz. Gerçekten çok il- ginç. Hollandalý bir öðretmen bundan 3 sene önce turist olarak Türkiye’ye geli- yor. Ramazan ayýna denk gelen bir tatil bu. Akþam olduðunda insanlarýn büyük meydanlarda kurulmuþ çadýrlara girip çýktýðýný orada yemek yediðini görünce bunun yýlýn 365 günü yapýlan normal

bir þey olduðunu düþünüyor ve cebin- den para çýkarýp yemek yemek için çadýra yanaþý- yor. Güler yüzlü bir þekilde karþýlanýyor, yemek ikram edili- yor, üstelik para da alýnmýyor.

Bunu aklý almýyor. Düþünüyor taþýný- yor böyle bir þeyin nasýl olabileceði- ni... Olamaz diyor. Soruyor ve öðreniyor ki Ramazan ayýna has bir gelenek Rama- zan çadýrlarý... Hollanda’ya dönüyor ve orada tanýdýðý birkaç Türk’e yaþadýklarý- ný anlatýyor. Fakat diyor; “Ben sizde bu- rada hiç böyle bir þey görmedim, siz ni- ye Ramazan’da çadýr kurmadýnýz hiç?”...

Ýþte bir Hollandalýnýn fikriyle ve önayak olmasýyla Avrupa’da ilk Ramazan çadýrý Hollanda’nýn þirin ve tarihi þehri Haar- lem’de iki yýl önce kuruluyor. Ýlk çadýrýn kurulmasýna vesile olan bu bayan kýsa süre sonra adeta kendisini büyüleyen Ramazan ayýnýn etkisiyle Ýslam’a yakla- þýyor araþtýrýyor, inceliyor ve Müslüman oluyor... Geçen Ramazan’da Avrupa’nýn bütün þehirlerinde her milletten, her din- den on binlerce insan iftar yaptý, yemek yedi, Ramazan’ýn manevi havasýný tenef- füs etti. Danimarka’nýn baþkenti Kopen- hag’daki çadýrda karþýlaþtýðýmýz iki Yu- nan bayan, bu manzaranýn dünyadaki savaþlara örnek olmasý gerektiðini söy- lüyordu. Almanya’nýn Siegen þehrinde bir Alman öðretim üyesiyle iftar çadýrý- nýn önünde yaklaþýk bir saat ayaküstü sohbetimizde adamcaðýz hayretini de- falarca dile getirdi. Ve en sonunda

“Ben de gelebilir miyim yani?” diye sordu... Elbette dedik, herkes gelebilir.

ailem

AVRUPA’DA RAMAZAN

(16)

Ve tabii ki Avrupa’daki Ramazanla- rýn bu kadar coþkulu geçmesinde emeði hiçbir zaman yabana atýlma- yacak olan bayanlar... Onlar gün bo- yu canla baþla müthiþ organizasyon- lar yapýyor. Yemekler hazýrlýyor, ko- nu komþuyu topluyor, gün içinde mukabeleler düzenliyor, sohbetler gerçekleþtiriyor. Yýl boyunca plan- larýný yaptýklarý kermesler düzen- leyip elde ettikleri gelirlerle ihti- yacý olan öðrencileri okutuyorlar.

Ýki unutulmaz iftar vardý ki biri Avusturya Viyana Üniversitesi’nde diðeri Hollanda Erasmus Üniversi- tesi’nde gerçekleþtirildi. Bu dünya- ca ünlü iki üniversitede yüzlerce Türk ve yabancý öðrenci, öðretim üyeleriyle birlikte iftar yaptýlar.

Aralarýnda Müslüman olmayanla- rýn sayýsý hiç de az deðildi. Bu iftar- lara bazý yabancý öðrenciler orucun nasýl bir þey olduðunu merak ettik- lerinden gün boyu aç durarak yani kendilerince oruç tutarak gelmiþ- lerdi. Ve iftar vakti ezan okundu- ðunda tarifsiz bir hazla ilk lok- mayý aðýzlarýna götürüyorlardý.

Belçika’nýn Anvers þehrinde da- ha önce rahibe okulu olan ve þimdi Hz. Meryem yurduna dönüþtürülen tarihi muhteþem bir binadaki Rama- zan coþkusunu görmelisiniz. Bayan- larýn birer arý gibi çalýþtýklarý, çevre- lerinde bu coþkuya ortak olmamýþ insan býrakmamak için gayret sarf ettikleri Hz. Meryem yurdunda, tarihe altýn harflerle yazýlacak iþler yapýlýyor. Burada yeni Müs- lüman olmuþ Avrupalý bayanlar, Türk hanýmlarla birlikte yepye- ni bir dünyaya kanat açýyor.

Özellikle yeni Müslüman olmuþ þanslý insanlarýn hikayelerini dinler- ken kendinizi çok farklý duygular içinde buluveriyorsunuz. Ve kendi hayatýnýz gözünüzün önünden geçi- yor. Onlarýn sanki yýllardýr arayýp da yeni bulduklarý en kýymetli varlýkla- rýna nasýl aþkla sarýldýklarýný görü- yorsunuz. Sanki öteleri görmüþ de yeniden hayata dönmüþ gibiler hep- si. Fransa’da Eiffel Kulesi’nin önünde sahurda toplanan insanlar, Ýsviçre Lozan’da, Lozan Antlaþmasý’nýn ya- pýldýðý salonda yenilen iftar yemeði, Berlin’de meþhur Adlon Otel’deki;

Alman siyasetinin önemli isimlerinin katýldýðý muhteþem iftar organizas- yonu, Londra’nýn kalbinin attýðý Ox- ford’un ana caddesindeki Türk ve Ýn- gilizleri bir araya getiren iftar, Ýs- veç’in baþkenti Stockholm ve Nor- veç’in baþkenti Oslo’daki farklý din

ailem

AVRUPA’DA RAMAZAN

Avrupa’da Ra- mazan aylarýn- da doruða çýkan birlik beraberlik atmosferi, sa- dece vatandaþ- larýmýzý deðil bütün Avrupa’yý sarýyor kucaklý- yor, yýllarca ku- rulan hayalleri gerçeðe dönüþ- türüyor.

Hanýmlar gurbette ramazanlarýn

renklenmesi için çok çaba harcýyor

(17)

temsilcilerinin de katýldýklarý dost- luk ve hoþgörü iftarlarý Avrupa’daki Ramazan coþkusu ve bereketinin güzel örnekleriydi. Özellikle Dani- marka’dan yukarý doðru yol almaya baþlayýp Ýsveç’in ardýndan rotamýzý yönelttiðimiz Norveç sýnýrýnda polis bizi görünce þaþýp kaldý. Bir televiz- yon ekibinin canlý yayýn aracýyla ne- redeyse Kuzey Kutbu’na dayanmasý onu hayrete düþürmüþtü. Burada yaþayan Müslümanlarýn ve Türkle- rin Ramazan coþkusunu dünyaya göstereceðiz dedik. Çok etkilen- miþti, pasaportlara bile bakmadý...

Coþku tüm Avrupayý kapsýyor

Avrupa’nýn neredeyse tamamýnda hep ayný manzara... Coþku; inanýn Türkiye’yi kýskandýracak boyutta.

Herkeste farklý bir heyecan... Ýn- san çok sevdiði birine kavuþunca ne yapacaðýný þaþýrýr ya, onu en gü- zel þekilde aðýrlayýp rahat ettirmek ister. Aynen öyle... Avrupa’daki va- tandaþlarýmýz Ramazan ayý geldi- ðinde bu mübarek ayý en güzel

ve hakkýyla nasýl aðýrlarýz, misa- fir ederiz diye çýrpýnýyor adeta.

Sadece iftarlar ve sahurlar mý?

Deðil tabii... Ramazan ayý her þe- yiyle coþkulu Avrupa’da... Teravih namazlarýný unutmamak lazým. Av- rupa’daki camiler ayný Türkiye’deki gibi teravihlerde dolup taþýyor. Sa- dece Türkler deðil, diðer milletler- den Müslümanlarýn da hep birlikte kýldýklarý teravihlerin havasý apayrý bir yere sahip. Neredeyse Avru- pa’nýn bütün þehirlerindeki cami- lerde muazzam bir coþku yaþaný- yor. Londra’da yüzyýllarca kilise olarak kullanýlmýþ ve daha sonra camiye çevrilmiþ tarihi yapýdaki Avrupa’nýn ünlü hafýzlarýndan Lokman Hoca’nýn teravih öncesi Kur’an-ý Kerim ziyafeti herkesi alýp baþka diyarlara götürdü.

Ramazan; hayatýn her alanýn- da kendini hissettiriyor Avru- pa’da. Hatta Düsseldorf’ta bir ar- kadaþ yarý þaka yarý ciddi “Burada iftar vaktine yakýn Türkiye’deki gibi trafik bile sýkýþýyor.” demiþti.

ailem

AVRUPA’DA RAMAZAN

Ýlginç iftar notlarý

Abdullah Abdülkadiroðlu, geçen yýl Avrupa’daki Ramazan coþkusu- nu canlý yayýnlarla dünyaya duyur- du. Ýþte kamera arkasý anekdotlar:

Strasbourg kentindeki diyalog eðitim merkezinde adeta uluslara- rasý bir iftar yaptýk. Ayný sofra etra- fýnda toplanan her milletten ve farklý dinlerden öðrenciler hayret- ler içindeydi. Hayatlarýnda ilk defa bu kadar renkli bir ortamda yemek yiyorlardý. Ve saatler gece yarýsýna yaklaþýrken kimse bu ortamý terk edip evine gitmek istemiyordu.

Hamburg’da gece yarýsý Türk taksi þoförlerinin sahuru unutul- mazdý. Ayaküstü kurduklarý sahur sofrasýna bizi de çaðýrdýlar. Dort- mund ve Düsseldorf sebze meyve hallerinde yine Türk esnaf sahur- larda hep birlikte sofranýn baþýna toplanýyorlar ve tadý damaklarda kalan sohbetler ortaya çýkýyor.

Ve Köln: Anadolu Köln’e taþýn- mýþtý. Bizi bekleyen sürpriz sa- hurda Anadolu’nun bütün þehir- lerinden gelen vatandaþlarýmýz hazýrladýklarý memleket sofrala- rýyla bizi karþýlýyordu. Ýnsan ade- ta zaman ve mekan sýnýrlarýný or- tadan kaldýrýp Anadolu’nun farklý illerinde olduðu hissine kapýlýve- riyor. Daha ayný gün Ordu’dan gelen hamsi tava bile sofradaydý.

Abdullah Abdülkadiroðlu STV Haber Spikeri ve sunucu

FOTOÐRAF: TURGUT ENGÝN

(18)

Ç

oðunluðu Müslüman olan bir ülkede, minarelerinden beþ vakit ezan sesi yükselen, cuma na- mazýnda camileri dolup taþan, Ra- mazan ayý gelince oruç tutmasa da sokakta yemek yemeye haya eden insanlarýn yaþadýðý bir ülke- deyiz. Ancak, Yahya Kemal’in “Ol mâhîler ki derya içredirler; derya- yý bilmezler” dediði gibi, bizler de yaþadýðýmýz ortamýn güzelliðinin çok farkýnda deðiliz. Ýslam’ý tam anlamýyla yaþamada sorunlar ol- masýna raðmen þükretmemiz gere- ken çok þey olduðunu yurtdýþýnda yaþayan Müslümanlarýn dilinden duyunca daha iyi anlýyoruz.

4 yýl önce eþiyle birlikte yaþa-

dýðý Avustralya’da Müslüman olan Filipinli Reyyan (eski adý Lorna) Kýlýç ile konuþurken de çoðu za- man þükür ifadeleri döküldü dili- mizden. 1,5 yýl önce geldiði Türki- ye’de Ramazan ayýný yaþamanýn kendisi için daha kolay olduðunu ifade eden Reyyan Haným, “Avus- tralya’da Hýristiyanlar çoðunluk- ta. Onlarýn içinde yaþarken Rama- zan’ýn gelip geçtiðinin pek farkýn- da olmuyorduk. Kendi kendimize iftarýmýzý, sahurumuzu yapýyor, orucumuzu tutuyorduk. Ama Türkiye’de insanlarýn çoðu oruç tuttuðu için en azýndan insanla- ra saygý oluyor. Ramazan’ýn ma- nevi güzelliðini daha çok hissedi- yorum. Bu anlamda Türkiye’de yaþamak daha rahat.” diyor.

ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR

Filipinli yeni Müslüman Reyyan (Lorna) Kýlýç:

Ramazan’ý Türkiye’de yaþamak daha kolay ve güzel

Hidayet

güneþi kal-

bine doðan

Filipinli

Reyyan

haným

Türkiye’ye

1,5 yýl ön-

ce gelmiþ.

(19)

ailem

HAYATIN ÝÇÝNDEN

Aile çevresinin iftarlarda bir araya gelmesi, bayramlarda görüþülmesi çok hoþuna gidiyor: “Ýnsana mutlu- luk veriyor. Yurtdýþýnda böyle deðil.

Her þeye raðmen burasý daha iyi.” di- yor. Reyyan Haným’ýn Müslüman ol- masýna eþi Hâki Kýlýç vesile olmuþ.

1994’te çalýþmak için Avustralya’ya giden Hâki Bey, eczacýlýk için master programýna gelen Lorna ile tanýþýr.

Bir süre sonra evlenmeye karar vere- rek niþanlanýrlar. Ancak, Lorna 1,5 sene süren ‘master’dan sonra ülkesi- ne döner. Orada 2 yýl çalýþtýktan sonra tekrar Avustralya’ya gelir ve evlenirler. 2000 yýlýnda oðullarý Ömer Faruk dünyaya gelir. Ýlk baþ- larda Lorna’nýn Ýslam’a ilgisi yoktur;

ancak eþiyle birlikte Müslüman gruplarýn yaptýðý çeþitli faaliyetlere

ve hizmetlere katýlýr. Bu arada, son- radan Müslüman olan birçok bayan- la tanýþýr ve yavaþ yavaþ zihninde oluþan sorularý onlara yöneltmeye baþlar. Aldýðý cevaplar üzerine ilgisi artar ve bulabildiði kaynak kitaplar- dan Ýslam’ý araþtýrýr. Önceden Kato- lik olan kiþilerin Müslüman olduk- tan sonraki fikirlerini öðrenir. Ýki di- nin karþýlaþtýrmasýný yapar ve ne- den Müslüman olduklarýný soruþ- turur. Ýslam’ýn mesajýný tartýþýrlar.

Bu arada Müslüman olmasý için ýsrar eden eþinden de kendisine zaman vermesini ister. 18 Tem- muz 2001 sabahý eþine Müslü- man olmaya karar verdiðini söyler.

Ýçeride gizlice aðladým

O andaki duygularýný ifade edeme- yen Hâki Bey “Evlenirken o kadar mutlu olmamýþtým inanýn. Gittim içeride gizlice aðladým. Zaten hep dua ediyordum Müslüman olmasý için. Gençliðimden beri gemilerde, ülkemden uzakta çalýþtým. Türki- ye’de ailemden baþka pek kimseyi tanýmam. ‘Bir yabancýyla tanýþsam evlensem ve Müslüman olmasýna ve- sile olsam’ derdim. Allah nasip etti çok þükür.” diyor. Kendi halkýnýn Müslümanlara çok iyi gözle bakma- dýklarýný belirten Reyyan Haným, ilk baþta Müslümanlýðý kabul etmeyiþi- nin en önemli sebebinin bu olduðu- nu söylüyor. Kendi aile çevresinde ve iþ ortamýnda bile ‘Müslümanlar- dan her þey beklenir’ düþüncesinin hakim olduðunu ifade eden Reyyan Haným, bu düþüncelerin kendisini korkuttuðunu belirtiyor. Ýslam’ý ka- bul etme sürecini þöyle anlatýyor Reyyan Haným: “Daha önce kiliseye gitsem de papazlarýn vaaz ederken ne söylediklerinin farkýnda olma- dýklarýný düþünürdüm. Çünkü on- lara soru bile soramazdýk.” diyor.

Reyyan Ha- ným ve Hâki Bey’in 9 ya- þýnda Ömer adýnda bir oðullarý var.

FOTOÐRAFLAR: ÝSA ÞÝMÞEK

(20)

ailem

HAYATIN ÝÇÝNDEN

Din deðiþtirmek kolay deðil

Reyyan haným, din deðiþtirmenin ko- lay bir þey olmadýðýný belirtiyor: “Yýl- larca bir din ve onun kültürüyle birlik- te yaþadým. Aile büyüklerim ve kilise Hz. Ýsa peygamberi Allah olarak tanýt- tý. Ýslam’ý araþtýrýrken ikisi arasýndaki farký gördüm. Hz. Ýsa’nýn Allah olma- dýðýný, onun da bir insan ve peygam- ber olduðunu anladým. Ýlk fark ettiðim þey buydu; ama kabul etmem zaman aldý. Neyin doðru neyin yanlýþ olduðu- nu sonradan Müslüman olmuþ insan- larla konuþurken ve okuduðum kitap- lardan da anladým ve geçmiþimle he- saplaþtým. Annem daha önce kilise ça- týsý altýnda insanlarý bir araya getir- mek için çalýþmalar yapan bir grupta idi. Yýllarca annemle beraber Hýristi- yanlarýn toplantýlarýna katýldým. Hafta sonlarým hep onlarla geçti. Müslüman olduktan sonra her þey deðiþti. Var ol- makla yok olmak gibi bir þey. Allah’ýn her þeyin sahibi olan tek güç olduðu- na inandým. Teslis inancýný reddettik- ten sonra kendimi daha özgür hisset- tim. Çünkü eskiden birçok þeye bað- lý hissediyordum kendimi. Ama Ýs- lam’da bir tek Allah’a inanýyorsun ve peygambere saygý duyuyorsun.

Ýnsan olarak baðýn Allah ile kendi aranda. Baþka kimseye gerek yok.”

Reyyan Haným, Müslüman olduk- tan birkaç ay sonra 11 Eylül olaylarý meydana gelir. Ýslamiyet’i tam bilme- diði için ‘benim dinim bu mu?’ diye sorgulamaya baþlar. Bu arada, Ýs- lam’ýn çirkin ve yanlýþ anlatýldýðý ya- yýnlarýn ve filmlerin aslýnda hangi amaçlarla yapýldýðýný, tarihteki çarpý- týlan hadiselerin nasýl geliþtiðini izah etme görevi de eþine düþer. O dönem- de Ýslam’ý doðru anlatan Ýngilizce ya- yýn bulamamaktan þikayet eden Hâki Bey, bu anlamda sonradan Müslü- man olan arkadaþlarýndan çok bü- yük destek gördüklerini vurguluyor.

(21)

ailem

HAYATIN ÝÇÝNDEN

Allah için aç duruyoruz

Allah için olunca aç durmak da kolay geliyor. Müslüman olmadan önce de eþiyle oruç tutan Reyyan Haným, Ýslam ile þereflendikten son- ra yine kitaplardan okudu- ðu kadarýyla Allah’ýn kulla- rýndan isteklerini ve Ýs- lam’ýn gereklerini öðrenir.

Baþýný örter ve namaz kýl- maya baþlar. Farz olan Ra- mazan orucunun tamamý- ný da o sene tutar. Oruç- ta baþlarda çok zorlandý- ðýný ifade eden Reyyan Haným þöyle konuþuyor:

“Gün boyunca aç kal- mak çok kolay deðil; ama bunu Allah için yaptýðýmýn bilincindeyim. Allah’ýn ver- diði nimetlere þükrediyo- rum. Ramazan’da istediðin yemeði istediðin anda yiye- miyorsun. Beklemen gereki- yor. Müslüman olduktan sonra ilk zamanlar haramý helali ayýrmak zor geldi.

Orada özellikle yediðine, iç- tiðine dikkat etmelisin. Ýlk zamanlar çok zorlandým.

Ramazan’da yaþadýðým açlýk sayesinde fakir, aç ve susuz insanlarýn nasýl yaþadýklarý- nýn, neler hissettiklerinin bi- lincine varabiliyorum. On- larý anlamaya çalýþýyorum.

Ýlk iki hafta baþ aðrýsý çeki- yorum; ama bu ibadetin Ýs- lam’ýn gereði olduðunu bili- yorum. Hasta olup da ilaç bulamayanlarý, susuz kalýp da su bulamayanlarý düþü- nüp sabrediyorum. Akþamý bekliyorum. Ýlk 15 günden sonra artýk alýþýyorsun ve geriye saymaya baþlýyor-

sun. Her þey kolaylaþýyor.

Bayramdan sonra da sanki hiç tutmamýþsýn gibi geli- yor. Geçen Ramazan’da devamlý Müslümanlarýn huzur ve refah içinde ya- þamasý, baskýlardan kur- tulmasý için dua ettim.”

Türkiye’ye yerleþtikten sonra eþinin anlattýðý sýcak aile ve komþuluk iliþkilerini bulamamaktan þikayet eden Reyyan Haným, kitaplarda çok güzel anlatýlan Ýslam’ýn yaþandýðýný görememekten de büyük üzüntü duyuyor.

Yurtdýþýnda yaþayan Müs- lümanlarýn birbirine da- ha yakýn olduðunu, daha sýký kenetlendiklerini ifa- de eden Reyyan Haným’ýn þu sözleri çok manidar:

Müslüman çok ama!

“Sonradan Müslüman olan- lar birbirlerini daha çok des- tekliyor. Burada Müslüman olduðunu söyleyen çok; ama namaz kýlmayan, Ýslam’a gö- re yaþamayan insanlar ço- ðunlukta. Acaba bunlar cen- netten yer mi satýn aldýlar?

Acaba ellerindeki servetin farkýnda deðiller mi? Bir ai- leye ziyarete gittiðim zaman ben namaz kýlýyorum. Çoðu kadýnýn baþý açýk. Bana farklý gözle bakýyorlar.

Avustralya’da bir þey oldu- ðu zaman insanlar Allah’ýn adýný anarak konuþurlar.

Kötü bir durumda ‘Allahu- ekber’, iyi bir durumda

‘Elhamdülillah’ derler.

Ama Türkiye’de sanki in- sanlar bu kelimeleri að- zýna almaya utanýyor.”

(22)

ailem

ORUÇ

Oruç, bedenimizi dinlendirmenin ötesinde bizim helal merkezli bir hayat yaþamamýz için önümüze kapý açar.

Nefsî arzularýmýzý zaptederek irademizi güçlendirir.

OSMAN KARYAÐDI

Oruç bize ne öðretir?

Nefsi frenler

Nefsin gemlenmesi, frenlenmesi bakýmýndan aç- lýðýn büyük faydalarý vardýr. Aç ve susuz kalma ve riyâzet yapma ancak ibadet niyetiyle yapýlýr- sa bir deðer ifade eder. Bu niyet Müslümanlýk- ta oruç þeklinde tecelli eder. Allah dostlarý sü- rekli riyâzât yaparak nefislerini dizginlemiþler, rûhî formlarýný korumaya çalýþmýþlardýr.

Rûhu geliþtirir

Ýnsanlarda rûh cesedin, ceset de rûhun aleyhine olarak geliþir. Rûhanî yönleri iti- barýyla geliþim isteyenler, mutlaka oruç tutmalýdýr. Bunu þöyle de ifade edebiliriz:

Oruç tutmayanlar, cesetlerinin altýnda kalacaklarýndan hiçbir zaman tam ola- rak rûhanî olgunluða ulaþamazlar.

Vesveseye set çeker

Oruçla insan, nefsin kendisine fýsýl- damaya çalýþtýðý þeytanî vesveselerin önüne bir set çeker. Derken dizginle- ri eline alýr ve nefsini yönlendirmeye çalýþýr. Zira o artýk, yemeye, kadýna ve dünyaya karþý kapalý bir durum- dadýr. Bu sayede o, dünya adýna ge- lecek baskýlardan azâde olarak, izzet- li bir hayat yaþamaya namzet de- mektir ki, böyle birisi, Cenab-ý Hakk’ýn hakiki müminleri þereflen- dirdiði izzet duygusunu yakalamýþ olur. “Ýzzet (üstünlük), ancak Allah’a, elçisine ve müminlere mahsustur.”

FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

(23)

ailem

ORUÇ

Orucun vefa yönü

Oruç, vefa duygusunun tezahür ettiði en gü- zel ibadettir. Zira oruç, Allah ile kul arasýn- da yapýlmýþ bir ahittir. Kul, belirli zaman di- limlerinde, belirli þeylerden vazgeçer ve bu hareketleriyle, ahdinde vefalý olduðunu gös- terir. Ayný zamanda insan, tuttuðu oruçlarla vefa duygusunu öyle geliþtirir ki, vefa onun ayrýlmaz bir parçasý hâline gelir.

Oruçlunun aðýz kokusu

Oruç tutanýn aðýz kokusu açlýktan kaynaklanýr. Kýyamet günü Cenab-ý Hak katýnda, bu kokunun miskten, anberden daha þi- rin ve daha enfes bir semereye vesile olacaðýna iþâret buyrul- muþtur. Melâike-i kiram, arþ u ferþi çýnlattýracak bir velvele içinde Allah’a karþý kulluk vazifesini yapmaktan hoþlandýklarý gibi, hoþlandýklarý birtakým kokular vardýr. Onlar, gül kokusun- dan çiçek kokusuna, miskten anbere kadar bütün güzel koku- lardan lezzet alýrlar. Mele-i a’lâda güzel kokular sýrlý hazineleri açan anahtar hükmündedir ve iþte oruçlunun aðýz kokusu da perde arkasý dalga boyuyla bu güzel kokular cümlesindendir.

Emaneti öðretir

Oruç, gizli ve aþikâr her zaman emanete riayet edilmesini öðre- tir. Zira Allah’ýn helal kýldýðý nimetleri yiyip- içmekten kaçýnmayý saðlayacak Allah’tan baþka bir gözetici yok- tur. Oruçlu, sabahtan akþama kadar Allah’ýn hududuna riayet eder.

Onca orucu bozma imkânlarýna ve hiç kimsenin görmemesine raðmen mümin, fev- kalâde bir ciddiyetle orucunu sürdürür. Sür- dürür ve akþama ka- dar emaneti muhafaza hissiyle dolar boþalýr.

Oruca karþý gösterilen bu tavýr, Müslüman’ýn bütün hayatýna akse- der. Dolayýsýyla oruç tutan insan, bütün ha- yatý boyunca kendisine emanet olarak verilen þeylere karþý da son de- rece dikkatli davranýr.

FOTOÐRAF: AFP

(24)

ailem

ORUÇ

Günaha karþý bir kalkandýr

Oruç bir alýþtýrmadýr. Kiþide, bedenî arzulara karþý koyma kabiliyetini geliþtirir. Ýnsan oruçlu olduðu anlarda her türlü negatif isteklere engel olmaya güç yetirdiði gibi, kazandýðý bu dirençle, oruçlu olmadýðý zamanlarda da, bu tür meyille- re engel olma kabiliyeti kazanýr. Böylece insan

“helal” endeksli bir hayat yaþar. “Kim bana iki çenesi ile apýþ arasýný koruma hususunda ga- ranti verirse, ben de ona, cenneti garanti ede- rim.” hadisi bu açýdan yorumlanabilir.

Oruç beden-ruh iliþkisi

Ýnsan, ruhla cesetten yaratýlmýþ bir varlýk- týr. Ruhun olmadýðý ceset bir mana ifade etmediði gibi, cesedin olmadýðý ruh da - imtihan dünyasý adýna- çok fazla bir þey ifade etmez. Ýnsan, yiyip içtiði nesnelerle, bedenî hâl ve hareketleriyle ve yerine ge- tirmeye çalýþtýðý ibadet ve taatla hem cese- dine ve hem de ruhuna hizmet eder. Aðzý- na aldýðý bir lokma görünürde midesine gitse de onun da ruh üzerinde bir kýsým tesirlerinin olduðu muhakkaktýr. Yaptýðý bedenî hareketler, vücutta maddî olarak bazý tesirler oluþturduðu gibi, bunlarýn ruhta da deðiþik tesirleri söz konusudur.

Ýnsanýn ferdi hayatýnýn geliþtirilmesi ve olgunlaþtýrýlmasýnda riyâzetin pek mü- him bir yeri vardýr. Bu da ancak oruçla olur. Orucun bir manasý da, ruhun riyâzeti ve cesedin perhizi demektir. Sýk sýk oruca müracaat edildiði ölçüde, onun vicdanda hasýl edeceði güzellik ve fazi- letler açýk bir þekilde müþahede edilebi- lir. Her zaman, her yerde midesini düþü- nen bir insanda temiz bir ruh ve saf bir kalbin bulunmasýna ihtimal verilemez.

Kanaati öðretir

Oruç, insanlara iktisadý öðreten önemli bir di- siplindir. Ýstediði þeyi ve aklýna geldiði zaman, hiçbir sýnýrlama getirmeden yapmaya alýþýk bir insan, oruçlu olduðu zaman mecburen onu yap- mayacaktýr. Meselâ, her aklýna estiði zaman ye- mek yiyen, maddî olarak vücûdunun arzularýna boyun eðen insan, oruçlu olduðunda mecburen akþamýn olmasýný bekleyecek, bu bekleyiþ sa- yesinde o, iktisat etmeyi öðrenecek ve sorum- suzca yaþamaktan uzaklaþmýþ olacaktýr.

Allah’a kavuþmayý hatýrlatýr

Oruçlunun her saati, her saniyesi Allah’ý, Allah’ýn nimetlerini ve en büyük nimet olan Allah’a kavuþma nimetini hatýrlat- masý itibarýyla çok kýymetlidir. Sabahtan akþama kadar aç ve susuz olan insan, zâhiren sýkýntý çekse de, oruç ibadetinin getireceði uhrevî netice, ona bütün elem- leri unutturabilir. Oruçlu, bütün gün þeh- vetini, yemesini, içmesini âdetâ unutur ve sürekli Rabb’iyle buluþmayý düþünür. Bu düþünce sayesinde hayatî bütün faaliyet- leri, istikamet dâiresinde cereyan eder.

FOTOÐRAF: REUTERS

(25)

ailem

ORUÇ

Oruç sabrýn yarýsýdýr

Allah’ýn yüklediði ibadet mükellefiyetini sýrtýnda taþýmaya sabretme, O’ndan gelen þeyler karþýsýn- da sarsýlmama, O’nun kapýsýndan ayrýlmama, gü- nah fýrtýnalarý ve günah tufaný karþýsýnda kendi- ni koruyup diþini sýkma vs. bunlar dinin yarýsýný teþkil etmektedir. Oruçta bir yönüyle þehevât-ý nefsâniyeyi gemleme olduðu için, günahlara kar- þý sabýr; diðer bir yönüyle aç-susuz durma gibi (hususiyle sýcak günlerde) bir iþin altýna girmek- le ibadete karþý sabýr vardýr. Böylece oruç, dinin dörtte birini teþkil etmiþ oluyor.

Zekat mala bereket getirir

Zekatý verilen mal zâhiren eksiliyor gi- bi görülse de, Allah’ýn bereketine maz- hariyetle devamlý artmaktadýr. Zira Al- lah, malýnýn zekatýný veren insana malý- ný artýrma yollarýný ilham etmektedir ki, bu hükmü aydýnlatan pek çok so- mut örnek bulmak mümkündür. Kalp- ler Allah’ýn elindedir. O, istediði ve hik- meti iktiza ettiði zaman, kalpleri, emri- ni yerine getirip zekatýný veren kimse- lere doðru yöneltir ve o insanýn ticare- tinde ciddi canlanmalar görülür. Bu Al- lah’ýn, zekatý verilen mala bahþettiði be- reketten baþka bir þey deðildir.

Oruç þefaat edecektir

Oruç kýyamet günü oruçlu için þefaat edecek ve Cenab-ý Hakk’a niyazda bulu- narak; “Ya Rabbi! Ben onu gündüzleri yiyip içmekten ve zevklerinden alýkoy- dum. Bunun için onun hakkýndaki þe- faatimi kabul buyur.” diyecektir.

Faaliyet içinde olan her makine bir müddet sonra bakýma ve dinlenmeye tâbi tutulmazsa, verimli çalýþamaz. Aksine dinlendirilmediði tak- dirde ya makine tamamen harap olur ya da ömrü kýsalýr. Bir talebe, belirli bir süre tedrisat gördükten sonra dinlendirilir. Bir iþçi sabahtan akþama kadar çalýþabilir, gelir akþamleyin isti- rahata çekilir. Evet böyle bir mola ve dinlenme olmadan ayný tempoda çalýþma ve hele verimli olma mümkün deðildir. Ýnsanýn vücûdu da týp- ký bir fabrika gibi farz edilecekse, onun âzâlarý o fabrikanýn aletleri hükmündedir. Oruç ise,

vücut fabrikasýnýn dinlenmesine, eskimemesine ve mükemmel bir þekilde çalýþmasýna en önemli bir vesiledir. Oruçla, vücutta biriken zararlý yaðlar, þiþmanlýk vesilesi fazla etler atýlmýþ ve vücut belli seviyede tutulmuþ olur. Bugün þiþ- manlýktan dolayý þikayet eden ve buna çare arayan dünya kadar insan var. Ve bu þiþmanlý- ðýn kanýn deveranýna, beynin yavaþ çalýþmasýna sebep olduðu da yine erbabýnýn kabul ettiði gerçeklerden. Bu itibarla, orucu, maddî-manevî hem deðiþik dertlere çare, hem de sevap kazan- manýn önemli bir vesilesi saymak mümkündür.

Oruç vücudumuzun dinlenmesine vesile olur

FOTOÐRAF: KÜRÞAT BAYHAN

(26)

ailem

BESLENME

R

amazan ayý kýþ mevsimine denk geldiði için oruçlu saat- lerimiz daha azdýr. Bu yüzden me- tabolizmamýzda çok büyük deði- þiklikler meydana gelmez. Bu ay boyunca her zamanki normal ye- me düzenini deðiþtirmeden, müm- kün olduðu kadar hýzlý sindirilen yiyeceklere göre lif ihtiva eden ve yavaþ sindirilen gýdalarý tüketmek oruç tutmayý kolaylaþtýrýr. Çünkü yavaþ sindirilen besinler 8 saatte sindirilirken, hýzla sindirilen gýda- larýn sindirimi 3-4 saate düþer.

Lifli gýdalara hububat, yulaf, ir- mik, fasulye, mercimek ve kabuk- lu pirinci örnek gösterebiliriz. Bu besinlerin sindirimi yavaþtýr. Böy- lece karnýmýz iftara doðru daha az acýkýr. Hýzlý sindirilenler ise beyaz un ve þeker ihtiva eden besinler- dir. Bu besinler çabuk yakýlarak iftarý daha aç bir þekilde bekleme- mize sebep olur. Orucun fizyolojik etkileri kan þekeri düþüklüðü, ko- lesterol düþüklüðü, büyük kan ba- sýncýndaki düþüklüktür. Müslü- man ve Müslüman olmayan bilim adamlarýnýn yaptýðý araþtýrmalara göre oruçlularda pek çok týbbî hastalýkta iyileþme gözlenirken,

oruç tutmakla herhangi bir hasta- lýðýn kötüleþtiðine dair bulgu tes- pit edilmedi. Ayrýca oruç tutan in- sanlarda önemli psikolojik deði- þiklikler de gözlenir. Oruçlu insan daha sakindir. Nefsine hakimiyet duygusunun verdiði özgüvenle kendisiyle daha barýþýktýr. Birey- lerdeki bu hava topluma da yan- sýr. Ramazan ayýnda suç oranlarý düþer. Bunda, yýlda on bir ay içki içen þahýslarýn bile Ramazan ayý boyunca da olsa alkol almaktan vazgeçmesinin rolü büyüktür.

Ýftarda hafif yemekler yiyin

Orucun detoksikan, yani toksinler- den temizleyici etkisi olduðu bilini- yor. Oruç tutan insanlar, belirli bir þekilde beslendikleri için, organiz- ma 1 ay boyunca dinleniyor. Bir anlamda saðlýðýna kavuþuyor. Oruç tutan insanlarýn dikkat edecekleri birkaç nokta var. En önemlisi, if- tarda ve sahurda birdenbire ve çok fazla yemekle mideyi dol- durmamak. Ani mide gerginliði, hem tansiyon yükselmesine hem de nörolojik hormonlarýn hýzlý salgýlanmasýna yol açar. Az ve sýk aralýklarla yemek en idealidir.

Ýftarlarda aðýr yemeklerden kaçýnýn. Varsa çorba ile

baþlamaktan kaçýnmayýn. Meyve ve yoðurt tüketmeye özen gösterin.

Vücudunuzun yýpranmamasý için sahuru da ihmal etmeyin.

Ramazan’da nasýl beslenmeli?

Ýftar sofralarý saðlýðýmýza uygun olmalý

AYÞE MUTLU

(27)

ailem

BESLENME

Yemeklerin seçiminde ise, çok yaðlý, çok tuzlu ve aþýrý tatlý gýdalar- dan kaçýnmak gerekir. Bunlarýn yeri- ne hazmý kolay, mide baðýrsak siste- minde uzun süre kalacak lifli ve se- lülozlu yiyecek tercih edilmeli. Mad- di imkanlar el verdiðince iftar sofra- larý zeytin, hurma, çorba, sebze ye- meði, meyve ve tatlýyla donatýlýr.

Aðýr tatlýlar, reçeller, pastýrma, sucuk, zeytin gibi tuzlu gýdalar, 12 saat aç kalmýþ bir mideye aðýr gelir. Ýftar sofrasýnda tadýmlýk türden yiyecek- ler olmalý. En iyisi hafif bir çorba, bir sebze yemeði, etli de olabilir; ama fazla yaðlý olmamalý. Mutlaka yoðurt ve meyve tüketilmeli. Ýftarda yeme- ðe baþlangýç için beyne doygunluk hissi veren çorba çok uygun bir yiye- cektir. Ramazan ayný zamanda çeþit çeþit tatlýlarýn sofralarda mutlaka ye- rini aldýðý bir zamandýr; ama çok aðýr ve yaðda kýzartýl-

mýþ tatlýlar yerine sütlü tatlýlar tercih edilmeli. Ýftarda yenen aðýr yemekler yaða dönüþür Ýftardan sonra az az ve sýk yenilmeli. Ýftardan sahura kadar geçen vakitte bir öðün eklenip hafif gýdalar alýnabilir. Gece metabolizma hýzý düþtüðü için iftarda yenen aðýr yemeklerin çoðunun yaða dönüþme ihtimali yüksektir. Ýftara peynir, zey- tin gibi basit yiyeceklerle baþlanma- sý, normal yemeðe ise saat 20.00- 21.00 sýralarýnda geçilmesi daha iyi olur. Normal bir insanýn günlük su ihtiyacý 2-2,5 litredir. O nedenle mümkün olduðu kadar 6-8 bardak kadar su, gece boyunca mutlaka tü- ketilmeli. Bunun yanýnda meyve su- yu, ayran gibi sývý içecekler de alýna- bilir. Bir diðer önemli konu ise, iftar- dan sonra ve dolu mideyle kýlýnan teravih namazý. 20 rekatlýk bu na- mazý kýlanlar için hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Benim tavsi- yem, oruç tutanlarýn, yiye- ceklerinin bir kýsmýný teravih namazýn- dan sonraya býrakmalarý.

Ýftar saatleri er- ken olduðun- dan, iftarlar da aþýrý yemek yenmemeli. Ye- meðin bir kýsmý teravih sonrasý- na býrakýlabilir.

(28)

ailem

BESLENME

Sahura mutlaka kalkýn

Sahura kalkmak yerine gece yiyip yatmak hiç doð- ru deðil. Sahurda da mutlaka su içilmeli ve sývý alý- mýna dikkat edilmeli. Yiyecek olarak da çorba tar- zý, az yaðlý yapýlmýþ sebze, zeytinyaðlý yemekler ve- ya hafif kahvaltýlardan biri seçilebilir. Pilav veya hoþaf doðru bir tercih deðildir. Kan þekerinin düþ- mesini önlediði için de mutlaka ekmek yenmeli.

Ramazan ayýnda

kýsýtlanmasý gereken durumlar

Kýzartmalar ve yaðlý yiyecekler Çok þekerli yiyecekler

Sahurda aþýrý yemek yeme

Sahurda çok çay içme (Çay daha fazla idrar oluþturur ve bazý deðerli minerallerin idrarla kaybýna yol açar).

Sigara içmek

Ýftarda aþýrý yemek yeme (Ýftarda az miktarda karýn doyurulduktan sonra yatmadan 1 saat ön- ce meyve sularý, yoðurt veya daha hafif yiyecek- ler alýnmasý uygun olur).

KABIZLIK:

Aþýrý rafine gýda alan, az su içen ya da lifsiz beslenen oruçlularda görü- lebilir. Kabýzlýk nedeniyle hemoroid ve karýn þiþmesi de oluþabilir. Ön- lem olarak çikolata, pasta gibi rafi- ne gýdalardan sakýnýlmalý, su içme- yi artýrmalý ve lifli gýdalar alýnmalý.

TANSÝYON DÜÞMESÝ:

Öðleden sonralarý oruçlu insanlar- da tansiyon düþmesi olabilir. Az sývý alýnmasý ve tuzsuz yenmesi tansiyon düþmesini artýrabilir.

BAÞ AÐRISI:

Özellikle iftara doðru baþ aðrýsý gö- rülebilir. Eðer düþük kan basýncý ile birlikteyse baþ aðrýsý ciddi olabilir ve iftar öncesi kusma yapabilir.

KAN ÞEKERÝNÝN DÜÞMESÝ:

Halsizlik, titreme, kötü konsan- trasyon, fiziksel aktivite yapama- ma, baþ aðrýsý, çarpýntý, kan þeke- ri düþmesinin sonuçlarýdýr. Sahur- da aþýrý þekerli yemek ensülin sa- lýnýmýný artýrarak gün içinde kan þekeri düþmesine sebep olabilir.

MÝDE YANMASI,

ONÝKÝPARMAKBAÐIRSAÐI ÜLSERÝ:

Ramazan’da boþ midede oluþan asit salgýsýnýn artmasý mide hastalýklarý- ný ortaya çýkarabilir. Kahve, kola ve acýlý yemekler de mide hastalarýna olumsuz etkide bulunur. Özellikle mide þikayeti olanlar doktoruna danýþarak oruç tutmalýdýr.

Oruçlularýn karþýlaþtýðý saðlýk sorunlarý

Ramazan boyunca meyve tüketmeye özen gösterin.

(29)

ailem

BESLENME

Türkiye’de sayýlarý 2,5 milyonu bu- lan þeker hastalarý için Ramazan ayýnýn özellikle dikkat isteyen ayrý bir boyutu var. Ensülin baðýmlýsý olan þeker hastalarý, sürekli diyet ve egzersiz isteyen bir yaþam sür- dürüyorlar. Oruç tutmak saðlýklý in- sanýn metabolik dengesini deðiþtir- mez. Þeker hastalarý için ise oruç tutmak sakýncalý olabilir. Ensülin baðýmlýsý bir diyabetik, enjeksiyon- dan 30 dakika sonra bir þeyler ye-

mek zorundadýr. Yapýlan ensülinin günlük dozuna göre en az 5-6 öðün yemesi þart. Bunu yapmazlarsa, þe- ker düþüklüðü sonucu hayati tehli- ke söz konusu olabilir, oruç zorun- lu olarak bozulur. Þeker hastalarý- nýn diyetleri, ‘çok öðünlü yemek’

esasýna dayanýr. Özellikle þeker hastalarýna oruç kesinlikle tavsi- ye edilmemeli. Þeker hastalýðý olup olmadýðýný bilmeyenler, tok karnýna þeker tahlili yaptýrmalý.

Ýftar ve sahur arasýnda bol su içilmeli. MMüümmkküünnssee ççaayy vvee kkaahhvvee,, yyeemmeekklleerrddeenn yyaarrýýmm ssaaaatt s

soonnrraa iiççiillmmeellii;; aaççýýkk vvee þþeekkeerrssiizz oollmmaassýýnnaa ddiikkkkaatt eeddiillmmeellii.. Sahura kalkmak ihmal edilmeme- lidir. En azýndan gece geç saatte bir þeyler yenilmeli. YYeemmeekklleerr iiyyii hhaazzmmeettmmeekk iiççiinn ssaakkiinn ssaa-- k

kiinn yyeennmmeellii.. Stres, sindirimin bir numaralý düþmanýdýr. YYeemmeekk yyeerrkkeenn iiþþiinniizzee aarraa vveerriinn.. TTaarr-- ttýýþþmmaakkttaann yyaa ddaa iiþþlleerrii ddüüþþüünnmmeekktteenn kkaaççýýnnýýnn.. Sindirim aðýzdan baþlar. Yediklerinizin iyi haz- medilmesi için öncelikle aðýzda iyi çiðnenmesi gerekir. LLookkmmaallaarrýý iiyyiiccee ööððüüttüünncceeyyee kkaaddaarr ç

çiiððnneeyyiinn.. LLookkmmaallaarrýý iiyyii ççiiððnneemmeekk yyeetteerriinnccee ttookklluukk dduuyygguussuu vveerreecceeððiinnddeenn,, ddaahhaa aazz yyeemmeekk yyee-- m

meenniizzii ssaaððllaarr.. (Yemek yerken konuþmamaya çalýþýn. Hava yutmak, mide ve baðýrsaklarda gaz oluþmasýna neden olur). Böylece yemek sonrasý mide rahatsýzlýklarýndan da kurtarýr. Ye- mek yerken dik oturun. Rahat bir þekilde oturun; sýrtýnýz dik olsun, bacak bacak üstüne at- mayýn. Böylece sindirim sisteminin daha rahat çalýþmasýný ve iyi hazmetmesini saðlarsýnýz.

ÖNERÝLER ÖNERÝLER

Oruç tutmak, saðlýklý insanlar için farzdýr. Kesinlikle kilo verme yöntemi deðildir. Zayýflamak için diyet yapan insan, Ramazan ayýn- da da devam eder, ama kilo ver- mek için oruç tutan insanlarýn ki- lo veremedikleri biliniyor. Hare- ket azaldýðý için kilo vermeleri de zorlaþýyor. Aç kalarak yaptýðýmýz tek þey, metabolizmayý zayýflat- maktýr. Bu da tam tersi, zayýfla- mayý zorlaþtýrýr. Oruç tutup za-

yýflamak isteyenler çok aðýr bes- lenmesinler. Bir iftar yemeði en az yarým saat sürmeli ve aþýrý yükleme önlenmeli. Çünkü, mi- deyle beyin arasýnda, tokluk hissi veren bilgi alýþveriþi 20 dakikada gerçekleþiyor. Aðýr yemenin fay- dasý burada. Kesinlikle yiyecekle- re saldýrmayýn. Ýftardan birkaç saat sonra meyve yenebilir. Ýftar- da kahvaltýlýk yendiyse, birkaç saat sonra ana yemek alýnabilir.

Þeker hastalarý doktora danýþmadan oruç tutmamalý

Oruç, bir kilo verme yöntemi deðildir

Hurma,

badem ve muz

Þeker, fibrin, karbonhidrat, potasyum ve magnezyum kaynaðý hurma; protein ve fibrinden zengin badem ve yine potasyum, magnezyum ve karbonhidrattan zengin muz, Ramazan’da yenmesi tavsiye edilen besinlerdir.

Ayrýca, iftar ve sahur ara- sýnda mümkün olduðu ka- dar sývý ve meyve sularý içilmelidir. Böylece vücu- dun su ve elektrolit denge- si muhafaza edilmiþ olur.

(30)

ailem

ÇOCUK VE RAMAZAN

‘Çocuklarýmýza orucu nasýl sevdirebiliriz? Onlarda nasýl güzel hatýralar oluþturabiliriz?’ diye soranlara Avcý ailesinin çocuklarýyla geçirdikleri Ramazan günlerini anlatmak istiyoruz.

ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR

B

üyüklerimiz, Ramazan ayý gel- diðinde çocukluklarýndaki Ra- mazanlarýn ne kadar güzel geçtiðini anlatýr. Ýftarda top atýþýný nasýl he- yecanla beklediklerini, yarý uykulu sahurlarýný, öðlen vakti orucunu dedesine satýp bir güzel karnýný do- yurduktan sonra akþama kadar tekrar nasýl niyet ettiklerini mutlu- lukla hatýrlarlar. Bu, aslýnda biraz da çocukluða duyulan özlemin ifa- desidir. Eski Ramazanlarla ilgili anýlarý tazelerken bugünün çocuk- larýnýn yýllar sonra anlatacaklarý ilk oruçlarýný þimdi tuttuklarýný da dü- þünmek gerek. Bu yüzden, bugü- nün Ramazanlarýný da eskiler gibi güzel yaþatmak lazým çocuklara.

“Çocuklarýmýza orucu nasýl sevdire- biliriz? Onlarda nasýl güzel hatýralar oluþturabiliriz?” diye soranlara Avcý ailesinin çocuklarýyla geçirdikleri Ra- mazan günlerini anlatmak istiyoruz.

Avcý ailesinin Ahmet, Kadir, Enes ve Nilüfer isimli dört çocuðu var. Ah- met ile Kadir 15 yaþýnda ikizler. Bu sene lise 1’e devam ediyorlar. Enes henüz 4 yaþýnda, Nilüfer de 1,5 ya- þýnda. Anne Ayten Haným, Ramazan gelirken daha üç aylarýn baþýnda ai- lece çok heyecan duyduklarýný belir-

tiyor. Regaib Kandili’nden itibaren oruç havasýna girdiklerini ifade eden Ayten Haným, Recep ve Þaban ayla- rýnda pazartesi, perþembe günleri ve Mirac ve Berat kandillerinde oruç tutarak Ramazan’a hazýrlandýklarýný anlatýyor. Ramazan alýþveriþini ço- cuklarýyla birlikte yapan Ayten Ha- ným, bir ay boyunca onlarýn sevdiði yemekleri ve tatlýlarý yapabilmek için isteklerine göre hareket ediyor. As- lýnda günlük yapýlabilecek bu alýþve- riþi çocuklarý da o telaþýn içine kata- bilmek için birlikte hareket ediyor.

Çocuklar, Ramazan’ý

aileden görerek seviyor

Avcý ailesinin Ahmet, Kadir, Enes ve Nilü- fer isimli dört çocuðu var.

(31)

ailem

ÇOCUK VE RAMAZAN

Bu þekilde misafir geleceði za- man aceleyle markete koþmaktan da kurtulmuþ oluyor. Çocuklar, an- nelerinin yaptýðý pizzayý çok sevi- yor. Ayten Haným da daha büyük þevkle kalksýnlar diye sahurda piz- za yapýyor. Hatta yýllar sonra bir oðlunun “Anne ilk zamanlar ben pizza için oruç tutuyordum, þimdi Allah için tutuyorum.” dediðini ha- týrlatýyor. Ahmet ve Kadir, anne ve babasýndan görerek öðrenmiþ oru- cu ve namazý. Onlarýn söylemesine bile gerek kalmadan kendiliklerin- den baþlamýþlar ibadetlerini yap- maya. Bu arada orucun ne olduðu, neden tutulduðu ile ilgili birçok so- ru sormuþlar. Ayten Haným, oru- cun Ýslam’ýn þartlarýndan biri ve

Allah’ýn emri olduðunu, belli yaþa gelen her Müslüman’ýn yerine ge- tirmesi gerektiðini anlatmýþ. Ço- cuklarýný oruç tutmalarý için hiç zorlamamýþ. Bilakis, sýnavlarý oldu- ðu gün tutmamalarýný bile tavsiye etmiþ. Ancak, ‘bir gün tutmasam bir ay hiç tutmamýþ gibi hissediyo- rum’ diyerek býrakmamýþlar oruç- larýný. Ahmet ve Kadir, ilk defa il- kokul 1. sýnýfta Ramazan’ýn baþýn- da, ortasýnda ve sonunda birer gün oruç tutmuþlar. Sonraki 2 yýlda üçer güne çýkmýþ oruçlarý. Kadir, 4. sýnýfta Ramazan’ýn tamamýný oruçlu geçirmiþ. Ahmet ise bünye- si daha zayýf olduðu için sonraki sene tamamlamýþ bir ayý. Çok zor- landýðý bir gün akþama doðru an- nesinin ýsrarýna raðmen “Hayýr an- ne. Gece Allah’a söz verdim, nasýl bozarým?” diyerek itiraz etmiþ. Ah- met ve Kadir, iftar vakti yaklaþýn- ca pencereye koþup birçok cami- den ayný anda okunan ezaný dinle- meyi ve minarelerin ýþýklarýnýn yanmasýný beklemeyi hâlâ çok se- viyor. Daha küçükken bayramýn ilk günü akþam vakti yine pence- reye koþup da minarelerin ýþýkla- rýnýn yanmadýðýný görünce nasýl üzüldüklerini anlatýyorlar. Gök- yüzünde parlayan yýldýzlarýn sön- mesi gibi bir hüzün yaþamýþlar.

Çocuklar anne- lerinin yaptýðý pizzayý çok sevi- yor. Çocuklar önceleri pizza için þimdi ise Allah rýzasý için oruç tuttuklarýný söylüyor.

FOTOÐRAFLAR: GÜLÝZ KARAOÐLAN

(32)

Ramazan’ý ‘gezme ayý’ olarak deðer- lendiren çocuklar, teravih çýkýþla- rýnda pamuk þeker ve tatlý çerezler almayý dört gözle bekliyor, büyüse- ler bile... Cami gezilerinin yaný sýra Ramazan’a özel tiyatrolara ve prog- ramlara da gidiyorlar ailece. Çocuk- lara göre Ramazan eðlence ayý ayný zamanda. Ahmet, Kadir ve Enes’in Ramazan’daki en büyük mutluluk- larýndan birisi de eve gelen misafir- ler. Akraba ve komþularýnýn yaný sý- ra bu mübarek zamanlarý ailelerin- den uzakta geçirmek zorunda kalan üniversite öðrencilerine de açýyor- lar sofralarýný. Misafirsiz iftar ettik- leri çok nadir oluyor. Çocuklar da misafirler için hazýrlanan çok özel

ikramlarýn yaný sýra sevdiklerinin eve gelmesinden mutluluk duyu- yor. Özellikle öðrencilerle birlikte sofraya oturmayý, dua etmeyi, tera- vih namazý kýlmayý ve sohbetlerini dinlemeyi çok seviyorlar. Öðrenci aðabeyleri geciktiði zaman çocukla- rýn da yemeðe baþlamadýðýný anla- tan Ayten Haným, “Küçükken de on- larla sofraya oturmaktan çok hoþla- nýrlardý. Misafire hazýrlýk daha farklý olduðu için sevinirler. Na- mazda, oruçta ve ahlakî deðerleri güzelce yaþama hususunda o in- sanlarý örnek aldýlar. Onlarý taný- dýðýmýz için çok þükrediyorum.

Çünkü ayný sevgiyi anne babalarý olarak biz veremezdik.” diyor.

ailem

ÇOCUK VE RAMAZAN

Ayten Haným, çocuklarýnýn insan- lara yardým için hassasiyetlerini þöyle anlatýyor: “Bir Ramazan’da oðullarýmýn biri iftara geç kalmýþtý.

Aðabeylerinin evinden geliyordu.

Biz sofradaydýk. Kapýdan girince hemen annelik þefkatiyle ‘Oðlum hemen gel.’ diyerek sofraya çaðýr-

dým. Kapýdan geçti. ‘Þuradaki key- fe bakar mýsýnýz? Benim aðabeyle- rimin buzdolabý bomboþ. Bir de si- zin sofranýza bakýn.’ dedi ve küçük yaþýnda bizi utandýrdý. Hemen erte- si gün babasýyla birlikte alýþveriþ yapýp onlara götürdüler. Bir Rama- zan’da da fitrelerimizi öðrencilere

verecektik. Oðlumla gittiðimiz yerden dönerken geç kaldýk ve iftarý bir saat kaçýrdýk. Oruçluy- duk ikimiz de. ‘Haydi ben neyse de sen çok aç kaldýn.’ diye üzün- tümü ifade ettim. ‘Olsun anne, onlar için her þeye deðer.’ dedi. O zaman daha ilkokula gidiyordu.”

Aðabeylerimin buzdolabý bomboþtu

“Aðabeyleri- min buzdola- bý bomboþtu”

diye üzülen oðluyla birlik- te alýþveriþ yapýp götüren aile bundan mutluluk duyduðunu söylüyor.

Sevdiklerimizin eve gelmesi onlarý mutlu ediyor

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanrısal varlıklara veya onların heykellerine sunulan bu kurban şekli, Hindistan’da halk dindarlığının en temel özelliği olarak varlığını

1- Zeytinyağı üretimi sırasında oluşan karasu içerdiği çok yüksek organik kirlilik yükü ve fitotoksik özelliği nedeniyle kampanya dönemlerinde çevredeki araziye

Çalışmamızda doymuş yağ asitleri (DYA) ve tekli doymamış yağ asitleri (TDYA) alımının Ramazan ayı ortasında anlamlı olmamakla birlikte artış gösterdiği,

A) Oruç farz olan bir ibadettir. B) İman edenler oruç tutmalıdır. C) Bütün dinlerde oruç ibadeti ortaktır. D) Oruç tutan haramlardan sakınmalıdır. Aşağıdaki

– Kim Allah yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateþ arasýna, geniþliði gök ile yeryüzü arasý- ný tutan bir hendek yaratýr.. Her þeyin bir zekâtý (te-

Tutulan orucun geçerli olabilmesi için ise oruç tutmaya niyet edilmesi, oruç tutan kişi eğer hanımsa ay halinde.. Ramazan orucu

ıstırap verici hallerine karşı sarsılmaz~ yıkılmaz, feryad ve flgana başlamaz. Belki kemal-i sükunet ve metanetle mukabele eder. Sabır ve tahammül

HABERİ SAYFA 4'TE Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete 13 Haziran 2016 Pazartesi Yıl: 3 Sayı : 114 Fiyat : 1,00 TL.. RAMAZAN’A ÖZEL İFTARLIK PİDE - LAHMACUN