• Sonuç bulunamadı

-Hazýrlayan: SÜMEYYE GÜRGEN

H

z. Hafsa (r.anhâ), adaletin tim-sali, celal ve takva âbidesi Hz.

Ömer’in (ra) kýzýdýr. Annesi Osman b. Maz’un’un kýz kardeþi Zeynep’tir.

Hz. Hafsa, ilk olarak Hüneys b. Hü-zafe ile evlendi. Ýlk Müslümanlar safýnda yer alan bu çift, müþriklerin eziyetlerine maruz kaldýlar. Hicret izni çýkýnca birlikte Medine’ye hic-ret ettiler. Bedir Savaþý’na katýlan Hüneys, savaþta derin yaralar aldý.

Medine’ye döndüðünde acýlara da-yanamayýp vefat etti. Hz. Hafsa (r.

anhâ) genç yaþta dul kalmýþtý. Hz.

Ömer (ra), kýzýnýn genç yaþta dul kalýþýna üzülüyor; onun yeni bir yu-va kurmasýný arzu ediyordu. Hz.

Hafsa’nýn iddeti tamamlanýnca, Hz.

Ebu Bekir’e (ra) gitti ve kýzý Hafsa’yý ona nikahlamak istediðini belirtti.

Hz. Ebu Bekir bu teklife ne “evet”

ne de “hayýr” cevabýný verdi. Hz.

Ömer ise bu duruma üzüldü. Daha sonra, Hz. Osman’ýn hanýmý, Sevgili Peygamberimiz’in kýzýnýn vefat etti-ðini ve Hz. Osman’ýn yalnýz kaldýðý-ný düþündü. Gidip Hafsa’yý ona ni-kahlamayý teklif etti. Hz. Osman,

“Benim bugünlerde evlenmeye ni-yetim yok.” diye cevap verdi. Hz.

Ömer (ra), olumsuz cevap alýnca Resulullah’a gitti ve Hz. Osman’ý þi-kayet etti. Onu dinleyen Resulullah (sas), “Hafsa’ya Osman’dan daha ha-yýrlýsý olacak; Osman da Hafsa’dan daha hayýrlýsýyla evlenecek.” buyur-du. (Üsdü’l Gabe, 7/65)

Resulullah (sas), Hafsa bint-i Ömer ile niþanlandý. Kýzý Ümmü Gülsüm’ü de Hz. Osman’a nikahla-dý. Hz. Ebu Bekir, Ömer b. Hattab’a gidip; “Artýk, bana kýzma! Resulul-lah (sas) bana Hafsa’dan söz

etmiþ-ti, Resulullah’ýn sýrrýný açýða vur-mak istemedim; ama, eðer onu al-masaydý ben evlenecektim.” dedi.

Resulullah (sas), hicretin üçüncü se-nesinde Hz. Hafsa ile evlendi. Mü-minlerin annesi Hz. Hafsa (r. an-hâ), ibadete çok düþkündü. Ömrü-nü oruç tutarak, namaz kýlarak ve bol bol ibadet ederek geçiriyordu.

Bal þerbetiyle gelen Ýlahi ikaz!

Resulullah (sas), helva ve balý se-verdi. Ýkindi vakti olunca hanýmla-rýnýn yanýna uðrardý. Bir defasýnda, Hafsa’nýn (r. anhâ) yanýna girdi ve daha önce kaldýðýndan daha fazla kaldý. Hz. Aiþe diyor ki: “Bu defa onun yanýnda, her zamanki kaldýðý mutat müddetten fazla kaldý. Ben bunu kýskanarak sebebini (Resulul-lah’ýn diðer hanýmlarýndan) sor-dum. Bana, ‘Yakýnlarýndan bir ka-dýn Hafsa’ya bir okka (Taif) balý he-diye etti, Resulullah (sas)’a ondan þerbet yapýp ikram etmiþ olmalý, (o da þerbet hatýrýna sohbetini biraz uzatmýþtýr).’ dediler. Ben; ‘Öyleyse, kasem olsun biz de ona mutlaka bir hile kurmalýyýz!’ dedim. Sevde (r. anhâ)’ye, “(Hafsa’dan sonra sýra senin) O girince sana yaklaþacak.

Sana yaklaþýnca O’na, “Ey Allah’ýn Resulü! Sen megafir* mi yedin?”

diyeceksin. (Ben biliyorum ki, o sa-na:) “Hayýr!” diyecek. O zaman sen de, “Öyleyse senden burnuma ge-len bu koku da ne?” diyeceksin.”

Bir rivayette Hz. Aiþe þu açýklama-yý yapar: “Resulullah (sas), kendi-sinde kötü bir koku hissedilmesine tahammül edemez, buna çok üzü-lürdü (Bu sebeple gerçeði itiraf ederek) muhakkak “Hafsa bana bal

þerbeti ikram etti” diyecek. O za-man sen kendisine “Demek ki arý, balýný urfut aðacýndan almýþ” diye-ceksin. (Senden sonra bana uðradý-ðý zaman) ben de böyle hareket edip ayný þeyleri söyleyeceðim. Ey Safiyye, sana uðradýðý zaman sen de ayný þeyleri söyle! dedim.” Hz.

Aiþe anlatmaya devam etti: “Sevde (bilahare bana) dedi ki: “Kendin-den baþka ilah bulunmayan Allah’a kasem olsun, bana tembih ettiðin þeyleri, Resulullah (sas) kapýdan görünür görünmez, senden korktu-ðum için (unutmadan) hemen söy-lemek istedim.” Ne ise, Resulullah (sas) kendisine yaklaþýnca Sevde,

“Ey Allah’ýn Resulü megafir mi ye-diniz?” der: “Hayýr!” cevabýný alýr.

Bunun üzerine aralarýnda þu ko-nuþma geçer: “Öyleyse bu koku da ne?” “Hafsa bana bal þerbeti ikram etti.” “Demek ki arý urfut yemiþ.”

Hz. Aiþe (r. anhâ) anlatmaya de-vam ediyor: “Resulullah (sas) bana uðrayýnca ben de ayný þeyleri söy-ledim. Keza, Safiyye (r. anhâ)’ye uð-rayýnca o da ayný þeyleri söyledi.

Müteakiben Resulullah (sas), Hafsa (r. anhâ)’nýn yanýna girince, “Ey Al-lah’ýn Resulü, Sana o þerbetten ik-ram edeyim mi?” diye sorar. Hz.

Peygamber (sas), “Hayýr, ihtiyacým yok!” cevabýný verir. (Bu durumu iþittiði zaman) Sevde (r. anhâ),

“Allah’a kasem olsun balý ona ha-ram ettik!” dedi. Ben kendisine,

“Sus, (sesini çýkarma)” dedim.”

Böylece Resulullah (sas) helâl olduðu halde kýskanýlan hanýmýnýn ikrâm ettiði baldan içmeyeceðine yemin ederek, onu kendisine haram kýlmýþtý.

Hz. Hafsa bint-i Ömer (r. anhâ)

Allah Teâlâ bu olay üzerine Re-sulullah’ý (sas) Tahrim Sûresi ile uyararak helâl-haram ve bunun gibi diðer bütün yasaklama ve serbest býrakmalarýn sadece kendisinin be-lirlemesi ile olduðunu, Peygamber dahi olsa, kanun koyma hususunda hiç kimsenin söz hakký bulunmadý-ðýný bildirmiþtir: “Ey Peygamber!

Eþlerinin rýzasýný kazanmak için Al-lah’ýn Sana helâl kýldýðý þeyi niçin kendine haram ediyorsun!”

Ýlerleyen ayetlerde de Yüce Al-lah, Peygamber (sas) hanýmlarýnýn bu takým hareketlerini zikrederek, onlarý Peygamber’e (sas) karþý davra-nýþlarýnda daha dikkatli olmalarý için uyarmaktadýr. (Bkz: Buhari, Ta-lak 8, Nikah 103, Edirne 32, Eþribe 10, 15, Týb 4, Hiyel 5; Müslim, Ta-lak 20) Kadýnlarýn fýtratýnda var olan ve onlarýn en önemli imtihanla-rýndan biri olan kýskançlýk Peygam-ber hanýmlarý arasýnda da vuku bul-muþtu. Ancak onlarýn tâlihi Efendi-miz (sas) ve Rabb’iEfendi-miz (cc) tarafýn-dan ikaz ve terbiye edilmeleri ve ça-buk tövbe edip vazgeçmeleriydi. Hz.

Aiþe (r. anhâ) anlatýyor: “Resulullah (sas) (bir gün) ashabýyla birlikte (hücremde) idiler. Kendisine yemek

yapmýþtým, Hafsa da yemek yapmýþ-tý; ama yemeði hazýrlamada Hafsa benden önce davrandý. Ben cariye-me; “Git Hafsa’nýn yemeðini dök!”

dedim. O(nun cariyesi) yemeði Re-sulullah’ýn (sas) önüne tam koyacaðý sýrada cariyem yetiþip ona vurdu ve tabak kýrýldý, yemek ortalýða daðýldý.

Resulullah (sas) çabuk davranýp (ký-rýklarý) bir araya getirdi, deri sofra üzerine dökülen yemekleri topladý ve (ashabýyla) yediler. Sonra Resu-lullah (sas) benim kabýmý (kýrýlana bedel, içindeki yemekle birlikte) Hafsa’ya gönderdi ve; “Kýrýlan ka-býnýz yerine bu kabý alýnýz, içeri-sindeki yemeði de yiyiniz.” buyur-du. Hz. Aiþe devamla der ki: “Ben iþlediðim bu ayýba hak ettiðim gü-cenmenin izini Resulullah’ýn yü-zünde hiç görmedim.” (Kütüb-i Sitte, Ýbrahim Canan, 17 /277) Hz. Hafsa (r. anhâ) validemiz, Peygamberimiz’den birçok hadis rivayet etmiþtir. Bu yüce haným, Hicri 41 yýlýnda Hz. Hasan’ýn (ra) Hz. Muaviye’ye (ra) biat etti-ði sýrada Cemâdiye’l ûla ayýnda vefat etti. (Üsdü’l-Gabe, 7 /67)

*Megafir: Urfut denen ve meþeye benzeyen bir aðaçtan sýzan pis kokulu nesne.

Hz. Hafsa (r.anhâ) va-lidemiz, Peygambe-rimiz’den bir çok ha-dis rivayet etmiþtir.

FOTOÐRAF: REUTERS

Benzer Belgeler