• Sonuç bulunamadı

KYOTO PROTOKOLÜ KAPSAMINDA TÜRK YE N N

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KYOTO PROTOKOLÜ KAPSAMINDA TÜRK YE N N"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KYOTO PROTOKOLÜ KAPSAMINDA TÜRKøYE’NøN

YENøLENEBøLøR ENERJø POLøTøKALARINA GENEL BøR BAKIù

1Arif KÕvanç ÜSTÜN 2Meltem APAYDIN 3Ümmühan BAùARAN FøLøK 4Mehmet KURBAN

1,2,3,4,

Anadolu Üniversitesi øki Eylül Kampüsü Mühendislik-MimarlÕk Fakültesi

26555, ESKøùEHøR

1e-posta: akustun@anadolu.edu.tr 2e-posta: meltemapaydin@anadolu.edu.tr

3e-posta: ubasaran@anadolu.edu.tr 4 e-posta: mkurban@anadolu.edu.tr

ÖZET

Günümüz dünyasÕ abartÕlÕ olmayan bir söylemle enerji odaklÕ úekillenmektedir. Geleneksel enerji kaynaklarÕ savaúlara neden olmakta, ülkeler sadece bugünü de÷il gelecekte oluúacak ihtiyaçlarÕnÕ úimdiden garantilemeye çalÕúmaktadÕrlar. Fosil ve nükleer yakÕtlara alternatif do÷al enerji kaynaklarÕ konusunda yapÕlan araútÕrmalar sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kavramlarÕnÕ gündeme getirmiútir. Bütün bu yaúamsal sebeplerin ÕúÕ÷Õnda son yÕllardaki dünyanÕn gelece÷iyle ilgili geliúmeler ülkeleri en üst siyasi makamlar mevkisinde korkutmaya baúlamÕútÕr. Böylece uluslararasÕ anlaúmalar ve yaptÕrÕmlar ortaya çÕkmÕútÕr. Kyoto Protokolü de ülkelerin dünya üzerindeki yaúam alanlarÕna ve gelecekteki durumlarÕna yönelik bir uluslar arasÕ bir yönetmeliktir.

Türkiye’nin içinde bulundu÷u konum itibarÕyla yenilenebilir enerji kaynaklarÕnÕ de÷erlendirebilme potansiyeli Kyoto Protokolü gündeme geldikten sonrada daha úiddetle tartÕúÕlmaktadÕr. Bu çalÕúma, Türkiye’nin yenilenebilir enerji konusundaki potansiyelini ve yapabileceklerini anlatmaktadÕr.

Anahtar Kelimeler: Enerji, Yenilenebilir Enerji KaynaklarÕ, Kyoto Protokolü

1. GøRøù VE AMAÇ

Bir ülkenin elektrik enerjisi tüketimi o ülkenin kalkÕnmÕúlÕ÷ÕnÕn bir göstergesidir. 2004 yÕlÕnda Türkiye’de kiúi baúÕna yÕllÕk elektrik tüketimi 2 100 kWh iken, dünya ortalamasÕ 2 500 kWh, geliúmiú ülkelerde 8 900 kWh, Çin'de 827 kWh, ABD'de ise 12 322 kWh civarÕndadÕr. Ülkemizin ekonomik ve sosyal bakÕmdan kalkÕnmasÕnÕn sa÷lanmasÕ için endüstrileúme bir hedef oldu÷una göre bu endüstrinin ve di÷er kullanÕcÕ kesimlerin ihtiyacÕ olan enerjinin, yerinde, zamanÕnda ve güvenilir bir úekilde karúÕlanmasÕ gerekmektedir. Fakat bunlarÕn yanÕnda bu enerjinin sa÷lanmasÕ sÕrasÕnda oluúan yan etkiler vardÕr. Dünya üzerinde yaygÕnlaúan küresel ÕsÕnma, iklim de÷iúikli÷i gibi güncel konular iúte bu oluúan yan etkilerin sonuçlarÕdÕr. DolayÕsÕyla bu çalÕúmanÕn amacÕ, son zamanlarda Kyoto Protokolü’yle de çokça bahsedilmiú yenilenebilir enerji kaynaklarÕ ve Türkiye’nin bu konudaki konumu ve bundan sonra yapacaklarÕ hakkÕnda gerekli bilgilendirmeleri yapmaktÕr. Dünya üzerindeki di÷er ülkeler neler yapmÕúlardÕr. Türkiye neler yapmaktadÕr ve bundan sonra oluúabilecek senaryolara karúÕ genel bir bakÕú yapÕlmÕútÕr. Sonuç olarak da Kyoto Protokolü’nde de belirtilen sonlara do÷ru Türkiye hangi konumdadÕr, bu araútÕrÕlmÕútÕr.

2.KYOTO PROTOKOLÜ

Kyoto Protokolü ise dünyanÕn içinde bulundu÷u küresel iklim de÷iúikli÷i ve küresel ÕsÕnma sorunlarÕna karúÕ uluslar arasÕ bir savunma mekanizmasÕ oluúturabilmek amacÕyla 1997’de imzalanmÕútÕr.

øklim de÷iúikli÷i, “iklimin ortalama durumunda ya da onun de÷iúkenli÷inde onlarca yÕl ya da daha uzun yÕllar boyunca süren istatistiksel olarak anlamlÕ de÷iúimler” olarak tanÕmlanabilir. øklim de÷iúikli÷i, do÷al iç süreçler ve dÕú zorlama etmenleri ile atmosferin bileúimindeki ya da arazi kullanÕmÕndaki sürekli insan kaynaklÕ de÷iúiklikler nedeniyle oluúabilir. Günümüzde iklim de÷iúikli÷i, bir baúka anlamÕyla küresel iklim de÷iúikli÷i, sera gazÕ birikimlerini arttÕran insan etkinlikleri ve insanÕn iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alÕnarak da tanÕmlanabiliyor. Örne÷in, iklim de÷iúikli÷i, Birleúmiú Milletler (BM) øklim De÷iúikli÷i Çerçeve Sözleúmesi’nde (øDÇS),

“karúÕlaútÕrÕlabilir bir zaman döneminde gözlenen do÷al iklim de÷iúikli÷ine ek olarak, do÷rudan ya da dolaylÕ olarak küresel atmosferin bileúimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluúan bir de÷iúiklik” biçiminde tanÕmlanmÕútÕr.

“Küresel ÕsÕnma” ise, “Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakÕtlarÕn yakÕlmasÕ, ormansÕzlaúma, tarÕmsal etkinlikler ve sanayi süreçleri gibi çeúitli insan etkinlikleri ile atmosfere salÕnan sera gaz- larÕnÕn atmosferdeki birikimlerindeki hÕzlÕ artÕúa ba÷lÕ olarak, úehirleúmenin de etkisiyle do÷al sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzünde ve atmosferinalt katmanlarÕnda (alt ve orta troposfer) saptanan sÕcaklÕk artÕúÕ” olarak tanÕmlayabiliriz.

Özetle, küresel ÕsÕnma, insan kaynaklÕ küresel iklim de÷iúikli÷inin en önemli sonuçlarÕndan birisidir; bu yüzden küresel iklim de÷iúikli÷inin

(2)

yerine ya da onunla eú anlamlÕ olarak kullanÕl- mamalÕdÕr.

ùekil-1: 2070 yÕlÕ Avrupa tahmini sÕcaklÕk artÕúÕ haritasÕ

Birleúmiú Milletler øklim De÷iúikli÷i Çerçeve Sözleúmesi’nin (UNFCCC -1994) bir alt metni niteli÷inde oluúturulmuútur. Dünyada belirli bir gaz emisyonu oranÕnÕ sa÷layan ülkelerin kabul etmesiyle ancak 2005’de yürürlü÷e girebilmiútir. Kyoto Protokolü, imzalayan ülkelerin sera gazÕ emisyonlarÕnÕ (greenhouse gases-GHG) 2008-2012 yÕllarÕ arasÕnda 1990 yÕlÕndaki seviyelerinden en az

%5 oranÕnda aúa÷Õya çekmelerini gerektirmektedir.

ùekil-2:Kyoto Protokolü’ne KatÕlÕm

Haziran 2008’de bakanlar kurulu tarafÕndan Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olmasÕnÕn kabul edilmesiyle ve en son ùubat 2009’da yasalaúmasÕyla, konu güncelli÷ini daha da arttÕrmÕútÕr.

Özellikle, enerji alanÕndaki faaliyetler, elektrik, sanayi, ulaúÕm, enerji üreten/tüketen sektörler bundan önemli ölçüde etkileneceklerdir. [7]

Kyoto Protokolü de, Birleúmiú Milletler øklim De÷iúikli÷i Çerçeve Sözleúmesi’nde(UNFCCC) oldu÷u gibi, ülkelerin geliúmiúlik düzeylerine göre farklÕ yükümlülükler getirmektedir. Bu kapsamda,

listesinde bulunan ülkeler Kyoto Protokolü’nde Ek-B’de yer almaktadÕr. EK-B kapsamÕnda baúlangÕçta 35 ülke (24 OECD ülkesi,10 Eski Do÷u Blo÷u ülkesi ve Monako) vardÕ. ArdÕndan 1998’de 40+1 ülkeye yükseldi. UNFCCC’deki EK-1 ülkeleri Kyoto Protokolü’nde 39 ülke olarak (Beyaz Rusya ve Türkiye hariç) EK-B ülkeleri olarak yükümlülük altÕndalardÕ. 2005’de ise sadece Türkiye haricinde EK-B ülkeleri yükümlülük altÕna girmiúlerdi.

Ek-B ülkelerinin en önemli yükümlülü÷ü ise küresel ÕsÕnmaya neden olan sera gazlarÕnÕn ilk uygulama döneminde, 1990’ndaki seviyelerinin en az %5 altÕna indirilmesidir. Protokol ayrÕca sera gazlarÕnÕn azaltÕlmasÕ için Emisyon Ticareti (Emission Trading), Ortak Yürütme(Joint Implementation) ve Temiz KalkÕnma MekanizmasÕ(Clean Development Mechanism) olmak üzere esneklik durumlarÕ da getirmektedir. Emisyon Ticareti: Sözleúmenin EK-1 listesinde bulunan geliúmiú ülkelerin kendi aralarÕnda uygulanmakta olup, böylece emisyon azaltÕm hedeflerine ulaúmasÕna olanak tanÕyan bir mekanizmadÕr.

Ortak Yürütme: Emisyon ticareti gibi bu mekanizma da EK-1 ülkeleri arasÕnda gerçekleútirilmekte olup, bu mekanizmayÕ uygulayan taraflar, emisyon azaltÕm hedeflerine ulaúmak için ortak politikalar veya ortak projeler geliútirebilmektedirler.

Temiz KalkÕnma MekanizmasÕ: Bir EK-1 ülkesinin yani geliúmiú bir ülkenin Ek-1 dÕúÕ bir ülkede, daha az maliyetle daha fazla azaltÕm sa÷layan bir proje yürütmesine olanak sa÷layan bir mekanizmadÕr. AyrÕca bunlara ek olarak REEEP (Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimlili÷i OrtaklÕ÷Õ), IPCC (Hükümetler ArasÕ øklim De÷iúikli÷i Paneli), CDMED(Clean Development Mechanism in Mediterranean Area) gibi oluúumlar da bu tür mekanizmalarÕ desteklemekte ve yardÕm etmektedir.

3.TÜRKøYE AÇISINDAN KYOTO PROTOKOLÜ

Türkiye, UNFCCC’nin eklerinde geliúmiú ülkeler arasÕnda de÷erlendirildi÷i için ve bu koúullar altÕnda özellikle enerji iliúkili CO2 ve öteki sera gazÕ salÕnÕmlarÕnÕ 2000 yÕlÕna kadar 1990 düzeyine indirme, geliúme yolundaki ülkelere mali ve teknolojik yardÕm ve baúka konulardaki yükümlülüklerini yerine getiremeyece÷i gerçe÷iyle UNFCCC’yi 1992’de Rio’da imzalamadÕ ve sonrasÕnda da taraf olmadÕ.

(3)

Türkiye’nin UNFCCC karúÕsÕndaki tutumu, 1992- 1997 (Rio’dan Kyoto’ya kadar) ve 1997-2000 dönemleri için görece bir farklÕlÕk göstermiútir.

Türkiye’nin 1992-1997 dönemindeki ana tutumu, sözleúmenin eklerinden (Ek I ve Ek II) çÕkmak ve yalnÕz bu koúullar altÕnda UNFCCC’ye taraf olmaktÕ.

Kyoto’da baúlayan 1997-2000 dönemindeki tutumu ise, yine sözleúmenin eklerinden çÕkmak, ama aynÕ zamanda önceki döneme göre Türkiye’nin sözleúme karúÕsÕndaki sorununu ve bu sürece dahil olmanÕn somut yollarÕnÕ araútÕran görüúmeleri de içeren daha yumuúak bir yaklaúÕm (örne÷in, çok objektif ve gerçekçi bir sera gazlarÕnÕ denetleme ya da azaltma hedefini içermese bile, belirli bir hedef yÕla ya da yükümlülük dönemine kadar sera gazÕ salÕmlarÕnÕ bir

“her úey oldu÷u gibi” senaryosunun altÕnda tutma; ya da OECD ortalamasÕ esas alÕnarak, bazÕ azaltma he- definin belirlenmesi) biçiminde özetlenebilir.

YukarÕda özetlenen iki dönemin ortak özelli÷i, Türkiye’nin, ‘ortak ama farklÕlaútÕrÕlmÕú sorumluluk’

ilkesi altÕnda kendi özel durumu ve güçlükleri dikkate alÕnarak uygun koúullar oluúturulmadan ve eklerden çÕkarÕlmadan, bu úekliyle UNFCCC’ye taraf olmak istemeyiúiydi.

ùekil 3: OECD üyeleri, Koyu renkli olanlar gözlemci üyeler

Türkiye, UNFCCC’ye yasal olarak taraf olmak amacÕyla, 24 ùubat 2004 tarihinde BM’ye resmi olarak baúvurdu. Sözleúme kurallarÕ gere÷ince, Türkiye UNFCCC’ye, 24 MayÕs 2004’te 188. (AB dikkate alÕndÕ÷Õnda 189.) taraf ülke olarak kabul edildi.

Uzun süre Kyoto Protokolü'nü imzalamayan Türkiye 30 MayÕs 2008'de Protokolü imzalayaca÷ÕnÕ resmen açÕklamÕútÕr. BaúlangÕçta tüm OECD ülkeleri gibi hem Ek 1 hem de Ek 2'de yer alan Türkiye, kendi baúvurusu üzerine 2001'de Fas'ta yapÕlan toplantÕ da geçiú ülkesi sayÕlarak Ek 2'den çÕkarÕlmÕútÕr.

BM raporlarÕna göre UNFCCC Ek-1 ülkelerinin CO2 eúde÷er emisyonlarÕ listesinde %72,6’lÕk artÕúla Türkiye birinci sÕradadÕr. Türkiye’nin, sera gazlarÕ artÕú oranÕnda Kyoto Protokolü Ek-1 ülkeleri arasÕnda ön planda yer almasÕna karúÕlÕk, ülkemizin toplam sera gazÕ salÕmÕ çok düúük seviyededir. 2004 yÕlÕnda

OECD ülkelerinin ise %1,6sÕnÕ oluúturmaktadÕr.(ùekil-1)

4. YENøLENEBøLøR ENERJø KAYNAKLARI

Yenilenebilir enerji kaynaklarÕ, do÷al çevrede sürekli tekrarlanan enerji akÕmlarÕnÕn nicelik ve nitelik özelliklerini bozmayacak úekilde kullanÕmÕ veya do÷anÕn kendi evrimi içinde, bir sonraki gün aynen mevcut olabilen enerji kayna÷Õ olarak ifade edilebilir. Bunlara örnek olarak güneú, su, biyogaz, biyokütle, rüzgar, hidrojen, jeotermal enerji ve deniz akÕntÕlarÕnÕ gösterebiliriz.

Kyoto Protokolü, sera gazlarÕ olarak CO2, CH4, N2O, HFCs (Hidro floro karbonlar), PFCs (Perfloro karbonlar)’Õ ele alÕr

Örne÷in, 1 ton SO2’nin verdi÷i zararÕn 8000euro oldu÷u bildirilmektedir. AyrÕca dünyada birincil enerji tüketimi içinde fosil yakÕtlara düúen pay

%85-90 arasÕndadÕr. En önemli sera gazÕ olan karbondioksitin %90’dan fazlasÕ fosil yakÕtlarÕn yanmasÕ sonucu oluúmaktadÕr(IEA,UluslararasÕ enerji ajansÕ). Buna ek olarak yenilenebilir enerjinin oranÕ da %6 seviyelerindedir.

Sera gazlarÕnÕn etkilerinin azaltÕlmasÕ için bu oranÕn daha çok yukarÕ çekilmesi gereklidir. Bu nedenle her ülke kendine göre sübvansiyon mekanizmalarÕ oluúturmuútur. Örne÷in Almanya’da rüzgar enerjisinden elde edilen enerjinin 9Vc/kWh, güneú enerjisinden elde edilen enerjinin 40Vc/kWh fiyatÕndan satÕn alÕnmasÕ zorunludur. AyrÕca yapÕlan yatÕrÕmlarÕn %25’ten fazlasÕ hükümet tarafÕndan desteklenmektedir.

ùekil 4: BazÕ Akdeniz ülkelerinin(Türkiye dahil)

(4)

Peki Türkiye’de durum nasÕldÕr? Türkiye’de yenilenebilir enerjinin toplam enerji içindeki payÕ, 1970 yÕlÕnda %34,3 iken

2001 yÕlÕnda %13’e düúmüútür.

BunlarÕn nedeni ço÷unlukla fosil yakÕtlarÕn kullanÕmÕnÕn artmasÕ olsa da yenilenebilir enerjinin kullanÕmÕ özellikle de Kyoto Protoklü’nün getirdi÷i yükümlülükler çerçevesinde daha da arttÕrÕlmalÕdÕr.

Hidrolik Enerji: Yenilenebilir enrji kaynaklarÕ içinde hem Türkiye’de hem de dünyada en çok kullanÕlanÕdÕr. Hidrolik enerji, ilk yatÕrÕm maliyetleri yüksek olmasÕna ra÷men, uzun ömürlü olmasÕ, iúletme maliyetlerinin düúük olmasÕ, çevre kirlili÷i yaratmamasÕ nedeniyle tercih edilmektedir.

Türkiye’deki durum hidrolik enerji bakÕmÕndan biraz daha iyidir. Çünkü AB’de termik ve nükleer enerjinin üretim oranÕ hidrolik enerjiye göre yüksekken, Türkiye’de bu durum birbirlerine eúit oranda seyretmektedir. AyrÕca Türkiye’nin hidrolik enerji potansiyeli 130 000GWh/yÕldÕr ve sadece %35’i de÷erlendirilmiú durumdadÕr.

Güneú Enerjisi: Bugüne kadar geliúen teknoloji ile birlikte güneú enerjisi sistemleri de geliúmiú ve içinde bulundu÷umuz yüzyÕlda güneú enerjisinin kullanÕmÕ küçümsenmeyecek bir de÷ere ulaúmÕútÕr. Güneú Enerjisi ile ilgili olarak fotovoltaik sistemlerde kullanÕlan güneú hücrelerinin geliútirilmesi ve maliyetlerin düúmesi de büyük katkÕ sa÷lamÕútÕr.

AyrÕca baraj inúaatlarÕnda ve elektro-mekanik aksamda yeni teknolojiler kullanÕlarak verim arttÕrma konusunda araútÕrmalar yapÕlmaktadÕr.

Türkiye’deki duruma bakacak olursak güneú pillerinden sa÷lanan enerjinin elektrik iletiminin ekonomik olmadÕ÷Õ yerlerde kullanÕldÕ÷Õ görülmektedir. Birim enerji maliyetleri de 25cent/kwh civarÕndadÕr. (EøE,2006) 2010 yÕlÕnda da güneú enerjisinden elde edilmesi planlanan enerjinin toplam enerji talebine oranÕ %0.18 olacaktÕr.

Rüzgar Enerjisi: Günümüzde rüzgardan elektrik üretimi için büyük güçlü türbinlerde kurulan rüzgar santrallerinin(rüzgar çiftliklerinin) yanÕnda, küçük güçlü türbinler olan rüzgar jeneratörleri de kullanÕlmaktadÕr. Rüzgardan sa÷lanacak güç, rüzgar hÕzÕnÕn küpüyle do÷ru orantÕlÕdÕr. Yerden yükseldikçe logaritmik bir artÕú göstermektedir. Dünyada úu an kullanÕlan rüzgar enerjisi ile mevcut rüzgar enerjisi potansiyelini karúÕlaútÕrÕldÕ÷Õnda rüzgarÕn kullanÕmÕ çok düúük miktarlardadÕr. Fosil yakÕt santralleriyle karúÕlaútÕrÕldÕ÷Õnda çok daha ekonomik ve temiz üretim yapabilmektedir. Örne÷in yatÕrÕm maliyetleri 1000dolara üretim maliyetleri de 6-7cente kadar ucuzlayan rüzgar enerjisi, termik ya da do÷algazlÕ santrallerin 4-6centlik maliyetleriyle yarÕúÕr düzeye gelindi÷ini göstermektedir.

AyrÕca rüzgar türbini, kuruldu÷u arazinin %5’ni iúgal etti÷inden ve türbin kanatlarÕ yerden epeyce yüksekte oldu÷undan, kalan arazi di÷er amaçlar için rahatlÕkla

kullanÕlabilir. Buna ek olarak deniz alanlarÕ karalara göre daha büyük potansiyel gösterdi÷i için denizlerde denizüstü(off-shore) tipi rüzgar santrallerinin kurulmasÕna baúlanmÕútÕr.

Türkiye’deki duruma gelince, Türkiye’nin hedefi olarak 2010 yÕlÕnda elektri÷in %2sini rüzgardan elde etmek gösterilmiútir. Bunlara yardÕmcÕ olabilecek:

Rüzgar türbinlerinin imalat maliyetlerinin düúürülmesine, yer seçimine dayalÕ potansiyel belirleme çalÕúmalarÕna ve yeni ölçme teknolojilerine yönelik araútÕrmalara a÷ÕrlÕk verilmiútir.

Jeotermal Enerji: Jeotermal enerji kÕsaca yer ÕsÕsÕ olup yer kabu÷unun çeúitli derinliklerinde birikmiú basÕnç altÕndaki sÕcak su, buhar, gaz veya sÕcak kuru kayaçlarÕn içerdi÷i termal enerji olarak adlandÕrÕlÕr.

Jeotermal ÕsÕtma sistemleri geleneksel ÕsÕtma sistemlerinden oldukça ucuzdur. Jeotermal ÕsÕtma ve so÷utma sistemi 1980li yÕllardan sonra ÕsÕ pompalarÕnÕn kullanÕlmasÕyla bir artÕú göstermiútir.

Türkiye’de durum, kanÕtlanmÕú olarak jeotermal elektrik teknik potansiyeli 500MW civarÕndadÕr(TEøAù 2005). Denizli, Kütahya ve Alia÷a gibi yörelerde jeotermal enerji kaynaklarÕndan konut ÕsÕtma ve elektrik üretimi gerçekleútirilmektedir.

Dünya üzerinde 7.sÕrada yer alan Türkiye’de , 2010 yÕlÕnda öngörülen kurulabilecek kapasite 500MW, 2020 yÕlÕnda 1000MW civarÕnda olacaktÕr. 2000’de 52bin konut ÕsÕtÕlabilirken 2010’da bu sayÕ 500 bin olacaktÕr.

Biyokütle Enerjisi: Endüstriyel anlamda biyokütle, yaúayan ya da yakÕn zamanda yaúamÕú biyolojik maddelerden yakÕt elde edilmesi ya da di÷er endüstriyel amaçlarla kullanÕlmasÕ ile ilgilidir.

YaygÕn olarak, biyoyakÕt elde etmek amacÕ ile yetiútirilen bitkiler ile lif, ÕsÕ ve kimyasal elde etmek üzere kullanÕlan hayvansal ve bitkisel ürünleri ifade eder. Biyokütleler, bir yakÕt olarak yakÕlabilen organik atÕklarÕ da içerir. Buna karúÕn, co÷rafi etkilerle de÷iúikli÷e u÷ramÕú, kömür, petrol gibi organik maddeleri içermez. Genellikle kuru a÷ÕrlÕklarÕ ile ölçülürler.

BiyoyakÕtlar, biyoetanol, biyobütanol, biyodizel ve biyogazlarla ilgilidir.

Biyokütle elde etmek üzere, úeker kamÕúÕ, úeker pancarÕ, mÕsÕr, dallÕ darÕ, arpa, keten tohumu, ayçiçe÷i, kolza, soya fasulyesi gibi pek çok de÷iúik bitki yetiútirilebilir.

Biyokütleler de, petrol ve kömür gibi, güneú enerjisinin depolanmÕú halidirler. Bitkiler güneú enerjisini fotosentez aracÕlÕ÷Õyla tutarlar.

BiyoyakÕtlarÕn içerisindeki karbon, bitkilerin havadaki karbondioksiti parçalamasÕ sonucu elde edildi÷i için, biyoyakÕtlarÕn yakÕlmasÕ, dünya atmosferinde net karbondioksit artÕúÕna neden

(5)

olmaz. Bu nedenle, pek çok insan, atmosferdeki karbondioksit miktarÕnÕn artÕúÕna engel olabilmek için, fosil yakÕtlar yerine biyoyakÕtlarÕn kullanÕlmasÕ gerekti÷i görüúünü savunmaktadÕrlar.

BiyoyakÕtlar, enerji dÕúÕnda yapÕ malzemesi ve geri dönüúümlü kâ÷Õt ve plastik. üretiminde de kullanÕlÕrlar.

5. KYOTO PROTOKOLÜ

KAPSAMINDA YENøLEBøLøR ENERJø POLøTøKALARI

Türkiye’nin, øklim De÷iúikli÷i Çerçeve Sözleúmesi için referans (önlemlerin alÕnmadÕ÷Õ) senaryo kullanÕlarak hesaplanan toplam karbondioksit eúde÷er salÕnÕmlarÕ, 2004 yÕlÕnda yaklaúÕk 300 milyon ton iken, yÕllÕk ortalama yüzde 6’lÕk bir artÕú göstererek 2020 yÕlÕnda yaklaúÕk 605 milyon tona ulaúacaktÕr. Bu nedenle farklÕ sektörlerde uygulamalara ihtiyaç vardÕr. Örne÷in;

Enerji temini ve CO2’nin fiziksel uzaklaútÕrÕlmasÕ

• Fosil yakÕtlÕ elektrik üretiminde daha verimli, ekonomik ve temiz yakma teknolojilerinin kullanÕmÕnÕn arttÕrÕlmasÕ: süperkritik santraller, akÕúkan yatak yakma teknolojileri, birleúik çevrim gaz türbini (CCGT) teknolojisi, bütüncül gazlaútÕrma birleúik çevrim (IGCC) teknolojisi, kojenerasyon sistemleri ve yakÕt hücreleri

• Yenilenebilir enerji çevrim teknolojilerinden yararlanarak, yenilenebilir enerji kaynaklarÕnÕn birincil enerji kaynaklarÕ içindeki payÕnÕn arttÕrÕlmasÕ:

Hidrolik, biyokütle, biyogaz, rüzgar, güneú, hidrojen ve jeotermal enerji.

• Fosil yakÕt kalitesinin iyileútirilmesi ve karbon içeri÷i daha düúük fosil yakÕtlara geçiú, fiziksel ve biyolojik CO2 uzaklaútÕrma ve tutma teknolojileri (örne÷in, elektrik santrallarÕnda, rafinerilerde ve büyük fabrikalarda CO2 tutma; CO2’nin taúÕnmasÕ ve yeraltÕnda depolanmasÕ; karbon tutucu biyolojik ortamlarÕn geliútirilmesi ve artÕrÕlmasÕ).

• Üretimden, ulaútÕrmadan, çevrimden ve da÷ÕtÕmdan kaynaklanan sera gazÕ salÕnÕmlarÕnÕn azaltÕlmasÕ. UlaútÕrma ve TaúÕmacÕlÕk Sektörü

•Kent içinde toplu ulaúÕmÕn, ulusal düzeydeki yolcu ve yük taúÕnmasÕnda demir ve deniz yollarÕnÕn özendirilmesi ve desteklenmesi.

•Hibrit elektrikli araçlarÕn geliútirilmesi ve yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•Hafif yapÕ malzemelerinin kullanÕmÕnÕn arttÕrÕlmasÕ.

•Do÷rudan enjeksiyonlu benzin ve dizel motorlarÕnÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•Otomobil yakÕt hücrelerinin geliútirilmesi ve kullanÕmÕnÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•SalÕnÕmlarÕn tam yakÕt döngüsüyle azaltmasÕ.

•BiyoyakÕtlarÕn geliútirilmesi ve kullanÕmÕnÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•Deniz taúÕmacÕlÕ÷ÕnÕn verimlili÷inin arttÕrÕlmasÕ ve yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•Kamyon taúÕmacÕlÕ÷Õnda, turbo dizel motorlu kamyonlarÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ,

•Sürdürülebilir ulaútÕrma sistemleri.

•YakÕt dönüúümünün yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•Malzeme verimlili÷inin iyileútirilmesi.

•Enerji verimlili÷inin ve tasarrufunun arttÕrÕlmasÕ. TarÕm ve OrmancÕlÕk Sektörleri ve Enerji Ürünleri

•Yönetim tekniklerinin güçlendirilmesi.

•OrmanlaútÕrma ve yeniden ormanlaútÕrmanÕn arttÕrÕlmasÕ, ormansÕzlaúmanÕn önlenmesi.

•Bozulan tarÕm arazilerinin ve çayÕr/meralarÕn onarÕlmasÕ.

•TarÕmsal ormancÕlÕ÷Õn özendirilmesini içeren geliúmiú orman, çayÕr/mera ve tarÕm arazisi yönetiminin desteklenmesi.

•Ürün ve hayvan artÕk ve atÕklarÕnÕn de÷er- lendirilmesi.

•Toprak çözümlemelerini ve bitki gereksinimini dikkate alan azotlu gübre kullanÕmÕnÕn sa÷lanmasÕ Yerleúmeler/Hizmet Sektörü

•Bütüncül bina tasarÕmÕnÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ.

•Elektrikli alet ve araçlardaki enerji verimlili÷inin arttÕrÕlmasÕ.

•Binalarda fotovoltaik sistemlerin yaygÕnlaútÕ- rÕlmasÕ ve kullanÕmÕnÕn arttÕrÕlmasÕ.

•Toplu yerleúimlerde da÷ÕtÕlmÕú güç jeneratörü uygulamalarÕnÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ

6. SONUÇ

Sera gazlarÕnÕn atmosferde do÷al dengeyi bozacak úekilde birikmesi, atmosferdeki ortalama sÕcaklÕ÷Õn artmasÕna ve küresel ÕsÕnmaya neden olacaktÕr.

Bunun ortadan kaldÕrÕlabilmesi veya azaltÕlabilmesi için farklÕ çözümler mevcuttur. Türkiye’nin özellikle dikkat etmesi ve uygulamaya koymasÕ gereken çözümlerden bazÕlarÕ aúa÷Õdaki gibidir:

x Fosil yakÕtlarÕn kullanÕmÕnÕ azaltmaktÕr.

x Yenilenebilir enerji kaynaklarÕnÕn kullanÕmÕna a÷ÕrlÕk verilmelidir.

x Yüksek verimli, geliúmiú teknolojilerin uygulanmasÕdÕr

x Karbon tutma ve depolama teknolojilerini kullanmak (Fakat bu madde için çözümlenmesi gereken daha birçok teknik ve maddi sorunlar olup, verim alÕnabilecek yÕl olarak 2030 yÕlÕ öngörülmektedir.)

x Enerji tasarrufu projelerinin hÕzlÕ bir biçimde hayata geçirilmesi, yeni projelerin yapÕlmasÕ, enerji verimlili÷i proje ve yatÕrÕmlarÕnÕn mali olarak des- teklenmesi

(6)

x Rüzgar ve güneú enerjisinden faydalanma yollarÕnÕn Türkiye úartlarÕnda daha fazla çeúitlendirilmesi

7.

KAYNAKLAR

[1]Etem KARAKAYA, Küresel IsÕnma ve Kyoto Protokolü, 2008

[2]Selva Tüzüner, “øklim De÷iúikli÷i ve Enerji”, EmoEnerji øklim De÷iúikli÷i ve Enerji SayÕ:3

[3]Kahraman YapÕcÕ-Sevim Özdemir, “øklim De÷iúikli÷ine Yenilenebilir Enerji Çözümü”, EmoEnerji øklim De÷iúikli÷i ve Enerji SayÕ:3

[4]Jason Shogren,”The Benefits and Costs of The Kyoto Protocol”, American Enterprise Institute, 1999 [5]European Comissions, “Renewable Energy Technologies and Kyoto Protocol Mechanisms”,2003 [6]Doç. Dr. Murat Türkeú, “øklim De÷iúikli÷i 12 temel soru”, Emoenerji øklim De÷iúikli÷i ve Enerji SayÕ:3

[7]Selva Tüzüner, “Kyoto Protokolü Neler Getiriyor?”, Cumhuriyet Enerji Eki

[8]Dr.Ümit ùahin, “Küresel øklim De÷iúikli÷inin Çözüm YollarÕ-Kyoto Protokolü ve Türkiye”,2007

[9]Awea (American Wind Energy Association),www.awea.org

[10]BP, “Statistical Review of World Energy 2006”, 2006

[11]A.Ça÷atay Dikmen, “AB’de Çevre ve Enerji”, V.Enerji Sempozyumu Bildiriler kitabÕ,2005

[12]TEøAù, EøE, OECD/IEA, IEA, Enerji ve Tabi Kaynaklar BakanlÕ÷Õ , TÜBøTAK verileri

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak bilimsel bulgularla ortaya at ılmasından Kyoto Protokolünün imzalanmasına kadar geçen on sekiz yıllık süre, hâlâ küresel ısınmanın ve iklim de ğişiminin

Komisyona Türkiye'nin orta düzeyde sanayile şmiş bir ülke olarak küresel iklim değişikliğinde azımsanmayacak bir paya sahip olduğunu, sera gazı salımlarında ilk 20

İşte o zaman şimdi başlayan süreç tam olarak sonuçlanm ış olacak, zaman içinde zengin ülkeler emisyon haklarını güvence altına alacaklar ve bununla sedece çevreyi

Sera etkisi yaratan gazlar ın salımının 2000'den bu yana ABD, Kanada, AB ülkeleri ve Japonya'da arttığı belirtilen raporda, Rusya'da, Sovyetler Birli ği'nin dağılmasından

• bu koşullar altında özellikle enerji ilişkili CO 2 ve öteki sera gazı salımlarını 2000 yılına kadar 1990 düzeyine indirme, gelişme yolundaki ülkelere mali ve

BMĐDÇS’de Türkiye’nin durumu incelendiğinde, Türkiye, OECD üyesi bir ülke olarak hem sera gazı salınımlarını azaltmada birinci derecede sorumlu olacak EK I

Elektrik ark ocağı prosesiyle, hurdandan üretim Yüksek fırın prosesiyle entegre demir çelik üretimi, enerji tüketiminin %70’lere varan kısmını kömür ve kok

26 Mart tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’nin üye olduğu (Macaristan ise gözlemci üye statüsüne