• Sonuç bulunamadı

Şeyh Galib Divanı’ nın kelime grupları ve dizinli sözlüğü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şeyh Galib Divanı’ nın kelime grupları ve dizinli sözlüğü"

Copied!
612
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

ŞEYH GÂLĐB DĐVÂNI’NIN KELĐME

GRUPLARI VE DĐZĐNLĐ SÖZLÜĞÜ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

Enver URAL

Enstitü Anabilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Enstitü Bilim Dalı : Yeni Türk Dili

Tez Danışmanı: Prof.Dr. M. Mehdi ERGÜZEL

MAYIS - 2010

(2)

T.C.

SAKARYA ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

ŞEYH GÂLĐB DĐVÂNI’NIN KELĐME

GRUPLARI VE DĐZĐNLĐ SÖZLÜĞÜ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

Enver URAL

Enstitü Anabilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Enstitü Bilim Dalı : Yeni Türk Dili

Bu tez 04/05/2010 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Oybirliği ile kabul edilmiştir.

Prof.Dr. M. Mehdi ERGÜZEL Yrd.Doç.Dr. Mustafa ALTUN Yrd.Doç.Dr. Selçuk KIRBAÇ

Jüri Başkanı Jüri Üyesi Jüri Üyesi

Kabul Kabul Kabul

Red Red Red

Düzeltme Düzeltme Düzeltme

(3)

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

Enver URAL 04.05.2010

(4)

ÖNSÖZ

“Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta; kendi kanunları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık; milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; seslerden örülmüş muazzam bir yapı, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar ve sözleşmeler sistemidir.” Öyle ki, geçmişten bugüne dil üzerine yapılan bütün tanımlamalar, tıpkı bu tanımda olduğu gibi âdeta canlı bir varlık olarak dilin en belirgin özelliğinin insanlar arasında ortak bir iletişim aracı olduğunu göstermiştir. Bu ortak araç sayesinde insanlar duygularını, düşüncelerini ve her türlü ihtiyaçlarını başkalarına aktarabilir ve böylelikle kendilerini ifade etmiş olurlar. Dolayısıyla insan yaşamında önemli bir işlevselliği olan dilin düşünce ile arasında bir etkileşim söz konusudur. Bir iletişim aracı olarak dil insanın düşüncelerini aktarmasında ve karşılıklı etkileşimle yeni düşünceler oluşturmasında en önemli etkendir. Düşüncenin ortaya çıkması ve gelişmesi ancak dil ile mümkündür. “Dil, sözcük ve kavramlar düşüncenin biçimsel görünüşüdür, dış giysisidir.”

XVIII. yüzyılın en büyük şairlerinde, Şeyh Gâlib Divânı’nın incelendiği bu çalışmanın birinci bölümünde kelime gruplarıyla ilgili bazı açıklamalar yapılmıştır, daha sonra Şeyh Gâlib’in hayatı, şahsiyeti ve eserleri hakkında bilgi verilmiş, ikinci bölümde ise şairin Divânı’ında geçen kelime gruplarına yer verilmiştir. Çalışmamızın son bölümünde ise Divân’da geçen kelimelerin tekrar sayıları ve dizin çalışması yer almaktadır.

Bu çalışma için bana cesaret veren ve beni yönlendiren danışman hocam Prof. Dr. M.

Mehdi ERGÜZEL’e çalışmam süresince bana destek verdiğinden dolayı teşekkürü bir borç biliyorum. Ayrıca beni yetiştiren ve bu günlere getiren, sıkıntılarımı paylaşan değerli babam Ömer URAL’a, daima yanımda olan ve yardımlarını esirgemeyen değerli dostlarım Hakan ÖZTÜRK’e ve Fatih ZAHMACIOĞLU’na teşekkürlerimi sunuyorum.

Enver URAL 04.05.2009

(5)

ĐÇĐNDEKĐLER

ŞEKĐL LĐSTESĐ ... i v

ÖZET ... v

SUMMARY ... vi

GĐRĐŞ ... 1

BÖLÜM I:KELĐME GRUPLARI ... 5

1.1. Kelime Grupları Hakkında ... 6

1.2. Kelime Grubu Çeşitleri... 7

1.2.1. Đsim Tamlaması ... 7

1.2.2. Sıfat Tamlaması ... 9

1.2.3. Sıfat Fiile Grubu ... 10

1.2.4. Zarf Fiil Grubu ... 10

1.2.5. Đsim Fiil grubu ... 11

1.2.6. Tekrar Grubu ... 11

1.2.7. Edat Grubu ... 12

1.2.8. Bağlama Grubu ... 13

1.2.9. Unvan Grubu ... 14

1.2.10. Birleşik Đsim ... 14

1.2.11. Ünlem Grubu ... 15

1.2.12. Sayı Grubu ... 15

1.2.13. Birleşik Fiil ... 16

1.2.14. Kısaltma Grupları ... 17

1.2.14.1. Đsnat Grubu ... 18

1.2.14.2. Yükleme (Akuzatif) Grubu ... 18

1.2.14.3. Yaklaşma (Datif) Grubu ... 19

1.2.14.4. Bulunma (Lokatif) Grubu ... 19

1.2.14.5. Uzaklaşma (Ablatif) Grubu ... 19

1.2.14.6. Vasıta Grubu ... 20

(6)

BÖLÜM II: ŞEYH GÂLĐB ... 22

2.1. Hayatı ... 22

2.2. Edebi Şahsiyeti ... 22

2.3. “Divân Hakından” ... 23

2.4. Eserleri ... 24

2.5. Hüsn ü Aşk ... 24

BÖLÜM III: ŞEYH GÂLĐB DĐVÂNI’NDAKĐ KELĐME GRUPLARI ... 29

3.1. Đsim Tamlamaları ... 29

3.1.1. Belirli Đsim Tamlamaları ... 29

3.1.1.1. Đki Kelimeden Oluşan Belirli Đsim Tamlamaları ... 29

3.1.1.2. Đkiden Fazla Kelimeden Oluşan Belirli Đsim Tamlamaları... 30

3.1.2. Belirsiz Đsim Tamlamaları ... 32

3.2. Sıfat Tamlamaları ... 33

3.2.1. Đki Kelimeden Oluşan Sıfat Tamlamaları ... 33

3.2.2. Đkiden Fazla Kelimeden Oluşan Sıfat Tamlamaları ... 46

3.3. Sıfat Fiil Grupları ... 53

3.4. Zarf Fiil Grupları ... 55

3.5. Đsim Fiil Grupları ... 67

3.6. Tekrar Grupları ... 70

3.7. Edat Grupları ... 70

3.7.1. “gibi” Đle Kurulan Edat Grupları ... 70

3.7.2. “için” Đle Kurulan Edat Grupları ... 73

3.7.3. “ile” Đle Kurulan Edat Grupları ... 73

3.7.4. “kadar” Đle Kurulan Edat Grupları ... 79

3.7.5. “bile” Đle Kurulan Edat Grupları ... 80

3.7.6. ‘‘sonra’’ Đle Kurulan Edat Grupları ... 80

3.8. Bağlama Grupları ... 80

3.8.1. “u / ü” Bağlacı Đle Kurulan bağlama Grubu ... 80

3.8.2. “geh… geh…” Bağlacı Đle Kurulan Bağlama Grubu ... 93

3.8.3.“ile” Bağlacı Đle Kurulan Bağlama Grubu... 93

3.8.4.“ne…ne…” Bağlacı Đle Kurulan Bağlama Grubu ... 95

3.8.5.“ve- vü Bağlacı Đle Kurulan Bağlama Grubu ... 96

3.8.6.“hem…hem…” Bağlacı Đle Kurulan Bağlama Grubu ... 97

3.9. Unvan Grupları ... 98

(7)

3.10. Birleşik Đsimler ... 98

3.11. Ünlem Grupları ... 99

3.12. Sayı Grupları ... 102

3.13. Birleşik Fiiller ... 102

3.14. Kısaltma Grubuları ... 106

3.14.1. Đsnat Grubu ... 106

3.14.2. Yükleme (Akuzatif) Grubu ... 106

3.14.3. Yaklaşma (Datif) Grubu ... 106

3.14.4. Bulunma (Lokatif) Grubu ... 109

3.14.5. Uzaklaşma (Ablatif) Grubu ... 111

3.14.6. Vasıta Grubu ... 114

3.15. Kelime Grupları Đle Đlgili Sayısal Veriler ... 115

BÖLÜM IV: ŞEYH GÂLĐB DĐVÂNI’NIN DĐZĐNLĐ SÖZLÜĞÜ ... 119

SONUÇ ... 513

KAYNAKÇA ... 514

EKLER ... 516

ÖZGEÇMĐŞ ... 602

(8)

ŞEKĐL LĐSTESĐ

Şekil 1: Kelime Gruplarının Çeşitlerine Göre Dağılımı ... 115

Şekil 2: Đsim Tamlamalarının Dağılımı ... 116

Şekil 3: Sıfat Tamlamalarının Dağılımı ... 116

Şekil 4: Edat Gruplarının Dağılımı ... 117

Şekil 5: Bağlama Gruplarının Dağılımı ... 117

Şekil 6: Kısaltma Gruplarının Dağılımı ... 118

(9)

SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitisü Yüksek Lisans Tez Özeti

Tezin Başlığı: Şeyh Gâlib Divanı’nın Kelime Grupları Ve Dizinli Sözlüğü

Tezin Yazarı: Enver URAL Danışmanı: Prof. Dr.M. Mehdi ERGÜZEL Kabul Tarihi: 04.05.2010 Sayfa Sayısı:vi(önkısım)+514(tez)+86(ek) Ana Bilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı: Yeni Türk Dili

Bir eserde kullanılan kelimeler, kelime grupları ve bu kelimelerin hangi sıklıkta kullanıldığı, yazarın üslubunu ve bakış açısını ortaya koymak bakımından çok önemlidir. Bu çalışmamızda XVIII. yüzyılın en ünlü şairi olan Şeyh Gâlib’in Divan’ında kullandığı kelime ve kelime grupları ve kelime tekrarlarının hangi sıklıkta karşımıza çıktığını göstermeye çalıştık.

Şeyh Galîb devrinin edebi ortamından hareketle Divânı’nda hangi kelimelerin sıklıkla kullanıldığı, en çok hangi kelime grubuna yer verildiği, bizi bu çalışmaya yönelten konular oldu.

Araştırmamızda, devrinde büyük itibar görmüş olan Şeyh Gâlib’in Divânı’nı inceyelerek kullandığı dili ortaya koymaya çalıştık. Bu çalışmayı hazırlarken dilimizde kullanılan kelime grupları hakkında açıklamalarda bulunup Divân’da geçen kelime gruplarını tespit ettik.

Söz konusu çalışmadan sonra, kelimelerin ve tamlamaların hangi beyitte kaç kez tekrarlandığını göstermesi bakımından bir dizin çalışması yaptık. Kelime tekrarlarının yanı sıra, Arapça ve Farsça tamlamaların sıklığını kaçıncı beyitte geçtiğini görmeye yardımcı olması bakımından Divân’ın beyit numaralarıyla sunulmuş halini ek çalışmamızın sonuna koyduk.

Anahtar Kelimeler: Kelime, Kelime Grupları ve Dizin

(10)

Sakarya University Insitute of Social Sciences Abstract of Master’s Thesis Title of the Thesis: : Word Groups And Dictionary With Đndex Of Şeyh Gâlib’s Divan.

Author: Enver URAL Supervisor: Prof. Dr.M. Mehdi ERGÜZEL

Date: 04.05.2010 Nu.of pages:vi(pre text)+514(mainbody)+

86 (apnendices) Department : Turkish Language Subfield: New Turkish Language and Litareture

The words, word groups and the frequency of the use of these words used in this work are very important in terms of reflecting the point of view and style of the writer. In this study, we tried to point out the words , word groups and the frequency of the use of words in

Şeyh Gâlib’s Divân, who is one of the most famous poets of 18th century,.

Considering the literal climate of the times of Şeyh Gâlib, which words were often used and the word groups used mostly were the topics directed us to this work.

In our research, we tried to point out the language used by Şeyh Gâlib, a very esteemed man of his time. While we were preparing this work , we explained about words group in our language and, established word groups in Divân .

After those, we tried to make an index to show the frequency of the use of words and noun phrases in couplets. Besides the repetetion of words, we added the form of Divan that presented with couplets to the end of our work to make easy to see the frequency of Arabian and Persian phrase in couplets .

Key Words : Word, Word Groups, Index

(11)

GĐRĐŞ

“Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” (M. Kemâl Atatürk).

Devingen dizgeler (dinamik sistemler) arasındaki her türlü iletişimi (haberleşmeyi) ve denetimi (kontrolü) saglayan duragan, biçimsel dizgelere (statik/formel sistemlere), türüne ve düzeyine bakmaksızın en geniş anlamıyla dil (langage) diyoruz. Bu açıdan bakıldıgında, dil, canlılarla canlılar, canlılarla canlı sayılabilecek varlıklar (makinalar) ve canlılarla cansızlar (fizikoşimik dünya) arasındaki iletişimi saglayan araç takımlarının genel adıdır (Gemalmaz, 1995).

Kendi kanunları içinde yaşayıp giden tabii ve canlı bir varlık olarak dil, insanın üzerinde, ferdin üstünde daima müstakil bir hüviyete, ayrı bir benliğe sahiptir. Dil bazı insanların veya zümrelerin değil, bütün bir milletin ortak malıdır (Ergin,2000:9).

Dil, bir anda düşünemediğimiz kadar çok yönlü, değişik açılardan bakınca başka başka nitelikleri beliren, kimi sırlarını bugün de çözemediğimiz büyülü bir varlıktır. O gerek insan, gerek toplum, gerekse insan ve toplumdan ayrı düşünülemeyecek olan bilim, sanat ve teknik gibi bütün alanlarla ilgili bulunan, aynı zamanda onları oluşturan bir kurumdur (Aksan, 2003:11 ).

Đnsanın dünyadaki yerini ve değerini belirleyen dildir. Konuşma yeteneği, dolayısıyla dil, insanı insan yapan niteliklerin başında gelir. Onun duygularını, düşüncelerini, isteklerini bütün incelikleriyle açığa vurmasına, yaşamını sürdürebilmesine olanak sağlar (Aksan, 2003:11).

Dil bilgisi çalışmalarının ses ve şekil incelemelerinin yanı sıra kelime serveti, cümle ve ifade kalıpları yönünde gelişmesi beklenmektedir. Hem tarihî hem yakın dönem eserlerinin bu bakımdan incelemeye ihtiyacı vardır. Bir taraftan her yüzyıla ait söz varlığı ortaya konulurken, diğer taraftan şair ve yazarların özel sözlükleri ve üslup özelliklerini yansıtıcı ifade kalıplarının değerlendirecek çalışmalar yapılması düşünülmektedir (Ergüzel, 2007:18).

(12)

Çalışmanın Amacı

Toplumun yetiştirdiği bir şair veya yazar, kullandığı kelimeler ve kelime gruplarıyla o dilin zenginliğini ortaya koyar. Bir şairin kelime ve kelime gruplarını hangi sıklıkta kullandığı, kelimelere yüklediği anlam söz konusu şairin üslubunu ve yaşam felsefesini ortaya koymak bakımından çok önemlidir.

Bir toplumun pek çok özellikleri; yaşayışı, gelenekleri, dünya görüşü, yaşam felsefesi, inançları, bilim, teknik ve sanata katkıları o toplumun diline yansır; o toplumun dilinden izlenebilir. Kısaca söylenecek olursa dil, aynı zamanda her yönüyle bir ulusun kültürünün aynasıdır; insanın ve uygarlığın en önemli belirtisi ve aracı, dildir (Aksan, 2003:13).

Bu çalışmamızda XVIII. yüzyılın en ünlü divân şairlerinden Şeyh Gâlib’in hem genel üslubu hakkında bilgi edinmek hem de dünya görüşünü anlamak amacıyla Divân’ında toplamış olduğu şiirlerini incelemeye çalıştık. Türk şiir sanatına bir söyleyiş kudreti kazandıran bu ünlü üstadın Divân’ında kullanmış olduğu kelimeleri, kelime gruplarını, kelimelere yüklediği anlamları ve cümle çeşitlerini görmek istedik. Şeyh Gâlib’in Divân’ından yola çıkarak devrin genel görüntüsü ve şairin içinde yetiştiği ortamın onun sanatına etkisini anlamaya çalıştık.

Çalışmanın Önemi

Bir dilin zenginliği ve gücü, asırlar içinde geliştirip olgunlaştırdığı ifade tarzlarındandır.

Kelimeler, yüzlerce yıl milletin ruhunda, beyninde, vicdanında yoğrula yoğrula bugüne ulaşır. Biz onları cümlelerde, mısralarda, hikmet ve menkıbelerde okuyarak, dinleyerek, düşünerek milli dil zevkine ereriz (Ergüzel, 2007:29).

Diller, tek tek kelimelerden meydana gelmezler. Sözlüğü oluşturan on binlerce kelime, söz sanatkârı dediğimiz şair ve yazarların elinde öyle bir hareket kazanırlar ki adeta kelimelerle besteler ortaya çıkar. Bunlar kelime, kelime grubu ve cümlelerin mutlu ahenginden doğan insan beyninin kurduğu muhteşem edebî mimarlık yapılarıdır (Ergüzel, 2007: 284).

Dilimizin temel taşlarını oluşturan kelimeler ve Nihat Sami Banarlı’nın ‘kelimelerin izdivâcı’ dediği, yani iki küçük kelimeyle yapılan yeni ve yepyeni mânâlı sözler, insanın ve uygarlığın en önemli belirtisi ve aracı olan dilin zenginliğini gösteren unsurlardır. Bu unsurları, yaptığımız çalışmalarla göstermek, dilin söz konusu

(13)

zenginliğini göstermek açısından önem taşımaktadır. Yaptığımız bu çalışmada Şeyh Gâlib’nin Divân’ından kullandığı kelimelerle hem onun dili ve üslûbu hem de fikir ve duygu tercihini göstermeye çalıştık.

Çalışmanın Metodu

Bu çalışmada kelime grupları, oluşumları ve cümle tahlilleri hakkında Leyla Karahan’ın

“Türkçe’de Söz Dizimi” adlı eseri esas alınmıştır. Söz konusu gruplar: “isim tamlaması, sıfat tamlaması, sıfat-fiil grubu, zarf-fiil grubu, isim-fiil grubu, tekrar grubu, edat grubu, bağlama grubu, ünvan grubu, birleşik isim grubu, ünlem grubu, sayı grubu, birleşik fiil grubu ve kısaltma grupları – isnat grubu, yükleme grubu, yaklaşma grubu, bulunma grubu, uzaklaşma grubu, vasıta grubu ”(Karahan, 1999:13) başlıkları altında verilmiştir.

Gâlib’e göre şiirde, herkes tarafından bilinmeyen, herkesin kullanmadığı (garip) kelimelere yer verilmemelidir. Çünkü gazelde manâların hareketi aşîna sözlerle olur.

Đnsanların bildiği, yerleşmiş kelimelerin çevresinde zengin bir çağrışım atmosferi meydana gelmiştir. Gâlib, şiir dili konusunda Nabî’yi eleştirirken kendisi de çok terkipli mısralar yazmaktan kurtulamaz: “Bir defa Gâlib’in şiiri, derin hayal örgüsüyle yoğrulmuş olup fazla terkiplidir (Sebk-i Hindî). Kullandığı dille Divân’ını adeta baştan aşağı kıymetli madenler ve sanat eşyasıyla dolduran Şeyh Gâlib’in; gerek dil yapısı, sadeliği ve gerekse vazıh söyleyişi bakımından ne kadar sağlam ve aydın bir üsluba sahip olduğunu bu çalışmayla bir kez daha anlamış bulunmaktayız.

Çalışmamızda nasıl bir yol izlediğimizi göstermesi bakımından, eserde bulunan birkaç kelime grubu örnek olarak vermek istedik:

‘’ Behişt-i lutfunun enhârını 1159’ Đsim Tamlaması

‘’ Ehl-i redd ile olan hârbi delîl-i vâzıh 62 ‘’ Sıfat Tamlaması

‘’ Pür-gevher-i kevâkib olan 228 ‘’ Sıfat-fiil Grubu

‘’ gül ü nergisle zeyn olup 340’’ Zarf-fiil Grubu

‘’ Sezâ var-ı hitâb olmak 1756’’ Đsim-fiil Grubu

‘’ halka halka 4255’’ Tekrar Grubu

‘’ Mesîhâ gibi 4389 ‘’ Edat Grubu

(14)

‘’ Mihr ü meh 1 ‘’ Bağlama Grubu

‘’ Ma'den-i lutf u kerem Hazret-i Sultân Veled 129‘’ Ünvan Grubu

‘’ Tophâne 881’’ Birleşik Đsim

‘’ Aferîn ey kevkeb-i ikbâl ey baht-ı cüvân 1319 ’’ Ünlem Grubu

‘’ Bin iki yüz altıda Sultân Selîm 946’’ Sayı Grubu

‘’ mağrûr ol- 100’’ Bir Đsim ve Bir Yardımcı Fiiller Kurulan Birleşik Fiil Grubu

‘’ gözleri mu’tâd 3356 ‘’ Đsnat Grubu

‘’ âlemi pür-nûr 1’’ Yükleme Grubu

‘’ Burâkına ser-â-ser rûz u şeb 26 ’’ Yaklaşma Grubu

‘’ Mâh sevdâ-yı ubâdîyyetde 7’’ Bulunma Grubu

“ Kudretinden muhtâsâr 3” Ayrılma Grubu

‘’ Lutfunla mesrûr et 102 “ Vasıta Grubu

Çalışmamız Dr. Muhsin KALKIMIŞ’ın hazırladığı ve Akçağ Yayınları tarafından basılan ‘’Şeyh Gâlib Divânı’’ adlı kitab esas alınarak hazırlanmıştır. Bu çalışmadan yola çıkarak beyitler taranmış, sonraki aşamada bu beyitlere numara verilmiştir. 5596 beyitten oluşan bu eserde 75 kaside, 14 Tercî-i Bend, 7 Müseddes, 18 Tâhmis, 2 Muhammes, 11 Şarkı, 11 Mesnevi, Bâhr-ı Tâhvil, 335 Gazel, Mersîye, 2 Lûgaz, 43 kıt’a, 62 Rûbai, 70 Beyt ve 4 Mısra bulunmaktadır.

Đnceleme çalışmamız kelime grupları ve söz varlığını ortaya koyması bakımından kelime sayılarının ve anlamlarının gösterildiği dizin çalışmasıyla devam etmektedir.

Arapça-Farsça tamlamalar da Divân’da geçen kelimelerin alt başlığı olarak verilmiştir.

Bu çalışma, hangi kelimenin hangi sıklıkta ve kaçıncı beyitte geçtiğini göstermesi bakımından yararlı olacaktır. Dizin çalışmasında Cibakaya 2.2. programından yararlanılmıştır.

Söz konusu kelimelerin, kelime gruplarının ve tamlamaların daha kolay bulunması bakımından numaralandırılmış olan divândaki beyitler ek olarak sunulmuştur.

(15)

BÖLÜM I: KELĐME GRUPLARI

Kelime grubu, bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği, bir durumu veya bir hareketi karşılamak üzere, belirli kurallar içinde yan yana gelen kelimeler topluluğudur (Karahan, 1999:11).

Kelime grubu birden fazla kelimeyi içine alan, yapısında ve mânâsında bir bütünlük bulunan, dilde bir bütün olarak muamele gören bir dil birliğidir. Kelime grubu için birden fazla kelime birtakım kaidelerle belirli bir düzen içinde yan yana getirilir.

Böylece belirli bir düzenle kurulduğu için kelime grubunun yapısında bir bütünlük bulunur (Ergin, 2000:372).

Sözü geliştirmek üzere kelimeler öbeklenirler, kavramlar arasında derece derece ilişkiler meydana getirirler. Böylece tek kavramdan anlatmaya doğru giderler. Bunlara kelime öbekleri diyoruz.Kimi kelime öbekleri sadece kavramları daha yakından belirtmeye yararlar.Kelimelerin sınıflanmasında gördüğümüz gibi dilde işleyişleri ayrı, bazen de aynı kelimeler birbirlerini belirtmek üzere yaklaşırlar (Banguoğlu, 2007:496).

Banguoğlu söz öbeklerini, belirtme ve yargı öbekleri olmak üzere iki grupta inceler.

Ergin ise kelime gruplarına belirtme grubu adını vermektedir.

Bütün bu tanımlar gösteriyor ki kelime grupları tek başına yargı bildirmeyen öbeklerdir.

Bu söz öbekleri belirli kurallar dâhilinde yan yana getirilerek kullanılıp anlatımın daha güçlü olmasını sağlar.

Yan yana dizilen bu kelimeler varlık ve hareketleri karşılayarak kelime gruplarını meydana getirirler. Kelime grupları varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketleri, anlamlarını genişleterek, belirterek, pekiştirerek, niteleyerek karşılar. Bir şairin ya da yazarın kullandığı kelime grupları ve bu kelime gruplarının niteliği, onun devrinin diline ne kadar hâkim olduğunu göstermesi bakımından bize ipucu verir.

Kelime grupları hakkında dilbilimcilerin yaptığı tasnifler çeşitlilik gösterir.

Leyla Karahan kelime gruplarını, “isim tamlaması grubu, sıfat tamlaması grubu, sıfat fiil grubu, zarf fiil grubu, isim fiil grubu, tekrar grubu, edat grubu, balama grubu, ünvan grubu, birleşik isim grubu, ünlem grubu, sayı grubu, birleşik fiil grubu ve kısaltma grupları (isnat grubu, yükleme grubu, yaklaşma grubu, bulunma grubu, uzaklaşma grubu, vasıta grubu)” (Karahan, 13-44) olarak on dört başlık altında tasnif etmiştir.

(16)

Tahsin Banguoğlu kelime gruplarını, ‘‘ad takımları, sıfat takımları, zarf öbekleri, takı öbekleri, çekim öbekleri (isim öbekleri, fiil öbekleri), bağlam öbekleri, yanaşma takımları (san öbekleri, ayama ve soyadı öbekleri, künye ve mahlas öbekleri), katma öbekler (ünlem öbekleri, saplama öbekleri)” (Banguoğlu, 496-519) olarak sekiz başlık altında tasnif etmiştir.

Muharrem Ergin kelime gruplarını, ‘‘tekrarlar (aynen tekrarlar, eş manalı tekrarlar, zıt manalı tekrarlar, ilaveli tekrarlar), bağlam grubu, sıfat tamlaması grubu, iyelik grubu ve isim tamlaması, aitlik grubu, birleşik isim grubu, birleşik fiil grubu (isimle birleşik fiil yapan yardımcı fiiller, fiille birleşik fiil yapan yardımcı fiiller), ünvan grubu, ünlem grubu, sayı grubu, edat grubu, isnat grubu, genetif grubu, datif grubu, lokatif grubu, ablatif grubu, fiil grubu, partisip grubu, gerundium grubu, kısaltma grupları ve akkuzatif grubu” (Ergin, 2000:377-397) olarak yirmi bir başlık altında tasnif etmiştir.

Zeynep Korkmaz kelime gruplarını, “isim tamlamaları, (belirli, belirsiz ve zincirleme isim tamlaması), sıfat Tamlaması (zincirleme sıfat tamlaması), sıfat – fiil grubu, ikileme grubu, edat grubu, bağlaç grubu, ünvan grubu, birleşik fiil grubu, birleşik isim grubu”

(Korkmaz, 1992:100) olarak dokuz başlık altında tasnif etmiştir.

Vecihe Hatipoğlu, “yargısız anlatımlar” adını verdiği kelime gruplarını “yargısız anlatımlar en az iki sözcüğün türlü ilgi ve nedenlerle yan yana sıralanmasından doğan birliklerdir. Yapı bildirmeyen bu birlikler, anlatımlar ya kalıplaşmamış sözcüklerden kurulan her türlü tamlamalardır, ya da kalıplaşmış sözcüklerden kurulan birleşik sözcükler, deyimler veya ikilemelerdir.” (Hatipoğlu, 1997:2) şeklinde tanımlamıştır.

Bu tasnifler; kelime guruplarının en az iki kelimeden oluştuğunu, tek bir kelime ile karşılanamayan unsurları karşıladığını, cümle ve diğer kelime grupları içinde tek kelime gibi algılandığını, yapısında ve anlamında bir bütünlük barındırdığını gösteriyor.

1.1. Kelime Grupları Hakkında

Kelime grupları belli bir kaideye yan yana gelir. Bu kaide genel itibariyle şudur:

Türkçede yardımcı unsur asıl unsurdan önce gelir. Türk sentaksının bütün yapısı bu ana kanun üzerine kurulmuştur. Bütün kelime grupları ve cümlede belirtilen, tamamlanan, tabi olan, yardımcı unsur başta bulunur. Türkçenin bu kanuna dayanan kelime sırası ancak, o da kelime gruplarının bir kısmı ile cümlelerde olmak üzere, nazımda geçici

(17)

olarak değişebilir. Ancak bu unsurlar, asıl çekim şekillerini ve asıl sıra içindeki mânâ ve fonksiyonlarını yine korurlar(Ergin, 2000:373).

Türkçede kelime gruplarındaki sıra aynı zamanda bir zaman sırasıdır da. Gerçekten Türkçede kelimelerin sırası onların karşıladıkları nesnelerin ve hareketlerin zaman içindeki var oluş sıralarına uygundur. Bazı kelime gruplarında bu pek belirli olmamakla beraber kelime gruplarının büyük bir kısmında ve cümlelerde bunu açıkça görürüz (Ergin, 2000:374).

Türkçenin ekler sistemi de tamamen bu kelime sırasına uygun, bu kelime sırasını destekler bir bünyeye sahiptir. Türkçede münasebet ekleri isim işletme ekleri olan iyelik, hâl ve soru ekleridir. Bunlardan iyelik eklerinin şümulü de istikameti de geriye doğrudur. Hâl eklerinin şümulü ise geriye, istikameti ileriye doğrudur. Hâl ekleri kendilerinden önceki unsurları sonraki unsura bağladıkları için iki unsurun ortasında kalırlar. Yapım eklerinin şümulleri ise çekim eklerine göre daha dardır. Yapım ekleri köklerin hemen ardından gelirler.

Kelimeler bazen ekli, bazen eksiz birbirine bağlanmak suretiyle kelime gruplarını meydana getirirler. Kelime gruplarının dış münasebeti için getirilecek ek ise grubun sonuna, yani asıl unsurun sonuna eklenir. O ek bütün grubu şümulü içine alır (Ergin, 2000:355).

Kelime grupları, kelime grupları ve cümle içerisinde daima tek bir kelime gibi vazife görür. Cümlenin çeşitli unsurları veya onların bir parçası olarak kullanılırlar (Ergin, 2000:355).

1.2. Kelime Grubu Çeşitleri 1.2.1. Đsim Tamlaması

Bir isim unsurunun, iyelik sistemi içinde bir başka isim unsuruyla kurduğu kelime grubudur (Karahan, 1999:13)

Bir grup iki isim unsurunun meydana getirdiği kelime grubudur. Bir ismin manasının iyelik sistemi içinde başka bir isimle tamamlanması esasına dayanır. Bir nesnenin başka bir nesnenin parçası olduğunu, bir nesnenin başka bir nesneye ait bulunduğunu veya bir nesnenin başka bir nesne ile tamamlandığını ifade etmek için bu kelime grubuna başvurulur (Ergin, 2000:381)

(18)

Grubu meydana getiren iki isim unsurundan biri tamlayan, biri tamlanan unsurdur.

Tamlayan önce, tamlanan sonra gelir. Đsim tamlamasında birinci unsur, ikinci unsura ilgi hali ile bağlanır. Bu hal, zamirlerde ekli, isimlerde ise ekli veya eksizdir.

Tamlamanın ikinci unsuru daima iyelik eki taşır.

Birinci unsuru ilgi eki taşıyan isim tamlaması “belirli isim tamlaması”dır. Bir diğer tanımla, tamlayanı ekli olan isim tamlamasına “belirli isim tamlaması” denir.Bu tamlamada birinci unsur belirtme görevi yapar.Belirli isim tamlamasında iki unsur arasında ekle sağlanan geçici bir ilişki kurulmuştur.

hayatın güzelliği, şehrin evleri, ağacın gölgesi

Birinci unsurunda ilgi eki bulunmayan isim tamlaması “belirsiz isim tamlaması”dır. Bir diğer tanımla, tamlayanı eksiz olan isim tamlamasına “belirsiz isim tamlaması” denir.

Bu tamlama, genel bir nesneyi, bir türü karşılar. Tamlamanın iki unsuru arasında daimî bir ilişki mevcuttur. Bundan dolayı belirsiz isim tamlamasında iki unsur arasına başka bir unsur giremez. Şiir dilinde belirli isim tamlamasının unsurları yer değiştirebildiği halde, belirsiz isim tamlamasının unsurları yer değiştirmez.

gül meclisi, bahar günleri, aşk ehli

Birinci unsuru özel isim olan ‘Türk dili, Osmanlı tarihi’ gibi isim tamlamaları, şekil bakımından belirsiz isim tamlaması iseler de anlam bakımından belirli isim tamlaması özelliği taşırlar. Birinci unsuru cümle olan ‘dur işareti’ isim tamlamaları da anlam bakımından belirli isim tamlamasıdır. ‘aslanağzı, binbaşı’ gibi bileşik kelimeler, belirsiz isim tamlaması kuruluşundadır.

Belirli isim tamlamasında vurgu, her iki unsurda da aynı ölçüdedir. Belirsiz isim tamlamasında ise vurgu birinci unsur üzerindedir.

Đsim tamlaması, cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf görevi yapar.

Đsim tamlamasında birden fazla tamlanan ve tamlayan unsur bulunabilir. Đsim tamlamasında tamlayan ve tamlanan unsurları, kelime grubu olabilir.

(19)

1.2.2. Sıfat Tamlaması

Bir isim unsurunun bir sıfat unsuruyla nitelendiği veya belirtildiği kelime grubudur (Karahan, 1999:18).

Bir sıfat unsuru ile bir isim unsurunun meydana getirdikleri kelime grubudur (Ergin, 2000:380).

sıfat unsuru + isim unsuru : sıfat tamlaması Özellikleri:

a) Sıfat unsuru isim unsurunu vasıflandırmak veya belirtmek için getirilir. Sıfat tamlayan, yardımcı, isim tamlanan, asıl unsurdur. Sıfat ismin başına gelir, yani sıfat önce isim sonra getirilir.

kırmızı gül, bir ağaç

b) Sıfat tamlaması eksiz bir birleşmedir.(Ergin, 2000:380) Đki unsur da gruplaşmayı sağlayan herhangi bir ek taşımaz.

c) Tamlayanı sıfat fiil veya sıfat fiil grubu olan bir sıfat tamlamasında nesne, hareket niteliği ile tamamlanır (Karahan, 1999:19)

açılan gül-nâr, dökülen kanlar

d) Tamlamanın sıfat unsuru bir sıfat veya sıfat olarak kullanılan bir kelime grubu, isim unsuru ise bir isim veya isim olarak kullanılan bir kelime grubu olur. Sıfat veya isim unsurunun veya her iki unsurun kelime grubu olması halinde sıfat tamlaması kelime gruplarının hacmi nispetinde genişler (Ergin, 2000:380)

bir bâl ü perr, büyük ve gururlu adımlar

e) Nesnenin neden yapıldığını belirten tamlamalar isim tamlaması değil, sıfat tamlamasıdır. Bu örnekler takısız isim tamlamasıyla karıştırılmamalıdır (Karahan,1999:18).

altın kalem, gümüş zincir

f) Sıfat tamlaması, cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf görevi yapar (Karahan, 1999:19).

(20)

g) Grubun vurgusu, birinci unsur üzerindedir (Karahan, 1999:19).

1.2.3. Sıfat Fiil Grubu

Bir sıfat fiil ile bu sıfat fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime grubudur (Karahan, 1999:21) (-an/-en, -r, -ar/-er, -dık/-dik, -maz/-mez, -mış/-miş, -acak/-ecek, - ası/-esi ekleriyle yapılır.)

Sıfat fiil, fiilin zamana bağlı olarak kavramını sıfatlaştıran bir şeklidir (gelecek günler, bitmiş bir adam…). Zaman anlatımı taşımaları yönünden ad fiillerden ayrılırlar (Banguoğlu, 2007:422).

Özellikleri:

a) Grubun ana unsuru sıfat fiildir, sonda bulunur. Cümlede yüklem görevi yapan sıfat fiilin anlamı, bir veya birden fazla unsurla tamamlanır. Bu unsurlar, cümlede olduğu gibi özne, nesne, zarf ve yer tamlayıcısı diye isimlendirilir (Karahan, 1999:22).

pür-zahm eden

b) Sıfat fiil grubu cümle ve kelime grupları içinde isim ve sıfat görevi yapar (Karahan, 1999:22).

c) Grubun vurgusu, sıfat fiilden önceki unsur üzerindedir.

1.2.4. Zarf Fiil Grubu

Bir zarf fiil ile bu zarf fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime grubudur. Zarf fiiller, fiillerden şu eklerle yapılır:-ınca/-ince, -arak/-erek, -dıkça/-dikçe, -ıp/-ip, - madan/-meden, -alı/-eli, -ken, -a/-e, zarf fiil ekleri, birleşik fiillerin kuruluşunda görev yaparlar.-a/-e eki ayrıca fiil tekrarında da kullanılır(Karahan, 1999:23)

Zarf fiiller, fiilin zarf işleyişine girmek üzere aldığı özel şekillerdir.Bunlar tümü ile zamana bağlı değildirler.Bu yönden ad fiillere benzer, sıfat fiillerden ayrılırlar (Banguoğlu, 2007:428).

Özellikleri:

a) Grubun ana unsuru zar fiildir. Zar fiil, grubu sonunda bulunur ve yüklem görevi yapar. Zarf fiilin anlamı, özne, nesne, zarf ve yer tamlayıcısı diye adlandırılan unsurlarla tamamlanır (Karahan, 1999:23).

(21)

çeşme-i hûrşîd olup

b) Bazı sıfat fiiller hal ekleriyle çekime girerek zarf görevinde kullanılırlar(Karahan, 1999:23).

c) Zarf fiil grubu, cümle ve kelime grupları içinde zarf görevi yapar.

d) Grubun vurgusu, zarf fiilden önceki unsur üzerindedir.

1.2.5. Đsim Fiil Grubu

Ad fiil (isim fiil), fiilin ad şekli, yani bir kılış, bir durum veya oluşun adıdır. Bunun için fiilleri ad fiillerden biri ile anarız (Banguoğlu, 2007:420)

Bir hareket ismi ile ona bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime grubudur (Karahan, 1999:24).

Özellikleri:

a) Hareket ismi, -mak/-mek eki ile yapılır. Grubun ana unsuru hareket ismidir, sonda bulunur. Grupta yüklem görevi yapan hareket isminin anlamı, özne, nesne, zarf ve yer tamlayıcısı ile tamamlanır.

arz-ı merâm eylemek

b) Hareket isimleri -ma/-me ekleriyle yapılmış isim fiil grubu da vardır.

c) Bu grup, cümle ve kelime grupları içinde isim görevi yapar.

d) Grubun vurgusu, hareket isminden önceki unsur üzerindedir.

1.2.6. Tekrar Grubu

Tekrarlar aynı cinsten iki kelimenin arka arkaya getirilmesi ile meydana gelen kelime gruplarıdır.Tekrarı meydana getiren iki kelimenin tekrar iştiraki tamamıyla birbirine eşittir.Fonksiyonları da, şekilleri de, vurguları da birbirinden farksızdır (Ergin, 2000:375).

Bir nesneyi, bir hareketi karşılamak üzere eş görevli iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubudur (Karahan, 1999:26).

Özellikleri:

(22)

a) Grupta yer alan kelimeler arasında, şekil ve anlamca ilişki vardır (Karahan, 1999:26).

Unsurları Aynı Olan Tekrar Grubu : ince ince, ışıl ışıl, dilim dilim…

Unsurları Yakın Anlamlı Tekrar Grubu : kılık kıyafet, eş dost, yalan yanlış…

Unsurları Zıt Anlamlı Tekrar Grubu : iyi kötü, aşağı yukarı, irili ufaklı…

b) Tekrar grubundaki kelimeler, eksiz yan yana gelirler ve her iki kelime de kendi vurgusunu taşır.Bu kelime grubunun yapısının temelini kelimelerin arka arkaya tekrarlanması teşkil eder (Ergin, 2000:375).

c)Tekrarlar anlamı kuvvetlendirir; nesne ve harekete çokluk, süreklilik ve beraberlik anlamı kazandırır.

d) Tekrar grupları, cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf görevi yapar;

çekim eki alabilir.

e) Tekrar grupları içindeki kelimeler, eş görevlidir. Kelimeler arasında genellikle belirli bir ses düzeni bulunur. Bundan dolayı, tekrar gruplarının birçoğunda unsurların yerleri değiştirilemez.

f) Bir tekrar o tekrarı meydana getiren kelimenin ya mânâsını kuvvetlendirmek ya bir çeşit çokluğunu ifade için veya devamlılığını belirtmek için yapılır.

g) Kelimeler arasına virgül konmaz.

1.2.7. Edat Grubu

Edat grubu bir isim unsuru ile bir son çekim edatının meydana getirdiği kelime grubudur (Ergin, 2000:396)

isim unsuru + çekim edatı = edat grubu

arslan + gibi = arslan gibi

Özellikleri:

a) Bu grupta isim unsuru başta, çekim edatı (ile, için, kadar, göre, diye, rağmen, karşı, doğru, gibi, dolayı…) sonda bulunur (Karahan, 1999:28).

(23)

b) Đsim unsuru zamir veya isim olmasına ve edatın cinsine göre, çeşitli hallere girer ve çeşitli çekim ekleri alır.Edat ise, tabiî, grubun eksiz, değişmez unsuru olarak kalır. Edat unsuru daima tek kelime halindedir (Ergin, 2000:396)

keklik gibi, hasret ile, dil-i bimâr içün

c) Edat grubu cümle ve kelime grupları içinde sıfat, zarf ve isim görevi yapar; cümlenin kuruluşuna yüklem olarak da katılır (Karahan, 1999:29)

d) Grubun vurgusu, isim unsuru üzerindedir.

1.2.8. Bağlama Grubu

Bağlama edatlarıyla ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla isim unsurunun meydana getirdiği kelime grubudur.

Özellikleri:

a) Bağlama edatı (ve, veya, ile, ilâ, fakat, ama, değil vb.) isim unsurlarının arasında bulunur.Đsim unsurları, grubun kuruluşuna eşit olarak katılırlar.

isim unsuru + bağlama edatı + isim unsuru =bağlama grubu

derd + ile + dermân = derd ile dermân

b) Unsurlardan her biri bir kelime veya bir kelime grubu olur.Unsurlar şeklen ve eşit olarak birbirine bağlanırlar (Ergin, 2000:379).

c) Bağlama grubu, “ne...ne...”, “hem...hem...”, “ister...ister...”, “...da...da”, ‘’ya…ya…’’

gibi bağlama edatlarıyla kurulmuşsa, balama edatları isim unsurlarının başında veya sonunda bulunur.Bu yapıdaki bir bağlama grubunda, isim unsurunun sayısı kadar bağlama edatı bulunur (Karahan, 1999:30).

hem zarîfâne hem levendâne

d) Bu grupta, isim unsurları kelime grubu olabilir.

e) Cümle ve kelime gruplarında bağlama grubu isim, sıfat, zarf görevi yapar.

f) Her unsur kendi vurgusunu taşır ve vurguları aynıdır.

(24)

1.2.9. Unvan Grubu

Bir şahıs ismiyle, bir unvan veya akrabalık isminden kurulan kelime grubudur.

şahıs ismi + unvan veya akrabalık ismi = unvan grubu

Selîm + Hân = Selim Hân

Özellikleri:

a) Bu grupta şahıs ismi başta, unvan ve akrabalık ismi sonda bulunur.

b) Her iki unsur da hiç ek almaz. Doğrudan doğruya yan yana getirilir (Ergin, 2000:392).

c) Unvan grubu, cümle ve kelime grupları içinde isim görevi yapar.

d) Grubun vurgusu, birinci unsur yani isim üzerindedir.

e)Birinci unsuru unvan veya akrabalık ismi olan kelime grupları, unvan grubu değil, birleşik isimdir.

Sultân Selîm, Şeh Selîm 1.2.10. Birleşik Đsim

Birleşik isim bir nesnenin ismi olmak üzere yan yana gelen birden fazla ismin meydana getirdiği kelime grubudur. Bir nesnenin çok defa tek tek de adı olan isimler aynı nesneyi karşılamak, aynı nesneye beraber ad olmak için doğrudan doğruya, eksiz olarak yan yana gelir ve birleşik isim yaparlar.

Özellikleri:

a)Đki veya daha fazla kelimeli bütün şahıs isimleri, birleşik isimdir. Aynı zamanda hepsi, özel isimdir.

b) Bu grupta tamlananı özel isim olan sıfat tamlamaları, zamanla bir şahsa ad olmak üzere birleşik isme dönüşür. Sıfat tamlamasında başta bulunan vurgu, birleşik isimde ikinci unsur üzerine kayar.

c) Birleşik isim, cümle ve kelime grupları içinde isim görevi yapar.

(25)

1.2.11. Ünlem Grubu

Bir ünlem edatı ile bir isim unsurundan kurulan kelime grubudur.

ünlem edatı + isim unsuru = ünlem grubu ey + dil-i vîrâne = ey dil-i vîrâne Özellikleri:

a) Ünlem grubunda ünlem edatı (ey, ay, hey, bre, a, ya, yahu, be vb.) başta, isim unsuru sonda bulunur.

b) Eksiz birleşme olur.

c)Edat tek kelime halinde, isim unsuru ise bir isim veya isim yerine geçen bir kelime grubu halinde bulunur (Ergin, 2000:394).

d) Grubun vurgusu ünlem edatı üzerindedir.

1.2.12. Sayı Grubu

Sayı grubu, basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğudur.

Özellikleri:

a) Sayı grupları, basamak sistemine göre oluştuğundan sayılar sondan başa doğru büyür, küçük sayı sonda bulunur. Sayı isimleri eksiz olarak birleşir.

Kırk bir

b) Sayılar sayı grubu dışında, tek kelime veya sıfat tamlaması ile karşılanır. Sayı grubu genellikle ara sayılardan oluşur (Karahan, 1999:35).

Bin elli bir : sayı grubu On sekiz bin : sıfat tamlaması Kırk , iki, yedi : kelime

c) Sayı grubu, cümle ve kelime grupları içinde isim ve sıfat görevi yapar.

d) Sayı grubunu oluşturan sayıların her biri ayrı yazılır. Grubun vurgusu ise küçük sayının üzerindedir (Demircan, 1975:333).

(26)

1.2.13. Birleşik Fiil

Bir hareketi karşılamak üzere bir arada bulunan kelimeler topluluğudur.

Türkçede üç tip birleşik fiil vardır.

Bir Đsim Unsuru ile Bir Yardımcı Fiille Kurulan Birleşik Fiil:

Özellikleri:

a) Đsim unsurunun başta, yardımcı fiilin sonda bulunduğu birleşik fiildir.

isim unsuru + yardımcı fiil = birleşik fiil

derbeder + ol- = helâk ol-

selam + eyle- = heves eyle-

b) Bu tip bileşik fiillerin kuruluşuna, ‘et-, ol-, yap-, eyle-, kıl-, bulun-, başla-‘ fiilleri yardımcı fiil olarak katılır. “et-, eyle-, kıl-, yap-“ fiilleri, geçişli birleşik fiiller ; “ol-, bulun-“ fiilleri de geçişsiz birleşik fiiller yapar. “başla-“ fiili –mak / -mek’li hareket isimleriyle birleşik fiiller kurar. Bu birleşik fiillerde hareket ismi, yaklaşma eki (-a / -e) taşır (Karahan, 1999:36).

c) Tek başına kullanılmayan veya kullanıldıklarında asli şekillerini koruyamayan bazı isimler, yardımcı fiile bitişik yazılır (Karahan, 1999:36).

sabret- (sabr/sabır ), kaydet - (kayıt / kayt)

d) Birleşik fiillerin isim unsuru, bir sıfat fiil olabilir. Sıfat fiil ‘ol-‘ ve ‘bulun-‘ yardımcı fiiliyle birleşir.

bakamaz ol-, sevmiş bulun-

e) Bir isim unsuru ile bir yardımcı fiille kurulan birleşik fiillerin her iki unsuru da kelime grubu olabilir (Demircan, 1975:333).

Gül-ârâk nûş eyle-

f) Grubun vurgusu, isim unsuru üzerindedir.

Bir Fiil Unsuru Đle Bir Yardımcı Fiilden Kurulan Birleşik Fiiller Özellikleri:

(27)

a) Bu bileşik fiillerde, ana fiil unsuru genellikle başta bulunur. Anlamı üzerinde bulunduran bu unsur zarf fiil eklerinden (-a / -e, -ı / -i, -u / -ü, -ıp / -ip, -up / -üp) birini taşır (Karahan, 1999:37).

fiil + zarf fiil eki + yardımcı fiil = birleşik fiil yaz + a + gör- = yazagör- öykün + e + bil- = öykünebil-

b) “dur-, koy-, gör-, git-, yaz-, ver-, kal-, gel-, bil-“ yardımcı fiilleri asıl fiile tezlik, devamlılık, yeterlilik, yaklaşma, ihtimal vb. anlamları kazandırır.

c) Grubun vurgusu, ilk unsur üzerindedir.

Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller Özellikleri:

a) Bu birleşik fiil grubu, bir isim ve bir fiil grubundan meydana gelir. Đsim unsuru başta fiil unsuru ise sonda bulunur. Bu unsurların biri ya da hepsinin temel anlamlarından farklı olarak kullanıldıkları gibi deyimleştikleri de görülür (Karahan, 1999:38).

yüz sür-, el çek-, başun göge er-

b) Đsim unsuru bu tür birleşik fiillerde, isim çekim eklerini alabilir.

gönlin al-, gözü dışarıda ol-

c) Bu grubu meydana getiren unsurlar kelime grubu olabilir. Ayrıca grubun vurgusu daima birinci unsur üzerindedir (Demircan, 1975:333).

lutf u kerem kıl- (bağlama grubu : fiil)

1.2.14. Kısaltma Grupları

Kelime gruplarının ve cümlelerin kısalması, yıpranması neticesinde ortaya çıkan kelime gruplarıdır (Ergin, 2000:403) Bu gruplar genellikle isim fiil, sıfat fiil veya zarf fiil gruplarından kısalmış ve bunların bir kısmı kalıplaşmıştır (Karahan, 1999:39).

(28)

Kısaltma grupları isnat, yükleme, yaklaşma, bulunma, uzaklaşma, vasıta grubu olmak üzere altı başlık altında toplanmaktadır. Bu grupların ortak özelliği, iki isim unsurundan meydana gelmeleri ve vurgunun ikinci isim üzerinde bulunmasıdır.

1.2.14.1 Đsnat Grubu

Biri diğerine isnat edilen iki isim unsuru ‘isnat grubu’nu oluşturur (Karahan, 1999:40).

isnat olunan isim + isnat edilen isim = isnat grubu

boynu + bağlu = boynu bağlu

Bu grupta isnat olunan unsur başta, isnat edilen unsur ise sonda bulunur. Đsnat edilen unsur bir vasıf ismidir (Karahan, 1999:40).

gözü yaşlı (kadın), lebi gonca (sevgili)…

Đsnat grubu cümle kelime grupları içinde, isim, sıfat ve zarf görevi yapar. (Karahan, 1999:40).

Bu grup, sıfat fiil ve zarf fiil grubundan kısalmıştır.

yanağı berg-i gül (olan) = sıfat fiil başı açuk (olarak) = zarf fiil 1.2.14.2. Yükleme (Akkuzatif) Grubu

Yükleme ekli bir isim unsurunun bir başka isim unsuru ile kurduğu kelime grubudur (Karahan, 1999:41). Grubun birinci unsuru, yükleme eki olan –ı,-i,-u,-ü eklerini alarak diğer isme ulanır.

kelâmı / telkîn

Yükleme grubu cümle içinde, isim ve sıfat görevinde kullanılır.

Bu grup, sıfat fiil ve zarf fiil grubundan kısalmıştır.

vâki’-i ahvâli beyân (eden) = sıfat fiil

(29)

1.2.14.3. Yaklaşma (Datif) Grubu

Datif halindeki bir unsurla ondan sonra gelen yalın bir isim unsurunun meydana getirdiği kelime grubudur (Ergin, 2000:399).

Grubun birinci unsuru yaklaşma eki olan –a, -e ekini alarak diğer isme ulanır. Đkinci unsur genellikle vasıf ismidir.

âşkuna da’vet , koluna kuvvet , edâya mâlik Grubun unsurları kelime grubu olabilir.

âşkunun deryâsına nisbet (birinci unsur: isim tamlaması)

hayl ü sipâha mensûb (adam) (birinci unsur: bağlama g., ikinci unsur: sıfat t.) Yaklaşma grubu cümle ve kelime grupları içinde, isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılır.

Yaklaşma grubu, isim fiil, sıfat fiil, zarf fiil adını verdiğimiz gruplardan kısalmıştır.

lutfuna lâyık (olan) = sıfat fiil ana pervâne (olarak) = zarf fiil derde mübtelâ (olmak) = isim fiil 1.2.14.4. Bulunma (Lokatif) Grubu

Bulunma ekli yani lokatifli bir isim unsurunun ondan sonra gelen bir isim unsuru ile oluşturduğu kelime grubudur.

Grubun birinci unsuru –da , -de / -ta, -te eklerini alarak diğer isme ulanır.

yılda bir, sâhil-i deryâda karâr

Bulunma grubu cümle ve kelime grupları içinde, isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılır.

Grubun unsurları kelime grubu olabilir.

ayda bir kez (ikinci unsur: sıfat tamlaması) 1.2.14.5. Uzaklaşma (Ablatif) Grubu

Ablatifli yani uzaklaşma ekli bir isim unsurunun ondan sonra gelen isim unsuruyla kurduğu kelime grubudur.

(30)

Uzaklaşma grubunda ilk isim uzaklaşma eki olan –dan, -den / -tan, -ten eklerini alarak diğer isme ulanır. Đkinci unsur genellikle vasıf ismidir.

andan efendi , âb-ı zemzemden musaffâ

Grubun unsurları kelime grubu olabilir. Uzaklaşma grubu, cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf görevi yapar. Bu grup da, sıfat fiil ve zarf fiil adını verdiğimiz gruplardan kısalmıştır (Karahan, 1999:43).

bizden yig (olan) = sıfat fiil

gamzenden ayru (olarak) = zarf fiil 1.2.14.6. Vasıta Grubu

Birinci unsurun –la, -le ekini alarak ikinci unsur olan vasıf ismine ulanmasıyla oluşan kelime grubudur.

âşkunla rüsvâ , özünle mükerrem

Bu grup da, sıfat fiil ve zarf fiil grubundan kısalmıştır.

hâk ile yeksân (olan) = sıfat fiil vasfunla müzeyyen (olarak) = zarf fiil

Vasıta grubu, cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf görevi yapar.

Bu grupta ‘-la, -le’ vasıta eki yerine , ‘ile’ edatı da kullanılabilir. Vasıta eki, bilindiği gibi ‘ile’ edatından ekleşmiştir (Karahan, 1999:44).

CÜMLE

Cümle, bir fikri, bir düşünceyi, bir hareketi, bir duyguyu, bir hadiseyi tam olarak bir hüküm halinde ifade eden kelime grubudur.Kelime grupları ‘belirtme grubu’yken, cümle ‘hüküm grubu’dur. Temel fonksiyonu hüküm ifade etmek olduğu için, cümle en tam, en geniş kelime grubudur (Ergin, 2000:405).

Özellikleri:

a) Cümle kelime ve kelime grupları ile kurulur. Varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketleri karşılayan kelime ve kelime grupları, tek başlarına yargı bildirmezler.

(31)

Cümlenin kurulabilmesi için, yargı bildiren çekimli bir eylem veya ek fiille çekimlenmiş bir isim yeterlidir. Bu nedenle tek kelimeden oluşan cümle, en küçük cümledir (Karahan, 1999:44).

b) Cümlede yargıyı yüklem bildirir, yani cümle yüklem üzerine kurulur.

c) Yüklemin anlamı, onu destekleyen ‘’özne’’, ‘’nesne’’, ‘’yer tamlayıcısı’’ ve ‘’zarf’’

adı verilen cümle unsurları ile tamamlanır. Yüklemden sonra cümlenin ikinci önemli unsuru öznedir. Öznenin varlığı cümle tek kelimelik dahi olsa yüklemin taşıdığı şahıs ekinden anlaşılır.

d) Nesne, yer tamlayıcısı ve zarf, cümlenin yardımcı unsurlarıdır.

e) Yüklem, bazı özel durumlar dışında cümlenin sonunda yer alır. Diğer unsurların yeri sabit değildir.Bu unsurların dizilişlerindeki değişkenlik, Türkçenin anlatım imkanlarını genişleten önemli bir özelliktir (Karahan, 1999:46).

f) Cümlenin vurgusu, fiilin yani yüklemin üzerindedir. Ancak umumiyetle fiile en yakın unsur, fiilden önceki unsur en üzerinde durulan unsur olur (Ergin, 2000:406).

g) Cümle kendi içinde yapısına göre cümleler, yüklemin türüne göre cümleler, yüklemin yerine göre cümleler ve anlamına göre cümleler olmak üzere dörde ayrılır.

(32)

BÖLÜM II: ŞEYH GALĐB

2.1. Hayatı

On sekizinci yüzyıl divân şâirlerindendir. Asıl ismi Mehmed olan Şeyh Gâlib, 1757de Đstanbul’un Yenikapı semtinde dünyâya geldi. Babası Mustafa Reşit Efendidir.

Annesinin adı Emine’dir. Đlk tahsilini yalnız babasından almıştır. Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Hüseyin Efendiden din ve tasavvuf; Şâir Hoca Neş’et’ten de edebiyat dersi almış olduğu Dîvânındaki manzumelerinden anlaşılmaktadır. Hoca Neş’et genç yaşta şiir söylemeye başlayan öğrencisi için uzun ve övgü dolu bir mahlasname yazarak ona

“Es’ad” mahlasını vermiştir.

Neş’et dedi pîrân zebanından edüp gûş Mahlas olan Es’ad ne sa’âdet ve ne şândır.

Gâlib de bu mahlasnameye aynı vezin ve kafiyede, Söz bir güher-i ulvî-i lâhut-mekândır Mebde’yle me’ad âna veli gûş u zebândır beytiyle başlayan bir şiirle teşekkür etmiştir.

Mevlevî çevrelerde yetişti. Önce Esad, sonra da Gâlib mahlasıyla yazdığı şiirleri toplayarak 24 yaşında Dîvânını tertip etti (1780); iki yıl sonra Hüsnü Aşkı yazdı (1782).

Mevlâna Dergâhında girdiği çilesini Đstanbula dönerek Yenikapı Mevlevîhânesinde tamamladı. Sütlücede aldığı bir evde anne ve babasıyla bir süre inzivâ hayâtı yaşadıktan sonra Galata Mevlevîhânesine Şeyh oldu. Sultan Üçüncü Selimin kız kardeşleri Beyhan ve Hatice Sultanların takdir ve iltifatlarını kazandı. Üçüncü Selim Han için söylediği güzel kasîdeleri vardır. Gazelleri sofiyâne heyecanlarla doludur (Đpekten: 2006).

Şeyh Gâlib, 1799da öldü. Mezarı, Beyoğlu Tünel yakınında olup, şimdi Divân Edebiyatı Müzesi olan Galata Mevlevîhânesi bahçesindedir.

2.2. Edebi Şahsiyeti:

Gâlib, kendisinden önceki Türk şairlerine benzememek yolunda bir taraftan Buharalı Şevket’in çok ince ve girift hayallere dayanan tarzı (Sebk-i Hindî)nı örnek alırken diğer taraftan şair atalarının beş yüz yıl boyunca işleyip olgunlaştırdıkları mistik mazmunlara tevarüs etmiş bulunuyordu. O, bu hazır unsurları, emsalsiz tahayyül kudreti ve büyük sanatçı istidâdıyle kaynaştırarak gerçekten en güzel mistik şiiri meydana getirmekle tâbir-i câizse bir nevi neo-mysticisme yapmış oldu.

(33)

Şeyh Gâlib’in sanatının en orijinal tarafı, bağlı olduğu Sebk-i Hindî akımının icâbı, hususî bir üslûp sahibi olmasıdır. Bu yüzden, onun şiirleriyle karşılaşan bir kimse derin hayaller yanında, mücerret (yalın) kelimeler isim ve sıfat tamlamaları ve birleşik sıfatlarla örülmüş ifade tarzlarını anlamakta zorluk çekebilirler. Lâkin hemen söyleyelim ki, bu çeşit bir ifade ve anlatım tarzı şiir diline yeni ve orijinal bir çeşni ve zenginlikle birlikte birlikte bir de renk kazandırmıştır (S.Yüksel: 1963).

Şeyh Gâlib, tam bir divan şairidir şüphesiz. Onda eskiden gelen ve tekrarlanan pek çok mazmun ve şekil vardır. Fakat o, olağanüstü yeniliklerin de peşindedir. Batı sanatını bilmeyen veya tanımayan bu sanatkâr bir süre sonra, kendi yaşadığı çağda, içinde bulunduğu toplumun tedrici yenileşmelerine dahi şahit olacaktır. Bunlara paralel olarak Osmanlı şiirinin geleceğinin rüyasını görmek istiyordu. Bunun için, şiirde yaptığı hamlenin farkında ve şuurunda bir sanatkârdır. Mesela fahriye, divan şiirinde bir gelenektir sadece, ama Gâlib’de, bir erken poetika karakterinde görünür (O.Okay).

Şeyh Gâlib, Türk edebiyatının en müstesna şairlerinden biridir. Ama hiçbir zaman Mevleviliğin dışında bir şair değildir. Gâlib, şairliğini bir fahriye niteliğindeki şu rubaisinde mükemmel bir şekilde dile getirmiştir (Đ.Pala:163).

Ol şâ’ir-i kem-yâb benim kim Gâlib Mazmunlarımı anlamamak ayb olmaz Yektâ güher-i gayb-ı hüviyyetdir hep Gavvâs-ı hıred behrever-i gayb olmaz

Özellikle Şeyh Galib'in bizdeki Sebk-i Hindi akımının en büyük mensubu olması onu 20. yy'a kadar taşımıştır. Onun üslubundaki bu kapalılık, çeşitli ve yepyeni mazmunlar, zihni, hayale dayalı şiir anlayışı, renklerle örülmüş mısraları 19. yy Servet-i Fünun şairleri için büyük önem ve örnek taşımaktadır. Belki de bu kadar yadırganmalarına rağmen Servet-i Fünun şairleri, Şeyh Galib yolunda olarak modern sembolizme büyük katkıda bulunmuşlardır.

2.3. ‘’Divân’’ Hakkında

Şeyh Gâlib’in divânı, önce arkadaşı vak’anüvis Pertev efendi tarafından 1781(1195) yılında, şair henüz 24 yaşında iken toplanıp tertiplenmiştir.

(34)

Şairin böyle çok genç yaşında tertiplenen divânına Gâlib’in sonradan söylediği şiirler de eklenerek divân genişletilmiş son şeklini almıştır.

Gâlib Divânı’nın Türkiye kitaplıklarında 30’dan çok yazma nüshası vardır. Ayrıca Divânı’ndan seçilen bazı şiirler bugünki dile çeviri ve açıklamalarıyla yayınlanmıştır.

2.4. Eserleri:

Divan (Abdülbaki Gölpınarlı, Şeyh Gâlib Divanı'ndan Seçmeler'i yayınladı, 1971), Hüsn ü Aşk (A. Gölpınarlı, 1968; Hüseyin Ayan-Orhan Okay, 1975; Muhsin Kalkışım, 1994), Şerh-i Cezire-i Mesnevî (Yusuf Sineçâk'ın Mesnevî'sinden yüzer beyit seçerek düzenledi), Es-Sohbetü's-Sûfiye (Kûsec Ahmed Dede'nin Er-Risaletü'l-Behiye adlı eserinin şerhi. Arapçadır. Ahmed Remzi Akyürek Türkçeye çevirdi. Đbrahim Kutluk yayınladı, 1948). Mevlevî şairlerine dair yazmaya başladığı tezkiresini yakın arkadaşı Esrar Dede'ye vermiş ve o tamamlamıştır. Eser, Tezkire-i Şuara-yı Mevleviye adıyla anılır.

2.5. Hüsn ü Aşk

Şeyh Galib eserini 26 yaşındayken, Divan'ını yazdıktan iki yıl sonra sadece altı ay gibi kısa bir sürede meydana getirmiştir. Bu eser onun en önemli eseridir. Klasik Türk Edebiyatı'nda Şeyh Galib'e ayrı bir önem verilmesine neden olmuştur.

Eser aruzun mef'ulü fe'ilatün fe'ulün kalıbıyla yazılan 2101 beyitten oluşmaktadır.

Mesnevi şeklinde düzenlenmiştir.

Hüsn ü Aşk tasavvuf felsefesini anlatan alegorik bir mesnevidir. Eser “mecaz hakikatin köprüsüdür.” felsefesi üzerine kurulmuştur. Tasavvuftaki dervişin vahdete ulaşabilmek için çıktığı yolculuk, bu yolculuktaki tüm engellerle mücadele ederek sonunda vuslata ulaşması, bu yolculuğun sonunda kendini olgunlaştırması ve vahdete kavuşması, alegorik bir tarzda, Hüsn'ün Aşk'a kavuşmak için çıktığı yolculukla anlatılmıştır.

Bu açıdan Hüsn ü Aşk, tüm kahramanlarıyla, tüm nesneleriyle ve de tüm mekanlarıyla tasavvufi birer semboldür.

Hüsn, Hüsn-i Mutlak'ın yani Allah'ın sembolüdür. Allah, Hüsn'de tecelli etmiştir.

Güzelliktir. Bu güzelliğe yönelişin ifadesi Aşk'tır. Aşk saliktir. “Seyr ü süluk”a çıkmıştır. Hüsn'ün güzelliğine kapılan Aşk, ona ulaşabilmek için türlü zorlukları göze

(35)

alır. Dervişin vahdete ulaşabilmek için çıktığı seyr ü sülukta karşılaştığı zorlukları göze alması ve masivadan kurtulması Aşk'ın yolculuğu ile sembolize edilmiştir.

Hüsn de Aşk da Muhabbet Oğulları kabilesine aittirler. Muhabbet Oğulları kabilesi tasavvufi anlamda tarikatı sembolize eder. Mekteb-i edeb'de ders görürler. Bu onların dergahıdır. Bu mektepte Molla Cünun'dan ders alırlar. Molla Cünun mürşiddir. Onlara yol göstericidir. Đrşat ettirendir.

Aşk'ın lalası Gayret onu hiçbir zaman yalnız bırakmaz; bu yolculukta her zaman yanındadır, ona destek olur. Gayret çabayı sembolize eder. Hüsn'ün dadısı Đsmet'tir.

Đsmet ihlası samimiyeti, doğruluğu, dostluğu bir de namusu, iffeti temsil eder. Đki aşığın çok yakınlaşmalarına engel olur.

Bu iki âşık zaman zaman Nüzhet-geh-i Mana'da buluşurlar. Mana mesiresi anlamına gelen bu bahçe çok güzeldir. Burada Havz-ı Feyz ‘in kenarına oturup eğlenirler. Feyz havuzu coşan, bereketli, verimli bir havuzdur.

Hayret kabile ulularındandır. Đki âşığın birleşmesine engel olmaya çalışır. Sühan ise iyi niyetlidir. Eserin en ilginç kahramanıdır. Sühan, Hüsn'ün denetiminde Aşk'ın yolculuğunda mekanlara göre şekil değiştirerek Aşk'a yardımcı olur. Aşk'a gizlice müdahale eder. Aşk'ın vuslata ulaşması için yolculuğunu kolaylaştırır. Tasavvufta dervişin vahdete ulaşması, insan-ı kamil olabilmesi için ona yol gösterecek bir mürşide ihtiyacı vardır. Đşte bu eserde Sühan Mürşid-i kamildir. Aşk'a bu yolculukta her türlü yardımı yapar, ona yol gösterir. Ayrıca bu yardımı Hüsn'ün yani Allah'ın denetiminde yapması ona ayrı bir değer verir. O habercidir, elçidir. Şekil değiştirebilen olağanüstü, kutsal bir varlıktır.

Aşk, kabilenin ileri gelenlerinden Hüsn'ü istediğinde kabilenin ileri gelenleri vuslatın bu kadar kolay elde edilemeyeceğini anlatarak bunun için Diyar-ı Kalb'e gitmesi gerektiğini söylerler. Diyar-ı kalb yine ayrı bir semboldür. Gönlü simgeler. Diyar-ı kalbe gidip orada Kimya'yı bulup getirmelidir.

Kimya tasavvufta önemli bir değere sahiptir. Kimya gizli bir ilimdir. Sihirlidir. Herkes onu anlayamaz. Ayrıca tasavvufta kimyanın Allah'ın sırlarından olduğu ve ancak Allah

(36)

katında yücelen kişilere nasip olacağına inanılır. Yani Aşk bunu bulup anladığında Allah katına yükselecektir.

Aşk çıktığı bu yolculukta bir çok engellerle, meşakkatlerle karşılaşır. Yanında yalnız Gayret vardır. Dev kuyusuna düşer. Sühan ihtiyar kılığında gelir ve tılsımlı iple onları kurtarır. Gam harabelerinde kışın cadının elinde tutsak olur. Sühan yine ihtiyar kıyafetiyle gelir ve Aşk'a kurtulmanın yolunu öğretir. Ayrıca Aşk'a Hüsn'den bir kılıç ve bir at (aşkar) getirir. Buradan da kurtulan Aşk Derya-yı Ateş'e gelir. Bu ateş denizinde sadece mumdan gemiler ve acımasız devler vardır. Buradan da tılsımlı hediyeleri sayesinde Gayret'le kurtulur. Yola devam ederler ve Çin ülkesine varırlar. Bir bahçeye varırlar Sühan papağan kılığında gelir ve Aşk'ı Çin padişahının güzel, kan dökücü kızı Hüşruba'ya karşı uyarır. Fakat Aşk bu uyarıyı dikkate almaz ve kıza aşık olur. Hüşruba eserde nefsi simgeler. Aşk nefsine yenik düşmüştür ve kıza aşık olmuştur. Çünkü kız tıpkı Hüsn'e benzemektedir. Sühan sülün kıyafetiyle gelir ve Aşk'ı tekrar uyarır. Fakat bir işe yaramaz. Kız kılıcı çalar ve Gayret'le Aşk'ı Zat'üs-süver kalesine hapseder. Bu kale de sihirlidir. Buradan da ancak Sühan'ın bülbül kılığında gelip akıl vermesi ile kurtulur. Fakat artık Aşk yalnızdır. Yanında ne aşkar ne de Gayret vardır. Aşkı bir bitkinlik sarar. Vuslata eremeyeceğini düşünür ve ümitsizliğe düşer. Sühan bu seferde ihtiyar bir tabip kılığında gelir ve Aşk'ı iyileştirir. Onunla Diyar-ı Kalbe doğru yola çıkarlar. Sonunda padişahın sır dolu sarayına gelirler. Sır perdesi aralanır. Gayret, Hayret, Đsmet, Sühan ve Molla Cünun oradadırlar. Sühan sırrı açıklar. Kendisinin yol boyunca Aşk'a değişik kılıklarda yardım ettiğini söyler ve kendi sırrını açıklar. Aşk vardığı diyarın şehriyarının Hüsn adlı bir padişah olduğunu görür. Gerçekte Hüsn Aşk'tır; Aşk da Hüsn'dür. Sühan Aşk'ı Hayret'e teslim eder ve olaylar son bulur.

Tasavvuf bilgisine sahip olmayan biri, eserin sonunu okuduğu zaman, mesnevinin asıl manasını ve sonunu dahi anlayamaz. Eserin tamamına hakim olan sembolizm, son kısımda daha yoğunlaşmış; hatta okuyucuyu asıl manaya ulaştıran mecazi hikaye dahi anlaşılmaz duruma gelmiştir. Bu nedenle bu gibi alegorik hikayeleri tasavvuf felsefesine dayandığı için öncelikle bu konu hakkında bilgi edinilmesi gereklidir. Bu açıdan eserin son kısmı daha dikkatle incelenmelidir.

Aşk bu yolculuk sonunda içsel olgunluğu ulaşmıştır. Bu bir arayış yolculuğudur.

Yolculuk sırasında Hüsn'ü arayan Aşk, aslında Hüsn'ün kendisinden başka bir şey

(37)

olmadığını fark etmiştir. Çünkü Aşk, Hüsn'ü kalbinde bulmuştur. Aşk'ın kalbinde mecazi aşk vasıtasıyla ilahi aşk doğmuştur. Hüsn bir mecazdır. Đlahi aşka ulaşabilmek için bir köprüdür. Hüsn , aslında Allah'ın bir yansımasıdır. Yani Allah, Hüsn'de taalluk etmiştir. Hakikate ulaşan Aşk, kemal makamına yani “Fark-i Sani” ya da “Cem'ul Cem”

makamına ermiştir. Vahdet'e yani Allah'ın birliğine ulaşmıştır. Her şeyin vücud-ı mutlak'ın, yani Allah'ın tecellisi olduğunu anlamıştır ve fenafillaha ulaşır. Kendini de Allah'ın varlığı içinde yok eder. Đkilikten kurtulur.

Aşk'ın bu yolculuğu boyunca bir çok aşamalar, engeller vardır. Tüm aşamaları aşmasına rağmen, bir ara Gayret'in yanından ayrılması üzerine Aşk ümitsizlik engeliyle karşılaşır.

Artık vuslata erişemeyeceğini düşünür ve ümidi kırılır. Burada Gayret'in eserdeki önemi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Ayrıca bu engelden onu kurtaran yine Sühan'dır.

Yani bu yolculuk kesretlerle doludur. Đşte tasavvufta önemli olan dervişin bu kadar kesret içinde vahdete ulaşabilmesidir.

Divan Edebiyatında tasavvuf konusu, felsefesi çok benimsenmiş; tasavvufun mazmunları çok kullanılmıştır. Gerçek mutasavvıf olmayan şairler dahi tasavvufun mazmunlarından çok yararlanmışlardır.

Mevlana'nın mesnevisinden etkilenerek bu eserini yazdığını söyleyen Şeyh Galib, eserinin bir taklit olmadığını ondan etkilendiği malın ortak mal olduğunu söyleyerek aslında iki eserin benzerlikleri konusunda bir ipucu vermiştir. Đkisi de tasavvufi temaya dayanır, ayrıca iki eserde de Mevlevilik kaynaklıdır. Aşk'ın Hüsn'e ulaşmak için çıktığı yolculukla, Mevlana'nın Şam sokaklarında Şems-i Tebrizi'yi bulmak için çıktığı yolculuk bir paralellik oluşturur. Fakat Mevlana eserini bir hikayeden bir hikayeye geçilerek kurgulanmıştır.

Bir çok şairi etkileyen Şeyh Galib ve Hüsn ü Aşk mesnevisi romanlara da konu olmuştur. Muallim Naci, Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edip, Emine Işınsu ve Orhan Pamuk bu konuları romanlarında işlemiştir. Ayrıca Turan Oflazoğlu'nun “Güzellik ile Aşk”, “III. Selim Kılıç ve Ney” adlı oyunlarına, Kenan Işık'ın “Aşk Hastası” isimli oyununa da konu olmuştur. Abdülbaki Baykara Dede'nin eserleri arasında bulunan

“Hüsn ü Aşk” isimli manzum bir tiyatro da vardır.

(38)

Sonuç olarak şu söyleyebilirim ki, Hüsn ü Aşk bir kez değil, binlerce kez, tek başına değil, birkaç kaynakla birlikte (örneğin mazmun kitapları, tasavvuf kitapları vb.) sakin bir kafa ile, üzerinde saatlerce düşünülerek ve tasavvufta olduğu gibi yol gösteren kaynağın yardımı ile tasavvuf felsefesini anlamak için okunması gereken bir şaheserdir.

Bence bu açıdan değerlendirilecek olursa belki de bir ders kitabı niteliğinde beyit beyit incelenerek okutulması gerekir. Böyle bir eseri okumak bana zevk verdi, ayrıca bu felsefeyi biraz daha kavramamı sağladı. Yapmış olduğum bu küçük değerlendirme, siz okuyucuların dikkatini bu güzel esere çekerse amacına ulaşmış sayılır.

(39)

BÖLÜM III: ŞEYH GÂLĐB DĐVÂNI’NDAKĐ KELĐME GRUPLARI

3.1. Đsim Tamlamaları

3.1.1. Belirli Đsim Tamlamaları

3.1.1.1. Đki Kelimeden Oluşan Belirli Đsim Tamlamaları ademin neş'esi 1501

âfitâbın çeşmi 743 âfitâbın pertevi 162 alemîn ikrârı 1579 anın pertevi 147 anun âhûsu 4912 anun derdi 2509 anun dîvânesi 5204 anun efsânesi 5209 anun elhânı 2518 anun her kâhı 2420 anun hîşini 3267 anun ihyâsı 835 anun irâdî 2520 anun mihri 2807 anun nakşı 2446 ashâbın penâhı 963 bahrın kulağı 1237 bahşişlerin şâhı 2004 bahtın kavî 458

behiştin nev-bahârı 1639 bî-karârın şekvesi 2171 bülbülânın kârı 1369 cemâlin bendesi 2 cihânın iştibâhı 962 cihânın nev-bahârı 731

da'vânın âsârı 338 dâverin kılıcı 200 devletin imdâdı 820 emrâzı anun 2531 fetvâsı anun 3965 Gâlibin mevlâsı 105 Gâlibin sözü 1438

gamzesinin bî-emânlığı 255 garbın teveccühü 1010 gazânın kânı 889 gecenin mâhı 1007 güneşin şevki 2090 hâmesi bihzâdı 528 hattının târîhi 1434 hezârın şekvesi 2170 islâmu îmânı 1588 kafîrin kemendi 254 kârın encâmı 420 kasrın sâhibi 1473 keyfi anun 4743 kışrî anun 2521 kıyâmet rûzu 3863

mehânunuyum ihsânı 1579 menfâ'atın ibtidâsı 1429 mısra'ının mâ-hâsâlı 85 mihirşâhın sabâhu'l-hayr 975

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye Türkçesinde olduğu gibi Kırgız Türkçesinde de cümlenin unsuru olan zarflar, zarf-fiil grubu, edat grubu, isim tamlaması, sıfat tamlaması, tekrar grubu, sıfat-

D İr gazetede okudum: T ur; 1 9 neye çıkan ses san atk âr­ larımızdan birinin Gazîantep’de verdiği konser Mareşalin vefa- tmın yıldönümilne tesadüf

Leyla Karahan kelime gruplarını, “isim tamlaması grubu, sıfat tamlaması grubu, sıfat fiil grubu, zarf fiil grubu, isim fiil grubu, tekrar grubu, edat grubu, balama

Bu gruplar: “isim tamlaması, sıfat tamlaması, isim-fiil grubu, sıfat-fiil grubu, zarf-fiil grubu, unvan grubu, birleşik isim grubu, ünlem grubu, sayı grubu, birleşik fiil grubu,

Ay­ rıca obsidian ve pechistein (pitchstone) gibi, su ihtiva eden ve ısıtılınca genleşen volkanik camlara da bazen perlit denilmektedir. Ham perlit, cinsine göre, 750 ile 1100 °C

In the present work, my primary task is to concentrate on the close relationship between the Wittgenstein’s notion of family resemblances and Gadamer’s idea of

Yaygın olan sınıflandırmaya göre çekirdek aile, destekli çekirdek aile, geleneksel geniĢ aile, biraz daha küçülmüĢ olan geçici aile ve çözülen aile

Olguların gelir durumuna göre HAD A ölçek puan ortalaması geliri giderinden az olanlarda daha yüksek bulunmuş ancak anlamlı bir fark saptanmamıştır (Tablo 4.3) Benzer