• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI İSLAM, MODERNİTE VE GENÇLİK SEMPOZYUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ULUSLARARASI İSLAM, MODERNİTE VE GENÇLİK SEMPOZYUMU"

Copied!
63
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUSLARARASI

İSLAM, MODERNİTE VE GENÇLİK SEMPOZYUMU

INTERNATIONAL

SYPMPOSIUM ON ISLAM, MODERNITY AND YOUTH

2-3 NİSAN 2021 Zonguldak, Türkiye

www.islamvegenclik.beun.edu.tr

ÖZET KİTAPÇIĞI

(2)

III

ONURSAL BAŞKAN

Prof. Dr. Mustafa ÇUFALI (Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü) SEMPOZYUM BAŞKANI

Prof. Dr. Seyfullah KARA (ZBEÜ Rektör Yrd./İlahiyat Fakültesi Dekan V.) DÜZENLEME KURULU BAŞKANI

Dr. Öğr. Üyesi Salih AYBEY (Başkan), ZBEÜ İlahiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Tahir AŞİROV (Bşk. Yrd.), ZBEÜ İlahiyat Fakültesi DÜZENLEME KURULU

Doç. Dr. Harun SAVUT, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Doç. Dr. Murat AKIN, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Doç. Dr. Nuran ÇETİN, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ali SOYLU, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Emre YILMAZ, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Halil ORTAKCI, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi İsmet EŞMELİ, Pamukkale Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Orazsahet ORAZOV, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Safinaz ASRİ, Kâtip Çelebi Üniversitesi

BİLİM VE DANIŞMA KURULU

Prof. Dr. Abdullah ÇOLAK, Hitit Üniversitesi

Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN, Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Abdulvahit İMAMOĞLU, Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Adil ÇİFTÇİ, Dokuz Eylül Üniversitesi

Prof. Dr. Ahmet YAMAN, Necmettin Erbakan Üniversitesi Prof. Dr. Ali KÖSE, Marmara Üniversitesi

Prof. Dr. Ali Osman Ateş, Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Celal TÜRER, Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Ejder OKUMUŞ, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Prof. Dr. Erkan PERŞEMBE, 19 Mayıs Üniversitesi

Prof. Dr. Faruk KARAASRLAN, Necmettin Erbakan Üniversitesi Prof. Dr. Fikret KARAPINAR, Necmettin Erbakan Üniversitesi Prof. Dr. Hasan YILMAZ, Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Hüseyin YILMAZ, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim KUTLUAY, Katip Çelebi Üniversitesi Prof. Dr. İhsan ÇAPÇIOĞLU, Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE, Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Kasım KÜÇÜKALAP, Uludağ Üniversitesi

(3)

IV

Prof. Dr. Kemal ATAMAN, Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Lütfüllah CEBECİ, Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Emin AY, Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Muhammed TARAKÇI, Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ARSLAN, İnönü Üniversitesi Prof. Dr. Nevzat TARTI, Akdeniz Üniversitesi

Prof. Dr. Orazpolat EKAYEW, Academy of Sciences of Turkmenistan, (Türkmenistan) Prof. Dr. Recep ŞENTÜRK, İbn Haldun Üniversitesi

Prof. Dr. Recep YAPAREL, Dokuz Eylül Üniversitesi

Prof. Dr. Sabri ERTURHAN, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN, Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Tuncay İMAMOĞLU, Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Abdulaziz Al-Khatib, Fredericia International Business College, (Danimarka) Doç. Dr. Ahmed Al Hawas, Resale Post Center for Strategic Studies, Bremen (Almanya) Doç. Dr. Ahmet İNANIR, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Doç. Dr. Faiq Elekberli, Azerbaijan National Akademy of Sciences (Azerbaycan) Doç. Dr. Halis DEMİR, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi

Doç. Dr. Hasan MEYDAN, Sakarya Üniversitesi

Doç. Dr. Recep ÇETİNTAŞ, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Salim SANCAKLI, Yalova Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Selçuk ERİNCİK, Ankara Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Uğur Bekir DİLEK, Yalova Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Fatma ODABAŞI, Marmara Üniversitesi

Dr. Kerim Gussab, Zaporizhzhya National University (Ukrayna)

(4)

GENÇLİK SEMPOZYUMU

INTERNATIONAL

SYPMPOSIUM ON ISLAM, MODERNITY AND YOUTH

2-3 NİSAN 2021

BİLDİRİ ÖZETLERİ

Zonguldak, Türkiye

(5)
(6)

3

Modern Düşüncenin Temel Özellikleri Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme

Prof. Dr. Tuncay İMAMOĞLU, Atatürk Üniversitesi, TÜRKİYE

Batı dünyasında Rönesans’tan bu yana devam eden düşünsel ve toplumsal deği- şimlerin, insanlık tarihinde yeni bir kültür ortaya çıkardığı bilinen bir gerçektir. Bu düşünsel ve toplumsal değişimlerin tarihi seyri dikkate alındığında, modern dönem, Batı’da skolastik dönemden sonra, Rönesans ve reform hareketlerinin yanı sıra coğrafi keşiflerle birlikte gelişen siyasal, sosyal, ekonomik ve bilimsel değişmele- rin sonucunda ortaya çıkan ve XX. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden zaman dilimine karşılık gelir. Bu dönemde hâkim olan düşünme tarzı da modern düşünce olarak adlandırılmaktadır. Bunun içindir ki Edgar Morin, Modern Batı düşüncesi- nin oluşumunu üç ana eksen üzerinde değerlendirmektedir. Avrupa’yı Düşünmek adlı eserinde o, Modern Batı’nın, Eski dünyayı yitirerek (Bizans’ın düşüşü, 1453), Yeni dünyayı keşfederek (1492) ve dünya değiştirerek (Copernicus, 1473-1543) oluştuğunu, bu oluşumdan iki yüzyıl sonra ise onun dünyayı değiştirme gayretine girdiğini belirtmektedir. Batı’nın Dünyayı dönüştürme ve kendi eksenine alma çaba- ları modern düşünceyle ortaya konulmaktadır. İşte biz de bu tebliğimizde modern düşüncenin temel özelliklerini eleştirel bir çerçevede ele almaya çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Modern düşünce, Değişim, Eleştiri.

(7)

4

İslam Medeniyetine Üçlü Yaklaşım: Muhafazakarlık, Laiklik, Milliyetçilik Sorunları ve Çözümleri

Doç. Dr. Faiq ƏLƏKBƏRLİ (Faik ELEKBERLİ), Azerbaycan Milli İlimler Akademisi, AZERBAYCAN

Son yüzyıllarda, düşünürlerin İslam dünyasındaki ana odağı Doğu-İslam kültürünün, Doğu-İslam felsefesinin devamı ve onların yeni dönem şartları altında değerlendiril- mesidir. Doğu-İslam kültürünün ve filozoflarının eserlerine dikkatle baktığımızda, genel olarak İslam Oryantal veya İslam kültür felsefesi, Batı kültür felsefesi, ulusal kültür - ulusal felsefe olduğunu görebiliriz.

İslami kültürü dedikde, İslami Doğu halklarının, özellikle de Türk, Fars, Arap, Urdu kültürü ve felsefesinin bir sentezi anlaşılır. Son yüzyıllarda, İslam kültürü, İslami ve İslami olmayan entelektüeller tarafından muhafazakarlık açısından korunmuş ve çoğunlukla “altın” bir geçmiş olarak değerlendirilmiştir. Geçmişte, “İslam kültürü”

bir yandan muhafazakârlık gibi yorumlanmış, diğer yandan dar bir şekilde yalnızca Müslüman Arap kültürü ya da Arap Hilafet kültürü olarak sınırlandırılmıştır. Özel- likle, 17.-18. yüzyıllardan etibaren, “İslam kültürü” bir yandan sekülarizmden, ya da dünyevilik felsefesinden, diğer yandan, ulusal felsefi meselelerinden uzaklaştırılarak yön değiştirmiştir. Görüşümüze göre, İslam medeniyetinin hem insanilik-dünyevilik felsefesi yükü konusunun, hem de ulusal kimliğin olumlu bilimsel ve felsefi görüşle- rinin ortadan kaldırılması, “İslam kültürünün” özünü bozdu ve evrensel değerini ve yenilikçi ruhunu düşürdü, bunun yerine fanatizm, despotizm öne çıktı.

Bu nedenle, 17. ve 18. Yüzyıllardan sonraki İslam kültürü veya İslam felsefesi, her türlü ulusal değere karşı düşmanlık hissi ile öne çıktı, ayni zamanda inovasyon fikirleri arka plana keçirti, bunun yerini mühafizakar dini bir kimlik (Müslüman) veya dini mezhepler (Sünni, Şiie), aşırı milliyyetcilik (Türk, Fars, Arap vb.) tutdu.

Bu durumda insaniyyet merkezli, farklı ulusal kimlikli, laikli “İslam kültürü” kendi yerini sınırlı, mezhepsel-müslüman kimliğine vermeli oldu. Sonuç olarak, İslam dünyasında yaşayan düşünürler birbirlerinin farklı görüşlerine karşı çok az hoşgö- rülüğe sahip olmağa başladı ve bununla da geriye dönük düşünceli İslamçı düşünür- ler, çarpıtılmış görüşlere karşı daha acımasız hale gelmiştir.

Son yüzyıllarda, İslam düşünürlerinin çoğu Batı-Hristiyan kültür düşünürlerinin muhafazakarlık, laiklik ve milliyetçilik görüşleri ile bu meselelere bakmaya başladı.

Dolayısıyla, İslam düşünürlerinin bakış açısı Batı kültüründen ciddi şekilde etkilendi ve bu üç konu ve çözüm yolu ile ilgili ciddi çelişkiler ortaya çıktı. Şu an sahip olduğu- muz temel amaç, bu üç konuyu yeniden değerlendirmek, başka değişle İslam kültü- rünü, Batı kültürünün ötesinde anlamaktır.

Anahtar Kelimeler: Sekülerizm, Milliyetçilik, Muhafazakarlık.

(8)

5

Dinî Hayattaki Değişimi Z Kuşağı Üzerinden Okumak

Dr. Öğr. Üyesi Fatma ODABAŞI, Marmara Üniversitesi, TÜRKİYE

Gençlik, modernizm ve sonrası değişimlerden en fazla etkilenen kesimlerden biridir.

Gençlerin din algısı ve dini yaşantıları, bu değişimin izlerini süreceğimiz alanların en görünenlerinden biridir. Değişimin izlerini sürerken farklı metodolojik araçlar kullanılabilir. Bu çalışmada, kuşak kavramı metodolojik bir araç olarak kullanıla- rak literatürde “Z Kuşağı” olarak adlandırılan (2000 ve sonrası dünyaya gelenler) gençlerin inanç-ibadet-sosyal hayat bağlamında din algıları sunulacaktır. Araştırma- nın temel sorusu Z Kuşağının din algısına etki eden temel unsurlar nelerdir ve bu etki günlük yaşantıları içerisinde hangi tutum ve davranışlarında gözlenmektedir?”.

Oldukça geniş olan bu konu bir tebliğ çerçevesinde daraltılarak inanç ve ibadet algı- larından kısaca bahsedilecek ve dini hayattaki değişim daha ziyade gündelik hayat- taki giyim-kuşam tercihleri, yeme içme alışkanlıkları ve farklı düşünce ve yaşantılara yaklaşımları (özellikle farklı cinsel tercihi olanlara) gibi durumlar üzerinden sunu- lacaktır.

Çalışma bazı sınırlılıkları muhtevi olup tüm gençlik kesimini değil, ailelerini muha- fazakâr olarak tanımlayan gençleri kapsayacaktır. Teorik çerçevede, P. Bourdieu’nun

“habitus” ve “alan” kavramları ve K. Mannheim’in kuşakla ilgili tespitleri esas alına- caktır. Bu kuşağın dini yaşantılarına etkisi bağlamında Kur’an Kursları, Özel ve Devlet Anadolu Liseleri, İmam Hatip Liseleri ve Üniversiteler çeşitli alanlar olarak belirlenmiştir. Nitel araştırma deseniyle sunulacak çalışmada, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne bağlı olarak 2020 yılında tarafımın danışmanlığında Nida Aydın’ın yaptığı “Z Kuşağı ve Din” adlı Yüksek Lisans tezinde, derinlemesine mülakat tekniği ile elde edilen veriler kullanılacaktır. Araştırmanın teorik kısmında kuşak Z Kuşağı, habitus gibi kavramlar ele alınacaktır. Uygulamalı kısımda ise bahsi geçen verilerin tezde nispeten daha az kullanılanları tercih edilerek araştırmanın temel soruları kapsamında yorumlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Gençlik, Modernizm, Z Kuşağı.

(9)

6

Bireycilik ve Rasyonelleşme Bağlamında Sekülerleşen Gençlik

Dr. Öğr. Üyesi Talip DEMİR, Şırnak Üniversitesi, TÜRKİYE

İnsanlık tarihinin en köklü değişim süreçlerinden biri olan modernleşme süreci her ne kadar batıda başlamış olsa da etkisi ve uzanımları açısından bütün toplumla- rın maruz kaldığı bir toplumsal değişim dalgasıdır. Bu değişim yalnızca insanların sosyal yaşamlarında değil zihinsel yapılarında da radikal dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Bunlar arasında ön plana çıkanlar ise bireycilik, rasyonelleşme ve sekü- lerleşme eğilimleridir. Nitekim modernleşme süreciyle birlikte geleneksel toplum- ların kolektivite merkezli düşüncesinden bireycilik anlayışına, gündelik hayatın ve toplumsal kurumların organizasyonunda doğaüstü ya da metafizik referans çerçe- vesinden rasyonel/bilimsel düşünce çerçevesine, bireysel ve toplumsal açıdan dinin merkezi rolünün azalmasıyla birlikte sekülerleşme sürecine doğru bir dönüşümün yaşandığı görülmektedir. Yaşanan bu dönüşüm süreçlerinden en çok etkilenen kesimin ise gençler olduğu, bu nedenle artan bireycilik ve rasyonelleşme eğilimle- rinin gençlerin yaşama ve dine bakış açılarını da derinden etkilediği söylenebilir.

Bu bağlamda çalışmamızın amacı yakın zamanlarda kamuoyunun gündemine gelen muhafazakâr gençliğin deizme/ateizme yöneldiğine dair ortaya çıkan tartışmaların analizini/değerlendirmesini yapmak suretiyle gençlerin din algısında, dine bakı- şında ve yaşayışında yaşanan dönüşümleri ortaya koymaktır.

Muhafazakâr gençlerin deizme/ateizme kaydığına dair ortaya atılan iddialara ve yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıldığında bunların bilimsel bir temelinin bulun- madığı, bu tür iddiaların ideolojik saiklerle gündeme getirildiği söylenebilir. Aslında gençlerin dine ve dinî konulara bakış açılarında bir değişim yaşanmaktadır, ancak bu değişim deizm/ateizmden ziyade sekülerleşme yönünde bir değişimdir. Başka bir ifadeyle gençler modernleşme süreciyle birlikte daha bireyci, daha rasyonel ve daha seküler hale gelmektedir. Sekülerlikle kastedilen şey ise dinin ortadan kalkması ya da dinin itikadi ilkelerine yönelik bir inançsızlık değildir. Bu noktada yaşanan süre- cin, gençlerin dinin kendisinden ziyade dinî söylemin içeriğine yönelik bir tepkisel- lik olduğu söylenebilir. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri ise üretilen dinî içerikli söylemlerin gençlerin yaşam biçimine, anlam ve zihniyet dünyasına yeterince hitap etmiyor olmasıdır. Zira karşımızda sorgulayan, teknoloji ve internet sayesinde olup bitenler hakkında bilgi sahibi olabilen, kendi yaşadığı bölgenin ve hatta ülkenin dışında yaşanan gelişmelerden etkilenen bir gençlik vardır. Bu bağlamda yapılması gereken öncelikle gençlerin düşünsel yapılarını ve yaşam tarzlarını anlamak ve bu doğrultuda bir dinî söylem geliştirmektir. Dolayısıyla ibadet merkezli ve ekseriyetle sorgulamaya kapalı olan geleneksel dinî söylemin yerine rasyonelliği, ahlakı ve mane- viyatı ön plana çıkaran bir din anlayışı ortaya konulmalıdır. Bu tür değişim ise ancak içinde yaşadığımız çağın toplumsal gerçeklerini göz ardı etmemekle sağlanabilir.

Anahtar Kelimeler: Sekülerleşme, Dinî Söylem, Gençlik.

(10)

7

Günümüz Gençliğinin İnanç Sorunları Bağlamında Deizm

Prof. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU, Ankara Üniversitesi, TÜRKİYE

Nurhibe Büşra ER, Yüksek Lisans Öğrencisi, Ankara Üniversitesi, TÜRKİYE

Son dönemlerde gündeme gelen ve sıkça bahsedilen deizm gençler arasında popüler- lik kazanmakta olan akımlardan biridir. Aydınlanma dönemi sonucu klasik Hristiyan dogmalarına, kilise ve din adamlarının sert tutumuna karşı ilk izlerini Batı dünya- sında gördüğümüz deizm düşüncesi zamanla etki alanını genişleterek ülkemizde de adından sıkça bahsedilir hale gelmiştir. Ancak Türkiye’deki deizm düşüncesi Batı’da kabul edildiğinden farklı bir temele dayanmaktadır. Ülkemizde gençlerin sorgula- yarak, tüm inanma biçimlerini tartışarak deizmi tercih etmediğini düşünmekteyiz.

Gençlerin bir kısmının deizmi kabul etmesindeki sebep tepkisellik iken bir diğer tarafın deizmi kabul etme sebebi dini ve felsefi problemlerden kaçış ya da yeni bir yol arayışı olduğunu düşünmekteyiz. Ancak en önemli sebeplerden biri geleneksel- leşen kalıpların din adı altında yansıtılması; İslam’ın gerçek manası ile öğrenilme- den kulaktan dolma bilgilerle zihinlerde yer etmesidir.

Ağır ve ceza temelli din dili; İslam ve bilimin çatıştığı iddiaları; dinin insana sorum- luluk yüklemesi; popüler kitaplar, filmler ve çeşitli forum siteleri üzerinden gençle- rin dini anlamlandırma çabaları; dini temsil eden bazı grupların söz ve eylemleri- nin birbirinden farklılık arz etmesi; bazı grupların din adı altında işkence, tehdit ve hatta ölümle sonuçlanan terörize eylemleri; sosyal medya aracılığı ile yapılan deizm propagandaları gençlerin deizm fikrine kayma sebeplerinden sadece birkaçıdır. Ek olarak dualara karşılık bulamama, kötülük meselesi, Tanrı’nın aktif ya da pasif oluşu meselesi, ölümden sonraki yaşamın varlığı ya da yokluğu konusundaki sorularına tatminkâr cevap alamamaları da gençleri deizme iten sebeplerdendir. Bunun yanı sıra dinin bağlayıcılığından kurtularak özgür ve bağımsız olma istekleri ile dünye- vileşme arzuları da gençler için deizmin çekici sebepleri arasında yerini almakta- dır. Bu çalışmamızda Türkiye’deki gençleri deizme iten sebepler üzerinde durularak belli başlı çözüm önerileri sunulması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Deizm, Gençlik Sorunları, İnanç Sorunları.

(11)

8

Bir Dini Toplumsallaşma Alanı Olarak Modernleşme Sürecinde Aile -Yeni Değerler Bağlamında Gençlik Sorununa Sosyolojik Bir Yaklaşım-

Doç. Dr. Şaban ERDİÇ, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, TÜRKİYE

Modernleşme; Rönesans ile birlikte başlayan aydınlanmanın teknik, endüstriyel, ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel, sanatsal, dini alanlarda yaydığı yeni bilinç düzey- lerine Batı Avrupa dışındaki toplumların verdiği tepkidir. Kavram aynı zamanda çağdaşlaşma, Batılılaşma gibi anlam blokları etrafında kurumsal birikimlerin ve bilinç içeriklerinin nakledildiği bir değişim yanı sıra kültürel difüzyon sürecinin adıdır. Aile, eğitim, kentleşme, kitle iletişimi gibi taşıyıcılarla devam eden bir süreç olmakla birlikte modernleşme; bireye zorunlu olarak yabancı, güçlü ve esas itiba- riyle de kendisinin ve diğerlerin yaşamlarını altüst eden zorlayıcı bir kuvvet olarak gözükmüştür. Öte yandan modernleşme doğal ve kaçınılmaz bir şekilde bütün toplumlarda bireysel bilinç düzeylerinde ve kurumsal bünyede birtakım meşruiyet krizleri ile yol almıştır. Bu bir anlamda büyüsü bozulan dünyayı yeniden kurma süre- cinde bireyin karşılaştığı apaçık bir toplumsallaşma sorununa işaret eder.

Modernleşme sürecine dâhil olan bütün toplumlarda geleneksel din, siyaset, ikti- sat, hukuk düzeni bir değişimle karşı karşıya kaldığı gibi aile kurumu da bu sürecin içinde yerini almıştır. Modernleşme ile aile arasında ilişki tek taraflı değildir. Moder- nleşme dini bir toplumsallaşma alanı olarak aile kurumunun geleneksel değerleri üzerinde kesinlikle etkiye sahip olmakla birlikte ailenin, üzerine oturduğu değerler seti de bu konuda modernleşmenin yönü ve içeriği konusunda belirleyici olmuştur.

Buna göre çocuk açısından birinci dini toplumsallaşma alanı olarak ailenin, toplu- mun dini değerlerini bu yeni üyelere aktarırken modernleşme sürecinden olumsuz etkilendiğini değerlendirmek olanaklı iken diğer taraftan modernleşmenin dini toplumsallaşma sürecinde aileye yeni fırsatlar sunduğu da bir gerçektir.

Bu tebliğ konu olarak modernleşme sürecinde ailenin edindiği yeni değerlerle çocu- ğun/gencin bu kurumda gerçekleşen dini toplumsallaşması arasındaki ilişkiler ve sorun alanları üzerine din sosyolojik bir gözleme yoğunlaşmıştır. Sunumun amacı modernleşmeyle birlikte ailede yaşanan değişimin, gencin dini toplumsallaşması üzerine etkilerini farklı paradigmatik tavırlar içinde anlamaya katkı sunmaktır.

Alanda modernleşmenin; ailenin yeni nesillere toplumun dini değerlerini aktarma etkinliğini yok ettiği ile ilgili çok genel bir yaklaşım vardır. Bununla birlikte bunun karşısında ailenin, yeni kuşaklara dini değerleri aktarma biçiminin değiştiği, bu konuda modernleşme sürecinin aileye yeni imkânlar sunduğu şeklinde meseleye daha toleranslı bir perspektif içinde yaklaşanlar da görülmektedir. Her ikisi de esasen sorunu kendi dışında arayan sübjektiviteler içermektedir. Bu tebliğ moder- nleşme ile birlikte ailenin yeni bilinç düzeyleri ve anlam haritalarının çocuğun dini toplumsallaşması konusunda farklı tasarımlar yarattığı varsayımından hareket

(12)

9

etmiştir. Çalışma Türkiye ölçeğinde modernleşme ile değişen aile yapısında çocuğun dini toplumsallaşmasının hangi değer mekanizması içinde bunlardan nasıl etkilen- diği problematiği üzerinde durmuştur. İnceleme nitel yönelimli bir saha araştırması olarak planlanmıştır. Bu sebeple çalışmada öncelikle metodolojik olarak tekil birta- kım olaylar üzerinde gözlemler yapılmış ve ardından bu olaylar arasındaki ilişki- ler çerçevesinde elde edilen veriler fenomenolojik bilgi sosyolojisi perspektifinden sistematik bir analize tabi tutulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Modernleşme, Aile, Dini Toplumsallaşma.

(13)

10

Modernite Sürecinde Gençlik, Hz. Peygamber ve Kültürel Değerler

Dr. Öğr. Üyesi Murat Kaya, Bingöl Üniversitesi, TÜRKİYE

Kendi iç dinamikleri üzerinde toplumu ayakta tutan dinî ve kültürel değerlerin zayıflaması gençlerin kişilik gelişiminde pek çok sorunun nedeni olmuştur. Örne- ğin bireye aşırı değer vererek anne baba saygınlığının yok edilmesi, dede ve nine- lerin yalnız başlarına gençlerden uzakta yaşıyor olmaları, akrabalık bağlarının zayi olması, misafirperverlik geleneğinin terk edilmesi ve komşuluk ilişkilerinin zayıfla- ması gibi durumlar modern dönemde bir takım gençlik problemlerinin zuhuruna etkendir.

Ailede her bireye bir değer ve pozisyonun taksim edilmesi dinî ve kültürel değer- lerimizdendir. Ebeveynler anne baba oldukları, çocuklar da çocuk oldukları kadar bir ehemmiyete sahiptirler. Hz. Peygamber çocuğa, ancak hak ettiği kadar ehemmi- yet verilmesini öngörür. Allah Resûlü’nün “cariyenin efendisini doğurması” şeklinde tabir ederek kıyametin alameti olarak takdim ettiği çocuğa hak ettiğinin ötesinde kıymet vermek, gençleri sınırlarının dışına itmiş, anne babanın ihmaline ve değeri- nin de ihlaline neden olmuştur.

Kültürel yaşantımıza göre gençlerin eğitiminde ebeveynlerin en büyük destekçileri dede ve nineleridir. Geniş aile ortamlarında gençlerin eğitimi, ebeveyn ve akrabala- rın ortak sorumluluğunda iken çekirdek aile ortamlarında ise bu görev, sadece anne babanın omuzlarındadır. Büyükbaba, babaanne, teyze, hala ve amca gibi yakınların eğitim atmosferine dâhil kılınması bireyi yetiştirmede farklı eğitim modellerinin denenmesine olanak sağlamaktadır. Eğitimin sadece anne babanın sorumluluğunda olması farklı modellerin denenmesine engel olmuş, uyarıcıların çeşitliliğini azaltmış ve anne babayı yalnızlaştırarak işlerini zorlaştırmıştır.

Dinî ve kültürel değerlerimiz arasında önemli bir yere sahip olan misafirliğe gitmek veya misafir kabul etmek de gençlerin eğitimine önemli katkılar sunmaktadır. Zira misafirlik, görev ve sorumluluklar için farkındalık oluşturarak aile bireylerine rolle- rini hatırlatmakta, bireyler arası saygınlığa zemin hazırlayarak gençlerin sosyalleş- mesine imkân tanımakta ve ikramların çeşitlenmesini de sağlayarak aile ortamına huzur katmaktadır. Misafirperverliğin zayıflaması gençlik dünyasında bencillik ve yalnızlığı doğurmuştur.

Komşuyu önemsemek, komşuya güven vermek ve ihtiyaç halinde komşuya yardımcı olmak Allah Resûlü’nün önemli tavsiyelerindendir. Komşuluk ilişkilerinde güçlü iletişim, gençlerin yaşıtlarıyla kaliteli zaman geçirmesine ve gençlerde paylaşma güdüsünün canlı kalmasına olanak tanımaktadır. Komşuluk ilişkilerinin zayıflaması ise gençleri yalnızlaştırarak kitle iletişim araçlarına mahkûm kılmıştır.

Araştırmamız iki ana konu etrafında şekillenecektir. Birincisi modernite sürecinde dinî ve kültürel değerlerin zayıflaması neticesinde gençliğin karakter gelişiminde zuhur eden bir takım problemleri dikkatlere sunmak, ikincisi ilgili problemlere Hz.

Peygamber’in uygulamaları eşliğinde çözüm arayışında olmaktır.

Anahtar Kelimeler: Modernite, Kültürel Değerler, Gençlik.

(14)

11

Yeni Dini Hareketlerin Hedef Kitlesi: Gençlik

Doç. Dr. İsmet EŞMELİ, Pamukkale Üniversitesi, TÜRKİYE

İnsanlık uzunca bir tarihe sahiptir. Din de insanlık tarihi kadar bir geçmişe sahip olduğu kabul edilen bir olgudur. İnananların günlük yaşamlarını inandıkları kabul- ler doğrultulusunda şekillendirdiği zamanlar olduğu gibi inanılan “şey” ya da “şeyle- rin” de bir zaman ve mekân içerisinde bulunan insanların ihtiyaçlarına göre şekil- lendiği ve anlam kazandığı aşikârdır. Günümüzde, dünyada farklı dinleri ve akım- ları benimseyen toplum, topluluk ve gruplar kısacası insanlar bulunmaktadır. Söz konusu bu dinlerin ve akımların kendine has özellikleri ve inananda bulunmasını istediği hususlar bulunmaktadır. Ancak her din, tarihi süreç içerisinde inananları tarafından aynı şekilde anlaşılmadığı gibi her dönemde de inanların ihtiyaçlarını aynı düzeyde karşılayamamıştır. Bu durum, her dönemde olağan bir durum olmakla birlikte modernitenin ve birçok alandaki hızlı değişmenin etkisiyle de son dönem- lerde daha fazla görünür ve hissedilir olmuştur. Ancak din, tabiatı gereği hızlı bir değişimin yaşandığı bir olgu olmadığından inananların modern hayatlarına anlam vermede ve karşılaştıkları sorunlara çözüm bulmada yavaş kalmıştır. Bu durum toplumun genç kuşaklarında belirgin olarak hissedilmektedir.

Bu çalışmamızda, son zamanlarda ortaya çıkan Yeni Dini Hareketler (YDH)’in ne olduğu, ortaya çıkış gerekçeleri ve taraftar kazanma yöntemleri hakkında kısa bilgi- lere yer verilecektir. Akabinde YDH’nin hedef kitlesi ile ilgili bilgilere açıklık getirilir- ken bu dini oluşumların niçin gençleri hedef olarak seçtiği, gençlere neler vadettiği, diğer gruplardan daha ziyade niçin gençlerin YDH’lere yöneldiğini açıklanmaya çalı- şılacaktır. Ancak çalışmamızda kapsam olarak tüm YDH’lerden ziyade ülkemizde var olanlara ağırlık verilecektir. YDH’lerin gençliğe yönelik faaliyetleri ile ilgili bilgiler ele alınırken bazı karşılaştırmalarda da bulunularak konunun anlaşılmasına katkı sunulması amaçlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Modernite, Yeni Dini Hareketler, Gençlik.

(15)

12

Gençliğin Sorunlarını Çözmede ve Gençleri Dâvada İstihdam Etmede Nebevî Yaklaşım ve Metodun Sunduğu İmkânlar

Prof. Dr. İbrahim Kutluay, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, TÜRKİYE

Allah Resûlü’nün (s.a.v.), dünya tarihinde emsali görülmemiş İslâm inkılabını 23 yıllık kısa bir zaman diliminde gerçekleştirmesinde takip ettiği nebevî stratejinin ve davasında istihdam ettiği gençlerin durumunun dikkatli bir şekilde incelenmesi önem arz etmektedir. Onun bu başarısını, sadece ilâhî yardımla izah etmek isabetli ve yeterli değildir. Resûlullah (s.a.v.) takip ettiği nebevî metot ve strateji ile önce- likle davasının hak olduğuna en dinamik güç olan gençleri inandırıp ikna etmiş ve kendisine tam inanmış gençleri davasına dâhil etmiş, onlara değer vererek önlerini açmıştır.

Resûl-i Ekrem’in henüz İslâm’la tanışmamış olan Yesriblilere temsil kabiliyeti ve ikna gücü fevkalâde yüksek olan Mus’ab b. Umeyr’i yetiştirip göndermesi, bu noktada son derece dikkat çekicidir. Aralarında Aşere-i mübeşşerenin yer aldığı gruptan oluşan orduya azatlı bir kölenin oğlu olan Usâme b. Zeyd’i komutan olarak ataması ve ona şans vermesi, Hz. Peygamber’in soyu, rengi, aşireti değil liyakati esas aldığını göstermektedir. Bu durum, asabiyenin ve Câhiliye inançlarının egemen olduğu bir toplumda, devrim niteliğinde karar ve tercihleri yansıtmaktadır. Aynı şekilde Bedir ve Uhud savaşlarına katılan mücahitlerin içinde çocukluk döneminden henüz çıkmış gençler yer aldığı dikkat çekmektedir.

Sadece askerî alanda değil ilimde de Hz. Peygamber’in gençlerin önünü açtığı görül- mektedir. Dile kabiliyeti ve Yahudi toplumunu iyi tanıması yönüyle öne çıkan Zeyd b.

Sâbit’e siyasî yazışmaları yürütmek maksadıyla Yahudi yazı ve dilini öğrenme görevi vermesi, onu vahiy kâtibi olarak istihdam etmesi buna güzel bir örnektir.

Hz. Peygamber’in gençlerin yüz yüze geldikleri problemi çözümünde de takip ettiği nebevî metot; şartları, imkânları ve keyfiyeti değişmiş olsa da günümüz gençliğinin problemlerini çözmede önemli prensipler ihtiva etmektedir.

Bu çalışma, çağımızın üzerine en az durulan ancak dünyanın her yerinde en ciddi problemlerin başında gelen gençlik meselesi ve gençliğin problemleri bağlamında kendisini Allah Teâlâ’nın terbiye ettiğini bildirerek davranışlarının ilahî temelini ifade etmiş olan Hz. Peygamber’in gençlik meselesine yaklaşımı, onların ruh dünya- sına inmesi, problemlerini çözmesi, onları davasında istihdam etmesi gibi husus- ları somut örnekler üzerinde tespit edilip yorumlamayı amaçlamaktadır. Bu suretle nebevî metottan alabileceğimiz ilkelere vurgu yapılmış olacaktır. Çalışmamız Asr-ı saâdet dönemi ve nebevî uygulamalarla sınırlıdır. Metot olarak konumuzla ilgili Hadis ve İslâm tarihi kaynakları taranacak ve toplanan veriler, çıkarılabilecek ilke, paradigma ve model oluşturma açısından tebliğ sınırları çerçevesinde değerlendi- rilecektir.

Anahtar Kelimeler: Hz. Peygamber Nebevî Metot, Gençlik, Asr-ı Saâdet, Gençlik Sorunları.

(16)

13

Kur’an’da Yer Alan Gençlerle İlgili Üç Kıssadan Çıkarılacak Dersler

Doç. Dr. Ahmet ÖZDEMİR, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, TÜRKİYE

Kur’an’da gerek peygamberlerle gerekse bazı özel şahıslarla ilgili olsun, temel mesaj- ları tevhid inancını ve Allah’a kulluğu öğütleyen kıssalar mevcuttur. Kur’an’da yer alan bu kıssalar, sonraki nesiller için ibretlik birtakım mesajlar içermektedir. Tarihin tekerrürden ibaret olmaması, aynı hataların tekrarlanmaması için bu kıssalardan alınacak dersler mevcuttur. Genel anlamda bahsi geçen kıssaların yanında Kur’an’da toplumların geleceği açısından önemli bir rol üstlenecek olan gençlerin hayatının anlatıldığı kıssalara da yer verilmiştir.

Burada ele alacağımız üç kıssadan birincisi Habil-Kabil diye bilinen ve Kur’an’da Âdem’in iki oğlu olarak anlatılan kıssadır. Oradaki kardeşlerin Allah’a kurban adaması, birinin kurbanının kabul edilip diğerinin kabul edilmemesi mevzubahistir.

Bu kıssadaki temel mesaj, iyi niyet ve samimiyetin amellerin değerlendirilmesinde en temel kriter olduğudur. İkinci örnek Hz. İsmail ile ilgili olandır. O kıssada Allah’a kurban olarak adanan İsmail’in genç yaşına rağmen ilahi iradeye boyun eğdiği görülmektedir. Bu kıssadaki temel mesaj ise Allah’a teslimiyettir. Üçüncü kıssa ise Ashab-ı Kehf ile ilgili olandır. İnandıkları gibi yaşama arzusunda olan bazı gençlerin bu emellerine ket vuran ve zorbaca bir yönetim gösteren idareye karşı başkaldırı söz konusudur. Orada da hak dava için korkusuzca mücadele etmenin önemine vurgu yapılmaktadır. Bu üç kıssada özetle Allah’ın hükümlerine gönülden boyun eğişin akabinde bütün eylemlere iyi niyetli bir başlangıç yapmak ve tüm gücüyle hak dava için mücadele etmek anlatılmaktadır.

Tebliğimizde bu üç mesaj ekseninde bir değerlendirme yapılacak olup diğer bazı ibretlik hususlara da değinilecektir.

Anahtar Kelimeler: Kur’an, Kıssa, Gençlik, Kulluk, Teslimiyet.

(17)

14

Kur’ân’da Rol Model Olarak Anlatılan Bir Grup Genç: Ashâb-ı Kehf

Dr. Öğretim Üyesi Ali Soylu, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, TÜRKİYE

Kur’ân’ın on sekizinci sûresi olan Kehf sûresi, adını, vahyin inşa ettiği bir grup gencin, imanlarını korumak amacıyla sığındıkları mağaradan almaktadır. Bu sûrede ele alınan üç kıssadan biri olan “Ashâb-ı Kehf/Mağara Arkadaşları” kıssası, imanın muhafazası için gösterilmesi gereken gayret ve fedakârlığa güzel bir örnektir. Aynı zamanda yeniden dirilişe bir delil olan bu kıssa, Kehf sûresi 9 ila 26. âyetler arasında zikredilir. Olayın cereyan ettiği zaman ve mekânla ilgili vahyin dışında anlatılan bir kısım tarihi bilgilerin, gerçeği yansıtmayan isrâilî ve mitolojik haberler olduğu görül- mektedir. Tevhid üzere iman etmekle suçlanan ve imparatorluk sarayında yaşadık- ları düşünülen bu gençler, dönemin putperest yöneticileri tarafından ya öldürülme ya da işkenceyle imanlarından döndürülme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarında, şehirden hicret ederek bir mağaraya sığınmışlardı. Burada bir mucize olarak 309 yıl uykuda kaldıkları Kur’ân tarafından bildirilen bu gençler, imanları uğruna gerçek- ten örnek bir mücadele vermişlerdi. Bu mücadele ile onlar, kıyamete kadar bütün insanlara ve özellikle gençlere; Allah’a ve ahirete iman etmek ve Allah’tan rahmet ve rüşd (bilinç ve akl-ı selîmle davranma yeteneği) istemek, imanları uğruna zorluklara katlanmak ve inançları uğruna hicret etmek gibi konularda rol model olmuşlardır.

Kehf sûresi 13. âyette onlar için; “Hakikaten onlar, Rablerine inanmış birkaç genç idi.

Biz de onların hidayetlerini artırdık” ifadesi kullanılmaktadır.

Çalışmamızda, Ashâb-ı Kehf kıssasından hangi mesajların çıkarılması gerektiğini belirlemeye ve böylece modern dönem gençliğinin anlam arayışına ve hayat yolcu- luklarını hidayet üzere sürdürebilmelerine, Kur’an’ın Ashâb-ı Kehf kıssasıyla nasıl katkı sağladığını ortaya koymaya çalıştık.

Anahtar Kelimeler: Ashâb-ı Kehf, Kur’an, Rol Model, Genç.

(18)

15

Kur’an-ı Kerim ve Sünnet Çerçevesinde Husûsî Bilgilerin Korunması ve Gençlik

Dr. Öğr. Üyesi Kadri Ziyaettin COŞAN, Düzce Üniversitesi, TÜRKİYE

Allah Teâlâ, insanı hususî olarak yaratmış ve onun diğer varlıklardan farklı olduğunu Kur’ân-ı Kerîm’de değişik ayetlerle bildirmiştir. İnsan hem fizikî yapısı hem ruhî melekeleriyle özel olarak var edilmiştir. Bu sebeple insanın sadece manevî cephesi değil aynı zamanda maddî yapısı da mükerrem kılınmıştır. Bunun en güzel tezahürü gençlerdir. Zira Cenâb-ı Hakk’ın insan üzerindeki nimetlerinin en güzel şekli onlarda tecelli etmektedir. Güç-kuvvet onlarda, canlılık-hareket onlardadır. Öğrenmenin, bilgi tahsilinin en güzel olduğu dönem gençliktir. Gençler ise bir toplumun gelece- ğidir. Ana muharrik gücüdür. Bu sebeple onların İslam içindeki yerleri de farklıdır.

Nasıl insanın maddî ve manevî cephesi özel ise aynı şekilde ona ait hususî bilgilerin de korunmuş olduğu ve insanların bu konuda hassas davranmaları gerektiği temel kaynaklarımızda vurgulanmaktadır. Kişilere ait bilgilerin özel oluşu ve araştırılma- ması gerektiği bir vâkıadır. Kişi hatalı davranıyor, hatta günah işliyor bile olsa bu bilgileri araştırmanın doğru olmadığı, tecessüsün haram olduğu aşikârdır.

İslam’da toplumun en küçük birimi olan ailedeki hayat mahrem, evler ise harem kabul edilmiştir. Evlerin içine bakmanın doğru olmayışı, eve girerken izin istenmesi, izin verilmezse geri dönülmesi gerektiği temel esaslardandır. Yine mahrem olan evin içi görünmesin diye perdelerle örtülmesi hep husûsî hayatın korunmasına yönelik unsurlardandır.

Bazı misallerini verdiğimiz, toplumumuzdaki geçmişten gelen sağlam yapının temel- lerinden olan bu insanî ve İslâmî esaslar, modernite ile birlikte örselenmeye başla- mıştır. Özellikle gençlerin önemli bir kesimi tarafından uygulanmaz, hatta bilinmez bir hale gelmiştir.

Ayrıca günümüz gençliğinin internet ve sosyal medyaya olan düşkünlüğü gün geçtikçe artmaktadır. Her türlü bilginin kullanıma açıldığı ve rahatlıkla erişilebildiği bu ortamda, özellikle gençler kendi hususî bilgilerini herkesle paylaştıkları gibi aile ve akrabalarına ait bilgileri de paylaşmaktan çekinmemektedirler. Aynı zamanda gençlerin başkalarına ait husûsî bilgilere ulaşma istekleri ve bu bilgileri elde etmek- teki gayretleri ise göz ardı edilemeyecek bir seviyeye ulaşmıştır.

Günümüzde bu husus sadece İslamî açıdan değil, aynı zamanda insanî açıdan da üzerinde durulması gereken bir durum arz etmektedir. Bu çerçevede ayet ve hadis- lerden yola çıkılarak mesele incelenmeye çalışılacaktır. Bir yandan klasik tefsir ve hadis kaynaklarından istifade edilirken diğer yandan konunun günümüzdeki boyutu da ele alınarak farklı boyutlarıyla araştırılmaya sebepleri ve neticeleri irdelenmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Gençlik, Husûsî Bilgiler, Modernite, Mahremiyet.

(19)

16

Lise Öğrencilerinde Deizm Düşüncesi: Gençler Neyi Sorguluyor ve Nelerden Etkileniyor?

Doç. Dr. Mahmut ZENGİN, Sakarya Üniversitesi, TÜRKİYE Dilek MENKÜÇ, DKAB Öğretmeni, TÜRKİYE

Ergenlik döneminde soyut düşünmeye, akıl yürütmeye ve kabul ettiği dini inanışları sorgulamaya başlayan gençler; teknolojinin gelişmesi ve bilgi erişiminin hızlanma- sıyla birlikte dünyada var olan diğer inançlar hakkında bilgi sahibi olabilmektedir.

Gençler öğrendiği yeni bilgiler ışığında hem İslam dinini hem de öğrendiği farklı inançları sorgulamakta ve bu inançlarla ilgili sorularını din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine taşımaktadır. Akıl ve bilimi ön planda tutması, evrenin mimarı olarak Tanrı’nın varlığını kabul etmesi ve ilahi vahye dayalı bir din anlayışını reddetmesiyle tanınan deizm düşüncesi de bu konulardan biri olmuştur. Özellikle son dönemlerde sosyal medyada ve akademik çalışmalarda adı sıkça duyulan deizm düşüncesinin liselerde yaygınlaştığı ve gençlerin İslam dininden uzaklaştığı dile getirilmektedir.

Bu çalışma, öğrencilerle doğrudan iletişim halinde bulunan, öğrencilerin sorula- rına ve sorgulamalarına muhatap olan ve dini konularda öğrencilere rehberlik eden Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin görüşleri ışığında lise öğrencilerinde deizm düşüncesini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda DKAB öğretmenleri- nin görüşlerine dayalı olarak liselerde deizm düşüncesinin etkisi, öğrencilerin bu düşünceye eğilim gösterme sebepleri ve bunda etkili olan faktörler, öğrencilerin en çok sorguladıkları konular ve deizm düşüncesini besleyen kaynakların değerlendi- rilmesi, ayrıca öğrencilerin DKAB dersine ve öğretmenlerine bakışlarının tartışıl- ması hedeflenmektedir.

Nitel araştırma yönteminin tercih edildiği bu çalışmada araştırma deseni olarak durum çalışması kullanılmıştır. Çalışma grubunun seçiminde kolay ulaşılabilirlik, benzeşik ve maksimum çeşitlilik örnekleme türü̈ tercih edilmiştir. Bu kapsamda İstanbul’da merkezi sınavla öğrenci alan Fen Lisesi, Anadolu Lisesi ve Sosyal Bilim- ler Liselerinde görev yapan 34 DKAB öğretmeni araştırmaya dâhil edilmiştir. Hazi- ran-Kasım 2018 tarihleri arasında yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanan veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Öğretmenlerden elde edilen bulgulara göre;

lise öğrencileri arasında kendisini bilinçli bir şekilde deist olarak tanımlayan öğren- cilerin sayısı çok olmamakla birlikte, deizmin temel argümanlarıyla örtüşen eğilim- ler gösterdikleri, ayrıca dini hayattan uzaklaşma ve dünyevileşme olarak tanımlana- bilecek özellikler sergiledikleri tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Deizm, Din Eğitimi, Din Öğretimi, DKAB Dersi, DKAB Öğret- meni.

(20)

17

Home Office Gençlik: İnternet Çağında “Gençlik, Din ve Değer”

Tartışması Üzerine Din Eğitimi Perspektifinden Bibliyografik Bir Değerlendirme

Dr. Öğr. Üyesi Fatma KURTTEKİN, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, TÜRKİYE

Hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bilgi çağında Pandemi süreciyle birlikte her yaştan bireyin internet ve akıllı telefon kullanımı hızlı bir artış göstermiştir. Birey- ler, bilhassa gençler, en çok sanal âlem özellikle hobi ve eğlence platformları olarak nitelenen sosyal medyada vakit geçirmektedirler. Teknolojinin sunduğu imkânların zamansal mekânsal sınırları ortadan kaldırması bilgiye ulaşımı kolaylaştırmış, bilgi kaynaklarından biri hatta “Google Hazretlerine soralım! Bakalım, Hazreti Google ne diyor?” söylemlerinden anlaşılacağı üzere temel başvuru kaynağı haline gelmiştir. Bu gelişmelerin her daim olumlu olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim sorun- lardan biri sanal âlemin hayat tarzı, kimlik ve değerleri etkileyebilmesi, yeni anlam- lar yükleyerek değiştirebilmesi, dejenere edebilmesi ve hatta yeni yaşam felsefesi sunabilmesidir. Vurgulanan ve normalleştirilen dünyevileşme ile bireyselleşmenin idealleştirdiği yaşam tarzında çalışmadan gelen zenginlik, şöhret ve saygınlık ile kaidelerin kuralların dâhil olmadığı “özgür” yaşam alternatif ve ideal olarak yansıtıl- maktadır. Dolayısıyla sanal âlemin toplumun dini kaide ve değerleriyle örtüşmeyen, zaman zaman çatışan içerikleri karşısında gençlerin inanç ve değerlerle ilişkisinde duyarsızlaşma ve zafiyet söz konusudur. Son yıllarda dikkat çeken bu değişimin gençlerde sebep olduğu inanç ve değerlerle özdeşleşme problemine yönelik araştır- malar yürütülmüştür. Gençlerin aileleri ve çevreleriyle ilişkilerinin zayıflayıp asos- yalleştikleri aynı zamanda sanal âlemde sosyalleştikleri; inanca dair sorgulamaların ve deizmin arttığı; saygı, sevgi, hoşgörü gibi değerlerin sarsıldığı tartışılmaktadır. Bu açıdan çalışmada sanal âlemin sunduğu içeriklerin gençlerde inanç, şahsiyet, hayat tarzı ve değerlere yönelik etkilerini konu alan araştırmaların analizi yapılacaktır.

Literatür taraması yöntemiyle son on yıllık süreçte (2010-2020) Dergipark siste- minde yayınlanan gençlik, internet, din ve değer konulu araştırmalar tespit edilecek- tir. Mevcut literatürde yer alan, gençlerin inanç ve kimlik gelişimi ve problemleriyle ilgili bulgular, eksik bırakılan hususlar, öneriler ve çözümler din eğitimi perspek- tifinden değerlendirilecektir. Gençlik dönemi şahsiyet, inanç ve ahlak gelişiminde din eğitiminin görevi ele alınacaktır. Sarsıcı içeriklerin farkına varabilen, eleştirel düşünme kabiliyetine sahip gençlerin yetiştirilebilmesi için bilgi okuryazarlığı ve medya etiği bağlamında din eğitiminden nasıl faydalanılacağı üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Gençlik, Din, Değer, İnternet, Din Eğitimi.

(21)

18

Modern Dönemde Özdenetimli Bir Gençlik Yetiştirmenin İmkânı

Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin ALGUR, Giresun Üniversitesi, TÜRKİYE

Sanayi devrimiyle birlikte bilim ve teknikteki ilerleme, bireyin sosyal hayatı, psiko- lojisi ve düşünce biçiminde önemli dönüşümlere sebep olmuştur. Modernizm olarak tanımlanan bu dönemde bilimin her şeye çözüm üreteceği düşüncesi, ihtiyaç fazlası üretilen ürünlerin pazarlanması için tüketim kültürünün körüklenmesi, bireyin hayatını anlamlı kılan din, ahlak ve değerlerin ikinci planda tutulması gibi yakla- şımlar daha fazla görünür olmuştur. Böylesi bir dünya görüşü, bireyi içinde yaşadığı sosyal yapıdan soyutlayarak daha fazla özgürlük istemesine, istediği her şeyi yapma hürriyetine sahip olması gerektiğini düşünmesine ve sosyal normları, örfü, kültürü ve dini hayatını kısıtlayan birer unsur olarak görmesine sebep olmuştur.

Gelinen noktada başta gençler olmak üzere insanların yapıp etmelerinde iyi-kötü, doğru-yanlış ayrımına gitmek ya da gidilmesi gerektiğini söylemek anormal bir durum olarak nitelendirilmeye başlamıştır. Bu tablo bir yandan eğitimcilere “biz buraya nasıl geldik?” sorusunu sordururken diğer yandan “bu sorunun üstesin- den nasıl gelebiliriz?” sorusunu akla getirmektedir. Günümüzde bir yandan istikbal kaygısıyla gençlerimize genel yetenek ve genel kültür dersleri verilerek merkezi sınavlarda başarılı olmaları istenirken diğer yanda bu seferberliğin din ve ahlaki alanda istenen seviyede olmadığı görülmektedir.

Din eğitimi biliminin çalışma alanına gİren bu konuda din eğitimcilerinin sorum- luluk üstlenmeleri gençlerin bu süreçten en az düzeyde olumsuz etkilenmelerine imkân tanıyacaktır. Çalışmada özgürlük-tüketim-küreselleşme kıskacında kalan gençlerin kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için nelerin gerektiği ele alınacaktır.

Bu bağlamda din, ahlak, kültür ve örfün bireyin hayatındaki değerine vurgu yapıla- rak, modernitenin kendisine sunduğu özgürlüğü nitelikli bir şekilde kullanabilmesi adına onun özdenetimli, iç disiplinli bir şekilde iradesini kullanması gerektiğine atıf yapılacak, öz denetim, iç disiplin ve irade kavramları kapsamında değerlendirme- lere yer verilecektir. Literatür tarama yöntemiyle hazırlanacak bu çalışmanın temel problemi, modernitenin sunduğu geniş fakat kontrolsüz alanın gençler tarafından güvenli bir liman haline getirilmesinde özdenetimin yerinin tespiti olarak belirlen- miştir.

Anahtar Kelimeler: Din Eğitimi, Modernite, Gençlik, Özdenetim, İrade.

(22)

19

Modern Çağda Gençlik Problemleri ve Din Eğitimi

Dr. Yasin YİĞİT, Milli Eğitim Bakanlığı, TÜRKİYE

Eğitim, evrensel bir gerçekliktir. Ancak eğitimden beklenen amaçlar zamana ve zemine göre değişmektedir. Günümüzde bu amaç öğrencilerin sadece kuru bilgileri ezberlemeleri ya da tutum ve davranış değiştirmeleri olarak değil, aynı zamanda yaşam boyu ihtiyaç duyulan becerileri kazanmaları şeklinde ifade edilebilir. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı, öğretim programlarını beceri temelli olarak yapılan- dırmıştır. Eğitimde kazandırılması hedeflenen becerilerden biri de problem çözme becerisidir. Problem çözme becerisi, yaşam problemleri ile karşılaşan bireyin doğru bir yaklaşım tarzı benimseyerek sorunlarını bertaraf edebilme yetisi şeklinde ifade edilebilir. Problem çözme becerisine her yaş grubunun ihtiyacı vardır. Ancak diğer- lerine nazaran daha çok problemle karşılaşmaları dolayısıyla gençlik döneminde söz konusu becerinin ayrı bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Nitekim gençlik döne- minde birey gelişimsel ve ruhsal yönden birçok problemle karşı karşıya kalabilmek- tedir. Literatür tarama yöntemiyle yapılan bu çalışmada söz konusu problemlerin çözümüne yönelik olarak din öğretimi aracılığıyla neler yapılabileceği ve din öğre- timine özgü bir şekilde öğrencilerin problem çözme becerisi kazanması için hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Araştırma, öğrencilerin problem çözme becerisi kazanması amacına ulaşılmasına katkı sağlayacaktır. Çünkü araştırmada günümüz gençlerinin karşılaştığı problemleri tespit etmek, böylece konu hakkında farkındalığın artmasını sağlamak hedeflenmektedir. Araştırma sonuçlarına göre gençler, kimlik krizi, duygusal hassasiyet, stres ve depresyon, suça bulaşma, bağımlılık ve kültürel yabancılaşmaya bağlı sorunlar, ekonomik sorunlar, aile ve sosyal çevreyle çatışma, şiddete maruz kalma, dinî şüphe, suçluluk ve günah- kârlık duygusu gibi problemler yaşamaktadır. Bu sorunlar gençlerin gelişim özel- likleri, kendi problem davranışları ve modernitenin etkisinden kaynaklanmaktadır.

Araştırmaya göre gençlik döneminde görülen bu sorunların çözümünde dini inanç- ların öğretilerinden işlevsel bir şekilde faydalanılabilir.

Anahtar Kelimeler: Din Eğitimi, Beceri Öğretimi, Problem Çözme Becerisi, Gençlik Problemleri, Dini Başa Çıkma.

(23)

20

Sürekli Bir İnşa Olarak Bilgelik

Prof. Dr. Celal Türer, Ankara Üniversitesi, TÜRKİYE

Gencin şahsiyet oluşturmadaki en önemli uğraklarından biri hayatın anlamını kendi kültüründeki mana küreleri üzerinden fark edebilmesi ve bu kürelerde kendisine yer bulmasıdır. Zira insanın, biyolojik değil ama manevi anlamda nefes alıp verdiği, insan olarak yaşamayı ve yaşatmayı öğrendiği yer olan kültür dünyası, barındırdığı anlamlarla uyum içinde her bireye özgü farklı tavır ve tutumları üretir. Bu farklı tavır ve tutumlar esasen özgünlük ile iyi yaşamı yansıtan bir zemine işaret eder. Gencin bu zemin ile ilişki ya da iletişime geçmesi varoluşu bize kavratacak uğraklarla; felsefe, sanat, bilim ve din alanlarıyla karşılaşmasıyla gerçekleşir. Bu uğraklardan biri olarak felsefe, bir hikmet araştırması, bilgelik sevgisi olarak yaşananları anlamlandırma ve onları en iyi şekilde düşünüp ayrıştırma faaliyeti olarak tanımlanabilir. Daha açık bir ifadeyle felsefe, deneyimi kendi gerçekliği içinde açımlayarak ve hayatın aktüel (daha geniş ve asli) durumlarını rapor ederek deneyimlerimizi “inşa eden”, “büyük bir manaya” dönüştüren faaliyeti temsil eder. Çünkü hayat içerisinde edindiğimiz tüm deneyimler, bizden birleştirme, ahenk ve organizasyon talep ederler. Bu organi- zasyon olmaksızın şahsiyet oluşturulamaz, manalar kazanılamaz. Manalar her daim, karşılaştığımız sorunları anlayacak ve çözümleyecek bir anlam ufku ya da bir anlam eşiğinin oluşturulmasına bağlıdır. Bu çerçevede anlam ufku ya da anlam eşiği oluş- turmak felsefe yapmaktan; olup biteni düşünce tarihi üzerinden anlamadan başka bir şey değildir. Bu yüzden felsefe gençlerin mana arayışında ana uğraklardan olup, varoluşun ya da insan hayatını belirleyen güçlerin keşfedilmesi demektir. Bugün bedenlerin gençleştiğini ama zihinlerin yaşlandığına şahit oluyoruz. Bu çelişkili durumu düzeltmek için aşina olduğumuz anlayışları değiştirmeli, bilgeliği saçı başı ağarmış yaşlı biri ve dehayı da saçı başı dağınık çılgın biri gibi hayal etmeyi bırakma- lıyız. Deyim yerindeyse yaşlanınca bilge olunmaz. Bilgelik gençlikte oluşmaya başlar ve biteviye olgunlaşma ya da kemalat hali olarak devam eder. Buradan hareketle bilgenin yaşlanmadığını; onun sürekli bir inşa halinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu yazı bilgelik sevgisinin bu topraklardaki işlevini araştırmayı ve gençler için nasıl bir ufuk olması gerektiğini araştırır.

Anahtar Kelimeler: Felsefe, Bilgelik, Gençlik, Kültür, Mana.

(24)

21

Modernite ve Ataizm ile Ateizm Arasında Sıkışan Gençliğin İnanç Krizi Sorunu

Doç. Dr. İsmail ŞİMŞEK, Pamukkale Üniversitesi, TÜRKİYE

Modern dünyanın en önemli sorunlarından birisi hiç şüphesiz sonraki nesilleri oluşturacak olan gençliğin yaşamış olduğu inanç krizidir. Bu krizin temelinde yatan en önemli nedenlerden birisi sunulan dini düşünce ve Tanrı tasavvurunun onla- rın zihin dünyasında bir karşılık bulmaması diğeri ise Tanrı’nın reddedilmesiyle toplumda veya birey üzerinde onun etki ve işlevini yerine getirecek, daha doğrusu onun ölümüyle oluşacak boşluğunun neyle doldurulacağı meselesidir. Çünkü bugün başlangıçtan beri kendisini tanrısal iktidarın varisi olarak gören insan aklının, onun ölümüyle oluşan boşluğu dolduracağı varsayımının bir yanılgı olduğu ortaya çıkmış- tır. Bu yaklaşımlardan birincisi ataizmin; ikincisini de ateizmin sonucudur.

Ataizm kelime olarak Türkçe ata kavramının sonuna izm takısının getirilmesiyle atasının yolunu takip eden, mutlak doğru olarak atasını, onun yorumunu gören, Kur’an’ın ifadesiyle tam bir taklitçilik, bilinçsizlik, körlük ve basiretsizlik örneği sergileyen, hakikati atasının düşüncesi üzerinden okuyanları karşılamak üzere oluşturduğum bir kavramdır. Bu nedenle ataizm düşüncesinde Tanrı-insan ilişkisi, doğru veya yanlış olup olmadığına, yaşanılan dönemin bilimsel bilgi, kültürel, sosyal ve entelektüel seviyesi ile uyuşup uyuşmadığına bakılmaksızın miras alınan bilgi temelinde oluşturulur. Öyle ki miras alınan bu bilgi bazen vahyin ve aklın, bazen de bilimsel bilginin önüne geçer ve zamanla geleneksel otoriteye dönüşür. Kutsal kitap, herkesin anlayabileceği öğreti konumundan uzaklaştırılıp geleneğin anlayışı üzerin- den okunmaya başlanır. Bu nedenle artık konuşan kutsal kitap ve akıl değil, miras alınan bilgi yığını olur. İşte bu bilgi yığının mutlaklaştırılmasıyla kurulan Tanrı-insan ilişkisi gençlerin zihin dünyasında anlam krizine sebep olur.

Bilindiği gibi ateizm ise hiçbir şekilde Tanrı’nın varlığını kabul etmeyip tecrübe edilen her şeyi somut evrenden hareketle açıklamaya çalışan, bunun için doğaüstü aşkın varlığa ihtiyaç duymayan düşünce sistemidir. Bugün modern dünyada genç- ler her iki yaklaşım arasında sıkışıp bir inanç krizi yaşamaktadır. Çünkü modern dünyada insan, Tanrı’nın birey ve toplum hayatından çıkarılmasıyla paniğe kapılmış, ortaya çıkan boşluğu kendi türüyle kapatmaya çalışmış, bu yönüyle tahtından ettiği Tanrı’nın gerçek bir imgesi olmuştur.

Ataist tasavvurda insanın mitos boyutunun öne çıkarılmasına karşın ateizmde bunun yerini logos’un alması, Tanrı düşüncesinin insan aklı karşısında eritilmesi, hem kutsala dayalı dinin, hem insanın tanrısallığının ilan edildiği doğal dinin anla- şılmasını zorlaştırmıştır. Zira teologlar bilimsel bilgi ve akıl temelinde ortaya konu- lan rasyonellik ilkelerini benimsedikçe, dinin mitleri deneysel, rasyonel ve tarihsel açıdan doğrulanabilir şeyler gibi anlaşılmaya başlanmış dinsel bilgi pratiğe dökülme-

(25)

22

yen kuramsal bilgi halini almıştır. İnanç kelimesinin anlamı değişerek iman öğreti- lerinin safça kabulü, inancın ön koşulu oldu. Logos’un, mitos’u bastırmaya kalkması, insanın bu boyutunun göz ardı edilmesi, onun logos/mitos bütünlüğü olduğunun görülememesi, sonraki dönemlerde dinsel köktenciliğin doğmasına, gençlerin zihin dünyasında inanç krizine sebep olmuştur. Biz bu bildiride gençlerin zihin dünya- sında oluşan inanç krizinin nedenlerini ve bu krizden çıkmanın çözüm önerilerini ele alıp değerlendireceğiz.

Anahtar Kelimeler: Genlik, Tanrı, Ataizm, Ateizm.

(26)

23

Çevrimiçi Ağ Toplumunda Z Kuşağını Anlamak

Dr. Orhan AYAZ, Harran Üniversitesi, TÜRKİYE

Yeni bin yılla birlikte küresel düzeyde çevrimiçi ağ toplumu yükselişe geçmiş ve toplumsal yapımızın zaman ve mekân boyutunu kökten değiştirmiştir. Daha çok sanal gerçeklikte yeniden organize olan yeni toplum modelinde bireyler, internete bağlı herhangi bir mobil akıllı cihazla kendisini daha önce kuşatan ve şekillendi- ren sınırlı ve hiyerarşik dünyanın ötesine geçerek, küre genişliğinde bir ağın düğü- müne dönüşerek, kendisini yepyeni toplumsal pratikler dünyasında bulmaktadır. Z kuşağı yeni süreçten, hem sosyalleşme sürecinin kritik bir dönemini yaşadığı için hem de diğer sosyal kategorilere göre küresel çevrimiçi ağ toplumunda daha fazla zaman geçirdiği için dini sosyalleşme açısından çok daha dramatik bir şekilde etki- lenmektedir. Ağ toplumu öncesi kitle toplum modellerinde, Batı dışı toplumların modern koşullardan etkilenmesi yukarıdan aşağıya doğru, kısmi, yavaş ve yüzey- seldi. Nitekim 20. yüzyılın sonlarına kadar Batı dışı toplumların -tahmin edilenin aksine -moderniteden kaynaklanan bir sekülerleşme süreci yaşamadıkları aksiyom düzeyinde kabul görmektedir. Ancak 21. yüzyılın başından itibaren yükselişe geçen çevrimiçi ağ toplumu Batı dışı toplumların modernite ve postmodernite ile ilişkile- rini önemli ölçüde dönüştürmektedir. Çünkü modern ve postmodern koşullar küre- sel çevrimiçi ağ imkânlarıyla diğer toplumları yatay şekilde, yaygın, daha hızlı ve derinlemesine etkilemektedir. En azından Türkiye bağlamında bu etkinin özellikle Z kuşağı üzerinde daha dramatik olduğunu söylemek mümkündür. Bu derin etkinin temel nedeni, dönüşümün bilgi ve zihin düzeyinde yaşanmasıdır. Zira hem modern hem de postmodern koşulların iki güçlü küresel eğilim olarak kendisini hissettirdiği çevrimiçi ağ toplumunda zaman geçiren gençler, geleneksel/kurumsal dini yorumla- rın yanında çok yoğun bir şekilde modern ve postmodern düşünce ve ahlak deneyim- lerini dini açıdan makul ve meşru gösteren yeni dini yorumları da tecrübe etmekte- dirler. Yeni yorumların, çevrimiçi ağ toplumunda modern ve postmodern düşünce ve ahlak deneyimlerine muhatap olan gençleri etkilemesi daha olasıdır. Özellikle sosyal medyada çok yaygın olarak izlenen ve takip edilen yeni yorumlarda yeni bir ideal tipi temsil eden dini düşünürler, Kur’an ve hadis gibi İslam’ın temel metinlerinin anlam- larını geleneksel yorumlar aleyhine genişletmekte, bazen de metinleri kısmen veya tamamen ahlaki bir düzenin temeli olma potansiyelinden dışlamaktadırlar. Bu geliş- melerin Türkiye özelinde din-topum, din-gençlik ilişkilerinde yapısal değişikliklere neden olacağını söylemek mümkündür. Bu anlamda hem Z kuşağının ağ toplumunda küresel eğilimleri nasıl tecrübe ettiği hem de yeni dini düşüncenin bu küresel eğilim- lere nasıl karşılık verdiği ve bütün bu sürecin gençlerin dini sosyalleşmelerine nasıl etki edeceği önemli hale gelmektedir. Sonuç olarak Z kuşağının ağ toplumunda dini olarak nasıl sosyalleştiğini anlamaya çalışmak, yeni dini metin yorumlarının onların dini sosyalleşmesine ne derece etki ettiği ve bu etkilenmenin geleneksel/kurumsal dinden uzaklaşma, sekülerleşme veya güncel tartışmalardaki ifadesiyle “deistleşme”

eğilimine neden olup olmadığı/olmayacağı saha araştırmalarıyla desteklenen teorik tartışmaları hak etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Ağ toplumu, Z Kuşağı, Gençlik, Modernite, Postmodernite, Dini Sosyalleşme.

(27)

24

İlahiyat Fakültesi Kız Öğrencilerinde Metaforik İslam Algısı

Öğr. Gör. Saadet İDER, Necmettin Erbakan Üniversitesi, TÜRKİYE

Çağdaş din eğitimi yaklaşımları, geleneksel eğitim anlayışının hedeflediği mutlak kabul ve itaate sahip inananlar yerine, yaşamı ve dini sorgulayan, eleştiren ve yorumlayan bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu anlamda eğitim yönetimcileri tarafından ezberci eğitim anlayışını kırmaya yönelik adımlar atılmakta, yüksek din öğretimi kurumlarında eleştirel ve yaratıcı düşünme becerisini kazanmış bireylerin yetişmesi öngörülmektedir. Ancak güncel eğitim programlarının ve yerleşik eğitim anlayışının değişmesi ya da dönüşmesi muhakkak ki zaman alacaktır. Bu dönüşüm sürecinin başlangıcında, yüksek din öğrenimi gören öğrencilerin mevcut din algıları- nın ne yönde olduğunu tespit etmek yerinde olacak, bu tespit onların bilişsel becerile- rini değerlendirmeyi de mümkün kılacaktır. Bu amaçla İlahiyat fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin “İslam” kavramına ilişkin algıları metaforlar aracılığıyla belirlen- meye çalışılmıştır. Çünkü metaforlar, gerek düşünceleri gerek düşünme biçimlerini en etkili biçimde dışa vuran zihinsel araçlardan biridir. Araştırmanın çalışma grubu kolay erişilebilirlik örnekleme yöntemiyle belirlenmiş, araştırmaya Necmettin Erba- kan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi’nde öğrenim gören toplam yüz altmış dört kız öğrenci katılmıştır. Nitel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilen araştırmanın deseni olgubilimdir. Olgubilim, nitel çalışmalarda algı tespitine imkân veren en etkili desendir. Araştırmada elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlen- miştir. Araştırma bulguları, katılımcılar tarafından yüz kırk geçerli metafor üretildi- ğini ancak bunların arasında sadece 58 farklı metafor bulunduğunu ortaya koymak- tadır. Ayrıca üretilen metaforların kavram çeşitliliğine rağmen anlam bakımından benzeştiği görülmektedir. Bu sonuç, öğrencilerin yaratıcı düşünme becerisinin geliştirilmesi gereğini doğrulamaktadır. Ayrıca İslam dinine ilişkin hiçbir olumsuz metaforun üretilmediği gözlenmiştir. Bu durum üzerinde, katılımcıların tamamının İslam dinine mensup olması ve İlahiyat fakültelerinde sunulan din merkezli eğitim anlayışının etkili olduğu düşünülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre, yüksek din öğretimindeki mevcut eğitim anlayışının öğrencilerde yaratıcı ve eleştirel düşünceyi yeterli düzeyde geliştirmediğini söylemek mümkündür.

Anahtar Kelimeler: Yüksek Din Öğretimi, İslam Algısı, Metaforik Analiz.

(28)

25

Gençlerde İstenilmeyen Davranışların Oluşmasında Ailenin Rolü ve Hz. Peygamber’den Çözümler

Prof. Dr. Adem DÖLEK, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, TÜRKİYE

Gençlik, Allah’ın insana bahşettiği en önemli nimetlerden biridir. Bu nimet, iffette ve hayırlı işlerde sarf edildiğinde dünyada huzur ve mutluluğu kazandıran bir sermaye olduğu gibi ahiretteki ebedî gençliği ve saadeti kazandırmaya da vesile olan çok kıymetli bir sermayedir.

Böylesine kıymetli olan gençlik sermayesinin gençlerimiz tarafından heba edilme- sinin; aile, sosyal çevre, soysal medya, yazılı ve görsel neşriyat, internet gibi birçok sebebi bulunmaktadır. Bu sebeplerin en önemlilerinden biri, ailelerdir yani ebevey- nlerdir.

Gençlerden bahsedildiğinde ya da anne-babalara gençlerden sorulduğunda hemen:

“Yeni nesil yani gençlik bozuldu, yeni nesil bir âlem, çığırdan çıktı, vs.” gibi birçok cümleler sarf edilmekte, az ya da çok gençlerden şikâyetçi olunmaktadır. Hatta genç- liğin durumunun düzeltilmesi için farklı şekillerde birçok programlar düzenlenerek çareler aranılmaktadır. Hâlbuki gençlerden şikâyetçi olmak yerine aynayı kendimize çevirip: “Biz, bu gençleri nasıl bu hâle getirdik?” şeklinde sorarak bunun sebeplerini düşünürsek herhâlde gençlerle ilgili olumsuz görülen birçok problem çözüme kavu- şacaktır.

Hz. Peygamber’e nübüvvet verildiği zaman, içinde bulunduğu toplumda hatta daha önceki dönemlerde gençler -Kur’ân’da da işaret edildiği üzere- bundan daha az prob- lemli değillerdi. Böyle bir toplumun gençlerini Hz. Peygamber’in (sav) nasıl ıslah ettiğini tarih, siyer ve hadis kitapları nakletmektedirler. Bu bağlamda Hz. Peygam- ber’in (sav), gençleri ıslah etmesi ile ilgili uygulamaları ve anne-babalara tavsiyeleri iyi bilindiğinde ve ebeveynlere yüklediği sorumluluklar bihakkın ifa edildiğinde bu zamanın gençlerinin çoğunluğunun problemlerinin azalması mümkündür. Çünkü hastalık bellidir, tedavi reçetesi de elimizdedir. Eğer reçetede yazılı olan ilaçlar zamanında ve dozajında kullanılırsa tedaviye olumlu cevap vereceği muhakkaktır.

Bu çalışmada, gençlerde gördüğümüz olumsuz davranışların zuhur etmesinde aile- lerin diğer bir ifadeyle anne-babaların etkileri ve Hz. Peygamber’in tavsiye ettiği çözümler üzerinde durulmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Gençlik, Aile, Hadis, Çözüm.

(29)

26

Modernite ve Gelenek Bağlamında Ulema-Aydın Paradigmasında Gençlik

Dr. Öğr. Üyesi Abdullah AKIN, Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi, TÜRKİYE

Müslümanların tarihteki başarılarının arka planında, daha önce hiçbir kültürde eşine rastlanmayan, nev’i şahsına münhasır özgürlükçü ve yenilikçi bir ulema prototipi olduğu öngörüsü bu bildirinin ana düşüncelerindendir. Araştırmanın temel problemi, Osmanlı toplumunda yüksek seviyede eğitim ve öğretim faaliyet- lerinin sürdürüldüğü medreselerden yetişen ulemanın, bilgi seviyesi, dünya görüşü ve hayat felsefeleri, toplumun ihtiyacını etkin bir şekilde karşılayabilecek düzeyde ve kalitede iken, 18. ve 19. yüzyıllarda yaşadığı itibar kaybının gerçek mi yoksa bir manipüle mi olduğudur. Araştırmanın ikincil sorunsalı da 19. yüzyılda Tanzimat ile zuhur eden, Batı kültürüyle yoğun bir şekilde yüz yüze gelen, ondan etkilenen ve o kültürü benimsemeye başlayan kimselerden oluşmuş entelektüel aydın prototipinin batı kültürünün Osmanlı toplumundaki temsilcileri olma görevini üstlenerek devam ettirmeye başlamalarıdır. Bu çerçevede özellikle Tanzimat döneminin örneklem olarak tercih edilmesinin sebebi, 19. asırda ulema-aydın paradigmasına yön veren temel faktörleri incelemek ve cereyan eden olayların bu konudaki rollerini ortaya koymaktır. Bu bağlamda araştırmada, yapılmaması gereken yanlışların, yapılan ve yaşananlardan çok olduğu bir tarihsel fon üzerinde, ulema-aydın paradigmasının, modernite ve gelenek olgusuyla eşzamanlı olarak gençlik üzerinde nasıl bir algı ve etki oluşturduğu ve günümüze kadar hangi safahatı takip ettiğini belirlemek amacı güdülmüştür.

Osmanlı Devleti, devletlerin ve toplumların zamana bağlı olarak değişim ve dönü- şüme uğradığı inkâr edilemez sosyal kuralını, bu gelişmeler neticesinde, ulemasını ve aydınını etkisi altına alan Tanzimat ile yaşamıştır denilebilir. Tanzimatçıların, düşünce hayatında, “ruhta tamamen şarklı kalmak, Garbın yalnız tekniğinden fayda- lanmak” niyetiyle Batı müesseselerini, hâlihazırdaki müesseselerle uzlaştırma çaba- ları sosyal müesseselerde ikiliğin doğmasına yol açmış, medrese yanında mektep, ulema yanında aydın diye tanımlanabilecek iki ayrı toplum kesitinin şekillenmesine sebep olmuştur. Böylece tamamıyla İslâm kültürü geleneğine bağlı ve dinî bilgileri ön plana alan bir ilim anlayışı yanında, Rönesans’tan beri Avrupa’da gelişen müspet ilimleri ön plana alan ve kültürel kodlarıyla tezat oluşturan başka bir ilim anlayışı ortaya çıkmıştır.

Araştırmada “tarihi araştırma yöntemi” kullanılmıştır. Tarihi araştırma, geçmişte veya hâlihazır mevcut olan bir durumu (olay, kişi, nesne) kendi şartları içinde olduğu gibi tanımlamayı amaçlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde amaçlar genellikle, “Ne idi?”, “Neden oluşmaktadır?”, “Ne ile ilgilidir?” şeklinde soru cümleleri ile ifade edilir.

Bu yöntemle problemi eleştirel bir gözle incelemek, araştırmanın amacı doğrultu- sunda analiz ve sentezini yaparak bilgi üretmek ve konuyu anlamlı hale getirmek amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ulema, Aydın, Tanzimat, Modernite, Gelenek.

(30)

27

Modernite Sürecinde Gençlik ve Aile

Dr. Cüveyriye İLTUŞ, Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜRKİYE

Küreselleşme, teknoloji ve dijitalleşmeyle şekillenen modern yaşam, bilişim, iletişim gibi alanlarda değişimler, yenilikler ve kolaylıklar getirmesi yanında maddeyi esas alan, kalbi ihmal eden bir yaşam tarzı da ortaya koymakta ve mahremiyet, güvenlik gibi alanlarda ciddi riskler barındırmaktadır. Modern zamanın getirdiği değişimden özellikleri itibariyle en çok etkilenen unsurlar aile ve gençlik olmuştur.

Sosyal hayatın temel taşı olan aile kurumu, modern çağın getirdiği zorluklardan doğrudan etkilenmiş, modern yaşama ayak uydurmaya çalışırken millî-manevî atmosferin sağladığı kendine münhasır kimliği ve değerleri form değiştirmiştir. Diji- tal iletişim teknolojilerinin bilinçsiz kullanımı, ailenin yapısını ve işlevsel dokusunu zayıflatarak aile bireyleri arasında duvarların örülmesine sebep olmaktadır.

Modern toplumsal yapıda, gençler kendi inanç ve yaşam değerlerinden farklı kültür- lerle karşılaşmakta ve bu durum gençlerin dünyasında zaman zaman sıkıntılara yol açmaktadır. Kendi kültürel ve sosyal köklerinden, dinî inanç ve değerlerinden besle- nemeyen gençler kimlik sorunları yaşamaktadır. Bu sorunların çözülmesinde aile- nin yaklaşımı ve arkadaş çevresi önemlidir.

Bu çalışmanın amacı, modernite sürecinin getirdiği değişim ve gelişimin, aile ve gençlik üzerindeki sosyo-psikolojik etkilerini ortaya koymak, modern yaşamın sağladığı olanakların faydalı bir şekilde kullanımını ele almak ayrıca neden olduğu problemleri irdeleyerek çözüm önerileri sunmaktır. Bu çalışmada nitel araştırma kapsamında belge tarama modeli, verilerin toplanmasında da doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.

Gençlik, şahıs olmaktan şahsiyet sahibi bir birey olmaya evrilen bir süreçtir. Bu yolda onun en büyük destekçisi ailesidir. Şahsiyet sahibi insanlar yetiştirmek, İslâm’ın insan tasavvurunun hedefidir. Gencin ve ailenin yararı düzleminde modern çağın getirdiği gelişmeler fırsatlara dönüştürülmelidir. Ayakları hakikat dünyasına basan, sanal dünyada kaybolmayan, iç disiplin sahibi, şahsiyetli gençler yetiştirme noktasında başta aile olmak üzere topluma büyük görev düşmektedir. Medeniyetimizde genç- ler hakikatin irfan ve idrakine sahiptir. Güçlü ve gelişmiş bir toplumun oluşumunu sağlayan unsur, sağlam temeller üzerinde yükselen aile ve ailevî değerlerdir. Esas ilkelerini İslâm’dan alan, kültürel ve geleneksel değerlerle harmanlanan ve kendine has karakteristik özelliğe sahip olan aile yapısı, özünü kaybetmeden modern çağın imkânlarından faydalanmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Modernite Süreci, İletişim Teknolojileri, Aile, Gençlik, Dinî ve Ahlâkî Değerler.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Gebelik süresini tamamlamış olduğu halde zamanında doğan bir bebeğin doğum ağırlığına ulaşamayıp 2.5 kg’ın altında doğan bebeklere doğum ağırlığı eksik

Đfade edilmesi gereken diğer bir hususta refah devletinin hizmet anlayışı merkezi hükümet tarafından sunulurken; etkinlik, verimlilik ve kaliteden uzak olduğu

Ancak, özellikle ileriki bölümlerde inceleyeceğimiz gibi soğuk savaş sonrası ABD’nin başvurduğu diplomasi ve buna diğer aktörlerin tepkisinin, tam olarak tek kutuplu

Bu bağlamda merkezi değer sistemini oluşturan geleneksel çevrenin gerek iktidar pratiğinden gerekse de iktidarın anatomisinden hareketle merkezde yer aldığını

Because of the radiological and clinical evaluation of the patient compatible with the Leptomeningeal Carcinomatosis, intrathecal chemotherapy was performed and

Bunun yan›n- da tüberküloz hastas› ile temas› olan ve QFT-Gold test so- nucu negatif olan bireylerde t›pk› tüberkülin deri testinde oldu¤u gibi QFT-Gold testi 8-10 hafta

“Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle” şeklinde değiştirilmiştir. D) 146 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “onyedi” ibaresi “onbeş” şeklinde

Neo-liberal politikaların bütün dünyayı etkilediği süreçte kitle iletişim araçlarındaki gelişme internetin kullanılmasıyla beraber yeni bir düzeye