• Sonuç bulunamadı

Anxiety, Depression and Quality of Life in Patients with Lowback Pain and Neck Pair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anxiety, Depression and Quality of Life in Patients with Lowback Pain and Neck Pair"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Bu çalýþmada bel ve boyun aðrýsý olan hastalarda anksiyete ve depresyon düzeyini ve yaþam kalitesini belirlemek amaçlanmýþtýr. Çalýþma gruplarý, bel aðrýsý olan hastalar (n=50), boyun aðrýsý olan hastalar (n=40) ve saðlýklý gönüllülerden (n=71) oluþtu-rulmuþtur. Hastalara ve kontrol grubuna, sosyodemografik bilgi formu, Kýsa Form-36 (SF-36) ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeði (HAD) uygulanmýþtýr. Aðrý þiddetini belirlemek için Görsel Analog Skala (GAS) uygulanmýþtýr. Aðrý süresi, bel aðrýsý grubunda boyun aðrýsý grubuna göre anlamlý olarak uzun bulun-muþtur. Aðrý þiddeti açýsýndan, bel aðrýsý ve boyun aðrýsý gruplarý arasýnda fark bulunmamýþtýr. Bel ve boyun aðrýsý olan kiþilerin, fiziksel fonksiyonunun normal kontrollere göre daha kötü olduðu, iþte ya da diðer etkinliklerinde daha fazla sorun yaþadýk-larý, aðrý þiddeti ve aðrýya baðlý kýsýtlýlýk yaþama düzeyinin fazla olduðu saptanmýþtýr. Buna karþýlýk, bel ve boyun aðrýsý hastalarý kendini enerjik hissetme, olaðan toplumsal etkinlikleri yürütme, emosyonel sorunlara baðlý iþ ya da diðer günlük etkinlikleri yürütememe ve mental saðlýk açýsýndan normal kontrollerden farklý bulunmamýþtýr. Bel ve boyun aðrýsý olan hastalarda HAD-anksiyete skorlarý eþik üstünde olanlarýn oraný kontrollerden yük-sek bulunmuþtur. Anksiyete ve depresyon düzeyleri eþik üstünde olan hastalarýn yaþam kalitesi puanlarý anksiyete ve depresyon düzeyleri eþik altýnda olan hastalardan istatistiksel olarak anlamlý derecede daha düþük bulunmuþtur. Hastalarýn yaþam kalitelerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve bunlarla baþa çýkma yollarýnýn geliþtirilmesi önemlidir.

Anahtar Sözcükler: Anksiyete, bel aðrýsý, boyun aðrýsý, depres-yon, SF-36.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2003;6:95-101

SUMMARY

Anxiety, Depression and Quality of Life in Patients with Lowback Pain and Neck Pair

The aim of this study was to determine the levels of anxiety and depression, and quality of life in patients with low back pain and neck pain. Study subjects were comprised of patients with low back pain (n=50), with neck pain (n=40) and healthy controls (n=71). Patients and controls were administered a sociodemo-graphic data form, Short Form-36 (SF-36) and Hospital Anxiety and Depression Scale (HAD). Pain severity was measured with Visual Analogue Scale (VAS). Duration of pain complaint were significantly longer in patients with low back pain compared to those with neck pain. Pain severity was not different between patients with low back and neck pain. We found that patients with pain complaints had poorer physical function, experienced more problems with work or other activities and had higher level of pain severity and pain associated limitations compared to con-trols. On the other hand, patients and controls were not different with respect to vitality, social functioning, emotional role limita-tion and mental health. The rate of subjects above cut-off point on HAD-Anxiety subscale was significantly higher in patients with pain compared to controls. Patients with scores above cut-off points for anxiety and depression had significantly higher quality of life scores compared to those with scores below cut-off. It is important to determine those factors that affect quality of life and to develop coping strategies for that factors.

Key Words: Anxiety, depression, low back pain, neck pain, SF-36.

Depresyon ve Yaþam Kalitesi

#

Kemal YAZICI*, Þenel TOT*, Ali BÝÇER**, Aylin YAZICI*, Visal BUTURAK***

* Yrd. Doç. Dr., *** Dr., Mersin Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ** Yrd. Doç. Dr., Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalý, MERSÝN

(2)

GÝRÝÞ

Aðrý, insanýn en önemli duyumlarýndan birisi olup günlük klinik uygulamadaki en yaygýn yakýnmalar-dan birini oluþturur. Aðrý fiziksel, davranýþsal, emos-yonel ve kognitif boyutlarý olan kompleks bir etkileþim olarak kabul edilmektedir (Özkan 1995). Kronik aðrý, uykusuzluk, bunaltý ve depresyonla birlikte buluna-bilmektedir ve komorbid ya da ikincil olarak geliþmiþ bir etkinlik azalmasýna yol açarak týbbi, sosyal ve ekonomik bir sorun olarak ortaya çýkabilmektedir (Simon 2000). Kronik aðrýsý bulunan hastalarda depresyon görülme oranlarýnýn %10-100 arasýnda de-ðiþtiði, genellikle %50'nin üstünde olduðu bildirilmek-tedir (Krishnan ve ark. 1988, Rudy ve ark. 1988). Kiþilerin %80'i yaþamlarý boyunca en az bir kez bel aðrýsý geçirir. Hastalarýn %5-10'u üç aydan uzun sü-rerek kronikleþmektedir ve en önemli tedavi güçlükleri bu gruptaki hastalarda oluþmaktadýr (Yýldýz 2000). Bel aðrýsý, malign kaynaklý olmayan ve yeti yitimine yol açan aðrýlar içinde en sýk olanýdýr ve çalýþma süresinde azalma, ekonomik kayýp, týbbi bakým ihti-yacýna neden olarak ve psikolojik strese yol açarak hastalarýn ailelerini ve çevresini etkiler (Simon 2000, Waddell ve ark. 1986).

Boyun aðrýlarý günümüzde kronik aðrý sýralamasýnda, bel aðrýlarýndan sonra ikinci sýrayý oluþturur. Genel nüfusta her üç kiþiden biri hayatlarýnýn bir döneminde çeþitli nedenlere baðlý olarak geliþen boyun aðrýlarýn-dan þikayetçi olmaktadýrlar (Taþ 2000). Pek çok çalýþ-ma stres ya da anksiyete ile boyun ya da sýrt aðrýsý arasýnda iliþki göstermiþtir (Leino ve Magni 1993, Burton ve ark. 1995, Gatchel ve ark. 1995, Croft ve ark. 1996). Estlander ve arkadaþlarý (1998) ise sadece çok zayýf bir iliþki olduðunu bulmuþlardýr.

Yaþam kalitesi, "kiþinin kendi durumunu kültürü ve deðerler sistemi içinde algýlayýþ biçimi" olarak taným-lanmýþtýr. Kiþinin yaþadýðý yeri, amaçlarýný, beklenti-lerini, standartlarýný ve ilgilerini kapsar. Yaþam kalite-si kavramý içinde fiziksel saðlýk, ruh saðlýðý, baðýmsýz-lýk düzeyi, sosyal iliþkiler, çevre etkenleri ve kiþisel inançlar öznellik temelinde yer alýr (Fidaner ve ark. 1999). Hastalýklarýn ve tedavilerin hastanýn yaþam kalitesi üzerine etkileri giderek artan bir ilgi konusudur.

Bu çalýþmada bel ve boyun aðrýsý olan hastalarýn yaþam kalitelerini belirlemek ve anksiyete ve depres-yon düzeylerini tespit ederek, yaþam kalitesi ile iliþ-kisini saptamak amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM Denekler

Çalýþmaya, FTR polikliniðine baþvuran bel aðrýsý veya boyun aðrýsý olan ve organik patoloji saptanan hasta-lar alýndý. Kontrol grubu saðlýklý gönüllülerden oluþ-turuldu. Çalýþmaya alýnan denekler en az ilkokul mezunuydular. Herhangi bir psikiyatrik taný ile tedavi gören ve bilinen baþka organik hastalýðý bulunan kiþiler çalýþma dýþý býrakýldý. Her hastaya çalýþmanýn amacý açýklandý ve onaylarý alýndý.

Gereçler

Hastalara ve kontrol grubuna, araþtýrmacýlar tarafýn-dan oluþturulan sosyodemografik bilgi formu, Kýsa Form-36 (SF-36), Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeði (HAD) uygulanmýþtýr. Ayrýca hastalara aðrý þid-detini belirlemek için Görsel Analog Skala (GAS) uygu-lanmýþtýr.

Kýsa Form-36 (SF-36), jenerik ölçüt özelliðine sahip ve geniþ açýlý ölçüm saðlayan, Rand Corporation tarafýn-dan 1992 yýlýnda geliþtirilmiþ ve kullanýma sunulmuþ bir yaþam kalitesi ölçeðidir (Ware ve Sherbourne 1992). Koçyiðit ve arkadaþlarý (1999) tarafýndan Türkçe’ye çevrilmiþ, geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr. SF-36'nýn özelliklerinin baþýnda bir kendi-ni deðerlendirme ölçeði olmasý gelmektedir. Ölçek 36 maddeden oluþmaktadýr ve bunlar 8 boyutun ölçümünü saðlamaktadýr: fiziksel fonksiyon (10 madde), sosyal fonksiyon (2 madde), fiziksel sorun-lara baðlý rol kýsýtlýlýklarý (4 madde), emosyonel sorunlara baðlý rol kýsýtlýlýklarý (3 madde), mental saðlýk (5 madde), enerji/vitalite (4 madde), aðrý (2 madde), saðlýðýn genel algýlanmasý (5 madde). Ayrýca son 12 ayda saðlýktaki deðiþim algýsýný içeren bir madde de bulunmaktadýr ve bu þu an için ölçümde kullanýlmamaktadýr. Adý geçen madde dýþýnda ölçek son 4 haftayý göz önüne alarak deðerlendirmektedir. Alt ölçekler saðlýðý 0 ile 100 arasýnda deðerlendirmek-tedir ve 0 kötü saðlýk durumunu gösterirken, 100 iyi saðlýk durumuna iþaret etmektedir (Aydemir 1999). SF-36, uluslararasý olarak en yaygýn kullanýlan, iþlevsel saðlýk durumu ölçeklerinden biridir ve kronik bel aðrýlarýný da içeren pek çok farklý kronik durumu olan hastalarýn ayrý saðlýk profillerini oluþturabilmek için geçerlik ve güvenirliði gösterilmiþtir (Stewart ve ark. 1989, Grevitt ve ark. 1997, Bronfort ve Bouter 1999).

(3)

anksiyete ve depresyon yönünden riski belirlemek, düzeyini ve þiddet deðiþimini ölçmek amacýyla uygu-lanan kendini deðerlendirme ölçeðidir. Toplam 14 soru içermekte ve bunlarýn yedisi anksiyeteyi ve diðer yedisi depresyonu ölçmektedir (Zigmond ve Snaith 1983). Aydemir ve arkadaþlarýnýn (1997) yaptýklarý geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý sonucunda anksiyete altölçeði için kesme puaný 10/11, depresyon altölçeði için ise 7/8 bulunmuþtur. Buna göre bu puanlarýn üzerinde alanlar risk altýnda olarak deðerlendirilir. Görsel Analog Skala (GAS):Price ve arkadaþlarý (1983) tarafýndan geliþtirilen ölçek, hastada aðrýnýn þiddetini ölçmektedir. Geçerlik ve güvenirliði yapýlan bu ölçek 10 cm uzunluðunda olup, vertikal veya horizontal hat üzerinde iki ucu farklý olarak isimlendirilmiþtir (0=aðrý yok, 10=en þiddetli aðrý). Hastadan, bu hat üzerinde kendisinin hissettiði aðrý þiddetine karþýlýk gelen bir noktayý iþaretlemesi istenir. Ýþaret konulan nokta ile, hattýn en düþük ucu (0=aðrý yok) arasýn-daki mesafe santimetre olarak ölçülmekte ve bulunan sayýsal deðer hastanýn aðrý þiddetini göstermektedir. Veriler ki-kare testi, çok deðiþkenli varyans analizi ve t testi ile SPSS for windows paket programý kul-lanýlarak deðerlendirildi.

BULGULAR

Gruplarýn sosyodemografik özellikleri Tablo 1'de ve-rilmiþtir. Yaþ ortalamalarý ve cinsiyet açýsýndan grup-lar arasýnda fark saptanmazken, eðitim düzeyleri açýsýndan gruplar arasýnda istatistiksel olarak anlam-lý fark saptanmýþtýr. Bu fark, kontrol grubunda üniver-site mezunu olan vakalarýn sayýsýnýn ilköðretim

mezunu olanlardan anlamlý olarak fazla olmasýndan kaynaklanmaktaydý (Tablo 1).

Aðrý süresi, bel aðrýsý grubunda 8±6 yýl, boyun aðrýsý grubunda ise 4±4 yýl þeklindeydi. Bel aðrýsý grubun-da aðrý süresi boyun aðrýsý grubuna göre anlamlý olarak uzundu (t=3.021, df=88, p=0.003).

GAS'a göre bel aðrýsý ve boyun aðrýsý gruplarý arasýn-da aðrý þiddeti açýsýnarasýn-dan fark yoktu (t=-0.101, df=88, p=0.92). Ancak gruplar bütün olarak deðer-lendirildiðinde, kadýn hastalarýn aðrý þiddeti (6.5), erkek hastalardan (5.5) anlamlý olarak yüksekti (t=2.508, df=88, p=0.014).

SF-36 puanlarýnýn deðerlendirilmesi:

Bütün gruplar birlikte deðerlendirildiðinde, eðitim düzeyi düþtükçe fiziksel rol kýsýtlýlýðý ve genel saðlýk puanlarý da anlamlý olarak azalmaktaydý.

Gruplarýn, SF-36'daki altölçek (fiziksel fonksiyon, fiziksel sorunlara baðlý rol kýsýtlýlýklarý, aðrý, saðlýðýn genel algýlanmasý, enerji/vitalite, sosyal fonksiyon, emosyonel sorunlara baðlý rol kýsýtlýlýklarý ve mental saðlýk) puanlarýnýn deðerlendirilmesi Tablo 2'de ve-rilmiþtir.

Cinsiyet, aðrý bölgesi ve yaþ, SF-36 skorlarý üzerinde etkili faktörlerdir. Kadýnlarda yaþam kalitesi skorlarý erkeklerden anlamlý derecede daha düþüktür (F=2.445, p=0.016). Ayrýca, bel aðrýsý olanlarda boyun aðrýsý olanlara göre bu skorlar daha düþüktür (F=5.219, p=0.0001). Yaþýn artmasýyla vitalite ve mental saðlýk puanlarý artmaktadýr (r=0.156, p=0.048; r=0.24, p=0.002).

Tablo 1. Gruplarýn sosyodemografik özellikleri

Bel aðrýsý Boyun aðrýsý Kontrol p

(n=50) (n=40) (n=71) p=0.343 Yaþ ortalamasý 44±9 44±9 41±11 df=2 F=1.076 Cinsiyet Kadýn 36 35 53 χ2=3.420 Erkek 14 5 18 df=2 p=0.181 Eðitim Ýlköðretim 20 19 15 χ2=13.333 Lise 18 9 21 df=4 Üniversite 12 12 35 p=0.01

(4)

HAD puanlarýnýn deðerlendirilmesi:

HAD-anksiyete ve HAD depresyon skorlarýnda gruplar arasýnda fark yoktu (Tablo 2).

HAD-anksiyete skorlarý üzerinde cinsiyet ve yaþ etkili faktörlerdir. Kadýnlarda anksiyete skoru daha yüksek bulunmuþtur (t=2.33, df=159, p=0.021). Yaþ art-týkça anksiyete puaný azalmaktadýr (r=-0.203, p=0.01). Eðitim düzeyi ise etkili deðildir.

HAD-depresyon skorlarý üzerinde eðitim düzeyi ve yaþ etkili bulunmuþtur. Eðitim düzeyi ilkokul olanlarýn depresyon puaný üniversite mezunu olanlardan daha yüksek bulunmuþtur (F=3.346, p=0.038). Yaþ arttýk-ça depresyon puaný azalmaktadýr (r=-0.23, p=0.003). HAD-anksiyete skorlarý eþik üstü olan olgularýn oraný bel aðrýsý grubunda %38, boyun aðrýsý grubunda %40 ve kontrol grubunda %19.4 olarak tespit edildi. Eþik üstü olan hastalarýn oraný hasta gruplarýnda kontrol grubuna göre anlamlý olarak yüksekti (χ2=4.054,

df=1, p=0.044). HAD-depresyon skorlarý açýsýndan böyle bir farklýlýk saptanmadý.

HAD-anksiyete ve HAD-depresyon skorlarý eþik üstün-de olan hastalarýn SF-36 skorlarý, eþik altýnda olan hastalarýnkine göre anlamlý olarak düþüktü (Þekil 1, 2).

TARTIÞMA

Aðrý, kiþiyi rahatsýz eden hoþ olmayan bir duyum olmasý yaný sýra, tedavi ile ilgili süreçler nedeniyle de yaþam kalitesini bozabilir. Kiþiler aðrýya farklý tepkiler

verirler, aðrýya dayanýklýlýklarý, aðrýyý kabul-lenebilmeleri farklýdýr ve bütün bunlarýn yaþam kalitelerine yansýdýðý kabul edilebilir (Fidaner ve ark. 1999). Bel ve boyun aðrýsý olan hastalarýn hem aðrý hem de fiziksel kýsýtlýlýklar nedeniyle yaþam kaliteleri etkilenmektedir. Lyons ve arkadaþlarý (1994) sýrt aðrýsý olan hastalarda SF-36'da sekiz alt ölçekten her birinde istatistiksel olarak anlamlý derecede düþüklük saptamýþlardýr. Bizim çalýþmamýzda ise bel ve boyun aðrýsý olan hastalarýn normal kontrollere göre fiziksel iþlevlerinin daha kötü olduðu, iþte ya da diðer etkin-liklerde daha fazla sorun yaþadýklarý saptanmýþtýr. Bel aðrýsý olan hastalarda fiziksel iþlev kýsýtlýlýðýnýn boyun aðrýsý olanlara göre daha fazla olduðunu tespit ettik. Ayrýca iþte ya da diðer etkinliklerinde daha fazla miktarda sorun ve kýsýtlýlýk yaþadýklarýný saptadýk. Boyun aðrýsý olan hastalarýn iþ ya da diðer etkinlik-lerde sorun yaþama düzeyleri normal kontroletkinlik-lerden farklý deðildi. Bu bulgudan yola çýkarak bel aðrýsý olan hastalarýn ele alýnmasýnda fiziksel kýsýtlýlýklarýnýn ve iþ ile ilgili zorluklarýnýn göz önünde bulundurulmasý uygun olacaktýr.

Bel ve boyun aðrýsý olan hastalarýn depresyon düzey-leri kontrollerden farklý bulunmadý, bununla birlikte eþik üstü anksiyete düzeylerine sahip olanlarýn oraný, kontrol grubundan anlamlý þekilde yüksekti. Boyun ya da bel aðrýsý ile stres ve anksiyete arasýnda iliþki göstermiþ olan pek çok çalýþma bulunmaktadýr (Leino ve Magni 1993, Burton ve ark. 1995, Gatchel ve ark. 1995, Croft ve ark. 1996). Estlander ve arkadaþlarý

Tablo 2. Gruplarýn ölçek puanlarýnýn karþýlaþtýrýlmasý

Bel aðrýsý Boyun aðrýsý Kontrol

(n=50) (n=40) (n=71)

SF-36

Fiziksel fonksiyon 51.5±18.4a,b 64.4±22.6 76.9±19.9

Fiziksel rol kýsýtlýlýðý 27±34.2b 34.7±36.6 58.9±39.9 Aðrý 38.7±15.6b 38.6±17.9c 64±24.3 Genel saðlýk 40.5±21.6b 44.5±19.7c 57.3±20.5 Vitalite 44.6±16.3 45.4±19.3 53.4±20.3 Sosyal fonksiyon 59.5±25.1 62.8±23.1 68±22 Emosyonel rol kýsýtlýlýðý 44.8±41.1 44.1±42.3 47.4±37.7 Mental saðlýk 51.1±20.7 55.2±19.2 58.3±19.5 HAD Depresyon 7.6±4.2 7.4±4.1 6.7±3.9 Anksiyete 9.1±4.4 9.8±4.7 8.2±4

(5)

(1998) ise sadece çok zayýf bir iliþki olduðunu bul-muþlardýr. Psikolojik zorlanmanýn bel ve boyun aðrýsýnda hem sebep hem de sonuç olabileceði bildirilmektedir (Andersen ve ark. 2002). Çalýþmamýz, bu þekilde bir yoruma ulaþmak için gereken desene sahip deðildir. Olgularýn yapýlandýrýlmýþ psikiyatrik görüþme ile deðerlendirilmemiþ olmasý çalýþmamýzýn önemli bir kýsýtlýlýðýdýr. Çalýþmamýzýn bir baþka kýsýtlýlýðý ise hasta grubu ile kontrol grubu arasýnda eðitim düzeyi açýsýndan anlamlý farklýlýk olmasýdýr.

Bununla birlikte, örneklemimizde eðitim düzeyinin SF-36 ve HAD-anksiyete ölçek puanlarý üzerinde etkili olmadýðý bulunmuþtur.

Çalýþmamýzda saðlýðýnýn kötü olduðu ve giderek kötüye gideceði düþüncesi her iki grupta da normal kontrollerden fazlaydý. Olumsuz kognisyonlara sahip olma aðrýnýn ortaya çýkýþýný etkileyebildiði (Cox 1999) gibi aðrý algýsý, aðrý þiddeti ve yaþam kalitesi üzerinde rol oynamaktadýr (Estlander ve ark. 1998, Endler ve ark. 2003). Olumlu ve etkin kognisyonlarýn

geliþti-0 10 20 30 40 50 60 70 80 fiziksel fonksiyon* Fiziksel rol kýsýtlýlýðý*

Aðrý* genel saðlýk* Vitalite* Sosyal fonksiyon* Emosyonel rol kýsýtlýlýðý* Mental saðlýk* S F -36 s k o rl a rý

Kesme puanýnýn altýnda (n=55) Kesme puanýnýn üstünde (n=35)

0 10 20 30 40 50 60 70 fiziksel fonksiyon* Fiziksel rol kýsýtlýlýðý* Aðrý* genel saðlýk* Vitalite* Sosyal fonksiyon** Emosyonel rol kýsýtlýlýðý* Mental saðlýk* S F -36 s k or la rý

Kesme puanýnýn altýnda (n=50)

Kesme puanýnýn üstünde (n=40)

Þekil 1. HAD-D kesme puanýna göre SF-36 skorlarýnýn deðerlendirilmesi. *p<0.001, **p<0.05.

Kesme puanýnýn altýnda (n=50) Kesme puanýnýn üstünde (n=40)

SF -36 skorlarý 70 60 50 40 30 20 10 0 Fiziksel

fonksiyon* fonksiyon**Sosyal Emosyonelrol Mentalsaðlýk* kýsýtlýlýðý* Fiziksel rol

kýsýtlýlýðý* Aðrý* saðlýk*Genel Vitalite*

Þekil 2. HAD-A kesme puanýna göre SF-36 skorlarýnýn deðerlendirilmesi. *p<0.0001.

SF -36 skorlarý 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Mental saðlýk* Vitalite* Aðrý* Fiziksel rol kýsýtlýlýðý* Fiziksel fonksiyon* Genel

saðlýk* fonksiyon**Sosyal Emosyonelrol kýsýtlýlýðý*

Kesme puanýnýn altýnda (n=55) Kesme puanýnýn üstünde (n=35)

(6)

rilmesi ve uygun baþa çýkma yollarýnýn kullanýlmaya baþlanmasý ile kronik aðrýdan yakýnan hastalarda, aðrýnýn seyri ve hastanýn yaþam kalitesi iyileþmekte-dir (Estlander ve ark. 1998, Endler ve ark. 2003). Çalýþmamýzda eðitimi düþük olanlarda fiziksel rol kýsýtlýlýðý artmakta ve genel saðlýk durumu anlamlý derecede kötüleþmekteydi. Bu bulgu, düþük temel eðitime sahip olan kadýnlarda daha fazla bel aðrýsý geliþtiðini bildiren çalýþmalarla uyumludur (Viikari-Juntura ve ark. 2001).

Sonuç olarak, bel ve boyun aðrýsý olan hastalarýn nor-mal kontrollere göre fiziksel iþlevlerinin daha kötü olduðu, iþte ya da diðer etkinliklerde daha fazla sorun

yaþadýklarý saptanmýþtýr. Bel ve boyun aðrýsý olan hastalar arasýnda HAD-anksiyete skorlarý eþik üstünde olanlarýn oraný kontrollerden yüksek bulun-muþtur. HAD-depresyon skorlarý açýsýndan böyle bir farklýlýk saptanmamýþtýr. Yaný sýra anksiyete ve depresyon düzeylerinin yüksek olmasýnýn bel ve boyun aðrýlý hastalarýn yaþam kalitelerini her alanda belirgin ölçüde etkilediði bulunmuþtur. Diðer týbbi hastalýðý bulunan hastalarda da depresyon düzey-lerinin yüksek olmasýnýn yaþam kalitesini her alanda bozduðu tespit edilmiþtir (Gülseren ve ark. 2001). Hastalarýn yaþam kalitelerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve bunlarla baþa çýkma yollarýnýn geliþti-rilmesi önemlidir.

KAYNAKLAR

Andersen JH, Kaergaard A, Frost P ve ark. (2002) Physical, psychosocial, and individual risk factors for neck/shoulder pain with pressure tenderness in the muscles among workers performing monotonous, repetitive work. Spine, 27:660-667. Aydemir Ö (1999) Konsültasyon-liyezon psikiyatrisinde yaþam kalitesi ölçümü: kýsa Form-36 (SF-36). 3P Dergisi, 7(Ek 2):14-22.

Aydemir Ö, Güvenir T, Küey L ve ark. (1997) Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeði Türkçe formunun geçerlilik ve güvenilirliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 8:280-287.

Bronfort G, Bouter LM (1999) Responsiveness of general helath status in chronic low back pain: a comparison of the COOP charts and SF-36. Pain, 83:201-209.

Burton AK, Tillotson KM, Main CJ ve ark. (1995) Psychosocial predictors of outcome in acute and subchronic low back troble. Spine, 20:722-728.

Cox JM (1999) Psychological perspectives in treating low back pain. 6. Baský, Baltimore, USA, Williams & Wilkins s.679-688. Croft PR, Papgeorgiou AC, Ferry S ve ark. (1996) Psychological distress and low back pain: evidence from a prospective study in the general population. Spine, 20:2731-2737.

Endler NS, Corace KM, Summerfeldt LJ ve ark. (2003) Coping with chronic pain. Personality and individual differences, 34:323-346.

Estlander AM, Takala EP, Viikari-Juntura E (1998) Do psycho-logical factors predict changes in musculoskeletal pain: a prospective, two-year follow-up study of a working popula-tion. J Occup Environ Med, 40:445-453.

Fidaner H, Elbi H, Fidaner C ve ark. (1999) Yaþam kalitesinin ölçülmesi, WHOQOL-100 ve WHOQOL- BREF. 3P Dergisi, 7(Ek 2):5-13.

Gatchel RJ, Polatin PB, Kinney RK (1995) Predicting outcome of chronic back pain using clinical predictors of psychopathol-ogy: A prospective analysys. Health Psychol,14:415-420. Grevitt M, Khazim R, Mulholland R ve ark. (1997) The short

form- 36 helath survey questionnaire in spine surgery. J Bone Joint Surg Br, 79:48-52.

Gülseren L, Hekimsoy Z, Gülseren Þ ve ark. (2001) Diabetes mellituslu hastalarda depresyon anksiyete, yaþam kalitesi ve yetiyitimi. Türk Psikiyatri Dergisi, 12:89-98.

Koçyiðit H, Aydemir Ö, Ölmez N ve ark. (1999) SF-36'nýn Türkçe için güvenilirlik ve geçerliliði. Ege Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Dergisi.

Krishnan KRR, France RD, Davidson J (1988) Depression as a psychological disorder in chronic pain. Chronic Pain, RD France, KRR Krishnan (Ed), Washington DC, American Psychiatric Press, s.195-219.

Leino P, Magni G (1993) Depressive and distress symptoms as predicts of low-back pain, neck-shoulder pain, nd other mus-culoskeletal morbidity: a 10-year follow-up of metal industry employees. Pain, 53:89-94.

Lyons RA, Lo SV, Littlepage BNC (1994) Comparative health status of patients with 11 common illnesses in Wales. J Epidemiol Community Health, 48:388-390.

Özkan S (1995) Aðrýlý hastaya psikiyatrik yaklaþým. Psycho Med, 1:49-54.

Price DD, McGrath PA, Rafii A ve ark. (1983) The validation of visual analogue scales as ratio scale measures for chronic and experimental pain. Pain, 17:45-56.

Rudy TE, Kerns RD, Turk DC (1988) Chronic pain and depres-sion: toward a cognitive-behavioral mediation model. Pain, 35:129-140.

Simon EP (2000) The COPE Program: Treatment efficacy and medical utilization outcome of a chronic pain management program at a major military hospital. Military Medicine, 165:954-956.

Stewart AL, Greenfield S, Hays RD ve ark. (1989) Functional status and well-being of patients with chronic conditions. Results from the Medical Outcomes Study. J Am Med Assoc, 262:907-913.

(7)

Taþ N (2000) Boyun aðrýsý. Fiziksel Týp ve Rehabilitasyon, M Beyazova, YG Kutsal (Ed), Ankara, Güneþ Kitabevi, s.1426-1436.

Viikari-Juntura E, Martikainen R, Luukkonen R ve ark. (2001) Longitudinal study on work related and individual risk factors affecting radiating neck pain. Occup Environ Med, 58:345-352.

Waddell G, Morris EW, Di Paola MP ve ark. (1986) A concept of illness tested as an improved basis for surgical decisions in low-back disorders. Spine, 11:712-719.

Ware JE, Sherbourne CD (1992) The MOS 36-item Short-Form Health Survey (SF-36). I. Conceptual framework and item selection. Med Care, 30:473-483.

Yýldýz EÖ (2000) Bel aðrýsý. Fiziksel Týp ve Rehabilitasyon, M Beyazova, YG Kutsal (Ed), Ankara, Güneþ Kitabevi, s.1465-1483.

Zigmond AS, Snaith PR (1983) The hospital anxiety and depression scale. Acta Psychiatr Scand, 67:361-370.

39. Ulusal Psikiyatri Kongresi

14-19 Ekim 2003

WOW Kremlin Palace - Antalya

Kongre Sekreterliði:

Dr. Ümit TURAL

Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ÝZMÝT

Tel: 0262 233 59 81/1708 Faks: 0262 233 54 61

e-mail: turalu@hotmail.com, turalu@kou.edu.tr www.psikiyatri2003.com

KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ TIP FAKÜLTESÝ PSÝKÝYATRÝ ANABÝLÝM DALI &

TÜRKÝYE PSÝKÝYATRÝ DERNEÐÝ

Referanslar

Benzer Belgeler

manya’nın Solingen kentinde, ressam Gül Derman’ın serigrafi (ipek baskı) ve litografi (taş bas­ kısı) tekniğiyle çoğalttığı özgün baskıları

Anksiyetenin eþlik ettiði depresyonun tedavisinde baþvurulacak stratejiler depresyonu olan hastalarýn tedavisine oldukça benzer, ancak antidep- resan ilaçlar yalnýzca depresyonu

yüksekliğini, tablonun dışında verilen sayılar ise o yönden bakıldığında daha yüksek apartmanların arkasında kalmayıp görülebilen apartman sayısını

MATEMATİK AB C İlkokul derslerim kanalıma abone olmayı unutmayın.

Genel tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluklarının yanı sıra, panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozuk- luğu, özgül fobi ve travma sonrası

lışm am ızda DEHB tanısı konulan olguların çoğu erkekti (erk ek /k ız oranı 3.6/1) ve kızlarda DEHB-dikkatsizliğin önde geldiği tip daha sık olarak

Our study is a prospective and comparative evaluation of the quality of life, anxiety and depression status of RAS patients in Turkey by using DLQI and HADs.. There are many

There was a statistically significant difference when compared between two genders according to the severity of HAD-anxiety score, and anxiety scores were higher in