• Sonuç bulunamadı

AYT COĞRAFYA KONU ANLATIMLI KİTAP

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "AYT COĞRAFYA KONU ANLATIMLI KİTAP"

Copied!
100
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)Ünite 1. EKOSİSTEM VE MADDE DÖNGÜLERİ A. BİYOÇEŞİTLİLİK Biyoçeşitlilik: Bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bütündür. Yapılan araştırmalar, canlıların toprak yüzeyinden yaklaşık 10 m derinliğe ve 120 m yüksekliğe kadar yaşayabildiklerini göstermiştir. Daha yükseklerde geçici olarak yaşayan kuş, bakteri, virüs vb. canlılara rastlanabilir. Deniz ve göllerde de canlıların büyük bir kısmı yüzeye yakın tabakada yaşamaktadır. Derin denizlerde ise canlılar çoğunlukla 200 m derinliğe kadar olan kısımda yaşamaktadır. Ekoloji: Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan etkileşimini inceleyen bilim dalıdır. Biyosfer: Canlıların yaşamasına uygun, okyanus derinliklerinden başlayıp yeryüzünden 10.000 kilometre yüksekliğe kadar olan atmosfer tabakası biyosferi oluşturur.. Coğrafya Öğretmeni Murat Bey, öğrencileri Meltem, Ahmet ve Zehra’ya birer araştırma konusu vermiş, bu konularla ilgili hazırladıkları ödevleri bir sonraki derste arkadaşlarına sunmalarını istemiştir. Murat Bey araştırma ödevi olarak; Meltem’e, bir türün bireylerinin yaşamsal faaliyetlerini en iyi şekilde devam ettirebildiği ve türün arandığında en kolay bulunabildiği yaşam yeri konusunu, Ahmet’e, belirli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle daima etkileşim içinde olan canlılarla bunların herhangi bir şekilde cansız çevreyle ilişkilerinin meydana getirdiği yapı konusunu, Zehra’ya, belirli bitki ve hayvan türlerinin bölgesel düzeyde oluşturdukları ve kendine özgü özellikleri olan büyük topluluklar konusunu vermiştir. Buna göre öğrencilerin araştıracakları konular aşağıdaki kavramlardan hangileri ile doğru olarak ilişkilendirilir?. A) Ekosistem: Belli bir bölgede yaşayan ve birbiriyle sürekli etkileşim içinde bulunan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bütündür. Yeryüzünde değişik özelliklere sahip pek çok ekosistem tipine rastlanır. Örneğin; Çukurova, Sultan Sazlığı, Van Gölü birer ekosistemdir. Biyom: Yeryüzündeki benzer bitki ve hayvan topluluklarını barındıran bölgelerdir. Biyomlarda birden fazla canlı türü bulunur. Biyomlar ekosistemin en büyük birimidir. Habitat: Aynı tür canlıların oluşturduğu topluluktaki bireylerin, biyosferdeki kendi yapılarına uygun yaşam alanlarıdır. Niş: Habitatların içinde kendisine özgü fiziksel şartları olan canlı ve cansız öğelerden oluşan en küçük ekolojik birimdir.. B). Meltem. Ahmet. Habitat. Ekosistem. Biyom. Besin zinciri Biyolojik çeşitlilik. Biyolojik çeşitlilik Besin zinciri. Biyom. C) Popülasyon D). Habitat. E). Besin zinciri. Zehra. a. İklim Bitkilerin gelişmesi ve büyümesi için belirli bir sıcaklığa ihtiyaç vardır. Bu nedenle sıcaklık, bitki çeşitliliği ve bunların yayılış alanları üzerinde etkilidir. Birçok bitki türü için sınırlayıcı en alt ve en üst sıcaklık –40°C ile +40°C arasındadır. Bitkiler farklı sıcaklık isteklerine bağlı olarak Ekvator’dan kutuplara doğru sıralanmıştır. Su, bitkiler için hayati önem taşır. Bitkiler ihtiyaç duydukları suyu, yağışla havadan ve toprağın neminden elde eder. Bitkilerin çoğunun bünyesinde bulunması gereken su miktarı belli bir oranın altına düştüğünde, bitkiler yaşamsal fonksiyonlarını kaybeder. Bu nedenle yeryüzünün kurak ve yarı kurak sahalarında bitki örtüsünün cılız olduğu görülür. Bitkilerin yeryüzüne dağılışı, hayvanların dağılışını doğrudan etkiler. Her iklim kuşağında bulunan bitki örtüsü, kendine özgü hayvan topluluklarını bünyesinde barındırır. Genel olarak sıcak iklimlerin etkili olduğu alanlardaki hayvan türleri, soğuk iklim bölgelerine göre daha fazladır. Örneğin, Kanada’da 15 memeli hayvan türü varken bu sayı Orta Amerika’da 150’ye ulaşır.. Ekosistem Popülasyon Biyom. Biyolojik çeşitlilik. ÇÖZÜM Murat Bey’in Meltem’e verdiği ödev konusu habitat, Ahmet’e verdiği ödev konusu ekosistem, Zehra’ya verdiği ödev konusu ise biyom olarak tanımlanır. Yanıt A. I. CANLILARIN DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER. Bitki ve hayvan türleri yaşamlarını devam ettirebilmek için bulundukları ortamın iklim koşullarına uyum sağlamak (adaptasyon) zorundadır. Dünyanın farklı yerlerinde adaptasyonun nasıl gerçekleştiğini örneklerle inceleyelim: 50 m’den yüksek ışık isteği. Biyolojik Çeşitliliği Etkileyen Faktörler. fazla katmanı. Doğal. Biyolojik. 30 - 40 m’lik ağaç ve sarma-. faktörler. faktörler. İklim Yer şekilleri Toprak. Coğrafya. 1. Doğal Faktörler. ÖRN E K 0 1. İnsan Hayvanlar Bitlkiler. Paleocoğrafya Kıtaların kayması İklim değişiklikleri. şıkların oluturduğu katman Daha az ışık alan, küçük ve genç ağaçların katmanı Ot, ağaç köklerine dökülmüş yaprak katmanı. 7.

(2) Ünite 1. Tropikal yağmur ormanları uzun boylu, geniş yapraklı ve sık ağaçlardan meydana gelir. Burada yaprakları daima yeşil kalan türler yaygındır. Yağmur ormanlarının varlığı, sürekli yağış ve yüksek sıcaklıkla ilgilidir. Yağmur ormanlarının kendine has özellikleri, buralarda farklı canlı türlerinin yaşamasına olanak sağlayan katmanları da oluşturmuştur. Çöller, sıcak çöl ve soğuk çöl olmak üzere iki çeşittir. Sıcaklık, ışık ve yağış miktarının bitki ve hayvan yaşamındaki sınırlayıcı özelliği çöllerde belirgin biçimde görülür. Çöller, iklim koşulları nedeniyle fauna ve flora bakımından fakir ortamlardır. Sıcak çöllerde suyun azlığı, bitkiler ve hayvanlar için en önemli sorundur. Bu nedenle çöl bitkilerinin bir kısmı suyu bulduğu zaman onu en yüksek düzeyde kullanarak kısa sürede filizlenir, meyve verir ve tohum saçar. Bazı çöl bitkilerinin toprağın üstündeki bölümleri çok küçüktür. Bunun nedeni su kaybını en aza indirmektir. Bunların toprak altında uzun kökleri vardır. Bazıları ise güneş ışığının etkisini en aza indirecek kadar ince ve uzundur. Örneğin, Saguara kaktüsü 15 m yüksekliğe ulaşır. Kaktüs gibi bitkiler suyu gövdelerinde depolar. Dikenler, nem kaybını azaltır. Soğuk çöller buzlarla kaplı olduğu için yağış alan kıyı kesimleri dışındaki yerlerde yaşam pek mümkün değildir. Burada yaşayan penguen, fok, kutup tilkisi, beyaz ayı ve kuş gibi hayvanlar besinlerini genellikle denizden sağlar. Kutuplarda yaşayan hayvanlar, düşük sıcaklıklar ve besin yetersizliği gibi şartlara uyum sağlamak zorundadır. Örneğin kutup ayıları, soğuktan korunmak için buzun içinde kazdıkları yuvalarda kışı uyuyarak geçirir.. b. Yer Şekilleri Yeryüzündeki önemli dağ sıralarının birbirine yakın bölgeler arasında meydana getirdiği iklim farklılığı, canlı yaşamında çeşitlilikler sağlamıştır. Dağların denize bakan yamaçlarında ılıman iklim şartlarına bağlı olarak tür çeşitliliği fazla iken iç kesimlerde azdır. Örneğin Toroslar ve Kuzey Anadolu sıradağlarının kuzey ve güney kesimleri, farklı bitki türlerinin yayıldığı önemli jeomorfolojik birimlerdir. Kara ve denizlerin dağılımı, canlıların yeryüzüne yayılışını etkiler. Denizler, karalarda yaşayan canlılar için; karalar ise denizlerde yaşayan canlılar için yayılmaya engeldir. Doğal olan ya da doğal olmayan etkenler sonucunda meydana gelen bazı değişimler, kara ve denizler arasında canlı türlerinin geçişine imkân sağlayabilir. Örneğin, Akdeniz’i Kızılde8. Biyoçeşitlilik niz’e bağlayan Süveyş Kanalı açıldıktan sonra Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu arasında hayvan türü geçişleri olmuştur.. c. Toprak Canlıların yaşam alanlarını belirleyen önemli bir faktördür. Bitki ve hayvanlar yaşamak için toprağa ihtiyaç duyar. Toprağın fiziksel yapısı, kimyasal özellikleri, nem, sıcaklık ve topraktaki canlı organizmalar, bitki ve hayvanların yaşam alanı seçiminde etkili olur. Örneğin salyangozlar, kireçli toprakların olduğu alanlarda yoğunluk gösterirken, volkanik toprakların bulunduğu yerde salyangozların sayıları azalır.. 2. Biyolojik Faktörler a. İnsan Biyolojik çeşitliliği tehdit eden insan kaynaklı birçok faktör vardır. İnsan, endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerle çevresini önemli ölçüde değiştirir. Bu değişiklikler de yeryüzündeki canlıların yaşam alanını etkiler. İçinde bulunduğumuz yüzyılda dünya nüfusunun hızla artması, sanayi ve teknolojideki gelişmeler ekosistemdeki tür kayıplarını oldukça artırmıştır. İnsanlar orman tahripleriyle, bitki ve hayvanların yaşam alanlarını değiştirerek (Örneğin Amerika’da yaşayan bitki ve hayvanların Avrupa ve Asya’ya getirilerek buralarda yayılış göstermesi) ve bahçeler, tarlalar oluşturarak doğada değişiklikler yapmaktadır.. ölçüde belirlemiştir. Yeryüzünün daha önce tek büyük kara parçası olan Pangea’dan bugünkü görünümünü alana kadar geçen zamanda kara ve denizlerin dağılışında büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Kıtaların yaklaşması ya da uzaklaşması, bitki ve hayvanların göç yollarının değişmesine, daha önce bir arada bulunmayan türlerin birbirleriyle karşılaşarak etkileşimlerine neden olmuştur.. b. İklim Değişiklikleri İklim değişiklikleri bazı türlerin yok olmasında, bazı türlerin çevreye uyum sağlamasında veya göç etmesinde önemli bir etkendir. İklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyesinde meydana gelen değişimler, kıyılarda yaşayan bazı türlerin kitlesel olarak yok olmasına neden olmuştur. Buzul çağlarında buzulların kapladığı alanlar genişlediği için kara hayvanlarının yeryüzünde yayılış alanı daralmıştır. Su seviyesindeki değişiklikler, okyanuslardaki habitatların ya tümüyle yok olmasına ya da azalmasına neden olmuştur. Bu değişimlerden en çok etkilenen yerler, canlı çeşitliliğinin bol olduğu mercan kayalıklarıdır. Kıtaları birbirine bağlayan geçitlerin sular altında kalması ve zaman zaman kara hâline geçmesi hayvanların göçlerini etkilemiştir. Örneğin, Buzul Devri’nde Bering Boğazı’nın kara hâline geçmesi Sibirya ile Kuzey Amerika arasında göçleri meydana getirmiştir. Bu durum, her iki kıtadaki hayvan türlerinin birbirine benzemesinde etkili olmuştur.. b. Hayvanlar Kelebekler ve arılar tozlaşmayı sağlayarak çeşitli bitki türlerinin yaşam alanlarını genişletirler. Ayrıca doğadaki bir hayvan türünün çoğalması o hayvanların yediği başka hayvan türlerinin azalmasına yol açar.. c. Bitkiler Birçok hayvan beslenip yaşamlarını sürdürebilmek için bitkileri yerler.. 3. Paleocoğrafya a. Kıtaların Kayması Kıtalarda ve iklimlerde meydana gelen değişiklikler, canlıların yeryüzüne dağılışını önemli. Ö R N EK 0 2 Bilimsel çalışmalar orta kuşaktaki biyoçeşitliliğin 100-135 bin yıl önce çok daha farklı olduğunu ortaya koymuştur. Yapılan polen analizi ve relikt bitki topluluklarının değerlendirilmesiyle o dönemde daha gür bir bitki örtüsünün bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre, sözü edilen farklılığın nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Deniz seviyesinde görülen değişimler B) Toprak oluşum hızının değişmesi C) Küresel iklimde görülen değişiklikler D) Epirojenik hareketlerin yavaşlaması E) Kıtaların konumlarının değişmesi Coğrafya.

(3) Ünite 1. Biyoçeşitlilik Biyom. ÇÖZÜM Biyoçeşitliliği etkileyen en önemli faktör iklimdir. 100-135 bin yıl öncesindeki biyoçeşitliliğin günümüzden farklı olmasının nedeni küresel iklimde görülen değişikliklerdir. Yanıt C. Tropikal yağmur ormanları. Bitki Örtüsü. Hayvanlar. Sürekli yeşil kalan, yayvan yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar, otsu ve kısa boylu bitkiler. sah, antilop Deve, yılan, kertenkele, örümcek, yarasa, yer. Su tutabilen bitkiler. sincabı, akbaba, karınca, çöl kurbağası, bazı bö-. (kaktüs), çalılıklar. cek ve kuş türleri. Savan. II. BİYOMLAR. Ilıman. Canlıların yeryüzüne dağılışı büyük oranda doğa koşullarına bağlıdır. Dünyanın her yerinde farklı doğa koşullarının hüküm sürmesi ve farklı ortam koşullarının bulunması nedeniyle birbirinden farklı ekosistemler gelişir.. yaprak. Sonbaharda yapraklarını döken ağaçlardan oluşan. döken. ormanlar, orman altı florası. çayırlar. Benzer iklim koşulları altında benzer bitki ve hayvan topluluklarını barındıran bölgelere “biyom” adı verilir. Her biyomun kendine özgü bitki ve hayvan türleri vardır.. İğne. Karasal biyomlar hâkim olan bitki örtüsüne göre, su biyomları ise suyun özelliklerine göre sınıflandırılır.. Tundra. kuşu, tilki, puma, kokarca, böcek ve kuş türleri Çakal, yabani koyun, keçi, tavşan, kurt, çalı. yapraklı. Tayga, boreal ormanları. kuşu, kartal, baykuş, su samuru, kar tavşanı, ku-. ormanlar. tup porsuğu, kuş ve böcekler Ağaçsız, kaya yosunları, likenler, otlar ve bazı küçük çalılar. Kutup tilkisi, ren geyiği, tilki, kar kuşları, misk öküzü, boz ayı, kutup ayısı, karibu, palyaço ördek, bazı kuş ve böcek türleri Balık türleri, midye, yengeç, balina,yunus,. biyomları. Yeryüzünde aynı iklim koşulları altında benzer bitki ve hayvan topluluklarının bulunduğu alanlara biyom veya büyük yaşam koşulları adı verilmektedir.. guru, fil, yırtıcı kuşlar, bufalo, yabani at Çakal, yabani koyun, keçi, tavşan, kurt, çalı. (maki). Deniz. Ö R NEK 0 3. karaca, geyik, köstebek, kurbağa, timsah, çakal,. Lama, bizon, antilop, zebra, zürafa, geyik, kan-. Çeşitli otlar (step, çayır, preri) Çalılık ve bodur ağaçlar. Çalılık. Kartal, ayı, sincap, fare, gelincik, samur, sansar, sürüngen, kuşlar, böcekler. ormanlar Ilıman. ar, leopar, kuş türleri, kelebek türleri, böcek türleri köpeği, bizon, firavun faresi, deve kuşu, tim-. yer yer ağaçlar, çalılar. Çöl. kertenkele, kurbağa, domuz, antilop, kaplan, jaguZebra, zürafa, babun, aslan, çita, Afrika vahşi. Yüksek boylu otlar,. Savan. Fil, şempanze, orangutan, yarasa, kartal, yılan,. Bitkisel planktonlar. deniz anası, ahtapot, deniz yıldızı, hayvansal plankton vb.. Tatlı su. Saz, kamış, nilüfer gibi bitkiler ve bitkisel plank- Balıklar, kurbağa, bazı böcek türleri, solucan-. biyomları. tonlar. lar, yumuşakçalar. Kutup biyomu Bitki örtüsü yok Dağ biyomu. Kutup ayısı, kutup tilkisi, penguen, fok. Dikey yönde değişen iğne yapraklı orman, bitki. Kartal, dağ keçisi, tibet öküzü (yak), kar tavşa-. örtüsünden yoksun alan. nı, yırtıcı hayvanlar. IV I. III. Tundra. II. V. Tayga. Ilıman İğne yapraklı ormanlar Ilıman yaprak döken ormanlar. Dikenli çalılar. Çayır. Çöl. Savan. Tropikal yağmur ormanları Savan. Dağlık bölge veya buzul. Buna göre, yukarıdaki haritada numaralandırılarak koyu renkle gösterilen alanlardan hangileri benzer biyomlardır? A) III ve IV. B) II ve IV. D) III ve V. C) I ve II. E) II ve III. ÇÖZÜM Kuzey Afrika’daki Büyük Sahra Çölü’nde yer alan III numaralı yer ile Avustralya’nın iç kısımlarındaki çöllerde yer alan V numaralı yerde aynı doğal koşullar görüldüğü için benzer bitki ve hayvan türleri görülür. Yanıt D. Coğrafya. 9.

(4) Ünite 1. III. BİYOÇEŞİTLİLİĞİ TEHDİT EDEN FAKTÖRLER 1. Aşırı avlanma: Aşırı avlanmayla birçok hayvan türü yok olma tehlikesiyle karşılaşmış, bazı türler yok olmuştur.. 2. Aşırı otlatma: Aşırı otlatma ile çayır ve meralardaki ot türleri yok olmakta, bu alanlarda yaşayan diğer canlılar da bundan olumsuz etkilenmektedir.. Ekosistemlerin İşleyişi ve Bezin Zinciri TS ÖĞRENCİLER İÇİN. ÖRN E K 0 4 İngiltere’de, John Worlidge adlı ziraatçı, tarımda “zararlı” olarak kabul edilen hayvanlara karşı aşağıdaki işlerin yapılmasını belirten bir takvimin de içinde bulunduğu “Tarımsal Sistem” adlı kitabını 1668’de yayımladı. Buna göre, tarımda yüksek verim elde etmek için – şubat ayında tüm kurbağalar ve yumurtaları yok edilmeli, – nisan ayında solucanlar toplanmalı, – haziran ayında karıncalar yok edilmeli,. 3. Ormanların tahribi: Yangınlar, tarla açma, kaçak kesimle yok edilen ormanlarda birçok bitki türü yok olduğu gibi ormanda yaşayan birçok canlı türünün yaşam alanı da yok olmaktadır.. 4. Makineli tarım: Makineleşmeyle birlikte işlenmemiş alanlar, özellikle çayır alanlarının, tarlaya dönüştürülmesiyle doğal yaşam alanları yok olmaktadır.. 5. Tarımda düzensiz ve aşırı zirai ilaç kullanımı: Birçok böcek ve mikroorganizma türünün yok olmasına neden olmaktadır.. 6. Sulak alanların kurutulması veya kirletilmesi: Sulak alanlar birçok kuş türünün, balık vb. su canlılarının yaşam alanıdır. Sulak alanların kurutulması ya da kirletilmesi hem su canlılarının hem de bunlarla beslenen kuş türlerinin zarar görmesine neden olur.. – temmuz ayında ise yaban arısı ve sinekler öldürülmelidir. Ekosistemlerin işleyişi ve birbirlerine olan etkileri göz önüne alındığında, İngiltere’de bu hatalı yöntemleri uygulamış olan dönemin çiftçilerinin, hangi tarımsal sorunla karşılaşmış olması beklenmez? A) Böceklerle beslenen kurbağaların yok edilmesi, değinilmeyen diğer tarım zararlılarının sayısını artırmış ve ürünlere büyük zarar vermiştir. B) Toprakta yaşayan karınca ve solucanların yok edilmesi, toprağın havalanmasını olumsuz etkilemiş ve verimi düşürmüştür. C) Yaban arısı ve sineklerin öldürülmesi, bitkilerin döllenmesini ve polenlerin taşınmasını olumsuz etkilemiştir ve tarımsal verim azalmıştır. D) Karınca ve solucanların yok edilmesi, sulamaya duyulan gereksinimi artırmış ve tarımsal üretim maliyetlerinin yükselmesine neden olmuştur. E) Kurbağaların yok edilmesi sonucunda, yaban arısı ve sineklerin sayısı artmış ve bu zararlılarla mücadele süresi uzamıştır.. B. EKOSİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ Canlılar hidrosfer, atmosfer ve litosfer ile sürekli etkileşim halindedir. Ekosistem, canlılar ve cansızlar ile bunların arasındaki ilişkilerden oluşmaktadır. Ekosistem; niteliği, yapısı ve içindeki değişik elemanların oynadıkları rollerin zaman içinde sürekli gelişim göstermesi açısından dinamik bir birimdir. Ekosistemler Canlı Öğeleri. Cansız Öğeler. Bitkiler, Hayvanlar, Mikroorganizmalar. Fiziksel Etmenler. Kimyasal Etmenler. Işık, Sıcaklık, Rüzgar, Yağış. Organik. İnorganik. Canlılar tarafından üretilen yağ, protein karbonhidrat ve vitamin. Su, Oksijen, Karbonhidrat. Dünya ekosistemini, diğer bir deyişle ekosferi, atmosfer, hidrosfer, litosfer ve biyosfer oluşturur. Ekosfer kara, deniz ve tatlı su olmak üzere üç büyük ekosisteme ayrılır. Bu büyük ekosistemlerin içinde çok sayıda daha küçük ekosistemler bulunur.. Besin Zinciri Dünyadaki bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Dünyada besin üretmek için gerekli olan her türlü madde (su, oksijen, azot vb.) bulunur. Fakat var olan bu maddelerin canlılar tarafından kullanılabilmesi için organik besinlere (karbonhidratlar, proteinler, yağlar) dönüştürülmesi gerekir. Bitkiler, algler ve bazı bakteriler fotosentez yoluyla inorganik maddeleri organik besinlere dönüştürebilen canlılardır. Bu dönüşümün gerçekleşmesi için güneş enerjisine ihtiyaç duyulur. Karbonhidrat + Su. Güneş Enerjisi. Glikoz (şeker) + Oksijen. Bitkiler, karbondioksit ve suyu kullanarak güneş enerjisi yardımıyla glikoz ve oksijen üretirler. ÇÖZÜM Karınca ve solucanların, toprağın su ihtiyacıyla ilgisi yoktur. Bu nedenle sulamaya duyulan gereksinim artmamıştır.. Güneşten gelen enerji, fotosentez yapan canlıların ürettikleri besinlerde depolanır. Besin maddeleri canlılar tarafından tüketildiğinde enerji, bu canlılara geçer. Böylece enerji, beslenme yoluyla bir canlıdan diğerine aktarılmış olur.. Yanıt D. 10. Coğrafya.

(5) Ünite 1. Ekosistemlerin İşleyişi ve Bezin Zinciri. C. MADDE DÖNGÜLERİ. Bitkilerde besin olarak depolanan enerji, besin zinciri biçiminde tüm canlılara dağılır.. Güneş, ekosistemlere enerji sağlar; ancak yaşam için ihtiyaç duyulan su ve diğer kimyasal maddelerin kaynağı dünyadır. Bundan dolayı yaşamın sürdürülebilmesi, bu maddelerin atmosfer, hidrosfer, litosfer ve biyosfer arasında bir döngü oluşturacak şekilde dolaşımına bağlıdır. Madde döngülerinin biyolojik, kimyasal ve jeolojik etkileri vardır. Ancak insanların olumsuz etkileri sonucunda döngülerin bozulması, canlı ögelerin yaşamını tehlikeye sokar.. Besin zincirinde enerjinin bir gruptan diğerine aktarıldığı her halka bir beslenme seviyesini oluşturur. Güneş. Su. Birincil Tüketici Çekirge. Çayır. Üretici. Mantar. İkincil Tüketici. Yılan. Ekosistemlerde Besin Üretiminin En Fazladan En Aza Doğru Sıralanışı. Şahin. Üçüncül Tüketici. Ayrıştırıcı. Besin zinciri boyunca aktarılan enerjinin büyük kısmı, o canlının yaşam gereksinimleri için kullanılırken geriye kalanı zincirin bir sonraki halkasına aktarılır. Besin zincirindeki bu enerji aktarımı, piramit şeklinde bir model ile ifade edilir.. 3. Derece Tüketiciler (Hepçiller) 2. Derece Tüketiciler (Et Oburlar) 1. Derece Tüketiciler (Ot Oburlar). 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15.. Haliçler Bataklık ve Sazlıklar Tropikal Yağmur Ormanları Ilıman Bölge Ormanları İğne Yapraklı Ormanlar Savanlar Tarım Alanları Orman ve Fundalıklar Ilıman Bölge Çayırları Göller ve Nehirler Kıta Sahanlığı Tundra Açık Okyanus Step ve Çayırlıklar Çöller. Besin zinciri boyunca aktarılan enerjinin büyük bir kısmı o canlının yaşam gereksinimi için kullanılır. Geriye kalan enerji zincirin bir sonraki halkasına aktarılır. Otçul hayvanlar bitki-lerden aldıkları enerjinin tamamını bir sonraki basamağa devredemezler. Tabandan tavana gidildikçe enerjinin sadece % 10’u bir sonraki basamağa aktarılır. Geri kalan enerji, solunum sırasında ısı olarak kaybedilir.. Coğrafya. 1. Karbon Döngüsü Karbon atomları, canlı dokularını meydana getiren bileşikleri oluşturması nedeniyle tüm yaşamın temel taşıdır. Karbonun büyük kısmı karbondioksit şeklinde bulunur. Karbondioksitten çıkan karbon, fotosentez için çok önemlidir. Karbondioksit, günlük ve mevsimlik sıcaklıkların aşırı yükselmesi ve düşmesine engel olur.. Aşağıdaki haritada bazı alanlar numaralandırılarak koyu renkle gösterilmiştir. II III. I IV. V Bu alanların hangilerinde, birincil tüketiciler ihtiyaçları olan enerjiyi daha zor karşılarlar? A) I ve II. B) I ve III. D) III ve IV. Denizler ile atmosfer arasındaki karbon alışverişi çok yavaştır. Bu daha çok deniz yüzeyinin ilk 100 metresinde meydana gelir. Karalardan erozyon yolu ile taşınan organik ve inorganik maddeler vasıtasıyla denizlere karbon gelir. Karalardan erozyon yolu ile gelen ve kabuklu deniz hayvanlarından oluşan organik karbon, karbonat ve bikarbonatlarla birlikte deniz tabanlarındaki tortullarda birikir. Bu karbonat binlerce yıl döngüye katılmaz. Bu nedenle okyanuslar ve denizler karbonun depolandığı yerlerdir. Denizler atmosfere oranla 50 kat fazla karbon içerdiklerinden, karbon akışını düzenleyen en önemli kaynaklardır.. C) II ve V. E) IV ve V. 2. Atmosferlik CO Fosil yakıtların yanmasıyla karbın salınır Bitki solunumu Orman tahribi Okyanusal fotosentez ve solunum. ÇÖZÜM Birincil tüketiciler otçul hayvanlardır. Otçul hayvanlar enerji ihtiyaçlarını bitkilerden karşılar. Tamamına yakını buzullarla kaplı olan Grönland (II) ve çöllerle kaplı olan Avustralya’nın iç kesimleri (V) bitki bakımından fakir olan bölgeler oldukları için birincil tüketiciler ihtiyaçları olan enerjiyi zor karşılarlar.. Hayvan solunumu Deniz canlılarının artıkları tortulanır. Kömür. Fotosentez. ekil bit poe ra Ka de d a rin lam. Canlılar tüm yaşam faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Ekosistemde, güneşten gelerek üreticiler, otçul tüketiciler, etçil tüketiciler ve ayrıştırıcılara doğru giden, her canlıda değişime uğrayan ve tek yönlü seyreden bir enerji akışı mevcuttur. Canlılar tarafından kullanılan enerjinin bir kısmı çevreye ısı olarak yayılır.. Ekosistemlerde madde varlığı sınırlıdır ve yerine konmadığı takdirde tükenmeye mahkumdur. Madde döngüsünün enerji akışından farkı, ekosistemin içinde sürekli devir yapmasıdır.. ÖRN E K 0 5. Üreticiler. Madde döngüsü, inorganik maddelerin, sürekli olarak cansız ortamdan alınıp canlı unsurlara aktarıldıktan sonra cansız ortama tekrar verilmesi şeklinde çalışır.. Karbon organik maddeler yoluyla toprağa girer. Doğalgaz Petrol. Fosil karbon. Yanıt C. 11.

(6) Ünite 1. Madde Döngüleri. Karbon döngüsü atmosfer, litosfer, biyosfer ve hidrosfer arasında gerçekleşir. Döngü bozulmadığı sürece karbon oranında önemli değişiklikler meydana gelmez. Atmosferdeki CO2 miktarı bellidir. Tüketilen miktarda CO2 sürekli olarak atmosfere dönmemiş olsaydı, fotosentez giderek azalacak ve neticede bitkilerin organik madde üretmelerine imkân kalmayacaktı. Bunun sonucunda besin zinciri, yaklaşık 35 yıl gibi kısa süre sonunda duracak ve yeryüzünde hayat sona erecekti.. ÖRN E K 0 6 Aşağıdakilerden hangisi yeryüzünde karbondioksitin açığa çıkmasına neden olan etkenlerden biri değildir? A) Fosil yakıt kullanımı B) Volkanizma. Kömür Petrol Kireç taşı Volkanlar. Atmosfer. Hidrosfer. Biyosfer. CO2. CO2 ve Bikarbonat. Organik Moleküller. Oksijen solunum sırasında, kömür, doğal gaz, petrol gibi maddelerin yanmasında ve organik maddelerin oksidasyonunda (besin maddelerinin yakılmasında) tüketilir. Atmosferin içerdiği oksijen miktarında bugüne kadar ölçülebilir bir değişiklik olmamıştır. Buna göre, tüketilene eşit miktarda oksijenin atmosfere iade edildiği söylenebilir.. C) İnsan ve hayvan solunumu D) Orman yangınları E) Bitkilerin fotosentez yapması. Doğada Karbonun Kaynakları Litosfer. bir yükseklikte bulunan sudur. Bu suyun fotolizi (suyun ışık yardımıyla oksijen ve hidrojene ayrışması) ile oksijen açığa çıkmaktadır.. Ö R N EK 0 7. ÇÖZÜM Bitkilerin fotosentez yapmalarıyla karbondioksit açığa çıkmaz, oksijen açığa çıkar. Fotosentezle atmosferden karbondioksit alınıp oksijen verilir. Yanıt E. Ekosistemlerin işleyişi; enerji akışı ve madde döngüleri olmak üzere iki süreci kapsar. Bu süreçlerde gerçekleşen; I. klorofilli canlıların fotosentez yapması, II. ölü organizma ve atıklarının ayrıştırılması, III. canlıların solunum yapması. 2. Oksijen Döngüsü. olaylarından hangileriyle atmosfere oksijen verilir? A) Yalnız I. Karbondioksit tüketimi. D) I ve III. 1. Kara ve deniz bitkileri tarafından fotosentezde kullanılır. 2. Deniz hayvanlarının kabuk oluşumunda kullanılır.. Karbondioksitin açığa çıkması 1. Canlıların solunumları ile doğaya döner. 2. Ölen canlıların çürümesi ve orman yangınları sonucu doğaya döner.. Canlıların aldıkları besinleri enerjiye dönüştürebilmeleri için oksijen gereklidir. Atmosfer %21 oranında oksijen içerir. Sularda da oksijen çözünmüş olarak bulunmaktadır. Oksijen atmosferde, atomik oksijen (O), moleküler oksijen (O2) ve ozon (O3) olmak üzere üç şekilde bulunur. Moleküler oksijen solunum için gereklidir.. 3. Karbonatlı kayaçların, fiziksel ve kimyasal yollarla ayrışması sonucunda havaya yayılır.. Moleküler oksijen litosferdeki en yaygın elementtir. Çok reaktif bir gaz olduğu için hidrojen, sülfür, karbon, fosfor gibi birçok elementle birleşir. Ozon, biyosferi ultraviyole ışınlarının zararından korur.. 4. Suyun hava ile temas ettiği yüzeyde karbon alışverişi gerçekleşir. Burada CO2 akışı, su yüzeyinden atmosfere ve atmosferden suya doğru iki yönde gerçekleşir.. Atmosfere oksijen sağlayan en önemli kaynaklardan biri klorofilli canlıların fotosentez süreci sırasında meydana getirdiği oksijendir. Diğer bir oksijen kaynağı da atmosferde yerden belli. 12. C) I ve II. E) I, II ve III. ÇÖZÜM. 3. Deniz hayvanlarının ve bitkilerinin ölümü ile dibe çöker ve karbonatlı kayaçlar hâlinde depo edilmesi ile tüketilir. 4. Ölen canlıların bünyesindeki karbon zamanla basıncın etkisiyle petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara dönüşür.. B) Yalnız III. Bitki ve bazı bakteriler gibi klorofilli canlıların fotosentez yapmalarıyla ortamdaki karbondioksit alınıp oksijen verilir (I). Ölü organizmaların ayrıştırılması (II) ve canlıların solunumu (III) ile ortamdan oksijen alınır. Yanıt A. 3. Azot Döngüsü Canlılar için önemli bir madde olan azot, protein ve DNA’nın bileşenlerindendir. Azot, topraktaki verimi etkiler. Azotun esas kaynağı atmosferdir. Atmosfer %78 oranında azot (N2) içerir. Fakat atmosferde serbest bulunan azot, organizmalar tarafından doğrudan kullanılamaz. Azotun bitkiler tarafından kullanılabilmesi için bazı süreçlerden geçerek nitrit ve nitratlara dönüştürülmesi gereklidir. Coğrafya.

(7) Ünite 3. NÜFUS POLİTİKALARI VE ŞEHİRLEŞME A. NÜFUS POLİTİKALARI 1950’lere kadar ülkeler, nüfusun sayısal olarak fazlalığını güçlü olmak için gerekli ve yeterli bir faktör olarak görüyorlardı. Ancak günümüzde nüfusun sayısal fazlalığından çok, nitelikleri üzerinde durulmaktadır. Nüfus miktarı ve özellikleri ile ülkelerin kalkınmaları arasında ilişki kurulmaktadır.. Günümüzde ülkeler, aşırı nüfus artışının sorun yaratması ve buna karşı önlem alınması gerektiğinden çeşitli nüfus politikaları uygulamaktadır. Bir yandan aşırı nüfus artışı çeşitli sorunlara yol açarken, diğer taraftan da nüfusun çok az artması veya azalması da ülkelerin varlığını ve geleceğini tehdit etmektedir. Nüfus politikaları, nüfusun niteliğini, niceliğini ve dağılımını etkileyen bilinçli uygulamalardır.. 2. Nüfus Politikaları Uygulamalarına Örnekler. Ö R N EK 0 1 Aşağıdaki grafikte, Japonya’nın 1920-2005 yılları arasındaki nüfusu ve bugünkü nüfus politikası sürdürüldüğünde 2100 yılına kadar gerçekleşmesi beklenen nüfusu gösterilmiştir.. a. Japonya Japonya’da modernleşme ve gelişme yıllarında nüfus politikaları nüfusun artması yönünde olmuş, ailelerin çok sayıda çocuk sahibi olmaları özendirilmiştir. Bu nüfus politikası sonucunda 1947’de ülkenin nüfus artış hızı % 2’ye yükselmiştir. Artış beklenenden fazla olunca hükümet bu artış hızını düşürebilmek için 1948’de çıkardığı bir yasayla sıkı bir aile planlaması başlatmıştır. Bu uygulama sonucunda 1980’lerin başında nüfus artış hızı % 1’in altına düşürülmüştür. 1990’lı yıllara gelindiğinde nüfus artış hızı çok düşük seviyelere inince hükümet ailelerin çok sayıda çocuk sahibi olmaları için teşvik kampanyalarına yeniden başlamıştır. 1991 yılına gelindiğinde teşvik kampanyasıyla bir miktar artış sağlanmışsa da beklenen başarı elde edilememiştir. 2000 yılında bu oran çok düşük bir seviyeye yani % 0,1’in altına inmiştir. Bu beklentinin gerçekleşmesi durumunda Japonya’da, 2005 yılından sonra aşağıdakilerden hangisinde artış görüleceği savunulabilir? A) Yaşlı nüfus oranında. 1. Uygulanan Nüfus Politikaları. B) Aktif nüfus miktarında C) Nüfus yoğunluğunda. a. Nüfus artış hızını azaltmaya yönelik politikalar. D) Doğum oranında E) Erkek nüfus oranında. Geri kalmış ülkelerde veya gelişme özelliği göstermiş ancak çok kalabalık olan ülkelerde uygulanan politikalardır. Nijerya, Çin ve Hindistan bu uygulamaları gerçekleştirmektedir.. ÇÖZÜM 2005 yılından sonra nüfus artış hızında yaşanan büyük düşüşle beraber ortaya çıkabilecek en belirgin sonuç nüfusun yaşlanmasıdır.. Japonya’nın 1950 - 2015 arası nüfusu, 2015 -. b. Nüfus artış hızını artırmaya yönelik politikalar Gelişmiş ülkelerin nüfusta yaşlanma problemi yaşadıktan sonra nüfusun yapısını gençleştirme amacıyla uyguladıkları politikalardır. Avrupa ülkeleri dışında Rusya ve Japonya da bu uygulamaları gerçekleştirmektedir.. Yanıt A. 2100 arası tahmini nüfusu ve nüfus artış oranı. b. Çin Erkek. 65+. Çin, dünyanın en fazla nüfusa sahip ülkesi olduğu için demografik yapısı önemlidir. 1950’li yıllara kadar Çin hükümeti nüfusu göç olarak gördüğü için yayılma politikası uyguluyordu. Ancak 1953 yılı sayımlarından nüfus 583 milyon olarak açıklanınca artış hızını düşürmek için özellikle şehirlerde ilk olarak doğum kontrol kampanyası başlamış fakat etkili olmamıştı.. Kadın. 15-64. c. Nüfusun niteliğini iyileştirmeye yönelik politikalar Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin uyguladığı nüfus politikasıdır. Coğrafya. 0-14 8. 6. 4. 2. 0. 4. 4. (Milyon Kişi) Japonya’nın 2015 yılı nüfus piramidi. 6. 8. Nüfus artış hızı planlanandan daha yüksek çıktığı için 1979’da, resmen ilan edilmeyen, tek çocuk siyaseti izlenmeye başlanmıştır. 25.

(8) Ünite 3. Nüfus Politikaları. Daha sonra kırsal kesimden yakınmalar gelince dört yıl sonra bir çocuk daha edinme hakkı tanınmıştır. Çin’in toplam nüfusu 2012 yılında 1,34 milyara ulaşmıştır.. Çin’in 1950 - 2015 arası nüfusu, 2015 - 2100 arası tahmini nüfusu ve nüfus artış hızı. c. Rusya. d. Nijerya. Rusya’da uygulanan nüfus politikaları Sovyetler öncesi ve sonrası olmak üzere iki döneme ayrılır. 1927-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği dönemindeki nüfus politikası, sosyalist düzen anlayışı gereği, doğum hakkının kadında olduğu ve kadının istediği zaman, istediği kadar çocuk yapabileceği özgürlüğüne dayanmaktaydı. Bu dönemde eğitim giderleri ve temel ihtiyaçlar devlet tarafından karşılandığı için nüfus artış hızında ciddi artışlar yaşanmıştır.. Afrika’nın en kalabalık ülkesi olan Nijerya’da nüfus artış hızı da oldukça yüksektir. 1960 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazanan Nijerya’da, bu tarihten 1990 yılına kadar, askerî ve ekonomik güç olarak görüldüğü için, nüfus artış hızını artırıcı politika uygulanmıştır.. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki süreçte ise durum tersine dönmüştür. 2000 yılına kadar, önceki dönemin etkisiyle, devam eden nüfus artışı bu dönemden sonra duraklama hatta azalma eğilimine geçmiştir. Bu nedenle Rusya’da nüfus artış hızını artırıcı politikalar uygulanmaktadır.. 1990 yılından sonra ise nüfus artış hızını azaltmaya yönelik nüfus politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Öncelikli olarak evlenme yaşı yükseltilmiş, daha sonra ise ABD’nin ekonomik desteğiyle eğitim ve sağlık çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar 2007 yılında sonucunu vermiştir. ‰ 40 olan nüfus artış hızı ‰ 36’ya gerilemiştir.. Bu politikalardan bazıları ülke dışından göçlerin kolaylaştırılması, ölüm oranlarının azaltılması ve doğumların teşvik edilmesidir. Genelde iki ve daha az çocuk sahibi ailelere çocuk sayısını artırmak için ekonomik yardım politikası geliştirilmiştir. Nijerya’nın 1950 - 2015 arası nüfusu, 2015 2100 arası tahmini nüfusu ve nüfus artış hızı. (Milyon Kişi). Çin’in 2015 yılı nüfus piramidi. 1953. Rusya’nın 1950 - 2015 arası nüfusu, 2015 -. 2013. 1979-80. 2100 arası tahmini nüfusu ve nüfus artış hızı Tek çocuk politikası bölgesel uygulamalardan ülke geneline yayıldı.. Doğum kontrolü ve kürtaj yasası kabul edildi.. (Milyon Kişi) Nijerya’nın 2015 yılı nüfus piramidi. Her ikisi de ailelerin tek çocuğu olan çiftlere, iki çocuk izni verildi.. e. Hindistan Tek çocuğun ilk adımı atıldı. Nüfusun az olduğu kırsal kesim hariç tek çocuk için propagandalar yoğunlaştı.. Anayasa’da tek ço- Tek çocuk politicuk ilkesi yer aldı. kasının kaldırılacağı açıklandı.. 1971. 1982. Çin’de nüfus planlamasının krolonojisi. 26. Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da nüfus artış hızı oldukça yüksektir. Hindistan’ın 32 ayrı etnik ve dinî bölgeden oluşması, ülke genelinde ortak bir nüfus politikasının uygulanmasını zorlaştırmaktadır.. 2015. (Milyon Kişi) Rusya’nın 2015 yılı nüfus piramidi. 1947’ye kadar İngiliz sömürgesi olarak kalan Hindistan’da bu dönemde doğum ve ölüm oranlarının yüksek olmasından dolayı nüfusta büyük oranda artışlar yaşanmamaktaydı. Coğrafya.

(9) Ünite 3. Nüfus Politikaları Ancak bağımsızlığını kazandıktan sonra yüksek doğum oranlarının devam etmesi ve tıptaki ilerlemelere bağlı olarak ölüm oranlarının azalmasıyla ciddi bir nüfus artışı yaşanmıştır. Bu nedenle 1960 yılında başlatılan ve halen devam eden nüfus artış hızını azaltıcı politika uygulanmaktadır. Bu amaçla, üçten fazla çocuğu olanların kısırlaştırılması yoluna gidilse de, bu durumun toplumsal sorunlar yaratmasından dolayı bu uygulamadan vazgeçilerek eğitim çalışmalarına ağırlık verilmiştir.. panya başlatmış ayrıca yabancı işçi göçüne izin vermiştir.. 3. Nüfus Politikalarının Sonuçları. 2100 arası tahmini nüfusu ve nüfus artış hızı. Hindistan’ın 1950 - 2015 arası nüfusu, 2015 -. Dengeli nüfus, ülkelerin devamlılığı ve iş gücü ihtiyacının karşılanması için önemli bir unsurdur. Ancak bazı ülkelerin nüfuslarının azalmaya başladığı ve bu ülkelerin gelecekte bütük sıkıntılar yaşayacağı öngörülmektedir. Bu ülkeler, nüfuslarını artırmak için çeşitli politikalar uygulamaktadır.. (Milyon Kişi) Fransa’nın 2015 yılı nüfus piramidi. ÖRN EK 0 2 Nüfus politikaları, nüfusun niteliğini ve niceliğini etkileyen bilinçli uygulamalardır. Dünyada;. A) Yaşlı nüfus miktarı fazladır. C) Sanayi ve hizmet sektöründe çalışanların sayısı fazladır.. f. Fransa. III. nüfusun niteliğini iyileştirme. Fransa düşük nüfus artış oranına sahiptir. Nüfusunu artırmak için değişik politikalar uygulamaktadır. Fransa’da özellikle I. ve II. Dünya Savaşları sırasında nüfus artış oranı düşmüştür.. Aşağıdakilerin hangisinde bu nüfus politikalarını uygulayan ülkeler doğru olarak verilmiştir?. Coğrafya. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi böyle bir ülkeye ait özellik olamaz? B) Nüfus piramidinin tabanı dardır.. I. nüfus artış hızını azaltma, II. nüfus artış hızını artırma,. Ancak 1975’ten sonra nüfus artış hızı gözle görülür bir şekilde yavaşlamıştır. Fransa, bu durumun getireceği olumsuz sonuçları engellemek için 1985 yılında ailelerin daha fazla çocuk sahibi olmaları yönünde afişlerle kam-. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerde nüfus artış hızının düşürülememesinin, bu ülkelerin ekonomik gelişmelerini sekteye uğratacağı görüşü hâkimdir. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerde de nüfus artış hızının minimum düzeye inmesinin, hatta durma noktasına gelmesinin birçok probleme kaynak teşkil edeceği savunulmaktadır. Bu nedenle ülkeler, nüfus politikaları ile nüfusu kontrol altına alma girişimlerinde bulunmaktadır.. Ö R N EK 0 3. 2100 arası tahmini nüfusu ve nüfus artış hızı. “Nüfus patlaması” denen ve hızlı ekonomik gelişme dönemi olan 1950-1975 yılları arasında nüfus hızla artmıştır.. Çin çok kalabalık bir ülke olduğu için nüfus artış hızını azaltmaya, İngiltere nüfus artış hızı çok düşük seviyelerde olduğu için nüfus artış hızını artırmaya, Türkiye ise gelişmekte olan bir ülke olduğu için nüfusunun niteliğini iyileştirmeye yönelik politika uygulamaktadır. Yanıt B. Fransa’nın 1950 - 2015 arası nüfusu, 2015 -. (Milyon Kişi) Hindistan’ın 2015 yılı nüfus piramidi. ÇÖZÜM. amacıyla uygulanan üç çeşit nüfus politikası vardır.. D) Eğitim, sağlık ve kültürel hizmetler gelişmiştir. E) İç göçler fazladır.. ÇÖZÜM. I. II. III. A). İngiltere. Türkiye. Fransa. B). Çin. İngiltere. Türkiye. C). Fransa. Çin. İngiltere. D). Türkiye. Hindistan. Japonya. E). Japonya. Fransa. Hindistan. Nüfusları azalmaya başlayan veya çok düşük nüfus artışı görülen ülkeler gelişmiş ülkelerdir. Bu ülkelerde kentleşme ileri düzeydedir ve geçim kaynakları ile nüfusun ülke içine dağılımında bir denge oluşmuştur. Bu nedenden ötürü iç göçlerin fazla olması bu tür ülkelerin özelliklerinden değildir. Yanıt E. 27.

(10) Ünite 3. Türkiye’de Nüfus Politikaları ve Nüfusun Geleceği. Nüfus artış hızının düşük olmasının sonuçları: Olumlu sonuçları Anne ve bebeklerin sağlık düzeyleri yükselir. Gelir düzeyi artar. Eğitime harcanan para azalır. Göçler yavaşlar. Sosyal problemler azalır. Olumsuz sonuçları Cinsiyet dengesizliği ortaya çıkar. Yaşlı nüfus artar. Çalışan nüfus azalır. İş gücü ihtiyacı ortaya çıkar.. Nüfus artış hızının yüksek olmasının sonuçları: Olumlu sonuçları Üretim artar. Ulusal gelir artar. Ancak kişi başına düşen gelir azalır. Yatırımlar artar. Güç dengelerinde olumlu katkı sağlar. Olumsuz sonuçları Tasarruflar azalır. Eğitim ve konut ihtiyacı ortaya çıkar. Altyapı yetersiz kalır. Göçler artar.. TS ÖĞRENCİLERİ İÇİN B. TÜRKİYE’DE NÜFUS POLİTİKALARI VE NÜFUSUN GELECEĞİ Nüfus ve nüfusun özellikleri ülkeler için hayati önem taşır. Nüfus miktarı ve özellikleri ile ülkelerin kalkınmaları arasında ilişki bulunmaktadır. Bir ülkenin kalkınabilmesi veya bir devletin varlığını devam ettirebilmesi için mutlaka nüfus gereklidir. Ancak günümüzde bazı ülkeler, aşırı nüfus artışının sorun oluşturduğu ve buna karşı önlem alınması gerektiği için çeşitli nüfus politikaları uygulamaktadır. Türkiye’de farklı dönemlerde, farklı nüfus politikaları uygulanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından planlı dönemin başladığı 1963 yılına kadar nüfus artış hızını yükseltici, bu dönemden günümüze kadar ise nüfus artış hızını düşürücü politikalar uygulanmış, hızlı nüfus artışının ekonomik kalkınmada bir engel olduğu düşüncesi yaygınlık kazanmaya başlamıştır.. 28. 1963 öncesi dönemde aile planlaması gibi nüfus artış hızını kontrol altına alan, doğum oranlarını düşüren uygulamalar teşvik edilmezken, 1963’ten sonra bu tür uygulamalar teşvik edilerek nüfus artışının yavaşlatılmasına yönelik politikalar hız kazanmıştır.. a. 1960’tan Önce Uygulanan Nüfus Politikalarında Kilometre Taşları. b. 1960’a Kadar Uygulanan Politikalar 1960 yılına kadar izlenen politikalar çeşitli sosyal, ekonomik ve hukukî teşvik ve önlemlerle desteklenmiştir: Fazla çocuk sahibi olan ailelerin yol vergisinden muaf tutulması ( 1929) Nüfus artırma politikası ile doğum evi kurmak, fakir vatandaşlara ücretsiz ilaç dağıtmak (1930). Fazla nüfusun bir ülke için siyasi ve askeri güç oluşturması. Altı ya da daha fazla çocuklu annelerin para ya da madalya ile ödüllendirilmesi (1930). Tarımda makineleşmenin yetersiz olması nedeniyle iş gücü ihtiyacının fazla olması. Çok çocuklu ailelere vergi muafiyetinin getirilmesi (1931). Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı nedeniyle erkek insan gücüne çok fazla ihtiyaç olması. Nüfus artışını istenilen seviyeye çıkarmak, anne ve bebek ölüm oranlarını düşürmek için alınması gerekli önlemleri araştırmak üzere nüfus komisyonunun kurulması (1932). Türkiye’nin hızla kalkınmak zorunda olması Hızlı çoğalma ile ülkedeki sosyal iş bölümü ve ihtisaslaşmayı sağlamak Türkiye’de ölüm oranının yüksek olması nedeniyle nüfustaki azalmanın doğumlardaki artışla önlenmeye çalışılması Türkiye’nin tabii kaynaklarını işletmek ve uygulanan tekniği modernleştirme isteği Tifüs ve sıtma gibi hastalıkların yaygın olması Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin özgürlüğünü devam ettirmesinin kalabalık ve güçlü bir nüfus şartı ile mümkun olduğu düşünceleri. Evlenme yaşının erkekler için 17, kadınlar için 15’e indirilmesi (1938) Düşük ve gebeliği önleyici ilaç ve araçların satılması, kullanılması ve bu konuda eğitim ve propaganda yapılmasının yasaklanması Göçleri teşvik etmek amacıyla göçmenlere gümrük muafiyeti getirilmesi (1934) Yurt dışından gelen göçmenlerin; – ülke geneline dağıtımı ve yerleştirilmesi – ekonomik ilgi alanlarına göre, çok düşük faizli ve uzun dönemli krediler verilmesi – çok çocuklu ailelere hazineye ait topraklardan tarla bağışlanması (1936) bu amaca yönelik çalışmalardır. Türkiye’de nüfusun az olması sorununu ulusal bir politika olarak ele alan Atatürk, halk sağlığının korunması ve güçlendirilmesi, ölümlerin azaltılması, nüfusun artırılması gerektiğini önemle vurgulamıştır.. Türkiye’nin 1950’deki nüfus piramidi ve nüfusun yaş gruplarına dağılımı. Planlı dönem başlangıcından bu yana, kalkınma planları ile nüfus planlamasının birlikte uygulandığı görülmektedir. 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı ve Sağlık Bakanlığı tarafından 1960 öncesi nüfus artışını teşvik eden nüfus politikasının değiştirilmesi üzerinde tartışmalar başlatılmıştır. Hızlı nüfus artışının iktisadi gelişmeye engel olduğu ileri sürülmüştür. Coğrafya.

(11) Ünite 3. Türkiye’de Nüfusun Geleceği c. 1960 Sonrasında Uygulanan Politikaların Dayanak noktaları. Ö R N EK 0 4 Nicelik ve nitelik bakımından nüfus değişmelerini etkileyecek bilinçli önlem ve uygulamaların bütününe nüfus politikası adı verilir.. 1950 sonrasında ölüm oranının azalmaya başlaması Tarımda makineleşme Orduda silah gücünün ön plana çıkması. (Milyon Kişi). Nüfus artışı, I. Beş Yıllık Kalkınma Planında (BYKP) bir sorun olarak tanımlanmakta ve nüfus artış hızını azaltıcı tedbirlerin alınması önerilmektedir.. d. 1960’tan Sonra Uygulanan Politikalar 1960’larda Türkiye’de nüfus politikası alanında önemli sayılabilecek bazı gelişmeler olmuştur. 1963- 1967 yıllarında uygulamaya konulan I. Beş Yıllık Kalkınma Planında yeni bir nüfus politikası oluşmaya başlamıştır. Bu yeni politika, ekonomik kalkınmanın olumsuz olarak etkilenmesini önlemeye yönelik bir amaç taşımaktadır. Bunun için gebeliği önleyici araçların ithalini ve satılmasını önleyen kanunların değiştirilmesi, isteyenlere bilgi verilmesi ve başlatılacak programları uygulayacak kişilerin eğitilmesi düşünülmüştür. Nüfus planlaması alanındaki hizmetleri yürütmek için 1965 yılında Sağlık Bakanlığı’na bağlı Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Nüfus Planlaması Kanunu ile kişilere istediği zaman, istediği sayıda çocuk sahibi olma özgürlüğü tanınmıştır. 1968’de uygulamasına geçilen II. Beş Yıllık Kalkınma Planında politika “aile planlaması” olarak değişmiş, aile planlaması ile anne çocuk sağlığı hizmetlerinin birlikte yürütülmesi planlanmıştır. III. Beş Yıllık Kalkınma Planında nüfusun nitelik ve nicelik değişimleriyle sosyal ve ekonomik kalkınma arasında karşılıklı etkileşime değinilmiştir. IV. Beş Yıllık Kalkınma planında da anne ve çocuk sağlığı üzerinde durulmuştur. Coğrafya. Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar olan süre içinde aşağıdakilerden hangisine yönelik nüfus politikası uygulanmamıştır? A) Ana çocuk sağlığı çalışmalarının hayata geçirilmesine B) Nüfusun artırılmasına C) Nüfusun niteliğinin iyileştirilmesine D) Nüfus artış hızının azaltılmasına. Türkiye’nin 1985’teki nüfus piramidi. E) Nüfusun kentlerde toplanmasına. ve nüfusun yaş gruplarına dağılımı ÇÖZÜM. 1985-1989 yılları arasında uygulanan V. Yıllık Kalkınma Planında nüfusun sağlık, eğitim, beslenme ve barınma imkânları, bebek ölüm hızının azaltılması konuları üzerinde durulmuştur. 1990-1994 döneminde kapsam, hızlı nüfus artışının çevre üzerindeki etkilerinin önlenmesi, kadının statüsünün yükseltilmesi konularını da kapsayacak biçimde genişlemiştir. 1994 yılı kalkınma programında, kadının kalkınmaya katılımı için politikaların geliştirilmesi, cinsiyete dayalı veri tabanı oluşturulması ve kadınların eğitiminin desteklenmesi vurgulanmıştır. 1996-2000 döneminde sanayileşme-şehirleşmenin aile yapısında meydana getirdiği etkilere karşı ailenin çağdaş kurum ve hizmetlerle desteklenmesi kararlaştırılmıştır. 2001-2005 döneminde nüfus artış hızındaki düşmenin devam edeceği tahmin edilmiş, aile planlaması hizmetlerinin sağlık hizmetleri ile bütünleştirilerek sunulacağı ilkesi benimsenmiştir. 2007-2013 döneminde Türkiye’nin değişen nüfus yapısı, özellikle eğitim, istihdam ve sosyal güvenlik alanlarındaki politikaların ele alınması kararlaştırılmıştır.. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar olan süre içinde, “nüfusun kentlerde toplanmasına” yönelik nüfusun politikası uygulanmamıştır. Yanıt E. TÜRKİYE’NİN NÜFUS PROJEKSİYONLARI Nüfus projeksiyonları, sosyal ve ekonomik politikaları yansıtırken sektörler için gerekli olan üretici ve tüketici kitlenin tespitinde yardımcı bir araç niteliği de taşımaktadır. Nüfus projeksiyonu ile doğum, ölüm ve göç hareketlerinin ilerideki eğilimleri ile ilgili belli varsayımlara dayanarak nüfusun gelecekteki durumu hakkında tahminler yapılabilir. Nüfus projeksiyonları bölge, il veya daha küçük yerleşmeler bazında farklı boyutlarda hazırlanabilir. Nüfus tahmin ve projeksiyonlarının dayandıkları yöntemler birbirlerinden etkilenmektedir. Demografik unsurlara göre yapılan nüfus projeksiyonları ile ekonomik nüfus projeksiyonları birbirleriyle karşılıklı ilişki içindedirler. Sosyal ve ekonomik gelişmeler, demografik değişkenler (doğurganlık, ölüm ve göçler) üzerinde etkili olmaktadır. Özellikle ekonomik kalkınma demografik değişkenler üzerinde daha fazla etkili olmaktadır. Örneğin; sanayinin belli merkezlerde artarak yoğunlaşması, inşaat sektöründeki yatırımların o merkezlerde artması, nüfusun bu merkezlere göç etmesine neden olmakta, dolayısıyla bu durum, nüfusun mekânsal dağılımını etkilemektedir. 29.

(12) Ünite 4. Doğal Kaynaklar. e. Ormanlar. h. Fosil Yakıtlar. Avcı ve toplayıcı toplumlarda ormanlarda yetişen bitkilerin meyveleri toplanarak beslenmede yararlanılmıştır.. Kömür (antrasit, taş kömürü, linyit ve turba), asfaltit, petrol ve doğal gaz gibi oluşumunda canlı faaliyetleri ile canlı artıklarının tortulanmasıyla oluşan hidrokarbonlar fosil yakıtlar olarak adlandırılır.. Yerleşik hayata geçilmesinden sonra ağaçlardan ve diğer bitkilerden kulübeler yapılmıştır. İlk kapkacaklar ve çeşitli silahlar ağaçlardan yapılmıştır. Ateşin keşfinden sonra ağaçlar ısınmada ve yemekleri pişirmede enerji kaynağı olmuştur. Günümüzde de bazı bölgelerde ormanlar, yakacak elde etmek için kesilmektedir.. Akımı yeterli ve denge profiline ulaşmış akarsulardan taşımacılıkta da yararlanılmaktadır.. Sanayi Devri’nde başlangıçta enerji kaynağı olarak ağaçlar tüketilmiş ve ormanlar bu amaçla çok ciddi biçimde tahrip edilmiştir.. Jeotermal sulardan elektrik enerjisi elde edilir, konutların ve seraların ısıtılmasında yararlanılmakla birlikte termal turizm alanında da yararlanılmaktadır.. Günümüzde kâğıt ve selüloz sanayisinde, ahşap, mobilya, yapı malzemesi temininde, çeşitli ilaç ve kozmetiklerin üretiminde ağaçlardan yararlanılır.. Yer altı suları içme ve kullanma suyu ile tarımda sulama suyu temininde kullanılır.. Denizlerdeki dalga salınımından ve gelgitle oluşan akıntılardan da bazı ülkeler elektrik elde etmektedir.. g. Hava ve Rüzgâr Hava, yani atmosferi oluşturan gazlar tüm canlılar için temel doğal kaynaklardan biridir.. f. Su. Fosil yakıtların varlığı eski çağlardan beri bilinmektedir. Sanayi Devrimi’yle birlikte artan enerji talebi fosil yakıtların önemini artırmıştır.. Taş kömürü, Sanayi Devrimi’ni sağlayan en önemli doğal kaynakların başında gelir. Yüksek ısılı fırınların icat edilmesiyle taş kömürü ve ondan daha verimli olan antrasit kömürünün önemi artmıştır. Günümüzde de demir çelik sanayisinin en önemli enerji kaynağıdır.. Taş kömürü, linyit ve asfaltit, termik santrallerde elektrik üretiminde ve ısınmada da kullanılmaktadır. Kömürle ısınma ilk kez Orta Çağ’da İngiltere’de yapılmıştır.. Hava kütlelerinin yer değiştirmesiyle oluşan rüzgârların gücünden yararlanılarak yelkenli gemilerin hareketi sağlanmıştır.. Su, diğer canlılar gibi insanların da temel ihtiyaç maddelerinden biridir. Tarım ve hayvancılığın başlamasıyla su kaynakları daha fazla önem kazanmış ve ilk medeniyetler tatlı su kaynakları çevresinde ortaya çıkmıştır. Orta Çağ’da değirmen taşlarının döndürülmesinde akarsulardan yararlanılmıştır. 1873 yılında dinamonun icat edilmesiyle akarsular bir enerji kaynağı (hidrolik enerji) olmuştur. İlk hidroelektrik santral 1882 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Wisconsin eyaletinde kuruldu. 48. Özellikle Orta Çağ’da Avrupa’da kurulan yel (rüzgâr) değirmenleri tahılların öğütülmesinde kullanılmıştır. Günümüzde rüzgâr enerji santrallerinden elektrik elde edilmektedir.. Petrol, Mezopotamya’da harç malzemesi olarak kullanıldığı gibi değişik medeniyetlerde sokak aydınlatmasında da kullanılmıştır. Bir enerji kaynağı olarak kullanılması ise 1850’li yıllara dayanır. Günümüzde petrolden akaryakıt elde edilip motorlu taşıtlarda kullanılmaktadır. Ayrıca termik santrallerde de elektrik üretiminde az da olsa yararlanılan petrol, dünyanın en önemli ve stratejik enerji kaynaklarından biridir. Coğrafya.

(13) Ünite 4. Doğal Kaynaklar Doğal gaz, bir diğer fosil enerji kaynağıdır. Kömür ve petrole göre çevreyi daha az kirletmesi ve boru hatlarıyla kolayca taşınabilmesi nedeniyle hızlı biçimde kullanımı yaygınlaşmıştır. Petrol çıkarımında ilk zamanlar gereksiz bir gaz, olduğu düşünülerek bitene kadar yanmaya bırakılan doğal gaz ilk kez 1920’de Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanıldı. Doğal gazın günümüzde dünya enerji tüketimindeki payı yaklaşık %24’tür.. ÖRN E K 0 3 Günümüzde dünya enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan fosil kaynakların tüketimi her geçen yıl artmaya devam etmektedir. Bu enerji kaynakları rezervleri itibarıyla sınırlı kaynaklardır. Artan enerji ihtiyacı ve mevcut rezervler düşünüldüğünde bu enerji kaynaklarının önümüzdeki yıllarda tükenmesi beklenmektedir. Aşağıdaki enerji kaynaklarından hangisi bu grup içerisinde yer almaz? A) Petrol. i. Güneş Yeryüzünde yaşamın enerji kaynağı Güneş enerjisidir. Canlıların enerji kaynağı, bitkilerin fotosentezle kimyasal enerjiye dönüştürdüğü güneş enerjisinden başka bir şey değildir. Güneş’ten enerji elde etme konusundaki çalışmalar özellikle 1970’lerden sonra hız kazanmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle Güneş enerjisinden elektrik üretmenin maliyeti gittikçe düşmüştür. Günümüzde pek çok ülkede değişik yöntem ve tekniklerle güneş enerji santrallerinden düşük maliyet ve sıfır karbon emisyonuyla elektrik üretilmektedir.. j. Yer Şekilleri ve Doğal Güzellikler Görsel açıdan estetik ve nadir olan, gezip görmek, dinlenmek, eğlenmek ya da spor yapmak amacıyla yararlanılabilen yer şekilleri de birer doğal kaynak olarak turizm sektöründe değerlendirilmektedir.. Yaylalar, şelaleler, dağlar, plajlar, koylar, peribacaları, mağaralar, kaplıcalar, travertenler ve göller bunlara örnek verilebilir. Bu doğal güzelliklerin korunması için özel kanunlar çıkarılmakta, bazıları da millî park ilan edilmektedir. Coğrafya. Zengin doğal kaynaklara sahip bazı ülkeler teknik bilgi ve sermaye bakımından yetersiz oldukları için yeterince gelişememişlerdir. Örneğin Nijerya, Afrika’nın en zengin petrol yataklarına sahip olmasına karşın, bu kaynakları etkin biçimde kullanmadığı için halkın büyük bir kısmının geliri ve yaşam standardı çok düşüktür.. B) Doğal gaz C) Hidrojen. D) Kömür. E) Kaya gazı. ÇÖZÜM Hidrojen yakıtı bir fosil enerji kaynağı değildir. Çeşitli süreçler sonucunda sudan elde edilir. Yanıt C. 3. Doğal Kaynaklar ve Ekonomik Kalkınma. Geri kalmış ve doğal kaynak yönünden fakir olan ülkeler zaten kıt olan kaynaklarından teknik ve sermaye eksikliği yüzünden etkin bir şekilde faydalanamamaktadır. Bu ülkelere Moğalistan, Tacikistan, Kırgızistan örnek verilebilir.. Doğal kaynaklar, ülkelerin ekonomik gelişimlerini belirlemede önemli bir faktördür. Ekonomiyi oluşturan faktörler; tarım, sanayi ve hizmet sektörlerdir. Bu sektörler, doğal kaynaklara bağlı olarak kurulur ve gelişir. Dolayısıyla ülke ekonomileri ile doğal kaynaklar arasında sıkı bir ilişki vardır. Büyük sermaye ve doğal kaynaklara sahip gelişmiş ülkeler, doğal kaynaklardan etkin şekilde faydalanma yollarını aramaktadır. Örneğin, Rusya Federasyonu’nda zengin doğal kaynaklar vardır. En önemli yer altı kaynağı petrol, doğal gaz ve demirdir. Ayrıca Sibirya’daki ormanlar ülke için büyük bir zenginlik kaynağıdır.. Doğal kaynaklar yönünden fakir ancak sermaye, iş gücü ve teknoloji açısından güçlü olan ülkeler, dışarıdan ham madde alıp işleyerek açıklarını kapatmaktadır. Örneğin Japonya, doğal kaynak türü ve rezervi bakımından çok fakir olmasına rağmen, yukarıda ifade edilen özelliklerini kullanarak bu alandaki açığını kapatmıştır.. Rusya’da doğal kaynakların milli gelire oranı. 49.

(14) Ünite 4. Doğal kaynaklara önemini kazandıran asıl faktörler, dünya nüfusunun artışı ve sanayideki teknik gelişmelerdir. Nüfus artışı pazar alanı oluştururken teknik icatlar ve üretimdeki sistem değişiklikleri farklı doğal kaynaklara yönelme ihtiyacını artırmıştır. Sınırsız olan insan ihtiyaçları, sınırlı düzeydeki doğal kaynakların işletilmesi ile karşılanmıştır. Doğal kaynaklardaki üretim artışı, dünya sanayi ve ticaretinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Kalkınmakta olan bir ülke güvenilir, devamlı ve bol kaynaklara ihtiyaç duyar. Bu kaynakların başında insan kaynakları ve doğal kaynaklar gelir. İnsan faktörünün olmadığı bir ortamda doğal kaynaklar bir anlam ifade etmez. Çünkü kaynakları çıkartan, şekillendiren, başka kaynaklarla birleştirerek yeni kaynak üreten ve bütün bunları kendi ihtiyaçları için kullanan insandır. İnsan, varoluşundan bugüne doğal kaynaklardan faydalanmıştır. Ancak bu kaynaklar esas önemini Sanayi Devrimi ve sonrasındaki gelişmelerle kazanmıştır. Teknik icatlar ve gelişmeler, kaynakların işletilmesini büyük ölçüde kolaylaştırmış ve böylece doğal kaynakların önemi daha da artmıştır. Bazı toplumlarda ulaşılan refah düzeyi, aslında doğal kaynakların rasyonel bir biçimde işletilmesi ve sanayi ham maddesi olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.. Doğal Kaynaklar TS ÖĞRENCİLERİ İÇİN 4. Türkiye’de Doğal Kaynaklar Ve Ekonomi Türkiye jeolojik yapısı, iklim koşulları, yer şekilleri ve toprak özellikleri nedeniyle doğal kaynak çeşitliliği bakımından zengin olup önemli ve stratejik doğal kaynaklara sahiptir. 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama (MTA) Enstitüsü ve 1938’de kurulan Etibank, ülke madenciliğini sıfır denilecek düzeyden çok ileri düzeylere taşımıştır. Ancak arama açısından çok riskli ve işletme yatırımı açısından büyük öz sermaye gerektiren madencilik sektörü, geçmişte uygulanan yanlış politikalar sonucunda dünyadaki gelişmelere ayak uyduramamıştır. Bor, mermer, feldspat, linyit, trona (katı soda) ve tuz gibi bazı madenler bakımından çok zengindir. Demir, krom ve bakır gibi bazı madenler bakımından zengin rezervlere sahip olmamıza rağmen, çoğu maden yatağının işletme maliyetinin yüksek olması nedeniyle ülke ihtiyacının tamamını karşılayacak miktarda üretim yapılamamakta ve ihtiyacın bir kısmı ithalatla karşılanmaktadır. Linyit hariç fosil yakıtlar bakımından fakirdir. Taş kömürü ihtiyacının %96,6’sı, petrolün %93’ü, doğal gazın %99,2’si ithalatla karşılanmaktadır. Toplam petrol ve doğal gaz ithalatımız 44 milyar dolar ve maden ithalatımız 10,6 milyar dolardır. Bu durum ülkemizin dış ticaret açığını dolayısıyla cari açığını, oluşturan en önemli kalemlerden biridir. Türkiye hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal ve güneş gibi alternatif enerji kaynakları bakımından zengin potansiyele sahiptir. Başta rüzgâr olmak üzere, son yıllarda bu kaynaklara önemli yatırımlar yapılmış ve ülkemizin elektrik ihtiyacının önemli bir kısmı bu kaynaklardan karşılanmaktadır.. İnsan hayatında vazgeçilmez bir yere sahip olan doğal kaynaklar, gelişmiş ülkelerin bugünkü teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında etkin rol oynar. Bu nedenle doğal kaynaklar, ülkelerin en önemli ekonomik güçleridir. Kalkınma modellerini öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış kaynaklarla destekleyebilen ülkeler, kalkınma sürecini istikrarlı ve güvenli bir şekilde aşabilmiştir. 50. Türkiye, başta enerji olmak üzere, doğal kaynaklarda genel olarak önemli oranda dışa bağımlı bir ülkedir. Dışa bağımlılığı azaltmak, kaynak çeşitliliğini artırmak ve enerjide talep artışını sorunsuz atlatmak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Madenler ve enerji kaynaklarının Türkiye’nin 2017 milli gelirindeki payı yaklaşık %1,1’dir.. Doğal kaynakların verimli bir şekilde değerlendirilmesi, ülkemizin kalkınmasına doğrudan katkı sağlar. Türkiye’de enerji sektörünün her alanında hızlı bir talep artışı olmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler arasında enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülkelerden biridir. Ülkemizde önümüzdeki 10 yılda enerji talebinin iki kat artması beklenmektedir. Ülkemizin enerji talebini karşılamak için sınırlı olan doğal kaynakları rasyonel bir şekilde kullanmaya ihtiyacı vardır. Yeni teknolojilerle enerji üretimini çeşitlendirmeye ve mevcut teknolojilerin verimliliğini arttırmaya, alternatif enerji kaynaklarını değerlendirmeye yönelik politika ve stratejilerin uygulanmasına önem vermektedir. Türkiye, çevresindeki zengin doğal kaynakların batıya ulaştırılmasında güvenli bir liman ve köprü konumundadır. Jeopolitik konumumuzun sağladığı avantajlar kullanılarak, ülke gerçekleri ile küresel ölçekli dinamikler dikkate alınarak Türkiye’nin strateji ve politikalarının ana başlıkları şu şekilde sıralanabilir: Yerli kaynaklara öncelik vermek suretiyle kaynak çeşitliliğini sağlamak Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını artırmak Nükleer gibi yeni enerji kaynaklarını enerji portföyüne eklemek Enerji verimliliğini artırmak Rekabete dayalı piyasa koşullarına tam işlerlik kazandırmak ve yatırım ortamının iyileşmesini sağlamak Petrol ve doğal gaz alanlarında kaynak çeşitliliğini sağlamak ve ithalattan kaynaklanan riskleri azaltacak tedbirleri almak Jeopolitik konumumuzu etkin kullanarak uluslararası enerji projelerinde yer almak Enerji ve doğal kaynaklar alanlarındaki faaliyetlerin çevreye duyarlı halde yürütülmesini sağlamak Doğal kaynakların ülke ekonomisine katkısını artırmak Endüstriyel ham madde, metal ve metal dışı madenlerin üretimlerini artırarak yurt içinde değerlendirilmesini sağlamak Maliyet, zaman ve miktar yönünden enerjiyi tüketiciler için erişilebilir kılmak Coğrafya.

Referanslar

Benzer Belgeler

Birincil enerji kaynakları da kendi içinde petrol, doğal gaz, kömür gibi yenilenemeyen enerji kaynakları ve hidrolik enerji, rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi gibi

[r]

İkinci nesil biyoyakıtlar: Gıda olarak kullanılmayan, tarım ve ormancılık atığı gibi lignoselülozik. biyokütleden elde

XVIII inci yüzyıl divan şairlerini tanıtır­ ken klişe örneklere değil, o devrin daha özgün, daha yöresel özellikler taşıyan, daha halka ya­ kın olanlara

The following examples illustrate CCMs of Extra Type IV’, starting with different transitive verbs: a Manner verb in (48), a Cause verb in (49), an Enablement verb in (50) and

Korozyona direnci düşürür, buruşmaya karşı direnci

Platin, kimyasal özellikleri ve nadir bulunması sebebiyle dünyadaki en pahalı ve değerli metaller arasında yer alır... Platin Nedir,

Korozyonu önleyen kurşun oksit boyalar, kabloların kaplanmasında, kurşun tetraetil ve tetrametil formlarında benzin içinde oktan ayarlayıcı bileşikler olarak,