KAYBETTİĞİMİZ EDEBİYAT USTASI
Büklük ı‘M‘ riei'in doğum una hiç e lv e riş li' o lm ıy âa ka ra n lık , liör V« m ü stebit bir d evird eyiz. H albuki bü yü k eserlerin doğum una yene bu ka ra n lık , ko r v e m üstebit de v ir son derece m u h taçtır. H alit Zi- y a ’yı T ü rk edebiyatının kiıçu k h ik ây e ve rom an tah tın a otu rtan İşte b ö y le bir im kân sızlık ve böy
le bir ih tiy aç tı. İzm ir’de y a zd ığ ı eserlerinde bir şeyler deuiyen, bir şey le r a riy a n H a lit Z iy a İsla u - bui’a g a rp rom an ve an layışım a tek n ik değerde bir ustası o larak döndü. S ervetifü n u ıı say fa ların d a te fr ik a edilen kü eiik h ik â y e le riy le bir yen i H alit Z ly a ’y ı tan ım ıştık. İlk d efa şah ısla r t ir ad sız konuşu- .vofr, çeşitli iıısaıı k a ra k te rle ri can buluyordu, tik d e fa d e ta y la r tam b ir ölçü • içinde" şah ısların e tra fın da dolanıyor, ilk d e fa m ü b a lâ ğ a sı/, insan ren kleri h isli bir k a le min ucıııidan s a y fa la r a -b o y boy çi
ziliyordu.
F a k a t H alit Z i£ a ro m an îariyle dah a b ü yü k bir işe girişti. İk in ci A bd ü ih am ld ’iu zulm ü v e istibdadı her tü rlü fik re son verm işti. H al bu ki fik ir, insan oğlunun bu en
gü zel çocuğu, renk, ren k fik irle r bu en ğü zel çootıklar a n ca k hiiri- y e t bahçesinde yeşerebiiirdi. K a lem a d am ları önce, “ hareket,, h a lini en çok yasayan tiy a tro y a y a n aşm az oldular. Ş iir fild işi kuli) . besine . çekildi, rom an, İlişlerin b aşk aların ı ü rkü tm iyen k ısım ları üzerinde, k ü çü k d u y g u la r ü zerin de döııiip d u r u m a başlad ı. Bıı de vird e S a ffe ti Z iy a “ Salon köşele r i” nde b ir snop ed asiy le dolaşır. B u d e vird e, “ E ylü l,, m ü ellifi üç , fo n k siyo n su z insanın (bir k a rı ko ca , biı- âşık ) arasın d a m a ra zı 1- n iltilçrini u sta ¡>ir tek n ik le dile g e tirir. Bu devirde M ehm et Cehil v e Y e cih i h asta d ır, v e “ A şk -ı M em nu., bu en büy ük- u stanın ro m anı, üzerine örtü len kalın istib dat kap ıların ın altım la ezilm ekte, b ir evin fe r tle ri a ra sın d a k i şeh e v i b oğu şm aların hazin h ik ây e le riy le dolup taşm a k ta d ır.
F a k a t M al v e S iy a h .. İşte b ü y ü k h ik ay eci ve ilk bıiyiik rom an cı bu d eğerli e se riy le kendi dev rinin a cık lı gen çliğin e, iıısaıı o ğ lunun g en çlik ç a ğ la rın a ve istib d a t günlerinin b ah tsız nesillerine "«n verdi. Çiinkü A b ıııet Cem il biitiin bu v a s ıfla rı y a ş a ta c a k bir ku d retle işlenm işti. B ir edebiyat tarih çesi, gü lünç b ir görüş ileri sü
re re k “ M ai ve S iy a h ” ıu b ir te z rom anı olduğunu, A h m et Cem il in eserde silik k ald ığın ı y a z a r. H al buki, h â lâ A h m et C em il, gü nleri m izin hazin g en çlik çağın d an ni şan verip durur. "M ai ve S iy » h ” ı - belki dört d efa okudum . H er o k u yu şu m d a eser bir d efa daha g ö züm de büyüdü. E y lü l m esut e t m ek, k ız kard eşini evlen dirm ek, bü yü k b ir san at eseri m eyd an a g e tirip m eşhur olm ak, b ir gen ç k ız la y a şa d ığ ı m u h ayyel a şk h a y a tını b ir gün olgun bir -yem iş h a linde sevd a dalınılan ko p arm ak,
h ü lâsa m asm avi üm itler içinde çırp ın m ak ; fa k a t işte asıl bundan sonra bütün bu şeylerin birer ha y a l olduğunu g ö rerek siy ah bir gecenin içiııe bedbaht bir y ü k h a linde çö kü verm ek. İşte M ai ve .S iy a h ’m konusu. F a k a t sade o- nüıı m u ? B u 'k o n u y u istib dat nes linin talih inde de a ra m a k , bunu bütün m üstebit devirlerin gü nle rine k a d a r u zatm a k la M ai ve S i y a h b ir k e re b ir kere daha k a z a nır. Ç ünkü A h m e t C em il’in iınıi- det tik le ri şeyin p ek ço ğu hür bir cem iyetin g en çliğ i için m üm kün olabilen şeylerd i. F a k a t A h m et C em il m üm kün o la m ıy a ça k ş e y le r de istedi. V e b u n ları da gü lünç ohnıyan b ir D onkışot gibi bütün benliğinde y aşad ı. D on kişot’un k a ç a sır önce hay ale su sam ış in sanı canland ırışı g ib i A hm et C e - m il de m izah sız b ir görünüşle bu g e n ç liğ i bir k e re daha y a ş a ttı. E - ser bunun için beşerîdir, ve H alit Z iy a ü m an ist ed ebiyatım ızın ilk b ü yü k ç ığ ır açıcısı ve üm anist e- d e b ij atın ilk b ü yü k a n ia y ıcısı öl
çekte! h avasınd an sad e (esir değil, ifad e san atın ın bü yü k v e a sil te r biyesini alm ış oldular. H a ttâ Y a - ku p K a d ri Kurnosm aıioğUi ilk e- serlcrin d e onu' okum uş olduğuna, a y r ı b ir nesilden obuasına ra ğ men ne g ü zel isb atla r. AbdtUbak ■ Sinasi H isa r ve N â b il S ırrı firik , h ik ây e h alind eki eserlerinde h â lâ o eski ustanın ıııested ici tesirin den ku rtu lm a m ış gö rü n m ek ted ir ler.
H alit Ziy a san a tın en tem iz k alm ış yolcularındaıuU . K ü ç ü k h ik â y e Ye rom an yolunda kalem e ald ığ ı konuları g itg id e d ah a bü y ü k bir ge lişm ey e h asret çeken biı- inanlı insan sebaU yle işledi ve g ü zelleştirm işti.
B irk a ç tiy a tro tecrübesine r a ğ men hep lıik â y ee i ve rom ancı k a l
dı. A sıl önem li olan şey ötürünün sonuna k a d a r y a zıc ı ve san atçı k a lın a sı idi. K onum larım la s e ç ti ğ i çevreler çok zam an üst ta b a k a la rın çe v re si olduğu' halde h i
kâyelerin d e k ü çü k in san lara d o ğ ru büy ük bir iniş gö rü lü r.
“ B ir yazın ta rlh iumle e trafın d a cıvıld aşan kızların için de en çok kim sesiz v e ö ksü z k m bize ta n ıt m ak istetli. C ıtriyelerin. bir ailenin fertle ri a ra sın d a tap a lan m ış b ir m al gibi satılan k a lfa la rın h ik â y e lerini ondan din liyebiiirsin iz.
O ğ lu n a " k ır k p a ra ” .verem e menin aza b ı için de k ıvran an ba b alar H a lit' ZiyaVIa 11e g ü zel ya« satıhtı. O rta halli B âb ıâli g a z e te c i leri, kü çtik esir Sud anlı Ite.şir o- 11 un kalem in d e renk buldu.
Ü slûbunun b iraz m ü şteki ve hazin h a va sı, sesinin sık şık ka- ra ltıiı lıir d ünyad an çık ışı H alil Z iy a ’y ı g özü m ü zd e k ü çü lteceğ i yerd e, bü yü tm ed ed ir. Ç iin kü o k a ran lık bir devrin m u starip g en ç liğin i, Içae göç k o rk u la rı içinde bunalan d a r görüşlü insania'rla dolu y ılların m ahzun ve zaru ri ne ticelerle biten a şk larım kendi devrinin en bü yü k eserleri h alin de bize b ıra k tı. Y en i n esiller o- muı bugüne a k ta rıla n eserlerin den sade o e sk i d evirleri değil, a yın zam an d a ifad e etm enin k ısır im kân larınd an k u rtu lm a y ı ö ğ re n ecek ler ve bütün san a l h a y a tın da a k saç la rı gibi beıiıbeynz k a l m ış bir çeh reyi ta n ıy a c a k la rd ır.
K a h n ıet olsun can ın a!
du.
F a k a t ' onun dili.. İşte bü yü k u sta, T ü rk ed eb iyatın d a bu dil ile de kendine y er Yapm ış olan kırda 11 biridir. Dil deyince sade lü g a tle rin m enşeini a ra ş tır m a k ve ke li menin sesini, p sikolojisin i ve y a ra ttığ ı yep yen i h a v a y ı bir y a n a a ta ra k onda sad ece c o ğ r a fi ve ır k i bakım dan b ir şey le r g ö z e t m ek bir ed eb iyat adam ım incele m esini bilm em ek .d em ektir. ¡Ş ile bim işte bü yü k ölü, sağ lığın d a v e h ayatın ın son günlerinde b irk aç eserin i bugünkü diie çok y ak ın b ir lıaie g etird iğ i H alit Z iya dili a rtık yer y er esk im iş bulunuyor. B u böyle olduğu gibi bütün lü g a t v e terkip lerin e rağm en o k elim ele re yab an cı olnııynnlar için U- ş a k h g il’in dilinde bü yü k bir ken dine h aslık vardı.' B elki bugün a r tık dünkü gibi uzun cü m leler k u l lanm ıyoru z, belki a rtık tek rard an , tekrirden, n oktalı v irg ü llerle lü zum suz y ere bölünerek peşpeşe gelen kıvrn ıtıh Cümle ku rm a ta r zından 'h oşlanm ıyoruz. F a k a t bu dilin üslûp olm uş, üslûp haline gelm iş olan m uh tevası, uzun y ıl la r m ü frit rom antizm den soyun m uş, sevim li lıir lirizm halinde aktı durdu ve onun sâri gü zelliği kendi devrindeki k ü çü k büyük biitiin a rkad aşların ı ardından s ü rükledi. H alit Z iya va rk en C enap lüle bütün gözü boyayan hü nerle rine rağm en onun gerisinde g ib iy di. M ehm et H auf’ıın KyUil'ü bile H alli Z iy a ’nın hu d ili'v e hu üslûbu hatırlatanından bir teııkid sü zg e cinden geçem ez. H ele ö tekiler o İkine! plânda gelenler, zincirlem e b îr itaa tle ü ş a k lıg il’in üslûbundan a yrılm ad ılar. Kendinden sonra g e lenler, — bu sa tırla rın sahibi de ■ dahil o lm ak üzere — bu üslûbun
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi