11 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
5
Sezer Ürdün
yolcusu
■ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer İslam Konferansı Örgütü (IKÖ) doruk toplantısına katılmak üzere bugün Katar’a gidiyor. Sezer, doruğun ardından resmi temaslarda bulunacağı Ürdün’e geçecek. Dün düzenlenen basın toplantısında Cumhurbaşkanının ziyaretleri hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Tacan lldem, Ortadoğu banş sürecindeki gelişmeler ve Kudüs’te yaşanan acı olayların 12-14 Kasım tarihleri arasında yapılacak İKÖ toplantısınıngündemine damgasını vurabilecek nitelikte olduğunu kaydetti.îldem’in verdiği bilgiye göre Sezer, doruğun sona ereceği 14 Kasım günü akşam saatlerinde Ürdün’e geçerek, Amman’da resmi görüşmelerde bulunacak.
Düzce depreminin
1 . yıldönümü
■ DÜZCE (Cumhuriyet)-17 Ağustos depreminin ardından ikinci bir yıkıntıyı 12 Kasım’da yeniden yaşayan Düzceliler, depremin üzerinden bir yıl geçmesine karşın çadırlarda yaşıyorlar. Kalıcı konutların aralık ayı başında
tamamlanabilmesinin hava koşullarına bağlı olduğu belirtildi. 7.2
büyüklüğündeki Düzce depreminin birinci yıldönümü nedeniyle yarın kentte bir dizi anma etkinliği düzenlenecek.
ÇUKOBÜtÜK'te
kıyım
■ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) -ÇUKOBİRLİK’te kendi isteği ile 250 iplik dokuma işçisi ve 35 boya basma işçisinin ayrılmasının ardından, dün sabahtan itibaren de 175 kişinin iş akitleri feshedildi. DİSK’e bağlı Tekstil Sendikası ÇUKOBİRLİK Şube Başkanı Ali Caymaz, “Çıkışları beklemiyorduk. Protokole uyulmadı. Yasal haklarımızı arayacağız” dedi. Sendikacılar, Genel Müdür Yakup Şahin ile görüşmek istediler.Şahin’in yerinde olmaması üzerine sendikacılar, vekili Ömer Ersinadım ile görüştüler. Ersinadım, “Ben talimatlan uyguluyorum” dedi.
15 kilo eroin
■ GAZİANTEP (A A )-Gaziantep İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat ve Kaçakçılık şubeleri timlerince gerçekleştirilen operasyonda. Kuzey Irak üzerinden Türkiye’ye getirilen İran menşeli 15 kilo eroin ele geçirildi. Olayla ilgili olarak aralarında UNSAN AŞ isimli un fabrikasının sahibi Ali Çiçek’in de bulunduğu 5 kişi yakalandı ve yine aralarındauyuşturucu şebekesinin elebaşısı olan bir un fabrikası sahibinin de bulunduğu 8 kişi aranıyor. Çiçek’in, muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonrasında trilyonlarca liralık hayali ihracat yaptığı belirlendi.
Eski Etibank
müdürü intihar
etti
■ VAN (AA) - Toprakbank ve Etibank Van şubelerinde bir dönem müdürlük yapan Erkan Yamaç’ın intihar ettiği ileri sürüldü. Yamaç’ın cesedinin Köşebaşı köyü yakınındaki bir otomobilde bulunduğu belirtildi.
A f yasa tasarısının, önüm üzdeki hafta M eclis’e sunulması bekleniyor
O rtaklar afta uzlaştı
Yöntem, şartlı
salıverme
Liderler zirvesinde RP Genel
Başkanı Erbakan’ın nasıl
kurtarılacağı da tartışıldı.
Affın, şartlı salıverilme
yöntemiyle çıkarılması
üzerinde görüş birliğine
varıldı. MHP Grup
Başkanvekili İsmail Köse,
tasarının önümüzdeki hafta
Meclis’e geleceğini söyledi.
A N K A RA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet
ortaklan, affın ceza indirimi ve şartlı salıverilme yöntemiyle
gerçekleştirilmesi, ancak çetelerin ve terör suçlarının a f kapsamı dışında kalması konusunda uzlaştı. Liderler zirvesinde, kapatılan RP’nin yasaklı lideri Necmettin Erbakan’ı hapisten
kurtaracak formül arayışı da gündeme geldi. MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse,
tasarının önümüzdeki hafta Meclis’e geleceğini söyledi. Koalisyon ortaklan, önceki gün gerçekleştirilen liderler zirvesinde affı masaya yatırdı. Adalet Bakanı
Hikm et Sami Türk’ün hazırladığı tasarılar değerlendirilirken affın, şartlı salıverilme yöntemiyle çıkarılması üzerinde görüş birliğine varıldı. Liderler, çetelerin af kapsamı dışında kalması konusunda da uzlaşmaya
varırken yeni bir düzenleme yapılmaması durumunda 14 Ocak 2001 tarihinde cezaevine girecek olan Erbakan’ı kurtaracak formüller üzerinde duruldu. Hükümet ortaklan, bunun için özel bir çalışma yapılmasını kararlaştırdı. MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, dün düzenlediği basın toplantısında, af yasa tasansının bir hafta içinde Meclis’e geleceğini ve Ramazan Bayramı’ndan önce de yasalaşacağını söyledi. Köse, Erbakan’ın durumunun anımsatılması üzerine, MHP’nin partilerin kapatılmasından ve
başbakanlık yapmış kişilerin cezaevine düşmesinden mutluluk duymadığını, ancak anayasa ve yasalara aykırı hareket edenlerin sonucuna katlanması gerektiğini belirtti.
Panele gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Hikm et Çetinkaya ile yazarlarımız Tanilli, Sirmen ve yazar Sevgi Özel katıldı.
um :ag’ın düzenlediği ‘Çağdaşımız Uğur M um cu’ paneli yapıldı
*M um cu sosyal devleti savunurdu
*
İstanbul Haber Servisi - Ay dınlanmanın, bağımsızlığın, cumhuriyetin ve Atatürkçülü ğün ödünsüz savunucusu, ga zetemiz yazan Uğur Mum-
cu’nun, çağma tanıklık eden, sorgulayan ve aydınlanma ge leneğini korkusuzca sürdüren gözüpek bir gazeteci olduğu belirtilerek “Uğur Mum- cu'nun neden öldürüldüğünü anlamak için, onun ölümün den önceki ve sonraki cinayet lere bakmak gerektiği, devlet
ve siyasi erkin de bu cinayetle rin içinde bulunduğu, önemli olanın, tetikçilerin arkasında ki büyük patronu bulmak ol duğu” vurgulandı.
19. TÜYAP Kitap Fuarı et kinlikleri kapsamında düzen lenen ve Uğur Mumcu Araş tırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) yetkililerinden Sevgi Özel’in yönettiği “Çağdaşı mız Uğur Mumcu” konulu panel önceki gün yapıldı. Pa nele konuşmacı olarak gazete miz Genel Yayın Koordinatö rü Hikmet Çetinkaya ile ya zarlarımız Prof. Dr. ServerTa nilli ve AK Sirmen katıldı. Hik met Çetinkaya, Mumcu ile
1969 yılında, Yapı-tş Sendi kası Başkanı Necmettin Girit- Hoğlu’nun öldürülmesinden hemen sonra tanıştıklarını anımsatarak şöyle devam etti:
“ 1971,72,73 yıllarında bir yandan Nur, diğer yandan ko mando kampları kuruluyor du. 1975-76'da komando kamplarında silahlı eğitim de verilmeye başlandı. Bu kamp larda eğitim alan ve o dönem de, emekli bir paşayı yürüyüş yaparken kamp arazisine gir diği için dövüp hastanelik e- den Mehmet Ali Ağca, Haluk
Kırcı, Abdullah Çatlı, Oral Çelik gibi isimler daha sonra karşımıza farklı eylemlerde çıktılar”
70’li yıllarda aydınlara, emekçilere, memurlara, öğ rencilere yönelik cinayetle rin faillerinin hâlâ buluna madığına dikkat çeken Çe tinkaya, “Uğur Mumcu, Kut lu SavaşTn 1998’de yazdığı Susurluk raporunu, 1979’da yazmıştır” dedi. Çetinkaya, 24 Ocak 1993 tarihinde, Mumcu’nun öldürülmesin den 6 saat sonra, gazetemizin o dönem Ankara Temsilcili- ği’ni yürüten yazarımız Cü neyt Arcayürek’le birlikte dönemin İçişleri Bakanı, Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü ile görüştüklerini ifade ederek şöyle konuştu:
“İçişleri Bakam İsmet Sez gin, ‘Mumcu’yu öldürenler, ülke içinde illegal bir örgütse, 24 saat içinde elimizdeler’ de mişti. Ama daha sonra bizi ça ğırıp ‘Bulgular bizi İran Bü- yükelçiliği’nin önüne getiri yor, içeri giremeyiz, sorun olur’ dediler. Yıllar sonra ya kalananların Mumcu'nun, A ksoyün, Üçok’ıın, Kışla- lı'nın katilleri olduğu söyleni yor. Bu kişiler belki tetikçi ola bilir, peki büyük patron kim?”
Küreselleşme__________
Server Tanilli de günümü zün en önemli olayı olan kü reselleşmenin, adı konulma dan, laf kalabalığı yapılarak geçiştirildiğini belirterek
“Küreselleşme, büyük serma yenin kendi arasında birieşip
arkasına iletişim teknolojisini de alarak yeni bir fethe yönel mesidir. Sermaye artık devleti de bir yana itip dünyayı yönet mek istiyor. Siyasi iktidar da medy a da bunların elinde. Ser maye bu olanaklarla insanlı ğın karşısına çıkıyor” dedi. Türkiye’den de bu durumun açıklıkla görüldüğüne ve ne yazık ki övgüler yağdırıldığı- na dikkat çeken Tanilli, Avru pa Birliği’nin (AB), büyük sermayenin küreselleşme merkezlerinden, yumakların dan biri olduğunu vurguladı.
“AB’ye girelim ama önce dü şünelim. AB’nin bir kurtlar sofrası olduğunu unutmaya lım” diyen Tanilli, asgari ah lakını da yitiren medyanın, genel kirlenmeden payını al dığının altını çizdi.
FP'li Ertan Yülek
‘Atatürk
yaşasaydı
Erbakan hapse
girm ezdi’
A N K ARA (Cumhuriyet Bürosu)
-FP Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, Atatürk’ün ölümünün 62., cumhuriyetin 77. yılında,
cumhuriyetin içinin demokrasi ile doldurulamadığını söyledi. Yülek,
“Atatürk yaşasaydı millete baskı yapılmazdı, demokrasi sorunu olmazdı, Erbakan herhalde hapse girmezdi” dedi.
Ertan Yülek, ölümünün 62. yılında Atatürk’ü ve silah arkadaşlarım saygıyla andıklarını belirtti. Atatürk’ün hedeflediği çağdaş devletler düzeyine ulaşılamadığını savunan Yülek, “Cumhuriyetin içini hâlâ demokrasi ile dolduramadık. A B ’nin Katılım Ortaklığı Belgesi’nde de demokrasideki eksikliğimiz önüm üze konmaktadır. Atatürkçülüğü istismar edenler buna dikkat etmelidir” diye konuştu.
‘Türkiye böyle olm azdı’
Atatürk’ün milletiyle barışık olduğunu, bugün ise devletin milletle küskün olduğunu kaydeden Yülek, bir gazetecinin, “Atatürk yaşasaydı Erbakan’ın tavrı nasıl olurdu” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Erbakan’ın kendisi ‘gerçek Atatürkçü biz olurduk’ diyor. Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlığı hedefleyen kişinin kendisi ve partinin de kendi partisi olduğunu söylemiştir. Atatürk yaşasaydı Türkiye bugünkü gibi olmazdı, millete basla yapılmazdı.”
İ h
Hükümet, yeni KHK yerine, M e clis’teki ta sa rıy ı ‘ön celikle r’ arasına aldı
‘İrticacı memura ihraç’ tasarısı komisyonda
A N K A R A (Cum huriyet Bürosu)
-Hükümet, Cumhurbaşkanı Ahm et N ecdet Sezer den dönen “irticacı m em ura ihraç” düzenlemesi için yeni bir tasarı hazırlamak yerine,
TBM M ’de bekleyen aynı konudaki tasarıların, “yasalaşm a” sürecini hızlandırma karan aldı. İlk olarak 1998 yılında dönemin başbakanı Mesut Y ılm az tarafından TBM M ’ye sunulan, geçen yıl da Başbakan Ecevit’in “yenilem e” yazısıyla sevk ettiği 2 ayn tasan, pazartesi günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, birleştirilerek görüşülmeye başlanılacak.
Koalisyon ortaklan arasında da tartışma yaratan “irticacı m em ura ihraç”
düzenlemesi için hükümet, 657 sayılı
yasaya tabi devlet memurlan ile sözleşmeli personele ilişkin düzenleme için yeni tasan hazırlamak yerine TBM M ’de bekleyen tasanlan öncelikle görüştürme karan aldı. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan ve 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası’nm 125. maddesinde değişiklik öngören tasan “ Yıkıcı veya bölücü veya cum huriyetin niteliklerinden herhangi birisini değiştirmeye veya ortadan kaldırm aya yönelik veya bunlara aylan eylem ve diğer faaliyetlerde bulunan veya bu suretle kuram ların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozm ak veya boykot, işgal, engellem e, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılan, veya bu
amaçlarla toplu olarak göreve gelm em ek, bunları tahrik ve teşvik etm ek veya yardım da bulunanların”
meslekten çıkan İmasını hükme bağlıyor. Düzenleme,
devlet memurluğundan çıkanlma cezası alanlann, kamu kurum ve kuruluşlan, yerel yönetimler ile bunlann sermayesinin yüzde 50’sinden fazlasına sahip olan kurum ve kuruluşlarda hiçbir şekilde istihdam edilemeyeceğini de hükme bağlıyor. 399 sayılı KHK’de değişiklik yapan yasa tasansı, benzer suçlan işleyen sözleşmeli personelin sözleşmelerinin fesh edilmesini ve kamu kurumlannda
çalıştıram ayacağım hükme bağlıyor.
İRMİK I
AYDIN ENGİN
aengin@ doruk.net.tr Gün yoğun geçecek. Epeyerken yollara düştük. Ata türk’ü ölümünün 62. yıldönü münde anmak için çocukla- nyla birlikte okullara akan ana babalarla dolu yollarda, yürü meyen bir trafiği adım adım aşıp gazeteye geldik.
İstanbul Lisesi tam karşı mızda, komşuyuz. Öğrenci servislerinden inen küçücük kızların ve oğlanların çoğu ku caklarında çiçek demetleri ta şıyorlar. İlkokuldan lise sona kuşak kuşak, kucak kucak ço cuklar Mustafa Kemal’i anma ya hazırlanıyor...
Ölümünün 62. yılında Mus tafa Kemal’i bir kez daha dü şünmek dendiğinde bellek, bi linci ille de 1923’e sürüklüyor. Yolları toza toprağa bulanmış, çamura kesmiş bir bozkır ka sabasında, Ankara’da derme çatma bir binada, “Efendiler,
yann sabah Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” diyen adamın, bu
yalın cümle ile Küçük Asya’nın kaderinde yarattığı o büyük
10 Kasım 9’u 5 Geçe ve 10’u 5 Geçe
dönüşümü kavramaya çalışıyorsunuz.
Artık “geçen” diye adlandır dığınız yüzyılın başında, yer yüzünde esen o umut dolu rüzgârları anımsıyorsunuz. Halkların kendi kaderlerini el lerine almak için ayağa kalk tıkları, insanın daha esen, da ha haklı, daha adil bir dünya yı kendi elleriyle kurabileceği ne inandığı o büyük günleri anımsamak bile coşkulandırı yor sizi. Kul bilinci iliğine kemi ğine sinmiş, devlet tapman dan kopmayı günahla eşde ğer saymış bir toplumda, bir gecede "özgüryurttaşlar” ya ratacak biryolun önündeki en gelleri gözünü kırpmadan yık mış bir “devrlmci"n\n, çok de ğil on yıl sonra “...azzamanda
büyük işler başardık" diyece
ğini düşünüyorsunuz; kulağı nızda demir ağlarla örülmüş bir anayurdu anlatan marşlar
çınlıyor...
Sonra saat 9’u 5 geçe oldu. Cağaloğlu’nun her zaman gü rültülü sokağında sessizlik patladı. Hep birlikte sustuk ve düşündük.
★ ★ ★
Yazık, komşumuzun irili ufaklı çocuklarından aynlmak gerek. Saat 10’u 5 geçe, İs tanbul 2. Ağır Ceza Mahke mesi yangıçlannın karşısına di kilecek ve “Ulucanlar cankın-
m ı" üstüne yazdığınız iki yazı
nın hesabını vereceksiniz. İstanbul Lisesi kapı kom şuysa, İstanbul Adliyesi de ya kın komşu. Üstelik otuz yıllık sadık ve düzenli "müşteri- s/”yim. Otuz yılda nice stajyer savcıyı dolaylı yoldan eğitmiş, nice ünlü yargıca emekliliğine kadar eşlik etmişiz.
Türk Ceza Yasası’nın 159. maddesi kapsamında "devle
tin manevi şahsiyetini tahkir
ve tezyif ve terzil” ettiğim için
iki yazıdan ayrı ayn 6 yıla ka dar hapsim isteniyor. Adalet Bakanlığı’nın zorladığı savcı nın satırlar arasında dolanıp cımbızlayarak bulabildiği
“suç” da Ulucanlar cankırımı
üstüne söylenenler.
Adalet Bakanlığı, Ulucan lar’da hukukun bittiği ve zor balığın başladığı o günün anıl masından bile ürküyor. "Can-
kırım" nitelemesine alabildiği
ne öfkeleniyor. 10 yurttaşımı zın şişlenerek, yakılarak, ezile rek boğularak yok edildiği, hu kukun ırzına geçildiği o gün üstüne yazan gazeteciyi düş man belliyor; ne pahasına olursa olsun cezalandınlması- nı istiyor, diretiyor.
Savunmamı, avukatlarımın söylediklerini aktarmanın hiç gereği yok. Zorbalığın ege men kılındığı yerde, Ulucan- lar’da yok olan hukukun yar
dımına yine hukuk koştu. İs tanbul’daki dört hukukçu (üç yargıç ve bir savcı) elbirliği ile, oybirliği ile hukuka sahip çık tılar; sanık Aydın Engin’i her iki davadan da tek celsede beraat ettirdiler. “Ulucanlar’da
on yurttaşın bilerek, önceden planlanarak yok edildikleri"
gerçeği Adalet Bakanlığımda ki sorumluların üstünde kaldı. Adliye binasından çıktım. Sultanahmet’te yüzyıllık ağaç lardan sonbahar yaprakları düşüyor. İçimde bir serinlik. Savunmada ettiğim bir lafı ke yifle kafamda ve dilimde evi rip çeviriyorum:
“Ben savcıların, Ulucanlar gibi b ir cankınmda duyarlılık gösteren gazeteciler hakkın da değil, göstermeyen gaze teciler hakkında iddianame düzenleyeceği bir Türkiye’nin düşünü kurmakta kararlı yım..."
Güzel söylemişim. 10 Ka- sım’a yakışmış. Cumhuriyet yurttaşına yakışmış...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Mavi Yeşil Bir Ada...
Bir sıkıntı büyüyordu içimizde, yoksa yaşam gri kentlerin gölgesinde belirsizliğin içine mi sü rüklüyor bizi?..
Karmakarışık duygular içindeydim...
TÜYAP Kitap Fuarı’nda ‘Çağdaşımız U ğur
M u m cu ’ panelinde Sevgi Özel, Server Tanilli
ve Ali Sirmen’le birlikteydik...
İzleyicilerin çoğunluğu gençlerdi, dikkatle ko nuşmacıları izliyorlardı...
Server Tanilli’nin güzel ve anlamlı konuşması nı dinlerken gözlerimi kapadım bir süre...
Sonra, Edmond J a b e s ’in ‘kelimenin içinde
ki hayat ile ölüm arasında söyleşi’sini anımsa
dım...
Şafak, yukel, çiylerle kaplı, dünyanın bütün sorunlarının açmak üzere olduğu bir tomurcuk muydu?
Jabes şöyle diyordu;
"Şafak, yukel, çiylerle kaplı, dünyanın bütün sorunlarının açmak üzere olduğu tomurcuktur. Evrenin önceden var oluşu. Yakında, üzerinde gölgelerin kıpırdamadığı b ir g ü l görürüz yalnız ca, bürüneceği renkler öğleye kadar teklik ve duraklamanın renkleri olacaktır. Sonu geldiğin de, sayılar içinde ölm ek için çoğalacaktır.
Dünya bizim g ib i saf. Dün ve yarın b ir aynı ba sit cümle. ”
Panelden üç-dört saat önce, giderek grileşen gökyüzüne bakarken elimde Üstün Akm en’in
‘Yarim Nereyi Mesken Tuttun’ (Aksoy Yayıncı
lık), Ve P erde’ (Cumhuriyet Yayınları) kitapla rı vardı...
Karmakarışık duygular içindeydim...
Büyük hayıflanmaların doludizgin olduğu bir sonbahar öğlesinde sevecenliğin o titrek ku maşını arayan gençlerle konuştum...
Kentler kirlenince insanlar da mı kirleniyordu? Neden duyarsızdı insanlar bu kadar?
Üstün Akmen Cezayir’i anlatırken soruyordu:
“Geri kalmış b ir söm ürgeyi m odem b ir sos yalist toplum a dönüştürm ek kolay mı ? Kolay mı kurtulmak? Kolay mı şeriatla baş etmek? Hani bağımsızlığın diyeti? Zaten şu özgürlük ve dü zen, h içb ir yerde birlikte var olmuyor. Gel gele lim ikisinden de vazgeçilmiyor. Ne tuhaf..."
Sonra bir çırpıda A k ro p o lis ’ten M o s k o v a ’ya gidiyorduk, Akmen’in ‘Yarim Nereyi Mesken Tut
tu n ’ kitabını okurken...
★ ★ ★
Server Tanilli’yi dinlerken 1980 öncesinin fo toğraflarını görüyordum...
Vızıldayan bir kurşun, kahpece hazırlanmış bir tuzak Abdi Ipekçi’nin, Necdet Güçlü’nün, Ce- vat Yurdakul’un, Orhan C avitTütengil’in, Do ğan Ö z’ün; Balgat’ta, Bahçelievler’de, İstanbul Universitesi’nde öldürülen gençlerin mezarla rında kırmızı karanfilleri büyütüyordu...
Server Tanilli de o kahpece hazırlanmış tuzak lardan payını almıştı...
Gözlerimi yumdum... Bir sesle irkildim:
“Bana m illiyetçiler adam öldürüyor dedirte mezsiniz!”
Panel bir saatte bitti... Eve geldim...
Server Tanilli’nin ‘Strasbourg Yazıları’ nı(Adam Yayınları) okumayı sürdürdüm...
“ Türkiye’de devlet, yıllar var ki, eğitim siste m ini böylesi b ir kısırlığın dar sokaklarına getirip sokmuştur; çünkü gençlerine saygısı yoktur d ü zenin; düşünmeyen, eleştirmeyen insanlar is tenmektedir; b ir yanda molla eğitim ini körükle menin altında yatan da budur.
Gençler arasından kazara düşünenleri ve sor gulayanları çıkmışsa, hakları coptur, kurşunlan maktır ya da hapishanelerin karanlığına tıkılmak! Gazeteler ‘Cezaevleri ölüm sınırında’ diye yazı y o r ve neredeyse iki ayını dolduracak açlık grev lerinden kaygılandırıcı haberler veriyorlar.
Neyin m i cezasını çekiyor o gençler? Başta düşünmenin, eleştirmenin, gerekiyor sa ‘hayır’ demenin!
Utanmalıyız onlara yapılanlardan!.. ”
i r i r 'k
Umutlarımız belki de mavi yeşil adalarda saklı...
O umutları gençler yakalayabilecekler mi? Kaçak düşleri kovalayan bizler, karanlığın içinden sıyrılmak için çabalarken keyfi gıcır bey ler çelişkiler yumağı içinde geleceklerini düşü nüyorlardı...
Biliyorum ki yüreğimiz eski vardiya yalnızlı ğı içinde!..
Siyasetin kirliliğine yenik düşmüş, medyanın aymazlığına şaşıran küçük bir kesim zamanın akvaryumu içinde öfkeli!..
Bir masal ülkesindeyiz sanki!..
Server Tanilli’yle umudun kilidini açmaya, Üs tün Akm en’ le kentleri dolaşmaya ne dersiniz? hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k i t a p l a r ıHikmet Çetinkaya
ALACA BİR ÖFKE
m
Alaca
, Bir
İlke
Y E N İ
ÇIKTI
Ey benim aydınlık günleri bekleyen Türkiyem!.. Ey benim ölüme alkış tutan halkım!..
Ey benim şafağın yolunu açan suskun akşamların hüznünü yaşam biçimi sanan insanım!..
Ey benim özgürlükleri Erbakan Hoca’nın takkesinde arayan romantik aydınım!..
Z C u m h u r iy e t Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
SAYFA
6
Atatürk evi
açıldı
■ İstanbul Haber Servisi
-Avcılar Belediyesi’nce Atatürk’ün doğduğu Selanik Koca Kasım Mahallesi, Islahane Caddesi’ndeki evin orjinaline sadık kalınarak yapılan ev de törenle açıldı. Atatürk evinin içinde bulunduğu Ulusal Egemenlik Parkı ’nda Erzurum, Sivas kongrelerinin yapıldığı yerler, eski TBMM’nin beşte bir ölçekli minyatür yapısının dış görünüşü, Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı’mn yapıldığı yıllara ait ilüstrasyonlar ile Atatürk’ün Kocatepe’de Taarruz hareketinin senoryalannı düşündüğü sıradaki görüntüsünün bire iki büyütülmüş anıtı da bulunuyor.
Nutuk el
yazması oldu
■ İstanbul H aber Servisi- Resssam Ethem Çalışkan, Atatürk’ün Nutuk adlı eserini el yazması olarak tekrar yazdı. Çalışkan, “Belki de bir devlet adamının konuşması ilk kez el yazması olarak
sunuluyor. Bu kitap, 21. asnn kitabı olacak” dedi.
Cezaevinde
eylem
■ DENİZLİ (A A )-Denizli Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlülerin sayım vermedikleri ve açlık grevine başladıkları ancak yapılan görüşmeler sonucu eylemin sona erdiği bildirildi. Denizli Valisi Yusuf Ziya Göksu, olayın, bazı hükümlülerin başka cezaevinenakledilmesi ve onlara yakın olanların protestosu sonucu başladığını söyledi.
Uşak Cezaevi
soruşturması
■ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Uşak E Tipi Ceza ve Tutukevi’nde çıkan olaylarla ilgili Adalet başmüfettişlerince yürütülen soruşturma çerçevesinde, cezaevi birinci müdürü Mustafa Kurt ile 6 ikinci müdür görevlerinden
uzaklaştırıldı. Adalet Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Uşak E Tipi Cezaevi’nde meydana gelen olaylarla ilgili soruşturma çerçevesinde, Cezaevi Birinci Müdürü Mustafa Kurt ile ikinci müdürler Ahmet Çalışkan, Bekir Yeşilyurt, Yılmaz Ersoylu, Rıfkı Demirci, İsmail Tosun ve Hıdır Kılıçaslan’ın görevlerinden uzaklaştırıldıkları bildirildi.
Gökçek'e ikinci
heykel cezası
■ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Ankara Biiyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, heykeltıraş Mehme( Aksoy’un belediye için yaptığı 2 heykelin yerine konmasına izin vermemesi nedeniyle açılan davada 10 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm oldu. Mehmet Aksoy’un daha önce yapılan anlaşmaçerçevesinde belediye için yaptığı “Gök Kuşağının Altında” ve “Nergis” adlı heykellerin yerine dikilmesine izin vermeyen Gökçek hakkında avukat Unsal Piroğlu tarafından dava açılmıştı.
CUMHURİYET
T T- - ) A 3 T l } 11 KASIM 2000 CUMARTESİ
HABERLER
10 Kasıttı atıma etkinlikleri kapsamında Anıtkabirde devlet töreni yapıldı
Büyük öndere büyük saygı
■ Baştarafı 1. Sayfa ’da
Cumhurbaşkanı Sezer daha sonra Milli Mi- sak Kulesi’ne geçerek Anıtkabir özel Def- teri’ni imzaladı.
Sezer, deftere şöyle yazdı: “Yüce Ata türk. Aramızdan ayrılışının 62. yılında size olan sonsuz saygımızı, ilke ve devrimlerimi- ze bağlılığımızı, laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cunıhuriyeti’ni sonsuza kadar ya şatma andımızı yinelemek için huzurunda- yız. Ulusumuzun gönencini yükseltmek ve çağ daş uygarlık düzeyine ulaşmak için tüm gü cümüzle çalışıyoruz. Hukukun üstünlüğünü egemen luiarak, insan haklan ve demokra tikleşmedeki eksikliklerimizi gidererek, Türk ulusuna gösterdiğiniz çağdaşlaşma ereğini
mutlaka gerçekleştireceğiz. Kurduğunuz cumhuriyet ve gerçekleştirdiğiniz devrim- ierle başlattığınız çağdaşlaşma sürecindeki ışığınız ve gücünüz manevi varlığımız ve il- kelerimizdir. Bu ışık ve güçle laik, demokra tik ve çağdaş cumhuriyetimizi, ülke ve ulus bütünlüğümüzü, birlik ve dirliğimizi sonsu za kadar koruyacağız.”
A nıtkabir’de olay_________ ______
Sezer, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdık- lannı yüksek sesle okuduktan sonra geri dönerek defteri imzaladı. Sezer’in Anıtka bir’den ayrılışı sırasında yaşlı biri Cumhur- başkanı’na seslenmek istedi. Ancak daha ön ce Anıtkabir’de yaşanan meczup olayları
nedeniyle son derece hassas davranan gü venlik görevlileri, bu kişiyi alarak Anıtka bir Komutanlığı ’na götürdüler. Yoğun bir ka- tılımın olduğu törende alanı dolduran yurt taş ve öğrenciler ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk resimleri taşıdılar. Tören sırasm- da emniyete ait helikopterler de Anıtkabir üzerinde güvenlik uçuşu yaptılar. Binlerce yurttaşın tören sırasında kapıda beklemesi dikkat çekti.
Sezer, daha sonra Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenle nen panele katıldı.
Sezer, Atatürk’ün “insanlığa malolan ya pıtlarıyla her gün yeniden doğan, düşünce leri ve ilkeleriyle yol gösterici olmayı sürdü
ren” liderlerden olduğunu belirtti. Cumhuriyet’in 77. yıldönümünün yur dun her yerinde büyük bir coşku ve sevinç yaratmasının, ulusun rejimle bütünleştiği nin anlamlı bir göstergesi olduğunu söyle yen Sezer, Atatürk’ün “bireyin, üzerindeki dini baskılardan kurtarılarak özgür olma sını ve yaratıcı gücünü ülke ve insanlık ya rarına kullanmasını sağlayacak yapısal dö nüşümü” gerçekleştirdiğini belirtti. Yapısal dönüşümün en önemli temelinin laiklik il kesinin benimsenmesi olduğuna işaret eden Sezer, şöyle konuştu:
“Değişim ve çağdaşlaşma karşıtı gruplar la savaşımı, bağımsızlık savaşı kadar zor geç miştir. Büyük Atatürk'ün bilgisizliğe, dog
malara ve geri kalmışlığa karşı açtığı savaş, ulusumuzun evrensel değerleri özümseme si ve çağdaş yaşamı kısa sürede benimseme siyle kazanılmıştır. Savaştan çıkmış, olanak sızlıklar içindeki bir ülkenin çağdaşlaşma çabalan, tarihin en büyük aydınlanma ha reketlerinden biri olmuştur.”
Yobazlığa karşı savaş
Atatürk’ün asıl ve sürekli savaşımının ge
riliğe ve yobazlığa karşı olduğunu anlatan Sezer, “O, ölümüne kadar yaşamının her ev resinde hep geleceği düşünerek üeriye bak mıştır. Geçmişe takılıp kalınanın geleceği kurtarmayacağını bilerek gelecekle ilgili plan lar yapmış, kararlar almıştır” dedi.
Başbakan Yardımcısı Dev let Bahçeli de, lOKasımlar’m,
“Atatürk’ün aramızdan ayn- lışmın, anma ve matem günü”
olmaktan çıkarak bıraktığı eserlerin zenginleştirilmesi ve yeni nesillere daha iyi anlatıl masına aracı olması gerektiği ne dikkat çekti. Bahçeli, “Ata türk, herhangi bir kimsenin veya topluluğun tekelinde de ğildir. Çünkü bütün milletimi zin bağlı olduğu ve sevdiği bir tek Atatürk vardır. Onu sev mek, onu anlam ak ve onun prensiplerini milletimizin idra kiyle örtüştü rmek, milletin her ferdinin hakkı ve vazifesidir”
dedi.
‘H esap zam anı’_______
Binlerce yurttaş, ölümünün 62. yılında büyük önder Atatürk’ü anmak, O’nun ilke ve devrimlerini sonsuza kadar yaşatmak için Anıtkabir'de buluştu. (Fotoğraf: SERDAR ÖZSOY)
Öğrenciler Anıtkabir ’den marşlar söyleyerek ayrıldılar
Hırttaşlardan
A nıtkabir’e akın
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Ölü-münün 62. yılında büyük önder Ata türk’ü anmak, O’nun ilke ve devrimle rini sonsuza kadar yaşatmak için Anıt kabir’de buluşan binlerce yurttaş, mozo leyi çiçek ve Türk bayraklarıyla donattı. Yaşlısından gencine, başörtülüsünden öğrencisine kadar Anıtkabir’e akan yurt taşlar, yakalanna iliştirdikleri Atatürk resimleriyle mozole önünde uzun kuy ruklar oluşturdu.
Sabahın erken saatlerinden itibaren Anıtkabir’e gelmeye başlayan yurttaş lar, akşam saatlerine kadar süren kuyruk lar oluşturdu. Aşm kalabalık nedeniyle mozolenin bulunduğu bölümdeki görev liler, yurttaşlara çok fazla beklememele ri uyarısını yaptılar. Mozole önünde ve
“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir”
plakası önünde fotoğraf çektiren yurt taşlara, polaroid fotoğraf çeken fotoğ rafçılar da eşlik etti.
Mozole çiçeklerden görünmüyordu
Ankara’daki ilköğretim ve ortaöğre tim okulu öğrencilerinin akınına uğrayan Anıtkabir, T ürk bayraklarıyla kırmızı ve beyaz karanfillerin ağırlığındaki çiçek lerle doldu taştı. Görevliler, çiçeklerden görünmez hale gelen mozoleyi sık sık te mizlemek zorunda kaldı.
Kimi yurttaşlar mozole ve kapılan de falarca öperken kimileri de dua etti. Okul- lannm gözetiminde Anıtkabir'e gelen kimi öğrenciler de üzerlerinde “Cum huriyetçilik”, “Halkçılık” , “İnkılapçı
lık”, “Devletçilik”, “Laiklik” ve “Milli yetçilik” yazan 6 ok simgeli bantlar ve baş larında “Atam izindeyiz” bantlanyla renk li görüntüler oluşturdu.
Nöbet erlerinin nöbet değişimi sıra sındaki törenleri, uzun süre alkışlanır ken öğrenci gruplan da Anıtkabir’den marşlar söyleyerek ayrıldılar.
Anıtkabir'i ziyaret etmek için İstan bul’dan gelen B anş Durak ve Sedat Yıl dırım, “görevlerini yerine getirmenin se vinci içinde” olduklannı belirttikten son ra, “Şim d i Atatürk’e, laikliğe ve demok rasiye daha çok sahip çıkma zamanı” di ye özetlediler düşüncelerini. Anıtkabir’e sadece 10 Kasım’da değil, her zaman ge linmesini isteyen öğrenciler, “Mozole önünde dua ettik, Atatürk için. Aslmda ona her zaman dua ediyoruz” dediler.
Güçlükle yürüyen 90 yaşındaki Kunı- riÖztürk, 3 yıldır sürekli geldiği Anıt kabir’in, kendisini çok heyecanlandır dığım belirtiyor. Babasının Erzurum’da Ermeniler’in ve Rumlar’ın zulmüne uğradığım vurguladıktan sonra ekli yor: “O günleri anımsamak bile isteme yiz. Çok şükür A tatürk say esinde bugün lerdeyiz” diyor.
53 yaşındaki başörtülü Nuri Nayır,
mozoleyi defalarca öptükten sonra “Ata türk’ü sevmeyen delidir” diyor. “Nur içinde yatsın, Atam” sözünün ardından
“Onu yaşatmak hepimizin görevi Ümit sizliğe düşmek istemiyoruz. Atatürk ol masaydı, Türkiye olmazdı. Böylesi dev let adamı dünyada yok” diye konuştu.
İSTANBUL LİSESİ ATA’Y l UNUTM ADI Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 62. vıldönümünde İstanbul Lisesi’nde düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. Etkinlikler kapsamında öncelikle Atatürk’ün sevdiği şarkılar okul korosu tarafından seslendirildi. Atatürk’le ilgili bir tiyatro gösterisinin de sunulduğu etkinlikler, başta İstanbul Lisesi öğrencileri olmak üzere çok sayıda kişi tarafından ilgi üe izlendi
(ÖZKAN GÜVEN)
E s k i D ı ş i ş l e r i B a k a m v a h i t H a l e f o ğ l u , A t a t ü r k ' ü n b i r d i p l o m a s i d e h a s ı o l d u ğ u n u v u r g u l a d ı
‘Evrensel barıştan yana bir devlet adamıydı’
► ITÜ’de bir
konferans veren
Vahit Halefoğlu,
Atatürk’e ulusça
övgüler
düzülmesine
karşın dünya
çapında bir
Atatürk filmi ve
kitabı
üretilemediğini
vurguladı.
İstanbul Haber Servisi- Eski Dı şişleri Bakam Vahit Halefoğlu, Ata türk’ün bir diplomasi dehası oldu ğunu belirterek “Atatürk, ulus ola rak yaşadığımız sıkıntıları aşmada kendimize döneceğimiz yıldızımız- dır” dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde
“Atatürk ve Diplomasi” konulu bir konferans veren Vahit Halefoğlu, Atatürk’ün, Venizelos örneğinde
“Yenemediğin düşmanla bütünleş”
şeklindeki diplomasi kuralının öte sine geçerek banş adına yendiği
düşmanla da bütünleşmiş bir dev let adamı olduğunu söyledi. Hale foğlu, Kurtuluş Savaşı’nda düşma nı olan Yunan lideri Venizelos ün, Atatürk’ü dâhi sonra Nobel Barış Ödülü' ne aday göstermesinin, Ata türk’ün deha bir diplomat olduğu nu kamtıladığını kaydetti.
Atatürk’ün Hatay sorununun çö zümü için oluşturduğu altyapının da diplomatik bir şaheser olduğu nu vurgulayan Halefoğlu, Çanak kale Savaşı’nda ölen Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerini kasteden
“Evlatlarınız, artık bizim de evlat larımızdır” sözüyle evrensel ba rıştan yana bir devlet adamı olarak bu ülkelerde de kabul edildiğini belirtti.
Atatürk’e ulusça duygusal öv güler düzmemize karşın içe dönük tutumumuz nedeniyle dünya ça pında bir Atatürk fılnu ve kitabı üre- temediğimize dikkat çeken Hale foğlu, “Artık bu bağnazlıktan ve içe kapalı tutumuzdan vazgeçerek Av rupa Birliği’nc aday olduğumuz sü reçte dünyayla bütünleşmeli; ne
za-man zor durumda kalsak Atatürk'ü hatırlamalı, onu unutm amalı ve unuttturmamahyız” diye konuştu.
Atatürk’ü anma töreninde öğ renciler adına konuşan Elektrik- Elektronik bölümü öğrencisi Özgür Savaş ise “Sorunlarımıza çözüm bulmak amacıyla bir Atatürk ara mamak için toplum mühendisliği ne yönelip bilimsel çalışmalar yap malıyız. ileri gidebilmemiz için ih tiyaç duyduğumuz düşünen kafa lar, üniversitelerde mevcuttur” di ye konuştu.
10 Kasım nedeniyle Anka ra Adliyesi ve DGM Bina- sı’nda da tören düzenlendi. DGM Cumhuriyet Başsavcı sı Nusret Demiral, yaptığı ko nuşmada Türkiye Cumhuri yeti Devleti ’ ni Atatürk ilke ve devrimleri ile onunla aynı yol üzerinde yürüyen insanların ayakta tuttuğunu söyledi.
“Türkiye’de son günlerde, bü- hassa 1950’li yıllardan sonra politika sarsıntısı ve dalgası içinde Türkiye Cumhuriye- ti’ne zarar veren insanların mahkemelerde yargı önünde hesap verdiklerim” belirten Demiral, “Bu hesap ne zaman bitecek, henüz cevabım bula madık” dedi.
Yobazlık ve bölücülüğün hâlâ büyük bir tehlike olduğu nu anlatan Demiral, “Çalış malarımızla yobazın elinden dinimizi alacağız” diye konuş tu.
İzm ir_________________
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Ata türk ölümünün 62. yıldönü- mündelzmir’de de anıldı. Kı zılay İzmir Şubesi Yurdu’nun küçük öğrencileri, törenleri protokol arasında izlerken İz mir Valisi Alaaddin Yüksel,
bunun resmi törenler kapsa mına alınmış bir uygulama ol madığım belirtti. Vali Yüksel,
“Bu çocuklar cumhuriyetimi zin geleceği ve güvencesidir. Bu gün bizim yaptığımız görevle ri yann onlar yapacak. Bu ne denle protokol sırasında bu lunmak onların doğal hakkı”
dedi.
İzmir’deki anma törenleri Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk ko nulmasıyla başlandı. Burada ki etkinliğe İzmir’deki askeri ve mülki erkânın yanı sıra çok sayıda yurttaş da katıldı. Ka mu kunım ve kuruluşları, si vil toplum örgütleri, siyasi par ti temsilcilerinin anıta çelenk bırakmasından sonra yurttaş lar da ellerindeki çiçekleri anı ta bıraktılar.
Saatler 09.05’i gösterdiğm- de sirenlerin çalmasıyla birlik te 2 dakikalık saygı duruşun da bulunuldu. Ardından İstik lal Marşı okundu ve İzmir Va lisi Alaaddin Yüksel, Anıt Şe ref Defteri’ne Atatürk’e olan saygının ifadesini yansıtan bir yazı yazdı. Ege Ordu Komu tanı Orgeneral Çetin Doğan
da “M atemle değil, bağlılıkla anıyoruz” diyerek şunları söy ledi: “İzmir’de ve tüm yurtta bunu yaşıyoruz. Resmi tören lerin dışında yurttaşların Ata türk’e gösterdiği ilgi bunun gös tergesidir.”
Yurtta anm a__________
Atatürk, ölümünün 62. yıl dönümünde yurt genelinde dü zenlenen törenlerle anıldı. Sa at 09.05 ’te tüm yurtta yurttaş lar siren sesleriyle saygı duru şunda bulundular. Kentlerde ki Atatürk anıtlarına çelenk konulmasıyla başlayan tören ler, çeşitli etkinliklerle devam etti.
11 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET
SAYFA
HABERLER
Tümgeneral Cengiz, hukuk sistemini çağdaşlaştıramayan siyasileri ve türbana ödün veren eğitimcileri suçladı
‘ÖZÜR DİLİYORUZ ATAM’
İstanbul Haber Servisi - KaraHarp Akademisi Komutam Tüm general Kudret Cengiz, türbanlı gençler için Atatürk’ten özür dile yerek “ Cehaletten kurtardığın, Batılı birçok kadından önce hakla rını tanıdığın bazı Türk kadınlan, bugün yeniden kapkara çarşafa bürünm e çabası içinde. Yüksek tahsil yapma imkânını kazanmış, ancak senin kurduğun laik demok ratik cumhuriyeti yıkarak yerine teokratik devleti getirmeye özenen lerin sanki üniforması olan türba na bürünmüş genç kızlan gördük çe bunlan eğitenler adına senden
özür diliyoruz A tam ” dedi. Büyük önder Atatürk, ölümünün 62. yılında Harp Akademileri Ko mutanlığında düzenlenen törenle anıldı. Komutanlığın Çakmak Sa- lonu’nda düzenlenen tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okun ması ile başladı. Konuşmasında, Osmanlı devletinin son dönemini anlatan Tümgeneral Kudret Cengiz, Sevr Antlaşması ile işgal devletleri ve şahsi çıkarlarım işgalcilerle bü tünleştirmiş içteki ihanet grupları nın Anadolu’yu birçok devlete böl meyi amaçladıklarını anımsattı. Tümgeneral Cengiz, “İşte milletin
bu en zor gününde ortaya atılan, manda ve himayeyi reddeden, yal nızca Türk ulusunun vatan sevgisi ne ve özgürlük tutkusuna güvenen Mustafa Kemal önderliğinde, dün yada eşi görülmemiş Kurtuluş Sava şı kazanılmıştır” diye konuştu.
Tarihi bir şahsiyet_________
Atatürk’ün tarihi bir şahsiyet ol duğunu söyleyen Tümgeneral Cen giz, Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimlere de değinerek akıl ve il me dayanan, çağdaş Batı medeni yetini örnek alan bu devrimlerin çağdaş toplumun gereği olan bü
tün hususları yeniden düzenlediği ni ifade etti. “Tüm dünyaya örnek olacak laik bir devlete sahip ve öz gürce kendi inançları doğrultusun da ibadet ederken sana dinsiz, dine saygısız diyen; zulüm altında oldu ğunu iddia eden; vatan ve millet sev gisinden yoksun din bezirganlarını ve bunlara destek veren densizleri şiddetle kınıyoruz Atam ” diyen Tümgeneral Cengiz, laik demok ratik cumhuriyeti yıkarak teokra tik devlet getirmeye özenen ve tür banı üniforma haline getiren kızla rı eğitenler adına Atatürk’ten özür diledi. Tümgeneral Cengiz,
T-SK’nin silahlı terörü etkisiz hale getirmesi üzerine “yurtiçi işbirlik çileri ve yurtdışı destekçüeriyle be raber insan haklan ve demokrasiyi alet ederek bölücülüğü siyasallaş tırmaya çalışanlan” gördükçe, Ata türk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlananın “bağnaz” ve “dayat macı” olmakla suçlandığını duy dukça üzüldüklerini dile getirdi.
R ahat uyu A tam !_________
Tümgeneral Cengiz, şöyle de vam e tti^ lM O ’lu yıllarda asırla- n n birikimi ve dini hükümlerini taşıyan dini hukuku cesaret ve ka
rarlılıkla terk ederek çağın en m o dern hukuk sistemini ülkeye getir m ene rağmen, 70 yıldır bu hukuk sistemini çağdaşlaştıramayan, bu na rağm en Türkiye Cumhuriye t i n i hukuksuzlukla suçlayanlar adına hicap duyuyoruz Atam . Yü ce Atatürk, rahat uyu! Yüreği va tan, millet ve Atatürk sevgisi ile do lu olan evlatların, kurduğun dev letini, çağdaş medeniyet seviyesi nin üstüne taşımayı; 21. yüzyıla Türk dam gasını vurmayı; Türk halkının güvenliğini ve ekonom ik refah seviyesini en üst düzeye çı karmayı hedef edinmişler.”
Kaybına
bütün
dünya
üzülmüştü
İstanbul'daki etkinlikler
Ulus A ta ’sini
özlem le andı
İstanbul H aber Servisi - Türkiye Cumhuri yeti’nin kurucusu, Aydınlanma önderi, bü yük devrimci Gazi M ustafa K emal Atatürk,
ölümünün 62. yılında İstanbul’da da çok sa yıda etkinlikle anıldı. Harp Akademileri öğ retim üyesi Kurmay Albay Ö m er Esenyel de Harp Akademileri’nde gerçekleştirilen tören de konuşan Tümgeneral K udret C engiz’in
yaptığı konuşmanın içeriğine çok yakın bir konuşma yaparak “Senin başlattığın çağdaş laşma, modernleşme ve eğitim imkânım kul lanarak, üniversite kapışma yüksek tahsü için gelmiş, hatta senin kurduğun laik, demokra tik cumhuriyeti yıkarak yerine teokratik dev leti getirmeye özenenleri, sanki üniform ası olan türbana bürünm üş genç kızlan gördük çe, bunlan büyütenler adına senden özür di liyoruz A tam ” dedi.
Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndaki anma tö renleri İstanbul Valisi Erol Çakır, 1. Ordu Komutam Orgeneral Necdet Timur, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkam Ali M üfit Gür- tuna ve diğer kamu kurum, siyasi parti ve si vil toplum örgütlerinin anıta çelenk bırakma sıyla başladı. Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu saat olan 09.05’te 2 dakikalık say* • gı duruşunda bulunulurken Türk bayrağı ya rıya indirildi.
A ta’nm sesinden N utuk dinletildi
Anıt Özel Defteri’ni imzalayan vali Çakır, deftere “Atatürk’ü andığımız 10 K asım ’Iar bir matem günü değildir. O, kişiliğiyle, ilkele riyle, bize gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyi ne ulaşma hedefiyle ölüm ü değil, yaşamı ha tırlatması gereken bir insandır” diye yazdı. Törene, Harp Akademileri Komutam Orge neral Nahit Şenoğul ile yurttaşlar katıldı.
Mustafa Kemal. Dolmabahçe Sarayı’nın Harem Bölümü 71 numaralı odasında hayata gözlerini yumduğu yatağı başında da törenle anıldı. TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy, Şeref Defteri’ni imzaladı. Ilıksoy, Dolmabahçe Sa rayı Harem Bölümü’nde, Atatürk’ün resimle rinden oluşan bir sergiyi de açtı. Atatürk’ün 57 yaşında hayata gözlerini yumduğu odada, atlas Türk bayrağı örtülmüş yatağının her iki yanında iki er nöbet tuttu. T ören boyunca oda da kurulan ses sistemiyle Atatürk’ün kendi se sinden 10. Yıl Nutku dinletildi. Törenin ardın dan oda, ziyaretçilere açıldı.
Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) an ma töreninde konuşan İstanbul Valisi Erol Ça kır, Atatürk’ü istismar edenlerin her dönem de bulunduğunu belirterek cehaleti kaldırma dıkça bu istismarın devam edeceğim kaydet ti. Çakır, “Atatürk’ün çizdiği yoldan ne zaman yürümüşsek toplumda huzur dolu, mutluluk dolu günler yaşanmıştır” diye konuştu.
‘D in bezirganlarım tanıyoruz’_______
Törende, Türk Silahlı Kuvvetleri adına ko nuşan Harp Akademileri Komutanlığı öğre tim üyesi Kurmay Albay Ömer Esenyel de, Ata’nın büyüklüğünü anlamayan ve çekeme yenlere kızmak yerine acımak gerektiğini kaydederek özetle şöyle devam etti: “Düş man işgalinden kurtardığın vatanın sınırlan ve ay yıldızlı bayrak altında tüm dünyaya ör nek olacak bir devlete sahip iken, özgürce inançlan doğrultusunda ibadet ederken sana ‘dinsiz’ diyen, ‘saygısız’ diyen, zulüm altın da olduğunu iddia eden vatan ve millet sevgi sinden yoksun din bezirgânlan ve bunlara d es tek sağlayan densizleri şiddetle kınıyoruz.”
Törende, “Beni Hatırlayınız” adlı bir vi deo film gösterimi yapılırken Atatürk’ün sev
diği şarkılar seslendirildi ve bale gösterisi su nuldu. Atatürk’ün fotoğraflarından oluşan bir sergi de AKM’de açıldı.
Atatürk, İstanbul DGM, Adalet Sarayı ve emniyet müdürlükleri ile Şişli Atatürk Mü zesi’nde düzenlenen törenlerle de anıldı. Fa tih Kıztaşı Lions Kulübü tarafından Fındık- zade’deki Hekimoğlu Ali Paşa İlköğretim Okulu bahçesinde yaptırılan Atatürk büstü törenle açıldı.
Özel Selim Pars Koleji. Atatürk'ü ölümünün 62. yıldönümünde Yunus Emre Kültür Merke- zi’nde düzenledikleri etkinlikle andı. Anma et kinliğinde öğrenciler, “Doğumundan Ölümü ne Atatürk” konulu bir oratoryo sundular.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Ti yatroları oyuncuları da Muhsin Ertuğrul Sah- nesi’nde Atatürk’ün “N utuk” ve Nâzım Hik met ’ in “ Kuvayı Milliye Destanı”ndan seçilen bölümleri seslendirdi.’
ANKARA (AA)-Bü- yük Atatürk’ün kaybı, bütün dünyada derin üzüntüyle karşılanmış tı. Bu üzüntü, zamanın gazetelerinde dile geti rilmişti. 11 Kasım 1938 tarihinde çıkan gazete lerde, Atatürk için dün yanın duyduğu üzüntü yü dile getiren yazılar da, şu cümleler yer al mıştı:
İngiltere: London Ti mes: “O’nun idaresi al tında Türkiye, Avru pa’nın kıymetli bir üye si oldu.”
Romanya: Universal:
“Atatürk, zamanımızın en büyük devlet adam larından biridir.”
Yunanistan: Kateme-
rini: “Her memleket, milleti zafer, vefa ve sa adet yolunda ilerleten büyük adamlarına anıt lar dikecektir.”
Messager Di Athens:
“Çok, pek çok devrim ler görüldü. Fakat hiç biri Atatürk’ün cesaret ettiği ve muvaffak oldu ğu şeyi yapamadı.”
Rusya: İzvestia: “Ata türk’ün ölümünden, de rin bir surette elem duy maktayız.”
‘Türkiye’ye gıpta ediyoruz’
Çekoslovakya: Çekos lovakya: “Atatürk’ün şahsında, yeni Türki ye’ye ruh veren bir adam kaybolmuştur. Bu derece yüksek yaradılış ta bir adama sahip ol duklarından dolayı gıp ta ediyoruz.”
Polonya: Polska Zbrozna: “Atatürk, za ferleriyle milletinin ha yatında bugünkü yeni merhaleye yol açmıştır.”
Fransa: Figaro: “Ata türk, zaferlerinden teva- zuyla bahsediyor, her şe yi çok derin görüyordu.”
Bulgaristan: Zora:
“Kemal Atatürk, açık kıvılcımlı gözlerini ha yata kapadı. Politik sah neden tükenmez bir eneıji, kuvvetli bir sima çekiliyor.”
Arnavutluk: Dirita:
“Atatürk’ü, yeni Türki ye’nin kuruluşu yolun da katettiği şerefli mer haleleri ile anıyoruz.”
Stipi: “Atatürk, eski Türkiye’den modem bir devlet çıkarmıştır.”
Macaristan: Uj Mag- yar: “Modern devlet adamları arasında yeni Türkiye’nin şefi, yük sek bir mevki işgal et mektedir.”
Almanya: Fulkise Becbahter: “Atatürk, milletini tahammül edil mez bir akıbetten kurta ran ve bütün dünyanın hayran kaldığı bir kal kınma yapan ilk devlet başkanı olmuştur.”
İtalya: Gazeta Del Po- lolo: “Atatürk’ün ölümü ile dünya büyük bir lide rini kaybetmiştir. “’
Yugoslavya: Vrene:
“Atatürk, bir defa cis minin toprağa düşeceği ni, fakat cumhuriyetin ebedi olduğunu söyle miştir. Yugoslavya hü kümeti, bu sözlerindeki hakikate inanmaktadır.”
İÜ ’deki Atatürk’ü anma törenine, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, gazetemiz Yay ın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk ve öğretim üyeleri katıldı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
‘Atatürk’ün öğretisinden koptuk’
Vural Savaş’a ‘Atatürk İlke ve Devrimleri 2000’ ödülünün verildiği İstanbul Üniversitesi’ndeki
etkinliklerde irticai ve bölücü faaliyetlerin demokrasi ve ülkeye verdiği zararlara işaret edildi
İstanbul Haber Servisi - İstan bul Üniversitesi “Atatürk İlke ve Devrimleri 2000” ödülü, Yargı tay Başsavcısı Vural Savaş’a ve rildi. Savaş, “Bilim adamı kimli ği taşıyanlar, politikacılar, eğiti mi tamamen tarikatların kont rolüne bırakmayı bile hoşgörüy le karşılıyorlar. Demokrasi, irti- eaya, bölücü suç örgütlerine des tek vermek değildir” dedi.
Atatürk 62. ölüm yıldönü münde İstanbul Üniversitesi merkez kampusunda düzenlenen törenle de anıldı. İÜ Rektörü Ke m al Alemdaroğlu’nun Atatürk Anıtı’na çelenk koymasının ar dından saat 09.05’te saygı duru şunda bulunuldu. Yargıtay Baş
savcısı Vural Savaş, gazetemiz Yayın Kurulu Başkanı İlhan Sel çuk ve öğretim üyelerinin katıl dığı törenin ardından Fen Fakül tesi Konferans Salonu’ndaki ödül töreni gerçekleştirildi.
Rektör Kemal Alemdaroğlu, yönetim kurulunun oybirliğiyle vermeyi kararlaştırdığı “Atatürk İlke ve Devrimleri 2000” ödülü nü Vural Savaş’a sundu.
Yargıtay Başsavcısı Vural Sa vaş, ödülünü aldıktan sonra yap tığı konuşmada, kendisinden ön ce aynı görevi yapan kişilerin de irtiyaca karşı mücadele verdiği ni, ancak kendisinin büyük ilgiy le karşılandığını ve üç ay önce yazdığı kitabın 13. baskıya ulaş
tığını kaydetti. Savaş bunun ne deninin irtica, bölücülük, çıkar amaçlı suç örgütlerinin cumhuri yet için büyük tehlike oluşturdu ğunu bilmesi olduğunu kaydede rek “Bunlardan biriyle dahi mü cadele etmeyi başaramazsak cumhuriyeti korumayı başara mayacağımızı biliyorum” dedi.
Tehlikenin üzerine
cesarette gidilm eli________
Demokrasinin irticai, bölücü faaliyetlere yer vermek, destek vermek, arka çıkmak, hoşgü- rüyle karşılamak olmadığım kaydeden Savaş, “Azıcık tarih bilinci olanlar biliyorlar ki bu tehlikelerin biriyle karşılaşan
demokrasiler, bu tehlikelerin üzerine cesaretle gidememişler se dem okrasilerini yaşatama- m ışlardır” diye konuştu.
Ülkemizin en en önemli üni versitesinin yönetim kurulunun oy birliğiyle ödül almaktan duy duğu memnuniyeti ifade eden Savaş şöyle devam etti: “Anaya sa, yasa değişiklikleri eğer bu teh likelerden herhangi birini arttı racak nitelikte ise ben buna da ima ihtiyatla yaklaşmışımdır. Bü yük Atatürk de T ürkiye Cumhu- riyeti’nin demokrasi olarak ya şamasını arzu ediyordu. Fakat özellikle irticayla mücadele edile mezse hiçbir şekilde Türkiye’de gerçek bir demokrasi
olmayaca-Belgeselin tanıtım gecesine, Vehbi Koç Vakfi Başkanı Arsel üe 1. Ordu Komutam Orgeneral Timur da katıldı. ( NEZAHAT EKMEKÇİ)
‘ Cumhuriyete Kanat Gerenler’
İstanbul H aber Servisi - Cumhuriyet dö neminin idealler kuşağı olarak bilinen ve sanattan tıp bilimine dek Türkiye Cumhu riyeti’ne pek çok alanda katkılar sağlamış insanların yaşamlarını anlatan “ C um hu riyete K anat G erenler”adlı belgesel CD- ROM ’a aktarılarak, kamuoyuna sunulu yor.
Koçsistem ve TRT tarafından CD- ROM’a aktarılan Cumhuriyete Kanat Ge renler belgeselinin tanıtımı önceki gün Di van Oteli’nde yapıldı.
Yaşamları anlatılan kişilerin yakınlarına birer berat sunulan gecede Vehbi Koç Vak fı Başkanı Sem ahat Arsel de 1. Ordu Ko
mutanı Orgeneral Necdet T im ur’a ve kat kılarından dolayı TRT İstanbul Televizyo nu Müdürü Hülya A lp ’e plaket verdi.
16 kişinin yaşam ı anlatılıyor_______
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra Cumhuriyet’e farklı alanlarda bireysel katkıda bulunmuş 16 portreyi ve yaşamlarını anlatan belgeselde Kandilli Rasathanesi’nin
“ babası” olarak bilinen Prof. Dr. Mehmet Fa- tin Gökmen, Türkiye’de Jeoloji biliminin ku rucularından Prof. Dr. Ihsan Ketin, Gazi Eği tim Enstitüsü İngilizce Bölümü kurucusu Ha- diye Sayron, bankacılık sektörüne katkıları bulunan Kâzım Taşkent, Libya’da “TürkBaş
bakan” olarak nitelendirilen yönetici Sadul- Iah Koloğlu, dünyada Y üksek Mahkeme Üye- liği’ne atanan ilk kadın hukukçu MelahatRu- acan, Türkiye’nin ilk hekimlerinden Akil Muhtar, müzik alanında Ferhunde ve Ulvi Cemal Erkin, bilim adamı Ord. Prof. Dr. Mu rat Uzdilek, arkeoloji alanında çalışan Prof. Dr. Jale İnan, modem Türk idare hukukunun kurucusu Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, ve rem hastalığı konusunda uzman kabul edilen tıp adamı Hamdi Açan, ziraat mühendisi Ha- diye Tııneer, Topkapı Sarayı Müzesi’nin ilk müdürü Tahsin Öz, Zirai Mücadele Enstitü- leri’nde uzun süre çalışmış Mesude İleri ve eğitimci Haluk Elbe yer alıyor.
ğmı da çok iyi biliyordu.”
Törende konuk konuşmacı ola rak yer alan yazanınız İlhan Sel çuk da Mustafa Kemal Atatürk’ü tarih, mekân ve dünya kapsamın da ve bilimsel ölçütlerle kavradı ğımızda kendimizi doğru değer lendirebileceğimizi söyledi.
Ülkeyi karanlığa gömmek iste yenlerin karşısındaki tek büyük engelin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu ifade eden Selçuk,
“O ’nu yere vurdukları zaman bu ülkenin işi bitmiş demektir” dedi. Atatürk’ün tarihin en büyük dev- rimlerinden Aydınlanma Devri- mi’ni Anadolu’da gerçekleştirdi ğini anımsatan Selçuk “Uluslaş ma, laikleşme, cumhuriyetleşme, demokratikleşme bunların hepsi Aydınlanma Devrimi’nin içeriğin de vardı. Mustafa Kemal, Anado lu'da ilk kez bir İslam toplumun- da gerçekleşmesinin önderi-
dir”diye konuştu.
‘A B üyeliği için kendim izi aşağılatmaya gerek yok’
Türkiye’nin daha 1949’da sa vaştan çıkar çıkmaz Avrupa Konseyi’ne alındığını anımsa tan Selçuk’un “ Şimdi Avrupa Birliği’ne giremiyoruz. Bana ka lırsa girmek için kendimizi bu kadar aşağılatmaya hiç gerek
yok”sözleri, salondakilerden büyük alkış aldı. Selçuk konuş masını şöyle sürdürdü:
“B iz Atatatürk’ün öğretisin den kopup dinci öğretiye yol aç tığım ız için bu noktaya geldik. T ü rk -lslam sentezinde laik cum huriyeti eritm ek istediği m iz için bu noktaya geldik. İn san haklarım , dem okrasiyi, cumhuriyeti, laikliği, kendi ken dim ize benim seyip bir yaşam biçimine dönüştürmeliyiz. Bun ları dışlayarak, bir yandan ilti caya göz kırparak bir yandan da A B kapısında el ovuştu ram lar, Türkiye C um huriyeti’ne, Atatürk'e ve de insanlığa layık değil. Dem okrasiyi savunam a- d ıklan için AB kapılarında şa m ar oğlanına dönüyorlar. Biz bu tür yönetimleri dışladığımız, Atatürk’ün hayat biçim ini be nimsediğimizde A B bize kapıla rını açacaktır.”
Gazeteci yazar Ertuğrul Ze- kâi Ökte’nin konuşmasının ar dından Rektör Kemal Alemda roğlu, konuşmacılara teşekkür etti.
Taha Toros Arşivi