• Sonuç bulunamadı

Kayzer'in hakkını Kayzer'e, Ecevit'in hakkını Ecevit'e vermeli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kayzer'in hakkını Kayzer'e, Ecevit'in hakkını Ecevit'e vermeli"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

["Sayfa

S

*

B U R H AN

FELEK

Kayzer'ln Hakkını

Kayzer'e.

Ecevlt'ln Hakkını

Ecevit'e vermen...

H

O Ş, b u n u sık sık söylem ek de b iraz ayıp oluyor, a m a in sa n bencilliği, y a ş ­ lılık, adam ı bazen lü zu m su z şeyleri te k ra rla m a y a sevkediyor. Ben de son z a m a n ­ la rd a öyle oldum .

N e zam an h ü k ü m e tin iyi b ir işini övsem , beğenm ediğim ta ra fın ı d a ilâve ed eıim . H a tta h ü k ü m e tle n o k ta sl n o k ta sın a m u ta b ık o lm a d ı­ ğım ı söylerim . B u b iraz fo d u llu k tu r. A m a dediğim gibi y ap a rım b u m ü n aseb etsizliğ i. B u n d a sa m im î o lduğum k a d a r in a tç ıy ım d ır da. A m a birisi çık sa da:

— M e rh a b a Y alo v a K aym akam ı! K im ipler seni! dese, tu ta r lı cevabım ız, b u s ü tu n la rın b o y u n d an ö tey e geçm ez. O nun için siz b an a b a k m ay ın . B eğendiğiniz ta ra fı alın, b eğ e n ­ m ediğinizi atın .

Ş im di cin as denilen çift m an alı kelim elerle d o n an m ış b ir b e y it h a tırım a geldi. A dam birine b ir özengi h ediye etm iş. Ve bu m ü n a se b e tle a ta d a ir b ü tü n la fla n cinas y o lu y la s a y ıp d ö k m ü ş. Şöyledir:

“ H â k -i p â y e b ir rik â b ih d a sı m a k sû d ise de, E tm e red, kır, â tıv e r, y a al b ağ ışla b ir k u la .”

B u b e y ti sadece “ beğenm ediğinizi a tm !” sözünden çağ rışım d u y a ra k a n la ttım . M anası şu d u r:

“ A y a k to p ra ğ ın ız a b ir üzengi ta k d im etm ek istiy o ru m , red d e tm ey in . Y a k ır a t, y a al b ir k u la b a ğ ışla !” d er am a, k ır a t, al ve ku la sözleri a y n ı za m a n d a a t rengini g ö ste rir b irer çift m a n alı sö z cü k tü r.

N e o lm uş d a bu k a d a r çerezli b ir g irişle söze b a şla m a k isted ik .

Ş u n u m ü şa h ed e e ttim . S ad ra z a m la rın ord u b a ş k u m a n d a n ı sıfa tıy la sefere çık ışları ta rih in ­ den bu y a n a im p a r a to r lu k devri, M e şru tiy e t devri ve C u m h u riy e t d ev rin d e hiçb ir b a ş b a k a n E c e v it’in b u son A v ru p a ve A m erik a seferi k a d a r m ü h im , uzun, y o ru cu ve n e tic e alıcı, ü ste lik T ü rk iy e ’yi ta n ıtıc ı b ir sefere çık m a­ m ıştır. H e sa p la m ışla r. B u lg a rista n , Y u g o sla v ­ y a , A lm a n y a seferleri h ariç, yalnız B elçika ve A m erik a 14 g ü n sü rm ü ş. U zun b ir m ü d d e ttir bu! S ade A m erik a’d a ise 192 s a a t k alm ış (8 g ü n ). Ve y alnız 40 s a a t u y u m u ş. B u d a bir rek o rd u r.

B u gezi, bazı siyasilerim izin kongrelere, incelem elere gidişleri gibi hem ziy a re t, hem se y a h a t nev in d en değil, b ü tü n b ir hasım ve şüpheci, h a t ta iftiracı âlem e k arşı d o ğ ru y u , m illetin h ak k ın ı ve iste ğ in i a n la tm a k yolu n d a insan ü s tü b ir çap a o ld u ğ u n u d a gazetelerden, rad y o la rd a n , te lev izy o n la rd a n ö ğ ren d ik ve g ö rd ü k . B u en fo rm asy o n ların çoğu y ab a n cı k ay n a k lı o lduğu için h an i iltim a s da söz k o n u su değildir.

E ce v it bu seferleriyle T ü rk iy e ’nin d u y u l­ m a y an sesini d ü n y a y a ve h a s ım la n n a d u y u r ­ d u , bilinm eyen n iy etlerin i ö ğ re tti ve aley h i­ m izdeki h a v a y ı y u m u ş a tm a k şöyle d u rsu n , lehim ize çevirdi. D ün am b arg o y u k a ld ırm a ­ y ac ağ ın ı söyleyen A m erik an C u m h u rb a şk a n ı C a rte r, şim di a m b a rg o y u k ald ırm ay ı en b ü y ü k ta s a e d in m iştir. Y u n an lobisine k a d a r herkes a rtık T ü rk iy e ’nin a ç ık ta n açığa aleyhinde k o n u şa m ıy o r, o n a is n a tla rd a , te h d itle rd e b u lu n a m ıy o r. N A T O , zirve to p la n tıs ın d a b ü tü n ta k ım ıy la T ü rk iy e ’nin h er c ih e tte n ta k v iy e sin i k a ra r a ltın a a lm ıştır.

E ce v it h e r g ittiğ i yerd e itib a r g ö rm ü ş, h er k o n u ştu ğ u söz alk ışla n m ış, h er isted iğ in i söylem iş, a n la tm ış ve g id erk en o k a d a r ü m itsiz olan bu şa ir d ev let ad am ı ken d in d en u m u l­ m ay an bir k ararlılık ve inanç k u v v e ti, ifade e tk isi ve in an dırıcılığıyla seferi k a z a n a ra k m em lekete d ö n m ü ştü r.

Ö nce te şe k k ü r, so n ra da kendim izi böyle bir b a ş b a k a n a m alik olduğum uz için te b rik ederiz. B en, u m um î siy a se tin e n o k ta sı n o k ta sın a ev et dem ediğim b u d ev let ad a m ın a h erk e sin h ak k ın ı verm esini iste rk e n , bu işe öncülük ed iy o ru m . S ağ o lu n B a şb ak a n !

“Bir gazâ ettin ki, hoşnut eyledin peygamberi.

Ve peygamberin ümmeti olan Türkleri.”

Siz istersen iz b u n a yağcılık deyin! E ğ e r öyle ise ben b u n u seve seve y ap ıy o ru m . H elâl olsun!

Referanslar

Benzer Belgeler

Mustafa Güzel ve ekibi ile Atabay Kimya Firması tarafından sentezlenip ruhsatlandırma aşa- masına gelen yerli sentez ilacın ilk numunesi Sanayi ve Teknoloji Ba- kanı

Mehmet İ. Asırda İstanbul haritasında ve Tahsin Öz'ün İstanbul C am ileri isim li ki­ tabında, cami ile ilg ili kayıtlara rastla - m ış , yapının ı tren

Saint - Gothard tünelini ge­ çilmez hale koyan, petrol yol larında otomobilleri dalga dal ga sükûna gömen, enginlerde on yedi İsveç tayfasını, ve üç

Sonuç olarak; bu çalışmada hastanın yaşam kali- tesini arttırmak ve morbiditeyi azaltmak açısından geniş cerrahi rezeksiyona tercih edilen bir yöntem olan fonksiyonel

Ancak Olanzapin kullanımına bağlı periorbi- tal ödem gelişen diğer bir olguda ödem 10 mg/gün dozunda başlamış ve Olanzapin tedavisi kesilip Keti- yapin

(s.26) Evet bu hazin sonucu gördükçe in­ san kendi kendisine sormadan edemi­ yor. Hâlâ siz de kitapsever misiniz diye... Yazarın küçük mutluluklarınım en bü­ yüğü

[11-15] Yapılan çalışmalarda, hastaların cinsel aktivitenin sürdürülmesine yönelik endişeleri olduğu, ICD takılmadan önce ve takıldıktan sonraki dönemde cinsel ak-

Mikoriza olan bitkilerde kontrol ve bütün pestisit dozlarında klorofil-a miktarı bakımından istatistiki olarak fark kaydedilmezken (P>0.05), mikorizasız bitkilerde