• Sonuç bulunamadı

Eleştirmen, kültür adamı Ataç'ın ölümünün üzerinden 30 yıl geçti:Nurullah Ataç'tan ne kaldı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eleştirmen, kültür adamı Ataç'ın ölümünün üzerinden 30 yıl geçti:Nurullah Ataç'tan ne kaldı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÜNEŞ SAYFA 8

Sanat • Kültür • İnsan

18 MAYIS 1987 PAZARTESİ

Eleştirmen, kültür adamı A taç’ın ölümünün üzerinden 30 yıl geçti

Nurullah Ataç'tan ne kaldı ?

HAKKINDA

en çok yazı yazılan yazarlardan

biri olan Ataç, yarattığı polemikler, edebiya­

tımıza kattığı yeni isimler, kendine has düzyazı

stili, yenilikçi tavrı, dilin anlaştınlması yönün­

de yapüğı çalışmalarıyla edebiyatımıza birçok

olumlu katkılarda bulunmuştu

METİN CELÂL

deki ay dm J nrın çıkar- ıinde banladı Bu d«r* edebiyat ve tiyatro e- >dı Ertesi yıl Akşam

gazetesinde sürekli olarak tiyatro elmUr- m elen çıkm a*» başladı Daha »onra HA

k im iy tti M itliye. Ulu*. M illiy et. Tan, Son

Pofta. Haber Akşam Postası. Cumhuriyet.

H

E R H A L D E , Türk Edebiyatı varolalı beri tartışılan, üzerinde sıkça durulan en önemli s a v la rd a n b ir i d e 'T ü r k i y e ’d e eleş­ tirmen olmadığıdır.” Uzun boylu düşünül- mezse bu savmaklı görülebilir, ama şöyle

geçmişe doğru bir bakarsanız birçok eleştirmene rastlarsı­ nız. Ama aralarında biri hemen seçkinleşir. Hepimizin ak­

lına geldiği gibi bu ad Nurullah Ataç’tır.

Ataç,’ 1898’de doğmuş, 17 Mayıs 1957’de hayata gözle­ rini kapamış. A taç’ı toprağa verdiğimizden beri geçen 30 yıl içinde A taç’m bıraktığı zengin mirastan bugüne neler kaldı? 80 dergi ve gazetede yayınlanan 4000’i aşkın yazı, onlarca kitabın oluşturduğu düşünce yapısı neydi?

öncelikle Ataç, bir eleştiri anlayışı getirir Türk Edebi­ y a tın a ve eleştiriyi kurumlaştırır. Belki de yazdıklarına en çok önem verilen eleştirmendir Ataç. Çok iyi bildiği Divan Edebiyatı’nın öneminin altını çizerek, özellikle şiirde her zaman yeniden, yenilikten yana olmuş, gençleri yürekten desteklemiştir. Diğer yandan varolan beğeni düzeyini ar­ tırmak amacıyla hem Divan Edebiyatı’nın gizli kalmış yön­ lerini aydınlatmış hem de dünya edebiyatından verdiği ör­ neklerle, yaptığı çevirilerle bu çabayı tek yanlı kalmaktan kurtarmıştır.

Eleştiri anlayışı özellikle suçlansa bile edebiyatımızda ku­ şakların oluşumunda etkili olmuştur. Edebiyat eleştirisinin günlük gazetelere girmesini sağlayan Ataç, edebiyatın in­ san hayatındaki önemini kanıtlayarak, istendiğinde edebi­ yatın ne kadar güçlü ve etkin olabileceğini göstermiştir.

1944 yılından itibaren yazılarında ö z Türkçe kullanma­ ya başlayan Ataç böylelikle kültür hayatımızda yeni bir sa­ vaşımın da içine girmiştir. Oluşturduğu sözcüklerle, inatla onları savunması, yazılarında kullanmasıyla Cumhuriyet sonrası kültür dünyamızın en önemli sorunlarından biri olan “ Dil sorununda” en önemli tarafı oluşturmuştur.

“ Çoğu tutmayacakmış... Biri bile tutmasa ne çıkar? Ben seviyorum yeni tilcikleri, doğru yolun öztürkçe olduğuna inanıyorum. Doğru bildiğim yolda bir başına gitmek de kor­ kutmaz beni. Bir başıma da değilim doğrusu, bunun doğ­ ru yol olduğunu anlayanlar günden güne çoğalıyor” diyen

Ataç, 700’ün üzerinde sözcük önermiş, ölümünden sonra Yılmaz Çolpan’ın hazırladığı Ataç’ın sözcükleri kitabından anladığımız kadarıyla bu sözcüklerin 300’e yakını halen halk tarafından benimsenmiş, kullanılıyor. Bu da herhalde kü­ çümsenemeyecek bir rakam.

Hakkında en çok yazı yazılan yazarlardan biri olan Ataç,

yarattığı polemiklerle, edebiyatımıza kattığı yeni isimler­ le, kendine has düzyazı stiliyle, okuyucunun beğeni düze­ yini artırmak amacıyla yaptığı çalışmalarla, şiirde, düzya­ zıda herzaman yeniden, yenilikten yana olarak olumlu et­ kilerde bulunmasıyla ve en önemlisi edebiyata eleştiriyi ge­ tirmesiyle, dilin arılaşması yönünde yaptığı çalışmalarla önemli bir eleştirmen, kültür adamıydı. Bugün edebiyatı­ mız kazandığı bir çok olumlu alışkanlığı ona borçlu.

235

Abstraction: (Soyutlama), Akıllı (Ukuşlu), Askeri He­ kim: (Sü Atasağun), Avukat: (özge-ağzı), Beynelmilel: (Uluslararası), Cemiyet: (Toplum), Demokrat: (Budun- buyrumcu), Devlet Tiyatrosu: (Durul görmüğü), Elbise: (Giysi), Fiiliyat: (Eylem), Hadise: (Olay), Hafıza: (Bellek), Haziran: (Kiraz ayı), Hulâsa: (ö zet), iktifa etmek: (Ye­ tinmek), Papağan: (Kakavan), Polis (Yasavul), Realist: (Gerçekçi), Şubat: (Gücük), Şuur (Bilinç), Telefon: (Uzak konuşur), Trafik: (Geç-Göç), Vasıta: (Araç).

"Ziya Gökalp'in şiirlerini seviyorum diye kendimi kandırmaya çalıştım, olmadı. Nesri gibi şiiri de sıkın­ tılı, biçim sizdir."

(Söyleşiler e. 11)

“ B e n korkmam. Sıkıldım mı, bırakırım betiği elimden: “ Sen gerçekten güzel olan nenleri an­ lamıyorsun. Yeryüzünün önemli yazm yenilikle­ rini bilmiyorsun” demelerine aldırmam. Kırk yıl­ lık arkadaşım Ahmet Hamdl Tanpınar’ın Beş $e- hirini bile, başında bir sıkıldım, bir daha açma­ mak üzere kapatıverdim.”

(Söyleşiler s. 199) "Oktay Akbal, gibi bir yazar için doğru yolun, ger­ çek başarı yolunun, kendini seçkin okurlara beğen­ dirmeye çalışması olduğunu sanıyorum. Onlann akı­ şını da aramasın, onların anlayışından da üstün eser­ ler vermeye çalışsın, bir gün gelir, bilinir yarattığı gü­ zelliklerin değeri. ”

(Söyleşiler s.398) " Oktay Rlfat, bugünkü şairlerimizin bence en iyilerindendir, kaç kere söyledim bunu. Yalnız şi­ irini değil kendisini de çok severim.

(Dergilerde, $.102) "Memet Fuat, bugünkü genç yazarlarımız içinde, düşünüşü, yazısı, en açık olanlardan biridir. Edebi­ yata kapılmaksızın, süslü tümceler kurmaya özen- meksı'zin düşündüklerini, duyduklarını bildirmeye ça­ lışır. " - •

(Dergilerde, s.149) “ Bay Asal Halet Çelebl’yl sorarsanız, İstanbul dergisinde kendi şiirlerinin derin anlamım açık­ lamak, büyük değerini belirtmekle uğraşıyor... Ancak Bay Asal Halet Çelebl’nln açıklamaları da şiirleri gibi kanşık. Üzülmeyelim: Bir gün gelir, on­ ları da açıklar, onlan da yorumlar.”

(Dergilerde s.228) "B ay Fethi Naci, bence, Bay Ö.F.Toprak'tan üs­ tün bir eleştirmen, daha iyi başarıyor o İşi, daha der­ li toplu yazıyor... Eline aldığı betiği ancak toplum de­ ğerlerine göre değerlendiriyor. Belli kİ bir ozanda, ara­ dığı değerleri bulursa, artık onun güzel yazıp yazma­ dığına, düzgün biçimler kurup kurmadığına bakma­ yacak. Duygulara, düşünülere indiriyor dörüt yapıtı­ n ı"

(age 309)

Referanslar

Benzer Belgeler

«Suriye ve Kilikya’da Fransa Yüksek Komiseri» General Gtıro’- nun emri ile Antep, Maraş ve Urfa sancaklarındaki Fransız kuvvetleri­ nin kumandanlığına

Balıkçı tekneleri, kayıklar, yatlar, lokantalar, kahveler, barlar, oteller, balıkçı hali yat limanın kenarına inci gibi dizilmiş.. Ya­ şam gece ve gündüz

Fakat Curiosity’nin sönmüş bir volkanın etrafında yaptığı ölçümlerde yüksek miktarda feldspata (granit türü kayaların içinde bulunan bir mineral türü)

A concise synthesis of denbinobin is described via an intramolecular free radical. cyclization and Fremy s salt mediated oxidation as a

Mercanlar Paleozoyik dönemden (545 milyon-251 milyon yıl önce) Miyosen dönemin sonuna kadar (24-5 milyon yıl önce) kadar olan dönemde Anadolu’nun hemen hemen her yerinde,

Geride kalan tuz kristalize olarak (katı bir maddenin uygun bir çözücü içinde soğukta az, sıcakta çok çözünmesi) kaya yüzeyi üzerinde balpeteği şeklinin

Sanatçının Koşuyolu’ndaki evin­ de yer alan “ Aka Gündüz Köşesi” ilginç görüntülerle ekranlarımıza ge­ lirken, eşi Süheyla Kutbay, oğlu Hakan Kntbay, yakın

işte, tam bu sıralardadır kî, Reşat Nuri Giintekin «G ali Kuşu» romanındaki Feride’siyle Türk kızının ilk gerçek örneğini vordi.. F e­ ride mektepten