• Sonuç bulunamadı

Kamusal alan heykeli olarak güneş saati uygulaması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kamusal alan heykeli olarak güneş saati uygulaması"

Copied!
153
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

DOKUZ EYLÜL ÜNĠVERSĠTESĠ GÜZEL SANATLAR ENSTĠTÜSÜ

HEYKEL ANASANAT DALI SANATTA YETERLĠK TEZĠ

KAMUSAL ALAN HEYKELĠ OLARAK GÜNEġ SAATĠ UYGULAMASI

Hazırlayan Hanife YÜKSEL

DanıĢman

Yrd.Doç. Gökçen ERGÜR

(2)

YEMĠN METNĠ

Sanatta Yeterlik Tezi olarak sunduğum “KAMUSAL ALAN HEYKELİ OLARAK GÜNEŞ SAATİ UYGULAMASI” adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin bibliyografyada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

03/01/2011

(3)

TUTANAK

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’ nün .../.../... tarih ve ... sayılı toplantısında oluşturulan jüri, Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği’nin ... maddesine göre Heykel Anasanat Dalı Sanatta Yeterlik öğrencisi Hanife YÜKSEL’in “KAMUSAL ALAN HEYKELİ OLARAK GÜNEŞ SAATİ UYGULAMASI” konulu tezi incelenmiş ve aday .../.../... tarihinde, saat ...’ da jüri önünde tez savunmasına alınmıştır.

Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini savunmasından sonra ... dakikalık süre içinde gerek tez konusu, gerekse tezin dayanağı olan anabilim dallarından jüri üyelerine sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin ... olduğuna oy ... ile karar verildi.

BAġKAN

ÜYE ÜYE

(4)

YÜKSEKÖĞRETĠM KURULU DOKÜMANTASYON MERKEZĠ TEZ/PROJE VERĠ FORMU

Tez/Proje No: Konu Kodu: Üniv. Kodu: Not: Bu bölüm merkezimiz tarafından doldurulacaktır.

Tez/Proje Yazarının

Soyadı: YÜKSEL Adı: HANİFE

Tezin/Projenin Türkçe Adı: Kamusal Alan Heykeli Olarak Güneş Saati

Uygulaması

Tezin/Projenin Yabancı Dildeki Adı: Sundial Practice As A Public Space Statue Tezin/Projenin Yapıldığı

Üniversitesi: D.E.Ü. Enstitü: G.S.E. Yıl: 2011

Diğer KuruluĢlar: Tezin/Projenin Türü:

Yüksek Lisans: Dili: Türkçe

Doktora: Sayfa Sayısı:135

Tıpta Uzmanlık: Referans Sayısı: 54

Sanatta Yeterlik:

Tez/Proje DanıĢmanlarının

Ünvanı: Yrd. Doç Adı: Gökçen Soyadı: ERGÜR

Türkçe Anahtar Kelimeler: Ġngilizce Anahtar Kelimeler:

1- Heykel 1- Sculpture

2- Kamusal Sanat 2- Public Art

3- Güneş Saati Heykeli 3- Sundial Sculpture

4- Kamusal Alan 4- Public Area

5- Açık Alan 5- Open Space

Tarih: İmza:

Tezimin Erişim Sayfasında Yayınlanmasını İstiyorum : Evet Hayır

X

(5)

ÖZET

Bugün geçmişte olduğu gibi kamusal alanlar için üretilen heykeller diğer kamusal alan elemanlarında olduğu gibi basit bir imge olmaktan çok daha fazla işleve hizmet etmektedir. Bu yüzden pek çok açıdan bu mekânları kullananlara hitap edecek şekilde üretilmeleri ile daha iyi yaşanabilir kamusal alanlar yaratmada etkin bir rol üstlenebilirler. Bir kamusal alan heykeli içerisinde bulunduğu çevresi ile kurduğu ilişkilerle varlığını sürdürürken yüklendiği misyonla beraber düşünsel ve fiziksel anlamda bütünlüğe kavuşacaktır. Kamusal açık alanda yer alan yapıtlar gerek çevre, gerekse içerdiği bildiriler ve toplumsal ilişkilerde etkin bir rol alması bakımından iç mekân için tasarlanan heykellerden farklıdır.

Kentlerin kimliklerini yine o kentlerin geçmişten gelen izleri belirlemektedir. Bugün dünyanın bütün coğrafyasında yer alan kentlerin dününü bugüne taşıyan bir imgesi mutlaka bulunmaktadır. Dün ve bugün arasında gidip gelen imgelerden biri olan Güneş saatleri de kendi işlevsellikleri ile beraber formsal anlamda da görsel sunumu olan imgelerden biridir. Günümüzde işlevsel olma özelliğini yitiren güneş saatleri sanatsal tasarımlarla yeniden kurgulanmaktadır. Tasarlandıkları mekân üzerinde görsel ve algısal farklılık yaratılarak kamusal mekânın sanatsal bir değeri olarak yeniden hayata geçirilerek kamusal alan sahiplerinin zihninde geçmişi olan yeni bir imge oluşmasını sağlayabilir. Güneş saati heykeli ilişkinin tarafı olmakla birlikte üzerinde izleyici ile zaman arsında köprü oluşturur. Bunun için kamusal alana yerleştirilecek güneş saati heykeli sosyo kültürel yapı, mekânın fiziksel özellikleri, belleği ve alanın kullanım alışkanlıklarından doğan kullanıcı ihtiyaçları gibi bütün kamusal alan heykellerinde olması gereken tüm plastik unsurları taşımak durumundadır.

(6)

ABSTRACT

Statues produced for public space, as in other elements of public share, has recently had more function than being mere imagery. Hence, they could play an efficient role in creation of much more livable public areas, provided that they are to be produced in order to appeal in many aspects the ones who shall use the areas in question. In addition to the fact that a statue of public space could subsist in conjunction with the surroundings where it is situated, it shall physically and mentally have unity via the mission it has undertaken. Statues of public space are notably different from indoor sculptures in terms of both as surroundings and as messages involved and their active role in social relationships.

Identity of a city is determined by the past traces of that city. In our day, each city all around the world definitely has an imagery which brings its past to the present. Sundials, as one of the images shuttling between past and present, serve an image having a visual presentation besides its own functionality. Sundials, which has nowadays lost the quality of being functional, are being re-designed in an artistic manner. They could, in addition to composing a new image which has a past meaning in the mind of public space owners, be brought into being as an artistic value in the public space by creating visual and perceptual difference in the place they were designed for. As sculpture of a sundial is the part of a relationship, it also --over itself-- bridges over between viewer and time. Therefore, a sundial sculpture to be placed in public space should gain all the plastic components essential for statues of public space; such like socio-cultural structure, memories and physical features of the place, and user needs arising from usage routines of the place.

(7)

ÖNSÖZ

Yaşanılan ve tüketilen kent herkes için farklı bir anlam taşır ve üzerine sinen yılların izlerini taşır. İzler vardır geçmişten gelen; izler bırakılır yarına ve bunlarla birlikte yasadığımız her an, kenti algıladığımız her saniye zihnimizde derin çağrışımlar yapar. Tümüyle insan ürünü olan kentlerin biçimlenmesi ile ilgili her dokunuş, yasayan ve algılayan insanların hayatlarına doğrudan müdahale anlamına gelmektedir ve de bu dokunuşta önceliği olan insanlarının sorumlulukları vardır.

Eser-metin olarak ortaya çıkan bu çalışmada kent mobilyalarından biri olan güneş saati; zaman ölçer işlevselliğinin merkezinden çıkarılarak kamusal alanda güneş saati heykeli olarak ele alınmıştır. Bireysel çıkarımlardan oluşan bu çalışmadaki önermeler belirli bir mekân gözetmeksizin salt güneş saatinden yola çıkarak üç boyutlu tasarıma dönüşmüştür.

Bu çalışmayı yaparken gerekli olan bilgiyi edinmek için konu ile ilgili yerli- yabancı, tez, makale ve kitaplardan yararlanmamın yanı sıra; bulunduğum ülkeler ve kentlerdeki kamusal alan heykellerini ve farklı güneş saati uygulamalarını yerinde görmek yazım ve uygulama aşamasında bana yardımcı oldu.

Eğitim hayatım içerisinde çok önemli bir yere sahip olan sayın Prof. Cengiz Çekil’e, çalışmanın oluşum sürecinde bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan tez danışmanım Sayın Yrd. Doç Gökçen Ergür’e, Bölüm hocalarım; Sayın Yrd. Doç Sevgi Avcı’ya, Sayın Yrd. Doç. Arzu Atıl’a, Sayın Yrd. Doç Oktay Şahinler’e çalışma süreci boyunca desteklerini esirgemeyen, Hüseyin Yüksel’e, Taner Çamsarı’ya, Aslı Aslan’a, Ozan Atalan’a ve aileme teşekkürlerimi sunarım.

(8)

ĠÇĠNDEKĠLER

YEMİN METNİ ……… TUTANAK ………..…… Y.Ö.K. DÖKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ VERİ FORMU ……..…… ÖZET ……… ABSTRACT ……….… ÖNSÖZ ……… İÇİNDEKİLER ……….…… RESİM LİSTESİ ………..…… GİRİŞ ……… 1.BÖLÜM KAMUSAL ALAN 1.1. Kamusal Alan ………...……

1.1.1.Kamusal Alan Tanımı ………..… 1.1.2.Kamusal Alanın Tarihsel Gelişimi ………..… 1.1.3. Kamusal Alan Olarak Kent Mekânı ………..… 1.1.3.A. Kent Mekânının Tanımı Ve Niteliği ……….. 1.1.3.B. Kent Mekânının Kamusal Alan Olarak Anlamı ……….……..

2.BÖLÜM

KAMUSAL ALANDA SANAT

2.1. Kamusal Sanat ……….……..……….……..……….….. 2.2. Kamusal Alan Sanat Türlerinden “Heykel” .……..……….…...

2.2.1 Kamusal Açık Alan Heykel Tarihi ……….……..……….…. 2.2.2 Kamusal Alanda Heykelin Mekanı ……….……..………..……... 2.2.3 Kamusal Alan Heykellerinin Var Olma Nedenleri ………..……...

Sayfa ii iii iv v vi vii viii x 1 4 4 5 9 10 14 15 20 29 49 55

(9)

3.BÖLÜM

KAMUSAL ALAN HEYKELĠ OLARAK GÜNEġ SAATĠ UYGULAMASI

3.1 GüneĢ Saati ………..……...………..……...………..……...……….…... 3.2 Kamusal Alanda GüneĢ Saati Heykeli …...………..……...……….….. 3.3 AraĢtırma Sürecinde GerçekleĢtirilen GüneĢ Saati Heykeli Projeleri

SONUÇ …...………..……...……….…...…...………..……...……….……...

EKLER:

1) Güneş Saati Tarihçesi Ve Türleri (Afşar Kabaş’ın Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Ana Bilim Dalı, GÜNEŞ SAATLERİ adlı Yüksek Lisans Tezinden alınmıştır) …...………..……...…..

KAYNAKÇA …...………..……...……….…...…...………..……...………... ÖZGEÇMĠġ 56 63 85 112 114 132

(10)

RESĠM LĠSTESĠ

Resim 1:Taksim Meydanı Cumhuriyet Anıtı Pietro Canonica 1928 Resim 2: Eiffel Kulesi, Paris 1887-1889

Resim 3: Isamu Noguchi Red Cube, 1968 Resim 4: Spider, Louise Bourgeois, 1999 Resim 5: Spider, Louise Bourgeois, 1999

Resim 6: Anish Kapoor, AT&T Plaza Milennium Park, Chicago Resim 7: Anish Kapoor, AT&T Plaza Milennium Park, Chicago Resim 8: Isidore Jules Bonhuere, Boğa Heykeli Kadıköy

Resim 9: Willendorf Venüs’ü, M. Ö. 25.000, Eski Taş Çağı Resim 10: Stonehenge Salisbury,Ġngiltere,YaklaĢık M.Ö 2000 Resim 11: Gize piramitleri M.Ö 2560

Resim 12: Amon Tapınağı, Luksor, Mısır Resim 13: Piazza del Popolo, Roma, Ġtalya Resim 14: Concorde Meydanı, Paris, Fransa

Resim 15: Antik Yunan Hephaistos Tapınağı,Atina,M.Ö. 449

Resim 16: "Bartolommeo Colleoni", Verrocchio, 1479, Venedik, Ġtalya Resim17: Marcus Aurelius' Atlı Heykeli Capitol Tepesi

Resim 18: Trajan Sütunu, Roma, Ġtalya Resim 19: Trevi ÇeĢmesi, Roma, Ġtalya Resim 20: Auguste Rodin, Calaisliler Resim 21: Brancusi, Sonsuz Sütun, 1937

Resim 22: Calder, Flamingo Sculpture, Chicago, 1973

(11)

Resim 24: 260 Sutun, Daniel Buren, Palais Royal, Paris, 1986

Resim 25: Tilted Art, Richard Serra, 1981

Resim 26: Ġzmir atlı Atatürk anıtı, Pietro Canonica, 1933

Resim 27: Coosje van Bruggen Bat Column (1977) ve Bottle of Notes (1993) Resim 28: Clothespin, Claes Oldenburg, 1976

Resim 29: Claes Oldenburg and Coosje van Bruggen. 1985-1988. "Spoonbridge and Cherry."

Resim 30: Sol LeWitt, Double Negative Pyramid, Litvanya

Resim 31: Jeff Koons,Puppy, 1992, Guggenheim Müzesi, Bilbao, Ġspanya Resim 32: Ġlhan Koman Akdeniz Heykeli

Resim 33: GüneĢ Saati Efes Müzesi, Ġzmir

Resim 34: Frankenmuth, Ekvatoral GüneĢ Saati, Memorial Park Resim 35: GüneĢ saati, Casovnik, Salzburg

Resim 36: Jantar Mantar, Jaipur Rasathanesi, Hindistan, 1724 Resim 37: Jantar Mantar GüneĢ Saati, Farklı açıdan görünüm Resim 38: Jantar Mantar GüneĢ Saati, Farklı açıdan görünüm Resim 39: Gunter von Lienen GüneĢ Saati, Stockholm

Resim 40: Topkapı müzesindeki güneĢ saati temel alınarak tasarlanan güneĢ saati, Missouri Botanik Bahçesi

Resim41:Barcelona Olimpiyat oyunları için Santigo Calatrava tarafından GüneĢ saati biçiminde tasarlanan Montjuic ĠletiĢim Kulesi,

1992

Resim 42: Montjuic iletiĢim kulesi farklı açıdan görünüm Resim 43: GüneĢ saati köprüsü, Redding California Resim 44: Pudong, Shanghai, China .

Resim 45: Sergiler ve toplantılar için Pekinde Dünya Sanat Müzesi'nin ana binası olarak hizmet vermesi amacıyla güneĢ saati biçiminde tasarlana yapı.

(12)

Resim 46:GüneĢ saati, Prenzlauer Berg, Berlin

Resim 47:GüneĢ saati, Prenzlauer Berg, Berlin, (Farklı açıdan görünüm) Resim 48: St Austell Tren Ġstasyonu Yakınındaki GüneĢ Saati St Austell, Cornwall, Büyük Britanya

Resim 49:GüneĢ saati, Indianapolis Sanat müzesi , William D. Paddock Resim 50: Waymark, Dolphin GüneĢ saati, Greenwich, UK

Resim 51: Meriç Hızal Hei Va No Toki (BarıĢ Zamanı), Japonya-Fujino, 1999

Resim 52: Meriç Hızal,GüneĢ Herkesi Isıtır, 2000 Resim 53:GüneĢ Saati, Chatsworth, Gary Breeze Resim 54: Fairfield,Worcestershire Resim 55: Zeus Resim 56: Viking

Resim 57: Yorkshire

Resim 58: Ribbon Resim 59:GüneĢ saati,Çin

Resim 60: Crown Hill GüneĢ Saati, Northside, Indianapolis, USA Resim 61:GüneĢ saati, Berlin, Neukölln

Resim 62: GüneĢ Saati, Berlin, Schöneberg, Resim 63: GüneĢ Saati

Resim 64: "Eye of Time” Leicester Üniversitesi.

Resim 65: GüneĢ Saati, Detay, Henry Moore, Chicago, USA Resim 66: GüneĢ Saati, Henry Moore, Chicago, USA

Resim 67: GüneĢ Saati

(13)

Averoy Kommun

Resim 69: Lucy Richards Putter Sundial Boy,Pinehurst

Resim 70: "Circle of Time", Piazza GiriĢi Hong Kong Jockey Charles and Joan Walsh-Smith

Resim 71: "Circle of Time”GüneĢ Saati farklı açıdan görünüm Resim 72: Lazienki Park,Warsaw

Resim 73: Kaplumbağa GüneĢ Saati, Kensington, Holland Park, London Resim 74: Kaplumbağa GüneĢ Saati, Farklı açıdan görünüm

Resim 75:GüneĢ Saati, 250X90X60CM, Muğla Beyazı Mermer, Metal, 2005

Resim 76: T1, 80X40X40CM, Carara Mermeri, Metal, Catania, Ġtalya, 2010

Resim 77: T1,80X40X40CM,Carara Mermeri,Metal,Catania,Ġtalya2010 Resim 78: T1, Detay

Resim 79: T1, 80X40X40CM, Carara Mermeri, Metal, Catania, Ġtalya, 2010

Resim 80: T2, 40X20X15CM, Carara Mermeri, Metal, Catania, Ġtalya, 2010

Resim 81: T2, 40X20X15CM, Carara Mermeri, Metal,Catania, Ġtalya, 2010

Resim 82: T2, 40X20X15CM, Carara Mermeri, Metal, Catania, Ġtalya, 2010

Resim 83: T2, 40X20X15CM, Carara Mermeri, Metal,Catania, Ġtalya,2010

Resim 84: T3, Detay

Resim 85: T3, 60X20X150CM, TaĢ, Metal, Catania, Ġtalya, 2010 Resim 86: T3, 60X20X150CM, TaĢ, Metal, Catania, Ġtalya, 2010 Resim 87: T4, 120X50X40CM, TaĢ, Metal, Nurnberg, Almanya, 2010

(14)

Resim 88: T4, 120X50X40CM, TaĢ, Metal, Nurnberg, Almanya, 2010 Resim 85: T4, Detay

Resim 89: T4, 120X50X40CM, TaĢ, Metal, Nurnberg, Almanya, 2010 Resim 90: T5, 40X16X12CM, TaĢ, Metal, Catania, Ġtalya, 2010 Resim 91: T5, Farklı açıdan görünüm, 40X16X12CM, TaĢ, Metal, Catania, Ġtalya, 2010

Resim 92: T6, 35X20X50CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 93: T6, Farklı açıdan görünüm, 35X20X50CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 94: T6, Farklı açıdan görünüm, 35X20X50CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 95: T6, Farklı açıdan görünüm, 35X20X50CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 96: T6, Farklı açıdan görünüm, 35X20X50CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 97: T7, Detay

Resim 98: T7, 35X30X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 99: T7, Farklı açıdan görünüm, 35X30X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 100: T7,Farklı açıdan görünüm, 35X30X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 101: T8, 24X16X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 102: T8, Farklı açıdan görünüm, 24X16X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 103: T8, Farklı açıdan görünüm, 24X16X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim 104: T8, Farklı açıdan görünüm, 24X16X18CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

(15)

Resim 105: T9, Detay

Resim 106: T9, 80X32X40CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 107: T10, 30X26X20CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 108: T10, 30X26X20CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 109: T10, 30X26X20CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 110: T10, 30X26X20CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim111: T11,Farklı açılardan görünüm, 80X50X28CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

Resim112: T11, 80X50X28CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 113: T12, 12X12X15CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 114: T12, 12X12X15CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 115: T12, 12X12X15CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010 Resim 116: T12, 12X12X15CM, Alçı, Metal, Ġzmir, 2010

(16)

GİRİŞ

Kamusal açık alandaki temel kimlik elemanları birey ve toplumdur. Bireyin kimliği yaĢadığı çevre içinde olgunlaĢır. Bireyin geçmiĢi, bilgileri, deneyimleri, düĢünceleri, davranıĢları, gelecek ile ilgili beklentileri, gereksinim ve istekleri ayrıca içinde yaĢadığı topluluğun adet, gelenek, inançları kimliğini biçimlendirir. Bireysel kimlik grup ve toplum kimliğini oluĢturur. Bunlara bağlı olarak da diğer detaylarda, fiziki çevreden kaynaklanan kimlik elemanları, nüfus yoğunluğu, kurumsal yapı ve kültürel yapıya yönelik alt elemanlardan oluĢur.

Kamusal alan çevre elemanları, insanların gereksinimleri doğrultusunda meydana getirdikleri alanlar ve bu alanların birbirleri ile kurdukları etkileĢim sonucunda ortaya çıkan nesnelerden oluĢur. Ġnsanların ihtiyaçları doğrultusunda kimlik kazanan bu elemanlar kent dokusu içerisinde özgünlüğünü görüntü, konum ve anlam faktörü olarak bulur.

Kültürel yapının kamusal yaĢam alanlarına yansıyan en önemli göstergelerinden biri kamusal alanda yer alan mimari ve plastik öğelerdir. Bu plastik öğeler içinde çok özel bir yere sahip olan heykeller kamusal yapılanmaya dair özelliklerin belirlenmesinde olduğu kadar geçmiĢe dair süreçlerin analizinde ve geleceğe dair öngörülerin oluĢumunda ele alınması kaçınılmaz olan verileri içinde taĢımaktadırlar.

“MÖ 4.yy.da Eflatun, ‟bir ruhun kendini tanıyabilmesi için başka bir ruha ihtiyacı vardı‟ der. Başka bir ruhla gerçekten karşılaşmak ancak yakın bir ilişki içinde mümkündür. Geri kalan ilişkiler, ruhlarımızla değil, rollerimiz, sosyal çevrelerimizle sürdürdüğümüz ilişkilerdir”1

(17)

Sadece kendimizi tanıma açısından değil, kimliğimizin kurulması bakımından da kent yapısı önemlidir. Yine Atasü Erendiz mekânsal ve kültürel olarak parçalanmıĢ kentin, kiĢiliğimizin oluĢumunu da olumsuz etkileyeceğini düĢünmektedir:

“Hiçbir şeyin kalıcı olmadığı, derinleşmediği ortamda çabuk etkilenen ve her etkiden de çabuk vazgeçen bir kişilik oluşur. Kentlerdeki bu hızlı güvenilmez değişim de bir etken. Sonuçta, hiçbir konuda konsantre olamayan, hiçbir konuyu etraflıca düşünmeyen, kendini yeterince ifade edemeyen bir insanlar topluluğu haline geliyoruz.” 2

Kentsel mekânlarda canlılık, duyum zenginliği kavramıyla ifade edilir; bu da hareket, koku, görme, dokunma gibi duyulara hitap eden tasarımlarla sağlanabilir. Duyum zenginliği ve görsel uygunluk özellikle kentin yayalara sunulan mekânlarında elde edilen doyum düzeyinin belirleyicisidir. Kamusal açık alan sanat yapıtları toplum dinamiğinin ve kültürünün en belirgin yansımalarını sunar ve çevresi ile kurduğu iliĢkilerden aldığı güç sayesinde mekânın devinimleri ile kaynaĢtığı zaman, düĢünsel ve fiziksel anlamda bütünlüğünü oluĢturur.

Diğer kamusal alan tasarımları gibi kamusal açık alan için üretilen heykeller duyulara hitap edecek Ģekilde üretilmeleri ile daha iyi yaĢanabilir kamusal alanlar yaratmada etkin bir rol üstlenir ve mekânın estetik kalitesini artırırlar. Kentsel mekânlarda plastik elemanlar olarak ortaya çıkan heykeller, kentsel görüntüyü oluĢturan diğer elemanlarla birlikte kentsel yaĢam kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunur. Bunun yanı sıra kamusal alan heykelleri özgün belirleyici özellikleri ile bu alanda gerçekleĢen etkinlikler ve elde edilen diğer deneyimler ya da algılarla birlikte mekâna ve kente iliĢkin bireysel veya toplumsal imgeler oluĢtururlar. Toplulukça

2

(18)

paylaĢılan belge niteliğinde olan kamusal alan heykelleri belli bir mesafeden ve pek çok açıdan algılanabilen, “im”lerdir.

Hemen hemen bütün coğrafyalarda kamusal açık alanlarda bulunan pek çok imgeden biri olan güneĢ saatleri bugün sessiz bir biçimde yıllanmaktan baĢka gerçek iĢlevleri olmayan nesnelerdir. Bu çalıĢmada ulaĢılmak istenen nokta, unutulmaya yüz tutan bir nesnenin sanat nesnesine dönüĢmesi ve kendi iĢlevselliği ile beraber kamusal alanda sanat yapıtı olarak baĢka bir iĢlevselliği de yüklenmesinin sorgulanmasıdır. Ayrıca zaman kavramı yapıt üzerinde sorgulanırken kalıcılığı biçimsel olarak simgelenirken; güneĢ saati biçimli yapıtlar zaman olgusunu yansıtan imgelerden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Sanatta Yeterlik Programı içinde metin ve uygulama olarak gerçekleĢtirilen bu çalıĢma üç bölümden meydana gelmektedir.Kamusal alan çalıĢması olarak ele alınan GüneĢ saati biçimli heykellerinin sunumlarının yapıldığı yer olarak öncelikle kamusal alan, kamusal alanda sanat kavramına yer verilecek, kamusal alandaki heykelin tarihsel süreci ile birlikte kamusal alanda heykel sorgulaması yapılacaktır. ÇalıĢmada esas olarak ulaĢılmak istenen kamusal alan elemanı “GüneĢ Saati” bir heykel olarak ele alınması ve kamusal alandaki varlığının sorgulanmasıdır. GüneĢ saati heykelinin fiziksel ve sosyal çevre ile olan iliĢkisi bu ilkeler açısından irdelenecektir.

(19)

1.BÖLÜM

KAMUSAL ALAN

1.1. KAMUSAL ALAN

Bu çalıĢmada güneĢ saatinin mekânı olması dolayısıyla kamusal alan kavramını ve bu alanların sınırlarını açıklayan genel tanımları ele almamız gerekmektedir.

1.1.1. Kamusal Alan Tanımı

Kamusal alan kavramının içeriğinin ne olduğu konusunda bir uzlaĢmanın varlığını söyleyebilmek gerçekten çok zordur. Kamusal alan konusuyla yakından ilgilenen Habermas‟a göre kamu ve kamusal alan Ģunları ifade etmektedir:

“Kamu, akıl yürütenler ya da rasyonel müzakereciler topluluğudur”, kamusal alan ise “özel şahısların, kendilerini ilgilendiren ortak bir mesele etrafında akıl yürüttükleri, rasyonel bir tartışma içine girdikleri ve bu tartışmanın neticesinde o mesele hakkında ortak kanaati, kamuoyunu oluşturdukları süreç, araç ve mekânların tanımlandığı hayat alanıdır”.

“Kamusal alanlar hangi kültürden, hangi dinden ve hatta hangi sosyal statüden olursa olsun, her bireye sunulmuş veya açılmış alanlardır.”3

3 Pelin Gökgür, Kentsel Mekanda Kamusal Alanın Yeri, Bağlam Yayınları AraĢtırma Dizisi, Ġstanbul,

(20)

“Kamusal alan kavramı literatürde bir açıklık/netlikten yoksun olmakla birlikte, genelde “herkesin girebildiği yer” anlamına gelecek bir genişliğe sahiptir. Yine, Arendt‟in ifade ettiği gibi, kamusal alan, “herkese açık”, insanların sınırlama olmaksızın, uyum içinde bir araya geldikleri, birlikte hareket ettikleri, bir bakıma, “özgürlüğün kendisini gösterebildiği” yerdir. Habermas da, kamusal alanı, daha çok tartışma ve düşüncenin canlandırıldığı bir tiyatroyu sembolize eden söylemsel bir ilişki alanı olarak görür ve özel alandan ayrışan yanlarına vurguda bulunur. Peters-Cmiel de, gerçekte, kamusalı, açık, görülebilir, kolektif ve herkesin rahatlıkla girebildiği yer; özel alanı ise, kapalı, görünmez, bireysel ve yasak bölge olarak niteler.”4

Habermas, kamu alanı kavramını sivil toplumun günlük yaĢamının özel ilgi alanları ve devletin gücü arasındaki kurumlar ve uygulamalar olarak tarif eder.

“Kamusal alan kavramıyla, her şeyden önce, toplumsal yaşamımız içinde, kamuoyuna benzer bir şeyin oluşturulabildiği bir alanı kastederiz. Bu alana tüm yurttaşların erişmesi garanti altına alınmıştır. Özel bireyler kamusal bir gövde oluşturarak toplandıkları her durumunda, kamusal alanın bir parçası varlık kazanmış olur." 5

1.1.2. Kamusal Alanın Tarihsel Gelişimi

Sınırları oldukça geniĢ olan bu kavramın, tarihsel sürecine bakıldığında bazı nedenlere bağlı olarak varlık gösterdiği görülür. Bu alanlar gereksinimlerden doğmuĢ ve bundan dolayı varlığını sürdürmüĢtür. Ġnsanoğlu yerleĢik düzene geçtikten sonra baĢlayan toplu yaĢama bilinci oluĢmaya baĢladığında kamusal alanın temelleri de atılmıĢtır.

4Ömer Aytaç, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 2 Sayfa:199-226, Elazığ-2007 5 Jurgen Habermas, “Kamusal Alan” Critical Theory and Society: A Reader,(Editör:S. E. Bronner, D.

(21)

Kamusal alanın ortaya çıktığı kentsel yapının ilk olarak Yunan kent devleti “polis” lerdeki akropollerde oluĢtuğunu görebilmekteyiz. Yunan kentleri kamusal etkinliklerin yapıldığı birçok mekânsal ve yapısal düzeneğe sahip yerlerdir. Bu sosyal

ve mekânsal örgütlenme modeli çağdaĢ dönemin kıstasları ile

değerlendirildiklerinde, özellikle kamusal alanın niteliği ve doğrudan demokrasinin sürdürülmesine olanak veren yapısı üzerinde durulmaya değer bulunmuĢtur. Bu olanak Yunan topluluklarının toplumsal yapısının açık bir sonucudur. Yunan toplumu kamusal alanı ve özel alanı tam anlamı ile ayırarak, bu ayrım üzerinden bütün ekonomik, siyasi ve sosyal yaĢamlarını dengeye oturtmuĢtur. Antik Yunanda kamusal alanları oluĢturan agoralar kamusal fonksiyonların gerçekleĢtiği alanlardır. Fiziksel bağlamda kamusal sirkülasyona hizmet eden agoralar aynı zamanda düĢünce dolaĢımını da sağlayan soyut mekânlar olarak da hizmet vermiĢlerdir.

“Kavramın soy kütüğüne dair rekonstrüksiyon girişimlerin çoğu, köken olarak iman edercesine Agora kavramına, Garp tarihi boyunca simgesel bir değere sahip olmuş Antik Yunan kentinin yani polis‟in merkezi alanına işaret ediyor. Bu alanın gerçekte ülküselleştirilmiş bir ideolojik kurgu olduğunu geçmişe dönerek inşa edilen bir düzleme karşılık geldiğini akılda tutmak gerekiyor: Antik Yunan dünyasındaki kamusal yaşam sadece özgür insanları içermekteydi; köleler, yabancıları ve kadınları dışlamaktaydı. Buna rağmen siyasal imgelemde önemli bir yer tuttu.”6

Ortaçağın feodal, siyasi, ekonomik yapısındaki kamusallık ve bu kamusallığın dönüĢümünün tarihin çok önemli bir evresini oluĢturduğu söylenebilir. Bu dönüĢüm burjuva toplumunun yükseliĢi ve modern topluma doğru açılan bir gidiĢin ilk aĢamasıdır. Bu anlamda kamusal alanın dönüĢümü modern toplumun karakteri üzerinde belirleyici bir nitelik taĢımıĢtır. Bu dönemde özellikle batı

6Pelin Tan, Sezgin Boynik Olasılıklar, DuruĢlar, Müzakere Güncel Sanatta Kamusal Alan TartıĢmaları,

Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 193,Santralistanbul, Ġstanbul, Kasım 2007, “Kamusal Özneler, Sven-Olov Wallenstein”, S:71

(22)

topluluklarının bütün dünyayı etkileyecek olan toplumsal dönüĢümlerinin ortaya çıkıĢı kamusallığın dildeki anlam değiĢimi ile de okunabilir nitelikte olmuĢtur.

Bu çağda kamusal alan kavramı yetki alanlarının Ģato, katedral ve manastırlarla sınırlanması dolayısıyla bu dönemde kamusal alanları kentlerin giriĢ kapıları ve sınırda bulunan küçük aralıklardan meydana gelmektedir. Pazarlar kamusal alan olarak görülmektedir.

“14 ve 15. yüzyılda Rönesans‟la birlikte yeni bir şehir anlayışı ortaya çıkmıştır. Kentin bir sahne gibi düşünüldüğü bu dönemde, önemli kamusal alanlar bir geometriyle oluşturulmuş, kentsel dekor önem kazanırken, meydanlar, pazar veya dolaşım alanları işlevini kaybederek adeta bir sahne dekoruna dönüşmüştür”7

16 ve 17 yüzyılda kamusal alanlar yetkinin güç gösterisi olarak sunulduğu mekânlar olmuĢtur. Kentlerin fiziksel yapılandırılmaları gerçek anlamda Ģehircilik yapısına uygun biçimde tasarlanmıĢ ve uygulanmıĢtır. Kralın ve ona tabi olan askeri gücün sunum yeri olan kamusal alanlar, güç gösterisi olmadığı zamanlarda halk tarafından sosyalleĢmek ve eğlenmek için kullanılırdı.

“17. yy da ortaya çıkan kamusallık biçiminde ise, özel alan, kamu otoritesinin müdahalelerine karşı kendini savunan bir pozisyondadır. Kişinin görüşü, kimliği, özelde (yani devletten bağımsız iktisadi etkinliklerde ve özelin farklı bir alanı olan, kendi ailesinin dışarıya kapalı, sıcak, insani ortamında) biçimlenir. Ve bu yüzden burjuva tipi bir kamusallık, özel bireylerin kendi yaşamlarının kurallarını kendilerinin belirlemeleriyle ilgili taleplerle kamu otoritesinin müdahalelerine karşı savunmacı nitelikte oluşturulmuş bir kamusallıktı. 17.yy da oluştuğu şekliyle burjuva toplumunda

7 Pelin Gökgür, Kentsel Mekanda Kamusal Alanın Yeri, Bağlam Yayınları AraĢtırma Dizisi, Ġstanbul,

(23)

özgürlüğün kaynağı, özelde, kişiselde tanımlıyken, Eski Yunan‟da özgürlük kamunun içindedir.”8

19. Yüzyıl kentleri çağın getirdiği tüm teknolojik ve endüstriyel geliĢmeler paralelinde kamusal alan kavramında da hem fiziksel hem de sosyal anlamda reform niteliğinde değiĢikler olmuĢtur. Bu yüzyılın ikinci yarısında kapitalizmin ve burjuvanın geçirdiği geriye gidiĢin paralelinde kamusal alanda da çöküĢler meydana gelmiĢtir.

“19 yüzyıl kentlerin yayılma dönemidir. Bu yüzyılda Hausmanın hijyen teorilerine dayalı yeni cadde ve sokak anlayışı ortaya çıkmıştır. Geniş trotuarlar, meydanlar, tiyatro alanları, ağaçlar, sokak lambaları bu anlayışı desteklemiştir. Kentsel mobilya ve peyzaj donatıları olan cadde, kentin temelini oluşturmuştur. Bu dönemdeki sosyal bölünmeler, kamusal alanda aristokrat ve burjuvaların hâkimiyetini ortaya çıkarmıştır. İşlevsel ve dekoratif olan kamusal alan, politik yetki tarafından bahşedilmiş mekâna dönüşmüştür.” 9

Kamusal alanın tarihsel dönüĢüm süreci, burjuva topluluğunun oluĢturduğu aristokrasi ile kurduğu iktidar diyalektiği ile sivil bir kamusallığın önünü açtığı için kayda değer bir toplumsal geliĢme olarak vurgulanmaktadır. Bu dönemden sonra tarihsel koĢullar içerisinde kitle demokrasilerine doğru salınım içeren devlet yapılanması kamusal alanın niteliği üzerinde farklı bir biçim yaratmıĢtır. Artık kamusal alan ortaçağdaki monarĢik özelliklerden uzak, demokratik yapıda bir devletle iç içe geçmiĢtir.

1900‟lü yılların baĢından ve dünya savaĢından sonra kamusal alanlar farklılaĢma göstermiĢtir. BaĢ döndürücü hızla değiĢen dünya düzeninde kentler sanayi Ģoku altında değiĢirken kamusal alanlar karĢılaĢma, kendiliğinden geliĢen iliĢkiler alanına dönmüĢtür. 1950‟li yıllardan sonra ise kamusal alanlar ekonomik, sosyal nedenlerden dolayı emniyetsizliği ve sosyal çatıĢmayı körükleyen merkezler

8Ömer Aytaç, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 2 Sayfa: 213-214, Elazığ-2007 9 Pelin Gökgür, Kentsel Mekanda Kamusal Alanın Yeri, Bağlam Yayınları AraĢtırma Dizisi, Ġstanbul,

(24)

haline dönmüĢtür. Bununla beraber çağın içinde bulunduğu durum bağlamında kamusal alanlar transit geçiĢ alanına dönüĢerek sosyalleĢmenin yaĢandığı alan olma özelliğinden hızla uzaklaĢmıĢtır.

1.1.3. Kamusal Alan Olarak Kent Mekânı

Kamusal mekân kentte, herkesin eriĢebildiği, kentlinin içerisindeki etkinliklere katıldığı tüm sosyal olanakların ve eĢit kullanıldığı, birbirinden ayrı hayatları buluĢturan mekânlardır. Bu mekânlar, kentteki kiĢilerin ortak mekânıdır. Sosyo ekonomik düzeyleri, kültürleri ve değer yargıları farklı, tek ortaklıkları aynı mekânlarda etkinliklerde bulunmak olan kentliler, bu mekânlar sayesinde karĢılaĢmalar ve paylaĢımlarda bulunabilirler. Kamusal mekânlar herkese açık olmalarıyla, her çeĢit eyleme olanak tanımalarıyla, farklı kamuların oluĢmasına, bir arada olmasına böylelikle yeni ortaklıklarla farklı kamuoyu yaratılmasına olanak sağlayan yapılardır. Bu birlikteliği sağlayan kamusal alanın ve mekânın herkesçe eriĢilebilir olması kavramı da, kamusallığın vazgeçilmez yapısal öğelerindendir.

Kamusallığın ilkesi olarak eriĢilebilirlik, mekânların herkese her zaman açık olması ve aynı zamanda farklı kullanımları barındırması anlamına gelmektedir. Her zaman herkesin eriĢebilmesi özelliği ile kentteki yurttaĢların karĢılaĢtıkları bağlar kurdukları, ortak dert ve sorunlarıyla ilgili kararlar alabilmek için görüĢlerini bildirdikleri, tartıĢtıkları, beraber akıl yürüterek çareler aradıkları, eleĢtirdikleri, söz söylemenin, diğer kentlilerle diyalog kurmanın yeri kamusal mekânlardır. Kamusal mekân kentlilerce oluĢturulan ortaklığın, kamuoyunun ortaya çıktığı mekândır. ÇeĢitli kamuların bir kısıtlama olmaksızın ulaĢtıkları, haklarını talep ettiği, savunduğu ve bu amaçla kullandıkları mekânlar, kentin formu içinde aynı anda herkese ait olan mekânlardır. Dolayısı ile sunduğu eylemsel çeĢitlilikle (alıĢveriĢ, gezinti, gibi), herkese açık olan, değiĢken ve yeniliklere açık, farklı iĢlevselliklere cevap verebilecek nitelikte iliĢkiler mekânı olarak kamusal mekân toplumun yaĢam biçimini ve ritmini etkiler. Bu mekansal kıstasların kamusal olma vasıflarıyla ortaya konulmasıyla, kentsel mekanların estetik biçimleniĢinin ve içlerinde barındıracakları estetik objelerin ve uygulamaların anlamı ve kriterleri açıklık kazanacaktır.

(25)

1.1.3.A. Kent Mekânının Tanımı Ve Niteliği

Kentsel mekânın tanımının mekânsal ve sosyal boyutları ile yapılması gerekmektedir. Kentsel mekânın tanımının yapılması, kentin insanı için önemi ve toplum kültürü açısından da anlamlarının ipucunu taĢımaktadır. Bu ipuçları, kentsel mekânların biçimleniĢi ve organizasyonunun, bu mekânların biçimleniĢinin kamusallık ve toplum yasamı açısından ne Ģekilde ele alınabileceği konusunda derin bir bakıĢ kazanmak açısından da önemlidir.

Kentsel mekânın tanımını yapmak, salt mekânın tanımını yapmaktan öte; çok boyutlu bir yaklaĢım gerekmektedir. Çünkü kentsel mekânın tanımı, sadece hacimsel ve algısal bir konu olmanın ötesinde, toplumsal birçok konunun içine girdiği bir tanımlama gerektirmektedir.

“Kentler yalnızca insanların barınma gereksinmelerini karşılayan yapılardan oluşmazlar. Kentsel mekân yapıların oluşturulduğu, kentlilerin algıladığı ve tüm kentsel olayların ilişkilendiği bir bütündür”10

Barınma, ulaĢım, dinlenme, çalıĢma gibi gereksinmelere cevap verecek fonksiyon alanları ve kentsel donatılar kentsel mekânı oluĢturur. Kentsel mekânın oluĢmasındaki ana amaç sosyal bir varlık olarak ele alınan insana yasam konforu sağlamaktır.

“Kent mekânları, en fazla da önemlerini, gündelik hayatın birer minör kurumu olmalarıyla gösterirler. Bu mekânlar, zaman-mekân diyalektiği içinde, gündelik yaşam kültürünü her gün yeniden kurarlar. Kendilerine yönelen insanları, onların kültürlerini kendi potalarında harmanlayarak, katılanlara çoklu tatmin olanakları sunarlar.

10Elmas Erdoğan, Çevre ve Kent Estetiği, ZKÜ Bartın Orman Fakültesi Dergisi, Yıl: 2006 Cilt:8

(26)

Günübirlik, sıradan, olağan, tekrarlı ilişkilerin, deneyimlerin icrasına aracılık etmek suretiyle, günlük hayat içindeki boşlukları doldurmada tamamlayıcı fonksiyon görürler. Bu yüzden de, geniş kitlelerin yaygın katılımına sahne olurlar. Nitekim gündelik yaşamın sosyolojik çözümlemesi de, bu mekânların popüler bir ilginin adresleri olduğunu gösterir.”11

Kentlerin toplumsal bir iĢlevi yerine getirdiği açıktır. Toplumsal mekân iĢlevseldir ve insan faaliyetlerinin toplumsal ürünüdür. Üretim iliksilerinin içinde yer aldığı ve durmaksızın yeniden üretilerek yeniden Ģekillenen bir temeldir. Ġçinde toplumun hareket ettiği geçici dengeler oluĢturan bir iliĢkiler bütünüdür.

Toplu yaĢam sonucu bir dizi ortak ve kiĢisel gereksinimler doğar. Uygarlık türü, geliĢmiĢlik derecesi, kültür yapısı ya da yönetimsel yaptırımın etkisiyle kentlerde bu gereksinmeleri karĢılayan niteliksel ve niceliksel düzeyleri zaman ve mekân içinde farklılaĢan birçok yapılanmıĢ veya yapılanmamıĢ alanlar, mekânlar oluĢur. Kentin toplumsal yapısının özellikleri sonucunda doğan dinlenme, eğlenme, kültür, eğitim, sağlık, ticaret, spor, yönetim, ulaĢım, kamu hizmetleri, altyapı hizmetleri gibi gereksinmeleri karĢılayan uzmanlaĢmıĢ alanlar ve yapılanmalar donatımları oluĢturur.

Kentsel mekânın niteliğinin ortaya konulması, kentsel mekânın tanımını yapmak açısından önemlidir. Çünkü bu niteliklerin ortaya konulması bir taraftan kentsel mekânı anlamakta çok yönlü perspektifler sunmakta, diğer yandan kentsel mekânın dar modernist kavrayıĢının dıĢına taĢabilme olasılıklarını sunmaktadır.

Ortak kent mekânları insanların etkinliklerine zemin oluĢturan, iletiĢim sağlayan araçlardır. Bir kentin niteliği kentsel mekânları ile ölçülebilir. Bu mekânlar

11 Ömer Aytaç, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 2 Sayfa:213-214,

(27)

kent halkının aynasıdır, yerel kültürü ve yaĢanan zamanı yansıtır, kentin sosyo-ekonomik durumuyla ilgili fikir verirler. Kent dokusu içinde bir bütün olarak düĢündüğümüz dıĢ mekânlarda biçimsel niteliklerin yanında, çevresinin sosyal anlamı, iĢlevi, tarihi ve hatta adı bile mekânın belli bir kimlik kazanmasına yardım eder. Kentsel mekân sosyal etkileĢimin en önemli aracıdır; etkileĢim için bir pencere, bir kapı sunar.

Kentsel mekânların niteliğini ortaya koymak konusunda farklı araĢtırmacılar farklı kategoriler getirmiĢlerdir. Bunlardan ilk olarak Montgomery baĢarılı kentsel mekânları Ģu özellikleri ile özetlemiĢtir12

:

-KarmaĢıklık,

-Çok büyük sayıda hareket örüntüsü (özellikle yayalar için), -Birincil kullanımların çeĢitliliği,

-Ġyi biçimlenmiĢ bir ekonomi, -Aktif bir sokak hayatı, -Açık saatlerde çeĢitlilik,

-Ġnsanları harekete geçiren Ģeyleri içermesi, -Okunabilirlik,

-Ġmgelenebilirlik, -Bilinebilirlik,

Bu genel nitelendirmeden daha daraltılmıĢ bir yaklaĢımla Lynch‟deki beĢ temel öğeyi, yollar, sınırlar, nirengiler, odaklar ve bölgeler olarak ayırarak kentin okunabilirliği ve zihinde biçimlenmesinin, imgelenebilmesinin yani bir kimlik kazanmasının önkoĢulu olarak ortaya koymuĢtur. Lynch‟in “okunabilirlik” ilkesinin üzerinde durmaktadır.

12

John Montgomery Cultural Quarters As Mechanisms For Urban Regeneration. Part 1:Conceptualising Cultural Quarters Planning, Practice & Research, Vol. 18, No. 4,P. 293–306, November 2003,( http://halliejones.com/Resources/CulturalQuarters.pdf (25.08.2010)

(28)

“Okunabilirlik” aydınlık seviyesi, arka plan zıtlığı ve okuyan kişinin özrüne, okuma mesafesine bağlı olarak değişmektedir. Bu özellikleri nedeniyle okunabilirlik çevresel ve mimari bir kavram olarak kullanılabilmektedir. Kentin okunabilirliği kavramı ilk olarak Lynch‟in Amerika‟da üç kent üzerinde yaptığı araştırmada ortaya atılmıştır. Lynch‟e göre kentsel mekânın okunabilirliği, kentsel mekânın kolayca fark edilmesi ve belirli bir doku olarak organize edilmesi kolaylığıdır. Düzenli, okunabilir bir kentsel mekân somut bir referans sistemi, bir aktiviteler veya bilgi düzenleyicisi olabilir. Böyle bir strüktür bireye seçme olanağı ve daha fazla bilgi edinme için başlangıç sağlar. Lynch‟e göre kentin okunabilirliğini beş elemanının (yollar, düğüm noktaları, bölgeler, çevre işaretleri ve sınırlar) özelliklerinin anlaşılması etkilemektedir”13

Kentlerin niteliğini oluĢturan özelliklerden bir tanesi de kentsel mekânın sembolik değerleridir. Bu sembolik değer, Montgomery ve Lynch‟in üzerinde durduğu imgelenebilirlik ve okunabilirlik kavramlarıyla iliĢkili, fakat bunların ötesine geçen niteliktedir. Kent simgeleri, toplumsallaĢma sürecinde önemli bir rol oynar. Bu simgelerin, üzerinde düĢünülmeden kabul edilen varlığı, az çok istikrarlı bir günlük iliĢki ağı içinde, öğrenilen toplumsal rol ve normların devamını sağlar. Aslında, anlamlı bir çevre, büyük ölçüde, bireyin toplumsal kimliği, toplum ve mekâna uyum yeteneği sayesinde, çevreye aĢina olma ve emniyet duygusunu getirir.

1.1.3.B. Kent Mekânının Kamusal Alan Olarak Anlamı

Kamusallık bağlamında kentsel mekânın her Ģeyden önce ortak kullanım alanlarının fizik mekânsal kullanımları için iĢlevsel bir düzenek sağladığından dolayı kritik bir önemi mevcuttur. Kentsel mekânlar, meydanlar ve sokaklar olarak

13 http://www.google.com/books LYNCH Kevin, The Image of the City, The MIT Press.1960

(29)

kamusallığın yaĢandığı yerler insanların özgürce bir araya gelebildikleri kullanım alanlarıdır. Bu açıdan kentsel mekânlar kamusallık bağlamında önemli mekânsal bir iĢlevi yerine getirir. Bu anlamda kentsel mekânların kamusallık bağlamındaki özellikleri, tüm toplumu yaĢam biçimleri ve demokrasi standartlarını ortaya koymaktadır. Bu açıdan kentsel kamusal alanların çok farklı türde bir araya geliĢlere ne derece el verdiği, bu alanların toplumun farklı katmanları arasında ve toplum – devlet mekanizması arasındaki iliĢkilere hangi biçimlerde ortam yarattığı ayrıca önemlidir.

Kentsel mekânların kamusallık iddiaları, onların en fazla da üzerine yaslandıkları ve kamusal ilgi ve konulara açıklıkla karakterize olan sosyal bağlamlarından kaynaklanmaktadır. Farklı insan gruplarına açıklık gösterdiklerinden, toplumsala dair sorunların konuĢulabilmesi, bu yönde gruplaĢma, cemaat ya da alt kültür yapılarının oluĢması mümkün olabilmektedir. Ġnsanların sohbet etme, alıĢveriĢ yapma, paylaĢma, eğlenme, vakit geçirme vs. gibi farklı pratiklerinin herkese açık ve herkesin önünde cereyan etmesi, buraları kamusal bir sahneye dönüĢtürmekte ve bir Ģekilde “kamusallığın mekânları” olarak öne çıkmaktadırlar.

(30)

2.BÖLÜM

KAMUSAL ALANDA SANAT

Kamusal sanat, kamusal mekânların önemli bir paylaĢım nesnesi olarak, bu bilincin oluĢturulmasında, mekânın kullanımında, yaĢanılan kent hayatının ruhunu değiĢtirebilecek kadar önemli role sahiptir. Bu nedenle bu çalıĢmada sorgulanan GüneĢ saati biçimli heykelleri kamusal alan yapıtı olarak ele alınırken öncelikli olarak kamusal sanatın irdelenmesi gerekmektedir.

2.1.KAMUSAL SANAT

Kentler kimliğini bireylerden alır ve o kimlikle bireyleri kendi içine çekmeye baĢlar. Bir arada yaĢamın gerekleri üzerinden aynı bireyler duygularının bile ayrımına varamayacak kadar da hızlı bir biçimde yaĢamaya zorlanır. Dolayısıyla, kentlilerin gündelik hayatlarında yaĢamın sunduğu bu karmaĢık düzen içerisinden çıkma ihtiyacını giderecek mekânlara gereksinim duyduğu bir gerçektir. Bunun çözümlemesi de kentlerin kamusal mekânlarının kentte ve kenti yaĢayanlar için gündelik hayatın içinde nefes alabilecekleri mekânlar olarak düzenlenmesi, bu düzenlemede sanat yapıtlarıyla görsel ve dokunsal yeni deneyimlerin oluĢturulması kentlerin anlamını değiĢtirebilecek bir yaklaĢımdır.

“Kent sadece belli bir nüfusun yaşayıp ikamet ettiği bir yerleşim olarak görülmemelidir. Kent aynı zamanda kompleks ilişkiler bütünden oluşmuş dinamik bir sistemdir. Bu dinamizmin birebir yaşandığı yerler ise şüphesiz kamusal alanlarıdır. Bu alanlar halkın eşit ve kardeşçe bir araya gelmesini sağlayan ortak kullanım alanlarıdır. Sanat yapıtı kamusal alanlarda bireysel mekânlarımıza kıyasla çok daha etkin bir tüketim sürecine girmektedir. Toplumların kültürleri ve yönetim biçimleri göz önünde bulundurulduğunda bu

(31)

etkin tüketimin farklı kamusal alan anlayışlarıyla kendini gösterdiğini görmekteyiz. Buna bağlı olarak kamusal alanda sanat yapıtının ve sanatçının yeri de bu farklı anlayışlarla birebir ilişkilidir.”14

Kentsel tasarım sürecinin tamamlayıcı parçalarından biri olan kamusal sanat kentsel yaĢam kalitesine, katkıda bulunmasıyla büyük önem taĢımaktadır. Kamusal mekânlarda toplumsal iletiĢime araç olan, kültürel paylaĢımının yapılmasını sağlayan sanat yapıtları, kenti ve bireyi yeni duyusal deneyimlerle donatarak özgün, nitelikli mekânlar yaratılmasını sağlamaktadırlar. Bu anlamda özellikle kentin ve kentsel mekândaki tüm oluĢmuĢ mekânsal öğeleri vurgulamakta yarar vardır. Seda Bilen‟in bu konuya yaklaĢımı;

“Kent imgesi soyut ve somut gerçeklikten doğar ve bu gerçeklik içinde kent özgün bir karakter ve anlam kazanır. Buradan yola çıkarak toplumların imgesel yaratımlarını, bireyin sosyal çevresi içersinde ve mekânsal alanlarında görmenin mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hangisi olursa olsun mekân, öznenin arkasındaki bir figür olmanın ötesinde, toplumsal yaşanmışlık ile ele alınması gereken bir kavramdır. Bu anlamıyla mekân, kendini oluşturan toplumsal unsurlar ile güçlü bir birliktelik içinde şekillenmektedir. Nedir bu unsurlar? Kenti oluşturan unsurlar aslında bir nevi kente kimliğini kazandıran unsurlardır: Tarihsel süreç, coğrafi yapı, mahalleleri, sokakları, konut yapısı ve mimari, yaşam biçimleri, âdet ve gelenekler, inançlar, kültürel değerler gibi farklı unsurlar kente biçim vermektedir. Dolayısıyla her mekân kendini oluşturan toplumsal unsurların izlerini taşıyarak, bu unsurlara bağlı bir değer alanı geliştirir. Bu değer alanı hem toplumun oluşturduğu kültürel değerler hem de toplumun içinde yaşadığı dışsal çevrenin birlikte değerlendirilmesi ile anlaşılır kılınır.”15

14

Kamusal Alanda Sanatın Yeni Yüzü Dr. Emre Tandırlı, www.evetbenim.com , 26/08/2010

15 Seda Bilen Seheroğlu, Gökhan Göktürk, Kent Ġmgesi, Ekran ĠliĢkisi –Üsküdar örneği, 6.Üsküdar

(32)

Kevin Lynch‟e göre ise,

“Kenti algılamak, insanın uzun zamanını alır. O, kentte her an keşfedilmeyi bekleyen, görme ve işitme duyumuzun algılayabileceğinden daha fazla dekor, manzara olduğunu belirtir. Kenti oluşturan öğelerin algılanması ise, kendilerini doğuran olaylar zinciriyle, geçmiş yaşantıların anısıyla ilgili olarak gerçekleşir. Her insanın oturduğu yerle uzun süren ilişkisi, ondaki kent imgesini, anıları ve anlatımları biçimlendirir. Lynch, insanın, bir parçası olduğu kenti algılama sürecinin süreksiz, parçalı ve kısmî olduğunu belirtir. İnsandaki kent imgesinin şekillendiği bu süreçte hemen hemen bütün duyguların devrede olduğunu ifade eder. Lynch, kentin sadece birbiriyle büyük farklılıklar gösteren çeşitli sınıflardan gelen, çok farklı kişilikteki milyonlarca insanın algıladığı (ve belki zevk aldığı) bir nesne değil, aynı zamanda kendilerine özgü nedenlerle kentin yapısını sürekli değiştiren inşaatçıların da ürünü olduğu kanısındadır. Ona göre, kentin genel hatları bir süre değişiklik göstermese de ayrıntıları sürekli değişir.16

Kamusal sanat yapıtları yarattıkları duyusal deneyim ortamıyla, serbestçe eriĢilebilen kentsel mekânlarda farklı yaĢtan ve farklı toplumsal yapıdan kentlilere yeni iletiĢim olanakları sunmaktadırlar. Kamusal mekânlarda yer alan sanat yapıtlarının hem mekansal hem de sosyal boyutlarda kent hayatına canlılık katmak için taĢımaları gereken nitelikler Ģunlardır:

1) Kent mekânına kimlik kazandırarak; ona hareket, farklılık ve özgülük katar. Yapıt ile çevre arasında oluĢan iliĢki kentin kimliğini destekler ve kentsel mekânda belge, imge ve aidiyet hissi yaratır.

16http://www.google.com/books LYNCH Kevin, The Image of the City, The MIT Press.1960

(33)

“Bir kentin kimliği, kentin imgesinden ayrı düşünülemez. Bu ikisi aynı şey değildir ancak birbirlerini tamamlar. Kimlik nesnel bir „şey‟ iken (bir yerin gerçekten neye benzediği) imge, kimlik ve yerin nasıl algılandığının bir kombinasyonudur”17

2) Kentli için katılım, eğitim, eğlence ve keĢfetme olanağı yaratır. Aynı zamanda, bu yapıtlar, bulunduğu mekânla uyumlu birlikteliğiyle, insan çevre iliĢkisini daha anlamlı ve insani kılar. Yapılar, sokaklar, kalabalıklar arasına sıkıĢtırılmıĢ kent hayatını, karmaĢıklık ve huzursuzluktan kurtarır.

3) Kamusal alan yapıtları kentte büyüyen çocukların hafızalarında önemli bir yer tutar. Özellikle çocukların yaratıcılığında etkili olarak hayal gücünün olanaklarını onlar için daha geniĢ bir kapsamda tanımlanabilirliğine katkıda bulunur.

4) Kent mobilyası özelliğini de üzerinde barındırır. Bu bağlamda yine kamusal sanatın tasarım sürecinde kullanılabileceği görülmektedir ve sanat kentsel tasarım iliĢkisi açısından somut ortak paydalardan biri ortaya çıkmaktadır.

5) Kamusal sanat yapıtları farklı yaĢtan, farklı toplumsal yapıdan kentlilere yeni iletiĢim olanakları sunarken; yaĢanan etkileĢim ve iletiĢimle toplumsal katılımının parçası olurlar. Toplumsal iliĢkinin kurulması ise ortak konular üzerinde görüĢ paylaĢımı ve yeni değerler üretilmesine dönüĢen bir süreci baĢlatır.

Bu bağlamda kamusal sanatın kent olgusunu sunarken ortaya çıkardığı dinamiklik kentsel tasarım pratikleri içinde karĢılıklı etkileĢimin önemli bir faktör olduğudur. Yukarıda belirtildiği gibi bu bir buluĢmadır. Bu buluĢmanın ortaya

17 John Montgomery Cultural Quarters As Mechanisms For Urban Regeneration. Part

1:Conceptualising Cultural Quarters Planning, Practice & Research, Vol. 18, No. 4,P. 293–306, November 2003,( http://halliejones.com/Resources/CulturalQuarters.pdf (25.08.2010)

(34)

çıkardığı en önemli Ģey de karĢılıklı olarak mekânını ve eseri etkiler, dönüĢtürür, farklılaĢtırır.

“Kamusal sanat özellikle kültürel alanlar için geliştirilmiştir ve kamu görevlilerinin toplum için yapılan bu gösteriye, temsile, katılımını gerektirmektedir. Tipik olarak kamusal sanat, kamu gider ve görevlerini kamunun kontrolü altında tutmayı başlatmış ve sürdürmüştür. Atina‟daki Parthenon ve Paris‟deki Eifel kulesi örneklerinde olduğu gibi bazı kamusal sanatlar, insanların uluslar arası anlamda ilgilerini çeken sembollere sahip olduklarında, uluslar arası ilgiye maruz kalırlar. Kamusal sanat, müzik, tiyatro, duvar resimleri, mimari, medya ..vb, geçici veya sürekli olarak kamu malı olur. Herkes için özgürce erişilebilirdir. Topluluk içindeki farklı beklentiler kültürel farklardan meydana gelir. Örneğin, bir toplumda, “kamu sanatı” terimi farklı zihinlerde farklı anlayışları uyandırır.”18

Kamusal sanatın mekânsal katkılarını yanı sıra toplumsal bir anlamı bulunmaktadır. Bu anlam, bütünsel olarak ele alındığında daha önce ortaya konulan kamusallık konusu çerçevesinde ele alınabilir. Kentler toplumların bütün yaĢam kurgularının oluĢtuğu toplumsal hareketliliklerin merkezleridir. Sanatsal bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde birbirinden tamamen bağımsız olmayan bu yapılandırma sanatın öznel nitelikleriyle bütünleĢerek önemli, karmaĢık ve çok katmanlı bir yapı halini alır.

Kamusal alanda sanatın toplumsal anlamı Richard Serra‟nın“Tilted Arc” çalıĢması ile örneklenmektedir. Plazaya yerleĢtirilmiĢ olan heykelin mekâna olan aĢırı yönlendirici ve baskın etkisi, bunun bu mekânı yoğun olarak kullanan kentliler üzerinde yarattığı olumsuzluğa örnek olarak verilebilir. Bu olumsuzluklar sanat mekân iliĢkilerinin kamusal nitelikli alanlarda kentsel tasarım gibi disiplinler ile

18

Toward an Understanding of Sculpture as Public Art Curtis L. Carter,

(35)

birlikte ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ġkinci önemli nokta ise kamu yararı ilkesinin bu örnekte kazandığı hukuksal boyuttur. Bu örnek bize sanatın özgür söylemini, kamusal alanların mekânsal ve sosyal verilerini dikkate alarak oluĢturmaları gerektiğini göstermektedir.

“Kamusal alan ve kamusal biçim, kamusal sanat anlayışı için bir çatı-çerçeve sunduğu için özel bir öneme sahiptir. Kamusal alan, kamusal sanat için başlıca konum verir ve kamusal biçim ise kamusal sanatın var olduğu yerde sosyal bağlamı sunar. Ancak bu kavramları açıklama ihtiyacı vardır. Kamusal alan ve kamusal biçim terimleriyle ilgili problem onların önemli tarihsel değişikliklerinden ve anlam çeşitliliğinden gelmektedir, bu yerel siyasi zaman ve ortama bağlıdır. Çok geniş anlamıyla, kamusal alan bulunduğu bütün alanı ifade eder. Ancak hem özel hem de kamu kuruluşları alanlar üzerinde hak iddia ettiğinden beri, devlet ya da özel kullanımla, bu geniş tanım yeterli değildir. Kamusal alan sivil törenlerin yapıldığı, kamusal sanat, ücretsiz söylem ve diğer ticari olmayan, yasal olarak yapılan kişisel veya toplumsal faaliyetlerin ücretsizce yapılabildiği, serbest alanların gösterildiği daha dar bir tanımla yorumlanmalıdır. Genel olarak kamusal alan, bu alanda yapılan beklenmeyen ya da ücretsiz aktiviteler için daha büyük bir tolerans sağlar. Onun asıl belirleyici özellikleri erişilebilirlik alanı ve kapasitesidir.”19

2.2. KAMUSAL ALAN SANAT TÜRLERİNDEN “HEYKEL”

Heykel, kamusal alan için üretilen sanat türleri içinde en eski ve en yaygın olarak uygulanmıĢ sanat biçimidir. Ġlk çağ‟dan günümüze üretilmiĢ olan heykellerin büyük bölümü kamusal alanlar için ve daha çok kamusal nedenlerle yapılmıĢtır. Bunda heykelin çevre koĢullarına dayanıklı olmasının ve üç boyutlu algısal niteliğinin büyük rolü bulunmaktadır. Uzun yıllar mimariye bağlı olarak geliĢen ve

(36)

mimari ile birlikte uygulanan heykel, Roma dönemiyle baĢlayan, Rönesans ile iyice güçlenen bir Ģekilde, mimariden bağımsızlaĢmıĢ ve çevreyi biçimlendiren en güçlü anlatım araçlarından biri haline gelmiĢtir. Ġnsanın doğayla kurduğu etkileĢimsel çatıĢmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢ olan heykel, tarih boyunca kamusal alanlarda öncelikle politik amaçlarla bir iktidar aracı olarak uygulanmıĢ, demokratikleĢme ile birlikte sivil ve bağımsız bir sanatsal uygulama pratiği halini almıĢtır. Bulunduğu çevre ile iliĢki kurarak mekân algılamasını değiĢtiren, kendi baĢına mekân yaratan, tanımlayan heykel kalıcı bir simge olarak toplumsal bellekte varlığını sürdürür.

(37)

“Tarihsel olarak heykel, “gözlemlenen ya da hayal edilen objelerin katı malzemelerle üç boyutlu temsili” olarak karakterize edilmiştir. Geleneksel anlamda anlaşılan bu heykel tanımı, tarih öncesi çağlarda mağaralarda bulunan objeleri de kapsayan en eski sanat dallarından birisidir. Kamusal heykel; anıt, mimari süsleme öğesi, kültürel sembol ve bağımsız estetik obje olarak var olmuştur. Bu geleneksel heykel kavramı, kamusal sanat evrimi gibi heykelin sonraki değişikliklerini sunmaktadır. Günümüzde heykel, yeni teknoloji ve malzemelerden meydana gelen, ışık tabanlı heykeller ya da başka heykel formlarının anlatımını kapsar. En azından kamusal heykel kültür kökenlerine bakılmaksızın, tüm kişiler tarafından takdir edilebilir, uluslar arası bir köprü niteliğindedir.”20

Resim 2: Eiffel Kulesi, Paris 1887-1889

Mekân tasarımında mevcut doku ile kurdukları iliĢkiyle, ölçekleriyle, kompozisyondaki denge ve oran iliĢkileriyle mekânın dokunsal ve görsel etkisini

(38)

artırabilecek değere sahip olan heykeller, kent mekanlarında biçimlerine göre anıtsal ve anıtsal niteliği olmayan heykeller olarak sınıflandırılabilirler.

“Heykelin toplumsal amaçları ve anıtsallığı olmak üzere iki özelliği bu değişiklikler boyunca öne çıkmaktadır. Kamusal sanat sorununu yanıtlayacak olan filozoflar arasında Jurgen Habermas, artistler ile kişilerden ziyade devlet çıkarlarıyla ilgilenenler arasındaki tutarsız ilişkileri, kamusal sanatın mecazi anlamda hitap biçimi olarak sunar. Amaçları arasında; vatandaşlara ilham vererek toplumun kimlik duygusunu geliştirmek, bir topluluk tarihinin önemli olaylarını kaydetmek-kalıcı hale getirmek ve kutlamak-anıtsallaştırmak ve kamusal söylemi oluşturmak gelmektedir. Anıtsal ölçeği tarafından desteklenen kamusal sanat şüphesiz ki; anıtlar, peyzajlar ve mimari bezemeler aracılığıyla ifade edilen bireylerin ve olayların ve diğer kültürel sembollerin önemini açığa vurur. Sanatta amaçlananın aksine, kamusal heykel bağımsız bir estetik nesne olarak var olamıyor. Ülkenin metalaşan sanat pazarlarının dışında da benzer bir şekilde işleve sahiptir.”21

Anıt heykel, önemli bir olayın ya da kiĢinin anısını gelecek nesillere aktarmak için büyük ölçekte yapılan heykellerdir. Anıt heykeller çok farklı konu ve biçimde yaratılabilirler. Biçimsel anlatım dili açısından anıt heykeller, figüratif ve soyut anıt heykel baĢlıkları altında değerlendirilebilir.

20. yüzyıla kadar, heykelde figüratif kavramı, varlıkların doğada bulundukları gibi biçimlendirilmesi anlamına gelmekteydi. Dolayısıyla figüratif anıt-heykeller de, önemli bir olayı, insana ait bir anıyı anlatmak ve anısını geleceğe taĢımak için yapılan, heykelde canlandırılan varlıkların doğada oldukları gibi biçimlendirildiği, büyük ölçekteki heykellerdi. Bu yüzyılın baĢından sonra anıtsal heykelin aldığı yolda pek çok heykeltıraĢ anıtsal anlamdaki tasarımlarını o döneme kadar olan yorumlardan daha farklı ele almıĢtır.

(39)

Soyut anıt heykeller de, bir anı ya da olayı, geleneksel biçim dili dıĢında geliĢtirilen soyut anlatımla ve büyük ölçekte betimleyen heykellerdir. Sanatçı, bir Ģeyi betimlerken figürden yola çıkarak onu soyut biçimle ifade edebilmektedir. Ya da figürden tamamen bağımsız da çalıĢabilmektedir.

Anıtsal niteliği olmayan heykellerin kamusal mekânlarda önemli referans noktaları oldukları görülmektedir. Büyük metropollerde yüksek katlı iĢ bloklarının arasında oluĢturulan kent meydanlarındaki ünlü sanatçıların heykelleri ve mekânların iliĢkisinde olduğu gibi; insanların, boĢ zamanlarını değerlendirdikleri bu mekânları heykeller varlıklarıyla farklılaĢtırmaktadırlar. Belli bir misyonu taĢımanın yanında tamamen bağımsız, sanatçının mekânı kavrayıĢ biçimiyle vücut bulan bu heykeller içinde bulundukları alanları, binalar arasında bırakılmıĢ bir boĢluktan, kentli üzerinde merak duyguları uyandıran, kentlilerin hayal gücünü geliĢtiren, dokunsal ve görsel deneyim olanakları yaratan, kendine has, keyifli mekânlara çevirmektedirler.

(40)

Resim 4: Spider, Louise Bourgeois, 1999

(41)

Kamusal alan buluĢma noktası olarak ortak kullanıma açıktır ve bir mekân olarak kültürel belleğin oluĢumuna katkıda bulunur. Bu alanların bireyler tarafından ortak nedenler için benzer Ģekilde kullanılması, belleğin oluĢumunda son derece önemli bir etkendir. Kent, orada yaĢayan insanın yaĢamının parçasıdır ve kent insanı ile iletiĢim içine giren sanat yapıtları kamusal alanda özel bir anlam kazanarak duyumsamalar yaratırlar. Heykel, kent mekânında yer aldığında görsel bir obje olmaktan çıkar ve toplum için ortak bir belleği oluĢturur. Bu misyonu yüklendiği andan itibaren kenti süsleyen bir estetik eleman olmaktan çıkarak, mesajlar oluĢturan ve yeni algılamalara açık yeni karĢılaĢmaları olanaklı kılan bir imge halini alır. Montgomery bu durumu Ģöyle açıklar:

“Başarılı mekânlar, yaşanabilirliği üç ana öğede; fiziksel mekân, duyusal deneyim ve etkinlikle buluşturabilen yerlerdir.” 22

Toplulukların ortak yaĢam alanı olarak estetik bir kaygıyla yapılandırılan kentsel mekân içinde yer alan tüm diğer öğeler gibi kamusal alan heykeli de bu planlamanın içinde yer almaktadır ve diğer tüm elemanlar gibi kentliyle gireceği iliĢkide, insana katkısı ön planda olmalıdır. Kamusal alan heykeli çevresi ile kurduğu iliĢkilerden aldığı güç sayesinde mekânın dinamikleri ile kaynaĢtığı zaman, düĢünsel ve fiziksel anlamda yerini bulur.

Kentlilerin gündelik hayatlarının geçtiği ve herkese açık kentsel çevreler içinde karĢılarına çıkacak biçimde yerleĢtirilmiĢ kent heykelleri, kente ait kültürü simgeleyerek, var olan kültüre yeni anlamlar eklemektedir.

“En temel kamusal alan olan sokakların biricik sahibinin sokakları kullanalar olduğu düşünülecek olursa sanat mekânı olarak sokağa sahip çıkması gerekenlerin de öncelikle söz konusu kullanıcılar

22

John Montgomery Cultural Quarters As Mechanisms For Urban Regeneration. Part 1:Conceptualising Cultural Quarters Planning, Practice & Research, Vol. 18, No. 4,P. 293–306, November 2003,( http://halliejones.com/Resources/CulturalQuarters.pdf), 25.08.2010

(42)

olduğu, kullanıcılarında sokakta yaşayanlardan, çalışanlara, sanat mekânı olarak seçenlere kadar uzandığı açıktır. Sahiplenme bireysel olabileceği gibi, sokak mahalle ölçeğinde oluşturulacak örgütlenmeler aracılığıyla yapılmasının daha etkin olacağına kuşku yoktur.”23

Resim 6: Anish Kapoor, AT&T Plaza Milennium Park, Chicago

Resim 7: Anish Kapoor, AT&T Plaza Milennium Park, Chicago

Kamusal alanda yer alan heykeller, duyusal deneyim imkânlarını farklı biçimde yansıtarak mekânlara diğer imgelerden farklı bir anlam kazandırmaktadırlar. Bunun yanında heykeller, anlamı ve içeriğiyle, mekânla kurdukları iliksileriyle, var edilme süreçleriyle mekânların sahip oldukları kamusallık değerine farklı bir anlam katarlar. Heykeller, kent yaĢamı içerisindeki paylaĢım ve etkinliklerin, farklı sosyal

23

Tunç Tayanç, Sanat Dünyamız Sayı117 S.50 “Kamusal Alanda Heykeller Ve Türkiye‟den Görüntüler”,Ağustos 2010

(43)

yapı ve yaĢtan kentliler arasında kamusal bir değer üretimine taĢınmasında vasıta olabilirler. Heykellerin mimari dokuyla iliĢkisinin kentsel yasamda kamusal değerler oluĢturabilecek yapıya dönüĢtürülmesi, kentsel mekânları daha yaĢanılır ve insancıl kılar.

Resim 8: Isidore Jules Bonhuere, Boğa Heykeli Kadıköy

“Sokakta sanatla ilk karşılaştığımda beş- altı yaşındaydım ve sık sık gidip sarıldığım nesnenin sanat olduğunun bilincinde değildim; benim için bir boğaydı, görkemli, bana göre çok iri, kara bir boğa… Asıl öyküsünü hala öğrenemediğim, Isidore Jules Bonhuere‟ün imzasını taşıyan bronz boğayı sevmiştim.”24

24Tunç Tayanç, Sanat Dünyamız Sayı:117 S:50 “Kamusal Alanda Heykeller Ve Türkiye‟den

Referanslar

Benzer Belgeler

Tümör, tek bir hücrenin anormal şekilde çoğalarak oluşturduğu bir hücre kitlesidir.. Hücrenin normal formundan tümör hücresi şekline geçmesine

• Türkiye'deki kamusal alan kavramı tarihsel olarak geri döndürülmesi mümkün olmayan burjuva kamusal. alan modeli ve teorisinin

"Bir ya da daha fazla dil öğrenmeniz o dili ne kadar öğreneceğinizi etkiler mi?" Çok dilli insanlar bu kadar farklı dili nasıl tek bir beyne kodlayabiliyorlar..

 Bir duyu organında tepkiye yol açan5.

Bu derste, öncelikle tarihsel süreç içinde kentsel mekanların düzenlenişi ve kullanılışı kamusal alan fikriyle karşılıklı ilişkisi içinde

1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi'nce yürütülen “Güneydoğu Anadolu Tarihöhcesi Araştırmaları Projesi” yüzey araştırmaları sırasında

Burun boşluğunda bulunan reseptörler aracılığıyla çevreden koku duyusu alınarak merkezi sinir sistemine gönderilmektedir.. Burnun yer aldığı bölgeye regio

Duyu organları aracılığı ile alınan uyaranlar (duyusal girdi) merkezi sinir sistemine ulaşır, duyu işleme merkezi tarafından işlenerek anlamlandırılır.. Bunu,