• Sonuç bulunamadı

MESLEK YÜKSEKOKULLARINDAKİ TASARIM DERSLERİNİN SEKTÖRE ELEMAN YETİŞTİRME ETKİLİLİĞİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MESLEK YÜKSEKOKULLARINDAKİ TASARIM DERSLERİNİN SEKTÖRE ELEMAN YETİŞTİRME ETKİLİLİĞİ"

Copied!
114
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

MESLEKİ RESİM EĞİTİMİ BİLİM DALI

MESLEK YÜKSEKOKULLARINDAKİ TASARIM DERSLERİNİN

SEKTÖRE ELEMAN YETİŞTİRME ETKİLİLİĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Burcu ÇÜRÜK

Ankara Temmuz, 2009

(2)

UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

MESLEKİ RESİM EĞİTİMİ BİLİM DALI

MESLEK YÜKSEKOKULLARINDAKİ TASARIM DERSLERİNİN

SEKTÖRE ELEMAN YETİŞTİRME ETKİLİLİĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Burcu ÇÜRÜK

Danışman: Yrd. Doç. Dr. K. Özlem ALP

Ankara Temmuz, 2009

(3)

Burcu ÇÜRÜK’ün “Meslek Yüksekokullarındaki Tasarım Derslerinin Sektöre Eleman Yetiştirme Etkililiği” başlıklı tezi 17.06.2009 tarihinde, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışman): Yrd. Doç. Dr. K. Özlem ALP………

Üye: Prof. Dr. Atilla İLKYAZ……….

(4)

i

ÖNSÖZ

Türk ekonomisinin gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesi, mesleki ve teknik alanda iyi eğitim almış, teknolojiyi özümsemiş ve bunu bir yaşam tarzı olarak kabul etmiş insan gücünün varlığı ile mümkün olabilir. Türk eğitim dokusu içinde mesleki ve teknik eğitimin ilk kademesi mesleki ve teknik orta öğretim, ikinci kademesi ise meslek yüksekokullarında ön lisans düzeyinde verilen eğitimdir.

Meslek yüksekokulları sektörün ihtiyacı olan ara kademe insan gücü yetiştirmekte, bu okullarda tasarım eğitimi gören öğrencilerin yaratıcı ve özgün düşünebilen bireyler olarak sektörde yer almaları amaçlanmaktadır. Ara insan gücü sayıca ne kadar fazla ve kalite olarak ne kadar yüksek olursa özel sektörde o kadar gelişecektir. Gelişen dünyanın ekonomik hızını yakalayabilmek ve sürekliliği sağlayabilmenin oldukça zor olduğu günümüzde, ülke ekonomileri içinde takı sektörü de önemli bir yere sahip olmaya başlamıştır.

Bu araştırma Ankara, İstanbul ve Kütahya’da öğrencilerin meslek yüksekokullarında verilen tasarım derslerinin sektördeki etkililiği konusundaki yaklaşımlarını anlamak açısından ve daha önce bu konuda bir araştırma yapılmamış olması nedeniyle önem taşımaktadır. Ayrıca meslek yüksekokullarına, sektöre ve bu konuda yapılacak olan yeni araştırmalara kaynak olması bakımından yararlı olacağı düşünülmektedir.

Araştırmanın planlanmasında ve hazırlık döneminde beni yönlendirerek öneriler

getiren ayrıca her konuda yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Sayın Özlem ALP’e, tezimin eğitim yönünden değerlendirilmesinde katkısı olan Yrd. Doç. Dr. Sayın Gülgün ALPAN’a maddi ve manevi desteğiyle yanımda olan aileme, arkadaşım Yakup ÇELİK’e ve araştırma verilerinin elde edilmesi sırasında katkıları olan değerli Meslek Yüksekokulu Yöneticileri, Öğretim Elemanları ve öğrencilere teşekkürlerimi sunarım.

(5)

ii ÖZET

MESLEK YÜKSEKOKULLARINDAKİ TASARIM DERSLERİNİN SEKTÖRE ELEMAN YETİŞTİRME ETKİLİLİĞİ

ÇÜRÜK, Burcu

Yüksek Lisans, Mesleki Resim Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. K. Özlem ALP

Temmuz- 2009

Bu araştırmanın amacı meslek yüksekokulu öğrencilerinin almış oldukları tasarım eğitiminin etkililiği ve bu bağlamda sektörde çalışmaya başladıklarında aldıkları tasarım eğitiminin sektördeki yeterlilik ve etkililik düzeyinin belirlenmesidir. Bu amaçlar doğrultusunda, meslek yüksekokullarının takı tasarımı programlarındaki tasarım derslerinin bilişsel, duyuşsal, psikomotor öğrenmelerin ve öğretim hizmetlerinin niteliğine yönelik sektöre eleman yetiştirme etkililiğine ilişkin okuyan ve mezun olmuş öğrenci görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır.

Bu araştırmanın evreni Ankara, İstanbul ve Kütahya illerindeki meslek yüksekokullarında okuyan ve mezun olmuş öğrencilerdir. Örneklem ise, bu meslek yüksekokullarından seçilen toplam 120 öğrenci ve 50 mezun olmuş öğrencinin görüşleridir.

Bu araştırmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Öğrencilere anket uygulanarak, veriler toplanmıştır. Verilerin istatistiksel çözümlemesinde SPSS programı kullanılarak yüzde, frekans ve t-testi kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda; Meslek yüksekokullarında verilen tasarım derslerinin sektöre elaman yetiştirme etliliğinin düşük olduğu görülmektedir. Sektörde çalışan mezunların bu yetersizlikten dolayı sıkıntı yaşadıkları görülmüştür. Mezunların yaşadıkları sıkıntılar ve sektörün talepleri göz önünde tutulmalıdır.

Araştırma sonunda sonuçlara bağlı olarak araştırmaya ve uygulamaya yönelik olmak üzere öneriler geliştirilmiştir.

(6)

iii ABSTRACT

VOCATIONAL SCHOOL DESIGN COURSE ON THE EFFECTIVENESS OF THE SECTOR TRAINING ELEMENTS

ÇÜRÜK, Burcu

Graduate Thesis,Technical Art Traning Disipline Thesis Adviser: Yrd. Doç. Dr. K. Özlem ALP

July -2009

Effectiveness of craft lessons given at junior technical college for training person to real sector the goal of this research is to determine the effectiveness of the craft lessons which students take at junior technical college and thus, it is to determine level of effectiveness and qualifiedness of the craft lessons when they begin to work in the bussiness.

The space of this research is the undergraduated and graduated students from junior technical college in Ankara, Istanbul and Kutahya. The sample of the research is the views of totally 120 undergraduated students and 50 graduated students from the specified junior technical college

Descriptive method was applied in this research. The data is achieved by questionnaires. In the statistical analysis of the data, methods of percentage, frequancy and t-test were applied by using of SPSS programme.

Research result; Vocational college courses in the design industry is a low increase elaman raising meat. Graduates working in the sector because of this deficiency was the trouble. Yaşadıkları and industry demand for graduates of difficulties must be taken into consideration.

At the end of the investigation, committed to results,suggestions are developed directed towards investigation and application.

(7)

iv İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ………... i ÖZET………. ii ABSTRACT………... iii İÇİNDEKİLER………... iv TABLOLAR ……… vii BÖLÜM 1 GİRİŞ………. 1 Problem……….. 1 Amaç……….. 4 Önem……….. 4 Sınırlılıklar………... 5 Sayıltılar………... 5 Tanımlar………... 6 BÖLÜM 2 KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR……… 8

2.1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE………... 8

2.1.1. Tasarımın Tanımı ……….. 8

2.1.2. Tasarım Eğitiminin Önemi……... 9

2.1.3. Meslek Yüksekokullarının Tarihçesi ……… 10

2.1.4. Meslek Yüksekokullarının Kuruluş Amaçları ve Günümüzdeki Durumu………... 13 2.1.5. Takının Tarihi Gelişimi ………... 18

2.1.6. Takı Sektörünün Bugünkü Durumu ve Gelişimi ………. 21

2.1.7. Türkiye’de Takı Tasarım Eğitimi Veren Meslek Yüksekokulları……. 24

2.1.7.1. İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı……….. 24 2.1.7.2. Gazi Üniversitesi Beypazarı Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı……….. 27

2.1.7.3. Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı……… 31

(8)

v

2.1.7.4. Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu

Gemoloji ve Mücevher Programı………. 34

2.1.7.5. Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı……… 37

2.1.7.6. Muğla Üniversitesi Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksekokulu Takı Tasarımı ve Süs Taşları İşlemeciliği Programı………. 41

2.1.7.7. Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksekokulu Kıymetli Taş ve Metal İşlemeciliği Programı………. 45 2.1.7.8. Süleyman Demirel Üniversitesi Gönen Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı………. 48

2.1.7.9. Adnan Menderes Üniversitesi Karacasu Meslek Yüksekokulu Takı Tasarımı ve Süs Taşları İşlemeciliği Programı……….. 50

2.1.7.10. Kocaeli Üniversitesi Değirmendere Ali Özbay Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojileri Programı……….. 52

2.1.7.11. Balıkesir Üniversitesi Dursunbey Meslek Yüksekokulu Takı Tasarımı ve Süs Taşları İşlemeciliği Programı………. 54

2.1.7.12. Mersin Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı……….. 57

2.1.7.13. Gaziantep Üniversitesi Gaziantep Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı……….. 60

2.1.7.14.İstanbul Arel Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı……… 62

2.2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………... 65 BÖLÜM 3 3.YÖNTEM………... 68 3.1.Araştırmanın Modeli………. 68 3.2.Evren ve Örneklem………... 68

3.3.Veri Toplama Tekniği………... 69

(9)

vi BÖLÜM 4

4. BULGULAR ve YORUMLAR………... 71

4.1. Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme etkililiği sürecinde öğrenci ve mezun öğrencilerin bilişsel öğrenmelerine yönelik görüşleri……….... 71 4.2. Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme etkililiği sürecinde öğrenci ve mezun öğrencilerin duyuşsal öğrenmelerine yönelik görüşleri……….... 77 4.3. Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme etkililiği sürecinde öğrenci ve mezun öğrencilerin psikomotor öğrenmelerine yönelik görüşleri……….... 81 4.4. Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme etkililiği sürecinde öğrenci ve mezun öğrencilerin öğretim hizmetlerinin niteliğine yönelik görüşleri………. 85 4.5. Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme etkililiğine yönelik öğrenci ve mezun öğrenci görüşlerinin karşılaştırılması……….. 90 BÖLÜM 5 SONUÇ ve ÖNERİLER……… 92 Sonuçlar………... 92 Öneriler………... Uygulamaya Yönelik Öneriler………. Araştırmaya Yönelik Öneriler……….. 93 93 94 KAYNAKÇA……… 95

EKLER……….. 98

Ek-1: Araştırma Anketi (Öğrenci)……… 99

(10)

vii

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No Tablo 1. Ölçek Seçenekleri ve Puan Aralıkları……….

69 Tablo 2. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki bilişsel öğrenmelere yönelik görüşleri……….. 71 Tablo 3. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki duyuşsal öğrenmelere yönelik görüşleri………....…… 77 Tablo 4. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki psikomotor öğrenmelere yönelik görüşleri……… 81 Tablo 5. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki öğretim hizmetlerinin niteliğine yönelik görüşleri………. 86 Tablo 6. Meslek yüksekokullarında verilen tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme etkililiğine yönelik öğrenci ve mezun öğrenci görüşlerinin t-testi sonuçları………...

(11)

GİRİŞ

Bu bölümde araştırma problemi, amaç, önem, sayıtlılar, sınırlılıklar verilmiş; ayrıca araştırmada geçen bazı önemli kavramlar tanımlanmıştır.

Problem

Tasarım, bir kimsenin yapmayı düşündüğü şey, olması ya da yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim olarak tanımlanabilir. İyi bir çalışmada bir ürünün fikirden üretime kadar bütün aşamaları tasarlanmalıdır. Hayatımızın her alanında tasarım vardır ve olacaktır. Tasarımsız bir ortamdan söz etmek için insanın ve düşüncenin olmadığı, yaşamın yalnızca organik süreçlerden oluştuğu ilk çağlardan söz etmek gerekmektedir.

Tasarım eğitimi bireye; tasarımın öğelerini, yöntemlerini, ilkelerini kaynaklarını, araç, gereç ve tekniklerini kullandırarak, kendi alanında proje, çizim, maket vb. tasarımlarını yapabilecekleri bilgi, beceri ve deneyimleri kazandırmalı, yaratıcılığını geliştirmeli ve özgün yapıtlar ortaya koymasını sağlamalıdır. Bu alandaki üretimin niteliğini olumlu yönde etkilemelidir (Alpaslan, 2003, s.21).

Tasarım eğitimi alan kişiler; tasarım ilke yöntemlerini iyice kavrayarak eğitim süresi içinde edindiği bilgi ve becerileri tasarımlarına aktarmakta, her türlü soruna farklı bakabilmektedir. Bir endüstri ürününü tasarlayan kişi tasarımcıdır.

Türkiye’de Mesleki Eğitim kurumlarında teknik bilgilerle yetinilmemeli, teknik bilgilerin yanı sıra tasarım eğitimine önem verilmelidir. Öğrencilere yaratıcı, özgün tasarımlar oluşturabilecek nitelikler kazandırılmalıdır. Ancak, yaratıcı ve özgün düşünebilen bireyler, çağın koşullarının gerektirdiği nitelikli ürünü ortaya koyabilir hem kendileri, hem de ülkenin gelişimi için yararlı olabilirler (Alpaslan, 2003, s.24).

(12)

Eğitim alan kişiler yeni bilgi ve beceriler kazanarak konuyla ilgili akılcı çözümler üreterek, yaratıcılıklarını da kullanarak, tasarımlarında tüm bunları bütünleştirip özgün ürünler ortaya çıkarırlar.

Eğitimin amacı bilgili, yetenekli ve becerikli insan yetiştirmek olarak somutlaştırılabilir. Bu amaca yönelik olarak; mesleki eğitim kişiye o mesleğin gerektirdiği bilgilerin verilmesi, yetenek ve becerilerin kazandırılması yönünde planlanacaktır (Başer, 1990,s.195).

Bugün Türk Ekonomisi gelişimini büyük bir hızla sürdürmektedir. Dünya ekonomisi ise her geçen gün büyümekte ve küreselleşmektedir. Bu büyük dünya pazarının en önemli belirleyici unsurlarının başında da rekabet gelmektedir. Türk Ekonomisinin gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesi, mesleki ve teknik alanda iyi eğitim almış, teknolojiyi özümsemiş ve bunu bir yaşam tarzı olarak kabul etmiş insan gücünün varlığı ile mümkün olabilir. Özellikle teknolojinin çok çabuk eskidiği ve yeni teknolojilerin ortaya çıktığı bu dönemde bu husus daha da önem kazanmaktadır. Bugün Türk iş dünyası küreselleşen pazarda rekabet edebilmek için iyi eğitilmiş, nitelikli ara insan gücüne çok fazla ihtiyaç duymaktadır. Ara insan gücü sayıca ne kadar fazla ve kalite olarak ne kadar yüksek olursa, Türk Sanayisi de o ölçüde rekabet edebilir ve dünya pazarlarındaki payını artırabilir bir konumda olacaktır.

Meslek yüksekokulları, temelde işçi ile mühendis arasındaki kalifiye ara eleman açığını kapatmak üzere düşünülmüş ve uygulamaya konulmuştur. Meslek yüksekokulları sektörün ihtiyacı olan ara kademe insan gücü yetiştirmekte, bu okullarda tasarım eğitimi gören öğrencilerin yaratıcı ve özgün düşünebilen bireyler olarak sektörde yer almaları amaçlanmaktadır.

Meslek yüksekokullarının temel amacı, ekonominin gerektirdiği insan gücünü hazırlayabilmek ve bireylerin mesleki ve eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, eğitim kurumları ile sanayinin işbirliği içinde çalışabileceği bir sistem geliştirmek ve sistemin işleyişini sağlamaktır.

Gelişen dünyanın ekonomik hızını yakalayabilmek ve sürekliliği sağlayabilmenin oldukça zor olduğu günümüzde, ülke ekonomileri içinde takı sektörü de önemli bir yere sahip olmaya başlamıştır.

(13)

Takı sektörü ülkemizin zengin tarihi ve kültürel iklimi içerisinde büyüyüp gelişmektedir. Anadolu’da 5000 yıllık geçmişe sahip mücevher sanatının bugünkü temsilcileri olan üreticiler, bu muhteşem mirası modern üretim teknolojisi, kaliteli işçilik, rekabetçi fiyatlar ve özgün tasarım anlayışı ile birleştirme çabasını göstermektedirler.

Son yıllarda takıya olan ilginin çok artması ile birlikte bu sektörde iş görenlerin sayısında da bir artış izlenmiştir. Üretime ve tasarıma, atölyelerde üretim yanında evlerde kişisel zevk ve beğeninin, hayal gücünün de etkisiyle çok değişik renk, malzeme, ebat ve tasarımlarda takılar piyasaya çıkmaktadır. Günümüzde takı tasarımı konusunda eğitim veren yüksekokullar devreye sokulmuştur.

Bu nedenle meslek yüksekokullarındaki tasarım eğitiminde tasarım ve kavramlarını bütünsel olarak anlayan, yorumlayan, geliştirebilen, çağdaş, bilimsel, aydın, mesleki ve insani donanıma sahip bireyler yetiştirilebilmesi için bu bilimsel araştırmaya gerek duyulmuştur.

Ülkemizde meslek yüksekokullarında verilen tasarım eğitimi, öğrencileri ne kadar etkilemekte ve yönlendirmektedir. Öğrenciler aldıkları tasarım derslerinin seçtikleri alanla ilgili sektörde kendilerine sağladığı katkı konusunda ne düşünmektedirler. Tasarım derslerinin, okuyan öğrenci ve özel sektörde çalışan mezun öğrencilerin gözüyle değerlendirilmesi, bu derslerin öğrencileri sektöre hazırlamada ne derece başarılı olduğunun belirlenmesi amacıyla bu araştırmaya başlanmıştır.

İşletmelerinin her geçen gün daha da artan nitelikli ara insan gücü ihtiyacını karşılamak için şimdiye kadar birçok meslek yüksekokulu açılmış mevcutların kapasiteleri artırılmıştır. Meslek yüksekokullarında tasarım eğitimi alan öğrencilerin sektöre eleman yetiştirme etkililiğinin günümüze kadar yeterli derecede incelenmemiş olması bu durumun incelenmesini bir zorunluluk olarak karşımıza çıkarmıştır.

(14)

Amaç

Bu araştırmanın genel amacı meslek yüksekokulu öğrencilerinin almış oldukları tasarım derslerinin etkililiği ve bu bağlamda sektörde çalışmaya başladıklarında aldıkları tasarım derslerinin sektördeki yeterlilik ve etkinlilik düzeyinin belirlenmesidir.

Genel amaca ulaşabilmek için aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.

1) Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme

etkililiği sürecinde öğrencilerin;

a) Bilişsel öğrenmelerine, b) Duyuşsal öğrenmelerine, c) Psikomotor öğrenmelerine,

d) Verilen öğretim hizmetlerinin niteliğine yönelik öğrenci görüşleri nelerdir? 2) Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme

etkililiği sürecinde öğrencilerin;

a) Bilişsel öğrenmelerine, b) Duyuşsal öğrenmelerine, c) Psikomotor öğrenmelerine,

d) Verilen öğretim hizmetlerinin niteliğine yönelik sektörde çalışan mezun

öğrencilerin görüşleri nelerdir?

3) Meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin sektöre eleman yetiştirme

etkililiğine yönelik öğrenci ve mezun öğrenci görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

Önem

Araştırma ile istihdam kesiminin ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde meslek yüksekokullarındaki tasarım derslerinin etkileri tespit edilerek uygulamaların geliştirilmesinde sektöre, meslek yüksekokulu programlarının yenilenmesine,

(15)

öğretmenlere ve gelecek yıllardaki çalışmalara ışık tutmaya çalışılmıştır. Yeni araştırmaların yapılmasında rehber olması açısından önemlidir.

Bu araştırma ile meslek yüksekokullarında verilen tasarım eğitimi ile öğrencilerin sektöre eleman yetiştirme sürecine etkileri arasındaki bağlantıyı ortaya çıkararak daha gerçekçi değerlendirmeler yapabileceği, takı sektörünün gereksinimleri üzerinde düşünme, tartışma ve yeni araştırma olanakları yaratacağı ve daha sonra bu konuda yapılacak diğer araştırmalara da yardımcı olacağı umulmaktadır.

Sınırlılıklar

Bu araştırma Gazi Üniversitesi Beypazarı Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı, Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı, İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu Bil. Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı ve Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Takı Teknolojisi Programı öğrencilerinin ve mezun öğrencilerinin görüşleri ile sınırlandırılmıştır.

Meslek yüksekokullarında verilen tasarım dersleri takı programının tasarım dersleri ile sınırlandırılmıştır.

Bu araştırma Meslek yüksekokulunda okuyan öğrenciler içinde 2. sınıf öğrencileriyle sınırlandırılmıştır.

Sayıltılar

Araştırmaya katılan öğrenci ve mezunların ankete doğru ve tarafsız cevap vermiş oldukları kabul edilmektedir.

(16)

Tanımlar

Tasarım Eğitimi: Seçtikleri sanat alanına yönelik tasarım eğitimi

bireye; tasarım öğelerini, yöntemlerini, ilkelerini, kaynaklarını, araç, gereç ve tekniklerini kullanarak, kendi alanında proje, çizim, maket vb. tasarımları yapabilecek bilgi, beceri ve deneyim kazandırır, yaratıcılığını geliştirir, özgün yapıtlar ortaya koymasını sağlar. Bu alandaki üretimi olumlu yönde etkiler (Alpaslan, 2003,s.24).

Tasarım: Meydana getirilecek bir ürünün çizimini, kalıbını ve planını

yaparak geliştirmektir (Longman, 1989).

Bir kimsenin yapmayı düşündüğü şey, olması ya da yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçimdir. Bir tasarımın oluşabilmesi için; bir konunun olması, ana fikrinin yakalanması, bir planın oluşması, planın denetimi ve geliştirme çalışmaları gereklidir. Tasarımın hareket noktası, moda ve pazar olmalı ve aynı zamanda tasarlanan ürün işlevsel ve özgün olmalıdır (Saldıray, 1998,s.11).

Yaratıcılık: Daha önceden kurulmamış ilişkiler arasındaki ilişkileri kurabilme,

böylece yeni bir düşünce şeması içinde, yeni yaşantılar, deneyimler, yeni düşünüler ve yeni ürünler ortaya koyabilme yetisidir (San, 1985,s.10).

Meslek Yüksekokulu: Belirli mesleklere yönelik ara insan gücü yetiştirmeyi

amaçlayan dört yarıyıllık eğitim- öğretim sürdüren bir yükseköğretim kurumudur (Methibay, 1999,s.6).

Tekniker: Çalışma alanındaki görevi itibariyle üst düzey yönetici

ve/veya mühendis ile usta/kalifiye işçi ve teknisyen arasında bulunan teknisyenden daha fazla teorik bilgiye, mühendisten daha fazla uygulama becerisine sahip bir ara teknik elemandır (MEB- YÖK, 2002,s.6).

Bilişsel Öğrenme: Öğrenilmiş davranışlardan zihinsel yönü ağır basanların

kodlandığı alandır.

Duyuşsal Öğrenme: İlgi, tutum, güdülenmişlik, kaygı, benlik, kişilik, değer

yargıları gibi boyutlardan oluşabilir. Bu boyutlar, kişinin yaşamı boyu geçire geldiği yaşantıların ürünüdür.

(17)

Psikomotor Öğrenme: Öğrenilmiş becerilerinin kodlandığı alandır. Kişi

kaslarını, vücut organlarından birini ya da birkaçını veya tümünü kullanarak bazı davranışlar ortaya koyabilir. Bu tür davranışlar doğuştan şifrelenmiş, geçici ya da öğrenilmiş olabilir. Psikomotor alanın kapsamına, öğrenilmiş beceriler girer.

Öğretim Hizmetinin Niteliği: Eğitimde öğrenciye sunulan tüm imkânlar olarak

kısaca tanımlanabilir. Bunlar öğretmen nitelikleri, okul donanımı, öğretmenin derste kullandığı materyaller vs…

(18)

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1.1. Tasarımın Tanımı

Tasarım, eğitim sürekliliği içinde, onun temeline yerleştirilmiş, eğitime hız kazandıracak, görsel yanı ağır basan bir düşünü sistemidir.

Tasarım dar anlamda; gerekli araştırmaları yapıp elde edilen bilgilerden yola çıkarak bir konsept oluşturmalı; bu temaya uygun özgün ürünler çizmeli, boyamalı ve bunları etkili biçimde sunmalıdır. Geniş anlamda ise trend araştırmaları sonucu oluşturulan konsepte uygun özgün ürünler düşündürmeli; bunları ilgili kişilere açıklamalı; prototiplerini üretmeli ya da ürettirmelidir (Kastan,2007,s.17).

İnsan ihtiyaçlarının giderek arttığı ve şekillendiği, günlük yaşamın hemen her alanında ihtiyaç duyulan ürünlerin üretimi kaçınılmazdır. Tüketim olan her yerde üretim olmak zorundadır. Her alanda yapılan üretim, insanları gün geçtikçe çeşitli arayışlara götürmektedir. Bu da tasarım kavramının gün geçtikçe daha da önem kazanmasına yol açmıştır.

Tasarım yaratıcılık temeline dayanan bir olgudur. Yaratma, genelde insanın hazır olarak bulduğu doğa varlığına, kendi tinsel (manevi) varlığını katması demektir. Tasarım belli bir amaç gözeten yaratıcı bir eylemdir. Bu amaç doğrultusunda tasarımcı, sanatçı kişiliği ile duygu, düşünce ve hayal gücünü, çizgiler, biçimler, renkler gibi fizik olgulara aktarır ve ürünü ortaya koyar.

Tasarımda en önemli faktör, ürünün insan için üretilmesidir. Tasarım için tasarımcının yapmış olduğu ön araştırmalar sonucunda sanatsal bilgi ve becerileriyle zihinde oluşturduğu yaratıcı fikirlerinin birleşmesi sonucunda tasarımlama işi başlamalıdır. Tasarımlama işinin özünde, düşünülen şeklin

(19)

gözlerle iletişim kurması ve net olarak zihinde sonradan kâğıt üzerinde şekillendirilmesidir (Çivitci, 2004,s.91).

20. yy’ da tasarım kavramı giderek önem kazanmıştır. Tasarım kavramının kazandığı önem ülkelerin ekonomik açıdan gelişimi ve yerel ve dünya pazarlarındaki rekabet gücünü önemli ölçüde etkilemektedir.

2.1.2. Tasarım Eğitiminin Önemi

Tasarım, estetik, ekonomik ve sosyal faktörlerin bir arada olmasıyla gerçekleşir. Tasarımın gerçekleştirilmesi bunlara bağlı olmakla birlikte bilgi ve beceriyi de gerektirir. Bu da ancak iyi bir eğitimle gerçekleşmektedir.

Gelişmenin yaratıcısı da uygulayıcısı da insandır. Günümüzde eğitimin önemi bu açıdan her zamankinden daha fazladır. İnsanın iyi yetiştirilmesine yapılacak yatırım ülkelerin ve insanlığın geleceğini güvenceye alacak rasyonel bir yatırımdır.

Tasarım belirli bir amaç gözeten yaratıcı bir eylemdir. Bu amaç doğrultusunda tasarımcı, bir sanatçı kişiliğiyle duygu, düşünce ve hayal gücünü, çizgiler, biçimler, renkler gibi fizik olgulara aktarır ve ürününü ortaya koyar. Tasarımcını başarısı, sanatın kullandığı dilleri keşfedip, öğrenip, onları kendi amaçları doğrultusunda organize edebilmesiyle orantılıdır. Ancak bir planlamanın olduğu yerde bir tasarımdan söz edilebilir (Alpaslan,2003,s.21).

Eğitim alan kişiler yeni bilgi ve beceriler kazanarak konuyla ilgili akılcı çözümler üreterek, yaratıcılıklarını da kullanarak, tasarımlarında tüm bunları bütünleştirip özgün ürünler ortaya çıkarırlar.

Tasarımın her boyutu öğrenme-bilgi edinme temeline dayanmaktadır. Bu nedenle tasarımda öğrenme ve bilgi edinmenin sonu yoktur ve tasarımcı sürekli araştırma yapmak, kendini geliştirmek zorundadır (Doğan,1984,s.95).

Tasarımcı, üretken, yenilik getiren, sağlam bir bilgi birikimine sahip, toplumun ihtiyaçlarına göre farklı çözümler ile ihtiyaçları karşılayabilecek ürünler ortaya koyabilen kişidir.

(20)

Tasarımcı bir ürünü tasarlarken toplumun beklentilerini göz önünde bulundurmalıdır. Tasarımların gerçekleştirilmesinde firma politikaları, işletmenin ekonomik durumu, müşteri istekleri, hammadde-yardımcı malzeme ve pazar gibi faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.

Tasarım eğitiminin amacını, bilinçaltı ve bilinç üstü düşünce olgusu ve görme duyusunu kendine özgü bir bütün haline getirmektir. Düşünülen her şey gözlerle algılanılacak ve gözlere iletişim yapacak bir biçimde şekillendirilecektir. Düşünüldüğü gibi algılanamayan tasarım ürünü, nedeni her ne olursa olsun başarısız sayılmalıdır. Tasarımın başarısı, kişinin amaçladığını yapabilmesi ve yapılanın başkalarınca da düşünüldüğü gibi anlaşılmasıyla belli olmaktadır (Denel,1981).

Sonuç olarak tasarım eğitimi kişiye ilgilendiği alanla ilgili becerilerini geliştirme olanağı verir.

2.1.3. Meslek Yüksekokullarının Tarihçesi

Türkiye’de tekniker yetiştirmek üzere 1911 yılında açılan ilk kurum “Kondüktör Mektebi”dir. Bu okulun adı 1922 yılında “Nafıa Fen Mektebi”, 1937 yılında tekniker yüksekokuluna dönüştürülmüştür. Tekniker yüksekokulları 1973 yılında tamamen kapatılmışlardır. 1973 yılında eğitim-öğretimin yeniden yapılandırılması sürecinde yükseköğretimde ön lisans kademesi getirilmiş ve ara insan gücü yetiştirmek üzere meslek yüksekokulları oluşturulmuştur (Resmî Gazete, Millî Eğitim Temel Kanunu, No 1739, 1973) (Henden, Tunç, 2005,s.35).

Türkiye’de tekniker eğitimine planlı şekilde 1953 yılında başlanmıştır. 1962 yılında 22 akşam, 4 gündüz eğitimi olmak üzere tekniker okullarında 3700 öğrenci öğrenim görmekte idi. 1965 yılında İstanbul’da (gece) ve Ankara’da (gündüz ve gece) açılan tekniker okullarının katılımı ile 1967 yılına gelinmiştir. Çeşitli nedenlerden dolayı 1967 yılında tekniker eğitimine, 1972 yılında ise yüksek tekniker eğitimine son verilmiştir.

Ülkemizde özellikle 1970’li yıllardan sonra yükseköğretime olan aşırı talep nedeniyle ortaya çıkan büyük çaptaki yığılmayı hafifletebilmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 1974-1975 yıllarında başlatılan “Mektupla Öğretim” sistemi 1975-1976 yıllarında “Yay-Kur'” adı altında yeniden düzenlenmişti.

(21)

Üniversiteler, Akademiler ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı yüksekokullar türünden örgün yükseköğretim kurumlarına giremeyen birçok lise mezunlarına böylelikle yaygın öğrenimden yararlanma imkânı sağlanmaya çalışılmıştı.

YÖK Kanunu ile ortaöğretim sonrası bütün eğitim kurumları üniversitelere bağlandıktan sonra, 1974 yılında Yay-Kur tarafından ön lisans ve teknolog yüksekokulları kuruldu. Deneme safhasında iken öğrencilerin 4 yıllık lisans eğitimine otomatikman devam arzularının anarşik bir tarzda dayatılması neticesinde bu okullar kapatılarak sonradan meslek yüksekokulları kurulmuştur. Pahalı yatırım gerektiren bu okullar için Dünya Bankası kredileriyle hem teçhizat temin edilmiş ve hem de eğitici kadroların yurtdışında bilgi ve tecrübe kazanmaları sağlanmıştır (METES, 1998,s.81).

1975 yılında Yay-Kur’a bağlı olarak 45 yüksekokul açılmış, 1979 yılında 45’i meslek yüksekokulu olmak üzere tekniker okullarının sayısı 59’a yükseltilmiştir. 1982 yılında meslek yüksekokulları 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda tanımlanarak üniversitelere bağlanmıştır. 1982 yılında üniversitelere devredilen meslek yüksekokulu sayısı 44’ tür.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve İstanbul Sanayi Odası Vakfı (İSOV) arasında 27 Şubat 1997 tarihinde imzalanan ve 1 Mart 1999 tarihinde yeniden düzenlenen YÖK- İSOV Okul Sanayi İşbirliği Protokolü gereğince oluşturulan genel kurul ve icra kurulu toplantıları düzenli olarak yapılmakta ve mesleki eğitimle ilgili önemli kararlar alınmaktadır (YÖK, 2004,s.32).

Protokol kapsamında; mesleki ve teknik eğitimin, iş dünyasından gelecek talepleri karşılayabilmesi için eğitim programlarının ve öğretim elemanlarının bilgilerinin güncelliklerini koruması amacıyla Endüstri Deneyimini Artırma (EDA) programına başlanmıştır.

İSOV İcra Kurulu toplantısında, EDA çalışmalarının daha belirgin esaslara dayandırılması amacıyla teşkil eden komisyon, EDA programı yürütme usul ve esaslarını oluşturmuştur. Bu çalışmada EDA programının hedefleri; öğretim elemanları açısından, meslek yüksekokulları açısından, işletmeler açısından olmak üzere üç grupta toplanmıştır.

Öğretim elemanlarının mesleği ile ilgili gelişmeleri izleyebilmesi, işyeri ortamını tanıyarak bu ortamda bilgi ve beceri kazanması, işletmelerin eğitimden beklentilerinin

(22)

belirlenmesi, işletmelerle meslek yüksekokulları arasında işbirliği oluşturulması öğretim elemanı açısından belirlenen hedeflerdir.

Meslek yüksekokulları açısından ise hedefler; eğitim programlarının güncelliğinin korunması, işletmelerin gereksinimlerinin belirlenerek eğitim programlarına yansıtılması, işletmelerde yer alan yeni teknolojiler ile üretim ve yönetim tekniklerinin meslek yüksekokullarına aktarılmasıdır.

İşletmeler ile meslek yüksekokulları arasında işbirliği kurulması, öğretim elemanlarının bilgi ve deneyimlerinden faydalanılması, meslek yüksekokulu mezunlarını istihdam etmek suretiyle eleman ihtiyacının karşılanması, meslek yüksekokullarındaki personel ve teçhizattan yararlanılması, EDA’nın işletmeler açısından belirlenen hedefleri arasındadır.

2000- 2001 yılında meslek yüksekokullarının sayısı 409’dur. Yaklaşık 1,5 milyon üniversite öğrencisinin toplam %18’i (örgün) meslek yüksekokullarında eğitim görmektedir.

Meslek yüksekokullarına giriş ÖSS ile yapılmaktadır. 2000- 2001 eğitim-öğretim yılında meslek yüksekokullarına yaklaşık 106 bin öğrenci kayıt yaptırmıştır. 2000- 2001 eğitim-öğretim yılında meslek yüksekokulların teknik programlarında (145 adet program), iktisadi ve idari programlarında (61 adet program), sağlık programlarında (21 adet program) ve denizcilik programlarında (7 adet program) olmak üzere toplam 234 programda yaklaşık 218 bin öğrenciye mesleki ve teknik eğitim verilmektedir (İstanbul Sanayi Odası Vakfı Resmi Web Sitesi).

Türkiye’de 2003- 2004 eğitim-öğretim yılı itibariyle 53’ü devlet ve 24’ü vakıf olmak üzere toplam 77 üniversitede eğitim-öğretim sürdürülmektedir. Bu üniversiteler tarafından kurulan meslek yüksekokulu sayısı 612 olup, tüm yurt sathına dağılmış olan bu okullara halk ve yerel yönetimlerin ilgi ve desteği giderek artmaktadır. Meslek yüksekokullar, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli ara insan gücünü yetiştirme istikametinde olumlu gelişmeler kaydetmeye devam etmektedirler (YÖK, 2004,s.9).

2004- 2005 öğretim yılı itibariyle Türkiye’de meslek yüksekokullarının örgün öğretimdeki payı %31,5, toplam içindeki payı ise %20,4 olup çok düşük bir düzeydedir.

(23)

Bu oran gelişmiş ülkelerin çoğunda % 30’un üzerinde olup Singapur’da %59, Tayvan’da %55, İsviçre’de %47, ABD’de %45’dir. Bu durum, “Türk Yükseköğretim sisteminin doğal büyüme alanı meslek yüksekokullarıdır” gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Mesleki ve Teknik Eğitimi Geliştirme (METGE) Projesi ve MEB-YÖK tarafından yürütülen Meslek Yüksekokulları Program Geliştirme Projesi de son yıllarda mesleki ve teknik eğitimimize katkı sağlayan önemli projelerdir.

2.1.4. Meslek Yüksekokullarının Kuruluş Amaçları ve Günümüzdeki

Durumu

Meslek yüksekokulu, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3.maddesinde “Belirli mesleklere yönelik nitelikli ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan dört yarıyıllık eğitim- öğretim sürdüren bir yükseköğretim kurumudur” biçiminde tanımlanmıştır (YÖK, 2004,s.9).

Mesleki eğitim; öğrencileri herhangi bir üretim veya hizmet sektöründeki belirli bir mesleğe hazırlamak için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıklarla birlikte genel bir mesleki kültürle donatan eğitimdir (Kaya, 1983,s.19).

Meslek yüksekokulları, mesleki ve teknik öğretimin bir parçasıdır. Mesleki ve teknik eğitim, bireyi iş hayatında belirli bir meslekle ilgili, bireyin uygulamalı teknik yeteneklerini meslek hiyerarşisinde ona iş dünyası için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkları kazandıran ileri düzeyde eğitim olarak tanımlanmaktadır. Mesleki ve teknik eğitim, bireyi etkin bir yaşama hazırlamaktadır. İnsan kaynaklarını yararlı toplumsal amaçlar için değerlendirmekte bu yolla kültürel, ekonomik bireysel gelişmeye hizmet etmektedir.

Mesleki eğitimin temel amacı, ekonominin gerektirdiği insan gücünü hazırlayabilmek ve bireylerin (genç- yetişkin) mesleki ve eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, eğitim kurumları ile sanayinin işbirliği içinde çalışabileceği bir sistem geliştirmek ve sistemin işleyişini sağlamaktır (Doğan- Akhun, 1980,s.5).

(24)

Bugün bir ulusun yaşamını sürdürebilmesi, ekonominin başlıca öğelerinden olan teknolojiyi üretmesine ve kullanmasına bağlıdır. Özgür ve demokratik yaşam sürdürmek isteyen her ulus, teknolojisini ve sanayisini geliştirmek suretiyle mal ve hizmet üretimini arttırmak zorundadır. Bir ülkede ekonomik gelişmenin hızı ile o ülkedeki eğitim sisteminin niteliği doğrudan ilgilidir. Becerikli insan gücü, ekonomik ve teknolojik gelişmenin temel aracıdır.

Ekonomimizin gerektirdiği insan gücünü hazırlayabilmek ve fertlerin (Genç- Yetişkin) meslek eğitimi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için eğitim kurumları ile sanayinin işbirliği içinde çalışabileceği bir sistem geliştirmek ve sistemin işleyişini sağlamak amacıyla Okul- Sanayi Ortaklaşa Eğitimi (OSANOR) Projesi hazırlanmış ve bu projenin meslek yüksekokullarının gelişiminde yapıcı rolü olmuştur (Doğan, 1981,s.5).

Üniversitelerin kuruluş kanunlarında sadece eğitim- öğretim yoktur. Üniversiteler bulundukları bölgenin yeraltı ve yer üstü kaynaklarının ortaya çıkarılmasında ekonomik işletilmesinde, halkın eğitiminde, sağlık sorunlarında önderlik yapma görevlerini de üstlenmiştir. Bu da üniversitelerin sanayi kesimi ile işbirliği içinde olması ile gerçekleştirilebilir. Meslek yüksekokulları daha değişik bir formasyona sahiptir. Ara elemanı olarak yetişecek meslek yüksekokulu öğrencileri için pratik becerinin rolü çok önemli olmaktadır. Teorik derslerden daha çok, yaparak- görerek öğrenme metodu benimsenmelidir. Meslek yüksekokulunu bitiren bir öğrenci kendi dalında pratik beceri kazanmamışsa iş bulmada zorlanacağı bir gerçektir. Bu nedenle meslek yüksekokullarında öğrencinin bir usta gibi yetiştirilmesi için gerekli tüm imkânlar hazırlanmalıdır (Gürpınar, 2001,s.23).

Meslek yüksekokulları, bulundukları bölgenin imkânlarını eğitimde, ders uygulamalarında ve endüstriyel mesleki eğitimde kullanabilmelidirler. Bu okullar yapılandırılırken, bulundukları bölgelerdeki bu imkânların eğitim- öğretime sağlayabileceği yararın yanı sıra, o bölgelerdeki işletmelerin ihtiyaç duyduğu insan gücü yapıları da dikkate alınmalıdır.

Meslek yüksekokullarının amaçlarından birisi de bireyin iş piyasasında geçerli olan bir işe girebilmesi ve bu işte ilerleyebilmesi için, çalışma yaşamındaki gelişmeleri yakından izleyebilecek, çalışma yaşamına uyum sağlayabilecek elemanlar yetiştirmektir (Korkmaz, 2002,s.2).

Kuruluş şekillerine göre ülkemizde üç çeşit meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Bunlar devlet üniversiteleri tarafından kurulmuş olan meslek yüksekokulları, vakıf üniversiteleri tarafından kurulmuş meslek yüksekokulları ve üniversite kurma şartına

(25)

bağlı olmaksızın 4702 Sayılı Kanun hükümlerine göre vakıflar tarafından kurulan meslek yüksekokullarıdır. Türkiye’de 2003- 2004 eğitim- öğretim yılı itibariyle 53’ü devlet ve 24’ü vakıf olmak üzere toplam 77 üniversitede eğitim- öğretim sürdürülmektedir.

MEB- YÖK Meslek Yüksekokulları Program Geliştirme Projesi içinde tekniker; “Çalışma alanındaki görevi itibariyle üst düzey yönetici veya mühendis ile usta/kalifiye işçi ve teknisyen arasında bulunan teknisyenden daha fazla teorik bilgiye mühendisten daha fazla uygulama becerisine sahip bir ara teknik elemandır. Bu vasıflardaki bir eleman bazı küçük veya orta büyüklükteki işletmelerde liderlik yöneticilik rolünü de üstlenebilir.”şeklinde tanımlanmaktadır (MEB-YÖK, 2002,s.6).

Bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini belirlemede kullanılan en önemli kriterlerden birisi o ülkenin sahip olduğu insan gücünün niteliğidir. Dolayısıyla mesleki ve teknik eğitime önem ve öncelik verilmesi gereği ortadadır. Çünkü mesleki ve teknik eğitim iş dünyasının ihtiyaç duyduğu kalifiye insan gücünün yetiştirilmesini sağlayacaktır.

İşletmeler arası rekabette en önemli unsurlardan birisi de fark yaratmaktır. Bu da ancak nitelikli işgücü ile sağlanmaktadır. İşletmelerin rakiplerine karşı fark yaratıp üstünlük sağlayabilmeleri istihdam ettikleri insan gücünün özelliklerine bağlıdır. İşletmeleri içinde bulundukları yoğun rekabet ortamında başarılı kılacak işgücünün taşıması gereken bir takım özellikler vardır. Bunlar; teknolojiyi tanıyan ve gerektiği kadar kullanabilen, yazılı ve sözlü iletişimi etkin kullanabilme yeteneğine sahip (Ulusoy, 2004,s.25), yeniliğe açık, öğrenmeye ve kendini geliştirmeye istekli, alanında uzman, ekip çalışması yapabilme ve müşteri odaklı olma şeklinde sıralanabilir (Uzaslan, 2004,s.33).

Mesleki ve teknik eğitim veren okullarda verilen eğitimin yukarıdaki özelliklerle örtüştüğü oranda, iş dünyasının beklentileri karşılanmış, eğitim- öğretim kurumlarından mezun olan öğrencilerin istihdamı da sağlanarak ülke kaynaklarının israf edilmesinin önüne geçilmiş olacaktır. Aksi takdirde eğitim kurumlarında verilen eğitimle iş dünyasının beklentileri arasında uçurumlar ortaya çıkacak ve bu da hem ülke hem de işletmelerin kıt kaynaklarının gereksiz harcanması anlamına gelecektir. Çünkü iş dünyası mesleki ve teknik eğitim kurumlarından mezun olan öğrencileri istihdam etmek istediğinde onları tekrar eğitime tabi tutmak zorunda kalacaktır. Eğitimli iş gücü; verimlilikte ve kaliteli üretimde önemli bir rol üstlenmektedir. Özellikle genç bir nüfusa sahip olan Türkiye’de işgücü istihdamı açısından kalifiye işgücünün yetiştirilmesi daha da önem kazanmaktadır.

(26)

Meslek yüksekokulları en büyük ivmeyi 41 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile 1982 yılında üniversitelere bağlanmakla kazanmıştır. Zira bu okullar öğretim elemanı yönünden çok büyük bir destek almış ve ön lisans statüsüne kavuşmuştur. Bu yeni statüyle halkın gözünde imajları yükselmiş ve nitelikli öğrenciler gelmeye başlamıştır (1. Ulusal MYO. Müdürler Toplantısı Sonuç Raporu, 2004,s.4).

Çok sayıda meslek yüksekokulu, yetersiz atölye laboratuar imkânları ve öğretim elemanı eksikliği gibi sorunlarla uğraşırken, aynı zamanda yüksek öğretim birimlerine uygun olmayan binalarda eğitim vermeye çalışmaktadırlar. Meslek yüksekokullarının kuruluş yerlerinde aranan standartlara yani nüfus, gelişmişlik, merkez kampüse yakınlık ilkelerine uyulmaması nedeni ile ulaşım, kalifiye öğretim elemanı temini, sağlık araştırma, spor, kültürel imkânlar, beslenme ve barınmanın öğrencilerin motivasyonu üzerinde olumsuz koşulların ortaya çıkması neden olmaktadır. Bu nedenle meslek yüksekokullarının kuruluş yerlerinde aranacak koşullara titizlikle uyulmalıdır.

Sanayinin gereksinim duyduğu nitelikte bir eğitim gerçekleştirebilmek için, meslek yüksekokullarının sahip olduğu laboratuar ve atölyelerin sanayide kullanılan teknolojiye uygun olarak donatılmış olmaları gerekir. Ancak, çok yüksek maliyeti gerektiren bu araç- gereç ve donanımlarında eksiklikler bulunduğu bilinmektedir. Bununla beraber son 6- 7 yılda, devlet üniversiteleri ve yerel yönetimlerin destek ve katkılarıyla eksikliklerin giderilmesi yönünde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Buna ek olarak, mesleki ve teknik ortaöğretim okullarının bulunduğu bölgelerde mevcut olan tesis, araç ve gereçler ortak kullanım yoluyla meslek yüksekokulu öğrencilerinin yararlanmasına sunulmuş olup eksiklikler belirli bir ölçüde azaltılmaya çalışılmıştır (Güzel Sanatlar Fakültesi, 1984,s.30).

Türkiye’de ara insan gücünün önemi ve bu güce olan ihtiyaç, tüm kesimlerin üzerinde ortak görüşe vardığı bir konudur ve beş yıllık kalkınma planlarında da çeşitli şekillerde vurgulanmıştır (1. Ulusal MYO. Müdürler Toplantısı Sonuç Raporu, 2004,s.9). Türkiye ekonomisinin büyük bölümünü küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) oluşturması konunun önemini daha da belirginleştirmektedir. Türkiye, Avrupa Birliği ile bütünleşmek, uluslararası pazarlarda söz sahibi olmak, uluslararası rekabet düzeyini yükseltmek ve bilgi çağının gerektirdiği insan gücünü yetiştirmek durumundadır. Ancak, Türkiye’de bunları sağlamak için iş dünyası ile meslek yüksekokulları arasındaki ilişkinin geliştirilmesi gereklidir.

(27)

İş dünyası meslek yüksekokulu mezunlarına istihdam sağlayan bir alandır. İlişkilerin sağlıklı olarak yürümesi ve devamlı olması için iş dünyası memnuniyetinin sağlanması şarttır. İş dünyasının önünde giderek onlara öncülük etmesi gereken meslek yüksekokulları bu misyonlarını yerine getirememektedirler. Toplam kalite yönetimi açısından ele alındığında meslek yüksekokullarının hedef kitlesi; hem mezun öğrenciler hem de iş dünyasıdır. Bu nedenle bir taraftan mezun olan öğrenci aldığı eğitim ile iş dünyasına girebilmeli, diğer taraftan da iş dünyası iş verdiği bu kişiden memnun kalabilmelidir. Bunun yanında eğitimci ve yöneticiler de yaptıkları işten memnun olabilmelidirler.

Öğrencilerin çeşitli zamanlarda iş ortamlarına teknik gezi ve tanıtım amaçlı ziyaretlerine önem verilmeli ve bu tür faaliyetler artırılmalıdır. Bu ve benzeri amaçlarla yapılacak meslek yüksekokulu ve iş dünyası işbirliği çalışmalarının zorunlu giderlerini finanse etmek konusunda iş yerlerinin katkıda bulunması sağlanmalıdır.

Yurt dışındaki meslek yüksekokullarına bilgi ve deneyimlerini artırmak üzere belirli sürelerde öğretim elemanı ve öğrenciler gönderilmelidir. Bu tür faaliyetlerin yapılmasına imkân sağlayan ERASMUS, LEONARDO DA VİNCİ ve benzeri Avrupa Birliği Projeleri hakkında bilgilendirme ve teşvik çalışmaları yapılmalıdır (1. Ulusal MYO. Müdürler Toplantısı Sonuç Raporu, 2004,s.19).

Meslek yüksekokullarının gelecekte memleket ihtiyaçlarını giderecek kapasiteye çıkabilmesi için bazı hususların dikkatle uygulanması gerekir;

• İş piyasasının analizi yapılarak çeşitli sanat dallarındaki kalifiye teknik eleman ihtiyacı tespit edilmeli,

• Endüstrinin ihtiyacını karşılayacak programlar geliştirilmeli,

• Eğitim sistemi ile istihdam sistemi arasında bağlantıyı sağlayacak etkili bir organizasyon kurulmalıdır (Milli Eğitim Bakanlığı, 1976,s.163).

Okulların hem deneyimlerinin hem de kapasitelerinin bu yeterlikleri geliştirmeye yeterli olmadığı kanısı yaygındır. Genç ve yetişkinlerin 21. yüzyılda sahip olmaları gerekli yeterlikler ancak okullarla-işletmelerin işbirliği yapmaları ile gerçekleşebilir. Okul-işletme işbirliğini gerektiren bir başka önemli nokta ise, öğrencilerin sınıfta öğrendiği kavramları günlük ve iş yaşamında kullanabilmesi için öğrenilen kavramlar ile bu kavramların kullanılacağı ortamlar arasında ilişki kurulması

(28)

gerekliliğidir. Başka bir deyişle öğrenci yeni bilgileri bildiği ve koşullarını anladığı bir çevre ile ilişki kurarak öğrenmektedir. Bu bakımdan öğrenme ortamı sınıf, laboratuar ve işletmeyi içerecek biçimde kapsamlı olarak ele alınmalıdır.

Meslek liselerinin işletmelerle işbirliği yapmalarını zorunlu kılan bir gelişme de üretimde önemli bir yeri olan özel makine ve cihazların okullara alınmaları güçleşmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bazı makine ve cihazlar çok pahalı olup, çok kısa zamanda değerini yitirmektedir. Ayrıca bu makine cihazları okullarda kullanacak elemanlar yetersizdir. Bu durum okul-işletme işbirliğini zorunlu hale getirmektedir.

2.1.5. Takının Tarihi Gelişimi

Takı sözcüğü takma, takınmak kelimesinden gelmektedir. Kullanılan bu objeleri mücevher veya ziynet eşyası diye de ifade edebilmekteyiz. Takı insanların, daha çok kadınların doğasında bulunan güzel görünmek, süslenmek amacıyla taktıkları objelerdir. Takılarda; taş, maden, doğa ürünleri ve buna benzer çok çeşitli malzemeler kullanılmaktadır (Özbağı, 2002).

Takıyı Zeki Kuşoğlu ise şöyle tanımlamaktadır:

“İnsanların daha çok kadınların kıyafetlerini tamamlamak ve dış görünüşlerini etkileyici hale getirmek amacıyla alın, yüz, kulak, saç ve vücutlarında boyun ve göğüs, bel karın, bilek, kol ve parmaklarında kullandıkları süslere takı denir”(Kuşoğlu,1994).

Takı, insanlığın kültür tarihinin yaklaşık 30 bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Yapılan arkeolojik ve antropolojik çalışmaların verilerine göre takının beğenilme düşüncesinin bir sonucu olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. O dönem insanı takı yapımında doğada bulunan taş, kemik, deniz kabukları ve fildişi gibi malzemelerden yararlanmıştır. Daha sonraları tarım ve hayvancılığın gelişmesi, insanlığın yerleşik hayata geçmesi ve yerleşik kültürlerin oluşmasından sonra, günümüzden 7 bin yıl önce ilk maden takılar ortaya çıkmıştır. Takı yapımında tunç, gümüş, electrum ve özellikle sarılığı, parlaklığı nedeniyle beğenilen altın madenleri kullanılmıştır.

İnsanlık tarihinde dinsel nedenler ile beğenilme ve beğendirme kaygılarıyla ortaya çıkan takı kültürü medeniyetin gelişimine paralellik göstermiştir. Günümüzde olduğu gibi takılar, daha çok kadınlar tarafından

(29)

kullanılmıştır. Yine takılar felaketlerden korunabilmek, amacıyla adak, ya da teşekkür olarak tanrılara sunulmuştur. (Bingöl, 1999).

Takılar tarihi gelişim süreci içinde kültürlere ve bölgelere göre farklılık göstermiş. Arkeolojik ve antropolojik çalışmalar sonucunda bulunan takılar, diğer sanat ürünlerinde olduğu gibi o zamanın insanının yaşamı hakkında değerli bilgiler verecek nitelikte tarihi belgeler olarak günümüze gelmiştir.

Bulunan bu takılar; tasarım ve teknik olarak son derecede titiz bir çalışmayla üretilmiş oldukları görülmektedir. Bu tasarımlar bugün bile güncelliğini korumaktadır.

Paleolitik çağın insanları süslenmek; büyü yapmak ya da tılsım gibi bir güç verdiğine inandıkları takıları, toplum içindeki sınıfları göstermekte de kullanmışlardır.

Paleolitik çağda takı büyü, tılsım düşüncesiyle daha çok erkekler tarafından kullanılırken Neolitik çağda kadınlar takıyı süslenmek amaçlı kullanmışlardır (Türe, Savaşcın, 2002,s.33).

Neolitik çağda insanlar, doğadan topladıkları veya buldukları malzemelerin sürtünmeye müsait olanlarını kumlarla düzleştirmişlerdir. Düzleştirilen bu nesneler parlatılmıştır. Yapılan bu parlatma işlemiyle günümüzden yaklaşık on bin yıl öncesi, ilk kuyumculuk uygulamaları başlanmıştır denilebilir.

Madenin kullanılmasının öğrenilmesi ile insanlık kalkolitik çağa girer. Bu çağda taş ve maden birlikte kullanmıştır. İnsanların maden kullanmayı öğrenmeleri ile takılar gerek malzeme, gerek form yönünden farklılık kazanmıştır. Bu dönemde altın ve boncuklar uyumlu bir şekilde kullanılmıştır (Demirtaş, 1996).

İnsanların yaşamlarını kolaylaştırabilmek için gösterdikleri gelişim, takı yapımında da kendini göstermiş, boncuk gerdanlıklar ve bilezikler gibi taş ve kemikten yapılmış takılarda da hızlı bir değişim yaşanmıştır.

Bu dönemde hızla artan nüfus köylerden kentleşmeye geçişe neden olmuştur. Kentleşme aşaması da ihtiyaçların arttığı ve çeşitlendiği bir dönemdir. Bu aşmada kuvars gibi yarı değerli ve işlenmesi zor olan taşlar işlenip yuvarlak boncuklar

(30)

yapılmaya başlanmıştır. Değerli maden altın ve taş boncuk süslemeli kolyelerin çağın kültür düzeyini ve estetiğini en üst düzeyde yansıttığı bilinmektedir.

Arkaik ve Klasik dönemlerde takılar yalın olmalarına karşın etkileyici görünümdedirler. Telkari ve mineleme teknikleri yaygındır. Granülasyon tekniği ikinci planda kalmaktadır. Klasik dönemde ise bilinen biçimlerde fazla değişim yoktur. Dikkat çeken özellik son derece yalın olmalarına karşın etkileyici görünümde olmalarıdır.

İ.Ö. 330- 50 arasındaki Helenistik dönem takı sanatının en önemli dönemlerindendir. Helenistik döneme kadar sadece metalin (özellikle altın) kendisi kullanılarak yapılan süs eşyaları, bu devirden itibaren kıymetli taşlarla da bezenmiştir.

Osmanlıda takı, Bizans, İran, Hint, Rus ve Avrupa kültürlerinin de etkisinde, imparatorluğun yedi cihana uzanan gücünü göstermenin bir vasıtası olarak da özellikle padişahlar, hanım sultanlar ve saray erkânı tarafından yaygın şekilde kullanılmıştır. Kuyumculuk mesleği padişahlar tarafından daima desteklenen bir sanat dalı olmuştur. Öyle ki, tarih kitaplarında Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadelikleri döneminde Trabzon’da kuyumculuk mesleğine yönlendirildikleri, ayrıca Osmanlıda Tebrizli, Bosnalı, Arnavut, Rus, Ermeni ve Yahudi kuyumcu ustalarının sanatlarını geliştirme olanağını buldukları ifade edilmiştir. Kuyumcular, devşirmelerin kabiliyetlilerinden yetiştirilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme ve duraklama gibi dönemlerinde saraya bağlı sanatçı sayısı da değişmiş ve özellikle son dönemlerde oldukça azalmıştır. Örneğin 16. yüzyılda, imparatorluğun en güçlü ve en parlak olduğu dönemde, sanatçı sayısı fazla iken, 18. yüzyıl ortalarında zergerân olarak sarayda sadece 7 kişinin çalıştığı kaynaklarda belirtilmektedir. 19. yüzyılda bu sayı gittikçe azalmıştır.

Zengin dünya kültürü içerisinde en çok farklılık takı çalışmalarında göze çarpmaktadır. Geçmişten günümüze takılar, toplumların yaşam felsefeleri ve alışkanlıklarının da yüklediği anlamla, çok değişik renk, ebat ve tasarımlarla ortaya çıkmaktadır.

(31)

Çoğunlukla kadınların tercih ettiği takılar, dünya kültürlerinde Doğulu bir kadının burnuna taktığı hızma, İngiliz prensesin asalet ve zarafetin simgesi olarak taktığı pırlanta bir kolye veya başında taşıdığı değerli taşlardan yapılmış bir taç, Fransız kontesin yakasında elmas bir broş, Afrikalı kadınların daha ince ve uzun bir boyuna sahip olmak için küçük yaşlardan itibaren boyunlarına taktıkları halkalar, Hintli bir rakkasenin sergilediği dansın ve müziğin bir parçası olarak ayağında taşıdığı zilli halhal gibi çok çeşitli şekillerde kendini göstermektedir. Erkeklerde ise takı, örneğin Afrika’da doğal hayatla savaşında galip gelmek üzere kızgın ve güçlü bir görüntü vermek isteyen erkeğin burnuna geçirdiği çubuklar ve boynuzu andıran küçük hızmalar, gelişmişlik düzeyi ile birlikte yüzük, kravat iğnesi, madalyon-kolye, künye ve benzeri şekillerde şıklığın, kişiliğin, statü ve gücün bir göstergesi olarak kullanılmaktadır.

20. yüzyılda hızlı nüfus artışı, yaşam biçimlerinin değişmesi, sanayi alanındaki gelişmeler, teknolojik gelişmelere bağlı olarak takı üretimi artmıştır.

Günümüzde endüstri modayı önemli ölçüde etkilemiş üretimdeki sonsuz yenilikler, malzeme çeşitliliği, tasarımlardaki özgünlük, reklam ve pazarlamanın da etkisiyle takı sektörü dünyada önemli ekonomik kaynak durumuna gelmektedir.

2.1.6. Takı Sektörünün Bugünkü Durumu ve Gelişimi

Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte, artık çok daha saf hale getirilen ve ilginç tekniklerle işlenen değerli taş ve madenlerden günümüzdeki yeni ifadesiyle “insanoğlunun evrensel süsü” ve “ sahibini anlatan” takılar yaratılmaktadır.

Dünya trendlerini yakından takip eden ve rakiplerine göre piyasada fark yaratmak isteyen firmalar, tasarımın etkin bir güç olduğunu gördükten sonra, kendi tarzlarını yaratmak amacıyla tasarıma ve tasarımcıya önem vermeye başlamışlardır.

Dünyadaki sektörler arasında takı sektörü 3. sırada yer almaktadır. Dünya ülkeleri arasında takı tasarımı ve ticaret açısından İtalya başta gelmektedir. Dünyanın tüm üretim ve tüketim noktaları için İtalya daima referans ülke olmaktadır. Türkiye ise dünya altın stokunda Hindistan’dan sonra 2. sırada yer almaktadır.

(32)

Kuyumculuk ürünleri 1990 yılına kadar enflasyona karşı paranın değerini korumak amacıyla bir araç olarak kullanılmıştır. Ancak sonraları “telkari” gibi büyük rağbet gören geleneksel ürünlerle yetinmek yerine, dünya çapında söz sahibi olabilme yolunda, artik klasik üretim metotlarının değiştirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu yöndeki ilk hareketlenme 1990 yılı başlarında görülmüştür. Önce makine parkı yenilenmiş, ileri teknoloji ile çalışan makineler ithal edilmiştir. Günümüzün büyük takı işleme fabrikalarının ilk örneklerine bu tarihlerde görülmeye başlanmıştır. 1995 yılında ise ilk altın ve mücevher tasarımı yarışması yapılmıştır (http://kobi.mynet.com/pdf/taki.pdf).

Takı sektörü ülkemizin zengin tarihi ve kültürel iklimi içerisinde büyüyüp gelişmektedir. Anadolu’da 5000 yıllık geçmişe sahip mücevher sanatının bugünkü temsilcileri olan üreticiler, bu muhteşem mirası modern üretim teknolojisi, kaliteli işçilik, rekabetçi fiyatlar ve özgün tasarım anlayışı ile birleştirme çabasını göstermektedirler.

Sektörün büyük üretim kapasitesi, uluslararası nitelikteki tasarım ekiplerinin mükemmel işçiliği ve ileri teknoloji ile zenginleştirilmektedir. Sektör, yüksek kalitede tasarım ve model yaratma gücü, ayrıca üretimdeki büyük potansiyel sayesinde müşterilerin taleplerine cevap verebilecek esneklikte bir üretim anlayışı ile çalışmaktadır. Üreticiler, üretimin tüm aşamalarında kalite konusunda dünya standartlarını rehber edinmişlerdir. Hammaddeden nihai ürünün piyasaya sunulmasına dek her aşamada üstün kalite kontrol sistemleriyle hataların asgariye indirilmesine çalışılmaktadır (Gold News, 2005,s.158).

Dünyadaki en eski medeniyetlerin beşiği olan Türkiye’nin dil, din ve kültür mozaiği ile tarihsel zenginliğini daha büyük bir güce çevirip dünya üzerinde farklı bir konuma gelmesi sektör çalışanlarının başlıca hedefidir. Bu amaçla firmalar, taklit üretim yapmak yerine, takıyı kullanacak kişiye özel olduklarını hissettirecek tasarımlar ortaya koymaya, bir “dünya markası“ yaratmaya özel önem vermektedirler.

Dünyada tasarım zenginliği açısından Türkiye, şanslı ülke konumundadır. Rakip ülke tasarımcıları müzelerden ve tarih kitaplarından yararlanırken Türk tasarımcıları aynı coğrafyada doğdukları Hitit, Truva, Urartu ve Roma medeniyetlerinden daha hızlı bir şekilde esinlenmektedirler. Sahip olunan bu kültürel zenginliği, aldıkları evrensel nitelikteki eğitimle birleştiren tasarımcılar, ürünlerini uluslararası piyasalardaki çok sayıda müşterilerinin beğenisine sunmaktadırlar (Çıtak, 2004,s.43).

(33)

Günümüzde bilgisayar programlarının da katkısıyla yılda binlerce farklı model üretilmektedir. Dış pazarlardaki rekabete karşı takı üreticileri yaygın olarak kullandıkları Osmanlı desenleri, Helenistik çağ dönemi takılarında kullanılan motiflerin günümüze uygun olarak modernize edilmesi, ayrıca Roma ve Selçuk desenleri üzerinde yapılan sentezler sayesinde büyük başarıları yakalamışlardır.

Takı dalında düzenlenen uluslararası fuarlara iştirak eden Türk firmaları, bu yolla dünyada gelişen trendleri ve ülkelerin kültürleriyle zenginleşen tasarımları, ayrıca sektörde kullanılan makine, teçhizat ve malzemeleri çok yakından görme fırsatı bulmaktadırlar (Sönmez, 1999,s.75).

Türkiye’de 90’lı yıllardan itibaren üniversite sanayi işbirliği çok konuşulmaya başlandı. Önceleri kâğıt üzerinde görülen bu işbirlikleri zaman içerisine işin içine tasarım ve teknoloji girdikçe daha da yakınlaşmaya günümüzde ise neredeyse birbirinden ayrılması imkânsız olan iki partnere dönüştü. Hatta öyle ki birçok sektör ve meslek kolları kendi okullarını kurmaya, ya da bazı üniversiteler içerisinde meslek yüksekokulları açmaya başladılar.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de altın ve mücevherat sektörü yüzyıllardır ustaların ellerinde hayat buldu. Bütün bilinenler babadan oğla, ustadan çırağa üzerine bir şeyler katarak aktarılarak günümüze kadar geldi. Daha da çok uzun yıllar bu şekilde devam edecek. Ancak bir farkla… Takı sektöründe dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Türkiye’de artık bu işe kafa yoran, gençlerin ilgisini sektöre çekmeye çalışan üniversiteler var. Yüzyıllardır ustaların öğrettikleri bilgileri, küresel ve bilimsel bilgilerle yoğurarak gençlerin hizmetine sunan üniversiteler, genç tasarımcıları yetiştirerek Türkiye’nin kendi markasını, modasını ve çizgisini oluşturmada önemli bir yer tutacaklar (http://www.altindunyasi.org/yazarPrf.asp?id=8).

Tabii burada sektörlerin üniversitelere olan ilgileri ve yakınlıkları da çok önemlidir. Üniversiteleri inkâr etmeden, bilgi ve yenilikleri, tasarımı, teknolojiyi benimseyen sektörler daha başarılı olma şansını yakalayacaklardır.

Takı sektöründe eğitim eksikliği, kalite problemi, teknolojik yetersizlik, tasarım sorunu, pazarlama gibi birçok problemin giderilmesiyle sektörün gelişimi ve bununla birlikte de ihracatın gelişmesi mümkün olacaktır.

(34)

2.1.7. Türkiye’de Takı Tasarım Eğitimi Veren Meslek Yüksekokulları

Türkiye’de 14 üniversitede ön lisans düzeyinde takı tasarımı bölümü bulunmaktadır. Mersin Üniversitesi Takı Teknolojisi ve Tasarımı Yüksekokulu lisans düzeyinde ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Endüstri Ürünü Takı ve Aksesuar Tasarımı (II. Öğretim) Tezsiz Yüksek Lisans programı vardır.

Türkiye’de takı tasarım eğitimi veren üniversitelerin takı tasarımına yönelik meslek yüksekokul ders programı ve içerikleri aşağıda verilmiştir.

2.1.7.1. İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu

Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı

Kuyumculuk ve Takı Tasarımı bölümünde öğrencilere; Türk Dili, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Yabancı Dil, Bilgisayar dersleri gibi ortak dersler haricinde mesleki derslerden Kuyumculuk, Takı Tasarımı ve Gemoloji konusunda bilgiler verilerek sektöre ara eleman yetiştirilmektedir.

Programda teorik ve ağırlıklı olarak uygulamalı derslerle öğretim verilmektedir. Bu dersleri ortak dersler haricinde 3 ana grupta toparlayabiliriz. Bunlar Kuyumculuk, Takı Tasarımı ve Gemoloji’dir.

Öğrencilere el aletleri, kaynak, eritme, mum model ve döküm, modelaj, model hazırlama, şekillendirme, birleştirme, haddeleme, polisaj, yüzey işlemleri, kuyumculuk teknikleri ve üretimle ilgili yeterli bilgi ve beceri kazandırılarak kuyumculuk alanında; çizgi, ışık, gölge, teknik, artistik ve bilgisayar destekli çizim programları ile yılın trendleri ışığında çizimler yapılarak, tasarım ruhlarını geliştirilerek takı tasarımı alanında; çizecekleri ve üretecekleri takılarda kullanılacak yarı değerli ve değerli taşları tanımaları ve işlemeleri konusunda eğitim verilerek gemoloji alanında bilgilendirilmeleri sağlanmaktadır. Bu bağlamda öğrencilere teorik ve uygulamalı eğitim-öğretim verilmektedir.

(35)

Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Bölümü’nden mezun olan öğrenciler kazandıkları yeterlilikler doğrultusunda kuyumculuk sektöründe küçük ve büyük ölçekli işletmelerde, sarraflarda vb. iş yerlerinde çalışabilirler. Ayrıca kuyumculuk alanında kendi işletmelerini kurabilir ve geliştirebilirler.

Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programındaki dersler aşağıda verilmiştir.

I. YARIYIL

DERSİN ADI Z/S Teo. Uyg Toplam

Kredi ATATÜRK İLKELERİ ve İNKILÂP TARİHİ I Z 2 0 2 BİLGİSAYAR I Z 1 1 2 TÜRK DİLİ I Z 2 0 2 YABANCI DİL I Z 4 0 4 TEKNİK RESİM Z 1 1 2

TEMEL SANAT EĞİTİMİ Z 1 2 2 KUYUMCULUK TEKNİKLERİ I Z 2 2 3

MODELAJ Z 0 2 1

MATEMATİK Z 2 0 2

SOSYAL SORUMLULUK ve ETİK S 1 0 1 Toplam 16 8 21

II. YARIYIL

DERSİN ADI Z/S Teo. Uyg. Toplam

Kredi ATATÜRK İLKELERİ ve İNKILÂP TARİHİ II Z 2 0 2 BİLGİSAYAR II Z 1 1 2 TÜRK DİLİ II Z 2 0 2 YABANCI DİL II Z 4 0 4 BİLGİSAYAR DESTEKLİ TAKI

TASARIMI I Z 2 1 3 TAKI TASARIMI I Z 2 1 3 KUYUMCULUK TEKNİKLERİ II Z 2 2 3 MESLEKİ KİMYA Z 1 1 2 SANAT TARİHİ Z 1 1 2 SUNUM TEKNİKLERİ Z/S 0 1 1 Toplam 17 8 24 III. YARIYIL

DERSİN ADI Z/S Teo. Uyg. Toplam

Kredi MESLEKİ İNGİLİZCE I Z 1 1 2 KALİTE GÜVENCE ve

STANDARTLARI Z 2 0 2

BİLGİSAYAR DESTEKLİ TAKI

TASARIMI II Z 2 1 3

(36)

KUYUMCULUK TEKNİKLERİ II Z 2 3 4 GEMOLOJİ Z 1 2 2 MUM MODEL ve DÖKÜM Z 1 2 2 FORM ve KOMPOZİSYON Z 1 1 2 Toplam 12 11 20 IV. YARIYIL

DERSİN ADI Z/S Teo. Uyg. Toplam

Kredi MESLEKİ İNGİLİZCE II Z 1 1 2 MEZUNİYET PROJESİ Z 0 4 2 GİRİŞİMCİLİK Z 2 0 2 GEMOLOJİ ve TAŞ İŞLEMECİLİĞİ Z 1 2 2

MODA SANATI ve AKSESUAR

TASARIMI Z 2 2 3

TAKI TASARIMI III Z 2 1 3

KUYUMCULUK TEKNİKLERİ IV Z 2 3 4 Toplam 10 13 18

İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı programı içerisinde yer alan tasarım eğitimi ders içerikleri şu şekilde belirlenmiştir;

Takı Tasarımı - I

Kuyumculuk sektöründe takı alanında üretilmek istenen ürünü tasarımsal boyutta oran, orantı, biçim, teknik, metal (altın - platin - gümüş) renklendirme ve artistik anlamda tasarlanma sürecini, belirtilen yöntemlerle kâğıt üzerinde hazırlama teknikleri öğretilir.

Bilgisayar Destekli Takı Tasarımı - I

Bilgisayar destekli tasarımın tanımı, CAD donanımı, CAD/CAM sisteminin yazılımları, kuyumculukta kullanılan CAD programları: Jewelcad, Matrix, Rhinoceros çalışma esasları, temel işlemler ve nesne kavramı, komut kavramı ve menü düzeni, menü başlıkları, alt komutları ve fonksiyonları anlatılmaktadır.

Takı Tasarımı – II

Takı tasarım koleksiyonu hazırlama yöntemleri, tarihsel uygarlıklar ve sanat akımları ışığında farklı tasarım koleksiyonlarını temel alarak modernize çalışmaları

(37)

hazırlanması üzerinde durularak hazırlanan tasarımlarda gemoloji dersi ile paralel olarak taş çizimine ve bunların renklendirilmelerine başlanır.

Kuyumculuk Teknikleri - III

Dövme ve kabartma tekniğinin temel kavram ve aşamaları öğretilerek, bu teknikleri kullanarak takılar oluşturulması sağlanır. Özgün tasarımlı taşlı set çalışması yapılır.

Moda Sanatı ve Aksesuar Tasarımı

Giysilerde kullanılan ve tamamlayıcı olarak adlandırılan aksesuarların malzeme, üretim, tasarım açısından ergonomik standartları, kalite ön planda tutularak aksesuar tasarımı uygulama çalışmaları ve yaratıcılığı geliştirme çalışmaları yapılır. Aksesuarın çizim yöntemleri, tarihçeleri ve üretimleri hakkında teknik bilgi verilir (takı, mücevher, ayakkabı, çanta, şapka, eldiven, vb.).

Kuyumculuk Teknikleri - IV

Çeşitli materyalleri ve gümüşü birlikte kullanarak takı yapım tekniklerine ve sanatsal değerlere uygun özgün tasarımlı takı yapım uygulamaları yapılır.

Takı Tasarımı - III

Takı tasarımında düğün seti, pırlantalı modeller gibi spesifik koleksiyonların hazırlama teknikleri, sanat akımları, akımların belirleyici figürleri, tarihsel dönemlerin kalıntıları temel alınarak soyut çalışmalar yapılması ve hazırlanan çalışmalara gemoloji dersi ile paralel olarak değerli taşların kesim, renklendirme etkisinin tasarım olarak kağıt üzerinde belirlenmesi çalışılır.

2.1.7.2.Gazi Üniversitesi Beypazarı Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı

Yüksekokul 1999 yılında Kuyumculuk ve Takı Tasarımı branşı ile faaliyete geçmiştir. Bu programda öğrenciler Kuyumculuk ve Takı Tasarımı konusunda teorik ve uygulamalı eğitim görmektedirler. Ayrıca iş yerlerinde staj yaparak kuyumculuk alanında tasarım ve üretim elemanı olarak yetişmektedirler.

Şekil

Tablo 1. Ölçek Seçenekleri ve Puan Aralıkları
Tablo 2. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki bilişsel  öğrenmelere yönelik görüşleri
Tablo 3. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki duyuşsal  öğrenmelere yönelik görüşleri
Tablo 4. Meslek yüksekokulu mezunu ve öğrencilerinin tasarım derslerindeki  psikomotor öğrenmelere yönelik görüşleri
+3

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

ŞEHİT BÜYÜKELÇİ İSMAİL EREZ MTAL PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ Gençleri kendisinden daha başarılı olan kişilerle kıyaslamak. onu üzecek

Kız öğrencilerin insanlarla sürekli ile- tişim kurabilecekleri bir alan olduğu için sektörü tercih ettikleri, erkek öğrencilerin ise gelecekte bu sektörde kendi

Özel Eğitim Öğretmenleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı remi ve özel tüm okullar, Rehberlik ve Araştıma Merkezlerinde, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde

KONYA IL MILLI EGlTIM MUDL 1 "'UGUNE BAG LI IL MERKEZI DI5INDAKI IL^ELERIN MESL TEKNIK EGlTIM OKULLARININ 2012-2013 OGRETiM YILINli?>lo. SINIFLARINDA OGRENiM GORMEKTE OLAN

 Animatörlüğün bir meslek haline gelebilmesi için mesleğin gerektirdiği bilgi ve becerilerin, niteliklerin saptanarak görev tanımları

Dersin İçeriği Gıdaların kimyasal bileşenleri (su ve su aktivitesi, karbonhidratlar, proteinler, lipitler, vitaminler, mineral maddeler., diğer) ve bu

Bu derste öğrenciye; iş sağlığı ve güvenliği ile çevre korumaya ilişkin önlemleri uygulayarak kalite ve gıda güvenilirliği gereklilikleri çerçevesinde , ilgili

İş sağlığı ve güvenliği tedbirleri doğrultusunda çekime uygun fotoğraf makinesini seçerek uygun objektif ve yardımcı ekipmanları çekime hazır hâle