• Sonuç bulunamadı

ENDOSKOPİK SİNÜS CERRAHİSİ: İLK 180 OLGU\'DA KLİNİK YAKLAŞıM ve SONUÇLARıMıZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ENDOSKOPİK SİNÜS CERRAHİSİ: İLK 180 OLGU\'DA KLİNİK YAKLAŞıM ve SONUÇLARıMıZ"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 4: 27-31, 1996 Dr. Yücel Anadolu ve ark.

ENDOSKOPİK SİNÜS CERRAHİSİ: İLK 180 OLGU'DA

KLİNİK YAKLAŞIM ve SONUÇLARIMIZ

ENDOSCOPIC SINUS SURGERY: OUR CLINICAL APPROACH AND RESULTS OF

ENDOSCOPIC SINUS SURGERY WITH THE INITIAL 180 PATIENTS.

Dr. Yücel ANADOLU(*), Dr. Tevfik AKTÜRK(*), Dr. Metin AKINER(*),

Dr. Alp DEMİRELLER(*), Dr. İrfan YORULMAZ(*), Dr. Babür KÜÇÜK(*),

Dr. Aydın ACAR(*), Dr. Evrim ÜNSAL(*),

ÖZET: Endoskopik sinüs cerrahisi (ESC) tekniği, lateral nazal duvarda yer alan osteotmeatal kompleks ve mukosiliyer transport mekanizmasının anatomi ve patofizyolojisine yönelik bir cerrahi tekniktir( 2, 5). Son yıllarda endoskopik sinüs cerrahisi sonuçlarını karşılaştırmak amacıyla, birkaç sınıflandırma sistemi bildirilmekle birlikte, bu sınıflandırma sistemleri arasında bir standardizasyon olmayışı, sonuçların karşılaştırmalı değerlendirmesine olanak vermemektedir. Öte yandan, bu sınıflandırma sistemleri de oldukça kompleks olmalarına karşın gruplararası tedavi sonuçlarını karşılaştırmada yeterli değildir. Bu çalışmamızda endoskopik sinüs cerrahisi ile tedavi ettiğimiz 180 olgu ve bu olguların preoperatif şikayetleri ile postoperatif sonuçlarını karşılaştırdık. Kliniğimizin, hastalara pre-postoperatif yaklaşımını ve tedavi sonuçlarımızı sunduk.

Anahtar Sözcükler: Endoskopik sinüs cerrahisi

SUMMARY: Endoscopic sinus surgery (ESS) is a surgical technique which deals with the pathology of the osteomeatal complex situated on the lateral nasal wall and aims to restore the mucociliary transport mechanism (2,5). Recently several classification systems are reported by several authors. As a standard system is not accepted, the results of surgery of different series cannot be evaluated comparatively. However, in spite of all of these classification systems, very complicated in themselves, are not efficient enough to compare the results of different series. in this study, 180 cases with sinonasal pathologies who are treated with ESS is presented. The preoperative and postoperative complaints and symptoms of our study group are evaluated. Our clinical approach and experiences are discussed in detail.

Key Words: Endoscopic sinus surgery.

GİRİŞ

Endoskopik sinüs cerrahisinin dayandığı teori ve te-mel teknikler ilk kez Avrupa'da Messerklinger ve Stammberger tarafından, A.B.D'de de Kennedy tarafından tanımlanmıştır (3,5,6,7,14). Endoskopik sinüs cerrahisi tek- niği, adından da anlaşılabileceği gibi lateral nazai duvarda yer alan osteomeatal kompleks ve mukosiliyer transport mekanizmasının anatomi ve patofizyolojisine yönelik bir cerrahi tekniktir (1,2,3,10). Bu mekanizma, Messerklinger tarafından oldukça ayrıntılı olarak tanımlanmıştır (3). Avusturya'da Stammberger, A.B.D'de Kennedy tarafından çağdaş anlamda rinolojiye kazandırılan bu cerrahi teknik, zaman içinde çeşitli modifikasyonlara uğrayıp geliştirilerek bütün dünyada ve ülkemizde de yaygın olarak uygulamaya girmiştir. Ülkemizde de birkaç yıldır birçok merkez ve kişi tarafından uygulanmakla birlikte takip sonuçları yeni alın-makladır. Bu makalemizde endoskopik sinüs cerrahisi uy-guladığımız ilk 18ü olgumuzun şikayetleri, semptomları ve uyguladığımız operasyonlarla, elde ettiğimiz sonuçlan ve klinik deneyimlerimizi tartıştık.

Ekim 1993-Haziran 1995 tarihleri arasında A.Ü.T.F. K.B.B Anabilim Dalı Endoskopik Sinüs Cerrahisi Ünitesinde opere ettiğimiz, nazal ve sinozal yakınmaları

(*) Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz AnabilimDalı - ANKARA

olan 180 olgu çalışma kapsamına alınmıştır. Bu olguların büyük çoğunluğu daha önceden medikal tedavi görmüş ancak, yakınmaları geçmemiş veya konvansiyonel teknik-lerle nazal polipektomi ya da Caldwell-Luc, sinüs lavajı yapılmış olgulardı.

Olgularımızın 101'i erkek, 79'u kadın olup, yaş or-talaması 35'dir (en genç 16, en yaşlı olgu 68 yaşında) (Tablo l).

Tablo 1. Olgu Grubumuzun Özellikleri

Toplam hasta sayısı : n = 180 Erkek = 101 Kadın = 879 Yaş ortalaması: 35 (En genç: 16, En yaşlı: 68)

Takip Süresi: Ortalama 11 ay (En kısa: 2 ay, En Uzun 20 ay)

Geçirilmiş Sinüs Cerrahisi... 48 olgu Rekürren Sinüs Enfeksiyonu... 75 olgu Reaktif Hava Yolu Hastalığı... 60 olgu

(Astım, ASA, Polip) Nazal Polipektomi... 50 olgu Sinüs Lavajı ... 19 olgu Submüköz Septum Rezeksiyonu ... 16 olgu Medikal tedavi ... 178 olgu

Olguların tümüne anamnez, endoskopia diagnostik muayene sonrası, koronal ve aksiyal düzlemlerde bilgisa-

(2)

K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 4 : 27 -31 , 1996

yarlı paranazal sinüs tomografisi çekilmiş ve patolojiler kaydedilmiştir. Olgularımızın yakınmaları tablo 2'de su-nulmuştur.

Ortalama İyileşme: % 84 Preoperatif, Dolantin 25 mg ve Atropin 1/4 karışımı ite İM premedikasyon uygulanan hastalar 1/2 saat sonra Endoskopik Sinüs Cerrahisi (ESC) ameliyathanesine alın-mışlar ve % 7'lik Kokain HCL emdirilmiş gazlı bezlerle yü-zeyel mukoza anestezisini takiben, % 2'lik Lidokain HCL ile burun içine infiltrasyon anestezisi yapılarak operasyona başlanmıştır.

Olgulara standart Messerklinger tekniği ite fonksiyo-nel bir bakış açısı ile yaklaşılmış, BT'de ve endoskopik ola-rak patoloji tespit edilmeyen bölgeye dokunulmamıştır. Bazı olgularda ise şüpheli bölgeler açılarak kontrol edilmiş-tir.

Postoperatif Hastalara Kennedy veya Baron Sinüs Pak (Merocel Corporation, Connecticul, A.B.D.) sentetik tam-ponlar uygulanmış ve tamtam-ponlar postoperatif 4-24 saatler arasında alınmıştır.

Hospitalizasyon süresi ise postoperatif 6 saat ile 48 saat arasında değişmektedir.

SONUÇLAR

Toplam 200 olguya ESC uygulanmıştır. 200 olgunun 20'sine diagnostik endoskopi ve biopsi amaçlı uygulama yapıldığı için değerlendirme dışı bırakılmış ve çalışma kap-samına 18 olgu dahil edilmiştir.

Olgularımıza uyguladığımız operasyon tipleri tablo 3'de sunulmuştur.

hastanın ESC ile operasyonuna karar verildiğinde, hastaya uygulanacak işlem, işlemin süresi, operasyondan önce ve operasyon sırasında nelere dikkat etmesi gerekliği, postoperatif komplikasyonlar ve operasyon sonrasında da uyulması gerekli konularda bilgi verilmek amacıyla kliniğimizce hazırlanmış "preoperatif" ve "postoperatif bilgi formları" hastalara verilerek bilgilendirme sağlanmış ve hastanın operasyona bilgilendirilerek girdiğinde daha kooperatif ve rahat olduğu gözlenmiştir.

Postoperatif tampon kalış süresi: En az 4 en fazla 24

saat olup, ortalama süre 5.6 saattir. Tamponların kalış süresi operasyonda uygulanan rezeksiyonun derecesi ve postope-ratif kanama miktarına bağlıdır. Hastaların postopepostope-ratif en-doskopla 4. saatte kontrolleri sırasında aktif kanama görül-müyorsa tamponlar çıkarılmış ve hastalar kan sızıntısı bi-tinceye dek kontrol altında tutulmuşlardır. Kanaması ve komplikasyon olmayan olgular postoperatif aynı gün taburcu edilerek bir sonraki gün tekrar kontrola çağırılmışlardır. Kanaması durmayan veya komplikasyon olan olgular taburcu edilmemişler ve semptomları stabil oluncaya dek hastanede tutulmuşlardır.

Hastaların ESC yapılmadan önceki semptomları ve operasyon sonrası bu semptomların değişimi ve düzelme oranlan tablo 'de sunulmuştur.

Takip: Ameliyat sonrası takip süremiz en az 2 en çok

20 ay olup, ortalama takip süremiz 11 aydır (Tablo 1).

Komplikasyonlar: 2 olguda lamına papirasea

iatro-jenik olarak açıldı, l olguda periorbital ödem, olguda pe-riorbital ekimoz oluştu, 12 olguda intranazal sinesi mey-dana geldi. Sineşi lokalizasyonları şöyledir: Orta konka-la-teral nazal duvar (6 olgu), orla konka-septumun üst kısmı (2 olgu), orta konka septumun alt kısımları (4 olgu).

Kan kaybı: İlk 25 olguda yaptığımız ölçümde kan

kaybı 150-200 ml. (ortalama 160 ml.)civarındayken olgu sayımız arttıkça kan kaybı miktarı azalmış ve son 50 olgu-

Dr. Yücel Anadolu ve ark.

(3)

muzda yaptığımız çalışmada 60-90 ml. (ortalama 70 ml.) arasına inmiştir.

Antibiyotik kullanımı: Postoperatif tüm olgulara 3

hafta süre ile protlaktik antibiyotik tedavisi uygulandı. Gerekli olgularda bu süre uzatıldı. Pürü!an akıntısı olan hastalarda yapılan kültür antibiyogram sonucuna göre uy-gun antibiyotik kullanılmış, üreme olmayan olgularda mak- rolid grubu antibiyotikler kullanılmıştır.

Steroid kullanımı: Nazal polipozisli ve/veya bronşial

astımlı olgulara preoperatif l hafta öncesinde ve postopera-tif periodda azalan (3 günde bir, % 10-15 azaltılarak) doz-larda, l mg/kg başlangıç dozu ile prednizolon sodyum oral yolla uygulandı.

Topikal intranazal pomad kullanımı: Postoperatif

dönemde; olgularımıza başlangıçta intranazal sieroidli-antibiotikli pomad uyguluyorduk, ancak yaptığımız değerlendirmede pomadın postoperatif yara iyileşmesi sırasında kurut oluşumunu artırdığım ve bunun da sinesi oluşma riskini artırdığını ve iyileşmeyi geciktirdiğini gözledik. Bu sebeple tamponlar alındıktan sonra hastalar mümkün olduğunca bol miktarda SF damlatmalarını öneriyoruz (l ay süre ile). Kurutları pansuman sırasında temizliyoruz. Postoperatif pansuman sıramda krutları kanama yapmadan ve zedelemeden temizlemeye özen gösteriyoruz, çünkü zedeleme sonucunda yeni kurutlar oluşuyor. Bundan kaçınıyoruz.

Revizyon: Uzun dönem takip sonuçlarımızı henüz

al-mamakla birlikte şu ana dek 4 olguya revizyon cerrahîsi uyguladık. Bu olgularımızın 4'ü de 12 ayını tamamlamış olgulardı. 2 olguya BT çekilmeden, yapılan kontrollerde, maksiller sinüs ostiumunda stenoz ve poliplere rastlanması nedeniyle cerrahi yeniden uygulandı. Polipektomi ve orta meatal antmstomi yapıldı. 2 olguya ise; bir olguda frontal baş ağrısının, diğerinde ise genel olarak baş ağrısının düzelmemesi nedeniyle BT çekildi. Frontal baş ağrısı olan olguda açılmamış bir agger nasi hücresi, naso frontal reses tıkı- yordu ve frontal bölgede opasifikasyon vardı. Açılarak temizlendi. İkinci hastada ise; BT'de açılmamış ve opasifite gösteren posteriör etmoid hücreler saptandı ve açılarak te- mizlendi.

TARTIŞMA

ESC'de uygulanan cerrahi yaklaşım temel olarak 1978'de Messerklinger'in tanımladığı transport mekaniz-masının fizyopatolojisine dayanmaktadır (3, 10,15). bu cer-rahi yöntem, adından da anlaşılabileceği gibi fonksiyonel bir yöntem olup, infundibulotomi gibi basit bir müdahale-den, total sfenoetmoidektomiye kadar uzanmaktadır (3, 10). Paranazal sinüs enfeksiyonları genel olarak rinojenik ol-maktadır, rekürren sinüzitler altta yatan ve direnajı bozan bir mekanizma ile oluşmaktadır. Direnajı bozan bölge genel olarak etmoid infundibulum ve maksiller sinüs ostiumu veya frontal reses civarıdır. Bu bölge hakkında bilgi edine-rek anatomik varyasyonları sınıflandırmak, patolojiye yö- nelim açısından oldukça önem taşımaktadır (8, 11.12). Bu bölge patolojilerini ortadan kaldırmak amacıyla ESC, sinüs cerrahisinde popülarite kazanmıştır. Bu cerrahi yöntemin avantajları:

1. Eksternal inzisyon ve travma yoktur.

2. Lateral nazal duvarın görüntülemesi son derece iyi- dir.

3. Osteomeatal bölgedeki patolojilerin teşhisinde daha başarılı olunmaktadır.

4. Cerrahi yöntem minimal derecede travmatik olup, fizyolojiye saygılı ve fonksiyonel bir cerrahidir. Bölgenin anatomik ve histolojik yapısını bozmaz. (9).

Çalışma grubumuzda yer alan, ESC uyguladığımız hastaların çoğunluğunu daha önce çeşitli konvansiyonel yön- temlerle çeşitli merkezlerde operasyon uygulanmış hastalar ile, medikal tedavi uygulanmış ancak, yakınmaları düzel-memiş kronik sinüzitti ve nazo-etmoidal polipili hastalar oluşturmaktadır.

Olgu grubumuzun incelenmesinde, hastaların anam-nezlerindc; 48 olgu daha önceden sinüs cerrahisi geçirmiş olgulardır. 19 olguya ise sinüs ponksiyonu ve lavaj yapıl-mış, 50 olguya nazal polipektomi, 178 olguya ise daha önce en az 2 kez antibiyotik tedavsi uygulanmış, ancak sinonazal yakınmaları düzelmemiş olgulardır. ESC'nin temel ilkele-rinden biri olan, uzun süreli medikal tedaviye rağmen dü-zelmeyen olgularda, hastalığın temelinde yer alabilecek bir anatomik osteomeatal kompleks (OMC) anomalisi veya bu bölgede obstrüksiyon oluşturan bir patolojik dokunun var-lığı araştırılmakta ve buradaki patolojiye yönelik cerrahi uygulanmaktadır.

Nazal polipli ve astımlı olgularda preoperatif 7 gün önce, sistemi k steroid başlanması, gerek astım semptomla-rım baskılamakta, gerekse de nazal poliplerde fibrozise se- bep olarak operasyonda kanamanın azalması ve rezeksiyo-nun kolay yapılmasına yardımcı olmaktadır. Bu konuda yaptığımız karşılaştırmalı çalışmada, oral steroid kullandı-ğımız hiçbir astımlı olguda, operasyon sırasında ve erken postoperatif dönemde astım krizine rastlamadık. Steroid kullanımı sonrası fibrotik bir hal alan poliplerin daha kolay, kanama olmaksızın ekstirpe edildikleri ve rezcksiyonun daha kolay ve süre olarak daha kısa olduğunu gözledik.

Nazal tamponların postoperatif en kısa sürede alınma-sının, burun içindeki yara iyileşmesinde etkili olduğu. Tamponları daha kısa sürede alınan olgularda, burun içinde kurut ve fibrin oluşumu ile, yapışıklıkların daha az olduğunu saptadık. Olgu grubumuzda ortalama 5.6 saatte tamponlar alınmakta ve hastalara hemen serum fizyolojik burun damlası önerilmektedir. Postoperatif intranazal stcroid an-tibiyotikti pomad uygulamasının, burun içinde yara iyileş-mesi sırasına kurut oluşumunu artırdığını, bunun da sineşi oluşma riskini artırdığını ve iyileşmeyi geciktirdiğini göz-ledik. Bu sebeple, intranazal pomad kullanmıyoruz.

ESC'de, operasyonun başarısını sağlanan bir diğer fak-tör de postoperatif bakım ve takiptir. Hastalarımız, postope-ratif I. gün . 1.. 2.. 3.. 4.. haftalarda kontrol edilmişler ve ardından 2. ayda tekrar kontrol a çağırılmışlardır. Kontroller sırasında, endoskopla muayene, aspirasyon ile se kreş y on ve kurutlar kanama oluşturmadan ve intranazal dokuları ze-delemeden temizlenmiştir. Zedeleme sonucunda yeni kurut-lar oluşmakta ve yara iyileşmesi gecikmekte ve yapışıklıkkurut-lar oluşmaktadır.

Dr. Yücel Anadolu ve ark.

29

K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 4 : 27 -31, 1996

(4)

K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 4 : 27-31, 1996 Dr. Yücel Anadolu ve ark.

Operasyonun başarısını değerlendirirken konusunda en önemli kriterlerden biri, hastaların preoperatif semptomla-rının, operasyon sonrası düzelme derecesinin saptanmasıdır. (10). Tablo 2'dc verdiğimiz ve preoperatif-postoperatif hasta şikayet ve düzelme oranlarını belirttiğimiz sonuçla- rın genel ortalaması % 84 düzeyindedir. Hastaların şikayet-leri olgu grubumuzda ameliyat öncesine göre % 84 düze-yindedir. Hastaların şikayetleri olgu grubumuzda ameliyat Öncesine göre % 84 oranında düzelmiştir. Bu oran Mark May'in 100 hastalık serisinde ortalama 9 ayda % 98'dir. Bizim takip süremiz ortalama 11 aydır. Schaffer ve ark. 1-20 aylık takipte % 93 başarı bildirmişlerdir. Lazar ve ark. 513 erişkinde ortalama 20 ay takip sonunda (3- 48 ay), % 84 başarı bildirmiştir, bu oran aynı süre içinde 260 çocukta % 81'dir (5). Kennedy ve ark. orta meatal antrostomi uyguladıkları olguların 4 aylık takiplerinde % 98 oranında açık olduğunu bildirmişlerdir. (4) Öte yandan tablomuzda görülen iyileşme oranlan tek tek incelenirse bu semptomla-rın bazılasemptomla-rının iyileşme oranlasemptomla-rının tek başına daha yüksek olduğunu ancak genel ortalamanın bunlara göre düşük ol-duğu görülmektedir. Bunun sebebi olarak da diğer çalışma gruplarında da tedaviye dirençli ve postoperatif dönemde de persistans gösteren; koku ve tat alma bozukluğu, postna- zal akıntı, burun tıkanıklığı gibi bazı semptomlardaki dü- şük,iyileşme oranlarının etkisi nedeniyle olduğunu düşün-mekteyiz.

ESC.'de standart bir klasifikasyon sisteminin olmayışı, sonuçların gruplar arası karşılaştırmasını engellemektedir (10). Bu da değerlendirmede bazı sorunlara yol açmaktadır.

Sonuçların değerlendirilmesi halen sübjektif bazı kri-terlere dayanmaktadır (13,14). Bu da farklı gruplar arasında ileri sürülen başarı oranlarının karşılaştırmalı değerlendir-mesinin yapılamamasından kaynaklanmakta ve preoperaitf dönemdeki şikayetler ile uygulanan operasyon tekniklerinin bir standardizasyon ile homojen olmamasından ileri geldiği düşünülebilir. Öte yandan, takip sürelerinin her grupta farklı olması, pre-postoperatif steroid kullanımı, yine aynı period-larda antibiyotiklerdeki kullanım süresindeki farklılıklar so-nuçların karşılaştırmalı değerlendirmesinde sorunlar yarat-maktadır. (6). Burada en büyük sorun objektif kriterlere da-yalı bir değerlendirme sisteminin henüz kabul edilmemiş olmasındadır. Öte yandan olayın multifaktöriyel olması nedeniyle objektif kriterler de tam olarak yetmemektedir. V.Lund ve ark. objektif kriterlere dayalı bir sonuç değerlen-dirme sistemi oluşturmak amacıyla yaptıkları bir çalış- mada, koku, nazal obtrüksiyon, burun akıntısı, postnazal akıntı, yüz ağrısı, başağrısı, koku duyusunu değerlendirmek amacıyla: UPSIT (University of Pennsylvania Smell dentification Test). Siliyer hareketler (CBF: Ciliary beat Function), nazal havayolu rezistansını değerlendirmişler, UPSlT'in tedaviyi değerlendirmede pek etkili olmadığı, na-zal rezistansın da özellikle nana-zal valf bölgesi ile ilgili ol-ması nedeniyle pre-post operatif dönemler arasında pek fark olmadığı sonucuna varmışlardır. Öte yandan sadece CBF'de preoperaitf döneme göre bir farklılık saptamışlar, ancak, bu-rada da azalmış olan silia hareketlerinin enfeksiyon engel-lediğinde zaten normale döndüğünü gözlemişlerdir (6), Öte yandan diğer otörlerin de aynı görüşte oldukları bir diğer

konu ise, pre-postoperatif değerlendirmenin sadece BT ile yapılmasının yeterli olmayıp, hastanın yakınmaları ile, en-doskopik değerlendirmenin de bir bütün olarak göz önüne alınması gerekliliğidir (5,6, 10)

Bir diğer sınıflandırma sistemi ise Mark May tarafın-dan önerilmektedir. Buna göre tedavi sonuçlarının değer-lendirildiği sistemi şöyle sıralayabiliriz. (10)

Grade I: Tamamen Semptomsuz, (en iyi sonuç) Grade II: Primer tedaviye ek olarak medikal tedavi veya revizyonla tamamen semptomsuz, (2. en iyi sonuç)

Grade III: Kısmen iyileşme olan grup: Primer tedaviye ek tedavi olmadan kısmi düzelme var

Grade IV: Kısmen iyileşme olan grup: Primer teda-viye ek tedavi ile kısmi düzelme var

Grade V: Preop. ile aynı veya daha kötü. Ek tedaviye yanıtsız (Cerrahi başarısızlık)

Grade VI: Takibi kaybedilen olgular.

Bu sınıflandırmanın yanısıra, preoperatif periodda has- taları ve hastalığın derecesini sınıflandırmak amacıyla hastaların BT ve endoskopik özelliklerinin sınıflandırılma-sını önermektedir. Bunlara ek olarak hastaların genci medikal durumlarını gösteren; alerji astım, ASA gibi ve bu hastalıklardan biri veya birkaçı tabloya eklendiğinde prognozu belirleyen bazı hastalıkları da mutlaka sınıflandırmaya koymak gereklidir. (1,10,13). Ancak, bütün bu değerlendirmeler uzun süreli takipler sonucunda bir bütünlük kazanmaktadır (14). Mark May önerdiği sonuç sınıflandırması için 3 yıl takip gereğini vurgulamakladır.

Değerlendirme sisteminde dikkat çeken bir başka konu da ESC sonuçlarının esas olarak, hastaların sübjektif yakınma ve değerlendirmesine bağlı olduğudur (14). öte yandan ESC'nin başarısını olumsuz yönde etkileyen bazı faktörler vardır. Bunlar; allerjik rinit, astım, ASA triadı, daha önce geçirilmiş sinüs cerrahisi, polipler ve mantar enfeksiyonlarıdır (l, 3, 10)

Sonuç olarak ameliyat başarısını değerlendirmedeki en önemli faktörün hastaların pre-postoperaitf dönemlerdeki yakınmalarının karşılaştırılması olduğu kanısındayız. Ancak, hastaların ameliyat öncesi ve sonrası durumları ile uygulanan tedavilerin başarısın değerlendirmek ve farklı gruplar arasında karşılaştırma yapabilmek için klinik, en-doskopik ve radyolojik bir sınıflandırma sistemine ihtiyaç vardır. Buna ek olarak bu sınıflandırma sisteminin, uygula-nan ek medikal tedavi yöntemleri ve nüksler ile bu nükslerin tedavileri ve sonuçlarını da içermesi gerekliliği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Yazışma Adresi: Dr. Yücel ANADOLU

A.Ü. T.F. İbni Sina Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı

Samanpazarı -ANKARA

(5)

K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 4: 27-31, 1996

KAYNAKLAR

1. DEĞER K, KIZILAAĞAÇLI A, KELEŞ N ve ark. Endoscopic sinus Surgery: Under Neurolept Analgesia. Proceedings of the XV. World Congress of ORL, Head and Neck Surgery pp. 620-623. Multiscience Publishing Co. U.K.

2. ERYILMAZ A, ÖZERİ C, BAYIZ Ü ve ark. Functional Endoscopic Sinus Surgery. Proceedings of the XV. World Congress of ORL, Head and Neck Surgery pp. 514-517. Multiscience Publishing Co. U.K.

3. HOFFMAN DF, MAY M, MESTER SJ. Functional Endoscopic Sinus Surgery- with the Initial 100 Patients. American Journal of Rhinology 4(4): 129- i 32, 1990. 4. KENNEDY DW. Functional Endoscopic Sinus Surgery.

Arch Otolaryngol 111: 643-649, 1985.

5. LAZAR RH, YOUNIS R, LONG TE. Functional Endoscopic Sinus Surgery in Adults and Children. Laryngoscope 103: 1- 5, 1993.

6. LUND VJ, HOLMSTROM M, SCADDING G. Functional Endoscopic sinııs Surgery in the Management of Chronic Rhinosinusitis.An Objective Assessment. The Journal of Laryngology and Otology 105:832-835, 1991.

7. MESSERKLINGER W. Endoscopy Of The Nose. Baltimore: Urban and Schwarzenberg, 1978.

8. ÖNERCİ M, ARIYÜREK M. TACAL T et al. Shortcomings of Lateral Sinus Radiograph in the Preoperative Determination of the Extent of Endonasal Endoscopic Sinus Surgery. Laryngoscope 105: 843-846, 1995.

9. SCHAEFER SD. MANNING S, CLOSE LG. Endoscopic Paranasal Sinus Surgery: Indications and Considerations. Laryngoscope 99: 1-5, 1989.

10. SCHAITKIN B, MAY M, SHAPIRO A, et al. Endoscopic Sinus Surgery: 4 Year Follow-up on the First 100 patients. Laryngoscope 103: 1117-1120, 1993.

11. STAMMBERGER H. Headaches and Sinus Disease: The Endoscopic Approach. Annals of Otol Rhinol Laryngol. 97 (5-2) Supplement 134, 1988.

12. STAMMBERGER H. Endoscopic Endonasal Surgery-Concepls in Treatment of Recurring Rhinosinusitis. Part 1. Anatomic and Pathophysiologic Considerations. Otolaryngology -Head and Neck Surgery 94(2): 143-146, 1986.

13. UZUN KH, İLERİ F. ERKAM Ü. Functional Endoscopic Sinus Surgery (A Preliminary Report of 136 Cases). Proceedings of the XV. World Congress of ORL, Head and Neck Surgery pp. 472-474-Multiscience Publishing Co. U.K. 14. ÜNLÜ H, YÜCETÜRK AV. Endoskopik Sinüs Cerrahisinde

Postoperatif Takip ve Değerlendirme KBB İhtisas Dergisi 2(4): 347-349, 1995.

15. WIGAND ME, Hosemann WG. Results of Endoscopic Sinus Surgery of the Paranasal Sinuses and Anterior Skull Base. The Journal of Otolaryngology 20(6): 385-390, 1991.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yer kabuğunda çeşitli nedenlerle meydana gelen kısa süreli sarsıntılar olarak tanımlanan deprem, çevreye dalgalar hâlinde yayılış gösterir.. Suya atılan

Damağın istencinde umut, umuttan güzellik doğacak bize Tellaklar tellaklar, tel örgülerde çığlık çığlık sevinç naraları atacak o gün. Erzak atıkları karışacak

Bu amaçla Sakarya Üniversitesi tarafından geliştirilmiş olan ve Türkiye'de bazı üniversitelerde de uygulanan Sakarya Üniversitesi Bilgi Platformu (SABİS)'in Doll ve

ya da sabit (2.76) Tüm türevler sıfır iken sistem “dinlenmede” denebilir ve bu kabuldan sonra bazı değişkenlerde küçük sapmalara neden olarak bu tekil nokta

olanlar arasında 46 yıl önceki il­ kokul (Ankara İlbay İlkokulu) öğretmeni Raşit Bey, ailede yar­ dımcılık yapan Şerife Kadın, ya­ zar Çetin Aitan, ikinci eşi Şükran

Çocukların benlik kavramları, arkadaş ilişkileri açısından karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı fark vardır.. Çocukların benlik kavramları, servise geliş

Kamu hukukun alt dalları şöyledir; Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku, Genel Kamu Hukuku, Devletler Özel Hukuku..

Spordan uzak, hareketsiz ve dolayısıyla sağlıksız yaşam koşullarının giderek yaygınlaştığı, bunun doğal sonucu olarak obezite gibi önemli sağlık