• Sonuç bulunamadı

İsmail Cem: hayatı, eserleri ve dış politika anlayışı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İsmail Cem: hayatı, eserleri ve dış politika anlayışı"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER BĠLĠM DALI

ĠSMAĠL CEM: HAYATI, ESERLERĠ VE DIġ POLĠTĠKA ANLAYIġI

Yüksek Lisans Tezi

DanıĢman

Prof. Dr. Birol AKGÜN

Hazırlayan

ALTUN ALTUN 074229001012

(2)

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ... 1

ÖZET ... 4

GĠRĠġ ... 5

BĠRĠNCĠ BÖLÜM TEORĠK ÇERÇEVE: DIġ POLĠTĠKAYI LĠDERLERDEN ÜZERĠNDEN ANALĠZ ETMEK 1.1. DIġ POLĠTĠKA: KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 10

1. 1. 1. Klasik DıĢ Politika Analizi ... 13

1. 1. 2. DıĢ Politika Analizinde Ġkinci KuĢak ... 14

1. 1. 2. 1. Gruplar ve Karar Alma Süreçleri ... 14

1. 1. 2. 1. 1. Küçük Grup Dinamikleri ... 14

1. 1. 2. 1. 2. Örgütsel Süreç Modeli ... 14

1. 1. 2. 1. 3. Bürokratik Politika Modeli ... 15

1. 1. 2. 2. KarĢılaĢtırmalı DıĢ Politika ... 15

1. 1. 2. 3. Karar Alıcının Psikolojik ve Sosyal çevresi ... 17

1. 1. 2. 3. 1. Liderin KiĢilik Yapısı ve Sahip Olduğu Ġnançlar ... 17

1. 1. 2. 3. 2. Ulusal ve Toplumsal Nitelikler ... 21

1. 1. 3. DıĢ Politika Analizi‟nin Bugünü ... 22

1. 1. 3. 1. Gruplar ve Karar Alma Süreçlerinde Üçüncü KuĢak ... 22

1. 1. 3. 2. KarĢılaĢtırmalı DıĢ Politika ÇalıĢmalarında Üçüncü KuĢak ... 24

1. 1. 3. 3. DıĢ Politika Bağlamı AraĢtırmalarında Üçüncü KuĢak ... 25

1. 2. DIġ POLĠTĠKA ANALĠZĠNDE KARAR ALMA YAKLAġIMI ... 30

1. 2. 1. Karar Alma Süreci ... 30

1. 2. 1. 1. Durumun Algılanması ... 31

1. 2. 1. 2. Durumun Tanımlanması ... 31

1. 2. 1. 3. Farklı Seçenekler Arasından Tercih Yapılması ... 32

(3)

1. 3. LĠDER YAKLAġIMLI DIġ POLĠTĠKA ANALĠZĠ ... 32

1. 3. 1. Türkiye‟de Siyasi Liderler ve DıĢ Politika ... 36

1. 3. 2. Siyasi Bir Lider Olarak Ġsmail Cem‟in Performansı ... 37

ĠKĠNCĠ BÖLÜM BĠR SĠYASĠ LĠDER VE ENTELEKTÜEL OLARAK ĠSMAĠL CEM 2. 1. ĠSMAĠL CEM‟ĠN HAYATI ... 41

2. 1. 1. Ġsmail Cem‟in Çocukluğu ... 41

2. 1. 2. Ġsmail Cem‟in Gazetecilik Yılları ... 44

2. 1. 3. TRT‟de Ġsmail Cem Dönemi ... 46

2. 1. 4. Ġsmail Cem‟in Politika Yılları ... 47

2. 1. 5. DıĢiĢleri Bakanı Ġsmail Cem ... 49

2. 1. 6. Ġsmail Cem‟e Veda ... 52

2. 2. ĠSMAĠL CEM‟ĠN ESERLERĠ ... 53

2. 2. 1. Türkiye‟de Geri KalmıĢlığın Tarihi ... 54

2. 2. 2. Türkiye Üzerine AraĢtırmalar ... 55

2. 2. 3. Tarih Açısından 12 Mart ... 56

2. 2. 4. TRT‟de 500 Gün ... 57

2. 2. 5. Siyaset Yazıları ... 59

2. 2. 6. GeçiĢ Dönemi Türkiye‟si ... 60

2. 2. 7. Sosyal Demokrasi ya da Demokratik Sosyalizm Nedir, Ne Değilidr ... 62

2. 2. 8. Türkiye‟de Sosyal Demokrasi, Engeller ve Çözümler ... 63

2. 2. 9. Yeni Sol ... 63

2. 2. 10. Soldaki ArayıĢ ... 63

2. 2. 11. Gelecek Ġçin Denemeler ... 64

2. 2. 12. Türkiye, Avrupa, Avrasya, I. Cilt ... 64

2. 2. 13. Avrupa‟nın Birliği ve Türkiye ... 65

2. 2. 14. Turkey in the New Century ... 66

(4)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ĠSMAĠL CEM’ĠN DIġ POLĠTĠKA ANLAYIġI

3.1. ĠSMAĠL CEM‟ĠN DIġ POLĠTĠKA ANLAYIġININ GENEL ĠLKELERĠ ... 68

3. 1. 1. Menfaat Odaklı Gerçekçilik ... 68

3. 1.2.Türkiye‟nin Hem Avrupalı Hem Asyalı Kimliği ... 71

3. 1. 3. Ortak Tarih ve Kültür ... 76

3. 1. 4. Yeni Yüzyılda Yeni Türkiye ... 81

3. 1. 5. Çok Boyutlu DıĢ Politika ... 84

3. 1. 6. BarıĢ ve Dostluk ... 87

3. 1. 7. Türkiye Modeline Sahip Çıkmak ... 91

3. 2. ĠSMAĠL CEM DÖNEMĠNDE TÜRKĠYE‟NĠN DIġ ĠLĠġKĠLERĠ ... 92

3. 2. 1. Balkanlar ... 92 3. 2. 2. Kafkasya ... 99 3. 2. 3. Rusya ... 102 3. 2. 4. Ortadoğu ... 103 3. 2. 5. ABD ... 107 3. 2. 6. Avrupa Birliği ... 108 3. 2. 7. NATO ... 111

3. 2. 8. Afrika ve Latin Amerika ... 112

SONUÇ ... 114

(5)

ÖZET

Bu çalıĢmada Ġsmail Cem'in dıĢ politika anlayıĢı ele alınmaktadır. Ġsmail Cem‟in 1997– 2002 yılları arasındaki dıĢiĢleri Bakanlığı yaptığı dönemdeki kendine güvenen, kendisinden korkmayan komĢularına ve dünyaya katkıda bulunma potansiyeli yüksek olan aktif ve yapıcı dıĢ politika vizyonu, etkileri günümüze kadar uzanan, Davutoğlu ile devam eden anlayıĢın dönüm noktasıdır.

Ayrıca Ġsmail Cem eserleriyle de Türkiye‟nin önemli değerlerinden birisiydi. Eserlerinde Türkiye‟nin modernleĢme tarihi, sosyal demokrasinin anlaĢılması ve çözümlenmesi ile gerçekçi vizyoner dıĢ politika anlayıĢını görmekteyiz. Ġsmail Cem‟in bu dıĢ politika anlayıĢının izlerini geleneksel Türk DıĢ politikasında yaĢanan değiĢim ve dönüĢümde görmekteyiz

Anahtar Kelimeler:

Ġsmail Cem, DıĢ Politika Analizi, Liderlik

SUMMARY

In this work, Ġsmail Cem's understanding of foreign policy is issued. Ismail Cem's

confident,unafraid, highly contributive foreign policy vision to neighbors and the world between the years 1997 and 2002 , when he was the Foreign Minister, is the turning point of the ongoing understanding which is also shared by Davutoglu and lives today.

Besides, Ġsmail Cem, ,with his works, was Turkey's most important values . We see a realistic understanding of foreign policy on the modernization of Turkey, understanding and analysis of social democracy in his works. We see the traces of his this foreign policy understanding in the changes and transformations seen in traditional Turkish Foreign Policy

Key Consepts:

(6)

GĠRĠġ

DıĢ politika bir ülkenin diğer ülkelere yönelik tutum ve davranıĢlar olarak tanımlanabilir. Karar alma yaklaĢımına göre devlet, kendisi adına resmi kararları alan karar alıcılar ile tanımlanmaktadır. Diğer bir deyiĢle devletlerin tutumu ve davranıĢları demek, onlar adına hareket edebilen karar alıcıların tutum ve davranıĢları demektir. Karar alma yaklaĢımına göre, dıĢ politika, devlet adına hareket eden karar verici ve karar alma sürecinin analiz edilmesiyle anlaĢılabilir.

Realizm uzun süre, hem devlet dıĢındaki aktörlerin varlığını reddetmesi, hem de devletlerin karar birimleri olarak ele alınmasıyla, devlet içerisinde yer alan siyasal farklılıkları ihmal etmesi sebebiyle eleĢtirilmiĢtir. Soğuk SavaĢ döneminden sonra oluĢan unsurları açıklamakta yetersiz kalan realist yaklaĢım karĢısında kimlik, kültür, medeniyet eksenli tartıĢmalar yoğunluk kazanmaya baĢlamıĢtır. Küresel politikaların aktörler tarafından paylaĢılan düĢünceler, ilkeler ve değerlere göre oluĢturulmasını savunan konstüktivistler ve demokratik barıĢ teorileri de devletin dıĢındaki aktörlerin de dıĢ politika analizine dâhil edilmesini gerekli kılmaktadır.1

Uluslararası sistemdeki köklü değiĢiklikler, demokrasinin yaygınlaĢması gibi faktörler nedeniyle çıkar kavramı temelli realizme alternatif olarak devletlerin karar alıcı liderlerinin kiĢisel özelliklerini ve rolünü de dikkate alan dıĢ politika analizi geliĢtirilmiĢtir. DıĢ politika analizinin realizme en önemli meydan okumasının, realizmin devletlerin iç yapılarına ve oradaki değiĢikliklere atıf yapmadan kendine özgü birimler olarak ele alınabilecekleri iddiasına yöneliktir. DıĢ politika analizi uluslararası sistemi sadece uluslararası sistem üzerinden analiz eden makro yaklaĢımların tersine, karar alma sürecinde yalnızca devleti değil devlet dıĢı aktörleri de analize dâhil ederek uluslararası iliĢkilere mikro düzeyde açıklamalar getirmektedir.2

DıĢ politika analizi araĢtırmacıları karar alıcıların klasik mantık çerçevesinde davranacağını varsaymazlar. Aynı zamanda dıĢ politika analizi, psikoloji, ekonomi, sosyoloji, antropoloji, coğrafya gibi sosyal bilimlerin insan karar alma süreci ile ilgili ortaya koyduklarını da benimser. DıĢ politikanın özünde karar-alıcılar olarak adlandırılabilecek bir grup insan tarafından alınan bir seri karar olduğu, kullanılan temel varsayımdır. DıĢ politika analizi genel aktör teorilerinde ortak olan ulusların iç iĢleyiĢlerinin bir kapalı kutu olması yaklaĢımına

1 ġaban H. ÇalıĢ, Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri: Kimlik ArayıĢı, Politik Aktörler ve DeğiĢim, Ankara: Nobel,

2008, ss. 16-17.

2

Michael Clarke , Brian White , Understanding Foreign Policy: The Foreign Policy System Aproach, Aldershot: Edward Elgar Publishing, 1989, s. 3.

(7)

alternatif teĢkil eder. DıĢ politika karar alma sürecini inceleyerek bu kapalı kutuyu açar. Temelde, dıĢ politika analizi uluslararası iliĢkiler disiplini için bir dıĢ politika karar alma yaklaĢımını benimser. DıĢ politika analizi ile baktığımızda uluslararası iliĢkileri nasıl görmekteyiz? Öncelikle, dıĢ politika analizinin karar alma yaklaĢımı ulus devletlerin tek bir birim aktörler olarak görüldüğü tekçi yaklaĢımı zorlar. Bu yaklaĢım daha çok devleti oluĢturan insanlara ve birimlere odaklanır. Örneğin ABD‟de, bazı bireyler (baĢkan, dıĢiĢleri bakanı, savunma bakanı) bir takım bürokratik kurumlar (dıĢiĢleri bakanlığı, savunma bakanlığı, merkezi istihbarat ajansı) veya uluslar arası iliĢkilerde belirgin ağırlığı olan resmi düzeydeki gruplar (Ulusal Güvenlik Konseyi, temsilciler Meclisi DıĢiĢleri Komitesi) anlamına gelebilir.3

DıĢ politika analizi, dıĢ politikadaki baskın aktörler olan dıĢiĢleri bakanlığı, hükümet, Milli Güvenlik Kurulu gibi devlet kurumlarındaki karar alma süreçleri ve kurumlarda iĢbaĢında olan seçilmiĢ ve atanmıĢ karar alıcıların yani liderlerin dıĢ politika anlayıĢlarından, siyasi ideolojilerinden, kiĢilik yapılarından, dünya görüĢlerinden ve yönetim tarzlarından büyük oranda etkilenmektedir.

Günümüzde dıĢ politika artık yalnızca monolitik bir yapı taĢıdığı düĢünülen bir devlet davranıĢı olarak algılanmamakta, aynı zamanda dıĢ politikanın bürokratik karar alma süreçleriyle oluĢturulduğu ve bu çerçevede bir devletin dıĢ politika oluĢturma sürecinde çeĢitli aktörlerin dıĢ politikayla ilgili inanç, tutum, değer ve siyasi çıkarlarından büyük ölçüde etkilendiği geniĢ bir analiz yelpazesine sahiptir. Bu yeni yaklaĢıma göre bir ülkenin dıĢ politikasını anlamak için iki Ģeye ihtiyaç vardır. Birincisi, dıĢ politika yapımına iliĢkin kurumsal çerçevenin bilinmesi, ikincisi ise o kurumlara yön veren politik ve bürokratik liderlerin kimliklerine, yetiĢme tarzlarına ve siyasi çıkarlarının doğru değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Buna örnek olarak siyasal sistemi mutlak anlamda güçler ayrılığına dayanan ABD‟deki yürütmenin baĢı olan dıĢ politikayı belirlemede büyük bir siyasi güce sahip olan Amerikan BaĢkanını verebiliriz. BaĢkanın dıĢ politika oluĢturmadaki yetkilerini kongrenin, yüksek yargının ve bürokrasinin dengeleyebilmesi çok güçtür. Buna karĢılık parlamenter sisteme dayalı Almanya ve Ġngiltere gibi ülkelerde dıĢ politika yapımı ve uygulanmasında asıl güç yürütmenin baĢı olan baĢbakan ve onun atadığı dıĢiĢleri bakanına aitken monarkın veya CumhurbaĢkanının dıĢ politikadaki yetkileri ülkelerini temsilden öteye geçmez. DıĢ politikanın yürütülmesinin değiĢik sistemlerdeki kurumsal yapısındaki farklılıklara rağmen, yürütmenin baĢı konumundaki siyasi liderin karakteri, siyasi

3

Valerie M. Hudson, Christopher S. Vore, “DıĢ Politika Analizinin Dünü, Bugünü ve Yarını”, (der.) , Erol Göka, IĢık KuĢçu, Uluslar arası ĠliĢkilerin Psikolojisi, Ankara: ASAM, 2002, s. 3.

(8)

liderlik tarzı, dıĢ politikaya yaklaĢımı ve dıĢ konjonktür gibi etkenler bu sistemlerdeki ülkelerin dıĢ politikasında kimin daha etkili olacağını belirlemektedir.4

Liderlerin özgeçmiĢleriyle siyasetteki baĢarıları arasındaki iliĢkiyi inceleyen araĢtırmalar arasında James Barber tarafından geliĢtirilmiĢ olan BaĢkanın Karakteri (the Presidential Character: Predicting Performance in the White ) adlı çalıĢması, bir siyasi liderin iĢ baĢındaki siyasi performansını karakter, dünya görüĢü ve tarz olmak üzere üç kiĢisel özelliği ile iliĢkilendirirken, ABD baĢkanını iktidarı kullanma biçimlerine ve kiĢisel özelliklerine göre aktif-pozitif, aktif-negatif, pasif-aktif-pozitif, pasif-negatif olmaz üzere dört tipe ayırmakta ve böylelikle performansını belirlemektedir. Ayrıca güç dengeleri ve beklenti ikliminin de liderin baĢarı Ģansını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen çevresel faktörler olduğunu belirtmektedir.5

Türkiye‟nin, iç siyaset ve dıĢ siyasetine damgasını vurmuĢ önemli liderlerinden biri de Ġsmail Cem‟dir. Ġsmail Cem‟in hayatı adeta Türkiye‟nin yakın siyasi tarihine tanıklık etmiĢtir. Ġsmail Cem, Türk toplumunda ve siyasetinde yaĢanan geliĢimleri ve dönüĢümleri gazeteci ve yazar kimliğiyle yakından izlemiĢ özellikle 12 Mart ve özellikle 12 Eylül dönemiyle ilgili araĢtırmaları, toplumsal ve siyasal sorunlara getirdiği çözüm önerileri dikkate değerdir.

Ġsmail Cem‟in diğer bir özelliği de onun entelektüel boyutudur. Gazeteciliğe ilk baĢladığı andan itibaren daima kaliteli ve araĢtırmacı olmuĢ, her zaman bulunduğu aĢamanın en yüksek felsefi düzeylerini yakalamaya çalıĢmıĢtır

Ayrıca Ġsmail Cem eserleriyle de Türkiye‟nin önemli değerlerinden birisiydi. Eserlerinde Türkiye‟nin modernleĢme tarihi, sosyal demokrasinin anlaĢılması ve çözümlenmesi ile gerçekçi-vizyoner dıĢ politika anlayıĢını görmekteyiz. . Örneğin, henüz otuz yaĢındayken kaleme aldığı “Türkiye‟de Geri kalmıĢlığın Tarihi” isimli mükemmel eseri, tahsil hayatının çoğu Batı‟da geçmiĢ bir aydının, bu toprakların tarihine, Osmanlı‟ya ve cumhuriyete bakıĢında ne derece derinlikli olabileceğinin belgesidir. Profesyonel tarihçilerin dıĢında, bütünüyle batılı eğitim görüp de milli tarihimize bu ölçüde nüfuz eden entelektüellerimizin sayısı fazla değildir. Yine “Soldaki ArayıĢ “ eserinde de her türlü radikalizme yönelttiği eleĢtirileri görmek mümkündür. “Avrupa‟nın Birliği ve Türkiye” adlı eserinde de Türkiye‟nin AB sürecini hem modernleĢme tarihimizin dinamikleri, hem siyasi ve diplomatik yönleriyle anlatır.

Üst sınıf entelektüel bir ailede yetiĢen Ġsmail Cem‟in kiĢiliğinde yazar, gazeteci, TRT Genel Müdürlüğü, milletvekilliği, bakanlık gibi unvanları birleĢtirerek çok yönlü bir kiĢiliğe sahip olması da onu araĢtırmaya değer kılmaktadır. Tarihsel baĢarı için yalnızca akıl, inanç ve

4 Birol Akgün, “DıĢ Politika Yapımında CumhurbaĢkanının Rolü”, Stratejik DüĢünce, Yıl: 1, Sayı: 11, Ekim 2010, s.

59.

5

James D. Barber, the Presidential Character: Predicting Performance in the White House, (4th Edition) , Prentice Hall, 2008

(9)

erdem yetmez, liderin yaratıcı olması özgün öneriler ve uygulamalar getirmesi de gerekir. Cem bu bakımdan da baĢarılıydı. TRT Genel Müdürlüğü sırasında ve DıĢiĢleri Bakanlığı sırasında birçok yeniliklerin mimarı oldu. DıĢiĢleri Bakanlığı‟na “aktif barıĢ politikasını” getirip baĢarıyla uygulayan da Ġsmail Cem olmuĢtur. Yine Afrika ve Latin Amerika açılımları ilk defa Cem‟in DıĢiĢleri Bakanlığı döneminde baĢlatılmıĢtır. “Tarihsel Coğrafya” kavramının da isim bakanıdır.

Türkiye bir yandan sahip olduğu coğrafi konum diğer yandan da tarihi ve kültürel özellikleri, siyasal ve ekonomik iliĢkileri ile uluslararası sistemdeki geliĢmelerden birinci derecede etkilenme ve etkileme potansiyeline sahip bir ülkedir. Bu bağlamda Ġsmail Cem dıĢ politika oluĢturma sürecinde dıĢiĢleri bakanlarının rolü açısından da ayrıca önemlidir. DıĢiĢleri Bakanlığının KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanun, DıĢiĢleri Bakanlığı‟nın görev ve yetkilerini Ģu Ģekilde saymaktadır: “ a) Türkiye Cumhuriyeti‟nin dıĢ politikasının tespiti için hazırlık çalıĢmaları yapmak ve tekliflerde bulunmak, Hükümet tarafından tayin ve tespit edilen hedef ve esaslara göre dıĢ politikayı uygulamak ve koordine etmek. b) Türkiye Cumhuriyet‟ini ve Hükümetini yabancı devletler ve kuruluĢlar nezdinde yetkili makam olarak temsil etmek, yabancı devletler ve uluslararası kuruluĢlarla temas ve müzakereleri ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliğinde bulunmak suretiyle yürütmek, Türkiye Cumhuriyeti‟nin dıĢ iliĢkilerini tüm boyutlarıyla ve ilgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliğinde bulunmak suretiyle tesis etmek, yürütmek, yönlendirmek, geliĢtirmek ve ülkenin çıkarlarını korumak.”6

Söz konusu kanuna göre, DıĢiĢleri Bakanlığının Türk dıĢ politikası karar alma sürecindeki rolü uygulayıcı ve danıĢmanlık iĢleviyle sınırlı görülmektedir. Fakat genel çerçevesi çizilen dıĢ politikayı fiili olarak uygulayıp, genel çerçevenin belirlenmesinde uzmanlık ve birikimi ile teklifler önerip, bilgi aktararak danıĢmanlık yapan ve bu görevler için donanımlı bir teknisyenler heyetinin baĢında bulunan dıĢiĢleri bakanının dıĢ politika oluĢturulmasında oynayacağı rol ve yapacağı etkinin hiç de az olmayacağı dikkate alınmalıdır. Ayrıca DıĢiĢleri Bakanının, hükümetin genel siyasetini belirleyen heyetin içerisinde yer aldığı ve bu genel siyasetin dıĢ politika boyutunun belirlenmesinde etkili olacağı hesaba katılması gereken bir olgudur.7

Türk dıĢ politikasında çok boyutlu dıĢ politika perspektifinin geliĢimiyle ilgili daha önce Turgut Özal ile ilgili çalıĢmalar vardır. Fakat Ġsmail Cem DıĢiĢleri Bakanı konumuyla ayrıca bir öneme sahiptir ve bu konuda bir ilktir. Ayrıca Ġsmail Cem dönemi dıĢ politika araĢtırmaya ihtiyaç duyulan bir alandır. Çünkü Ġsmail Cem‟in dıĢ politika anlayıĢı, Türkiye‟nin yakın döneminde hem bölgesel hem de küresel düzeyde barıĢ ve istikrarına ve milli çıkarlarına büyük katkılarda bulunmuĢtur ve bulunmaya da

6 Mevzuat, http://www.mfa.gov.tr/mevzuat.tr.mfa , 15. 10. 2010 7

Hasan Mor, Türk DıĢ Politikasında Belirleyici Faktörler Ekseninde Özal‟ın DıĢ Politika Konsepti, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2002.

(10)

devam etmektedir. Ġsmail Cem‟in bu dıĢ politika anlayıĢının izlerini Türkiye-Yunanistan ve Türkiye Avrupa Birliği (AB) iliĢkilerinde yaĢanan değiĢim ve dönüĢümde görmekteyiz. Yunanistan‟la iliĢkilerde düĢmanlık yerine dostluk ve olumlu iliĢkiler dönemi, kendisine 2000 yılının devlet adamı ödülü kazandırmıĢtır.8

Türkiye‟yi Avrupa‟nın geleceğine katkı sunma potansiyeli yüksek bir ülke olarak sunmasıyla da, 1999 yılında, Yine Ġsmail Cem‟in DıĢiĢleri Bakanlığı döneminde tam üyelik sürecinde Türkiye aday ülke statüsü kazanmıĢtır.

Ġsmail Cem‟in sergilediği liderlik tipi üzerinden dıĢ politika anlayıĢını analiz eden bir araĢtırma yapılmamıĢtır. Geleneksel Türk dıĢ politikasına yenilikler getirmiĢ Ġsmail Cem‟in dıĢ politika anlayıĢını ortaya koyarak Türk dıĢ politikasına katkı sağlamak bu çalıĢmanın önemli amaçlarından biridir.

ÇalıĢmanın birinci bölümünde uluslararası iliĢkilerde dıĢ politika analizi nedir? Sorusuna cevap aranırken, tarihsel geçmiĢine yer verilecek, ilk kuĢak çalıĢmalarından itibaren, günümüze kadarki geliĢmelerine kadar ortaya konmaya çalıĢılacaktır ve teorik çerçevesi oluĢturulacaktır. Daha sonra ise dıĢ politika analizinde karar alma yaklaĢımına değinilecek ve karar alma sürecinin aĢamaları anlatılacaktır. Bu çerçevede siyasi liderlerin dıĢ politikada oynadığı roller üzerine performanslarını değerlendiren araĢtırmalara yer verilecektir. Liderlerin aktif pozitif lider olarak nitelenmesi için, karar alma mekanizmasının her aĢamasına müdahale eden, oldukça pragmatik olan ve görev baĢında olmaktan büyük bir zevk alan, proaktif özelliklere sahip olmaları gerekmektedir.

Ġkinci bölümde, Ġsmail Cem‟e aktif-pozitif liderlik özelliklerini kazandıran iç ve dıĢ politika anlayıĢını Ģekillendiren siyasi sosyalleĢme sürecinde, bir siyasi lider ve entelektüel olarak hayatı ve eserleri incelenmektedir.

ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde ise Ġsmail Cem‟in dıĢ politika anlayıĢının temel ilkeleri belirlenmeye çalıĢılacak ve Cem‟in fikirlerinin uygulaması olarak Türkiye‟nin dıĢ iliĢkilerine değinilmektedir.

8

E. Fuat Keyman, “Ġsmail Cem ve Türkiye‟nin DıĢ Politika Vizyonu” ,

(11)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

TEORĠK ÇERÇEVE: DIġ POLĠTĠKAYI LĠDERLER ÜZERĠNDEN

ANALĠZ ETMEK

1.1. DIġ POLĠTĠKA: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

DıĢ politika nedir, dıĢ politikanın genel bir tanımı yapılabilir mi? Klasik ekole yakın bir tanımlamada Suat Bilge dıĢ politikadan, “bir devletin kendi sınırları dıĢında milli menfaatlerini gerçekleĢtirmek için izlediği amaç, hareket tarzı ve kullandığı usuller” olarak söz etmektedir. Joseph Frankel ise dıĢ politikayı, “bir devletin diğer devletlerle iliĢkilerleri açısından aldığı karar ve giriĢtiği çabalar” olarak tanımlamaktadır. K. J. Holsti‟ye göre ise, “bir devletin dıĢ çevreye yönelik eylemlerinin ve bu eylemlerin içerisinde oluĢtuğu çoğunlukla içsel Ģartların analizi” ile ilgilenenler dıĢ politika üzerinde çalıĢıyor demektir. DavranıĢçı ekole mensup Charles Herman‟ a göre ise, dıĢ politika, “bir ülke hükümetinin yetkili karar alıcılarının ya da onların temsilcilerinin, kendi iç politikalarının dıĢında kalan uluslar arası aktörlerin davranıĢlarını etkilemeye yönelik resmi eylemlerdir.9

DıĢ politika kavramı, bir devletin dıĢa iliĢkin siyasi, ekonomik, hukuki ve benzeri tüm tutumlarını kapsamak ile beraber, daha çok siyasi iliĢkiler ve diplomasi alanında kullanılmaktadır. Günümüz dünyasında ise ülkelerin iç ve dıĢ politikalarını birbirinden ayırmak karmaĢık bir hal almıĢtır. Devletlerin siyasal hayatına kitlelerin katılımı arttıkça, kamuoyunu, çeĢitli baskı gruplarının siyasi karar alma mekanizmasını etkileme olanakları çoğaldıkça, bu kesimlerin dıĢ politika ile ilgilenme olanak ve dereceleri de artmıĢ, böylece iç ve dıĢ politika arasındaki ayırım giderek eski katı anlamını kaybetmiĢtir. Diğer taraftan, devletlerarasındaki iĢbirliği derecesi arttıkça, iç-dıĢ politika ayırımı nitelik değiĢtirmekte, bir ülkenin dıĢ politikası ile bir baĢka ülkenin iç politikası arasında çok yakın bir iliĢki ortaya çıkmaktadır. 10

Klasik anlamda dıĢ politika, “bir devletin karar vericilerinin, ulusal çıkar Ģeklinde tanımlanan hedeflerini elde etmek için, diğer devletler veya diğer uluslararası birimlere doğru geliĢtirdiği bir strateji ya da planlı hareketler yöntemi” Ģeklinde tanımlanmaktadır. DıĢ politika, diğer tüm politikalar gibi, devletin ve ülkenin karar alma mekanizması tarafından oluĢturulmakla birlikte, diğer politikalardan farklı olarak uluslararası ortamda uygulanır. Bundan dolayı devletin

9

Faruk Sönmezoğlu, Uluslar arası Politika ve DıĢ Politika Analizi, Ġstanbul: Filiz Kitabevi, 1995, s. 127.

(12)

dıĢındaki ortamda, yani uluslararası çevrede meydana gelen geliĢmelerden, mevcut güç dengesinden ve iĢleyen siyasi hukuki ve ekonomik süreçlerden etkilenir. DıĢ politika üç önemli çevreden gelen girdilerin bir araya gelmesi sonucunda oluĢan kararlar, davranıĢlar ve hedeflerin tamamıdır. DıĢ politika karar alıcıları, dıĢ politika sürecine sadece kendi dünya görüĢlerini, ulusal çıkar anlayıĢlarını, hedeflerini ve algılamalarını katmazlar. Fakat bu arada uluslararası ve ulusal ortamlardan gelen baskı, destek, talep ve benzeri girdileri de dikkate alırlar. Sonuçta ortaya çıkan politikalar ne sadece liderlerin, ne ulusun tamamının ne de sadece uluslar arası sistemin ürünüdür.11

DıĢ politikayı etkileyen faktörleri çalıĢmasında sıralayan Valerie M. Hudson bunları; biliĢsel süreçler, liderin kiĢiliği ve yönelim, küçük grup dinamikleri, kurumsal süreçler, bürokratik politikalar, kültür ve dıĢ politika, iç siyasal uyuĢmazlıklar, ulusal özellikler ve dıĢ politika, uluslararası sitemin etkileri Ģeklinde sırlamıĢtır. DıĢ Politika Analizi ise bu faktörlerden herhangi birisinin alınacak kararda ne kadar etkisi olduğunun tespiti olarak kullanılan yöntem olarak tanımlanmaktadır.12

1960‟larda davranıĢsalcı ekolün geleneksel yaklaĢıma baĢkaldırısı baĢlayan süreçte realist paradigmanın uluslararası iliĢkiler disiplinindeki tekelci rolü 1970‟lere doğru önce plüralist ve sonra da globalist paradigmalarca sarsıldı. Bu sürecin sonunda uluslararası iliĢkiler araĢtırmalarının 1970‟lerde giderek daha fazla global bağımlılık ve karĢılıklı bağımlılık kavramlarıyla ve bunların dünya politikası üzerindeki etkilerinin araĢtırılmasıyla ilgilenmeye baĢladıklarını görüyoruz. Buna bağlı olarak, uluslar arası iliĢkilerde devletin rolü, uluslararası iĢbirliğinin doğası ve belki de en önemlisi, global ajandada ekonomik ve sosyal önceliklerin diplomatik ve askeri önceliklere göre göreli konumları yeniden incelenmeye baĢladı.

Bu yeni düĢünce tarzı zamanla kaçınılmaz olarak politika ve ekonomi iliĢkisinin dünya politikasındaki yerinin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Buradan hareketle, daha sonraki transnasyonal ve sistemsel teoriler hakkındaki çalıĢmaların da katkısıyla uluslararası iliĢkiler disiplini içinde önemli alt-disiplinler geliĢti. Bunlardan bir tanesi de özel dikkat gerektirecek kadar önemli olan DıĢ politika analiziydi.13

DıĢ politika analizi ve özellikle dıĢ politika çıktı ve kararlarını belirleyen faktörlerin araĢtırılması konusu, baĢka bir ifadeyle karar-alma yaklaĢımının uluslararası iliĢkilere

11

Ramazan Gözen, “Türkiyenin II. Körfez SavaĢı Politikası: Aktif Politika ve Sonuçları”, (der.) , Ġhsan Dağı, Türk DıĢ Poltikasında Gelenek ve DeğiĢim, Ankara: Siyasal Kitabevi, 1998, ss. 178-179.

12 Valerie M. Hudson, “The History and Evolution of Foreign Policy Analysis” , (der.), Steve Smith, Amelia

Hadfield ve Tim Dunne, Foreign Policy: Theories, Actors, Cases, London: Oxford University Press, 2008, s. 16.

(13)

uygulanması, oldukça iddialı ve çoğu açıdan realizmin temel prensiplerine meydan okuma mücadelesiydi. DıĢ politikanın nasıl yapıldığını araĢtırırken, realizmin devletin bütüncül bir aktör olduğu, gücünü maksimize etmek veya ulusal çıkarını savunmak için rasyonel hareket ettiği, dıĢ politikaların ülkelerin iç karakterleri ve dinamiklerinin bir sonucu olmasından çok sisteme yönelmiĢ tepkiler olarak ortaya çıktığı gibi bazı merkezi varsayımları reddeder. DıĢ politika analizi, bunların yerine, dıĢ politika yapımı sürecinin kompozisyonunu önce bürokratik ve bireysel parçalanmıĢlık ve devletin içindeki rekabet bazında, daha sonra da devlet içindeki kanun yapıcılar, basın, kamuoyu, ideoloji gibi daha geniĢ faktörlerin girdileri bazında inceler. Bunu yaparken de, devletlerin bu Ģekilde belirlenen dıĢ politikalarının, aralarındaki önemli farklılarına rağmen, “gözlemciye belli genellemeler yapma olanağı sağlayan yeterli düzeyde benzer ve dolayısıyla karĢılaĢtırılabilir davranıĢ kalıplarına sahip olduğu” varsayımından yola çıkar.

O tarihe kadar, realizm ülkelerin iç dinamiklerinin dıĢ politikaların oluĢturulmasındaki önemini yadsıyordu. Bundan dolayı değiĢik ülkelerin farklı yasal, tarihsel ve sosyal kurumlarının dıĢ politikanın yapılmasını ve uygulanmasını nasıl etkiledikleri araĢtırılmıyordu. Bu yeni yaklaĢım sayesinde hem bu tür çalıĢmaların hem de buradan hareketle karĢılaĢtırmalı dıĢ politika analizi çalıĢmalarının yolu açılmıĢ oldu. Sonuçta realist teorinin, “devletlerin ulusal çıkarlarını hesaplayarak her an güçlerini artırmaya çalıĢan rasyonel aktörler olarak ele alınabileceği” varsayımının, ülkelerin dıĢ politika analizini yaparken yetersiz genelde de yanıltıcı olduğu ortaya çıktı.

DıĢ politika analizinin realizme en önemli meydan okuması, realizmin devletlerin iç yapılarına ve oradaki değiĢikliklere atıf yapmadan kendine özgü birimler olarak ele alınabilecekleri iddiasına yöneliktir. DıĢ politikanın özünde karar-alıcılar olarak adlandırılabilecek bir grup insan tarafından alınan bir seri karar olduğu, kullanılan temel varsayımdır. Buradan dıĢ politika davranıĢlarının dıĢsal bir uyarıcıya karĢılık olarak kendiliklerinden ortaya çıkmadıkları, tersine devlet içinde tanımlanabilir ve tanınabilir bir mekanizma tarafından üretildiği sonucuna ulaĢılabilir. Bu yaklaĢımın benimsenmesi, dıĢ politika analizini kaçınılmaz olarak kiĢilerin veya daha tipik olarak önceden belirlenmiĢ bir çerçevede hareket eden ve hangi davranıĢın seçileceğine karar veren bir grubun davranıĢlarını açıklama çabasına doğru yönlendirir. Böylece araĢtırmanın ana hedefi artık, normalde kuramsal bir varlık olan fakat geleneksel analizcilere kendisine neredeyse insancıl meziyetler atfedilen devlet olmaktan çıkar ve devlet adına karar vererek tanım gereği “devletin kendisi” haline gelen bireylerin davranıĢları olur. Sonuç olarak da, devletlerin dıĢ politika davranıĢlarını uluslar arası ortam açısından açıklamak yerine, Synder ve arkadaĢlarının

(14)

savundukları gibi, bunları en iyi Ģekilde karar alıcıların düĢünceleriyle açıklamak düĢüncesi vardır.14

1.1. 1. Klasik DıĢ Politika Analizi

DıĢ politika analizinde ilk kuĢak heyecanı çok büyük oldu (1954-1973). Veri toplama ve kavramlaĢtırılmasında büyük atılımlar bu dönemin katkılarıyla elde edildi.

Richard Synder, James Rosenau ve Harold-Margaret Sproutlar tarafından yapılan paradigmatik çalıĢmalar dıĢ politika analizinin ilk örnekleridir. Synder ve arkadaĢları araĢtırmacılara analiz yaparken, sadece dıĢ politika çıktılarından ziyade ulus-devlet düzeyinin aĢağısına da bakmasını telkin etmiĢtir. Analizin temel düzeyi olarak ulus-devleti alırlar fakat meta-fiziksel bir soyutlama olarak devleti atarlar. Karar merkezinin odak noktası olarak hareket eden karar alıcıların çift boyutlu bir ortamda çalıĢmak zorunda kaldıkları görülmektedir ki, görünüĢte birbiri ile ilgisi olmayan iç ve dıĢ faktörler karar alıcıların eylemleri ile ilgili olur. Synder ve arkadaĢlarına göre o zamana kadar iç faktörlere iliĢkin etkiler yeterince kesin değildir. DıĢ politika analizini en iyi organizasyonla ilgili örgütsel bir davranıĢ olarak gördüler. Kararların arkasındaki faktörlere dikkat çeken Synder ve arkadaĢları, iletiĢim kurma, bilgi akıĢı ve çeĢitli oyuncuların motivasyonlarını temel belirleyici faktörler olarak gördüler.15

James Roseneau, DıĢ Politika Teorileri ve Teori-Benzerleri (Pre-Theories and Theories of foreign Policy) baĢlıklı yazısında dıĢ politika davranıĢlarının çok iyi anlaĢılabilmesi için değiĢik analiz düzeylerinde test edilen verilerin birleĢtirilmesi gerekli olduğunu savunur.

Sproutlar tarafından verilen üçüncü örnekte ise dıĢ politika davranıĢlarının açıklanabilmesi karar alıcıların psikolojik ortamlarının incelenmesine bağlıdır.16

Bu çalıĢmaların ortak noktası dıĢ politika analizinin karar alıcıların kiĢisel özelliklerinin araĢtırılması olmaksızın ayrı bir alanı olması mümkün değildir. Çünkü karar vericinin biliĢsel ve enformasyonu iĢleme süreçleri dıĢ politika analizinin tüm açıklama düzeylerini bir araya getirir

14 Aydın, a. g. e. , ss. 96-97. 15

Hudson, a. g. e. , ss. 13-14

(15)

1. 1. 2. DıĢ Politika Analizi’nde Ġkinci KuĢak

Ġlk kuĢakta yapılan çalıĢmalar ikinci kuĢak dıĢ politika analizinde yeni çalıĢmaları ortaya çıkarmıĢtır. Gruplar ve karar alma süreçleri, karĢılaĢtırmalı dıĢ politika ve karar alıcının psikolojik ve sosyal çevresi bu çalıĢmaların baĢlıcalarıydı.17

1. 1. 2. 1. Grup Karar Alma Yapıları ve Süreçleri

Ġkinci kuĢak çalıĢmalarda daha çok örgütsel süreç modeli ve bürokratik politika modeli üzerinde çalıĢılmıĢtır. Bu varsayımlara dayanan modellerden adı en çok geçen Küçük Grup Dinamikleri ve Graham Allison‟un geliĢtirdiği örgütsel süreç modeli ile bürokratik politika modelidir.

1. 1. 2. 1. 1. Küçük Grup Dinamikleri

DıĢ Politika analizinde teorik açıdan zengin pek çok çalıĢmanın bir bölümü küçük gruplarda dıĢ politika kararlarının oluĢturulması sonuçlarına odaklanmıĢtır. Sosyal psikoloji alanında çalıĢma yapanlar, küçük grup karar verme temellerini incelemiĢlerse de risklerin daha fazla olduğu varsayılan dıĢ politika karar verme süreciyle iliĢkili olarak asla bir açıklama geliĢtirmemiĢlerdir. Irving Janis‟in yeni bir araĢtırma geleneği sunan Grup DüĢüncesi Kurbanları (Victims of Groupthink) adlı çalıĢması bu çalıĢmalardan en etkili olanıdır. Janis bu çalıĢmasında, grup uzlaĢmasını ve grubun kiĢisel kabulleniĢini muhafaza etmek için kullanılan motivasyonu sergilemektedir. Leana, Semmel ve Minix, Tetlock, Semmel ve diğerleri çalıĢmalarında olay çalıĢmaları yanı sıra deneysel verileri de kullanarak Janis‟in çalıĢmasını geniĢletmiĢlerdir. Grup düĢüncesi Charles Hermann‟ın çalıĢmasının birçok olası sonuçlarından biri haline gelmiĢtir. Grupları, boyut, liderin rolü, karar kuralları, grup katılımcılarının özerkliği gibi pek çok düzeye göre sınıflandırmıĢ ve her grup tipindeki görüĢmelerin olası sonuçları ile ilgili genel çıkarımlarda bulunmuĢtur.18

1. 1. 2. 1. 2. Örgütsel Süreç Modeli

Örgütsel süreç modelinde kararlar örgütlerin standart iĢlemlerine uygun çıktılarıdır. Hükümetler değiĢse de kararların alınıĢı aynen devam etmektedir19. Karar alma açısından bireye tanınan rol oldukça sınırlıdır. Güçlü siyasi liderler örgütsel rutini kırabilir fakat standart iĢleyiĢi temelden değiĢtiremez. Örgütlerdeki bu standart iĢleyiĢ kararların rasyonelliği açısından

17 Hudson, a. g. e. , s. 16.

18 Valerie M. Hudson, Christopher S. Vore, “DıĢ Politika Analizinin Dünü, Bugünü ve Yarını”, (der.) , Erol Göka,

IĢık KuĢçu, Uluslararası ĠliĢkilerin Psikolojisi, Ankara: ASAM, 2002, ss. 12-13.

(16)

destekleyici olabileceği gibi engelleyici de olabilir. Yani örgüt için rasyonel olan devletin dıĢ politikası açısından rasyonel olmayabilir.20

1. 1. 2. 1. 2. Bürokratik Politika Modeli

Bürokratik politika modelinde ise kararlar hükümetin bürokratik birimleri arasında sürekli rekabet ve pazarlık sonucunda oluĢmaktadır. Bu birimlerden her biri kendi bürokratik konumunu merkezde görebilmektedir. Güçlü konumda olma çok sayıda aktör arasında belli bir hareket özgürlüğüne sahip olma anlamındadır.21

Aktörler bürokratik konumlarıyla birlikte tercihleri ve algıları arasında ilgi kurmaktadır. Karar alma sürecindeki etkileri ise bürokratik konumlarına bağlıdır. Bu modelde karar alma süreci özellikle herhangi bir aktörün düĢüncelerinin hükümet kararlarını yansıtmadığı sonucuyla birlikte onların örgütsel çıkarlarını yükseltmeye çalıĢtıkları bir pazarlık durumu olarak anlaĢılabilir.22

Gruplar, örgütsel süreçler ve bürokratik politika üzerine yapılan araĢtırmalar karar vericilerin üzerinde çalıĢması gerektiği siyasi varlıklarla “rasyonel” dıĢ politika yapımının nasıl tersine çevrilebileceğini göstermiĢtir. Bu varlıklar kendi devamlılıklarını öncelikler listesinin baĢına koyarlar. Bu devamlılık diğer organizasyonlar karĢısında görece etki, örgütün bütçe düzeyi ve personel ahlakı gibi Ģeylerle ölçülür. Gruplar kendi etkilerini korumayı ve artırmayı isterler. “Temel” ya da “misyon” olarak gördükleri Ģeyin hafifletilmesine izin vermezler. Büyük örgütler içsel olarak uygulanması zor, çok az esnekliğe ve yaratıcılığa izin veren standart iĢleyiĢ prosedürleri geliĢtirirler. Bu prosedürler bu tür örgütlerin üstündeki düzeyde karar alıcıları tarafından oluĢturulmuĢ yaratıcı çözümlerin mahvolma sebebi olabilir fakat politikanın bürokrasi tarafından uygulanması dıĢında çok az alternatif vardır. Politika hedefleri ve politika uygulamaları arasındaki geçiĢ bu noktada ortaya çıkarken oyuncuların perspektifleri arasında çatıĢma olduğunda, her ikisi arasında önemli kaymalar olabilir.23

1. 1. 2. 2. KarĢılaĢtırmalı DıĢ Politika

Rosenau‟nun uluslar arası ve çok düzeyli bir dıĢ politika ortaya koyma yönündeki çabalarını takip edenler karĢılaĢtırmalı dıĢ politika alanını yaratmıĢtır. DıĢ politika analizinin soyağacındaki davranıĢsalcılığın mirasını, karĢılaĢtırmalı dıĢ politika analizinde görmekteyiz. DıĢ

20 James N. Rosenau, “The Study of Foreign Policiy,” James N. Rosenau, Kenneth W. Thompson, Gavin Boyd ed.

World Politics, An Introduction, New York: The Free Pres, 1976, s. 32.

21

James E. Dougherty, et. al. , Contending Theories of International Relations, 2nd ed., New York: Harper&Row, 1981, s. 481.

22 Jutta Weldes, Bureucratic Politics: A Critical Constructivist Assessment, Mershon International Studies Review,

Vol. 42, No.2.(Nov. , 1998) , ss. 217-218.

(17)

politika parçalı Ģekilde çalıĢılmayacağı halde, dıĢ politika davranıĢı bu biçimde çalıĢılabilir. DavranıĢsal Amerikan siyaset çalıĢmalarının “oy” olarak temel anlatım noktası haline gelen kavramı yerine karĢılaĢtırmalı dıĢ politika analizcileri “olay” kavramını önermiĢlerdir. Olay somut insan eylemi sonucu ortaya çıkan Ģey olmakla birlikte devletler arasında “kim, kime, neyi, nasıl yapmıĢın” analizini içerir. DıĢ politika olayları olumlu ya da olumsuz etkinin gösterilip gösterilmediği, hangi çeĢit devlet araçlarının (ekonomik, diplomatik, askeri gibi) kullanıldığı ya da kaynakların hangi düzeyde kullanıldığı gibi davranıĢsal boyutlarda karĢılaĢtırılır. AnlaĢma, savaĢ ve devlet ziyareti gibi farklı davranıĢlar teorik olarak anlamlı bir çerçevede toplanıp karĢılaĢtırılabilir.

KarĢılaĢtırmalı dıĢ politika analizinin teori oluĢturma giriĢimi için bu bağımlı değiĢkenlerin kavramsallaĢtırılması çok önemliydi. Kanun niteliğindeki genellemeleri açık etmek için, farklı uluslar için ve farklı zaman dilimlerinde deneysel çalıĢmalar yürütülmelidir, olay çalıĢmaları bunun için uygun yöntem değildir. Olayın kavramsal olarak açık edilmesiyle, birçok açıklayıcı etken arasından veri toplamak ve bu bağımsız değiĢkenlerin dıĢ politika davranıĢı ile iliĢkili olduğu kuralları belirlemek mümkün olmaktaydı. KarĢılaĢtırmalı dıĢ politika analizi çalıĢmaları Olay Verileri ve Entegre Açıklamalar olmak üzere iki baĢlıkta incelenebilir.

Olaylar, genelde gazeteler, kronolojiler ve hükümet dokümanlarının bir araya getirilmesi yoluyla toplanmıĢtır. Daha sonra ise genellikle verinin hitap ettiği amaca göre sınıflandırılmıĢtır. ABD hükümetinin 1967 ve 1981 yılları arasındaki olaylarla ilgili verilerin toplanması için 5 milyon doların üzerinde harcama yaptığı ortaya konmuĢtur.

Diğer yaklaĢımları geliĢtiren dıĢ politika analizi araĢtırmacılarının tersine, karĢılaĢtırmalı dıĢ politika araĢtırmacıları çok düzeyli entegre açıklamalar geliĢtirmekle ilgilenmiĢlerdir. DıĢ politika analizine bütüncül açıklama getirmeyi amaçlayan en iddialı beĢ araĢtırma programı Ģu Ģekildedir: (1)Uluslar arası simulasyondan yola çıkarak hazırlanan çalıĢma; (2) Michael brecher‟in karar alma çalıĢmaları ile ilgili araĢtırması; (3) Ulusların Boyutları Projesi; (4) CREON Projesi; (5) Uluslararası iliĢkiler Analiz Projesi.24

Bu çalıĢmalarda farklı analiz düzeyindeki bağımsız değiĢkenler, teorik önermeler aracılığıyla (bazen istatistiksel veya matematiksel iĢlemlerle) çeĢitli dıĢ politika davranıĢlarına bağlanmıĢtır. Bu çalıĢmalar hangi bağımsız değiĢkenin dıĢ politikada ne gibi değiĢikliklere sebep olabileceğiyle ilgili teorilerin geliĢtirilmesini sağlamıĢtır.25

BeĢ projeden dördü deneysel testler sonucu ortaya çıkan önermeleri doğrulamaya veya çürütmeye çalıĢmıĢtır. Fakat karĢılaĢtırmalı

24

Ibid. , ss. 10-12

(18)

dıĢ politika araĢtırmacılarının büyük hedefleri çerçevesinde bu çeĢit çalıĢmaların sonuçları hayal kırıklığına yol açmıĢtır. Bu sonuçlar ise 1970‟lerin baĢlarında karĢılaĢtırmalı dıĢ politika analizinden dıĢ politika analizine geçilmesine neden olmuĢtur.26

1.1. 2. 3. DıĢ Politika Bağlamı: Karar Alıcının Psikolojik ve Sosyal Çevresi

KiĢinin psikolojik çevresi de karar alma sürecinde önemli bir konudur.27

DıĢ politikaya psikolojik yaklaĢımlar, uluslar arası iliĢkilerin aktörleri olarak dıĢ politikaya yön veren liderleri esas alırlar. Liderlere iliĢkin bazı faktörlerin, karar alma sürecine iliĢkin çeĢitli aĢama ve öğeler üzerinde belirli derecelerde etkide bulundukları söylenebilir. DıĢ politikada karar alıcının zihni inançlar, değerler, deneyimler, duygular, ulusun ve kendisinin algılanıĢ biçimleri gibi karmaĢık ve birbiriyle içsel olarak iliĢkili bilgiler ve formlar sunar. Her karar alıcının zihni bir toplumdaki çeĢitliliğin mikro kozmosunu oluĢturur ve kültür, tarih, coğrafya, ekonomi, siyasi kurumlar, ideoloji, demografi ve birçok diğer etken karar alıcının içinde bulunduğu sosyal bağlamı Ģekillendirir. Sprout‟lar bunu karar oluĢturmanın çevresi olarak nitelendirdiler ve dıĢ politika analizi araĢtırmacıları içinde bu çevrenin araĢtırılması hem bir yenilikti hem de etkileyiciydi. Michael Brecher‟in, Ġsrail‟in DıĢ politika Sistemi adlı çalıĢması bu bağlamsal perspektifle ilgili yapılan araĢtırmalar için bir örnek çalıĢmadır. ÇalıĢma Ġsrail‟in psiko-kültürel çevresini araĢtırır ve bunu da ülkenin dıĢ politika tutumu ile iliĢkilendirir. Brecher‟in psikolojik çevreyle ilgili bütünleyici yaklaĢımının tersine, bu alandaki pek çok diğer çalıĢma dıĢ politikadaki karar alma süreci üzerindeki psikolojik faktörlerin etkisini dar bir çerçevede incelemiĢ, ya da yalnızca daha geniĢ sosyal ve kültürel etkenlerin etkisini incelemiĢtir.28

Karar alıcıların psikolojik çevrelerinin oluĢumunu belirleyen faktörler karar alıcının kiĢilik yapısı ve sahip olduğu inançlar ve ulusal ve toplumsal nitelikler Ģeklinde baĢlıca iki grupta toplanabilir.

1. 1. 2. 3. 1. Liderin KiĢilik Yapısı ve Sahip Olduğu Ġnançlar

Siyasal liderlerin kiĢisel özelliklerinin devlet yönetimi ile ilgili alanlara nasıl ve ne ölçüde etkide bulunduğu ilkçağlardan günümüze kadar birçok düĢünürün ilgisini çekmiĢtir. Siyasal-psikoloji göreli olarak yeni bir gruptur ve II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra çeĢitli çalıĢmalara konu olmuĢtur. Uluslararası ĠliĢkilerde baskın teoriler dıĢ politikayla ilgili karar alma sürecinde bireyin rolünden çok bireyin dıĢındaki devlet gibi aktörlerin rolü üzerinde dururlar. Richard C.

26 Valerie M. Hudson, Christopher S. Vore, a. g. m., s. 12. 27

Dougherty, s.470.

(19)

Synder ve arkadaĢlarının karar alma yaklaĢımında29

, devlet temel aktör olarak alınırken, dıĢ politika açısından karar alıcıların karar, tutum ve eylemleri devletin eylemlerini yansıtır ve asıl olarak dıĢ politikayı oluĢturur. Karar alma sürecinin tüm aĢamalarında bireyin rol alması nedeniyle kiĢilik yapısı ve sahip olunan inançlar etkili olmakta ve bu özellikler devletin dıĢ politikasının oluĢturulması ve uygulanması açısından birincil statüde bulunan lidere iliĢkin olduğu için daha da önem kazanmaktadır. Örneğin, karizmatik liderlik biçimine sahip toplumlarda, genellikle kurumlaĢmıĢ bir karar alma aygıtının bulunmadığı az geliĢmiĢ ülkelerde veya kararların genellikle çok kısıtlı sayıda üst düzey karar alıcısı tarafından alındığı kriz durumlarında, liderin ve dolayısıyla liderin bazı kiĢisel özelliklerinin nispi önemi artmaktadır.30 Gerçekten de, bir devlet liderinin risk alma eğilimi, yaratıcılık derecesi, zekâ kapasitesi, kendine güven derecesi, siyasal ve kültürel değerleri, yetiĢme tarzı, aldığı eğitim, mesleki deneyimi güce ne ölçüde ihtiyaç duyduğu, çevresine egemen olmayı ne ölçüde istediği türünden faktörlerin, özellikle de bireyin karar alma sürecindeki etkisini kolaylaĢtırıcı Ģartların bulunduğu bir ortamda, devletin dıĢ politikasını belirleyen kararların alınmasında belirli bir etkiye sahip olabildikleri görülmektedir.31

Diğer bir deyiĢle liderin içinde yer aldığı siyasal sistem, yakın çevresi, kamuoyunun ve baskı gruplarının etkileri, devletin sahip olduğu kaynakları, diğer devletlerin politikaları, uluslararası sistemin yapısı, bölgesel ve uluslararası güç dağılımı liderin kararlarını etkilemekle birlikte, tüm bu koĢulların aynı kaldığı varsayımında da farklı karar vericilere göre devletin karar ve politikalarının değiĢimi (bağımlı değiĢken) söz konusu olduğundan lider ve onun kiĢisel özellikleri karar verme teorisi açısından temel değiĢken (bağımsız değiĢken) olarak alınmaktadır.32

AĢırı stres, yüksek belirsizlik, dıĢ politikada baskın konum gibi liderin kiĢisel özellikleri dıĢ politika seçimini anlamakta merkezi hale gelir. Harold Lasswell‟in siyasi liderlik üzerine yazdıklarının liderlerin dıĢ politika oluĢturulmasındaki etkilerini çalıĢan ilk araĢtırmacılar üzerinde önemli bir etkisi vardır. Joseph de Rivera‟nın DıĢ Politikanın psikolojik boyutu adlı çalıĢması dıĢ politika olaylarına psikoloji teorilerini ve sosyal teorileri uygulamaya çalıĢan daha önceki teorilerin bütünleĢtiği bir çalıĢma olmuĢtur. Liderin etkisi üzerine bir diğer sistematik çalıĢmada, dıĢ politika oluĢturucularının inançlarının dıĢ politikayı nasıl Ģekillendirdiğini gösteren Leites‟ın yarattığı ancak daha sonra Alexander Geogerge tarafından geliĢtirilen “operasyonel kod” kavramını içerir. Operasyonel kodun tanımında dünyada çatıĢmanın

29 Richard C. Snyder, H. W. Bruck, and Burton Sapin, “Decision –Making as an Approach to the Study of

International Polticis, ” Richard C. Snyder, H. W. Bruck, and Burton Sapin (ed.), Foreign Policy Decion-Making, New York: The Free Press, 1963, ss. 137- 171

30 Ali Arslan, EĢitsizliğin teorik temelleri: Elit teorisi, Kocaeli Üniversitesi, SBE Dergisi, 2003, s. 122. 31

Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve DıĢ Politika Analizi, Ġstanbul: Filiz Kitabevi, 1995, s. 183.

(20)

kaçınılmazlığı, liderlerin olayları değiĢtirmekteki kiĢisel yetenekleri ve amaçlarını takip etmekte tercih ettikleri yollar ve tarzlar gibi liderlerin ana siyasi inançlarını değerlendirmeyi içerir.33

Elitlerin dünyayı algılama biçimleri ve diğer insanlarla ilgili sahip oldukları imgeler dıĢ politika karar alma süreciyle ilgili araĢtırmaların ilk kuĢağında önemli bir rol oynamıĢtır. Robert Jervis ve Richard Cottam‟ın çalıĢmaları önemlidir. Jervis Uluslararası Politikada Algılama ve YanlıĢ Algılama, Cottam ise DıĢ Politika Motivasyonu: Genel Teori ve Bir Alan ÇalıĢması isimli çalıĢmalarıyla dıĢ politika olaylarında doğru olmayan algılamanın önemli sonuçlarını incelerler.

1970‟lerde ve 1980‟lerde, biliĢsel ve psikolojik etkenlerin dıĢ politika oluĢturma üzerindeki etkilerini inceleyen birçok çalıĢma yapılmıĢtır. Bu çalıĢmalarda liderlerin motivasyonları; liderlerin biliĢsel haritaları ve Ģemaları; liderlerin biliĢsel tarzları ve yaĢam deneyimleri gibi etkenlerin önemleri vurgulanmıĢtır. Liderlerin dıĢ politika kararlarını nasıl Ģekillendirdiklerini gösteren zamanın iyi çalıĢmaları arasında Margaret G. Hermann‟ın çalıĢması gösterilebilir.34

DıĢ politika kararlarının bir dizi kiĢilik özelliklerinden etkilendiğini savunan Margaret G. Hermann‟ın cevap aradığı temel soru ise, siyasal liderlerin kiĢilik özelliklerinin dıĢ politika davranıĢını nasıl etkilediğidir. Aynı soru Plato‟dan baĢlayarak Machiavelli ve Pareto‟ya kadar birçok siyasal düĢünür tarafından ele alınmasına rağmen, dıĢ politika analizlerinde kiĢilik özelliklerini dikkate alan kapsamlı bir model geliĢtirilmemiĢtir. Hermann‟ın modeli bugüne kadar geliĢtirilmiĢ en kapsamlı model olarak kabul edilmese de, kiĢilik özelliklerine en fazla önem veren bir analiz olarak görülebilir.35

Hermann modelinde kiĢilik özelliklerinin dıĢ politika davranıĢı üzerindeki etkisi üzerinde durmakla birlikte, bu etkiyi daha çok hangi tip kiĢilik özelliklerinin nasıl gösterdiği üzerinde durmak gerekliliğini vurgulamaktadır. ÇalıĢmasında Hermann, bir siyasi liderin altı farklı kiĢisel özelliğinden söz etmektedir. Hermann‟ın önerdiği kiĢilik özellikleri Ģu Ģekildedir: Ġnançlar, güdüler, karar alma tarzı, kiĢilerarası tarzı, dıĢiĢlerine ilgi, aldığı dıĢiĢleri eğitimi.

Ġnançlar, liderin çevresini, dünyayı yorumlamasını ve onun stratejilerini etkiler. Güdülerin, liderin güç ihtiyacı, çevresiyle iliĢkileri ve onaylanmak gibi nedenleri vardır. Karar alma tarzı, liderin tercih ettiği kendi tarzıdır ve belirli risk düzeylerinde yeni bilgiler sağlamaya açıktır. KiĢilerarası tarzı ise onun diğer dıĢ politika karar alıcıları ve siyasi liderler arasındaki farkıdır. DıĢiĢleri eğitimi ise liderin dıĢ politikadaki eğitimi ve dıĢiĢleri bakanı ya da dıĢiĢleri ile ilgili alanlardaki deneyimi ile ilgilidir. Bu deneyimler ileride liderin stratejilerinde nasıl hareket

33 Valerie M. Hudson, Christopher S. Vore, a. g. m., s. 15. 34 Ibid. , s. 16.

35

Ali YaĢar Sarıbay, “DıĢ Politika Kararlarını Belirlemede Psikolojik Etkenler ve Türkiye” , Faruk Sönmezoğlu (ed.) , Türk DıĢ Politikasının Analizi, Ġstanbul: Der Yayınları, 1998, s. 538.

(21)

edeceğini etkileyecektir. DıĢiĢlerine ilgi, liderin dıĢ politika ilgisini belirtir ve liderin dıĢ politikaya katılımını etkiler. Liderin dıĢ politikaya ilgisi ne kadar fazla ise dıĢ politikaya iliĢkin aldığı kararlarda kiĢilik özelliklerinin yansıması o kadar fazla olacaktır.36

DıĢ politikaya iliĢkin karar alma sürecinde yer alan bireylerin ve özellikle de liderin sahip olduğu inançların, bu sürecin çeĢitli aĢama ve öğeleri üzerinde belirli yön ve ölçülerde bir etkide bulunduğu söylenebilir. Ġnançlar doğrulukları kanıtlanmasa da, karar alıcıların doğru olarak kabul ettikleri varsayımlar, önermelerdir. Bir inanç sistemi, sahip olunan çeĢitli toplumsal değerler, diğer bir ifadeyle “iyi” ya da “kötü” kategorileri ve bireyin kendisine ve dıĢındaki dünyaya iliĢkin bütün düzenli bilgileri çerçevesinde oluĢan, geçmiĢe, bugüne ve geleceğe yönelik çeĢitli imajlardan meydana gelmektedir.37

Ole Holsti‟ye göre, karar alıcının algı çerçevesi, onun fiziki ve sosyal çevresinin farklı parçalarının inançlar süzgecinden geçirilmesinden baĢka bir Ģey değildir. Buna paralel olarak karar alıcı her Ģeyden önce, kendi fiziki ve sosyal çevresi hakkında bütünleĢmiĢ inançlara sahiptir. Özellikle de tarihe ve siyasetin doğasına ait inançlar dıĢ politika karar alıcısı açısından çok önemlidir. Bu inançlar, karar alıcıların yaptıkları biliĢsel iĢlemin mahiyetini belirler. BiliĢsel iĢlem, sorun çözmeyle ilgili çeĢitli faaliyetleri, algılamayı, değerlendirmeyi, yorumda bulunmayı, enformasyon iĢlemini belirsizliğin üstesinden gelecek stratejileri kapsar.38

Karar alıcıların siyasal gerçekliğe iliĢkin inançları, felsefi nitelikte olanlar ve uygulamaya yönelik olanlar olmak üzere baĢlıca iki grupta toplanabilir. Bir liderin çevresinde geliĢen olayları denetleyebilme derecesine olan inancı, kendisine rakip ya da karĢıt olanlara karĢı bakıĢ açısı gibi, bir bakıma bireyin, hayata, dünyaya iliĢkin temel varsayımlarını gösteren inançlarını birinci kategoriden oldukları söylenebilir. Karar alıcıların, bu temel, felsefi nitelikteki inançlarına uygun hareket edebilmeleri için izlenmesini gerekli gördükleri strateji ve taktikler de ikinci kategoriden inanç sistemlerini oluĢturmaktadırlar. Karar alıcıların, belirli bir amaca ulaĢmak için risk alma eğilimleri, yardımcıların önerilerini dikkate alma gereğine iliĢkin kanaatleri gibi örnekler de, bu ikinci kategoriden inanç sistemlerine iliĢkin davranıĢ kalıplarıdır.

DıĢ politika karar alıcılarının sahip oldukları inanç sistemleri ve bu inanç sistemlerine dayalı imajlar ile dıĢarıdan gelen bilgiler arasındaki iliĢki önemlidir. Gelen yeni bilgilerin, karar alıcının inanç sistemleri ile uyuĢması, onu destekleyici, güçlendirici bir nitelik taĢıması halinde pek fazla bir sorun yoktur. Bu inanç sistemlerinin, gelen ve de kendi yapısına ters düĢen bilgilerden etkilenme derecesi, söz konusu inanç sistemlerinin, gelen “açık” ya da “kapalı”

36 M. G. Hermann, Explaining Foreign Policiy Behavior Using the Personal Characteristics of Political Leaders,

International Studies Quarterly, Vol. 24, No.1, March 1980, Quarterly, ss. 8-14.

37

Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve DıĢ Politika Analizi, s. 184.

(22)

olması ile ilgilidir. Buradan hareketle, bir konuya iliĢkin olarak sahip olduğu inançlar ile kendisine ulaĢan bilgiler arasında uyumsuzluk ortaya çıkan bir dıĢ politika karar alıcısının baĢlıca üç çeĢit tepki vermesi beklenir: Birincisi, kendisini sorunun dıĢında tutarak uyumsuzluğu görmezlikten gelebilir. Ġkincisi, gelen bilgileri tamamen reddederek ya da tüm bunların değersizliklerini göstererek mevcut inançlarını korumaya çalıĢabilir. Üçüncüsü, gelen bilgileri kabul ederek inançlarını değiĢtirebilir ve bu durumda, konuya iliĢkin imajlarda ve bu imajlara dayanan tutum ve davranıĢlarda da belirli değiĢiklikler meydana gelebilir. Karar alıcıların inanç sistemlerine uymayan bilgiler karĢısında üçüncü türden bir tepki göstermeleri pek rastlanılan bir durum değildir. Çünkü lider konumunda bulunan kiĢiler, özellikle de lider konumunda bulunan karar alıcılar, prestijlerini zedeleyeceğine inandıkları bu çeĢit bir tercihi, mevcut inançlarına zıt düĢen bilgilerin doğruluğunu kabul ettiklerinde bile yapmayabilirler. Bundan dolayı, karar alıcıların dıĢ politika alanındaki konularda, mevcut inanç sistemleri ile uyuĢmayan bir bilgi karĢısında ilk iki türden bir tepki vermeye daha yatkın oldukları söylenebilir.39

Liderlerin kiĢilik yapıları ve inanç sistemleri arasında, yakın, birbirine geçmiĢ bir iliĢkiden söz edilebilir. Karar alıcıların psikolojik çevresi ile iĢlemsel çevresi arasında ayrımı zor bir durum vardır. Bu farklılığın sebeplerinin bir bölümü iĢlemsel çevreye iliĢkin öğelerin karar alıcıya yansımamasından kaynaklanırken, bir bölümü de karar alıcıların bunları algılamamasından kaynaklanmaktadır.40

Jervis ise psikolojik çevre ile iĢlemsel çevre arasında bir ayrım yapılmasının zorunluluğunu vurgular. Psikolojik çevre ile anlatılmak istenilen liderin algıladığı dünyadır. ĠĢlemsel çevre ise politikaların uygulandığı dünyayı anlatır. Bu çerçevede, iki liderin algılama çerçevelerinin aynı olması çevrelerinden gelecek etkilere benzer yanıtı verecekleri sonucunu çıkarmaz. Çünkü algı çerçevelerinde benzerlik olsa bile, politika tercihlerinde farklılık olması mümkündür.41

ĠĢlemsel çevre asıl olarak liderlerin kiĢilik özellikleri ve inançları çerçevesinde oluĢan psikolojik yapılarıyla belirlenmektedir.

Liderlerin bu çeĢit özellikleri ile ilgili olarak yapılan çalıĢmalar çoğu dönemde ilgi çekmiĢtir. Bu tür çalıĢmalarda dıĢ politika kararlarında etkinliği olan liderlerin kiĢisel özellikleri ile aldıkları belli kararlar arsındaki iliĢki, onların konuĢmalarından, yazdıklarından, kendileri veya yakınlarıyla yapılan mülakatlardan elde edilen verilerden yapılan içerik analizleriyle belirlenmeye çalıĢılmaktadır. Bu çalıĢmaların bir kısmı daha çok liderlerin inanç sistemlerini

39 Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve DıĢ Politika Analizi, ss. 184-186 40

Ġbid. s. 186.

(23)

saptamaya yönelik iĢlemsel kod örnekleridir. Bazılarının ise, esas olarak liderlerin kiĢiliklerini analiz etmeye yöneldikleri görülmektedir.42

1. 1. 2. 3. 2. Ulusal ve Toplumsal Nitelikler

Bir ülkenin boyut, zenginlik, siyasi güvenirlilik, ekonomik sistem gibi ulusal niteliklerinin dıĢ politika üzerindeki etkileri belirli dıĢ politika davranıĢlarının belirli devletlerde ortaya çıktığını belirlemekle ilgili karĢılaĢtırmalı dıĢ politika araĢtırmacılarının ilgisini çekmiĢtir. Karar alıcıların ulusal ve toplumsal niteliklerinin dıĢ politika kararlarında etkili olduğu ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır.

Sosyal bağlam ve dıĢ politika arasındaki bağlantıyı inceleyen Kal Holsti, hem psikolojik hem de sosyal bağlamları incelemeye oldukça yaklaĢmıĢtır. Holsti devletlerin, bir ulusun kendini ve uluslar arası sistemdeki rolünü nasıl algıladığına dair bir kavram olan “ulusal rol algılaması”na sahip olduğunu iddia etmiĢtir. Ulusun sosyalleĢme sürecinin bir parçası olarak Holsti, ulusun rolünün algılanıĢ biçiminin sosyal niteliklerle Ģekillendiğini varsaymıĢtır. Holsti ulusal rolle ilgili elitlerin kavrayıĢlarını ortaya koymuĢ ve kavramaların dıĢ politika seçimlerinde etkili olduğunu belirtmiĢtir. Holsti‟nin ulusal rol algılamasını devam eden diğer çalıĢmalarda rol algılamasına farklılıkların ulusal tavırlarda farklılıklara yol açacağını ortaya koymuĢtur.43

1. 1. 3. DıĢ Politika Analizi’nin Bugünü

Sovyetler Birliği‟nin dağılıĢını takip eden büyük belirsizlik ve karmaĢa ile birlikte, dıĢ politika analizi‟nin aktör-spesifik teorisi sadece Soğuk SavaĢ‟ın neden bittiğini açıklamayla değil etno-milliyetçilik gibi gündeme gelen konuları açıklamakla da ilgili hale gelmiĢtir.

1.1. 3. 1. Grup Karar Alma Süreçlerinde Üçüncü KuĢak

DıĢ politika oluĢturmaktaki klasik kuĢak ve ikinci kuĢağın araĢtırması grup karar verme yapıları ve süreçlerinin meĢruluğunu ortaya koymaya ve gerçek dünyada gözlemlenen küçük ve büyük grupların tipik formlarını açıklamak için teorik perspektifler geliĢtirmeye uğraĢmıĢlardır. Üçüncü kuĢak çalıĢmalar aĢağıdaki gibi sorular sorarak grubun biliĢsel fonksiyonlarını açıklamaya çalıĢır:44

 Problemler grup tarafından nasıl tanımlanmaktadır?

 Tercihler hangi çerçevede nasıl sunulur?

42 Faruk Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve DıĢ Politika Analizi, s. 186. 43

Valerie M. Hudson, Christopher S. Vore, a. g. m., s. 18.

(24)

 Seçenekler nasıl geliĢtirilmelidir?

 Bir problemin yorumunu grup nasıl paylaĢmaya baĢlar?

 Grup oluĢturulan bir yorumu nasıl değiĢtirebilmektedir?

 Grubun keĢfetmesi ve öğrenmesi nasıldır?

 Grubun sahip olduğu hafızası grup eylemini nasıl etkiler?

 Liderlerin farklı kiĢilik tipleri grupların yapısını ve süreçlerini nasıl Ģekillendirir?

 Grup yapısı ve süreçleri toplumsal kültürün nasıl bir yapısıdır?

DıĢ politika karar alıcısı, ortamdaki değiĢiklik ve belirsizliğe nasıl uyum sağlar? Sorusunun cevabının kökenini anlamak keĢfin ve öğrenmenin analizini kolaylaĢtırmaktadır. Bu sorununun cevabının temelleri sayılan çalıĢmalar Bill45

, Breslauer ve Tetlock46 ve Voss‟un 47 çalıĢmalarında yer alır. Bu araĢtırmalarda bir dıĢ politika sorununun sahip olunan inanç ve değerler sistemi içinde nasıl anlaĢılacağı analiz edilmektedir. Literatür içinde son kuĢak çalıĢmalara örnek olarak SavaĢ Anolojileri (1992) isimli Yuen Foon Khong‟a ait olan problem sunumuna anolojik söylem perspektifinden yaklaĢan çalıĢması48

gösterilebilir. Khong bu çalıĢmasında Vietnam sorununda çatıĢan anolojilerin politika seçenekleri ile ilgili akıl yürütmede ne kadar sorun yarattığını ortaya koymaktadır. Faklı iki koĢul yeteri kadar dikkate alınmadan Vietnam sorununu açıklamak için Kore anolojisinin kullanılması, sorunu açıklamakta yetersiz kalmıĢtır.

Bu çeĢit soruların sorulması, dıĢ politika karar alma sürecinde klasik çalıĢmaların durduğu anlamına gelmemektedir. ÇeĢitli grup yapılarının ve normlarının çeĢitli grup süreçlerini nasıl meydana getirdiği üzerine yapılan çalıĢmalar üçüncü kuĢakta da önemli bir yere sahiptir. Janis‟in grup düĢüncesi kavramı, ilgilinin yoğunlaĢtığı diğer bir alandır. ABD belgelerinin veya teyp kayıtlarının tasnif edilmiĢ biçimde kullanılması ya da ülke uzmanının aktif yardımı grup karar alma süreçlerine bakıĢ açısını değiĢtirmiĢtir. Özellikle Purkitt seçenekler üzerindeki örtünün geçmiĢte olduğundan daha az belirgin olduğunu ortaya koymuĢtur. Küba Füze Bunalımı sırasında ise geçmiĢte üstü çizilen seçenekler bunalımın son dönemlerine yaklaĢırken bile yeniden gözden geçirilmiĢtir.49

45

J. Bill, “The US Overtures to Iran, 1985-86: An Analysis” , der. N. Keddie and M. Gasiorowski, Neither East Nor West: Iran, Soviet Union, and the United States, New Haven: Yale University press, ss. 166-179.

46 W. George Breslauer, Philip Tetlock, Learning in US and Soviet foreign Policy, Boulder: Westiev Press, 1991. 47 James Voss, “From Representation to Decision: An Analysis of Problem Solving In International relations”, ed.

Robert J. Sternberg, Peter A. Frensch, Complex Problem Solving, New Jersey: Erlbaum Publishers, 1991.

48

Yuen Foon Khong, Analogies at War: Korea, Munich, Dien Bun Phu and the Vietnam Decision, of 1965, Princeton: Princeton University Pres, 1992.

49 Helen Purkitt, “Political Decision Making in Small Groups: The Cuban Misilse Crisis Revisited-One More

Time.” , (ed.) Eric Singer and Valerie Hudson, Polticial Psyhology and Foreign Policy, Boulder: Westview Pres 1992, ss. 219-245.

(25)

Karar alma süreçlerinde örgütsel ve bürokratik güçlerin etkileri de incelenmeye devam etmektedir. Veri gereksinimi ihtiyacı bu çalıĢmaların aynı zamanda ülke uzmanı olan dıĢ politika analizi araĢtırmacıları tarafından yapılmasını gerektirir. Çoğu örgüt ve bürokrasi araĢtırmasında dıĢ politika askeri yapılara yönelmektedir. Hilsman, Kozak, Keagle, ve Wiarda ABD ulusal güvenliği ile ilgili araĢtırmalara örnek verenler arasında yer alır. Barry Posen ise Ġngiltere, Almanya ve Fransa‟daki askeri doktrinlerin savaĢ arası dönemde örgütsel gereksinimler ve istekler tarafından nasıl Ģekillendirildiğini ortaya koymuĢtur. Kimberley zisk ise benzer durumun 1955 ve 1971 dönemleri arasında Sovyetler Birliği açısından geçerli olduğunu savunmuĢtur. Az geliĢmiĢ ülkelerin örgütsel ve bürokratik analizleri ile ilgili literatür çalıĢmaları da devam etmektedir.50

1. 1. 3. 2. KarĢılaĢtırmalı DıĢ Politika ÇalıĢmalarında Üçüncü KuĢak

Üçüncü kuĢak karĢılaĢtırmalı dıĢ politika çalıĢmalarının karĢılaĢtığı sorunlardan biri de faydalı orta boyutlu bir teori geliĢtirmek için yeni yöntemlerin geliĢtirilmesidir. Bu açıdan önemli olan sorular arasında Ģunlar bulunmaktadır:

 Olay verileri çağdaĢ dıĢ politika analizinde faydalı olabilmesi için tekrar kavramsallaĢtırılabilir mi?

 DıĢ politika analizi kompleks ve nicel olmayan verileri birleĢtirilebilecek insan karar alma sürecini harekete geçirmekte kullanılan yöntemlerden faydalanabilir mi?

 Rasyonel seçim modelleri faydalılığın, seçim mekanizmalarının ve seçim engellerinin ortaya çıkarılmasında kullanmak için aktör-spesifik kiĢisel özelliklere çevrilebilir mi?

 KarĢılaĢtırmalı dıĢ politika alanında çalıĢan ülke ve bölge uzmanlarının ürettiği aktör-spesifik bilgi çıktılarını içerecek modeller yaratılabilir mi?

 DıĢ politika kararlarını belirginleĢtirmek ve açıklamak için aktör-spesifik detaylar ve genel aktör teorileri ne zaman Gereklidir?

 Karar alma sürecinin anlaĢılmasında kullanılan dinamikleri incelemek için söylem analizi kullanılabilir mi?

Soğuk SavaĢ‟ın sona ermesiyle birlikte, araĢtırmalar stratejik seçim teorilerine aktör-spesifik teorilerini bütünleĢtirmenin çözümlerine yoğunlaĢmıĢtır. Uluslararası iliĢkilerin genel aktör teorisi ile dıĢ politika analizinin aktör-spesifik teorilerinin bir araya geldiği üç noktadan biri de budur. Buradaki sorun, soyut teoriyi dıĢlamadan genel aktör teorisinin dıĢ politika analizi ile

(26)

nasıl uyumlu hale getirileceğidir. Bu teorik yönelimin örneklerinden biri Jack Levy‟in olasılık teorisine dair yaptığı çalıĢmadır. Ġlk Defa 1979 yılında Kahneman ve Tversky tarafından formülasyonu yapılan Olasılık Teorisi beklenen fayda teorisine alternatif olarak ortaya çıkmıĢtır ve riskli koĢullar altındaki karar seçeneklerini incelemektedir. Teori aktörlerin kayıplarına vurgu yaparken uluslararası aktörlerde gizli hoĢlanmama durumunun olasılık teorisinin tahmin ettiğinden daha belirgin olduğunu savunur. Yapısal olarak güçlü devletlerde gizli hoĢlanmama durumu tedbirli olmayı gerektirirken, yapısal olarak güçlü olmayan devletleri ise aĢırı riskli eylemlere teĢvik eder. Gizli hoĢlanmama durumu nedeniyle aktörlerin pazarlık yapma alanı rasyonel seçim veya caydırıcılık modellerinin varsaydığından daha fazla sınırlanır.51

DıĢ politika analizi teorilerinin ülke ve bölge uzmanlarının varsayımlarını ve bilgilerini kullanması ise yeni bir Ģey değildir. Burada yeni olan Ģey çeĢitli analiz düzeylerinde aynı anda bunu yapabilme arzusu ve kabiliyetidir. Biri karar biriminin doğasını kullanarak bunun karara etkisi üzerine odaklanan, diğeri ise dıĢ politikayı kullanarak hükümetlerin iç siyasi rekabete nasıl cevap verdiklerini ele alan her iki araĢtırma da dıĢ politika yapımının farklı bir yönü ele alınmıĢtır. Her iki araĢtırma da ülke uzmanlarından uygun kararlarını bu konular üzerinde kullanmalarını istemiĢtir. Kararları yönlendiren olay analizidir fakat bunlar bir dizi olayın incelenmesi sonucunda elde edilen verilere uyarlanabilir. Bundan dolayı süreç içinde geleneksel ve davranıĢsal yaklaĢımlar bir arada var olabilir ve biri diğerini güçlendirir.52

1. 1. 3. 3. DıĢ Politika Bağlamı AraĢtırmalarında Üçüncü KuĢak

DıĢ politika bağlamı araĢtırması genel aktör teorisinin ya da aktör-spesifik teorinin kullanılacağı koĢulları belirlemek için çalıĢmalar yapar. Bu çalıĢmaların belirleme iĢlemi de bağlam ne zaman önemlidir? Sorusunun cevaplanmasına bağlıdır. Özellikle dıĢ politika psiko-sosyal bağlamın beĢ faktörü araĢtırmaların odak noktasını oluĢturur:

 KiĢisel nitelikler

 Algılamalar

 Toplum ve kültür

 Yönetim biçimi

 Uluslararası sistem53

Hermann ve Preston‟un kiĢisel farklılık çalıĢmaları, kiĢisel farklılıkların önem kazandığı koĢulların geliĢimine ve belirli bazı liderlerin danıĢma gruplarını nasıl etkiledikleriyle ilgilenir.54

51 Jack Levy, Prospect Theory and International Relations: Theoretical Applications and Analytical Problems,

Political Psychology, Vol. 13, No:2 , 1992, ss. 171-186.

52

Valerie M. Hudson, Christopher S. Vore, a. g. m. , s. 26.

Şekil

ġekil 2: Siyasi Liderlerin Performansını Belirleyen Faktörler 68
ġekil 3: BaĢkanlık Karakterinin Dört Tipi 72

Referanslar

Benzer Belgeler

Yarıiletkenler, P ve N Tipi yarıiletken malzemeler, Diyot ve çeşitleri, Doğrultucu devreler, Filtre devreleri, Regüle devreleri, Transistörlerin (BJT, FET)

Lisansüstü öğrencileri için kablosuz iletişim sistemlerine giriş dersi olarak hazırlanan dersin amacı öğrencilere kablosuz iletişim sistemleri, hücresel

Türkiye Yazıları adlı derginin yeni sayısında okuduğum «Halikarnas Balıkçısı Üzerine» başlıklı yazı­ sında Sayın Aytimur Doğan, Mao Tse Tung'un şu

Urla’da yazarın adının verildiği Necati Cumalı Caddesi’nde bulunan evin yeni şekliyle açılışı için düzenlenen törene Kültür Bakanı İstemihan Talay, yazarın

Earlier studies had shown that vibration energy of a structure can be absorbed nearly irreversibly by a complex attachment that consists of a large number of simple oscilla- tors

In the implementation of the presidential system, criteria such as whether the president is elected directly by the nation or through elected representatives, the executive

Zamanın nadir şahsiyetlerinden biri olarak yetişen Zebîdî, eski âlimlerin birçoğu gibi çok yönlü bir bilim adamıdır. Hadis, ensâb, lügat, tasavvuf, usûl-i fıkh, usûl-i

3 — İhaleye iştirak etmek isteyecek firmaların şart­ name esasları dahilinde hazıriıyacaklan teklif mektupla­ rını en geç 25.11.1931 çarşamba günü saat