• Sonuç bulunamadı

BĠR SĠYASĠ LĠDER VE ENTELEKTÜEL OLARAK ĠSMAL CEM

2.1. ĠSMAĠL CEM’ĠN HAYAT

1940 Ġstanbul doğumlu olan Ġsmail Cem evli ve iki çocuk sahibiydi. 1959‟da Ġstanbul Robert Koleji‟nden ve 1963‟te Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi‟nden mezun olmuĢtur. 1981‟de Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi‟nde siyaset sosyolojisi dalında Lisans Üstü eğitimi yapmıĢtır. Ġyi derecede Ġngilizce ve Fransızca bilmekteydi

ÇeĢitli gazetelerde çalıĢan Cem, 1963 den baĢlayarak Yazı ĠĢleri Müdürlüğü, Genel Yayın Müdürlüğü yapmıĢ ve 1971 - 1974 tarihleri arasında Türkiye Gazeteciler Sendikası Ġstanbul ġubesi BaĢkanlığı, 1974 -1975 tarihleri arasında Türkiye Radyo Televizyon Genel Müdürlüğü,1987 - 1991 tarihleri arasında Ġstanbul Milletvekili, 1995 - 1999 tarihleri arasında Kayseri Milletvekili, 1996 da Demokratik Sol Parti TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyesi, 1987- 1996 tarihleri arasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi Üyesi, 1989 -1991, 1993 - 1995 tarihleri arasında AKPM Sosyalist Grubu BaĢkan Vekili, 1996 da AKPM ve BAB Asamblesi Türk Parlamenter Grubu BaĢkanlığı görevlerinde bulunmuĢ ve Avrupa Medya Enstitüsü DanıĢma Kurulu Üyeliğini yürütmüĢtür.

7 Temmuz l995 – 6 Ekim 1995 Tarihleri arasında 50. Hükümette Kültür Bakanlığı, 30 Haziran 1997-11 Temmuz 2002 tarihleri arasında 55, 56 ve 57. Hükümetlerde DıĢiĢleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuĢtur. Son olarak, Ġstanbul Bilgi Üniversitesinde Uygulamada Türk DıĢ Siyaseti konulu dersler vermekteydi.94 2002 Temmuz‟unda DSP‟den istifa ederek Yeni Türkiye Partisi‟ni kuran Ġsmail Cem 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 1.15 oy oranıyla Barajı aĢamayarak meclis dıĢı kaldı. 24 Ocak 2007 tarihinde ise vefat etmiĢtir.95

2. 1. 1. Ġsmail Cem’in Çocukluğu

Ġsmail Cem 1940 yılında Ġhsan ve ġerife Ġpekçi‟nin oğlu olarak Ġstanbul‟da doğdu. Cem, büyükbabasının 1912‟de Yunan askerleri Selanik‟e girerken çocuklarını toplayıp Ġstanbul‟a geldiğini anlatıyor ve Ģunları ekliyor: “Bizim evimizde tamamen babamdan kaynaklanan, insanı zorlamayan, zorla kabul ettirme iddiası taĢımayan, entelektüel bir hava vardı; okumaya,

94

“Sayın Ġsmail Cem‟in ÖzgeçmiĢi” , http://www.mfa.gov.tr/sayin-ismail-cem_in-ozgecmisi_.tr.mfa , 16. 11. 2009

geliĢmeye, çağdaĢlığa dönük bir hava… Babam bugünün tanımlarıyla ciddi bir hümanistti. Haksızlıklara baĢkaldıran, güzel sanatları seven, ilgilenen, kendine özgü bir insandı babam… Muhiti de öyleydi. Tabi bunların bizim üzerimizde etkisi oldu.”96

Cem, ilköğrenimini IĢık Lisesi‟nde yaptı. Ortaokula Robert Kolej‟de baĢlayan Cem, Kolejin son sınıfındayken Fielt servisinin bursunu kazanarak lise tahsili için Amerika‟ya gitti. Burada bir yıl kalan Cem, dönüĢünde lisenin geri kalanını kolejde tamamlar. Daha sonra devlet sınavına girip kendi hesabına yurt dıĢında okuma hakkı kazanarak Lozan Üniversitesi‟ne gider. 1962 yılının Aralık ayında, Lozan Üniversitesi‟nin Hukuk Fakültesi‟nden mezun olur.97

KiĢiliğinin belirginleĢmesinde ilkokul döneminin önemli olduğunu söyleyen Cem, Robert Kolej‟in orta kısmının da düĢüncelerinin, kiĢiliğinin mayalanmasında çok önemli yeri olduğunu ifade ediyordu. Cem,“Yine aynı Ģekilde Lozan Üniversitesi‟nin ilk yılları, birtakım siyasi ve duygusal eğilimlerin daha bilimsel çerçeveye oturmasına yardımcı oldu. Üniversitenin bitiminde de fevkalade mücadeleli, heyecanlı, çok güzel bir meslek hayatı, bir mücadele dönemi… KiĢiliğimi bunlar belirledi.” Diyordu. Ġsmail Cem, Ġlkokul döneminde okunan kitapların bazı duyarlılıkların oluĢmasında çok olumlu katkısı olduğunu düĢünmektedir. Ġsmail Cem'e ilkokulda sınıf birincisi olunca törende Macar yazar Ferenc Molnar'ın Pal Sokağı Çocukları kitabı hediye edilir. Kitap bir arsayı paylaĢamayan iki çocuk çetesini anlatırken, bir ulusun iĢgale direniĢini de iĢliyordu. Bu kitaptan çok etkilenen Cem, bu dönemde Murat Reis‟in Oğlu, Yiğitlik Buna Derler gibi kahramanlık kitapları da okur ve hepsinden çok etkilenir. Bu yıllarda kendilerinin imtiyazlı bir kesimde sayılmalarına rağmen “Neden ben bu imkânlara sahipken baĢkaları değil” sorusunun ilerleyen yıllarda kendisine bilinçli bir sorumluluk duygusu getirdiğini söyleyen Cem, “ Bak sen bütün imkânlara sahipsin, insanların çoğu bu imkânlara sahip değil. Daha çok Ģey yapman lazım” inancının da düĢünce dengelerinde her zaman yerinin olduğunu belirtmektedir98

Lisede edebiyat bölümünden mezun olan Cem, Orta üçüncü sınıfta “Sabahleyin Sokaklar” adlı okul yıllığında yayınlanan bir de Ģiir yazmıĢtır. Ortaokul yıllarında Ģiir yazan Cem‟in en beğendiği fikir adamları Ġdris Küçükömer ve Kemal Tahir‟dir. Hatta adı bir zamanlar “Kemal Tahir‟ci, Tahiri” olarak anılır. Bu iki fikir adamı, Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT) modelini Osmanlı toplum yapısına ve tarihine uygulayanların baĢında geliyordu. Marx Batı toplumları için geliĢtirdiği klasik-toplumsal evrim teorileri ile Doğu toplumlarını açıklamakta güçlük çekmiĢtir ve Doğu toplumlarının farklı bir üretim biçimine sahip olduğunu iddia ederek ATÜT kavramını

96 Can Dündar, a. g. e. , s. 8. 97

Ġsmet Solak, Ġsmail Cem Dosyası, Ankara: Anka Yayınları, 1975, s. 15.

geliĢtirmiĢtir. Bu kavramda Marx, Türkiye, Ġran ve Hindistan gibi Batılı olmayan toplumların üretim tarzlarını, özel mülkiyetin yokluğu ile açıklamanın mümkün olacağını belirtmektedir. ATÜT‟cüler Türkiye‟nin bugünkü az geliĢmiĢlik yapısını, Osmanlının Asya tipi üretim tarzı modelinin evrime karĢı direncinden kaynaklandığını savunmaktadır. 16. yüzyılın ikinci yarısına kadar süren model bu tarihten sonra Batı kapitalizmi ve buna bağlı olarak Batı‟nın ileri ve üstün ekonomik gücü karĢısında yavaĢ yavaĢ çözülmeye baĢlamıĢ, toprak sistemi bozulmuĢ ve bu çözülüĢ Cumhuriyet dönemine kadar sürmüĢtür.99

Ġdris Küçükömer‟in yaklaĢımına göre Marksizmin Batı toplumlarına göre uyarlanmıĢ geliĢme modeli Türkiye‟ye uygulanamazdı. Türkiye‟de Batılı anlamda bir feodalite evresi yaĢanmadığından Türkiye kendine özgü olarak analiz edilmeliydi. Osmanlı üretim iliĢkilerinin yapısından dolayı “merkezi-askeri ve yarı seferber haldeki devlet yapısı, batıda feodalite düzeninde ortaya çıkan otonom mahalli yönetimi bulunan, giderek burjuva egemenliğinin hâkim olacağı Ģehirlere izin vermeyecektir. Çünkü Osmanlı mülkiyet biçimi ve insan iliĢkilerinin padiĢahın merkezi egemenliğine bağlı bulunması ve sınıflar arası çatıĢmayı önlemesidir.100

Ayrıca klasik sömürgecilik döneminden de geçmemiĢ olan Türkiye‟nin kültürü çok farklı ve zengindi. Çünkü engin bir Doğu-Batı sentezine dayanıyordu. Osmanlı Devleti‟ni çağının Ģaheseri olarak kabul eden Cem ise Batıcılığı ve Kapitalizmi eleĢtiriyor, toplumun kendi kültürel kökleri üzerinde modernleĢmesini savunuyordu.101 Ġsmail Cem gençlik yıllarında geri kalmamızın sebebi olarak ülkenin Batı materyalizmini benimsemesinden kaynaklandığı inancına sahipti. Aynı zamanda kültüre çok büyük önem vermiĢ “biz hiç yoktuk da 20. yüzyılda ortaya çıktık” gibi Osmanlı kültürünü yok sayan söylemlere karĢı çıkmıĢtır. Cem, bu bakıĢ açısını ileride TRT‟de uygulamalarına da yansıtacaktır

Yurt dıĢında olduğu yıllarda yalnız fakültedeki dersleri takip etmenin değil, genel olarak kendini yetiĢtirmesinde ve fakülte dıĢı okumasında faydalı bir dönem olduğunu düĢünmektedir. Yapmak istediği Ģeyler açısından “Ya Ġktisat, ya Hukuk” , hatta Ġktisat‟ın belki daha iyi olabileceğini düĢündüğünü fakat Ģartların öyle getirmesi nedeniyle hukukta karar kıldığını ifade etmektedir. Lozan Üniversitelerinde ekonomiye özel bir yer verildiğini söyleyen Cem Hukuk Fakültesi‟nde iken yüksek oranda Ekonomi Politik dersleri görür. Avukat ya da hâkim olmayı hiç düĢünmeyen Cem, üniversite bittikten sonra altı-yedi ay kadar Avrupa‟nın çeĢitli yerlerinde bulunur. Türkiye‟ye döndüğünde ise gazeteci olmayı düĢlemektedir.102

99 H. Bayram Kaçmazoğlu, Türkiye‟de siyasi fikir hareketleri, Erzurum: Birey Yayıncılık, 1995, ss. 122-139 100 Ibid. , ss. 136-137.

101

Abdullah Muradoğlu, “Neden Kaybettiler?” , http://yenisafak.com.tr/diziler/tasfiye/tasfiye09.html , 24. 01 .2010

2. 1. 2. Ġsmail Cem’in Gazetecilik Yılları

Çok iyi bir gazeteci olan Ġsmail Cem‟in düĢüncelerini kararlılıkla savunma alıĢkanlığı vardı.103

Gazeteci olmayı isteyen Cem, Avrupa‟dan Türkiye‟ye döndükten sonra 1963 yılında amcasının oğlu Abdi Ġpekçi‟nin gazetesi Milliyet‟te çalıĢmaya baĢlar.104

Milliyet Gazetesi‟nde yeni kurulan inceleme bölümüne getirilen Cem, gazetede çeĢitli konuları izlemek, onların gerisinde yatan olayları araĢtırmak, bu konularda bir haber olduğunda o haberin yazılıĢına yardım etmektedir. Zaman zaman kendisi de araĢtırma yazıları yazan Cem, Çin üzerine ilk objektif gazete yazılarını yazmıĢtır. Milliyet Gazetesi‟nde DıĢ Politika için küçük bir köĢe hazırlayan Cem, bu köĢede dünyadaki bir günlük tüm geliĢmeleri kısa haberlerle ve kendisinin küçük bir yorumuyla vermektedir.105 Amerika‟da siyahların yaptığı bir yürüyüĢle ilgili ilk yazısını Cem Ġpekçi diye imzalayıp Turhan Aytul‟a teslim eder. Bunun üzerine Turhan Aytul Cem‟e baĢka bir göbek adının olup olmadığını sorar. Cem verdiği cevapta büyükbabamın ismi Ġsmail benim adım da Ġsmail Cem Ġpekçi der. Aytul Cem‟den bundan sonra yazılarının Ġsmail Cem adıyla çıkmasını ister. Çünkü Aytul‟un düĢüncesine göre ilk kez halkın önüne çıkan Ġpekçi soyadıyla çıkan birisi hakkında “tabi yazısı çıkar” yayın müdürü Abdi Ġpekçi olduğu için diyebilirler oysa Cem‟in buna hiç ihtiyacı yoktur. Bu olaydan sonra 1970 yılında yayınlanan ilk kitabı da dâhil, bütün yazılarında, makalelerinde ve kitaplarında adı hep Ġsmail Cem diye geçer.106

1964 Sonbaharında bazı nedenlerle hazırladığı köĢenin Milliyet‟te yarattığı bazı problemler nedeniyle Milliyet‟ten ayrılır. Ġsmail Cem kısa bir süre sonra Cumhuriyet‟ten Ecvet Güresi‟nden teklif alır ve doğrudan doğruya Ecvet Güresi‟nin yardımcısı olarak çalıĢmaya baĢlar. Cumhuriyet‟teki gazeteciliğini kendisi için son derece yararlı bulan Cem o dönemi, “Cumhuriyet‟teki dönem (1964-65-66) Türkiye‟deki hızlı bir geliĢmenin yer aldığı bir dönemdi. Özellikle Türkiye iĢçi Partisi‟nin geliĢme yıllarıydı. 1961 Anayasasının somut sonuçlarının yarattığı hareketli sosyal ve düĢünsel ortamın doğduğu bu dönemde, önemli bir zevkli gazetecilik yapıyorduk. ” Ģeklinde anlatıyordu. 1967 yılına kadar Cumhuriyet‟te kalan Cem o yıl askere gider. Harb Akademisi‟nde askerliğini tamamlayıp döndüğünde Türkiye tam 1969 seçimlerinin eĢiğindeydi. Bu arada Abdi Ġpekçi‟den araĢtırma, inceleme yazarı olması için teklif alan Cem bunu kabul eder ve Milliyet‟te çalıĢmaya baĢlar. Ġlk yazı dizisi olarak 1969 seçim sonuçları üzerine araĢtırma yapar ve hayli ilgi toplar. Daha sonra 1970 yılında haftanın dört günü Milliyet‟in ikinci sayfasında haftanın dört günü sürekli köĢe yazmaya baĢlar. Ġsmail Cem 1974 ġubat‟ına, yani TRT Genel Müdürlüğü‟ne atanmasına kadar Milliyet‟te yazmaya devam etti.

103 Onur Öymen, Mülakat, 2 Eylül 2010. 104 Can Dündar, a. g. e. , ss. 63-64. 105

Ġsmet Solak, a. g. e. , s. 16.

Yine aynı dönemde Türkiye Gazeteciler Sendikası‟nın Yönetim Kurulu‟na seçildi.107 1970 yılında Diyarbakır, Siirt ve Mardin‟e giderek bölgenin sorunlarını araĢtıran Ġsmail Cem izlenimlerini ve yaptığı röportajları “Acılı Doğu” adıyla köĢesinde yayınlamaya baĢlıyor. Acılı Doğu‟da Cem, Doğu insanın içinde bulunduğu sorunları ortaya koyarken, devlet politikalarını ve güvenlik güçlerinin bölgeye dönük uygulamalarını eleĢtiriyor. YanlıĢ politikaların Doğu insanını ayrılıkçı güçlere yakınlaĢtırdığını belirterek, bu bölgenin ekonomik kalkınmasının ve sosyal sorunlarının çözümlenmesi gerektiğini ifade ediyordu. Fakat yazı dizisi resmi çevrelerde hoĢ karĢılanmaz.108

Doğu köylerinin eĢkıyayla mücadele etmesi için devletten asayiĢ istediğini, bunun karĢılığında ise gönderilen komandolarla eĢkıyayla mücadele edilmesi yerine halka iĢkence edildiği, silahının elinden alındığını anlatan köylülerin söyledikleri karĢısında Cem‟in, bütün gazeteci Ģüpheciliğine kiĢisel kanaati kendisine anlatılanların doğru olduğu yönündeydi.109 Cem‟e göre eğer Güneydoğu Anadolu‟da yeni olaylar patlak verirse bunun sorumlusu, herhalde “Ana dili itibariyle Türkçe‟den baĢka dil konuĢan” vatandaĢlarımız olmayacaktır. Çünkü kendi ırk özelliğinden dolayı bir kitlenin bu kadar baskıya ve hakarete uğratılması kaçınılmaz Ģekilde Ģiddet unsurunun yer aldığı tepkiler yaratmaktadır. Cem yazısının devamında, “ġiddetle yakınılan asayiĢsizliği önlemek için uygulanmasına ve sadece bu açıdan yararlı olan komando harekâtının Doğu köylerinde yol açtığı geliĢme tek kelimeyle özetlendiğinde, bölücü ve ayrılıkçı eğilimlerin yaratılması olmuĢtur. Eğer bu eğilimler daha da beslenir maceracılarla, dıĢ kuvvetlerin yararlanacağı bir ortam yaratılırsa; köylü kitlelerin sağlam doğrultudaki mücadele yöntemleri saptırılarak, çözümlerin ırkçı ve ayrılıkçı yollarda aranmasına kitleler mecbur edilirse ve eğer Güney Doğu Anadolu, Cumhuriyet tarihindeki talihsiz örneklerde olduğu gibi tekrar kana bulanırsa bunun sorumlusu asla, ana dili itibariyle Türkçe konuĢmayan vatandaĢlarımız olmayacaktır” diyordu.110

Bölgeye yönelik komando harekatının sonlandırılması gerektiğini söyleyen Cem, harekatın Türkiye ve Ortadoğu‟nun hayli kritik bir döneminde yapılmasına dikkat çekmektedir. Çünkü Ortadoğu çok çeĢitli güçlerin çatıĢtığı açık ve örtülü mücadelelere sahne olmaktadır. Cem‟e göre bu büyük karmaĢıklıkta eskiye nispetle daha az bağımlı olan Türk dıĢ politikasını bir adım geriye götürmek bile mücadeleyi etkileyen bir unsur olabilmektedir. Böylesine karıĢık bir ortamda Türkiye‟nin yeni sorunlarla karĢılaĢması yabancıların eline önemli bir koz verecektir. Buna tarihten örnek veren Cem, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin Güney Doğulunun geliĢmesinden Türkiye‟yi bölücü taleplere yol açar endiĢesiyle daima çekinir gözüktüğünü ve bu politika sonucunda isyanların doğduğunu, isyanların bastırılmasının da

107 Ġsmet Solak, a. g. e. , ss. 17-18. 108 Abdullah Muradoğlu, a. g. m. 109

Ġsmail Cem, “Acılı Doğu” , Milliyet, 15 Haziran 1970.

ayrıcalıkları biraz daha keskinleĢtirdiğini düĢünmektedir. Ve izlenen bu politikanın Musul Kerkük petrollerinde Türkiye‟nin hak iddia ettiği günlerde ġeyh Sait isyanı aracılığıyla yabancıların eline verilen manivelanın, bugün bile yabancıların elinde olduğu kuĢkusunu ortadan kaldıramadığını vurgulamaktadır. Bu nedenle Cem komando hareketlerinin bu açıdan da değerlendirilmesi gerektiğini düĢünmektedir. Bir meseleyi çözümlemek için önce o meseleyi kabul etmek gerekir diyen Cem‟e göre “Türkiye‟nin Güney Doğu‟sunda bir mesele vardır.”111

Acılı Doğu‟dan sonra fotoğraf makinesiyle birlikte Hindistan‟a giden Ġsmail Cem, milyonlarca Doğu Pakistan‟lının sığındığı Hindistan‟daki göçmen kamplarında iki milyon çocuğun dramını yerinde inceler ve Cem‟in hümanizmini, barıĢçılığını pekiĢtiren gözlemlerini Milliyet‟te röportajlarla okurlara aktarır.112

2. 1. 3. TRT’de Ġsmail Cem Dönemi

Ecevit‟in CHP‟si ile Erbakan‟ın MSP‟si koalisyon yapmıĢ, Ecevit ise henüz 34 yaĢında genç bir gazeteci olan Cem‟i Türkiye‟nin en önemli iletiĢim kurumu olan TRT‟nin baĢına getirmiĢtir.

Ġsmail Cem‟in ülke gündeminde yer almaya baĢlaması TRT‟nin genel müdürlüğüne atanmasıyla birlikte olmuĢtur. Milliyet Gazetesi‟nde köĢe yazarlığı yaptığı dönemde 14 ġubat 1974‟te göreve baĢlayan Cem TRT‟de birçok yeniliğin öncüsü olmuĢtur. Göreve gelir gelmez ilk yaptığı konuĢmasında, “Yeni çalıĢma döneminin kültür anlayıĢında öncelik Türkiye kültürüdür. Bunun çağımızda aldığı ve alacağı biçimdir.” ġeklinde konuĢuyordu. Cem‟e göre, Türkiye‟nin kültürü çok zengin ve farklıydı, çünkü engin bir Doğu-Batı sentezine dayanıyordu. Cem‟in, bu bakıĢ açısının izlerini TRT‟deki uygulamalarında görmek mümkündür.. Sık sık rastlanan yayın kesilmelerinde, ekrana sırdan manzara resimleri yerine halı ve kilim motiflerinin getirilmesi, arkada saz eserleri çalması eleĢtirilere konu bile olmuĢtur.113

Ġsmail Cem, TRT Genel Müdürlüğü görevini baĢaralı bir Ģekilde yaptı. Türk radyo ve televizyon yayıncılığı, o dönemde büyük aĢamaların tanıkları oldu. Özgür, sansürsüz, dünyaya ve ülke gerçeklerine açık yayıncılık, devlet tekeline rağmen baĢlatıldı. Bir aydının hem Batılı olabileceği, hem de kendi toplumunun tarihine, geleneklerine sahip çıkabileceğini kanıtlamıĢtır.114

Ġsmail Cem‟in genel müdürlüğü sırasında haftalık 20 saat olan televizyon yayınları 50 saate yükseltilmiĢtir. Buna paralel olarak da 10 milyon olan televizyon izleyici sayısı

111 Ġsmail Cem, “Acılı Doğu” , Milliyet, 18 Haziran 1970. 112

Abdullah Muradoğlu, a. g. e. , s. 127.

113 Haluk ġahin, “Cem BaĢbakan Olacak Adamdı”, (ed.) Oktay Duran, Ġsmail Cem‟in Ardından, Ġstanbul: Cem Ofset

Matbaacılık, 2007, s. 67.

114

Mehmet Barlas, “Siyaset Ġsmail Cem‟e Değil, Ġsmail Cem Siyasete Katkıda Bulundu” , (ed.) , Oktay Duran, Ġsmail Cem‟in Ardından, Ġstanbul: Cem Ofset Matbaacılık, 2007,s. 91.

20 milyona çıkmıĢtır. Ġsmail Cem‟in TRT‟deki uygulamaları ve atamaları muhalefetten sürekli tepki görmüĢtür. Özellikle TRT‟ye ve Ġsmail Cem‟e yöneltilen suçlamalar Ecevit hükümetinin dağılmasından sonra yoğunluk kazanmıĢtır. Önceleri yıpratma, suçlama yöntemlerine Ecevit hedef oluyordu. Daha sonra baĢlayan bunalımlı dönemde ise sağcılar için tek uğraĢı Ġsmail Cem ve TRT olmaya baĢlamıĢtı. Halkın yıllar sonra ilk kez, TRT ve yayınlarından baĢarı ile söz etmesi, gerçeklere karĢı durma içerinde olanları rahatsız ve mutsuz ediyordu. TRT‟ye karĢı olan politikacılar ise, halkın kendi kendine yarattığı bir aĢamayı seziyor, bilinçli bir toplumda nasıl ayakta kalabileceklerini düĢünüyorlardı. Gerek halk kamuoyu yoklamalarında, gerekse basın mensuplarının, hukukçuların açık oturumlarında Ġsmail Cem‟in görevden alınması için giriĢilen çabalar, asılsız suçlamalar, 1975 Türkiye‟si için anlamsız bir uğraĢı sayılıyordu. Cem, kendisiyle uğraĢanları milletine Ģikâyet ediyor ve Ģunları söylüyordu: “Her Ģeyden Türkiye‟nin kültürüne yönelmek, Türk edebiyatının klasik ve çağdaĢ örneklerini kitlelere mal etmek, kitlenin kültürünü yüceltmek, tarihimizi, Türk sanatını, sanatçısını bilinçli olarak öne çıkarmak, tek kelimeyle, önceliği Türkiye‟ye vermek bir suçsa, halkın özlediğine ve beğendiğine yönelmek bir suçsa, mutlaka eksikleri olan, fakat gene mutlaka doğru yolda, hızla geliĢen bir hizmeti halka sunmak suçsa ve bütün bunların suçlusu aranmaktaysa, hiç uzağa gidilmesin, ben buradayım. Bütün bu suçların sorumluluğunu, halkımın önünde, hem de kıvançla yükleniyorum. Ben bütün bunları halkımıza Ģikayet ediyorum”115

Hükümet değiĢikliğinden sonra 16 Mayıs 1975‟te Ġsmail Cem‟in yerine Nevzat AltıntaĢ atanmıĢtır. Daha sonra DanıĢtay Ġsmail Cem‟i göreve iade ettiyse de Cem gazeteciliğe dönmeyi tercih etmiĢtir.

2. 1. 4. Ġsmail Cem’in Politika Yılları

TRT‟den sonraki dönem ise, Ġsmail Cem‟in aktif politikaya bir “Dünyalı Sosyal Demokrat” olarak girmesi dönemidir. Daha önce 12 Mart 1971 askeri müdahalesinde de sergilediği, kökten devletçiliğe ve “jandarma devlet”e karĢı tutumunu, aktif politikaya sunduğu sosyal demokrasi yorumuna yansıtmayı baĢarmıĢtır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile kesilen aktif siyaset yaĢamına, 1980‟lerin sonunda devam etmiĢtir. Türk sosyal demokrasisindeki yol ayrımını belirleyen Ecevit-Baykal kamplaĢmasında, Ġsmail Cem bir partili olmaktan çok, bir sosyal demokrat olarak rol oynamayı tercih etmiĢ ve iki kampta da görevler üstlenmiĢtir.116

Cumhuriyet Halk Partisi Genel BaĢkan Yardımcısı Gürsel Tekin, SHP döneminden beri Ġsmail Cem ile siyaset yaptığını, Cem‟in iyi bir düĢünce ve siyaset adamı olmasına rağmen, aldığı eğitimin etkisiyle halkla iletiĢiminin biraz zayıf olduğunu belirtmiĢtir. Cem‟in her zaman yeniliklere açık

115

Cem Gökçe, Ġsmail Cem Olayı, Ankara: Panda Yayınları, 1975, ss. 53-54.

olduğunu söyleyen Gürsel Tekin, sosyal demokrasi hareketini güçlendirmek ve iktidar etmenin ise Cem‟in siyasi yaĢamındaki en büyük hedefi olduğunu açıklamıĢtır.117

Ġsmail Cem siyasi hayatına SHP‟de baĢladı. Cem, SHP‟nin daha güçlü ve iktidar amacıyla “1988 Genel Seçimine ĠliĢkin Seçim Organizasyonu ve ÇalıĢma Modeli” baĢlıklı bir çalıĢma hazırlar. ÇalıĢmaya göre; “Siyasette amaç, objektif koĢulların mümkün kıldığı sonuçları, hiç eksiksiz alabilmektir. Seçim mücadelesinin sistemli biçimde yürütülmesi, planlama, doğru tekniklerin kullanımı ve organizasyon bir partinin alacağı sonucu toplam oyların % 5‟i dolayında arttırabilmektedir. Modelin iddiası partinin kamuoyundaki görünümüyle, geçmiĢi, mesajları ve liderliğiyle ulaĢtığı oy birikimini, kendi çerçevesindeki daha yüksek bir düzeye teknik araçlarla ulaĢtırmaktır. Yarının iktidarı akılla, bilimle ve örgütle mümkündür.”118

22 Mayıs 1988‟de genel baĢkanlığa adaylığını koydu fakat kazanamadı. 16 Ekim 1981‟de kapatılan ve 19 Haziran 1992‟de açılan CHP‟nin oluĢumunda rol alarak yeni sola destek verdi.

Ġsmail Cem, 24 Nisan 1993‟teki CumhurbaĢkanlığı seçiminde Süleyman Demirel, Kamran Ġnan ve Lütfi Doğan‟a rakip olarak CumhurbaĢkanlığına aday oldu.

1987 ve 1991 seçimlerinde Ġstanbul, 1995 seçimlerinde ise Kayseri milletvekili seçildi.

Benzer Belgeler