O
nuncu Ulusal Eğitim Şura sı (konuştayı)nm ikinci gününde değerli eğitimci Raui İnan’m konuşmaları ara sında küçük iki tümce vardı: «Dört gün önce TV.’de bir si mi İstiklâl Marşı söyledi. Söy lenen istiklâl Marşına benzemi yordu.» Geçmiş eğitim konuş- taylanndan birisinde de başka bir üye istiklâl Marşının bes tesinin değiştirilmesini istemiş ti. Ama «Ulusal marş değiştiri lemez!» gibisinden duygusal ba ğırtılar, çağırtılar arasında sus turulmuştu. Son eğitim konuş- tayı, nedeni genellikle bilinme yen ya da gözden kaçan acı bir gerçeği güncelleştirmiş bulunu yor. Bu nedenle duygusallığı bir kıyıya bırakarak konunun üzerine mantıksal bir yaklaşım la eğilmek istiyoruz.Gerçi konuşma tümüyle ele alındığında Rauf inan’m sözle rinden «istiklâl Marşı değişti rilmelidir...» biçiminde bir ö- neri söz konusu olamaz. Eği timcimiz konuya, anladığıma göre, okullarımızda verilen eği tim düzeyinin yetersizliği anla mında, genel olarak değinmiş tir. Bu noktada çok haklıdır. Eğitim kafasal, ruhsal, beden sel, kulaksa!... yanlariyle bir bütündür, öğrenciler istiklâl Marşımızı söyleyememişlerse bu onların kuİ3k, ses, ritim... kısacası milzikalite eğitimleri nin gereğince geliştirilmediği ni gösterir. Eu nokta da doğru ve gerçektir. Ancak bu gerçek lerin ardında yatan ve istiklâl Marşımızla ilgili bir gerçek da na vardır ki o, müzik öretmen ligi yapmadan ya da istiklâl Marşımızı müzikal yönden irde leyecek ölçüde teknik bir mü zik bilgi ve öğretimi görmeden dıştan anlaşılamaz İşte bu, o- kullarımızda yapılan genel mü zik eğitimi ileri ülkeler düze yine çıksa bile istiklâl Marşı mızı söylemeye yine yetmiyece- ği, başka bir deyişle İstiklâl Marşımızın yine bozulacağı ger çeğidir. Bunun nedeni ise bu marşın bestesinde aranmalıdır..
Yeri gelmişken belirtmeliyim ki ulusal marşımızın gereğince
İstanbul Teknik
Üniversitesi
Rektörlüğünden
6986 sayılı mezuniyet dip loması kaybolan Elektrik Fakültesi 1964 — 1965 hazi ran dönemi mezunların dan Seyfettin Engin Aydın' a duplicat diploma verile ceği bu husustaki Yönet meliğin 6. maddesi uyarın ca ilan olunur.
T
T-İstiklal
Marsı]
ULUSAL
MARŞIMIZ İÇİN, ELE
GÜNE KARŞI COŞKUN VE BAŞARI
LI BİÇİMDE SÖYLEYEBİLECEĞİ
MİZ YENİ BİR BESTE GEREKLİ
Şükrü TAHİRGİL
Eğitimci okunamamasından dolayı en çok eziklik duyanlar hiç kuş kusuz müzik öğretmenleridir. İşin iç yüzünü bilmeyenler bu arkadaşları «Bir ulusal marşı mızı bile öğretememekle, ona gereken önemi vermemekle...» suçlarlar. Ben bu suçlamalar dan kurtulmak için müzik öğ retmenliği olan dalımı değiştir dim. Ama törenlerde, toplantı larda ulusal marşımızı söylet me görevini 33 yıl üzerimde ta şımayı da bir onur Dildim. Bu işi yaparken öğücü sözler işit tiğim de oldu. Ancak açık yü- reklo belirtmek isterim ki özel seçilmiş, yetiştirilmiş takımlar dışında istiklâl Marşımızı okul kalabalığı ile gereği gibi okuta- bilmeyi hiç bir zaman başara madım.
Evet, ulusal marşımız kalaba lıkla söylendiğinde daima bozu lur. Okullarda, spor gösterile rinde, kışlalarda... her yerde. Hatta halka eşlik eden bir or kestra da bulunsa yine bozuk söylenir. Hem ezgisi bozulur, hem de ritmi. Daha çok bozu lan yan ritimdir. Orkestra bir yana gider, halkın sesi bir ya na. Halkın sesinin bir kaç ko la ayrıldığı, birbirine karıştığı da olur. Eöylece ulusal coşku ve duygularla söylemeye kalk tığımız birinci marşımız göğsü müzü kabartacağı, bize sevinç vereceği yerde yüreğimize dü ğüm düğüm acılar olarak dizi lir. Hele o anda yanımızda ya bancı ulustan kimseler de var sa üzüntümüz katmerleşir.
Bunun nedeni, bir ulusal marş bestesinde bulunması ge reken koşullan taşımamasında aranmalıdır. Bunlara kısaca de ğinelim.
1) En çarpıcı bozukluk ritim' de olmaktadır. Ritmin de «üç- ieme»ler olan yerleridir. Mar şın aşın olan gidiş hızı içinde üçlemelerle okunması gereken sözler yapılamıyor. Bu üçleme
ler her dörtlükte (kıtada) tt- çerden altı kez bulunduğuna göre marş, baştan sona bozuk okunuyor. Ritim bozukluğu ise ezgi bozulmasından daha çok olumsuz etkiler yapıyor.
2) Söz - ses uyuşması demek olan «prozodiııde bozuktur. Söz tümcelerinin bittiği yerde mü zik tümceleri, müzik tümceleri nin bittiği yerde de söz tümce leri bitmiyor. Bu durum söz cük - motif uyuşmazlıklarında da vardır. Eöylece ezgi, sözün anlamını güçlendirmiyor, kar maşıklaştırıyor. Bu bakımdan insanın usuna «Bu marşın ya pıcısı Türkçe bilmiyor muydu ki?» sorusu geliyor ister iste mez.
3) Bestedeki bir yanılgı, ya da bozulma nedeni de ses ge nişliği (diapazon)un bir sekiz liyi (oktavı) üç tam ses aşma sı, yani fazla olmasıdır. Sekiz li ya da sekizliye yakın ses at lamaları da ayrı bir güçlük ve bir «arya» görünümü vermiş marşa. Söylediklerimizi özetle mek istersek marşın beste ör güsü bir insan topluluğunun genel ses (vokal) özelliklerini taşıyacağı yerde daha çok çal gı (enstrümantal) olanaklar göz önünde tutularak yapılmış tır diyebiliriz.
Ulusal marşlar, bağımsız dev letlerin Devlet Başkam ve Bay rakla birlikte saygm, kutsal ü- çüzlü onur simgeleridir. Eağım sizlik Savaşma dek bizim ulu sal bir marşımız yoktu. Bu ek siklik savaşın en civcivli günle rinde açılan bir yarışma ile bi lindiği gibi Mehmet Akif’in ya pıtının yasal olarak kabul edil mesiyle sonuçlandı (1921). A- ma ulusal marşa bir de mü zik gerekliydi. Bu da açılan başka bir yarışma iie oluştu ruldu: A. Rifat Çağatay’ın bes tesi seçilmişti (1924). Ulusal marşımızın 1930’lara değin bu beste ile söylendiğini bizim ku
şaktan olanlar anımsarlar. A- ğır vuruşlu, ilahimsi bir ezgiy di bu, tutunamadı. Bugünkü beste ise birincisine tepki ola rak gereğinden çok hızlı ve canlı bir vuruş içerir. Zeki Ün- gör yaptığı bu besteyi ulu ön der Atatürk’e dinletmiş. Ata türk de «Şimdilik bununla söy lensin...» demiş, böylece ilk besteden vazgeçilmiş. Bugünkü beste orkestra ya da müzik eği timi yeterli insanlar topluluğu ile seslendirilirse yukarda be lirttiğimiz sakıncaların çoğu or tadan kalkar. Ama, bir daha yi neliyelim: bu beste insan top lulukları tarafından hiç bir za man gereği gibi okunamaz.
Günümüzde kendilerini ve müziğimizi tüm dünyaya ta nıtmış, başka devletlere bile u- lusal marş yazmış değerli bes tecilerimiz bulunduğu bir dö neme ermiş bulunuyoruz. Du rumdan yararlanarak ulusal marşımızı başarılı ve coşkulu- ğumuzu kesmeyecek biçim de söyleyebileceğimiz ba ğımsızlık ve özgürlük kav ramlarının soylu duygularına yaraşan bir beste yaptırmalıyız. Terörü durduran 12 Eylül ha rekâtını yaratanlardan, bu ko nu akılcı ve nesnel bir yakla şım bekliyoruz. Duygusal yo rumlara elverişli olan bu soru nu, bu fırsattan yararlanarak çözümlemezsek kim bilir da ha kaç elli yıllar boyunca okul lanmızdon, halkımızdan duya cağımız ulusal marşımızın bi zim için (söyleme zorluğu ne deniyle) üzüntü kaynağı olaca ğım bilelim.
DENİZCÎL
DENİZYOLI
1 — İstanbul — Bandırma, I Avşa arasında, sefer yapı GEMLİK, AYVALIK gen alınmak suretiyle ayrı a 2 —Marmara hattında sefer natı 250.000,— TL.’sı AV. 100.000,— TL.’dır. İstekli NİZYOLLARI İŞLETME teklif mektuplarını kap kezinde bulunacak şekile İSTANBUL adresine tes 3 —Bu ihalelere alt şartnarr vishıden 500,— TL.’sı kaı 4 — Teklif mektuplarının p 5 —işletme ihaleyi yapıp j
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi