Yeni bir yüzyılın başında »âzım
söyleyişindeki dirilik ve zenginlikle ve son olarak işte bu ütopyasıyla da, yurdu nun sınırlarını taşmış ve bir insanlık şa iri olmuştur. Şiir ki, zaman en çabuk es kittiği bir şeydir; o şiir Nâzım H ikm et’in dizelerinde hâlâ yazıldığı günlerin güzel liğini barındırıyorsa, şairimizin düşünde taşıdığı dünya idealinde de araman onu.“Ne kadar güncel” de diyebilirsiniz söylediklerine.
“G üncel”; çünkü dünyamız, şairimi zin yaşadığı yıllardan çok daha gerilere savrulmuşbir haldedir. Doğanın, insanın ve fikrin meta diye görülüp piyasaya sü rüldüğü bir dönemi yaşıyoruz. Ne var ki, pes etmeyip “Daha kısanca bir dün- ya”nın kavgasını sürdürenler de var; za fere kadar da sürdürecekler bu mücade leyi. “Tarihin sonu” deyip yılgınlığın to humlarını ekmek isteyenler de az değil; Nâzım H ikm et’in şiiri ve sanatı, en azın dan “uyanıklığa bir çağrı”dır böylesi bir ortamda. Hayır, her şeye karşın:
Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göre
ceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz ço cuklar
ışıklı maviliklere süre
ceğiz...
Büyük şairi, doğumunun 100. yılında anmanın bir çekiciliği de şurada ki, o gü zel ve güneşli günieş adına iyimser liğimizi pekiştiriyor. ■
S A Y F A 4
SERVER TANİLLİ
âzım Hikmet 100 yaşında!.. 15 Ocak 1902’de doğan şairi, bir yüzyıl sonra ve bu kez yeni bir yüzyılın başlarında anıyoruz; yaşadığı yıllardaki koşullardan da bam başka koşullarda. Akan zaman hele bir şair için nankördür, çabuk eskitir; bugün adını bile anmadığımız, ya da bir anto lojinin bir köşesine sığışmış geçmişin ni ce şöhreti vardır. Ne var ki Nâzım H ik met için öyle olmadı. Kendi edebiyatının ulusal bir değeri olmaktan daha yaşar ken çıkmıştı; ölümünden sonra da sesi perde perde yükseldi ve yayıldı. Doğu munun 100. yılında antlısının ulusal çap ta değil evrensel boyutlarda olmasının bir amamı olmak gerekir.
“Büyük İnsanlık”m şairine de bu ya kışırdı.
Nâzım Hikm et’in çağdaş Türk edebi yatında yaptığı pek bilinir: Cumhuriyet şiirinin üç büyük odak noktasından biri olarak, nazmımızın yalnız biçimini değil içeriğini de değiştirdi; dile getirmek is tediği gerçekler zaten yeni bir biçim de istiyordu. Yaptığı, gerçek anlamıyla bir devrimdir şiirimizde.
Cemal Süreya’nın söyleyişiyle, Nâzım Hikmet’ekadar “devrimci olmaktan çok onaylayıcı” olan Türk şürinde, o, “b ir devrim düşüncesini toptan üstlenmiş ve sonuna kadar götürmek cesaretini gös termiştir”. “Şiirini hayatıyla doğrulamış bir şairdir” de Nâzım Hikmet. Ne var ki, “Devrim düşüncesiyle şiirsel yük müthiş
bir bütünleme içindedir onda”. Ona ka dar bizim şiirimizde rastlanmayan, dün ya şiirinde ise seyrek görülen bir özellik tir bu. Her yönüyle, “şairin en büyük deneylerinden biri ”dir Nâzım Hikmet.
Şairimiz, her şeyden önce “Büyük In- sanlık”ın şairidir ve onun um udunu di ri tutmak ister; yirminci yüzyılda dünya ya geldiğine “fevkalâde m em nun”dur ve “yeni bir âlem için” döğüşmek iste yenlerin safındadır; yaşamayı, ama “bi rer birer ve hep beraber ipekli bir kumaş dokur gibi” yaşamayı özler; savaşlara karşı ve barıştan yanadır; yeryüzünde “bezirgân saltanatı ve zulüm” bitsin di ye, “el kapıları kapanıp insanın insana kulluğu yok edilsin” diye çırpınır; “ya rin yanağından başka her şeyde ortaklı ğa” inanır; kendi yurdu söz konusu ol duğunda “hapishanelerine kadar” sever. Bir hasret gibi içinde taşıdığı yaşam ve özgürlük felsefesi kısaca şu dizelerde dir:
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim...
Ütopya denecektir, varsın olsun; her büyük şairin dünya görüşü aynı zaman da ütopyanın lifleriyle dokunmuştur. Victor H ugo’nun şu sözleri ne kadar da doğru ve güzeldir: “Şair, inançsız gün lerde gelip en güzel günleri hazırlar; ütopyaların insanıdır o; ayakları bura daysa gözleri başka yerlerdedir.”
Nâzım Hikmet, şiirinin temalarıyla,
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 6 2 2
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi