• Sonuç bulunamadı

Can Etili, Cumhuriyet tarihinin ilk halk müziği profesörü:Türkü doçentiydi profesör oldu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Can Etili, Cumhuriyet tarihinin ilk halk müziği profesörü:Türkü doçentiydi profesör oldu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

+

Hürriyeti

CUMARTESİ, 26 Şubat 2000

Can Etili, Cumhuriyet tarihinin ilk halk müziği profesörü

Can Etili, İTÜ Devlet

Konservatuvarı'nda öğretim üyesiyken 1988 yılında YÖ K tarafından doçentlik unvanı verildiğinde halk müziği sanatçısı olduğu için "Çoban, doçent oldu" denmişti. Ne alındı, ne de yıldı. Hukuk Fakültesi mezunu, Basın Yayın Radyo Televizyon Bülümü master'll Etili, doçentken 1997'de doktorasını verip 2000'de de Cumhuriyet tarihinin ilk halk müziği profesörü

oldu. Gönlünde yine de öncelikle mikrofon var. Figen YANIK

ürkü doçentiydi

profesör oldu

■ Türkücüden akademisyen olmaz, önyargısını yıkmayı başararak profesör oldunuz. 80'li yıllarda size niye 'çoban' deniyordu?

- Çünkü bizi hep altkültürün elemanları, altkültürün temsilcileri kabul ediyorlar. Oysa biz altkültürün değil aksine süzülmüş kültürün temsilcileriyiz. O kadar süzülmüşüz ki bizim altkültür diye nitelendirilen büyük değerlerimiz bugün edebiyat fakültelerinde ders diye okutuluyor. Bugün Aşık Veysel'i, Pir Sultan Abdal'ı, Kul Himmet'i öğretiyorlar. Türküleri anlayabilmek için gerçekten kültür düzeyinizin çok yüksek olması lazım. Ama sokak kültürüyle işe yaklaştığınız zaman her tür müzikte bulabilirsiniz onu. Bu sunuşa bağlı. Ben New Orleans'ta sokak orkestralarım hiç

yadırgamadım. Ama burada sokakta bağlama çalan kişiler olsa, insanlar bunu müstehzi ifade ile

karşılayacaklar. Çünkü müziğin insanların bir yaşam biçimi, bir yaşam tarzı olduğunu daha bizim toplumumuz bilmiyor. Eğer öyle olmasaydı Eyüboğlu; "Şairim, şiiri ayak seslerinden tanırım. Nerde bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım /' der miydi?

1988 yılında YÖK size doçentlik unvanı verdiği zaman da büyük

S,

'on zamanlarda ekrana çıkmıyorum, çünkü müzik

programı kalmadı. Hepsi eğlence programı oldu. Ben

de kendimi şu şekerlerde, bu şekerlerde

düşünemiyorum. Unvanıma yakışmaz. Eğlence için

ben ağır Kalırım. Yine de istediğim kadar profesör

olayım, benim gönlümde mikrofon var.

olay olmuştu. Bu tepkiler sizi yıldır­ madı mı?

- YÖK 1988'de kurumda 15 yılım doldurmuş sanatçılara, yüksek tahsil­ leri varsa birer unvan dağıttı. YÖK'ün verdiği onaylarda ben profesör adayı olarak sunulmuştum. Fakat basmda kıyamet koptu. Türkücü Can Etili gi­ bi. Benim canım sıkıldı. Bu yalnız ba­ na tevci edilmiyor ki. Onlarca hoca var. Bunu yadırgamadım, reddetme­ dim. Belki "Niye profesörlük verilmi­ yor" diye sorabilirdim. Ne demek, 'Türkücülerden akademisyen olmaz?' Anlamadan, dinlemeden, altkültürün temsilcisi gibi gördüler. O zaman bu­ nun gereği neyse türkücüler de bunu yapar. Bir gün Ankara'dan bana bir telefon geldi. Gazeteci Emin Çölaşan'- dı arayan. "Can hanım sizinle röpor­ taj yapmak istiyorum, ama uçaktan korkuyorum uçağa binemem, trene binip geleceğim" dedi. "Peki buyrun",

dedim ben de. Geldi ve ne söylediy- sem en küçük virgilüne kadar yazdı. Çok yokladı beni ve yazısını "Can ha­ nım beni mat ettiniz" cümlesiyle nok­ taladı. Ben de ona "Acaba o kadar kişi arasında, niye beni tercih ettiniz" de­ dim. O da "Can hanım, size çoban di­ yorlar" dedi. Ben de "Bana çoban di­ yene gülerim. Bakın o zaman Türki­ ye'de çobanların bir hukuk diploma­ sı, bir de master'ı var" dedim.

■ Türkülere nasıl gönül vermiştiniz?

- Köken olarak Adanahyım. Türküyü sevmemin nedeni ise lise 2'de halk edebiyatını tanıdım. Çünkü biliyorsunuz, halk edebiyatı ile halk müziği paralel gider bizde. Hatta aym anda doğar çoğu zaman. O zaman dikkatimi çekmiş. Çünkü ben konserva tu varda Klasik Türk Müziği eğitimi aldım. Hukukla

konservatuvar paralel gitti. Halk

edebiyatının içine girince çok sevdim. Nida Tüfekçi'yi tanıdım. Sazını çok sevdim. Bana çok cazip geldi, "Solist olacağım" dedim. Konservatuvardaki arkadaşlarım türkü sınavına

giriyordu, ben de onları izledim. Çok severek girmedim, ama sempatim vardı. 3-5 türkü biliyordum o zaman. Klasik müziğin eğitimini alıyordum. Bize öncelikle ilkeli olmayı öğrettiler. Benim en büyük okulum Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'dur. Çok değerli hocalarla çalıştım ben.

■ Türkiye'de halk müziği eğitimine önem verilmiyor mu?

- Eğitim sisteminin çöküşü nedeniyle Anadolu'nun birçok yerlerinde okulları yoktu. Okul bulsalar öğretmen bulamıyorlardı. Yoksul bir ülkeydik. Bizim insan olarak mazeretimiz vardı, ama hükümetlerin mazereti olmaz Batı müziği mensuplan, mürekkep yalamış, konservatuvarlar kurulmuş. Ben daha ne zaman kurulmuşum. 1976'da kurulmuşum. Daha 25-26 yıllık konservatuvarım ben. Eğitim kurumlarının hayatında bir taslak süresi bile değildir. Deryanın ortasına atılmışım, boğulmamak için

çırpmıyorum. İşte bunların birisi de sahile gidiyor. Ama bu bir kişi oluyor iki kişi, üç kişi, dört kişi. İnşallah bitti gelsin, temennimiz odur.

A vukat tü rk ü cü

■ Sizin hukuk diplomanız

olduğu, master yaptığınız pek bilinmiyordu herhalde. Biz sizi türkücü olarak tanımıştık.

- Ben Hukuk Fakültesine girmeden önce, 1963 yılında henüz lise öğrencisiyken İstanbul Radyosu'na girdim. Herkes ben hukukçuydum sonradan türkücü oldum zannediyor. Hayır, ben türkücüydüm. Ama bir türkücü olarak da yüksek öğrenimin ve kültürün

gerekliliğinin bilincindeydim o zaman. Dünyaya 30 kere gelsem yine hukukçu olurum. Çünkü Hukuk Fakültesi kadar insanm mantığını, sağduyusunu geliştiren ve önünü açan, başka bir fakülte bilmiyorum ben. Size her konuda konuşma imkanı sağlar.

■ O zaman niye hukuk alanında kariyer yapmadınız?

- Fakültede benim medeni dersim çok iyiydi. Asistan alınmak istemişti o zaman. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu benim hocamdı. Ben o zaman "Hayır,

kariyer düşünmüyorum" demiştim.

■ Konservatuvarda hocalığı isteyerek mi seçmiştiniz peki?

- Konservatuvara tiirk halk müziği repertuvar hocası olarak 1979'da girdim. Bana asistan verdiler o zaman. Asistanı yönetebilmek için sizin asistan olmanız lazım. Acaba bu iş nasıl oluyor diye, Basm Yayın Radyo ve Televizyonculuk Bölümü'nde master yaptım. Yavaş yavaş akademik bilince girmeye başladım. Girdikçe sevmeye başladım.

■ Halk müziği adına bundan sonra neler yapmak

istiyorsunuz?

- Kişisel olarak yapabileceğim bir şey yok. Ancak kaliteli eser verebilirim, ilkeli öğrenci eğitebilirim. Burada bütün iş devletin müzik politikasına, Kültür Bakanlığı'na, Radyo Televizyon Kurumu'na düşüyor. Medya istediği müziği size güncel müzik olarak sunabilir. Bence popüler müzik halk

+

müziğidir. Hem klasik hem de popüler unsurları içinde barındırıyor. Popüler unsurda tanım; geniş kitlelere hitap edecek, çok komplike olmayacak, sanat endişesi taşımayacak. Bütün bunlar bizde doğaçlamadır. Adam, eşeğin üstünde, eli kulağında

tarlasmdan dönerken "Hadi ben burada bir hoyrat yapayım da ayaklı olsun, eksik mani olsun" demez, içinden ne geliyorsa onu okur. Bu koşullarda meydana gelen müziği siz isterseniz yerin dibine indirir isterseniz

gökyüzüne çıkartabilirsiniz.

Solist olarak da sizi

göremiyoruz artık ekranlarda...

- Son zamanlarda ekrana çıkmıyorum, çünkü müzik programı kalmadı. Hepsi eğlence programı oldu. Ben de kendimi şu şekerlerde, bu şekerlerde düşünemiyorum. Unvanıma yakışmaz. Eğlence için ben ağır kalırım. Yine de istediğim kadar profesör olayım, benim

gönlümde mikrofon var.

ayda 1500 DM ödeyerek

Net 145 m2, 3.0da + salon Yüzme Havuzlu, Kapalı otoparklı, Avrupa mutfaklı, Beyaz eşyalı, çağdaş

donanımlı dairenize hemen taşının.

P e ş i n a t v e a r a ö d e m e i ç i n a r a y ı n ı z .

İstanbul Caddesi, Beylikdüzü - İST.

212 8 7 2 8 5 08

2164 4 5 5 4 35

N ida in ş aa t A .Ş . bir 6 8 KHSSSVa?'1 kurulsudur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nükleer enerji referandumuna muhalefet partisi SDS'nin sempatizanlar ının katılmaması çağrısında bulunan Kabavinov, nükleer enerji meselesinin halkoylamasına sunulacak bir

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Urfa Şube Başkanı Abdullah Melik, GAP' ın sulama yatırımlarının henüz tamamlanmamış olmasından ötürü bazı tarla sahiplerinin bile

Türk Telekom'da Türkiye Haber-İş Sendikası'nın aldığı grev kararı dün sabah uygulamaya konulurken Haber- İş Genel Başkanı Ali Akcan, "Hükümete sesleniyorum, eğer

Mülteci Diş Hekimi Alfred Kantorowicz’in İstanbul Üniversitesi’nde asistanı olan Ayşe Mayda Hanım ile 2018’de İzmir’de yapılan röportaj ve fotoğraflar.. Ayşe

Şark–İslâm ve Türk Müziği tarihinin kilometre taşlarından olan ve dönemin önemli müzik bilginlerinden olan Maragalı Abdülkadir’in 1350–1360 yıllarında doğduğu,

Çiftçi bu sıkıntıları yaşarken hükümet yeni bir kanun tasarısı ile zeytin alanlarını yok edecek talan edecek davranışa hazırlanıyor. Kanun Tasarısının adına

Konularına göre yapılmış olan türkü sınıflandırmalarında farklılıkların çeşitli problemlere sebebiyet vermesinin yanı sıra, yalnızca söz unsuru dikkate

Madde 1- Madde ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 40 ıncı maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan tablonun 18