• Sonuç bulunamadı

Halkla ilişkilerin dünya çapında ünlü ismi Betül Mardin, hayatının sırrını Milliyet’e anlattı:'Başarı bir inattır'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halkla ilişkilerin dünya çapında ünlü ismi Betül Mardin, hayatının sırrını Milliyet’e anlattı:'Başarı bir inattır'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nİlgün C

errahoğlu

kah akılcı, kah romantik; kah güç­Kah kabadayı, kah aristokrat; lü, kah kırılgan... Tüm tezatları bira- raya getiren tuhaf bir karizması var Betül M ardin’in.

Doğalgaz çukurlarıyla birlikte beynimizi de delen m otor sesleri arasında konuşuyo­ ruz onunla. Teşvikiye Palas'tâki evinin salonunda beyaz gömlek, beyaz pantolon, be­ yaz pabuçlar ve boynundan eksik etmediği fuları ile karşılıyor beni. Hemen bir kahve koyuyor. Sonra hiç sormuyor. “Sen süt almazsın" diyor sadece. “Sütlü kahve içeçek tiplerden değilsin!..

Mısır'da3 0 'lu yıllarda başlayan çocukluğu ve pamuk kriziyle giriyor söze. Mısır ve

Türkiye arasında ekonomik krizle askeri darbeler arasında “sağa ” gibi yaşayan ger­ çek bir OsmanlI ailesinden geliyor. Nasır darbesi, '501er, ‘60Tar İstanbul’u arasında geçen gençliğini anlatıyor. Koskoca bir tarih dilimi çiziyor yani. O tarih dilimi içinde o- raya buraya savrulmadan ayakta kalabilmek için verdiği mücadeleyi, ne pahasına o- lursa olsun başarıyı kovalamak ve tutmak cesaretini, risk ve serüvenden bir türlü kopmayan yaşamını anlatıyor.

Bunun için adı ile özdeşleşen mesleği; halkla ilişkileri sormuyorum ona. Paradan parasızlığa, parasızlıktan paraya yaşadığı geçişleri; her seferinde yeniden ve sıfırdan başlayabilme yürekliliğini, hayatına girip çıkan kocalan ve sevgililerini anlatmasını is­ tiyorum. Yani yaşamak sanatını anlatmasını istiyorum kısaca.

E

lbise değiştiril' gibi hayat değiştiren bir insansınız. 40’mda ye­ ni bir meslek, 58’inde şirket kurmuşsunuz. Zor olmadı mı?

- Çok söylediğim bir laf var. İnsanların arada bir her şeylerini kaybetmeleri ge­ rek. Mitolojide, küllerinden dirilen Anka kuşu var ya. Onun gibi ola­ bilmek için, yangına düşmek lazım. Ben hayatta her şeyimi birkaç kez kaybettim. O anda “bitti” gibi geli­ yor. Ama yaşam hırsı bitmiyor...

- Kaç kez oldu bu?

- Defalarca, ilk kez 30’larda Ame­ rika’dan gelen pamuk krizi ile kay­ bettik her şeyi... Mısır’da pamuk tarlalarımız vardı. Neyimiz var, ne­ yimiz yoksa gitti. Evden eşyaların gidişini hatırlıyorum. Üç - dört ya­ şındayken, İstanbul’a geldik ve bü­ yükbabamın konağına sığındık. Ba­ bam içgüveysi. Ben, ablam ve ye­ ğenlerimin eskilerini giyiyorum.

- “Şahane Züğürtler” gibi... - Onüç ondört yaşlarında, güç şartlar altında koleje verdiler beni. Amavutköy’e Leyli veremedikleri için; her gün tranvaylarla gidiyo­ rum. Taa yukarlara yayan çıkılıyor falan çok güç.

- Gençliğiniz böyle mi geçti? - Genç kızlık dönemimde, şans bir kez daha güldü. Bir gün Beyoğ- lu’nda yürüyorum. O zaman Beyoğ­ lu modası var. Markiz’ler falan. Ak­ şamüstleri piyasaya çıkılıyor. “An- gelidis” diye bir hediye dükkanının vitrininde tahtadan yapılmış bir broş gördüm. “Carmen Miranda” imzalı. Bayıldım. 13.5 lira. Akşam eve döndüm. Babama anlatıyorum. “Ay, ne güzeldi filan...” “Kaç paray­ dı kızım...” dedi gülerek. “13.5 lira” dedim. Cebinden çıkartıp bana 50 lira verdi. Bugünün 5 milyonu. Şok oldum. Meğer pamuk fiyatları yük­ selmiş. Savaş yılları...

- Tepkiniz ne oldu?

- Keyfine varamadım. Başka problemler çıktı. Ablamı kaybettik ve babam beni sıkıya almaya başla­ dı. O yasak. Bu yasak. Okutmak is­ temiyor. “Çalışayım”, “Hayır...” “Bilmem kimi seviyorum, evlene­ yim...” , “Hayır...” Canıma tak etti; evlendim.

- Akgün Usta ile yaptığınız ev­ lilik mi bu?

- Evet ama hataymış. Olmadı. Al­ tı yıl sürdü. Evin içinde dört dönü­ yorum. Yemek dersleri alıyorum; pasta dersleri alıyorum. Olmuyor. 50’li yıllar. Mısır’da darbe oldu. Ab- dül Nasır bütün malımıza, varlığı­ mıza el koydu. Bu sefer başka tür­ lü. Bu sefer annemin babamın pa­ rası gitmiyor. Benim param gidi­

yor. Baktım ki tek çare var: Çalış­ mak. Gencim. Yaş 25 falan. “Tercü- man”a girdim. Magazin sekreteri oldum. Düşünün! Karşımda Ümit Cevdet var. Haldun Taner var. On­ larla şakalaşarak sayfa çiziyorum. Sıkılırsam, Çetin Altan’ı arıyorum. Oııa şaklabanlık ediyorum. Hafta sonu, geceyansı demeden de çalışı­ yorum. İlk evlilik böyle bitti. Bir röportaj sırasında Haldun Dor- men’le tanıştım.

- Aşk sizi tiyatrocu mu yaptı? - Evet ama prodüksiyon tarafın­ da. Dekor, kostüm falan. Haldun’un

é *

İYeniden başlamak için,

her şeyi kaybetmek gerek.

Mitolojide küllerinden dirilen

Anka kuşu var ya. Onun gibi

olabilmek için önce yangına

düşmek lazım. Şansım var

ki, hayatta birkaç kez

herşeyi kaybettim. Öyle

olmasa birkaç yaşam

yaşayabilir miydim?..

tf

piyesinde dans bölümü varsa; kore- ografiyi de ben yapıyorum mesela. Her yerde varım. Maydonoz gibi. Kaldırıyorlar ve altından ben çıkı­ yorum. 60’lı yıllar. Türkiye tiyatro patlaması yaşıyor. Ama bizimkinin yaptığı bir manasız oyun bizi yiyor. Borca batıyoruz. Haldun’un babası varlıklı bir adam. Her seferinde ba­ baya haber. Adam fıttırıyor. Sonun­ da ne yapsın veriyor. Böyle geçini­

ya anlattık. Baba “ Son” dedi. “Ba­ şarılı olmazsanız; tiyatroyu kapatı­ yoruz. Yok artık bittim...”

- Yılmadınız mı?

- Ne münasebet. Kostümleri ev­ lerden ve yaşlı kadınlardan toplu­ yorum. Annemin nişan elbisesini Nisa Serezli giyiyor. Benim de Mı­ sır’dan aldığım bir balo elbisem var. İmparatoriçe Sü­ reyya geldiğinde giymi­ şim. Gran tuvalet; onu da Ayfer Feray giyiyor. Müthiş çalışma içinde­ yiz. Rus madalyaları toplanıyor falan. Açılış­ tan bir gün önce; yor­ gun argın eve geldim; Haldun’dan bir telefon: “Aman Batül; perde açı­ lırken Rusça bir şarkı mnıldanacam. Bana bir Beyaz Rus bul, bize şar­ kı öğretsin...” Bizim so­ kakta oturan bir Beyaz Rus aile vardı. Aradım. Dedim “Ba­ banız nerde?” “Öğle uykusuna yat­ tı” dediler; “ Uyanınca sorarız...” , “Ne olur” dedim; “Dörtten geç ol­ masın...” Dörtbuçukta tekrar ara­ dım. Bir ağlamak. Adam uykusun­ da ölmemiş mi? Dediler ki “Bu temsili açmayın..” İlk gece en arka­ da bir yere çöktüm seyrediyorum. Birinci perdenin sonunda birini ön­ den taşıyarak götürdüler.. “Aaa o

yoruz. Bazen çok fena oluyoruz. A- par topar bir yere giriyorum. Bir i- ki sene çalışıyorum. Borçları ödü­ yoruz, çıkıyorum.

ŞAHANE ZÜĞÜRTLER

- Bohem takılıyorsunuz... - O sırada Haldun’un akima “Şa­ hane Züğürtler” geldi. Gittik baba­

ne ayol?” dediler ki; “Beyaz Rus, ağlamaktan bayıldı.” Müthiş zafer! Kıyamet koptu. Çok para kazandık; ama hepsini tekrar kaybettik. Bi­ zimki o yıl film çevirdi çünkü. Bu sefer fıttırdnn. Tiyatroyu bırakıp; radyoya girdim. Yaş 37.

- 37’lik kadınlar bizde dükkanı kapatır.

- Ben değil. Bazı kadm. “Fleur de quarante” diye bir şey var biliyor­ sunuz. 40’mda açıyor. Radyoya gir­ dim. Bir çalışma, bir çalışma... Hal­ dun’la görüşemez olduk. Görüşme­ den de evlilik yürümüyor. Gene bo­ şandım.

ÜLTİMATOM

- Sonra TRT’ye m i girdiniz? - Londra’ya gittim. Televizyon ü- zerine kurs görüp; İstanbul Tele- vizyonu’nu kuracağım. Ankara TRT’cilere de ültimatom verdim: Dedim ki “ Size 9 ay 10 gün. İstan­ bul Televizyonu’nu doğurun.” A- ma iş çok uzadı, istifayı basıp, ay­ rıldım. Uçağa bindim, İstanbul’a dönüyorum. Baktım 40 yaşmda, 2 kez boşanmış, 2 çocuk anası, işsiz bir kadınım. Şimdi ne yapayım? Aldı mı beni bir düşünce... Bu tip durumlarda kendinize dışardan bakacaksınız. Dışardan

baküdığmda ben, tiyat­ ro, sinema, gazete, rek­ lamcılık derken müthiş çevre edinmişim. Tür­ kiye’de ilk gala gecele­ rini ben yapmışım. Böyle bir ağırlama ya­ nım var. Baktım ta­ mam: Halkla ilişkiler yapacağım.

- Bu tespiti uçaktan kuşbakışı İstanbul’a bakarken mi yaptınız?

- Öyle de denebilir. Önce part - ti­ me Âkbank’da başladım. 1.5 ayda 10 müşteri buldum.

- Herkesin emekliye ayrılm aya üşendiği yaşta kendi başınıza “Halka İlişkiler” şirketi kurma­ ya nasıl cesaret ettiniz?

- “IMAGE” i kuralı 10 yıl oldu. Doğru, 58 yaşındaydım. Ama dedim ya; yaş kriter değil.

- Şirketinizin adı “IM AGE”, i- maj denen şey nedir?

- Gözle görülen ilk logo. Başarı­ nız, ihracatınız, çalışanlarlarla irti­ batınız, iyilik, insanlığınız... Kişi ya da kuruluşun verdiği ilk fotoğraf yani.

- Verilen fotoğraf mı önemli; gerçek muhteva mı?

- Kuşlardan misal vereyim. Or­ manda bülbülün öttüğünü duyan olmazsa; bülbül ötmemiş demektir. İmaj yoksa, içerik keşfedilemez. A- ma şu da var: Ördek ne kadar uğ­ raşsa. kuğu olamaz. Olsa olsa kaz o- lur.

- Bizim erkeklerin im ajları mı

faul; içerikleri m i zayıf? Flörtle­ riniz hep yabancı olmuş?

- Türkler, Batıklara göre sıcak. Batılılar oturup, kalkmayı, konuş­ mayı biliyor. Ama mesele bu değil. Türk erkekleri dedikoducu. Dün akşam beraberdim de, şöyle oldu, böyle oldu falan.

- Sık aşık oldunuz mu?

- Şu pencerede beklediğim gece­ ler çok olmuştur. Ama sonunda hepsinden sıkıldım. 8’de gelirim de­ yip gelmeyenler mi istersiniz, tele­ fon ederim deyip aramayanlar mı? Bir tanesi vardı. Benle beraber baş­ kasını da idare ediyordu. Türk er­ keklerinde çok var bu.

- Yalnız yaşamayı bu yüzden mi seçtiniz?

- Çok çalışıyordum. Hani var ya; evimde kedi, köpek, kuş olacak olsa onlarla uğraşırım da falanı yapa­ mam korkusu.

;

„ Ormanda bülbülün

öttüğünü kimse duymazsa;

bülbül ötmemiş sayılır. İmaj

yoksa içerik keşfedilemez.

Su da var ama, ördek ne

kadar uğraşsa, kuğu

olamaz. Olsa olsa kaz

olur.

- Otobiyografi yazsanız nasıl başlardınız?

- “Beni çok yemeye çalıştılar. Yi­ yemediler...”

- Düş kırıldığı ya da pişm anlık­ lar?

- Haset ve kıskançlığı anlamıyo­ rum. Bizde çok var.

- Hayat ne öğretti?

- Öncelikleri bileceksin. Hedefe giderken yolda kaybolmayacaksın. Ağaçlardan ormanı görmemek ha­ tasını yapmayacaksın yani! Bu da çok bizde. Ayrıntılarda kaybol­ mak... “O dedi ki...; O yaptı ki...” Bı­ rak kim dedi, kim yaptıyı. Koş or­ manı kucakla!

- Başarı bu mu?

- Başarı inattır. Hayatla inatlaş­ maktır. Hani var ya “illa yapaca­ ğım!”

- Elinizdeki “EPRA” ödülü de bu inat mı?

- Öyle bir inat ki; torunlarımın çocukları bir gün şöyle diyecek: “Büyükannemizin annesi bunu tut­ turmuş...”

20

PAZAR SOHBETİ

Milliyet Pazar 2 5 Haziran 1995

li ADtif

» V

^

Halkla İlişkilerin dünya çapında ünlü ismi

Betül Mardin, hayatının sırrını Milliyet’e anlattı

Fax: (212) 505 62 55

İ

w

an bir inattır’

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

T he International Journal of Neuropsychopharmacology dergisinde yayımlanan ve Londra King’s College’daki araştırmacıların yaptığı çalışma sonucunda geliştirilen bu

Akci¤er kanserli hastalar› teflhis öncesinde hekime baflvurmaya zorlayan semptomlar di¤er solunum sistemi hastal›klar›nda da s›kça görülen ve akci¤er kanserine özel

Saniç ve arkadafllar› (25), 1993 y›l›nda Samsun’da izole edilmifl 43 AGBHS suflunda penisilin direnci bulunmad›¤›n›, üç suflta eritromisin direncine

Yapılan Bağımlı Gruplar t-testi sonucu, kontrol grubundaki öğrencilerin ilk ölçüm Algı Ölçeği puanları arasında cinsiyet faktörü açısından istatistiki olarak

2001 yılında gözden geçirilen dokü- manda ilişkili endüstriler “halkla ilişkiler, tutundurma, doğrudan pazarlama, televizyon, radyo ve sinema, pazar araştırma,

Ağırlıklı olarak geleneksel kitle iletişim araçlarının kullanıldığı bağlı sendikalarda yakın zamanlarda sosyal medyanın da halkla ilişkiler faaliyetleri için etkin

İster sağlık kuruluşlarında olsun ister diğer sektörlerde olsun hakla ilişkiler alanında görevli çalışanın uyması.. gereken bir takım ilkeler

Sezai Türk, Ahmet Güven, Yeni Başlayanlar İçin Halkla İlişkiler, Stratejik Halkla İlişkiler, 2007, Gazi Kitabevi, Ankara. Abdullah Özkan, Halkla İlişkiler Yönetimi, 2009