• Sonuç bulunamadı

Ahmet Mithat Efendi: Yazarın Yaşama Gücü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmet Mithat Efendi: Yazarın Yaşama Gücü"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

AHMET MİTHAT EFENDİ: YAZARIN YAŞAMA GÜCÜ

1

İnci Enginün

*

AHMET MİTHAT EFENDİ: VITAL IMPETUS

ÖZ: Tanzimat döneminde gazeteleri ve kitaplarıyla halkı aydınlatmayı görev edinen yazar, döneminde de ününü Servet-i Fünun edebiyatçılarının şiddetli eleştirileriyle kaybetmeye başlamıştı. Tanpınar, kültürümüzde meddah gelene-ğinin bitmesiyle onun unutulacağını söylese de, yeniden canlanan popüler kültü-rün canlanması, hangi konuyu işleseler, başlangıçta Ahmet Mithat’a rastlamala-rı, hatta yeni okuma yöntemlerinin işaret ettiği yapı özelliklerini bulmalarastlamala-rı, ona ilgiyi arttırmıştır. Ölümünden 100 yıl sonra, onun halkı aydınlatma çabalarının boyutları yapılmakta olan araştırmalarla daha iyi ortaya çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Ahmet Mithat, meddah geleneği, popüler edebiyat, çeviri,

eğitim.

ABSTRACT: Ahmet Mithat with his articles in the newspapers and numerous books about various subjects that aimed to enlighten the people became a po-pular writer during the Tanzimat period. He was a good narrator, following the traditional story tellers/telling, which allows all sort of innovations and amend-ments. Ahmet Mithat took his subjects from several sources, mainly from the French literature. He was always within the stories, telling his personal experi-ences and/or advising his readers

His reputation began to diminish by the fervent assaults of the Servet-i Fünun writers. Tanpınar believed that Ahmet Mithat was doomed to be forgotten when the good literature readers emerged. But, scholars always came across to Ahmet * Prof. Dr., Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Emekli Öğretim Üyesi.

1 Celal Bayar Üniversitesi, Manisa, 20 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen “Ölümünün 100. Yılında Ah-met Mithat Efendi” adlı sempozyumda sunulan bildiri.

(4)

Mithat’s works while going to the beginning of their subjects. They also saw even the new critical reading method’s could be traced in his novel.

Even, after 100 years over his death, he seems to gain new popularity both among the scholars and the readers.

Keywords: Ahmet Mithat, traditional story telling, translation, popular

literatu-re, education.

...

Ahmet Mithat Efendi öleli 100 yıl olmuş. Onu ölümünden yüz yıl sonra unutul-maz kılan hangi özellikleridir? Edebiyat tarihleri ve ansiklopedilerin verdikleri bilgi-ler onun kendi kendisini yetiştirdiğini, popübilgi-ler bir yazar, gazetesini sansürün en sıkı olduğu günlerde bile çıkarmayı başaran becerikli bir gazeteci olduğunu gösteriyor. Bir kütüphane dolusu kitabı, başta Tercüman-ı Hakikat olmak üzere devre damgasını vuran gazetesi, derlemeleri var. Kitapları hem roman, tiyatro gibi edebiyat türlerinde hem de felsefeden hokkabazlığa kadar her konuda. Kendisine döneminde verilen ad ile “yazı makinası” ve “hâce-i evvel”, Tanpınar’ın 19uncu Asır Türk Edebiyatı’nda ayırdığı bölümün adıyla “Namık Kemal’in Yanında”ki yazardır. Ali Canip Yöntem II. Abdülhamit dönemi edebiyatını “Tercüman-ı Hakikat Edebiyatı” diye niteler.2

Gerçekten de Servet-i Fünun topluluğunun kısa ömrü karşısında Tercüman-ı Hakikat âdeta kendi okuyucusunu yaratmıştır. Ahmet Mithat’ın dostları kadar düşmanları da çok. Düşmanlarını da kendisi yaratmıştır dersek hata mıdır? Yaşadığı dönemin, hay-li sıkıcı olduğunu tahmin edilebileceğimiz yasakları yüzünden basın hayatı ancak, onun başlattığı ve yine kendisinin bitirdiği tartışmalarla canlanmıştır denemez mi?

Ahmet Mithat’ın kendisini anlattığı sayfalar ki, bunlar Menfa, Sayyadane Bir

Ce-velan ve Avrupa’da Bir CeCe-velan başta olmak üzere hatıralarından başlayarak, çeşitli

makaleleri ve mektuplarında bulunur. Hatta roman ve hikâyelerinde de kendisinden fırsat buldukça söz eder, bazı kahramanlarına “Ahmet” adını da vermekten çekinmez. Öyle ki okuyucu onları okurken Ahmet Mithat’la karşılaşmış gibi olur. Ahmet Mit-hat söylediklerine okuyucularını inandırmak için, hemen daima kendi gözlemlerini nakletmekten hoşlanır, kendi yaşantıları onun savunduğu görüşlerin âdeta delilleridir. Ahmet Mithat Efendi’nin şöyle böyle, daha ziyade tesadüflerin etkisiyle geliş-tirdiği bir eğitimi var. Zeki bir çocuk, inanılmaz bir öğrenme aşkına sahip. Öğren-diklerini de hemen öğretmek istiyor. Zaten devri de buna uygun. Tanzimat’tan sonra Batı örneğine göre kurumların düzenlenmesi gerekmektedir. Bu da ancak eğitimle gerçekleşebilir. Ahmet Mithat tıpkı Tanzimat’ın öteki yazarları gibi herkesin bildi-ğini başkalarına da öğretmesi gerektiğine inanıyor. Ailesine ve büyük bir aile olarak 2 Canip, Ali, “Tercüman-ı Hakikat Edebiyatı”, Yeni Mecmua, nr. 66, 26 Teşrin-i evvel 1918, s. 262-264.

(5)

AHMET MİTHAT EFENDİ: YAZARIN YAŞAMA GÜCÜ 9 gördüğü okuyucularına her bildiğini öğretmelidir. Onun için kendisine verilmiş olan “hâce-i evvel” nitelemesi çok yerindedir.

Ahmet Mithat Efendi ne yapmıştır, onun gazeteciliği ve sanat anlayışı nasıl şe-killenmiştir, eserlerinin özellikleri nelerdir gibi sorulara bazen çok toptancı cevap-lar verilmiştir. Bilim adamcevap-larımızın da duygucevap-larına tâbi olmacevap-larından dolayı Ahmet Mithat’ın övülmesi veya yerilmesinde hemen daima aşırılıklar bulunmaktadır. Onun çok sayıdaki eserinin, ki sanırım hiçbirimiz bütün yazılarını okumamışızdır, değer-lendirilmesinde kullanılan ölçütler de çoğunlukla farklı olmuştur. Mithat Efendi’nin eserlerinin özelliklerini bazı maddelerde toplamak mümkündür.

1. Ahmet Mithat’ın eseri ile kendi şahsiyeti arasında benzerlik vardır. Ahmet Mithat fakir bir çocukluk geçiren, canlı, yaşamaktan hoşlanan, coşkun mizaçlı bir adamdır. Dışa dönük bir adamdır. Kendi çocukluğunu, gençliğini hiç unutmamıştır. Bundan dolayı da romanlarında gençlerin hatalarını ve bu yanlışlar yüzünden içine düştükleri çıkmazları anlayışla karşılar, onlara daima ikinci bir fırsat verir (Felatun yeni bir hayata başlar). Ahmet Mithat eserlerinde kendisinden söz eder demiştim. İyi tanıdığı İstanbul’un çeşitli semtleri, kişileri, eğlence yerleri eserinde yer bulur.

2. Toplum kurallarının önemine inanır. Gençler, onlara zaman zaman uymaya-bilirler, fakat orta yaşlı insanların, nefislerine hâkim olamayarak, toplum kurallarının dışına çıkmasına razı değildir, onları insafsızca cezalandırır (Vah, Karnaval romanla-rının kahramanlarını affetmez).

3. Roman ve hikâyelerinin konuları çok çeşitlidir. Hayatın her noktasına mutlaka temas eder.

4. Romanlarını okutmak ister. Hatta roman kahramanları ve bizzat yazar, Ah-met Mithat’ın önceki romanlarından söz ederler. Masallar kadar macera romanları da onun hayat ve tarih gibi kaynakları arasındadır.

5. Batı kaynaklarından haberdardır, gazeteleri, dergileri ve basılan yeni roman ve tartışmaları takip eder. Onun eserlerinin önsözlerinde nerelerden faydalandığını dürüstçe açıkladığı görülür. Bu özelliği dolayısıyla Ahmet Mithat Batı edebiyatını iyi bilen ve Türkçeye uygulayan bir yazar sayılmıştır. Ahmet Mithat’ın Fransa’nın önemsiz yazarlarından çeviriler yaptığı öteden beri söylenir. Bu pek de doğru değil-dir. Eserlerini çevirdiği yazarları kısaca gözden geçirirsek şu tablo ile karşılaşırız:

Paul de Kock kendi ülkesinde dili ihmalkâr bulunup fazla tutulmasa da, dil ih-malleri çeviride kaybolduğu için eserlerinin muhtevasıyla Fransa dışında büyük ilgi uyandırmış ve romanlarıyla Paris’in dünyadaki imajını oluşturmuştur. Ahmet Mithat ondan (Üç Yüzlü Bir Karı (La femme, la mari et l’amant, 1825) Ebüzziya ile birlikte, 1294/1877) ve Kamere Âşık (1303/1887) adlı kitapları çevirmiştir. Paul de Kock İn-giliz toplumunu ve edebiyatını etkilemiştir, William Makepeace Thackeray ve James

(6)

Joyce eserlerinde ondan söz etmektedirler.3 Ahmet Mithat’ın Türkçeye kazandırdığı

(Orsival Cinayeti’nin (1301/1885) (Le Crime d’Orcival (1867), yazarı Emile Gabo-riau (1832-1873) gazetecidir ve dedektif romanlarının öncüsü sayılmaktadır. Hüse-yin Rahmi daha sonra onun başka kitaplarını da çevirmiştir. Alexandre Dumas Père (1802-1870) (Antonin 1298/1882; Bir Kadının Hikâyesi (1298/1882) o kadar ilgi çe-ken Monte Kristo’nun yazarıdır, oğlu Alexandre Dumas Fils Kamelyalı Kadın’ıyla (La Dame aux Camelias, 1297/1881) Namık Kemal’den itibaren edebiyatımıza mal olmuş bir romancıdır. Udolf Hisarı (The Mysteries of Udolpho)’nın yazarı Ann Ra-dcliffe (1764-1823) Gotik romanın öncüsüdür.

Emile Richebourg (1833-1898) (Peçeli Kadın (1299/1883); Merdud Kız (1300/ 1884); Octave Feuillet (Bir Fakir Delikanlının Hikâyesi (1298/1881), Sanatkâr

Na-musu (1308/1891), Hector Malot (1830-1907, Bilgiç Kız, 1305/1889); Charles

Me-rouvel (1832-1920, Gabriyel’in Günahı, 1299/1882), Léon Tinseau (1844-1921) (Papasdaki Esrar, 1305/1888); Georges Pradele (1840-1908 Emmanuel Pradie’nin takma adı) genelde tefrika romancılığı yaygınlaştıran ve büyük şehrin sıradan in-sanlarını anlatan, okuyucularını toplum meselelerine karşı uyaran romancılardandır.

Diplomalı Kız romanının konusunu bir fıkrasından aldığını söylediği Dick May ise

ünlü bir feminist gazeteci olan Jeanne Weill’in (1859-1925) takma adıdır. Bu yazar-ların büyük bir kısmının eserlerinin günümüzde yeni baskıları yapılmakta, hakyazar-larında incelemeler yayınlanmaktadır.4

6. Ahmet Mithat’ın geniş tecessüsü onun geniş bir alanda dolaşmasını mümkün kılmış olmakla birlikte, onun esas kaynağı, anlatma tarzı Batı değil, Doğu’dur. Do-ğu’da bilindiği gibi hikâye anlatma çok önemlidir. Hemen her konuda, her uzunlukta anlatılan hikâyeler Doğu’da farklı adlarla anılır. Mithat Efendi bu sanatı iyi bilir. Kendisini rahatça meddah saydıracak eserleri vardır. Ancak o bir meydanda yük-sekçe bir yere çıkıp taklitlerle anlatmaz, yazarak anlatır, yazdıklarını birileri okur. Fakat meddahın, hikâyesini merakla dinletmek amacını hiç unutmaz. Okuyucusunu daima uyanık tutmak için değişik teknikler kullanır, tıpkı Kavuklu’nun tekerlemesine devam etmesini sağlamak için Pişekâr’ın ona anahtar vermesi gibi, Mithat Efendi 3 İnternette bu isimlerle ilgili yapılacak bir dolaşma, bu yazarların neredeyse günümüzün de popüler

yazarları arasında olduğunu gösterecektir.

4 Ahmet Mithat Efendi’nin çevirileriyle ilgili olarak bk. Özön, Mustafa Nihat, Türkçede Roman, İstan-bul: Remzi Kitabevi, 1936; Kefeli, Emel, “Ahmet Mithat Efendi ve Tercüme”, Karşılaştırmaları

Edebiyat İncelemeleri, İstanbul: Kitabevi, 2000, s. 157-161; Ceyhan, Nesime, Romanla Tanışan

Nes-lin Tercüme Tekniği ve Tenkidine Dair”, Türkbilig, 2007/14:41-59;

turkoloji.cu.edu.tr/.../nesime_cey-han_romanla_tanisan_nesil.pdf; Ceyhan, Nesime, “Ahmet Mithat Efendi’nin Tercümeciliği” Ahmet Mithat Efendi Kitabı, Beykoz Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul, 2007, s. 197-203; Gökçek, Fazıl,

“Ahmet Mithat Efendi’nin Çevirileri ve Çeviri Anlayışı”, Yeni Türk Edebiyatı, 4, Ekim 2011, s. 21-31. Ahmet Mithat’ın Flotow’dan yaptığı bir çeviri için bk. Enginün, İnci, “Ahmet Midhat’ın Bir Romanı: Aleksandr Stradella”, Yeni Türk Edebiyatı, 6, Ekim 2012, s. 247-256.

(7)

AHMET MİTHAT EFENDİ: YAZARIN YAŞAMA GÜCÜ 11 de okuyucu adına sorduğu sorularla Pişekâr ve Kavuklu’nun işlevlerini kendisinde birleştirir. Bu bakımdan Karı Koca Masalı en ilginç denemesidir ve tamamen bir tekerleme olarak nitelendirilebilir. Orta oyunu ve meddah tekerlemelerinin elimizde güvenilir metinlerinin bulunmaması yüzünden tekerlemelerin ne kadar hiciv yüklü, bilgi yüklü olduğunu bilmiyoruz. Karı Koca Masalı’nda çirkin bir kadınla çirkin bir erkeğin birbirlerini sevip evlenmeleri ve birlikte yaşayıp gitmeleri söz konusudur. Bu bir cümlelik olay uzun bir hikâyeye çevrilmiştir. Sorular kadın hakları, cinsiyet meselesi, insanın mutlu olma hakkı gibi bugün de güncel sorularla akıp gider.

7. Ahmet Mithat yazdıklarının büyük bir kısmını irili ufaklı kitaplarında topla-mıştır. Kitaplar daima süreli yayınlardan daha uzun zaman yaşama imkânına sahiptir.

8. Ahmet Mithat bazı temel değerlere sahiptir. Değişmek, yenileşmek onun red-dettiği kavramlar değildir. Fakat temel değerlerin önemini daima savunur. İnsanın yararlı olmasının topluma hizmetle gerçekleştiğine inanır. Bunu sanat alanına da ta-şır. Eskinin la-edrisinin yerine fertleri getirmekte tereddüt etmez. Aleksandr Stradella adlı romanında insanların bilimde, sanatta yarattıklarıyla kendi ülkelerini de aşarak, adlarını bütün dünyada yaşattıklarını söyler. Bu mevcut değerlere âdeta bir aşıdır.

9. Tanzimat’la gelen değerlere bağlıdır. Kanun hâkimiyetini önemser ve bazı ya-zarlar gibi kişilerin birbirlerini cezalandırmasına karşıdır. Zaten kötüleri veya yoldan çıkanları cezalandıran kaderi de unutmaz. Haydut Montari bu bakımdan çok önemli bir romandır. Keza Tanzimat’a neden ihtiyaç duyulduğunu Yer Altında Dünya Var ro-manında da açıkça anlatır. Yeniçerilerin bozulmalarının nelere mal olduğunu birkaç romanında ele alır. Böylece onun askerî alandaki yenileşmelere karşı olmadığı görülür. Konusunu döneminin yakın tarihinden aldığı eserlerinde bu tavır daha da iyi belirir.

10. Ahmet Mithat kişilerini mutlak iyiler ve mutlak kötüler olarak ayırmaktan çok, her insanın içinde yetiştiği çevrenin etkisiyle iyi ve kötü davranışlar kazandığı-nı belirtir. Doğuştan kötüler genellikle azdır. Bulundukları mevki dolayısıyla saygı duyulan kişilerin de yoldan çıkabileceklerini, özellikle konusu yabancı ülkelerde, Fransa’da geçen eserlerinde işler. Cinli Han bu bakımdan çok ilginç bir örnektir. Din adamları da askerler de zamanla haydutlarla birleşmişlerdir.

11. Eğitim, kadın ve erkek için aynı derecede önemlidir. Eğitilen kişiler, bek-lenmedik durumlarda da kendilerine çıkar yol bulabilirler. Ahmet Mithat kadın ko-nusuna belki en geniş yeri veren yazardır. Yaşadığı dönemin toplumun çok önünde olduğunu sadece gazete yazıları değil, toplumu etkilemek amacıyla yazdığı kurmaca eserler ve çeviriler de göstermektedir. Kitap adlarında “kadın” kavramına bağlı ke-limelerin çokluğu da dikkat çekicidir (Diplomalı Kız, Bilgiç Kız, Felsefe-i Zenan,

Ana Kız, Dürdane Hanım, Gürcü Kızı yahut İntikam, Fatma Aliye Hanım yahut Bir Muharrire-i Osmaniyenin Neşeti, Bir Kadının Hikâyesi, Merdud Kız, Peçeli Kadın, Alayın Kraliçesi).

(8)

12. Bizzat açtığı tartışmalara gelince, bunlar o konularda herkesin görüşünü ifa-de ettiği, bazen seviyenin çok düştüğü, işin karşılıklı hakaretlere ulaştığı tartışmalar-dır, fakat ne olursa olsun konuların serbestçe eleştirilebileceğinin örnekleridir.

13. Ahmet Mithat’ın okuyucularından başka, yazarlara etkisi üzerinde de dü-şünmek gerekir. O okuyucularını eğittiği gibi, çevresindeki bütün eli kalem tutan gençlere yardımcı olmuştur. Kimine gazetesinin sütunlarını açmış, nice yazarın ese-rini tanıtmış, birçoğunun eserlerine takrizler, önsözler yazmıştır. Bunlardan biese-rinin Dekadanlık tartışmalarında karşı karşıya geldiği Hüseyin Cahit olduğunu hatırla-yabiliriz. Kadın yazarların sayısının artması için onları teşvikleri de çok önemlidir. Ahmet Mithat’ın romancılar üzerindeki etkisinden söz edildiği zaman sadece onun meddah tarzını devam ettiren Hüseyin Rahmi ve Ahmet Rasim’i anmak yeterli de-ğildir. Romanımızın piri Halit Ziya, kendisinden önceki romancılar arasında sadece Ahmet Mithat’ı sayar. Bu bence önemli bir işarettir ve üzerinde durulmalıdır. Ahmet Mithat’ı kendinden öncekilerden Şinasi’ye bağlamak bence doğrudur. Nitekim ikisi de halkı önemseme, halk diline önem vermede birleşmektedir. Bu münasebetle, kı-saca Şinasi’nin Durub-ı Emsal-i Osmaniye’sini5 Ahmet Mithat Efendi’nin nasıl

işle-diğinden söz etmek istiyorum. Şinasi, sadece iki cümleden ibaret kısacık önsözünde “Durub-ı emsal ki hikmetü’l-avamdır, lisanından sâdır olduğu bir milletin mahiyet-i efkârına delalet eder” cümlesinden sonra “elifba sırasıyla “kaba tabiratı müştemil olanlar”ın dışındakileri sıraladığını, “Arapça, Farsça ve Fransızca bazı mukabilleri-ni” çevirileriyle eklediğini ve bazılarına örnekleri de alıntıladığını belirtir. Kendisi de çok keskin vecize niteliğindeki cümleleriyle dikkati çeken Şinasi’nin bu kitabını ölümünden sonra Ebüzziya yeniden basmıştır. Ebüzziya önsözünde, Şinasi’nin Ah-met Mithat tarafından yapılan neşrinden hiç söz etmemiştir.

Ahmet Mithat 1299 yılında yayınladığı kitabında Şinasi’nin kitabını övüp, ata-sözü tarifini kabul ettiğini söyledikten sonra saygıyla anar ve bazı atasözlerini se-çerek onlarla ilgili hikâyeler yazdığını söyler. Dünya kütüphanelerinde hikâye ki-taplarının tuttuğu yere de işaret ederek Şinasi gibi “bir zat-ı fazilet-simatın vatan ve milleti efkâr ve ahlakına dair tertibine himmet buyurmuş olduğu böyle bir eserini hikâye yolunda tasvir ve teşrih edişimi takdir edenler etmeyenlerden daha ziyade olur” der. 224 sayfada anlatılan hikâyeler 17 durub-ı emsale aittir. Ahmet Mithat’ın bunları neye göre seçtiğini bilmiyorum. Bir kısmı iyi bildiğimiz, bir kısmı ise artık unutulmuş olanlar. (Bir noktayı da belirtmem gerekecek, bu metin 224 sayfa olarak

5 Durub-ı Emsal-i Osmaniye, İstanbul, Tasvir-i Efkâr Matbaası, 1280, 229 s. (2.b. 1287). Kitap

Beyza-deoğlu, Süreyya (Ankara: MEB, 2003, 264 s.) ve Parlatır, İsmail-Çetin, Nurettin (Şinasi, Bütün

Eser-leri, Ankara: Ekin Kitabevi, 2005, s. 176-357) tarafından neşredilmiştir.

a Şinasi’nin kitabının 3. baskısında Ebüzziya, bunların yarısına yakınına ispat olmak üzere “münasip

ebyat ve ibarat” eklemiş ve Şinasi’nin oğlundan aldığı “ruhsat-ı resmiye” üzerine basmıştır. Kendisi-nin eklediği örneklerin yanına da bir işaret koymuştur.

(9)

AHMET MİTHAT EFENDİ: YAZARIN YAŞAMA GÜCÜ 13 iki kütüphanede var. Yarım kalmışa benziyor. Ahmet Mithat’ın sansürden hayli ca-nının yandığını da belirtmek lazım. Böyle yarım kalmışa benzeyen başka eserleri de var (Menfa, Zuhur-ı Osmaniyan, Kafkas).

Hatırda kalacak bir cümle ile bir olayı anlatmak gelenekte yaygındır. Nasrettin Hoca fıkralarında da aynı özellik bulunmaktadır. Bugün onun fıkralarının ana fikir-lerini gösteren cümleleri tekrarlarken, fıkralarını da hatırlarız, fakat asıl önemli olanı o cümlelerin insanların veya davranışların ifade edegeldiği özellikleri karşılamasıdır. Doğu’da hikâye anlatma geleneği, tiyatrodan önde gelir. Konu ve uzunluklarına göre farklı adlar alır. Ahmet Mithat bu geleneği çok iyi bilir ve kullanır da. Ahmet Mit-hat’ın Kıssadan Hisse’si bunun ilk örneğidir. Birkaç cümlesi dışında bunların günü-müz zevkine uyduğu söylenemez. Ahmet Mithat’ın bu tür kitaplarından biri de yerli değil bir yabancı kaynağı kullandığı Beliyat-ı Mudhike’dir.6 Kitabının önsözünde

James Beresford’un (1764-1840) başlattığı modadan hareketle bu eserini yazdığını söyler. Bir din adamı ve yazar olan Beresford, İnsan Hayatının Istırapları (The

Mi-series of Human Life or the Groans of Timuthy Testy, and Samuel Senstive with a Few Supplementary Sighs from Mrs. Testy., 1806) adlı on iki diyalogdan oluşan hiciv

eserinin yazarıdır ve kitap “bu türde önemsiz (minor) klasik” olarak tanınır.7 Kitap

önce bir cilt olarak yazılmış, sonraki baskısında iki cilt olarak genişletilmiştir. George Cruikshank’in resimlediği kitap günlük hayatın ufak çaplı sıkıntılarına ait ayrıntı-lardan oluşmaktadır. Bu kitap Mr. Samuel Sensitive ve Mr. Timothy Testy arasında geçen tartışmalar olarak yazılmıştır. Esere zaman zaman katılan Mrs. Testy ise kadın görüşünü yansıtır. 1841 yılında The Gentleman’s Magazine eseri “olağanüstü başarı” diye nitelemiştir.8 Komik ve hiciv büyük ölçüde zamana bağlıdır. Bugün o

yazılar-daki telmihleri bilmediğimiz için değerlendirmemiz de hemen hemen imkânsızdır. Nitekim eski komedilerden yaşayabilenler ya karakter komedileridir ki, her devir için geçerlidir veya farsların harekete dayanan ve hayli basmakalıplaşmış kısımlarıdır. Tanpınar, Ahmet Mithat’ın Karagöz metinlerine rastlanabileceğini söylemiştir ki, bu tekerlemeler, onun bu türe ilgisini göstermektedir. Kim bilir, belki bunlar döneminin halk sanatçıları tarafından da kullanılmıştı. Ancak, bu eserlerin pek az baskılarının bulunması, onların popülerliğinden beni şüpheye düşürmektedir. Ahmet Mithat’ın ayrıca hepimizin çok iyi tanıdığı ve kendisini romanlarına ulaştıran Letaif-i Rivayat dizisi de bulunmaktadır.

Bunları birbirinden ayıran ön önemli fark, uzunluklarıdır. Ahmet Mithat yazı hayatının sonraki yıllarında daha uzun hikâyeler, romanlar yazmaya veya çeviriye

6 Beliyat-ı Mudhike ve Karı Koca Masalı ve Ahmet Midhat Kaynakçası, hzl. Nüket Esen, İstanbul:

İle-tişim Yayınları, 2011.

7 Eser Fransızcaya çevrilmiştir: Les misères de la vie humaine, çev. T.P. Bertin, Paris, J. Chaumerot, 1809.

(10)

başlayacak ve bu gibi temeli bir atasözüne ve fıkraya dayanan hikâyeleri bırakacaktır. Bu tabloyu yorumlamak istersek, Ahmet Mithat’ın toplumun hangi kesimini okuyu-cusu olarak seçtiği noktası öne çıkar. Ahmet Mithat’ın yığın hâlindeki eserlerinin hepsini tek bir küme hâlinde görmek ve yorumlamak doğru değildir hükmünü haklı çıkaracak kümeleri varsa da, (çocukları, belki bazı meslek gruplarını hedef almıştır) onun bir gazeteci olduğu unutulmamalıdır. Kaldı ki, az sayıda okuryazarı olan ülkede ister istemez biri okuyacak ötekiler dinleyecektir. Bu kitapların özelliği işte bu nokta-da tekrar sözlü kültüre/edebiyata döner ki arkasınnokta-da güçlü bir gelenek vardır.

Ahmet Mithat II. Meşrutiyet’ten sonra bir köşeye atılmışa benzese de yeni ka-lemlerde ondan hayli izler devam etmektedir. Bunların başında eserlerinde adını hiç anmamakla birlikte Halide Edib de bulunur. Tıpkı Ahmet Mithat gibi eğitime büyük önem veren Halide Edib, eserlerinde özellikle kadın kahramanları eğitirken, Ahmet Mithat’tan hiç de farklı değildir. Rakım Efendi Canan’ı eğitirken ona okuma yaz-mayı, Fransızcayı, piyano çalmayı öğretir. Hatta kabiliyetli Canan ufak besteler bile yapmaya başlar. Bunları birkaç ay içinde öğrenebilir. Tıpkı Oğuz Kağan’ın kırk gün içinde büyüyüp toplumun kendisinden beklediği kahramanlıkları yapması gibi. Ozan dili çevik olduğu gibi romancının dili de çeviktir. Halide Edib de ilk eserlerinden olan

Seviye Talib’de toplum için asıl özlemini çektiği, kültürlü, iyi yetişmiş anneyi altı ay

içinde yetiştirir. Macide de tıpkı Canan gibi kocasının istediği kadın olmak için İngi-lizceyi öğrenir ve İngilizce eğitim kitaplarını okur, güzel, modaya uygun giyinmeyi öğrenir, piyano çalmaya başlar. Bunların hepsi inanılmayacak kadar kısa bir sürede gerçekleşir. Elbette Halide Edib Ahmet Mithat’ı taklit etmiştir iddiasında değilim. Onun edebiyatta tercih ettiği kol Namık Kemal koludur. Özellikle ilk yazılarında açıkça belirttiği gibi Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın şiirleriyle beslenmiştir. Onları II. Meşrutiyet’in coşkun havası içinde tekrarlamaktan hoşlanır. Handan romanında bu nokta dikkat çekicidir. Fakat hem dil tercihi, hem de arka sokaklarda yaşayan insanların meseleleri onun için daha önemlidir. Onların milleti yaşatan güçlerini ve dillerini benimsemiştir ki bu durum onu amaçta Ahmet Mithat ile birleştirir. O mille-tin cahil fakat sahte olmadığı için saygıdeğer bulduğu kitlesinin eğitimle değişmesini ve ülkeyi değiştirmesini savunurken Ahmet Mithat ile beraberdir. Edebiyat tarihi-mizin sonraki yıllarında da bu temayül kısmen görünürse de, Ahmet Mithat etkisi artık uzakta kalmıştır. Sadece onun babacan anlatımını, büyük şehrin içinde kaybolan insanları anlatma çabasını güden yazarlar –Mustafa Kutlu– devam ettirir.

Son yıllarda “İstanbul romanı” diyebileceğimiz bir roman anlayışı, genelde hay-li karamsar eserler ortaya çıkarmaktadır. Yazarların dihay-li ise öylesine farklılaşmıştır ki buna bir çeşit Servet-i Fünun dili veya üslubu denebilir, bunlarda Ahmet Mithat’ın üslubunu sezmek de sevmek de mümkün değildir. Peki öyleyse Ahmet Mithat neden hâlâ bütün edebiyat dünyamızı ilgilendirmektedir? Bunun çeşitli cevapları olabilir. Bence Ahmet Mithat’ın insanları anlamaya çalışması, onlara –eğiterek, eğlendirerek,

(11)

AHMET MİTHAT EFENDİ: YAZARIN YAŞAMA GÜCÜ 15 dertlerini anlatarak– seslenmesi, ona karşı olanların bile aslında yapmak istedikle-ridir. Onun anlattığı, bazen okuyucusunu bıktırırcasına tekrarlarla sürse de daima insanı gözden kaçırmadığı artık anlaşılmıştır. Ve Tanpınar’ın onun unutulacağına dair söylediklerini hatırlamamak mümkün değil. Tanpınar, “Roman sanatı, hangi seviye-de olursa olsun okuyucuyla kitabın baş başa kalmasını ister. Ahmet Mithat Efendi ise daima üçüncü bir şahıs gibi aradadır. Kitap zevki meddah itiyadını okuyucuya unutturduğu gün Ahmet Mithat Efendi’nin romanları okuyucusunu sıkacaktır” der (19uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 460).

“Ahmet Mithat Efendi’yi romancılıktan alıkoyan şey kendisine verdiği söz hürriye-tidir” (s. 473) diyen Tanpınar, Halit Ziya’nın “masalcı” dediği Ahmet Mithat’ı romancı saymaz. Ahmet Mithat elbette bu iki romancı çapında bir romancı değildir. O, toplumu eğlendirmeyi, eğlendirirken eğitmeyi hedeflemiş bir yazardır. Romanın esnek yapısını da bu amaçla seçmiş olmalıdır. Çevirileriyle telifleri arasında yapılacak karşılaştırmalar, Doğu ve Batı anlatı geleneğindeki ortak noktaları da gösterecektir. O, eserlerini yazar-ken hitap ettiği toplumun geleneklerle giderilemeyecek ihtiyaçlarını görmüş, gelecek için hayaller kurmuş ve onları toplumuna anlatırken mevcut gelenekten hareketle, ona yabancı nice meseleleri de anlatmış, kabul de ettirmiştir. Meddah itiyadının onu unut-turması görüşüne gelince, elbette Tanpınar, eserini yazdığı yıllarda, milyonları başına toplayan televizyon denilen büyük meddahın ayak seslerini duymamıştı. Bu büyük meddah, belki de günümüzde Ahmet Mithat’a karşı uyanan yeni ilginin de kaynağıdır. KAYNAKLAR

Ahmet Mithat, Beliyat-ı Mudhike ve Karı Koca Masalı ve Ahmet Midhat Kaynakçası, hzl. Nüket Esen, İstanbul: İletişim Yayınları 2011.

Ceyhan, Nesime, “Ahmet Mithat Efendi’nin Tercümeciliği” Ahmet Mithat Efendi Kitabı, Bey-koz Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul, 2007, s. 197-203.

, Romanla Tanışan Neslin Tercüme Tekniği ve Tenkidine Dair”, Türkbilig, 2007/14:41-59; turkoloji.cu.edu.tr/.../nesime_ceyhan_romanla_tanisan_nesil.pdf

Durub-ı Emsal-i Osmaniye, İstanbul, Tasvir-i Efkâr Matbaası, 1280, 229 s. (2.b. 1287). Enginün, İnci, “Ahmet Midhat’ın Bir Romanı: Aleksandr Stradella”, Yeni Türk Edebiyatı

Der-gisi, 6, 2012, s. 247-256.

, Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e 1839-1923, İstanbul: Dergâh Yayınla-rı, 6. b. 2012.

Gökçek, Fazıl, “Ahmet Mithat Efendi’nin Çevirileri ve Çeviri Anlayışı”, Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Yeni Türk Edebiyatı, 4 Ekim 2011, s. 21-31.

Kefeli, Emel, “Ahmet Mithat Efendi ve Tercüme”, Karşılaştırmaları Edebiyat İncelemeleri, İstanbul: Kitabevi, 2000, s. 157-161.

Özön, Mustafa Nihat, Türkçede Roman, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1936.

Tanpınar, Ahmet Hamdi, On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, hzl. Abdullah Uçman, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2012.

(12)

Referanslar

Benzer Belgeler

Denizaltı vadileri sığ yerlerden başlayıp 2000-3000 metre derinliğe kadar uzanabilen, çok büyük jeolojik yapılardır... Bülent Gözcelioğlu

Hikâye, roman, deneme, inceleme türlerinde 15 eser yayınlamış bulunan Burhan Arpad, çağdaş Alman dili edebiyatlarından yap­ tığı (Remarque, S. yazarlardan

Bunları lıemen takip eden Mehmet Ziyaettin Efen­ di, yani Mehmet Reşadın büyük şehzadesi daha cazip, emniyetli ve kendisi için bir takım tehlikeleri göze

Fosil yakıtla çalışan motorla kullanılan elektrik motor, bazen tek başına bazen de diğer motora destek olarak sadece benzinle çalışan modellere kıyasla gaz

İşte Pembe Konak, İttihad ve Terak­ ki’ye merkez kılındığı günden bu iktidarın tasfiyesine ve söz sahibi liderlerinin yurt dışma göçlerine kadar bütün

' y \ Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy’un da katılacağı törenlerde, Boğaz’ın son kömürlü gemileri olan. “Anadoluhisarı”

Bir masal kahramanı gibi içeri gir­ miş ve salondaki çocuklarla hemen iletişimini kur­ muştu. Bir 45 dakika boyunca Barış Manço’nun çocuklarla diyaloğunu büyük

Oturulan yerleşim yeri ve daha önce yararlandıkları sağlık hizmetlerinde çocuklarının hastalığı hakkında bilgi verilme durumları açısından deney ve kontrol