• Sonuç bulunamadı

Kabahat 'erken' davranmak mı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kabahat 'erken' davranmak mı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SÖYLEŞİ

______________________ ATTI LÂ İLHAN

w -W W a ^ t'ijp jp ^ n ..

Kabahat ‘Erken’ Davranmak mı?

2

7 Mayıs, ‘Solcu Kemalist’ bir ‘devrim’ sayılmış­

tır; öyle bir hevesi olanlar vardı ama, daha o za­ man yazdığım gibi, temelinde CHP yatan bir ‘dar- be’dir. Başrol oyuncularından biri, Alpaslan Tür-

keş, ‘cunta’ya nasıl katıldığını, şöyle açıklıyor: "...1958 başlarında Washington 'dan Elazığ ’a,

1. Tabur Komutanlığı’na tâyin oldum. Rahmetli Ta­

lât Aydemir de, benim taburuma komşu, Motorlu

Topçu komutanı idi. İlk defa Talât Aydemir’den böyle b ir teşkilâtlanma olduğunu duydum. Bir gün beni ziyarete geldi ve hükümeti tenkit etti. ‘Biz bu

hükümeti devirmek istiyoruz, siz de bizimle be­ raber olur musunuz?’ diye bana teklifte bulundu.

Ben, ‘Devirip ne yapacaksınız?’ diye sordum.

‘Halk Partisi’ni, İsmet Paşa’yı getireceğiz, İsmet Paşa büyük adamdır vs.’ gibi b ir şeyler söyledi... ” (Nazlı Ilıcak, 27 Mayıs Yargılanıyor, s.83)

Dahası var.

Solcular Meclis’ten dışarı...

2

7 Mayıs öncesi, DP aleyhtarı miting ve gösteri­

ler -içinden izlemişimdir- CHP taban örgütleri­ nin marifetiydi. ‘Millî Damat’ Metin Toker, Mende­

res tahakkümünün türlü belâsına, sabır ve haysiye­

tini koruyarak katlanmış; ama dergisi A k is ’in işlevi­ ni tanımlarken şöyle demiştir: “...27 Mayıs’fan ön­ ceki iktidar gericiliği, Said-i Nursî’n/'n elini öpenle­ ri temsil ediyordu. ‘İleri Hareket’in organı olarak, onun karşısında A kis vardı demek istiyorlarsa; çok haklılar...’’ (a.g.e. s.21) İsmet Paşa ve CHP, daha 1947’d eA B D ’den ‘lâikliğe boşver’ işaretini aldığı, ilk adımları da attığı halde; Menderes ve DP’yi, ‘irti- ca’yla itham ediyordu; bilahare DP onu komünizm’e ‘yataklık etmek’le suçlayacaktı. Hangi komünizme? Aslında oynadıkları, bir oyun: ‘Soğuk Savaş’ geri­ limlini ‘tırmandırma’ oyunu!

Bedii Faik Bey’in, 27 Mayıs’a da, Kurucu Mec- lis’e de bakışı, bu ‘tespiti’ doğrular mahiyettedir:

“...nihayet Kurucu Meclis teşkil edildi. DP’ye ka­ yıtlı olanların Kurucu Meclis’e girmesi yasaklanmış­ tı. (...) Ben Kurucu M eclis’e girmek istemedim; çünkü o zaman ihtilâlcilerin müşavir olarak yanları­ na aldıkları insanların, hemen hepsinin ‘Solcu’ ol­ duklarını tespit etmiştim. Bu havanın Kurucu M ec­

lis’e de aksettiğikanaatındaydım...” (s.56)

Acaba? Doğrudur, Kurucu Meclis’te birkaç sos­

yalist, daha çok da ‘Solcu Kemalist’ bulunuyor­

du. -DP’lilerin dışında- çok daha fazla ‘liberal’ ya da ‘muhafazakâr’ sağcının olduğu da, bir gerçek; nitekim sonraları Doğan Avcıoğlu ve arkadaşları,

‘Kadro’ türünden bir ‘Sosyal Kemalizm’i, bir ‘M az­ lumlar Solculuğu’nu; ancak parlamento dışında, -

hatta marginal- sürdürebilecekler; onlar ve TİP, - demokrasi’nin ‘olmazsa olmaz’- kanadı sayılan Sos­

yalizm ve İşçi Sınıfı olduğu halde, 12 M a rt’ta kuy­

ruklarına bir de ‘terörizm’ kulpu takılarak devre dı­ şı bırakılacaklardır. Çünkü Türkiye’de siyaset plat­ formu, aynen Bedii Faik Bey’in -tabii AB D ’nin (Sis­

tem) de-, tasarladığı gibi, bütünüyle ‘sağcı’, -bir ma­

nada ‘solcuların hasm-ı bî-amanı-’ olarak uygulana­ caktı.

Sol'u soldan eleştirmek...

E

ski İzmir Cezaevi’nde ‘Tornacı’ Ömer

Yol-d aş’ın ballanYol-dıra ballanYol-dıra anlattığı, Türkiye

Komünist Fırkası, gerçekte lâfa dayanan bir efsa­

neydi; bunun böyle olduğunu, 40’lı yılların ortaların­ da, Sansaryan Hanı’ndaki zorunlu ikametlerim sı­ rasında anlamıştım. Paris’teki ‘İleri Jöntürkler Ha­

reketi’, canını dişine takmış birkaç öğrenciden iba­

retti. TKP derseniz, Mason Locası gibi ‘kapalı’ bir kutu, ama güçsüz; yandaşı bir şairin, cebinden bas­ tırdığı bin adet kitabı, İstanbul’da bile dağıtamıyor; siyasi baskıdan yöneticileri suspus, militanları da­ ğılmış; daha kötüsü, birbirleriyle uğraşmaktadır. CHP,

DP, AP, -yâni ‘Soğuk Savaş’ Hükümetleri-; ‘İslam­

cı sağ’ı ve ‘ülkücü gençliği’, en önemlisi ‘Komünizm­

le Mücadele Cemiyeti’ni, bu sözde ‘Komünizm Teh- likesi’ne karşı örgütlemişler; böylece ülkenin den­

gesini ve istikrarını bozacak ‘terörizm ortamını’, ken­ di elleriyle hazırlamışlardır.

Hep söylerim, Paris benim için katmerli bir 'sü- kût-u hayal’di: Batı sandığım Batı değildi; Komü­

nist Hareketi, sandığım o hareket değildi: ilki, ön­

yargılı bir emperyalist güç; İkincisi ‘totaliter bir dik­ tatörlük’; hele Trotksistler (‘Yoldaş’ Mark Apter) ve Anarşistler (‘Tombul’ Magda) ile dertleşince; SSCB olarak Rusya, ‘Millî Şef’ yönetiminde Türkiye’den adeta farksız görünüyordu. Her ikisi de, ‘zalim’; her şeyi halktan gizli; hata ve yanlışlarını, içinde barın­ dırıyor. O zaman yapılması gerekeni, gözümü

kırpmadan yaptım: acımasız bir özeleştiriye git­ mek, bunu -bazıları gibi- soldan koparak değil, solda kalarak yapmak! Sonradan yakıştırılan, ‘ihanet’ ve ‘ifşaat’ suçlamalarının temeli budur. Oysa, bu benim yaptığımı, bir süre sonra Kruş- çof, 20. Kongre’de; çok daha sonra da, Gorba- çof, dünyanın gözü önünde yapacaklardı: su­ çum, erken davranmak mı oluyor?

Paris’te başladığım roman (‘Zenciler Birbirine B enzem ez’) bu kararın ilk eseridir. Türkiye’nin

yaşadığı ‘yasaklar’, tam şeffaflığa izin vermese de, eserde Moskova Komünistliğinin yergiye varan eleştirisi açıkça görülebilir. Bir yandan da, M ark­

sizm ’i yalansız yanlışsız öğreniyor, ‘Kendi Kendi­ me Sanat Konuşmaları’ yazarak, Kemalizm ile

iç içe bir Sosyalizm ’in zeminini araştırıyordum. Bundan iki şey çıkacaktı: biri, önce ‘Bozuk Yıldız’ başlığı altında toplayıp, sonra ‘Hangi Sol’ başlığı altında geliştireceğim; tartışma, yergi ve öneriler pa­ keti; İkincisi, döner dönmez uygulamaya kalkışa­ cağım ‘Toplumsal GerçekçNik/Sosyal Realizm ’

Hareketi!

Değerlendirme tarzım, Paris'tekilerle aramı aça­ caktı; Türkiye’ye dönünce, İstanbul selâmı sabahı kesti. Bense, bağımsız bir (Marksist) Sosyalist ay­ dın olarak yoluma devam ettim. Hâlâ ediyorum.

Neye niyet neye kısmet

B

ediî Faik Bey’in, terbiye sınırını aşan bir üslûp­

la sözünü ettiği, ‘Dünya gazetesine -aslında \

Falih Rıfkı Bey’e- tevdi edilmiş ‘gizli ifşaat’ dosya­

sı, yâni ‘belgeler’; yayımlayarak, -Kruşçof gibi, Gor-

baçov gibi, - ‘durumu’ herkese duyurmak, -Sosya­

listleri uyarmak- istediğim; ‘Zenciler Birbirine Ben­

zemezle; o tarihte henüz ‘Bozuk Yıldız’ adını taşıyan, j

‘Hangi Sol’un eskiz, not ve müsveddeleriydi. /

http://www.prizma.net.tr/AILHAN http://www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan Faks/0-212/260 19 88

/ s

(o

* 1 cx?t

Referanslar

Benzer Belgeler

Öğrencinin, ders yılı sonunda herhangi bir dersten başarılı sayılabilmesi için.. Birinci dönem puanı ne olursa olsun ikinci dönem puanının en az 70 İki dönem

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 1961 yılı varidatını gösteren (B) işaretli cetvel yekûnu geçen yıla nispetle 13 445 760 lira fazlasiyle 566 375 000 lira olarak

Küresel kapitalizmin 2008 ve 2019-2020 ekonomik krizleri- nin, bir işçi sınıfı hastalığına dö- nüşmüş olan koronavirüs pan- demisinin ve siyasal rejimlerin

a) Okul Müdürlüğü Banka Hesap Açılışı : Kurucu müdür, ilçe milli eğitim müdürlüğünden kadrolu personel maaşlarının yatırıldığı banka şubesini öğrenerek ilgili

riyeti Hükümeti PTT Umum Müdürlüğü arasında 31 Aralık 1960 tarihine kadar tanzim edilmiş olup şimdiye kadar tasfiye edilmemiş bulunan hesaplar esasına göre tesbit olunan

Bir taraftan Türkiye, diğer taraftan Fransa ve Frank sahasına dâhil bâzı Afrika devletleri arasında 8.4.1961 tarihinde teati edilen mektupla 1961 yılı zarfında bu

Münci Kapani, Politika Bilimine Giriş, 25.b., Bilgi Yayınevi, Ankara 2010, s. Ahmet Mumcu), İnkılap Kitabevi, İstanbul 2002.. Benedict Anderson, Hayali Cemaatler, (çev.

Tezin Yazar : Tufan ÇÖTOK Dan man: Prof. Söz konusu soruya yan t aray çe itli filozoflardan gelen aray lar e li inde yüklü bir külliyat olu turur. Ahlak felsefesi tarihine