• Sonuç bulunamadı

Mustafa Kemal arkadaşlarını anlatıyor:Refet Bey'in sözleri M.Kemal'in beynine hançer gibi saplanmıştı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mustafa Kemal arkadaşlarını anlatıyor:Refet Bey'in sözleri M.Kemal'in beynine hançer gibi saplanmıştı"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

Ata 'yı anıyoruz

Bugün Anıtkabir de, tüm yurtta,

Başkanı Evren, yayınladığı

dış temsilciliklerimizde ve Kıb-

mesajda "Atatürk’ün ne sağın-

rıs Türk Federe Oevieti’nde an-

da, ne de solundayız” dedi,

ma törenleri yapılacak. Devlet

us. sayfada)

f ' ... — ... ... *

Yaşayan Atatürk

H

ÜRRİYET, C um huriyet’in kurucusu, Ulu ö n d e r Ata­ tü rk ’ün “100. Doğum Yıh” nı, geniş kapsamlı ve hare­ ketli b ir program içinde okuyucularıyla b irlikte kutlaya­ cak.

Kutlama program ının temel ilkesi “Yaşayan Atatürk” olacak...

Yaşayan Atatürk...

Donmuş kalıplar içinde değil, çağın gereklerine uygun, yaşadığımız günlere ışık tutan Atatürk...

A tatü rk’ün 100. Doğum Yılı çalışmalarına aylarca önce başlayan Hürriyet ve bağlı kuruluşlar, uzun çalışmalardan sonra bu ilkeye uygun programı tespit ettiler.

Program yayın, sanat, spor ve çeşitli gösterilerle 1981 yılının sonuna kadar belirli tarihlerde uygulanacak

HÜRRİYET, "Yaşayan Atatürk”ü, 100. Doğum Yılında, okuyucularıyla b irlikte yaşamanın m utluluğu içindedir.

H t i u r r i y e t

Atatürk 99 yasında

\

TATÜRK bugün 99 yaşında...

* *

On yıl sonra 109 yaşında, bir on yıl sonra 119 yaşında, bir on yıl

sonra da 129 yasında...

Atatürk ölmedi kil Atatürkçülük ölmez ki! Ne der Atatürk?

-Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir.

Benim fiklrlerimLbenim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsa­

nız bu kafidir.

yolda yürüyorsak,

ellerden sapmıyorsak,

rkçülük ölmez.

Eğer Atatürk’ün fikirlerini anlıyorsak.

Eğer Atatürk’ün duygularını anlıyorsak,

Ne zaman O’nun fikirlerini anlamaz hale gelmişsek.

i

gelmiş

B

At

lur.

anlamaz hale gelmişsek, çizdiği yol-

Atatürk ve yaşayan

Ne zamanO’nunduv

dan, gösterdiği hedeften sapmışsak,

türkçülük yine bizim imdadımıza

Bugün yine o gündür. Onun için Atatürk ölmez. Onun için Ata­

türkçülük ölmez. Atatürk 99 yaşındadır.

Diğer haberler

3.Sayfamızda

(2)

B

ÜYÜK Atatürk'ü bugün ölümünün 42’nci yılında b ir kez daha anıyoruz. Atatürk’ ün ölüm yıldönümü nedeniyle TRT televiz­ yonunun b u g ü n yayınlayacağı tüm programlarda büyük önder konu ediliyor.

Bu programlarda Atatürk çeşitli yönleriyle tanıtılıyor, anlatılıyor,

Yuvarlak

masada.

Ata anlatdacak

B

U Geceki Yuvarlak masadaki açık oturumda “ Ulu ö n d er A tatürk” konu edilecek.

10 Kasım nedeniyle tamamen A tatürk'e ayrılan program kuşağı içinde yayınlanacak olan açık oturuma konuk olarak Profesör Sadi Irmak, Profesör Fahir Armaoğlu, Emekli Gene­ ral Turhan Olcayto katılıyorlar. Konuklar Büyük A tatürk’ü çeşitli yönleriyle anlatacaklar.

"Ata' ya sunuş" adlı programda

çocuk koroları, Anıtkabir'de

konserler verecek,

Atatürk şiirleri okuyup and içecekler

Çocuklarda

Ata'yı anıyor...

A

NKARA (Hürriyet)- Televizyon çocuk şubesi yapımcıla­ rından Mustafa Bülbül ve Canan Ansoy’un birlikte hazırladıkları Ata’ya sunuş programında ekrana Ankara rad­ yosu ve Televizyon çocuk korolarının A nıtkabir'deki konser­ leri gelecek. Çocukların Anıtkabri ziyaret edip çelenk koy­ masından sonra İstiklal Marşı ile konser başlayacak. Bu arada çocuklar Anıtkabri gezerlerken fonda Cahit Kulebi’nin “ Ata­ türk Kurtuluş Savaşında” adlı şiiri verilecek. Çocuklar daha sonra “ T ürk’üm doğruyum” andını içecekler.

Korolar Öğretmenleri Taner Sadukcu’nun yönetiminde Zi­ ya Aydıntan’ın “ Atam” , “ Bayrağım” ve “ Dumlupınar” , Ah­ met M ahrar Ataman’ın “ Adımız Andımızdır” Faik Censelen’- in “ Yurdum için” marşlarıyla Haşan Toraganlı’nın “ Güzel Anadolu” adlı şarkısını da seslendirecekler.

onun devrimler!, Türk Ulusunu yeniden diriltmek için yaptığı ola­ ğanüstü çalışmalar ekrana getiriliyor.

Atatürk’ le ilgili çeşitli programlar arasında hiç kuşkusuz en ilgi çekeni saat 21.25’te yayınlanacak olan “Kendi sesinden” programı. TRT belgesel şube film arşivinden derlenen bu programda, Atatürk’­ ün sesini duyacağız, onu göreceğiz.

10 Kasım 1980 Pazartesi

( j )

Düsseldorf Hilton'daki baloya çok sayıda Türk ve Alman katıldı

Gönül Yazar Almanya'daki

ilk konserinde çılgınca alkışlandı

20.10

0 Halit Kıvanç’ın sunu­

culuğunu yaptığı ba­

loda, birbirinden gü­

zel şarkılar söyleyen

Gönül

Yazar

için

Türkler “Onu daha

sık dinlemek istiyo­

ruz” dediler...

D

ü s s e l d o r f (Hürriyet)- Türk müziğinin ünlü sanatçısı Gönül Yazar, Almanya’da ilk konserini ge­ çen hafta Düsseldorf Hilton’da dü­ zenlenen baloda verdi.

Takdimciliğini Halit Kıvanç’ın yaptığı Cumhuriyet balosunda, Kuzey Ren Vestfalye eyaletinin her tarafın­ dan gelen bine yakın Türk ve Alman bulundu. Bu arada Gönül Yazar’a sazlarıyla refakat etmek için Mustafa Kandıralı, Çoşkun Erdem ve Doğan Hoşses özel olarak Türkiye’den geldi­ ler.

Türk yemeklerinin sunulduğu b a ­ loda bol bol eğlenen davetlilerin, sevgi gösterileri nedeniyle Gönül Yazar’m şarkıları zaman zaman kesildi. Buna rağmen, çok başarılı bir konser veren Gönül Yazar, programını adeta bir oryantal şova dönüştürmesini becerdi ve çılgınca alkışlandı.

Konseri çok beğenen ve unutul­ maz bir gece yaşadıklarını söyleyen Türkler, Gönül Yazar’ı sık sık dinle­ mek istediklerini bildirdiler.

( i f i ı n : A j i A T r n i l r n i A D A C I R IH A • Düsseldorf Hilton’daki baloda konser veren Gönül

b t V u l b u o l t K I L t K I H K H o lllU H .

Yazar’a büyük sevgi gösterisi yapıldı. Sanatçı baloya katılanlara güzel şarkılar sundu... izleyenler sanatçıyı sık sık dinlemek İstediklerini bildirdiler...

m ¥ T sevtH ctsl

A V

DİY O R K İ...

İkinci kez harcadılar

T

İYATRO yazarı Refik Erduran’m eseri ‘Cengiz Han’ın Bisikleti’nin televizyonda ikinci kez katle­ dilişini izledik. 1973 yılında Tekin Akmansoy ‘Kayna­ nalar’ dizisine henüz başlamamıştı, ama demek Kayse- ri'li şivesine çok alışkınmış ki, bir İstanbulluyu malesef layığı ile canlandıramadı. Bizim gibi oyunu Ulvi Uraz’ dan izleyenler için bir ıstırap haline gelen ‘Cengiz Hau’uı Bisiklcti’nde dekor ve kostüm de dökülüyordu, özellikle Can Gürzap’ın ayağındaki tozluklar, tozluk­ tan çok alçıya benziyordu.

Emiıı Sereııgil-lstaubul

Atatürk'ün sevdiği ,

. . U - 1 1 9 . 4 0

şarkıları

Safiye Ayla söyleyecek

^ Safiye Ayla programda Büyük Ata'nın Türk

Sanat Müziği ile ilgili düşüncelerini de anlatacak

İ

ZMİR Radyosu Türk Sanat müziği Sa- natçüarı Kutlu Payaslı yönetiminde Atatürk'ün sevdiği dokuz şarkıyı seslendire­ cekler.

Programa Safiye Ayla konuk olarak katılıyor. Safiye Ayla Atatürk'ün kişiliği ile Türk Sanat müziği konularındaki düşüncele­ riyle ilgili anılarını anlatacak. Sanatçı avnca

“Cana rakibi handan edersin” ve “ Mani olu­ yor halimi taktire hicabım” adlı şarkıları söy­ leyecek. Erol Aksoy'un hazırladığı programda yer alan diğer şarkılar şöyle sıralanıyor; “ Ata­ ya Ağıt” , “ Rast Methaİ” , “ Gözümde daim hayali canan” , “ Hebgâhı yere girdim” , “ Ni- hansın Dideden” , “ Şahane gözler şahane” ve “ M ajadağ'dan kalkan kazlar” ...

[ 17

.30

( HABERLER

AKŞAMA DOĞRU: |

Program TRT Çok Sesli Korosu’- nun söylediği şarkılarla başlıyor. “ Atatürk ve Tarım” konulu bir film de yer alıyor.

HABERLER

ÇOCUKLARLA

MÜZİK

TÜRK BASININDA

j

ATATÜRK:

Basın Yayın Genel Müdürlüğü “Türk Basınında A tatürk” adlı bir sergi açtı. Programda, bu ser­ gideki fotoğraflara yer veriliyor.

ATATÜRK'ÜN

SEVDİĞİ ŞARKILARI

İzmir Rodyosu Türk Sanat Mü­ ziği sanatçıları Kutlu Payaslı yö­ netiminde bir konser verecekler.

2o.ıo] A TA'YA SUNUŞ:

TRT Ankara Televizyonu ve An­ kara Rodyosu korolarının Anıt­ kabir’de verdikleri konser yayın­ lanacak.

F

HABERLER

F

] HAVA DURUMU

" F KENDİ SESİNDEN:

Ünlü sanatçı en iyi komedi sanatçısı ödülüne "Sersem Kocanm

Kurnaz Karısı" ndaki başarılı

rolünden

dolayı layık bulundu

Münir Özkul yılın en başarılı

komedi sanatçısı seçildi

• "İsmail Dümbüllü" ödülü

Münir Özkul' a sanatçının ölüm

yıldönümü nedeniyle

düzenlenecek anma

töreninde verilecek

1979-1980 Tiyatro sezonunda en iyi komedi sanat­ çısı ödülüne Haldun Taner’in yazdığı “ Sersem k o c a ­

nın kurnaz karısı” adlı oyundaki rolüyle Münir ö z ­ kul layık bulundu.

Sadık Şendil, Yıldız Kenter, Günay S.Akarsu, Akal Atilla, Seçkin Cılızoğlu, Tanju Çılızoğlu ve Zeynep Oral’dan oluşan jürinin “ En iyi komedi sa­ natçısı” olarak seçtiği sanatçıya “ Geleneksel İsmail Dümbüllü” ödülünün verileceği açıklandı.

Yıllar önce aramızdan ayrılmasına rağmen unu­ tulmayan ünlü güldürü üstadının Kent Oyuncuları salonunun girişine büstünü diktiren “ Mlyatro” oyun­ cuları adma Müjdat Gezen’in düzenlediği geleneksel “İsmail Dümbüllü” ödülünü Münir özkul’a sanatçı­ nın eşinin vermesi düşünülüyor. Aradan yıllar geçme­ sine rağmen hatıralarının yaşatılması için düzenlenen ödülün her tiyatro sezonunda yineleneceği belirtildi.

Ünlü güldürü ustasının ölüm yıldönümüne Tasla­ tılan ödül töreninin önümüzdeki günlerde sahneye konulacak “ Kanlı Nigar” müzikalinin başlangıç gü­ nünde yapılacağı da bildirildi. Bundan 13 yıl önce yine “ Kanlı Nigar” ı oynarken kendisine oyunundaki başarısından dolayı “ TAKKESİNİ” hediye ederek kutlayan İsmail Dümbüllü’nün ödülünü kazanan Münir özkul. “Çok mutluyum. Beni bu ödüle layık gördükleri için teşekkür ederim.” dedi.

AUER fırındaki bütün gelişmeleri birleştirdi

ve bir adım daha ileri

götürdü-sıcak hava dolasımlı fırın

r P

I 1 İ l », » ! ».

Artık ’çevirmeye'gerek yok! AUER 630 ile yemeklerinizin her noktası

eşit olarak pişer.

AUER 630, özel sıcak hava dolaşım sistemi ile sıcaklığı fırının içine

eşit olarak dağıtır. Yemeğinizi kısa sürede, daha az yakıtla,

daha lezzetli pişirmenizi sağlar. Geniş hacimli fırını,

çeşitli güçte 5 masa brülörü, aydınlatma lambası,

modern görünüşlü camlı ön kapı ve kumanda tablosuyla

AUER 630'u

tanımadan karar vermeyin!

E

A U E R

’’ Is r a r d a h a k lıs ın ız .”

DİİVİİir CANATPI

Türk tiyatrosunun güçlü

DU 1 U l\

O n l l n

I y İ

ve ünlü sanatçısı Münir özkul, bu yılın en başardı komedi sanatçısı seçüdl. Münir özkul’a “ İsmail Dümbüllü” ödülü verilecek..

AUER İm alat A .Ş .

Gümüşsüyü Cad. 48 Maltepe, To pk a p ı-İS T. Te l: 7 6 5 9 7 5 Santral (5 h a t )-7 6 0 7 7 2

TRT Belgesel şube film arşivin­ den derlenen ve Atatürk’ün çeşit­ li dönemlerde yaptığı Meclis açı­ lış konuşmalarından bazıları kendi sesinden görüntülerle ya­ yınlanacak.

2Ü3Sİ YUVARLAK MASA

B İZ İM K İL E R

C O P Y R IG H T .H .Y .

# G Ö N G Ö R M Ü Ş İ E R

Açık oturumda Atatürk anlatıla­ cak.

ATATÜRK'ÜN

SEVDİĞİ ŞARKILARI

Müşerref Tezcan’m söyleyeceği Ulu ö n d er’in sevdiği şarkılar ya­ yınlanacak. 2 2 .3 5 ] S P O R

F

İ HABERLER

K A V A N A G H

NE OUZEL BİR ÇAK!

A L M I Ş S I N S E V G İ-

J ,

i, S eçm eler

TRT I İLE TRT li VE TRT III

ATATÜRK'ÜN

ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

DOLAYISI İLE

ORTAK YAYIN

(3)

i

Mustafa Kemal

arkadaşlarım

anlatıyor.. *

& r

A ra ştırm a : Sadıın TANJU

Ulusun savaşma gücü ve savaşmak için

bir neden olmadığını iddia eden

Refet bey Amerikan güdümünü

reddetmekle tarihsel bir fırsatı

kaçıracağımız görüşünü savunuyordu...

Refet Beyin

Nutuk'tan Refet Pasa

¥ TÇÜNCÜ Kolordu Komutanım Refet Beyi Sivas’a Kolordu ' —'merkezine göndermek İstiyordum. Birkaç kez gelmesi İçin buyruk yermiştim. Buyruklarıma yanıt bile alamıyordum".

"7 Temmuz 1919’da “Devletin asker sivil bütün örgütleri ve

sorumluları vatanın kurtuluşu İçin yapılan çalışmaları destekle­ mekten ve korumaktan kaçamazlar, ulusun bağrında güvence içindedirler, hiçbir sebeple kimse görevini bırakmamalı, güve- nemediği birine devretmemen, şüpheli kimseler yönetime so­ kulmamalıdır" yolunda bir uyarı yapmıştım. 13 Temmuz’da 3.

Kolordu komutanı Refet İmzasıyla bir şifre aldım. Birliğini, İstanbul’dan bir Ingiliz savaş gemisiyle gelen yeni komutana teslim ettiğini bildiriyordu.”

“ Refet Bey Sivas’ta değildi. Nerede bulunduğunu da kimse bilmiyordu. Üçüncü Kolordu bölgesinden ayrılması gerekirdi. Sonunda Ankara’da olduğu anlaşıldı. Ali Fuat Paşa’ya, hemen ve hiçbir özür dinlemeksizin Sivas’a göndermesini buyurdum.”

“ Refet Bey Kongrede Amerikan güdümüne girmemiz gerekti­ ğini öyle ustaca bir konuşmayla savunmuştu ki, ardından aynı düşüncedeki konuşmacıların üyeleri büsbütün zehirlemelerine meydan vermemek için, toplantıya ara verdim ve özel konuşma­ larla üyeleri aydınlatmaya ve uyarmaya zaman bulabildim .”

“ Konya ve dolaylarına amacı yakından anlamış birinin gön­ derilmesi gerekiyordu. Kongrece Refet Bey uygun görüldü. Yola çıktı. Konya’ yolundan bana gönderdiği bir telgrafla, daha etkin hizmet görebilmesi İçin kendisine İkinci Ordu M üfettişliği Unvanının verilmesini istedi. Bunu yapabilecek resmi bir yetkim olmadığını bilmesi gerekirdi.”

“ Salihli ve Aydın cephelerindeki güçleri, ordu düzenine sok­ mak gerekiyordu. Elimizde, yararlanabileceğimiz, Konya’da bu­ lunan Refet Bey vardı. Kolordunun başına Fahrettin Bey'geç­ mişti. Bu nedenle Aydın’daki ulusal güçlerin komutanlığını almasını istedik. Nazilli’ye giden Refet Bey, Demirci, Mehmet Efe’den komutayı almamış mı, alamamış mı, bilmiyorum, sade­

ce Demirci Efe’nin yanında kurmay gibi görev yapmayı daha yararlı görmüş."

"Refet Bey yine kayboldu. Günün birinde “İstanbul üzerin­

den Bursa’ya geldim” diye bir tel aldım, öğrendim kİ, Bandır-

ma’dan bir Fransız savaş gemisiyle İstanbul’a gidip görüşmeler yapmış."

“ Genelkurmay Başkanlığı görevini İsmet Paşa’nın yapacağını söyledim. Refet Bey “Bu en büyük askeri makam olmayacak

mıdır?” dedi. “Evet, ondan üst makam Büyük Millet Meclisi Başkanlığıdır” cevabını verdim. “İsmet Paşa’nın Başkomutanlı­ ğına razı olamam’ dedi. Gerekçe olarak da, Anadolu’ya daha

erken gelişini gösterdi.”

“ Gediz yenilgisinden sonra, Batı cephesinde düzenli ordu çalışmalarını hızlandırdık. Güney kanattaki görevi Refet Bey’e verdik. Çerkeş Etem ve kardeşleri çok kızdılar. “Refet Bey’le

aramızda bir onur sorunu vardır. Mustafa Kemal Paşa Refet Bey’in onurunu bizden üstün tutuyor, ölümüm pahasına da olsa, Refet Bey’i önüme katıp Ankara’ya kadar kovalayacağım”

demiş Kâzım Paşa’ya.”

“ Etem ve kardeşlerine karşı girişilen eylemde, Refet Bey seyirci kalmasaydı, kaçmalarına olanak yoktu.”

“ İkinci İnönü Savaşı’nda Güney cephesindeki askeri hareket­ leri değerlendirmekten sonra, şu karara vardım. “Refet Bey’in

komuta yeteneği yoktur.” Güney cephesini Batı cephesine bağ­

layarak İsmet Paşa komutasına verdim. Refet Paşa’ya da Anka­ ra’ya dönmesini bildirdim .”

“Yani siz Genelkurmay Başkanı mı olmak istiyorsunuz,”

dedim. Cevap vermedi ama, amacının bu olduğunu anladım. Dedim ki: “Bu görev gerçekten başkomutanlık yeridir, ama siz

daha Türk Ordusu’nda başkomutan olacak nitelikleri kazanmış değilsiniz.”

“ Rauf Bey Bayındırlık Bakanlığı’ndan, Kara Vasıf Bey, Mec­ lis Grubu’ndaki görevinden, Refet Bey Savunma Bakanlığı’ndan çekildiler. Meclis’te bana karşı İkinci Grup’u oluşturdular.”

“ Mudanya Konferansı sonrası, Bursa’da Refet Paşâ’yı İstan­ bul’a temsilcimiz olarak göndermeye karar verdim. Bu arada Halifenin bütün yetkilerini ve ilişkilerini de denetim altında tutacaktı, öğrendim ki, Abdülmeclt Efendi’ye Konya adında bir at hediye etmiş. “En içten kulluk duygularımla” demiş.”

sözleri

__________________________

M. Kemalin beynine hançer gibi saplanmıştı

Ü

ÇÜNCÜ Ordu Müfettişi Mus­ tafa Kemal Paşa, Anadoluya giderken, Kolordu Komutanlarından birini de yanında götürüyor. Bu, Kurmay Albay Refet Bey’dir.

Anadolu’da yapacağı işleri tasar­ larken, asker ve sivil yönetici kadro­ nun üzerinde çok durmuştur. Başarı, yetenekli ve “ amaca inanmış” kişiler­ le sağlanacaktır. Refet Bey. içinden yenik çıkılmış savaşın yetenekli ko­ mutanlarından biridir. Filistin cep­

hesinde, Gazze’de başarılı olmuştur. Mustafa Kemal’le aynı yaştadırlar. Yenik çıkılmış Birinci Dünya Savaşı­ nın, “ savaş galibi” ününe ve saygısı­ na erişmiş tek komutam Mustafa Kemal’e bağlılığı tartışılmaz. Güve­ nilir bir arkadaştır. Samsuna çıkı­ lınca, orada devlet otoritesinin sıfırlı - ğı karşısında Mustafa Kemal’in aklı­ na gelen ilk çare, Refet Bey’in Sivas’­ taki 3. Kolordu Karargâhına gitme­ sinin geciktirilmesi, geçici olarak Samsunda sivil-asker yönetimin en yetkili sorumlusu olarak devlet düze­ nini yeniden kurması için orada

bı-Sunarken...

A

TATÜRK,1927 yılının Ekim ayında partisinin İkinci kurultayın­da, altı gün süren bir konuşma yaparak, Samsun'a çıktığı tarihten o güne kadar son sekiz yılın olaylarını anlatıyor.

Aslında anlattığı, olayların içinde insanların düşünce, duygu ve davranış yönünden geçirdikleri değişmelerdir. Olaylardan çok, insan­ ları anlatıyor. Bu insanlardan çoğu onun arkadaşlarıdır. Kurtuluş Savaşı’nda beraber olmuşlardır. Yeni devletin beş yıllık siyasal yaşa­ mında yine onlar vardır. Hepsine sevgi duyulur, saygı gösterilir, baş üstünde yer verilir. Her birinin kişiliği etrafında bir öykü anlatdır.

Ve A tatürk, birdenbire 1927 Ekimindeki o uzun konuşmasında, “ Bir de onları ben anlatayım" der.

Atatürk'ün çizdiği arkadaş portreleri siyasal açıdan bakıldığında, bir devrim kadrosunun eleştirisidir. Nereye kadar beraber olmuşlardır, nerede ayrılmışlardır; düşünce yapılan nedir, amacı kaybedenler hangi yollara sapmışlardır, sahip oldukları halk sevgisine lâyık mıdırlar; böyle yığınla soruyu, sekiz yıllık bir olaylar akışı içinde ayrıntılı olarak cevaplandırır. "Bu uzun ve ayrmtüı sözlerim en sonunda tarihe geçmiş bir çağın öyküsüdür. Bunda, ulusun ve yannki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlıyabilecek bazı noktalan beürtebilmişsem, kendimi mutlu sayacağım" der.

rakdmasıdır. “ Çağırdığım zaman ge­ lirsin” der ve Refet Beyi Samsunda bırakıp, işlerine koyulur, önce Hav­ za’ya, oradan da Amasya'ya geçer.

Kayıp komutan

Ondan sonra Refet Bey’i nereye koydunsa bul! Bir türlü ilişki kuru­ lamaz. Emirler verilir, Kolordudaki görevine dönsün denilir, cevap alı­ namaz. Soruşturulur, “ çevrede gezi­ ye çıktığı” öğrenilir. Sonunda, 21 Haziran gecesi. Ali Fuat Paşa’nm Rauf Bey'i gizlice A nkara'dan getir­ diği gece, Refet Bey de Amasya’da ortaya çıkıverir. Tam o gece de, Mustafa Kemal Sivas Kongresinin hazırlıkları için her tarafa bir genelge göndermektedir. Orada bulunan herkes imzaladığı halde, Refet Bey’in ortaya koyduğu tavır, Mustafa Kemal’in başından aşağı buz gibi bir kova su döker. Güvenilir arkadaş, “Ne gerek var Sivas Kongresine, ne faydası olacak, ben inanmıyorum!” der.

Mustafa Kemal’in “ Refet Bey” portresi böyle başlamaktadır.

Biraz sonra, Ali Fuat Paşa'nm sert çıkışıyla “ peki imzalayayım” di­ yecektir ama, bu öylesine baştan savma belli belirsiz bir karalamadır ki, Mustafa Kemal içinden imzala­ mamış sayacaktır, ancak olay, unut­ muş görünmesini de bilecektir.

Görevi bırakmak

İkinci şaşırtıcı olay üç hafta sonra patlak verir. 13 Temmuz’da Kavak­ tan Erzurum’a bir şifre gönderir Re­ fet Bey. Kolordusunu İstanbul’dan gelen Yarbay Selâhattin Bey'e teslim edip yola çıktığını, Amasya'da cevap

1 Refet Paşa, çeşitli olaylarda çeşitli davranışlar ve

sözlerle Mustafa Kemal’in karşısına çıkmıştı. An­

cak sonuç olarak amaçtan sapmayınca, işini sap­

tırma çabaları ve onları yapanlar Mustafa Kemal’e

vız geliyordu...

beklediğini yazar. Yeni komutanın bir İngiliz savaş gemisiyle geldiği, önceki görevinin İstanbul’da Genel Kurmayda Savunma Dairesi Başkan­ lığı olduğu gibi ayrıntılarla Mustafa Kemal’in midesini iyice bulandır­ maktan da çekinmez. Peki, daha çok yakında verilen emirler ne oldu? Konya’da İkinci Ordu Müfettişi Mer­ sinli Cemâl Paşanın kimseye haber vermeden gizlice İstanbul’a çekip gitmesi üzerine “ Hiçbir komutan gö­ rev yerini terk etmeyecek, güvenme­ diği, inanmadığı bir başkasına bırak- mayacak;bırakmak zorunda kalsa da o bölgeden uzaklaşmayacak!” uyarısı neden dinlenmedi?

Refet Bey, sadece şu bilgilerle Mustafa Kemal’in yüreğini serinlet­ mektedir. Selâhattin Bey’le konuş­ muştur, yeni komutan amaç yönünde çalışılacak bir kişilikte görünmekte­ dir, ama kendisine ürkütülmeden yanaşılmalıdır. Refet Bey şimdilik bu yörelerde bulunacaktır, İstanbul’a dönmek niyetinde değildir. Eh, bu da bir şeydir.

Özür dinlemeden

Eylülün başında kongre için Si­ vas’a gelince, Mustafa Kemal, bakar ki delegeler arasında Refet Bey yok, araştırır bulamaz. Emir vermişti, Üçüncü Kolordu bölgesinden ayrıl­ maması gerekirdi. Sora sora izini

Mamsan

Yetkili

Bölge Bayilikleri

Verilecektir

Ç eşitli bebek m am aları üreten M am san,

ürünlerinin b ö lg esel ta n ıtım ın ı ve o bölgedeki

eczanelere dağıtım ın ı üstlenecek firm alara

bayilik verecektir.

T an ıtım ve d ağıtım için b ölgelerin d e gerekli

organizasyonu kurm ak kaydıyla konu ile ilgilen en

firm aların kendi ö zellik lerin i belirten bir m ektupla

30 K asım 1980 tarihine kadar aşağıdaki adrese

b aşvu rm aları rica olunur.

MAMSAN MAMA SAN. ve TİC. A.Ş.

Cumhuriyet Cad. No: 49, Taksim-Îst.

M AM SAN,

Bebek beslenmesi konusunda en ileri düzeye

erişmiş bir ülke olan İsveç’in Semper firmasının

teknik işbirliği (Knowhow) ve tamamen yerli sermaye

ile kurulmuştur.

Modern tesislerinde, bebeğin muhtelif

yaşlardaki besin gereksinmelerine göre ayarlanmış,

•Anne sütüne yakın bileşimde iki ayrı formül,

•Diyare ve kabızlık hallerinde kullanılacak

tedavi formülleri,

•Anne sütü devresinden sonra okul çağına kadar

verilebilen ek ve destek mamalar üretmektedir.

Ayrıca, mama üretimi için gerekli olan ve

şimdiye kadar ithal yoluyla temin edilen

Elektrodiyalize Whey Powder (özel

protein) ve Laktoz’u da kendi üretebilen ilk

entegre tesistir.

Ankara’da yakalar. Ali Fuat Paşaya emreder: “ Hemen ve hiçbir özür dinlemeksizin buraya gönder.”

Gelince de, Kongreye, Temsilciler Kurulu Üyesi olarak tanıtır. Mustafa Kemal tek başına hiçbir başarının kazanılamayacağını bilir, ulusal sa­ vaş kadro ister, Refet Bey de, ne yapıp edip kadroda tutulacak, feda edilemeyecek bir yetişkin vatan evlâ­

dıdır. Üğraştmr. Mustafa Kemal’in mesleği de uğraşmaktır.

Bağımsızlığa hançer

Ulusal bağımsızlık savaşının Si­ vas’ta buyurucu ve yönetici örgütünü kurmaya çalışırken, Mustafa Ke­ mâl’in karabasanı Amerikan M anda­ sı, Amerikan güdümüdür. Osmanb, sarayı, hükümeti ve aydını ile bir umudun peşine takılmıştır. Ameri­ kanın güdümüne girilirse ülke bü­ tünlüğü korunacak, devlet yaralarım saracak ve eski güce kavuşulacaktır. Amerika, pir aşkına modern bir Os­ manlI Devleti yaratıp dünyaya hediye edecektir.

Mustafa Kemâl, aylardan beri bu anlayışı yıkmak için, bu zehirin etki­ sini azaltmak için uyku uyumuyor, ter döküyor, karar aldırıyor, genelge gönderiyor, özel mektuplar yazıyor ve tam Kongrede Mandacı’ları saf dışı bıraktığına inanırken, kürsüde Refet Bey’i buluyor. Portre’nin en derin gölgelerini Refet Bey’in bu konuşma­ sı sırasında vurmuştur Mustafa Ke­ mal. Kulaklarında uğuldayan sözler şunlardır: “ İngiliz boyunduruğu ye­ rine, ulusların inançlarına saygılı Amerikanın güdümünü tercih ede­ riz.” “ Manda, bağımsızlığımızı zede­ lemez, eğer biz gerçekten güçlü ol­ mazsak, işte o zaman bir yabancının güdümü alıma gireriz ve eziliriz.” “ İçerde vc dışarda tam bağımsızlığı istemek başka, gerçekleştirmek baş­ ka. Sorarım, gücümüz yeter mi? Bizi kendi başımıza bırakırlar mı?” “ Tanrı korusun, İzmir Yunanlılarda kalsa ve aramızda bir savaş açılsa, düşmanımız Yunanistan gemilerle asker getirecek güçte iken, acaba biz Erzurumdan hangi trenlerle ulaştır-mamızı yapacağız? “ Amerikan güdümü, bizim için güvence ve des­ tektir, yoksa parçalamak için ba­ şımızda bekliyorlar.”

Mustafa Kemal şöyle diyor: “ Ar­ kasından aym yönde başkaları da konuşsa, Kongre üyeleri büsbütün zehirlenecekti; onlarla özel görüşme­ ler yapıp bu etkiyi silebilmek için toplantıya hemen ara verdim.”

Refet Bey’in sözlerinden, ulusun savaşma gücü olmadığı, savaşmak için bir neden olmadığı, savaşırsak ele güne rezil olacağımız, Amerikan güdümünü reddedersek tarihsel bir fırsatı kaçıracağımız anlamları çık­ maktadır ve bu sözler, bir hançer gibi, Mustafa Kemâl'in beynine saplanmaktadır.

Kongre

7

nin generali

Sivas Kongresinde “ Tam bağım­ sızlığı sağlaymcaya kadar savaş” kararı alındığını biliyoruz. Mandacı­ lar yenilmişti. Amaçtan sapmayınca, tüm saptırma çabalan ve onları ya­ panlar Mustafa Kemal’e vız gelir. Aralarında hiçbir şey geçmemiş gibi, Refet Bey'i çağıracak ve Mersin’li Cemal Paşa’nm İstanbul’a kaçışın­ dan sonra işlerin bir hayli karıştığı Konya’ya gidip duruma egemen ol­ masını Kongre adına buyuracaktır. Refet Bey, Konya yolunda bir telgraf çeker, daha etkin görev yapabilmesi için kendisine İkinci Ordu Müfettişi ünvanmm verilmesini ister. Daha önce de, Bolu ve çevresindeki silâhlı soyguncuları uslandırmakla görev­ lendirildiğinde, yine yoldan çektiği bir telgrafla, halk üzerindeki etkisi­ nin artması için kendisine paşalık rütbesinin verilmesini istemişti. Mus­ tafa Kemâl’in böyle şanlar ve şerefler dağıtacak bir yetkisi ve görevi mi vardır? İkisi de, İstanbul hükümeti ve saray gözünde idamlık iki âsi komutanken, böyle bir şeyi nasıl düşünür? Böyle istekler, portrenin hafif tonları, çiğ renkleridir. Biraz sonra, Konyadaki Kolordunun başı­ na Fahrettin Bey geçip de, Refet Bey’e, Aydın bölgesi ulusal güçlerini yeniden düzenli bir örgüt haline ge­ tirmek görevi verilince; Mustafa Kemal’in istediği ve beklediği, Nazil- liye gidip Demirci Efeden görevi almaktır. Refet Bey’in yaptığı ise, koskoca komutanın gidip çete reisi­ nin emrine girmesidir, onun kurmayı gibi çalışmaya gönüllü olmasıdır.

Karışık işler

Arkasından Refet Bey yine kaybo­ lur. Balıkesir'den bir tel çeker. G ü­ nün birinde, İstanbul üzerinden Bur­ sa’ya geldim der. Mustafa Kemâl onun yerli yabancı pek çok kimseyle görüştüğünü, Bandırmadan bir Fransız savaş gemisiyle İstanbul'a

Yol ayrımı

gittiğini, sonra döndüğünü öğrenir. 23 Nisan 1920’de, Büyük Millet Meclisinin açıldığı gün Ankara'da bulunması yine de sağlanabilmiştir. Mayıs’ın başında ilk Bakanlar Kuru­ lu saptanırken, Genel Kurmay Baş­ kanlığına İsmet Paşanın seçilmesini hazmedememiş, “ Ben ondan önce Anadolu’ya geçtim, niçin onun ko­ mutası altına girecekmişim?” diye mızıklanmıştır. Mustafa Kemâl, “ciddiyetinden” diyememiştir. İç­ işleri Bakanlığım vererek öfkesini bastırmıştır.

Etem

7

in Öfkesi

Düzenli bir ordu kurma kararın­ dan sonra kendisine Batı Cephesinin Güney kanadım örgütleme görevi verilen Refet Bey, Çerkeş Etem ve kardeşlerinin öfkesini uyandırır. Etem, “ Mustafa Kemâl Paşa Refet Bey’in onurunu üstün tutuyor, bizim­ kini kırıyor; ama ilk fırsatta onu önüme katıp Ankaraya kadar kova­ lamak boynuma borç olsun” demiş­ tir. Yine de Eteni ve kardeşlerini kısa bir süre sonra Yunan hatlarına kadar kovalayıp ulusal yaşamdan silmek onuru, Refet Bey’in komutasındaki Derviş Bey’in atlılarına kısmet ol­ muştur.

Refet Bey’in Refet Paşa olarak tamamlanan portresinde, Mustafa Kemâl'in son çizgileri şunlardır. İkinci İnönü Savaşında öylesine an­ lamsız bir başarısızlık gösterir ki, düşman farkına varsa, belki de o sa­ vaş bir yenilgi ile bitebilirdi. Refet Bey'den komutan olarak yararlana­ mayacağını kesin kararını vermiş ve “ Ankara’ya dön ve beni bekle” diye hemen onu cepheden uzaklaştırmıştır Mustafa Kemal. “ Ona uygun bir görev ararken, bana Genelkurmay, Başkanlığım ver isteminde bulundu” der. Şaşırmıştır Mustafa Kemâl, “ Yani, sizin deyiminizle, başkomutan olmak mı istiyorsunuz?” diye sorar ve uyarıcı bir ses tonuyla hemen dü­ şüncesini söyler:

“ Siz daha Türk ordusunda baş­ komutan olacak nitelikleri kazanmış değilsiniz!”

Sakarya Savaşından sonraki bek­ leme günlerinde, Mustafa Kemâl’in asker ve sivil politikalarını kemirme­ ye başlayan muhalefetin önemli adamlarından biri olmaya başlamış­ tır Refet Bey. Mustafa Kemâl’in ar­ tan otoritesini parçalama önerilerin­ de bulunmuş, sonunda Savunma Ba­ kanlığından ayrılıp “ İkinci Grup” a, yani Mustafa Kemâl'in karşısına geç­ miştir. Ulusal Kurtuluş’un kesin so­ nucunu yaratan savaşta eylemsiz kal­ mış, ama savaş sonrası rütbesinin yükseltilmesini de istemiştir

Zafer o kadar büyüktü ki, Musta­ fa Kemal’in İçinde hiçbir burukluk ve tortu bırakmamıştı. Cumhuriyetin ilânı, halifeliğin kaldırılması günle­ rinde Refet Paşanın bu kez devrimi anlayamamaktan doğan karşı çıkışla­

rı, eylemleri bile, Mustafa Kemal’in bakış açısını saptırmamıştır. O insanları sonuna kadar ülke hizme­ tinde kullanmasını bilen bir komu­ tandır. 1922 Kasımında Keçiörende- ki evinde Mustafa Kemal'e “ Padişah vc halifelikten başka bir yönetim bi­ çimi düşünülemez” diyen Refet Paşa, Ocak 1923 başında, bütün yet­ kileri ve etkileri budanmış bir halife­ nin davranışlarını güdüm altında tu­ tan bir devrimci hükümet temsilcisi olarak, İstanbul’da görev yapıyordu.

Mustafa Kemal; “ Sonradan! öğ­ rendik, bu arada Halifeye Konya İsimli bir at hediye etmiş” der. “ Hem de en İçten kulluk duygularıyla ve ellerini öperek..”

Yann:Kazım

Karabekir Paşa

Referanslar

Benzer Belgeler

1877 – 1878 Osmanlı - Rus Harbi (93 Harbi) sırasında Osmanlı Devleti borçlarını ödeyememesi üzerine, 1881 ’ de yayımlanan Muharrem Kararnamesi ile iflas

BlLlı,l DERGısl- Gökova'ya yap|lmak iste- n6n termik santra||a algili olarak bugün ulaşl- ıan boyutun bir ınatlaşma olduğu söylon€bilir mi?. N€dgn böyle

Bunlara örnek olarak; plastik ve endüstriyel kaynaklı atık suların neden olduğu toprak ve su kaynaklarının kirlenmesi ile gaz emisyonları nedeniyle ortaya çıkan

Bunun cevabı açıktır ve "hayır, bu kimse bu suyu istediği gibi kullanamaya- caktır~' şeklinde olacaktır. Daha kesin ve net bir ifade ile, bunun cevabı, "bu kişi bu

O~uz yay~l~~~~ ile Yemen'e kadar hatta, Osmanl~~ geli~mesi ile bir yandan Kenya bir yandan Fas'a kadar Müslüman - Türk hakimiyetini, bir çe~it iç ezikli~i ile konu~mamaya,

Yap~lan görü~meler Avrupa ülke- leri aras~nda yeni bir Haçl~~ Ordusunun kurulmas~na yol açmay~nca, Venedik Senato'su 18 Nisan 1454 tarihli anla~may~~ onaylar (s. Geni~~ bir

Hasta ve sağlıklı bireylerin uyku ile ilgili olarak yaşadıkları sorunları, uykuyu etkileyen hastalıkları, çevrenin koşullarını belirleyebilmeli ve uyku kalitesini

Pyometralı köpeklerde hasta sahibinden alınan anemnez bilgileri hastalık dönemine, hayvan sahi- binin hasta üzerindeki gözlemine ve hastanın ge- nel durumuna bağlı