y
/
/o-T "7 -
^CCJCh
Serbest Sütun
«BİR AÇIKLAMA» y iT
cevabım
—
vV r‘)>
Eski Sadrazam Sald Paşanın oğlu Bay Vehbi Saiclin, Çunıhuriyet’in 18 ey lül 1948 tarihli nüshasında »Son Sadra zamlar ve Başvekiller» adlı eserimin Seid Paşaya aid beşinci cildinde haşiye «liretinde yazılan fıkra hakkındaki «Bir açıklama» başlıklı, yazasım akudum.
Beni o haşiyeyi yazmağa sevkeden Paşanın «Hatıratı, ile İbniilemin Mah- nuıd Kemal İnalın damadbk hakkındaki yazılarıdır. Bu yazılar hakkında, mü verrih geçinen bazı zevatın yaptıkları gibi, indî hüküm vermemek İçin bun lara taallûk eden bütün yazılı şeyleri tetkik ettiğim gibi o zamanı idrak e - denlere de başvurdum. Nitekim o haşi yede ve diğer bahislerde isimler de ver dim. Nihayet vesikalara ve itimada de ğer gördüğüm ifadelere dayanarak mü talaamı söyledim.
Gerek tashihi kendisine düşen «ayın Osman Ferid Beyin sözlerini, gerek di kerlerinin ifadelerini yazarken Paşanın
kızlarından hangisinin Ibnülemin ile damadlığı bahis mevzuu olduğunu kay detmedim. Osman Ferid Beyin mühiir- darlığı tarihine göre, büyük kızının a- lâkalı olamıyacağı, benim gibi tarihle uğraşanlar değil, alelâde bilgililer b ile , Ibilir. Yalnız o ifade Paşanın dsmadlık için aradığı evsafı göstermek itibarile kızlarının hepsi için bahis mevzuu ola bilir.
Şunu da kaydedeyim kİ, damadlık meselesinin tahakkuk edememesi için Mahmud Kemal Beyin kendisinden ve yakınlarından, açıklama sahibinin de diği şekilde değil, başka türlü mazeret duyduk. Aileyi incitmemek için bunu yazmıyorum. Kendileri bilmiyorlar ve arzu ediyorlarsa bildiririm.
Bahsin kendilerinden öğrenilmesi mümkün iken bunu yapmıyarak şuna buna solmaklığım keyfiyetine gelince; Bay Vehbi babasına aid şeyleri bilecek yaşta ve bilgide olmadığı için ona sor mağa lüzum görmedim. Fakat babasının sağlığında Şûray-ı Devlet azalığı gibi mühim devlet işlerinde bulunmuş olan ağabeyi Ali Namık Beyden telefonla randevu istedim. Kararlaştırılan gün ve saatte Şişlide, Osmanbeyde Cabl so kağındaki Afitab apartmanına gittim. Kendisile görüştüm. Öğrenmek istedi ğim şeyleri sordum. Ali Namık Bey benden o rada bahis mevzuu olan üsta dın kitahındaki bazı şeylerin yazılı bu lundukları yerleri sordu. Bunu bir mekttıbla bildireceğimi söyledim; he men yazdığım mektuba leffederek bil dirdim. Aradan epeyce bir zaman geç tiği halde cevab alamayınca telefon et- !,im. mazeret beyan ettiği için damadlık meselesi gibi,, ösr enmek istediğim diğer şeyler hakkındaki bilgilerini yazama dım.
Şunu da ilâve edeyim M bununla da iktifa etmedim. Paşa merhumla müna sebeti pek fnlza olan ve «Hatırat, ta da ismi geçen eski mühürdarı Hüsnü Beye de müracaat ettim. Onunla da kararlaş tırdığımız. günde Osmanbeydeki evine gittim. Teessüfle kaydedeyim ki refi- kast, evde olmadığını ve avdet zamanını bilemediğini söylediği için haber bıra karak geri döndüm. Şimdi avukatlık ya pan Hüsnü Bey itiraz eeferek yeni bir randevu vermediğinden tekrar görüşme talebinde bulunmadım.
Görülüyor kİ eserim indî mütaleala- ra değil, vesikalara ve on seneden fazla süren çalışmalara dayanılarak meyda na gelmiştir. Paşanın muhterem oğlunun 990 sahifeden İbaret olan eserimde bula bula, yazdığı eserde Said Paşanın ke remden nasibi olmadığını, hattA Aşur Kerem’İ bile okumadığını söylemek su- retile ruhunu inciten, bir baba dostunun gönlünü boş etmek için bir haşiyeyi düzeltmeğe koyulmuş olması açıklama nın değer taşımadığını gösterir.
Bu cevabımın muteber gazetenizle neşrini saygılarımla dilerim.
Mehmed Zeki T* AK ABIN
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi