• Sonuç bulunamadı

R. Fersan radyoda alaturka dinlemezdi:üstadın ölümü Türk müziği için kayıptır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "R. Fersan radyoda alaturka dinlemezdi:üstadın ölümü Türk müziği için kayıptır"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

R. Fersem radyoda alaturka

dinlemezdi!..

■ ■ ■ • ■ « * »

ÜSTADIN OLUMU TURK

MÜZİĞİ İÇİN KAYIPTIR

Hadi ÂSİTANELİOĞLU

F

e rs a n la rla E tile rd e b ir a p a rtm a n ın iki çekm e k a tın d a, b ir çatı a l­

tın d a, iki y ıl k a d a r k o m şuluk etm ek ta lih liliğ in e eriştim .

R efik F ersan b ir in celik ler tim saliy d i d en ileb ilir. Bu in celik ler hem v ü c u t yap ısın d a, hem de m ân ev i ta rafın d ay d ı.

U zunca b o y lu , zayıf, pek zay ıftı, titre y e n b ir dal gibiydi. Son

zam a n lard a bu bedeni inceliğine derm ansızlığı da k atılm ış olm asına rağm en, b ir h a re k e tle ifade edilen bazı n ezak et k a id e le rin e gene de h e rk e ste n çok ria y e t ederdi. M isafirlik te el sıkm ak için odaya giren ev sahibini a y a k ta k a rş ıla r, ik ra m ed ilen şek eri a y a k ta alırd ı.

U zun gri saçları v ard ı. Y orgun göz k a p a k la rı gözlerine düşer, d a l­ gın gözlerle b a k a r, yavaş ve sakin ko n u şu r, bazan hafifçe te rley en a ln ın d an saçların ı geriye doğru e liy le ta ra rd ı. Y üzü en n u rlu b ir in ­ sanın y üzüydü. «Nur gibi adam» tâ b iri, ifadesini onda b u lu y o rd u .

H assastı, d erin liğ in e d ü şü n ü y o rd u . H er h a ld e bu h assasiy et ve hey ecan onda ek strasisto l denilen ç a rp ın tıla rı y a p ıy o rd u ki, b ir dok­ to ru , o n a: «Ne yapalım , bu ekstrasistoller olmasa siz Refik Fersan olm azdınız belki» dem işti.

El öptürm ezdi

D

ini in an çları tam dı. El öptürm ezdi. Bu k arşısın d ak in in şah siy eti­

ni y ü k sek gördüğü içindi. Genç y aşta b irisin i dahi em saliym iş gi­ bi h ü rm e tle k a rşıla rd ı. A ncak bay ram ziyaretinizde, elini öper gibi y ap m an ıza m üsaade ed er, fa k a t dönüşünüzde gene b u n a fırs a t v e r­ m ezdi. Ö lüm y a tağ ın d a bile tü k en m iş e n e rjisin i k u lla n a ra k elin i öp- tü rm em eğ e g a y re t ediyorm uş.

M usikinin şüphesiz ki ü stad ıy d ı. Y alnız a la tu rk a dediğim iz m ü­ ziği değil, k lâsik B atı m üziğini de b ilird i. H a ttâ evde rad y o d an a la ­ tu r k a m üzik p e k n a d ire n d in le rle rd i. D inlediği zam an da sin irle n d i­ ğini sö y lerd i. Ç ünkü ek seriy a eserin icrası onu tatm in d en çok uzak o lu rd u .

E vde sık sık kem an ve piyano k o n serto ları ve senfonik m üzik d in len ird i. B atı m üziğinin b ü tü n ü s ta t!» m ı b ilir ve devrim izin v

ir-tü o zlarm ı pek iyi ta n ırd ı. Bazı icracıları ve k o n serto ları övgüyle a n ­ la tırd ı. B ir akşam D avid O istra k h ’ta n din led iğ i b ir kem an ko n serto - sunu a n la tıy o r ve «Bunlar hakikî sanatkârlar» diyordu.

K lâsik B atı m üziği sahasında isim y ap an genç k ab iliy etlerim izi ta k d ir ederdi. B ilhassa İd il B ire t’i h a y ra n lık la dinlediğini, h a y re tle r içinde k a ld ığ ın ı söylerdi. E liyle v u ra r a k piyan o d an ç ık a rttığ ı sesi ifa ­ deye çalışıyor, h a y re t ve ta k d irle rin i an latıy o rd u .

A ta tü r k ’le de birço k h â tıra sı v ard ı. A ta tü r k ’ün, kendisini y an ın ­ dan hiç ay ırm ak istem ediğini ondan işitm iştim . O nun arzu su n a göre anide beste y ap tığ ı da olm uştu. B ir gün zeybek ritm in d ek i böyle b ir besteyi, âdeta stenoya benziyen E rm en i n otası denilen b ir n o ta y la ça­ b u cak y azıverm esi ve diğer m ü zisyenlerin bu n o tad an b ir şey a n la ­ yam am ası A ta tü r k ’ün de d ik k a tin i çekm işti. B ir defa b ir E rm en i k i­ lisesinde onun b u n o tay a bu derece v u k u fu n u nasıl h a y re tle k a rş ıla ­ d ık la rın ı an latm ıştı.

Jürileri sevmez.

R efik F ersan , rad y o d a y a p ılan seçm elerde jü rid e b u lu n m ak is te ­ m ezdi. Ç ünkü kendisini tatm in etm eyen, iyi n o t verem iyeceği kim se­ le rin b u seçm elere g ird iğ in i söylerdi.

A la tu rk a m üzikte, h alen çok m eşh u r ve to p lu m u n b ü y ü k ilgi gös­ terd iğ i bazı m ü zisy en leri hiç beğenm ezdi. M ünir N u re ttin ’i beğenir, Ş erif M u h ittin T a rg a n ’ın güzel viyolonsel ve ud çaldığını söylerdi.

Çok b itk in olduğu için kom şuluğum uz sırasın d a h erh an g i b ir a le t çaldığını işitm edim .

T a tlı so h b e tle ri sever, kend in d en geçer, â d e ta sıh h atin e k av u şu r, k o n u ştu k ça yüzü n u rla n ırd ı.

E v le rin e p ek çok m isafir g e lir giderdi. G aliba en sık g elen ler C evdet Ç ağ lalard ı. H a ttâ , zannediyorum ki, F e rs a n la r E tile r’e ta ş ı­ nınca Ç a ğ la la r da o n lara y a k ın olm ak için ay n ı sem te taşın m ışlard ı. R efik F ersan , M ısır’da da b u lu n m u ştu . O rada b ir o rk e stra n ın b a ­ zı eserlerin i arm onize ed e re k çaldığını söylerdi. O nun sayısız eserleri içinde pek beğendiğim i söylediğim b ir tan esin in de aynı o rk e stra ta ­ rafın d a n çalındığını an latm ış ve b ir gün te y p te n d in letm ek vaadinde b u lu n m u ştu . B u p arçan ın b ir pasajı, a la tu rk a m üzikle m eşgul olm a­ dığım hald e, b e ste k â rın ın kim olduğunu da bilm ezken, senelerce ev­ vel k a fam a tak ılm ış tı ve bozuk b ir piyanoda bilgisiz ve beceriksiz

p arm a k la rım fa aynı kısm ı d efalarca seslendirm eğe çalışır, d a k ik a ­

larca b u m elodinin en ginliğine d alard ım .

Şim di b u beste ve sözleri gene k afam d an çıkm ıyor, ve içim den uzun, düz, u ç la rın a doğru h a fif glisando ile k ay b o lan icrasını d ü şü ­ n ü rk e n , bana, b ir sü red en b eri, ona b ir bebek gibi b ak an sevgili k ız­ la rın ın k o lların d a, h e r gün b ir parça eriyen, aziz kom şum R efik F er- s a n ’ı h a tırla tıy o r :

Sol... du... gül... 1er... gibi... Sev... da... lı... yüzün...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yayınevi, Türkiye'de İngilizce dili ağırlıklı eğitim yapan tüm kurum ve kuruluşları, 1994 yılında kendi bünyesinde kurulmuş olan Oxford Yayıncılık Limited Şirketi

Erenköy Sahrayıcedit, Bos­ tancı caddesi İ 04 numarada oturan ve iki senedenberi Bakırköy hastanesinde yatan Râna Başokçu üç gün evvel kibritle entari­. sini

Başka b ir rivayete göre, Arap ordu­ sunda bulunan Eba Eyüp, savaş sıra­ sında ishale tutulm uş, hastalığı gittik­ çe şiddetlenm işti... büyük adam , ordu

Gama ›fl›n patlamalar›yla ilgili olarak yayg›n kabul gören model, Günefl’ten çok daha kütleli bir y›ld›z›n merkezinin çökerek, kutuplar›ndan parçac›k ve

Bu sürede ti­ yatro meslek okulunun açılm ası­ na öncülük etmiş, Devlet Tiyatrosu ve Operası’nm kurulup gelişmesi­ ne katkıda bulunmuş, ilk kez bir tiyatro

18 yafl›nda erkek olgu yedi ay önce nefes darl›¤› ve gö¤üs a¤r›s› yak›nmas› ile baflvurdu¤u kalp damar cerrahisi klini¤inde yap›lan ekokardiogra- fide

“Türkiye Gazetecüer Cemiyeti üyesi gazeteci-yazar Halit Çapm ve Duygu Asena’nın vefatından büyük üzüatü duydum. Kendile­ rine Tann’dan rahmet diler, size

Antalya’da 72 devekuşunun bulunduğu bir çiftlikte sahibi tarafından ocak ayı süresince kapalı ve ha- valandırması yetersiz küçük bir kümese konulan hayvanlardan 15