• Sonuç bulunamadı

Tarihçi Şükrullâh Çelebi (1380?-1460)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihçi Şükrullâh Çelebi (1380?-1460)"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TARỊHÇỊ ŞÜKRULLÂH ÇELEBỊ (1380?—1460)

Author(s): Halịl Ịnalcik

Source: Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae, Vol. 61, No. 1/2 (March 2008),

pp. 113-118

Published by: Akadémiai Kiadó

Stable URL: https://www.jstor.org/stable/23659816

Accessed: 16-12-2018 09:47 UTC

JSTOR is a not-for-profit service that helps scholars, researchers, and students discover, use, and build upon a wide range of content in a trusted digital archive. We use information technology and tools to increase productivity and facilitate new forms of scholarship. For more information about JSTOR, please contact support@jstor.org.

Your use of the JSTOR archive indicates your acceptance of the Terms & Conditions of Use, available at https://about.jstor.org/terms

Akadémiai Kiadó

is collaborating with JSTOR to digitize, preserve and extend access to

Acta

Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae

(2)

DOI: 10.1556/A Orient. 61.2008.1-2.11

TARiHÇi SÜKRULLAH ÇELEBÎ (13807-1460)

Halîl Inalcik

Historical Department, Bilkent University 06553 Bilkent, Ankara, Turkey

e-mail: inalcik@bilkent.edu.tr

The historien Çiikrullâh Çelebi (13807-1460), coming from the family of ulemas, belongs to the less known figures of Ottoman historiography. Our knowledge concerning his life is very limited: in the period of 1402-1413 he must have been in the service of the çehzâdes reigning in Bursa, then he became one of the musâhibs of Murad II, fmally he died in Mehmed II's time as a person of great reverence. It was Sultan Mehmed II for whom he compiled his world history, the Behcetii 't-Tevârîh in the Persian language, in 1456-1458. One of the sources of this work was obviously identical with that formerly utilised by Ahmedî, then by Neçrî. Çiikrullâh's Chronicle yielded source material for several later chronicles. His translation into Turkish of the Risâle min Edvâr, a Persian work of mu sicology, testifies to the presence of the classifying tendencies of Sultan Murad II's reign, which tried to bring the Ottoman culture in harmony with the classical Iranian culture.

Key words: Ottoman historiography, chronicles, biography, 15th-century Ottoman history, cultural history.

Saygin bir ulema ailesinden olup, sultanlara musâhib ve onlar için yazdigi ansiklope dik-didaktik eserler ile taninan Çûkrullâh Çelebi, genç yaçta 1402-1403'te Bursa'da Osraanh çehzâdesi "Emîr-zâde" Isa Çelebi yaninda görünmekte.1 Osmanli Fetret dö neminde Ahmedî, Ahmed-i Dâ'î gibi, strasiyla Bursa'ya hâkim olan Bayezid oglu Çelebiler hizmetinde bulunmuç; nihayet Sultan II. Murad'tn yakin musâhiWleri ara sina katilmi§, ihtiyarligmda Fâtih Sultan döneminde sultanin saygi duydugu ihtiyar Çiikrullâh bir dünya tarihi, Behcetü 't-TevârW\ kaleme almiçtir. Behcetii't-Tevârîh (tamamlanmasi 1458) baçinda, 51 yildir Osmanli Sultanlan hizmetinde oldugunu bil

1 îlk Osmanii sultanlari Fâtih dâhil, unvanlan arasinda emîr unvanmi kullamrlardi; Çtikrul

lâh hakkmda Bardakçi (2007). N. Atsiz'in 1939'da yayinladigi araçtirma (Atsiz 1939) ve Atsiz

(1949, pp. 39-76), Bardakçi'nin eseriyle tamamlanmaktadir. Atsiz, Çûkrullâh'in 1409'da Osmanii beyinin hizmetine girdigini kabul eder.

(3)

114 H. INALCIK

dirir. îsâ için Tûrkçeye çevirdigi Risâle min Edvâr baçlikli musikî teorisi üzerindeki eserinin dîbâcesinde, kendini nasil tanittigini anlatir. "Çâdhk sebebleri cem' olunan" bir mecliste genç "sâhib-i devlet" Isâ için bir kasîde okur. О mecliste: "ittifak (tesâ düf) çôyle vaki' oldi ki, anun (îsâ Çelebinin) sohbetinde hünermendler hazir olmuç

lardi ve âlât-i sazlanni râst kilmiçlardi ve her birisi kendii hiinerini izhâr kilmagiçûn

hôç âvâzile âvâzeler gösterirler idi... ve ol sarrâf-i me'ânî Emîr-zâde-i a'zam (için bir

kasîde okur) ol meclisde hâzir olanlar ta'accub idüp.... Emîr-zâde bir kitab

getürdi ve çôyle iltimâs eyledi kim, ol kitâb Türk dilince tercüme olup" (M. Bardak çi'nin kopya ettigi metin). Burada, "çâdlik sebebleri" hazir edilmiç, musikî icrâ edi len "sohbef'te "Emîr-zâde", Çûkrullâh'dan Risâle''nin çevirisini istemiç (îsâ'dan "cü vân" diye söz eder, îsâ, Yildinm'in beçinci oglu idi); Çûkrullâh'in "mahsûlû'l-merâm

ve makbûlû'l-kelâm" nedîm-musâhibler arasma katildigina çûphe yoktur. Çûkrullâh'in ifâdeleri, patron huzurunda içret meclisinde kasîde sunan, hüner ve bilgisini gösteren

birinin nasil nedîmler arasina geçtigine ait güzel bir misâl vermektedir. Çûkrullâh, olgun çaginda II. Murad'in (1421-1451) musâhibidir. Sultamn en yakm adami sifa tiyla elçilik vazifesiyle görevlendirilirdi. Çûkrullâh, Karaman oglu'na (1437) sonra

1447'de Karakoyunlu Cihançâh'a elçilikle gônderilmiçtir. isâ'mn mâcerasi hakkinda Neçri'de (1957, vol. II, pp. 424-450) çagdaç bir kaynak (Ahmedî) çu aynntilan ver mektedir: Timur gittikten sonra Yildinm'in çehzâdelerinden her biri, "Dâru's-Salta na" Bursa'yi ele geçirmek için mücadeleye girmiçlerdir. Oyle görünüyor ki, baçlan giçta Çûkrullâh îsâ ile Bursa'da idi (1402-1403). Çelebi Mehmed Bursa'yi ele geçir mek için harekete geçti. Yenilen îsâ, denizden istanbul'a kaçti. Edirne'de Süleyman Çelebi îsâ'yi imparator'dan istedi ve Bursa üzerine gönderdi. îsâ gelip Karesi vilâye tini ele geçirdi (1403 kiçinda). 1404 bahannda Bursa üzerine yürüdü, çehri kuçatti, Bursalilar ona yüz vermeyince çehri ateçe verip çekildi. Mücadeleye devam etti, etra fina onbin kiçi toplayip Mehmed ile Bursa yakimnda savaçti, yenildi, isfendiyar Bey'e sigindi. Çelebi Mehmed, Bursa'da yerleçti. îsâ gelip ûçiincû defa Mehmed'e karçi savaçti (Gerede Savaçi), yenildi. izmir-oglu yardimiyla dördüncü kez taliini de nedi, yine yenildi, Karaman oglu'na sigindi, adi yok oldu. Bu olaylar, 1402-1404

dönemine rastlar. 1404'te Süleyman Çelebi gelip Mehmed'den Bursa'yi aldi (ayrin tilar, göz tanigi Ahmedî'nin Menâkibnâme' sinden Neçrî'ye aktanlmiçtir). Tüm bu dönem boyunca Çûkrullâh, Bursa'da öbür musâhib çâirler gibi, sonunda Süleyman'in hizmetine girmiç olmall. §ûkrullâh, Süleyman dâhil Çelebilerin hepsinden saygi ile söz eder. Risâle min Edvâr''da musikînin önemini belirten maddelerden birinde, bu ilmin Yunan'dan Fars kavmine, oradan Araplara, son kez "Rûm kavmine" (Anadolu Türklerine) geçtigini kayd eder. Kayda deger ki, II. Murad hizmetinde iken, bazi ya kinlarimn "dünya lezzetlerinden ömrleri varinca zevkile ve 'içretle lezzet" almayi yeglediklerini belirtir (Bardakçi yayini) (II. Murad'a nedîmlik yapan baçka bir §ük

rullâh, cinsel iliçkiler üzerine bir eserin, Bâhnâme'nin yazandir).3

2 Çiikrullâh, Tûrkçeye çevirdigi Risâle min Edvâr dibâcesinde eseri, "Emîr-zâde" Isa için "te'lîf ' ettigini söyler, fakat Sultan II. Murad'a "ithaf' eder, Bardakçi'nin eserine bkz.

3 Eser H. 937'de Muhlis Mustafa tarafindan Farsça'dan Tûrkçeye Mahbûbu 'l-'Ärißn baçli giyla çevrilmiç (bir nüshasi Veliyyüddin Kitaplan No. 2342: M. Bardakçi).

(4)

"Pâdi§âh-i ki§ver-kuçâ" diye kutladigi Fâtih Sultan Mehmed, ona vakiftan maa§

bagladi. Çûkrullâh, bu cihangîr pâdiçâh için bir diinya tarihi, Behcetii't-Tevârîh'i yazdi ve hâmisi vezirâzam Mahmud Paça'ya ithâf etti. Behcetii't-Tevârîh bir dûnya

tarihi olmakla beraber, Ahmedî'nin iskendenâmesi gibi, îslâm dîni, tip, cografya, koz

mografya konulanni içeren ansiklopedik-didaktik bir eser niteligindedir. 1400'lerde edebî faaliyete baçlayan Çiikrullâh, II. Murad döneminde (1421-1451) saray'da Sul

tan'in yakini bir musâhib olarak sivrilmiçtir. II. Murad'in ona tam "itimâdi" vardi ve

elçilik gibi önemli içleri ona havâle ederdi. Fâtih'in yamnda da "mahsûlû'l-merâm ve makbûlû'l-kelâm" idi (§akâ 'ik 1269, p. 115). Yaçlihginda Çiikrullâh, Fâtih tarafindan dönemin baçta gelen ulemasi yamnda yer almakta idi. 1456 yihnda Fâtih, ogullan Bayezid ve Mustafa için Edirne'de düzenledigi sünnet dügününde Çûkrullâh'i karçi sina oturtmuç (Bardakçi 2007).4 §akâ 'ik onu II. Murad devri ulemasi arasinda "cümle

enâm ve kâffe-i havâs ve 'avâm arasinda kemâl-i fazl ve kemâli ile meçhûr bir fazil-i mebrûr" sözleriyle anar. Çûkrullâh ayrica, çeçitli ilimleri tamtan Minhâcu 'l-Reyâdfi

Sulûki'l-îbâd adli ansiklopedik bir eserin yazaridir (Tâhir 1333, p. 332 - kuçkusuz

Germiyanli musâhib çâirler gibi Çiikrullâh kendisi de iyi bir çâirdi, eserlerinde man

zum parçalar buna tamkhk eder). Minhâc'tà 145 çeçit "fenn"i tahsil {§akâ'ik 1269,

p. 114 derkenâr) ettigini belirtmiçtir. Eserlerinin Farsça yazilmiç olmasi, Osmanh sara yinda kültür siyasetinde degiçikligin bir kamti olarak yorumlanabilir. Fâtih, îran ve

Timurîler yüksek saray kültürünü benimseme çabasindadir. Fâtih'in seferlerini anla tan manzmn Gazânâme-i Rûm yine Farsça yazilmiçtir. Saray bahçesinde görkemli Çinili-Kôçk, îrân "çehin§âhlar" gelenegini yansitir (Tursun Bey). Bununla beraber, §ûkrullâh, döneminde revaçta olan Oguzculuk hareketine yabanci degildir. 1449'da Karakoyunlu Cihançâh'a (1437-1467) elçilikle gönderildiginde, Cihançah ona Mogol (Uygur) yazisiyla yazilmiç Oguznâme metnini göstererek, Osmanh hanedam ile akra baligim sôylemiç; Çiikrullâh bunu Behcetü 't-Tevârîh'le belirtmiçtir. Çiikrullâh, tari hinde Osmanh soykütügünü Oguz Han ile baçlatir {Behcetii't-Tevârîh Dîbacesi, Atsiz

1949 çevirisi, p. 151).

Bu elçilik birkaç yönden önemli idi. Osmanh Sultanlari gibi Akkoyunlular da, ilkin Timur, sonra oglu Çâhruh tarafindan tehdit edilmekte idiler (Kara Yusufoglu iskender'e karçi Dogu Anadolu'yu istilâ eden §âhruh [1404-141 l]'un Osmanh Sul tanlari I. Mehmed ve II. Murad'i tehditleri için bkz. yukanda, Oguzculuk bölümü). Timur'un Mogol Cengiz Han gelenegini benimseyerek üstünlük iddialanna kar§i, II.

Murad ve Karakoyunlu hükiimdarlan, Oguz Han soyundan indikleri iddiasinda idiler.

Kara Yusuf u Yildinm Bayezid, Timur'a karçi himaye etmiçti. 1449'da onun torunu Cihançâh (1437-1467) Karakoyunlu hükümdüri idi ve Osmanh sultam gibi Çâhruh'un tehdidi karçisinda idi. Cihançâh, elçi Çiikrullah'i halvetine çagirarak "Oguznâme'yi gôstermiç ve Sultan Murad'in nesli Oguz Han'in oglu Gökalp'a, Kara Yusuf un nesli ise Oguz Han'in oglu Deniz Alp'a variyormuç, bu nedenle Türkmen Beyi Cihançâh "Sultan Murad benim ahret kardeçimdir, bu kardeçlikten baçka da akrabamdir" demiç. Çûkrullâh H. 864'de Bursa'da vefat etmiçtir (28 Ekim 1459'da baçlar 17 Eylül

4 Fâtih'in Belgrad seferi akebinde Edirne'de Ada-Çayin'nda düzenledigi sûr bir ay siirmûç

(5)

116 H. INALCIK

1460'da biter). Vefati için verilen 894 tarihi kuçkusuz yanliçtir (Л1£ rakami ^ olarak okunmuç olmali).

Behcetû't-Tevârîh

Çiikrullâh'in Farsça dünya tarihi Behcetû't-Tevârîh üzerinde Theodor Seif Avrupa yazma koleksiyonlartndaki nüshalara göre yaptigi çahçmada, Osmanhlara ait bölümü Farsça metinle beraber Almanca çevirisini yapmiçtir (Seif 1923-1925). Daha sonra, Ç. N. Atsiz'in Sûkrullâh ve eserleri üzerinde îstanbul kütüphanelerindeki yazmalara göre yaptigi etrafli araçtirma gelir. Bu yaytnda, Farsça metin îstanbul yazmalartyla (özellikle Nuruosmaniye nüshasi) karçilaçtirilmiçtir (Atsiz 1939).5 Sûkrullâh, Nuru osmaniye'deki orijinal nüshadan, sonra yaptigi ikinci tertiple bazt parçalan çikarmiç tir (Atsiz 1949, p. 41).

Sûkrullâh bu eseri yazmaya 861/1456'da baçlamiç, 863/1458'de bitirmiçtir. Behcetii 't-Tevârîh'm, Osmanh'ya ait bölümün Farsça ash, Th. Seif tarafindan ya yinlanmiçtir (Seif 1923-1925). Sûkrullâh, dünya tarihinin ilk versiyonunu (861— 863/1457- 1458'de) yazmtç ve vezirazâm Mahmud Paça'ya ithaf etmiçtir. Daha son

raki versiyonunda Paça'ya ithaf çikanlmiçtir.

Seif (1923-1925, p. 63), Çukrullâh'in bu tarihini îran'da yaztlan dünya tarih

leri örneginde ilk Osmanlt tarihi sayar.6 Seif, tip ve musikî dâhil, her konudan çeviri

yapan Çûkrullâh'in II. Murad'a mûçâvir (Berater) oldugunu vurgular (Seif 1923— 1925, p. 67).7

Seif a göre Behcetii 't-Tevârîh, Ahmedî'nin manzum Osmanlt tarihiyle yaktn lik gösterir, hiç olmazsa bir bölümünde ortak bir kaynak kullanmiç olabilirler (Seif 1923-1925, pp. 65-66). Çûkrullâh'daki Osmanli bölümü, îskendernâme ile beraber XV. ve XVI. yüzyil Osmanlt tarihcilerine kaynak olmuçtur (înalctk 1962, pp. 159—

162).

Sûkrullâh, Ruhî'ye atfolunan Oxford Anonim Tarih'inin kaynaklanndan biri

dir (Ménage 1964, pp. 12-13).8 II. Bayezid'in emriyle yaztlan Oxford Anonimi,

kuçkusuz Sûkrullâh't kullanmiçtir: Sûkrullâh: "be-mikdâr-i sîsad çahl (340) mard... az pay-i Selçukîyân azîmet be-Rûm karda ast ve Karacadag-râ pasand karda". Oxford Anonimi: (v. 9) "Mezkûr Ertugrul iiçyiiz kirk nef er kiçisiyle terk-i Türkistan edüp

5 Bu araçtirmasini Atsiz 1949'da aynca ôzetlemiç ve Osmanh tarihi bölümünü Tûrkçeye çevirmiçtir. Ancak, çeviride terimleri kendince Öz Tûrkçe sözcüklerle karçilama çabasmda bulun dugundan ciddî araçtirmalar için daima Seif in Farsça yayinina baçvurmak gerekir.

6 Çiikrullâh'tan önce Ahmedî, Iskendernâme'de Tûrkçe manzum olarak bir dünya tarihi yazmiçtir (bkz. yukanda).

7 Ölümü H. 864 (28 Kasim 1459'da baçlar 24 Ocak 1460'da biter); о takdirde ölüm tarihi 1459 veya 1460 olabilir. Kendisi tarihini yazarken 71 yaçinda oldugunu söyler. Hicri hesabiyle Ve rden bu tarih, milâdî yil hesabiyla 69 olmall.

8 Bu anonim, Yazicioglu'nu kullanmiçtir; bkz. yazmanin Cengiz-Yücel (1992) yayini. II. Bayezid'in emriyle yazilan bu tarih Neçrî'nin kaynaklanndan biridir; orada Osman "Oguz oglanla nndan Kayi Han evlâdiyim", der.

(6)

Selçukîler bile Rum'a gelüp Rum'da Karacadag'i ihtiyâr ediip" (Neçrî'de Ertugrul 400 hane ile Rum'a gelmiçtir: Neçri 1957, vol. I, p. 60).

Osmanlilar üzerine kisa tarihini Fâtih döneminde yazan §iikrullâh, kuçkusuz Ahmedî'nin Gazâvâtnâme'saà oijinalinden kullanmiçtir (Ne§rî, II. Bayezîd döneminde yazdi). Açagida, I. Murad'in Kosova savaçinda çchâdetini anlatan rivâyet, Ahmedî manzum Tevârîh'i, Çiikrullâh ve Neçrî'deki Ahmedî Gazâvâtnâmesf yle karçilaçtiril

mi§tir.

Sultan Murad'in Çehâdeti

Ahmedî (1411'den önce) Çûkrullâh (1458) Ne$rî (II. Bayezid dönemi)

Kûçteler üstünde yürür idi

at

Kaldi birkaç kul ile bir

yerde çâh

Yaturmuj anda bir kâfir

meger

Gövdeler içinde olmiçdi

nihân

Siçrayub hançerle çahi vur

du ol

(Sday 2004, p. 44)

"Gazi Çah birkaç haseki ile bir tepe üzerinde durdu ki...

meger bir kâfir ... ölüler

arasinda gizlenmiç imiç, ye

rinden kalkti, diiçe kalka

Hûnkâr gaziye dogru geldi. Çavuflar koyuvermediler. Hûnkâr Gazi bir i$ için gel mektedir, bir dilegi vardir sandi, çavuçlara biraktirdi, kâfir ilerleyip biçakla vurdu" (Atsiz 1949, p. 56)

"Bu kâfir dahi mecrûh ve hûn-alûde olup kûçteler içinde kendüyü pinhan eder, çiinki Gazi Murad Han bu kâ firin lizerine gelir, kâfir dahi iiftân u hîzân durup Hünkära müteveccih ol du. Çavuçlar men' etmek isteyicek Gazi Murad Han murâd-bahçdi, bir maksûdu var ola, kon gelsiin dedi,

ol mel'ûn yegeninde hançer sakla

miçdi, gelip Hûnkâr'in ûzengûsûn öper gibi olup Hûnkâri sancdi" (Neçri 1957, vol. I, p. 304)

Bu iiç metnin, olayi ayni kaynaktan aktardigi kuçkusuzdur. Ne§rî'nin tarihine aynen aktardigi metin, ashnda Ahmedî'nin aynntili Gazavâtnâme metnidir. Ahmedî,

bu bilgiyi, ïskendemâme'ye ekledigi Tevârîh'de manzum olarak kisaca tekrarlamiçtir (Süleyman Çelebi yamnda iken, 1411 'den önce).

Ahmedî, iskendemâme'deki manzum özetinde, çavuy'lardan söz etmemiç, fa kat Neçrî'deki Gazavâtnâme metninde çavu§lar zikredilmiçtir. Kuçkusuz, Ahme dî'nin Gazavâtnâmesi, eserini 1459'da yazmiç olan §ûkrullâh'm elindedir ve eserin

de о bilgileri, nakletmiçtir (Çûkrullâh "çavuçlardan" sôzetmiçtir). Böylece Çiikrullâh, Neçrî'den önce Ahmedî'yi kullanrruçtir.

Çûkrullâh'in Risâle min Edvâr çevirisine gelince (kitabin kaynaklan hakkinda bkz. Bardakçi 2007) bu eser, II. Murad döneminde gûçlenen sanatta "klasikleçme", "klasik Iran kültür gelenegine uyum" saglama çabalannm bu kez musikî alamnda9

bir belirtisi olarak algilanabilir.

9

Konya'da sarayin ve yüksek sinifin destekledigi Mevlânâ Celâleddin, Mesnevîsinde Iranh büyük çâir Hakîm Sanâ'î, ' Attâr ve $ems-i Tebrîzî'nin kuwetli etkisi altinda idi ve Iran tasawuf ve sanat gelenegini temsil etmekte idi. Mevlevîligin Osmanli sultanlan tarafindan himâye görmesi, imparatorlugun her tarafinda büyük çehirlerde mevlevî hankâhlannin açilmasi, Îrânî tasavvuf, çiir ve musikîde âdeta "sanat akademileri" görevini üzerine almasi ilginçtir. Özellikle, mevlevîlerin, 19. yüzyil sonuna kadar (son temsilcisi mevlevî Zekâî Dede) yüksek sanat musikî gelenegini sürdür dükleri bir gerçektir.

Ahmedî (1411'den önce) Çûkrullâh (1458) Ne$rî (II. Bayezid dönemi)

Kûçteler üstünde yürür idi

at

Kaldi birkaç kul ile bir

yerde çâh

Yaturmuj anda bir kâfir

meger

Gövdeler içinde olmiçdi

nihân

Siçrayub hançerle çahi vur

du ol

(Sday 2004, p. 44)

"Gazi Çah birkaç haseki ile bir tepe üzerinde durdu ki...

meger bir kâfir ... ölüler

arasinda gizlenmiç imiç, ye

rinden kalkti, diiçe kalka

Hûnkâr gaziye dogru geldi. Çavuflar koyuvermediler. Hûnkâr Gazi bir i$ için gel mektedir, bir dilegi vardir sandi, çavuçlara biraktirdi, kâfir ilerleyip biçakla vurdu" (Atsiz 1949, p. 56)

"Bu kâfir dahi mecrûh ve hûn-alûde olup kiiçteler içinde kendüyü pinhan eder, çiinki Gazi Murad Han bu kâ firin lizerine gelir, kâfir dahi iiftân u hîzân durup Hünkära müteveccih ol du. Çavuçlar men' etmek isteyicek Gazi Murad Han murâd-bahçdi, bir maksûdu var ola, kon gelsiin dedi,

ol mel'ûn yegeninde hançer sakla

miçdi, gelip Hûnkâr'in ûzengûsûn öper gibi olup Hûnkâri sancdi" (Neçri 1957, vol. I, p. 304)

(7)

118 H. tNALCIK References

Atsiz, N. Ç. (1939): XV. Asir Tarihcisi Çiikrullâh. Dokuz Boy Türkleri ve Osmanh Sultanlari Tarihi. Istanbul.

Atsiz, N. Ç. (1949): Osmanli Tarihleri. Istanbul.

Bardakçi, M. (2007): Ahmed oglu Çiikrullâh 'in Risälesi ve XV.inci Yiizyil Musikisi Nazariyati. (Do gu Dilleri ve Edebiyatlarimn Kaynaklan 33.) Cambridge, Mass.

Cengiz, H. Е,- Yücel, Y. (1992): Rûhî Târîhi. Beigeler XIV, pp. 359-472 + tipkibasim.

Inalcik, H. (1962): The Rise of Ottoman Historiography. In: Lewis, B. Holt, P. M. (eds): Histori ans of the Middle East. London, pp. 152-167.

Ménage, V. L. (1964): Neshrî's History of the Ottomans. London.

Neçrî (1957): Kitâb-i Cihan-Nümä. Neçrî Tarihi. I—II. Yayinlayanlar F. R. Unat-M. A. Köymen. (Türk Tarih Kurumu Yayinlanndan. III. Seri No. 2 ). Ankara.

Çakâ'ik (1269): Tercüme-i Çakâ 'ik-i Nu 'mäniyye. Istanbul.

Seif, Th. (1923-1925): Der Abschnitt über die Osmanen in Sükrulläh's persische Universalge

schichte. Mitteilungen zur osmanischen Geschichte II, pp. 63-128; Farsça metin pp. 77-122. Silay, К. (2004): Ahmedî, Tevârïh-i Mulûk-i Äl-i 'Osmän. Text and English Translation: History of

the Kings of the Ottoman Lineage. Cambridge, Mass. Tâhir, B. M. (1333): Osmanli Miiellifleri. I. istanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

Arguing on globalization and commodification, Timothy Bewes asserts that “the concept of reification presupposes the assimilation of all cultures to a single culture”

Gordon Moore, sadece Moore Kanunu olarak da bilinen bu efsanevi öngörünün kâşifi değil, aynı zamanda dünyanın en büyük yarı iletken üreticisi olan Intel’in

Yukarıda Bektaşilik tarihinden bahsettiğimiz bölümde de ifade edildiği üzere Osmanlı Devleti, aynı sosyal tabana sahip olan Alevilik ve Bektaşilikte kendilerine muhalif bir

Balkan devletleri ile Salih Münir Paşa arasında cereyan e- den müzakerelere hâkim olan zihniyet bir Balkan ittihadım kurmaktır. Salih Münir Paşa Is-

Sâib beyin yahşiyle Reşat beyin yalısı aralarında bir yalı daha vardı ki hâlâ olduğu gibi ye­.. rinde duruyor, yalnız yol

Mevlâna, gü­ zelde, iyide, kemalde Allahı bul­ muş ve duymuştur.. Onlar kendi var­ lıklarından

Ve Divan adı konaklamanın yanında ağız tadı oldu, pasta çörekle anılmaya baş­ landı.. İşte geçmişine bağlı Divan 16 Ocak günü

Zekâi Dede de, ilk tahsilini müteakip ha­ fız oldu, hüsnühat dersi aldı ve dev­ rin tanınmış musiki üstadlarından Eyüplü Mehmed beye talebelik