• Sonuç bulunamadı

Pierre Loti'nin 100. doğum yıldönümünde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pierre Loti'nin 100. doğum yıldönümünde"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Claude Farrere'in Türk Milletine mesajı

“ O, Fatih?in ve haleflerinin mağrur

hir kahramanlıkla fethettikleri

T ürk topraklarını

A

kademi Fransez âzalarından

Claude Farröre, fikir ve mes­

lek arkadaşı Pierre Loti’nin

100 üncü doğum yıldönümü müna­ sebetiyle, "Türk - Fransız Kültür Ce- miyeti” ne aşağıki mesajı göndermiş­ tir:

Sayın baylar,

Fransız olarak doğan, fakat bütün İslâm dünyasına ve bilhassa Türkle- re çok derin sevgi hisleriyle bağlı ka­ lan Pierre Loti’rJn 100 üncü doğum yıldönümünü tesit ettiğiniz şu sa­ atlerde, sizin aranızda bulunamadı­ ğım için son derece müteessirim. Bu büyük adam, Türkleri o kadar çok sevmiştir ki; 1877 de Kus Çarının taarruzu sırasında, 1911 de İtalyan­ ların Trablusgarba hücumu esnasın­ da ve 1912-1913 te Balkan Harbi de-

vamınca. bütün bu kötü günlerde

Türk milleti için kanını bile akıtma­ ğa hazır olduğunu söylemiş ve ha­

kikaten iztırap çekmiştir.

1911 de o, 60 yaşını geçmiş bu­ lunuyordu. Bunun için, 1877 de yap­ mak istediği gibi, ay yıldızlı bayrak altında döğüşmeğe teşebbüs edeme­ di. Fakat, bütün Fransız matbuatın­ da bu millet lehine şiddetli bir müca­ dele açtı. Birkaç sene evvel Mısır mületi hakkında ona yardım ettiği­ mi hatırlayarak, bu mücadelede de onun yanında yer almam için beni çağırdı. Ben de, Paul de Cassagnac ve diğerleri gibi cesur ve iyi kalbli olan bu insanlar arasına katılmak­ tan büyük saadet duydum. Ve Pierre Loti’nin yanında bizler, Batı dünya­ sının fikrini değiştirmeğe muvaffak olduk. Zira Batıklar, evvelâ Balkan milletlerini destekliyorlardı. Fakat, bir müddet sonra, taarruz eden o mil­ letler vahşete ve barbarlıklara te­ vessül ettikleri ve aynı yolda misal­ leri çoğalttıkları için, Loti ve arka­

daşlarının bunu bütün medeniyet

dünyasının gözleri önüne sermeleri üzerine, Batı umumî efkârı, Balkanlı­ lar aleyhine ayaklandı ve onları tak­ bih etti.

"Türk Edirne için” giriştiğimiz kampanyayı hatırlatmağa lüzum var m ı? Netekim sonunda bu şehir kur­ tarılmış oldu. Halkının cüzî bir kısmı Hıristiyan olmakla beraber, baştan başa hakikî bir Türk şehri olan ce­ sur ve fevkalâde güzel Edirne’niz, gene sizlere, Türk milletine kaldı.

Loti, o kadar çok sevdiği ve son nefesine kadar da sevmeğe devam et­ tiği bu memlekete 1913 te tekrar dön­ meğe imkân bulabildi. Edirneye git­ tiği zaman muhteşem ve mübarek “ Sultan Selim” camiine uğrayan ve

orada ulema bir hocanın minoerin

üstünden "Bu iyi kalbli Fransızı’ ’Al lahın takdis etmesi için dua ettiğini gören Loti, coşkun bir saadet duy­ muş ve hudutsuz sevincini, zaferle neticelenen mücadelesinde kendisine yardım etmiş olan arkadaşlarına — bu arada bana da *— mektupla bil­ dirmiş .böylece aynı saadeti onunla

paylaşmamızı istemişti. Kendisinin

en sadık yardımcısı olduğum içir, ba­ na teşekkür etmek üzere gönderdiği bu harikulâde mektubu hâlâ sakla­ maktayım. Ben de kendi şahsıma, dokuz sene sonra, Îstanbulu ziyaret ettiğim zaman, 1914-1918 seneleri a- rasında bile sevmekten ve müdafaa

-etmekten bir an geri kalmadığım

Türk milletinin, hakkımda gösterdiği

hararetli hüsnü kabulü, ömrümün

sonuna kadar unutmıyacağım. Bi­

rinci Dünya Harbi sırasında, memle­ ketime karşı olan vazifemde de ku­ sur etmiyerek, geniş halk kütleleri­ ni dilimle ve kalemimle iknaa çalış­ mış, Türklerin, kendi arzu ve irade­ leri hilâfına, bize düşman olanların safına doğru sürüklendiklerini iddia

l«ııuıiHiııııuııiHiı.ıııiii|iııııınıiHHiiNimuııııııııımuıııııiHiıınıııııııımıııııııuıııınntınııııııııııııııi[iiMiıımııııııııııııııııııııııtııııııııiHiıııuıiMnıımııınııııııııııımıııınıımııııııııııııııııımMMiMiıımııımııııııııııı

Pierre Loti’nin oturduğu ev

“Türklerin saadet ve felâket zamanlarında necip ve sadık

dostu Fransız Encümeni Dâniş âzasından Pierre Loti bin

üç yüz yirmi sekiz tarihinde bu evde ikamet etmiştir,,

1328

1910

Y

UKARIYA naklettiğimiz sa­

tırlar, arap harfleriyle mer­ mer bir levhaya hakkedilmiş- tir ve altında fransızca olarak tercü­ mesi vardır. Yazıyı hattat “Nefcmed- din Efendi,, yazmıştı. Bu levha Di- vanyolunda 45 numaralı evin üstün­ dedir, ve filhakika Loti bu evde bir müddet oturmuştu.

Bir muharririmiz, hâlen burada

ikamet eden zatı gidip görmüştür.

Kapıyı kendisine açanlar, emekli

Tümgeneral Cemal Bükey ile hemşi­ resi Bayan Nadir Bükey oldular. Ta­ nımadıkları bu ziyaretçiye iyi bir ka­

bul gösteren General ile hemşiresi

ziyaret sebebini öğrenince muharri­ rimize memnuniyetle izahat verdiler. General:

— Bizim, dedi, bir kardeşimiz var­ dı: Erkânıharp yüzbaşısı Kemal. Kendisi, Tayyareci Salim, Mısır’a ilk muvaffakiyetli uçuşu yaptığı zaman beraberinde râsıt olarak bulunmuştu.

Kemal, Loti ile tanışmış. 1326 se­ nesi temmuzunda idi. Loti camiler arasında bir ev arıyormuş. Görüyor­ sunuz, etrafımız cami ve medrese do­

ludur: Atikailpaşa, Karababa,

Arap Camii, Nuruosmaniye. O esna­ da peder rahatsızdı, valide, hemşire ve biraderlerle Kadıköy tarafına say­ fiyeye gitmiştik, Kemal valideden izin alarak Loti’nin burada oturma­ sını temin etmiş, burada yirmi gün oturmuş. Kemal, bilâhare harp baş­

layınca ikinci fırkada erkânıharp

olarak Çanakkaleye gitti ve orada şehit oldu. Loti bunu haber alınca çok müteessir olmuştu. Valideye bir taziyet mektubu da yazmıştır. Ev, bizimdir, valideden intikal etmiştir.

Emekli General Cemal Bükey, üç katlı olan evin içinde bazı tadilât yaptırtmıştır. General, Loti için bir

sergi tertibinin düşünüldüğünü

söyleyen muharririmize bu hususta mümkün olan yardımı yapacağını söylemiştir. Emekli Generalin bira­ derlerinden biri de şehrimizin tanın­ mış şahsiyetlerinden merhum Dok­ tor Asaf Derviş Paşa idi. îki kardeşi daha vardır: Bay Celâl Derviş ve Rıza Derviş. Valideleri, Tepedelenli ahfadından Aslıdil Hanım idi. Tam Pierre Loti’nin ruhuna uygun bir isim.

Muharririmiz, çıkarken General

Bükey’in Loti’nin ikametine dair verdiği 1326 senesi tarihi ile dışar- daki levhada yazılı 1328 senesi kay­ dının arasında mevcut mübayeneti görmüş bu sonuncu tarihin hicri sene

olduğunu tesbit etmiştir. Zi­

ra 1910 senesi rumî 1326 ya

isabet etmektedir ve doğru­

dur. Yalnız, Loti’nin bu evde

yirmi gün ikamet ettiği söyleniyor. Halbuki, Loti, îstanbulda çok yakın­ dan tanıdığı Keçecizade Fuad “ Beye,, yazdığı ve hâlen Salih Fuad Keçe- ci’nin koleksiyonunda mahfuz 3 ağus­ tos 1919 tarihli bir mektupta, bu eve 29 ağustos 1910 da girdiğini, Uç ay o- turmak niyetinde olduğu halde ancak altı hafta kalabildiğini tasrih etmek­ tedir.

Bundan başka Loti, kıymetli bir

vesika olan aynı mektupta 1913 se­ nesi 27 ağustosunda, Sultan Selim’de Fethiye Camii yanında bir evin, Har­ biye Nezareti tarafından ikametine tahsis edildiğini ve burada eylül so­ nuna kadar oturduğunu da kaydet­ mektedir.

Bir muharririmiz bu evi gidip bul­ muş ve şu malûmatı toplamıştır:

Çarşamba’da Kâtip Muslihiddin

Mahallesi Muhtarı Hüseyin Bayrak’- ın anlattığına göre, Pierre Loti, Fet­ hiye Caddesinde, camiye kıvrılan kö­ şedeki 2 katlı, 30 numaralı, Posta ve Telgraf Müdürlerinden Nezih Beyin evinde altı ay kadar misafir kalmış­

tır. Fakat Nezih Bey, birkaç sene

evvel öldüğü için, bu hususta fazla malûmat yoktur. Bu mahallenin en

eskilerinden sayılan Hâşim Duru-

su’nun söylediğine göre, az aşağıda, Yazıcı Baba Camii sokağında, mâ- bedin hemen bitişiğindeki 17 ve 19

sayılı, İkinci Daire Müdürü Rifat

Beyin evinde bir ay kadar misafir

kalmıştır. Loti’nin gösterdiği arzu

üzerine, o zamanın en güzel seslile­ rinden Hafız Cemal, her sabah er­ kenden camiden Esselât verirmiş ve Fransız edibi, tanyeri ağarırken, u-

yanır, bu dinî besteyi dinlemekten

büyük zevk alırmış. Bazali kahve­ ye çıkar, mahallenin eşrafiyle soh­ bet edermiş. Her iki ev, bugün çok iyi vaziyettedir. Yazıcı Baba Camii sokağındaki konak, ahşap Türk mi­ marisinin en güzel eserlerinden bi­

ridir. Bugün zamanla siyahlaşmış

boyasız tahtaları ve çok ince bir

zevkle yapılmış kapıları, hiç bozul­ mamış bir halde olduğu gibi duru­ yor.

etmiştim. Bu yüzden, onları büsbü­ tün zincire vurmak değil, hürriyete kavuşmaları için kurtarmak lâzım geldiği fikrini müdafaa etmiştim.

Fakat hakikatte ben, Loti’nin,

bende bulunmasına imkân olmayan, yüz defa daha büyük bir belagat ve

kuvvetle haykırdığı şeyleri tekrar

etmekten başka bir çey yapmamış­ tım. Çünkü o, yolu üzerinde, Türk milletine karşı yapılan bir haksızlı­ ğa ve insafsızlığa rastladıkça kal­ binden taşan büyük nefret hissiyle feryat etmiş, dehâsının bütün kud­

retiyle, bu mazlum milletin imda­

dına koşulması için gayret sarfet-

mişti.

O halde, yüz sene evvel bugün doğ­ muş olan bu adam; bütün dünyanın bildiği gibi, sadece asrının en büyük Fransız şairi ve hepsi de teklidi im­

kânsız birer şaheser sayılan kırk

tane eserin müellifi değildir. O, bun­ dan çok daha mühim olarak; dünya yüzünde tanıdığım en asîl kalbli in­ sandır. O, adalet ve şeref bahis mev­ zuu olduğu zaman, her şeyini leda etmekten ve kendisini tehlikeye at­ maktan aslâ geri kalmayan bir in­ sandır.

Bilindiği gibi, bir bahriyeli id: ve

bütün hayatında asker kaldı. Ben,

“Vautour” isimli küçük kruvazörde ve gene Türk sularında onun emrin­ de çalıştım. Bu 1903 ve 1904 senele­ rinde idi. Ve bizzat şahit oldum ki, onun kumandası altında hizmet gö­ renlerden hiç biri, onun emirlerini yerine getirmekte bir an tereddüt et­ miyorlar, hattâ bir işaretiyle kendi­ lerini seve seve ölüme atmağa bile hazır bulunuyorlardı.

Ve gene bilinmektedir ki, kendisi dindar olmadığı halde, başkalarının dinî kanaatlerine son derece hürmet gösterir ve bunu takdir ederdi. Bir­ çok defalar, akşamları, o ve birkaç subayı ile şehirde yaptığımız uzun gezintilerden dönerken, Mahmut Pa­ şa camiinin yanındaki çmaıın altına bilhassa oturur, bir fincan kahve içer ve nargilemizi tokurdatırdık. Bu es­ nada, cami müezzininin akşam \ eya yatsı namazları için mUslümanları ibadete çağırdığını duyunca, çok de­ fa biz de, örf ve âdete uyarak baş­ larımıza beyaş yahut yeşil birer sa­ rık sarar ve Loti’nin itikatlarına ve

imanlarına gıpta ettiği dindarların

bu toplantısına derin bir huşu ile iştirak etmek üzere, camiden içeri girerdik. Çünkü o, insanların ’Dieu, Jéhovah, Christ” gibi çeşit çeşit isim­ ler verdikleri “Allah” a bütün ruhiy­ le ve tam bir imanla inanmak ister­ di. Fakat yaradılışı ve kanaatleri, buna imkân vermemekte idi.

O, Fatih Sultan Mehmedin ve ha­ leflerinin mağrur bir kahramanlıkla fethettikleri Türk topraklarını sevi­ yordu. O, Türkleri, bütün sadelikleri, asaletleri, cesaretleri ve müsamaha- lariyle birlikte seviyordu. Loti, ken­ disine gönül veren ve vâdettiği gibi kendisine dönmesini çok uzun zaman

bekledikten sonra bu yüzden ölen

küçük ve müşfik Çerkeş kızını hiçbir an unutmadı. Fakat ne yazık ki Lo­ ti, sevgilisine döndüğü zaman, onun ancak mezarını bulabildi. Ve işte bu sırada ve bu sevgili için, eserlerinin

en harikuladesi, en ebedîsi olan

“ Fantôme d’Orient = Şarkın Haya­ leti” romanını yazdı.

O, ruhunun en mükemmel tarafını Türkiyeye vermişti. Türk milleti, o- nu anladığı ve onun şefkate şefkat­ le mukabele ettiği için teşekküre lâ­ yıktır. İşte, onun namına, ölümü sıra­ sında ynında bulunduğum ve son söz­ lerini işittiğim için, ben teşekkür e- diyorum.

Loti, Ölürken bile Türkiyeyi dü­ şünmüş ve bu milletin istiklâli, hür­ riyeti, büyüklük ve saadeti uğruna mücadeleye devam edeceğini söyle­ mişti. Onun son sözleri şu oldu: “ Ye­ min ettim, yeminimi tuttum ve daima tutacağım.”

Claude Farrère

ıııııııiıııııumnıııııımıııımımııtui!iHitmııııııınıııtıııııtımıtııııııuııımıııııııııııııııı:ıııııııııııııııııııımııuı ııııııııııııııııııaııııııııııııııııııııınıi'mııııııııııuımıuıımıııımıı

Türk Ocağı

Pierre Loti'yi anıyor

Türk Ocağı, dün yapılan anma tö­

reni münasebetiyle şu mesajı neş-

retmiştir:

“Doğumunun 100 üncü yıldönümü bugün merasimle tes’it edilen büyük

Fransız kalem üstadı Pierre Loti’­

nin hâtırasını hürmetle anmayı Türk Ocağı, kendine çok aziz bir vazife i

bilir. i

Pierre Loti, bizimle ilk defa te­ masa geldiği 1876 senesinden beri,

medeniyetimizin ruhî üstünlüğünü

takdir etmiş ve biz Türkleri millî fa­ ziletlerimiz ve İnsanî meziyetlerimiz için övmüştür. 1906 senesine kadar geçen bu ilk 30 yıl içinde Loti, ro­ man, hikâye, seyahatname tarzında bize dair sevgi ile dolu birçok eser­ ler neşretmişti. Lâkin 1911 de Ital- yanın Trablusgarba hücumu ile Av- rupamn vatanımızı parçalamak te­

şebbüsleri başlar başlamaz derhal

kalemini ve faaliyetini doğrudan doğ­ ruya hukukumuzu müdafaaya tahsis etmiş ve gazete makaleleri, mektup­

lar, beyannameler, halka hitaplar

neşretmeye koyularak 1923 teıı ölü­

müne kadar devam eden seneler

zarfında münhasıran haklarımızı

müdafaa sadedinde, doğrudan doğ­ ruya siyasî mahiyette dört beş mü­ him eser daha neşretmiş ve tarihi­ mizin en talihsiz faslında Garp âle­ minde, bizim en belli başlı müdafii- miz olmuştur. Fransız kültüründen

pek çok istifade etmiş olan Türk

milleti, Pierre Loti’nin şahsında bu milleti temyiz eden birçok asîl seci­ yeleri toplu bir halde görmüştür. Biz Pierre Loti’ye muhabbetimizi ifade ederken, bütün dünya üzerine hayır­ lı tesirleri intişar etmiş olan Fran­ sız kültürüne ve bu kültürün sahibi olan Fransız milletine de muhabbe­ timizi ve bağlılığımızı söylemiş olu­

ruz. Türkleri ve Türkiyeyi en iyi

takdir etmiş, en çok sevmiş, sevgi­ sinin sebeplerini ejı güzel anlatmış ve bu sevgisine sonuna kadar sadık kalmış olan bu asil üstadın aziz hâ­

tırasını Türk Ocağı, hiçbir zaman

unutmıyacak ve ona şükran ve min­ netle daima candan bağlı kalacak­ tır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Kültür Müdürlüğü ve Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yapmış olduğu etkin işbirliği sayesinde kütüphanelere her

C, B’nin “biz bu say›lar› bulamayaca¤›z” cümlesinden sonra flu flekilde düflünür: “ B ikimizin de say›lar› bulamayaca¤›ndan emin oldu¤una göre say›lar›n ikisi de

Emel Sayın’ın yanı sıra Türk Sanat Müziği’nin ünlü isimlerinden Muazzez Abacı, Adnan Şenses, Seçil Heper, Mustafa Sağyaşar ve Yılmaz Morgül de Safiye Ayla’yı

Bir noel gecesi, hararetli bir münâkaşadan sonra Virceut, Gauguin.in başına bir bârdak fırlatır, sonra da kendi sol ku­ lağını kesip, ahbaplık ettiği, bir

Mşıseı arşivlerde ıstanouı ueııegı Taha

Şair aşağıdaki beyitte ise gönül ehlinin Allah’ın veli kullarına ikramı olan kerâmeti bir sır olarak telâkki ettiklerinden bunu orataya saçmayacaklarını

Burada sayın arkadaşlarımıza eser hakkında bir fikir verebilmek için, yalnız İngiliz, Fransız, Ame­ rikalı, Alman, AvusturyalI, Belçikalı, Holândalı ve

İşte Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, hemen yanında ünlü işadamı Rahmi Koç’ un yalısı, onu Erdoğan Oemirören’ ln Yalısı izli­ yor, ileride ise Mehlika