• Sonuç bulunamadı

Karl Deutsch'un `güvenlik topluluğu' kuramını XXI. yüzyılda okumak: Şangay İşbirliği Örgütü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karl Deutsch'un `güvenlik topluluğu' kuramını XXI. yüzyılda okumak: Şangay İşbirliği Örgütü"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası ĠliĢkiler Anabilim Dalı

Uluslararası ĠliĢkiler Bilim Dalı

KARL DEUTSCH‟UN „GÜVENLĠK TOPLULUĞU‟

KURAMINI XXI. YÜZYILDA OKUMAK:

ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ

(Yüksek Lisans Tezi)

DanıĢman

Doç. Dr. Murat ÇEMREK

Hazırlayan

Zehra ALTUNDAĞ

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

Zehra ALTUNDAĞ tarafından hazırlanan “Karl Deutsch‟un „Güvenlik Topluluğu‟ Kuramını XXI. Yüzyılda Okumak: ġangay ĠĢbirliği Örgütü” baĢlıklı bu çalıĢma 25/05/2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Unvanı, Adı Soyadı BaĢkan/Üye Ġmza

BaĢkan

Üye

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n Adı Soyadı Zehra ALTUNDAĞ Numarası 044229001009

Ana Bilim /

Bilim Dalı Uluslararası ĠliĢkiler

DanıĢmanı Doç. Dr. Murat ÇEMREK

Tezin Adı Karl Deutsch‟un „Güvenlik Topluluğu‟ Kuramını XXI.

Yüzyılda Okumak: ġangay ĠĢbirliği Örgütü

ÖZET

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği‟nin (SSCB) dağılması sonrasında, eski SSCB hinterlandında uluslararası örgüt sayısında artıĢ yaĢanmıĢtır: Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), ġangay ĠĢbirliği Örgütü (ġĠÖ), Orta Asya ĠĢbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomik Kalkınma Örgütü, Ekonomik ĠĢbirliği Örgütü ve Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova‟nın dayanıĢmasını ifade eden GUAM vs. Bütün bu örgütler aslında SSCB‟nin yıkılıĢı sonrasında bölgede oluĢan siyasî boĢluğun (bir kısmının) doldurulması ve bu coğrafyanın yeraltı kaynakları ile ticaret potansiyelinden faydalanmak amacıyla kurulmuĢlardır. Bu örgütler arasında ġĠÖ diğerlerinden amaçları ve etkinlikleri bağlamında ayrılmaktadır. Bu çalıĢmada, bir bölgesel örgüt olan ġĠÖ‟nün Deutschyen “güvenlik topluluğu” kavramı bağlamında analizi yapılmıĢtır. “Güvenlik arayıĢı” Karl Deutsch‟un tüm bütünleĢme giriĢimlerinin temel dinamiğidir. Bu arayıĢ aynı zamanda ġĠÖ‟nün de temelini oluĢturmaktadır. Bu bağlamda ġĠÖ, Deutschyen bir güvenlik topluluğu olmaya en yakın örnek olmaktadır.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

enc

ini

n Adı Soyadı Zehra ALTUNDAĞ Numarası 044229001009

Ana Bilim /

Bilim Dalı Uluslararası ĠliĢkiler

DanıĢmanı Doç. Dr. Murat ÇEMREK

Tezin Adı Re-Reading the Karl Deutsch‟s Concept of the Security

Community in 21st. Century: Shanghai Cooperation Organization

SUMMARY

After the collopse of the Union of Soviet Socialist Republics (USSR), there has been increase in the number of international organizations in the former USSR hinterland such as Commonwealth of Independent States (CIS), Shanghai Cooperation Organization (SCO), Central Asian Cooperation Organization, Eurasian Economic Cooperation Organization, Economic Cooperation Organization, GUAM etc. In fact, all these organizations are established to fill the gap (at least partially) in the region and to benefit natural resources and the commercial potential of the region. Among these organisations, SCO has differentiated from its counterparts in terms of aims and activities. This study, analyzes will referance to Deutschian “Security Community”. “Searcing of Security” is the basic dynamics of Karl Deutsch‟s all integration initiations. At the same time, this search forms the basics of the SCO. Hence, SCO has been the best example towards Deutschian security community.

Key Concepts: Shanghai Cooperation Organization, Security Community,

(6)

ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI... i

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... ii

ÖZET ... iii

SUMMARY ... iv

KISALTMALAR ... vii

GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ’NÜN DÜNÜ ... 4

1.1. SSCB’nin Ardından Orta Asya’ya Genel Bir BakıĢ ... 4

1.2. Bölge Ülkelerini ġangay ĠĢbirliği Örgütü’nü Kurmaya Sevk Eden Süreç ... 6

1.3. ġangay BeĢlisi’nden ġangay ĠĢbirliği Örgütü’ne ... 10

1.4. ġangay BeĢlisi Zirveleri ... 11

1.4.1. ġangay Zirvesi – 26 Nisan 1996 ... 11

1.4.2. Moskova Zirvesi – 24 Nisan 1997 ... 11

1.4.3. Almatı Zirvesi – 03 Temmuz 1998 ... 11

1.4.4. BiĢkek Zirvesi – 25 Ağustos 1999 ... 12

1.4.5. DuĢanbe Zirvesi – 05 Temmuz 2000 ... 14

ĠKĠNCĠ BÖLÜM: ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ’NÜN BUGÜNÜ ... 15

2.1. ġangay ĠĢbirliği Örgütü ... 15

2.2. ġangay ĠĢbirliği Örgütü Zirveleri ... 17

2.2.1. ġangay Liderler Zirvesi – 14–15 Haziran 2001 ... 17

2.2.2. St. Petersburg Liderler Zirvesi – 07 Haziran 2002 ... 18

2.2.3. Moskova Zirvesi – 28–29 Mayıs 2003 ... 19

2.2.4. TaĢkent Zirvesi – 08–18 Haziran 2004 ... 20

2.2.5. Astana Zirvesi – 05 Temmuz 2005 ... 20

2.2.6. ġangay Zirvesi – 15 Haziran 2006 ... 22

2.2.7. BiĢkek Zirvesi – 16 Ağustos 2007 ... 22

2.2.8. DuĢanbe Zirvesi – 28 Ağustos 2008 ... 23

(7)

2.3. ġĠÖ’nün Kurumsal Yapısı ... 24

2.3.1. Devlet BaĢkanları Konseyi ... 25

2.3.2. Hükümet BaĢkanları Konseyi ... 25

2.3.3. DıĢiĢleri Bakanları Konseyi... 25

2.3.4. Bakanlar Konferansı ... 26

2.3.5. Ulusal Koordinatörler Konseyi ... 26

2.3.6. Sekretarya ... 26

2.3.7. Bölgesel Anti-Terörizm Merkezî (RCTS) ... 26

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ’NÜN YARINI ... 28

3.1. Örgüte Üye Ülkeler Ġçin ġĠÖ’nün Anlamı ... 28

3.1.1. Rusya Federasyonu ve ġĠÖ ... 28

3.1.2. Çin ve ġĠÖ ... 29

3.1.3. Orta Asya Cumhuriyetleri ve ġĠÖ ... 32

3.2. ġĠÖ’nün Geleceği ... 35

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: BĠR “GÜVENLĠK TOPLULUĞU” GĠRĠġĠMĠ OLARAK ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ ... 38

4.1. “Güvenlik Topluluğu” Kavramı ... 38

4.2. Deutschyen Güvenlik Topluluğu ... 39

4.3. Deutschyen ġĠÖ ... 48

SONUÇ ... 55

KAYNAKÇA ... 59

(8)

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika BirleĢik Devletleri

AGĠT : Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı AGSP : Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası BDT : Bağımsız Devletler Topluluğu

Bkz. : Bakınız

ECO : Ekonomik ĠĢbirliği Örgütü

GUAM : Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova Grubu KEĠT : Karadeniz Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı

NATO : Kuzey Atlantik AntlaĢması Örgütü [North Atlantic Treaty Organization]

RCTS : Bölgesel Anti-Terörizm Merkezi [Regional Counter-Terrorism Structure]

RF : Rusya Federasyonu

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği SCO : Shangai Cooperation Organization ġĠÖ : ġangay ĠĢbirliği Örgütü

(9)

GĠRĠġ

Uluslararası sistemin güvenli ve istikrarlı olup olmadığını analiz ederken tarihî dönemleri göz önünde bulundurarak Ģu değerlendirmeyi yapabiliriz: Ġki Dünya SavaĢı öncesi dönem kısmî güç dengesi ile göreceli olarak güvenli bir dönemdi. Buna karĢın, Soğuk SavaĢ dönemi nükleer silahlar nedeniyle güvensiz ama nispeten istikrarlı bir dönemdi. Soğuk SavaĢ sonrası 11 Eylül saldırıları uluslararası sistemdeki güvenlik-istikrar algısını kökten değiĢtirirken dünya hem istikrarsız hem de güvensiz bir hale gelmiĢtir. Berlin Duvarı ile sembolleĢen Soğuk SavaĢ, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği‟nin (SSCB) yıkılması ile son bulmuĢ, iki kutuplu dünya sona ermiĢtir. YaklaĢık elli yıl süren Soğuk SavaĢ‟ın sona ermesinin en büyük etkileri/sonuçları SSCB‟de yaĢanmıĢtır. Amerika BirleĢik Devletleri (ABD) özelinde Batı bloğunun en büyük düĢman ötekisi olan SSCB coğrafî olarak parçalanmıĢ, birçok irili ufaklı devlete ayrılmıĢtır.

SSCB‟nin dağılması sonrasında, SSCB hinterlandında tam anlamıyla bir uluslararası örgüt enflasyonu yaĢanmıĢtır. Dağılan SSCB‟nin Karadeniz ve Baltık bölgesindeki eski cumhuriyetlerinin kurduğu Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT); Rusya Federasyonu (RF) ve Çin‟in baĢatlığında Orta Asya‟daki Orta Asya Cumhuriyetlerinin katıldığı ġangay BeĢlisi ve Özbekistan‟ın katılımıyla ġangay ĠĢbirliği Örgütü (ġĠÖ); Orta Asya ĠĢbirliği Örgütü; Avrasya Ekonomik Kalkınma Örgütü; RF-Belarus Ortak Ekonomik Alan AntlaĢması; Türkiye, Ġran ve Pakistan‟ın baĢını çektiği ve çoğu Orta Asya ülkesinin üye olduğu Ekonomik ĠĢbirliği Örgütü (ECO); Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova‟nın oluĢturduğu GUAM; Türkiye‟nin liderliğinde kurulan Karadeniz Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı (KEĠT) gibi birçok bölgesel entegrasyon örgütü SSCB‟nin dağılması ile birlikte ortaya çıkan örgütlerin baĢlıcalarıdır.

Bütün bu örgütler aslında SSCB‟nin yıkılıĢı ile bölgede oluĢan siyasî boĢluğun doldurulması baĢta olmak üzere bu coğrafyanın yeraltı kaynakları ve ticarî potansiyelinden faydalanmak üzere kurulmuĢ örgütlerdir. Ancak birçoğunun iĢlevsiz olduklarını ve yalnızca isimden ibaret kaldıklarını ileri sürmek yersiz olmayacaktır. Bugün BDT, RF Federasyonu‟nun belirgin etkinliğinde iken KEĠT ve ECO oldukça

(10)

pasif bir Ģekilde iĢlemektedir. Diğerleri ise üye devletler tarafından bile henüz ciddiye alınmamıĢ bir biçimde mevcudiyetlerini devam ettirmektedirler.

Günümüz uluslararası sisteminde, bahsedilen bu bölgesel örgütlerden yalnızca ġĠÖ etkin bir Ģekilde faaliyetlerini devam ettirmektedir. Bölgesel bir entegrasyon olmasının ötesinde ġĠÖ uluslararası sistem düzeyinde etki oluĢturabilme kapasitesine sahip bir örgüt görünümündedir. Ayrıca, bu örgütler içerisinde en çok ġĠÖ‟nün geleceğine dair araĢtırmalar yapılmakta, örgütün ABD ve hatta Avrupa Birliği‟ne (AB) karĢı bir güç olup olamayacağı konusu geniĢ soluklu tartıĢmalar doğurmaktadır.

ġĠÖ hükümetlerarası bir örgüt olarak 15 Haziran 2001‟den günümüze değin ġangay BeĢlisi‟nin bir devamı olarak faaliyetlerine devam etmektedir. RF ve Çin‟in de facto ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğu ġĠÖ, bulunduğu coğrafyanın güvenlik sorunlarına çözüm sağlamayı amaçlamıĢtır. ġĠÖ, devletler arasındaki sınır ihtilaflarını ve güvensizliği ortadan kaldırmak, iyi iliĢkiler geliĢtirmek, güvenlik, politika, ekonomi ve sosyo-kültürel alanlarda iĢbirliğini artırmak gibi amaçlar üstlenmiĢtir.

30 milyon kilometrekareyi aĢan bir alanda (yaklaĢık olarak Asya‟nın beĢte üçü) ve 1,5 milyarı aĢkın bir demografik yapı üzerinde etkili olan ġĠÖ, öncelikle Asya‟da olmak üzere uluslararası platformda terör, ayrılıkçılık ve aĢırıcılık ile mücadele etmek üzere kurumsal yapısıyla geleceğe iliĢkin “güçlü bir uluslararası örgüt” olarak düĢünülmektedir. Özellikle güvenliğe yaptığı vurgu nedeniyle ġĠÖ‟yü, Karl Deutsch‟un “güvenlik topluluğu” kuramında ele almak mümkündür. Deutsch‟a göre bütünleĢme giriĢimleri özünde “güvenlik kaygısı” taĢımaktadır ve güvenlik alanında ortak hareket eden devletler arasında daha sonra ekonomik bütünleĢmeler de gerçekleĢebilmektedir. Deutsch, bu bağlamda çoğulcu ve amalgam güvenlik topluluklarından bahsetmiĢtir. ġĠÖ ise bu sınıflandırmada “çoğulcu güvenlik topluluğu”na daha yakın bir pozisyonda yer almaktadır. Tezin temel savunusu, ġĠÖ‟nin bir çoğulcu güvenlik topluluğu örneği olduğu ve bütünleĢme sürecinde

önemli kopmalar yaĢanmazsa bunun amalgam güvenlik topluluğu‟na

dönüĢebileceğidir. Böylece ġĠÖ, Asya‟da bir “barıĢ adası” olmaya namzet bir giriĢim olarak değerlendirilmiĢtir.

(11)

ÇalıĢmanın birinci bölümünde, ġĠÖ‟nün dünü, ġĠÖ‟nün kurulmasında rol oynayan etkenler, SSCB‟nin dağılması sonrasından Orta Asya‟da oluĢan güç boĢluğu ve istikrarsızlık ile bölge ülkelerini ġĠÖ‟yü kurmaya sevkeden süreç ele alınarak, ġĠÖ‟nün ilk nüvesi ġangay BeĢlisi ele alınmaktadır. Ġkinci bölümde ise ġĠÖ‟nün bugünü ele alınmaktadır. ġangay BeĢlisi olarak kurulan ve Özbekistan‟ın da üyeliğiyle ġĠÖ adını alan örgütün kurumsal yapısı ve Devlet BaĢkanları düzeyinde toplanan Zirvelere değinilerek ġĠÖ‟nün dönüĢümü, faaliyet sahası ve uluslararası sistemde edineceği konum tartıĢılmaya çalıĢılmıĢtır.

Üçüncü bölüm ġĠÖ‟ye üye ülkelerin örgütten beklentilerine ve örgütün hem bu devletler nezdinde hem de küresel ölçekte ihtiva ettiği anlam ve önemine değinerek ġĠÖ‟nün geleceğine iliĢkin varsayımlara ayrılmıĢtır. Bu bağlamda, dördüncü bölümde ġĠÖ‟nün bir güvenlik topluluğu olarak Deutschyen analizi yapılarak çoğulcu ve/veya amalgam güvenlik toplulukları kavramlarından hangisine dâhil edilebileceği tartıĢılmıĢtır.

(12)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ‟NÜN DÜNÜ

1.1. SSCB‟nin Ardından Orta Asya‟ya Genel Bir BakıĢ

En belirgin özelliği dünyanın sosyalist ve kapitalist Ģeklinde ikiye ayrılması olarak beliren iki kutuplu dünya sistemi, 1989‟da Berlin Duvarı‟nın yıkılması ve 1991‟de SSCB‟nin dağılması ile birlikte sona erdi. Böylece uluslararası sistemde tek süper güç olarak ABD boy göstermeye baĢladı. SSCB‟nin dağılmasının ardından Orta Asya‟da Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ancak, uzun süre SSCB gibi bir süper gücün etkisi altında kalmıĢ bu devletlerin bağımsızlıklarını koruyabilmeleri ve uluslararası sistemde etkin birer aktör olarak hareket edebilmeleri kolay değildi. Orta Asya Cumhuriyetleri için öncelikli meseleler; kazandıkları bağımsızlık ve güvenliklerini korumak, ekonomik reformlar gerçekleĢtirmek ve kalkınma için uygun bölgesel çevre koĢullarının yaratılmasını sağlamak (BüyükbaĢ, 2006: 558) olarak belirdi.

Bölgenin dünya toplam petrol ve doğalgaz rezervlerindeki önemli konumu1

pek çok önemli yeraltı zenginlik kaynağının bu coğrafyada bulunuyor olması, RF‟nin bölgede SSCB‟den miras kalan rolünü ve “arka bahçe” söylemlerini devam ettirmekteki kararlılığı2

; ABD, AB ve yakın dönemde de Çin‟in bölgedeki petrol baĢta olmak üzere enerji kaynaklarına ihtiyacı dikkate alındığında Orta Asya‟nın önümüzdeki yıllarda da önemini kaybetmeyecek bir çatıĢma alanı olduğunu

1 Dünya petrol rezervleri 2009 tahminlerine göre 1.348 milyar varildir. Bu toplam rezerv içerisinde

ġĠÖ üyelerinin (RF, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan) yeri 125,7 milyar varil kadardır. ġĠÖ gözlemci ülkeleri (Moğolistan, Ġran, Hindistan, Pakistan) de dâhil edildiğinde 269 milyar varil olmaktadır. Yine 2009 yılı tahminlerine göre dünya doğal gaz rezervleri ise 180.650 milyar metreküptür ve ġĠÖ üyeleri yaklaĢık olarak 50.200 milyar metreküplük rezerve sahiptir. ġĠÖ gözlemci üyeleri de dâhil edildiğinde rezerv miktarı 80.100 milyar metreküp olmaktadır ki bu rakam dünya toplam doğal gaz rezervinin %44‟üne tekabül etmektedir. Petrol ve doğalgaz rezervleri tahminleri için bkz;

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2178rank.html

2 SSCB‟nin dağılması sonrasında kurulan RF, dıĢ politika sahasını Batı yerine kendi yakın çevresi

olarak belirlemiĢ ve yürütülen bu politikaya “yakın çevre” (Blijniye Zarubejye/Near Abroad) politikası denmiĢtir. Yakın çevre olarak bahsedilen coğrafya Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya olup RF öncelikle bu bölgelerde hâkim olma/egemen olma amacı gütmüĢtür. Bu amaçla RF, bölge ülkeleri ve bu bölgelere yakın ülkelerle (Çin, Türkiye, Ġran, Hindistan) yakın iliĢkiler kurmaya çalıĢmaktadır. Bkz. SDE “Yeni Rusya Raporu”, 2010; Akarslan, 1994; Rywkin, 2003.

(13)

söylemek kehanet olmayacaktır. Bölge ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıkları andan itibaren, pek çok Ģeyi bir anda baĢarmak zorunluluğu altında kalmıĢlardır. Ġlk olarak, ekonomik alanda eski rejimden miras kalan merkezî ekonomiden ve RF‟ye bağımlılık iliĢkisinden kurtularak piyasa ekonomisine geçmenin yarattığı sıkıntılar bu ülkeleri zor durumda bırakmıĢtır (Kaya, 2006). Orta Asya ülkeleri bir yandan SSCB tarafından hiçbir kabile, boy ya da etnik yapı dikkate alınmadan çizilen sınırlarında bir ulus oluĢturma mücadelesi verirlerken bir yandan da yıllarca kendisine eklemlenerek yaĢadıkları RF karĢısında bağımsızlıklarını ve kendi ayakları üzerinde durabildiklerini ispat etme çabası içerisindedirler.

DeğiĢen dünya konjonktüründe, Orta Asya‟ya Batı‟nın ve özellikle ABD‟nin ilgisinin artmasıyla, bölgeyi kendi nüfuz alanı olarak ilan eden ve bunu her fırsatta yineleyen RF‟nin ve bölgede yeni bir ekonomik güç olarak beliren Çin‟in ilgisi de bu bölgede yoğunlaĢmaktadır. Bu çerçevede, yıllardır iliĢkileri problemli olan ve aynı bölgede liderliğe oynayan iki büyük güç RF ve Çin, 1990‟ların ikinci yarısından itibaren aralarındaki sorunları çözebilecekleri ve bölgeye yönelik emellerini gerçekleĢtirebilecekleri bir iĢbirliği platformu arama çabası içerisine girmiĢlerdir. Özellikle RF, kendisini SSCB‟nin halefi olarak görmekte ve bu nedenle SSCB‟nin etki sahasında tekrar en etkili ülke olma uğraĢında olmuĢtur. RF‟nin 1993 yılında kabul ettiği “yakın çevre doktrini” eski Sovyet cumhuriyetlerini RF etrafında birleĢtirerek küresel bir güç oluĢturmaları esasına dayanmaktadır (Baev, 1996: 35). Dolayısıyla bu doktrine göre RF eski SSCB topraklarını nüfuz alanı olarak görmektedir. Bu iki büyük güç bölgede pek çok nedene bağlı olarak meydana gelen istikrarsızlıkların faturasını yine kendilerinin ödediklerinin farkına varmıĢlardır. Amerikan hegemonyasının bölgede de kendisini hissettirmeye baĢladığı bir ortamda (Wishnick, 2002: 3–6) RF ve Çin‟in bu süreçten duyduğu kaygılar, pragmatik bir iĢbirliğinin hazırlayıcısı olarak kendisini göstermiĢtir. 11 Eylül saldırıları ABD ve devamında dünya için önemli bir dönüĢüme neden olmuĢtur. BaĢta ABD olmak üzere dünya genelinde terör algısı değiĢmiĢ, terörle dünyanın her yerinde mücadele etme yöntemi genel kabul görür bir aksiyom olmuĢtur. ABD‟nin 11 Eylül saldırıları sonrasında geliĢtirdiği yeni güvenlik kavramında Orta Asya ve Kafkaslar önemli bir yer edinmiĢtir. ABD‟nin bu tarihten itibaren bölge ülkeleriyle askerî, ekonomik ve siyasî iliĢkileri geliĢtirmesi, Ukrayna‟da baĢlayan ve Gürcistan, Kırgızistan hattında

(14)

devam eden “ turuncu devrimleri” desteklemesi, ABD‟nin dıĢ politikasında bu bölgeye verdiği önemi göstermektedir. ABD‟nin bölgeye olan yoğun ilgisi RF‟yi rahatsız etmiĢ, RF “SSCB‟nin varisi” olarak bölge üzerindeki etkisini yeniden kurmak istemiĢ ve “yakın çevre” politikasını uygulamaya baĢlamıĢtır. Ancak ABD‟nin Kafkasya‟da Gürcistan‟la kurduğu yakın iliĢkiler, RF‟nin bölgedeki etkisini azaltmıĢtır. Ayrıca Afganistan‟da yürütülen “El-Kaide‟yle mücadele” de ABD‟nin Orta Asya‟da yer almasına neden olmuĢ ve RF‟nin hareket sahasını daraltmıĢ, en azından RF‟yi rahatsız etmiĢtir. Dolayısıyla 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD‟nin terörle mücadele bağlamında Kafkaslar ve Orta Asya ile ilgilenmesi, RF‟nin yeni yeni oluĢturmaya çalıĢtığı “yakın çevre” politikasını olumsuz etkilemiĢ, RF‟nin yakın çevresindeki ABD etkisi nedeniyle uygulanabilir olmaktan çıkmıĢtır (Bkz. Kasım, 2006; Geleri, 2010).

1.2. Bölge Ülkelerini ġangay ĠĢbirliği Örgütü‟nü Kurmaya Sevk Eden Süreç

SSCB‟nin dağılması ile VarĢova Paktı‟nın geçerliliğini yitirmesi sonrasında, büyük ekonomiler baĢta olmak üzere pek çok ülkenin gözü Orta Asya‟ya çevrilmiĢtir. ĠĢbirliği, dayanıĢma ve stratejik ortaklık gibi kavramlar etrafında Ģekillenen söylemler, bölgeyle ilgilenen ülkelerin amaçlarını gizleyememekte; geçmiĢte olduğu gibi bölge ile ilgilenilmesinin gerçek nedeni, büyük güçler arasındaki ekonomik çıkarlar olarak belirmektedir.

SSCB‟nin ardılı olarak ortaya çıkan RF öncelikle kendini toparlama, ekonomisindeki açıkları kapama ve Rus halkının huzur ve refahını yeniden sağlamayı kısa sürede baĢarmıĢtır. Ancak RF‟nin Çin ile gerek Soğuk SavaĢ döneminin “komünizm” merkezli ideolojik tartıĢmaları gerekse iki ülke arasındaki sınır güvenliğinden kaynaklanan anlaĢmazlıkları bölgede istikrarsızlık ve gerginliklere neden olmuĢtur. Bu nedenle RF, dağılan SSCB‟nin izlemeye baĢladığı Çin ile yakınlaĢma stratejisini devam ettirerek 1990‟lardan sonra bu çabalarının sonuçlarını almaya baĢlamıĢtır.

(15)

RF‟nin Çin ile yakınlaĢma çabalarının ardında yatan nedenleri Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür:

1- Sınır anlaşmazlıkları: RF ve Çin arasındaki uzun sınırların güvenliğinin sağlanması,

2- Ekonomik çıkarlar: RF ve Çin arasında geliĢecek ekonomik iliĢkilerin, hem iki ülkenin millî gelirine olumlu yansıyacağı düĢünülmekte hem de ABD ve Avrupa ile olan iliĢkilerin dengelenmesi,

3- ABD karşıtlığı: RF ve Çin, ABD iliĢkilerini temkinli sınırlar içerisinde geliĢtirirken hem de birbirleriyle iliĢkilerini maksimum seviyeye çıkararak bölgedeki Amerikan varlığına karĢı duruĢları.

RF ve Çin yakınlaĢmasının arka plânını oluĢturan bu nedenlere ilaveten NATO‟nun Doğu Avrupa‟ya geniĢlemesini RF tehdit olarak algılarken, Çin de ABD‟nin insan hakları konusundaki baskısından ve Tayvan‟la olan ticaretinden rahatsız olmaktaydı (Çolakoğlu, 2004: 175). ABD‟nin uluslararası hukuk eğilimleri ve artan askerî müdahaleciliği ile dünya egemenliğini tek elden yürütme çabasını dikkatle izleyen Çin (BüyükbaĢ, 2006: 557), RF‟nin de bölgedeki ABD varlığından rahatsızlığı ile gelen yakınlaĢma sinyallerine olumlu yanıt vermiĢtir.

Zikredilen tüm bu nedenler, daha önceleri birbirlerini tehdit olarak gören Moskova ve Pekin‟in giderek geliĢen bir iĢbirliğine doğru ilerlemelerinin önünü açmıĢtır. RF ve Çin tarafından Nisan 1996‟da yayımlanan ortak bildiride, XXI. yüzyıla doğru eĢitliğin ve güvenin stratejik ortaklığı güçlendireceği hususuna açık bir vurgu yapılmıĢtır. Çin, RF‟nin NATO‟nun doğuya doğru geniĢlemesi karĢısındaki muhalefetini destekleyerek ve tek bir süper gücün hâkim olacağı tek kutuplu bir dünya yerine çok kutuplu bir dünyanın gerekliliğine atıfta bulunmuĢtur. RF cephesinde Çin ile iĢbirliğinin güçlendirilmesi, mevcut Rus siyasetinin baĢlıca itici gücü olarak görülmüĢtür (Voskressenski, 1997: 18).

Netice itibariyle, RF ve Çin arasında gerçekleĢen bu çok yönlü yakınlaĢma Eylül 1994‟te “Yapıcı Ortaklığa” (constructive partnership), Nisan 1996‟da da “Stratejik Ortaklığa” (strategic partnership) dönüĢmüĢtür (Çolakoğlu, 2004: 175). Tüm bu neden ve çabalar neticesinde, bölgede bir iĢbirliği örgütü kurma düĢüncesi

(16)

filizlenirken her iki ülke de mevcut sorunlarını kurulacak bu örgüt içerisinde çözüme kavuĢturmayı makul seçenek olarak değerlendirmiĢlerdir.

RF ve Çin arasında cereyan eden bu yakınlaĢmayı diğer Orta Asya ülkeleri de yakından takip etmiĢtir. Kazakistan CumhurbaĢkanı Nursultan Nazarbayev (18–21 Ekim 1993, bkz. “news.xinhuanet.com”, 2003), dönemin Kırgızistan CumhurbaĢkanı Akayev, Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, Tacikistan CumhurbaĢkanı Emomali Rahmonov (1993‟te, bkz. Dodikhudoev, Niyatbekov, 2009) ve dönemin Türkmenistan CumhurbaĢkanı Saparmurat Niyazov teker teker Çin‟i ziyaret edip, Çin ile aralarında iyi komĢuluk iliĢkileri öngören antlaĢmalar imzalamıĢlardır. Akabinde 1994‟te Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan‟a resmî birer iade-i ziyaret gerçekleĢtiren Çin BaĢbakanı Li Peng (“news.xinhuanet.com”, 2003) de Orta Asya liderlerine Çin‟in Orta Asya‟da ekonomik veya politik herhangi bir nüfuz alanı oluĢturma peĢinde olmayacağını anlatmaya çalıĢmıĢtır. Bölgenin henüz bağımsız ama zayıf ülkeleri de kendi açılarından bir durum değerlendirmesi yaparak Orta Asya‟da kurulması düĢünülen böyle bir oluĢumun kendileri açısından bir avantaj oluĢturacağına inanmıĢlardır (Guang, 2007: 234–235). Bağımsızlıklarından itibaren pek çok sorunla boğuĢan bu ülkeler için öncelikli hedef, tek baĢlarına sağlayamadıkları ülke güvenliklerinin örgütsel bir oluĢum içerisinde sağlanması olarak belirmiĢtir. Batı üstünlüğüne karĢı çıkan ve kendilerinin merkezde yer alacağı bir yeni dünya düzeni oluĢturmak isteyen Çin ve RF‟nin Orta Asya ile sınırdaĢ ve komĢu konumları, Orta Asya Cumhuriyetleri açısından önemli bir güvenlik sorunu doğurmuĢtur. Bu cumhuriyetler de güvenliklerini hem RF ve Çin ile iliĢkilerini geliĢtirerek hem de ülkelerinde ABD‟nin askerî faaliyetlerine izin vererek sağlama eğiliminde olmuĢlardır (SIPRI, 2007: 190).

SınırdaĢ bölge ülkelerinin güvenlik kaygılarının zirvede olduğu bir dönemde RF‟nin Çeçenistan, Çin‟in Doğu Türkistan ve Orta Asya devletlerinin ise radikal Ġslamcı örgütlere iliĢkin sıkıntıları ülkeler arasındaki güvenlik iĢbirliği çalıĢmalarının önemli dinamikleri olarak göze çarpmaktadır(Kıraç, 2006). Bölgenin güçlü ve zayıf devletlerini bir araya getiren bölgesel iĢbirliği çabalarının ikincil önemdeki nedeni ise ekonomiktir. Yukarıda da bahsedildiği gibi, RF ve Çin ekonomik çıkarları için birbirleriyle daha da yakınlaĢırken diğer Orta Asya ülkeleri de sahip oldukları yeraltı

(17)

kaynaklarını korumak, geliĢtirmek ve bunların üretimini yaparak dünya pazarlarına güvenli bir biçimde ulaĢtırılmasını sağlamak amacında olmuĢlardır. Bu koĢullar altında, Orta Asya ülkelerinin sınırlarını korumak, ekonomilerini geliĢtirmek ve diğer ülkelerle problemlerini çözümlemek Ģeklinde beliren ihtiyaçlarına cevap olarak bölgesel bir örgüt olan ġangay BeĢlisi Nisan 1996‟da Çin‟in ġangay kentinde Çin, RF, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında imzalanan antlaĢma ile kurulmuĢtur (Çolakoğlu, 2004: 178).

BaĢlangıçta, sınır bölgelerinde güvenliği artırmak ve kuvvet indirimi hususlarını düzenlemek amacıyla gerçekleĢtirilen görüĢmeler, zamanla çok yönlü politika, güvenlik, diplomasi, ticari-ekonomik, kültürel ve diğer baĢka alanlarda da karĢılıklı iĢbirliğine geniĢletilmiĢtir. ġanghay BeĢlisi ülkelerinin ortaklaĢa çabaları sonucunda somut sonuçlar elde edilerek Çin‟in dört komĢu ülke ile sınır sorunlarının çözüm sürecine girilmiĢtir. Bu anlamda örgüt terörizm, bölücülük ve aĢırılıkla mücadelede, bölgenin güvenlik ve istikrarının korunmasında, üye devletler arasındaki ekonomik iliĢkilerin geliĢtirilmesinde ve sonuç itibariyle tüm dünya ölçeğinde kalkınma ve barıĢın sürdürülmesine hizmet etmede önemli bir bölgesel güç haline gelmiĢtir.

(18)

1.3. ġangay BeĢlisi‟nden ġangay ĠĢbirliği Örgütü‟ne

ġangay ĠĢbirliği Örgütü‟nün temelleri 08 Eylül 1992‟de Beyaz Rusya‟nın Minsk Ģehrinde gerçekleĢtirilen RF, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan DıĢiĢleri Bakan Yardımcıları düzeyindeki toplantıda atılmıĢtır (www.globalsecurity.org, 2009a).Bu toplantının ardından RF, Çin ve bağımsız üç Orta Asya ülkesi gerek ortak hedeflere ulaĢmak, gerek aralarındaki problemleri çözüme kavuĢturmak ve gerekse de özel amaçlarına ulaĢabilmek için çeĢitli görüĢmelerde bulunarak nihayet 1996‟da ġangay BeĢlisi‟ni kurmuĢlardır.

ġangay BeĢlisi‟nin her yıl devlet baĢkanları düzeyinde gerçekleĢtirilen Zirve toplantıları ve bu zirvelerde alınan kararlar, örgütün genel çerçevesini anlamak ve temel hedeflerini iyi okuyabilmek açısından oldukça önemli metinlerdir. Zirveler ġangay BeĢlisi‟nin kurumsal yapısını ve kuruluĢ amacını oluĢturmaktadır. Bir nevi, zirveler ile Birliğin anayasası oluĢturulmuĢtur. Her zirve çok çeĢitli ve bir önceki zirveden daha kapsamlı konuları ihtiva etmekte ve kendisinden sonraki zirvenin ise alt yapısını oluĢturmaktadır. 26 Nisan 1996 tarihli ġangay Zirvesi‟ni rotasyon usulüne göre 1997 Moskova, 1998 Almatı, 1999 BiĢkek ve 2000 DuĢanbe Zirveleri takip etmiĢtir. BeĢ yıl içerisinde beĢ üye devletin baĢkentlerinde düzenlenen zirvelerle ġangay BeĢlisi‟nin kurumsal yapısı büyük oranda tamamlanmıĢtır.

Rotasyonda sıra tekrar Çin‟e geldiğinde, 15 Haziran 2001 tarihinde düzenlenen ġangay Zirvesi, ġangay BeĢlisi‟ne Özbekistan‟ın katılımını onaylamıĢtır. Özbekistan‟ın katılımıyla birlikte örgütün ismi değiĢmiĢ, ġangay BeĢlisi ġangay ĠĢbirliği Örgütü‟ne (ġĠÖ) dönüĢmüĢtür. Örgütün 2001‟den sonra düzenlediği zirvelere “ġangay ĠĢbirliği Örgütü Liderleri Zirvesi” adı verilmiĢtir. Özbekistan‟ın katılımıyla birlikte örgütün “ĠĢbirliği Örgütü” olarak isimlendirmesi yeni üye alımlarına açık olunduğunu göstermiĢtir. Hatta 2004 TaĢkent Zirvesi‟nde Moğolistan‟a, 2005 Astana Zirvesi‟nde ise Hindistan, Pakistan ve Ġran‟a gözlemci üye sıfatı verilmiĢtir.

(19)

1.4. ġangay BeĢlisi Zirveleri

1.4.1. ġangay Zirvesi – 26 Nisan 1996

ġangay BeĢlisi‟nin kurulmasının ardından geçekleĢtirilen ilk zirvede, Sınır Bölgesinde Askerî Güveni Artırıcı Önlemler AntlaĢması imzalanarak (Iwashita, 2009), üye devletler askerî varlıklarını sınır bölgesinden 100 km. içeriye doğru çekmeyi taahhüt etmiĢlerdir (BüyükbaĢ, 2006: 564). Burada dikkate alınması gereken en önemli nokta, anlaĢmaya imza koyan devletlerin tümünün önceliğinin iç siyasî yapılarındaki değiĢiklik ve ekonomilerinin geçiĢ sürecinde bulunduğu meselesidir. BeĢ ülke de bunları sağlamak için bölgede tesis edilecek istikrar ortamına ne denli ihtiyaç duyduklarının bilincinde hareket etmiĢlerdir.

1.4.2. Moskova Zirvesi – 24 Nisan 1997

24 Nisan 1997‟de, Moskova‟da gerçekleĢtirilen Zirveye de sınır bölgelerinin güvenliği konusu damgasını vurmuĢtur. Bu zirvede taraf devletler, Sınır Bölgelerinde Askerî Kuvvetlerini KarĢılıklı Azaltmaya ĠliĢkin AntlaĢma‟yı imzalamıĢlardır (Çolakoğlu, 2004: 178). AntlaĢmanın amacı, sınır kuvvetlerinin mevcudunu sadece devletlerin kendilerini savunabilecek kapasiteyle sınırlandırmak olarak belirmiĢtir. AntlaĢmada öngörülen askerî kuvvetlerin azaltılması hususunda istenilen düzeye en geç 2020 yılında ulaĢılması kararlaĢtırılmıĢtı (“www.fas.org”, 2008).

ġangay ve Moskova Zirveleri örgüte üye ülkelerin temel amaçlarının öncelikle sınır güvenliklerini sağlamak olduğunu göstermiĢtir. Yapılacak tatbikatların ve askerî faaliyetlerin önceden bildirilmek suretiyle her türlü yanlıĢ algılamanın giderilmesi ve bu ülkelerin sınırlardaki varlıklarının sadece savunma kapasitesiyle sınırlandırılması hususları açıklığa kavuĢturulmuĢtur (“www.fas.org”, 2008).

1.4.3. Almatı Zirvesi – 03 Temmuz 1998

ġangay BeĢlisi‟nin 03 Temmuz 1998‟deki Almatı Zirvesi sonrasında tarafların deklarasyonunda içiĢlerine karıĢmama ile karĢılıklı toprak bütünlüğüne ve egemenliğe saygı prensipleri üzerinde durulmuĢtur. Ayrıca her türlü bölücülük, terör,

(20)

kökten dincilik, uyuĢturucu ve silah kaçakçılığına karĢı iĢbirliğinin artırılması hedeflenmiĢtir (Logvinov,2002: 19). BeĢ üye ülkenin yayınladığı bu deklarasyonda, tarafların karĢılıklı toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı göstermek, eĢit düzeyde karĢılıklı menfaat sağlamak ve içiĢlerine karıĢmamak gibi uluslararası düzeyde benimsenmiĢ ilkeler üzerinde ortak fikre varmıĢ oldukları açıklanmıĢtır. Bu antlaĢma ile özellikle RF ve Çin arasında sıkıĢma tehlikesi yaĢayan Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan‟ın toprak bütünlüğü ve egemenliklerine saygı duyulacağı konuları maddeleĢtirilerek bu ülkelere güvenlik alanında var olan çekincelerine iliĢkin güvence verilmek istenmiĢtir.

1.4.4. BiĢkek Zirvesi – 25 Ağustos 1999

Devlet BaĢkanları Boris Yeltsin ve Jiang Zemin‟in de katıldığı ve ġangay BeĢlisi‟nin 25 Ağustos 1999‟da gerçekleĢtirilen BiĢkek Zirvesi, Amerikan karĢıtı politikaların vurgulandığı (Çolakoğlu, 2004: 179) ve ABD‟ye karĢı en sert tavrın sergilendiği zirve olmuĢtur. Kırgızistan‟ın baĢkenti BiĢkek‟te gerçekleĢtirilen bu zirvede RF, Çin, Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan Devlet BaĢkanlarının yanı sıra DıĢiĢleri ve Savunma Bakanları ile Ulusal Güvenlik KuruluĢları BaĢkanları da hazır bulunmuĢlardır.3

Örgütün BiĢkek‟te gerçekleĢtirilen bu zirvesinin gündeminde uluslararası terörizm, bölgesel aĢırılıklar, milliyetçi ayrılıkçılar, illegal silah ve narkotik ticareti ve kaçakçılık konuları yer almıĢtır. Üye ülke güvenlik birimleri ve istihbarat merkezlerinin koordineli çalıĢması hususunda memorandum imzalanarak “BiĢkek Grubu” oluĢturulmuĢtur (Volkov, 1999). Ayrıca, BiĢkek‟te bir Anti-Terör Merkezi kurulması kararlaĢtırılmıĢ, zirve sonunda ilan edilen BiĢkek Deklarasyonu terörizm ve bunun malî destekçisi olan uyuĢturucu trafiğine karĢı nasıl mücadele edileceği (BüyükbaĢ, 2006: 565) ve bu sorunların olası çözümleri bir bildirge haline getirilmiĢtir.

3 ġĠÖ bünyesinde her sene gerçekleĢtirilen Devlet BaĢkanları görüĢmelerinin yanı sıra, birbirini

izleyen DıĢiĢleri Bakanları, Savunma Bakanları, güvenlik kurumları ve diğer makamların üst düzey temsilcileri seviyesinde de düzenli toplantılar mekanizması geliĢtirilmiĢtir.

(21)

Bu zirvede terörle mücadelenin ağırlıklı gündem maddesi olmasında ve ABD‟ye karĢı bu denli sert çıkıĢların gerçekleĢmesinde, elbette, o dönemde yaĢanan geliĢmelerin rolü büyük olmuĢtur. RF‟den ayrılmak isteyen Çeçenlerin eylemleri, Kırgızistan ve Özbekistan‟da dinî eğilimli grupların gerçekleĢtirdiği silahlı giriĢimler ve son olarak da Yugoslavya‟nın BM Güvenlik Konseyi onayı alınmaksızın NATO tarafından bombalanması ġangay BeĢlisi‟ni tedirgin etmiĢtir. Bu geliĢmeler neticesinde BiĢkek Zirvesi‟nde hem ABD‟nin uluslararası hukuku tanımayan uygulamalarına iliĢkin eleĢtiriler hem de terör karĢıtı söylemler ağırlıklı yer tutmuĢtur. Çok kutupluluğun öneminin vurgulandığı Zirve, insan hakları ihlâli iddialarının herhangi bir ülkenin içiĢlerine karıĢmak için bahane olamayacağının altını çizmiĢtir (Çolakoğlu, 2004: 179).

Zirve sonunda yayınlanan BiĢkek Deklarasyonu‟nda4

taraflar, uluslararası terörizmden uyuĢturucu ticaretine, silah kaçakçılığından yasadıĢı göçlere kadar geniĢ bir yelpazede yer alan suçlarla ve terörizm-ayrılıkçılık-aĢırıcılık ekseninde Ģekillenen yasadıĢı faaliyetlerle etkin mücadelenin önemini vurgulamıĢtır (United Nations, 1999). ġangay BeĢlisi, üyelerinin bu konulardaki kırmızı çizgilerini açıkça ifade ederek ortak mücadele ve iĢbirliğinin gerekliliği üzerinde durmuĢtur. Ayrıca üyeler, bu ülkelerden herhangi birinin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve siyasal yapısına yönelik tehditlerin ya da tehdit algılamalarına neden olacak faaliyetlerin karĢısında yer alınacağının özellikle belirtmiĢlerdir. Bunlar, örgütün bölgedeki istikrar ortamına ne denli önem verdiğini göstermektedir.

Deklarasyonda üzerinde durulan bir diğer nokta, Afganistan‟daki geliĢmelerin bölgedeki istikrarı baltalamasından ve aĢırı dinî eğilimlerin bölge ülkelerine de sirayet etmesi tehlikesinden kaynaklanan rahatsızlığın giderilmesi için Tacikistan modelinin önerilmesi olmuĢtur (United Nations, 1999). Tacikistan Modeli, Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı (AGĠT) ve BDT gibi bölgesel örgütlerin kendi yetki sahalarında kullanmaya gayret gösterdikleri bir güvenlik politikasıdır. Tacikistan‟da geçmiĢte radikal Ġslamcı saflarda yer almasına rağmen sonradan değiĢime uğrayan ve Ilımlı Ġslam‟ı seçen Reformcu İslamcılar vardır. Ġslamî UyanıĢ Partisi (Islamic

4 BiĢkek Deklarasyonu, imzacı devletler tarafından 3 Eylül 1999‟da BM Genel Sekreterliğine bir

mektupla iletilmiĢtir. BiĢkek Deklarasyonu içi bkz. (United Nations, 1999). Ayrıca bkz. http://dlib.eastview.com/browse/doc/137643.

(22)

Revival Party) Tacikistan‟da sivil savaĢın ardından Ģiddet eylemlerinden vazgeçmiĢ hatta 1997‟den itibaren laik bir anayasaya sadık kalarak merkezî bir hükümet kurmuĢtur (OSCE, 2001). Deklarasyonda Tacikistan‟da yaĢanan kaosu sona erdirmek adına Moskova‟da 27 Haziran 1997‟de imzalanan “Tacikistan‟da BarıĢ ve Ulusal Ġttifak Kuran AntlaĢma”5

ile sağlanan istikrarın ve bu anlamda uluslararası toplumun müdahalesinin önemine vurgu yapılmıĢtır. Söz konusu antlaĢmanın imzacıları Tacikistan CumhurbaĢkanı, muhalif güç temsilcisi ve BM Genel Sekreteri özel temsilcisi olmuĢtur. ġangay BeĢlisi de Tacikistan örneğinde olduğu gibi, özellikle Afganistan sorununu ülkenin iç dinamikleriyle çözmeyi amaçlamaktadır. Afganistan‟a yönelik operasyonların sonuç getirmeyeceğinin idrakinde olan Birlik, Afganistan‟ın „radikalizmden ılımlılığa‟ doğru bir değiĢim geçirmesini istemektedir.

1.4.5. DuĢanbe Zirvesi – 05 Temmuz 2000

05 Temmuz 2000‟de Tacikistan‟ın baĢkenti DuĢanbe‟de gerçekleĢtirilen Zirve‟de ekonomik iliĢkilerin ve ülkeler arası ticaretin geliĢtirilmesi, güvenlik, ulaĢım ve iletiĢim alanlarındaki iĢbirliğinin derinleĢtirilmesi üzerinde durulurken örgütün geleceği açısından yeni üyeler alınmasının gerekliliği üzerinde durulmuĢtur.

Bu zirvenin en önemli konusu ise, bölgede etnik bölücülere, radikal dinî faaliyetlere ve diğer suç unsurlarına, aynı zamanda ABD‟nin yürütmekte olduğu Ulusal Füze Savunma Sistemi‟ne karĢı tutum geliĢtirilmesi olmuĢtur. Zirvede, ayrıca, XXI. yüzyıla yönelik iĢbirliği tablosu çizilerek zirve sonrasında yayınlanan deklarasyonda diğerlerinde olduğu gibi siyasî-askerî iĢbirliği, güvenlik, ticaret-ekonomi, çevresel ve kültürel konularda iĢbirliğine yönelik somut öneriler ortaya konulmuĢtur (Jia, 2001).

DuĢanbe Zirvesi ile ġangay BeĢlisi‟nin kapıları bölgesel ve uluslararası sorunlarla ilgilenen ve BeĢliye üye olan devletlerle yakın temaslar kurmak isteyen bütün ülkelere açılmıĢtır (Jia, 2001). Bu açılımın ilk somut örneği olarak Özbekistan, ġangay BeĢlisinin toplantılarına gözlemci olarak katılmaya baĢlamıĢtır.

5 “General Agreement on the Establishment of Peace and National Accord in Tajikistan”. Bkz.

(23)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ġANGAY ĠġBĠRLĠĞĠ ÖRGÜTÜ‟NÜN BUGÜNÜ

2.1. ġangay ĠĢbirliği Örgütü

ġangay BeĢlisi Zirve toplantılarının altıncısı, 2001‟de Çin‟in ġangay kentinde düzenlenmiĢtir. ġangay BeĢlisi‟nin beĢinci yıldönümünde, 15 Haziran 2001, üye ülke Devlet BaĢkanları ve Özbekistan CumhurbaĢkanı örgütün doğduğu ġangay kentinde bir araya gelerek oybirliğiyle bu mekanizmayı daha üst bir düzeye çıkarma kararı almıĢ ve ġangay BeĢlisi, “ġangay ĠĢbirliği Örgütü” (ġĠÖ) adını almıĢtır (BüyükbaĢ, 2006: 568). Gelinen son noktada ġĠÖ; RF, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan‟dan oluĢan altı üyeli bölgesel iĢbirliği teĢkilatıdır.

Zirvede imzalanan ġĠÖ KuruluĢ Deklarasyonu‟na (SCO, 2001) göre örgütün temel hedefleri; üye ülkeler arasında dostluk ve iyi komĢuluk iliĢkileri ile karĢılıklı güveni sağlamlaĢtırmak, bölgesel barıĢ, güvenlik ve istikrarı sağlamak ve korunması için çoklu iĢbirliğini geliĢtirmek, yeni tehditlere karĢı ortak hareket etmek ve üye ülkelerin ekonomik büyümeleri ve sosyal-kültürel geliĢimlerini desteklemektir (SCO, 2001; Logvinov, 2002: 21). Bu hedefler doğrultusunda ġĠÖ üyeleri arasındaki iĢbirliğini pek çok alanı kapsayacak Ģekilde geniĢletmektedir.

Örgütün kurulmasından kısa süre sonra gerçekleĢen 11 Eylül saldırıları, hegemonyasını tüm dünyaya kabul ettirmek isteyen ABD‟nin bu söylemini hayata geçirmesi için büyük bir fırsat olmuĢtur. Bu tarihten itibaren ABD uluslararası hukuku ya da dünya kamuoyunun tepkisini umursamayarak terörist saldırılardan sorumlu tuttuğu Afganistan‟ı iĢgale baĢlamıĢtır. Afganistan‟daki Ġslamî eğilimlerin dünyanın süper gücüne saldırıda bulunduğu iddiası ile yola çıkan ABD, bu fırsatla bölgeye yerleĢmeye baĢlamıĢtır. Bu çerçevede, bölge ülkeleri ile asker bulundurmak ve askerî üs açmak için bir dizi antlaĢmalar imzalamıĢtır (BüyükbaĢ, 2006: 561). 2001 yılında Özbekistan‟da Hanabad, Kırgızistan‟da ise Manas-Gansi askerî üsleri açılmıĢtır. Bu askerî üsler ABD ordusunun bölgedeki lojistik ihtiyaçlarını karĢılamasının yanı sıra operasyonel üsler haline getirilmiĢtir. RF ve Çin‟in ġĠÖ üyesi olan Özbekistan‟a yönelik telkinleri neticesinde Hanabad üssü 2005‟de

(24)

kapanmıĢtır (Manavoğulları, 2010). Bu kapatma kararının alınmasında 12-13 Mayıs 2005 tarihlerinde Özbekistan'ın Andican kentinde yaĢanan kanlı olaylar sonrasında ABD‟nin halkın protesto gösterilerine kanlı bir Ģekilde müdahale ederek yüzlerce kiĢinin ölümüne yol açan Özbekistan yönetimine yönelik eleĢtirilerinin rolü de büyük olmuĢtur. Olayları kanlı bir Ģekilde bastırabilen Kerimov Yönetimi dıĢarıda ABD ve Batı'ya yaklaĢma politikasını askıya almıĢ, Amerikan üssünü kapatırken Çin ve Rusya ile stratejik iliĢki arayıĢına girmiĢtir. Özbekistan‟ın ardından Kırgızistan‟daki Manas üssünün de 2009‟da kapatılması kararlaĢtırılmıĢtır (Demirtepe, 2009). Ancak Manas üssü kapatılma kararına rağmen tamamen kapatılmamıĢ, pasif olarak varlığını devam ettirmektedir.6

Ancak, küresel sistemde bir milat olarak kabul edilen 11 Eylül saldırıları ve sonrasında ABD‟nin Orta Asya‟da askerî üsler edinmek suretiyle yerleĢmesi, Moskova ve Pekin‟in beklemedikleri bir geliĢme olarak karĢılarına çıkmıĢtır (Kıraç, 2009). Bu beklenmedik geliĢme karĢısında RF ve Çin bir müddet durum değerlendirmesi yaparak beklemede kalsalar da sonrasında kendi içlerindeki ayrılıkçı hareketlere ve terör faaliyetlerine gözdağı vermek üzere ABD‟nin bölgedeki faaliyetlerini haklı buldukları yönünde demeçler vermiĢlerdir. Hatta Rusya ve Çin Afganistan müdahalesi esnasında ABD‟ye destek bile olmuĢlardır. Fakat ABD‟nin Afganistan‟a müdahalesinden kısa süre sonra gelen Irak iĢgali‟ne RF ve Çin baĢta olmak üzere bölge ülkelerinden de ABD‟ye itirazlar yükselmiĢtir. Bu itirazlar, RF ve Çin‟in ġĠÖ‟yü kuvvetlendirmek yönünde adımlar atmasına neden olmuĢtur. Bölge ülkelerinin örgüte yükledikleri anlam, beklentileri ve terörizm karĢıtı söylemler had safhaya ulaĢmıĢtır. Bu uluslararası ortamda, ġĠÖ‟nün baĢlıca konuları da “terörizm ve dıĢ tehdit nedeniyle bölge istikrarının bozulma olasılığı ve küreselleĢme süreci yaĢayan dünyanın ekonomik sorunları” (Çomak, 2006) olmuĢtur.

6

Manas üssü meselesi de dâhil olmak üzere Kırgızistan Devlet BaĢkanı Kurmanbek Bakiyev‟in ABD karĢısındaki pasif tutumu nedeniyle 07 Nisan 2010‟da Kırgız halkının gerçekleĢtirdiği bir ayaklanma sonucunda Bakiyev iktidarı sona ermiĢtir. Halk, Bakiyev yerine Roza Otunbayeva‟yı iktidara getirmiĢtir.

(25)

2.2. ġangay ĠĢbirliği Örgütü Zirveleri

2.2.1. ġangay Liderler Zirvesi – 14–15 Haziran 2001

ġĠÖ‟nün Birinci Liderler Zirvesi, 14–15 Haziran 2001‟de ġangay‟da düzenlenmiĢtir. Bu zirvede Çin, Kazakistan, Kırgızistan, RF, Özbekistan ve Tacikistan ġangay ĠĢbirliği Örgütünü Kuran Deklarasyon‟u, Terörizm, Ayrılıkçılık ve AĢırıcılığa KarĢı ġangay Konvansiyonu‟nu (SCO, 2001b), Özbekistan‟ın ġangay BeĢlisi Mekanizmasına Dâhil Olması AntlaĢması‟nı imzalamıĢlardır (“www.sectsco.org”, 2008a).

Konvansiyon ġĠÖ‟ye kazandırdığı dinamizm açısından oldukça önemlidir. Konvansiyon örgütün BM‟nin uluslararası barıĢa yönelik içtihatları ve kriterleri üzerine kurulduğunu ifade etmektedir (“www.sectsco.org”, 2008b). Terörizm, ayrılıkçılık ve aĢırıcılık devletler arası iyi iliĢkilerin geliĢmesi önündeki en önemli engellerdendir. Bu noktadan hareket eden üye devletler, kendi aralarında iĢbirliğinin de geliĢmesine katkıda bulunacak ve aynı zamanda ġĠÖ‟nün uluslararası istikrara yaptığı vurguyu gösterecek bu konvansiyonu imzalamıĢlardır. 21 maddelik Konvansiyonun birinci maddesi terörizm, ayrılıkçılık ve aĢırılık kavramlarının izahına ayrılmıĢtır. Ġkinci madde ise Konvansiyona taraf devletlerin, tanımları yapılan üç unsur karĢısında iĢbirliği yapmaları gerektiğine vurgu yapmaktadır (“scosummit2006.org”, 2008a). Diğer maddeler ise konvansiyonun yürürlüğe giriĢ süreci, tarafların yükümlülükleri, konvansiyonun amacı gibi konuları açıklamaktadır (“www.sectsco.org”, 2008b).

Bu antlaĢma metinlerinde ısrarla altı çizilen ve sıklıkla üye ülkeler arasında dayanıĢmanın gerekliliğine atıfta bulunulan terör ve aĢırılık kavramları ile Orta Asya ülkeleri için tehdit oluĢturan Ġslamî akımların, ayrılıkçılık kavramı ile ise Çin‟den ayrılmak isteyen Doğu Türkistan ve RF içinde bağımsızlık mücadelesi veren Çeçenistan‟ın kastedildiği açıktır. ĠĢte bu nedenle, ġĠÖ üyesi ülkeler için örgütün kurumsallaĢması yönünde atılacak ilk adımın BiĢkek‟te kurulacak bir “Anti-Terör Merkezi” olması gayet doğaldır.

(26)

2.2.2. St. Petersburg Liderler Zirvesi – 07 Haziran 2002

ġĠÖ Liderler Ġkinci Zirvesi, 07 Haziran 2002‟de St. Petersburg‟ta düzenlenmiĢtir. Taraflar bu zirvede ġangay ĠĢbirliği Örgütü Tüzüğü‟nü (“www.eurasianhome.org”, 2007), ġĠÖ Üye Ülkeler Devlet BaĢkanları Deklarasyonu‟nu ve Bölgesel Anti-Terör Merkezi‟nin Kurulmasına ĠliĢkin AnlaĢma‟yı imzalamıĢlardır (“www.shaps.hawaii.edu”, 2007).Haziran 2002‟de ġĠÖ üye ülkelerin Devlet BaĢkanlarının St. Petersburg‟da imzaladıkları ġĠÖ Tüzüğü açık bir Ģekilde örgütün üzerine inĢa edildiği prensip ve amaçları ortaya koymakta (“www.fmprc.gov.cn”, 2009a); örgütsel yapısını, iĢleyiĢ mekanizmasını ve iĢbirliği alanlarını belirlemektedir. Zirvenin en önemli özelliği, örgütün BM tarafından tescil edilmesi için giriĢim baĢlatma yönündeki kararın alınması olmuĢtur. Böylece örgütün, Orta Asya‟da uluslararası statüye kavuĢturulması amaçlanmıĢtır. Zirvede yaĢanan bir diğer önemli geliĢme ise örgütün bir bütçesinin oluĢturulmasına karar verilmesidir.

Tüzük‟ün imzalanarak yürürlüğe konulmasıyla, ġĠÖ‟nün bölgesel bir örgüt olarak geliĢmesi için hukukî altyapı da hazırlanmıĢtır (“www.shaps.hawaii.edu”, 2007). Toplam 26 maddeden oluĢan Tüzük‟te, örgütün hedef ve amaçları, uyulacak ilkeler ve iĢbirliğinin yönünün yanı sıra organlar ve görevleri, üyelik, karar alma gibi konular ayrı baĢlıklar altında yer almıĢtır. Ayrıca, örgütün merkezinin Pekin (md. 11), resmi dillerinin ise Çince ve Rusça olduğu kararlaĢtırılan (md. 20) tüzüğe göre, örgüt bünyesinde alınacak kararların oybirliği ile alınması (md. 16), hiçbir üyenin itiraz etmemesi durumunda oybirliği sağlanmıĢ sayılması da örgütün iĢleyiĢi çerçevesinde alınan kararlar arasında yer almıĢtır. Tüzük için herhangi bir sona erme tarihi de belirtilmemiĢ olup, süresiz olarak uygulamaya konulmuĢtur.

Ortadoğu sorunlarının da ele alındığı St. Petersburg Zirvesi, Irak sorununun BM kararları ve uluslararası sözleĢmeler çerçevesinde çözülmesinin karara bağlandığı zirve olmuĢtur. Zirve kararına göre, teröre karĢı mücadele baĢka halkların egemenliğine ve bağımsızlığına gölge düĢürmek için kullanılmamalıdır. Ayrıca terör sorununun salt askerî-yaptırım sorunu olmaması dolayısıyla bunun toplumsal temelinin ele alınması üzerinde vurgu yapılan Zirvede toplumsal eĢitsizlikler, ekonomik haksızlıklar, açlık ve iĢsizlik gibi sorunların ivedilikle çözülmesi ve

(27)

terörün toplumsal-ekonomik alt yapısının ortadan kaldırılması hususları özellikle belirtilmiĢtir.

Zirve sonrasında yayınlanan Deklarasyon ile ġĠÖ‟nün uluslararası konulardaki tutumu açık bir biçimde ifade edilmiĢtir:

“Çok kutupluluk ve uluslararası iliĢkilerin demokratikleĢmesi; dıĢ politika konularında, karĢılıklı çıkar doğrultusunda, BM dâhil tüm uluslararası örgütlerle ortak tutum sergilenmesi için çalıĢılması; Örgütün kurumsallaĢması sürecinin iĢletilmesi; ekonomik iĢbirliğinin geliĢtirilmesi; küreselleĢme sürecinin ortaya çıkardığı olumsuz etkilerin ortak bir Ģekilde aĢılması; terörizm, ayrılıkçılık ve aĢırıcılıkla mücadele; BM ve BM Güvenlik Konseyi‟nin rolünün arttırılması; nükleer silahların yayılmasının önüne geçilmesi ve Orta Asya‟nın nükleer silahtan arındırılmıĢ bir bölge olması vb.” (“www.shaps.hawaii.edu”, 2007).

Deklarasyonun son paragrafında ġĠÖ‟nün hiçbir ülke ya da ülkeler grubunu hedef almadığı, uluslararası hukuk normları ve BM ġartı‟nın ilkeleri ve hedefleri doğrultusunda diğer ülkeler ve birlikler ile iĢbirliğine açık olduğu vurgusunun yapıldığı da dikkate alınırsa bu deklarasyon ile ġĠÖ‟nün bölgede yeni bir devletlerarası güvenlik yapısı olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

2.2.3. Moskova Zirvesi – 28–29 Mayıs 2003

Liderler bu zirvede ġĠÖ bütçesinin yapısını ve yönetimini, ġĠÖ Üye Devletleri Konseyinin Yapısını, Hükümet Liderleri Konseyinin Yapısını, DıĢiĢleri Bakanları Konseyinin Yapısını, Üye Devletlerinin Ulusal Koordinatörleri Konseyinin Yapısını, Üye Devletlerin Bakanlar Konferansını ve Sekretaryasını düzenleyen antlaĢmaları imzalamıĢlardır (“www.fmprc.gov.cn”, 2009b).

Zirvenin sonunda liderler tarafından imzalanan Moskova Deklarasyonu‟nda; uluslararası sorunların BM Güvenlik Konseyi tarafından çözülmesinin gerekliliği vurgulanarak değiĢen küresel güvenlik politikaları ile ilgili sorunlara etkili çözüm bulunması için BM‟in acilen reform yapması çağrısında bulunulmuĢtur (“scosummit2006.org”, 2008b). Zirvenin sonunda, örgüt Sekretaryasının ve Bölgesel Anti-Terör Merkezi Komitesi‟nin en geç 01 Ocak 2004 tarihine kadar kurulması ve bir sonraki zirvenin TaĢkent‟te yapılması da kararlaĢtırılmıĢtır. Bu anlamda Zirve,

(28)

ġĠÖ‟nün giderek kurumsallaĢmasına ve uluslararası sorunlarda söz sahibi olma yolunda mesafe almasına katkı sağlamıĢtır.

2.2.4. TaĢkent Zirvesi – 08–18 Haziran 2004

ġĠÖ Liderleri Dördüncü Zirvesi, TaĢkent‟te 08–18 Haziran 2004 tarihleri arasında gerçekleĢtirilmiĢtir. Liderler ġangay ĠĢbirliği Örgütü‟nün Bölgesel Anti-Terörizm Yapısını yürürlüğe koymuĢlar ve Anti-Terörizmle ve Yeni Güvenlik Tehditleriyle Mücadelede ve Ekonomik ve Ticari Bağların Kuvvetlendirilmesinde ĠĢbirliği Deklarasyonu‟nu imzalamıĢlardır (“scosummit2006.org”, 2008c).Daha önce BiĢkek‟te açılması öngörülmüĢ olan Anti-Terör Merkezi, alınan bir karar değiĢikliği ile TaĢkent‟e taĢınarak bu zirve esnasında açılmıĢtır. Ayrıca Zirve‟de geniĢleme sinyalleri verilirken Moğolistan‟ın “gözlemci” sıfatıyla örgüte katılma talebi onaylanmıĢtır. Afganistan Devlet BaĢkanı Hamid Karzai ve Moğolistan DıĢiĢleri Bakanı Luvsangiyn Erdençulun ise konuk sıfatıyla Zirvedeki yerlerini almıĢlardır (“www.chinadaily.com”, 2007).

Zirve sonunda yayınlanan TaĢkent Deklarasyonu‟nda örgütün etkinleĢtirilmesi, kurumsallaĢtırılması, baĢbakanlar ve dıĢiĢleri bakanlıkları düzeyinde organlar oluĢturulması, düzenli istiĢarelerin kurulması kararları yer almıĢtır (“www.chinaembassy.org”, 2007). Ayrıca terörle mücadelede iĢbirliğini güçlendirmek amacıyla, üye ülkelerin Milli Güvenlik Sekreterleri‟nin düzenli olarak toplanması ve TaĢkent Terörle Mücadele Merkezi‟nde üye ülkelerden 50 güvenlik uzmanının daimî çalıĢmalar yürütmesi de kabul edilmiĢtir.

2.2.5. Astana Zirvesi – 05 Temmuz 2005

ġĠÖ Liderleri BeĢinci Zirvesi‟nde Hindistan, Pakistan ve Ġran ġĠÖ‟ye gözlemci üye olarak kabul edilmiĢlerdir. Yine “üç Ģeytan” olarak adlandırılan “terörizm, ayrılıkçılık ve aĢırıcılık”a karĢı iĢbirliği kararı pekiĢtirilirken Zirve‟ye Moğolistan CumhurbaĢkanı Nambaryn Enhbayar, Ġran CumhurbaĢkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Arif, Pakistan BaĢbakanı Shaukat Aziz ve Hindistan DıĢiĢleri Bakanı Natvar Singh de katılmıĢlardır.

(29)

Astana Zirvesinin en önemli özelliği, ġĠÖ‟nün Orta Asya‟nın güvenliğini ve istikrarını sağlayıcı temel aktör olarak tanımlanması olmuĢtur (Guang, 2005). Astana Zirvesi “renkli devrimlerin”7 yaĢandığı bir dönemde düzenlenmesi bakımından

oldukça önemlidir. Astana Zirvesi‟nde özellikle Bölgesel Anti-Terör Merkezi‟nin etkin bir biçimde kullanılması gerektiğine vurgu yapılmıĢtır. Ayrıca Zirvede, üye devletlerin terörizme ve rejim düĢmanlığına karĢı iĢbirliği yapma konusunda tereddütsüz hareket etmeleri gerektiği vurgulanmıĢtır (“www.eurasianhome.org”, 2007).

7 “Renkli devrimler” 22 Kasım 2003‟de Gürcistan‟da gerçekleĢen “Gül Devrimi/Kadife Devrim” ile

baĢlayıp SSCB hinterlandında yaĢanan bir takım halk hareketlerini temsilen kullanılan bir ifadedir. Gürcistan‟daki Gül devriminden sonra Ukrayna‟da Turuncu Devrim, Kırgızistan‟da Lale Devrimi yapılmıĢ ve Özbekistan‟da yapılmak istenen MenekĢe Devrimi baĢarısız olmuĢtur. Bu devrimler, Batı ülkelerince “demokratikleĢme hareketleri” olarak tanımlanırken, RF baĢta olmak üzere Asya ve Latin Amerika ülkelerinde ise “yeni bir müdahale aracı” olarak Batılı ülkelerce kıĢkırtılan ve finanse edilen “isyanlar” olarak adlandırılmıĢtır. Renkli Devrimlere iliĢkin kapsamlı bir editöryel kitap için bkz. (Oğan, 2006)

(30)

2.2.6. ġangay Zirvesi – 15 Haziran 2006

ġĠÖ Liderleri Altıncı Zirvesi 15 Haziran 2006‟da, ġangay‟da gerçekleĢmiĢtir. Zirvenin en önemli özelliği Ġran‟ın gözlemci statüsünde olmasına karĢın, bu zirveye „Lider Düzeyinde‟ katılmıĢ olmasıdır (“www.sectsco.org”, 2008b). Bu geliĢme ġĠÖ‟nün yedinci üyesinin Ġran olabileceği senaryolarını güçlendirmiĢtir. ġĠÖ bölgesel istikrar için Tahran‟ın önemine vurgu yaparak örgütün rolünü artırma hedefine değinmiĢtir. Hindistan, Pakistan ve Ġran‟ın ġĠÖ‟ye sıcak baktıkları, Türkmenistan ve Moğolistan‟ın da oluĢumun ekonomik yönüyle ilgilendikleri bilinmektedir (Hasgüler, 2004: 240).

2.2.7. BiĢkek Zirvesi – 16 Ağustos 2007

ġĠÖ Liderler Zirvesi‟nin yedincisi BiĢkek‟te gerçekleĢtirilmiĢtir. Dört gözlemci ülke dıĢında Afganistan ve Türkmenistan‟ın da Devlet BaĢkanı düzeyinde katılım sağladığı Zirve‟de, küreselleĢme ile artan güvenlik bunalımı ve yeni tehdit kaynakları ele alınırken, çözümün etkin bir küresel güvenlik platformu olan BM ile sağlanabileceğinde fikir birliğine varılmıĢtır. Yeni ilgi alanları ise dünya ekonomisini istikrara kavuĢturma çabaları, yoksulluğun azaltılması, ekonomik ve sosyal geliĢmiĢlik düzeyi, çevre, enerji ve bilgi güvenliği bağlamında ele alınıp, özelde ġĠÖ üyesi devletlerin doğal ve teknolojik afetlere karĢı korunması tartıĢılmıĢtır (“www.sectsco.org”, 2008c).

ġĠÖ‟nün yedinci zirvesi küresel bağlamda tekliflerin de hazırlandığı bir zirve olmuĢtur. BM reform sürecinin tartıĢılmasının ötesinde özellikle Güvenlik Konseyi‟nin yapısına iliĢkin öneriler sunulmuĢtur. Ancak sunulan önerilerde Güvenlik Konseyi‟nin etkinliğinin artırılması ve temsilde adaletin sağlanması gibi iyi niyetler dıĢında pratik önerilere yer verilmemiĢtir.

BiĢkek‟te ayrıca üye devletler arasında ġĠÖ Üye Devletleri Arasında Uzun Dönemli Ġyi KardeĢlik ve ĠĢbirliği Kurulması AntlaĢması imzalanmıĢtır (“www.sectsco.org”, 2008d). Herhangi bir devlet, devletler grubu veya uluslararası örgüte karĢı yapılmadığı vurgulanan antlaĢma ile üye devlet arasında küresel

(31)

güvenlik ve enerji kullanımı baĢta olmak üzere iĢbirliği ve iyi niyetli iliĢkilerin geliĢtirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiĢtir.

2.2.8. DuĢanbe Zirvesi – 28 Ağustos 2008

Üye devletler ve gözlemci devletler dıĢında, BM temsilcisi ve BDT Sekreteri‟nin de katıldığı ġĠÖ Liderler Sekizinci Zirvesi DuĢanbe‟de gerçekleĢtirilmiĢtir. Zirve sonunda yayınlanan DuĢanbe Deklarasyonu, ġĠÖ‟nün uluslararası ve bölgesel bir takım konulara iliĢkin görüĢlerini içeren bir metin olmuĢtur. Deklarasyonda, devletler arasında karĢılıklı bağımlılığın daha da arttığı XXI. yüzyıl uluslararası sisteminde sorunların kuvvet kullanılarak çözülmesinin artık imkânsız olduğu vurgulanıp tarafların müzakere etmeleri tavsiye edilirken izolasyon eleĢtirilmiĢtir. Bu bağlamda BM ġartı‟nın küresel sorun çözme yollarında iyi bir kılavuz olduğu vurgulanmıĢtır. BM Genel Kurulu‟nun “uluslararası güvenlik bağlamında telekomünikasyon ve bilgi paylaĢımı sahalarındaki iĢbirliğinin geliĢtirilmesi”ne iliĢkin 62/17 sayılı kararı referans gösterilmiĢtir (“www.sectsco.org”, 2008e).

Bölgesel konularda ise Güney Osetya‟da yaĢananlara değinilirken müzakereler suretiyle barıĢın tesis edilebileceği ifade edilmiĢtir. RF‟nin bu sorunun çözümünde aktif rol üstlenmesi istenmiĢ ve bu bağlamda 16 Ağustos 2008‟de RF ve ġĠÖ arasında imzalanan prensip antlaĢmasının dikkate alınması gerektiği belirtilmiĢtir (“www.sectsco.org”, 2008e).

Zirvenin diğer bir önemi ise, insan haklarının korunmasına değinmiĢ olmasıdır. ġĠÖ‟nün, bulunduğu coğrafyada insan haklarının korunması ve özgürlüklerin sağlanması konularında öncülük yapacağı ve gerekli altyapıyı sağlamak adına her türlü önlemi alacağı ifade edilmiĢtir.

(32)

2.2.9. Yekaterinburg Zirvesi – 16 Haziran 2009

ġĠÖ Liderler Zirvesi‟nin dokuzuncusu 15–16 Haziran 2009‟da RF‟nin önemli endüstri Ģehirlerinden Yekaterinburg‟da düzenlenmiĢtir. Küresel ekonomik krizle mücadele ve önlemlerin ağırlıklı olarak görüĢüldüğü Zirvede, küresel ekonomik bunalımla mücadelede uluslararası iĢbirliği ve DuĢanbe Zirvesi‟nde (2008) imzalanan iyi iliĢkiler ve komĢuluk antlaĢması çerçevesinde ġĠÖ içerisinde de aktif iĢbirliğinin gerçekleĢtirilmesi gerektiği vurgulanmıĢtır (“www.sectsco.org”, 2009a).

Yekaterinburg Zirvesi ġĠÖ‟nün bir nevi uluslararası etkinliğini ispatlama gayretine de sahne olmuĢtur. Kore yarımadasındaki gerilimin, nükleer silahlanmanın engellenmesi ile aĢılacağı; Afganistan menĢeli uyuĢturucu ticareti, terör ve suçla mücadelede BM‟nin daha etkin olması gerektiği; Sri Lanka‟da yaĢanan askerî çatıĢmaların sona ermesinin memnuniyet verici olduğu ifade edilmiĢtir (“www.sectsco.org”, 2009b).

Ayrıca Yekaterinburg Zirvesi‟nde ġĠÖ Terörle Mücadele Konvansiyonu, Bölge BarıĢını, Güvenliğini ve Ġstikrarını Tehlikeye Sokacak Olaylar KarĢısında Sorumluluk Mekanizması ve Politik Diplomatik Önlemlere ĠliĢkin Yönetmelik, ġĠÖ Üye Devletleri Hükümetleri Arasında Uluslararası Ġstihbarat Güvenliğini Temin Edecek AntlaĢma ve ġĠÖ Üye Devletlerindeki Terörle Mücadele Ajansları Personelinin Eğitimi AntlaĢması gibi bağıtlar imzalanmıĢtır (“www.sectsco.org”, 2009b).

2.3. ġĠÖ‟nün Kurumsal Yapısı

Temel organları 2003‟te Moskova Zirvesi‟nde belirlenen ġĠÖ‟nün kurumları 2004‟te çalıĢmalarına baĢlamıĢtır. Buna göre ġĠÖ‟nün beĢ temel organı (Devlet BaĢkanları Konseyi, Hükümet BaĢkanları Konseyi, DıĢiĢleri Bakanları Konseyi, Bakanlar Konferansı, Ulusal Koordinatörler Konseyi), Sekretaryası ve Bölgesel Anti-Terörizm Merkezi bulunmaktadır.

(33)

2.3.1. Devlet BaĢkanları Konseyi

ġĠÖ‟nün en yüksek organıdır. ġĠÖ‟nün temel aktivitelerini belirleme ve yönlendirme, hedeflerini tanımlama gibi amaçları vardır (“www.fmprc.gov.cn”, 2006a). ġĠÖ‟nün diğer ülkelerle ve uluslararası örgütlerle hangi alanlarda iĢbirliğine gideceğine, uluslararası sorunlar karĢısında ġĠÖ‟nün nasıl tavır takınacağına karar verir. Devlet BaĢkanları Konseyi her yıl düzenli bir Ģekilde genellikle Haziran ayında Rus alfabetik sırasına göre sıralı biçimde üye ülkelerde toplanmaktadır. Dolayısıyla her sene Konseyin toplandığı ülke bir seneliğine ġĠÖ Devlet BaĢkanları Konseyi BaĢkanı olmaktadır.

2.3.2. Hükümet BaĢkanları Konseyi

En önemli görevi ġĠÖ bütçesini kabul etmektir. Ayrıca ġĠÖ‟nün faaliyet alanları dâhilinde özel alan olarak adlandırılabilecek ortak faaliyetleri (özellikle ekonomi alanında) belirlemek de Hükümet BaĢkanları Konseyi‟nin görevlerindendir (“www.fmprc.gov.cn”, 2006a). Hükümet BaĢkanları Konseyi‟nin BaĢkanı da Devlet BaĢkanları Konseyi‟nin BaĢkanı gibi bir yıllığına rotasyon usulüne göre seçilmektedir. Ancak Hükümet BaĢkanları Konseyi ile Devlet BaĢkanları Konseyi farklı rotasyonlarda uygulanmakta, böylece her iki konseyin baĢkanının aynı ülkeden olması önlenmiĢ olmaktadır.

2.3.3. DıĢiĢleri Bakanları Konseyi

DıĢiĢleri Bakanları Konseyi uluslararası sistemde yaĢanan sorunlara yönelik çözüm önerileri oluĢturmak, ġĠÖ‟nün “ortak problem” olarak algıladığı sorunlara çözüm bulmak ve Devlet BaĢkanları Konseyi‟nin toplanması öncesinde gerekli hazırlıkları yerine getirmekle görevlidir (“www.fmprc.gov.cn”, 2006a).

DıĢiĢleri Bakanları Konseyi, Devlet BaĢkanları Konseyi‟nin toplanmasından bir ay önce toplanır. Devlet BaĢkanları Konseyi‟nde görüĢülecek konuları belirler.

(34)

2.3.4. Bakanlar Konferansı

Bakanlar Konferansı belirgin konuların üye devletlerin ilgili bakanlıklarınca ele alındığı, hazırlanan raporların tartıĢıldığı, yukarıda bahsedilen üç Konseye de gerektiğinde uzman görüĢleri ileten bir mekanizmadır. Gelecek zamanlarda Bakanlar Konferansı‟nın kendine ait bir örgütlenme yapısına kavuĢması ve Savunma, Ekonomi, TaĢımacılık ve Kültür Bakanlıkları Daireleri kurulması amaçlanmaktır.

2.3.5. Ulusal Koordinatörler Konseyi

ġĠÖ‟nün koordinatörü ve rutin faaliyetlerin yönetici organıdır (“www.fmprc.gov.cn”, 2006a). Yılda en az üç kere toplanır. Devlet BaĢkanları Konseyi‟nin BaĢkanının tâbi olduğu ülke tarafından atanan Ulusal Koordinatör tarafından yönetilmektedir.

2.3.6. Sekretarya

Sekretarya, ġĠÖ‟nün organizasyon-teknik ve bilgi servisi faaliyetlerini yürüten ve sürekli çalıĢan yürütme organıdır. ġĠÖ Sekretaryası Ocak 2004‟den itibaren Pekin‟dedir. Sekretarya‟nın temel görevleri ġĠÖ faaliyetlerinin örgütsel ve teknik altyapısını, ġĠÖ dokümanlarının kodifikasyonunu ve ġĠÖ‟nün yıllık bütçesini hazırlamaktır (“www.fmprc.gov.cn”, 2006a). ġĠÖ Sekreteri, Devlet BaĢkanları Konseyi tarafından üç yıllığına atanmaktadır. Genel Sekreter Rus alfabetik sırasına göre ülkelerden rotasyon usulünce ve bir daha tayin edilmemek kaydıyla atanmaktadır. ġĠÖ‟nün Genel Sekreteri Çin‟den Zhang Deguang‟dır.

2.3.7. Bölgesel Anti-Terörizm Merkezi (RCTS)

ġĠÖ‟nün en önemli organlarındadır. BaĢlangıçta Merkezin BiĢkek‟te olması öngörülmüĢse de Mayıs 2003‟te düzenlenen Moskova Zirve‟sinde “Örgüt Sekretaryası‟nın Pekin‟de, Terörle Mücadele Merkezi‟nin ise TaĢkent‟te olması kararı alınmıĢtır.” (Hasgüler, 2004: 240). RCTS de Ocak 2004‟de faaliyete geçmiĢtir. Adından da anlaĢılacağı üzere Merkezin temel görevi, ġĠÖ üyesi devletler arasında

(35)

terörizm, ayrılıkçılık ve aĢırıcılık faaliyetlerine karĢı ortak hareketi koordine etmek ve yürütmektir. RCTS bir Konsey ve Yürütme Komitesi‟nden oluĢmaktadır. Konsey RCTS‟nin karar alma merkezi ve ana organı konumundadır. Yürütme Komitesi ise RCTS‟nin rutin faaliyetlerini yerine getirmekte ve RCTS‟yi temsil etmektedir. RCTS temsilcisi (Yürütme Komitesi BaĢkanı) Özbek Kasimov Vyacheslav Temirovich‟dir (“www.fmprc.gov.cn”, 2006a).

RCTS, ġĠÖ üyesi ülkelerin terörle mücadele konusundaki güç, imkân, tecrübe ve yöntemlerini bir araya getirmesiyle bölgedeki mevcut problemlerin çözümüne katkıda bulunacağına dair umut vaad etmektedir. Ayrıca RCTS ile ġĠÖ üyesi devletler Orta Asya baĢta olmak üzere Asya‟daki terör eylemlerine karĢı ortak müdahale kabiliyeti kazanırken, diğer taraftan bölgeye “terörle mücadele” adı altında müdahale etmek isteyen bölge dıĢı (özellikle ABD) güçlerin etkisini azaltma imkânına da kavuĢabilecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

GELİRLERİNİN PAYI √ TÜRKİYE HAFİF TİCARİ ARAÇ PAZARININ LİDERİ. √ FIAT CHRYSLER AUTOMOBILES’IN AVRUPA’DAKİ

Konya Selçuklu Şems-i Tebrizi Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Ahmet Ali Çifci, Müdür Yardımcıları Abdullah Mantıcı, Mehmet Çay ve Kitap Dostları

5 Mart 2020 günü fakültemizin İİBF Ahmet Zengin konferans salonunda A’dan Z’ye Finans Eğitimi konulu bir konferans düzenledik.. Etkinlik sonrasında

“İlgili görseller reklam ve pazarlama amaçlı olup; Mapa İnşaat ve Ticaret A.Ş.. proje genelinde her türlü değişiklik yapma

- Öğretim yılı boyunca Mühendislik Topluluğu, Bilkent Üniversitesi’nde FİRMA afişlerini asacak, el ilanlarını dağıtacak, e-postalarını Bilkent’e gönderecek

çalışmasında, yüzyılın başındaki biyografilerin başat motifi olan “çalışan kazanır” mottosunun (Oskay, 2012, s. 245) Vehbi Koç’un biyografilerinin de

Çin, Rusya iki devlet arasında enerji alanındaki yatırımlar, diğer Çin ile işbirliği içinde olan Avustralya gibi ülkeler arasındaki yatırımlarla karşılaştırıldığında,

85 milyon liralık özvarlığı ve 1500 personeli ile yurdumuzun büyük sanayi kuruluşlarından biri olan BOZKURT, pamuklu, terilenli, yünlü dokuma ima­ lâtı,