• Sonuç bulunamadı

3.1. Örgüte Üye Ülkeler Ġçin ġĠÖ’nün Anlamı

3.1.3. Orta Asya Cumhuriyetleri ve ġĠÖ

Orta Asya Cumhuriyetleri‟nin ġĠÖ‟den beklentilerini Ģu Ģekilde özetlemek mümkündür; dıĢ yatırımlarını arttırmak, Orta Asya‟da güvenlik ve istikrarı tesis ederek bütünleĢmeye gitmek, bölgesel iktisadî iĢbirliğini derinleĢtirmek; terörizm, silah kaçakçılığı, dini aĢırılıklar ve narkotik ticaretle mücadele konularında iĢbirliği; ġĠÖ üye devletlerin (özellikle BM Güvenlik Konseyi üyesi Çin ve RF‟yi) stratejik olanakları çerçevesinde Afganistan‟ı problem yumağından istikrarlı bir komĢu devlet çizgisine getirmek (“www.tasam.org”, 2006).

1991‟de SSCB‟nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını ilan eden Orta Asya

ülkeleri yeni uluslararası sahnede varlık mücadelesi vermeye baĢlamıĢlardır. Bağımsızlıklarının ilk yıllarında hepsinin de ortak problemi diğer ülkelerce bağımsızlıklarının tanınması olmuĢtur. Böyle bir ortamda, hemen hepsinin ilk tanıyıcısı ve Tacikistan hariç bütün bu cumhuriyetlerin Türklük özelliğine atıfta bulunarak harekete geçen ilk devlet, Türkiye Cumhuriyeti olmuĢtur. [Türkiye bağımsızlıklarını 16 Aralık 1991‟de ilan eden Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan‟ı bağımsızlık ilanlarının hemen ardından tanıyan ilk ülke olmuĢtur].

Dönemin CumhurbaĢkanı Turgut Özal önderliğinde dıĢ politikasında açılımlar yapmayı hedefleyen Türkiye sadece bu cumhuriyetleri tanımakla kalmamıĢ, bu ülkelere devletin en yüksek temsilcisi düzeyinde bir dizi ziyaret de gerçekleĢtirmiĢtir (Kırımlı ve Temiz, 2006: 474–475). Ziyaretler önce DıĢiĢleri Bakanı düzeyinde olmuĢ, dönemin DıĢiĢleri Bakanı Hikmet Çetin 28 ġubat–06 Mart 1992 tarihleri arasında, ardından CumhurbaĢkanı Turgut Özal 03–15 Nisan 1993 tarihleri arasında Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan‟ı ziyaret etmiĢtir (Aydın, 2002: 379). Esasında, SSCB gibi bir devletin hâkimiyet alanı olmaktan henüz çıkmıĢ bu

devletler için istenebilecek en son Ģeyin yeni bir hami ya da yaygın kullanımıyla “ağabey” egemenliğinde hareket etmek olacağını tahmin etmek zor olmayacaktır. Ancak, henüz yeni bağımsız olmaları ve öncelikle tanınma, ardından da ekonomilerini ayakta tutma uğraĢı çerçevesinde Türkiye‟den gelen tanıma bu devletler için büyük rahatlama sağlamıĢtır.

BaĢlangıçta, oldukça duygusal bir atmosferde geliĢen Türkiye-Orta Asya Cumhuriyetleri iliĢkileri zamanla Türkiye‟nin bu ülkelerin ihtiyaç duydukları ekonomik-ticarî alıĢveriĢ kapasitesini sunma imkânı bulunmadığının anlaĢılmasıyla yerini daha reel politik/realist iliĢkilere bırakmıĢtır. Türkiye‟nin dolduramadığı bu alanı kısa zamanda ekonomisini toparlayan RF, ekonomisi canlanan Çin ve bölgeyle ilgilenen ABD, AB, Japonya gibi güçlerin doldurma gayretinde oldukları anlaĢılmıĢtır. Bağımsızlıklarının ilk yıllarında bu devletler, RF ve Çin arasındaki yakınlaĢmayı büyük bir dikkatle izlemiĢlerdir. RF ve Çin gibi tarihlerinde sürekli çatıĢmalar yaĢamıĢ bu iki büyük devletin yakınlaĢması, kendilerinin de komĢularıyla çeĢitli anlaĢmazlıkları bulunan bu devletler için sorunlarını aĢabileceklerine dair bir umut ve esin kaynağı olmuĢtur.

1996‟ya gelindiğinde, RF ve Çin arasındaki yakınlaĢmaya Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan‟ın da dâhil olmasıyla beraber ortak problemlere çözüm arayıĢı için ġĠÖ‟nün kurulmasına giden yola girilmiĢtir. Bu iĢbirliğine sıcak bakan ilk devlet, diğer cumhuriyetlere nazaran çok daha geniĢ topraklara sahip olması dolayısıyla komĢularıyla sınır problemleri daha fazla olan Kazakistan olmuĢtur. Kazakistan açısından ġĠÖ‟nün en önemli getirisi bu ülkenin sınır güvenliğine iliĢkindir. Kazakistan, RF ve Çin arasındaki konumu ve oldukça uzun sınırları dolayısıyla sınır güvenliği sorunu bulunan bir ülkedir. ġĠÖ ile Kazakistan, “üye ülkeler arasında sınır güvenliğinin sağlanması” sayesinde güvenlik bunalımını gidermeyi amaçlamaktadır (Chossudovsky, 2006). Kazakistan, Afganistan ve Tacikistan‟daki iç savaĢları, terör, uyuĢturucu ve silah kaçakçılığını, dinî ve milliyetçi akımları kendi toprak bütünlüğü ve güvenliği açısından tehlikeli bulmaktadır.

Kırgızistan‟ın da ġĠÖ‟ye yaklaĢımı Kazakistan gibi güvenlik ağırlıklıdır. Kırgızistan, ekonomik durumu bölge ülkeleri arasında Tacikistan‟dan sonra en

kötüsüdür. Bu nedenle Kırgızistan, güvenlik için istenilen düzeyde kaynak ayıramamaktadır. Özellikle Tacikistan ve Özbekistan‟la yaĢanan Fergana Vadisi sorununda (ġükran, 2004: 337–344) Kırgızistan, ilk etapta sorunun çözülmesinden ziyade sorunun daha da büyümesini engellemek, savaĢkan çözümlere bulaĢmamak amacındadır. Zaten, Kırgızistan bölgede ikili antlaĢmalar yapmak suretiyle kendisini bir nevi „güvenlik çemberine‟ alma amacındadır. 1996‟da Çin ile imzalanan Kırgız- Çin Devlet Sınırları Hakkında AntlaĢma ile güvenlik kuĢağı oluĢturmada önemli bir adım atan Kırgızistan (Nermin, 2001: 57–58) ġĠÖ ile güvenlik arayıĢında bir adım daha atmıĢtır. Ancak ġĠÖ Kırgızistan‟ın beklentilerine tam anlamıyla cevap verememiĢtir. Özellikle “renkli devrimler” yaĢanan bir dönemde Kırgızistan‟da yaĢanan “Lale Devrimi” karĢısında RF ve Çin sessiz kalmıĢtır. Bu sessizlik, güvenliğini adeta ġĠÖ‟ye devretmeye çalıĢan Kırgızistan açısından hayal kırıklığına yol açmıĢtır (Karakulova, 2007). Her ne kadar ABD ve AGĠT‟in Kırgızistan‟ın güvenliğine iliĢkin etkisi tartıĢılır olsa da ġĠÖ, Kırgızistan‟da yaĢanan devrimde ABD ve AGĠT kadar etkili olamamıĢtır. Buna rağmen Kırgızistan, hâlihazırda güvenliğini ġĠÖ ile temin etme amacından vazgeçmemiĢtir.

Özbekistan‟ın üyeliğinin örgüt için farklı bir anlamı vardır. RF ve Çin gibi bölgenin iki büyük gücünü bir araya getiren ġĠÖ‟de, bu ülkelerle sınırı olmayan ve doğal olarak sınır problemleri bulunmayan Özbekistan‟ın üyeliği örgütün farklı amaçlara da hizmet ettiğini/edeceğini göstermektedir. Böylece, örgüt sadece sınır problemleri olan ülkelerin buluĢma noktası olma görüntüsünden sıyrılarak bölgede istikrar ve refahı tesis etme amaçlı daha büyük çalıĢmalara önderlik edecek bir yapı arz etmeye baĢlamıĢtır.

Özbekistan‟ın Afganistan‟la sınırı nedeniyle gerek bölgedeki uyuĢturucu ticaretiyle gerekse de Ġslamcı muhaliflerin aktif olduğu bir bölgede bulunması (Daly, 2007) ġĠÖ‟nün yapısal değiĢiklere gitmesinde en önemli nedenler olmuĢtur. Örgütün yukarıda bahsedilen olumsuzluklara rağmen Özbekistan‟ı kabul etmesinin birkaç önemli nedeni vardır. Öncelikle Özbekistan, Türkî Cumhuriyetleri‟ndeki nüfusun yarısına yakınını içinde barındıran ve endüstriyel altyapıya da sahip bulunan bir ülkedir. Özbekistan bölgedeki terör eylemlerinden ve güvensizlikten olabildiğince korunmayı amaçlamaktadır (Yom, 2007).

Son olarak Tacikistan‟ın en önemli dıĢ politika sorunu Çin ile olan sınırının belirgin olmaması idi. Bu durum Tacikistan‟ın aleyhine iĢlemekteydi. ġĠÖ sayesinde Çin, Tacikistan sınırına saygı göstermiĢ ve 17 Mayıs 2002‟de Çin ile Tacikistan arasındaki sınırın netleĢtirilmesine dair antlaĢma imzalanmıĢtır (“www.fmprc.gov.cn”, 2006b). Bugün Tacikistan, ġĠÖ üyeliği ile en büyük sorununu halletmiĢ görünmektedir. Dolayısıyla Tacikistan‟ın ġĠÖ‟den memnuniyeti en yüksek olan ülke olduğunu söylemek yanlıĢ olmayacaktır.

Benzer Belgeler