• Sonuç bulunamadı

Karl Deutsch, II. Dünya SavaĢı sonrası dönemdeki küresel bazda barıĢ arayıĢı çalıĢmalarında, devletler arasında varolan karĢılıklı bağımlılık iliĢkiler ağını dikkate alarak devletler arasında kurulacak olan iletiĢim sayesinde iĢbirliğinin

kolaylaĢacağını kaydetmiĢtir. KüreselleĢme ile devletler arasındaki iliĢki türü karĢılıklı bağımlılık olarak geliĢirken, bu iliĢki Ģekli devletlerin öncelikli ihtiyacı olan “güvenlik tesisi ve hayatta kalma” alanında iĢbirliğini de beraberinde getirmiĢtir. Bu bağlamda, karĢılıklı bağımlılık çerçevesinde geliĢen “güvenlik” kavramı ile iç ve dıĢ güvenlik arasındaki kesin ayrım ortadan kalkarken sınır güvenliği anlayıĢı yerini daha kapsamlı bir güvenlik algısına bırakmıĢtır. Ayrıca, devlet öncelikli güvenlik algısı yerini toplum güvenliğine bırakarak “devlet güvenliği” ile “toplum güvenliği” özdeĢleĢmeye baĢlamıĢtır (Dedeoğlu, 2004: 7).

Karl Deutsch‟un baĢını çektiği sekiz kiĢilik bir akademisyen grubun ürünü olan Siyasî Topluluk ve Kuzey Atlantik Alanı: Tarihsel Deneyimler Işığında Uluslararası Örgütler güvenlik toplulukları çalıĢmalarının en önemli kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bu eser kendisini barıĢa adama amacını Önsöz kısmında “gelecekte yaĢanabilecek muhtemel savaĢları önlemeye yönelik yöntemlerden” (Deutsch, 1957: vii) bahsederek belirtmiĢtir. Kitap “transaction” olarak bahsettiği ve Türkçe “sınıraĢan eylem” olarak tanımlanabilen, karĢılıklı bağımlılık nedeniyle devletler arasında yaĢanan iletiĢim serbestliği ve hareketliliğine vurgu yapan bir kuram çerçevesinde uluslararası bütünleĢme hareketlerinin gerçekleĢtirilebileceğini savunmaktadır. Deutsch bu iddiasını Kuzey Atlantik‟te yaĢanan iĢbirliği ve bütünleĢme giriĢimleri ile desteklemeye çalıĢmaktadır.

Deutsch ve arkadaĢlarının savunduğu bütünleĢme kavramı federalist ya da neofonksiyonalist kuramcıların “bütünleĢme” kavramından farklılıklar içermektedir. Deutsch‟un bütünleĢme kavramında formal bir bütünleĢme, yani federalleĢme söz konusu değildir. Buradaki bütünleĢme, güvenlik temelli ihtiyaçlar paydasında “topluluk olma hissi” uyarınca siyasî birimler arasındaki geniĢ ölçekli uzlaĢı olarak tanımlanabilir (Deutsch, 1957: 84). Bu uzlaĢı, siyasî birimlerin birbirlerine olan güven ve iĢbirliği sayesinde çatıĢmaların çıkmasını önleyeceği için güvenlik topluluğunun kurulmasını sağlayacaktır.

Güvenlik topluluğu oluĢumunda en önemli çimentonun “topluluk olma hissi” olduğunu söyleyebiliriz. Topluluk olma hissi, aslına bakılırsa bütün topluluk oluĢumlarının aslî unsurudur. Ancak Deutsch‟un vurgulamak istediği topluluk olma hissi, karĢılaĢılan sorunların iĢbirliği ile barıĢçıl yollarla çözülmesini

gerektirmektedir. Bu da savaĢa baĢvurulmadan yapılan her türlü kurumsal giriĢim olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla Deutsch‟un güvenlik topluluğu; üyelerin birbirleriyle savaĢmadığı, sorunlarını barıĢçıl yollarla çözdüğü ve iĢbirliği ile ortak kazanımlar elde ettiği bir barıĢ projesidir. Deutsch‟un güvenlik topluluğu kuramının temel nosyonu “sınıraĢan iletiĢimler ve hareketlilik” prensibidir. Bu prensip gereğince egemen birimler arasında geliĢen (toplumsal) iliĢkiler zamanla karĢılıklı sorumluluk çerçevesinde bir bağımlılık ağı oluĢturarak baĢka alanlarda da iletiĢim ve iĢbirliği sağlar.

Deutsch‟a göre devletlerin de tüm canlılar gibi öncelikli arzusu “hayatta kalmak” olup bu amaç çerçevesinde öncelikle güvenliklerini sağlamak isterler. Bu nedenle devletler arasında kurulabilecek sağlam ittifak ve bütünleĢmeler ilk olarak güvenlik alanında gerçekleĢtirilir. Bu bütünleĢme giriĢimleri, aralarında herhangi bir bağımlılık bulunmayan birimlerin tek baĢlarına sahip oldukları özelliklerden farklı yeni bir sistem meydana getirmektedir. Güvenlik topluluğu “topluluk olma hissi” çerçevesinde geliĢtirilen iletiĢim faaliyetleri sonucu “biz” duygusu etrafında ortaya çıkan empati sayesinde zamanla taleplerin ve davranıĢların benzeĢmesine yol açan bir topluluktur (KardaĢ, 2007: 138).

Özünde “barıĢı sağlamayı” ve “çatıĢmaları önlemeyi” amaçlayan kuram, devletler arasında güvenlik temelli bir platformun oluĢturulmasından söz etmektedir. Bu platformda güvenlik, devletlerin askerî giriĢimleri ya da tek taraflı stratejileri ile değil, karĢılıklı ve birlikte, ortak bir algı çerçevesinde oluĢturacakları iĢbirliği ile sağlanacaktır. Bu platform, katılımcı unsurlar arasındaki iletiĢimin ve ortak değerlerin artması ile güçlü olacaktır. Güvenlik topluluklarını barıĢ projesi yapan unsur, devletlerin kolektif güvenlik algıları ve ortak bir kimlik oluĢturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Devletlerdeki kolektivite algısı birbirleriyle sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda iĢbirliği içerisinde olmalarına ve dolayısıyla birbirleri hakkında pozitif algılar üretmelerine, sonuç olarak da bir güvenlik ortamının oluĢmasına yol açacaktır (Dedeoğlu, 2004: 13–14).

Küresel tehditlerle mücadele etmek için uluslaraĢırı ittifakların kurulması gerekmektedir. Deutsch, Kuzey Atlantik bölgesinde yaĢanan ittifak oluĢturma ve bütünleĢme giriĢimlerini inceleyerek devletler arasında güvenlik temelli kurulan

karĢılıklı iliĢkilerin zamanla devletleri güvenlik topluluğu kurmaya yönelttiğini savunmaktadır. Dolayısıyla güvenlik topluluklarında güvenlik temelli baĢlatılan iĢbirliği sosyo-politik ve sosyo-ekonomik alanlarda da bütünleĢme giriĢimlerinin geliĢmesine katkı sağlayacaktır (Tanrısever, 2005: 112).

Aslına bakılırsa bütünleĢme ve amalgam örtüĢmektedir. Ancak bütünleĢmenin sağlanmadığı amalgam oluĢumlar olabileceği gibi, amalgam olmayan bütünleĢmeler de olabilir. Deutsch her iki kavramın karıĢtırılmasını engellemek için iki kavram arasındaki farkı ortaya koyabilmek adına kitabında bir grafik ile sunmuĢtur.

Tablo 1 – BütünleĢme (Integration) ile Amalgam (Amalgam) Kavramlarının

ÖrtüĢtüğü ve FarklılaĢtığı Durumlar (Deutsch, 1957: 7)8

Amalgam Olmayan Amalgam

B ü tün leĢm e O

lan Çoğulcu Güvenlik Topluluğu

(Norveç-Ġsveç iliĢkileri)*

Amalgam Güvenlik Topluluğu (ABD)* B ü tün leĢm e Ol m ayan

Hem Amalgam olmayan, hem de Güvenlik Topluluğu

olmayan

(ABD-SSCB iliĢkileri)*

Amalgam olan, ancak Güvenlik Topluluğu olmayan

(1914-Habsburg Ġmparatorluğu)

Deutsch 1957 dünyasında neden güvenlik topluluğu kuramından ve dolayısıyla siyasî bütünleĢme giriĢiminden bahsettiğini, böylesi bütünleĢme faaliyetlerine neden gerek olduğunu “genel ve özel bulgular” baĢlıkları ile izah etmeye çalıĢmıĢtır. Genel bulgular ile Deutsch çoğulculuğun güçlendirilmesi, bütünleĢme eĢiği, iletiĢim ve

8 Tabloda kullanılan (*) iĢareti, Deutsch‟un eserinde yer verdiği metinde kullandığı “today”

(bugün) ifadesine dikkat çekmek adına konmuĢtur. Bu iĢaretin konmasının nedeni, Deutsch‟un eserini 1957‟de yazmıĢ olduğuna ve o günün dünyasına göre “günümüz Norveç-Ġsveç ile ABD-SSCB iliĢkileri” denmiĢ olmasına dikkat çekmektir.

topluluk olma hissi, merkezî bir alan etrafında büyümek, artan kapasite ihtiyacı yükümlülükler arasındaki çekiĢme (Deutsch, 1957: 29-43) gibi kavramları tanımlamıĢtır.

Tarih birçok güvenlik amaçlı ittifaka Ģahit olmuĢtur. Birçoğunun varlığı kısa sürede sona ermiĢtir. Bundan hareketle Deutsch, çok taraflı giriĢimlerle kurulacak çoğulcu bir güvenlik topluluğunun daha uzun ömürlü olacağını savunmaktadır. Çoğulculuğun güçlendirilmesi ile birimler arası iĢbirliği artarken böylece savaĢların yaĢanma olasılığı azalacaktır (Deutsch, 1957: 30–31). BütünleĢme eĢiği ile kastedilen öylesi bir sınırdır ki; çizginin bir tarafında halklar ve karar alıcılar, devletler arasında savaĢa dayalı bir mücadelenin olasılığını kabullenmiĢ ve her an savaĢ çıkmasını bekler bir halde iken çizginin diğer tarafındakiler böylesi bir mücadeleyi düĢünmemektedirler (Deutsch, 1957: 31).

“Topluluk olma hissi” ise bütünleĢmenin olmazsa olmaz baĢlangıç noktasıdır. Siyasî birimlerde yeni bir topluluk kurma fikri geliĢmeden zorakî giriĢimlerle gerçekleĢtirilecek topluluk kurma eylemleri ya imkânsız ya da oldukça kısa ömürlü olacaktır. Elbette, topluluğu oluĢturan birimlerde yaygın bir topluluk hissinin var olması da iletiĢim ile mümkündür. Siyasî birimler arasında karĢılıklı iliĢkiler çerçevesinde gerçekleĢtirilen iletiĢim, ortak bir algının oluĢmasını ve topluluk olma hissinin ortak bir payda olmasını sağlayacaktır (Deutsch, 1957: 36–37). Sonuçta bütünleĢme eĢiğini aĢmıĢ, ortak bir topluluk olma hissini paylaĢan siyasî birimler kendi kabiliyetlerini ve kapasitelerini çoğulcu bir güvenlik toplumu oluĢturmak için kullanacaklardır.

Deutsch iki tür güvenlik topluluğundan bahsetmektedir. Bağımsız egemen devletlerden müteĢekkil ve egemenliklerinin korunduğu “çoğulcu güvenlik topluluğu” ile ortak bir hükümet çatısı altında birleĢen “amalgam güvenlik topluluğu”. Deutsch bu iki güvenlik topluluğu arasındaki tercihin, bütünleĢme çabası içerisindeki birimlerin amaçları ile Ģekillendiğini savunmaktadır. Eğer bir bütünleĢme hareketine neden olan amaç yalnızca barıĢın sağlanması ise, devletlerin barıĢı tesis edecek bir platform kurmaları yeterli olacağından, herhangi bir egemenlik devrinin söz konusu olmayacağı çoğulcu güvenlik topluluğunu kurmaları beklenmektedir. Ancak kurulması arzulanan bütünleĢme giriĢimi, barıĢın tesisini de

aĢan sosyal, kültürel ve ekonomik alanları da kapsayacaksa bütün devletler üzerinde söz sahibi olan bir üst otoritenin varlığı kaçınılmaz olmaktadır ki bu aĢamada tercih edilen yapı ise amalgam güvenlik topluluğudur (Deutsch, 1957, 101).

Deutsch her iki güvenlik topluluğunun oluĢturulabilmesi için önemli gereksinim olarak karĢılıklı duyarlılık, temel değerlerde uyumlu olmak ve karĢılıklı tahmin edilebilirlikten bahsetmektedir. Deutsch‟a göre tüm bu önkoĢullardan herhangi birisi veya ikisinde meydana gelebilecek aksaklıklar bütünleĢme giriĢiminin baĢarısızlıkla sonuçlanmasına yol açacaktır. Karşılıklı duyarlılık, birimlerin karĢılıklı ihtiyaçlarını iletiĢim ve öngörü gibi sosyal süreçlerle algılaması ve ortak ihtiyaçların benimsenmesi ve örtüĢen ihtiyaçlarda ortak hareket edilmesini gerektiren güvenlik toplumunun birimleri arasındaki tolerans düzeyidir (Möller, 2003: 318). BütünleĢme içerisindeki devletler arasında karĢılıklı duyarlılık oluĢturabilmek için üstlenilen vazifeler ya da diğer devletlerin ihtiyaçlarıyla uyumlu sorumluluklar ile ihtiyaçların giderilmesinde gereksinim duyulan maddî ve manevî her türlü kabiliyetler arasında denge kurmak oldukça önemlidir (Deutsch, 1957: 41–42).

Temel değerler ile Deutsch, her devletin iç politikasında önemli olan, katılımcı birimlerin sosyal tabakalarınca kabul edilen ve politik kurumların içselleĢtirilmiĢ değerlerini kastetmektedir (Deutsch, 1957: 48). Buradaki önemli husus, her birimin temel değer algılarının birebir örtüĢmesinin beklenilmemesi gerektiğidir ki bu da zaten imkânsızdır. Ancak, birimler arasında temel değerlerde yaĢanacak farklılıklar, diğer birimleri doğrudan etkilemediği müddetçe iliĢkileri olumsuz yönde etkilemeyecektir. Beklenen durum, farklı ortak değerler arsında ortak noktaları keĢfedebilmek, eğer yoksa ortak noktalar oluĢturmak ve bu anlamda iyi niyetli giriĢimlerde bulunmaktır.

Karşılıklı tahmin edilebilirlik ise üye devletlerin karĢılaĢılan durumlarda birbirlerinin nasıl tepki göstereceğinin, davranıĢlarının diğer üyelerce tahmin edilebilir olmasını ifade etmektedir. Bu sayede bütünleĢme gerçekleĢebilir. Aksi halde olaylar karĢısındaki tepkisi tahmin edilemeyen, tutarsızlıklar gösteren birimlerin, bütünleĢme eylemi içerisinde olması mümkün değildir (Deutsch, 1957: 56). Burada siyasal birimlerin sadakati, iyi niyet ve eylemlerindeki istikrar tahmin

edilebilirliklerini artıracaktır. Böylece siyasî birimler arasında diyalog kolaylaĢacak ve ortak paydalarda uzlaĢmak mümkün olacaktır.

Yukarıda bahsedilen bu temel gereksinimlere ilaveten birkaç gereksinim daha sıralanabilir. Bunlar amalgam güvenlik topluluğu için olmazsa olmaz iken çoğulcu güvenlik topluluğuna yardımcı olacak gereksinimlerdir: OluĢan topluluğun özgün bir yaĢayıĢ biçiminin oluĢması, üyelerde önemli oranda ekonomik büyüme, üyeler arasında ortak ekonomik kazanım beklentisi, ortak kabiliyetler gerçekleĢtirmek, etkileĢimin yaygınlaĢması, topluluğun elitlerinin çoğalması, toplulukta sosyal iletiĢimin artması ve üye devletler arasında bireylerin serbest dolaĢımının sağlanması (Deutsch, 1957: 134–135). Yukarıda bahsedilen tüm bu özellikler amalgam topluluğu oluĢturan birimler arasındaki uyumun düzeyini göstermektedir.

Deutsch güvenlik topluluğunun üyeleri arasında fiziksel savaĢ yaĢanmasını olası görmemektedir. Üyeler arasında yaĢanabilecek sorunlar, anlaĢmazlıklar savaĢ dıĢı yöntemlerle, karĢılıklı anlayıĢ çerçevesinde çözülecektir. Bu da güvenlik topluluklarının bizatihi varlıklarının dahi barıĢın tesisinde önemli olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle Deutsch‟un, bir bütün olarak güvenlik topluluğu kurabilmiĢ bir dünyada savaĢların otomatik olarak engellenebileceğini öngören bir kuram geliĢtirdiği söylenebilir.

Amalgam güvenlik topluluklarının, bağımsız birimlerin ortak bir otorite altında birleĢmesine denildiği, çoğulcu güvenlik toplumunda ise bağımsız birimlerin egemenliklerini koruduğu ve ortak güvenlik için bir araya geldikleri daha önce ifade edilmiĢti. Burada amalgam güvenlik topluluğuna örnek ABD iken, çoğulcu güvenlik topluluğuna ise Norveç-Ġsveç arasında kurulan birliktelik örnek gösterilebilir.

Amalgam ya da çoğulcu olsun, güvenlik topluluklarında gerçekleĢtirilen bütünleĢmenin uzun ömürlü olabilmesi, topluluk üyelerinin gerçek anlamda bütünleĢebilmeleriyle mümkün olabilmektedir. Burada üyelerin kendi rızalarıyla, beklenti içerisinde hareket etmeleri önemlidir. SSCB örneğinde olduğu üzere, içselleĢtirilmenin “zorakî” ve “yüzeysel” olduğu güvenlik toplulukları dağılmaktan kaçınamazlar. Siyasî ve idarî engellerin artması devletler arasındaki iliĢkilerin, sınıraĢan iletiĢim ve hareketliliğin akıĢını zorlaĢtıracaktır. ĠletiĢim ve hareketlilikte

yaĢanan pürüzler sağlıklı bir güvenlik topluluğunun oluĢumunu engelleyerek bütünleĢme giriĢimi baĢarısızlıkla sonuçlanacaktır.

Yukarıda bahsedilen gereksinimler dıĢında, üye devletlerin uyması gereken ve kurulmak istenilen güvenlik topluluğunda iĢleyiĢi kolaylaĢtıracak birtakım sosyal ve toplumsal özelliklere daha ihtiyaç duyulmaktadır. Bütün üye devletler:

- Kendilerinin üzerinde tâbi olacakları yeni kurumsal yapıların otoritelerini kabul etmelidir,

- Yeni otoritenin ve diğer kurumsal yapıların iĢleyiĢine saygı göstermeli, yardım etmeli ve iĢleyiĢine müdahale etmemelidir,

- Yeni kurulan kurumsal yapıların da faaliyetleri süresince kendilerine atfedilen görevleri yerine getirmeleri ve üye devletlerin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi gerekmektedir (Deutsch, 1968: 275).

Tüm bu gereksinimlere rağmen amalgam güvenlik topluluklarının kuruluĢunu ve iĢleyiĢini tehdit eden, hatta bütünleĢme hareketini sona erdiren nedenler de vardır:

- Yeni kurulan topluluğun ya da üye devletlerden biri veya birkaçının ekonomik ve askerî taahhütlerinin artması, özellikle bütünleĢme oluĢumunun ilk evrelerinde üyeler arasındaki sadakat krizi,

- BütünleĢme sürecinde toplulukta etnik, kültürel ve bölgesel farklılıkların artması,

- OluĢturulan yeni kurumsal yapının verimsizliği, istenileni verememesi ve yönetici elitin mukadder olamaması,

- Topluluğun değiĢen konjonktüre ayak uyduramayıp zamanın ve ihtiyaçların gerisinde kalması, yeniden yapılanamaması vb. nedenlerle toplulukta yaĢanabilecek hantallaĢma (Deutsch, 1968: 275-276).

Çoğulcu güvenlik topluluğu oluĢumu ise amalgam topluluklara göre daha kolaydır ve daha uzun ömürlü olması beklenir. Çünkü üye devletler arasında ortak çıkarların varlığı, çoğu zaman çoğulcu güvenlik topluluğu oluĢumu için yeterli olmaktadır. Bu gereksinimler:

- BütünleĢme hedefindeki devletlerin yönetici erkânının iletiĢim kurabilmeleri, birbirlerinin görüĢlerine önem vermeleri, hızlı refleksler ile değiĢen Ģartlar karĢısında ortak bir paydada buluĢabilmeleri (Deutsch, 1957: 66),

- Üye devletler arasında, politika yapımına iliĢkin temel siyasî değerlerin benzer olması (Deutsch, 1968: 281).

Deutsch için bir siyasal bütünleĢmede kurucu birimlerin sosyal ve siyasî değerlerindeki uygunluk, bütünleĢme giriĢiminin önemli bir aĢamasını oluĢturmaktadır. Zaten incelemesini Kuzey Atlantik‟te yapıyor olmasında, bu bölgedeki ülkelerin paylaĢtığı ortak değer “demokrasi” önemli olmuĢtur. Siyasî birimler benzer yönetim biçimini benimsedikleri için daha rahat ve kolay bütünleĢme eylemleri gerçekleĢtirebilmektedir.

Deutsch güvenlik topluluklarının ekonomik, idarî ve siyasî olarak güçlü ve geniĢ siyasî birimlerde, “güç odaklı” bir anlayıĢla geliĢebileceğini ifade etmektedir (Deutsch, 1957: 38). Deutsch‟un bu yorumundan hareketle Ģu varsayımlara ulaĢılabilir. Öncelikle güçlü siyasî birimlerin güvenlik topluluğu oluĢturulma sürecinde gereksinimleri karĢılama olasılığı ve kapasitesi oldukça yüksektir. Ġkincisi, önemli ölçüde güce ve uluslararası meĢruiyete sahip devletler, bütünleĢme giriĢimlerinde gerekli olan kurumsallaĢma çabalarına önemli katkılar sağlarlar. Ancak, katkı sağlayan güçlü birimlerin yeni kurulan topluluk üzerindeki nüfuzunun kontrol edilmesi de oldukça önemlidir. Aksi halde, güçlü birimin desteğine karĢın topluluğun özgün yapısının korunamaması ve güçlü devletlerin denetimine girmesi söz konusu olabilir. Üçüncü bir varsayım da “güç odaklı” vurgusundan hareketle, oluĢturulacak güçlü bir yapının mıknatıs etkisi gibi civarındaki zayıf unsurları da kapsaması olasılığıdır.

Deutsch‟un bütünleĢme kuramındaki siyasî birimler arasında karĢılıklı iletiĢim, etkileĢim ve sınıraĢırı hareketlilik oldukça önemlidir. Çünkü “topluluk olma hissi”, siyasî unsurların iletiĢim ağı çerçevesinde birbirlerini tanımaları ile kurulabilir. Bu his, iletiĢim neticesinde oluĢturulan sosyal öğrenme ile birimlerin karĢılıklı olarak birbirleri hakkında pozitif/olumlu algılar geliĢtirmelerinin ve bunun neticesinde

oluĢan sadakatin bir sonucudur (Deutsch, 1957: 37). Bu sayede her siyasî birimin bütünleĢme fikrini algılaması, öğrenmesi ve öğretmesi mümkün olacaktır.

Benzer Belgeler