• Sonuç bulunamadı

Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü (1945-1950 arası)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü (1945-1950 arası)"

Copied!
468
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ BİLİM DALI

YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ

(1945-1950 ARASI)

Gökhan ÖLKER

DOKTORA TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan ÖZTÜRK

Bu çalışma Selçuk Üniversitesi BAP Koordinatörlüğü tarafından 09103002 numaralı Doktora

tez projesi olarak desteklenmiştir.

(2)

BİLİM

B

akadem

akadem

uygun o

bilimsel

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

T

S

S

MSEL ETİK

Bu tezin pr

mik kurallara

mik kurallar

olarak hazı

l kurallara u

T.C.

SELÇUK Ü

Sosyal Bilim

K SAYFAS

oje safhasın

a özenle ri

r çerçevesin

ırlanan bu ç

uygun olara

ÜNİVERSİT

mler Enstitü

SI

ndan sonuçl

iayet edildi

nde elde e

çalışmada b

ak atıf yapıld

TESİ

üsü Müdürlü

lanmasına k

ğini, tez iç

dilerek sun

başkalarının

dığını bildir

üğü

kadarki bütü

çindeki bütü

nulduğunu,

n eserlerind

ririm.

ün süreçlerd

ün bilgileri

ayrıca tez

den yararlan

de bilimsel

in etik dav

yazım ku

nılması dur

Gökhan

etiğe ve

vranış ve

urallarına

rumunda

ÖLKER

(3)
(4)

 

Ön Söz

Ötekinin dilini öğrenme ve kendi dilini öğretme faaliyetlerini gerçekleştirme

süreçleri içerisinde sayısız dil çalışmaları yapılmıştır. Sözlükler, dilbilgisi kitapları,

konuşma kılavuzları gibi eserler hep kendi dilini veya ötekinin dilini öğrenme veya

öğretme çabaları içerisinde ortaya konulmuştur. Bunlar arasında sözlükler önemli bir

yer tutar. Sözlükçülük çalışmaları günümüze doğru geldikçe daha özellikli bir hâl

almıştır. Sadece kelimelerin sıralanmasından öteye, göstergenin niteliklerine göre eş

anlamlılar, zıt anlamlılar, kavram alanlı vb. çeşitli sözlükler ortaya konulmuştur.

Bunlar arasında bir dili kullananların, o dilin kelimeleri arasında sıklık yönünden

tercihlerini yansıtan sıklık sözlükleri de yerini almıştır. Biz de bu çalışmalara Türkçe

tarafından bir katkıda bulunmak amacıyla yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü

hazırlamayı uygun gördük.

Türkçenin kelime sıklığı sözlüğü ilk defa “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı

Sözlüğü” adıyla 2003 yılında İlyas GÖZ tarafından hazırlanmıştır. Çalışma materyal

olarak 1995 - 2000 yılları arasını kapsamaktadır. Yani çalışmaya dâhil edilen

eserlerin ilk basım tarihi belirtilen yıllar aralığındadır. Bu çalışmada Göz, 1.006.306

kelimelik bir yazılı materyali değerlendirmiştir. Bu bir milyonluk metin işlemlerden

geçirildikten sonra 22.693 maddelik bir sıklık sözlüğü ortaya çıkmıştır.

Biz de Göz’ün bu çalışmasını göz önünde bulundurarak, elli yıl öncesindeki

yani 1945-1950 yılları arasındaki yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü

hazırlamaya karar verdik. Bu dönemi Osmanlı Türkçesinden Türkiye Türkçesine

geçişin tamamlandığı, Türk dil devriminin yerleşmeye başladığı, Türkçenin tabii

seyrine oturduğu dönem olarak da gösterebiliriz. Yine bu dönemde siyasi hayatta

meydana gelen çok partili sisteme geçiş, beraberinde basın ve diğer yayınlarda bir

rahatlamayı getirmiştir.

Bütün bu sebeplerden dolayı çalışmamıza kaynak olarak 1945-1950 yılları

arasındaki yazılı materyaller seçilmiştir. Çalışmanın amaçlarını şu şekilde

sıralayabiliriz:

(5)

 

a. 1945-1950 yılları arasındaki yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü

hazırlamak,

b. Ortaya çıkacak malzemeyi Göz tarafından hazırlanan (1995 - 2000)Yazılı

Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü ile karşılaştırarak çıkacak sonuçları

değerlendirmek,

c. Elli yıllık bir süreçte Türkçenin kelimeler ve kelime sıklığı temelinde

geçirmiş olduğu değişimi yazılı kaynaklardan yola çıkarak ortaya koymak.

d. Geçmişe dönük bir çalışma yaparak günümüz araştırmacılarına kaynak eser

hazırlamak,

e. Bu alanda yapılacak diğer çalışmaların da değerlendirilmesiyle birlikte

Türkçe öğretiminde ihtiyaç duyulan “Temel Türkçe Sözlük” ün alt yapısını

oluşturmak,

f. Türkçe öğretiminde hazırlanacak olan kitaplara kaynak oluşturmak.

Meşakkatli bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmış olan eserin, amaçlarına

ulaşması ve kendinden sonra yapılacak olan bu tarz çalışmalara katkıda bulunması en

büyük dileğimizdir.

Böyle bir çalışmaya beni yönlendiren ve yardımlarını esirgemeyen hocam Prof.

Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN’a teşekkürü bir borç bilirim.

Doktora çalışmamın başından sonuna kadar yanımda olan, yaptığı yardımlarla

tezle ilgili sorunlarıma çözüm bulan, danışmanım Yrd. Doç. Dr. Rıdvan ÖZTÜRK’E

şükranlarımı sunarım.

(6)

Te

ku

ku

ku

ha

m

am

Y

ya

so

bu

ke

al

Ö

ğrencinin

Ad

An

Bil

Da

ezin Adı

Bütün d

ullanıcıların

ullanıcılar a

ullanım sıkl

İlyas G

azırlanmıştı

materyallerin

ürkçenin y

maçladık. B

österdiğini

ürkçenin tab

Yine bu dön

ayınlarda bi

Çalışm

onra çalışm

ulunmaktad

elimelerin

lfabetik, dah

özlüğü (194

Sözlü

T.C.

SELÇ

Sosya

dı Soyadı

na Bilim /

lim Dalı

anışmanı

dillerde kul

n eğitim dur

arasında fark

lığını ortaya

Göz tarafınd

ır. Göz, ça

ni esas almı

azılı mater

Bu sayede

ortaya koy

bii seyrine

nemde, siy

ir rahatlama

mamız sözlü

mada uygu

dır. Değerlen

olduğu iki

ha sonra da

45-1950 ara

ük, Sözlük T

ÇUK ÜNİV

al Bilimler E

Gökha

Türk D

Türk D

Yrd. D

Yazılı

Arası)

llanım açısın

rumundan y

klılık göster

a koyan çalı

dan 2003 yı

alışmasında

ıştır. Biz de

ryallerini es

e Türkçenin

yduk. Ayr

oturduğu dö

yasi hayatta

a ve artış sağ

ük ve sözlük

ulanan met

ndirmenin s

ek liste k

a sayısal sır

ası) oluşturu

An

Türleri, Keli

VERSİTESİ

Enstitüsü M

an ÖLKER

Dili ve Edeb

Dili

Doç Dr. Rıdv

Türkçenin

ÖZET

ndan öne çı

yaş grupları

rir. Kelime

ışmalardır.

ılında “Yaz

1995-2000

e buradan h

sas alan bi

n elli yıll

ıca Türk

önem olarak

aki çok par

ğlamıştır.

kçülük hak

todun da

sonuna sözlü

konmuştur.

ralı olmak

ulmuştur.

nahtar Kelim

ime Sıklığı,

Müdürlüğü

N

biyatı

van ÖZTÜR

Kelime Sık

T

ıkan kelime

ına kadar b

sıklığı, bir

ılı Türkçen

0 yılları ar

hareketle 1

ir kelime s

lık bir dil

dil devrim

k da 1945-1

rtili sisteme

kkında bir g

anlatıldığı

ükte geçen

Geniş bir

üzere yazıl

meler:

Sıklık Sözl

Numarası: 0

RK

klığı Sözlüğü

eler vardır. B

irçok faktör

dilde kullan

nin Kelime

rasındaki T

945-1950 y

sıklığı sözlü

limde ne

minin yerleş

1950 yılları

e geçiş de

girişle başla

bir değer

birleşik yap

Kaynakça

lı Türkçenin

lüğü.

0541010410

ü (1945-195

Bu kelimele

rden etkilen

nılan kelime

Sıklığı Söz

Türkçenin y

yılları arasın

üğü oluştur

gibi değişm

şmeye başl

ını göstereb

basın ve

amaktadır.

rlendirme y

pıların ve eş

adan sonra

n Kelime S

002

50

er dili

nir ve

elerin

lüğü”

yazılı

ndaki

rmayı

meler

ladığı

biliriz.

diğer

Daha

yazısı

ş sesli

önce

Sıklığı

(7)

Te

by

va

of

in

stu

on

oc

pe

Tu

pa

ot

Th

tw

pl

Fr

fir

Ö

ğrencinin

ezin İngilizc

All la

y many fac

ary among

f usage of th

“Wor

n 2003. Göz

udy. From t

n written m

ccurred wha

eriod of 195

urkish has b

arty system

ther publica

Our s

hen, there is

wo addition

laced to the

requency D

rst alphabet

Dictio

T.C

SE

So

Adı Soyadı

Ana Bilim /

Bilim Dalı

Danışmanı

ce Adı

anguages ha

tors as lang

language u

he words us

rd Frequenc

z based on

tihs point o

materials of

at sort chang

54-1950 wh

been gotten

in political

ations

tudy begins

s a assessm

nal lists hav

e end of ass

Dictionary o

tically then

onary, Dicti

C.

ELÇUK ÜN

osyal Biliml

ı Gök

/ Türk

Türk

Yrd.

Wor

(Bet

ave featured

guage users

users. Word

sed in a lang

cy Dictionar

n written m

of, we aimed

Turkish in

ges in a fift

hen Turkish

n natural sit

l life has en

s with an in

ment writing

ving compo

sessment wr

of Written T

numerical s

ionary Kind

NİVERSİTE

er Enstitüsü

khan ÖLKER

k Dili ve Ed

k Dili

. Doç. dr. R

rd Frequenc

tween

1945-SUMMA

d words in v

s' education

frequency,

guage.

ry of Writte

aterials of

d to create a

between 19

ty years peri

h language r

tuation. Bes

nsured to in

ntroduction

that has de

ound struct

riting. After

Turkish (be

sequent.

Key Wor

d, Word Fre

ESİ

ü Müdürlüğ

R

debiyatı

Rıdvan ÖZT

cy Dictionar

-1950)

ARY

view of usin

nal status as

, is studies

en Turkish”

Turkish in

a word freq

945-1950. I

iod of Turk

revolution h

sides in this

ncrease and

about the d

escribed met

ture and ho

r a compreh

etween 194

ds

quency, Fre

ü

Numarası:

ÜRK

ry of Writte

ng. These w

s well as ag

that demon

was prepar

between 1

quency dicti

n this way,

kish. Also w

has been be

s period, tra

d relaxation

dictionary an

thod was us

omonym in

hensive bib

45-1950) wa

equency Dic

054101041

en Turkish

ords are aff

ge groups a

nstrate frequ

red by İlyas

995-2000 i

ionary that b

we produc

we can indic

gan to settl

ansition to m

in the pres

nd lexicogr

sed in study

n dictionary

liography, W

as created

ctionary

002

fected

and it

uency

s Göz

in his

based

ced to

ate to

e and

multi-ss and

raphy.

y. The

y was

Word

to be

(8)

Sayfa No

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... ii

TEZ KABUL FORMU ... iii

ÖNSÖZ ... iv

ÖZET ... v

SUMMARY ... vi

1.GİRİŞ ... 1

1.1. Sözlük ve Sözlükçülük ... … 1

1.2.Sözlükçülük Tarihi ... … 2

1.2.1. Türk Sözlükçülük Tarihi ... … 5

1.2.1.1. Karahanlı Dönemine Ait Sözlükler ... … 6

1.2.1.2. Harezm-Kıpçak Dönemine Ait Sözlükler ... … 7

1.2.1.3. Çağatay Dönemine Ait Sözlükler ... … 8

1.2.1.4. Osmanlı Dönemine Ait Sözlükler ... … 9

1.2.1.5. Cumhuriyet Dönemine Ait Sözlükler ... … 11

1.3.Sözlük Yapma İlkeleri ... … 12

1.4.Sözlük Türleri ... … 13

1.5.Kelime Sıklığı Sözlüğü ... … 16

1.5.1. Kelime Sıklığının Faydaları ... … 17

2.DEĞERLENDİRME ... 18

2.1.Yöntem ... … 18

2.1.1. Materyalin Seçimi ... … 18

2.1.2. Havuzun Oluşturulması ... … 21

2.2.Sonuç ... … 26

2.3.Birleşik Yapılar ... … 42

2.3.1. Birleşik Yapılar Listesi (Sayısal Sıralı) ... … 44

2.4.Eş Sesli Kelimeler ... … 82

2.4.1. Eş Sesli Kelimeler Listesi (Alfabetik) ... … 83

KAYNAKÇA ... 88

YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ (Alfabetik) ... 112

YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ (Sayısal Sıralı)... 286

(9)

 

1. GİRİŞ

1.1.Sözlük ve Sözlükçülük

Bir dilin düşünce ve kültür zenginliğini ortaya koyan, dilin söz varlığını

gelecek nesillere aktaran önemli kaynaklardan biri sözlüklerdir. Dil öğreniminin de

vazgeçilmez kaynakları olan sözlükler ve sözlükçülük üzerine birçok çalışma

yapılmıştır.

Sözlüğün birçok tanımı vardır. Ancak genel hatlarıyla sözlükler, belirli bir

amaç doğrultusunda ve bu amaca uygun kurallar çerçevesinde, bir veya birkaç dilin

kelimelerini, kelime gruplarını veya daha büyük birimlerini dizgisel bir biçimde

ortaya koyan söz varlığı çalışmalarıdır.

Sözlük çalışmalarını konu edinen bilim dalına ise sözlük bilimi (leksikografi,

lexicography) adı verilmektedir. Sözlükçülük Türkçe Sözlük’te “sözlük yazma veya

hazırlama işi, sözlük yazarlığı, lügatçilik” olarak tanımlanmaktadır. Sözlük bilimi de

aynı şekilde “sözlük yazma ve hazırlama işi, leksikografi” olarak tanımlanmaktadır

(TDK 2009: 1806).

Sözlük bilimi, bir dilin ya da karşılaştırmalı olarak çeşitli dillerin söz varlığını

sözlük biçiminde ortaya koymaya yönelen, bu amaçla yöntemler koyarak uygulama

yolların gösteren bir bilim dalıdır (Aksan, 2003: 69).

Sözlük bilimi bir ya da daha çok dildeki söz varlığında ve kelime

birleşimindeki birimleri gözleme, derleme, seçme ve betimleme ile uğraşan,

uygulamalı dil biliminin bir dalıdır. Sözlük bilimi bu etkinliğin temelini oluşturacak

kuram ve yöntemlerin geliştirilmesi ve betimlenmesi ile de uğraşır. Açıkçası

üstsözlükbirim diyebileceğimiz sözlük yapımının kuramsal çerçevesi de sözlük

biliminin kapsamı içindedir (Kocaman, 1998: 111).

Leksikografi ise Eski Yunanca kökenli “lexikográphos” sözüne dayanmaktadır.

“Sözlük” anlamındaki “lexikón” ile “yazmak” anlamındaki “gráphien” sözlerinin

birleşmesinden oluşan bu kelime Fransızcaya “lexicographie” biçiminde geçmiştir.

Türkçedeki leksikografi de Fransızcadan alınan bir kelimedir. Bunun yanında

(10)

 

Latinceden gelen “dictionarium” ve türevleri ile yine “glossary” terimleri sözlük

anlamında kullanılan diğer kelimelerdir (TDK, 2009: 168).

Sözlük, sözlükçülük, sözlük bilimi gibi terimler dilimizin söz varlığına yakın

zamanda katılmıştır. Atatürk’ün başlattığı dil devrimi ile pek çok alanda olduğu gibi

dil bilgisi ve dil bilimi alanlarında da Türkçe terim türetme çalışmaları

yürütülmüştür. Azerbaycan, Türkmen ve Uygur Türkçelerinde “sözlük”, Kazak

Türkçesinde “sözdik”, Kırgız Türkçesinde “sözdük” biçimlerinde kullanılan sözlük

terimi benimsenmiş, söz kökünün türevi olarak dilimizin söz varlığına

kazandırılmıştır. Türkçenin kaynaklarıyla türetilen bu terimlerin öncesinde dilimizde

Arapçadan alınan “lügat, kamus, tuhfe, mucem” kelimeleri kullanılmaktaydı (TDK,

2009: 165).

1930’lara gelinceye kadar ülkemizde sözlük kelimesi kullanılmaz. Genelde

“lugat” ya da “kamus” kelimeleri sözlük karşılığı kullanılır. 1932’de Türk Dili

Tetkik Cemiyeti kurulduktan sonra “Lûgat ıstılah kolu başı” Celâl Sahir (Erozan)’ın

önerisiyle sözlüklere sözlük kelimesi öneri olarak girer ve kullanılmaya başlar

(Ölmez, 1998a: 109).

1.2.Sözlükçülük Tarihi

Dünyada ilk sözlüğün nerede hazırlandığı, hangi dili temel aldığı konusunda

bir bilgimiz yoktur. Bildiklerimiz ancak bize kadar gelebilen yapıtlara dayanıyor.

Bugünkülere benzer ilk sözlük olarak İskenderiye müzesi kütüphanecisi Bizanslı

Aristophanes’in hazırladığı yapıt anılır. Yunancada seyrek kullanılan ve açıklaması

güç kimi kelimeleri bir araya getiren bu çalışmada tanımlara da yer veriliyordu. 1.

yüzyılda İskenderiyeli Pamphilus’un daha önceki çalışmalara dayanan, 95 kitaptan

oluşan Yunanca sözlüğü, Latinlerde Marcus Verrius Flaccus’ün yapıtı anılması

gereken örneklerdir. (Aksan, 2003: 69)

MÖ III. bin yılın son dönemlerinde Sümerlerin giderek Sami kökenli

Akadlarca asimile edilmesinin bir sonucu olarak Sümerli âlimler bilinen en eski

sözlükleri hazırlamaya girişmişlerdi. Sami fatihler yalnızca Sümer yazısını ödünç

almakla kalmadılar, Sümerce konuşma dili olmaktan çıktıktan sonra da üzerinde

(11)

 

çalışıp taklit ettikleri Sümer edebî eserleri hazinesine kondular. Bunun için de

Sümerce kelime ve deyimlerin Akadcaya çevrildiği sözlüklere pedagojik bir

gereksinim doğdu (Kramer, 1999: 25).

Çinlilerde dil üzerine çalışmalar MÖ XI. yüzyıla kadar geriye gitmektedir. Ku

We Yang adlı bir Çinlinin “Yu Pi En” ve Şi Wo Wan adlı bir Çinlinin de “Hu Şin”

adıyla bir sözlük yazdığı bilinmektedir. Hintliler lügat ilmiyle tanıştıkları zaman

Sanskritçe kelimeleri harf sırasına göre tertip etmişler; tertip sitemini de harflerin

mahreçlerine göre düzenlemişlerdir. Hintlilerin ilk sözlükleri Amarakumda adıyla

meşhur Amarastha’dır. 6. yüzyıldan önce yazılan bu sözlük müteradif kelimeler ile

müzekker ve müennes isimleri ihtiva eder (Öz, 1996: 1-2)

1

.

Latincede “sözlük” anlamına gelen “dictionarrium” kelimesini Konstanz

piskoposu Salomon 9. yüzyılda ansiklopedi anlamında kullanmıştır (Dictionarrium

Universale [Evrensel Sözlük]). Bu tarihten sonra gerek Batı gerekse Doğu

dünyasında birçok önemli sözlük ya da ansiklopedik sözlük hazırlanmıştır (GH,

1993: 3809).

Felsefe ve filoloji ilişkisinden bahsederek eskiçağ sözlükçülüğü hakkında

önemli bilgiler veren Yıldız’ın “Eskiçağın Başvuru Eserleri ve Eskiçağ Sözlükçülüğü

ve Sözlükleri” adlı çalışması da bu konu hakkında ayrıntılı bilgi arayanların

başvurabileceği bir kaynaktır (Yıldız, 1998: 189-210).

Dilin belagat ve fesahati açısından mükemmel bir örnek olan Kuran-ı Kerim

gramer ve edebî yönden Arapçanın bütün özellik ve inceliklerini içeren muhtevasıyla

dil ve edebiyata dair çalışmaların ilk hareket noktası ve kaynağı olmuştur (Öz, 1996:

2). VIII. yüzyılın ortalarından itibaren ilk lügat müellifleri tarafından farklı

amaçlarlar yazılmış ve muhtevalarına göre “Garibü’l-Kur’an”, “Lügatü’l-Kur’an”,

“El-vücuh ve’n-Nezair”, “Garibü’l-Hadis” ve “En-Nevadır” adı verilmiş sözlükler

telif edilmiştir (Öz, 1996: 5). Farablı Ebu Nasr İsmail Cevherî’nin (öl. 1010)

“Tac-ül-Lüga” ve “Sihah-ül Arabiye” si Arapça sözlükler arasında önem taşır. İran asıllı Arap

       1

 Hintlilerin gramer ve sözlük çalışmaları hakkında daha geniş bilgi için bk. İtil, Abidin: Sanskrit

(12)

 

dilcisi Ebu Tahir Muhammed bin Yakub Firuzabadi’nin (1329-1414)

“Kamüs-ül-Muhit” adlı arapça sözlüğü 60 ciltten oluşur (Aksan, 2003: 70).

Hicri V. asır şairlerinden Katran-i Tebriziye nispet edilen Lügat risalesi ile

çağdaşı Esedî-i Tûsî’nin Lügat-i Fürs adlı Farsça sözlüğü dışında, Fars

leksikografisine dair ciddi ve ilmî çalışmalar, Timurlu sultanlarının teşvikiyle

XV.-XVI. yüzyıllarda Hindistan sahasında telif edilmiş Farsça sözlüklerle başlar. (Öz,

1996; 20)

2

Sözlük kelimesi 1925’te John Garland tarafından ilk kez kullanılmış, bu

yüzyıla gelinceye kadar birkaç önemli köken bilgisi sözlüğü de hazırlanmıştır.

Özellikle P.S. Pallas’ın 285 kavramı temel alarak 200 Asya ve Avrupa dilinde bu

kavramların karşılıklarını verdiği ve 1787’de basılan “Linguarum Totius Orbis,

Vocabularia Comparativa” adlı çalışması ile Adelung ve Vater’in 1806 – 1817 yılları

arasında yayınlanın 4 ciltlik “Mithridates” adlı çalışmaları da 500 kadar dilde belli

cümlelerin karşılıklarını kapsayan içeriğiyle önemli eserlerdendirler (Aksan, 2003:

70).

Bunların yanında Batıda tek dilli olarak hazırlanan Henry Cockerman’ın

1623’te yayımlanan “The English Dictionaire” ve “The Oxford Dictionary”

(1879-1928) adlı İngilizce sözlükleri, Crusca Akademisinin hazırladığı İtalyanca

“Vocabulario” (1612), Kraliyet Akademisinin hazırladığı İspanyolca “Diccionario de

la Lengua Cestallana” (1726-1739) ve Maximilien Paul ile Emil Litre’nin Fransızca

“Dictionnaire de la Français” (1873) adlı çalışmalar da akla ilk gelen sözlüklerdendir

(Eminoğlu, 2010: 9).

Sözlükçülükte en önemli aşama XIX. yüzyılda gerçekleşmiştir. Almanya’da,

sözlük biliminin kurucusu sayılabilecek olan Jacob Grimm ile kardeşi Wilhelm

Grimm, ilk cildi 1854’te, Leipzig’te yayımlanan Alman Sözlüğünü (Deutsches

Wörterbuch) hazırlamaya başlamışlardır. 16 büyük cilt olarak çıkarılması düşünülen

bu büyük oylumlu yapıt birkaç cildi yayımlandıktan sonra birçok bilginin çabasıyla,

1961’de bitirilebilmiştir. En eski kaynaklardan başlayarak bir kelimenin, geçtiği

      

2 Ayrıntılı bilgi için bk. Öz, Yusuf: Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Manzum Sözlükler. Ankara 1996:

(13)

 

metinlerdeki biçimini ve anlamını, değişik lehçe ve dillerdeki değişkelerini, her türlü

kullanımını ve içinde geçtiği söz öbeklerin veren bu çalışma, bundan sonraki

çalışmalara örnek olmuştur (Aksan, 2003: 71).

1.2.1. Türk Sözlükçülük Tarihi

Çin kaynaklarına göre, Çinlilerden Türkçeyi bilen birisi (Liu Shih-ch’ing)

“Nirvâna Sûtra”yı Orhun Türkçesine çevirmiştir. Hatta bu Türkçeye ait bir sözlük

bile mevcuttur (Caferoğlu, 1984: 110).

Türk sözlükçülüğünün kuruluşu asıl Karahanlı dönemine rastlamaktadır.

Türklerin İslamiyet’i kabulüyle Türkler için yeni bir kültür dairesi oluşmuştur. Bu

çerçevede oluşturulan sözlükler Arap sözlük hazırlama ekolleri temelinde

hazırlanmıştır. Türk sözlükçülüğüne geçmeden önce kısaca Arap sözlük ekolleri

hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.

Arap sözlükçülüğünde sözlük düzenleme yöntemi ve ilkelerinin farklılığından

dolayı beş ayrı ekol ortaya çıkmıştır.

a. Mahreç ve Taklip: Bu ekole mensup olanların hepsi, Arapça kelimeleri ilk

harflerinin mahreç sırasına göre düzenlemişlerdir. Kurucusu Arap dilcisi

Halil bin Ahmed (öl. 791), eseri de “Kitâbu’l-Ayn”dır.

b. Özel Alfabetik Düzen: Bu ekole giren sözlüklerin her birinde uygulanan

yöntem değişik olmakla beraber, kelimeler önce muzâ’af, sünâ’î ve

mülhakâtı (ilaveleri), sülâsî ve mülhakâtı şeklinde asli harflerine göre

bablara bölünmüş, bablarda yer alan kelimeler de “hemze” den “ye” ye

kadar alfabetik sırada düzenlenmiştir. Ekolün kurucusu İbnu Dureyd (öl.

933), eseri “Cemheretu’l-Luga”dır.

c. Kafiye Düzeni: Bu ekolde kelimeler, mücerret köklerinin son harfleri

dikkate alınarak alfabetik şekilde sıralanmış ve kelimenin asil kökünün

son harfine de bab adı verilmiştir. Kurucusu hakkında tartışmalar

bulunmakla beraber, bu ekolü geliştiren, ekolün ilk orijinal ve en sağlam

eserini yazan Türk asıllı el-Cevherî’dir. Eseri “Tâcu’l-Luga ve

Sıhâhu’l-Arabiyye”dir.

d. Alfabetik Düzen: Bu ekolde düzenlenen sözlüklerin ortak özelliği kelime

kökleri birinci, ikinci, üçüncü vs harflerine göre hemzeden başlayarak ye

(14)

 

harfine kadar alfabetik bir düzende dizilmiş olmasıdır. Bugünkü modern

Arap sözlükçülüğünün de bağlı bulunduğu bu ekolün öncülüğünü

“Esâsu’l-Belâga” adlı Arapça sözlüğüyle Türk bilgini Zemahşerî

(öl.1144) yapmıştır.

e. Tematik: Bu ekolde düzenlenen sözlüklerde, sözlükçüler kelimeleri

anlamlarına ve ait oldukları konulara göre bablara, babları da gerektiğinde

birtakım ikinci bölümlere ayırarak bir konu etrafında toplamışlardır. Bu

ekolün kurucusu “el-Garîbu’l-Musannaf”ın sahibi Ebu Ubeyd el-Kasım

bin Sellam’dır (öl.838). (Yavuzarslan, 2009: 1)

1.2.1.1. Karahanlı Dönemine Ait Sözlükler

Dîvânü Lûgati’t Türk: Türk sözlükçülük tarihi Kaşgarlı Muhmud’un XI.

yüzyılda kaleme aldığı Dîvânü Lûgati’t Türk adlı çalışmayla başlamaktadır.

Kaşgarlı’nın bu eseri bir sözlük olmanın yanında bünyesinde dil bilgisi kuralları

içeren, verdiği örneklerle dilin söz varlığını ortaya koyan geniş kapsamlı bir

çalışmadır. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazıldığı için iki dilli bir sözlüktür.

Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed tarafından 1072 Ocağında yazılmaya

başlanmış, 1077 Ocağında bitirilmiştir. Mahmud eserini Abbasi halifesi Ebü’l-Kasım

Abdullah’a sunmuştur. Eserin malzemesi Türk dünyasından toplanmış, Bağdat’ta

kitap hâline getirilmiştir. Eserin tam adı “Kitâbü Dîvânı Lügati’t-Türk”tür. “Türk

Dillerini Toplayan Kitap” demektir (Ercilasun, 2009: 314).

Kaşgarlı Mahmud, Türk asıllı Arapça sözlük yazarı Fârâbî’nin

Dîvânu’l-Edeb’de uyguladığı kalıp ve uyak ekolünü, Türk dilinin ses yapısını dikkate alarak

geliştirmiş ve ilk Türk sözlükçülüğü ekolünü de kurmuştur. Ancak Kaşgarlı’nın

başlattığı sözlük çalışmalarının, daha sonraki bilginler tarafından sürdürülmemesi,

sözlükçülük tarihimiz açısından büyük bir kayıp olduğu gibi Türk dilinin söz

varlığının tespiti açısından da büyük bir eksikliktir. Kaşgarlı Mahmud’dan sonra,

Türk sözlükçülük alanında onun kurduğu ekolden habersiz ve farklı olarak Harezm

ve Kıpçak sahasında gerek Türk gerekse Arap bilginler tarafından Türk dilini

öğrenmek ve öğretmek amacıyla çeşitli tarzlarda sözlükler oluşturulmuştur

(Yavuzarslan, 2009: 6).

(15)

 

1.2.1.2. Harezm - Kıpçak Dönemine Ait Sözlükler

Mukaddimetü’l-Edeb: Mukaddimetü’l-Edeb Mahmud b. Ömer Ez-Zemahşerî

tarafından 1128-1144 yılları arasında yazılmış, Arapça öğrenmek isteyenlerin

kolaylıkla kullanabilecekleri şekilde hazırlanmış, Arapça kelime ve kısa cümlelerden

ibaret olan pratik bir sözlüktür (Yüce, 1993: 7).

Hilyetü’l-Lisân ve Hulbetü’l-Beyân: XV. yüzyılda İbni Mühenna tarafından

yazılmış olan bu eser üç bölümden oluşmaktadır; Arapça-Farsça, Arapça-Türkçe ve

Arapça-Moğolca. Sözlüğün Türkçe kısmı iki bölümden oluşmaktadır. Birinci

bölümde isim çekimleri, edatlar ve fiillerin geçmiş zaman çekimleri verilmiştir.

İkinci bölümde ise basit isimler Arapça Türkçe karşılıklarıyla birlikte verilmiştir

(Yavuzarslan, 2009: 7-8).

Tibyânü’l-Lügati’t-Türk Alâ Lisani’l Kanklı: Sadece diğer eserlerde adını

gördüğümüz bu eser günümüze ulaşamamıştır (Yavuzarslan, 2009: 8).

Codex Cumanicus: XV. yüzyılda Kuman Türklerinden İtalyan tüccarlar ve

Alman rahipler tarafından derlenmiş, sonradan bir araya getirilen iki ayrı defterden

oluşmaktadır. Alman bölümü ve İtalyan bölümü olmak üzere iki bölüm hâlindedir.

İtalyan bölümü 55 varaklık olup biri alfabetik, diğeri anlam gruplarına göre ayrılmış

iki sözlükten oluşmaktadır. Alman bölümü ise 27 varak olup, sözlüğün yanında

manzum ve mensur metinler de mevcuttur (Demirci, 1998: 145-146).

Kitâbü’l-İdrak li Lisâni’l-Etrâk: Memlük sahasında Türk dilinin önem

kazandığı bir devirde ünlü Arap filolog Ebu Hayyân Muhammed b. Yusuf b. Ali b.

Yusuf b. Hayyân Al-Gırnatî (Al-Endulusî) tarafından Mısır-Suriye sahasında

konuşulan Türk dilini incelemek amacıyla yazılmış sözlük ve gramer kitabı olan

Kitabü’l-İdrâk, Türk dilinin en eski sözlük ve gramer kitaplarından biridir. Eser,

Mısır-Kahire’de 20 Ramazan 712 (18 Aralık 1312) yılında, perşembe günü

tamamlanmıştır. Eserin Ebu Hayyân tarafından yazılmış orijinali elimizde değildir

(Özyetgin, 2001: 41).

Kitâb-ı Mecmû-ı Tercümân-ı Türkî ve Acemî ve Mugalî: XIII. yüzyıla ait

(16)

 

tarafından yazılmış veya istinsah edilmiştir. Eser 76 varak olup kelime çeşitlerine

göre düzenlenmiş dört bölümden oluşmaktadır (Demirci, 1998: 146).

Ed-Dürretü’l-Mudiyye fi’l-Lügati’t-Türkiyye: Memlükler döneminde

(1250-1517), Türkçeyi öğretmek amacıyla sözlük türünde kaleme alınan eserlerden

bir de Ed-Dürretü’l-Mudiyye fi’l-Lügati’t-Türkiyye’dir. “Türk dilinin parlayan

incisi” anlamındaki başlığı taşıyan bu eserin orijinal yazması Floransa’daki Medicea

Bibliotheca Laurenziana’da Orient 130 numara ile kayıtlıdır (Toparlı, 2003: V).

Bunların dışında Harezm-Kıpçak sahasında Et-Tuhfetü’z Zekiyye

fi’l-Lügati’t-Türkiyye, Bülgatü’l-Müştâk fî Lûgati’t-Türk ve’l-Kıfçak ve El-Kavânînü’l-Külliyye

li-Zabti’l-Lügati’t-Türkiyye adlı sözlüklerde mevcuttur.

3

1.2.1.3. Çağatay Dönemine Ait Sözlükler

Abuşka Lügati: XVI. yüzyıl başlarında Anadolu’da yazılmıştır. Sözlüğün ilk

kelimesi “Abuşka” (ihtiyar kadın) olduğu için bu ad verilmiştir. Yazarı belli değildir

(Caferoğlu, 1984: 224).

Senglâh Lügati: Mirza Mehdî Han tarafından 1758-1760 yılları arasında

yazılmıştır. Çağatayca-Farsça bir sözlüktür. Sözlükteki kelime sayısı yaklaşık 6000

civarındadır (Ercilasun, 2009: 425).

Lügat-i Çağatay ve Türkî-i Osmanî: Özbekler Tekkesi Şeyhi Süleyman

Efendi tarafından yazılmış, Çağatayca- Osmanlıca sözlüktür. 7000 kadar kelime

içermektedir (Ercilasun, 2009: 425).

Fazlullah Han Lügati: XVII. yüzyılda Hindistan’da Fazlullah Han tarafından

yazılmıştır. Sözlük üç kısma ayrılmıştır. Sarfa ait bir giriş dışında, birinci kısma

alfabetik sıraya göre fiiller, ikinci kısma isimler, üçüncü kısma grup halinde sayı,

hayvan, nebat vs adlarıyla askeri deyimler alınmıştır (Caferoğlu, 1984: 225).

      

3 Ayrıntılı bilgi için bk. Demirci, Jale. Kıpçak Sözlükleri. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak

Araştırmaları Dergisi, 6, 145-151. Ankara 1998: Kebikeç Yayınları; Ercilasun, A. Bican.

(17)

 

Bunların dışında, Bedâyiü’l-Luga, Kitâb-ı Zebân-ı Türkî, Hulâsa-i Abbasî,

El-Tamga-yı Nâsırî, Fethali Kaçar Lügati ve Üss-i Lisân-ı Türkî adlı Çağatay

Türkçesinde yazılmış sözlükler de vardır

4

.

1.2.1.4. Osmanlı Dönemine Ait Sözlükler

Osmanlı döneminde XIX. yüzyıla gelinceye kadar çoğunlukla iki dilli sözlükler

yazılmıştır. Genelde bu sözlükler Farsça-Türkçe, Türkçe-Farsça, Arapça-Türkçe,

Türkçe-Arapça gibi iki dilli ya da daha fazla dilin bir arada alındığı çok dilli

sözlükler şeklindedirler. Osmanlı Türkçesinin tek dilli sözlükleri ancak 19. yüzyılın

ikinci yarısından itibaren kaleme alınmışlardır (Eminoğlu, 2010: 12)

Anadolu sahasında düzenlenen sözlükler, başlangıçta şekil bakımından

manzum tarzdadır. Bunların yazımındaki amaç da, Türklere gerekli olan Farsça ve

Arapçanın bu yolla daha kolay öğretilmesidir. Böylece Türk sözlükçülük

geleneğinde ve tarihinde XV. yüzyıldan başlayarak XIX. yüzyıla kadar manzum

tarzda iki dilli olarak sözlük yazma geleneği başlamıştır (Yavuzarslan, 2009: 12)

5

.

Osmanlı dönemi sözlüklerini iki grupta inceleyebiliriz. İlk grupta iki veya daha

fazla dilli olan sözlüklerden ikinci grupta ise tek dilli sözlüklerden bahsedeceğiz. Bu

dönem için ilk gruba giren sözlüklerden bazıları şunlardır:

Ahterî-i Kebir: Afyonkarahisarî Mustafa Ahterî’nin 1545 yılında hazırladığı

sözlük 40.000’i aşkın maddeyi içermektedir. Arapça-Türkçe şeklinde alfabetik olarak

yazılmıştır (GH, 1993: 3809)

Vankulu Lugatı: Asıl adı “Tercemetü Sihahi’l-Cevherî” olan Farablı

Cevherî’nin Sihahü’l-Cevherî adlı eserinin tercümesidir. Türkçeye çeviren Mehmet

      

4Ayrıntılı bilgi için bk. Caferoğlu, Ahmet. Türk Dili Tarihi I – II (3. Baskı). İstanbul 1984: Enderun Kitabevi; ; Ercilasun, A. Bican. Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi (7. Baskı). Ankara 2009: Akçağ Yayınları; Ölmez, Zuhal Kargı. Çağatayca Sözlükler. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin

Kaynak Araştırmaları Dergisi, 6, 137-144. Ankara: 1998: Kebikeç Yayınları.

 

5 Ayrıntılı bilgi için bk. Ölker, Perihan. Klasik Edebiyatımızda Manzum Lügat Geleneği ve

Mahmudiyye. Turkish Studies, İnternational Periodical For The Languages, Litareture and Historay

of Turkish or Turkic, 4 (4) s.873-885. 2009; Öz, Yusuf. Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Manzum Sözlükler. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara 1996: (Basılmamış Doktora Tezi).

(18)

 

bin Mustafa el- Vanî’dir. Matbaada basılan ilk eserimizdir. 1729 yılında basılmıştır

(Yavuzarslan, 2009: 13).

Burhan-ı Katı: Mütercim Asım Efendinin 1800 yılında Farsça aslından

çevirdiği bir eserdir. Asım çevriyi yaparken, bilgileri başka kaynaklardan denetlemiş,

yeni bilgiler eklemiş, Farsça kelimelere öz Türkçe karşılıklar koymaya çalışmıştır

(GH, 1993: 3810).

Kitab-ı Maanîü’l-Lehçe: Sir James William Redhouse tarafından kaleme

alınmıştır. Türkçeden İngilizceye olan sözlükte Osmanlıcadaki Arapça ve Farsça

kelimeler derlenmiştir (GH, 1993: 3810).

Tek dilli sözlüklerin en bilinenleri şunlardır:

Lehçe-i Osmanî: Ahmet Vefik Paşa tarafından 1876 yılında yayınlanmıştır. İki

cilttir. O dönem Türkçesinin söz varlığını Arap alfabesi sistemi içinde, tanımları ve

yer yer örnek tümceleriyle vermektedir (GH, 1993: 3810).

Lugat-ı Naci: Muallim Naci tarafından 1891 yılında yazılmıştır. Osmanlıca bir

sözlüktür. Osmanlıcadaki Arapça ve Farsça sözcüklerin tanım ve karşılıkların içerir.

Kamus-ı Türkî: Şemseddin Sami 1900 yılında hazırlamıştır. Dönemin en

başarılı sözlüklerinden sayılmaktadır.

Bunların dışında gerek tek dilli gerekse çok dilli birçok sözlük vardır. “Lügat-i

Şinasi, Lügât-ı Osmaniyye, Mir’âtü’l-Lügat, Ünsü’l-Lügat, Resimli Kamus-i Osmanî,

Lügat-i Ebuzziya, Mükemmel Osmanlı Lügati vb. bunlardan bazılarıdır

6

.

Bunların dışında Osmanlı devleti ile daha çok ticarî ve siyasî ilişkilerde

bulunan devletlerin XV. yüzyıldan itibaren hazırladıkları sözlüklerde mevcuttur.

Dittionaria Della Lingua İtaliana-Tvrshesca, Vocabolario İtaliana-Tvrchesco,

      

6 Ayrıntılı bilgi için bk. Dilaçar, Agop. Türkiye Türkçesi Sözlüklerinden Seçme Eserler. Türk Dili

Aylık Fikir ve Edebiyat Dergisi, 2, 22, s. 677-680. 1953; Eminoğlu, Emin. Türk Dilinin Sözlükleri ve Sözlükçülük Kaynakçası. Sivas 2010: Asitan Yayıncılık; Gökçe, Aziz. Türkiye Türkçesinin Tarihi

Sözlükleri. Ankara 1998: Kebikeç Yayınları; Yavuzarslan, Paşa. Osmanlı Dönemi Türk Sözlükçülüğü. Ankara 2009: Tiydem Yayıncılık.

(19)

 

Thesaurus Lingarum Orientalium Turcicae-Arabicae-Persicae gibi sözlükler buna

örnek olarak gösterilebilir

7

.

1.2.1.5. Cumhuriyet Dönemine Ait Sözlükler

Harf inkılâbından sonra yayımlanan ilk sözlük Yeni Türk Lügati adını taşır.

1930 yılında Latin alfabe sırasına göre hazırlanan sözlükte 30.000 kelime

tanımlarıyla birlikte yer almıştır. Bu arada dilci Hüseyin Kazım Kadri de büyük bir

sözlük hazırlığına girişmiştir. Büyük Türk Lügati adlı 4 büyük ciltlik bu sözlük (İlk

iki cilt Arap Harfli, sonraki ciltler Latin harfli) Osmanlıcada kullanılan Arapça,

Farsça kelimelerle Türk dilinin diğer lehçelerine ait kelimeleri de kapsar.

1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu (ilk adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti)

sözlük hazırlama işini üstlenir. Kurumda sözlük uzmanı olarak çalışan Mehmet Ali

Ağakay’ın hazırladığı ve sonraki baskıları bilim kurulunca geliştirilen Türkçe

Sözlük şu an Türkçe için en önemli sözlüktür. Son baskılarda kelime sayısı

100.000’in üzerindedir. Meydan-Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi’nin (12

cilt, 1969-1973) sözlük bölümü Tanzimattan günümüze konuşma ve yazı dilinde

kullanılan hemen bütün kelimeleri tanımları ve örnekleriyle içerir. Pars Tuğlacı’nın

1971-1972 yılları arasında yayımladığı 6 ciltlik Okyanus adlı sözlüğün en büyük

özelliği, kendinden önceki Türkçe Sözlük ve Meydan-Larousse’un söz varlığını

kapsadığı gibi yabancı sözlüklerden terim niteliğindeki kelimeleri de bünyesinde

barındırması ve kelimelerin İngilizce ve Fransızca karşılıklarını da vermesidir (GH,

1993: 3810).

Bunların dışında Türk Dili Kurumu’nun hazırladığı

XII. Yüzyıldan Beri

Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla Tarama

Sözlüğü

ve Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü de önemli başvuru

kaynakları arasındadır. Türkiye Türkçesinin En Büyük Sözlüğü, Karşılaştırmalı Türk

Lehçeleri Sözlüğü, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Ötüken

Türkçe Sözlük, Büyük Türkçe Sözlük, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin

      

7 Ayrıntılı bilgi için bk. KARTALLIOĞLU, Yavuz , Klasik Osmanlı Türkçesinde Eklerin Ses Düzeni

(16., 17. ve 18. Yüzyıllar), Ankara 2005: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış

(20)

 

Köken Bilgisi Sözlüğü vs daha birçok sözlük vardır. Günümüzde uzmanlık alanı

sözlüklerinden lehçe sözlüklerine kadar hemen hemen her alanda Türk dilinin

sözlüğü mevcuttur. Ancak dilin kelime hazinesinin zaman içerisinde değiştiğini

düşünürsek, elimizde bulunan sözlükler de zamanla ihtiyacı karşılayamaz duruma

geleceklerdir. Dilin söz varlığının zaman içerisinde nasıl değiştiğini sözlüklerden

yola çıkarak ortaya koyan Öztürk’ün “İki Dilli Sözlüklerden Hareketle Türkiye

Türkçesinin Kelime Hazinesindeki Değişmeler” (Öztürk, 1999: 133-141) adlı

çalışması sözlük yapımının hiç bitmeyeceğini, aksine yapılan her sözlüğün daha iyi

bir sözlüğün yapılması için zemin oluşturduğunu ayrıntılı bir şekilde ortaya

koymaktadır

8

.

1.3.Sözlük Yapma ilkeleri

Geçmişten günümüze kadar yapılan sözlük çalışmaları, sözlük hazırlama

noktasında bazı ilkelerin ve ölçülerin yerleşmesini sağlamıştır. Özellikle

sözlükçülüğün bir bilim dalı olarak kabul edilmesinden sonra bu konuda birçok

çalışma yapılmıştır. Aksan sözlük yapma yollarını kısaca şu maddelerde

toplamaktadır:

1. Geniş bir yazılı materyal taraması yapılmalı.

2. Madde başı olacak kelimeler yazımından vurgusuna kadar ayrıntılı olarak

incelenmeli, çekimli şekiller madde başı olarak verilmemeli.

3. Tanımlar verilirken çok dikkat edilmeli, anlamlar sıralanırken temel

anlamdan yan anlama doğru bir sıra izlenmeli.

4. Adaş öğeler sözlükte ayrı madde başı olarak alınmalı.

5. Sözlükte herhangi bir uzmanlık alanının ayrıntı sayılabilecek, herkesçe

bilinmeyen kavramlara yer verilmemeli.

6. Sözlükler hazırlanırken farklı bilim dallarından uzmanlarla bir ekip halinde

çalışılmalı (Aksan, 2003: 84).

Kocaman ise sözlüğün hazırlanma aşamalarını şu şekilde belirtmektedir:

A) Planlama (gereksinimin saptanması, kaynak sağlanması, sözlüğün

boyutunun belirlenmesi, uzmanların örgütlenmesi)

      

8Türk dilinin sözlükleri hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Eminoğlu, Emin. Türk Dilinin Sözlükleri ve

(21)

 

B) Uygulama

a) Veri toplanması

b) Seçme ve düzenleme

c) İlk metnin yazılması

d) Metnin gözden geçirilmesi, düzeltmelerin yapılması

e) Yeniden inceleme ve düzeltme

f) Sayfa düzeni

g) Sayfanın birkaç kez denetlenmesi

h) Basıma hazırlık

i) Basım ve ciltleme (Kocaman, 1998: 111).

Yine bu konuda “Sözlük Hazırlama İlkeleri, Çeşitleri ve Özellikleri” adıyla bir

çalışma yapan İlhan, sözlük hazırlama aşamalarını şu şekilde sıralamaktadır:

1. Tarihi kaynaklara, halk söyleyişine bağlılık

2. Dil ve gramer açısından kelimelerin doğru kullanımı

3. Amaca uygunluk esası

4. Madde başlarının düzenlenmesinin doğru ve düzenli tarzda yapılması

5. Madde başı olan kelimelerin anlamlarının doğru olarak verilmesi (İlhan,

2009: 536).

Bu çalışmalar da gösteriyor ki sözlük yapımında en önemli konu hiç şüphesiz

sözlüğün amacının belirlenmesi ve bu doğrultuda bir planlama yaparak sözlüğün ona

göre hazırlanmasıdır. Sözlüğün amacı belirlendikten sonra bu amaca uygun

materyalin seçimi de çok önemlidir. Çünkü sözlüğü ortaya çıkaran elimizdeki

materyaldir. Materyalin işlenmesi ise ayrıca uzmanlık isteyen bir iştir. Çünkü

kelimeler anlamlandırılırken bu konuda disiplinler arası bir çalışma gerekmektedir.

Sadece bir alandaki uzmanlık yeterli olmamaktadır. Son aşamada yani kelimelerin

son şeklinin verilmesinde ise çok titiz davranılmalıdır. Çünkü sözlükler en önemli

başvuru kaynaklarındandır. Bu yüzden madde başı olarak verilecek kelimelerin hem

anlam hem de imla bakımından en doğru şekilde yazılması gerekmektedir.

1.4. Sözlük Türleri

Sözlükler yapılış amaçlarına, konularına hatta yapılış biçimlerine göre birçok

tasnife tabi tutulmaktadırlar. Bu konuda Aksan “Bugün sözlükler denen kaynaklar,

hazırlanış amaçları ve taşıdıkları nitelikler bakımından çok çeşitlidir. Eğer değişik

(22)

 

açılardan sözlükleri öbeklendirecek olursak şu türlerle karşılaşırız.” diyerek

sözlükleri şöyle tasnif etmektedir

9

:

1. Bir ya da birden çok dilin söz varlığını işleme bakımından:

a) Tek dilli Sözlükler (Türkçe Sözlük, TDK, Ankara 2005).

b) Çok dilli sözlükler (Büyük Türkçe-İngilizce Sözlük, Moran, A. Vahit,

Adam Yayınları, İstanbul 1985).

2. Abece sırasının temel alınıp alınmamış olmasına göre:

a) Abecesel sözlükler (Ötüken Türkçe Sözlük, Çağbayır, Yaşar, Ötüken

Yayınları, İstanbul 2007).

b) Kavram (ya da kavram alanı) sözlükleri (Kavramlar Dizini, Cin, Ş.

Recai, TDK, Ankara 1971).

3. Ele alınan söz varlığının niteliğine göre:

a) Genel sözlükler (ortak dil, yazı dili sözlükleri, ansiklopedik sözlükler)

(Türkçe Sözlük.(10. Baskı). TDK Yayınları, Ankara 2005).

b) Lehçebilim sözlükleri (Kazak Türkçesi-Türkiye Türkçesi Sözlüğü, Koç,

Kenan, Bayniyazov, Aybek, Başkapan, Vehbi, Akçağ Yayınları, Ankara

2003).

c) Eş anlamlı, eş adlı, ters anlamlı öğeler sözlükleri (Anlamdaşlar Sözlüğü,

Demiray, Kemal, İnkılap Yayınları, İstanbul 1985; Türkçe’de Yakın ve

Karşıt Anlamlı Kelimeler Sözlüğü, Yalım, Özcan, İmge Kitabevi,

Ankara 1998).

d) Yabancı öğeler sözlükleri (Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü,

Toparlı Recep, vd., TDK, Ankara 2007).

e) Tarihsel sözlükler (XII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış

Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü, Haz. Aksoy, Ömer

Asım, Dilçin, Dehri, TDK, Ankara 1977).

f) Kökenbilgisi sözlükleri (Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Eren, Hasan,

Bizim Büro Basımevi, Ankara 1999).

g) Uzmanlık alanı sözlükleri (terim sözlükleri) (Dilbilim ve Dil Bilgisi

Terimleri Sözlüğü, Vardar Berke, vd., TDK Yayınları, Ankara 1980).

      

(23)

 

h) Argo sözlükleri (Türkçenin Argo Sözlüğü, Püsküllüoğlu, Ali, Özgür

Yayınları, İstanbul 1996)

i) Deyim ve atasözü sözlükleri (Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü I-II,

Aksoy, Ömer Asım, İnkılap Kitapevi, İstanbul 1988).

j) Anlatımbilim sözlükleri (Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü,

Ergenç, İclal, Multilingual Yabancı Dil Yayınları, Ankara 2002).

k) Sanatçı ve metin sözlükleri Gökalp’in Sözcükleri, Ülker, Süreyya,

İstanbul 1991; Kur’an-ı Kerim Lügati, Tercüme: Mahmut Çanga,

Timaş Yayınları, İstanbul 1991)

l) Yanlış yerleşmiş öğe sözlükleri (Yeni Galatat, Filiz Tekin Halit, İkdam

Matbaası, İstanbul 1926).

m) Tersine sözlükler ve başka sözlük türleri (Türkçenin Ters Sıklık

Sözlüğü, Memoğlu, Hayriye, Kurmaya Yayınları, Ankara 2006; Yazılı

Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü, Göz, İlyas, TDK, Ankara 2003).

(Aksan 2003: 75).

Sözlükleri konu ve yöntemlerine göre bir tasnife tabi tutan Kocaman ise

aşağıdaki gibi bir tabloyu bize sunmaktadır:

a) Betimlemeli / kuralcı sözlükler

b) Eş zamanlı / art zamanlı sözlükler

c) Genel / teknik sözlükler

d) Genel kullanım / öğrenim amaçlı sözlükler

e) Tek dilli / iki ya da çok dilli sözlükler (Kocaman, 1998: 111).

Yapılan sözlük tasniflerini değerlendirdikten sonra sözlükleri işledikleri

ürünler, malzemenin kaydedildiği ortam ve yazılış biçimleri açısından üç temel

noktada sınıflandırmaya tabi tutan İlhan ise aşağıdaki tasnifi vermektedir.

1. İşledikleri ürünler açısından sözlükler

a) Yazı dili sözlükleri

b) Ağız sözlükleri

2. Malzemenin kaydedildiği ortam açısından sözlükler

a) Basılı / kitabi sözlükler

b) Elektronik sözlükler

(24)

 

a) Manzum sözlükler

b) Mensur sözlükler (İlhan, 2009: 538).

Tüm bu değerlendirmeler sözlükleri farklı açılardan ele alan, ona göre yapılan

sınıflandırmalardır. Daha birçok sınıflandırma yapılabilir. Zaten yukarıda verdiğimiz

üç sınıflandırma da genel bir çerçeveyle baktığımızda birbirlerini kapsamaktadırlar.

Aksan’ın sınıflandırması biraz daha ayrıntılı olduğu için, her sözlük türünün

karşısına bir örnek ekledik.

1.5.Kelime Sıklığı Sözlüğü

Bütün dillerde kullanım açısından öne çıkan kelimeler vardır. Bu kelimeler dili

kullanıcıların eğitim durumundan yaş gruplarına kadar birçok faktörden etkilenir ve

kullanıcılar arasında farklılık gösterir. Kelime sıklığı, bir dilde kullanılan

kelimelerin birbirlerine oranla kullanım sıklığını ortaya koyan çalışmalardır.

Dil bilimi çalışmalarından psikolojiye kadar birçok alanda kullanışlı veriler

sunan sıklık çalışmaları batıda çok daha önce başlamıştır. “İngilizce için ilk defa

1944 yılında elle (Thonrdike, E. L., & Lorge, I., 1944, The teacher’s word book of

30.000 words. New York: Teachers Collage, Columbia University, Bureau of

Puplications), daha sonra 1967 yılında bilgisayarla (Kucear, H., & Francis, W.N.,

1967, Computational analysis of present-day American English. Providence, RI:

Brown University Press) yapılmıştır:” (Göz, 2003: I). “Kühn, XIX. yüzyılın sonunda

ve 1967 yılında üç ayrı bilginin yaptıkları üç ayrı çalışmaya dayanarak Almancada

sıklık sırasına göre en çok kullanılan öğeleri ortaya koymuştur” (Aksan, 2003: 21)

10

.

Türkçe için ise bu konuda yapılan çalışmalar öncelikle eğitim alanında

yapılmıştır. Amerikalı bir bilim adamı Mr. Birdge’in çalışması Türkçe için bir ilktir.

Mr. Birdge, üç eserden toplam 15.000 kelime tespit etmiştir. Aksoy “Bir Dili

Öğrenmek İçin En Lüzumlu Kelimeler ve Bu Kelimelerin Belirtme Usulü” adlı

eserinde İngilizce için yapılan sıklık çalışmasıyla bu çalışmayı kıyaslayarak Türkçeyi

temsil noktasında yetersiz olduğunu belirtmiştir (Aksoy, 1936: 106). Bu çalışma ilk

olması hasebiyle dikkate değerdir.

      

10 Bu konuda yapılan çalışmalar için Scott K. Baker, Deborah C. Simmons ve Edward J. Kameenui’nin “Vocabulary Acquisition: Synthesis of the Research” (Baker vd: t.y.) adlı çalışmalarına bakılabilir.

(25)

 

Daha sonra ise en önemli çalışma Joe. E. Pierce’in yaptığı çalışmadır (Pierce,

1963: 96-106). Pierce çalışmasını konuşma dili ve yazı dili olarak iki başlıkta ele

almıştır. Konuşma dili için 137.000, yazı dili için ise 1.000.000 kelime ele almıştır.

Pierce’in bu çalışması bir kitap olarak bildiğimiz kadarıyla basılmamıştır.

Türkiye’de bu konuda en yetkin çalışmayı hiç şüphesiz İlyas Göz yapmıştır

(Göz, 2003). Zaten çalışmamızın bir ayağını oluşturan Göz’ün çalışması

değerlendirme kısmında geniş bir şekilde ele alınacaktır. Bunların yanında doğrudan

veya dolaylı olarak kelime sıklığıyla ilgili yer yer çalışmalar yapılmıştır. Ancak

bunlar, yazılı Türkçenin kelime sıklığını bütüncül olarak yansıtmaktan uzak, daha

çok söz varlığının tespitini öne çıkaran çalışmalardır (Harıt, 1971; Çiftçi, 1991;

Akıncı, 1992; Koçak, 1999; Demir, 2006; Avkapan, 2006) ).

1.5.1. Kelime Sıklığı Çalışmalarının Faydaları

Kelime sıklığı çalışmaları eğitimden, psikolojiye, işletmeden dil bilimi

çalışmalarına kadar birçok alanda kullanılmak üzere bizlere veriler sunar. Bunlara

kısaca bakacak olursak;

a) Bir yabancı dili öğrenmeye başlayanlara ve ilköğretim öğrencilerine

başlangıç aşamasında hangi kelimelerin verileceğinin tespitine imkân verir.

b) Sözlük hazırlanırken kelimelerin anlamlandırılmasında hangi anlamın ön

plana alınacağını ortaya koyar.

c) Geniş tabanlı bir çalışmada en çok kullanılan kelimeler ortaya çıkar ki bu

da temel söz varlığını oluşturur.

d) Art zamanlı bir çalışma yapılırsa kelimeler bazında dilin geçirmiş olduğu

değişim ortaya konur.

e) Kelimelerden hareketle dilin kullanıcılarında meydana gelen kültür

değişimini ortaya koyar.

f) Dildeki yabancı kelime oranlarını göstererek dilin gelişim süreci hakkında

bilgi verir.

g) Stilistik çalışmalarda ayrıntılı veri sağlanmasına yarar.

(26)

 

2. Değerlendirme

2.1. Yöntem

İlyas Göz tarafından 2003 yılında “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü”

hazırlanmıştır. Göz, çalışmasında 1995-2000 yılları arasındaki Türkçenin yazılı

materyalini esas almıştır. Biz de 1945-1950 yılları arasındaki Türkçenin yazılı

materyallerini esas alan bir kelime sıklığı sözlüğü oluşturmayı düşündük. Ayrıca

Türk dil devriminin yerleşmeye başladığı Türkçenin tabii seyrine oturduğu dönem

olarak da 1945-1950 yıllarını gösterebiliriz. Yine bu dönemde meydana gelen siyasi

hayattaki çok partili sisteme geçiş de basın ve diğer yayınlarda bir rahatlama ve artış

sağlamıştır. Bu sebeplerden dolayı çalışmamıza kaynak olarak 1945-1950 yılları

arasındaki yazılı materyal seçilmiştir.

2.1.1. Materyalin Seçimi

Kelime sıklığı çalışmalarında ilk yapılacak iş üzerinde analiz yapılacak kelime

havuzunu belli kriterler ölçüsünde doldurmaktır. Amaçlarımızdan biri de yaptığımız

çalışmayı Göz’ün eseriyle karşılaştırmak olduğu için, havuzumuzu oluştururken

Göz’ün kriterlerine mümkün olduğu kadar sadık kaldık.

Yazılı Türkçeyi tam anlamıyla temsil edebilmek için havuzu kendi içerisinde

belirli yüzdelik kategorilere ayırdık. Bu kategoriler oluşturulurken de daha önce

yapılmış olan çalışmalar göz önünde tutuldu. Sonuç olarak havuzu oluşturan

kategorilerin ve oranların aşağıdaki gibi olmasına karar verildi.

Basın

Roman

Hikâye

Popüler

Bilim

Bilim

Güzel

Sanatlar

Biyografi

Hobi

Din

Okul

Kitabı

Muhtelif

% 35 20

17

8

4 3 3

10

(27)

 

Oranlar alınırken Göz’ün yaptığı çalışmaya sadık kalındı. Sadece “Bilim” ve

“Popüler Bilim” bir başlık altında birleştirildi. Zira Göz’ün çalışmasında %8 Bilim

ve %9 popüler bilim adıyla iki ayrı kategori varken biz geriye dönük bir çalışma

yaptığımız için bu iki kategoriyi “bilim adı altında birleştirdik. Oranda herhangi bir

değişiklik yapmadık. İki başlığın toplam oranı olan %17’lik bir oranla bu kategoriyi

doldurduk.

Basın ana kategorisinde en yüksek tirajlı gazetelerden başlamak üzere her

gazete için altı sayı alınmıştır. Özellikle dönemin önde gelen gazeteleri olan Vatan,

Akşam, Cumhuriyet ve Ulus gazetelerinden her yılı temsilen bir gazete alınmış ve

toplamda altışar gazete çalışmaya dâhil edilmiştir. Diğer gazeteler ise basın

kategorisi doldurulana kadar belirli oranlarda temsil edilmeye çalışılmıştır. Bu amaç

doğrultusunda Hürriyet gazetesinden üç, Tanin gazetesinden iki, Yeni Sabah

gazetesinden iki ve Tasvir gazetesinden bir olmak üzere toplam sekiz gazete daha

dâhil edilmiştir. Gazetelerden tefrika dışındaki bütün yazılar havuza alındı. Hava

durumundan siyasi olaylara, spor haberlerinden ticari yazılara kadar her türlü

materyale yer verildi.

Göz, kendi çalışmasında günde iki gazete ele almıştır. Bu gazetelerden de

toplam 1000 kelime havuza aktarmıştır. O, güncel haberlerin dışındaki bütün

sütunların örneklendirildiğini söylemekte daha sonra ise her yıl periyodik olarak

tekrarlanan olayların (mevsimler, bayramlar, bütçe, okul, çeşitli tabiat olayları vb)

gerçeğe uygun oranda temsil edildiğini ifade etmektedir. Günde iki gazeteden 1000

kelimelik bir seçimle bu söylenilenlerin yapılması kanaatimizce biraz zordur. Zira

her gazete günlük 500 kelimeyle temsil edilmiş olmaktadır. Yıla vurduğumuz zaman

bu rakam hatırı sayılır bir hâl alacaktır ama burada da alınmak istenen 500 kelimenin

seçkisinde sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Biz bu tarz durumlara meydan vermemek için

bir gazetenin tefrikalar dışındaki bütün yazılarını almayı uygun gördük. Çünkü her

gazete ve yazı kendi bütünlüğü ve çeşitliliği içinde temsil hakkı bulmuş olacaktı.

Tefrikalar zaten roman-hikâye kategorisinde yeterince temsil edildiği için burada

tekrar almamayı uygun gördük. Böylelikle 350.000 kelimelik basın kategorisi dolana

kadar bu seçki işlemi devam etti. Yukarıda adı geçen toplam 32 gazeteyle basın

kategorisini doldurmuş olduk.

(28)

 

Diğer kategorilerdeki kitap seçiminde Göz’ün yaptığı gibi sadece üç kriter

kullanıldı:

a) Kitabın yazarının Türk olması. Bu sebeple çeviri eserler buraya alınmadı.

b) Kitabın ilk basım tarihinin 1945-1950 yılları arasında olması (1945 dâhil).

c) İhtiyacımız olan kategoriye uygun olması.

Kitap seçerken bu üç kriterin dışında herhangi bir kritere başvurulmadı. Bu

kitaplar havuza aktarılırken her kitabın 15’te biri seçilerek havuza aktarıldı.

Böylelikle her kitap kendi hacmi ölçüsünde temsil edildi. Göz ise kendi çalışmasında

her kitaptan 2000 kelimelik bir seçki yaptığını söylemektedir. Romanlarda ise bu

rakamın 1500 kelimeye düşürüldüğünü ifade etmektedir. Öncelikle biz geriye dönük

bir çalışma yaptığımız için her kategorideki kitapların seçiminde Göz kadar rahat

hareket edemedik. Çünkü eski kitaplara ulaşmak günümüz kitaplarına ulaşmaktan

hem çok daha zordu hem de bu kitapların çeşitliliği günümüze göre çok daha azdı.

Ayrıca her kitabın aynı oranda temsil edilmesi ne kadar doğruydu. Yani 300 sayfalık

bir kitapla 15 sayfalık bir kitabın aynı oranda temsil edilmesi elimize geçecek

verilerin temsil gücü bakımından doğruluğu bize çok da sağlıklı gelmedi. Çünkü 300

sayfalık bir kitap yazın diline 15 sayfalık bir kitaptan daha çok katkı yapmıştır. Bu

noktadan hareketle her kitabın 2000 (romanlarda 1500) kelimeyle değil de yüzdelik

oranıyla temsil edilmesinin daha uygun olacağına karar verdik. Böylece her kitabı,

hacminin %15’i ne kadar ise (ki bu oranda ortalama her kitap başına yaklaşık 2000

kelime etmekte) o oranda havuza aktardık.

Roman-hikâye kategorisi kendi içinde aşk-macera, mizah, polisiye, tarihî ve

muhtelif alt kategorilere ayrılarak seçim mümkün olduğu kadar bu sınıflandırmaya

uygun bir şekilde yapıldı. Aynı şekilde güzel sanatlar ana kategorisi de Göz’deki

ayrımlar dikkate alınarak sinema-tiyatro, müzik, resim-heykel, mimari, şiir ve

muhtelif alt kategorilere ayrıldı. Okul kitapları da ilkokuldan başlayarak lise

kitaplarına kadar havuza alındı. Belirgin şekilde ana kategorilerden birine girmeyen

alanlara ait materyaller muhtelif kategorisine dâhil edildi. Kitapların baskı

tarihlerinde mümkün olan hassasiyet gösterildi. Ancak bazı kitaplarda, kaçıncı baskı

olduğu kitabın üzerinde yazmadığı için az da olsa kitapların ilk baskı tarihi verilen

(29)

 

tarihten daha önce olabilir. Bu riski en aza indirmek için bu tarz kitapların ilk

baskıları kaynak kitaplardan da kontrol edilmiştir.

2.1.2. Havuzun Oluşturulması

Materyaller tespit edildikten sonra sıra 1.000.000 kelimelik metin havuzunun

oluşturulmasına geldi. Tespit edilen metinler tarayıcı ile bilgisayara aktarıldı. Ancak

bu o kadar kolay olmadı. Geriye dönük bir çalışma yaptığımız için bazı metinler

taranamayacak kadar kötü idi. Bu tür metinlerin fotoğrafları çekilerek bilgisayara elle

aktarıldı. Özellikle gazeteler yıpranmış bir hâlde olması işimiz oldukça zorlaştırdı.

Daha sonraki aşamada ise tarayıcı ile bilgisayara aktırılan bu metinlerdeki

tarayıcı tahrifatı temizlendi. Şöyle ki tarayıcı bir metni aktarırken zemin üzerindeki

her türlü lekeyi bir karakter olarak algılamakta ve bunu bir harf, kelime veya

şekilmiş gibi bilgisayara göndermektedir. Bu da ulaşmak isteğimiz rakamın hatalı

olmasına sebebiyet vermektedir. Bu sebeple metinler sayılmadan önce sayısal

verileri etkileyecek metin dışı her unsur tarayıcı tahrifatı adıyla havuzdan temizlendi.

Oluşturulan 1.000.000 kelimelik metin havuzu yukarıdaki işlemlerden sonra

artık bilgisayarda dizdirilmeye hazır hâle geldi. Ancak bu sefer de bilgisayarda bu

metni dizecek program eksikliği çekilmeye başlandı. Yoğun araştırmalar sonucunda

KWİC CONCARDANCE adlı programı bulundu. Program Türkçe karakterleri

tanımadığı için önce Türkçe karakterleri metinden temizlendi. Daha sonra ise metin

programa yüklenildiğinde program bize cevap vermedi. Bu sorun bizi epey oyaladı.

Başa çıkamayınca Japonya Nihon Üniversitesinden programın yapıcısı olan Satoru

Tskamoto adlı araştırmacıyla iletişime geçildi. Birlikte yürütülen çabalar sonucunda

dosyanın uzantısını değiştirilerk bu sorun çözüldü. Eldeki programların kapasiteleri

bir milyonluk kelime havuzunu işlemeye yetmeyince metin iki parça hâlinde işleme

alındı.

Metni doğrudan kelime olarak dizdirmenin imkânı yoktu. Çünkü programdan

kelime sıklığını istediğimizde, Göz’ün çalışması esnasında karşılaştığı sorunların

hepsi bizim için de geçerliydi.

Öncelikle kelimelerin çekimli hâlleri bilgisayar tarafından müstakil morfemler

olarak algılandığı için, her birini ayrı bir madde başı olarak gösteriyordu. Örneğin:

ev, evi, evler, gelmiş, gitti, gidiyor vb. Yine çekimli şekillerle beraber, aynı ses

değerlerine sahip iki morfemden biri kelimenin müstakil şekliyle metinde

(30)

 

kullanılırken diğeri ise çekimli şekilde karşımıza çıkmaktaydı. Örneğin: yazın

kelimesinin “edebiyat” mı, “yazmak” fili mi yoksa “yaz vakti” mi olduğu tamamıyla

girift ve müstakil şekilleriyle bağlam dışında anlaşılmayacak yapılardır. Bunların

doğru şekli ancak ve ancak metin içinde tespit edilebilir. Demek ki bilgisayarın

doğru bir sayım yapabilmesi için kelimelerin çekimli şekillerinden arındırılarak

müstakil hâle getirilmesi çalışmanın geçerliliği için elzem bir konuydu.

Biz burada madde başı olarak alınacak kelimeler için Tükçe Sözlüğü esas

aldık. Türkçe Sözlük’te madde içi olarak verilenleri ise bir kelime gibi düşünmedik.

Bunun yanında Türkçe Sözlük’te bazen “bizce, bizde, bizden, bize” gibi ismin, hâl

eki almış çekimli şekilleri de madde başı olarak verilmektedir. Biz çalışmamızda bu

tarz kelimelerin hepsini çekimli şekillerinden temizleyerek yalın hâle indirgedik.

Mesela yukarıdaki kelimelerin hepsini “biz” kelimesinde birleştirdik.

İkinci bir sorun ise Göz’ün “çok anlamlı kelimeler” başlığı altında verdiği

sorundu. Kelimelerin doğru tespiti için ses değerleri aynı olan iki kelimeyi

birbirinden ayırmak bilgisayarın yapacağı bir iş değildi. Doğal olarak bu işlem

tamamıyla manüel olarak yapıldı. Şöyle ki “yüz” kelimesinin “sayısal değer” mi

yoksa “sima, çehre “ anlamındaki yüz mü olduğunun anlaşılması oldukça zor bir işti.

Bunu için bütün “yüz” kelimeleri kendi metinleri içinde okunarak ayrı ayrı hangi

anlama geldiği tespit edildi. Daha sonra ise dizerken bilgisayarın bu kelimeleri

birbirinden ayırması için “yüz1” ve “yüz2” şeklinde kodlandı. “yüz1”in rakam olan

yüz olduğu ve “yüz2”nin ise çehre olan yüz olduğu ayrıca Türkçe Sözlüğün üzerine

işlendi. Göz bu safhada bizden farklı bir yöntem kullanmıştır. Kelimenin anlam

çeşitliliğini verirken madde başı olarak ele alınan bir kelimenin madde içi

anlamlarını da verme yoluna gitmiştir. Örneğin: “açık” kelimesinin anlam

çeşitliliğini verirken “anlaşılır, erotik, kapalı olmayan, noksan, renk” gibi kelimenin

madde başı olarak anlam farklılığından ziyade kelimenin madde içindeki anlam

çeşitliliğini verme yoluna gitmiştir. Bu tamamıyla kendisinin de belirttiği gibi

“kelime sıklığı sözlüğü”nün amaçları dışında bir durumdur. Göz’ün yapmış olduğu

bu çalışma anlam sıklığı veya anlam genişliği çalışmalarına konu olacak bir

meseledir. Üstelik bu sistemi bütün kelimeler için de uygulamamıştır. Hemen

önündeki “aç” kelimesini tek anlam olarak verirken “açık” kelimesinin beş anlamını

tespit yoluna gitmiştir. Bunun yanında “açık” kelimesinin Türkçe Sözlükte on altı

Şekil

Tablo I. Yapılan çalışmalarda ortaya konan sıklık frekansı en yüksek 20  kelime
Tablo II. Sıklığı en çok olan ilk 20 kelimenin ortaklık çizelgesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Leyla Karahan kelime gruplarını, “isim tamlaması grubu, sıfat tamlaması grubu, sıfat fiil grubu, zarf fiil grubu, isim fiil grubu, tekrar grubu, edat grubu, balama

Maruz Kalınan Davranış Tipi Bu Davranışa Maruz Kalan Kadın Akademisyen Sayısı Bu Davranışa Maruz Kalan Toplam Akademisyen İçindeki Yüzdesi Toplam Yıldırmaya

Şekil 5.5’de daha önce dxf al komutu ile alınan nesne ve kütüphaneden eklenen tabaka saca ait ekran görünümü verilmiştir. Şekilden de görüldüğü gibi kütüphaneden

Derin Grup; Bacağın derin posterior (arka) kompartmanında dört kas vardır (m.popliteus, m.flexor hallucis longus, m.flexor digitorum longus, m.tibialis posterior)

ABSTRACT: A rapid, accurate and reliable reversed-phase high-performance liquid chromatographic (HPLC) method for the determination of naproxen and its photodegradation products

Ancak belirtmek gerekir ki Osmanlı çöküş teorisyen- leri İbn Haldun gibi katı determinist-fatalist bir tarih ve çöküş görüşüne ka- tılmayıp çöküş sürecine girmiş

This section focuses on different algorithms and the various stagesthat are involved for the proposed Toxic comment classification system such as ‘logistic

Projenin amacı, içten yanmalı ve turboşarj olan motorlarda motora giden havanın ara soğutuculara ek termoelektrik modülleri kullanılan bir sistem yardımı ile soğutu-