T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI
TÜRK DİLİ BİLİM DALI
YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ
(1945-1950 ARASI)
Gökhan ÖLKER
DOKTORA TEZİ
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan ÖZTÜRK
Bu çalışma Selçuk Üniversitesi BAP Koordinatörlüğü tarafından 09103002 numaralı Doktora
tez projesi olarak desteklenmiştir.
BİLİM
B
akadem
akadem
uygun o
bilimsel
T
S
S
MSEL ETİK
Bu tezin pr
mik kurallara
mik kurallar
olarak hazı
l kurallara u
T.C.
SELÇUK Ü
Sosyal Bilim
K SAYFAS
oje safhasın
a özenle ri
r çerçevesin
ırlanan bu ç
uygun olara
ÜNİVERSİT
mler Enstitü
SI
ndan sonuçl
iayet edildi
nde elde e
çalışmada b
ak atıf yapıld
TESİ
üsü Müdürlü
lanmasına k
ğini, tez iç
dilerek sun
başkalarının
dığını bildir
üğü
kadarki bütü
çindeki bütü
nulduğunu,
n eserlerind
ririm.
ün süreçlerd
ün bilgileri
ayrıca tez
den yararlan
de bilimsel
in etik dav
yazım ku
nılması dur
Gökhan
etiğe ve
vranış ve
urallarına
rumunda
ÖLKER
Ön Söz
Ötekinin dilini öğrenme ve kendi dilini öğretme faaliyetlerini gerçekleştirme
süreçleri içerisinde sayısız dil çalışmaları yapılmıştır. Sözlükler, dilbilgisi kitapları,
konuşma kılavuzları gibi eserler hep kendi dilini veya ötekinin dilini öğrenme veya
öğretme çabaları içerisinde ortaya konulmuştur. Bunlar arasında sözlükler önemli bir
yer tutar. Sözlükçülük çalışmaları günümüze doğru geldikçe daha özellikli bir hâl
almıştır. Sadece kelimelerin sıralanmasından öteye, göstergenin niteliklerine göre eş
anlamlılar, zıt anlamlılar, kavram alanlı vb. çeşitli sözlükler ortaya konulmuştur.
Bunlar arasında bir dili kullananların, o dilin kelimeleri arasında sıklık yönünden
tercihlerini yansıtan sıklık sözlükleri de yerini almıştır. Biz de bu çalışmalara Türkçe
tarafından bir katkıda bulunmak amacıyla yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü
hazırlamayı uygun gördük.
Türkçenin kelime sıklığı sözlüğü ilk defa “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı
Sözlüğü” adıyla 2003 yılında İlyas GÖZ tarafından hazırlanmıştır. Çalışma materyal
olarak 1995 - 2000 yılları arasını kapsamaktadır. Yani çalışmaya dâhil edilen
eserlerin ilk basım tarihi belirtilen yıllar aralığındadır. Bu çalışmada Göz, 1.006.306
kelimelik bir yazılı materyali değerlendirmiştir. Bu bir milyonluk metin işlemlerden
geçirildikten sonra 22.693 maddelik bir sıklık sözlüğü ortaya çıkmıştır.
Biz de Göz’ün bu çalışmasını göz önünde bulundurarak, elli yıl öncesindeki
yani 1945-1950 yılları arasındaki yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü
hazırlamaya karar verdik. Bu dönemi Osmanlı Türkçesinden Türkiye Türkçesine
geçişin tamamlandığı, Türk dil devriminin yerleşmeye başladığı, Türkçenin tabii
seyrine oturduğu dönem olarak da gösterebiliriz. Yine bu dönemde siyasi hayatta
meydana gelen çok partili sisteme geçiş, beraberinde basın ve diğer yayınlarda bir
rahatlamayı getirmiştir.
Bütün bu sebeplerden dolayı çalışmamıza kaynak olarak 1945-1950 yılları
arasındaki yazılı materyaller seçilmiştir. Çalışmanın amaçlarını şu şekilde
sıralayabiliriz:
a. 1945-1950 yılları arasındaki yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü
hazırlamak,
b. Ortaya çıkacak malzemeyi Göz tarafından hazırlanan (1995 - 2000)Yazılı
Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü ile karşılaştırarak çıkacak sonuçları
değerlendirmek,
c. Elli yıllık bir süreçte Türkçenin kelimeler ve kelime sıklığı temelinde
geçirmiş olduğu değişimi yazılı kaynaklardan yola çıkarak ortaya koymak.
d. Geçmişe dönük bir çalışma yaparak günümüz araştırmacılarına kaynak eser
hazırlamak,
e. Bu alanda yapılacak diğer çalışmaların da değerlendirilmesiyle birlikte
Türkçe öğretiminde ihtiyaç duyulan “Temel Türkçe Sözlük” ün alt yapısını
oluşturmak,
f. Türkçe öğretiminde hazırlanacak olan kitaplara kaynak oluşturmak.
Meşakkatli bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmış olan eserin, amaçlarına
ulaşması ve kendinden sonra yapılacak olan bu tarz çalışmalara katkıda bulunması en
büyük dileğimizdir.
Böyle bir çalışmaya beni yönlendiren ve yardımlarını esirgemeyen hocam Prof.
Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN’a teşekkürü bir borç bilirim.
Doktora çalışmamın başından sonuna kadar yanımda olan, yaptığı yardımlarla
tezle ilgili sorunlarıma çözüm bulan, danışmanım Yrd. Doç. Dr. Rıdvan ÖZTÜRK’E
şükranlarımı sunarım.
Te
ku
ku
ku
ha
m
Tü
am
gö
Tü
Y
ya
so
bu
ke
al
Sö
Ö
ğrencinin
Ad
An
Bil
Da
ezin Adı
Bütün d
ullanıcıların
ullanıcılar a
ullanım sıkl
İlyas G
azırlanmıştı
materyallerin
ürkçenin y
maçladık. B
österdiğini
ürkçenin tab
Yine bu dön
ayınlarda bi
Çalışm
onra çalışm
ulunmaktad
elimelerin
lfabetik, dah
özlüğü (194
Sözlü
T.C.
SELÇ
Sosya
dı Soyadı
na Bilim /
lim Dalı
anışmanı
dillerde kul
n eğitim dur
arasında fark
lığını ortaya
Göz tarafınd
ır. Göz, ça
ni esas almı
azılı mater
Bu sayede
ortaya koy
bii seyrine
nemde, siy
ir rahatlama
mamız sözlü
mada uygu
dır. Değerlen
olduğu iki
ha sonra da
45-1950 ara
ük, Sözlük T
ÇUK ÜNİV
al Bilimler E
Gökha
Türk D
Türk D
Yrd. D
Yazılı
Arası)
llanım açısın
rumundan y
klılık göster
a koyan çalı
dan 2003 yı
alışmasında
ıştır. Biz de
ryallerini es
e Türkçenin
yduk. Ayr
oturduğu dö
yasi hayatta
a ve artış sağ
ük ve sözlük
ulanan met
ndirmenin s
ek liste k
a sayısal sır
ası) oluşturu
An
Türleri, Keli
VERSİTESİ
Enstitüsü M
an ÖLKER
Dili ve Edeb
Dili
Doç Dr. Rıdv
Türkçenin
ÖZET
ndan öne çı
yaş grupları
rir. Kelime
ışmalardır.
ılında “Yaz
1995-2000
e buradan h
sas alan bi
n elli yıll
ıca Türk
önem olarak
aki çok par
ğlamıştır.
kçülük hak
todun da
sonuna sözlü
konmuştur.
ralı olmak
ulmuştur.
nahtar Kelim
ime Sıklığı,
Müdürlüğü
N
biyatı
van ÖZTÜR
Kelime Sık
T
ıkan kelime
ına kadar b
sıklığı, bir
ılı Türkçen
0 yılları ar
hareketle 1
ir kelime s
lık bir dil
dil devrim
k da 1945-1
rtili sisteme
kkında bir g
anlatıldığı
ükte geçen
Geniş bir
üzere yazıl
meler:
Sıklık Sözl
Numarası: 0
RK
klığı Sözlüğü
eler vardır. B
irçok faktör
dilde kullan
nin Kelime
rasındaki T
945-1950 y
sıklığı sözlü
limde ne
minin yerleş
1950 yılları
e geçiş de
girişle başla
bir değer
birleşik yap
Kaynakça
lı Türkçenin
lüğü.
0541010410
ü (1945-195
Bu kelimele
rden etkilen
nılan kelime
Sıklığı Söz
Türkçenin y
yılları arasın
üğü oluştur
gibi değişm
şmeye başl
ını göstereb
basın ve
amaktadır.
rlendirme y
pıların ve eş
adan sonra
n Kelime S
002
50
er dili
nir ve
elerin
lüğü”
yazılı
ndaki
rmayı
meler
ladığı
biliriz.
diğer
Daha
yazısı
ş sesli
önce
Sıklığı
Te
by
va
of
in
stu
on
oc
pe
Tu
pa
ot
Th
tw
pl
Fr
fir
Ö
ğrencinin
ezin İngilizc
All la
y many fac
ary among
f usage of th
“Wor
n 2003. Göz
udy. From t
n written m
ccurred wha
eriod of 195
urkish has b
arty system
ther publica
Our s
hen, there is
wo addition
laced to the
requency D
rst alphabet
Dictio
T.C
SE
So
Adı Soyadı
Ana Bilim /
Bilim Dalı
Danışmanı
ce Adı
anguages ha
tors as lang
language u
he words us
rd Frequenc
z based on
tihs point o
materials of
at sort chang
54-1950 wh
been gotten
in political
ations
tudy begins
s a assessm
nal lists hav
e end of ass
Dictionary o
tically then
onary, Dicti
C.
ELÇUK ÜN
osyal Biliml
ı Gök
/ Türk
Türk
Yrd.
Wor
(Bet
ave featured
guage users
users. Word
sed in a lang
cy Dictionar
n written m
of, we aimed
Turkish in
ges in a fift
hen Turkish
n natural sit
l life has en
s with an in
ment writing
ving compo
sessment wr
of Written T
numerical s
ionary Kind
NİVERSİTE
er Enstitüsü
khan ÖLKER
k Dili ve Ed
k Dili
. Doç. dr. R
rd Frequenc
tween
1945-SUMMA
d words in v
s' education
frequency,
guage.
ry of Writte
aterials of
d to create a
between 19
ty years peri
h language r
tuation. Bes
nsured to in
ntroduction
that has de
ound struct
riting. After
Turkish (be
sequent.
Key Wor
d, Word Fre
ESİ
ü Müdürlüğ
R
debiyatı
Rıdvan ÖZT
cy Dictionar
-1950)
ARY
view of usin
nal status as
, is studies
en Turkish”
Turkish in
a word freq
945-1950. I
iod of Turk
revolution h
sides in this
ncrease and
about the d
escribed met
ture and ho
r a compreh
etween 194
ds
quency, Fre
ü
Numarası:
ÜRK
ry of Writte
ng. These w
s well as ag
that demon
was prepar
between 1
quency dicti
n this way,
kish. Also w
has been be
s period, tra
d relaxation
dictionary an
thod was us
omonym in
hensive bib
45-1950) wa
equency Dic
054101041
en Turkish
ords are aff
ge groups a
nstrate frequ
red by İlyas
995-2000 i
ionary that b
we produc
we can indic
gan to settl
ansition to m
in the pres
nd lexicogr
sed in study
n dictionary
liography, W
as created
ctionary
002
fected
and it
uency
s Göz
in his
based
ced to
ate to
e and
multi-ss and
raphy.
y. The
y was
Word
to be
Sayfa No
BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... ii
TEZ KABUL FORMU ... iii
ÖNSÖZ ... iv
ÖZET ... v
SUMMARY ... vi
1.GİRİŞ ... 1
1.1. Sözlük ve Sözlükçülük ... … 1
1.2.Sözlükçülük Tarihi ... … 2
1.2.1. Türk Sözlükçülük Tarihi ... … 5
1.2.1.1. Karahanlı Dönemine Ait Sözlükler ... … 6
1.2.1.2. Harezm-Kıpçak Dönemine Ait Sözlükler ... … 7
1.2.1.3. Çağatay Dönemine Ait Sözlükler ... … 8
1.2.1.4. Osmanlı Dönemine Ait Sözlükler ... … 9
1.2.1.5. Cumhuriyet Dönemine Ait Sözlükler ... … 11
1.3.Sözlük Yapma İlkeleri ... … 12
1.4.Sözlük Türleri ... … 13
1.5.Kelime Sıklığı Sözlüğü ... … 16
1.5.1. Kelime Sıklığının Faydaları ... … 17
2.DEĞERLENDİRME ... 18
2.1.Yöntem ... … 18
2.1.1. Materyalin Seçimi ... … 18
2.1.2. Havuzun Oluşturulması ... … 21
2.2.Sonuç ... … 26
2.3.Birleşik Yapılar ... … 42
2.3.1. Birleşik Yapılar Listesi (Sayısal Sıralı) ... … 44
2.4.Eş Sesli Kelimeler ... … 82
2.4.1. Eş Sesli Kelimeler Listesi (Alfabetik) ... … 83
KAYNAKÇA ... 88
YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ (Alfabetik) ... 112
YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ (Sayısal Sıralı)... 286
1. GİRİŞ
1.1.Sözlük ve Sözlükçülük
Bir dilin düşünce ve kültür zenginliğini ortaya koyan, dilin söz varlığını
gelecek nesillere aktaran önemli kaynaklardan biri sözlüklerdir. Dil öğreniminin de
vazgeçilmez kaynakları olan sözlükler ve sözlükçülük üzerine birçok çalışma
yapılmıştır.
Sözlüğün birçok tanımı vardır. Ancak genel hatlarıyla sözlükler, belirli bir
amaç doğrultusunda ve bu amaca uygun kurallar çerçevesinde, bir veya birkaç dilin
kelimelerini, kelime gruplarını veya daha büyük birimlerini dizgisel bir biçimde
ortaya koyan söz varlığı çalışmalarıdır.
Sözlük çalışmalarını konu edinen bilim dalına ise sözlük bilimi (leksikografi,
lexicography) adı verilmektedir. Sözlükçülük Türkçe Sözlük’te “sözlük yazma veya
hazırlama işi, sözlük yazarlığı, lügatçilik” olarak tanımlanmaktadır. Sözlük bilimi de
aynı şekilde “sözlük yazma ve hazırlama işi, leksikografi” olarak tanımlanmaktadır
(TDK 2009: 1806).
Sözlük bilimi, bir dilin ya da karşılaştırmalı olarak çeşitli dillerin söz varlığını
sözlük biçiminde ortaya koymaya yönelen, bu amaçla yöntemler koyarak uygulama
yolların gösteren bir bilim dalıdır (Aksan, 2003: 69).
Sözlük bilimi bir ya da daha çok dildeki söz varlığında ve kelime
birleşimindeki birimleri gözleme, derleme, seçme ve betimleme ile uğraşan,
uygulamalı dil biliminin bir dalıdır. Sözlük bilimi bu etkinliğin temelini oluşturacak
kuram ve yöntemlerin geliştirilmesi ve betimlenmesi ile de uğraşır. Açıkçası
üstsözlükbirim diyebileceğimiz sözlük yapımının kuramsal çerçevesi de sözlük
biliminin kapsamı içindedir (Kocaman, 1998: 111).
Leksikografi ise Eski Yunanca kökenli “lexikográphos” sözüne dayanmaktadır.
“Sözlük” anlamındaki “lexikón” ile “yazmak” anlamındaki “gráphien” sözlerinin
birleşmesinden oluşan bu kelime Fransızcaya “lexicographie” biçiminde geçmiştir.
Türkçedeki leksikografi de Fransızcadan alınan bir kelimedir. Bunun yanında
Latinceden gelen “dictionarium” ve türevleri ile yine “glossary” terimleri sözlük
anlamında kullanılan diğer kelimelerdir (TDK, 2009: 168).
Sözlük, sözlükçülük, sözlük bilimi gibi terimler dilimizin söz varlığına yakın
zamanda katılmıştır. Atatürk’ün başlattığı dil devrimi ile pek çok alanda olduğu gibi
dil bilgisi ve dil bilimi alanlarında da Türkçe terim türetme çalışmaları
yürütülmüştür. Azerbaycan, Türkmen ve Uygur Türkçelerinde “sözlük”, Kazak
Türkçesinde “sözdik”, Kırgız Türkçesinde “sözdük” biçimlerinde kullanılan sözlük
terimi benimsenmiş, söz kökünün türevi olarak dilimizin söz varlığına
kazandırılmıştır. Türkçenin kaynaklarıyla türetilen bu terimlerin öncesinde dilimizde
Arapçadan alınan “lügat, kamus, tuhfe, mucem” kelimeleri kullanılmaktaydı (TDK,
2009: 165).
1930’lara gelinceye kadar ülkemizde sözlük kelimesi kullanılmaz. Genelde
“lugat” ya da “kamus” kelimeleri sözlük karşılığı kullanılır. 1932’de Türk Dili
Tetkik Cemiyeti kurulduktan sonra “Lûgat ıstılah kolu başı” Celâl Sahir (Erozan)’ın
önerisiyle sözlüklere sözlük kelimesi öneri olarak girer ve kullanılmaya başlar
(Ölmez, 1998a: 109).
1.2.Sözlükçülük Tarihi
Dünyada ilk sözlüğün nerede hazırlandığı, hangi dili temel aldığı konusunda
bir bilgimiz yoktur. Bildiklerimiz ancak bize kadar gelebilen yapıtlara dayanıyor.
Bugünkülere benzer ilk sözlük olarak İskenderiye müzesi kütüphanecisi Bizanslı
Aristophanes’in hazırladığı yapıt anılır. Yunancada seyrek kullanılan ve açıklaması
güç kimi kelimeleri bir araya getiren bu çalışmada tanımlara da yer veriliyordu. 1.
yüzyılda İskenderiyeli Pamphilus’un daha önceki çalışmalara dayanan, 95 kitaptan
oluşan Yunanca sözlüğü, Latinlerde Marcus Verrius Flaccus’ün yapıtı anılması
gereken örneklerdir. (Aksan, 2003: 69)
MÖ III. bin yılın son dönemlerinde Sümerlerin giderek Sami kökenli
Akadlarca asimile edilmesinin bir sonucu olarak Sümerli âlimler bilinen en eski
sözlükleri hazırlamaya girişmişlerdi. Sami fatihler yalnızca Sümer yazısını ödünç
almakla kalmadılar, Sümerce konuşma dili olmaktan çıktıktan sonra da üzerinde
çalışıp taklit ettikleri Sümer edebî eserleri hazinesine kondular. Bunun için de
Sümerce kelime ve deyimlerin Akadcaya çevrildiği sözlüklere pedagojik bir
gereksinim doğdu (Kramer, 1999: 25).
Çinlilerde dil üzerine çalışmalar MÖ XI. yüzyıla kadar geriye gitmektedir. Ku
We Yang adlı bir Çinlinin “Yu Pi En” ve Şi Wo Wan adlı bir Çinlinin de “Hu Şin”
adıyla bir sözlük yazdığı bilinmektedir. Hintliler lügat ilmiyle tanıştıkları zaman
Sanskritçe kelimeleri harf sırasına göre tertip etmişler; tertip sitemini de harflerin
mahreçlerine göre düzenlemişlerdir. Hintlilerin ilk sözlükleri Amarakumda adıyla
meşhur Amarastha’dır. 6. yüzyıldan önce yazılan bu sözlük müteradif kelimeler ile
müzekker ve müennes isimleri ihtiva eder (Öz, 1996: 1-2)
1.
Latincede “sözlük” anlamına gelen “dictionarrium” kelimesini Konstanz
piskoposu Salomon 9. yüzyılda ansiklopedi anlamında kullanmıştır (Dictionarrium
Universale [Evrensel Sözlük]). Bu tarihten sonra gerek Batı gerekse Doğu
dünyasında birçok önemli sözlük ya da ansiklopedik sözlük hazırlanmıştır (GH,
1993: 3809).
Felsefe ve filoloji ilişkisinden bahsederek eskiçağ sözlükçülüğü hakkında
önemli bilgiler veren Yıldız’ın “Eskiçağın Başvuru Eserleri ve Eskiçağ Sözlükçülüğü
ve Sözlükleri” adlı çalışması da bu konu hakkında ayrıntılı bilgi arayanların
başvurabileceği bir kaynaktır (Yıldız, 1998: 189-210).
Dilin belagat ve fesahati açısından mükemmel bir örnek olan Kuran-ı Kerim
gramer ve edebî yönden Arapçanın bütün özellik ve inceliklerini içeren muhtevasıyla
dil ve edebiyata dair çalışmaların ilk hareket noktası ve kaynağı olmuştur (Öz, 1996:
2). VIII. yüzyılın ortalarından itibaren ilk lügat müellifleri tarafından farklı
amaçlarlar yazılmış ve muhtevalarına göre “Garibü’l-Kur’an”, “Lügatü’l-Kur’an”,
“El-vücuh ve’n-Nezair”, “Garibü’l-Hadis” ve “En-Nevadır” adı verilmiş sözlükler
telif edilmiştir (Öz, 1996: 5). Farablı Ebu Nasr İsmail Cevherî’nin (öl. 1010)
“Tac-ül-Lüga” ve “Sihah-ül Arabiye” si Arapça sözlükler arasında önem taşır. İran asıllı Arap
1
Hintlilerin gramer ve sözlük çalışmaları hakkında daha geniş bilgi için bk. İtil, Abidin: Sanskrit
dilcisi Ebu Tahir Muhammed bin Yakub Firuzabadi’nin (1329-1414)
“Kamüs-ül-Muhit” adlı arapça sözlüğü 60 ciltten oluşur (Aksan, 2003: 70).
Hicri V. asır şairlerinden Katran-i Tebriziye nispet edilen Lügat risalesi ile
çağdaşı Esedî-i Tûsî’nin Lügat-i Fürs adlı Farsça sözlüğü dışında, Fars
leksikografisine dair ciddi ve ilmî çalışmalar, Timurlu sultanlarının teşvikiyle
XV.-XVI. yüzyıllarda Hindistan sahasında telif edilmiş Farsça sözlüklerle başlar. (Öz,
1996; 20)
2Sözlük kelimesi 1925’te John Garland tarafından ilk kez kullanılmış, bu
yüzyıla gelinceye kadar birkaç önemli köken bilgisi sözlüğü de hazırlanmıştır.
Özellikle P.S. Pallas’ın 285 kavramı temel alarak 200 Asya ve Avrupa dilinde bu
kavramların karşılıklarını verdiği ve 1787’de basılan “Linguarum Totius Orbis,
Vocabularia Comparativa” adlı çalışması ile Adelung ve Vater’in 1806 – 1817 yılları
arasında yayınlanın 4 ciltlik “Mithridates” adlı çalışmaları da 500 kadar dilde belli
cümlelerin karşılıklarını kapsayan içeriğiyle önemli eserlerdendirler (Aksan, 2003:
70).
Bunların yanında Batıda tek dilli olarak hazırlanan Henry Cockerman’ın
1623’te yayımlanan “The English Dictionaire” ve “The Oxford Dictionary”
(1879-1928) adlı İngilizce sözlükleri, Crusca Akademisinin hazırladığı İtalyanca
“Vocabulario” (1612), Kraliyet Akademisinin hazırladığı İspanyolca “Diccionario de
la Lengua Cestallana” (1726-1739) ve Maximilien Paul ile Emil Litre’nin Fransızca
“Dictionnaire de la Français” (1873) adlı çalışmalar da akla ilk gelen sözlüklerdendir
(Eminoğlu, 2010: 9).
Sözlükçülükte en önemli aşama XIX. yüzyılda gerçekleşmiştir. Almanya’da,
sözlük biliminin kurucusu sayılabilecek olan Jacob Grimm ile kardeşi Wilhelm
Grimm, ilk cildi 1854’te, Leipzig’te yayımlanan Alman Sözlüğünü (Deutsches
Wörterbuch) hazırlamaya başlamışlardır. 16 büyük cilt olarak çıkarılması düşünülen
bu büyük oylumlu yapıt birkaç cildi yayımlandıktan sonra birçok bilginin çabasıyla,
1961’de bitirilebilmiştir. En eski kaynaklardan başlayarak bir kelimenin, geçtiği
2 Ayrıntılı bilgi için bk. Öz, Yusuf: Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Manzum Sözlükler. Ankara 1996:
metinlerdeki biçimini ve anlamını, değişik lehçe ve dillerdeki değişkelerini, her türlü
kullanımını ve içinde geçtiği söz öbeklerin veren bu çalışma, bundan sonraki
çalışmalara örnek olmuştur (Aksan, 2003: 71).
1.2.1. Türk Sözlükçülük Tarihi
Çin kaynaklarına göre, Çinlilerden Türkçeyi bilen birisi (Liu Shih-ch’ing)
“Nirvâna Sûtra”yı Orhun Türkçesine çevirmiştir. Hatta bu Türkçeye ait bir sözlük
bile mevcuttur (Caferoğlu, 1984: 110).
Türk sözlükçülüğünün kuruluşu asıl Karahanlı dönemine rastlamaktadır.
Türklerin İslamiyet’i kabulüyle Türkler için yeni bir kültür dairesi oluşmuştur. Bu
çerçevede oluşturulan sözlükler Arap sözlük hazırlama ekolleri temelinde
hazırlanmıştır. Türk sözlükçülüğüne geçmeden önce kısaca Arap sözlük ekolleri
hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.
Arap sözlükçülüğünde sözlük düzenleme yöntemi ve ilkelerinin farklılığından
dolayı beş ayrı ekol ortaya çıkmıştır.
a. Mahreç ve Taklip: Bu ekole mensup olanların hepsi, Arapça kelimeleri ilk
harflerinin mahreç sırasına göre düzenlemişlerdir. Kurucusu Arap dilcisi
Halil bin Ahmed (öl. 791), eseri de “Kitâbu’l-Ayn”dır.
b. Özel Alfabetik Düzen: Bu ekole giren sözlüklerin her birinde uygulanan
yöntem değişik olmakla beraber, kelimeler önce muzâ’af, sünâ’î ve
mülhakâtı (ilaveleri), sülâsî ve mülhakâtı şeklinde asli harflerine göre
bablara bölünmüş, bablarda yer alan kelimeler de “hemze” den “ye” ye
kadar alfabetik sırada düzenlenmiştir. Ekolün kurucusu İbnu Dureyd (öl.
933), eseri “Cemheretu’l-Luga”dır.
c. Kafiye Düzeni: Bu ekolde kelimeler, mücerret köklerinin son harfleri
dikkate alınarak alfabetik şekilde sıralanmış ve kelimenin asil kökünün
son harfine de bab adı verilmiştir. Kurucusu hakkında tartışmalar
bulunmakla beraber, bu ekolü geliştiren, ekolün ilk orijinal ve en sağlam
eserini yazan Türk asıllı el-Cevherî’dir. Eseri “Tâcu’l-Luga ve
Sıhâhu’l-Arabiyye”dir.
d. Alfabetik Düzen: Bu ekolde düzenlenen sözlüklerin ortak özelliği kelime
kökleri birinci, ikinci, üçüncü vs harflerine göre hemzeden başlayarak ye
harfine kadar alfabetik bir düzende dizilmiş olmasıdır. Bugünkü modern
Arap sözlükçülüğünün de bağlı bulunduğu bu ekolün öncülüğünü
“Esâsu’l-Belâga” adlı Arapça sözlüğüyle Türk bilgini Zemahşerî
(öl.1144) yapmıştır.
e. Tematik: Bu ekolde düzenlenen sözlüklerde, sözlükçüler kelimeleri
anlamlarına ve ait oldukları konulara göre bablara, babları da gerektiğinde
birtakım ikinci bölümlere ayırarak bir konu etrafında toplamışlardır. Bu
ekolün kurucusu “el-Garîbu’l-Musannaf”ın sahibi Ebu Ubeyd el-Kasım
bin Sellam’dır (öl.838). (Yavuzarslan, 2009: 1)
1.2.1.1. Karahanlı Dönemine Ait Sözlükler
Dîvânü Lûgati’t Türk: Türk sözlükçülük tarihi Kaşgarlı Muhmud’un XI.
yüzyılda kaleme aldığı Dîvânü Lûgati’t Türk adlı çalışmayla başlamaktadır.
Kaşgarlı’nın bu eseri bir sözlük olmanın yanında bünyesinde dil bilgisi kuralları
içeren, verdiği örneklerle dilin söz varlığını ortaya koyan geniş kapsamlı bir
çalışmadır. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazıldığı için iki dilli bir sözlüktür.
Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed tarafından 1072 Ocağında yazılmaya
başlanmış, 1077 Ocağında bitirilmiştir. Mahmud eserini Abbasi halifesi Ebü’l-Kasım
Abdullah’a sunmuştur. Eserin malzemesi Türk dünyasından toplanmış, Bağdat’ta
kitap hâline getirilmiştir. Eserin tam adı “Kitâbü Dîvânı Lügati’t-Türk”tür. “Türk
Dillerini Toplayan Kitap” demektir (Ercilasun, 2009: 314).
Kaşgarlı Mahmud, Türk asıllı Arapça sözlük yazarı Fârâbî’nin
Dîvânu’l-Edeb’de uyguladığı kalıp ve uyak ekolünü, Türk dilinin ses yapısını dikkate alarak
geliştirmiş ve ilk Türk sözlükçülüğü ekolünü de kurmuştur. Ancak Kaşgarlı’nın
başlattığı sözlük çalışmalarının, daha sonraki bilginler tarafından sürdürülmemesi,
sözlükçülük tarihimiz açısından büyük bir kayıp olduğu gibi Türk dilinin söz
varlığının tespiti açısından da büyük bir eksikliktir. Kaşgarlı Mahmud’dan sonra,
Türk sözlükçülük alanında onun kurduğu ekolden habersiz ve farklı olarak Harezm
ve Kıpçak sahasında gerek Türk gerekse Arap bilginler tarafından Türk dilini
öğrenmek ve öğretmek amacıyla çeşitli tarzlarda sözlükler oluşturulmuştur
(Yavuzarslan, 2009: 6).
1.2.1.2. Harezm - Kıpçak Dönemine Ait Sözlükler
Mukaddimetü’l-Edeb: Mukaddimetü’l-Edeb Mahmud b. Ömer Ez-Zemahşerî
tarafından 1128-1144 yılları arasında yazılmış, Arapça öğrenmek isteyenlerin
kolaylıkla kullanabilecekleri şekilde hazırlanmış, Arapça kelime ve kısa cümlelerden
ibaret olan pratik bir sözlüktür (Yüce, 1993: 7).
Hilyetü’l-Lisân ve Hulbetü’l-Beyân: XV. yüzyılda İbni Mühenna tarafından
yazılmış olan bu eser üç bölümden oluşmaktadır; Arapça-Farsça, Arapça-Türkçe ve
Arapça-Moğolca. Sözlüğün Türkçe kısmı iki bölümden oluşmaktadır. Birinci
bölümde isim çekimleri, edatlar ve fiillerin geçmiş zaman çekimleri verilmiştir.
İkinci bölümde ise basit isimler Arapça Türkçe karşılıklarıyla birlikte verilmiştir
(Yavuzarslan, 2009: 7-8).
Tibyânü’l-Lügati’t-Türk Alâ Lisani’l Kanklı: Sadece diğer eserlerde adını
gördüğümüz bu eser günümüze ulaşamamıştır (Yavuzarslan, 2009: 8).
Codex Cumanicus: XV. yüzyılda Kuman Türklerinden İtalyan tüccarlar ve
Alman rahipler tarafından derlenmiş, sonradan bir araya getirilen iki ayrı defterden
oluşmaktadır. Alman bölümü ve İtalyan bölümü olmak üzere iki bölüm hâlindedir.
İtalyan bölümü 55 varaklık olup biri alfabetik, diğeri anlam gruplarına göre ayrılmış
iki sözlükten oluşmaktadır. Alman bölümü ise 27 varak olup, sözlüğün yanında
manzum ve mensur metinler de mevcuttur (Demirci, 1998: 145-146).
Kitâbü’l-İdrak li Lisâni’l-Etrâk: Memlük sahasında Türk dilinin önem
kazandığı bir devirde ünlü Arap filolog Ebu Hayyân Muhammed b. Yusuf b. Ali b.
Yusuf b. Hayyân Al-Gırnatî (Al-Endulusî) tarafından Mısır-Suriye sahasında
konuşulan Türk dilini incelemek amacıyla yazılmış sözlük ve gramer kitabı olan
Kitabü’l-İdrâk, Türk dilinin en eski sözlük ve gramer kitaplarından biridir. Eser,
Mısır-Kahire’de 20 Ramazan 712 (18 Aralık 1312) yılında, perşembe günü
tamamlanmıştır. Eserin Ebu Hayyân tarafından yazılmış orijinali elimizde değildir
(Özyetgin, 2001: 41).
Kitâb-ı Mecmû-ı Tercümân-ı Türkî ve Acemî ve Mugalî: XIII. yüzyıla ait
tarafından yazılmış veya istinsah edilmiştir. Eser 76 varak olup kelime çeşitlerine
göre düzenlenmiş dört bölümden oluşmaktadır (Demirci, 1998: 146).
Ed-Dürretü’l-Mudiyye fi’l-Lügati’t-Türkiyye: Memlükler döneminde
(1250-1517), Türkçeyi öğretmek amacıyla sözlük türünde kaleme alınan eserlerden
bir de Ed-Dürretü’l-Mudiyye fi’l-Lügati’t-Türkiyye’dir. “Türk dilinin parlayan
incisi” anlamındaki başlığı taşıyan bu eserin orijinal yazması Floransa’daki Medicea
Bibliotheca Laurenziana’da Orient 130 numara ile kayıtlıdır (Toparlı, 2003: V).
Bunların dışında Harezm-Kıpçak sahasında Et-Tuhfetü’z Zekiyye
fi’l-Lügati’t-Türkiyye, Bülgatü’l-Müştâk fî Lûgati’t-Türk ve’l-Kıfçak ve El-Kavânînü’l-Külliyye
li-Zabti’l-Lügati’t-Türkiyye adlı sözlüklerde mevcuttur.
31.2.1.3. Çağatay Dönemine Ait Sözlükler
Abuşka Lügati: XVI. yüzyıl başlarında Anadolu’da yazılmıştır. Sözlüğün ilk
kelimesi “Abuşka” (ihtiyar kadın) olduğu için bu ad verilmiştir. Yazarı belli değildir
(Caferoğlu, 1984: 224).
Senglâh Lügati: Mirza Mehdî Han tarafından 1758-1760 yılları arasında
yazılmıştır. Çağatayca-Farsça bir sözlüktür. Sözlükteki kelime sayısı yaklaşık 6000
civarındadır (Ercilasun, 2009: 425).
Lügat-i Çağatay ve Türkî-i Osmanî: Özbekler Tekkesi Şeyhi Süleyman
Efendi tarafından yazılmış, Çağatayca- Osmanlıca sözlüktür. 7000 kadar kelime
içermektedir (Ercilasun, 2009: 425).
Fazlullah Han Lügati: XVII. yüzyılda Hindistan’da Fazlullah Han tarafından
yazılmıştır. Sözlük üç kısma ayrılmıştır. Sarfa ait bir giriş dışında, birinci kısma
alfabetik sıraya göre fiiller, ikinci kısma isimler, üçüncü kısma grup halinde sayı,
hayvan, nebat vs adlarıyla askeri deyimler alınmıştır (Caferoğlu, 1984: 225).
3 Ayrıntılı bilgi için bk. Demirci, Jale. Kıpçak Sözlükleri. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak
Araştırmaları Dergisi, 6, 145-151. Ankara 1998: Kebikeç Yayınları; Ercilasun, A. Bican.
Bunların dışında, Bedâyiü’l-Luga, Kitâb-ı Zebân-ı Türkî, Hulâsa-i Abbasî,
El-Tamga-yı Nâsırî, Fethali Kaçar Lügati ve Üss-i Lisân-ı Türkî adlı Çağatay
Türkçesinde yazılmış sözlükler de vardır
4.
1.2.1.4. Osmanlı Dönemine Ait Sözlükler
Osmanlı döneminde XIX. yüzyıla gelinceye kadar çoğunlukla iki dilli sözlükler
yazılmıştır. Genelde bu sözlükler Farsça-Türkçe, Türkçe-Farsça, Arapça-Türkçe,
Türkçe-Arapça gibi iki dilli ya da daha fazla dilin bir arada alındığı çok dilli
sözlükler şeklindedirler. Osmanlı Türkçesinin tek dilli sözlükleri ancak 19. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren kaleme alınmışlardır (Eminoğlu, 2010: 12)
Anadolu sahasında düzenlenen sözlükler, başlangıçta şekil bakımından
manzum tarzdadır. Bunların yazımındaki amaç da, Türklere gerekli olan Farsça ve
Arapçanın bu yolla daha kolay öğretilmesidir. Böylece Türk sözlükçülük
geleneğinde ve tarihinde XV. yüzyıldan başlayarak XIX. yüzyıla kadar manzum
tarzda iki dilli olarak sözlük yazma geleneği başlamıştır (Yavuzarslan, 2009: 12)
5.
Osmanlı dönemi sözlüklerini iki grupta inceleyebiliriz. İlk grupta iki veya daha
fazla dilli olan sözlüklerden ikinci grupta ise tek dilli sözlüklerden bahsedeceğiz. Bu
dönem için ilk gruba giren sözlüklerden bazıları şunlardır:
Ahterî-i Kebir: Afyonkarahisarî Mustafa Ahterî’nin 1545 yılında hazırladığı
sözlük 40.000’i aşkın maddeyi içermektedir. Arapça-Türkçe şeklinde alfabetik olarak
yazılmıştır (GH, 1993: 3809)
Vankulu Lugatı: Asıl adı “Tercemetü Sihahi’l-Cevherî” olan Farablı
Cevherî’nin Sihahü’l-Cevherî adlı eserinin tercümesidir. Türkçeye çeviren Mehmet
4Ayrıntılı bilgi için bk. Caferoğlu, Ahmet. Türk Dili Tarihi I – II (3. Baskı). İstanbul 1984: Enderun Kitabevi; ; Ercilasun, A. Bican. Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi (7. Baskı). Ankara 2009: Akçağ Yayınları; Ölmez, Zuhal Kargı. Çağatayca Sözlükler. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin
Kaynak Araştırmaları Dergisi, 6, 137-144. Ankara: 1998: Kebikeç Yayınları.
5 Ayrıntılı bilgi için bk. Ölker, Perihan. Klasik Edebiyatımızda Manzum Lügat Geleneği ve
Mahmudiyye. Turkish Studies, İnternational Periodical For The Languages, Litareture and Historay
of Turkish or Turkic, 4 (4) s.873-885. 2009; Öz, Yusuf. Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Manzum Sözlükler. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara 1996: (Basılmamış Doktora Tezi).
bin Mustafa el- Vanî’dir. Matbaada basılan ilk eserimizdir. 1729 yılında basılmıştır
(Yavuzarslan, 2009: 13).
Burhan-ı Katı: Mütercim Asım Efendinin 1800 yılında Farsça aslından
çevirdiği bir eserdir. Asım çevriyi yaparken, bilgileri başka kaynaklardan denetlemiş,
yeni bilgiler eklemiş, Farsça kelimelere öz Türkçe karşılıklar koymaya çalışmıştır
(GH, 1993: 3810).
Kitab-ı Maanîü’l-Lehçe: Sir James William Redhouse tarafından kaleme
alınmıştır. Türkçeden İngilizceye olan sözlükte Osmanlıcadaki Arapça ve Farsça
kelimeler derlenmiştir (GH, 1993: 3810).
Tek dilli sözlüklerin en bilinenleri şunlardır:
Lehçe-i Osmanî: Ahmet Vefik Paşa tarafından 1876 yılında yayınlanmıştır. İki
cilttir. O dönem Türkçesinin söz varlığını Arap alfabesi sistemi içinde, tanımları ve
yer yer örnek tümceleriyle vermektedir (GH, 1993: 3810).
Lugat-ı Naci: Muallim Naci tarafından 1891 yılında yazılmıştır. Osmanlıca bir
sözlüktür. Osmanlıcadaki Arapça ve Farsça sözcüklerin tanım ve karşılıkların içerir.
Kamus-ı Türkî: Şemseddin Sami 1900 yılında hazırlamıştır. Dönemin en
başarılı sözlüklerinden sayılmaktadır.
Bunların dışında gerek tek dilli gerekse çok dilli birçok sözlük vardır. “Lügat-i
Şinasi, Lügât-ı Osmaniyye, Mir’âtü’l-Lügat, Ünsü’l-Lügat, Resimli Kamus-i Osmanî,
Lügat-i Ebuzziya, Mükemmel Osmanlı Lügati vb. bunlardan bazılarıdır
6.
Bunların dışında Osmanlı devleti ile daha çok ticarî ve siyasî ilişkilerde
bulunan devletlerin XV. yüzyıldan itibaren hazırladıkları sözlüklerde mevcuttur.
Dittionaria Della Lingua İtaliana-Tvrshesca, Vocabolario İtaliana-Tvrchesco,
6 Ayrıntılı bilgi için bk. Dilaçar, Agop. Türkiye Türkçesi Sözlüklerinden Seçme Eserler. Türk Dili
Aylık Fikir ve Edebiyat Dergisi, 2, 22, s. 677-680. 1953; Eminoğlu, Emin. Türk Dilinin Sözlükleri ve Sözlükçülük Kaynakçası. Sivas 2010: Asitan Yayıncılık; Gökçe, Aziz. Türkiye Türkçesinin Tarihi
Sözlükleri. Ankara 1998: Kebikeç Yayınları; Yavuzarslan, Paşa. Osmanlı Dönemi Türk Sözlükçülüğü. Ankara 2009: Tiydem Yayıncılık.
Thesaurus Lingarum Orientalium Turcicae-Arabicae-Persicae gibi sözlükler buna
örnek olarak gösterilebilir
7.
1.2.1.5. Cumhuriyet Dönemine Ait Sözlükler
Harf inkılâbından sonra yayımlanan ilk sözlük Yeni Türk Lügati adını taşır.
1930 yılında Latin alfabe sırasına göre hazırlanan sözlükte 30.000 kelime
tanımlarıyla birlikte yer almıştır. Bu arada dilci Hüseyin Kazım Kadri de büyük bir
sözlük hazırlığına girişmiştir. Büyük Türk Lügati adlı 4 büyük ciltlik bu sözlük (İlk
iki cilt Arap Harfli, sonraki ciltler Latin harfli) Osmanlıcada kullanılan Arapça,
Farsça kelimelerle Türk dilinin diğer lehçelerine ait kelimeleri de kapsar.
1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu (ilk adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti)
sözlük hazırlama işini üstlenir. Kurumda sözlük uzmanı olarak çalışan Mehmet Ali
Ağakay’ın hazırladığı ve sonraki baskıları bilim kurulunca geliştirilen Türkçe
Sözlük şu an Türkçe için en önemli sözlüktür. Son baskılarda kelime sayısı
100.000’in üzerindedir. Meydan-Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi’nin (12
cilt, 1969-1973) sözlük bölümü Tanzimattan günümüze konuşma ve yazı dilinde
kullanılan hemen bütün kelimeleri tanımları ve örnekleriyle içerir. Pars Tuğlacı’nın
1971-1972 yılları arasında yayımladığı 6 ciltlik Okyanus adlı sözlüğün en büyük
özelliği, kendinden önceki Türkçe Sözlük ve Meydan-Larousse’un söz varlığını
kapsadığı gibi yabancı sözlüklerden terim niteliğindeki kelimeleri de bünyesinde
barındırması ve kelimelerin İngilizce ve Fransızca karşılıklarını da vermesidir (GH,
1993: 3810).
Bunların dışında Türk Dili Kurumu’nun hazırladığı
XII. Yüzyıldan Beri
Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla Tarama
Sözlüğü
ve Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü de önemli başvuru
kaynakları arasındadır. Türkiye Türkçesinin En Büyük Sözlüğü, Karşılaştırmalı Türk
Lehçeleri Sözlüğü, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Ötüken
Türkçe Sözlük, Büyük Türkçe Sözlük, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin
7 Ayrıntılı bilgi için bk. KARTALLIOĞLU, Yavuz , Klasik Osmanlı Türkçesinde Eklerin Ses Düzeni
(16., 17. ve 18. Yüzyıllar), Ankara 2005: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış
Köken Bilgisi Sözlüğü vs daha birçok sözlük vardır. Günümüzde uzmanlık alanı
sözlüklerinden lehçe sözlüklerine kadar hemen hemen her alanda Türk dilinin
sözlüğü mevcuttur. Ancak dilin kelime hazinesinin zaman içerisinde değiştiğini
düşünürsek, elimizde bulunan sözlükler de zamanla ihtiyacı karşılayamaz duruma
geleceklerdir. Dilin söz varlığının zaman içerisinde nasıl değiştiğini sözlüklerden
yola çıkarak ortaya koyan Öztürk’ün “İki Dilli Sözlüklerden Hareketle Türkiye
Türkçesinin Kelime Hazinesindeki Değişmeler” (Öztürk, 1999: 133-141) adlı
çalışması sözlük yapımının hiç bitmeyeceğini, aksine yapılan her sözlüğün daha iyi
bir sözlüğün yapılması için zemin oluşturduğunu ayrıntılı bir şekilde ortaya
koymaktadır
8.
1.3.Sözlük Yapma ilkeleri
Geçmişten günümüze kadar yapılan sözlük çalışmaları, sözlük hazırlama
noktasında bazı ilkelerin ve ölçülerin yerleşmesini sağlamıştır. Özellikle
sözlükçülüğün bir bilim dalı olarak kabul edilmesinden sonra bu konuda birçok
çalışma yapılmıştır. Aksan sözlük yapma yollarını kısaca şu maddelerde
toplamaktadır:
1. Geniş bir yazılı materyal taraması yapılmalı.
2. Madde başı olacak kelimeler yazımından vurgusuna kadar ayrıntılı olarak
incelenmeli, çekimli şekiller madde başı olarak verilmemeli.
3. Tanımlar verilirken çok dikkat edilmeli, anlamlar sıralanırken temel
anlamdan yan anlama doğru bir sıra izlenmeli.
4. Adaş öğeler sözlükte ayrı madde başı olarak alınmalı.
5. Sözlükte herhangi bir uzmanlık alanının ayrıntı sayılabilecek, herkesçe
bilinmeyen kavramlara yer verilmemeli.
6. Sözlükler hazırlanırken farklı bilim dallarından uzmanlarla bir ekip halinde
çalışılmalı (Aksan, 2003: 84).
Kocaman ise sözlüğün hazırlanma aşamalarını şu şekilde belirtmektedir:
A) Planlama (gereksinimin saptanması, kaynak sağlanması, sözlüğün
boyutunun belirlenmesi, uzmanların örgütlenmesi)
8Türk dilinin sözlükleri hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Eminoğlu, Emin. Türk Dilinin Sözlükleri ve
B) Uygulama
a) Veri toplanması
b) Seçme ve düzenleme
c) İlk metnin yazılması
d) Metnin gözden geçirilmesi, düzeltmelerin yapılması
e) Yeniden inceleme ve düzeltme
f) Sayfa düzeni
g) Sayfanın birkaç kez denetlenmesi
h) Basıma hazırlık
i) Basım ve ciltleme (Kocaman, 1998: 111).
Yine bu konuda “Sözlük Hazırlama İlkeleri, Çeşitleri ve Özellikleri” adıyla bir
çalışma yapan İlhan, sözlük hazırlama aşamalarını şu şekilde sıralamaktadır:
1. Tarihi kaynaklara, halk söyleyişine bağlılık
2. Dil ve gramer açısından kelimelerin doğru kullanımı
3. Amaca uygunluk esası
4. Madde başlarının düzenlenmesinin doğru ve düzenli tarzda yapılması
5. Madde başı olan kelimelerin anlamlarının doğru olarak verilmesi (İlhan,
2009: 536).
Bu çalışmalar da gösteriyor ki sözlük yapımında en önemli konu hiç şüphesiz
sözlüğün amacının belirlenmesi ve bu doğrultuda bir planlama yaparak sözlüğün ona
göre hazırlanmasıdır. Sözlüğün amacı belirlendikten sonra bu amaca uygun
materyalin seçimi de çok önemlidir. Çünkü sözlüğü ortaya çıkaran elimizdeki
materyaldir. Materyalin işlenmesi ise ayrıca uzmanlık isteyen bir iştir. Çünkü
kelimeler anlamlandırılırken bu konuda disiplinler arası bir çalışma gerekmektedir.
Sadece bir alandaki uzmanlık yeterli olmamaktadır. Son aşamada yani kelimelerin
son şeklinin verilmesinde ise çok titiz davranılmalıdır. Çünkü sözlükler en önemli
başvuru kaynaklarındandır. Bu yüzden madde başı olarak verilecek kelimelerin hem
anlam hem de imla bakımından en doğru şekilde yazılması gerekmektedir.
1.4. Sözlük Türleri
Sözlükler yapılış amaçlarına, konularına hatta yapılış biçimlerine göre birçok
tasnife tabi tutulmaktadırlar. Bu konuda Aksan “Bugün sözlükler denen kaynaklar,
hazırlanış amaçları ve taşıdıkları nitelikler bakımından çok çeşitlidir. Eğer değişik
açılardan sözlükleri öbeklendirecek olursak şu türlerle karşılaşırız.” diyerek
sözlükleri şöyle tasnif etmektedir
9:
1. Bir ya da birden çok dilin söz varlığını işleme bakımından:
a) Tek dilli Sözlükler (Türkçe Sözlük, TDK, Ankara 2005).
b) Çok dilli sözlükler (Büyük Türkçe-İngilizce Sözlük, Moran, A. Vahit,
Adam Yayınları, İstanbul 1985).
2. Abece sırasının temel alınıp alınmamış olmasına göre:
a) Abecesel sözlükler (Ötüken Türkçe Sözlük, Çağbayır, Yaşar, Ötüken
Yayınları, İstanbul 2007).
b) Kavram (ya da kavram alanı) sözlükleri (Kavramlar Dizini, Cin, Ş.
Recai, TDK, Ankara 1971).
3. Ele alınan söz varlığının niteliğine göre:
a) Genel sözlükler (ortak dil, yazı dili sözlükleri, ansiklopedik sözlükler)
(Türkçe Sözlük.(10. Baskı). TDK Yayınları, Ankara 2005).
b) Lehçebilim sözlükleri (Kazak Türkçesi-Türkiye Türkçesi Sözlüğü, Koç,
Kenan, Bayniyazov, Aybek, Başkapan, Vehbi, Akçağ Yayınları, Ankara
2003).
c) Eş anlamlı, eş adlı, ters anlamlı öğeler sözlükleri (Anlamdaşlar Sözlüğü,
Demiray, Kemal, İnkılap Yayınları, İstanbul 1985; Türkçe’de Yakın ve
Karşıt Anlamlı Kelimeler Sözlüğü, Yalım, Özcan, İmge Kitabevi,
Ankara 1998).
d) Yabancı öğeler sözlükleri (Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü,
Toparlı Recep, vd., TDK, Ankara 2007).
e) Tarihsel sözlükler (XII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış
Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü, Haz. Aksoy, Ömer
Asım, Dilçin, Dehri, TDK, Ankara 1977).
f) Kökenbilgisi sözlükleri (Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Eren, Hasan,
Bizim Büro Basımevi, Ankara 1999).
g) Uzmanlık alanı sözlükleri (terim sözlükleri) (Dilbilim ve Dil Bilgisi
Terimleri Sözlüğü, Vardar Berke, vd., TDK Yayınları, Ankara 1980).
h) Argo sözlükleri (Türkçenin Argo Sözlüğü, Püsküllüoğlu, Ali, Özgür
Yayınları, İstanbul 1996)
i) Deyim ve atasözü sözlükleri (Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü I-II,
Aksoy, Ömer Asım, İnkılap Kitapevi, İstanbul 1988).
j) Anlatımbilim sözlükleri (Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü,
Ergenç, İclal, Multilingual Yabancı Dil Yayınları, Ankara 2002).
k) Sanatçı ve metin sözlükleri Gökalp’in Sözcükleri, Ülker, Süreyya,
İstanbul 1991; Kur’an-ı Kerim Lügati, Tercüme: Mahmut Çanga,
Timaş Yayınları, İstanbul 1991)
l) Yanlış yerleşmiş öğe sözlükleri (Yeni Galatat, Filiz Tekin Halit, İkdam
Matbaası, İstanbul 1926).
m) Tersine sözlükler ve başka sözlük türleri (Türkçenin Ters Sıklık
Sözlüğü, Memoğlu, Hayriye, Kurmaya Yayınları, Ankara 2006; Yazılı
Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü, Göz, İlyas, TDK, Ankara 2003).
(Aksan 2003: 75).
Sözlükleri konu ve yöntemlerine göre bir tasnife tabi tutan Kocaman ise
aşağıdaki gibi bir tabloyu bize sunmaktadır:
a) Betimlemeli / kuralcı sözlükler
b) Eş zamanlı / art zamanlı sözlükler
c) Genel / teknik sözlükler
d) Genel kullanım / öğrenim amaçlı sözlükler
e) Tek dilli / iki ya da çok dilli sözlükler (Kocaman, 1998: 111).
Yapılan sözlük tasniflerini değerlendirdikten sonra sözlükleri işledikleri
ürünler, malzemenin kaydedildiği ortam ve yazılış biçimleri açısından üç temel
noktada sınıflandırmaya tabi tutan İlhan ise aşağıdaki tasnifi vermektedir.
1. İşledikleri ürünler açısından sözlükler
a) Yazı dili sözlükleri
b) Ağız sözlükleri
2. Malzemenin kaydedildiği ortam açısından sözlükler
a) Basılı / kitabi sözlükler
b) Elektronik sözlükler
a) Manzum sözlükler
b) Mensur sözlükler (İlhan, 2009: 538).
Tüm bu değerlendirmeler sözlükleri farklı açılardan ele alan, ona göre yapılan
sınıflandırmalardır. Daha birçok sınıflandırma yapılabilir. Zaten yukarıda verdiğimiz
üç sınıflandırma da genel bir çerçeveyle baktığımızda birbirlerini kapsamaktadırlar.
Aksan’ın sınıflandırması biraz daha ayrıntılı olduğu için, her sözlük türünün
karşısına bir örnek ekledik.
1.5.Kelime Sıklığı Sözlüğü
Bütün dillerde kullanım açısından öne çıkan kelimeler vardır. Bu kelimeler dili
kullanıcıların eğitim durumundan yaş gruplarına kadar birçok faktörden etkilenir ve
kullanıcılar arasında farklılık gösterir. Kelime sıklığı, bir dilde kullanılan
kelimelerin birbirlerine oranla kullanım sıklığını ortaya koyan çalışmalardır.
Dil bilimi çalışmalarından psikolojiye kadar birçok alanda kullanışlı veriler
sunan sıklık çalışmaları batıda çok daha önce başlamıştır. “İngilizce için ilk defa
1944 yılında elle (Thonrdike, E. L., & Lorge, I., 1944, The teacher’s word book of
30.000 words. New York: Teachers Collage, Columbia University, Bureau of
Puplications), daha sonra 1967 yılında bilgisayarla (Kucear, H., & Francis, W.N.,
1967, Computational analysis of present-day American English. Providence, RI:
Brown University Press) yapılmıştır:” (Göz, 2003: I). “Kühn, XIX. yüzyılın sonunda
ve 1967 yılında üç ayrı bilginin yaptıkları üç ayrı çalışmaya dayanarak Almancada
sıklık sırasına göre en çok kullanılan öğeleri ortaya koymuştur” (Aksan, 2003: 21)
10.
Türkçe için ise bu konuda yapılan çalışmalar öncelikle eğitim alanında
yapılmıştır. Amerikalı bir bilim adamı Mr. Birdge’in çalışması Türkçe için bir ilktir.
Mr. Birdge, üç eserden toplam 15.000 kelime tespit etmiştir. Aksoy “Bir Dili
Öğrenmek İçin En Lüzumlu Kelimeler ve Bu Kelimelerin Belirtme Usulü” adlı
eserinde İngilizce için yapılan sıklık çalışmasıyla bu çalışmayı kıyaslayarak Türkçeyi
temsil noktasında yetersiz olduğunu belirtmiştir (Aksoy, 1936: 106). Bu çalışma ilk
olması hasebiyle dikkate değerdir.
10 Bu konuda yapılan çalışmalar için Scott K. Baker, Deborah C. Simmons ve Edward J. Kameenui’nin “Vocabulary Acquisition: Synthesis of the Research” (Baker vd: t.y.) adlı çalışmalarına bakılabilir.
Daha sonra ise en önemli çalışma Joe. E. Pierce’in yaptığı çalışmadır (Pierce,
1963: 96-106). Pierce çalışmasını konuşma dili ve yazı dili olarak iki başlıkta ele
almıştır. Konuşma dili için 137.000, yazı dili için ise 1.000.000 kelime ele almıştır.
Pierce’in bu çalışması bir kitap olarak bildiğimiz kadarıyla basılmamıştır.
Türkiye’de bu konuda en yetkin çalışmayı hiç şüphesiz İlyas Göz yapmıştır
(Göz, 2003). Zaten çalışmamızın bir ayağını oluşturan Göz’ün çalışması
değerlendirme kısmında geniş bir şekilde ele alınacaktır. Bunların yanında doğrudan
veya dolaylı olarak kelime sıklığıyla ilgili yer yer çalışmalar yapılmıştır. Ancak
bunlar, yazılı Türkçenin kelime sıklığını bütüncül olarak yansıtmaktan uzak, daha
çok söz varlığının tespitini öne çıkaran çalışmalardır (Harıt, 1971; Çiftçi, 1991;
Akıncı, 1992; Koçak, 1999; Demir, 2006; Avkapan, 2006) ).
1.5.1. Kelime Sıklığı Çalışmalarının Faydaları
Kelime sıklığı çalışmaları eğitimden, psikolojiye, işletmeden dil bilimi
çalışmalarına kadar birçok alanda kullanılmak üzere bizlere veriler sunar. Bunlara
kısaca bakacak olursak;
a) Bir yabancı dili öğrenmeye başlayanlara ve ilköğretim öğrencilerine
başlangıç aşamasında hangi kelimelerin verileceğinin tespitine imkân verir.
b) Sözlük hazırlanırken kelimelerin anlamlandırılmasında hangi anlamın ön
plana alınacağını ortaya koyar.
c) Geniş tabanlı bir çalışmada en çok kullanılan kelimeler ortaya çıkar ki bu
da temel söz varlığını oluşturur.
d) Art zamanlı bir çalışma yapılırsa kelimeler bazında dilin geçirmiş olduğu
değişim ortaya konur.
e) Kelimelerden hareketle dilin kullanıcılarında meydana gelen kültür
değişimini ortaya koyar.
f) Dildeki yabancı kelime oranlarını göstererek dilin gelişim süreci hakkında
bilgi verir.
g) Stilistik çalışmalarda ayrıntılı veri sağlanmasına yarar.
2. Değerlendirme
2.1. Yöntem
İlyas Göz tarafından 2003 yılında “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü”
hazırlanmıştır. Göz, çalışmasında 1995-2000 yılları arasındaki Türkçenin yazılı
materyalini esas almıştır. Biz de 1945-1950 yılları arasındaki Türkçenin yazılı
materyallerini esas alan bir kelime sıklığı sözlüğü oluşturmayı düşündük. Ayrıca
Türk dil devriminin yerleşmeye başladığı Türkçenin tabii seyrine oturduğu dönem
olarak da 1945-1950 yıllarını gösterebiliriz. Yine bu dönemde meydana gelen siyasi
hayattaki çok partili sisteme geçiş de basın ve diğer yayınlarda bir rahatlama ve artış
sağlamıştır. Bu sebeplerden dolayı çalışmamıza kaynak olarak 1945-1950 yılları
arasındaki yazılı materyal seçilmiştir.
2.1.1. Materyalin Seçimi
Kelime sıklığı çalışmalarında ilk yapılacak iş üzerinde analiz yapılacak kelime
havuzunu belli kriterler ölçüsünde doldurmaktır. Amaçlarımızdan biri de yaptığımız
çalışmayı Göz’ün eseriyle karşılaştırmak olduğu için, havuzumuzu oluştururken
Göz’ün kriterlerine mümkün olduğu kadar sadık kaldık.
Yazılı Türkçeyi tam anlamıyla temsil edebilmek için havuzu kendi içerisinde
belirli yüzdelik kategorilere ayırdık. Bu kategoriler oluşturulurken de daha önce
yapılmış olan çalışmalar göz önünde tutuldu. Sonuç olarak havuzu oluşturan
kategorilerin ve oranların aşağıdaki gibi olmasına karar verildi.
Basın
Roman
Hikâye
Popüler
Bilim
Bilim
Güzel
Sanatlar
Biyografi
Hobi
Din
Okul
Kitabı
Muhtelif
% 35 20
17
8
4 3 3
10
Oranlar alınırken Göz’ün yaptığı çalışmaya sadık kalındı. Sadece “Bilim” ve
“Popüler Bilim” bir başlık altında birleştirildi. Zira Göz’ün çalışmasında %8 Bilim
ve %9 popüler bilim adıyla iki ayrı kategori varken biz geriye dönük bir çalışma
yaptığımız için bu iki kategoriyi “bilim adı altında birleştirdik. Oranda herhangi bir
değişiklik yapmadık. İki başlığın toplam oranı olan %17’lik bir oranla bu kategoriyi
doldurduk.
Basın ana kategorisinde en yüksek tirajlı gazetelerden başlamak üzere her
gazete için altı sayı alınmıştır. Özellikle dönemin önde gelen gazeteleri olan Vatan,
Akşam, Cumhuriyet ve Ulus gazetelerinden her yılı temsilen bir gazete alınmış ve
toplamda altışar gazete çalışmaya dâhil edilmiştir. Diğer gazeteler ise basın
kategorisi doldurulana kadar belirli oranlarda temsil edilmeye çalışılmıştır. Bu amaç
doğrultusunda Hürriyet gazetesinden üç, Tanin gazetesinden iki, Yeni Sabah
gazetesinden iki ve Tasvir gazetesinden bir olmak üzere toplam sekiz gazete daha
dâhil edilmiştir. Gazetelerden tefrika dışındaki bütün yazılar havuza alındı. Hava
durumundan siyasi olaylara, spor haberlerinden ticari yazılara kadar her türlü
materyale yer verildi.
Göz, kendi çalışmasında günde iki gazete ele almıştır. Bu gazetelerden de
toplam 1000 kelime havuza aktarmıştır. O, güncel haberlerin dışındaki bütün
sütunların örneklendirildiğini söylemekte daha sonra ise her yıl periyodik olarak
tekrarlanan olayların (mevsimler, bayramlar, bütçe, okul, çeşitli tabiat olayları vb)
gerçeğe uygun oranda temsil edildiğini ifade etmektedir. Günde iki gazeteden 1000
kelimelik bir seçimle bu söylenilenlerin yapılması kanaatimizce biraz zordur. Zira
her gazete günlük 500 kelimeyle temsil edilmiş olmaktadır. Yıla vurduğumuz zaman
bu rakam hatırı sayılır bir hâl alacaktır ama burada da alınmak istenen 500 kelimenin
seçkisinde sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Biz bu tarz durumlara meydan vermemek için
bir gazetenin tefrikalar dışındaki bütün yazılarını almayı uygun gördük. Çünkü her
gazete ve yazı kendi bütünlüğü ve çeşitliliği içinde temsil hakkı bulmuş olacaktı.
Tefrikalar zaten roman-hikâye kategorisinde yeterince temsil edildiği için burada
tekrar almamayı uygun gördük. Böylelikle 350.000 kelimelik basın kategorisi dolana
kadar bu seçki işlemi devam etti. Yukarıda adı geçen toplam 32 gazeteyle basın
kategorisini doldurmuş olduk.
Diğer kategorilerdeki kitap seçiminde Göz’ün yaptığı gibi sadece üç kriter
kullanıldı:
a) Kitabın yazarının Türk olması. Bu sebeple çeviri eserler buraya alınmadı.
b) Kitabın ilk basım tarihinin 1945-1950 yılları arasında olması (1945 dâhil).
c) İhtiyacımız olan kategoriye uygun olması.
Kitap seçerken bu üç kriterin dışında herhangi bir kritere başvurulmadı. Bu
kitaplar havuza aktarılırken her kitabın 15’te biri seçilerek havuza aktarıldı.
Böylelikle her kitap kendi hacmi ölçüsünde temsil edildi. Göz ise kendi çalışmasında
her kitaptan 2000 kelimelik bir seçki yaptığını söylemektedir. Romanlarda ise bu
rakamın 1500 kelimeye düşürüldüğünü ifade etmektedir. Öncelikle biz geriye dönük
bir çalışma yaptığımız için her kategorideki kitapların seçiminde Göz kadar rahat
hareket edemedik. Çünkü eski kitaplara ulaşmak günümüz kitaplarına ulaşmaktan
hem çok daha zordu hem de bu kitapların çeşitliliği günümüze göre çok daha azdı.
Ayrıca her kitabın aynı oranda temsil edilmesi ne kadar doğruydu. Yani 300 sayfalık
bir kitapla 15 sayfalık bir kitabın aynı oranda temsil edilmesi elimize geçecek
verilerin temsil gücü bakımından doğruluğu bize çok da sağlıklı gelmedi. Çünkü 300
sayfalık bir kitap yazın diline 15 sayfalık bir kitaptan daha çok katkı yapmıştır. Bu
noktadan hareketle her kitabın 2000 (romanlarda 1500) kelimeyle değil de yüzdelik
oranıyla temsil edilmesinin daha uygun olacağına karar verdik. Böylece her kitabı,
hacminin %15’i ne kadar ise (ki bu oranda ortalama her kitap başına yaklaşık 2000
kelime etmekte) o oranda havuza aktardık.
Roman-hikâye kategorisi kendi içinde aşk-macera, mizah, polisiye, tarihî ve
muhtelif alt kategorilere ayrılarak seçim mümkün olduğu kadar bu sınıflandırmaya
uygun bir şekilde yapıldı. Aynı şekilde güzel sanatlar ana kategorisi de Göz’deki
ayrımlar dikkate alınarak sinema-tiyatro, müzik, resim-heykel, mimari, şiir ve
muhtelif alt kategorilere ayrıldı. Okul kitapları da ilkokuldan başlayarak lise
kitaplarına kadar havuza alındı. Belirgin şekilde ana kategorilerden birine girmeyen
alanlara ait materyaller muhtelif kategorisine dâhil edildi. Kitapların baskı
tarihlerinde mümkün olan hassasiyet gösterildi. Ancak bazı kitaplarda, kaçıncı baskı
olduğu kitabın üzerinde yazmadığı için az da olsa kitapların ilk baskı tarihi verilen
tarihten daha önce olabilir. Bu riski en aza indirmek için bu tarz kitapların ilk
baskıları kaynak kitaplardan da kontrol edilmiştir.
2.1.2. Havuzun Oluşturulması
Materyaller tespit edildikten sonra sıra 1.000.000 kelimelik metin havuzunun
oluşturulmasına geldi. Tespit edilen metinler tarayıcı ile bilgisayara aktarıldı. Ancak
bu o kadar kolay olmadı. Geriye dönük bir çalışma yaptığımız için bazı metinler
taranamayacak kadar kötü idi. Bu tür metinlerin fotoğrafları çekilerek bilgisayara elle
aktarıldı. Özellikle gazeteler yıpranmış bir hâlde olması işimiz oldukça zorlaştırdı.
Daha sonraki aşamada ise tarayıcı ile bilgisayara aktırılan bu metinlerdeki
tarayıcı tahrifatı temizlendi. Şöyle ki tarayıcı bir metni aktarırken zemin üzerindeki
her türlü lekeyi bir karakter olarak algılamakta ve bunu bir harf, kelime veya
şekilmiş gibi bilgisayara göndermektedir. Bu da ulaşmak isteğimiz rakamın hatalı
olmasına sebebiyet vermektedir. Bu sebeple metinler sayılmadan önce sayısal
verileri etkileyecek metin dışı her unsur tarayıcı tahrifatı adıyla havuzdan temizlendi.
Oluşturulan 1.000.000 kelimelik metin havuzu yukarıdaki işlemlerden sonra
artık bilgisayarda dizdirilmeye hazır hâle geldi. Ancak bu sefer de bilgisayarda bu
metni dizecek program eksikliği çekilmeye başlandı. Yoğun araştırmalar sonucunda
KWİC CONCARDANCE adlı programı bulundu. Program Türkçe karakterleri
tanımadığı için önce Türkçe karakterleri metinden temizlendi. Daha sonra ise metin
programa yüklenildiğinde program bize cevap vermedi. Bu sorun bizi epey oyaladı.
Başa çıkamayınca Japonya Nihon Üniversitesinden programın yapıcısı olan Satoru
Tskamoto adlı araştırmacıyla iletişime geçildi. Birlikte yürütülen çabalar sonucunda
dosyanın uzantısını değiştirilerk bu sorun çözüldü. Eldeki programların kapasiteleri
bir milyonluk kelime havuzunu işlemeye yetmeyince metin iki parça hâlinde işleme
alındı.
Metni doğrudan kelime olarak dizdirmenin imkânı yoktu. Çünkü programdan
kelime sıklığını istediğimizde, Göz’ün çalışması esnasında karşılaştığı sorunların
hepsi bizim için de geçerliydi.
Öncelikle kelimelerin çekimli hâlleri bilgisayar tarafından müstakil morfemler
olarak algılandığı için, her birini ayrı bir madde başı olarak gösteriyordu. Örneğin:
ev, evi, evler, gelmiş, gitti, gidiyor vb. Yine çekimli şekillerle beraber, aynı ses
değerlerine sahip iki morfemden biri kelimenin müstakil şekliyle metinde