• Sonuç bulunamadı

Bursalı Rahmi Şah u Geda / null

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bursalı Rahmi Şah u Geda / null"

Copied!
250
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ

· SOSYAL BlLlMLER ENSnüsü

TÜRK DlLt VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

BUR

I RAHMI

AH

U GEDA

Yöneten:

(Metin

-İnceleme)

YüKSEK LiSANS

Fırat Üniversitesi Merkez Kütüphanesi

Illilll Ullllllllllllllllllllllllllllllllllll

*0068583* 255.07.02.03.00.00/08/0068583 TDYL/38 Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK Elazığ - 1996 Hazırlayan Sevim BİRİCİ i ı 1 ı )' 1 ı~ 1

[

...

, ~ ' r'oıı:ı ~.

c.

(2)

İÇİND·E.KİLER ÖNSÖZ

GİRİŞ I. BÖLÜM

BURSALI . RAHMİ, HAYATI, ESERLERi, EDEBi KİŞİLi

li i

Vi-Xi1

VI-IX IX-XIII XII-XIII 1) Hayatı 2) Eserleri 3) Edebi Kişiliği II.BÖLÜM ŞAH U GEDA 1) Yazılış Tarihi 2) Y azılış Sebebi 3) İthaf 4) Muhteva a) Özet b) Olay Örgüsü c) Şahıs Kadrosu d) Zaman e) Mekan f) Motifler III.BÖLÜM DİL VE ÜSLUP IV.BÖLÜM

ŞAH U GEDA NÜSHALARI VE iZLENEN YOL SONUÇ

İNDEKS

BİBLİYOGRAFY A

TRANSKRİPSİYON ALFABESi

ME TİN

METNiN ORJİNALİ (M NÜSHASI)

XIV XIV XIV

xv

xv

XVI-XXII XXIII-XXIV XXIV-XXVI XXVI XXVI-XXVII XXVII-XXVIII XXIX-XLV XLVI-XLVIII XLIX L-LII Llli-LV LVI 1-162 ı b- 60 b

(3)

ÖN SÖZ

Mesnevi~ Arapça bir kelime olup "s~ n~ y~• üçlü kökünden türemiş~ kendi arasında kafiyeli beyitlerden meydana gelmiş bir nazım şeklidir. Beyit sayısında sınırlama yoktur. Kafi ye sıralaması aa 1 bb 1 cc 1 dd 1 ...

şeklindedir. Beyit sayısının çok fazla olması nedeniyle kısa kalıplı vezinler tercih edilmiştir.

Türk edebiyatında değişik konuların işlenmesinde fazlaca kullanılmış bir nazım şekli olan mesnevi~ İran ede biyatından geçmiştir. XI- XIX. yüzyıllar arasında bu türde sayısız eserler yazılmıştır. İran edebiyatında önceleri destani konulann işlenmesinde kullanılmış olan bu nazım şeklinin ilk olgun örneği Firdevsi'nin Şah~name'sidir ( X-XI . yy.). Daha sonra yalnız destani eserlerde kullanılan bir nazım türü olarak kalmamış~ tasavvufi~ ahlaki konularla birlikte aşk ve macera hikayeleri de bu yolla nazm edilmiştir.

XI. yüzyıldan ){V. yüzyıla kadar İran şairlerinin yazmış oldukları

eserler çok benimsenmiş ve okunmuştur. Attar'ın (ı ı ı 9?-1193?)

Husrev-name~ Esrar-Husrev-name~ Mantıku't-tayr, Musibet-name, İlahi-name, Bülbül-name~ Pend-Bülbül-name~ Cümcüme-name, Nizami'nin (1ı50?-ı214?) Mahzenü'l-esrar, Husrev ü Şirin, Leyli vü Mecnun~ Heft-peyker,

İskender-name, Sa'di'nin (1213?-1292?) Gülistan ve Bftstan, Emir Husrev'in (öl.1325) Matla'u'l-envar, Şirin u Husrev~ Mecnfin u Leyli, Heşt-behişt, Ayine-i İskendeıi~ Hacu-yı Kirmani 'nin (öl.1327) . Ravzatü'l-envar, Hümay u Hümayiin, Kemal-name~ Gül ü Nevruz, Cevher-name, Sam-name~ Molla C3.mi'nin (öl.1492) Silsilatü'z•zebeb, Selamann Ebsfil~ Tuhfetü'l-ahrar, Sübhatü'l-ebrar, Yusuf u Züleyha, Leyli vü Mecnun, Hıred-name-i İskenderi adlı mesnevileri en önemlilerindendir. İran şairleri yazmış olduklan mesnevileriyle Türk şairlerini çok etkilemişlerdir. Eserini Farsça yazan Türk şairlerinden Mevlana Celfilüddin-i Rumi'nin (1207-1273) "mesnevi"si şekil ve muhteva bakımından etkili olduğu gibi~ bu nazım türüne verilen adın

(4)

n

'nin (öl.1501)

Hayretü'l-ebrar~

Perbad u

Şirin~

Leyli vü

Me~plin;:,Seb'a~i.-

,. Seyyar, Sedd-i İskenden adlı mesnevileri de XVl.yüzyılın başlanndan_:·_· .. · itibaren diğer şairlerimize örnek olmuştur .ı

·

~

····----XV. yüzyildan başlayarak mesnevt Türk edebiyatında hızlı bir gelişme göstermiştir. Her bakımdan iyi işlenmiş, özellikle roman ve hikaye psikolojisi bakımından insan ve toplum baya1ına! insan ihtiras ve faziletlerine dikkat edilmiştir. Yine bu devirde İran edebiyatının birçok mesnevisi Türkçeye çevrilmiş, bu mesnevilerin Türk şairleri tarafından tekrar kaleme alınıp (serbest tercüme, ekleme ve çıkarnıalar yapılarak) yeni eserler şekline s okulduklan görülmüştür. Devrin sosyal hayatını, mahalli renklerini, tarih ve fetih olaylannı, inançlannı aksettiren mesneviler yazılmıştır. Bu tür mesneviler, daha çok şairlerin şiirdeki ustalıklannı, hünerlerini göstermeye çalıştıklan eserlerdir. Mesnevilerin yaz:ılış arnaçıanna göre aşağıdaki gruplara aynldıklanm biliyoruz.

1- Okuyucuya bilgi vermek~ onu eğitmek amacına yönelik mesnevilerdir. Dini, tasavvufi, ahHild eser ve bilimler le ilgili olan ve ansiklopedik bilgiler veren mesneviler bu. grup içinde yer alır.

2-0kuyucunun kahramanlık duygusuna hitap eden,konusunu menkabelerden ve tarihten alan mesnevilerdir.

3-Sanat yönü ön planda olan okuyucunun edebi zevkine hitap eden anaçizgisi aşk ve macera olan mesnevilerdir.

4- Şairterin gördükleri, yaşadıklan olayları anlatan, toplum hayatından kesitler veren , kişileri, meslekleri, düğünleri ve belli yöreleri tasvir eden mesnevilerdir.

XVI. yüzyılda sanat yönü ön planda olan, okuyucunun edebi zevkine hi tap eden, ana çizgisi aşk ve macera olan 3 . grup me sn evi yazan şairler ve mesnevileri ise şunlardır:

Leyla vü Mecnftn (Fuzftli, Celili, Sevdayi, Hakiıi, Larendeli Hamdi, Celaizade Salih, Halife),

Yusuf

u Zeliba (Kemalpaşazade, Celili, Guban), Rusrev ü Şirin ( Celili, Kastamonulu Şani), Perhad u Şirin (L3mi'i), Cemşid u Hurşid (Abdi), Varmk u Azra (Manisalı Ca.mi,

(5)

,,

. ~ ,..,,

m

.:, ~

'

L3.mi'i),

Şemıu

Pervane (Zati, L3mi1, Mu'idi ), Vis u

Ramirl.(Lanii'i:)~:·<

.

Şah u Ged.a (Yahya Bey), Şah u Derviş (Rahmi). Mihr ü Müşt~i'ı".(~~·~:-. · Pir Mehmed), Mihr ü Malı (Çorlulu Zaifi, Gelibolulu Ali, Kıyasi), Mihr ..

ü V

eta

(Bursalı Haşimi )~ Gül ü Bülbül (Paz11~ İznikli Bakai ), Gül ü Nevruz ( Abdi ). Niyaz-name-i Sa•du Hüma (Abdi)!l Guy u Çevgan (L3mi 'i)~ Heft-peyker (Lamii), İşret-name (Rev

ani ),

Beng ü B ade (Fuzfili)

Bağımsız bir kitap olarak yazılmış, belli bir konuyu işleyen mesnevilerin planlan aynıdır ve bu planda

üç

bölüm yer alır;

a) Giriş bölümü

b) Konunun işlendiği bölüm

c) Bitiş bölümü

Mesnevilerin "giriş bölümü" ise genellikle aşağıdaki başlıklar altında görülmektedir. l.Besmele 2. Tevhid

3.Münacat

4. Na't 5. Mi'dic 6. Mu'cizat 7. Medh-i Çehar-yfu" 8. Padişah için övgü 9. Devlet büyüğüne övgü 10. Sebeb-i te'lif

Mesnevilerin hepsinde bu bölümlerin hepsi bulunamayacağı gibi, bazı mesnevUerde de şairler değişik nazım şekillerinde ustalıklannı gösterebilmek, monotonluğu giderebilmek amacıyla değişik nazım şekillerini kullanmışlardır.

(6)

IV

... ~

b) Konunun

işlendiği

bölüm, mesnevilerin ana

bölü~ü~ür.

·;Bu· ' , ·, bölüm

"agaz-ı

da.stan .. ,

"matla-ı

dastan",

"ağaz-ı kıssa", "ağai>·ı~:kitib".

· .. · ·

başlıklaryla başlar.

Bölümde ele

alınıp anlatılan

konular

eserde~·--e.sere~··

... değişir.

c) Bitiş bölümü "konunun işlendiği· bölüm" gibi değişiklik göstemıez.Bu bölümde ise;

1. Tann'ya "hamd ü sena" ve dua,

2. Su1tana övgü ve saltanatının devamı için dua, 3. Şairin eseriyle ve şairliği ile övünmesi,

4. Tanınmışmesnevi şairleri ve eserlerini anma,

5 .

Şairin eserine verdiği ad,

6. Hasetçilere, acemi ve dikkatsiz müstensihlerle metni doğru okuyamayan okuyuculara yergi, bunlann esere vereceği zarardan Tann'ya sığınma,

7. Mesnevi'nin beyit sayısı!!

8. Mesnevi'nin yazılışıylailgili tarihler, 9. Okuyucudan hayır dua isteme,

1 O. Mesnevı""'nin ve zni

Bu bölümde de giriş bölümünde olduğu gibi, gösterilen maddelerin hepsi birden bulunmayabilir. Bunlann dışında farklı noktalar olabilir. 2

İran şairlerinden (aslen Türk olan Çağatay şairi) Hilali-i Esterabadi ( ölm: H.935 1 M. 1530 )'nin eserleri arasında yer alan Şah u

Ged.a Farsça kaleme alınmıştır. Bu eser sanat yönü ön planda olan , okuyucunun edebi zevkine hitap eden!l çift kahramantı aşk mesnevilerindendir.

Daha sonra Türk şairlerinden ; Fuzftli , Taştıcalı Yahya, Bursalı

(7)

V 1.\

~

Rabml~

tmam-zade Ahmed bin

Mehmed~

Güfti

Ali~ Sinoplrt·~.B.eyani~;Şah

, · ·

J

··~ .· ''.' ' .. •· ' . '!'

u Geda yazmışlardır. , ,:,. · · ,.. . . · ./

t1"

··v .. :;·~....-~~ .. ~~·-t .. ~~; ·.·•,'-".:'~ .. :·J~"(':"

Ben bu çalışmamda X.Vl. yüzyıl şairlerinden Bınsalı Rahmi (Rahmi Çelebi, P"ırMuhammed) 'ye ait Şah u Geda adlı mesnevisinin Türkiye 'de bulunan nüshalannı karşılaştırarak tenkitli metnini kurmayı amaçladım, ancak·3. nüshayı elde edemediğim için metni iki nüsha üzerinde karşılaştırabildim.

Çalışmanın

1.

Bölüm'linde şairin hayatı, eserleri, edebi kişiliği hakkında ön bilgi veımeğe çalış1ım.

11. Bölümde Şah u Geda mesnevisini konu, olay örgüsü, şahıs kadrosu , zaman. mekan bakımından incelemeye çalıştım.

111 Bölümde ise mesnevinin dil ve üslubu incelemeye çalış1ım. Eksik ve hatatarımdan dolayı hoşgörünüze sığınırken, tenkitlerinizin bana faydalı olacağına inanıyorum. Çalışmamda bana yol gösteren ve değerli yardımlannı esirgemeyen sayın ho cam Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK'e teşekkürü borç bilirim . Aynca yardımlannı esirgemeyen • tezimde emeği geçen mesai arkadaşıanma da teşekkür ederim.

SevimBiRid

Elazığ - 1996

(8)

VI

GİRİŞ l.BÖLÜM

BURSALI RAHMi ; HAY ATI!t ESERLERİ!t ED EBİ

KiŞiLiöi

1)

Hayatı:

Kaynaklarda adı Rahmi, Rahmi Çelebi olarak geçen 16. Yüzyıl şairlerimizden Bursalı Rah.ııırnin a81l adı Pir Muhammed'dir. Bu konuda şaiıin kendi şiiriniAşık Çelebi 3, tezkiresinde delil olarak göstermiştir.

Melahat kişverinüfi üç şanem şaqib-serlridür

Biri N~ş

Bali

oglıdur ki namı Plıi'dür

Biri Astarsız oglıdur birisi ~anlı Muşli'dür

Plrl

şah içlerinde padişah anlar veriridür

Aşık Çelebiden başka, Hasan Çelebi4, Beyani, s Riyazi6 ve Ali

7"namı Pir Muhhammed'dür .. diyerek şairin adının Pir Muhammed olduğunu doğrularlar. 'Rahmi "malılasını almış olmasını da tezkire yazarlan merhametinin çok oluşuyla açıklamaktadırlar. Babasının N akleaş B ali olduğu, yine bu tezkirelerden anlaşılmaktadır. Ancak ailesi hakkında fazla bilgi verilmemiştir. Şairin Bursa'lı olduğu konusunda ise kaynaklar birleşmiştir. Rahmi kendisi de bir beytinde doğduğu şehri anar.

3 Aşık Çelebi,Meşa'irü'ş-Şu~ara orTeztkere of Aşık Çelebi,Meredith Owens.London 1971,v .230b

4 Hasan Çelebi,Te.zkiretü~-Şu'am .HazlbrabimKuduk C.!Aıikara 1978.sAOO

5 Beyani,Tez.kiretü'ş-Şu'ari. ,Millet Ktb.Ali Emi:ıi Ef No:7 57 .v 35a

6 Riyazi., Riyazü'ş-Şu'aıi ,Nuruosına:niye Ktb.No:3724.v .73b

(9)

·"·

vn

~.".

Re

van

olup kesilmez şanki çeşmümdür Pınarbaşı s

Rahmi Çelebi'nin

doğum

tarihi kesin olarak

biliıın:~'Jirek~mr:

A.N .Tarlan,9 Sehi Begıo tezkiresinin yazılış tarihi olan H.945 (1538) . yılını esas alarak Rahmi 'nin doğum tarihinin H. 920-925 ( 1514-1519) tarihleri arasında olduğunu belirtir. Rahmi hakkındaki kaynaklan

değerlendiren Gülgün Erişen•eı ı göre ise şairin doğum tarihi H .915-925 (1510-1519) tarihleri arasındadır.

Tezkireler Rahmi'nin tahsil hayatından bahsederken, genç yaşta ilim tahsiline başladığım ve ömrünü ilim tabsiline barcadığım söylerler.

Ali Nihad Tarlanı 2~ devrinde rev aç ta olan ulftmu bilhassa edebi ilimleri tahsil etmiştir." demektedir. Şair kendisi de Gül-i sad Berg adlı mesnevisinin "sebeb-i te'lif" kısmında şu beyitlerle bizi aydınlatır.

Tali b idüm kesb-i kemal itme ge Ragıp idüm gahi su'al itme ge

Nice zaman kesb-i kemaleyledüm Bal;ı_şde danalan lal eyledüm

Bir nice dem o~yuban naQV ü şarf Di~ ile baJ;ı_ş idüp Qarf-be-l;ıarf

MantiJpım işitse ger e bl-i kelam Bile rüsüm ile nedür I;ıadd-i tam

8 Sabahattin Küçük,16Yüzyıl Şairlerinden Bursalı Rah.ml Çelebi ve Şürleri.Mamıara Ünv

Fen-Ed.Fak.Türklük .AraştınnalanDergisi .Ist 1993,sayı: 7

9 Tarlan,A.Nibad.,Şiir Mecmualannda XV!ve XV!! asır Divan Şiiri .Rahmi ve Fevıi .Ist 1948 1 O Sc bi Bey .He.şt Behişt .Ayasofya. Ktb.No:3544 v .115a

1 l Gülgün Erişen.Bursalı Ra.hml ve Gül-i sad berg'i .Ankara Üniversitesi D .T .C .F ba.sılmamış Yükse-k

Lisans Tezi.Ankam 1900

12 Tarlan,C Kavcar.Rahmi ,Türk.Ansiklopedisi

. -.~t~\

(10)

vm

Cins ile keyfiyyet -i ~;tayvan ne dür Faşl ile mabiyyet-i insan rıedür

Künhiy ile her biri idrale olup. Gerd-i cehilden dil ü can pak olupı3

Tezkireler Rahmi'nin yüz güzelliğinden de babsederler .Yüz güzelliği yanında güzel huy ve ahlaka sahip oluşunu ise Aşık Çelebi "ahlakı o kadar güzel bir kişidir ki ondan ineinen ve kalbi kınlan bir kimse gösterilemez.14~ diyerek ifade etmektedir. Hayatı hakkında bilgi veren eserler, Rahmi'nin şanssızlığı üzerinde de durmuşlardır ıs. Abdi,

Gülşen-i Şu'ara ı6adlı eserinde, onun büyük bir şair olduğunu fakat talihinin

pek

iyi olmadığını söyler. Künhü'l-Ahbar adlı eserin sahibi Ali de, bin bir çile çekerek yirmi akça ile müderrisliğe kavuştuğunu yazarı?. Şairin kendisi ise talihsizliğini şu beytiyle dile getirmektedir.

Yapmadı )Jane-i ümmidümi benna-yı zam.an K§.şki gelmeye idüın )Jarab-abada

Rahmi, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şebzade Mustafa'nın sünnet düğününde sunmuş olduğu kaside ile hem sultanın iltifatını kazanmış. çeşitli bediyeler almış hem de küçük yaşta şöhrete ulaşmıştır. Hasan Çelebi "Henüz nı)Jsar-ı rengin u rüy-ı nazenmi batt-ı siyehden sade ve serv-i ra

na

vü ~et-i balası bağ-ıletafet ü gülşen-i melal}atda serv-i azade iken

§i

're gü§iş ve bu fenne ijayli verziş idüp avaze-i nam u Dişanı in.timam-ıJ;ıüsn-i bt-na~:lr ile calem-gir olmuş idi18 .. der.

Şairbirçok sanatkara hamilik etmiş olan Defterdarİskender Çelebi

vasıtasıyla Sadrazam İbrahim Paşa'ya tanıtılmış. onun ihsan ve

iltifalannı elde etmiştir. İbrahim Paşa huzurunda şiirler söyleyen Rahml,

ı 3 Gülgün Erişen a.g.e. s 5

ı 4 .A§ık Çelebi.a.g.e v .231 b

15 Küçük.Sabahattin a.g.e. sA26

16 Ahdi.Gül§en-i Şu'ara ,Topkapı Hz.yk.67b

17 Ali .a.g.e. yk.l28b

(11)

<"·;

. :~~.

IX

- _·,~

İskender

Çelebi 'nin meclislerinde de devrin

şairleri

yle

mün~arala;r~)

.

:,~

katılarak şöhretini artırmıştır. Aşık Çelebi. Rahn:llnin

o

zama.ı1·~ ,00Çk1~.

: _

. ·

bir şair olduğunu söyler. Hamilerinin öldürülmelerind~tf·:~S,QJJ!.~.:;,~-.:J.

Rahmrnin himayesiz kaldığınıve sıkıntıya düştüğünü Hasan Çelebi tezkiresinde belirtmektedir .ı 9

Tezkire yazarlan Rahm.i'nin Bursa Yenişehri'nde müdeıris iken vefat ettiği konusunda birleşirler.

Ölüm tarihi Riyazüş-Şu'ara.ıo ve Zübdetü'l-Eş'ar2ı adlı tezkirelerde

H.975 (1567) olarak tesbit edilmiştir. Zübdetü'l-Eş'ar'daki kayıtlı tarih ise şudur:

Can-ı RaÇmiye ra.Qmet : 97 5 (1567)

İsmail Belig Rahmi'nin Bursa Yenişehri'nde gömülü olduğunu belirfu2 2. .

2) Eserleri: a) Divan:

Faizi her ne kadar Rahmımn bir divanının bulunduğunu söylüyor ise de şimdiye kadar böyle bir esere rastlanmannştır. Çeşitli mecmualarda kasidet mu sammat ve gazelleri mevcuttur. Abdi tezkiresinde" ol bülbül-i gülşen-i sugan ve tuti-i şekker-şikenüfi eş'an bi-had ve

güftan

layu'addür23"demekle çok şiirinin bulunduğunu kaydetmiştir. Ali Nihad Tarlan'a göre ise 1 kaside ( Kaside-i Rftze ). 2 terci-bend, 3 müseddes~ 3 tahmis (Necati 'nin gazellerine)~ 40 gazel, Abdi tezkiresinden alınmış 6 beyit, Aşık Çelebi tezkiresinden 12 beyit, Şah u Geda mesnevisinden seçilmiş 7 beyit bulunmaktadır. Bunun dışında, Rahıııfiıin şiirlerine yer vermiş bazı yayımlar da mevcuttur.

ı 9 Hasan Çelebi.a.g.e s.401

20 Riyazi .a.g.e yk.75a

21 KafzadeFa':i.z.t.Zübdetü'l-Eş'ar .ŞehitAliPaşaKtb.No:1877 yk.42b

2 2 İsmail Belig,Güldeste-i Ri yaz-ı ·iıfan ve Vefeyat -ı Dani§veran-ı Nacliredan.Süleymaniye Ktb.Aşir Ef.No:264. v.172a

(12)

6

,.\~(:'::?.\'-;f.'~~~~t,

"}~ ';.Jil . ..g.;.'''·\

o!Jı.,. !ll :i' .. ..,\

· X

(l2·

/~~~\7

1<

·~

Prof Dr .Sabahattin Küçük çeşitli mecmualan ineelmesi sq):lpÇ'uh(la_-j\} · if

kasidet 1 tahmis, 1 muhammes ve 60 gazel elde

etmiş, d~~~;::·fazla·:.-·

. mecmua tarayarak bu şiirleri artımıayı ve elde edilenlerle karşıi~ş.fı.t&ill(~;,"~;~,. bir divan halinde yayımlamayı düşündüğünü ifade e1miştir .24

b)Şah n Geda:

HilMi -i Esterabadi'nin aynı adlı eserinin tercümesidir. Latifi "Rengin elf~ ve nazük edayıla Kitab-ı Şah u Gedası vardur.25" Aşık Çel e bi ise "Şah u Derviş

nam

ki tabı vardur. Ol da)Jı ma~bül -i "alemdür .26" diyerek eserin beğenildiğini söylerler.Hasan Çelebi "M~um Şah u Gedası vardur. Egerçi terceme-i Şah u Derviş-i Hilalidürt Lakin bal}r-i belagatd.an i)Jrac olınmış le'ali-i müteHılidür .27" derken Abdi "Ale'l-)Juşüş v~.Cii-i mesnevide pey-rev-i Bilali olup Şah u

Geda r~am itmişdür .28" Rahmi ise eserinde şunlan söyleyerekt

Came-i köhneden olup

"an

Geydi bir goş -~aba-yı zerkarl

(1714) Gül gibi geydi. rümiyane ~aba Oldı bir dil-ber-i cihan-ara

(1715)

O ldı her beyti zade-i tab"ım (1729)

bu eserın kendi esen olduğunut ona şahsi damgasını vurduğunu savunuyor. ·

24 Küçük.Sabahattin a.g.e s.434

2 5 Latifi.Tezkire-i Latifi.Kayseri Raşid Ef .Ktb .No: 116 yk.78b 2 6 Aşık Çelebi. a.g.e v .232a

27 Hasan Çelebi.a.g.e s.404

(13)

XI

Rahmi ve

Taşlıcalı

Yahya

Şah

u Geda

adlı

eserlerini

ayn~ ia.ıruffida~-.

tamamlarlar .Yahya Bey'in eserine itibar edildiği halde kendiz--~S:fi?i:n ... ;· .. takdire layık bulunmadığını görünce Rahmi"Y ahya Big ile bir niş3.v.~ ok, _,··

atdu~. Ol egri atmış iken urdı" ben togrı atdum uramadum." ··der'~;:-,.'

Riyazü'ş-Şu'ara adlı eserde ise Riyazi, Yahya Bey'in eserinin dili ve tasvirlerinin mahalli oluşu sebebiyle itibar kazandığını söyler.

Eserin adı kimi kaynaklarda Şah u Geda, kimi kaynaklarda ise Şah u Derviş olarak adlandınlmıştır. Bu da Rahmi'nin eserine ne isim verdi~ini açıkça belirtınemi ş olmasındandır. Eserin bir yerinde şair,

Bilmek istersen eaş~ Qaletini Dinle Şah u Geda t.ıikayetini

(323)

diyerek "Şah u Geda" ismini kullanmış, ancak bütün başlıklarda "ge da" dan "de:rvlş " olarak bahsetmiştir.

Eserin nüshalanna ait bilgiler ve konusu diğer bölümlerde yer almaktadır.

c) Gül-i Sad-Berg:

Rahmi'nin diğer bir eseri Gül-i sad-berg'dir.Tek nüsha olup, ErzurumdaAtatürk Üniversitesi Kütüphanesinde bulunan bu eser şairin !

Şah u Ge da adlı mesnevisiyle aynı cilttedir .Nizann'nin Mahzenü'l

Esrar'ına na.zire olarak yazılmış olan bu eser 7 Ravza-7 Hikayeden meydana gelmiştir olup , Seti bahrinin Müftecilün 1 Müftecilün 1 Rfilün

kalıbı ile yazılmıştır. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde YrdDoçDr.Pervin Çapantarafından Lisans tezi olarak çalışılmış olan

eser,

daha sonra Ankara Üniversitesi D .T .C F'inde Gülgün Erişen tarafından Yüksek Lisans tezi olarak

çalışılmıştır. '

d) Yenişehir Şehrengizi:

A. S. Levend, Türk Edebiyatında Şehrengizler ve Şehrengizlerde Istanbul adlı eserinde Rahmi'nin Yenişehir Şehrengizi 29adlı bir eserinin

(14)

XII ., ·,..:'!.

varlığından ve iki nüsbasının bulunduğundan bahsetmektedir .Yaz~ bu

eserinde Yenişehir Şehrengizinin bir özetini de vermiştir.

Tezk.irelerde-ise bu esere rastlanmamıştır.

3) Ede.bi Ki§iliği:

Rahml'nin edebi kişiliği hakkında bilgi veren tezkireler. genellikle onun §iire olan kabiliyetinden. genç yaşta şiire başlayıp meşhur olmasından bahsederler ve onun iyi bir şair olduğunu belirtirler .Yine bu

kaynaklar, Rahmi'nin fesahat ve belagat açısından da kabiliyetini ortaya koyarlar. Aşık Çelebi bu konuda "ve laf+ u ma'nada fesahat ve belagatdan behremendür." ve selika-ı selimesi vezn-i tab'ı belagat-ı şi'ar üzre mebcul oldıgı sebepden ak ve lprraya şu'ün oldıgı gibi

rug

u zülf-i

yar

vasfında şi'rler şürü eyledi _30" demektedir. Şairle aynı yüzyılda yaşamış. Şah u Gedamesnevi şairi ve aynı zamanda rakibi olan Taşlıcalı Yahya da Rab.ml'nin sanatkarh ğın ı övmüştür.

Olupdur ~ulzüm-i naım içre gavvaş Sözi bat}r-i gazelde gevher-i gaş3ı

Şairliği " lutf-ı iHihi" olarak gören Rahmi~ çok başanlı olduğu gazellerinde kendi sanatkarlı ğından da bahsetmektedir. Aşağıdaki beytinde şiirlerini "taze gonca'ya benzeten şair nazım alanına yenilik

getiren

biri olduğunu

savunur.

Gülşen-i na.+miçre teşbih itdilerbir goncaya

Ehl-i dillerRal;ımiya bu taze eş'arnfi görüp

Tezkirelerde "ta:L.?-ı gazelde bi-bedel". "gazeliyyatı müsellemdür" şeklinde geçen ifadeler şairin gazelde beğenildiğinin ifadesidir. Beyfu:ıi şair için. gazel ve kasidenin dışında muhammes. müseddes, müsebba~ müsemmen gibi nazım şekillerinden güzel örnekler vermiştir derken~ Abdi de gazel ve kasidenin yanısıradiğer şekillerinde de güzel şiirler söylediğinden bahseder.

30 Aşık Çelebi a.g.e s.23la

(15)

xm

Sanat yapmaendişesi olmayan Rahmi, edebi sanatlan 'da başari.yla .·

kullanmıştır. Özellikle büsn-i taı.it, leff ü neşir, teşbih, telınih, tevriye··, .. i

sanatıanna

güzel

örnekler

vermiş, aynca kullandığı deyimler .. (]~üi~'lh:n~",,::·'

özelliği olarak) şiirlerine ayn bir zenginlik kazandımnştır ..

Rahmi'nin şiirleri §.şıkane ve rinda.nedir. Şair kendisi Şah u Ge da mesnevisinde,

Her sözüm e bl-i der d

Q

alidür Dilde her eaş~ me~alidür

(1730)

demektedir. Rahmi, tasavvufı şiirler de söylemiştir. Birçok şmrde olduğu gibi Rabmide de ta.savvuf gaye olmamış, sadece estetik düşünce ile şiire alınmıştır.

Şair klasik şiir geleneğinden aynlmamış, kuvvetli edebi kültürü ve kabiliyeti. sayesinde devrinin iyi şairlerinden birisi olmuştur.

(16)

XIV

ll .BÖLÜM

ŞAH U GEDA I) YAZILIŞ TARİHİ:

Şah u Ged.a'nın yazılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir .Mehmet Çavuşoğlu Taştıcalı Yahya'nın Şah u Gedasını H.943 (M.1536) den sonraki 1-2yıl içinde yaznnş olduğunu söylerRiyaztnin Bınsalı Rahmi ile Taşlıcalı Yahyanın aynı adlı eserlerini (Şah u Geda) aynı zamanda yazdıklanm ifade ettiğini göz önünde bulundunırsak,

Bursalı Rahmımn de Şah u Geda mesnevisini H.943-945 tarihleri aTasında yazmış olduğunu söyleyebiliriz.

2) YAZILIŞ SEBEBi:

Şair irfan ebiinin değerinin bilinmemesinden, cahilin alim ve fazılın yerine geçtiğinden bu nedenle de şiir ve nesrin artık değerinin kalmadığından yakımr.Cevher değerinde eserler dahi yazılsa oruann değerinin bir taş kadai olmadığını üzülerek belirtir .Bütün dostlan gül bahçesinde zevk ve sefada oldukları halde kendisi gönlü yaralı, gözü yaşlı olarak uzlet köşesineçekilmek istediğinden bahs-eder .Üzgün

otururken dostlanndan biri bu sıkıntıdan kurtulması için ona gül bahçesinin kendisini beklediğini~ aşk bezminin çerağını uyarması gerektiğini söyler ve aşk konusunu işlemesini teklif eder.

B~ naşib itdi safiala be -ı bülend ~r~ra cevahir it peyvend

(17)

.

~\

kendisine

AlHilıın

lütfu olan sanat ::retinden söz eder .Bu

~te~eğliUJ

··,

~~)

'\.:;;~. ··~ \ c ' / . ; :..

Jl

gösterecek bir eser yazıp zamanın padişahına sunmasım tavsiye'~4~J".Btıi~~;;:i7

. ·~~~·

tavsiyeden sonra Bu:rsalı Rahmi Şah u Geda adlı eserini yazmaya başlar.

3) İTHAF:

Bursalı Rahmi Şah u Geda mesnevisinin Sebeb-i nazm-ı kitab bölümünde,

~imdür ol şah-ı pes beyan idelüm

Baczı evşafını cayan idelüm (248)

diyerek, eserini sunduğu padişahın ismini zikre tınemiştir. Eser, yazılı ş tarihini H.943-945 olarak kabul ettiğimize göre devrin hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman 'a smıulmuştur.

4) MUHTEVA:

Ralımınin Şah u Ge da adlı mesnevisi Ce di d bahri mn : " Feci la tün 1 Me fa i lün 1 Fe i lün"

(Rri la tün) 1 Me fa i lün 1 (Fa lün) kalıbı ile yazılmış1ır.

Şah u Geda mesnevisi, diğer mesnevilerde olduğu gibi Tevhid bölümüyle başlamıştır, 58 beyitlik Tevhid bölümünden sonra, 48 beyitlik Münacaat bölümü daha sonra ise 52 beyitlik Nact bölümü yer almıştır. Na ct bölümünün son 5 beyti dört halifeye övgüdür. Şair 143 beyitlik Sebeb-i N azın-ı Kitap bölümünü devrin padişahına övgü ve dua ile bitirdikden sonra aşkın özelliklerini ve keyfiyetini anlattığı 33 beyitlik bir bölüme yer vermiştir. Bu bölümden sonra Vasf-ı Hal-i Derviş başlığı ile hi kayeye başlamıştır. Hikayede çift kahramanlı aşk

(18)

XVI

a) Özet:

Rahmi Şah u Geda adlı mesnevisine tevhid bölümünün: Ey nigarende-i nuküş-ı cihan

Aferinende-i zemin u zemaıı

(1)

beytiyle başlar. Allahın yüceliğinden ve bütün varlığın onun kudreti dahilinde olduğundan bahsederken, Allahın sıfatlannı şerh etmeye insan aklımn aciz kaldığını belirtir. Kıyamet günü rüsva olmaması için Resül'ünün şefaatini diler.

Der Mün~c~t-ı ~azi'l -J;tacat bölümünde ise Allaha yalvanp yardımım dilernektedir .Allahın kendisine doğru yolu bulması için yol göstermesini ister. Ma-sivadan kurtulması için Allaha yalvanr.

Ma-sivadan beni müberra it Zahirum batınumla yeksan it

(84)

Mübkem idüp benim şeri

..

atümi Rast göster re h-i tarik.atümi

(85)

aşağıdaki beyitlerde ise, her ne kadar günahkar isem de rahmetin boldur diyerek affına sığınmaktadır.

RaQmetün bi- .. adediken bi-"ad Mededey vacibü'l-vücudmeded

(62)

Benimişüm gata vu züll ü günah Senilli işiiii "ata durur her gah

(63)

(19)

xvn

Muhammed Mustafa (S.A.V) yı övmektedir. Ey meh-i ~an-ı calem-i din

V'ey şe h-i tae-bagş-ı mülk-i yrupn

(106)

Din calemi semasının ayı, sırlan keşfedici olan peygamber yaratılanların evvelidir. Allah alemleri yaratmadan önce onun ruhunu yaratmıştır. Sonra bu ruhun bir parçasından diğer peygamberlerin ruhu yaratılmıştır.

Süre-i Nun ki ebnıvanidur I_{abe~avseyn afiun nişanıdur

(128)

Kabe kavseyn onun nişanıdır dedikten sonra peygamber Hz. Muhammed'in birçok sıfatım sıralar ve güçsüz, günahkar olduğu halde kıyamettekendisine şefaat etmesini dil er.

Ral}mi-i natüvanu sine-fıkar V arı~ l}a.Zretüfie vale u zar

(140)

Ey le ana şefifatüfii naş1b

Şa.Zrete kurbiyeti ey le ~b

(141)

Gerçi var dilde dağ -ı Q.irnıanı Ana lütfufila e yle demı.am

(142)

Bu bölümün sonunda dört halifeye övgü vardır. Dört halifenin irfan sahibi,dini tam olarak yaşattıklannı islamın onlarla daha da yayılıp şeref bulduğunu söyler ve onlara Allah'dan rahmet diler.

Sebeb-i na-ım-ı ki tab bölümüne ise, Bir seber gülşene cams-ı bahar

(20)

xv m

Cilveler ~ldı cari idüp tekrar

(148)

beytiyle

başlar

ve gül bahçesinin uzun bir tasviri

yapılır

.Bu

~svirlerde··'~)'

gayet canlı ve renkli tablolar çizilmiştir.

~almadı ehl -i fa:i:la cay -ı fela.Q Mail olup fesada ehl-i şalaJ;ı

(192)

diyerek cahilin alim ve razılın yerine geçtiğinden, şiir ve nesrin

artık değerinin kalmadığından yakınır. İrfan ebiinin değerinin bilinmemesi onu üzer.

N a..pn ü ne~r eylesen e ger inşa Silk-i gevher olursa ger ma\lza

(190)

Şanma am güher yerine geçer Belki ol bir l;ı acer yerine geçer

(191)

Cevher değerinde eserler dahi yazılsa on1ann değerinin bir taş kadar olmadığını üzülerek belirtir .Bütün dostlannın gül bahçesinde zevk ve sefada oldukları halde kendisi gön1ü yaralı gözü yaşlı olarak uzlet köşesine çekilmek istediğinden bahseder.

Bir yere cem c olup ~amü alıbab Nüş ideler çemende cam u şarab

(172)

Ben dabi sine-i figar ile Girye-i çeşm-i eşk-bar ile

(174)

Can ile ~-ı cuzlet itmişidüm Ma-sivadan feragat i tınişidüm

(21)

XIX

/l:~':'·:~~\

Üzgün otururken bu

sıkıntıdan kurtulması

için

dostı~dah~,_b~ri~:~l

,

J

ona gül bahçesinin kendisini beklediğini~ aşk bezminin çerağırli,uya:rnı,~{ _,Jl

gerektiğini söyler. Aşk konusunu işlemesini teklif eder. . .,~:~~/'

~.; ·, ,} .... -~~~~,;::~ ... :.•"

B~naşib itdi sana tab"-ı bülend ~ıra ~ra cevahir it peyvend

(216)

diyerek kendisine Allahın lütfu olan sanat kudretinden söz eder. Bu yeteneğini gösterecek bir eser yazıp zamanın padişahına sunmasını tavsiye eder. Bu tavsiyeden soma~

Kimdir ol şahı pes beyan id.elüm

Baczı evsafım cayan ideliim (248)

d:iyerekRabmimesnevisini yazmaya başlar. Bu bölümün sonunda zamanın padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın övüsüne yer verir ve bölümü dua ile bitirir ... Şıfat-ı caş~-ı calem-&a ki ziver-i kainat ve sebeb-i ~uhür-ı mümkinat-est ve şahid-i t;ıa~ayık ki der calem-i kevn cilve-nüınaya est seray-ı u mireft." başlığı ile hikayeye başlarken aşkı anlattığı bölüm yer alır. Bu bölümde aşkın özelliklerini sıralar aşkın keyfiyetini anlamak için eserinin okunınası gerektiğini söyler ve bu beyitinde eserinin adının Şah u Geda olduğunu kaydeder.

Bilmekis1ersefi

c.

J;taletini Dinle Ş3.hu Geda hik~yetini

(323)

daha sonra Rahmi hikayesinin konusuna "Vasf-ı Bal-i Derviş" başlığı ile başlar. Çin ülkesinde gönlü yaralı hırkası yırtık. dünyadan elini ayağını çekmiş bir dervişden ve dervişin özelliklerinden bahseder. Derviş gayet güzel ve renkli bahçeler içerisinde dolaşırken muhteşem bir sarayarastlar. Sarayın güzelliği uzun uzun anlatılır.

Gördi bir ~r-ılacl-i yek p&e Künkür-i hem-zeban-ı seyyare

(22)

xx

Eyleyince geda o t~a n~ ar Hale-girdar gördi bir man~ ar

(371) N agehan eyleyince ana nigah Gördi manıarda oturur bir malı

(372)

Geda saraydaki şahı görünce aşık olup aklı başından gider. Şah onun kendinden geçmiş halini görünce sorar, ancak geda hayranlığından cevap veremez. Şah zaman zaman kendisini gedaya gösterip ona iltifatlar etmektedir. Şahın! kendisini gedaya gösterip~ iltifatlar etmesi çevresinde hoş karşılanmaz. Ge da ise kendinden geçmiş bir vaziyettedir. Bu haline kimileri delilik alanıetidir, kimileri ise şahın aşkından dolayıdır derler. Şahın yakınlarından birisi (rakip) gerlayı şahın sarayından uzaklaştumak için elinden geleni yapar . Şahdan habersiz bir plan hazırlar. Bu plana göre çocuklar gedayı taşıayarak öldüreceklerdir. Geda bundan haberdar olunca bir mağafaya çekilir. Bu bölümden sonra "Kebuter-i şah dervişin başına konup derviş kebuterin kanadına bir mektup bağlayup arz-ı hal itdigüdür" başlığı vardır . Bu bölümde şahın güvercinlerinden biri ged.a.nın başına ko nar. Geda bu fırsatı değerlendirerek, şaha içinde bulunduğu durumu anlatan bir mektup yazıp güvercinin ayağına bağlar, mektup şaha ulaşır. Şah mekuba bakınca gedamn haline vakıf olur. Dervişe dokunanı öldüreceğini şehirde ilan ettirir. Geda bunun üzerine tekrar şehre iner, şahın iltifatlannamazhar olur, bunlar "Şah cemiyet-i tir u keman idüp dervişe arz-ı bal ü lütfu ihsan itdigüdür" başlığı altında yer aldıktan sonra, "Şah-ı cihan nişan itmeg içün eline tir u keman al up biçare geda ~ametin reşk ile keman idüp tir-i ahın bevaya attığıdur" b3.§1ığı yer almaktadır. Daha sonra sorulu cevap lı konuşmalarının yer aldığı "Tir u kemanun birbirine bahs-ı sual u cevap itdürüp mübahase eylediğidür" bölümü vardır.

"Vasf-ı hal-i derviş " bölümünde gedanın içinde bulunduğu hal anlatılmıştır. Bu arada rakip yine dervişin şaha yaklaşmasını engellemeye çalışmaktadır. "R~b-i bed-fi'al şah-ı cihan'a medb-i şikar idüp seyr ü şikar olup gitdükde" bölümünde yakınlan şahı ava

(23)

XXI

götürmeye

razı

ederek

gedadaıı uzaklaştınrlar

.

"Şah-ı cihanı~;-kfihsaia,

gidecegin derviş işidüp kühsarda mekan idüp ... ofd.ıgıdur"-,':,. bölümünde ise gedanın bunu duyunca üzüntüden dağlara düşüpt dağlarrui:~.:;->;,.:

·

mekan tutması ve vahşi hayvanlarla arkadaş olması anlatılmaktadır. "Ş~h-ı calem şikarda. dervişe rast gelüp musahabat idüp duca itdükdür" bölümünde ise, dağlarda geda'nın dost olduğu bir ceylan vardır. Ceylan av esnasında şah tarafından yaratanır. Ge da ceylanın yanına gidince şah ile karşılaşırlar. Aralarında "dedi-dedi" şeklinde sorulu cevaplı birkonuşma geçer. Şah gedaya Deşt-i Kıpçak'ı fethetmek istediğini söyler ve kendisi için du ca etmesini ister. Ge da şah'abüyük bir padişah olacağını müjdeler ve padişah olunca kendisine ihsanının ne olacağım sorar. Bunun üzerine şah pamıağındaki yüzüğü çıkarıp ona verir ve bu yüzükle geldiği takdirde kendisini mesud edeceğini söyler." Şah-ı cihan ahbabıyla seyranda cayş u işret itdigüdür" başlığı altında şah'ın dostlarıyla birlikte eğlenceler düzenleyip eğlenmeleri anlatılmaktadır. Daha sonra "Peder-i şah diyar-ı agirete sefer u şah-ı calerne piyade ile irsal-i haber itdigüdür" bölümünde ise oğlunun aynlığına dayanamayan şah'ın babası hastalanır, padişahlığı ona bırakacağına dair bir mektup gönderir. Şah babasının mektubunu alınca etrafındakilere hemen toplanmalannı emreder ve geri dönmek için yola koyulurlar. Babası hasta yatagmda ona vasiyyetler eder . Ülkeyi adaletle yöne1m.esini ten bi h eder. nasihatlardan soma ölür.

"Şah-ı calem-penah-ı evreng saltanatda karar idüp reaya VÜ hal olduğudur" bölümünde, babasımn ölümünden sonra şah tahta oturur. Şah'ın padişahlığını haber alan geda saraya gelerek şahın daha önce kendisine verdiği yüzüğü gösterir. Şah tarafından kaf§llanır. Birlikte zevk ve safa içinde yaşarlar. Bu arada rakip tekrar kıskanmaya

başlamıştır. Ülkeye düşman askerinin girmesini fırsat bilerek, ş~h'a bu felaketin gedanm uğursuzluğu yüzünden olduğunu söyler. ·Geda tekrar şahdan uzaklaştırılır. Asker toplafılarak savaşa girilir . Zorlu ve kanlı bir savaş içerisindedirler, bu arada geda şah için dua etmektedir.

Ş av aşı n sonunda şah 'ın askerleri galip gelirler. O gece şah rüyasında yeşil sanklı ve Hızırkıyafetli bir yaşlı görür. Bu arif kişi şah'a savaşın gedanın duasıyla kazanıldığını söyler. Gedayı sıkıntıdan kurtamıasmı yanına alarak kendisine nedim yapmasını tavsiye eder . Şah

(24)

XXII }/ "

~~.f . .i~·:

-!i ,·· '··' ·.

uyandıktan

sonra

gedayı

mahremine

alır.

Geda huzura

~,a~.ii~uf.·ve;:·

ölünceye kadar birlikte mesut bir şekilde yaşarlar. \ ··

Eserin sonunda

şair doğruluk

üzerinde durur.

Doğru ol~lar11l:;:;->"'

isteklerine mutlaka kavuşacaklannı söyler.

Her ki çekdi firak -ı cananı Bu1dı şofi dernde rat;ıat-ı canı

(1680) Şeb-i hicranı çekmese ca~ Rüz-ı vaşla ~açan olur lay~

(1681) Rastlı~ caş~alazım olmuşdur Dil muradm anufila bulmuşdur

(1686)

Geda da doğruluğuyla!l sabnyla zahmetlere katlanarak şah'a ulaşmıştır der. Şmr•e göre gerçek aşık doğru olmalı, aynlık belalanna katlanmalı ve canım sevdiğine feda etmelidir.

Şair eserini bitirirken ;

Gerçi yo~ q~a-i zarr ile nefim O ldı her beyti zade-i tabcnn

(1729)

(25)

xxm

b) Olay örgüsü:

Hikaye'ye "Vasf-ı Hal-i Derviş" başlı~ ile gedamn özelliklerind.en~,;, ... ;.>-bahsedilerek (gönlü yaralı~ hırkası yırtık dünyadan elini ayağını çekmiş) başlanmıştır. Güzel ve renkli bahçelerin tasviri yapılmıştır. Şair hikayeyi anlatırken olayların akışını kronolojik bir sıra takip ederek sıralamıştır. Geda o bahçeler içerisinde dolaşırken muhteşem bir saraya rastlar (bu bölümde sarayın güzelliği uzun uzmı anlatılır) sarayda şah 'ı görünce aşık olur ve aklı başından gider. Şah geda'ya halini sorunca geda hayranlığından cevap veremez. Geda'nın bu hali çevreden delilikle nitelendirilir.Bu aradarakip bunlann beraber olmalannı istemez şahdan habersiz geelayı şahdan uzaklaştırmak için bir plan hazırlar. Görünürde rakip tek başına ise de gedanın karşısında bir toplum vardır. Toplum gedayı şaha layık görmemektedir bu aşkı hoş karşılamamakta ve imkansız olarak görmektedir. Hazırlanan bu plana göre çocuklar gedayı taşlayarak öldüreceklerdir ~ geda bu baberi alınca bir mağaraya çekilir. Şahın güvercinlerinden biri gedamn başına ko nar. Geda bu fırsatı değerlendirerek şah'a içinde bulunduğu durumu anlatan bir mektup yazar. güvercinin ayağına bağlar ve şah'a gönderir. Güvercin aracı durumundadır. Şah mektubu alınca gedanın durumuna vakıf olur. Gedaya dokunam öldürteceğini şehirde ilan ettirir. Bunu duyan ge da

tekrar şehre iner ve şahın iltifatlanna mazhar olur. Rakip tekrar kıskanmaya başlamıştır. geda'yı tekrar şah'dan uzaklaştırmaya çalışır. Şah'ı ava götürmeye ikna edip gedadan uzaklaştınrlar. Geda bunu dUj"llnca üzüntüden dağlara düşer ve dağlarda mekan tutarak vahşi hayvanlarla dost olur. Dağlarda gedanın dost olduğu bir ceylan vardır~ şah av sırasında bu ceylanı yaralar, ge da ceylanın yanına gittiği sırada tesadüfen şah ile karşılaşırlar, aralannda "dedi-dedi .. şeklinde bir konu§IDa geçer. Şah ge da 'ya Deşt-i Kıpçak'ı feth etmek istediğini söyler ve kendisine dna e tınesini ister. Geda ise şah 'a padişah olacağını müjdeler ve padişah olunca kendisine ihsanımn ne olacağını sorar. Bunun üzerine şah pamıağındaki yüzüğü çıkanp gedaya verir ve bu yüzükle geldiği takdirde kendisini mesud edeceğini söyler. Oğlunun aynlığına dayanamayan şahın babası hastatanır. Şah'a padişahlığı kendisine bırakacağma dair bir mektup gönderir. Şah babasının mektubunu alınca

(26)

XXIV

,~1fd:;'.~,~' ~''·;·\:

·/ ~>: ~ ·>.; \ .. ·~ ~:-. ~. " ' )

etrafındakilere toplanmalannı emreder. geri dönmek i~in yol~,/

·__

d

koyulurlar. lnaştıldannda babası hasta yatağında şah'a vasiyyette:f ~eter:.,:· .. ülkeyi adaletle yönetmesini tenbih eder sonra ölür. Şah babasının·;;,.".::·;;:~/ ölümünden sonra tahta oturur. Geda şah'ın padişahlığını haber alınca saraya gelir şah'ın daha önce kendisine verdiği yüzüğü gösterir. Şah tarafından iyi ka.rşılanır!l birlikte zevk ve sefa içinde yaşarlar. Rakip yeniden kıskanmaya başlar, bu arada ülkeye düşman askeri girmiştir, bunu fırsat bilerek şab'a felaketin geda yüzünden olduğunu söyler. Geda

tekrar şah 'dan uzaklaştırılır. Düşman askerinin ülkeye girmesinden dolayı zorlu ve kanlı bir savaş içindedirler, geda şah için dua eder!l şah'ın askerleri galip gelirler. O gece şah rüyasında yeşil sanklı ve Hızır kı yafetli yaşlı birini görür bu arif kişi şah'a savaşın geda'nın duası sayesinde kazanıldığını söyleyerekli ged.ayı sıkıntıdan kurtarırıasım ve kendisine nedim yapmasım tavsiye eder. Şah uyannktan sonra gedayı mahremine alır ve mutlu bir şekilde ölünceye kadar yaşarlar.

Olay örgüsü diğer mesnevilerde olduğu gibi bir masal havası içerisinde anlatılmıştır. Kahramanıann birbirlerine aşık olmaları& buluşup aynlmalan, kavuşmalarını engelleyen kişi ve olaylar. av ve eğlenme merasimleri. şavaşlar ve aşıkların birbirlerine kavu§Illalannın anlatılması diğermesnevilerden fazla bir farklılık göstemıez.

c) Şahıs kadrosu:

Şah u Geda mesnevisinde birinci derecedeki kahramanların birisi gedif"dır. Dünyadan elini ayağını çekmiş. gönlü yaralı, hırkası yırtıktır. Görünüşte ge da, ancak mana aleminin padişahıdır. Geda aşağıdaki beyitlerde şöyle tasvir edilmektedir.

Varidimülk-i Çin'de bir derviş

ijır~ası ç~ u sinesi dil-rlş (326) ~ayd-ı caıemden olmuş azade CA§~ bendinelik üftade

(27)

XXV

Süreta gerçi kim geda idi ol Mülk-i macnaya padişah idi ol

(331)

Birinci derecedeki diğer kahraman ise şah dır. Şah'ın güzelliği ön planda tutulmuştur. Şah o kadar güzeldir ki ge da onu görür görmez aşık olmuştur hayranlığından konuşamamıştır. Şahın güzelliği olağanüstü özellikleri ile birlikte tasvir edilmiştir.

N agehan ey teyince ana nigah Gördi m~arda oturur bir mah

(372)

B~ına giymişefser-i şabı Mahv ider yüzi şucle-i mahı

(375)

Tkinci derecede ş!ih ile gerl!i'n1n ~r~.lannd~k1 aşk~. ve

beraberliklerine karşı olan rakip vardır. Rakip ayıncı durun1dadir. hep kötülük vapar. Hikavede sövle tasvir ., ~ ., .;. • edilmiştir J .

Zişt-rüy idi adem-i

azar

Di v-i bed-Siret idi merdum h Var V

(585) Sözi barid yüzi ]pş agşamı Şekli yag-pare kend-özi cami

(586)

ljal]p azurde kılmagamüşti Şekli kejdum gibiydi engüşti

(589)

Hikayede rakibin arkasında bir toplum vardır. Bunlar da yine geda'nm karşısındadırlar. Hikayede bir de güvercin vardır . Güvercin sadece dekoru oluştum:ıakla kalmam1ş aynı zamanda geda'ya yardımcı

(28)

XXVI

olmuştur. Ayağına

baglanan mektubu

şıı.h'a ulaştımııştır.\i,~~

'ne .

dağlarda dost olan ceylan~ şah'ın babası ise isteyerek ve bilerek o!flı3.Sa .. ~-'·' .. . : bile şah ile geda:nın buluşmalanna vesile olmuşlardır. · .· · ,

d) Zaman:

Zaman Gedamn Şah'ı görmesinden ölümlerine kadar devam eder. Eserde bu iki zaman arasındaki kısmı kronolojik sıra göz önünde tutularak verilmiştir. Yalmz hikayeyi zaman bakımından bölümlere ayırarak tahlil etmek mümkündür. Geda'nın şah'dan uzaklaştınldığı ayn zaman dilimleri varchr ve birlikte olduklan zaman dilimleri vardır. Ama bu kronolojik sıra takip edilirken zamanlar için süreler ko nmaını ştır. Diğermesnevilerde olduğu gibi zaman belirsizdir~·Birgün, bir seher\1 bir gice, su b h dem, nice gün gibi zamana ait kelimeler kullanılmıştır.

Hikayenin başlangıcından sonuna kadar geçen süre belli değildir. Bu arada 8§1klann kavuşmalannı engelleyen olaylar~ ülkeye düşmanın saldırması gibi olaylar geçmektedir ve hikayenin sonunda sabırdan bahsedilmektedir. Bunları göz önünde tutarak düşünecek olursak~

hikayede uzun bir zaman söz konusudur diyebiliriz.

e) Mekan:

Şah u Geda hikayesine başlanırken bahsedilen ilk mekan Çin ülkesidir. Geda burada yaşamaktadır~ güzel bahçelerin canlı tasvirleri yer alınaktadır. Geda bu bahçelerde rindane dol3.§1Iken bir saray görür,

Gördi bir ~a,Şr-ılacl-i yek-pare Künkür-i hem-zeban-ı seyyare

(350)

Şah'ın yaşadığı bu sarayın tasviri "tasviıi 1 dekoratif "yönüyle

dikkati çeker. Şah ile geda'nın karşılaştıklan~ mutlu olduklan mekandır. Daha sonra geda 'mn dağlarda mekan tutmasıyla dağ mekanı yer almaktadır.

(29)

xxvn

V ar idi anda bir c aceb kü b sar

Nice kühsar-ı asıman-girdar

•(943)

Geda için sıkıntılı dönemlerin mekanıdır. Şah için ise av sırasında

nevruz ve meclis mekanlan vardır. Birisi eğlenirken diğeri aynlık sıkıntısı içindedir.

Maçin~ Türkistan~ Mülk-i Tatar~ Hind~ Hıtta-i Hind~ Deşt-i Kıpçak yer isimleri geçmektedir. Şah Deşt-i Kıpçak'ı fe thetmek istediğini söyler. Savaş mekanı vardır. Daha sonra yine saray rnekanına dönülmüştür. Bu mekanla birlikte mutluluk bulunmuştur.

f) Motifler:

Mektuplaşma motifi;

Hemen hemen her aşk mesnevisinde karşımıza çıkan bir olaydır. Burada da aşağıdaki beyitlerde görüldüğü gibi geda içinde bulunduğu durumu anlatan bir mektup yazar~ güvercinin ayağına bağlayarak şah'a gönderir.

Cümle a.Qvalin eyledi iclam Name-i l}asret oldı çünki ternam

(659)

Peru bal-i kebütere ol dem Ri şte-i ~v~ ile ider mul}kem

(660)

Şah bu mektup sayesinde gedanın durumuna vakıf olur~ geda'yı bu içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtanr. Daha sonra~ şah'ın babası hastalanınca ; oğluna padişahlığı bırakacağına dair bir mektup gönderir.

(30)

XXVTil

Name-i aldı ol şaba rettar Öpdi tacına şo~dı hüdhüdvar

(1389) Ol dem içinde cazın-i şah itdi . Mihr-girdar-ı tayyı rab itdi

(1390) Bir se her ki o ~ası d-ı ik bal

Name-i şahı eyledi irsal

(1394)

Bu beyitlerde de mektuplaşma motifi yer almaktadır. B u mektup ulaştıkdan sonra şah hemen saraya döner.

Düş gömıe motifi ;

Ol gice

b

V ab gör di di de-i şah

Gördi bir merd-ranfi nagah

(1669)

Gevmis ol pir-i merd ~ > danavı ~ ljızrasa libas-ı qa.Qrayı

(1670)

Başda destan sebz u rlşi setld Güyiya ~tab-ı subl}-ı ümid

(1671)

Beyitlerinde ise düş görme motifine yer verilmiştir. Şah rüyasında Hızır kıyafetli, yaşlı, ermiş birini görür. Şah'a savaşın ged3.nın duaları

sayesinde kazanıldığını söyler. Onu sıkıntıdan kurtararak kendisine nedim yapmasını söyler. Bundan sonraki olaylar rüyanın doğrultusunda gelişir. Şah gerlayı ma bremine alır ve ölünceye kadar birlikte yaşarlar. Bu da diğer mesnevi motiflerinde rastladığımız motiflerden birisi.

(31)

XXIX

m.

BÖLÜM

DİL VE ÜSLUP:

Şair anlatımında genellikle zaman olarak. miş'li geçmiş zamanın hikayesine ağırlık vermiştir. Bunun yanısıra yer yer geniş zamana da

rastlamaktayız. Mesnevtdeki olayıann gelişiminde kendi üslubuna göre kronolojik bir sıra takip etmiştir. Hikaye içerisindeki bölümler ay n

başlıklar altında yer almışfir.

Rahmi'nin Şah u Geda mesvisinde de diğer mesnevilerde olduğu gibi dil çok ağır değildir. Başlıkların bir kısmı Türkçe~ bir kısmı ise Farsça olup" uzun terkipiere yer verilmiştir.

Mesnevrnin giriş bölümünün dili~ konunun işlendiği bölümün dilinden daha ağırdır. Konunun işlendiği bölüm sade olmakla birlikte Türkçenin ağırlıklı olduğu bölümdür. Tasvir yapılan kısımlarda ise üslup biraz daha ağır olup!' Arapça~ Farsça kelime ve terkipler belirgin bir

şekilde kendini göstermektedir. İran Edebiyatı taklidinden kaçın11mayA­ çalışılmış olan bu dönemde Rahnı1 eserinde zarif ve sanatkarane bir üslup kullanmıştır. Canlı tasvirlerin. halk tabirlerinin. deyim ve atasözlerinin çokkullanıldığı dikkati çekerken!' ifadelerde yerlilik göze çarpmaktadır.

"Gözden ırak. olan gönülden de ırak olur": Olur

agir

bu nüktedür meşhur

Dideden dür olan gönülden diir

(883)

"Dünyada belasız baş olmaz": Hoş demişdür bu sözi e bl-i misal

Ki cihanda belasız olmaz bal

(32)

XXX

'Güne§ balçıkla sıvanmaz": Gil ile hiç Irihan olur mı güneş Şu elesiz ola mı

yanan

ateş

(930) 'Gül dikensiz olmaz":

V ar nu bir gül ki olmaya

gan

~anı bir gene olmaya man

(580)

gibi atasözleri ve aşağıdaki deyimleri kullanarak şair anlatımını ye

Im

asaklıkdan kurtarmıştır.

'~Gam yememek":

Yağ sa tir-i ~a felekden eger

Gam

yemez caıem içre zerre kadar (595) 'Başına devlet ku§U konmak": Başına ~ondı n agehan devlet Üstüne düşdi saye-icizzet

(646) 'Dile düşmek":

Gerçi düşdük seniliile cümle dile Bensiz almaz seni kimesne ele

(825) 'Katı yürekli":

~atı bağırlısın sen ey ser-keş Yeridir olsamenzilüfi ateş

(33)

XXXI

.. Kulak vumıak, kulağa almak": Bülbül eyler çemende cü ş u gurüş Gül ~ulak urdı ]p.lmaga anı güş

(892) "Bağnna taş basmak":

Seng diller gamıyle ol na-şad Bagnna taş başup idüp feryad

(958) "El çekmek":

Ehl-i diller gibi bulup temkin Çekmiş el payine şamp eteğin

(960)

"Yel gibi":

Yil gibi bi -~arar olmuş idi Şöhre-i rüzgar olmuş idi

(967) "Kara giymek":

Gördi yumdı gözini nergis-i bağ Karalar geydi matem eyledi zag

(1325)

Tasvir yapılan kısımlarda ikili tamlama, üçlü tamlam.a, zincirleme tamlamala daha çok kullanılmıştır.

Göreli bir ~a.ş r-ı lacl -i yekpare Küngür-i hem-zeban-ı seyyare

(350) Küngür-i takı ]pıbbe-i

agzar

Malı-ı nev ~pusundal}~-i zer

(34)

xxxn

Her biri vrui -i velfiyet -i din

Rehrev-i reh-rev~-ı mülk-i ya.JPn (145)

~!.

~:

\.. -•o. "''

_:;jj;;.i'

Şairin şahıst yer" hayvan" meclis tasvirleri oldukça canlı ve hareketli bir üslup arzetmektedir. Bu tasvirlerde daha çok teşbih" telmih" istiare ve tenasüp sanatlan dikkati çekmektedir. Bunlardan bazılan şunlardır:

Kişi tasviri :

Sözi barid yüzi ~ş agşamı

Şekli yag-pare kend-özi

"ami

(586)

Beyitinde rakibin sözü çikin" yüzü kış akşamı gibi siyah" şekli buz parçası olarak tasvir edilmiştir.

Vacibül-~atı küşteni merün Her sözi ~addi gibi na- mevzün

(587)

Beyitinde rakibin sözünün boyu gibi çirkin, ölçüsüz olduğu tasvir edilmiştir.

Çeşm-i hünban şanki şişe-i zehr Mir-i hazar idi vü şaQne-i şehr

(588)

Beyitinde rakibin kan saçan gözü zehir şişesi olarak tasvir edilmiştir.

ijal~-ı azurde kılmagamüşti Şekli kejdum gibiydi engüşti

(589)

(35)

xxxm

Hayvan (Ke bu ter: Güvercin) tasviri: Beden-i

yar

gibi sirninher

V ai: c -ı beyetde bir melek man~ ar

(636)

Bu beyitte güvercin'in tasviri yapılırken ; güvercin, melek görünüşlü. vücudu gümüş gibi olan yar'a benzetilmiştir.

Bal u perine eyleyen na_ıan Anı şanurdı asman-ı peri

(637)

Yine güvereine gökyüzü perisi tasviri yapılmıştır. Mekan tasviri:

V ar idi ol kaZada bir meydan Devr-i gerdün misali çar-erkan

(669) Cennetasa idi katası anun Can-fezamürdeye hevası anu:ii

(670)

Beyitlerinde mekan tasviri yapılırken. mekan cennete benzetilmiş olup& havasının ölüye can verdiği ifade edilmiştir.

Münteha servler sipihrasa Kimisi Sidre vü kimi Tuba

(671) Beytiyle cennet tasviri yapılmıştır.

(36)

XXXIV Şahın ok atma tasviri:

Eline aldı şah-zade revan

Bir gümüş ~abzalu kemanı hernan

(779)

Atsa navek o şah-ı tir-endaz Eyler idi hüma gibi peıvaz

(794)

Beyitte şah ok'u atttığı zaman okun hüma kuşu gibi uçtuğu tasvir edilmiştir.

Mür e ger gelse idi tirine rast

Çeşmine zaym unırdı bi-kem ü kast

(795)

Beyitte; eğer okuna karınca rastlasa~ tam olarak gözüne yara vururdu diyerek şahın ok atmadaki mahareti tasvir edilmiştir.

Tiri

müjganı gibi i tse nişan Ijal~a-i malıdan geçerdi revan

(796)

Beyitte oku nişan alarak atsa ay'ın halkasından geçirmesi tasvir edilmiştir.

Eğlence meclisinin tasviri:

Anufi üzre ~ar eyledi şah

Pes hernan dem bezendi cişret-gah

(1214)

Mah-rülar virup o bezme şe-ref İki c;IDibde tmdılar şaf şaf

(37)

XXXV .:.\

it~?

:.::Y:::, .. . .. -··· ...

Beyitlerde şah'ın karar vermesi üzerine eğlence meclisi d:ll?,e~en~~ süslenir. Ay yüzlü güzeller meclise

şeref

verip, iki

tarafınd.a:>\~a.f: ~~f'

dizilirler.Buradaeğlence meclisi tasviri yapılmıştır. \:. '·.·<: ·.'i · ·

Badeden rüy-i saki

gül

gül idi Gulgul-i şişe şavt-ı bülbül idi

(1223)

1çk1 Slman sak1'nin ylizii hadeni n renginin aksi ile gül renkli olmuş~ şişeden boşaltılan içkinin sesi. bülbülün sesine benzetilerek tasvir edilmiştir.

Cam-ı zer içre bade-i a)Jmer Gül-i

racna

şanur kimitse n~ ar

(1224)

Kımnzı şarabın altın kadeh içindeki duruşuna kim baksa güzel bir gül zanneder ~ de nilerek şarabın kadebdeki duruşu tasvir edilmiştir.

İrdi çünkim dimaga neş'e-i mey ~ızdı çengüfi curü~ pey-der-pey

(1253)

Bu beyitte de egıenc.e meclisi tasvirine devam e-dilmiştir. İç kinin neş'esiırin dimağa emıesiyle~ sazın tellerinin yavaş yavaş daha coşkulu,

harekeketlenmesi anlatılmıştır.

Şair anlatımında söz ve mana sanatiarına da yer vermiştir. Kullarıdığı edebi sanattarla eserine çekicilik ve estetiklik kazandınınştır. Aşağıda bunlardan birkaçma örnek verilmeğe çalışıJmıştır.

Telmih:

Gah bezm-i sagada IJatem'dür

Gah rezm-i veğada Rüstem'dür (271)

(38)

/y'~~~=~~~~

, • • ı:::,• .;,"'; #~';, '~ r; ;~~:~~ J :~;' "~ ' : \ XXXVI -'! ,,,,ı.ı ~~·~ ·~ . . f;~ )/.~ ... .~'\!;·'')·~ ''· t., //'

Beyitte ijatem'in

cömertliğine,

Rüstem'in

şavaştaki kah~~ıiı:~a;'~f'

j;i

işaret edilerek telmih sanatı yapılmıştır. ·: .... , .. ,;::·-, .. ~ .. ;;: ..

~:~.:~~:;><'.-,.-c Aş~dan zev~ itmese Perhad

Derd ~şnn idemıiydi bünyad (318)

Perhad'ın aşkdan zevk almasına işaret edilmiştir. Derd ü miqnetle yar olup Mecnün

l]üsn-i Leyla'ya oluhan meftün (319)

Leyla'ya tutulmuş olan Mecnun'un derd ve mihnete yar olmasına işaret e.dilnıiştir.

İgtiyar eylem.işdi f $ u fena Olmuş idi vücüdı c ayn-ı beka

(329)

Peygamber Hz. Muhammed'in hadisine işaret vardır. Cümle gonce-dehan caşı~-ı dost

Cümle CAzra-cizarVamı~-ı dost (507)

Beyitte V amık ve Azra'ya işaret edilerek, telmih yapılmıştır. Başı üzre )} amameler anufi

Şaye salmışdı san Süleyman 'ıfi (536)

Hz. Süleyman 'a işaret edilerek, güvercinterin onun başı üzerine gölge salmasına telmih edilmiştir.

(39)

XXXVII

~ande cazın itse gam-küsan idi Deşt -i ten h ada yar-ı

gan

idi

(1064)

Beyitte; Hz. Muhammed ve Hz. Ehri Bekir'e işaret edilerek, Hira dağında, mağaradaki dostluk hatırlatılarak telmih yapılmıştır a

Meskeni küh u menzili halnün Gehi Perhad olırdı ge h Mecnün

(338)

Perhad'ın yaşamında dağ~ Mecnunun yaşamında ova'ya işaret edilip~ yaşadıklan olaylar hatırlatılarak telmih yapılmıştrr.

Yusuf'ından cüda düşüp Yac~up Olmuş idi denını pür aşüp

(1357)

Hz. Yusurun oğlu Hz. Yakup'dan ayn düştüğünde, içindeki kanşıklıklar hatııiatılmalda~ telmih sanatı yapılmıştrr.

Te§bih:

Camı elden düşürme lale gibi

Piir ş

ata

olalum piyale gibi (205)

Beyitte kadeh lale'ye. pür safa olma hali piyaleye benzetilerek. teşbib yapılmıştır.

Siiz-ı nazmufila ol cihan-efrüz Ol Nevai gibi neva-amüz

(223)

Beyitte; o cihan yakan nazmıyla, makam öğreten Nevai'ye benzetiterek teşbih yapılmıştır.

(40)

xxxvm

No'la geçdiyse devr-i I:I~ani Sensin c~emde Cmıi-i ~ani

(224)

Beyitte~ Cami-i sanisin" diyerek özelliğinden dolayı Hakani devrine benzetilip, teşbih yapılmıştır.

Şaf~ anufi ]pzıl otağıdur Sebze-zar-ı felek konağıdur

(273)

Beyitte kızıllığı yönünden çadır şafağa, konak dünyanın yeşilliğine benzetiterek teşbih yapılmıştır.

Görse bir serv-~ad u gonca-dehan Payine su gibi olurdı revan

(342)

Beyitte selvi boylu, gonca ağızlı güzele olan ilgi, suyun akışına benzetiterek teşbih yapılmıştır.

Badveş bir mahalle itdi güzer İtdi nergis gibi o c~ha n~ ar

(349)

Beyitte geçme rüzgara, o makama bakış nergısın bakışına benzetiterek teşbih yapılmıştır.

Gül gibi grr~ kim eyledi çak Laleveş çehreni kim eyledi

gak

(428)

Beyitte yırtık yaka açılmış güle, toprak olmuş çehre laleye benzetiterek teşbih yapılmıştır.

(41)

XXXIX

Tenasüb:

Talic:i Sac: d u Müşteri kevkeb Mah-rülar içinde şah-l~ab

(405)

Talic:i Sac: d, Müşteri, Malı kelimeleri ile tenasüb sanatı yapılmıştır.

İstiare:

Lale gadler yolında

gak

olmuş l]ır~sı gonce gibi çak olmuş

(334)

Beyitte yırtık hırka, açılan goncaya benzetiterek ist.iare sanatı yapılmıştır.

N agehan eyleyince afia nigah Gördi m~ arda oturur bir malı

(372)

Sarayda oturmuş olan şah, ay•a benzetiterek istiare sanatı yapılmıştır.

Başı ~atı gam ile dil-gaste Devrelinden şikeste vü beste

(785)

Gönlü gamlı, yorgun olan baş, dönen dünyanın gönlü kınk ve bağlı kişisi olarak belirtilerek istiare sanatı yapılmıştır.

Nida:

Söyle ey candelib-i calem-raz c~evcine eyleyüppervaz

(42)

, .•. .-f-ı?~~~~"'"

If,'? •.l;,r.

if

ıf ~ ...

XL

,{:~,;~ /;';~:, x~\

Beyitte~

"ey candelib-i calem-raz "derken " ey"

kelime~iyle n~aa

, )

~-

:) sanatı yapılmıştır. \: ... ··~ .·· .. ::.~~~ .. ··/

N az ile didi ey l}uceste-l}işal Müşkilüfi var ise gereyle su'al

(420)

-.:,_

Beyitte "ey l}uceste-l}isal "derken "ey" kelimesiyle nida sanatı yapılmıştır.

Di di ey cane maye-i şadi Bag-ı hüsnüii nihai-i azadı

(1419)

Beyitte "ey cane maye-i şadi" derken "ey" kelimesiyle nida sanatı yapılmıştır.

Cin as:

Serve t;ıayret reş~t-ı ~ddi Mihre gayret şahahat-ı l}addi

(396)

Cinas-ımüşevveş (Kan şık cin as ) sanatı yapılmıştır. Mihr-i gaver gibioburc-ı kemal

Eyleyince gedaya cari:-ı cemal

(406)

(k-mal 1 c-mal) kelimeleriyle cinas-ı tahik yapılmıştır.

İstifham:

Dilde caş)p acebmi olsa cayan

Cam-ı şatide mey olur nu ni han

(574)

(43)

XLI

Var mı calemde y~-ı hi-a~y~ Rfizufi ardınca nitekim şe b-i tar

(579)

Beyitte ; 'V ar mı" kelimesi yle istifbam sanatı yapılmıştir.

İham:

Dir idi her taraf da ayag u mest ~anda gitdi ol aftab-perest

(617)

Beyitte; 'ayağ "kelimesinde iham sanatı vardır.l-Ayak~ 2-Kadeh Nüş iderierdi dur idüp ayağı

Gah eaşkar gözi ge h at kulağı (1234)

Beyitte; yine "ayag" kelimesinde iham sanatı vardır.1-Ayak~ 2-Kadeh

Te zat:

Şah eşl}abı ilecişret ider

Derd u ğarndan geda şikayet ider (512)

Şah'ın dostlarıyla eğlenirken, geda'nın dert ve gamdan şikayet etmesi arasında tezatvardır.

Şah tutar elinde şafi ayağ

Menzil olmış gedaya kiih-i ferag (513)

Şah elinde kadeh tutarken~ geda'nın menzili dağ olmuştur. Beyitte tezat sanatı vardır.

(44)

XLTI

Şah nüş eyler idi zerrin-cmı Ol geda telg-kam u her aşwı

(514)

Şah altın kadehle içki içerken, geda'nın her içtiği kederdir. Beyitte te zat sanatı vardır.

Şah nüş eylerdi cam-ı şarab Ol ge da bi -şarab-ı me st u garab

(515)

Yine ; şah şarap içerken, geda şarapsız (şarap içmeksizin) mest ve harabdır .Beyitte tezat sanatı vardır.

Şah kim bade-i şebane çeker Ol geda ah-ı c aşıkaneçeker

(516)

Şah gece şarap içerken, geda aşkı yüzünden ah çekmektedir. Beyitte tezat sanatı vardır.

Şibh-i Hüsn-i Talil:

Çak i tse c are b mi pirahen

Çünki olmaz şehid-i c . . a kefen

(625)

. Gömlek yırtılsa şaşılacak şey mi? Çünki aşk şehidine kefe n olmaz. Hayali sebebe tam inanmamaktadır. Beyitte Şibh-i Hüsn-i Talil sanatı vardır.

İktibas:

~Fem;irü~ ayetin1p.lub tekrar

İtdi seyyareveş anı bi -dar

(45)

XLill

Beyitte; "Pen~irü "kelimesiyleiktihas yapılnn§tır.

Bülbül-i

zar

olup Kelim-asa "Len-terani" der idi güller afia

(168)

Beyitte ; "Len-teriDıi " kekimesi ile iktihas yapılmıştır.

Kafiyeler:

Mesnevide genellikle zengin kafiye kullanılmakla birliktes tam

kafi ye ve tunç kafiyelere de yer verilmiştir. Kafiyeyapılan kelimeler farsça ağırlıklıdır. Redifler de şairin ahengi sağlamada kulandığı unsurlardandır. Aşağıda kafi ye ve redif örnekleri verilmiştir.

Redif:

Kaşki dil kebfiter olsa idi Mülanm bal ile per olsa idi

(557)

Beyitte ; "olsa idi" kelimeleri ile redif yapılmıştır. Kametüm bir bilale döneli hernan

Derd u ğamla t;ıayale döndibeman

(834)

Beyitte "döndi beman" kelimeleriyle redifyapılmıştır. Nice billerde 1pin idersin sen

Canı tenden revarı idersin sen

(838)

(46)

ijatır-ı şe h şikara meyl itdi Şayd içün kühsara meyl itdi

XLIV

(914)

Beyitte ; "meyl itdi" kelimeleriyle red:if yapılmıştır. Söyle ey caş~a yar olan gönlüm

Derd umil}netle zar olan gönlüm (925)

Beyitte; "olan gönlüm" kelimeleriyle redifyapılmıştır.

Tunç

Kafiye:

Güşesi servyasemenler idi Şuffesi süsenu semenler idi

(361)

Beyitte; "yasemenler" ve "semenler" arasında tunç kafiye yapılmıştır.

Der-i divan la"l ile yrurut

Gözenür irdi görmeden dile ]çüt (367)

Beyitte; "yaküt" ve "~üt" kelimeleri arasında tunç kafiye yapılmıştır.

"Anzı kim letafet abı idi Ze~anı güyiya hababı idi

(391)

Beyitte; "abı" ve "hababı" kelimeleri arasında tunç

(47)

XLV

Bi-]prrnr

olmayuben ab gibi Pür hevasın neden l}abab gibi

(425)

Bu beyitte de yine "ab" ve "habab" kelimeleri arasında tımç kafiye yapılmış1ır.

Şahemr itdi çün ola nevruz c Azın-ı şayd-ı şikar ola ol rüz

(916)

Beyitte; "nevruz" ve "rüz" kelimeleri arasındatunç kafiye yapılmıştır.

Şair aşağıdaki örnekte olduğu gibi üslubunda; Divan Edebiyatında çok kullanılan benze1meleri kullanmıştır.

Benzer ol bikre bu ri sale-i hü b Ola miskin hi ca b ile mahcü b

(1710)

Aynca, fazla kullanılmamış, yeni benzetmelere de yer vermiştir. Düşmanın kanlı başım ikiye aynlmış nara benzettiği gibi~ o yüzyılda kullanılmamış olan Al bayrak kelimesini kullanmıştır.

Za)Jm-ı pür günla ser-i ac da Ş~olınmış enar idi güya

(1652) Mah -peyker calemleri yüridi

Al

bayrak şaf~ yüzin bürüdi (1637)

(48)

XLVI

IV. BÖLÜM

ŞAH U GEDA'NIN NÜSHALARI VE iZLENEN YOL: Kaynaklara göre Rahmi'nin Şah u Geda mesnevisinin dört nüshası tesbit edilmiştir. Bunların birisi Erzurumda Atatürk Üniversitesi Kütüphanesinde. ikisi Manisa İl Halk Kütüphanesinde diğeri ise Londra'da British Museumda Or .7183numaradadır .3 2

Bu çalışmamda yurt içindeki üç nüsbadan faydalanarak karşılaştırmalı metni kurmak istedim~ ancak Manisa İl Halk Kütüphanesinden üçüncü nüsha olarak almak istediğim 2686 demirbaş­ numaralı Bursalı Rahmıye ait Şah u Geda'nm (kütüphane kayıtlannda bu şekilde geçtiği halde) mikrofilmi Taşlıcalı Yahya'nın Şah u Geda:sı olarak tarafıma gönderildi. Manisa İl Halk Kütüphanesinde bulunan yazma eserlerin tasnif ve kataloglama işlemleri yeniden yapılmaktadır. Bu neden1e kitaplann bir kısmı Milli Kütüphane Başkanlığında buhmduğundan üçüncü nüshaya ulaşamadım.

Metni M nüshası olarak adlandırdığım Manisa İl Halk Kütüphanesinden temin ettiğim bir nüsha ile SÖ nüshası olarak

adlandırdıgım Atatürk Üniversitesi Kütüphanesinden temin ettiğim nüsha üzerinde kurdum.

M nüsbası: Manisa

il

Halk Kütüphanesi~ demirbaş no. 2711 Baş: Ey nigarende-i nukfiş-ı cihan

Merinende-i

zemin

u zernan Son: Seyr olınc~ bu gülistan-ı güzln

Tab.: -ı paküme ideler ta~}

sin

3 2 Günay J{ut, "Biritısh Museum'daki Bazı önemli Yazmalar ve Teva~-i A.şare'den Taife-i Bektaşi yan•

(49)

1stinsah kaydı: Ketebetü'l-f$ Derviş Musli bende-i Şeyg İbrahimi

Gülşeni raqmetü'l aleyh.

Ölçüleri: Kitabın başında 2 sayfalık ayrı bir mektup yer almaktadır .Şah u Geda 60 sayfa olup 15 sütunlu 2 sıra şeklinde ta 'lik yazı ile yazılmıştır. 1720 beyittir. Kitapda başlık yerleri boş bırakılmıştır.185x125, 128x76

mm,

meşin kaplama, şemseli, mikleplidir .Taş~iq görmüş olan bu nüsha üzerindeki düzel tıneler kımıızı

kalemle yapılmıştır.

SÖ nüshası: Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü, Seyfettin Özege Kütüphanesit A.S. Levend Kitaplan no.l7-18

Yazann Gül-i şad berg adlı eseriyle aynı cilttedir. Gül-i şad-berg 17

Şah u Geda ise 18 numaradadır.

B u nüshanın baş ve son kısımları eksiktir. 64a-127b olarak numaralandınlmıştır. Bu numaralan metni k.urarken aynen kullandım.

Baş: Tıynet-i ademi kıl u b t.aı;ımir Yed-i ]pldretle eyledi taşvir

Son: Canla ragbet e yleyüp ,ıürefa Encümenlerde n~ -i meclis ola Müstensihi: C Ali b.Mabmüd

1stinsah tarihi: H. 984

1stinsah kaydı: J:Iarrerehu CAli bin Malımüd be cinayeti'] meliküı mabcüd

fi

evayil-i şehr-i rebicil-ahir.

Ölçüleri: 65 sayfa olup 13 sütunlu 2 sıra şeklinde ta'lik yazı ile· yazılmıştır. 1639 beyittir. Kitapda başlıklar kırmızıyla yazılmış olupt 200x125, 140x60 ~ şemseli deri ciltlidir.

(50)

XLVili

Her iki nüshada da kütüphanenin resmi mührü, damgası vardir., . . Ortak metni kurmak için • önce M nüshası olarak adlandırdığım· Manisa

n

Halk Kütüphanesindeki nüshayı elde ettiğim için çalışmama bu nüsbadan başladım. Metne ı b den başlayarak sayfa numarası verdim. Beyitleri ı den başlayarak beşer beşer numaralarıdırdıktan sonra metni okudum. İkinci nüshayı~ Atatürk Üniversitesi Rektörlügü ~ Seyfettin Öze ge Kütüpbaresinden temin ettikten sonra beyitlerini aynı şekilde numaralarıdırdım .Baş ve son kısımlan eksik olan bu nüsha 64 a-ı27 b olarak numaralandınlmış olduğu için sayfa numaralannı aynen

kullandım. İkinci metni birincisiyle karşılaştırarak okıryup .niisha

farklılıklannı dipnot olarak belirttim. Daha sonra hikayeyi konu. olay örgüsü, şahıs kadrosu, zaman , mekan bakımından incelemeye çalıştım.

Referanslar

Benzer Belgeler

Piyes namına ve mevzu namına bu ti yatrolarda yalnız oyunun ismi değişm ediği için gerçi sansü - rün de vazifesi kolay değildi. E ğer Sansür Beyin dediği

Hem irelerin e2itimlerine göre kan bas+nc+ ölçüm basamaklar+n+ do2ru uygulamalar+na bak+ld+2+nda; Yüksekokul mezunu hem irelerin, kolu kalp seviyesinde getirerek destekleme,

Nadir #ah’•n fethinden önce Babürlü Devleti’nin Kabil eyaletinin valisi olan Nesir Han, kendi yönetim bölgelerine kaymakamlar• seçip gönderiyordu.. Tüm bunlara

Cem D oğut Alem: Animalia (Hayvanlar) Filum: Chordata (Kordalılar) Altfilum: Vertebrata (Omurgalılar) Sınıf: Aves (Kuşlar) Takım: Falconiformes (Gündüz yırtıcıları)

During the last few decades, technological developments in the field of molecular genetics have enabled the identification of the genes responsible for a number of

Eksik tekrar; gösteren yanı aynı, gösterilen yanı farklı dil birimlerinin aynı dil gerçeğine gönderme yapması demektir.. Kimi zaman mesajların alıcıya iyice belletilmesi, eski

Bu yazıda 17. yüzyıl halk şairlerinden Gedâ Musli’nin hayatı hakkındaki bilgiler derlenmiş ve yayımlanmamış bir şiiri gün ışığına çıkarılarak

İran Tömbeki Şirketi, tarafından verilmesi gereken yıllık verginin, Türk Şirketi’nin yıllık ödediği vergiden daha yüksek, Türk Şirketi’nin imtiyazının 30