• Sonuç bulunamadı

Türk Vakıfları ve Vakfiyeleri Üzerine Mücmel Bir Etüd

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Vakıfları ve Vakfiyeleri Üzerine Mücmel Bir Etüd"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TOrU: va^cıflan v e vattfiyeleri

üzerine m ü c m e l bir etüd

HALİM B ^ K İ KUNTER

Vakıfların Inıgünkii ilim nm'laları ile tetkik ve izaln gerekli bir işdir. Yakıl', Türk lerin eski hayatında vücut bulan içtimaî mü­ esseselerin en ehemmiyetlilerinden biridir. Ve mevcudiyetini bugün dahi muhafaza ede-gelmiştir. Bahsettiğimiz tahlil ve izahın lü­ zumunu şiddetle ortaya koyan bir cihet de bu işin şimdiye kadar tan. bir surette yapıl mamış olmasıdır.

Bu çok küçük etüdümüzle luiyle bü­ yük ve ağır bir işi yapmağa heves etmiş va­ ziyette değiliz. Yüksek bilgi ile beraber ih­ tisasa ve kuvvetli metoda mütevakkıf olan bu iş aynı zamanda derin ve esaslı teteb­ bulara da ihtiyaç göstermektedir. Bu yazı­ mızda yalnız vakfiyeler üzerinde yaptığımız oldukça geniş tetkiklere dayanarak ve mü­ teaddit vakfiye örnekleri vererek Türk va-kıflarınm en bariz karakterlerini tebarüz ettirmeğe çalışacağız.

Halka, gençliğe ve bizi anlamak isleyen yabancılara vakıflarımızı behemehal tanıt­ mak lâzımdır. Çünki Vakıflarımız. Türk iç­ timaî heyetinde sosyal yardım, göeztme, mil­ lî dayanış, şefkat fikirlerinin ve teşkilâtının en eski tarihî devirlerden biri mevcut oldu­ ğunu kısa ve şamil bir ifade ile türklüğün yüksek görüşünü ve faziletini ishal eder. Ma­

hiyetini anlayınca vakfı sevmemek, onu ya­ ratmış Ve yaşatmış olan Türklüğü lebcil et­ memek kabil değildir.

921 senesinde İstanbul şehrinde içtimaî tetkikler yapan bir Amerikan heyeti o za­ manki evkaf nezaretinden vakıflar hakkında bazı malûmat istemiştir. Heyet reisi Profesilr C o n i n tarafından evkaf nezaretine yazı­ lan mektupda bu müracaatı icaj) ettiren se­ bepler şu suretle izah edilmektedir:

Bir senedenberi İstanbul şehrinde bir Amerikalı heyet tarafından icra edilmehlr olan içtimaî tetkikler neticesinde lakıflunn

pek wiihiw hij mevki işiral etmekle ı^hlııi:,! lebeyvün etmiş olduğundan bu lıusu.-^la du­ ba lu:la re daha c.^a.v/f mulûmal dercine miib-rcnı ihtiyaç hası! almuslur.

Lrkaj böyle ntuu::unı re mühim bir mevki işgal etmekle beraber bundun ue /.<-luubuldaki ne de huriedehl ecnebiler bhil.i

veçhile huberdur değildirler.

Elyevm faaliyelle bulunun heyetin ye­ gâne maksadı, merbut varakadan dahi un-luşdacağı veçhile. İslunbulu kabil olduğu ka­ dar ecnebilere, ve bilhassa .Imerikulıbıra lu-nılmaklır. Halbuki çok bediî eserler ile mü-:eyyen olan İstunbulu hukkile lunıyabilmel: için evkajın ne (dduğunu unlamak ililivaet bari: bir suretle hissolunnıokludır.

Sualler:

1. — Etkajm mcn.^ei'.' 2. — Teşkilâtı? 3. —

Maksadı':-4. — .Menabii varidatı?

5. — Evkaj nezarelinee idare olunan müessesal ve bunlunu sureti idareleri?

(}. —• Evkafa dair Türkçe eser var mı­ dır? İsimleri?.

O zaman nezaret t a r a f ı n d a n hı-yele ve­ rilen ceva]j. iıeyelin ınektııbilc b i ı ü k t e 12 sa-iıifelik küçük b i r risale s i k l i m l e baslııılınış-tn'. Elimizde buhnuııı \e sonımıla 17; K. S.mi 1922 tariiıiıü taşıyan ııüslıada soruları sual­ lerin ceva])ları yazılıdır. üalisinii/.i alâka­ dar eden i k i ciheti l>uradau istinsah ediyo­ ruz :

/. - Evkajın menşei'^

(Menşe) den maksat Evkalııı zamau ;• mekânı :uhuru demek rdduğu zannedilmekh dir. J'ukıf. Resulullah Muhamnud uleylıisM-luli vesselam zamanında (Medine) dı- zuhiıı elmi.ştir..

6. — Evkafı islâmiveye ıluiı 'I ürbçı matbu âsar var mıdır? İsimlen m-ıliı'.-'

(2)

\hik-104

HALİM BAKI KUNT ER

sat Evkafm ahkâmı fer iyesine dair âsâr ise

bu bapta matbu ve gayri matbu yüzlerce âsâr

vardır. Ne kadar Fıkıh kitabı varsa hepsinde

Evkafın ahkâm jer'iyesine dair mahsus

ftı-sıUar bulunur. (AhkâmülevkafJ ve saire

namlarile Türkçe matbu birkaç risale var­

dır. Maksat bu olmayıp da zuhuru islâmdan

beri Evkafın mahiyetini^ edvan tarihiyesini;

safoJıatı umumiyesini, ahkâmı feriye ve ka

nuniyeisni cami etraflı bir eseri tarihi ve il­

mi ise böyle bir eser ne elsinei

jarkiye-nin ne elsinei garbiyejarkiye-nin hiç birinde

ya-zUmamiftır.. ^

Bu ifadenin tazammun ettiği mâna Türk

vakıflarının doğrudan doğruya diyanî ve

ia-lânû bir müessese olduğu iddiasını tekrar­

dan başka bir şey değildir. Bu kanaat bugün

bile bir çok zihinleri işgal etmiş vaziyette­

dir.

Vakıf deyince bir çoklarımızda hâlâ

münhasıran islâm hukukundan doğmuş, mev­

zuu diyanî hizmetler olan, dünya işinden zi­

yade âhiretle uğraşan dinî bir müessese ha­

tıra gelmektedir. Halbuki Türk vakıfları is-'

lâmlıktan önceki devirlerden beri yaşayan,

Budda dinindeki Türkler tarafmdan da çok

rağbet gösterilen sosyal bir müessesedir. Va­

kıflar, tarihin her devrinde, Türk dünyasmm

her yeonde millî vicdandan birer güzellik,

iyilik ve şefkat âbidesi jeklinde doğmuş ve

yükselmişlerdir.-Hayra ve iyiliğe matuf olan

hareketler bütün dihlerde sevaplı ve mergup

telâkki edildiğinden vakfın dinde kıymetli

yeri vardır. Diğer taraftan vakfm içtimaî ha­

yatımızdaki inkişafı, vakıflar hukukunun da

inkişafmı mucip olmuştur. Kanunu Medeni­

nin kabul ve tatbikine kadar asırlarca

urau-nû hayatımızı tanzim etmiş olan islâm huku­

kunda vakıf meseleleri çok işlenmiş ve geniş

bir yer tutmuştur.

Bu hal Türk vakıflarmm millî ve içti­

maî bir müessese olmak vasfma halel getire­

mez. Vakıf, eu engiş ve temelli sosyal yardım

ve öngörü hareketidir. Bütün yurdu saran bir

sevgi, her yurddaşı düşünen bir şefkat ve

bunlarm ebedî olması ülküsü onun açık ka­

rakteridir.

Vakıf, insanlığa hizmet yolunda daima

san'at ve kültürle beraber yürümüştür. Bu

itibarla haddi zatmda içtimaî bir teşekkül

olan Vakıf; güzel s a n ' a i l a ı l a ı.-k-uği,ı ve umumî kültürün yayılması s ^ v iıkselmesi bahsinde de büyük biı- l o l o)iia;nıs, sun de­ rece ehemmiyetli hiznıeller il.ı ı y i t m i ş t i r . Türk dünyasmm her yeriıulc ^M-nıltu kıy­ metli âbidelerin i)ek çoğu \ a k i n canüası-nm Türklüğe ilıda elmis uklujAu nıatldî eser­ lerdir.

İçtimaî müesseselerin tâbi ı-idüklaıı de­ ğişme şartlarına uyarak vakıl mııj^üesesi de zamanla mevzu ve sistem iliharUr pek çok lahavvüllere ma'ruz k a l m ı ş l a , l'ıauıula be­ raber birbirine çok uzak I m ü u Jevrelerde bile mevzu veya hukuk b a k ı u m ı j ; Ü biribiri-ııe yakın veya benzer birçok C Ü I L S I O I bulmak

kabildir. Aşağıda Elilerc, D) !!,ıı, i.ı a, Selçuk ve Osmanlı Türklerine aid ba^ı ..VkLiye ine-tinleri üzerinde bu cihetleri leb;ıs .;/. elürme-ğe çalışacağız.

Vakıf elbirliğiain ve göııiıl l u ü ı ^ n i n en güzel ifade vasıtasıdır. Bu sisitııui., Jcrdiyet-clik ile cemiyelcilik; halkçılık ile dev­ letçilik fikirleri yurda, y u r d d a j i j ı i ve in­ sanlığa hizmet yolunda pek t^ü/.ı I \e mahi-rane bir surette birleşdirilmiij ;c kaynaşdı-rılmıştır.

Vakfm menşei insaularm ruh : iaki i y i -lik temayülüdür. Ortaasyadan cihi ipn dört köşesine yayılan Türkler g i u i k l c u iıer yere kahramanlık vc medeniyet {jolüitliiLicri g i b i iyilik ve yardım f i k i r l e r i n i de yay'Lişlardır. Türkün ruhundaki cümertlikleu vc ıilussever likten doğan vakıfların her b i r i bi: niu yaşa yan veya bizden sonra gelecek ui uı insani r m iyiliği, sıkışdıkları zaman y a ı û ı m g ö r m e si, halkm yükselmesi için kurulımış birer ha yır ve hasaiiat ocağıdır. MedeaiycUo j l e r i git­ miş olan ülkelerin hepsinde sosyal -j avdım ve dayanış umumî hayat içinde büyük bir yer alır. Yer yüzünde bunun en parlak ve eşsiz örneği ise Türk vakıflarıdır. Halkckıu doğan ve varlığını halkın iyiliğe ve fi,ii/,c!!iğe susa­ mış öz duygularından alan Türk v a L ı l l a n ha­ yırlı ideallere dayanan birer varlıktır.

Tesis olunan vakıflarla ifa elliı ilen hiz­ metler ve irae edilen gayeler bü^iık b i r te-nevvü arzeder. Pek çoğu yurdun i u ı a n , düş­ man tecavüzünden muhafazası ve içtimaî bünyenin korunması gibi pek yüksek ve pek

(3)

T V R K V A K I F L A R l ] şümullü askerî, medeni hedeflere laallûk eder.

Suyolları, kemerleri, çe§me ve sebiller, yol, kaldırım, köprü, a^evi, misafircvi, dul-evi, mektep, medrese, küiüphune, muvakkit-hane, hastahane vakıfları hemeıuı her yerde

bulunan, görülen vakıflardandır.

Bunlardan başka öksüz kızlara cihaz ve­

rilmesi, borçlu olarak mahbus bulunanların borçlarının ödenmesi, müjlis olarak hapse-dilenlerin tahlisi, köy ahalisinin ihtiyurlanna elbise verilmesi, mahalleler veya köy tekâli­ fine imdat edilmesi, kale ve isliiıkûmlara ve ya donanmaya muavenette bulunulması, aske­ rin teçhizi, zahire loncaları tesisi, meyva ye­ dirilmesi, deniz feneri inşası, yetimlere, dul kadmlara ve muhtaçlara yardım edilmesi, ço­ cukların ballarda açık lıavada gezdirilmesi, mektep çocuklarına ğida, elbise, tedris leva-ami, yakacak ve mesire masrafı tahsisi, fa­ kir çocuklarla dullara ve ihtiyar fukaraya el­ bise ve zahire verilmesi, fakirlerin ve kimse­ sizlerin cenazelerinin kaldırılması, çamaşır­ hane tesisi, bayramlarda çocukların ve fakir­ lerin sevindirilmesi, Van gölünde gemi işle­ tilmesi, halkın deniz kenarında teneffüs ey­ lemesi için yalı ve liman inşası ve tahsisi, açık hava mektepleri, spor meydanları ve teş­ kilâtı vücude^ getirilmesi, kuşlara pirinç ve hayvanlara ğida ve su verilmesi ve saire gibi

hepsi birdenbire akla gelraiyecek kadar çok hizmetlerin ifası için ihdas edilmiş -en son ilmî telâkkileri ve muvaffakiyetleri okşayan-• vakıflar da vardır.

Burada dikkat edilmesi lâzımgelen nok­ ta yapılan iyiliğin bir defaya veya muayyen bir zamana inünhasır olmamasıdır. Vakıfda esas, iyilik ve hayır fikrinin ebediyetidir.

Görülüyor k i vakıf; fedlerin hayırkâr arzularmı ölümlerinden sonra da yaşatacak, inkitasız devam ettirebilecek bir sistemdir.

Bu kadar bâriz vasıflarma rağmen vak-fm tamamile dinî bir müessese telâkki edil­ mesi, milletin hayatmda ilerlemeye ve ye­ nileşmeye mâni gibi sanılması sebepsiz de­

ğildir. Son asırlarda Türk içtimaî hayatına hâkim olan din otoritesi vakıf işleri üzerinde de kendini kuvvetle gösterjniştir. Taassubun, hayatm her safhasma girdiği ve şiddetini son derece arttırdığı devirlerde vakfa tamamile di­ nî bir mahiyet ve kudsiyet verilmeğe

başlanıl-^ y - l K F I Y E I. i: R i 105

mış ve her şeye hâkim olan bu zihniyet Vakıf­ lar hukııkımu ve tarihini yalnız islâm duıiniu tornm ve tarihi içinde müıalâa etmiştir, ü zanıaıun telâkkisine göre vakıf nmamelâu dl-niyeden nıaduddur. Malî hir ibadcllejı ibaret­ tir [i). Dinin salâbetli kaideleri, nassı

katı­

l a n zamanla değişen ve gelişmesi tabii olan içtimaî lıayalınuza uymamağa başlayarak onu nasıl sıkmış ve tereddiye maruz bırakmışsa, \ akıl müessesesi üzerinde de tesirlerini öy­ lece göslermişLir.

Aslında realist bir düşüncenin mahsuUi üîan Türk vakıfları bu demirlerde mislik bir mahiyet almağa başlamış, hilei seriye \c mu­

vazaa 1ar vakd' muamelâtma girmiş va

kıf işleri Skolâstik usulün en tipik bir misa­ lini göslermişlir. Bnuunla beraber aslında iyi­ lik ve güzellik fikirlerini taşıyan, içtimaî hayatın türlü iiıtiyaçlarma cevap veren Türk vakıflarıuıu çoğu bu aslî karakterini aslâ kaybetmemiştir.

Türk vakıflarına isnad olunan ve derhal tashihi lâzımgelen bir kanaat da vakıflarımı-zıiı eski zamanlarda mevcuL olan zabıt vc

mu-sadcri emval usulünden kurlulnıak cndisesile

• tesis edilmiş veya revaç bulmuş olduğudur. Aluhtelif vesilelerle birçok yerlerde söy lenilmiş olan bu fikirlerin salâhiyelli bir za­ tın nisbeteu yakın bir zamanda intişar eden kıymetli bir etüdünde de tekrar edildiğini şöylece görüyoruz [2j.

Osmanlı ülkesinde P'akfın çokluğu müs­ tebit ve keyfî idarenin sık sık tatbik ettiği emvalin zabıt ve müsadere usulünden büyük,

küçük her sınıf halkın mallarını korurınusı için dinî ve bu sebeple gayrı kabili tecavüz telâkki edilen vakfiyetin masuniyeti sahası­ na ithal etmesinden neş'et etmiştir.

Zürriyet vakfı usulünün nu'vcaJiyeli ya­ ni emvalinin varidatından ehemmiyetsiz Liı kısmını lâaleituyin bir hayra tahsis etmek

şar-(1) Vakıfdan maksad nedir'! Vdr.jdan maksad

(tekarrübü ilallah) dır. Yani hayır ijlcyip sevap ka­ zanmaktır. İhadatı maliycdz-.ı vıaduddur. (Evkal

nezaretinin bastırdığı 12 sahildik risale, 17-K.Saııl 922 S. 7 ) .

(2) İstanbul Saylavı, eski Tapu ve Kad;t.-,tro Umum Müdürü ve Ziraat Vekaleti Müsteşarı Bay A t ı f m İdare MccmuasJnd-.ı ^ntişar eden maka­ lesi (^Kanunu Medeni kar^tsnida F.vkat, İdare Mcc.

(4)

106 // A I J M HAKİ KU A' 7' /; H

tiyle bütün mütebaki kısmında mirasçı halef­ lerinin emniyetle istifade edebilmesi imkânı vakfı âmmenin ihtiyacımı elverişli bir sis­ tem haline sokmuştur.

Maddî kıymeti kadar manevî zenginliği de yüksek olan Türk vakıllarmnı doğrnasnıı ve çoğalmasını müsbet sebeplerden ziyade böyle menfi bir âmile istinat ettirmek, ya­ pıcı ve yaratıcı bir karakter taşıyan vakıfla­ rımızın çokluğunu müsadereden mal kaçır­ mak gibi nihayet bir /wVe'den (mukabil ko­ runma tedbirinden) ileri geçemiyecek olan bir usule atfetmeğe kalkışmak lâyıklı bir hareket olamaz.

Daha aşağıda:

Bundan başka büyük vc zengin ütkeleı fetheden imparatorluğun sultanları, vükelâsı, kumandanları ve diğer ricali zaferlerden kendilerine düşen hisselerle cami, medrese, sebil gibi san'utkârune eserler vücude getire­ rek bir taraftan dünyada namlarım ipka et­ mek ve diğer taraftan âhirette de sevaba na­ il olmak kaygusunu düşmüşlerdir ki bu da VakıflurıA ^oğalnuısma ve güzel vakıf eser­ ler meydana gelmesine sebep olmuştur.'

denilerek ifade hakikî mevzuuna doğru genişletilmiştir. Bu son izahın da Vakıfları yapanlar musaderei emvalden korkan zen­ ginlerle yeni ve zengin ülkeler fetheden sul tanlardan, onların vezirlerinden, kumandan­ larından ve diğer ricalden ibarettir mânası­ na alınmıyacağı şübhesizdii.

Türk vakıflarını yalnız zengin ve Aris­ tokrat bir sınıfın tesis ettiğini ve bunlara ay­ rılan paranın daha ziyade ganimetten ibaret olduğunu ifade etmek hakikatten çok uzak­ laşmak demektir.

Vakıf yapanlar içinde mallarını müsa­ dereden kurtarmayı düşünen adamlar, büyük ganimetler elde eden kimseler bulunabilir. Fakat yalnız bunlara bakarak umumî bir hü­ küm çıkarmak ve asırlardaiıberi her sınıf hal­ kın iştirakile vücut bulan Türk Vakıflarının şerefli varlığını ve menşeli.i çok dar bir sa­ haya inhisar ettirmek doğıu değildir. O va­ kıflar ki. onların hükmî şahsiyetinde millî, ırkî necanet ve faziletlerimizin silueti gö­ rünmektedir.

^ kıflarınt hakiki çelnesiic i i r u ı u e k \ e , mek-C>•/»IIjurixel__Rejinıiıı.• l u i s i j , u l n . , , ^ ^

Eskiden Vakfa izafe edilmek

. . . . , , '"•'^ ' - i ' n i l e n di-nı mahiyet imparatorluk d.-vi i n i , , j . ' ^ j ^ , . idaresi tarafnulaıı hnzıcan e d i l t u i ş i u .

\ı]j/l

Evkaf Srzarcti larafnı<i;ııı 19,1.-, y,lrnl-^"^"

v U V -\ e

ho-\ Yanlış telâkkilerden sıyrılarak Türk

va-• va-• "lu neş­ redilen Evkafı Hünuıyun .\e:ıı,,iıııin

Utrih-çei teşkilâtı ve nuzzıın'u Icnu ıiıııi n'nuH adlı

kilal) bu telâkkiyi ifade ctii'n ı c - n n 1^ vetli bir vesikadır. \\\\ cscıiıt d u ı d i m r i i

silici sahifeleriııdc söyle tleıüıtıckd ,|iı.

Alemi islâmda tcuvUnü ınüşlvıcLi. ifaya hâdim olan ahkâmı şer'iycdcu !<i,/ (f 'ukıjj. dır ki usul ve delâili, fiinı ıc said hü-lübü fikhiye.de mufassaldı/.

«.Vakıf lûgutun bir şeyi (lainı.ı durdur-muk ve şer'an bir malı ıı.ilkiyrf;. :, (çıkarıp menafiini şenıili muhsusıı i'ızcrr ı -. uhheden bir ciheti hayra tahsis ederek s(i!:i. ,n(ik tna nasınadır. Vakfeden kiııısvyr (Idl.'i). vakfe­ dilen mule (mevkuf) lafı.^is rdH,-,, cHıcte (mevkufuııuleyh) denir.

Vakıf umuru hayriyc ve i(ııı<!,i:i nınliyc den olduğu münasebriHc Ralıııı- ;. .J/Ialrmin sullallahü aleyhivesellenı cjendimi hazretle-rinden ve (ganyan güzin ve .suhaln i jc-uU ka rin ndvaııullahi teala atcylıiıu cfnıni/ı haza ruHndan suduru şer'an s,ıl<i! olan hh sünneti se niyedir..

• Vakıf lıakkjııdaki yeni ve lıal iki görüşü ifade eden en kuvvetli v<'sika ise İm j i i n mer'i olan 2702 sayılı vakıflar kaıuııııı lâyihasını

12/6/9:^2 tariiünde Uüyük M i l l i ! Meclisi­ ne takdim etliği zanıaıı llükûnıriin yük­ sek meclise arzelnıis olduğu esl),)].ı mucibe mazbatasıdır. Tarihî bir elıeıııınivci taşıyan raazbalanın başlangıcında şöyle detıümekte-dir:

Kanunu Medeni talhikat kaıuınunun 8 in­ ci madd&fiinde o kanunun ncşriııdrıı evvel vücude getirilmiş Vakıflar hukLuıdıı ayrıca yapılacağı beyan olunan (Evhııj inilnkat ka­ nunu) şu lâyiha ile vücud kisvesine girdi.

Eâyihanm mahiyetini tahlile girişmeden evvel .sebebini arayalım ki medenî kanunu­ muz vazıı o kanunda lrsi:der h/ıkkında. bir fasıl mevcut iken neden dolayı eski Vakıflar için bir kanun yapılmasına liizuın gördü. Ve I Osmanlı devrinin millî hayalı ezen vc mille-\ tin medeniyet yolunda iler'enıcsine engel olan

(5)

T V R K V A K I F L A R 1 / an'anelerini bir hamlede yıharken bu nokta­ da niçin durdu. Ve neden düşündü?

Çünkü onda benliğinden vc içtimaî var­ lığından eser gördü. Mukaddes yurdunun hcı tarajına serpilmiş âbidelerinin kubbe ve du­

varında kendi dehasının, hastuhanelerinde, köprülerinde, çeşmelerinde, sebillerinde Türk hayırhahlık ve cömertliğinin inceliğini vc bü­ yüklüğünü sezdi.

İnkârı kabil değildir ki bu hasenatın ib-zalinde ibadet kasdı da müessir bir âmil idi. Lâkin mutlak ve tamam bir âmil değil. Eğer böyle olsaydı aynı akideyi taşıyan memleket­ lerde olduğu gibi Türk Vakıfları da ibadete mahsus ve münhasır kalırdı. Memleketimiz­ de mevcut vakıflarla sabittir ki Türkün fıl-retindeki feragati nefs ve guyrendişlik hisle­ ri bu dar çerçeve içinde mahsur kalmamış ve aynı zamanda içtimaî lesanüdünü temin eden ve irfan ve fazilet duygularını tenmi-ye eylitenmi-yen mektep, medrese, haslahune, yol, köprü, kervansaray, misafirhane, imaret, çeş­ me ve daha nelerle seyli hasenatı; yatakların­ dan taşan nehirler gibi: memleketin İter ta­ rafını kaplamıştır.

Malını mensup olduğu cemiyetin hayrı­ na, refahına bezletmek bugün için de en yük­ sek medeniyet şiarı değil midir? O şiarın fli­ retinde meknuz ve mevcut olduğunu Türk asırlarca evvel bu eserlerilt de isbat elti. İşte onların bugünkü yüksek görüşlü ve de­ rin fikirli evlâdını bu nokta düşündürmüş ve kıymetli yadigârların yaşamasını temin için ayrıca esaslar koymağa bu kudsî düşünüş sa­ ik olmuştur.

Memleketimizin vakıflarını tetkik için bilhassa celp edilen garbın namdar hukuku medeniye üstadlarından Mösyö Leman dahi bu .parlak hakikate ve bu basiretli harekete karşı duyduğu takdir heyecanını samimiyetle itiraf ve raporuna da dercetmek suretile is-batı insaf etmiştir.

Vakfın millî hayattan doğan içtimaî bir müessese olduğu ve bugünkü hayatımızda da neden dolayı yeri bulunduğu bu mazbatada güzel bir surette anlatılmıştır.

Vakfm iş mevzuunun şümulü ve bu ka­ bil hizmetlerin büyük, küçük bütün âmme hizmetlerini hemen hemen üzerine almış olan

JAK F I ' K !. K R İ 1 0 7

bugünkü De\let sistemi kavjismda vaziyeli nedir?

Üzerinde dunilmas! lâznngelea cilıetle-rnı eu nıüiıimleviudeu biri budur. Bu bahis­ ler üzeıiue vereceğimiz izahatla

ukuyuculan-mmn zihinlerine gelebüceek biıçok mukad­

der suallerin covaluuı da \ern!eğe çuhsaca-ğız.

\'ak)l sisiemlue nıiıra.caatkı vaiılmak is­ lenilen gaye insanlığın yükselmesi, hayatın

güzelleşme.<idir. Bu hedefe varabilmek kjiıı

Türk zekâsı asniardanberl lürlü türlü yollar aramış \e bulnuışlur.

Tesis olunan vakıflarla ihdas edilen hiz meller veya inşa edilen racljani büyük lıir

le-n e v A Ü arzeder. \ akıflaruı hiznıei nıe\zukuı:

zamana, muhite ve vakfı kuran a d a n n ı ı şahsî

kabiliyetine ve düşünüş î.ırzma g ö r e pekçok

değişiklikler gösterir. Bunlara insanlarnı kar­ şılaştıkları birçok hâdiselerin lesirlerini dc ilâ\e elmelidiı. Bu ilibaikı N akliyeler tarih \e sosyoloji baknnnîdaiı jıüyük bir değer ta­ şır. Bunlar ulusun değişik zaman!ardaki iyi­ lik ve yardiıiı düşünüşünü, umumî menfaat­ lere ve işlere olan a!âka.-mi göslerir. kn es­ kilerinden en yenileriiie kadar nnıumî bir

tetkike lâbi tutulması cemiyetin bu sahada geçirdiği değişiklikleri açikr.i göstermeğe ye­ ter. Hattâ değişik zamaııhırda değil aynı çağ­ da bile yurdun ayrı ayrı köşelerinde yalııui aynı çevrede ayrı ayrı simflarm kurmuş ol­ dukları vakıflarda hâkim olan dıişunüş ve ülküde ayrılıklar görülmektedii. Buıdar. üze­ rinde durulması \e işleıunesi lâzımglen birer mevzudur.

Yüksek dağlarla geçitleıde. kijin çok soğuk yapan ve kar düşen yerlerde sığmaklar, konuk evleri, kervansaraylar, yazm ağır sı­ cak yapan yerlerde kuyu, küıı, çeşme, kar gi­ bi su vakıfları ve gölgelikler, büyük şehir­ lerde ve kasabalarda daha ziyade gc'irülen ı:a-mi, medrese vakıflarına karşı köylerde ve kü­ çük kasabalarda yol. su. konuk ve aşevleri, mektep. külü]dıaııc vakıfları: esnaf v e isıa-lerle. saırat sahipleri arasında da ararız de­ nilen yardım, koruma vc gözetme vakıfları, birlürlerine dayanış hareketi göze çarpar.

Vakfı münhasıran sefaletle mücadele eden. yalnız yoksul ve âcizleri koruyan bir teşekkül sanmak onun şünullü hizmet mev­ zuunu çok dar bir s a l n n l a görmek demektir

(6)

108 HALİM BAKİ KU NT ER

Hal ve vakti yerinde olanlar da vakıl" hiz­ metlerinden pek âlâ istifade edebilirler. Bir gehrin su tesisatı, kütüphaneler, ilmî mües seseler, sıhhat ve spor tesisleri., yalnız zaru­ rete düşmüş insanlarm değil bütün halkm istifade edebileceği ve istifade ettiği şeyler dir.

Vakfı bu bakımdan gergin vb kırılmaz bir yay'a, bir zenbereğe benzetmek kabildir. Bu yay düşenlere kaı^ı sukutun ve sademe-niri tesirini hafifletmek; yükselmek isteyen­ lere karşı da onlarm hamlesini hızlandırmak gibi iki taraflı bir hizmet görür.

insan, şuur ve hayat kesbeden tabiatür. Bununla beraber yaşadığı müddetçe tabiatm birçok şuursuz ârızalarmdan kendini kurtara­ maz. Tabiatm ârıza ve felâketlerinden başka içtimaî ârıza ve sefaletlerde hayatm her dev resinde her insanın kaı^ısma çıkabilir. Bu gi bi akıbetleri ve ihtimalleri düşünen temiz yü rekli ve yüksek görüşlü usdadmuz zuhur ede­ bilecek ihtiyaçlar kaı^ısmda içtimaî bünyeyi korumak için kendi düşündükleri tedbirleri almışlar ve vakıf larma şait olarak koymuşlar­ dır.

insanlığı yükseltmek ve hayatı güzelleş­ tirmek için ilk çare bu gibi menfi şartlara kar­

şı yurddaşları korumakür. Fakat bu yoldaki tedbirler o yüksek idealin ancak bir kısmmı tahakkuk ettirebilir. Daha ziyade pasif mahi­ yettedir. Yurddaşm maddî, manevî hayat se­ viyesini yükseltecek, hataımızı ve muhitimizi güzelleştirecek aktif tedbirler birincisiyle bir­ iktiği zamandu: ki büyük ideale doğru kuv­ vetli bir adım atılmış olur. Bu ciheti de göz­ den uzak tutmamış olan hayırsever ataları­ mız vakıf hizmetlerinde pasif tedbirler ya-nmda daima aktif tedbirlere de yer vermiş­ lerdir.

Vakıf hizmetlerinin çoğunda ve vakıf sis­ teminin esasında kasdedilen iyilik âm ve şa­ mildir. Birinci plânda daima yurt ve yurd-daş gelmekle beraber birçok ahvalde tâbiiyet, din ve mezhep aynlmaksızm bütün insanlar, hazan nebatlar da dahil olduğu halde bütün mahlûkat kasdedilmiştir. Su vakıfları buna güzel bir misal teşkil eder.

Mazbut vakıflara ait kütüphanelerle münhasıran suya ve mezarlıklara ait olan va­ kıflarda ve hayrat ve mevkufatı aynı köyde

olup yolile vakfedilmiş bulunan k o y vakıf-larında cari olduğu veçhile vakıf İ Ü / m e t l e rinden bazılarmm tevliidi tedrisat, k o v ^,,1,. ve belediyeler kanunları gibi b a / ı ye,,; j.^^ nunlarla taallûkuna göre devlet, b c l ı d i v r vı-köy idarelerine devri ciiıeline g i d i l m i s i i ı .

Vakıf lüzmelleriniu laallûkuıuı '•i>^•^

let, belediye ve köy idarelerine lauuuuile devri cihetine gidilmiyerek devlet t-c j k i l â t ı „ . da buna mahsus bir idarenin y a ş a i ı h n .^mj^. kl lüzum ile kanunu medenîden s o m o vücu­ da getirilecek vakıflar, tesisi n a m ı aiuuda kanunu medenî hükümlerine t â b i l u h ı i J n r r u halde kanunu medenîden ev . el v ü c m k geii-rilmiş evkaf için ayrı bir kanun U.\l\iııi,ji icap ettiren idarî sebepler bakkunia sakıfim-kanununun 12/6/1932 tarihli esbabı lUiicibe lâyihasında ve dördüncü devre adliy. f tmix. meninin 2/7/1934 tarih ve i / 3 9 5 say ıh nıaz-batasmda izahat vardır (3).

Burada bu mevzua ilâve eyleuu I, ve ehemmiyetle tebarüz ettirmek islediği! ,i/, d-het şudur:

Medeniyetin, ilmin ve lazileliu i t a^^hırı­ nı her devlet tamamile y a p m ı ş , b i l i n n is \e resmî daireler bu icapları halkın nıu ı \ e u e -line hiç ihtiyaç göstermeden lanumıiU , ijja-bilccek bir şekil almış nudır ?

Bu hususta daha pek çok noksanlaı mev­ cut olduğu her yerde görülmekledir, l u se­ beple dünyanın her yerinde birçok t emiyel-ler vücut bulmakla, bunlar gitgide ha,mini çoğaltmakla, muavin şekilde devlete lncnıel etmektedir. Hangi millet b ö y l e canla J a ş l a devletine büyük yardımda bulunursa ı. dev­ let yüksek kıymeti ve kudreti haiz bııiu]mıak-tadır. Devletler; sıkıştıkça, i h t i y a ç l a r acil ve ehemmiyetli bir şekil aldıkça h a l k m yardı­ mına başvurm'aktadırlar. B u işlerin lı;ilkın kendi rey ve mübaşeretile ve d e v a m l ı olarak yapılabilmesi büyük bir m u v a f f a k ı y e l l i r . İşte

Türk vakıfları hu muvaffakiyetlerin en par­

lak bir misalidir. Türk milletinin iyliınaî r ü ş ­ tünü ve başka milletlere tekaddüınünii gös­ terir.

Milletlerin maddî servetleri, kazanrları. teknikleri yanında ihmal edilmemesi \ ( : iyice

(3) T . B. la. M. zabıt Ceridesi ( D e v r e : V , İ ç t i ­ ma: F , Cilt. 4, 38 İnci İnikat, 3 - V I - 1 9 3 8 P a z a r t e s i ; Sayfa 12 ve zabtın sonundaki 124-2 s a y ı l ı m a t b u a ) .

(7)

T Ü R K V A K I F L A R I VE V A K F İ Y F 1. E R İ 109

tanınması lâzımgelen en mühim madde in-sanlarm ruhudur. Fazilet, insanhk, millî da­ yanış ve içtimaî yardmı sahalarmda bu ı ıı-hun en yüksek tezahürlerini Türk vakıflarm-da görürüz.

Ecdadımızdan bize iı^likal eden yüksek Türk semahatini, âlicenaplığını gelecek ne­ sillere lâyık oldukları bir düzenle teslim et­ mek mecburiyetindeyiz. Bu itibarla bütün milletin ve müesseselerin vakıflara müza­ heret göstermesi insanî ve millî bir borçtur. Madde veya fikir halinde birçok âbideleri bağrında yaşatan vakıflanmızın hükmî şah­

siyeti başlı başına bir âbidedir. Bu millî te­

şekkülü büyültmeli, hizmet sahasmı genişlet­ melidir. Yarmki ilerlemesine, büyümesine mâni olacak tarzda onun mc\cudiyetinden ge­ çici istifadeler temini heveslerine hiç bir ta­ rafta yer bırakılmamalıdır.

Millî vasfını taşıyan müesseseler yurdd.ı nasıl âm ve şamil bir saygıya ve ınüzalierete nail oluyorsa vakıflar da aynı alâka ve hüt-mete lâyıktır. Şükranla arzedelim k i bu haki­ kat gittikçe anlaşılmaktadır

Vâkıfların Vakfiyelerinde tesbit ettikleri şartları devam ettirmenin yaşayanları ölüle­ rin arzularma tâbi tutmak gibî garip ve abes bir vaziyet ihdas ettiği vakıf aleyhinde söylenen sözlerden biridiı.

Eski hukuka göre şartı vâkıf - rıasfi sâ­

ri' gibi i d i . Hiçbir veçhile tebdil ve tağ\'iri

mevzuuabhs olamazdı. Vakıflar kanunu bu mahzuru tamamîyle ortadan kaldırmış vak­ fa zamanla tekâmül edebilmek, hayalın yeni icaplarına ve.şartlarına intibak eylemek im­ kânlarını vermiştir.

Vakıflar kanununun onuncu maddesine göre:

Tahsis edildikleri maksada göre kullanıl­ maları kanuna veya âmme intizamına ııyç;ıın olmıyan veyahud işe yaramaz hir hale ş.eleu hayrat, vakıflar idare meclisinin teklifi ve Rakanlaar Heyetinin karariyle milmkün mer­ tebe çcaveee aynı olan diğer harrala tahsis edilebileceği gibi bu kabil hayrat ayn veya para ile değiştirilerek elde edilecek ayn veya para dahi aynı suretle diğer hayrata tahsis olunabilir.

Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddelerin­

de de kudretsiz h a y r a l n ı y a ş a t ı l m a s ı n a : lüzum hasıl o l d u ğ u takdirde \azife \'e ş a r t l a r ı n de­

ğ i ş t i r i l m e s i n e dair çok esaslı ve i l e r i h ü k ü m ­ ler mevcuddur.

\ a k i f l a r kantmu madde !(> :

Umum Miidürliikçe idare olunan vakıfla­ rın hayratından varidatı idaresine yctişmi-yerlerin yaşatılmasına idare meclisi harar ve­ rirse sönmüş veya hayır işlerinin yerine ge­ tirilmesi imkânsız kalmış vakıflar hasılatın­ dan veya şartları müsait olan mamur vakıf­ lar gelirlerinden ayrılacak paralarla o vakıf­ ları yaşatmağa Umum Müdürlük salâhiyelli-dir.

V a k ı f l a r kanunu madde 17 :

Vazife re şartlarının verine gelirilnıcsi-nc maddeten imkân kalmayan vakıflarda hu

vazife ve şar/lan değiştirmeğe idare meclisi­ nin kararivle Umum Müdürlük salâhiyelli-dir.

Bu yeni ve inkılâpÇ] h ü k ü n d e r vakıf aleyhinde sJhleıiPİıilecek en kuvvetli itirazı kc'ikünden kesmiştir.

^ â k ı f l a r n ı şai lları \ !• a r z u l a n rcınivole f a y d a l ı o l d u ğ u nn'iddelçe (lc\ aın e d e l ü l c c c k : lu; vasfı kaybedcnItM- luiiuikün mertebe asıl ga^cve vaknı olan 2 a \ e l r ı l ( ' dcğişliıilcHcklir.

^ ' â k I f l a n ^ arzularnırn •nnılılcıııel znrar-l a r n ı ünznrar-leımıesi şartivznrar-le- devam öznrar-lmesi bu-s ü n k ü içtimaî lıavafımızın ve medenî kaıuı-mnnuzun tabiî î c a ) i l a r m d a n s a y ı l m a l ı d ı r .

K a n u ı u ı m e d e n î m i l k i y e l ve tasarruf Iıakkmı t a n n m ş . onu l u r l i i r l i i l;\:n-nı/dan tuasnn !u(nuış(ur.

Vakıf usulü ise f<'rdî Tuiikivclf (kıvan ııı b i r sistemdir. Vakıf u s u l ü n d e e-^a-. ferdin şahsî m ü l k ü n ü , kendi arzu ve iradesivln şah­ sî nıilkiveften ç ı k a r a r a k , lıavıv kn-divle. âm­ me i h l i v a r m a ierk ve lahi: r i m e l i , l i r . M i l k i -vct h a k k ı n ı kabul eden onu hürnıele lâ-vık lıulan b i r r e j i m i n , ferdleriu nıilkivci h,ık-lıırını â m m e lehine k u l l a n n ı a = uıdan i b a ı r l olan vakıf sistemini kabul elnıesi \ ( ' h ü r m r l c lâvık L'innıesi kadar tabiî h i r şev olamaz.

F e r d î m i l k i v e t i n t a n ı n m a d ı ğ ı veva enk lakvide tâbi t u t u l d u ğ u muhiller vakıf fikriııip. ve u s u l ü n ü n zuhuruna m ü - a i ! dr'-Hdir.

F e r d î m i l k i v e l i n m e v u d o l d u ğ u , m i l k i -vet ve tasarruf h a k l a r n ı ı u inkişaf elmiş bu­ l u n d u ğ u F I - tarihinde sakıflara I c ^ L i d ü f

(8)

(-dil-110 HA Ll M BAKİ Kü NT ER

diği halde Sümer tarihinde vakfa rastlanma-masınm sebebi bundan başka birşey olma­ ması lâzımdır. Zira [bir Sümerlinin mamele­ ki bir ev, bir bahçe birkaç esirden ibaretti. Şahsî servet yoktu, geri kalan şeyler şehıe veya mabuda aiddi. Muayyen yerlerde me­ murlar veya esnaf loncası gibi teşkilât mev-cuddu. Mahsuller memura daha doğrusu ma­ buda teslim edilirdi. Demek oluyor ki son günlerde yeni bir kültür tezahürü olarak gö­ rülen hâdise çok eski devirlerde de vardr. Fa­ kat bu eski devirde gördüğümüz iktisadî ya­ şayış şekli sırf ilâhî ve kozmik bir düşünce ile olagelmişti] (4).

Bü içtimaî ve iktisadî şart, vakıf fik­ rinin doğmasına ve vakıf usulünün inkişaf ederek geniş bir tatbik sahası bulmasma mü said değildir. Onun içindir ki her mevzua ait birçok larihî metinler ele geçirildiği halde şimdiye kadar bir Sümer vakfiyesi, vakfiye metnini ihtiva eden bir Sümer tableti elde edilememiştir.

Şu kısa izahatla Türk vakıflarının asil çehresinin belli başlı hatlarını çizmiş oldu­ ğumuzu zannediyoruz. Bu J)alısi daha ziyade aydmlatabilmek ir/cre aşağıda vakfiyeler, bunlarla ihdas edilmiş olan muhtelif hizmet­ ler ve vakfa aid nnbani ve âbideler üzerine ayrıca izahat verecek, mütcaddid vakfiye fık­ ralarını ve metinlerini okuyucularımızın tet­ kiklerine arzedeceğiz.

VÂKIFLARIN TESİS ETTİKLERİ BİNALAR V E HİZMETLER

Vakfiyelerde yazılı olan hayrat binaların ve hayır hizmetlerinin büyük bir tenevvü gös-termekde olduğunu yukarıda zikretmişdik. Bunların başlıcaları şunlardır:

Mabed Tekke Zaviye Kalenderhane Türbe Kabristan Namazgah Medrese Mektep (4) P r o f . L a n d s b e r g e r ' i n Ankara T a ­ rih Fakültesindeki ders takrirlerinden.

Darüttalim Dariilhadis Darülkurra Darülhuffaz Kütüphane İmaret imarette mebhar (5) Kârvansaray (6) Tahharıc Misafir eri Misafir odası Dul evi

(5) Vftkıf Şehit Mehmcd ofîlıı Shiiuı rasanm

E . evvel 931 tarihli Vakflyoshuk- Afyon .hisa­

rına bağlı Sincanlufibad nahiyesinin C:ı(o;, ,,ı );aı-. yeslnde bina eylediği İmaret, mcscUl ve ii,, M I safi,, odası ve bir darüttalim h a k k ı n d a tavsUalı,! ı.ulu.

nulurken İmaretin matbuh, mnhzcıı, ınaM,- j . ^ j j müştemilâtı arasında mebhardan du balı • :;),,„.j._ tedir. Son cümle buhardan müçlak olıhn ı • ^ ı-örc

İsmi mek&ndır Kamusun b e y a n ı n a now: l-,,i,arla

halkt tebhir ederlerdi.

İmarete gelen misafirlerin teljhirhan. ıl,' lanzl-fata tâbi tutuldukları anlBijıIıvor

(6) Yolcuların ve k â r v a n l a n ı ı c ş y a h n i ! , ;,( vc arabalariyle kondukları büyük vo muhkem ı ... .aflr

evi. Bunlar Ticaret ve .Sefer yolları iizcmui üala-nır. Buharlı vc raotörlü vesaitin mcvı ıui oı,,:;nhi'i devirlerde İktisadî ve askerî büyük l ı ı - ı ı u : : . ; - ifj,

ederlerdi.

Hayrat yapmak İsteyen ocdadmıii'. Ivâi , ; , n

aray-lara da büyük ehemmiyet vprnıiijlcrdlr ı n\ a r K o c a S i n a n ' ı n yurdun her taıafıı,., r]>tlgi

mimarî şaheserler arasında 17 tane de kar , aın-.aray

bulunuyordu.

Kfirvansarayların dahilî t a k s i n i a l ı , i ı i a ı , lavz.

lan ve vâkıfların tesbit ettikleri şanhn .likkati

celbe lâyık hususlardır.

K o c a S i n a n ' ı n escrlorindeıı olan ı uUbur.

gaz'daki SokuUu Mehmcd Paşa kârvans.ıi t: n.n-'. Ev.

Uya Çelebi seyyahatnamesinde. suretlo a ^ U L ; mak­

tadır:

. K o p ı n m ününde didcbanlar nigdiıhav'u.- eder­

ler; akşamları kdrvansaraym kapısı mch U ı'^.c ,:c ça. hnarak merasimle kapanır Kapıcılar valııio,: l:an. diller yakup kapı dibinde yatarlar. Gece ı/ı,n:nvdan sonra bir yolcu gelirse kapıyı açup ii-r.ri alı-htr, ye-mek çıkarırlar; fakat cihan yıkılsa içeriden bir kim­ seyi dışarı bırakmazlar.

Kârvansarayda müsafir olanların C I V J ) , ; kalk­

tıktan, sonra yine mehterhane çalar, heri:/ -, eşyası­ nı, malım bir eksik var mı yok mu diye mttayene eder, hancılar bağırırlar:

Ey ü m m e t i Muhammcd. Malınız, < ; a ı ı ı ı ı ı / . . do-nnnuz tamam TOI?

— Cümlesi tamamdır. Hak sahibi hayıaia rah­ met eyleye..

(9)

T V R f V A K I F L ARI ] E v A K F İ V F i. E R İ

Acezenin re kimsesizltrin daimî olarak barınmasına mahsus yer

Gölgelik Sığınak Darüşşifu Tıp medresesi Hastahane

Ayakda tedavi re nıudlcce yeri (dispuu-ser)

Hamam

İdman sahası

Spor ve idman için hususi bina re Icsisal Tenezzüh yeri Çeşme Sebil Kuyu Pınar Su yolu ve tesisalı Kale Köprü Yol Kaldırım Limon Deniz jencri Gemi - sejine Umumî hclâ Bed est an Zahire loncası . Çamaşırhane Muvakkilhaııe Çeki taşı MÜTENEVVİ H A Y I K İŞLERİ Yapılabilmesi ayrıca Lina inşa \eya lalı-sisini icap eltirmiyen mütL-nevvi lıayıv işlevi­ nin baslıcaları:

Halın ol.ııunıasi

McvÜd » Aşır » Buhûri » İlmi hadis ledri.n' Kcliniei tevhit Salâval

Bertil mumu rakıIına-ı Göz ağrısı için Hâr

-Işure ve h.elva ri!:;ıe.<i kurl>aıı kesillUt si

İl (nnı taam

I'ukanıya. yelinılere. er;:!'', hını odun n- kömür irin puro

Mtılmlle ve Liiy ııİ!<ıH-.i;:nt dirıcr tel.'lliji irin pma

Mnlıhu.^lurın hi.r.Jun İMI.-H

un t i un ieii! par<ı Müjlisleriıı luijiİM'-i! para Oliiiiiiıı \ı!,'i::;f<ri^! l(rl:sisııt FhıneL re ,n, r„ Si: r,: > v 7 , , - ; ' / \ ( / > . ' ; / • ' / /;,'; rilrıv-i Ku'rn! I:aii,er:: >u .u'âulrn-;!: ('• i-t '

re nıulılnı: vericileri r rt'inl-•irfaah-ıe^ ikonan nıesi (.•;'! İ!İ ire Fizl'ii'ıi eiiın: ı •.•/;;/(;••',•• (.r^enl.larıi lee-'n m " ( oeıtlJni' iein k'l'i'ı ;•• Biixnint topu

] eliiii/ere (i\ lıh Asheriıt teehizl Dov'inmara mıi'n ee ••/

V A K I F L A R D A HAYİR HİZMETLERİNİ İFA İLE ML KELLKI' Tl F L L M l OLAN VAZİFEDARLARIN RAŞLIC vl.Al^I

Hatip \

\

İmam Müezzin

Diğer dinlere aid ma- ' bedlerde bunlarm ilmî^ ve bedenî hizmet sahi])- • leri

Malû n ı o l a n ı l m ı v e l i e d e nı ıııznıeılen " ( i r u ı h i e r .

Bunun üzerine kapının kanatları açılır, lıancı-lar yolculıancı-ları selâmetler, nasihat verirler:

— Yollarda gafil gitmen, hisat gaip itmen, her. kesi refik itmen yürün Allah asan getire..

Büyük hir avlunun üzerinde 150 odadan mü.

reVticp oUın hu liârvtui^aıaiKİc hrırev: l.i.-nre/lf', <n:u vc bir de deve ahır: rarüı. Büyıı'; demir hr.ır.tr:: I.e-ViCri üstünde lıaua: Kara Haar'ı Kulu Hasan Ccîc-bınin hattıyla .-ı< rıi: i/; ya-ılvıi'ı: B\ı l-.L'.rvnü: rraya

(10)

1

112 // ALİM BAKÎ XU NT E R Vâİ2 Reisülhuffaz Hafız Deviıhan Yasinhan Cüzhan Ihlâshan Salavat han Naithan Mevlidhan Akşam müezzini Kayynn Ferraş Musalli Müsebbih Duagû Muarrif

Vâkıfm şartına göre muayyen cami ve vakılta l ı a l k ı

1 l'ı • «çalışan.

Bunlar da vakfiyedeki şartlara göre muayyen yı ı 1,

yen vakitlerde cüz veya sureleri okurlar. ^ o

'' n ı u e z z i n . ' '^"nek, i n . Muvakkit Noktacı Siracî Hasirî Kandil! Bewap

Bazı camilerde akşam ezanlarını okumak için layin , ,; Hayır müesseselerinde silip süpürmek, eşyayı umİKii

tizamı ve temizliği temin eylemek gibi hizmetlerle M rı 11 <• , , . ' " ' I olan kimse.

Temizlik hademesi (7). Muvazzaf cemaat (8).

Vâkıfın şartı dairesinde teshili (jkuyan. Vâkıfın şartma göre muayyen dua okuyan.

Cuma günleri namazı müteakip vâkıfa ve ânımei m ı ı ı ı minata dua eyleyen. Bundan başka eezai şerife n l s i m

zife gören, devir okuyan hafızları açık cüzden l:ıki|> \, yanlışlıklan tashih eden kimselere de cezai şer,'/,- im, raektedir (9).

Vakti tayin eden (10).

' Vazifedarların devamını niürakalıe eden. . Kandil yakar, temizler.

Hasırcı. Kandilci ' Kapıcı (11). ' ^ ınii-ı n d a va-" T eden / '

(leıûl-(7) Bunlar hayır müesseselerinin İçerUerlnde temizlik İşlerini gördükleri gibi bu müesseselerin harltnlerlnln ve harlmlerlnde mevcud mebani ve tesisatın temizlik İşlerine de bakarlar.

Hattft Amasyada B e y a z ı t H . nin camiin­ de avluda çmarın dökülen yapraklarını toplamak­ la mükellef bir ferraşt.çınar da vardı. Bunlardan münhasıran hel&lann temizligıyle meşgul olanlara

ferrofihelA veya mutahhiri.helt adı Verilmektedir.

Ferraç'ın lugat mftnası seHcidir. tmaret, misafirha­ ne ve kSrvansaray ferraşlan misafirlerin yatakları­ n ı serip kaldırmak hizmetiyle de mükellef olduk-larmdan kelimenin delâlet ettiği mftna orada açık olarak görülmektedir.

F a t i h M e h m e d n. nlri Türkçe Vakıf ve­ sikasında imaret ferraşlannın vasıflan ve hizmetleri şöyle anlatılmaktadır:

— Ve hUımetine kadir, eüatû çalâkîik babmda naşirleri nadir, iki nefer ferrof tayin olunup ima­ reti âmirenin zâhir ve Mttn ve harem ve avlusunu kens ve tannifde ve fürişi misafirinin bostu tay-ytnda daMka fevt etmeyip.. (S. 287).

(8) Sulehayi ümmetten beş nefer adem camii

terifte muaatH olup her Wrt külle yevmin evkatt

hamseye müdavmet vc fcraizl tiirrr-'--. uİA ile edaya muvazabat.. ( F a t i h i n ı

yesi, S . 2 5 6 ) .

(9) Ve bir merdi salih camii fay il-!

arrif olup cuma günlerinde âdeti t';::.-hamdele vc tasUycyi takdim vc hadelı : ve sena ile tazim, vıihninin vc tinim:!:.-, • duasını tamivt.. ( F a t i h i n T t l r k p o V a i r; .,

,Vc yine camide mııarrifHk h i:jı>',-r; • iman vc vazifeyi lâytklle yapav j-c 7; • şerifeyi okumaları esnasında ıcur'nıt arı.: diğer bir muarrifin bulunması. .

(T'-.t"-Eyyup Vakfiyesi S . 2 8 ) .

(10) İrtifa, basıtaya göre valıt i.:

adam. Fatihin Türkçe vaJcfipcsiiıdrk: • ;

rc muvakkitlerin bilgili Mmsclcr oldııaı;

.Evkatt salâta ârif fenni hilcrnrt vc '/< ounufi maarif.. ^ ( S . .310). (11) BeDuaplann g ö r d ü k l e r i lıli^ınclı, dem b u l u n d u k l a r ı h a y ı r m t i c s s e s c l c r l î i i ; ı ve vâkıfın ş a r t l a r ı n a göre a z ç o k de:,*: i Fatih'in T ü r k ç e v a k ı f v e s i k a s ı n d a moc'u. şifa, imaret b e v v a p l a r ı n ı n v a z i f e l e r i sövl'. tasrih edilmektedir: <'cvittatt '•<- V a k f ı . •-'i'ıde mu. üzere ••:'<• :rıri dua liofar ile « - 2 5 7 ) . IdVin 7cı. '"'•m ccsaî '•'-•••iv eden '11 A r a p ç a i:!hıi bilen ::'lara ffö. i Tn^ılnjor.. 'ette camii •'• m ü s t a h -i r a p l a r ı n a M e s e l â d a r ü ş -: 1 a v s i f ve

(11)

TÜRK VAKIFLARI V E V A K F İ V E L E R İ 1 1 3 Pasban Türbedar Destaıî Buhurî Miftabî Müderris Muît Danişmeııd Muallim Halifei mektep Talel)e Şeyh Nazır Nesnevihan Şiirhan Semazen Hafızı kütüp Kâtibi kütüp Reysületibba Tabip Cerrah Kehhal Tabbahı ilâç Emini sarf Vekiliharç Bekçi.

Türbe hizmetine bakan Kavuk ve sarıkları düzelten.

Cami. tekke ve türbe gibi yerlerde udu anber gibi kokular yakan. Bir nevi kapıcı.

iMedresede ders okutan. Dersleri müzakere eden (12).

Mübahase ve nıuhatabaya nuiktedir staj devresinde bulunan iliıu talibi (13). Öğretmen. Mektep kalfası. Öğrenci. Tekke ve zaviyelerde. » » » » ( i n

>> » ayin esnasında münasip şiirler okuyan. » » ayin esnasmda kudüm uran.

Kütüphane müdür veya menunu ( 1 5 l . Kütüphane kâtilıi (16). Başhekim. Hekim Operatör. Göz hekimi. Eczacı (17) İdare memuru (18).

lase maddelerini ve sair levazımı mübavaa eden levazım memuru.

^Beher medresei şerire için bir bevıap tayin bv-yurdular tâ ki medresei zahire ve darüttcdrisi ye. aânei fahirenin ebvap ve menasırını vaktü zaman ve hengâmü evani ile açıp kapayup ruzu şeb hiz­ metinde kaim ve kalkai der gibi babı medreseye na-zarı daim olup seccadei müderin neşrü teljik ve ilâ-ahirüdders hazırı meclisi pür nuri tetkik ve tahkik olmağla... (S.

266)-• Ve bir kimse âarüsşi/anın bevvabı olup vaktü

zomam ile babı darüşşifayı açujı kapayup hariçten bir jerdin merza meclisine duhulüne ve darüşşifa-da beytutetin rıza vermeyüp.. (S. 278)

«Ve iki nefer hizmete kabil adamlar huzuru

taam zamanında kapıda hazır ve dahil ve haricin ef'al ve ahvaline nazır olup istifayi hisseyi muayye-nede terki edep edeni ihtisap belki mushi cemil ile hitap, dahi lâzımgelirse itap eyleyüp bu iki nefer bevvap dahi.. (S. 269)

(12) rab'ı hadid, fikri sedid, re'yi rcşid ile

al:-rant beyninde ferid ve talimi muhtasaratı küiüpte mahir ve taallüm ve iktisabı mutavvcita kadir ki-mesne ola her müderrisin medresesinde muidi olup..

(S. 263 ve 264).

(13) Danişmend kelimesinin Türkçe tanışman. dan alındığı meydandadır. Muhtelif vakfiyelerdc-kl tavsiflere göre danişmendler aşağı yukarı bugü­ nün talim ve tedris hayatındaki sitajiyerlere teka­

bül etmektedir.

Medresei mezburedc talim ve tedris rızaen'lil-lahirrahman olmayup anda varan müderrisin ve

da-7!!.w/ıc7id;c?- mahza bir nam re unvan için

varma-çır. .. ıLutıi Paşanın Tire vnkfiyesi, S. 46)-Ve her medrese için on beş nefer danişmend ta­ yin buyurdular. Anlar dahi kabiliyet vc zekâsı zâ-lıiı, makasadı l:ütübi ınutcbereyi fehmc kadir, mii-radatı musannifini l:irama mütalâa ile vasıl, mü. derrisi medrese huzurunda fünuni scttadan müba-ha^e ve muhatabaya kabil talib'i ilimler olup..

»Fatih'in Türkçe vnkıf veslkasi, . 2G4 ve 2G5) • (14) :-3üyük Türk mutasavvıfı M e v l â n a Cc-l â Cc-l e d d Cc-l n i R u m î ' n i n Mesnevi adındaki meş­ hur eserini takrir eder.

(15) Esamii küiübi muteocrcye ârif. müderris,

muid, rnüstaiddinin muhtaç oldukları kiitübün taf­ siline vâkıf.. (Fatihin Türkçe vakfiyesi S. 2G8).

(16 ı Kıitüphanenln defterini, fihristini tutan, alınan ve iade edilen kitapları makbuz mukabilin­ de veren ve kaydeden.

(17) Vc bir ferdi kâmili mücerreb tayin olu­

nup kân, eşribe vc maacin ve akras vc eyaricat tab­ ir, olup.. (Fatihin Türkçe vakıf vesikası S. 27.")).

(18) Tâ ki mcrzanın muhtaç olduğu ağdiye

ve eşribediı vekilill'harcı .zahire vc itad olmak üzc. rc iştira ve idad eylediği eşyayı kilardan ihraç ey-leye (Fatihin Türkçe vakfiyesi S. 272).

(12)

114 HALÎM BAKt KUNTER Emini mahzen Kilârdar Tabbah M e m hadimi tmaret şeyhi tmaret nakibi Habbaz Hammah gûşt Nakkadı kendim Kâseşu Kâsekeş Ahuri Arpa emini Hammalı hatap Kendüm gûp Nakkadı erz Aşşâp Kennasi halâ Mutahhiri hala Abrizi Harisi bedestan Hafızı tas Abfceş Meydan şeyhi Meydan ihtiyarı Havacı Korucu Duacı (19) F a t i h M e h m e d I I . nln Türkçe va­ kıf Teslkasında Hastabakıcılann vasıflan ve hiz­ metleri etraflıca anlatılmıştır.

<.. UmuTiide ve kArasmude, acsü keselden ha-U, hizmeti nerzayt inkârdan taVt ili iki kimesne merzaran hismetine tayin oluna. .Uereanm ağdtye ve eşribesin Hızar ve pürsişi ftottn marizi hemlşe tekrar ve hastt türiş ve gasli siyab ve kenH menazü ve resşi mafbarid etmekle gubart hitm marizi zaü edüp... (S. 278 ve 279).

C20) İmareti Amire ve darUszIyafei fahireleri

için emanet ve diyanet tte maruf, »olâfc ve takva Oe mavsuf, kerim ve sehükruh, iabt lut/i herkese met­ inli, dairei hniki Mlei kamer uiW vasP, afitaJn Alem.

Eşya ve levaznnaU muhafaza eden debboy memuru. îaşe ve gıda maddelerini kabz ve sarf eder.

Aşçı.

Hasta bakıcı (19).

Misafirleri kabul ve müddeti hitamında yolcu eder (20). Şeyhin yardımcısı. Ekmdcci. Et hamalı. Buğdayı arıücı. Bulaşıkçı. Garson.

Misafirlerin hayvanma bakan.

Misafir hayvanlannm yiyeceğini tedarik ve tevzi eden. îmaretin odun hamalı.

Buğdayı döğen. Pirinç aydclayan.

Darüşşifa için muktezi ot, kök ve çiçekleri toplayan. Ayakyollannı süpüren.

AyakyoHarmı su ile yıkayan. Oturakcı.

Çarşı, bedestan bekçisi.

Sebil ve çeşme gibi yerlerdeki tasları muhafaza eden. Su çeken.

Okraeydanmda meydanın ve tekkenin .şeyhi. Atıcılar h . k k i i l i i -nün başkanı. (Emirürrümat, Reisitirendazan veya Kontankeşan) tabirleri de kullanılmıştır.

Okmeydanmda hakemlerin ve antrenörlerin fevkinde yüksek sala­ hiyetli hakem ve. haysiyet divanı âzası (21).

Okmeydanlarmda atış istikametinHe bulunup okla rın gittiği me­ safeyi, anataşı dedikleri, istikameti tesbit eden. taşdan sağa ve so­ la inhiraf derecesini ve diğer teknik hususları tesbit eden hakemler. Okmeydanmda, meydanm hududunu, tesisatını mnhifaza eden \e aüş ve merasim günlerinde intizamı temin ile mükellel' olan spoı spor zabıtası memurları.

Pehlivan güreşlerinde ve pehlivanlar tekkesi denilen .«por ocak-larmda pehlivanlar güreşe başlamadan evvel onlara u.snl. âdab ve erkân hakkmda vasayada bulunan ve eski pehlivanları lıoyır dua ile yâdeden kimse.

tob gibi yüzü yerde mütevazi bir seyh tayin olu.

na ki kat'ı raht beyaben edip berki hazmı pibi ru. yi zerd ve hezaran derd ile ilftan ve Jıisaıı sermen. zili istirahata erisen milsafirini veçhi nahih ile js. ttkbal, striıki dideleri gibi önlerine düşüp lazim ve UMl ile ol cennet misal dan naim ve makamı ke. rime kondurup milddeti müsa/eret ki gayeti üç gündür, tamam oltcak dilsturu kadim üzere lut/ile destur vere ve müddeti müsaferet esnasında imareti şerifelerinden tayin olunan gada ve asayı Hit fi mahz ve mahzt lutfile huzuru müsafire ihzar re bu babda her mertebe tcûıammül ve vils'ati sadrı ihtiyar ey. leyüp... (Fatihin T ü r k ç e vakıf v e s i k a s ı s. 284, 285 286).

(13)

- TÜRK

VAKIFLARI VE VAKFİYELERİ

l t 5

Gümrük-memuru : Vakfedilen gümrük hasılâtmı tahsil ve cibayet eden (22).

VAKIFLARIN iDARE MEMURLARI İLE İNSA. TAMİR. TEZYİN VE MUHAFAZA ÎŞLERÎNÎ GÖREN SAN"AT VE İHTİSAS ERRABT.

. Nanr

Mütevelli

Hfitevelli kaymakamı

Kâtip

Cibi

Şandnb*

Kaidülma

Suyolcu

İfimar

Meremetci

Osrobî

Ibniûmnkuş

Mütevellinin fevkinde vakfm her nevi işlerine bakan ve umumî

murakabe vazifesini gören (23).

Vakfın idare uzvu.

Muay^-^en ahvalde mütevelli nam ve hesabma vakfm işleri*ıe bakan

Vakfın besaj) ve yazı ilerini gören memur (2i).

Tahsildar.

Veznedar.

Su nazın, su mühendisi.

Suyollannı ve su miktarmı tamir ve tanzim eden.

Tamirci.

Kurşuncu.

Mimarî eserlerin yazı ve çizgi ile kîrletilmemesini temin eden.

tnnılen, müstakimi sakimden ayıra yani hasen ile

UUM feJımeyleye. Bigaraz olalar. Umuru meydan te Ihmımtt meydan re davayı meydan ve kanunu remti mevdtm anlar icra ettirip kanunnameye mu.

it ettirmlyeler.

... dava ve nisa' düşerse vesair umnru kiilli ve dbH vaki olan ahvali biaaraz görüp katedeler ve

eCınJe pehlivanlar (pehUvan keUmesi burada atlet makamma kullanılmıştır) . bunlardan hicabedeler (AtJcıJar itanıınnamesi, S. 15 - 16).

(22) Evkafı şerifelerinden biri dahi harici

ka-tOe gümrük kapanı demekle maruf beyttir Dört tarûft tariki âmla mahduddur. Mahalli mezburu et-tat ve aktardan darüssaltanatı aUyyeye emtia ile ge. ten tneeardan: müsUminden rubu' öşür ye ehli zim. metten nmf Osür ve harbiden ö?«r alınmak için va. laf btwurup şart buyurdular ki: beyti mesburda bir emin ve dindar, müteaffif ve perhiskâr adem tarafı tattanattan mûteayyin olup ve cemii evkatta ol me.

Unda meWn ve mütemekkin olup., muktezayi şer'i

kevim üzere amel ve kat'ı fiyafi ve kufar edüp ni­ ce fedald ile fstanbula dahil olan tüccar ile mü. maaa ve cedel etmeyüp tenfiri kuluba sebeb olan easaidan ttSıa^i ve ayende ve revende ile hüsnü

mu-atneleri eWnef varidin ve sadirinde şayV ve faşi olup

istlmdleti eshabt ticarete himmet ve izdiyadı em-vali tüccara beşli kudret eyleye.. (Fatih Mehmet

n. nln Türkçe vakıf vesikası S. 162 -

163)-(23) . . . ve bir nasıra ciheti Tiizmeti nezaret

itin yevmi bej akçe ola ki mütevelli olan kimsenin her hususuna nazır olup gereği gibi mütevelliye an­ da olan mesaliha yardım etmesine mücid ve müs'i ola vesair hususları ddlıi vaktth vakitsiz görüp gö. setmekten hali olmayıp gafil olmaya.. CLutfl Paşa­

nın Tire Vakfiyesi, S. 50).

(24) Eski vakfiyelerde kâtip unvanı altmda gös­ terilen müstahdemler yalnız yazı İşlerini değil vak-fm muha=ebe islerini görmekle de tavzif edilmiş­ lerdir. Btivük vakıflarda yazı ve hesap isleri için ayrı ayrı kâtipler tayin edilmişti. Hatta vakıfların bütçeleri ve hesabı kafileri de vardı.

. . . re evkafı mezburcve mahsus bir ehli kalem,

istikamette alem. miitpdrvvin. ârif. kâmil snhibill. maarif kSHv tavin oluna, tâ ki vakfı serilin icmal ve tafsili ruznmveesivde v>ahfvz ve dnhjil hare na. kir ve kıtmir maluyn ve melhuzu oluv. sıdkt emanet. Uı vakfı şerife hizmet ve her sevenin avaid ve İh. racatını müstakil bir defterde zapta himmet eyle. ''üp vazîfei kitabet rev'i vakfı serifden klUte ı/rrtvin on. akçeye mutasarrıf ola ve her senenin defterini bir kese içine vaz' ve mahtumen kesel defteri nazırı mnnsub canibine ref edüp sandvkeei miltevclliâe daima masbut ve umuru vakıf ol defteri mutebere menut ve merbut ola... (Fatihin Türkçe vakfiyesi.

Türkçe vakfiyesi. S. 302. 303, 304).

...ve yine bu mütevellinin mübaşeret ettiği ev­ kafa bir müstakil kâtip tayin oluna tâ ki kâtibi vak-fı şerifleri dahi emvali vakfi şerifi marifeti nazır ile erbabı sınaat mabeyninde müteâref olnn tariki meluf üzere zapt ve kitabet eyleyup kalil ye cein umuru vakıfdan bir emri defterine idhalde ihmalden mütebaidesi mevfur... bezli makdur eyleyilp her se­ nenin muhasebesin hatmi mütevelli ile divanı sul­ tanîye teslim dünya ve ahirette mes'ul ve mu-"•cp olmamak için amelinden fikrini takdim eyle­ ye.. (Fatihin Türkçe vakıf vesikası, S. 333, 3341. ... Usulü kitabete âlim ve muhasebeye kadit ve inhiraftan sâlim bir kâtibi müstakim.. (Fatihin

(14)

116 . HALiM BAKİ KUNT ER Mahinnukuş Mahyacı Mücellid Bahçıvan Mühürdar

Yazı ve çizgilerle sair kirleri -usulü ile temizleyip ori H|.,

dıran (25). ' Minareler arasına geceleri kandillerle yazj ve .şekiller (e.ı

1 .1 - I ' ^fien

san atkar.

Vakfın kitap ve defterlerini cildleyen. cildleri tamir eden k"" ve tomarları icabına göre bezleyen. diken ve tanzim eden ^ " Bahçelere bakan veya bahçeleri tanzim eden ihtisas sahibi

fedar.

Vakıfta mahzen ve kiler gibi ayniyatı ihtiva eyleyen nıah ılü liflerini nlühürleyip açan adam (26). ' ^"

VAKFİYELERİN KIYMETİ Vakfiyeler, vakıflara varlık veren resmî

belgelerdir. Vakfiye hukukî tâbirile vakfın

tescilidir. Tescile ait şekil ve hükümler bu

etüdün mevzuu dışmda kaldığından burada o cihetlere temas edilmiyecektir. Vakfı ku­ ran adamın adı, sanı, vakfedilen mallarm ve­ ya paranm mikdarı, nevi ve evsafı, bunlarm gelirile ypılacak işler ve bunun gibi gerekli hususlar vakfiyelerde yazılıdır.

Vakfiyeler şahitlerin önünde tanzim olu-" nur ve mahkeme kütüğüne geçirilirdi. Bun­ larm büyük bir kısmınm Vakıf Kayıtlar ida­

resi dediğimiz evkaf arşivinde de mualıharen

tescili icra edilmiştir. Vakıf kayıtlar idare­ sinde vakfiyelerin bazılarmm, kitap veya to­ mar şeklinde, aslî nüshaları da mevcuttur. Va­ kıf muamelâtmda büyük ehemmiyeti oldu­ ğu gibi vakfiyeler, tarih ve sosyoloji bakımın­ dan da yüksek bir değer taşımaktadırlar.

Vakfiyeler umumiyetle kâğıt veya deri üzerine yazılmıştır. Nadiren taş üzerine ka­ zılmış olanları da vardır. Taş üzerine yazı­ lanların bazd'arı vakfiyenin tam metni bazı­ ları da hulâsasıdır.

Küthyada Germiyan oğlu Yakup Çele­ binin imaretine ait vakfiye Türkiyede bulu­ nan taş üzerine mahkûk vakfiyelerin en

(25) . . . ve bir merdi âKU her hizmete kabil

kimesne vakfı şerifin mahinnukuşu olup her ân ve her zaman etrafı bükaı gerifeye nigeran olup eğeı -amii şerifidir eğer medaris ve tetümmatdir eğer da-'üttttlim ve imarettir duvarlarını bazı herzegerdle-rin nakş ve tesvid ve telvisinden hıfz hizmetiyh mukayyet olup.. (Fatihin Türkçe vakıf vesikası,

S. 281).

(26) . . . . ve mahzen ve kilerin kilitlerini mü.

hürleyen mühürdara yevmt bir dirhem.., (Fatihin

arapça Eyyup Vakfiyesi. S.'36).

ehemmiyetlilerinden ve en nıe.şUuı hırından biridir (27).

Amasyada B e y a z ı d 11. Camiinde bulunan vakfiye kitabesi de ehemmiyeili tarih vesikasıdır.

Karamanda ibrahim bey imarciiu'wi kemer üzerine yazılmış iki parçadan ii)avoi vakfi­ yesi ile Konyada Hashey Darül/nıfjannni şim­ di Konya müzesinde bulunan mevnıeı taş üze-rine mahkûk vakfiye hulâsası da İm kabil vakfiyelerin zikre şayan olanlanndrınchr. Bu sonuncu vakfiye kitabesi hava lesirih- lıozul-muş olduğundan pek az kısmı okıın:ı])ilmek-tedir (28).

Tirede vaktile Koca Yumuk ııı<-arlığınm duvarma tesbit edilmiş olan ve İmainı Necip

Paşa Kütâphancsi avlusunda mulıaraza allı­

na alman mermer üzerine yazılmış 119:', ta­ rihli vakfiyenin sağ üst kulağı, me/arlığm kaldırılması sırasmda, kırılmış ise de bunun tam metni, ikame olunan bir davada sübut delili olarak gösterilmiş olduğımuan. Tire mahkemesinden sâdır olan bir ilâmda yazı­ lıdır (29).

Istanbulda Vefada Atıf Efcıuli

Kiitiip-hunesindt taş üzerine yazılmış ve duvara tes­

bit edilmiş olan 1154 tarihli vakfiye luılâsa-smda kütüphanenin idaresi ve hafızı kulüp­ lerin vasıflan hakkında vâkıf tarafından ko­ nulan şartlar yazılıdır. Yazımızın sonuna

res(27) İ s m a i l H a k k ı U z u n ç a ı s ı ı ı o ğ -l.u, Kütahya sehH, İ s t a n b u l 1932.

(28) Konya Asâriatika Müzesi Müdüric Y u s u f A k y u r d ' u n Resimli Konya Kılavv::ıı adlı eserin­ de bu kitabe ve Hasbey Darülhuffa~ı h a k k ı n d a et­ raflı izahat mevcuddur.

(29) Vakfiyelerin tarih ve sosyoloji bakımından

önemi başlıklı yazımızda bu vakfiye h a k k ı n d a iza­

(15)

TÜRK V A K I F L A 1{ 1

mi dercedilen bu vkfiye itulâsası 2ü satırda ve tam metni şudur:

vc badü vakfiyei mamulün bihamda zikrü tas­ rih olunduğu üzere kütübü mevkufem tale­ ben limerzatillahi tealâ ihyasma muvaffak olduğum işbu kütüphanemde hıfzolunup kü­ tübü mezkûre istinsah ve istifade tarikile re­ hin ile olursa dahi veçhen minelvücuh taş­ ra çıkarılup bir kimesneye verilmeye ve müs-teit ve mütedeyyin üç kimestıe hafızı kütüb olup hizmeti lâzimelerine binefsihi kıyam edip vdcil nasbeylemiyeler ve kütüphanem ittisa­ linde büny^d edüp süknasmı şart eylediğim üç bab kârgir menazilin her birinde birisi sâkin ve hafızı kütüplük cihaiına mutasarrıf olmalar» menazili meşrutalarda bizzat sakin olmalarile meşrut ola ve eğer hilafı şariı mezJcûr menazili mahsusalarında sakin ol­ mazlarsa cihatları ref ve lıanei meşrutalarda sakin olmağa ragıp ve hizmeti lâzimesini edaya kadir mutemed kimesnelere verile. Hu-lâsai kelâm hafızı kütüplük cihatı bizzat ha-bei merkumelerde sakin ve mutavattın olma­ larile meşrut o k ve hafızı kütüplük cihatı-nm Örfü belde gibi kasriyedi hilafı şartım ol-mağlia kasriyed murad edenlere ruhsat veril­ meyip eğer izharı fütur ederlerse ciheti refin-den şürutu mezkûreye muıaî bir kimesneye tevcih oluna ve hafızı kütüplük hizmeti vak-feylediğim kütübü mutebere muhafazasından ibaret bir mâna olmağla hizmeti merkumeye kaim olanlar mutemed kime.snelerden olma­ sı lâzimei halden olup hafızı kütüplerin bi­ risi biemrillahi tealâ fevt oldnkda örfü bel­ deye kıyasen sabî oğluna verildiği surette lâ muhale aharı tevkile muhtaç ve vekili olan ki-mesne bizzat ciheti merkumenin mutasarrıfı olmadığına binaen hizm*ti iâzimesinde kusu­ ru emri bedihi olmağla veçhi meşruh üzere hafızı kütüplük ciheti mahlûl oldukta edayi hizmeti meşrutaya müsleid olnuyan sabî oğ­ luna tevcih olunmıya ve kiitüplıanem salı ile cumadan maada haftada beş gün tulûı şems-den bir saat mürurunda açılup gurubu şem­ se iki saat kalınca kütüphanem kapısı ka-panmıya ve hafızı kütüp olanlar müderrisini kiram ve kuzatı zevilihtiram ve eimme ve mii-ezinin ve kayyım oimıya hasılı kelâm şu-rutu meşrutam üzere eyyan.ı hamsede

sabaiı-117 tan ahşamadek edayı hizmeti nıezkııreye mâ­ ni, hizmeti ohmya ve hafızı kütüp olan üf-kimesne manii serileri olmadığı halde her gün ma'an kütüphanemde mevcut lıulunanlav vc nu'ıtevelli olanlar sunıtıı mezkûreye nıü-rı.alta ihtimamı lam edeler. U J - I Ji

ETİ VE UYGUR VAKFİYELERİNDEN ORNEKEEK

istanbul arkeoloji müzelerinin eski şark eserleri kısmında bulunan ve 2026 numarada kayıtlı olan Eti devrine i i ! hiv tablet İsadan Önce 12;i0 - 1290 tarihlerine ait inr Eti vak­ fiyesinin minini ihtiva etniktedir.

13u vakfiyenin meâli hulasaten .şudur: K r a l H a t t u s i l i s düşmanı A r -m a d a t a ş " I -mağlû]) ediyor. E-mlâkini alıyor. Bir ev ile müştemilâtını Tanrıce İştar'a ibadet edilmek üzere vakfeyliyor Oğlu D u 1-h a 1 y a s " 1 bu vakfın idaresine memur edi­ yor. Bu ev ile müstemilâtır.ı heı türlü vergi ve tekâliften muaf kılıyor (30). Her türlü taar­ ruz ve müdahaleden masun kalmasını şart ko­ yuyor. Oğlu D u l h a 1 y a s " ın kral olduk­ tan sonra da bu vazifeyi yapmaktan geri kal­ mamasını. l)ütün evlât ve ahfadının ayni va­ zifeyi ifaya devam eımelevini istiyor. Yap­ madıkları takdirde Allab.ın lâneline uğraya­ caklarını söylüyor (31).

Y o n L e C o q ' un şarki Tiirkistan-da Tıırjan'du yaptığı hafriyatla elde edilen tarihî vesikalar arasında müteaddit üyg:«r

vkjireleri de vardır. Bunlar İsadan .onru 12

-l : - üncü asra aittir. Bu, iıava-liye henüz is­ lâmlığın girmediği bir zamana ait olan bu vakfiyeler Buda dinindeki Türklere aittir ve L'Vgî/r harflerile yazılmıştır Buralara islâm­ lık 1.5 - 16 nc! asırlarda girmiştir. (30) V a k ı f l a r k a n u n u n ı u z v ; : ı 9 u n c u m a d c î c s i p . -d ç v a k ı f l a r ı n -d o ğ r u -d a n -d o ğ r u y a l ı a y r a t t a n o l a n gay-r i m e n k - u l l o gay-r i n u ı d e v l e t >«a!\ i m t i y a z ı n d a n gay-r . ı i i s t p f i t o l a c a ğ ı y a z ı l ı d ı r . B u g ü n b a ş k a m e m l e k e t l e r d e de v,..-k ı f i a r m n e f s i h a y r a t t a n o l a n m a l l a n v e r g i ve r e ­ s i m l e r d e n m u a f t ı r . (31) D a h a f a z l a t a f s i l â t i ç i n ş u eserleri favslyo e d e r i z : 1) H . H . F i g u l l a , KcilschTijturlnntıUn aus Boghazköi, H e f t . 1, N o . 1. S. RC - 8 5 . 2) A l b r e c h t G ö t z e , HcUıUischc Texic ( F . S o m m e r n e ş r i ) H e f t . 1. M V A G . 29. 3.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya kar yağışı altında üstü açık, üç hurda oto­ mobille giderler ve AnkaralIlar onlara görkemli bir

Beykoz, Hereke, Bakırköy fabrikaları gibi Fesaneyi de faaliyet çenberi içine alan Sanayi ve Maadin Bankasının meşkûr himmeti ve şirketin idare he­ yetinin

[r]

Haşan - Âli Yücel; mevzuu, daha çok haftanın hâdisesine göre değişen yazılarında tek vahdet unsurunun bu ideal olduğunu şu satırlarda tavzih e-

Lateral medüller sendromun seyri sırasında %12-36 oranında görülebilen bir semptom olan hıçkırık, diafragmanın ve eksternal (inspiratuar) interkostal kasların

Bunla­ rı yepyeni kompozisyon­ lar içinde çeşitli tekstil endüstri dallarında değer­ lendirmek, dış satım ola­ naklarını arttırmak bakı­ mından da çok

Çünkü aynı yazı­ da, «Ahmet Vefik Paşa’nın dilini o zaman bizlere öğret­ mek söz konusu olduğunda Edebi Heyet’tekl, zamanın bü­ yük edipleri de

[r]