• Sonuç bulunamadı

Bir konuştu pir kunuştu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir konuştu pir kunuştu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A

tt

il

a

İl

h

a

n

V / Ot L ‘

'/Milliyet

/ • Ÿ'

c

>CJ

EDİTÖR: B ü l e n t B e rk m a n Faks: ( 0 2 1 2 ) S O S 6 3 4 8 bberkman@milHyet.com.tr

M)

Jt-H A V

^

KULTUR/SANAT

___

Bir konuştu

pir konuştu

fMzaygunduzGhotmail.com

Ö

ğretmen yazar dendi sizin i- çin, nedir bu? Bu toplumcu olmakla ilgili bir şey. Ben kendimi hep görevli hissedi­ yorum. Benim bir görevim var o da in­ sanların önünü aydınlatmak. Okuru bi­

linçlendirmek, ona bir şeyler öğretmek.

Geçtiğimiz günler­ de de Türkiye’nin beşte birinin eşcinsel olduğu­ nu öğrettiniz topluma...

Aktüel’e söylediği­ mi yirmi beş sene önce “Hangi Seks” isimli ki­

tabımda yazmıştım.

Bunu benim değil, Dr. Kinsey’in söylediği at­ landı. Şimdi bu olayı

gazetemde yazarsam öğretmen yazar olur muyum olmaz mı­ yım?

Bu öğretmen yazar titri kullanılarak biraz da eleştirildiniz aslında.

Her toplumcu yazarda biraz öğret­ menlik vardır. Beni bu konuda eleştiren Fethi Naci’de bile.

Peki kitaplarınızda düşüncelerin yo­ ğunluğu nedeniyle konunun romanlaş- makta zorlandığına katdıyor musunuz?

Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. E- leştirel ve toplumcu gerçekçi bütün ro­ mancılar böyle çalışır. Zorla kusur arı­ yorlar. Attila İlhan diye bir herif var, Türkiye’de yazılabilecek her alanda yazı­ yor, her alanda da halk onu izliyor, ö - bürlerini aynı heyecanla izlemiyor. So­ run budur.

Beş yıl önce edebiyatın son durumu için yürekler acısı diyordunuz, bugün?

Şimdi biraz değişti durum. Yayınev­ leri gözdelerle ve çevirilerle yayıncılık o- lamayacağım, genç Türk yazarlarını bu­ lup çıkarmak gerektiğini anladılar. O yüzden son zamanlarda üst üste yeni ya­ zar ve şairler çıktı. Aralarında iyileri var.

Yazar olmak kolaylaştı mı biraz?

Türkiye’de çok ünlü bir yazar olmak için -iyi bir yazar demiyorum- eli ayağı düzgün bir kadın olmak, maceralı bir

> o ı

Gene gözünü

budaktan sakınmadı

Attila İlhan.

Yayıncılardan, ünlü

olmak isteyen genç

yazarlara, Fethi

Naci'den, Orhan

Pamuk'a, Murathan

Mungan'a ve aydın

kesimine kadar

birçok kişiyi mihenge

vurdu. Kendini de...

Kahve bu kez acıydı!

geçmiş yaşamak ve bunları yazıp, kitap olarak götürmek yetebiliyor.

Erkekler?

Teşhirci bir eşcinselseniz çok kısa sü­ rede ünlü bir yazar olabilirsiniz.

Haksızdık yapmıyor musunuz?

Hayır... Böyle. Çok kolay, hiçbir zor­ luğu yok. Belirli çevrelerle belirli ilişkiler içinde olmak yetiyor.

Onların dışındakilerin şansı yok mu?

Peki, siz bana çok ünlü ve iyi, yeni bir toplumcu yazar söyleyin.

Orhan Pamuk için ne diyeceksiniz?

Orhan Pamuk; pamuk! Onun okun­ duğunu sanmıyorum. Zaten o, ihraç fazlasını Türkiye’ye satıyor. Orhan Pamuk gibi birkaç tane yazarımız var, a- maçları uluslararası pazara eser

ver-Attila İlhan diyor ki:

• Her toplumcu yazarda öğretmenlik vardır. Beni bu konuda eleştiren Fethi Naci'de bile.

• Attila İlhan diye bir herif var, Türkiye'de yazılabilecek her alanda yazıyor, halk da onu izliyor. Öbürlerini aynı heyecanla izlemiyor. Sorun bu.

• Gözdelerle ve çevirilerle yayıncılık olmaz.

• Türkiye'de ünlü bir yazar olmak için, ya geçmişi maceralı güzel bir kadın olacaksınız ya da teşhirci bir eşcinsel.

• Türkiye'de aydın kesimin önemli bir kısmı, bankalarla özdeşleşti.

• Orhan Pamuk; pamuk. Onun okunduğunu

sanmıyorum. Zaten o ihraç fazlasını Türkiye'ye satıyor.

• Murathan Mungan, özgün değil, karma bir sanatçıdır. Eserlerinde kimlerin etkisinde olduğu görülüyor.

mek. Onlardan bir şey olmaz.

Peki ya şairler? Birçoğunun hiçbir şey anlatmayan şiirler yazdığını söylüyor­ sunuz.

O biçimcilik olayı, postmodernizm dalgası. Amerika’nın dünyayaya empoze ettiği üç yenilik, küreselleşme, özelleştir­ me ve postmodernizmdir. Postmoder­ nizm, küreselleşme ve özelleştirmenin estetik desteğidir. Aydınlar saçma sapan şeylerle uğraşacaklar ki, küreselleşme ve özelleştirme yutturulabilsin.

Biçimciliğin getirdiği yozlaşmadan söz ederken Murathan Mungan ’ın adını veriyorsunuz.

Evet. Murathan özgün değil, karma bir sanatçıdır. Bir sanatçı, başlangıçta başka bir sanatçının etkisindedir. Belirli bir yerden sonra kendisi olur ve başkala­ rını etkilemeye başlar. Bu arkadaş, baş­ langıçta çok belirgin bazı sanatçıların et- kisindeydi. Onlardan özgün bir sentez yerine mozaik yarattı. Eserlerinde kim­ lerin etkisinde olduğu görülüyor.

Bana hep kendisi gibi gelmiştir...

Siz bunu bilmekle mükellef değilsiniz ki, siz okursunuz. Göremiyorsunuz çün­ kü önünüzde kriter yok.

Kriter ne?

Son zamanlarda genellikle sanat ve pazarlama medyasının ortaya çıkardığı sanatçıların hiçbirinin toplumcu olma­ ması dikkatinizi çekmiyor mu? Neden işçi sınıfını anlatan toplumcu bir deli­ kanlıyı çıkarmıyorlar? Çıkanlar hep üç beş kişiden bahseden, cinsel kompleks­ lerini anlatan yahut etnik durumların­ dan şikayetçi olan kimseler. Hep onlar öne çıkarılıyor.

Bu arada bizim aydınlarımız için ne düşünüyorsunuz ?

Türkiye’de aydın kesiminin önemli bir kısmı, bankalarla özdeşleşti. Banka­ larla özdeşleşmiş olan sanatçı ve aydın­ ların Türkiye’ye yararlı olabileceklerine kesinlikle inanmıyorum. Onlar genellik­ le Tünel, Levent, Beşiktaş üçgeni içinde yaşıyorlar -İstanbul bile değil- ve bu or­ tamın sorunlarını Türkiye’nin sorunları sanıyorlar.

Bankaların finanse ettiği yay meyle­ rinden m i söz ediyorsunuz?

Hayır. Genel olarak bankalarla ve holdinglerle özdeşleşmiş aydınlar diye­ lim. Seri halinde imalat yapıp, yirmi beş kitap birden yayımlıyorlar. O yirmi beş kitabı da duyurduklarını zannediyorlar, kimse de duymuyor. Oysa bir taraftan geçmişle bağlantıyı muhafaza edecek, kitapları yayımlayacaksın, öbür tarafta da modernleri basacaksın.

Son olarak, yeni çalışmalar?

TRT on üç bölümlük bir diziısmarla- mıştı bana. Ben diziyi yazdım, tamam­ landı, bütün işlemleri bitti. Çekimleri başlamak üzere. Adı: “Baykuşların Sal­ tanatı”.

Nasıl bir dizi bu?

90’h yıllardaki İstanbul’dan bir kesit. Ekonominin yolsuzluk ekonomisi haline gelmesi, mafya, mafyanın devletle ilişki­ leri, bu ilişkilerin yansıması ve bu arada da 80’li yıllardan kalmış birtakım eski hesapların görülmesi anlatılıyor.

Kitaplarınıza dizi teklifleri geliyor mu?

TRT yeni bir teklif yaptı. Bu TRT a- çısından da büyük bir adım. “O Karan­ lıkta Biz”i dizi yapmak istiyorlar ki ro­ man 40’lı yıllardaki Türkiye’yi ve Türki­ ye komünist hareketini anlatır. Hâlâ ina­ namıyorum. Aslında yeni bir dizi yap­ mak istemiyorum ama teklifi bu özelliği dolayısıyla heyecan verici buluyorum.

Roman, şiir?

Üç tane roman, yazılmayı bekliyor. Bir de şiir kitabı var. Otuz kadar şiiri hazır. Elli tane olduktan sonra o-

nu da yayımlayacağım.

Sık sık şiir yazıyor mu­ sunuz?

Ben sahici şairim, gel­ diği zaman yazarım.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

(Buna bir de söyleşmesi feshedilen müzayede şirketi Antik A.Ş.'ye ödenmesi gereken tazminat eklendi!) Daha önce Etibank koleksiyonunun satışını engellemeyen Kültür

Her ne kadar kuantum anah- tar dağıtımı sırasında yapılanla tam olarak aynı şey olsa da fiber optik kablolar üzerinde bilgi taşıyan fotonlar bü- yük miktarda bilginin

Eski çağ yontularına yapıldığı gibi, üstlerindeki zaman köpüklerini temizleyerek o güzelim se­ siyle söyler, yaşar, altta yatan başyapıtı ortaya çıkarabilmek için,

gözün irsi frengi hastalığı ; göz zarının sâri , nezlevî, cerahatli ve kuş palazlı göz zarları il - tihabları ; uzun müddet süren ve tarhoma ben­ zeyen

Gruplarda sağa doğru yapılan göz hareketi hız orta- lama değerlerinde kontrol grubu ile tenis ve voleybol grupları arasında, sedanter grup ile tenis ve voleybol grupları

Eksüda vasfında plevral sıvısı olan olguların ortalama parietal plevra kalınlığı 4,3±1,6 mm ölçülmüş, 8 olgunun (%66,6) plevrası düzensiz, 4 olgunun (%33,4)

Abdü- laziz Bayıdır’ın “Eyüp Mahkemesi”, Ahmet Hezar- fen’in “Havas-ı Refi’a (Eyüp) Kazasındaki Gayri­ müslimler”, tlber Ortaylı’nın “Eyüp’te

Keti’ Cevad’ııı iyi muharrirliği işte bu tarihten sonra başlar, tik gazetecilik dev­ ri R efik Halici merhum gibi par­ lak değildir.. He­ le tttihadcılar