¿■ II./
9
İ
2
^
SAHİFE ÜÇ
/-Refi’ Cevad Uluııay
i©
im anlı «N ih rîr» adı kitabetinde verilen neslin belki de son nüshasını R e fl’ Ce* vad’ın ölümü ile kaybettik.Ren R efi’ Ccvad’ı in il yılın da «A lem d ar» gazetesini çıkarır ken tanıdım. Gazetenin nesi ol duğunu pek hatırlamıyorum. Ama yazı içlerini «Hüseyin Av- ni» isminde bir zat yapardı. Ren o sene Ramazanda Taksim de şimdiki Talimhane mahallesinin bulunduğu Talimhane meydanı na kurulan büyiik çadırda ya pılan alafranga güreşleri gazete ye yazardım. Yazılarımı Hüseyin Reye verirdim. Gazeteden para aldığımı hatırlamıyorum. R e fi’ Cevad mcrlıum o zaman güzel bir delikanlı idi. Galatasaray! da bitirmiş olması lâzımdı. O ta rihte bu Alem dar gazetesi itti- had ve Terakki'ye. muhalif bir gazete idi ve gazete ile daınad Salih Paşanın malî alâkası ol duğu söylenirdi.
R e fi' Cevad ile o tarihten son ra pek temasımız olmadı. Ol madı idi. 1918 de İttihadcıların memleketi terkedip kaçmaları t üzerine İstanbul'da bir Matbu - C
at ı Osmaniye Cemiyeti Kongre si oldu. Ren de bu toplantıya gittim. R efi' Cevad Beye orada rastgeldim. Ifarhden sonra ga zeteciler arasında da bir hesap laşma meyli yardı. O kongrede Tasvir-i efkâr sahipleriyle Yu nus Nadl Bey mcrlıum arasımla bir münakaşa çıkmıştı. R efi' Cc vad Rey ve ortağı pehlivan Kad ri Tasvircilerl tutmuştu. Oradî eski terbiyecilerimizden Niizhe Sabit merhum da - bilmem han gi münasebetle * hazırdı. Ren dı Ittıhadcılar aleyhine lâfa karış mıştını. Niizhct Bey mcrlıum bc ni orada tanımış. Ren o kongre den sonra Tasvir-i efkâr’a fot ve spor muhabiri olarak kapı laıımıştım. İlk profesyonel gazı feciliğim bu tarihte başlar. Ri gün spor arkadaşlarımızdan Dı riişşafaka jimnastik bocası De Sami nnmiyle maruf «Sami Ki rayel» merhum bana telefo e tti:
— Niizhet Sabit Rey seni lı tanbul İaşe Müdürü yapacal Kabul eder misin? diye sordı Niizhct Sabit Bey, iffe t ve do| rulıığu ile şöhret bulmuş «m mııszcdc» lerden bir zat idi. Zî
manın İaşe Umum Miİdürlüği ne getirilmişti.
— Ne münasebet? Nüzlıct S? bit Rey beni nereden tanır? d ye sordum.
— Matbuat kongresinde göı müş; beğenmiş. Bana da sordu dedi. T ek lif bana da mülâyiıı geldi. Çünkü ben askerliğinin son senesini Askerî Levazııı mektebinde hocalıkta geçirmiş tim. Bu münasebetle ekmek işi î ne yabancı değildim. İşte slz| R e fi’ Cevad Reyle irtibatı olaı bir hâtıra..
R efi' Cevad merhumun- iy muharrirliği ve benimle dostlu ğn «N ik b c t» senelerinden \< memlekete döndükten sonra baş lar. Merhumun ömrünü ikiye ayırmak lâzımdır. Rınııın 1918
den 1938*e kadar olan menkiip- luk devresi her cihetçe bedbaht bir ömiir parçasıdır. 1938 de 15i) liliklerin affı üzerine başlıyaıı ikinci kısım ise daha mes’ut ve müsterih kısmıdır. Keti’ Cevad’ııı iyi muharrirliği işte bu tarihten sonra başlar, tik gazetecilik dev ri R efik Halici merhum gibi par lak değildir. D enilebilir ki o 20 senelik sürgün devri Refi* Ce- vad merhum için dervişane bir çile, yani tekâmül devri olmuş tur.
Cenab-ı Hak, R efi’ Cevad’a bir son gürlüğü vermiş, pek hanım efendi bir hayat refikası b u la rak onunla ileri yaşta evlenmiş ve yine «M illiy e t» te kendisini sevip sayan bir muhit bularak n ev’i şahsına münhasır güzel j yazılar yazmıştır.
Refi* Ccvad'ııı bahtsızlığı, genç yaşında kendisini politikaya at mış olmasından doğmuştur. He le tttihadcılar devrindeki komi te politikacılığı yüzünden A- nadolu harekâtı sırasında ısrar ile «fena at» a oynaması, kendi sinin 150 likler arasına girmesi ne ve böyle bir siyasî «tedib» c uğramasına sebep olmuştur. Hal buki Refi* Cevad - yakinen bili riz - pek çok şeyi ve o arada politikayı pek de ciddiye al - mazdı.
Refi* Cevad, 1938 den soııra çok güzel yazılar yazmıştır. Bu gün o yazıları anlıyacak pek az kimse kaldı. Refi* Cevad, Os - manii tiirkçesini iyi bilen, da ha ziyade «la fz î» sanata düşkün; mânayı alıenge ve selâset-i be yanı tomturak-ı elfaza feda eden bir «N ilırîr» idi. Divan edebiya tına oldukça vâkıftı. Fraıısızca- sı iyi idi. Sahibi veya râvisi ol duğu güzel anekdotları vardı. Hoş sohbet, şakacı, sırasına gö re bedzchan, sırasına göre hoş beyan bir zat idi. Ufulii Türk kalem âlemi için zayiattan sa y ılır ; çiiııkü artık Türkiyedc höyle yazan, hattâ o yazıları aıılıyarak okuyan kimse kal madı.
Konya Belediyesinin Refi* Ce vad *ı, civar-ı M evlânâ’da din lendirmesi bir kadirşinaslıktır, hulûsunun paklığı, rulı-u Mev- lânâ’yı tahrik etmiştir. Cünkii ömrünün son senelerini lıep nis* bet iddia ettiği M evlânâ’ya vak fetmiştir.
Her ses veren, her renk ve ren, her rayiha veren gibi Refi* Cevad’ı da pek sevenler, biç sev- m iyenler vardı. Bu onun beşerî vasfının neticesidir. Birini h e r kesin sevmesi, pek, ama pek az kula nasiptir. Hiç kimsenin sev memesi de öyle... Üst tarafı se- velileri galip olmanın saadetine varmış olanlardır. Refi* Cevad bunlardandı. Şeyh G alipln tâ- biriyle «R elıi M evlevi» de yürü dü, gitti.
EvvkI giden alıhaha selâm olsun erenler B. FE LEK
c * J v ^
, v*^j:J*
s ~
. s J ' f C S ( ú ¿
^
Ó
/3
^ V/•"'V
<jy/ \j't& <"
CU'
. ^ A - ^
u y/s<
r cM ^
y^r-y^Ji
° t
>J/*
/ ^
a
İ^
v
")
c
V
f CjU?
^5 *-3
^•f, (Ts^'^Tr' ^
-*i^>
^ ? \ İ r y > )
v >v
v¿=^r
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi