•
•
• »
HAMIDIN SON
GÜNLERİ
Fânilerden hiç birine nasip olmamış
derecede rahat öldü,
ad eta ölüm ü öp er gibi öldü !
★ ¥ *
Son aylarda ölüm onu en fazla alâkadar eden mevzu idi. u Ah
diyordu. Dağları delik deşik eden, mamûreleri yarım saatte
harabeye çeviren insanlar şu ölümü de öldürebilseler! „
Y a z a n : N a c i S a d u lla h
Benim im zam ı ta şıyan şu satırları «Y e d i G ün» m ecm uasının
11 temmuz 1934 ta rih li nüshasından a lı yo ru m :
«A b d ü lh ak Hâm it B ey, bir tarihte, eski zevcesi N elly ile b e ra b er Ingilterede bulu< nuyorm uş. Bir akşam, sabık nikâh memurv Jb eyd u llah efendi il« b irlik te L ondranın b î yü k gazinolarından b; rine gitm işler. G eleı bilm em kaçın cı visk; b ard ağ ın ın yu v arlan • m asından sonra, H â - mit B ey zevcesinin — iy i h atırlayam ıyo rum — y a b ir sözüne
v e y a bir hareketin e tutulm uş. Sesini perde p erd e yükselterek, h iddetini ağ ırc a k eli m elerle ifad e etm ekten kendini alam am ış. E trafm dakilerin kulak k ab arttık ların ı his seden M adam Nelly, e v v e lâ zevcini teski ne çalışm ış, buna m uvafak o lam ayın ca:
— Bari, dem iş, T ürkçe söyle de, etraf- takiler an lam asın lar!
Hâmit, son senelerde yegâne eğlencesi olan
şatranç tahtası başında
rica, H âm it Beyin öfkesini H attâ bütün bütün hid-Bu sam im î
yatıştıraunam ış. detîenen üstad:
— Beni dem iş, T ürkçe konuşturup da, etrafd akilere bu kab alığı yap an ın b ir Türk olduğunu an latm ak istiyorsun d eğ il m i?
M ünakaşanın bu suretle d ah a fazla h a raretlendiğini gören Ü beydullah efendi, mü d ah ale m ecburiyetinde kalm ış, ve H âm it Beyin asab ın da kopan fırtınayı teskin y o l larını aram a ya başlam ış. Onu en zayıf ta rafın dan vurm ak isteğ ile:
Cüm lelerinin a ra ların a, «an lıy o r mu - sunuz efendim ? »,
«ö yle d eğ il m i efen - d im ?» suallerin i ser p iştirm eyi itiy a t ed in mesi, L üsyen hanım ın konuşm asına sevim li bir hususiyet v eriyo r: — H âm idîn, diyor, Bukalem un gibi, ren - g i sab it olm ıyan bir tab iatı v ard ır. Bir gün çok sevdiği b ir tada, bİT ko kuya, b ir zev - ke, b ir yere, b ir ren ge b ir şeye ertesi gün düşm an kesiliverir.
A n lıyo r musunuz efendim ?
F ak at bu sözlerim den, onun g a y ri tabiî bir insem olduğunu sanm ayın. B ilâkis o çok tab iî bir insandır. Y alnız, onun tab iîliği, bizim ih ata hudutlarım ızın için d eki tab iî liğin fevkindedir. A n lıyo r m usunuz efen d im ?
K em ali sam im iyetle gülüyo rum : — H ay ır!
O d a g ü lü yo r:
— H akkınız var. Z aten o an laşılm az kİ anlatılsın.
A y n i sam im iyetle tasd ik ed iyo rum : — D o ğ rul.»
— Ü stad, dem iş, bu taşkınlık senin gibi koca b ir şaire yakışır m ı?
H âm it Bey, ayrri tonla cevap verm iş: — Ben koca şair değilim !
Bu garip tekzip k arşısın d a şaşalayan Ü beydullah efendi, şairin hiddetini teskin i- çin bir başka yolu denem iş :
— K abul edelim ki şair değilsin. F akat bu yap tığın h areketler. D evleti a iiy e i Os- m aniyenin sefiri keb îri bulunan A b dülh ak H am ide d e ya ra şm az!
H âm it Bey, gene yatışm am ış :
—- Ben D evleti A iiye i O sm aniyenin se firi k eb îri değiHın!
— Sefiri k e b îr olduğunu d a in k âr e t sen, söylediğin çirkin sözler, mensup oldu ğun ailenin asaletile de m ütenasip d eğ il dir!
--- Ben asil de değilim !
E yice hiddetlenen Ü b eyd ullah efendi a r tık d ayan am am ış:
— Şair değilsin... S efir değilsin... A sil değilsin.. O h ald e nesin sen be yah u ?
A b dülh ak H âm it gülüm sem iş:
— Ne o lacağ ım ?. G örüyorsun işte ne olduğum u? F itil g ib i sarhoşum b en !
B ana bu h ik âyey i an latan b ay an L üs yen ilâv e ed iyo r:
— F akat bugün için , H âm it B eyefendi nin başından b ö yle bir v a k ’a geçm esine im kân yoktur. Çünkü, çok zam an v ar ki beyefen d i ağzına bir d am la içki koym u y o r!
— Ü stad hususî h ayatın d a en fazla ne ile iştigal eder m adam ?
— Şatran ç oynar. Okur, yazar.. — Şahsiyetinin hususiyetleri?
Bu sual, v efak âr dostluğu ile şairin son b ah arın a ılık b ir m ayıs havası gibi karışan Lüsyen hanım ı um duğum dan çok fazla düşündürdü. Sonra haline, bütün arzuları na rağm en ya p m ak istedikleri b ir işi ba-
ş a ı ansıyacaklarını kabule mecbur kalm ış
insanların üm itsizliği sin d i:
— A n latam am size onu! H âm it, bir in sanın h ayatın d a Bergson gibi, H ügo gibi, ihatası çok güç bir şahsiyettir, d eğil mi
e-* * *
Kaniim ki, içinizde, b an a bu satırları aratıp bulduran acı v esileyi b ilm eyen kal- m_riî’şl>r. V e bilm eyen kalm am ıştır ki «Şeyb üşşüera» A b d ülh ak H âm it bugün, tıpkı bir kulübede doğan, bir sa ra y d a y a şayanı koca targı gib i bir m ezara girecek tir.
Dün yüzünün kalıb ın ı a lç ıy a alırlark en y a n la rın d a idi. Ben üstadın ölüm ünden en fazla teessür d u yacak insanın Lüsyen o la cağını sanıyordum . M eğer Necip F azıl, rahm ete kavuşan doksanlık san at putuna B ayan L iisyenden bile fazla taparm ış.
Bunu dün. Necip Fazılın L üsyeni d e ğil, Lüsyenin Necip F azılı teselli edişin - den anladım . V e çok sevdiği zevcinin taze cenazesi b aşın da, üç gün uykusuz k a l dığını sö yleyen zayıf b ir dostunu teselli e- debilişi, yan i bunu yap ab ilm ek için lâzım olan büyük kuvveti, m etaneti bulabilişi, feragatk âr zevceye karşı duyduğum hür m eti biraz d ah a derinleştirdi.
H am ide bakıyorum . Bana, hareketsiz yüzünün resm ini çekm eye, kalıb ın ı alm a y a ça lışan larla istihza ed iyo r g ib i görünü yo r. Yüzü o k ad ar diri.
Belli ki 90 y ıl durm adan işlem iş zen gin bir dim ağın sim asına v erd iğ i ayd ın lığı ve can lılığı ölüm b ile söndürüp öldürem e- m iş!
Gözüm, d u v ard ak i resim lerden birisi ne ilişiyor. Ü stad, zevcesine v erd iği resm i nin üzerine:
«Seninle de, sensiz de y a şa n m a z !» cüm lesini yazm ış!
Bu cüm leyi görüp te :
__ Demek üstadın zaten ölm ekten b aş ka çaresi yokm uş! cüm lesini h atırlam ak beni ev v elâ acı acı güldürüyor.
F ak at gözlerim , b ayan L üsyenin yü - zündeki İstırabın derin koyuluğuna d alın ca, b an a bu yersiz n ü k teyi h atırlatan k a fam ın m ünasebetsizliğinden utanıyor, k ı zarıyorum !
A b d ülh ak H âm idin ak rab aların d an b i risi, üstadın ölümü h ak k ın d a izahat v e ri y o r:
__ Bronşitten gitti. E vvelki gün ö ğle den sonra, kendisini tam am en kayb etm iş ti. Dün gece, tıpkı u yk u ya d a la r gibi ölü m e d ald ı...
Sonra, kendisini teselliye Çalışır gibi i lâv e ed iyo r:
__ H ayatın h er lezzetini ta d d ı: Zen gin oldu. «B üyük »o ld u ... M eşhur oldu.. H attâ âşık oldu.
Londranın en güzel erkeği d iye tanın dı. T ürkiyenin en büyük şairi d iye sevildi İstanbulun en şık erkeği o larak meşhur
ol-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi