• Sonuç bulunamadı

Boğaziçi'nin yalıları (2):Parmaklıklar 700 altınlık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boğaziçi'nin yalıları (2):Parmaklıklar 700 altınlık"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A Z A R IN P E N C E R E S İN D E N Selçuk Erez

M in Parmaklıklar 700 altınlık

İstanbul’un en eski yalısı (1689), Anadoluhisan'nı geçip Kanlıca’ya giderken karşınıza çıkacaktır. Köprülü Amucaza- de Hüseyin Paşa Yalısı, 70'li yıllarda ciddi bir onarımdan geçtiği için günümüze kadar ayakta kalabildi.

Y

urt Ansiklopedisi’nin İstanbul mad­

desinde “ İstanbul ustaları” başlıklı bir bölüm vardır. Bu bölümde sadece sekiz ad yer alır: Ahmet Rasim, Abdülhak

Şinasi Hisar, Reşat Ekrem Koçu, A.Hamdi Tanpınar, Süheyl Ünver, Niyazi Sayın, Çe­ lik Gülersoy, Nuri Arlases ve Kemal Elker.

Kemal Elker hakkında şu bilgiler verilir:

“İstanbul’u bilir demek garip olur, onun için tepeden tırnağa İstanbul esldsi kuşanmıştır. Yeri, yılı, soyu, ikinci gömlek akrabalıkları özü, tarihi kayıtları, belgeleri, kişilikleri, bi­ linmeyen yapılarıyla İstanbul’u üzerinde ta­ şır. Günün 24 saatinde İstanbul’u dolaşır. Bugün Bizans’tadır yarın OsmanlI’da. Bugün Boğaziçi’nde yalı sohbetindedir ertesi gün bir hat ustasının derinliğinde...”

1988’de yitirdiğimiz bu İstanbul bilgesini bu yıl, onunla gezdiğimiz Anadolu yakası ya­ lılarını, bu gezilerde tuttuğum notları oku­ yarak anmak istedim.

Kemal Elker’in yalı gezileri Bebek’teki Ayaşlı yalısında Münevver Ayaşlı’yı ziyaretle başlardı.

Az ötede, yine Beylerbeyi’nde yer alan Ar­

navut (ya da Debreli) İsmail Paşa Yalısı, Ke­

mal Elker’in yalı gezilerinin ikinci durağını oluşturduğu bir gezimizde beraberimizde bu­ lunan Akbank müdürlerinden Niyazi Bey, Hava Kuvvetlerinde subay olan rahmetli ba­ basının, fih tarihinde Ayaşlı Yalısı’ndan Deb­ reli İsmail Paşa Yalısina yürürken yanından geçtiğimiz Beylerbeyi (ya da Abdülhamit-i Evvel) Camisi’nin iki minaresi arasından uçakla geçip Ingiliz havacılarını nasıl şaşırt­ tığını anlatmıştı.

Yalıya adını vermiş olan İsmail Paşa’nın celeplikle zengin olduğu, servetini Selanik’­ te orduya et satarak oluşturduğu söylenirdi.

II. Abdülhamid, cuma namazını Beylerbeyi

Camisi’nde kılacağı günler bu yalıya gelir, dönerken de karşı sahildeki ikametgâhına bu­ radan gidermiş.

Yalının aklımda kalan en görkemli yönü tavan resimleri ve süsleriydi: Beyazıt Meyda- nı’nda şimdi üniversite olan Eski Harbiye Ne­ zaretinin girişi, Ayasofya, Dolmabahçe sa­ rayı gibi güzel İstanbul anıtlarının resimleri yer almaktaydı tavanlarda.

14 yıl önce bu yalıyı gezdiğimizde Paşa’- nın torunu, “Osmanbey’deki benzincinin ye­

rine on milyon lira verildiği halde bu binaya eski eser sayıldığından 7 milyon verenin da­ hi çıkmadığını” hayıflanarak anlatmış ve “ Keşke yansa da kurtulsak” , demişti.

Bir süre sonra bu bina Taç Vakfı’na satıl­ dı. 15 Mart 1983 tarihli gazetelerde, “ önce­ ki gece saat 00.30 sıralarında Debreli İsmail

Paşa’nm iki katlı, yirmi iki odalı, Kültür ve

Turizm Bakanlığı’nca Taç Vakfı’na restore ettirilmekte olan yalısını, bilinmeyen bir se­ bepten çıkan yangının kısa bir zamanda bü­ yüyerek kül yığını haline getirdiğini” oku­ duk. Bu yangında I. Abdülhamid’in 1778’de annesi Rabia Hatun adına yaptırdığı, mina­ releri arasından uçak geçen cami de kısmen yanmıştı.

10

Buradan bazen köprüye doğru yürür, onu geçer, Kuzguncuk’a doğru giderdik. Buradan Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşa’nın yap­ tırmış olduğu ve Mocan Yalısı olarak anılan yalıya gelirdik.

18. yüzyıl sonunda yapılmış, harem ve se­ lamlık bölümlü bu yapı 16 odalıdır. Bina or­ tadan normal anatomisine uymayan bir şe­ kilde ikiye bölünmüş olduğundan bugün ya­ pının gezenler tarafından gereğince kavran­ ması güçtür. Sebillerle süslü bir mermer alt katı, görkemli çift merdivenlerle çıkılan ikinci katında başka bir köşkten sökülme yıldız şe­ killi Macar işi parkeler bulunmaktaydı. Du­ varlarda Atatürk’ün eskiden Beyoğlu’nda

Foto Kanzler’in vitrininde duran müşir üni­

formalı resmi, Capello’nun “ Karaköy” tab­ losu, hüsnü hat levhalar, Avni Arbaş ve çağ­ daşlarının tabloları vardı.

Beylerbeyinden Üsküdar’a doğru dönece­ ğimize, aksi yöne yönelsek Çengelköy’e va­ rırdık. Orada Sadullah Paşa Yalısina gider­ dik. Eskiden Sadrazam Koca Yusuf Paşa’ya ait olan bu yalı, 19 yy. ortalarında Ayaşlı

Esat Muhlis Paşa tarafından satın alınmıştı. Sadullah Paşa, Muhlis Paşa’nın oğludur. Münevver Ayaşlı ise Sadullah Paşa’nm geli­

ni olup binanın eski halini iyi bilirdi: Ona gö­

re, eskiden bu binanın bahçesi daha büyük­ tü... Sonra ikiye bölünüp bir kısmı satılmış, “ Limanı” da satılan kısımda kalmıştı. Ay­ rıca eskiden bu yalının büyük bir hamamı ve geniş mermerlerle kaplı bir mutfağı vardı; ya­ lının bu bölümü yıktırılınca yalı ile harem bahçesi birbirinden ayrılmıştı.

1970’lerde Emel Esin’e ait olan bu iki katlı haçvari planlı, “ karnıyarık” yalıda son yıl­ larda Ayşegül Nadir Hanım oturmaktaydı. Binanın özgün duvar ve tavan işlemeleri, re­ simleri, pembe renkli mermerleri yanında tef­ rişi için kullanılmış eşyaların kalitesiyle de dikkati çekerdi. Bu binanın iyi bakılması ve korunması önce tarihe meraklı ve amatörce bile olsa tarihle ilgili araştırmalar yapan, eser veren Emel Hanım’m sonra da yine tarihe, tarihi eserlere ciddi ilgi duyan Ayşegül Ha- nım’ın ilgileri sonucudur.

Sadullah Paşa Yalısı’ndan sonra sıra Kan- dilli’deki Kont Ostrolog’un 1790 civarında in­ şa edilmiş olan yalısına gelirdi. Münevver Ayaşlı’ya göre (Dersaadet, Bedir Yayınevi, İst. 1975) Polonya asıllı bir Fransız asilzadesi onları Kont Jean Ostrolog, Beyoğlu’nda ba­ basının Galata Mevlevihanesi’nin karşısında yer alan konağında doğmuş ve eskiden Ser-

ver Paşa Yalısı olarak bilinen bu evi satın al­

mıştı. Gürol Sözen’e göre babası kont Leon

V.Ostrolog, Oxford ve Lahey’de, “ İslam

hukuku” dersleri vermişti; (Bin Çeşit İstan­

bul ve Boğaziçi Yalıları, Ak Yayınları, 1989).

Kont J.Ostrolog 1975’te vefat etmişti; yalı­ da ikinci eşi oturuyordu. Çekoslovakyalı bu hanım, Kontes Kristina İşka, ziyaretçi sev­ mezdi. Kemal Bey’le bu yalıyı 1980’de ancak dostumuz Yunan Başkonsolosu Alenksandr

ve eşi, Benaki Müzesi İslam Eserleri Bölümü

yöneticisi Helen Filon’un refakatında gidip gezebilmiştik. Bahçesinde Sultan Mecit tuğ- ralı bir çeşme ve sebiller vardı.

Karnıyarık şekilli yapının giriş holünden sağ tarafa çıkılsa hareme, sola yönelinse se­ lamlığa ulaşılıyordu. Tavan ve duvar süsleri kabartmaları güzeldi. Bina, Uzakdoğu, Av­ rupa ve Türkiye kökenli mobilyalar içermek­ teydi. Özellikle üst katta malsahibinin Hin­ distan’da Fransız sefiri olarak bulunmuş er­ kek kardeşinin getirtmiş olduğu eşya, Çin odası olarak döşenmiş bölüm duvarlarında dadılarının elle çizilmiş resimleri, hüsn-ü hat örnekleri, kontun babasının ve büyükbaba­ sının resimleri ve birkaç güzel ikona ile kü­ çük Galee vazolar vardı.

" Kandilli ’ele ilginç bir yalı daha mevcuttu.

Mehmet Abut Yalısı. Bu yalının sahibinin kı­ zı Samime’nin 1940’ta Mısır Hidivi Abbas Hilmi’nin hemşiresi Prenses Hatice’nin kah­ yası İmadettin Vehbi Bey’le evlenip Mısır’a gittiği bilinirdi.

Yalı 130 yıl kadar önce Altunizade Necip

Bey tarafından yaptırılmış, altında kayıkha­

neler bulunan, iki katlı bir binaydı. Alt ka­ tındaki kadın hamamı ve ikinci katındaki bü­ yük salonu ilginçti, ikinci kattaki bu salon­ da bulunan nefis bir avize sonradan yok ol­ du. (tranlılara satıldığını öğrendik). Yine bu odadaki büyük bir Ayasofya tablosu da or­ tadan kalktıydı.

Bu odanın tavanında, “ Kızkulesi’nin Ba-

albek’ten görünüşü” ya da “Aida Operası için hazırlanmış dekor önünde Üsküdar” ola­

rak adlandırılabilecek uydurma; ama ilginç resimler yer almaktaydı.

Salonun merdivenlerine ulaşan bölümde­ ki camlarda tavandakilere benzer manzara­ ların işlenmiş olduğunu görmüş, tavandaki resimlerin Avrupa’dan getirilmiş bu camlar­ dan esinlenip yapıldığını düşünmüştük.

1970’lerde Abulzadelerden üç yaşlı kadın ve bir orta yaşlı (ressam) bey oturuyordu bu yalıda, konak 1980’lerde 25 milyona Şalat ya­ ğı fabrikası sahibi Özdoyunlar’a satılmıştı. Anadoluhisan’nı geçip Kanlıca’ya gider­ ken 1698 yılında yapılmış Köprülü Amcaza­

de Hüseyin Paşa Yalısı’nı gezer ve İstanbul’­

un bu en eski yalısının her an suya düşebile­ cek halde olmasına pek üzülürdük.

Gezimiz, Çubuklu’da Ulagay ailesine ait yalıda biterdi. Gezimizin sonunda bu eski ko­ nağın nefis dökme demir parmaklıkları ile sı­ nırlanan bahçesinde çay içtiğimizi hatırlıyo­ rum. Kemal Bey’in bu 95 metre uzunluğun­ da ve 1,5 metre yüksekliğindeki parmaklığın

Osman Hamdi Bey tarafından 700 altına yap­

tırıldığını söyleyişini anımsıyorum... “ Nur içinde yatsın!” □

Referanslar

Benzer Belgeler

Endoskopik DSR’de; lakrimal kese lokalizasyonu- nun hatalı olarak belirlenmesi, kemik lamellerin yeter- siz çıkarılması, medial kese duvarının yetersiz eksizyonu,

Lisans mezunu hemşirenin etkili bir araştırma tüketicisi olması ve araştırma bulgularını uygulamaya aktarabilmesi için araştırma raporlarını anlayabilmesi,

Bizim bazı çevrelerdeki “ Beyoğlu nostaljisi” ben­ zeri bir de “ Champs-Elysées nostaljisi" var.. Eski

The COCO study aims at describing self-care practices for common colds used by primary care patients in different European countries to identify the spectrum used, to quantify

藥學科技影片心得 藥 A   B114096026 張瑋婷

2010/12/9 藥學科技上課心得 藥學三 A B303097083 張雅涵 在 12/9

Bu ölünün ne kadar büyük olduğunu, Atatürkün kendi bile hayattayken

Bununla beraber Fikret’in düş­ manları keşke hep Mehmed Akif gibi olsaydılar.. ve bilhassa sami­ mî