rY S/á'<W h
-Kâzım Karabekir
İSTANBUL'DA doğmuştur. Babası Mehmet Emin
Paşa'dır. 1905’te kurmay subay olarak orduya
girmiş. 31 Mart gericilik isyanını bastırmaya katıl
mıştır. Çeşitli cephelerde bulunduktan sonra Milli
Mücadele’de Şark Orduları Komutanı oldu. Kur
tuluştan sonra Edirne Milletvekili olarak Meclis'e
girdi. 1924'te generallikle Ordu Müfettişliğinden
çekildi. «Terakkiperver Fırkannın Meclis’te baş
kanlığını yaptı. 1927’de emekli oldu. 1948’de öldü.
tafa Kem al O sm a n lı O r d u s u 'n d a n çıkarılmış, Padişah tarafından idama m a h k û m e d ilm iş olarak Erzurum 'a ge ld iğ i, hattâ rü tb e sizliğ in d e n d olayı yave ri bile k e n d isin i terkettiği sırada k o lo rd u su y le o n u n emrine g irm iş olm asıdır. M ustafa K e m a l'in d âvasın a in a n ı y o rd u ve d o ğ u ce p he sin d e n e m in olm asını istiyor du. B u n u tem in de etti ve başarılı harekâtından d o layı Erm enistan Fatihi u n v a n ın ı kazandı.
A n c a k savaş ilerledikçe işlerin A n k a ra 'd a n y ö netilm esi Kâzım K ara b e k ir'î terkedildiği, bir kenara itildiği hissin e sürükledi. M ü te m a d i şifrelerle d u ru m u soru ştu ru yor, k e n d isin in fikrine b a şvu ru lm a d ığı halde, askerlik d isip lin in e tam am iyle aykırı olarak d ü şü n ce le rin i A n k a ra 'y a bildiriyor, h ü küm et yön e ti mine m üdahale ediyordu. Hattâ bir aralık, Erzurum m illetvekili ve A d liy e V e k ili Celâlettin A rif B e y'e u yarak «B a ğım sız Eyâlât-ı Şa rk iy y e » hüküm eti kurm a fikrine kapıldığı ş ü p h e s in i bile uyandırm ıştı.
Kâzım K arabekir Paşa çok temiz, dürüst, mert ve saf bir askerdi. İyi n iye tin d e n hiç kim se şü p h e e de mezdi. Bu sebeple, yerli y e rsiz m üdahaleleri d ik k a te alınm ayınca g ü c e n iy o rd u da. K e nd i başına da o l sa, m üspet işler g ö rd ü ğ ü m uhakkaktır. Erm enilerin ö ld ü rd ü kle ri ailelerden toplanan altı bin yetim i o k u t m ak üzere D a rü l'e yta m 'la r kurm ası, bunları giy d irip okutm ası, sıfat ve m akam ıyle d e n g e li olm asa bile çocuk ve okul marşları yazarak bunları ken d isi b e s telemesi, zam anın m izah ga zetelerind e karikatür k o n u su da olsa, aslında verim li, so sy a l çalışmalardı.
Birinci D ü n ya S a v a şı'n d a n önce Başkom utan E n ve r P aşa'yı:
— M a d e m k i sava ş ilânı d ü şü n ü lü y o r, o halde G e n e lk u rm a y 'd a k i A lm a n su b a y la rın ı uzaklaştırın! d iye sıkıştıran Kâzım Karabekir, M ustafa Kem al'e karşı da b u tu tu m u nu değiştire ce k değildi. M ustafa Kem al ise, ken d isin in M illî M ü c a d e le 'd e k i payını g a yet iyi b ild iğin d e n , tatbik etm ese bile tavsiyelerini h oş karşılamıştı. A n cak, on u n , Rauf Bey, A li Fuat ve Refet Paşalarla bir olarak g ir d iğ i tertibi affetm e- ' iniştir. 26 Ekim 1934'te O rd u M ü fe ttişliğ in d e n istifa ederek M e c lis'e d ö n m e k iste d iğin i bildiren K arabe kir Paşa'yla, A li Fuat P a şa 'n ın a y n ı m aksatla m üfet tişlikten 30 Ekim de istifası ve m e b u slu ğ u b ırakm ak
isteyen Refet P a ş a 'n ın istifasının, Rauf Bey ta rafından geri ald ırılm a sı A tatü rk'te bir k om p lo h a zırlandığı fikrini uyan d ırm ıştı. Tam o sırada In gilte re 'n in ve rd iğ i bir ültim atom , savaş tehlikesini orta ya atmıştı. A tatü rk b ö y le bir zam anda orduların b a ş sız bırakılm asını u y g u n g ö rm e d iğ in d e n M e c lis'i f e v kalâde toplantıya çağırdı. Beş k o lo rd u kom utanıyle M areşal Fevzi Ç a k m a k 'ı m e b uslu ktan istifa ettirerek ge n e lku rm aya v e k u v v e tle rin başına gönd erd i. B ö y - lece hüküm et, o rd u y a h â k im d u ru m a geçm iş b u lu n du. M eclise girm iş b u lu n a n Kâzım Karabekir ve Fuat Paşalar dışarı çıkarılarak ye n i müfettişe devred ince- ye kadar gö re v le ri b aşın a gönderildi. Bu suretle bir darbe ihtimali ö n le n m iş oldu.
Şüphesiz, k o m u ta n olarak Kâzım Karabekir P a şa, savaş alanında ve harekât sırasında, Erm enistan Fatihi u n van ım h ak edecek derecede başarılıydı. A n c a k siyaset h a y a tın d a ayn ı başarıyı gösterem em iş olması, birtakım h aksızlıkla ra u ğra d ığ ın a inandırarak ken d isin i k ü stü rm ü ştü . M ille tv e k illiğ i sırasındaki tu tumu, ciddî çalışm alar y e rin e politika oyunlarına ka tılması, M ustafa K e m a l'in sa ğ lığ ın d a daha ileri m e v kilere ge çm e sin i önlem iştir.
A n ca k A t a tü rk 'ü n ö lü m ü n d e n sonra, İstanbul' dan m illetvekili se çile re k M e c lis'e girdi ve M eclis Başkan lığt'n a getirildi.
Karabekir, orta b oylu , tıknaz, hareketleri y u m u şak, k on u şm ası ağır, se si gü ze l ve gü ze l sanatlara kabiliyeti olan bir in san d ı. A h lâ k ı itibariyle daim a e m rindekilere ö rn e k olm u ştu. Eğitim alanında da is- t'dadım , yap tıklarıyle ispatlam ıştı. O rd u d a n ayrıldığı halde askerlik r u h u n u h içbir zam an kaybetm em işti. K e n d isin d e n b e k le n m e y e c e k bir g u ru r sahibiydi. K u rtu lu ş Savaşı sıra la rın d a ki fedakârlık ve çabaları nın, başarılarının u n u tu ld u ğ u , hattâ M usta fa Kemal tarafından u n u ttu ru lm a k iste n d iğ i ve h m in e kap ılm ış tı. M e c lis'te n a y rıld ık ta n sonra Ere n kö y 'd e , tren yolu üzerindeki k ö ş k ü n e kapanm ış, uzun bir zam an âdeta sü rg ü n hayatı yaşam ıştı. Bu arada, A ta tü rk 'ü n B ü y ü k N u tu k adlı e se rin e b en ze r tarzda hâtıralarını kalem e almış, adını da «istiklâl H arbim iz» koym uştu.
Türk Ku rtu lu ş S a v a ş ı'n ı b ütün ayrıntılarıyla a n latan bu hatıralar, 196 0 y ılın d a m e rh u m u n kızları ta
rafından bastırıldı.