• Sonuç bulunamadı

[Ermeni sorunu ile ilgili çeşitli haberler]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Ermeni sorunu ile ilgili çeşitli haberler]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T

a

ÖUSTOS 1982

- 4

Cumhuriyet 5

Yaralılar

(B itarafı 1. ¡Sayfada) hastaneyi sardı.

Aoll servis kapısına gelen dok tor. Ermeni asıllı Levan’ın ko­ nuşmadığını, dizkapağından ve omuzundan yaralı olduğunu soy ledl. Kimlik saptamalarım ya pen polis memuru İse «konuş­ muyor. Adını kağıda yazdırarak Öğrendim» dedi.

— «Türkçe bilmiyor mu?» — «Bilmez olur mu? Mahsus konuşmuyor»

Acil servis kapısında Levan hakkında, neden konuşmadığı, neden Esenboğa'ya saldırdığı, şeklinde yorumların yapılması­ na devam edildi.

Polis görevlilerinin odasında köşede kanlı elbiseler. Elbi­ selerin kimin olduğunu ise po Us memuru şöyle açıkladı.

«Ermeninfn... Üzerinden hiç- blrşey çıkmadı»

Acil serviste İlk tedavisi ya­ pılan Levan’ın ameliyatı gö­ ğüs cerrahi bölümünde yapıldı. Esenboğa’dan getirilen Li­ man Danışma Şefi Doğan Yurtman’ın tedavisi ise koridor da yapüdı. Elbisesi kan içinde olan Yurtman hiçbir soruyu yanıtlamadı. Gözleri kapalı o larak tedavisine devam edildi.

Esenboğa’dan getirilen ijolan da’da işçi Şükrü Başaran ise İznini kullanmak için Erzu­ rum’a gelmiş. -Holanda'ya dö- nüyormuş. Şunları anlatıyor Şükrü Başaran:

«Saat 4 civarında bekleme salonunda oturuyordum. Hol­ landa’ya gidecektim. Pasaport kontrolünün yapılacağını söyle­ diler. Ben de gittim. Biraz son ra patlama sesleri geldi. Hepi­ miz yere yattık...»

Sonrasını anlatmasına bayan doktor izin vermedi. Çünkü Başaran heyecanlanmaya başla­ mış, yüzü gerginleşmişti. Hâlâ korkuyordu..

Hastanede Uç hafif yaralı da ha bulunuyordu. Komiser Mu­ avini Mehmet Ali Baş, polis memurları Orhan Uğurlu, Ka­ mil Akdoğan. Esenboğa'ya gi­ derken kaza geçirerek hafif o- larak yaralanmışlar. İlk teda­ vileri yapıldıktan sonra acil servis kapısında görev# başla­ dılar.

Bu arada acil servise gelen hastalar başka hastanelere gön derilirken, izinli doktorlar ça­ ğırıldı. Stajyer doktorlar ise yardım etmek istediklerini be­ lirterek muayenelere katıldılar.

0 SSK Hastanesi

SSK Hastanesi’nde Esenboğa saldırısından geriye* kalan acı lardan oluşan bir tablo vardı.

Ayak tabanlarından ve kolla­ rından yaralanan Filiz Yaraya­ cak, kendisini bekUyen polis arabasına binerken, Esenboğa da yaşadığı korkulu anları an­ cak şöyle dile getirebildi:

«Çok kötü, çok kötü». Çok korktum.-.»

Bir süre sonra SSK Hasta­ nesinin acü servis kapısına yaşlı bir bayan getirildi. Yaşlı bayanın öldüğünü söyleyen dok tor kimliğini saptayamadığım da sözlerine ekledi.

Ve yaşlı bayanın kimliği, ne­ reden geldiği, nereye gittiği bi­ linmeden morga kaldırıldı.

Bir polis memuru kapıya yak laşarak şu haberi verdi:

«Polis memuru Celal Birol panzer altında kalarak öldü.»

Güvenlik görevlileri ellerinde listelerle kimlerin öldüğünü, kimlerin yaralı olduğunu saptı­ yor. Ve bazı isimlerin yanına işaretler koyuyorlar. Bu işa­ retlerin anlamı fce «öldü».

Birden acü servis kapışma, «Ankara Tıp Fakültesi’nin ma- kinalı tüfeklerle tarandığına» ilişkin bir haber geldi. Ama haberin doğruluk derecesinin olmadığı daha sonra anlaşıla­ rak acil servis kapısında bir anda oiuşan heyecan yatıştı­ rıldı.

# Nümune’de durum

Nümune hastanesinde de sal dirinin korkulu, üzüntülü anla­ rı yeniden yaşandı. Yaralı Sey fettin Çolak olayı şöyle anlattı: «Bekleme salonunda oturu­ yorduk. Önümden sivil polis sandığım esmer orta boyda, lyah elbiseli birisi geçti. Ge­

çer geçmez belindeki otomatik tabancayı çıkararak kalabalı­ ğa ateş etmeye başladı- Tam bu sırada salonun karşı girişinden bir kişi daha ateş etmeye baş ladı. Birden heyecanlandık. Herkes kaçmaya başladı. Ben de bu arada camı kırarak kaç tim. Bu arada ufak çocuklar ayak altında kalmıştı, biz a n bulansa bindik ve buraya gel­ dik.»

«Esenboğa saldırısının yso*- nuçları hastanelerde yaşanır­ ken meraklı hastalar, sedye ile taşman yaralılar, ölüler ve göz yaşlan kalıyordu geride.

Tülbentçi ve

Gürtunca,

toprağa

verildiler

İstanbul H aber Servisi — İstan b u l’da önceki gün ö- len gazeteci ve tarih çi be- riduıı Fazıl T ü lb e n tç in in cenazesi dün Şişli cam iin­ de k ılın a n . öğ le n am azın ­ d a n so n ra Zincirlikuyu’da, gazeteci Faruk G ü rtu n ca’n m cenazesi de Nuruosm aniye Cam li’nde kılınan nam azın ard ın d a n Bakırköy’deki a i­ le k ab ristan ın d a to p rağ a verildi, önceki gün v efat eden eski DP’İS b a k a n la r­ d a n S am et Ağaoğlu’n u a ce nazesi İse, y arm kald ırıla­ cak.

BOMBANIN PATLADIGl SALON: Esenboğa havaalanınuı bekleme salonu. Ermeni teröristlerinin patlattıkları bomba ve açtıkları ateş sonucu bir anda ana baba gü­ nüne döndü. Bekleyenler canlarını kurtarmak İçin kaçmaya çalıştılar. Olay yerine gelen güvenlik güçleri hemen yerlerini alarak paniği önlemeye çalıştılar. Güven­ lik güçlerinin oiaya çabuk müdahale edebilmesi sonucu olayda daha fazla can kaybı olmamasının önüne geçildi. Resimde patlamadan sonra salonun hali görülüyor.

Ermeni

terörizmi yurdumuzdaki ilk toplu

(Baştarafı L Sayfada) gi aldı.

Bu arada Atina ve Beyrut’ta çeşitli ajanslara telefon eden kİ şiler saldırıyı ASALA’nın üst lendiğinl bildirdiler. Aynı kişi­ ler Esenboğa Havaalanında Er meni teröristlerin saldırısını «Er zurum Operasyonu» olarak ad­ landırdılar. Ve saldırganların «Pierre Gülümyan» İntihar Grubu olduğunu söylediler. GU liimyan geçen hafta Paris’te bir evde bomba imal ederken öl­ müştü; yanında bulunan bir Ermeni de hafif yaralanmış, da ha sonra tutuklanmıştı.

Beyrut’taki AP (Associated Press) Bürosuna gönderilen bir ASALA bildirisinde de ABD ve Avrupa ülkelerinde tutuklu bulunan 85 Ermeninin serbest bıraküması istendi ve aksi hal de yeni şiddet eylemlerine giri şüeceği. belirtildi.

ASALA bildirisinde. «Erzurum Operasyonumuzun kurbanları­ nın sorumluluğu Türk hükiime ti, NATO ve ABD’nin omuzların dadır» dendi.

SIKIYÖNETİM AÇIKLAMASI

Ankara Sıkıyöfietim Komu tanlığı olayla ilgili olarak bir açıklama yaptı-

Açıklama şöyle:

«7 ağustos 1982 günü saat 16.15’de Esenboğa Hava Uma­ nından Lufthansa yolcularının gümrük muayenesine alındığı ve pasaport işlemleri biten KLM yolcularının da binişe davet edildikleri anda yol­ cu peronu içinde, Ermeni ol­ duklarını bağırarak söyleyen iki teröristin biri elindeki bom bayı ortaya atmış ve diğeri maklnah tabancayla etrafa ateş açarak çok sayıda vatan

daşm yaralanmasına sebep ol muştur. Orada bulunan gü­ venlik kuvvetlerince açılan karşı ateş sonucu teröristler den biri yaralı olarak ele ge çirilmiştir. Diğer terörist a teş ederek hava limanı lo­ kantasına girmiş ve buradaki lerl rehin alarak saat 19.00’a kadar direnmiştir.

Bu arada dışarıya çıkmaya çalışan 50 — 80 yaşlarında Amerikalı bir bayanı lokan tanın kapısmda sırtından oto matik silahla vurarak öldür nıüştür. Kendisiyle konuşma lan sürdüren ve teslim olma sim isteyen görevli memurla ra ateş açmış, güvenlik kuv­ vetlerinin mukabil ateşiyle öl dürülmüştür. Buradaki rehine İcrden ölen olmamış, yolcular dan yaralananların da bazı lan hastaneye kaldırılmıştır.

Bu esnada kendisini pencere den atan ve Türk hüviyetini taşıyan bir şahıs yolcular ara smda kontrol altına alınarak yakalanmıştır. Yaralı olarak ilk çatışmada ele geçirilen teröristin kendi beyanından Fransız uyruklu olduğu anlaşıl mıştır. Anarşiştlerin hava liına nuıa giriş şekli de dahil ol­ mak üzere soruşturma çok yön

lü olarak sürdürülmektedir. Hastanelerdeki ölü ve yaralı durumlan aşağıdadır:

Sosyal Sigortalar Hastanesi: üç polis memuru ölü, biri polis memuru olmak üzere 28 yaralı, Numune Hastanesi: ikisi po­ lis olmak üzere 19 yaralı, Güi- hane Hastanesi: 2 yaralı, Mev­ ki Hastanesi: 1 ölü, Ankara Hastanesi: 3 yaralı, Hacettepe Hastanesi: 1 ölü. 16 yaral« Tıp Fakültesi Hastanesi: 4 ya

rali olmak üzere

lü 72 yaralı.» toplam 5

ö-1% Olayın öyküsü

Saat 15.40 sularında Lüfthan. sa uçağı Esenboğa'ya # inişini yaptı. Esenboğa’da uçak bek­ leyen yolcular dev uçağın Esen boğa’ya- inişini havaalanının yolcu bekleme salonundaki bü­ yük pencerelerinden izliyor­ lardı.

Birden büyük, bir patlama ol­ du ve arkasından iki otomatik silah ateş kusmaya başladı- Türk Hava Yolları ve diğer u- çak şirketlerinin bilet gişele­ rinin önünde bavullar havada uçarken, çok sayıda kişi kan­ lar içinde yere düştü. Bunun üstüne Esenboğa’da tam bir panik başladı. Ellerinde uzun menzilli, uzun namlulu silahlar bulunan iki kişi, ne yapacak larını bilemeden, bağrışarak koşuşanların arasından ilerledi­ ler. Daha sonra birinin adının Levan Ekmekçiyan olduğu anlaşılan Ermeni ASALA Örgii- tu’ne bağlı iki terörist havaa­ lanının lokantasına doğru koş­ tular. Teröristlerin karşısına, Ankara Emniyet Müdür Muavi­ ni Hamdi Yaftyaoğlu. Havaala­ nı Emniyet Amirlerinden Meh­ met Kahya ve polis memuru Atilla Bahşi çıktılar. Her iki taraf da silahlarına davrandı­ lar. Bu sırada Hamdi Yahyaoğ lu açılan ateş sonucu şehit ol­ du. Ateş sırasında ayrıca Al­ man uyruklu Herbert Rosono- vski ile bir Amerika’n da öl. diller.

Emniyet Amiri Mehmet Kah­ ya ile polis memuru Atilla Bah şi, ellerinde silahlan, terörist­

ler ile karşı karşıya geldiklerin de, Mehmet Kahya ile terörist Levan, hemen hemen aynı an­ da ateş ettiler. Terörist Levan’ ın kurşunu Mehmet Kahya'nm sağ kolunu sıyırıp geçerken; Kahya’nm ateşi sonucu Erme­ ni terörist Levan ağır yaralan­ dı. Polis memuru Atilla Bahşi ise aldığı yaralarla yere düştü, öteki terörist arkadaşının vu­ rulmasından sonra şaşkınlık ijinde ne yapacağını bileme­ den, Havaalanı Emniyet Ami- ri’nin boyununa tek koluyla sa­ rılarak, silahım Amirin şakağı­ na dayadı. Emniyet Amiri ile birlikte yavaş yavaş geriye doğ ru giren terörist, lokanta­ nın kapısına vurarak içeri gir­ di ve içerdekileri silahla teh­ dit ederek, duvar kenarına çek­ ti. Türkçe konuşan terörist «Eğer bir harekette bulunurlar­ sa ellerindeki bomba ve silah­ la .' indilerini öldüreceğini, söy­ ledi.

Saat 16 sıralarında, terörist Zeki, lokantaya kimsenin gir­ memesini sağlamak İçin kapıya yakan bir masada otururken, Sıkıyönetim güvenlik güçleri ve polis alarma geçtiler- Terö­ ristin bulunduğu lokantanın önü ve çevresi hemen kordon altına alındı. Esenboğa’ya gi­ den yollar kesilerek teröristle rln açtığı ateş He attıkları bomba nedeniyle yaralanan 72 kişinin hastanelere 1 taşınması sağlandı.

Çelik yelek girmiş, vurucu timler olaydan hemen sonra lo kantarım kapısı önünde. ellerin de yakın müsademe silahı olan «akreplerle» yerlerini aldılar.

Ermeni ASALA Örgütü’ne bağlı terörist, dışardaki güven lik güçleri ile temas kurmak İçin harekete geçti. Rehin al­ dığı kişilerin arasında bulunan 7-8 yaşlarındaki Barış Tuncay’ı yanına çağırdıktan sonra bir kağıda bir şeyler karaladı ve yine Türkçe olarak Barış Tun- ■ cay’a, «git bu kağıdı dışardaki- lere ver» dedi. Tuncay, lokan­ tanın kapısını hafifçe araladı ve dışarıya süzüldü. Emniyet görevlileri hemen Barış Tun­ cay’ı olay yerjnden kucaklaya­ rak uzaklaştırdılar.

Ermeni teröristin Banş’a ver diği kâğıt açıldığında yazıların içeriğinin özetle şöyle olduğu görüldü:

«Türk hükümeti’niıı Ermeni hükümetini resmen tanımasını bekliyorum.»

Bu ilk mesajdan sonra, Er­ meni terörist bir kaç kez daha dışarıya aynı içerikte mektuplar gönderdi.

Bundan sonra güvenlik gö­ revlilerinin amacı, kendi de­ yimleriyle adeta «cinnet» ge­ çirmiş gibi oian Ermeni terö­ risti oyalamaktı.

Saat 18.00 sıralarında, Ge­ nelkurmay ikinci Başkanı Or­ general Necdet Öztorun ve An­ kara Sıkıvnetim Komutam Korgeneral Recep Ergun olay yerine geldiler. Öztorun ve E r­ gun. teröristin bulunduğu lo­ kantaya yakın kapının önüne gelerek, operasyonu sürdüren güvenlik yetkililerinden bilgi aldılar.

Saat 18.1(1 sıralarında bir pat lama sesi duyuldu. Bir anda her taraf hareketlendi. Dışar- daki gazeteciler ve görevliler kendilerini korumaya alırken, içerdeki gelişmeler şöyleydi:

Bir ara Ermeni terörist, dı- şarda kendisi İle görüşmeye çalışan polis memuru ile ko­ nuşurken, elindeki bombayı fırlattı. Bu sırada bir polis memuru yaralanırken, lokanta­ nın içindeki bazı rehineler, kapıdan dışarıya kendilerini at­ maya başladılar- Bu sırada do- ğan panik ve şaşkınlık anın­ dan yaralanan Ankara Emniyet Müdürlüğü 2.'nci şııbpve bağlı timler masaların arasında du­ ran Ermeni teröriste namlula­ rını doğrulttular. Açılan ateş sırasında terörist gözünden vu­ rularak sırtüstü yere düştü.

zeteciler ve görevliler kapının önünde park etmiş araçların arkasmdaydılar. Cumhuriyet . muhabirlerinin siper aldıkları bir arabanın şoförü, arabasına bir zarar gelmemesi için «bari şıı arabayı geriye alayım» de­ yince, görevliler kendisine en­ gel oldular.

Silah sesleri devam ediyordu. Rehinelerden bir kısmı kapı­ dan, bir kısmı da daha önce kaçanların kırdığı camlardan kaçıyorlardı. Bir camdan ağzı, burnu ve gömleği kan içinde bir genç bağırarak çıkarken ar kasındaki babası hem. oğlunun dışarıya çıkmasına yardım edi­ yor, hem de, «oğlumu vurdu­ lar, oğlumu vurdular» diye ağ­ lıyordu.

Yaralıları taşımak için ambu­ lanslar ve taksiler çağrıldı. İçe­ ride olay durulmuştu. Silah sesleri kesilmiş, heyecan dalga­ sı durulmuştu. Haber hemen duyuldu. Ermeni terörist ölü ele geçirilmişti.

& Saatli bomba

bırakılmış

olabilir

Ancak, operasyon tamamlan­ mamıştı. Olay yerine gelen Sav cılar, içeriye kimsenin sokul- mamasım İstediler ve terörist­ lerin içeriye saatli bomba bı­ rakmış olabilecekleri belirtildi. Bomba uzmanları ile birlikte yapılan incelemede bomba ol­ madığı anlaşıldı. Daha sonra, öldürülen terörist, görevli po­ lis memurlarınca ambulansa bindirilerek olay yerinden u- zaklaştınldı. Zayıf, kıvırcık saçlı, ince uzun bıyıklı olan teröristin üzerinde pantolon ve gömlek bulunuyordu.

Biri ölü,

biri varalı

iki terörist

yakalandı_________

Operasyon sonunda yapılan ilk belirlemelere göre, biri va­ ralı, biri ölü, iki Ermeni te­ rörist ele geçirildi.

Ankara vali vekili Necatı De- velioğlu Hacettepe Tıp Fakül­ tesi Hastanesine giderek Erme­ ni teröristin durumu hakkında bilgi aldı. Ameliyathaftedeki doktorlarla konuşan Develioğ- İU «bu teröristin yaşatılması i- çin gereken yapılacaktır, bu te­ rörist konuştuğu zaman olayın içyüzü anlaşılacaktır» dedi.

Develioğlu Hacettepe Üni­ versitesi Rektörü Prof. Yüksel Bozer’i de telofanla aradı ve tıp profesörlerinin hastaneye* çağ­ rılmasını istedi. Prof. Bozer de yaralı teröristin yaşatılması i- çin tıbbın bütün imkanlarının seferber edileceğini söyledi.

Baskında yaralı olarak ele geçirilen Ermeni teröristin yat­ tığı bölümde geniş güven­ lik önlemi alındı. Develioğlu teröristin konuşacak gibi oldu­ ğu zaman ifadesinin alınması için derhai erpniyet görevlileri­ ne haber verilmesini de istedi.

A S A L A ve eylemleri

(Baştarafı 1. Sayfada) 20. 2. 1975: Beyrut’ta THY Bürosuna bomba atılması. 22. 10. 1975: Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil’in öldürülmesi.

24. 10. 1975: Paris’te Paris Büyükelçisi İsmail Ere* ve şöförü Talip Yener’in öldürülmesi.

28. 12. 1975: Beyrut Büyükelçiliğine roket atılması, 16. 2. 1976: Beyrut Elçiliği Başkâtibi, Oktar Cerit’in susturuculu tabanca ile öldürülmesi,

17. 2. 1978: Cenevre’de THY Bürosuna bomba atıl­ ması.

22. 8. 1979: Cenevre Maiyette Başkonsolos Niyazi Adalı’mn arabasına bomba konulması.

26. 8. 1979: THY Frankfurt Bürosunun bombalanma

sı..

4. 10. 1979: Kopenhag’da THY Bürosu bombalanması. 30. 10. 1979: THY Milano Bürosunun bombalanması. • 18. 11. 1979: Paris’te THY Bürosunun bombalanması. 10. 1. 1980: Tahran’da THY Bürosunun bombalan­ ması.

10. 3. 1980: Roma’da THY ve Turizm Müşavirliği­ nin bombalanması 2 kişinin ölmesi, 14 kişinin yaralan­ ması.

19. 4. 1980: Marsilya Başkonsolosluğuna ayaklı roket bırakılması.

31. 7. 1980: Atina İdari Ataşemiz Galip özmen ve kus Neslihan Özmen’in öldürülmesi.

5. 8. 1980: Lyon Boşkansolosluk Ajanlığına saldırıda 4 kişinin yaralanması.

20. 9. 189ü: Paris Basın Müşaviri Selçuk Bakkalbaşı’- ya silahlı saldırı.

3. 10. 1980: Milano THY Bürosunda patlama, yoldan geçen iki hafif yaralı

12. 10. 1980: Londra'da Turizm ve Tanıtma Bürosu­ nun bombalanması.

9. 11. 1980. strasbourg Başkonsolosluk binasının bom­ balanması.

19. 11. 1980: Roma’daki THY Bürosu ve Turizm Mü- şavirliği’nin bombalanması.

13. 1. 1981: Paris'te Maliye Müşavirimiz Ahınet Er- beyli’nin arabasma bomba konulması.

1. 3 1981: Paris Çalışma Müşaviri Reşat Morali ile din görevlisi Tecelli Ari'nin öldürülmesi.

3. 4. 1981: Kopenhag Çalışma Müşaviri Cavit Demir’e silahlı saldırı.

9. 6. 1981: THY Paris Bürosuna bomba atılması. 16. 8. 1981: Kopenhag TPL Bürosuna bomba atılması. 24. 8. 1981: Paris Başkonsolosluğu işgali. Bu olayda güvenlik görevlisi Cemal Özen şehit oldu, maiyette Kon solos Kaya İnal yaralandı, Paris Büyükelçiliğindeki 47 pişiyi 15 saat süreyle rehin tutan 4 Ermeni daha sonra li olmuştu.

9. 4. 1982: Ottowa Büyükelçiliğinde görevli Ticari Müşaviri Kani Güngör’e saldırı.

Ermeni terörist

(Baştarafı 1. Sayfada) cinnet getirmeye başlamış ola­ cak ki, elindeki el bombasını attı. Bu sırada çıkan çatışma­ da da öldürüldü.»

Havaalanının restoran kıs­ mında 20 yolcuyu rehin alan Ermeni terörjstler güvenlik kuvvetlerine mesaj yollamak i- çin Barış Tuncay adlı yedi ya­ şındaki küçük çocuğu kullan­ dılar. Barış Tuncay başından geçenleri şöyle özetledi:

«Ben restoranın ön tarafın- dayılım. Bir bomba patladı. Yere yattım. Annemler resto­ randaydı. Onların yanma gir­ dim. Bu sırada siyah bıyıklı, 19 yaşlarında, saçları omuzları na dökülen, mavi gömlekli, kı­ sa boylu birisi, elinde "üzün, bii yük bir silahla restorana gir­ di. Bana silahıyla kenara çe­ kilmemi işaret etti. Ellerimi kaldırdım. Sonra bir kağıt yaz dırdı. Bu kağıdı benimle aske­ re yolladı. Kağıtta, Bir silah­ sız polis göndermezseniz 20 re htneyi öldüreceğiz - ASALA, yazılıydı. Ben annemlerin yanı ııa geldim sonra. Yerdeki cam parçalarından ayaklarım hafif şekilde yaralandı. Terörist Türkçe konuştu benimle.»

Saldırının diğer bir görgü ta mğı 45 yaşlarındaki Halil Şen

İlk ise yaşadıklarını şöyle dile

getirdi:-«Saat 14.15’de başladı olay. Büyük bir patlama oldu yolcu salonunda. Pasaport kontrolü­ nün yapıldığı bölümde, tik pat lamadan sonra silahlarla tara­ maya başladılar. Ben salondaki büfede meyve suyu içiyordum. Feci patlamadan sonra «yere yatın» diye bağırdılar. Taban­ ca seslerini duyduk. Büfenin arkasına yattık.

Bir ara silah sesleri kesildi. Yanımdaki arkadaşa «haydi ka çalım» dedim. Bu sırada seki* mermi daha atıldı. Bunun üre rine yeniden yere yattık. Daha sonra kaçarak kurtulduk.»

Olayı yaşayan yolculardan biri teröristlerin aralıklı ola­ rak «silahsız içişi gönderin hü­ kümete mesajımız var» diye ba ğırdıklanm ve zaman zatnan a- teş ettiklerini söyledi.

Saldırı sırasında olay yerinde bulunan, adının açıklanmasını İstemeyen bir kargo görevlisi ise, «Kargoya bakıyorduk. Ani­ den patlama oldu. Meydan çok kalabalıktı. Oturacak yer yok­ tu. Herkes paniğe kapılmıştı. Ben de panik içinde cama çarp tim. Kolum yaralandı. Önüm­ den birisi geçti. Elindeki sllalu önce farkedemcdlm» dedi.

Olü ve yaralıların

(Baştarafı 1. Sayfada) Elbistan - Santralı’nda gö­ revli mühendis) ve Iengif-

ford Bosvorth adlı ABD’li

kadın.

YARALILAR

Ayakta tedavi edilenlerin dışındaki yaralıların adlan ve bulunduklan hastaneler şöyle:

SSK Dışkapı Hastanesh Nevzat Göltepe. Lütfü Yü­

cel, İsmail Bingöl. Necati

Kürkçü, Osman Kürkçü,

Makbule Kürkçü, Şerafettin Çimen, Nilüfer Tunalı, Ülkü Tunalı, Belgin Tunah. Dur­ muş Çelik, Yusuf Şanlı, Sa- tı Karabaş, Filiz Yarayacak, Ercüment Yarayacak, Fikret Oraklı, Hüseyin Şahin, Ali Şehirli, Kenan Kaya, Şevim Çelik, Gazi Kürkçü, Bilgin Kürkçü, Sedat Şehirli.

Ankara Tıp Fakültesi Has­ tanesi! Doğan Yurtman fHa

valimam Danışma Şefi),

Şükrü Başaran, Nahit Gül, Mevlüt Güney, Mehmet Ali

Baş (Komiser Muavini) , Or« han Uğurlu fPolis), Kamil Akdoğan (Polis).

Numune Hastanesi! Güllü Üçoluk, Saliha Kıhçaslan, Ayşe Durmuş. Müslim Mars.

Hüseyin Şehirli, İbrahim

Yıldız, Raif Oğuz, Veli Kı­ lıç, Mehmet Türkmen, Os­ man Avcı, Muharrem Kara­ kuş, Abdullah Başdemir. Hü şeyin Koloğlıı, İbrahim Öz- türk, Seyfettin Çolak, Bil çatı, Dönmez, Hamiyet Kırıkkale« li. Galip Eren Yüksel Mut^ lu, Osman Evren.

Hacettepe Hastanesiı Ha­ nım Başkavak,- Sevim Baş- kavak, Necip özcan, Atilla Gültuna, Atilla Akkaş, Se­

dat Akkaş, Sovtap Özcan.

Bilge Tunah, Halis Tunç.

Faray Tahsin Ersoy, Sukûti

Araş, Suat Şahin, İbrahim

Yazıcı, Bekir Sıtkı Zenger, Donçla Frpnçis Boswort

Ankara Hastanesi’ndeı Mu hammet Elmalı, Vedat Da-

ralı. Kazım Erozan.

BİR YARALI HASTANEYE TAŞINIYOR —Saldmda yolcular güvenlik güçlerinin ve çevrede ki sivillerin yardımıyla hastaneye kaldırıldılar. Havaalanında yaşanan acı olaylara ve paniğe rağmen çevrede bulunanlaruı güvenlik güçlerine yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptıkları görüldü. Resimde bir an önce hastaneye yetişti irilmeye çalışılan bir yaraiı görülüyor.

Heyecan son

haddindeydi

Bu anda, dışanda da heye- san »son haddindeydi Dışarı­ dan silah sesleri geliyordu. Ga

ÖLEN ALMAN MÜHENDtş — Herbert Escııhoğa Havaalanı nda uçağa binmek kurşunlarıyla can verenlerin arasında

Rossa novskl. Afşin Termik SantraU’nda çalışıyordu, üzere beklerken, ASALA üyesi Ermeni teröristlerin bu Alman mühendis de var...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

yüzyıla ait sert ve be­ yaz hamurlu mavi-beyaz firuze ve mor renk­ lerle kurşun sır altına tesbit edilmiş stilize çiçek sapları, yapraklar, çeşitli

Öğrencinin konuşması ses kayıt cihazına kaydedildikten sonra cihazdan dinlenerek kağıda öğrencinin ağzından çıktığı şekilde aktarılacak.. Yanlışlar

Yaşamı boyunca bir karşılık bek­ lememiş ki, şimdi beklesinl Ama benim bir hafta boyu beklentim, öfkeye dönüşen beklentim Cevdet Hoca’nın hizmetlerine

İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Latince eski ve Yeni Grekçe, Arapça ve Farsçayı ana dili gibi konuşan Cevat Şakir Türkiye’nin ilk tercüme

Çalışma, sinema ve mimarlık arasındaki etkileşim alanına odaklanacak olup, mekan kavramının kısa filmlerde ne ölçüde estetik bir öğe olduğu ve kısa

Peter Wollen 1969 yılında yayınladığı “Göstergeler ve Anlam” isimli kitabında Auteur Kuram hakkındaki görüşlerini belirtmiştir. Wollen’a göre ilk olarak

O sadece Amerika’da be­ nimsediği fikir özgürlüğünün savunucusuydu, mantığıyla, liberal dü­ şünceyle uyuşmayan düzen anlayışına karşı çıkıyor, ve

Vemalwada° Aka ÍJáth's iKodapqal /.. THE NIZAM OF HYDERABAD AND