Sahife 10
A K Ş A M
SARAY ve BABIÂLİ'NİN İÇYÜZÜ
Yazan: SÜLEYMAN KÂNI IRTEM
— Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur —Tefrika No. 477
- ... ...-... - ...
Zorla sadarete getirilen Kâmil
paşa nasıl azledildi ?
Ermeni ihtilâli gittikçe teves sü etmiş, Anadolunun birçok ci hetini sarmış, devletçe büyük bir gaile halini almıştı. İngiltere, Rusya, Fransa devletleri Anado- da ıslâhat ihyası talebile Babı- âliye bir nota varmişlerdi.
Halin vahametini idrak eden Abdülhamid bu sırada adetâ uçar kuştan imdad umar bir hal de idi.
Anadolu ıslahatı hakkında bir kaç defa serkarin Hacı Ali bey şifre kâtibi Kâmil efendi mari fetlerde Kâmil paşadan mütalâa sordu.
O da bilhassa İngilterede dev leti aliye aleyhinde Ermenilerin galeyana getirdikleri efkârı umu- miyeyi yetıştırmak için muhtelif surette teşebbüslerde bulunması nı, ıslahat için sefaretlerle ciddî müzakerelere girişilerek Kürdle- rin silâhdan tecridi gibi icrası kabil olamıyacak cihetlerin tet- bikat esnasında imkânsızlığı U- bat edilmesi gibi uyuşturucu ve geçiştirici tedbirler tavsiyesinde bulundu.
Abdülhamid makamda bulu nan sadrâzamlara karşı tuttuğu usul üzere arada bir serkarin H acı Ali beyi gizlice Kâmil pa şaya göndermekte idi. Hacı Ali bey her geldikçe Kâmil paşayı resmî hizmet kabulüne imaleye çalışıyordu.
İstanbulda birinci Ermeni ih tilâli halka dehşet verdiği gibi Babıâli ile sarayı da telâşa dü şürmüştü; hükûmelce ittihaz olu nan tedbirler halkça emniyeti celbe kâfi görülmüyordu.
Ermenilerin diğer bir hareke tine intizar eden müslümanlar ih tiyat ve takayyüz ile davranmağa kendilerini mecbur biliyorlardı. Ecnebiler de bu halin vahim ne ticelerinden ihtiraz üzere idiler. Elçiler hükümetin dikkatini celb edecek ihtarlardan hâli kalmı- ycrlardı. Bu tezebzüb üç gün de vam etti.
Hacı Ali bey yine akşam vak ti Kâmil paşaya geldi.
— Efendimiz sizi istiyor; zan nederim bu defa yakayı kurta- ramıyacaksmız! dedi. Birlikte saraya gittiler. Abdülhamid ku- renadan A rif bey vasıtasile Kâ mil paşaya (dahilî itişaşlara in zimam eden ecnebi müdahale leri sebebile hal ve mevki vaha met kesbetti; bikaydî nazarile bakılamıyacak raddeye geldi î bu ahvale hakkile mukabele etmek, devletin hukukunu muhafaza ey lemek için sadaret mesnedinin uhdenize tevcihini tensib ettim)
Tebliğinde bulundu. Kâmil pa şa (sarayın intirikalarını hatır dan uzak tutmamakla beraber hâlin meydanda olan ehem miyetine karşı hizmeti diriğ et meği hamiyete muvafık eddet- miyerek ister istemez, mütavaat arz) eyledi. (1 )
Edilen müsaade üzerine padi şahın hakipayma yüz sürdü.
Henüz Said paşadan mührü hümayun alınmadan, memuriyeti resmen icra ve ilân edilmeden
(1) Hatıratında kendi tabirleridir.
evvel irade ile o akşamdan vazi fe icrasına başladı. O gece sa rayda kaldı. Ertesi günü resmen huzura kabul olunarak mührü hümayunu aldı.
Diğer bir hal* korkusu
Kâmil paşa ikinci sadaretinin ilk günlerinde en ziyade Ermeni vakayii, bunların sefaretlerde yaptığı akisler ile uğraşmağa mecbur kaldı. Sefirler kesilen Ermeni kellelerinin padişahtan aranacağını söyliyecek kadar ileri gidiyorlardı.
Sarayca müşkülâtın halline ne çare bulacağı Kâmil paşadan su al edildi. O da memleketin umu mî ahvalini ve ihtiyaçlarını, el çilerin tebligatını zemin ittihaz ederek şu mealde bir arizayı padi şaha takdim etti:
Bir müddetten beri devleti ali- yece ittihaz olunan meslek umu mun memnuniyetsizliğini bâdi oluyor; halkın kalbinde saklı o- lan hoşnutsuzluk hissiyatı dev letlerin Ermenileri himayeye kal kıştıkları şu «ırada tezahür edi yor; güftügûler, şikâyetler Av* rupaya kadar yayılıyor; bu bab- da İslâm ve hiristiyanda dil bir liği görülüyor; bu halden istifa deye fırsat arayan bazı devlet ler memnun oluyor ise de haliha zırın bakasım siyasî menfaatla-
rma uygun gören diğer devlet ler devleti aliyede bir inkılâb vukuunun devletler muvazene sini bozmasından korkuyorlar da
bu sebeblerin izalesini düşünü yorlar.
Elçiler tarafından âmmenin hoşnutsuzluğuna sebeb tutulan hallerin başlıca umuma karşı mes ul olacak bir hükümet heyetinin mevcud olmaması, gûya işlerin ida resi sarayı hümayuna nakloluna
rak zati padişahînin umurun müf- redatile iştigal buyurmaları, halin gidişinden istifade emelinde bu lunan bazı mikroblarm türlü il- kaat ile efkârı hümayunu istedik leri yola imale etmeleri, bu suretle idarenin intizamını ihlâl eyleme leri, bu halden tevellüd eden mes uliyet halk nezdinde mesuliyetten masun olmak lâzım gelen zatı şa haneye isnad edilmesi gibi mad delerdir.
Bilhassa Fransa elçisi M. Kan yon:
(Zatı şahanenin ve devleti ali- yelerinin bakası ve sıyaneti için en ziyade itimadı haiz bendegân- dan bir zatın vekâlet makamında bulunması, bu zata mesuliyeti nis- betinde mezuniyet verilmesi, bu zatın arkadaşlarını kendi seçmesi, bu suretle teşkil olunacak vükelâ heyetinin idare eylemesi, muvaf- fakiytsizlikleri halinde sadaretin emniyetin haiz diğer bir zata tev cih olunması)
Lüzumunu tasrih eylemiştir. Bunun için babanız ve islâfmız zamanında olduğu gibi emniyeti nizi haiz ve umumun kabul ve tah- sinine mazhar sadık bir bendeniz tarafından teşkil olunacak bir vü kelâ heyeti tarafından hükümet işlerinin idaresine müsaade
buy-rulması icab ediyor. Bu »uretle zatı şahanelerinin meşguliyet yü kü de hafiflemiş olur, devletin idare çarkı tabiî mihverinde deve ran eder, gerek buraca, gerek Av- rupaca efkârı umumiye temin olunmuş, ecnebi itiraz ve müda halelerinin önü alınmış bulunur. (16 Cemaziyülevvel 1313) — 25 Teşrinievvel 1895
Kâmil paşa bu arizadan üç gün sonra azledildi. Zaten bundan evvel de mabeyindeki aleyhdarla- rı onu iskat için ittifak eylemiş lerdi. Mabeyin kâtibi Kadri efendi bu ittifakın başında görünüyordu. Ser hafiye Kadri bey de ona mua venet ediyordu. Kâmil paşa aley hinde padişaha jurnallar yağdırılı yordu. Bu jurnallarla padişah Kâ mil paşanın kendisini hal etmek fikrinde olacağına ikna edilmek isteniliyordu.
Kâmil paşanın ikinci azlinde de işte gene bu hal korkusu en mü essir âmil oldu.
Kadri efendi Kâmil paşanın maruzatına yazılan hülâsaları dai ma Abdülhamidi kızdıracak ta birler, kelimelerle dolduruyordu.
O kadar ki başkâtib Süreyya paşa hülâsa yazıö arzetmekten fariğ olmuşdu. Diğer tarafdan Kâmil paşanın İngiliz siyaseti ta- rafdarı görünmesi ve umumen öyle bilinmesi Rusya elçisi Nelidofu sinirlendiriyordu.
Nelidof Kâmil paşaya İngiliz siyasetinin ajanı nazarile bakıyor, daha doğrusu bunu bu suretle ilânda fayda görüyordu.
Bir ara Rusyanm Karadeniz sahillerinde tahkimat yaptığı şa yiası çıktı. Abdülhamid bundan kuşkulan^* (Arkası var) - mtssj . r z T ı r " 1 -.v s r r — T" i " , - ı »
Radyo
2 Mayıs Perşembe Budapeşte: (5 5 0 m .) — 19,30 şar kılar, sözler 20,30 plâk, 2 1,30 dış siyasa, 21,50 opera orkestrası, 2 3,20
çigan orkestrası, 24,20 cazband. V arşova: (1 3 4 5 m .) — 19 şarkı, 19,45 sesli filmlerden plâklar, sözler,
20,35 oda musikisi, 2\_ hafif musiki,
duyumlar, 22senfonik konser, 23,15'
skeç, plâk, sözler, 24,20 salon orkes- rası.
Viyana: (5 0 7 m .) — 19,35 Kaerten
günü, 21 halk şarkıları, 2 2,30 dans,
23.10 dans, 24, ¡0 sözler, 2 4,20 dans. Bükreş: (3 6 4 m .) — 13 - 15 gün
düz plâk yayımı, 18 karışık musiki,
19,15 konserin devamı, 20,35 opera dan nakil.
3 Mayıs cuma
Budapeşte, 550 m. 18,45 Şarkılar, sözler, spor, 2 0,20 Stüdyo tiyatrosu, 22,25 Duyumlar, 22,45 Piyano konse ri, 2 3,10 Hava raporu, 24 Opera or kestrası.
Varşova; 1 345 m. 19,05 Orkestra,
sözler, 20,15 Plâk aktüalite, 21 De-
bussy’ nin «Tam er» adlı Poem senfoniği, 21,30 Caddeden reportaj, 22 Yaşasın 3 mayıs, 22,40 Spor, 23,10 Hafif musi ki, 24,05 Dans.
Viyana, 507 m. 2(), 10 Ulusal yayım,
21 Dona J)iana adlı şen opera piyesi. 23.10 Şrammel musikisi, 24,10 Sokak lardan reportaj, 24,25 Plâk.
Bükreş, 364 m. 13-15 Gündüz plâk yayımı. 1 8 H afif musiki, 19,1 5 Konser,
20,20 Alman operalarından plâklar,
21 St. Josif katedralinden nakil (Ber-
lioz R ekivm i), 23,25 »M odern » lo
kantasından hafif musikisi.