• Sonuç bulunamadı

Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın Londra yılları 1867-1870:Mustafa Fazıl Paşa, Kemal'in Hürriyet'ten ve Ziya Bey'den ayrılmasını istiyordu:Kemal kararsızlık içinde...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın Londra yılları 1867-1870:Mustafa Fazıl Paşa, Kemal'in Hürriyet'ten ve Ziya Bey'den ayrılmasını istiyordu:Kemal kararsızlık içinde..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

LOHDRA TULABl

Y U S U F M A R O İ I M

MUSTAFA FAZIL PAŞA, KEMAL'İN

h ü r r iy e t t e n

ve

z iy a

b e y d e n

AYRILMASINI

İSTİYORDU...

KEMAL

KARARSIZUH

c

Cbeyiw Row 16 numaranın

bugünkü hali.

İÇİNDE

yt

Hürriyet'in ilk sayısı çıktığın-

•JC

da Kemal ve Ziya Beyi, hür­

riyet uğruna savaşmak için

Londra'ya dâvet eden Mustafa Fa­

zıl Paşa çoktan İstanbul'a dönmüş

ve Âlî Paşa Hükümetinde Maliye

Nazırı olmuştu. Artık Âlî Paşayla yıl­

dızı barışmış bir sönük adam hali­

ne gelmişti.

Fazıl Paşaya kızan Ziya Bey,

mfs

ağabeyi Hidiv İsmail tarafı­

nı tutmağa ve Âlî Paşayı yer­

meğe devam etti. Kemal ise Fazıl

Paşayı hâlâ seviyordu. Geçimini de

ancak onun gönderdiği parayla sağ­

lıyordu. Böylece ruhen çok sarsıldı­

ğı bir kararsızlık devresine girmiş

oldu.

BU]

M

..EMAL ile Ziya Bey, Musta­

fa Fazıl Paşa’mn Su'tan

Aziz’e yakınlaşarak Kendi­

sini affettirmesinden pek ümit­

lenmişlerdi ö y le va, Toulon’da

Sultaniye gemisinden karaya

ayak bastığı zaman eteklerine

kapanan ve yolculuğu süresince refakatinde bulunan Mustafa Fa­ zıl Paşa’ya bu sefer sadece Mali­ ye ya da Maarif Nâzırlığını de­ ğil. ilân edilecek M eşrutiyet’in sadrazamlığını tevcih edebilirdi. Bu yönden olayların gelişmesini bekliyorlardı. Sultan Aziz’in Lon

dra’ya gelişinde veliah- Murat

efendiye gösterilen büviik iltifat ve hatta K raliçe Viktorva'nın da­ matlık teklif ettiği Şehzade Ab- dülhamid’in gözünden kaçmamış ve bir münasebetle durumu Sul­

tan Aziz’e arz ederek Hariciye

N azırı Keçeci Zade Fuat Paşa’- nın da bunda parmağı olduğunu belirtmişti. İşte Sultan Aziz bu

konuda Mustafa Fazıl Paşa’nın

fikrine başvurdu. Mustafa Fazıl Paşa bir kez Fuat Paşava sürül­ mek istenen karacılığı reddetti­ ği gibi, yüzlerce çerkes cariyeler Hâremde bulunurken hiç bir ya­ bancı hükümdarın bir Doğu Pa­

dişahına kız vermeği aklından

eeçirmiyeceğini ileri sürdü İkin ­

ci M urada ve Sultan Fatih'e va­

ran yabancı prenseslerin böyle

cariye kalabalığı içersinde kal­

madığını belirtti Sultan Aziz bu cevaptan memnun oldu ve Mus­ tafa Fazıl Pasa’vı İstanbul'a ça­ ğırdı.

Hürriyet gazetesinin İlk sayısı çıktığı zaman, Mustafa-Fazıl Pa­ şa Sultan Aziz'in telkinM e çok­

tan İstanbul’a dönmüş vp Al!

Pasa Hükümetinde Malıve Nazı­ rı olmuştu. Hürriyet uğruna sa­ vaşmak tçin dâvet ettiği Kem al

ve Ziya Beyler fıâlâ Londra’da-

lardı. Mustafa Fazıl Paşa’yı Meş­

rutiyet Sadrazamı olacak san­

mışlardı. Oysa ki, o artık Âli

Paşayla yıldızı barışmış bir sö­ nük adam haline gelm işti. İşte

Ziya Bey bu viizden kendisine

haklı olarak kızarak ağabeyi

H idiv İsmail tarafım tutmağa

başladı ve Âli Paşam yermeğe

bütün gücüyle devam etti Kem al

ise Mustafa Fazıl Pasa’yı hâlâ

seviyor hâlâ onun ağzından çı­

kacak söze bakıyordu Nihayet

Âl! Paşa bir gün makamından

uzaklaştırılabilir ve Mustafa Fa­ zıl Paşa yerine geçebilirdi. Fazıl Paşa Kemal'in Hürriyet gazete­ sinden ve Ziya Beyden ayrılm a­

sını istedi. Kemal Londra’daki

geçimini ancak Mustafa Fazıl

Paşa’nm gönderdiği parayla sağ­

lıyordu. Ziya Bey ise Mustafa

Kem al’le, Ziya Beyi hürriyet alanında vatanın mutluHik ve esenliğine ka­ lemleri ile hizmet etmeleri ve bn hizmeti birlikte görmeleri için Paris’e dâ­

vet eden Mustafa Fazıl Pa$a...

Fazıl Paşa’mn kesmiş o'duğu

aylığa mukabil geçimini H idiv

İsmail aleyhinde yazmamakla

Hıdivden aldığı parayla temin

edebiliyordu. Bu durum karşı­

sında K em al’in va Ziya Beyin

yoluna dönmesi, va da Z‘ va Bey­ den ayrılarak Mustafa Fazıl Pa­ şa’yı sonuna kadar tutması ge­

rekiyordu. Bu kararsızlık içer­

sinde geçen devre kendisini ru- han çok sarstı.

Böyle içinin bunaldığı, karar­ sızlığın kendisini k e ırv d iğ i gün­ lerde Fanton, K em al'i sokağa çı­

karıp oyalamağı ders yapmağa

üstün tutardı. Zaten vaz ayların­

da çalışmak bir angaryaydı.

Hem K em al’in artık öğreneceği bir şey de pek yoktu va Böyle

günlerin sabahın beşinden ge­

cenin onbirine kadar aydınlık

olduğu zamanlarda, buharla iş- liyen m otörlerle Taym is nehrin­ de cevelan etmek hoş olurdu.

B ir sefer Fanton’un zoruyla

Kem al böyle bir ılık vaz sabahı,

Chelsea Bridge’den bindikleri

buharlı eğlence gemisiyle, ki

Fransızlar buna mouehe diyor­ lardı. Greenwieh’e kadar uzan­ mışlardı.

Y o l boyunca Fanton’un çene­

si durmamış. Tow er of London’- u. içinde hapis yatanların hikâ­

yelerini Sir Walter Raleigh’i,

boynu vurulan lan Hainler Kapı-

sı’ndan gece sandalla çıkarılan

cesetleri anlatmıştı. Ama Kem al’­

in gözleri London B ridge’ln al­

tından süzülürlerken İm parator­ luğun ticari refah ve azametiyle

büyülenmişti. Doklar boyunca

bir büyük ormanı hatırlatırcası- nı yükselen gemi direkleri ve sı­

ra sıra bağlı çeşitli yelkenli ve

buharlı vapurlar T o w er o f Lon-

don’un masallarım kendisine

unutturmuştu.

Hafta boyunca temiz havaya

özlem çeken ve işbaşında dirsek

çürüten halk, cumartesi ve pa­

zarlan sayısı elliyi geçen bu eğ­ lence gemileriyle kendini Green­ wich. Woolwich, Battersea Park,

Cremorne Gardens, K ew Gar­

dens. Richmond ve hatta Hamp­

ton Court gibi sem tlere atardı.

Tem iz havayı ciğerlerine doldu­ rur. ağaç ve çiçeklerin göz oya­ layan renklerini içine sindirirdi. Hele kürek yanşlannı seyretme­ nin bir başka zevki olumdu.

Fanton’un anlattığına göre, san dalcımn biri sağır pozu yapmış ve bu sayede büyük bir servete kavuşmuştu. Parlâmentoda söyli- yeceği sözleri yüksek sesle san­ dalda tekrarlamak, mahkemede yapacağı savunmayı kendi kulak

lanyle bir kere duvmak için

müşteriler hep bu sağır sandal­

cıyı ararlarmış. Hele utangaç

sevgililer ilk aşkın gönüllerinde bestelediği türküyü sevgililerinin

kulaklarına fısıldayabilmek ko­

nusunda sözüm ona bu sağır san­ dalcıdan medet umarlarmış. San­ dalcı da için İçin güldüğü bu ko­ nuşmaları dinlemek va da dinle

memek için kendilerinden bir

hayli para sızdırırmış.

Dönüşte muşlarından Battersea

Park’d » indiler ve yürüyerek

Chelsea y » geçtiler. Fanton bir

süre som a önünde durdukları

t Cheyne R ow ’un tanınmış İn­

giliz edibi Thomas Carlyle’in

oturduğu ev olduğunu söyledi.

CHELSEA

Bugün kapı numarası değişe

rek 24 olan 5 Cheyne R o w ’da

Carlyle çalışabilmek için gürül­ tülerden kendisini tavan arasına

atar, orada eserlerini yazardı.

N e var ki, bitişik 6 numarada

oturmakta olan Lam bert ailesi

son derece piyanoya düşkün o l­ duklarından parmak egzersizleri ve yüksek sesle söylenen şarkı­

lar Carlyle’i çileden çıkartırdı.

Zavallı mavi uyku haplarıyle si­

nirlerini gevşetmeğe çalışır ve

bu yüzden bâzı geceler yazmak­ ta olduğu kitabın üzerinde uyu­ ya kalırdı.

B ir gün yine böyle piyano ve

şarkı gürültüleriyle son derece

rahatsız edilen Cariyle yerinden fırladığı gibi şömine önünde du ran dövm e dem ir maşayı eline alarak komşunun seslerin geldiği duvarına olanca gücüyle iki defa

vurmuştu. Bunun üzerine oniki

saat komşulardan ses seda çık mamış, Cariyle tarihini rahatça yazmağa devam etmişti.

1824 yılından 1881’de hayata

gözlerini kapayıncaya kadar bu

evde yaşayan Cariyle, Kemal evi­ nin önünde duraladığı sırada, ka­

pısını, kendisini ziyarete gelen

Rııskin’e açıyordu. Karısı .İane Carlvle'in bir bahar tazeliği ge­ tirm eğe çalıştığı ev, ağır başlı ve daima yüzü asık Carlyle’in kanı­ yı kapamasıyle b ir ölü evi sessiz­ liğine yeniden büründü. Kemal, Battersea semtini Bebek’ten kar­ şı kıyılan seyredermiş gibi süze­ rek dönüş yolunu tuttu.

Yolda, sakalını kaşıyarak yü­

rüyen Fanton, yine anlatıyordu. Chelsea’daki Cheyne R ow sokağı 1698 yılında ölen Charles, Lord

Chayne, lord of the Manor of

Chelsea’ye mal edilerek adını al­ mıştı. Yarım asır Carlyle’e ıka- metgâhlık eden bu bina Kraliçe Anne devrinden kalm a kızıl tuğ ladan yapılmış, önündeki dizi di zi ağaçlarıyle Taymis nehrine ba­ kan hayal ülkesine açılmış bir pencereydi sanki. Büyük ressam lardan Daniel Maclise de bu ev­ de oturmuştur.

Yine aynı sokak üzerinde 16

numaralı bina ki, Queen’s İlm ise diye anılırdı, İkinci. Charles za­ manında inşa edilen bu köşkte Charles’in Kraliçesi Catherine of

Braganza’nm oturmuş olduğu

söylenir. Ancak meşhur şair ve

ressam Dante Gabriel Rossetti’- nin 1862 yılında buraya taşınma­ sıyla köşk sanatkârların toplan­ dığı bir yuva halini almıştı. Ge- örge Meredith, Algernon Charles Swinburne gibi günün isim yap­ mış, İn giliz Edebiyat Tarihinde yerlerini almış değerleri Cheyne R ow 16 numaranın müdavimleri

olmuştu. Büyük ressam Wlı i si­

le rin de kâh evin bahçesinde, kâh penceresinde bâzı tablolarım yarattığı bu ev Kem al üzerinde, derin izler bırakmıştı.

THOMAS HARDY

•u,rt4umm*muMmwha*M

K em al’le Ziya Bey Sultan Aziz'­ in Avrupa gezisi nedeniyle Fran­ sa’dan ayrılıp Britanya adaları­

nın yolunu tuttukları sıralarda,

tanınmış İn giliz edibi, romancı ve şair Thomas Hardy de Lon­ dra’daki m imarlık öğreniminden

Dorset’e dönüyordu. Hardy de

Kemal gibi 27 yaşındaydı. K e­

m al’in 16 yaşında dünya evine

girmiş olmasına mukabil Hardy henüz bekârdı. Dorset’te, o da, 16 yaşında bulunan kuzini Trv- phena’ya âşık oldu; ve nişanlan­ dılar.

Kem al’le Ziya Beyin Londra

yılları boyunca bu nişanlılık de­ vam etti. Kem al nasıl en olgun vatan kasidelerini Londra'da yaz­ mışsa, Hardy de bu süre içersin­ de ömrünün sonuna kadar ken­ disini yaşatacak ilham kaynağını

bulmuştu. Tryphena. Hardy'ııin

bütün şiirlerinde ve romanların­ da kendini hissettirmiştir. Ancak

bu nişanlılığın beşinci vılında

Hardy. Tryphena’nm gayri m esnı

süt kızkardeşinin nesebi sahih

olmayan kızı olduğunu öğrenmiş

ve günün koymuş olduğu âdftb

ve ahlâk düzeni karsısında nisa­ nını bozmak voluna sürüklenmiş­ tir.

Ne var ki. H ardv’nin kaybı In­ giliz edebiyatının kazancı olmuş­ tur Kemal ile vasıt olan Hardy. Kem al’den kırk mİ fazla yasa va­

rak 1978 vılında gözlerini vum-

muştur Kemal de onun kadar vaşamıs olsavdı havalinde vaşab tığı vatanı, özlemini çektiği öz­ gürlük ve ilerlemeyi ve m illette ümit ettiği feyzi görmüş ve mah­ zun ölmemiş olacaktı.

" YARIN : “

FANTON

İSTANBUL'DA

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

5 0 6 t 8 2 0 0 6 * O 1

Referanslar

Benzer Belgeler

Müslümanların gündemine girmesi ve oluşumu tamamen ve doğrudan Kur’an’la alâkalı olması sebebiyle kıraatler, neredeyse Kur’an’la eş-zamanlı olarak ortaya

Fikret Mualla, sabahın köründen gece yarılarına kadar şarap içmeden duramayan muhteşem bir alkolik O anda verin ona bir şişe şarap, size anında bir resim

BİR TEŞEBBÜS MUNASEBETILE: İsmail Namık merhumun müdür­ lüğü zamanında bilhassa müdürün müdürlük dairesinde güzel şeylerin ve sanatların hepsinden

Büyük mimar, yanında kendisi kadar hünerli ve = azimli, nice mimar ve ustalarla birlikte çalışmış: Sanıca Paşa.. Halil E Paşa, Zağanos Paşa hattâ bizzat

15 gün önce İstanbul'da hizmete giren Mezzaluna, duvarlarını süsleyen 140’tan fazla “yarım ay” temalı resimle renkli bir dekorasyona sahip.. Fotoğraf: Tarık

Moskova Sinemacılar Evi'nde iki saat kadar süren veda töreninin ardından Vera'nın naaşı yakılmak üzere krematoryuma

haykırıp duran Ömer Naci’nin sır­ tında bir siyah retık elbise vardı.. Yakalığı, o zaman kullanılan, par­ lak lâstik yaka

Hamamizade Hafız Ahmet Efendinin