• Sonuç bulunamadı

BAL BALÝNA. Yazan. Mehmet ERDOÐAN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BAL BALÝNA. Yazan. Mehmet ERDOÐAN"

Copied!
41
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Yazan

Mehmet ERDOÐAN

BAL BALÝNA

(3)

b

BAL BALÝNA Altýn Kuþ Masal Serisi -10- Copyright © Muþtu Yayýnlarý, 2005

Bu kitaptaki metin ve resimlerin, tamamýnýn ya da bir kýsmýnýn, kitabý yayýmlayan þirketin önceden yazýlý izni olmaksýzýn elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayýt sistemi ile çoðaltýlmasý, yayýmlanmasý ve depolanmasý yasaktýr.

Editör Osman KAPLAN Görsel Yönetmen Engin ÇÝFTÇÝ Akademik Ýnceleme

Muhittin KÜÇÜK, Dr. F. Muharrem YILDIZ Çizimler

Murat BÝNGÖL Mizanpaj Hasan AYDIN

Kapak Mernuþ KALKAN

975-6031-10-7ISBN

Basým Yeri ve Yýlý

Çaðlayan Matbaasý / ÝZMÝR Tel:(0232) 252 20 96 Aralýk2005

Genel Daðýtým Gökkuþaðý Pazarlama ve Daðýtým Alayköþkü Cad. No:12Caðaloðlu/ÝSTANBUL Tel:(0212) 519 39 33 Faks:(0212) 519 39 01

Muþtu Yayýnlarý

Emniyet Mahallesi Huzur Sokak No:5 34676 Üsküdar/ÝSTANBUL Tel:(0216) 318 42 88 Faks:(0216) 318 52 20

www.mustu.com

(4)

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

1

BBAALLÝÝNBBAALLNAA

20

MMAMMEEYYVVEELLEERRANNAAVVDDAAKKÝÝ

(5)

ç

BAL BALÝNA

(6)

Bal Balina o gün denizlerin kralý gibiydi.

Yavru olmasýna raðmen bir o yana bir bu yana yüzüp duruyordu. Karþýsýna gelen her balýkla þakalaþýyor, onlara vücut gösterisi yapýyordu.

(7)

Güzel Yunus da ayný þekilde coþkundu o gün. O da bir havaya zýplýyor, bir suya dalýyordu.

(8)

Bu iki arkadaþ bir yerde karþýlaþtýlar. Bal Balina, yunusa:

– Ne o yunus, bugün çok neþelisin, dedi.

– Sen de öyle, dedi yunus.

(9)

Ýkisi birden yüzmeye baþladýlar. Bir o yana bir bu yana gidiyordu bu iki yavru. Ara sýra karþýlarýndan gelen deniz canlýlarý onlarýn

(10)

hýzla yüzmeleri karþýsýnda “La havle!” çekip kenara çekiliyorlardý. Bal Balina ara sýra þarkýlar söylüyordu. Yunus ondan geri kalýr mý? O da bir sürü türkü biliyordu. O da söyle- meye baþladý.

Bir ara yanlarýna deniz kaplumbaðasý gel- di. Onlara:

– Bugün neþeniz yerinde, Allah neþenizi artýrsýn, dedi.

– Öyle, dedi Bal Balina. Yunus da ayný karþýlýðý verdi.

– Öyle ama oynayacak bir arkadaþ arýyo- ruz, dedi yunus.

Bunun üzerine deniz kaplumbaðasý onlara:

– Ben sizlerle oynayabilirim, dedi.

Dedi ama bu iki hýz þampiyonuyla baþa çýkýlýr mý? Onlar, bir o yana yüzüyorlardý, bir bu yana. Kaplumbaða onlarla birlikte yüzemi- yordu.

(11)

“Keþke vücudum onlar gibi kaygan ol- saydý.” diye düþündü. Ama kendi vücudu da güzeldi. Kollarý kanat gibi bir açýlýp bir ka- panýyor ve o, gökyüzünde uçan kuþlar gibi

6

(12)

hýzla yol alýyordu. Ama bu yüzme þampiyon- larýyla baþa çýkmak mümkün deðildi. Bir ara Bal Balina kaplumbaðaya:

(13)

– Sen yumurtadan mý çýktýn, yoksa annen- den mi doðdun, diye sordu.

(14)

Kaplumbaða bu soru karþýsýnda þaþýrdý.

– Elbette yumurtadan çýktým, dedi. Bal Balina:

(15)

–Biz annemizden doðduk, dedi gülerek.

Onun için bizimle yarýþamýyorsun!

10

(16)

Yunus güldü bu konuya. Ama bir þey söy- lemedi kaplumbaðaya. Yavru kaplumbaða çok kýzdý bu söze ve onlardan ayrýldý. Sonra annesinin yanýna gitti. Annesi onun aðladýðýný görünce:

– Ne oldu, neyin var, dedi. Yavru kaplum- baða:

– Anne, biz yumurtadan çýktýðýmýz için mi hýzlý yüzemiyoruz?

– Kim söyledi bu saçma þeyi sana, diye baðýrdý.

– Bal Balina söyledi. Yanýnda yunus da vardý. Ama o bir þey demedi.

Anne kaplumbaða:

– Ben þimdi onlara sorarým, dedi.

Sonra yavrusunu da yanýna alýp onlarýn bu- lunduðu yöne doðru yüzmeye baþladý.

(17)

Öfkeliydi. Onlarýn yanýna vardýðýnda hâlâ öfkesi dinmemiþti. Onlar anne kaplumbaðayý görünce epey korktular. Yavru kaplumbaða

12

(18)

onlara bakýp:

– Sizi anneme söyledim, çok kýzdý, dedi.

Bunun üzerine anne kaplumbaða:

– Sen sus, ben hâllederim, dedi yavrusuna.

Sonra onlara:

– Siz ne biçim arkadaþsýnýz! Niçin benim miniðimin kalbini kýrýyorsunuz? Onun ka- fasýný karýþtýrýyorsunuz. Bir daha böyle bir þey yaparsanýz sizleri annenize þikâyet ederim ta- mam mý, dedi.

Onlar çok üzgün olduklarýný söyledikten sonra anne kaplumbaða:

– Bak güzel yunus! Sen annenden ters doðdun. Bu senin bir kabahatin gibi yüzüne vuruluyor mu? Aynen öyle de yumurtadan çýkmak bizim bir özelliðimiz. Yüzümüze vurulacak bir kabahat deðil.

(19)

Yunus:

– Ben bir þey söylemedim ki, dedi.

– Söylemedin, ama arkadaþýný ikaz edebi-

14

(20)

lirdin deðil mi?

Yunus kýrýlmýþtý bu sefer. Bu kez yüzü asýk bir þekilde o gitti annesinin yanýna.

Annesi:

– Ne o güzelim, bir þey mi oldu, dedi.

– Anne kaplumbaða benim kalbimi kýrdý.

Annesi:

– Ne dedi de kýrdý seni bakayým?

– Anne kaplumbaða, benim ters doðduðu- mu söyledi.

– Durup dururken mi söyledi bunu?

– Hayýr. Yavru kaplumbaða ile Bal Balina birbiriyle aðýz münakaþasý yapýyorlardý. Ben ise hiç karýþmadým. Ama sonunda kabak be- nim baþýma patladý.

Anne yunus ona baktý ve:

(21)

– Bak sen þunun üzüldüðü þeye. Hiç bir yunus, hele senin gibi akýllý bir yunus böyle þeyleri kafaya takar mý?

– Peki anneciðim bana söyler misin, ben niçin ters doðdum?

Annesi güldü ve:

– Ters falan doðmadýn sen! Bütün yunus- lar böyle doðarlar evlâdým. Önce kuyruklarý çýkar, en son baþlarý doðar.

– Niçin böyle oluyor anne? Neden bizler de diðer canlýlar gibi doðmuyoruz?

Anne yunus tebessüm etti ve:

– O zaman beni iyi dinle.

– Dinliyorum anneciðim.

16

(22)

– Bak güzelim, eðer sen baþ aþaðý doð- saydýn, önce baþýn çýkacaktý. Doðum anýnda belirli bir süre geçiyor. Bu sýrada havasýzlýktan

(23)

ölebilirdin. En son baþýn çýktýðý için doðum bi- tinceye kadar havaya ihtiyacýn olmuyor. Do- ðum tamamlandýktan sonra da ben seni he-

18

(24)

men suyun üstüne çýkarýyorum ve nefes al- maný saðlýyorum. Hatta bize baþka bir yunus da bu konuda yardýmcý oluyor. Böylece yavru yunuslar boðulmaktan kurtulmuþ oluyor, ta- mam mý, dedi.

Yavru yunus þaþýrdý bu cevap karþýsýnda.

Ne kadar güzel bir doðumdu bu. Eðer baþka türlü doðsaydý þimdi hayatta olmayacaktý.

Kendilerini yaratan Yüce Allah, demek ki on- lara en uygun doðum þeklini vermiþti. Bu da O’nun ne kadar merhametli olduðunu göste- riyordu. Yavru yunus bunlarý düþünürken an- nesi:

– Yine ne var? Derin derin düþünmeye baþladýn, dedi.

Güzel yunusun yüzü gülüyordu þimdi.

– Hiç, anneciðim bir þey yok, diye cevap verdi annesine.

– Allah’ýn ne kadar merhametli olduðunu

(25)

20

MANAVDAKÝ

MEYVELER

(26)

Manavdaki meyveler konuþuyordu. Ayva þöyle bir çevresine baktý. Sonra da:

– Ben en güzel meyveyim, dedi.

Bu sözü duyan nar birden sinirlendi ve:

(27)

– Ne münasebet. En güzel meyve benim, dedi.

Hiç elma durur mu? Þöyle bir etrafýna baktý ve kýrmýzý yanaklarýyla gülümsedi:

– Siz öyle zannedin! En güzel meyve be- nim, dedi.

Biraz ötede kivi onlara sessiz sesiz bakýyor- du. Gerçi görünüþü biraz patatese benziyordu, ama onu bilenler bilirdi. O da þöyle bir kýmýl- dadý ve ben de buradayým der gibi etrafýna bakýnýp:

– En güzel meyve benim. Dýþtan pek an- laþýlmaz, ama benim tadým hepinizden daha baþkadýr, dedi.

Bunlarý konuþurlarken oradan bir kedi geçi- yordu. Bu kedinin ismi Mýrnav’dý. Bu ismi ona

“Mýr mýr!” diye ses çýkardýðý için vermiþlerdi.

Bütün meyveler hep birlikte ona seslendiler:

– Mýrnav Kedi, Mýrnav Kedi!

Mýrnav etrafýna baktý ve sesin manav dükkânýndan geldiðini anladý. Sonra meyvele- ri gördü. Ardýndan:

22

(28)

– Efendim, dedi.

Meyveler:

– Bizim hangimiz daha güzel söyler misin?

(29)

Mýrnav onlara baktý ve gülümseyerek:

– Ben sizi yiyemem ki tadýnýzý anlayayým, dedi.

Meyveler bu sefer:

24

(30)

– Biz sana lezzetimizden bahsetmiyoruz.

Hangimiz güzel onu söyle, dediler.

Mýrnav hazýr cevaptý. Onlara baktý ve gülümseyerek:

– Dýþ güzellik aldatýcý olabilir. Belki en iþe yaramaz gibi görünen en güzel tada sahiptir, kim bilir, diye cevapladý onlarýn sorusunu.

Meyveler bu cevabý pek sevmediler. Tekrar atýþmalarýna devam ettiler.

Bu sefer havuç söze karýþtý:

– Ben en güzel meyveyim, dedi.

Bütün meyveler bu söze karþý itiraz ettiler.

– Senin meyve olduðun bile belli deðil.

Nasýl en güzel meyveyim diyebilirsin.

– Hem sizin gibi tadým var, hem lezzetim.

Bir de ek olarak demir içeren besinim var.

Bunun üzerine diðer meyveler:

(31)

– Hepimizin içinde farklý besinler var. Bu seni bizden farklý bir meyve yapmaz ki, dediler.

Onlar konuþadursun tam bu sýrada

26

(32)

dükkânýn önüne bir kuþ kondu. Bu Gülibik’ti.

Buna hepsi çok sevindi. Soru soracaklarý bir canlý gördükleri için neþeli bir þekilde, “Hiþt hiþt!” diye ona seslendiler.

Gülibik bu sesi duyunca önce kaçmaya kalktý. Kanatlarýný açýp tam uçacakken mey- veleri gördü. Bu sesin onlardan geldiðini an- layýnca kaçmaktan vazgeçti. Onlara:

– Bana siz mi seslendiniz, dedi.

Onlar hep birlikte:

– Evet, dediler.

– Ne var, niçin çaðýrdýnýz beni?

– Sana bir sorumuz var.

– Neymiþ sorunuz?

– Bizim hangimiz daha güzel?

Gülibik bu soruya güldü.

– Hanginiz mi güzel? Hepiniz de güzel meyvelersiniz, diye cevapladý bu soruyu.

– Öyle kaçamak cevap vermek yok! Sade- ce birimizi seçeceksin.

(33)

Gülibik:

– Ben size bir þey söyleyeyim mi? Asýl olan dýþ güzellik deðildir. Sizin tadýnýz, lezzetiniz-

28

(34)

dir. Yani içiniz, özünüz.

Bunun üzerine meyveler þaþkýna döndüler.

Biraz evvel Mýrnav da ayný cevabý vermiþti.

Hepsi birden:

“Yoksa bunlar birbiriyle sözleþtiler mi?” di- ye geçirdiler içlerinden. Sonra ondan yüz çevi- rip tartýþmaya devam ettiler. Bu sefer porta- kal:

– Bende C vitamini var. Hem rengim güzel hem kokum hem de içimdeki vitamin.

Bütün meyveler buna itiraz ettiler.

– Þimdi sen de havuç gibi konuþtun. Bizim hepimizde az çok vitamin yok mu dur? Elbet- te var. Onun için bu yönünle övünemezsin, dediler.

Biraz sonra manav elinde bir kova ile mey- velerin tam önüne geldi. Bütün meyveler:

(35)

en doðrusunu manav bilir diye düþünerek:

– Saygý deðer efendimiz, sahibimiz. Bizler- den hangimiz daha güzel, dediler.

Manav birden þaþýrdý. Meyvelerin konuþtu-

30

(36)

ðunu ilk defa duyuyordu. Ama bu þaþkýnlýðý kýsa sürdü. Onlara baktý ve gülümsedi.

(37)

Hepiniz benim için çok güzelsiniz, dedi.

– Eðer içimizden birini seçecek olsan, bu talihli hangimiz olurdu, dediler.

32

(38)

– Böyle bir seçim yapmam mümkün deðil.

– Hadi, hadi sahibimiz, ne olur birimizi seç!

Bu sefer manav kaþlarýný çattý ve:

– Ben sizin sahibiniz deðilim. Bu nasýl bir söz.

Onlar þaþkýn bir þekilde ona baktýlar:

– Nasýl! Sen bizim sahibimiz deðil misin?

– Elbette deðilim. Ben sadece sizi aðaçtan toplayýp pazarda satan biriyim. Yani bir aracýyým. Yoksa sahibiniz deðilim. Sizin ger- çek sahibiniz sizi yaratandýr.

Ardýndan manav gülümseyerek:

– Bakýn, dedi onlara. Siz daha bu konuda bile yanýlýyorsunuz. Sahibinizin ben olduðu- mu sanýyorsunuz. Onun için bu boþ çekiþme- lerden vazgeçin. Çünkü sizin güzelliðiniz de aslýnda sizin deðil.

(39)

– Nasýl yani, dedi hepsi birden.

– Evet dedi manav. Sizdeki güzellik, sizi yaratan Yüce Rabbimizin güzelliðinin bir yan- sýmasýdýr. Yoksa sizin kendinizden deðildir.

34

(40)

– Ya lezzetimiz, tadýmýz.

– Onlar da Yaradan’ýn bilgi, güç ve merha- metinin eseridir. O da sizin deðildir.

(41)

Bütün meyveler þaþkýn bir þekilde birbirine baktýlar. Öyleyse niçin “Ben güzelim, sen güzelsin.” diye çekiþiyorlardý. Bu bencilliðin gereði neydi? Bütün meyveler, manava kendi- lerini mühim bir konuda uyardýðý için te- þekkür ettiler. Sonra da:

– Bizi boþu boþuna çekiþmekten kur- tardýnýz. Aramýzdaki dostluk bu yüzden ner- deyse bozulacaktý. Hâlbuki bizim, Yüce Al- lah’ýn bize verdiði güzellikler için gurura hakkýmýz yoktur. Hepimiz birer yaratýðýz.

Güzelliðimiz de O’ndan, lezzetimiz de. Bunu bize hatýrlattýðýn için sana teþekkür ederiz, de- diler.

Manav bu anlayýþlý meyvelere:

– Beni anladýðýnýz için asýl ben size te- þekkür ederim, dedi.

Sonra onlarý tek tek silmeye baþladý. Mey- veler, üzerlerindeki tozlarýn silinmesiyle daha da gülümsüyorlar ve biraz daha güzelleþiyor- lardý. Ama þimdiki gülümsemeleri kendilerini göstermek için deðildi. Büyük ustayý, yüce sa- natçýyý, yani Allah’ý hatýrlatmak içindi.

36

Referanslar

Benzer Belgeler

Yüce ALLAH (cc)’ ın bize verdiği bu dünyayı korumalı, paydaşımız olan diğer canlıların hayat haklarına saygı göstermeli, hem onların hem de kendi türümüzün

Meyveleri büyük olmamakla beraber parlak bir

Botanik anlamda üzümsü meyveler; Yarı çalımsı veya çalımsı bitkilere sahip, yumuşak etli, sulu, çoğu kez küçük yenebilen meyvelere sahip

Đçki meclislerinin değerli bir mezesi olarak göze çarpan badem, şekli sebebiyle sevgilinin gözü için çok kullanılan bir benzetme unsurudur.. Göz - badem münasebetinin yer

O halde, ekvatorda bulunan bir gözlemci için bütün yıldızların gün ve gece yayları eşittir, batmayan ve doğmayan

takımyıldızını gökyüzünde kapladığından Boğa hariç tüm zodyak üzerinde yer alan takımyıldızları görülür. Fakat süreleri

Vitamin ve mineraller sebze ve meyvelerin kabuk veya kabuğa yakın kısımlarında yoğunlaştığı için çiğ olarak tüketilebilen meyve ve sebzeleri çiğ olarak tüketmek,

*Buharla haşlama YÜZEY/HACİM oranı yüksek sebzelerde (brokoli)daha iyi sonuç verebilir.Çünkü C vitamini haşlamada haşlama suyuna geçmekte.. DEPOLAMA; Haşlandıktan