• Sonuç bulunamadı

Yürütücü: Şengül ALPAY KARAOĞLU Proje Türü: Tübitak 1002

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Yürütücü: Şengül ALPAY KARAOĞLU Proje Türü: Tübitak 1002"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜBİTAK PROJELERİ

(2)

Yürütücü: Şengül ALPAY KARAOĞLU Proje Türü: Tübitak 1002

ÖZET

Gelişen teknolojilere bağlı olarak endüstriyel öneme sahip olduğu bilinen lipolitik mikroorganizmalara ilave olarak potansiyel lipaz üreticisi yeni mikrobiyal kaynaklara olan ihtiyaç giderek artmaktadır. Belirtilen nedenlerle bu kaynakların taranması da oldukça önem kazanmıştır.Çalışmada Rize ili İyidere ve İkizdere ilçelerinden alınan toprak örneklerinden izole edilerek tanımlanan mikrofunguslarda, lipaz üretim yetenekleri ve bu enzimin karakterizasyonu planlanmıştır. Materyal olarak K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı olarak bölümümüzde yapılan “İyidere - İkizdere Bölgesinde Toprak Mikrofungus Florası ve Mevsimsel Değişkenliği Üzerine Bir Araştırma” konulu yüksek lisans tezinde oluşturulan koleksiyon kullanılmıştır. Tez çalışması sırasında izole edilen ve tiplendirilen 200 suşun lipaz üretim aktiviteleri tüp metodu ile (Lima ve ark. 1991) ön tarama yapılmış ve suşların %95’inde lipaz aktivitesi belirlenmiştir. Bu çalışmada, izole ve tanımlanan mikrofunguslar arasında, yüksek düzeyde lipolitik aktivite gösteren suşlar tarafından üretilen lipazın biyokimyasal özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek sonuçların endüstriyel uygulamalar ve diğer bilimsel araştırmalar için kaynak oluşturması hedeflenmiştir.

(3)

Yürütücü: Ayşegül EMİNOĞLU Proje Türü: Tübitak 1002

ÖZET

Sitokrom P450 bağımlı monooksijenazlar hem grubu içeren protein gruplarının en genişlerinden biridir ve çoğunlukla NADPH- ve O2-bağımlı hidroksilasyon reaksiyonlarını katalize etmektedirler. Sitokrom P450 (CYP) enzimleri bitkilerde elzem olan birincil ve ikincil metabolizmayı kapsayan çok çeşitli monooksijenasyon reaksiyonlarında fonksiyon gösterirler.

İkincil metabolitler tıbbi bitkilede ekonomik değeri olan maddelerdir. Camellia sinensis (L.) Kuntze (Çay) ülkemizde ve tüm dünyada tibbi değeri olan ikincil metabolitleri ve sevilerek tüketilen bir içecek olması nedeni ile ticari ve ekonomik değerde olan bir bitkidir. Sitokrom P450 monooksijenaz; flavonoid 3’hidroksilaz ve flavonoid 3’5’-hidroksilaz ile beraber çayın kimyasal içeriğinde önemli bir yer teşkil eden çay kateşinlerinin biyosentezinde rol alan anahtar enzimlerden birisidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Camellia sinensis (L.) Kuntze’de flavonoid 3’hidroksilaz ve flavonoid 3’5’-hidroksilaz enzimleri ve bu enzimleri kodlayan genler karakterize edilmişlerdir ancak sitokrom p450 monooksijenazlar ile ilgili çok az sayıda çalışma bulunmaktadır.

Bu kapsamda gerçekleştirilen bu çalışmada Camellia sinensis (L.) Kuntze tahmini sitokrom p450 monooksijenaz geninin tüm cDNA ’sının 1759 nç uzunluğunda olduğu tespit edilmiştir.

Bunun 49 nç’lik kısmının 5’ komşu bölge, 183 nç’lik kısmının ise 3’komşu bölge olduğu belirlenmiştir. Genin kodlyan dizisi 1527 nç büyüklüğündedir ve 508 a.a ’i kodlamaktadır.

Genin ekspresyon seviyesinin mevsimsel farklılık göstermediği görülmüştür. Yüksek derecede polimorfizm gösterdiği bilinen genin, seçilen çay varyeteleri arasında polimorfik olduğu belirlenmiştir.

(4)

Yürütücü: Ali Erdem ÖZÇELİK Proje Türü: Tübitak 3501

ÖZET

Son yüzyılda, dünya genelinde, tarımsal gelişim kapsamında özellikle (i) gıda güvenliği, (ii)istihdam oluşturma ve (iii)kırsal kalkınma üzerinde önemli ölçüde etkili olan tarımsal ürünler “Özel Tarım Ürünü” statüsünde değerlendirilmektedir. Özellikle, Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) 2006 yılında yayınladığı Tarım Çerçeve Metni bünyesinde Özel Tarım Ürünlerinin belirlenmesine yönelik birtakım tanımlamalar yer almaktadır. Bu bağlamda gerek uluslararası tanımlamalar gerekse yukarıda belirtilen esaslar dikkate alındığında, ülkemizde ulusal ve bölgesel anlamda tarımsal gelişimde etkin rol oynayan başta çay ve fındık olmak üzere, tütün, pamuk, zeytin, buğday vb. ürünlerin özel tarım ürünü olarak değerlendirilebileceği öngörülmektedir. Bu öngörü kapsamında, ülkemizde Avrupa Birliği (AB) Ortak Tarım Politikası (OTP) reformlarına ek olarak, özel tarım ürünü arazilerinin yönetimine dair konumsal veri modelinin geliştirilmesine de gereksinim duyulmaktadır. Bu gereksinim kapsamında, ülkemizde stratejik öneme sahip olan ve devlet güvencesinde gerçekleştirilen çay tarım ürününün özel tarım ürünü olarak tanımlanabileceği üzerinde durulmaktadır. Bu bağlamda Avrupa Konumsal Veri Altyapısı (INSPIRE) ve Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi (TUCBS) ile bütünleşik olan özel tarım ürünleri kapsamında sürdürülebilir çay tarım ve üretimine yönelik geliştirilen Arazi İdaresi Temel Modeli (AİTM)-Çay Tarım Modeli bileşenleri doğrultusunda Çay Tarımı Bilgi Sistemi (ÇAYBİS) kavramsal veri modelinin (KVM) oluşturulması amaçlanmaktadır. Ayrıca özel tarım arazi yönetim modelinin bir alt bileşeni olarak çay tarım arazi yönetim modelinin (ÇAYM) geliştirilmesinin önemi ve aynı zamanda çay tarım arazilerinin konumsal veri yönetimi amacıyla KVM tasarımına yönelik gereksinimler vurgulanmıştır.

(5)

Anahtar Kelimeler: Arazi Yönetimi, Konumsal Veri Modeli, Coğrafi Veri Standartları, Özel Tarım Ürünleri, Özel Tarım Ürün Parseli, Çay Tarımı Konumsal Veri Modeli, Çay Tarımı Bilgi Sistemi (ÇAYBİS), Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi (TUCBS), Avrupa Konumsal Veri Altyapısı (INSPIRE)

(6)

Yürütücü: Sözer SÖZER Araştırmacı: Mustafa CULFA

Danışman: Gökçen AKGÜL Proje Türü: Tübitak 2209-A

ÖZET

Günümüzde fosil yakıtların tükenmeye başlamasıyla birlikte insanlar alternatif enerji kaynakları aramaya başlamışlardır. Bunlardan birisi de biyodizeldir. Biyodizel üretiminde farklı ve yerli katalizörler geliştirilmesi bu çalışmanın amacıdır. Bu projede ucuz ve yenilenebilir karbon esaslı olan biyokömürlerin biyodizel üretiminde katalizör olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. GC-MS, SEM, FTIR gibi analiz yöntemleri ile çalışma detaylandırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, biyokömürlerin katalizör olarak kullanılabileceğini, özellikle asit aktivasyonu ile türetilen katalizörlerin çok defa kullanılma avantajı olduğunu göstermektedir. Bu çalışma ile yenilenebilir enerji kaynaklarından hem biyodizel hem de biyokömür kullanımı konusunda değerli veriler elde edilmiştir.

(7)

Yürütücü: Zehra TURAN Danışman: Gökçen AKGÜL Proje Türü: Tübitak 2209-A

ÖZET

Dünyanın bugünkü enerji gereksiniminin büyük kısmını karşılayan fosil yakıtlar hızla tükenmektedir. Bunun yanı sıra, fosil yakıtların yanması sonucu oluşan karbon dioksit, azot ve kükürt oksit gibi gazlar, sera etkisi, ozon tabakasının incelmesi, asit yağmurları ve kirlilik gibi küresel problemlere neden olmaktadır ve gezegenimiz üzerindeki tüm canlılar için büyük tehlike haline gelmektedir. Mühendisler ve bilim adamları bu problemlerin giderilmesinde hidrojen enerjisi ve teknolojisinin önemli bir katkıda bulunacağı konusunda hemfikirdirler.

Hidrojen çok etkin ve temiz bir yakıttır. Yakıldığında çok büyük enerji verir ve sadece su oluşturur. Hidrojen enerjisi sistemleri içinde en dikkat çekici olanı yakıt pilleridir. Hidrojeni yakıt olarak kullanan bu sistemler hidrojenin yanması ile ortaya çıkan enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmektedir. Üretilen elektrik, doğru veya alternatif akımla çalışan elektrik motorlarında hareketi sağlamak amacıyla kullanılabilir. Yanması sonucunda sera etkisine neden olan gazlar oluşmaz; ozon tabakasının incelmesine neden olan kimyasallar üretilmez;

asit yağmuru ve çevre kirliliğine neden olan bileşenler de üretilmez.

Yakıt pillerinin belki de en önemli kısmı, hidrojenin yakıt olarak kullanılmasından ortaya çıkan ve elektronlar tarafından taşınan enerjinin elektrotlar arasında geçişini sağlayan membranlardır.

Bu konuda literatürde çok sayıda çalışma bulunabilir ve yeni malzemelerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar halen sürdürülmektedir (1, 2, 3). Bu projede yakıt pillerinde elektron iletkenliğini sağlayan yeni bir membran geliştirilecek ve yakıt pillindeki verimi araştırılacaktır.

Geliştirilecek membranda bir polimer malzeme içine elektriksel iletkenliği artırması amacı ile homojen bir şekilde biyokömür parçacıklarının yerleştirilmesi hedeflenmektedir. Ticari yakıt pili deney kitlerinde kullanılan nafyon membran yerine bu film yerleştirilerek yakıt pili verimi belirlenecektir. Ayrıca hidrojen kaynağı olarak fosil olmayan ve ülkemizin bor cevherlerinden türetilen sodyum bor hidrür kullanılacaktır. Çevrimli bir sistem dizaynı tasarlanmıştır.

Reaksiyon sonrası ortaya çıkan sodyum bor tuzu kolaylıkla yeniden sodyum bor hidrür üretiminde kullanılabilmektedir. Bu sayede düşük maliyet ile yüksek verim eldesi amaçlanmaktadır.

(8)

BAP PROJELERİ

(9)

Yürütücü: Ali BİLGİN Araştırmacı: Pınar UZUNER

ÖZET

Bu çalışmada Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tarımı yapılan, Türkiye için büyük bir ekonomik değeri olan ve dünyada sudan sonra en fazla tüketilen içecek olan çay, araştırma materyali olarak seçilmiş ve çay yapraklarında trafik faktörüne bağlı olarak ağır metal birikiminin olup olmadığı araştırılmıştır. Bu amaçla Artvin-Kemalpaşa’dan başlayarak Giresun’un Tirebolu ilçesine kadar Karadeniz sahil yolu boyunca sekiz farklı lokaliteden ve trafiğin olmadığı Karadeniz sahil yoluna uzak sekiz farklı lokaliteden çay ve toprak numuneleri alınmıştır. Bütün lokalitelerden sürgün dönemlerinde (Mayıs, Haziran, Ağustos) numuneler toplanmış, 60oC de kurutulmuş ve mikrodalga fırında yakıldıktan sonra ICP-OES cihazında Co, Pb, Ni, Cr, Cu, Fe, Zn ve Mn değerleri okunmuş ve sonuçları SPSS paket programıyla değerlendirilmiştir. Sonuçta Karadeniz sahil yolu kenarından ve trafikten uzak bölgelerden alınan numuneler arasında Ni, Cu ve Zn bakımından istatiksel olarak önemli farklılıklar (p<0.01) tespit edilmiştir. Üç element için de trafiğin olduğu lokalitelerdeki ağır metal konsantrasyonları trafiğin olmadığı lokalitelerden daha fazladır. Diğer elementlerde çoğunlukla trafiğin olduğu alanlardaki ağır metal konsantrasyonları trafiğin olmadığı alanlardan daha fazla bulunmuştur. Ancak istatiksel olarak önemli bir farklılık tespit edilememiştir. Aynı şekilde Karadeniz sahil yolu kenarından seçilen bütün lokalitelerin topraklarındaki ağır metal konsantrasyonları trafiğin olmadığı lokalitelerden alınan topraklardan daha fazladır. Çay yapraklarını yıkamanın ağır metal içeriğini değiştirip değiştirmeyeceği araştırılmış ve özellikle Fe yönünden önemli sonuçlar elde edilmiştir. Yaprakları yıkanan numunelerde Fe içeriğinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

(10)

Yürütücü: Ali BİLGİN Araştırmacı: Elif UZUN

ÖZET

Bu çalışmada; Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yoğun bir şekilde tarımı yapılan ve ülke için ekonomik öneme sahip Camelia sinensis var. sinensis’in fosfor (P), azot (N), karbon (C) ve kükürt (S) element düzeyleri ve besin içerikleri, spesifik yaprak alanı (SLA) ve yaprak ağırlığının yaprak alanına (LMA) oranının değişimi ve N ve P rezorbsiyonu araştırılmıştır.

Araştırma Rize sınırları içerisinde yer alan ve Camelia sinensis var. sinensis’in yayılış gösterdiği 0 m’den başlayarak 933 m’ye kadar farklı yüksekliğe sahip altı farklı lokalitede yürütülmüştür. Seçilen lokalitelerden; Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında düzenli olarak genç ve yaşlı olmak üzere iki farklı yaprak örneği alınmıştır.

Ayrıca lokalitelerden 20 cm derinlikten toprak örnekleri de alınmıştır. Toprak örneklerinde pH, N, P, K ve organik madde analizleri yapılmıştır. Çalışmamızda ele alınan türün genç yapraklarında N ve C elementlerinin konsantrasyonlarında önemli farklılıklar tespit edilmiştir.

Ayrıca yaşlı yapraklarda yüksekliğin P ve N elementleri açısından önemli olduğu belirlenmiştir.

Yükseklik arttıkça bu elementlerin konsantrasyonlarıda da artış gözlenmiştir. Lokaliteler arasında N (g/dm2) ve P (g/dm2) içerik değerleri önemli farklılıklar göstermiştir (N için p<0.01 ve P için p<0.05). Yine aylar arasında da N (g/dm2) ve P (g/dm2) içerik değerleri bakımından p<0.01 seviyesinde önemli farklılıklar tespit edilmiştir. N rezorbsiyon kullanım verimliliği sadece 806 m’deki lokalitede belirtilen sınırların (%25,7-%75,1 arasında) altındadır. P rezorbsiyon kullanım verimliliği ise sadece 933 m’deki lokalitede belirlenen sınırların (%43-

%51 arasında) altında değerler elde edilmiştir. N kullanım yeterliliği yüksekliğe bağlı olarak arttığı halde P kullanım yeterliliği ise yüksekliğe bağlı olarak azalma gösterdiği belirlenmiştir.

N kullanım yeterliliğinin ise lokaliteler arasında farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. En yüksek SLA değerine Mayıs ayında ve en yüksek LMA değerine ise Nisan ayında ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Camelia sinensis var. sinensis, Besin içeriği, Rezorbsiyon, Rize.

(11)

Yürütücü: Huriye ARIMAN KARABULUT Araştırmacı: Özlem BİLGİN

ÖZET

Bu çalışma, yeşil çay yaprağının (Camellia sinensis) gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) yemlerine eklenmesinin büyüme performansı, yem değerlendirmesi, vücut kompozisyonu ile kan serumu biyokimyasal ve immün parametreler üzerine etkisini belirlemek için yürütülmüştür. Ortalama ağırlıkları 40,4±0,01 g olan 468 adet balık 6 gruba 3 tekerrürlü olarak yerleştirilmiştir. Balıklar, ortalama %5,3±0,04 epigallokateşin galat-3-gallat (EGCG) içeren kurutulmuş yeşil çay yaprağı (YÇY) %0 (kontrol/yem 1), %0,25 (yem 2), %0,5 (yem 3),

%1 (yem 4), %2 (yem 5), %3 (yem 6) oranında eklenerek hazırlanan yemlerle 60 gün beslenmişlerdir. Deneme sonunda, canlı ağırlıkları artışı (CAA), spesifik büyüme oranı (SGR), protein tüketimi (PT), protein değerlendirme oranı (PDR) ve görünür net protein tutma oranı (ANPR) tüm gruplarda kontrol grubu ile benzer (P > 0,05) bulunmuştur. Yem 6 ile beslenen grupta CAA, SGR ve PDR kontrol grubuna göre daha düşük (P < 0,05), yem değerlendirme sayısı (FCR) ise daha yüksek bulunmuştur (P < 0,05). Balıketi ve karaciğerde ham yağ içeriği tüm gruplarda kontrol grubuna göre daha düşük bulunmuştur (P < 0,05). Deneme yemleriyle beslenen gruplarda kan serumu parametreleri: toplam protein (TP), albumin (ALB), globulin (GLB), glikoz (GLU), kolesterol (CHO) ve trigliserid (TRIG) (P > 0,05). Bu sonuçlar, istatistiksel olarak farklı olamamakla beraber (%3 grubu hariç) gökkuşağı alabalığı yemlerine farklı oranlarda YÇY eklenmesinin (özellikle %5 seviyesinde) büyüme performansı ve yem değerlendirmeyi iyileştirdiğini, yüksek oranda YÇY eklenmesinin (örneğin %3) ise hipo- lipidemik etkiye (yağ düşürücü etki) neden olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Gökkuşağı alabalığı, Oncorhynchus mykiss, Yeşil Çay, Camellia sinensis, İmmünostimulant, Büyüme, Hematotoji, Kan Biyokimyası

(12)

Yürütücü: Oktay TORUL

Araştırmacılar: Fatih İSLAMOĞLU, Özlem BUÇAN

Bu projede Rize bölgesinde çay tarımı yapılan Fındıklı, Pazar ve Sabuncular yöresinden ilkbaharda 30 ve sonbaharda 30 olmak üzere toplam 60 toprak örneği alınmıştır. Alınan bu toprak örneklerinde pH, organik madde, makro ve mikro element tayinleri yapılmış ve mevsimsel olarak değişimleri incelenmiştir. İlkbaharda alınan örneklerin % 86,6’sının ve sonbaharda alınan örneklerin % 23,4’nün istenen pH değerlerine sahip olduğu saptanmıştır.

Organik madde içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 13,3’nün fazla, % 86,7’sinin çok fazla ve sonbaharda alınan örneklerin % 16,7’sinin orta, % 73,3’nün fazla, % 10,0’nun çok fazla olduğu saptanmıştır. Azot içeriklerinin ilkbaharda alınan örneklerin % 10,0’unun fazla, % 90,0’ının çok fazla ve sonbaharda alınan örneklerin % 16,7’sinin orta, % 56,7’sinin fazla, % 26,6’sının çok fazla olduğu saptanmıştır. Fosfor içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 30,0’nun ve sonbaharda alınan örneklerin % 33,3’nün normal değerlerde olduğu, potasyum içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 26,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 26,6’sının normal değerlerde olduğu saptanmıştır. Kalsiyum içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 36,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 40,0’nın normal değerlerde olduğu, magnezyum içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 16,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 10,0’nun normal değerlerde olduğu bulunmuştur. Demir içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 6,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 3,3’nün normal değerlerde olduğu, mangan içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 76,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 36,7’sinin normal değerlerde olduğu, çinko içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 20,0’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 40,0’nın normal değerlerde olduğu, bakır içeriklerinin, ilkbaharda alınan örneklerin % 16,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin

% 46,7’sinin normal değerlerde olduğu belirlenmiştir. Alüminyum içeriklerinin ilkbaharda alınan örneklerin % 36,7’sinin ve sonbaharda alınan örneklerin % 46,7’sinin normal değerlerde olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Toprak Numunesi, Makro ve Mikro Elementler, pH

(13)

Yürütücü: Şengül ALPAY KARAOĞLU Araştırmacı: Hacer TAŞKIRAN

ÖZET

Bu çalışmada, siyah çay işleme aşamalarında izole edilen maya mantarlarının tanımlanması ve bir dizi özelliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Çalışmada toplam 72 maya izolati karakterize edildi ve konveksiyonel yöntemler ile Vitek YBC testi kullanılarak tür tanıları yapıldı. Bu izolatların %18‟inde slime aktivitesi pozitifliği,

%51,4‟ünde hifa ya da pseudohifa varlığı ve %40,0‟ında siklohekzimit direnci belirlendi.

Suşların 70‟inde %50 glikoz, 67‟si %60 glikoz varlığında üreyebildiği, %44,4‟ünün ise her iki ortamda da iyi üreyebildiği (ozmotolerant) gözlendi. Üreme sıcaklıklarına bakıldığında 45

°C‟de üreyemedikleri ancak, 42 °C‟de %36,1‟in üreyebildiği ve 25-37 °C ve altında ise tümünün ürediği belirlendi. Suşların sıcaklığa toleransı araştırıldığında, 60°C‟de 10 dakikada

%100‟nün, 80 °C‟de %40,3‟ünün ve 100 °C‟de ise %6,9‟unun canlılığını koruduğu tespit edildi. Suşların %51,4‟ü test edilen 10 farklı karbonhidrattan en az birini, RÇM 17C ise 7 farklı karbon kaynağını fermente edebildiği belirlendi. Enzim aktivitelerine bakıldığında suşların

%34,7‟si üreaz, %97‟si selülaz aktivitesi sahip oldukları ve %20,8‟si ise glikozdan nişasta üretebildiği tespit edildi.

Çalışmada hızlı tanı testi (Vitek YBC) kullanıldı ve izolatların 71‟i, %50-99 doğrulukta tanımlanırken bir izolat tanımlanamadı. Beş farklı cins (Candida, Geotrichum, Cryptococcus, Saccharomyces ve Trichosporan) ve 13 farklı tür tespit edildi. En sıklıkta rastlana türler sırasıyla Candida tropicalis (%27,7), C. famata (%13,8), C. krusei ile Cryptococcus laurentii (%11,1), Candida parapsilosis (%9,7) olarak gözlendi. Ayrıca %2,8 oranında Saccharomyces cerevisiae ve Trichosporan pulluans belirlendi.

Yapılan çalışma sonucunda çay işleme aşamalarında maya mantarlarının varlığı ve bu maya mantarlarının ekonomik önemi olan birçok özelliğe sahip oldukları gözlendi.

Anahtar Kelimeler: Siyah çay, Maya mantarı, Biyokimyasal identifikasyon, Vitek -YBC

(14)

Yürütücü: Şengül ALPAY KARAOĞLU Araştırmacı: Arif BOZDEVECİ Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2012-2014 ÖZET

Bu çalışmada Rize İkizdere çay topraklarından izole edilen ve geleneksel yöntemlerle tanımlaması yapılan Trichoderma spp. türlerinin farklı sıcaklıklarda üreme, spor oluşturma, sporlarının sıcaklık toleransı, antifungal ve antimikrobiyal aktiviteleri, fungisit dirençliliği, selülaz ve kitinaz üretimleri, farklı katı substratlarda spor üretimi, spor raf ömrünün ve tohum çimlenmesi üzerine etkinliklerin belirlenmesi amaçladık.

Bu izolatların çoğunun Trichoderma harzianum’la benzerlik gösterirken biri T. atroviride, biri de T. hamatum olduğunu ITS sekansına dayalı olarak belirlendi. Suşların tümünde en iyi üreme ve spor oluşturma sıcaklığı 28 °C olduğu ve spor canlılığının 65°C’ye kadar korunduğu tespit edildi. Trichoderma suşlarının etil asetat ekstratlarının antimikrobiyal aktiviteye sahip oldukları, özellikle ID4A, ID4B ve ID6A suşlarının M. smegmatis’e etkili olduğunu bulduk.

Suşların uçucu metabolit ürettiği, S. sclerotiorum’un büyümesini ve sklerot oluşumunu engelledikleri belirlendi. Bitki patojeni olan B. cinerea S. sclerotiorum ve R. solani’ye karşı en etkili ve enzim (kitinaz ve selülaz) aktivitesi en yüksek olan suşlar sırasıyla T. harzianum ID11C, ID11D, T. atroviride ID20G ve T. hamatum ID17E olarak belirlendi. Trichoderma’ların Captan, Dikozin ve Cuprenax fungisitlerine karşı 10000 μg/mL düzeylerine kadar dirençli oldukları belirlendi. T. harzianum ID11C ve T. atroviride ID20G suşlarının, bitki tohumlarının çimlenmesi üzerine ilk 7 gündeki etkinliği, kontrole göre %10-17 oranında daha yüksek olduğu belirlendi.

Yapılan bu çalışmada, T. harzianum ID11D ile ID11C suşlarının biyokontrol ve bitki destekleyicisi olarak en uygun suşlar olduğu, T. atroviride ID20G ve diğerlerinin de bu amaçla kullanılabileceği sonucuna varıldı.

Anahtar kelimeler: Trichoderma, biyokontrol, antimikrobiyal, fungusit

(15)

Yürütücü: Gökçen AKGÜL Araştırmacı: Derya BAL ALTUNTAŞ

Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2014-2016

ÖZET

Bu çalışmada çay atıklarının biyokömüre dönüştürülmesi, karakterizasyonu ve biyokömürlerin uygulama alanlarından biri olan su kirliliklerinin uzaklaştırılmasındaki potansiyeli belirlenmiştir. Üretilen biyokömürler detaylı bir şekilde karakterize edilmiş ve adsorpsiyon kabiliyetleri ticari bir aktif karbon ile karşılaştırılmıştır. Biyokömürler, özellikle inorganik kirleticileri uzaklaştırma konusunda aktif karbondan çok daha fazla kapasiteye sahiptir.

Organik kirleticileri uzaklaştırmada ise belirli limitlerde en az aktif karbon kadar aktif olabilmektedirler. Ayrıca bu proje ile biyokömürlerin adsorpsiyon özelliklerinin impregnasyon denilen yöntemle çok daha iyileştirilebileceği görülmüştür. Çay atıklarının verimsiz şekilde yakılarak veya doğada çürümeye terk edilerek bertaraf edilmeye çalışılması yerine biyokömür adsorbenti olarak katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmesi, çay atıkları sorununa çözüm ve her yönden çevreci uygulamalar sunacaktır.

Anahtar kelimeler: çay atıkları, piroliz, biyokömür, adsorpsiyon

(16)

Yürütücü: Gökçen AKGÜL

Araştırmacılar: Sözer SÖZER, Mustafa CULFA

ÖZET

Günümüzde fosil yakıtların tükenmeye başlamasıyla birlikte insanlar alternatif enerji kaynakları aramaya başlamışlardır. Bunlardan birisi de biyodizeldir. Biyodizel üretiminde farklı ve yerli katalizörler geliştirilmesi bu çalışmanın amacıdır. Bu projede ucuz ve yenilenebilir karbon esaslı olan biyokömürlerin biyodizel üretiminde katalizör olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. GC-MS, SEM, FTIR gibi analiz yöntemleri ile çalışma detaylandırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, biyokömürlerin katalizör olarak kullanılabileceğini, özellikle asit aktivasyonu ile türetilen katalizörlerin çok defa kullanılma avantajı olduğunu göstermektedir. Bu çalışma ile yenilenebilir enerji kaynaklarından hem biyodizel hem de biyokömür kullanımı konusunda değerli veriler elde edilmiştir.

(17)

Yürütücü: Hüseyin Avni UYDU

Araştırmacılar: Adem DEMİR, Mehtap ATAK, Arife Pınar EKİNCİ, Büşra KELEŞOĞLU Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2011-2013

ÖZET

Son zamanların önemli çalışma alanlarından biri de kanser, ateroskleroz, katarakt, Parkinson hastalığı gibi birçok hastalığın oluşmasına ve yaşlanmaya neden olan serbest radikallerin temizlenmesinde rol oynayan antioksidanlar üzerine olmuştur. Siyah ve yeşil çayın antioksidan özelliğe sahip olduğunu gösteren birçok çalışma olmasına rağmen, bunların atıklarıyla ilgili yeterli çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, siyah ve yeşil çay ile bunların farklı atıklarından elde edilen özütlerin fenolik içeriğini belirlemek ve onların antioksidan kapasitelerini eritrosit, eritrosit hücre zarı ve fraksiyonlaştırılmamış plazma üzerinde karşılaştırmaktır. Çalışmada kullanılan numuneler Rize‟de bulunan çay fabrikalarından sağlanmıştır. Çay ve atık ekstraktlarının toplam fenolik madde içerikleri Folin-Ciocalteau reaktifi ile kateşin standartına eşdeğer olarak belirlendi. DPPH radikal temizleme aktivitesi Cuendet metodu ile eşdeğer kateşin standartıyla karşılaştırılmalı olarak tayin edildi.

Ekstraktların anti-lipit oksidasyon aktivitesi Stocks metodu ile anti-protein oksidasyon kapasitesi modifiye Levine metoduna göre eşdeğer kateşin standartıyla karşılaştırılmalı olarak tayin edildi. Özütlerin hücre içi glutatyon seviyesine etkisi Sedlak metoduna göre tespit edildi.

Fraksiyonlaştırılmamış plazmada ise konjugedien oluşumunu gösteren parametreler Spranger protokolüne göre saptandı. Özütlerin fenolik bileşimi en yüksek yeşil çayda gözlendi. Buna bağlı olarak en yüksek radikal temizleme etkisi, anti-lipit oksidasyon kapasitesi, anti-protein oksidasyon aktivitesi, hücre içi glutatyon düzeyi ve en uzun t-lag süresi yeşil çayda izlendi.

Sonuç olarak yeşil ve siyah çay ile onların atıklarının antioksidan kapasiteye sahip olduğu ve yeşil çay ile onun yaprak atığının siyah çaydan daha yüksek antioksidan gösterdiği belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Yeşil Çay, Siyah Çay, Çay Atıkları, TBARS, DPPH, Protein Karbonil, İndirgenmiş Glutatyon, Plazma Konjuge Dien

(18)

Yürütücü: Turan YÜKSEK

Araştırmacılar: Gülsüm YALDIZ, Mine ÇİLLİ, Erkan KILINÇ, Filiz YÜKSEK Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2010-2012

Pazar Deresi Havzasındaki çay tohumlarının uçucu yağ oranlarının yükseltiye göre değişimi konulu proje kapsamında yapılan çalışma sonucunda “çay tohumlarında eser miktarda dahi olsa uçucu yağ oranına rastlanmamıştır”. Çay tohumlarındaki sabit yağ oranları yükselti kademelerine göre istatistiksel olarak önemli seviyede farklı çıkmıştır. En yüksek sabit yağ oranına % 24.30 ile 2. Yükselti (800 m) kademesinde, en düşük sabit yağ oranına (%19.85) 3.

Yükselti (1100m) kademesinde rastlanmıştır. Çay tohumlarındaki sabit yağ değerleri ile yükselti kademeleri, kil, toz içeriği, pH ve azot oranı ile negatif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir

Anahtar kelimeler: Çay tohumu, uçucu yağ, sabit yağ, yükselti, toprak özellikleri

(19)

Yürütücü: Deryanur DİNÇER Araştırmacılar:

Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2012-2014

ÖZET

Uzun ömürlü bir bitki olan çay bitkisinin doğada birkaç asır yaşadığı belirlenmiştir. 4 yaşından itibaren ürün vermeye başlayan çay bitkisinin, şartlara da bağlı olarak 10-15 yaşından sonra ürün veriminin en yüksek düzeye ulaştığı bilinmektedir. Ayrıca çay bitkisinde ekonomik verim yaşı genellikle 50 yıl olarak kabul edilmiştir. Çin varyetesi hakim olmak üzere, morfoloji, kalite vejetatif, generatif ve ekolojik şartlara uyum gibi özellikler bakımından aralarında önemli farklar bulunan çok sayıda tiplerden oluşan Rize ili çaylıkları tohumla üretime devam edildiği sürece, tabii melezleme sonucu kalite ve verim bakımından düşük değerlere sahip olacaktır.

Bununla birlikte 1938’de tesis edilmeye başlanan Rize ili çay bahçelerinin ekonomik ömürlerinin de artık dolmuş olduğu aşikardır.

Bu sorunlar, göz önüne alınarak hazırlanmış bu projenin amacı, çay tarımında istenilen hedefi gerçekleştirmek için bölgemiz ekolojik şartlarına uyum sağlamış, verim ve kalite bakımından üstün özellikler gösteren ve bu özellikleri değişmeyen tiplerin selekte edilerek doku kültürü teknikleri ile üretim yöntemlerini belirlemek, kısa sürede, zamana bağlı kalmadan, aynı özelliklere sahip hızlı büyüyen, çay fidanlarının kitlesel üretiminin gerçekleşmesine katkı sağlamaktır.

Böylece çaylık alanlarda ekonomik verim yaşını doldurmuş, verim ve kaliteden düşmüş çaylık alanların yenilenmesi gerçekleştirilebilecek, kaliteli, verim bakımından üstün ve standart bir ürün formu yakalanabilecektir. Ayrıca süs bitkisi olarak değerlendirilebilme potansiyelinin belirlenmesi ile kentsel peyzaja kazandırılabilecektir.

(20)

Yürütücü: Osman KARAMUSTAFA Yürütücü Yrd.: Ali Rıza SAKLI

Araştırmacılar: Vildan YAVUZ, Elif KARATEPE, Nazlı BERBEROĞLU, Ali ALTINER, Abdülgani BOZKURT, Mustafa GENÇ, Gökhan Rahmi BAKİ, Musa GÜN

Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2012-2013

Dünya üzerindeki üretimi ve tüketim alışkanlıkları bakımından önemli akademik çalışmalara konu olan Siyah Çay’ın Ülkemiz için tüketim alışkanlıkları bakımından incelenmesi sektördeki üreticilerin ve konuyla ilgilenen akademisyenlerin faydalanabileceği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizin üretim açısından dünya üzerinde nicel verilerle değerlendirilmesi bir yana ülke içi tüketim alışkanlıkları içerisinde nasıl bir yer tuttuğunun bilinmesi üreticilerden tüketicilere sunulmasına kadar bu sektörde bulunan bütün işletmelerin mevcut konumlarının yahut hedeflerinin belirlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır.

Bu amaçla gerçekleştirilen çalışmada, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) verileri çerçevesinde elde edilmiş genel veriler ve çay sektörünün üretim bağlamındaki konumu ifade edilmiştir. Özelde ise Türkiye’deki çay tüketim trendi 25 üniversitede öğrenim görmekte olan yaklaşık 4640 öğrenciye uygulanan anketlerle toplanan veriler doğrultusunda ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buna göre katılımcıların demografik özelliklerine göre çay tüketim alışkanlıkları ve çay tüketiminin sağladığı faydaların bilinirlik düzeyi irdelenmiştir.

Ayrıca bu tüketim alışkanlığının günün hangi döneminde yahut kişilerin sosyal ilişkileri bağlamında ikram olarak ne sıklıkla kullandıkları öğrenilmeye çalışılmıştır. Bu yolla elde edilmeye çalışılan tüketim alışkanlıklarının genel çerçevesi ve sektöre ilişkin öneriler ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Anahtar kelimeler: Çay Üretimi, Çay Tüketimi, Siyah Çay

(21)

Yürütücü: Onur KOLÖREN Araştırmacı: Yeşim ÖZTÜRK YILMAZ

Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2012-2015

Çalışma, Rize ili çay dikim alanlarında görülen yabancı ot türlerini, rastlama sıklıklarını (%) ve yoğunluklarını (%) belirlemek amacıyla 2012 yılında hasat öncesinde 1. sürgün (Mayıs ayı), 2.sürgün (Temmuz ayı) ve 3. sürgün (Eylül ayı) olmak üzere yürütülmüştür. Çay dikim alanları 12 bölgeye ayrılarak, belirlenen bölgelere hasat öncesi gidilerek her 5 km’de bir durulmuştur.

Araştırılan çay bahçelerinde 1da’lık alan içerisinde bulunan yabancı ot türleri, yoğunlukları (%) ve rastlama sıklıkları (%) belirlenmiştir. Ayrıca 4 kez 1m2’lik çerçeve rastgele atılarak çerçeve içerisinde bulunan yabancı ot türlerinin sayıları saptanmıştır.

28 bahçede yapılan sürveylerde 24 familyaya ait 58 yabancı ot türü tespit edilmiştir. Bu familyalar içerisinde en geniş familya 16 tür ile Poaceae familyası olmuştur. 1. Sürgün (Mayıs) döneminde 17 familyaya ait 37 yabancı ot türü tespit edilmiş ve en fazla rastlanılan yabancı ot türü Commelina communis L. (Asya günçiçeği) (%85.71) olmuştur. 2. sürgün (Temmuz) döneminde 19 familyaya ait 44 tür tespit edilmiş ve en fazla rastlanılan yabancı ot türü Dryopteris carthusiana (Vill.) H. P. Fuchs. (Pilunç) (%85.71) olurken, 3. sürgün (Eylül) döneminde ise16 familyaya ait 34 tür tespit edilmiş ve en fazla rastlanılan yabancı ot türü yine Dryopteris carthusiana (Vill.) H. P. Fuchs. (Pilunç) (% 92.85) olmuştur.

“Genel Kaplama Alanı (%) ” olarak 1. Sürgün (Mayıs) döneminde %7.66, 2. sürgün (Temmuz) döneminde %7.67, 3. sürgün (Eylül) döneminde ise %11.51 değerleriyle Commelina communis L. (Asya günçiçeği)’nin her üç sürgün döneminde de diğer türlerden yüksek genel kaplama alanına sahip olduğu saptanmıştır. Sürgünler arasında“Genel Yabancı Otlanma (%)” ise 1.

Sürgün (Mayıs) döneminde %38.85, 2. sürgün döneminde % 49.10 ve 3. sürgün (Eylül) döneminde ise % 43.50 olarak tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çay, Rize, Dryopteris carthusiana, yabancı ot

(22)

DİĞER PROJELER

(23)

Koordinatör: Keziban YAZICI

Proje Çalışanları (RTEÜ): Fatih SEYİS, Mustafa AKBULUT, Yusuf ŞAVŞATLI, Burcu GÖKSU

Proje Türü: Özel Sektör Destekli Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2015-2016

ÖZET

Çalışma 2015 ve 2016 yıllarında Ardeşen İlçesi Prinçlik Mahallesinde bulunan bir üreticiye ait çay bahçesinde yürütülmüştür. Yüksek verim düzeyine sahip kaliteli ürün elde etmek amacıyla yapılan bu çalışmada, yaprak ve toprak analizlerine dayalı bir gübreleme programı oluşturulmuştur. Üreticilerin yaygın olarak uyguladığı 100 kg/da 25-5-10 kompoze gübrelemesi yanında, 70 kg/da 25-5-10 kompoze gübre, 70 kg/da 25-5-10 kompoze gübre + (Fe, Zn, Cu, Mn), 70 kg/da 25-5-10 kompoze gübre + (Kalsiyum Karbonat), 70 kg/da 25-5-10 kompoze gübre + (Magnezyum Karbonat + Kalsiyum Karbonat) ve 70 kg/da 25-5-10 kompoze gübre + (Fe, Zn, Cu, Mn, Kalsiyum Karbonat) uygulamaları yapılarak, çay bitkisi için önemli olan mikro besin elementleri de gübreleme programına dahil edilmiştir. Doğal kil minerali olan kaolinin % 3 ve % 6’lık dozlarının da denendiği projede, yapılan tüm uygulamaların yaş ve kuru çay verimi ile yaprak ve toprak özellikleri üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışma sonucunda, üreticinin çayda kullanmış olduğu gübre miktarı % 30 oranında azaltıldığı halde yaprak ve toprak analizleri doğrultusunda ek olarak uygulanan mikro besin elementlerinin ilavesi ile verim ve kalite kayıplarının yaşanmadığı görülmüş, sürdürülebilir çay tarımı bakımından önemli bulgular elde edilmiştir.

Anahtar kelimeler: Çay, mineral gübre, verim, kalite

(24)

Koordinatör: Keziban YAZICI Proje Türü: Özel Sektör Destekli Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2015-2016

ÖZET

Bölgemizde çay tarımı konvansiyonel yöntemlerle uygulanmaktadır. Çay tarımının sürdürülebilirliği için bilimsel zirai yöntemlerin çiftçilere aktarılması ve bu yöntemlerin uygulanması ihtiyaç arz etmektedir. Bu nedenle projenin amaçları: Çay müstahsillerine modern tarım tekniklerini öğretmek, çay tarımının sosyal çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğine katkı sağlamak, bilim insanları, özel sektör ve küçük çiftçi arasındaki bilgi akışını geliştirip sürdürülebilir yaşamı desteklemek olmuştur. En az 30 müstahsilin eğitilmesi, müstahsillerin modern çay tarımı yöntemleri hakkındaki bilgisinin artırılması, müstahsillerin modern çay tarımı yöntemleri uygulamalarının artırılması, en az 10 katılımcının çay bahçesinde örnek uygulama alanı tesis edilmesi, en az 10 adet toprak ve yaprak analizi yapılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi, temel konularda en az 3 broşür hazırlanması, sertifikasyon programının sürdürülebilirliği için programın birinci ve ikinci yılını değerlendiren ve gelişimini sağlayacak bir raporun hazırlanması hedeflenmiştir. Aralık 2014- Ocak 2015 döneminde Fındıklı’da ilki, Aralık 2015-Ocak 2016 dönemlerinde de Arhavi’de ikincisi düzenlenen Sertifikasyon Programı neticesinde eğitimlere katılan üreticilere sertifika, başarı ile tamamlayanlara da başarı belgeleri verilmiştir. Eğitimler neticesinde çay üreticileri başta gübreleme ve budama olmak üzere önemli kültürel uygulamaları ve verimliliğin temel unsurlarından biri olan toprak örneği alınmasının önemi ve nasıl alınması gerektiğini uygulamalı olarak öğrenmişlerdir. Bunlara ilaveten dünyada kendileri gibi çay üreticilerinin yaptıkları uygulamalar hakkında bilgi sahibi olmuşlardır. Eğitim öncesi ve sonrası yapılan testler neticesinde katılımcıların Çay Tarımı konusundaki bilgi seviyeleri %47’den %70 seviyelerine yükselmiştir.

(25)

Koordinatör: Turan YÜKSEK Proje Türü: Özel Sektör Destekli Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2009-2011

ÖZET

Doğu Karadeniz Dağları, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en önemli 200 bölgesi arasında yer alan Kafkasya Ekolojik Bölgesi’nin öncelikli alanlarından ve Küresel ölçekteki 34 Türkiye ölçeğinde 9 Sıcak Noktadan biridir. Doğu Karadeniz Dağları içerisinde yer alan Fırtına Havzası, ormancılık, tarım, olta ve kültür balıkçılığı gibi benzer konularda ekonomik faaliyetler içerisinde yer almaktadır. Doğal Hayatı Koruma Vakfı - WWF Türkiye tarafından 2006 yılında başlatılan Doğu Karadeniz’de Entegre Havza Yönetimi Projesi ile Fırtına Vadisi’nin korunmasına yönelik olarak, Rize Valiliğinin 18 Nisan 2007 tarihli B. 18.İÇO.53.04 oluruyla Fırtına Vadisi Yönetim Planı Oluşturma, Yönetme ve Denetleme Kurulu oluşturulmuştur.

Fırtına Vadisi Yönetim Planı Kurulu 2008 yılı sonuna kadar havza içerisinde yönetim yetkinliğine sahip temsilciler ile sorunları tespit etmiş ve Fırtına Havzası Yönetim Planı kurul üyelerinin onayı ile oluşturulmuştur.

2009 yılı ortalarında Fırtına Havzası yönetim planında yer alan sorunların çözümüne yönelik olarak bir faaliyete öncülük etmek adına kurul üyeleri ile birlikte yaptığımız bir toplantıda sorunlar arasında önceliklendirme yapılmıştır. Fırtına Vadisi Yönetim Planı’nda problemlerin önceliklendirilmesi sonucunda, “Fırtına Vadisi’nde kirlilik derecesine göre, kirliliğin azaltılması için yapısal önlemlerin alınması” faaliyeti ilk sırayı almıştır. Bu kapsamda WWF-Türkiye ve Rize Üniversitesi işbirliğinde, “ Çay tarımda uygulanan suni gübrelemenin toprak ve su kaynaklarına etkilerini” ölçmeye yönelik bir araştırma yapılmasına karar verilmiştir.

(26)

Koordinatör: Fatih SEYİS Proje Türü: DOKAP Başlangıç-Bitiş Tarihi: 2016-2019

ÖZET

Kaliteli hammadde iyi bir çay üretmede en önemli faktördür. Çünkü hiçbir ülkede, hiçbir ekip, en iyi fabrikada dahi kötü kalitedeki bir hammaddeden üstün nitelikli çay üretemez. Ülkemiz koşullarında uygun bakım, budama, gübreleme, özel geliştirilmiş çay klonları ve en önemlisi uygun hasat normları gözetilerek kaliteli bir hammadde üretmek mümkündür. Bakım, budama, gübreleme ve standard ürün toplama gibi konular kontrol altına alınabilecek, istenildiğinde en iyi şekilde yapılabilecek uygulamalardır. Bunların hepsi çay kalitesini direkt etkileyen faktörlerdir.

Yürütülen bu proje çerçevesinde çay kalitesi konusunda mevcut problemler ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ayrıca, siyah çay dışında beyaz, yeşil ve mor çay genotiplerini belirlemek, yağ oranı ve yağ asidi kompozisyonu bitkisel yağ tipine uygun olan tipler geliştirmek ve nihai olarak Rize bölgesinde bulunan çayların moleküler tanımlamasını yapmak proje amaçlaru arasındadır.

Buna ek olarak çayda organik gübreleme çalışmalarını yürütmek suretiyle, organik gübrelemenin verim ve kaliteye etkileri araştırılacaktır. Klasik ve doku kültürü çoğaltım yöntemleri kullanmak suretiyle de ümitvar klonlar çoğaltmaya çalışılacaktır.

(27)

SCI,SSCI, SSCI-EXPANDED, AHCI ve DİĞER İNDEKSLERE GİREN DERGİLERDE YAYINLANAN MAKALELER

(28)

Filiz KORKMAZ GÖRÜR, Recep KESER, Nilay AKÇAY, Nilüfer AS, Serdar DİZMAN Iranian Journal of Radiation Research, 2012, vol.10, 67-72

ÖZET

Çay, çalı camellia sinensis'in yapraklarından hazırlanan dünya genelindeki en popüler içeceklerden biridir. Türkiye'deki tüm çay üretiminin yaklaşık %100'ünü oluşturan Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi, Çernobil kazasından kontamine olan alanlar arasındaydı. LSC kullanan farklı Türk piyasa çaylarındaki brüt α ve β radyoaktivitesini ve yıllık etkin doz eşdeğer düzeyini belirlemek için kapsamlı bir çalışma planlandı ve gerçekleştirildi. Sindirim ve infüzyon için ortalama ölçümler, çay örneklerinde brüt α için 5.0 mBql-1 ve 1.8 mBql-1, brüt β için 80.7 mBql-1 ve 9.0 mBql-1’dir. 238U, 234U, 230Th, 226Ra, 210Po, 232Th, 238Th, 210Pb ve 228Ra infüzyon çay numunelerinin, toplam yıllık etkin doz eşdeğerine katkıları, yetişkinler için 0.103, 0.112, 0.480, 0.640, 2.742, 0.525, 0.164, 7.740 ve 7.740 μSvy-1’dir.

Elde edilen sonuçlar, α ve β yayan radyonüklidlerin doğal aktivite konsantrasyonlarının ve çay örneklerinde yıllık etkin doz eşdeğerinin DSÖ'nün önerdiği seviyeleri aşmadığını ortaya koymuştur.

Anahtar Kelimeler: Brüt α, brüt β, etkinlik, çay, efektif doz eşdeğeri.

(29)

Recep KESER, Filiz KORKMAZ GÖRÜR, Nilay AKÇAY, Nazmi Turan OKUMUŞOĞLU Journal of the Scıences of Food and Agriculture, 2011, vol.91, pp.987-991

ÖZET

Bu çalışmada, farklı istasyonlardan toplanan çay, lahana, portakal, kivi ve toprak numunelerinde, yüksek saflıkta bir germanyum dedektörü ile gama spektrometresi kullanılarak 232Th, 238U, 40K ve 137Cs aktivite konsantrasyonları ölçülmüştür. Ortalama 232Th, 238U, 40K ve 137Cs aktivite konsantrasyonları gıda örneklerinde 8.2 ± 1.8, 17.3 ± 3.3, 465.8 ± 11.8 ve 20.9 ± 3.8 Bq kg−1, çiftlik topraklarında sırasıyla 72.4 ± 9.8, 51.1 ± 8.3, 229.3 ± 14.7 ve 312.9 ± 11.5 Bq kg−1 olmuştur. Bireyler için dahili etkin doz ve gıda tipi radyoaktivitenin tüketiminden ömür boyu süregelen aşırı kanser riski sırasıyla 11.7 ve 53.6 μSv y−1 ve 0.05x10−3 ve 0.24x10−3 arasındaydı. Çiftlikteki toprak radyoaktivitesine bağlı, yıllık dış gama etkin doz ve ömür boyu aşırı kanser riski, sırasıyla 94.1 ve 139.8 μSv y−1 arasında ve 0.43 × 10−3 ve 0.64 × 10−3 arasında değişiyordu. 232Th, 238U, 40K and 137Cs'nin topraktan sebze ve meyvelere ortalama aktarım faktörleri sırasıyla 0,57, 0,32, 2,12 ve 0,04'tür.

Yıllık etkin gamma dozlarının toprak örneklerinde dünya ortalamasından yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aşırı ömür boyu kanser riskleri sadece toprak örneklerinde dünya ortalamasının üzerinde bulundu.

(30)

Filiz KORKMAZ GÖRÜR, Recep KESER, Nilay AKÇAY, Serdar DİZMAN, Nazmi Turan OKUMUŞOĞLU

Food Control, 2011, vol.22, pp.2065-2070

Özet

Çay, dünyanın en popüler içeceklerinden biridir. Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi, Türkiye'nin başlıca çay üreticilerinden biri ve dünyanın beşinci çay üreticisidir. Bu nedenle, çaydaki kimyasal bileşenler, sağlıkla alakalı olduğu için büyük ilgi gördü. Bu bölge Çernobil kazası ile 1986'da kontamine olduğundan, çay yetiştirme bölgesindeki radyoaktivite düzeyini belirlemek için kapsamlı bir çalışma planlanmış ve yürütülmüştür. 232Th, 238U, 40K ve 137Cs aktivite konsantrasyonları, bir HpGe dedektörü ile gama spektrometresi kullanılarak yerel Türk pazarlarından 29 siyah çay ve bir yeşil çay numunesinde ölçülmüştür. 232Th, 226Ra, 40K ve 137Cs ortalama aktivite konsantrasyonları çay örneklerinde sırasıyla 3.2 ± 0.6 Bq/kg, 6.4 ± 0.7 Bq/kg, 445.6 ± 17.8 Bq/kg ve 42.0 ± 1.4 Bq/kg bulundu. Buna ek olarak, Fe, Mn, Zn, Cu ve Pb içeren beş ağır metal konsantrasyonu, çay numuneleri üzerinde indüktif çift plazma spektroskopisi (ICP / OES) ile belirlendi. Araştırılan metaller arasında Mn en yüksek seviyeydi.

Manganez seviyeleri 1850.75-292.65 μg/g (ortalama: 1286.35 ± 0.58 μg/g) aralığındaydı.

Analiz edilen çay örneklerinde Pb seviyeleri tespit sınırlarının altındaydı. Günlük alım miktarı için tüm elementlerin konsantrasyonları, insan tüketimi için güvenlik düzeyinin altındadır.

(31)

Şengül ALPAY KARAOĞLU, Osman Birol ÖZGÜMÜŞ, Ali SEVİM, Resul DEMİRCİ, Osman DEMİR

International Advanced Research Workshop ‘Agricultural Activities and Food Safety Issues’, 2003, p.212

Mayıs 2002'de gerçekleştirilen bu çalışmanın amacı, piyasalarda satılan paketlenmiş ve paketlenmemiş çayın hava yoluyla bulaşan mantarlarının kontaminasyonunu nicel olarak belirlemektir. Rize'nin değişik bölgelerinden hava florasına maruz bırakılmış 12 paketlenmemiş, 21 paketlenmiş çay numunesi ve 12 Patates Dekstroz agar (PDA) plakası mantar içerme açısından araştırılmıştır. Bir gramlık çayda ortalama mantar yükü paketlenmemiş çay numunelerinde 86 cfu ve paketlenmişlerde 458 cfu idi. Dış bitki örtüsünden yaklaşık olarak 485 mantar koloni izole edilmiştir. Paketlenmemiş çay örneklerinde mantar içerme miktarı, açık bitki örtüsüne kantitatif olarak yakındı, ancak paketlenmiş çay örneklerinde oldukça azdı. Mantar kontaminasyonu ile ilgili olarak paketlenmiş ve paketlenmemiş çay örnekleri arasında anlamlı bir fark vardı (Mann Whitney U testi, p <0.01).

45 inceleme sonunda, çay örnekleri ve hava florasından 128 mantar türü izole edildi. On bir mantar cinsi tespit edildi. Penicillum spp. ve Aspergillus spp. en baskın olanlardı.

Paketlenmemiş ve paketlenmiş çay örneklerinin ve dış mekan florasının mantar içerme oranları sırasıyla %38-50, %28.9-31.6 ve %14.1-26.5 arasında değişiyordu.

(32)

Şengül ALPAY KARAOĞLU, Serdar ÜLKER Journal of Basic Microbiology, 2006, vol.46, pp.208-218

Özet

Bu çalışma, Rize'de İyidere-İkizdere civarında değişik yüksekliklerde toprak kaynaklı mantarların izolasyonu ve tanımlanmasını içermektedir. İyidere-İkizdere çevresindeki toprak kalitatif ve kantitatif mantar bileşimi mevsimsel olarak bir yıl boyunca (2003 yazı ile 2004 baharı arasında) araştırılmıştır.

Toprak örnekleri 10 farklı lokasyondan toplanmıştır. Toprak numunelerinin bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri incelenmiştir. Toprak numunelerinin mikrofungusların büyümesi için uygun pH düzeylerine (pH 4.00-6.75) sahip olduğu gözlenmiştir.

Bir toprak seyreltme tekniği kullanılarak, 40 toprak örneğinin mikroskobik analizi, 25 cm derinlikte incelendi. Mikrofungus sayısı 2.000-160.000 CFU g-1 arasında değişiyordu. 15 cinse ait 249 farklı mikrofungus izole edildi.

İzolatların 45'i Mycelia Sterilia'ydı. Penicillium, Aspergillus, Trichoderma ve Fusarium en çok cinslerdi (sırasıyla %26.8, %14.8, %9.6 ve %8.4 oranla). Türkiye'de ilk kez Penicillium phialosporum, Penicillium trzebinskianum ve Gliocladium virens raporlandı.

(33)

Serdar ÜLKER, Şengül ALPAY KARAOĞLU

Journal of Bioscience and Bioengineering, 2012, vol.114, no.4, pp.385-390

Özet

Topraktaki 39 mikrofungus izolatını lipolitik aktivite bakımından taradık. Tüm tarananlardan yeni bir suş olan Mucor hiemalis f. Kortikola’nın en yüksek lipaz etkinliğine sahip olduğu tespit edildi. Ekstraselüler lipaz, %2 glikoz ve% 2.1 peptona yanıt olarak üretildi. Lipaz, aşağıdaki sıralı saflaştırma aşamaları boyunca % 27.7'lik bir nihai ürün ile 12.63 kat artmıştır; amonyum sülfat çökeltmesi, diyaliz, jel filtrasyon kolonu kromatografisi ve iyon değişim kromatografisi.

MALDI-TOF MS analizi, Rhizomucor miehei türlerinden bilinen bir lipaza %31 amino asit özdeşliği ortaya çıkardı. Lipazın moleküler ağırlığı, SDS-PAGE ve analitik jel filtrasyonu kullanılarak 46 kDa olarak belirlenmiştir.

Optimum lipaz pH ve sıcaklığı sırasıyla 7.0 ve 40°C olarak belirlenmiştir. Enzim aktivitesinin pH 7.0-9.0 aralığında dengeli olduğu gözlenmiştir. Termostabilite deneyleri lipazın 60 dakikalık süreyle 50°C'ye kadar stabil olduğunu gösterdi. Lipaz etanol ve metanolde test edilen diğer organik çözücülere göre daha kararlıydı. Dahası, lipazın aktivitesi SDS ve PMSF tarafından hafifçe arttırılmıştır. Substrat olarak p-NPP'nin varlığında, lipazın Km ve Vmax değerleri sırasıyla 1.327 mM ve 91.11 umol/dk olarak Hanes-Woolf çizimi ile hesaplandı.

[Anahtar Kelimeler: Toprak izolatı; Tarama; Mucor hiemalis f. corticola; Ekstraselüler lipaz;

Arıtma; Karakterizasyon]

(34)

Serdar ÜLKER, Arzu ÖZEL, Ahmet ÇOLAK, Şengül ALPAY KARAOĞLU Turkish Journal of Biology, 2011, vol.35, no.5, pp.543-550

Özet: Bu çalışma, Trichoderma harzianum lipazının karakterizasyonu hakkında ilk rapordur.

Yeni bir suş olan Trichoderma harzianum IDM14D topraktan izole edildi. İzole edilen bu suş, lipaz üretimi için çalkalamalı kültürde 30 °C’de 7 gün inkübe edilmiştir. Lipaz üretimi için en iyi karbon kaynağı glukoz, en iyi azot kaynağının pepton olduğu belirlendi. Maksimum biyokütle üretimi 7 gün sonunda 1,25 g/L olarak belirlendi. Enzimin en iyi aktivite gösterdiği pH 8,5, sıcaklık 40 °C olarak belirlendi. T. harzianum lipazı pH 8,0-10,0 aralığında 40 °C’de 60 dakika kararlılığını koruduğu belirlendi. Ca2+ ve Mn2+ iyonlarının lipaz aktivitesini artırdığı, fakat diğer metal iyonlarının enzim aktivitesini etkilemediği gözlendi. p-nitrofenil butirat hidrolizi ile ölçülen ham enzimin Km ve Vmaks değerleri sırasıyla 7,15 mM ve 7,067 mM/dk olarak belirlendi.

Anahtar Sözcükler: Trichoderma harzianum, hücre dışı lipaz, enzim karakterizasyonu

(35)

Şengül ALPAY KARAOĞLU

Çay Borsası (Rize Ticaret Borsası Aylık Yayını) Dergisi, 2003, vol.3, pp.58-60

Özet

Bir çok mantar türü bitki, hayvan ve insanlarda hastalık etkenidirler. Mantarlar hava yoluyla gıdalara bulaşırlar. Mantarların çeşitli gıdalar üzerinde üremesi ile oluşan toksik atıklar sonucu hayvan ve insanlarda çeşitli zararlara neden olurlar.

Çalışmada izole edilen mantar ve bakterilerin cins tayinleri yapıldı. Bu incelemeler sonucu rastlanan mantarlar mikotoksin açısından araştırılamadı. Kuru çay örneklerinde rastladığımız mantarların çoğunluğunu Aspergillus ve Penicillium cinsleri oluştururken, bakteriyal kontaminasyon olarak Bacillus türleri ile karşılaşıldı. Bu mikroorganizmalar normalde hava ortamında bulunmaktadırlar. Ancak yüksek düzeylerde gıda ile alındığı zaman özellikle immun direnci düşük kişilerde çeşitli hastalıklara neden olabilmektedirler.

Açıkta satılan ve pakette satılan kuru çaylar arasında kontaminasyon bakımından büyük farklılıklara rastlandı. Açık çaylarda rastlanan mikotik ve bakteriyal kontaminasyonun çok yüksek düzeylerde olması nedeniyle pakette satılan çaylar tercih edilmeli, bu konuda halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

(36)

Elif SEVİM, Ali SEVİM, Ahu KANBUROĞLU, Zuhal KALYONCU, Şengül ALPAY KARAOĞLU

Marmara Fen Bilimleri Dergisi, 2016, vol.28, no.4, pp.150-157

Öz

Yaş çay (Camellia cinensis) dünyada sudan sonra en çok kullanılan içecektir. Bu çalışmada, yaş çayın yapraklarının tarladan işleme aşamalarının sonu kadar olan süreçte üzerinde doğal olarak bulunan, gram negatif koliform bakterilerin antibiyotik direnç profillerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. İzole edilen koliform bakterilerin identifikasyonu koloni morfolojisi, gram boyanma özelliği ve geleneksel yöntemleri kullanılarak yapılmıştır. Agar disk difüzyon metodu ile antibiyotik direnç profilleri belirlenmiş ve TEM tipi beta-laktamaz ve tetrasiklindirenç genlerinin varlığı PCR ile araştırılmıştır. Yeşil çayın işleme aşamalarında toplam 312 enterik bakteri izole edilirken işlenmiş çayda herhangi bir mikroorganizma gözlenmedi. İzolatların

%35,8’i Klebsiella, %17,6’sı Citrobacter, %15,1’i Enterobacter, %8,3’ü Edwarsiella, %7,1’i Escherichia cinslerine ait oldukları belirlenirken %16,1’i tanımlanamadı. İzole edilen suşlarda en yüksek direnç %81,73 ile ampisiline karşı gözlenirken, nalidiksik asit, netilmisin ve imipeneme dirençli suş bulunamadı. Ampisilin dirençli suşların ikisinde TEM tipi β-laktamaz geni (blaTEM) tespit edildi. İzole edilen suşlarda tet(A), (B) ve (C) genlerinin varlığı araştırıldı ve tetrasiklin dirençli suşlarda tet(B) geninin yaygın olarak bulunduğu tespit edildi. Yapılan transformasyon çalışmaları sonucunda tetrasiklin, ampisilin, streptomisin, seftazidim ve trimethoprim/sülfametaksazol dirençlerinin transfer edilebilir olduğu tespit edildi.

Anahtar Kelimeler

Çay yaprakları; koliform bakteriler; antibiyotik direnci; blaTEM geni; tet(A)-(B)-(C) geni

(37)

Elif SEVİM, Ali SEVİM, Zuhal KALCIOĞLU, Turgay TURNA, Şengül ALPAY KARAOĞLU

Celal Bayar Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 2016, vol.12, no.3, pp.367-374

Özet:

Siyah çay, yeşil çay yapraklarının, tomurcuklarının ve bağlı taze kök parçalarının soldurulması, yuvarlanması, fermantasyonu, kurutulması, sınıflandırılması ve paketlenmesinden sonra farklı türlerde Camellia sinensis (Linneaus) O. Kutze'den üretilir. Bu çalışmada, iki fabrikadan (Zihniderin ve Cumhuriyet çay fabrikaları) alınan çay örneklerinin işleme aşamasındaki mikrobiyolojik popülasyon, kalite ve mineral madde değerlerinin belirlenmesi planlanmıştır.

Çalışmada, gram negatif bakteri, laktik asit bakteri ve maya için toplam mikroorganizma ortalaması 2004-2005’te zaman aralığı sırasıyla 1., 2. ve 3. koparma dönemleri için 35.000 cfu/gr - 300.000 cfu/gr, 37.000 cfu/gr - 237.500 cfu/gr, 27.000 cfu/gr - 475.000 cfu/Gr, 28.000- 40.000 cfu/gr bulunmuştur.

Kalite değerlerinin ortalaması 2004-2005 yılları arasında 1., 2., 3. koparma dönemlerinde

%5.21-6.12 toplam kül, %1.53-1.89 kafein, %0.21-0.39 teaflavin ve %5.81-14.02 polifenol olarak ölçülmüştür.

Ortalama mineral madde değerleri 2004-2005 yıllarında 1., 2., 3. koparma periyotlarında, bakır için 8-22 ppm, demir için 120-343 ppm, çinko için 19-25 ppm ve manganez için 952-1391 ppm olarak ölçülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Camellia sinensis, çay işleme aşamaları, mikroflora, kalite değeri, mineral madde

(38)

Fatih Şaban BERİŞ, Necla PEHLİVAN, Melike KAÇ, Ayhan HAZNEDAR, Fatih COŞKUN, Cemal SANDALLI

Genetika-Belgrade, 2016, vol.48, pp.87-96

Çay, kaynak suyundan sonra dünyada en çok tüketilen içecektir ve Türkiye'de yüksek ekonomik değere sahip önemli bir tarım ürünüdür. Yarım yüzyıldır, çay bitkilerinin kalitesini ve verimini artırmak için Türkiye'de çeşitli çay çeşitleri yetiştirilmektedir. Çay eşeyli üremeyle çoğaldığından, çay tarlalarının kalitesi değişmektedir. Bu nedenle, bitkilerdeki genetik çeşitliliğin ve ilişkinin belirlenmesi bitkilerin ıslahını ve yetiştirilmesini desteklemek için önemlidir. Bu çalışmada, Doğu Karadeniz kıyılarında yetiştirilen çay çeşitlerinin genetik çeşitliliğini ve aralarındaki genetik ilişkiyi belirlemek, klonların nitel morfolojik tanımlarının genetik olarak ISSR belirteçleri tarafından doğruluğunu araştırmak amaçlanmıştır. Burada, 18 Türk çayı çeşidinin genetik çeşitliliği ve ilişkileri, 250 ila 3000 baz çifti arasında değişen 15 ISSR belirteci kullanılarak belirlenmiştir. Bu çeşitler arasında benzerlik indeksleri 0.456 ile 0.743 arasındaydı. UPGMA kullanılarak yapılan küme analizine dayanarak, aynı coğrafi konumdan kaynaklanan bazı çay çeşitlerinin yakından kümelenmiş olduğu bulunmuştur.

Verilerimiz, çay çeşitlerinin seçim ve klonlama deneylerine yardımcı olmak ve çiftçilere Türkiye'nin Doğu Karadeniz kıyılarındaki çay yetiştiriciliğinde seçkin ebeveyn klonları bulmalarında yardımcı olmak için değerli bilgi ve faydalı bir temel sağlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Genetik polimorfizm, PCR tabanlı belirteçler, Çay yetiştiriciliği, Türk çay çeşitleri, UPGMA kümeleme

(39)

Fatih Şaban BERİŞ, Cemal SANDALLI, Sabriye ÇANAKÇI, Zihni DEMİRBAĞ, Ali Osman BELDÜZ

Biologia, 2005, vol.60, pp.457-461

Rasgele amplifiye polimorfik DNA (RAPD) tekniği, DNA polimorfizmlerini saptamak için yararlı bir araç sunuyor. Farklı klonları ve çeşitleri ayırt etmek için kullanılabilir. Bu belirteçler aynı zamanda moleküler verilerin üretilmesinde etkili ve ucuz bir yoldur ve bu nedenle çeşitli taksonomik ve filogenetik çalışmalarda başarıyla kullanılmıştır. Bu tekniği, Türkiye'de yetiştirilen (ancak bir klon Gürcistan'a ait olan) 6 çay klonunun (Camellia sinensis (L.) O.

KUNTZE) genetik benzerliğini 10 desamer primer kullanarak belirlemek için kullandık.

Klonlar arasındaki genetik ilişki benzerlik indeksi ve küme analizi temel alınarak tahmin edilmiştir. Elde edilen en düşük benzerlik (0.530) "Çiftekavak" ve "Ardeşen" arasında, en yüksek benzerlik (0.730) ise "Ardeşen" ve "Kollhida" arasındaydı. Kümeleme analizini kullanarak, elde edilen dendogramın ilk kolunda 2 klon, ikinci kolunda ise diğer klonlar sınıflandırılmıştır. İki şube arasındaki ortalama benzerlik 0.616 idi. Test edilen primerler arasında OPAB-03, 04, 05, 07, 09, 11, 14, 16, 18 ve 19 polimorfik bantlar gösterdi. Amplifiye fragmanlar 200 ila 1700 baz çifti arasında değişiyordu ve her bir primer için band sayısı 1 ila 10 arasında değişiyordu. Elde edilen sonuçlar, morfolojik özelliklerle yapılan Rize Çay Enstitüsünün sonuçları ile iyi bir uyum içindedir.

Anahtar Kelimeler: Camellia sinensis, RAPD, genetik benzerlik, UPGMA

(40)

Halil ALADAĞ, Sezai ERCİŞLİ, Zeynep YEŞİL DUYMUŞ, Arzu GÖRMEZ, Meryem YEŞİL

Pharmacognosy Magazine, 2009, vol.5, no.20,, pp.437-440

Özet

Türkiye'de birçok mantar (Candida albicans, Candida glabrata, Candida kruseii, Candida parapsilosis ve Candida dubliensis) karşısında 3 ayrı hasat zamanı (Mayıs, Temmuz ve Eylül) Rize bölgesinden alınan yeşil çay yapraklarının (Camellia sinensis L.) antifungal etkinliği araştırılmıştır. Buna ek olarak, epigallokateşin-3-gallat (EGCG), epikateşin-3-gallat (EKG), epigallokateşin (EGC) ve epikateşin (EC) gibi yeşil çay yapraklarındaki kateşin bazlı flavonoidler belirlenmiştir. Yeşil çay örneklerinin tüm metanol ekstraktı, et suyu mikrodilüsyon biyolojik tahlillerinde tüm Candida türlerine karşı geniş spektrumlu bir antifungal aktivite gösterdi. Bununla birlikte, 3. hasat zamanında Candida albicans'a karşı azami metanol ekstraktı (> 17 mm inhibisyon bölgesi) gözlenmiştir. Genel olarak antifungal etkinlik 1. hasat zamanından 3. hasat zamanına kadar yükselmiştir. Kateşin bazlı flavonoidler, 1. hasattan 3.

hasata kadar antifungal aktivite ile korelasyon göstererek artmıştır.

Anahtar Kelimeler: Antifungal aktivite, Camellia sinensis, flavonoidler, mevsimsel değişim

(41)

Turan YÜKSEK

Fresenius Environmental Bulletin, 2009, vol.18, pp.848-857

Özet: Kuzeydoğu Karadeniz bölgesindeki pek çok havzada bulunan orman ekosistemleri tarım havzalarına dönüştürülmüş ve elde edilen ürünün miktarını artırmak için bol miktarda gübre uygulanmıştır. Bu çalışmanın amaçları arazi kullanım şekillerinin birbirlerine yakın arazilerde ve farklı yönetim şekillerine sahip arazilerde: Kızılağaç baltalığı (Kontrol), ve üç farklı uygulamanın yapıldığı çay plantasyonu (Yapay ve doğal gübrenini birlikte kullanıldığı ve malçlamanın yapıldığı çaylık alan; yapay ve organik gübrenin uygulandığı çaylık alan; sadece yapay gübrenin uygulandığı çaylık alan) farklı tıp uygulama ve mulçlamanın üst toprak özelliklerine ve yeşil çay verimine olan etkisini ortaya koymaktır. Bu amaçla 0-10 cm derinlik kademesinden toplam 80 adet toprak örneği ( 4 tekrar X 4 Arazi yönetim şekli ve her bir deneme alanından 5 örnek) alınarak laboratuarda analiz edilmiştir. Arazi dönüştürmesi ve arazi kullanım şekline gore faydalı su, doygun haldeki geçirgenlik, ıslak agregat, toprak organik maddesi, organik karbon ve yeşil çay verimi istatistiksel olarak önemli seviyede azalırken; kil oranı, solma noktasındaki nem, hacim ağırlığı ve toprak penetrasyon direnci istatistiksel olarak önemli seviyede artmıştır. En yüksek toprak bozulması sadece yapay gübrenin uygulandığı çay plantasyonunda (TC-III) meydana gelmiştir. Araştırma sonucçları göstermiştir ki bu araziler için doğru bir planlama ve arazi yönetim modelinin gerekliliği kaçınılmazdır. Böyle bir planlama ve yönetim modelinin uygulanması sonucunda çay plantasyonlarında toprak koruma sağlanarak çay kültivasyonunu sürdürülebilirliği sağlanmış olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Arazi dönüştürmesi, Kızılağaç baltalığı, toprak özellikleri, yeşil çay verimi

(42)

Turan YÜKSEK, Ceyhun GÖL, Filiz YÜKSEK, Esin ERDOĞAN YÜKSEL African Journal of Agricultural Research, 2009, vol.4, pp.665-674

Özet

Geçen yüzyılın içinde, doğal ekosistemlerin tarımsal üretim amaçlı dönüştürülmesi çevresel bozulmanın birincil faktörlerden biridir. Dünyanın pekçok bölgesinde olduğu gibi, Türkiyenin kuzeydoğusundaki orman toprakları yeni tarım arazileri kazanmak gayesiyle tahrip edilmektedir. Bu çalışmada Rize yöresinde arazi kullanım şekillerinde meydana gelen değişikliklerin bazı toprak özelliklerine olan etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla birbirlerine yakın ve biri yaklaşık 60 yıl once ormandan çay plantasyonuna dönüştürülmüş arazi (TC) ile kızılağaç baltalığı (AC) çalışma alanı olarak seçilmiştir. Bu amaçla araştırma sahasında tesadüfî deneme blokları desenine göre her biri dört tekrarlı deneme alanları oluşturulmuştur. Deneme alanlarından 0–10 cm, 10–30 cm ve 30–50 cm derinlik kademelerinden ve her bir deneme alanından dört adet yapısı bozulmuş ve dört adet yapısı bozulmamış toprak örneği alınmıştır.

Kızılağaç baltalıkları çay plantasyonuna dönüştürüldükten sonra toprakların hacim ağırlığı 0.84 gcm–3 ten 1.02 gcm–3, toprak penetrasyon direnci 0.94 MPa den 1.27 MPa’ ya yükseltmiş; 0–

10 cm derinlikteki üst oprak kademesindeki toprak organic maddesi % 5.14’ten % 4.06’ya, su ile doygun haldeki hidrolik iletkenlik 40.64 mm/h’den 16.33 mm/h’ ye gerilemiştir. Deneme alanlarının herikisinde toprak derinlik kademesine gore faydalı su, gözenek hacmi, doygun haldeki geçirgenlik, organik madde ve toplam azot miktarı doğrusal olarak azalmıştır. Bu sonuçlar göstermiştir ki, arazi kullanım şeklinin değiştirilmesi ve kültivasyon işlemleri toprak özelliklerinin değişmesinde önemli etkiye sahiptir.

Anahtar Kelimeler: Arazi bitki örtüsünün değişimi; Kızılağaç baltalığı; Çay plantasyonu;

Toprak özellikleri

(43)

Turan YÜKSEK

Anadolu Çevre ve Hayvancılık Bilimleri Dergisi, 2016, vol.1, no.1,, pp.28-33

ÖZET

Tarımı yapılan ürünlerin çok yönlü değerlendirilmesi hususu her geçen gün önemi artan bir konudur. Çay plantasyonlarında yaş çay dışında diğer yan ürünlerin (örneğin: çay tohumları, çay atıkları vb) değerlendirilerek birim bir yandan birim alandan elde edilen gelir artırılabilecek, diğer yandan atıkların neden olabileceği çevre sorunları en aza indirilebilecek veya ortadan kaldırılabilecektir. Bu kapsamda çay plantasyonlarından elde edilen tohumların ve yeşil çay yaprakların sahip olduğu sabit ve uçucu yağ oranlarının ortaya konulması, yükselti ve bazı toprak özellikleri ile ilişkilendirilmesi amaçlanmıştır. Pazar Deresi Havzasındaki çay tohumu ve yapraklarındaki uçucu yağ oranlarının yükseltiye göre değişimi konulu proje kapsamında yapılan çalışma sonucunda “çay tohumlarında eser miktarda dahi olsa uçucu yağ oranına rastlanmamıştır”. Çay tohumlarındaki sabit yağ oranları yükselti kademelerine göre istatistiksel olarak önemli seviyede farklı çıkmıştır. En yüksek sabit yağ oranına % 24.30 ile 2.

Yükselti (800 m) kademesinde, en düşük sabit yağ oranına (%19.85) 3. Yükselti (1100m) kademesinde rastlanmıştır. Çay tohumlarındaki sabit yağ değerleri ile yükselti kademeleri, kil, toz içeriği, pH ve azot oranı ile negatif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Oda koşullarında kurutulmuş çay yapraklarındaki uçucu yağ oranları değeri yükseltiye göre önce artmış, sonra tekrar azalmıştır. Çay yapraklarındaki en yüksek uçucu yağ oranına 2. Yükselti kademesinde, en düşük uçucu yağ oranına ise 3. Yükselti kademesinde rastlanmıştır. Oda koşullarında kurutulmuş çay yapraklarındaki uçucu yağ oranları ile pH arasında negatif yönlü çok güçlü, kil ve organik madde miktarı ile negatif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Anahtar sözcükler: Çay Tohumu ve Yaprağı, Uçucu Yağ, Sabit Yağ, Yükselti, Toprak Özellikleri

(44)

Ayşenur EMİNOĞLU, Yeşim AKTÜRK DİZMAN, Şule GÜZEL, Ali Osman BELDÜZ Turkish Journal of Biology, 2017, vol.41, pp.1-11

Özet

Sitokrom P450 monooksigenazlar, en büyük heme içeren protein gruplarından biridir ve çoğunluğu NADPH- ve O2'ye bağlı hidroksilasyon reaksiyonlarını katalize eder. Sitokrom P450 (CYP) enzimleri, bitkilerdeki primer ve sekonder metabolizma için gerekli olan mono oksijenasyon reaksiyonlarında geniş bir aralıkta işlev görür. Camellia sinensis (L.) Kuntze, tıbbi olarak önemli ikincil metabolitleri nedeniyle ve sevilen bir içecek olarak ticari ve ekonomik açıdan değerli bir bitkidir. Sitokrom P450 monooksigenazlar çaydaki çeşitli ikincil metabolitlerin biyosentezinde önemli bir rol oynamaktadır. İkincil metabolitlerin biyosentezi kapsamlı olarak araştırılmış olsa da, C. sinensis (Çay) bitkisinde CYP ile katalize edilen ikincil metabolik yolaklarının genetik mekanizmalarının belirlenmesine yönelik sınırlı sayıda çalışma yapılmıştır. Çalışmamızda, 49 bp 5' ve 183 bp 3' ile çevrilmemiş bölgeler ile 1759 bp tam uzunluklu cDNA'ya sahip olan varsayılan bir C. sinensis (L.) Kuntze Sitokrom P450 Monooksigenaz geni (Csp450) üzerinde durduk. Genin CDS'si 1527 bp ve 508 amino asit uzunluğundadır. Saptanan amino asit dizisinin BLAST sonucu, CYP704C1 benzeri süper aile ile yüksek bir benzerlik gösterdi. Hasat öncesi dönemde Mayıs, Temmuz ve Eylül periyotları gen ekspresyonu analizlerinde herhangi bir fark görülmemiştir.

Anahtar Kelimeler: Camellia sinensis (L.) Kuntze (çay), sitokrom P450 monooksigenaz, moleküler ve silikon klonlama, mevsimsel gen ifadesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Biomedical and Pharmacology Journal, Diğer İndekslerce Taranan Dergi, Şubat 2020 Bioorganic &amp; Medicinal Chemistry Letters, SCI Kapsamındaki Dergi, Temmuz 2019 South African

b) Taahhüdü altında devam eden yapım işlerinin gerçekleştirilen kısmının veya bitirilen yapım işlerinin parasal tutarını gösteren faturalar. İsteklinin cirosunun

PROJE AMACI: Projenin ana amacı: Öğrencilerin matematik dersindeki soyut öğrenmelerini somutlaştırmak adına çarkıfelek oyunu yapmak ve bu öğrenmelerini daha kalıcı

PROJE YÖNTEMİ: DENEY YAPILACAK 1-ALT PROJE KONUSU BELİRLENMESİ kimyasal gübreler yokken nasıl bitkilerin daha iyi yetiştirilebileceğini merak ettik ve kısa bir arştırmadan

BEKLENEN SONUC: Bu projemizde elektrikten ışık elde etmenin yolunu göstermeye ve açıklamaya çalıştık bunun için öncelikli olarak günlük hayatımızda sıklıkla

Ön ödeme talepleri, Proje Yürütücüsü tarafından veya görevlendireceği mutemet(ler) tarafından proje özel hesabındaki ödeneğe bağlı olarak ve harcama kalemi

PROJE YÖNTEMİ: Görme engeli olan insanların gazete, kitap gibi sıradan dokümanları okuması, bu dokümanlar Braille Alfabesi adı verilen özel bir kabartma tekniğiyle

MADDE 12- (1) Maltepe Üniversitesi ön lisans, lisans, tezli yüksek lisans ve doktora düzeyindeki her bir diploma programı için 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek