Güzel “şeyler” de oluyor. O güzel “şeyler” de olmasa ne yapardık? Suyun en önemli yaşam hakkı olduğu bir kez daha kanıtlandı. Siyanürle altın çıkaranların çevreye yaptığı tahribatı kamuoyuna anlatmaya çalışan gazeteci ve çevrecilere “gözdağı” niyetine açılan 70 bin liralık davayı mahkeme, “hop dedik”ledi. Daha ne olsun…
Dikili Belediye Başkanı ve belediye meclis üyeleri, halka ucuz, indirimli ve 10 tondan fazla tüketmeyenlere de bedava su vermekten aylardır yargılanıyorlardı. “Suçları” da kamuyu zarara uğratmaktı.
Özgüven, avukatları ve çevreciler de aylardır, suyun bir yaşam hakkı olduğunu savunup, “Ne yani, parası olmayan susuzluktan ölsün mü” diyorlar, nerelere bedava su verildiğinin de açıklanması istiyorlardı. Üstelik uygulamayla su tasarrufu sağlanmış, tam aksine kamu yararı gözetilmişti.
O güzel “şeylerden” biri geçen pazartesi günü oldu ve Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi, kamunun zarara
uğratılmadığına, yargılananların hepsinin beraatına karar verdi. Duruşma sonrası, Osman Özgüven, kararın yalnız ülkemizde değil dünyada da emsal oluşturacağını söyledi ki, çok haklıydı. çünkü, su bir insan hakkı, en önemli insan hakkıydı. Avukat Arif Ali Cangı’nın yaklaşımı da kayda değerdi:
“Bundan sonra tüm yurttaşların 10 tona kadar suyu ücretsiz isteme hakkı doğmuştur…”
Dikili’den sonra İstanbul “seferine” çıkıldı.
Bergama-Ovacık’ta “siyanürle altın” çıkaran Koza şirketinin, EGEÇEP(Ege Çevre ve Kültür Platformu) üyeleri ve gazeteciler aleyhine açtığı davadaydı sıra.
İki gün üst üste iki dava…
Biraz önceye gidelim.
8 Şubat 2009’da Bergama yöresinde çok şiddetli yağışlar oldu. Altın madeninden ovaya akan suların tehlikeli olabileceği yetkililere bildirildi. Evrensel Gazetesi de, gazeteci arkadaşımız Özer Akdemir’in “Zehirli İhtimal”
haberini sayfalarına taşıdı.
Siyanürle altın çıkaran şirket daha önce de TMMOB odalarına, başkanına da davalar açmış hepsini yitirmişti.
Dikkat buyrun, olay yeri Bergama, davanın açıldığı yer İstanbul.
Evrensel gazetesi, haberi yazan Özer Akdemir, EGEÇEP üyeleri Av. Arif Ali Cangı, Erol Engel ve Hasan Gökvardar hakkında “haksız eylemleri” nedeniyle toplam 70 bin liralık tazminat davasının 5’inci duruşmasındayız.
Sirkeci Adliyesi’ndeki İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin önü “ana baba” günü. İzmir’den destek için gelenler, İstanbul’dan katılanlar. Şimdi tek tek saysam, unuttuğum olur ve de ayıp olur.
Altıncılar 70 bin lira istiyor, kolay değil.
Duruşmada karar açıklanırken derin bir sessizlik oldu:
“Haberin halkı bilgilendirmek amacıyla yapıldığından davanın reddine…”
Mahkeme önü bayram yeri. Şarkılar, türküler, kucaklaşmalar…
“Tokat gibi patladı” dedi bir arkadaş…
Gerçekten tokat gibiydi.
Dedim ya o “güzel şeyler” de olmasa ne yapardık.
Arka arkaya iki günde iki ayrı kentte iki ayrı “yaşam” zaferi.
Pardon daha bitmedi.
13 Nisan’da bu kez İstanbul’un Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeyiz. Altıncılar, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven hakkında da tazminat davası açmışlar.
Yine yol göründü…
Sizi de bekleriz, yaşamı, geleceğimizi, toprağımızı, suyumuzu korumak için…
Sahi, “Koza Altın kaybetti” haberleri, Evrensel ve Birgün gazeteleri dışında hiç gözüme çarpmadı. Ben mi göremedim acaba, “büyük medya” mı göremedi?..
Ümit OTAN
02.04.2010 T24.com.tr