• Sonuç bulunamadı

Cemil İpekçi Bodrum'a gidemedi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cemil İpekçi Bodrum'a gidemedi"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

“ t * | -

$ 0 0

$?O

0

Projenin

miman

Fransız

Sokağı'nı tasarlayan, organize eden ve gerçekleştiren M ehmet Taşdiken, "hayallerim i ya ka la d ım ' diyor. I sayfa

4

t e

İpekçi de

bu sokakta

Fransız

Sokağı'nda Gitane adlı bir cafe-shop işletecek olan Cemil İpekçi buradaki evinde de resim yap acak, sayfa

17

de

Beyoğlu

belgeleri

Beyoğlu Gazetesi, Fransız

Sokağı işbirliğiyle eski Opera Binası'nda Doküm antasyon Merkezi kuruyor, sayfa

20

de

■ ıs

M # i l r a a l , JÉH

(2)

KART

Yaşam ınızı K olaylaştırın

KART

Yaşamınızı Kolaylaştırın

KART

Yaşamınızı Kolaylaştırın

Beyoğlu Gazetesi ne abone olun

Yaşamınızı Kolaylaştırın

Oliva„ Ge<ldi ’ GaiarasaraV • X jA K ÍT

<* 15

kÎ rT

' * 10

K R tO ' c .

7 İ

L .

u

" i s s & s & r

SEVOĞIılf SİNEM ASI

'EAKİT ÖDEMEDE ÖĞRENCİ BİLETİ

BEYOĞLU SİNEMASI Is^klal Cd. Halep İşhanı No

_ I e i ; 251 32-aû-d

NAKİT %15 KREPİ KARTI % 5

TİZZY GÜZELLİK SALONU Cumhuriyet Cd. Babil Sk.

Kaptan Han No: 2/B Elmadağ Tel: 231 43 09

*$SSt

, S ° N0oN89Cinaogiı S,raseWi'e

^c251

Q2

22

° - ^ 'o

✓ *

/ HAKİT % 1° ^ SMALIMESCİT BALIKÇISI SofyaU Sk. No. 5 A Tünel Tel: 251 39 39 NAKİT % 10 LÜKÜS HAYAT HİZMETLERİ Havyar Sk. No: 9 Cihangir

Tel: 244 38 68 -* ASMAUHtSât BALIM®

m u ts ı

V M Ö S .

İnönü

en TD,L/V,eR

5k- " o : î s ^ r T “ naya Te,- ^ 9 6 9 r yu / N A K İT %15 ^ C R E D İ K A R T IM

15

e m g e n OPT'K istiklal Cd.N O-6 Tel: 292 35 77 C d i& - (Tes'taurarv't ^ A K İ T %

1

° KREPİ KARTI % 5 CİHANGİR « « m i R A N T S,raSe lv « e r C d .N o .162/A T el: 251 96 61 NAKİT %10 V KREPİ KARTI % 5 ZARİFİ BEYOĞLU Çukurluçeşme Sk. No: 13 Tel: 293 54 80 ^ *A K İT %lO KRED' KARTI % ıo

FUM İN C 0B £Rr e s t Reoeppaja Cd. N0 :75 Tel: 235 78 54 X NAKİT % 10 VKREPİ KARTI %5 TARİHİ CUMHURİYET MEYHANESİ Balıkpazarı Sahne Sk. No: 47

Tel: 252 08 86

TARİHİ

Cumhuriyet

M EYH A N ESİ & F A S IL

NAKİT %15 KREPİ KARTI % 5

NATURE PEACE RESTAURANT İstiklal Cd. Büyükparmakkapı Sk.

No: 21/23 Tel: 252 86 09

\ \ İ l M K P I \ C I

KÜLTÜRDEN EĞİTİME, SAĞLIKTAN EĞLENCEYE, ULAŞIMDAN ALIŞVERİŞE VE

DAHA

YÜZLERCE

İŞLETMEDE BEYOĞLU GAZETESİ İLE

KOLAYLIĞINDAN YARARLANIN.

ABONE OLMAK İÇİN

Tel: 0212 243 79 14 / 0212 243 79 10/ E Posta: okurhizmetleri@beyoglugazetesi.com6 E Posta:

ozlem.celayir@beyoglugazetesi.com

(3)

2 Temmuz 2004

g ü n d ü z I

J PROGRAMI

Beyoğlu

Sokak şenliğine

davetlisiniz

B

ir kültür, sanat ve ticaret projesi Fransız Sokağı. Galatasaray Lisesi'nin ar­ kasındaki Hayriye Cadde- si'yle Bostancıbaşı Cadde­ si arasında kalan Cezayir Sokağı ile Ce­ zayir Çıkmazı'nı kapsayan projede 29 bi­ nada 43 işyeri ve kuruluş yer alıyor. İki yıl önce başlanan ve çok büyük bölü­ mü tamamlanan Fransız Sokağı

Proje-si'nde restoranlar, barlar, kafeler, dük­ kanlar, atölyeler, çiçekçi, gurme okulu, sergi salonları ve alanı, dokümantasyon merkezi, sinema salonu, yayınevi, moda­ evi, antikacı ve kitapçı yer alıyor. 1-4 Temmuz arasında yapılacak şenlikle­ rde konserler, dans gösterileri, defileler gerçekleştirilecek. Resim, fotoğraf, afiş, heykel, takı ve dokümantasyon sergileri açılacak.

1 TEMMUZ PERŞEMBE

SA N A T M EYDAN I 8 NO ÖNÜ

1 3 .0 0 -1 7 .0 0 Cam Ocağı 1 4 .0 0 -1 5 .0 0 Galaturka Grubu Kukla Yapımı

Fotoğraf B Ü Y Ü K B A H Ç E ÖNÜ

17.00-18.00 Edward Aris Akordeon 1 8 .0 0 -1 9 .0 0 Galaturka Grubu 18.00-20.00 Tango-Latin

2 0 .1 5 -2 1 .0 0 Attila Demircioğlu AÇILIŞ İKRAMLARI

Konser 1 5 .3 0 -1 7 .0 0 La Terrase 2 1.0 0-21 .25 Alper Akçay-Lewis 1 7 .0 0 -1 8 .3 0 C a fé 8

Elbinger Modern Dans 1 8 .3 0 -2 0 .0 0 La Vie 2 1 .3 0 -2 2 .0 0 Piyano-Bale 2 0 .0 0 -2 1 .3 0 Le Régal 2 2.0 0-22 .15 Alper Akçay-Filiz Duran

Ateş Dansı

3 TEMMUZ CUMARTESİ

2 2.1 5-23 .15 Burçin Büke SA N AT M EYDAN I

Piyano Resitali 1 4 .0 0 -1 6 .0 0 Oyuna Davet 2 3.1 5-23 .35 Mekan Ateş Dansı illüzyon gösterisi

1 6 .0 0 -1 7 .0 0 Fransız Sokağı Çalgıcıları LA CH A N CE 1 7 .0 0 -2 0 .0 0 Latin Tango

15.00-16.00 Fransız Sokağı Çalgıcıları W ork Shop

19.00-20.00 Fransız Sokağı 2 0 .4 5 -2 1 .1 5 M ekan M odern Dans Çalgıcıları 2 1 .1 5 -2 2 . 00 Fransız Sokağı Çalgıcıları 2 0 .0 0 -2 1 .0 0 Cancan Dansı 2 2 .0 0 -2 3 .3 0 Ved at Sakm an Konser 2 1 .0 0 -2 2 .0 0 Pandomim LA CH A N CE

2 3 .0 0 -2 3 .3 0 Fransız Sokağı 1 4 .0 0 -1 6 .0 0 Galaturka Grubu Çalgıcıları

MERDİVEN BİTİMİ MERDİVEN BİTİMİ

16.00-17.00 Cihan-Viyolonsel 1 7 .0 0 -1 8 .0 0 Edw ard Aris Akordeon

8 NO ÖNÜ

AÇILIŞ İKRAMLARI

14.00-15.00 Galaturka Grubu 1 4 .0 0 -1 5 .3 0 Le Caprise AÇILIŞ İKRAMLARI 1 5 .3 0 -1 7 .0 0 C o u p de Foudre 14.00-15.30 C afe A.Mİlle 1 7 .0 0 -1 8 .3 0 C a fé de la place 15.3 0-17 .00 C h ez Sakman 1 8 .3 0 -2 0 .0 0 La C h an ce 17.00-18.30 Point Virgule 2 0 .0 0 -2 1 .3 0 Braserrie Levantine 18.30-20.00 Désire

2 0 .0 0 -2 1 .3 0 L'edipse

4 TEMMUZ PAZAR

S A N A T M E Y D A N I

2 TEMMUZ CUMA

1 4 .0 0 -1 6 .0 0 Oyuna Davet

S A N A T M EY D A N I 1 6 .0 0 -1 7 .0 0 Edw ard Aris Akordeon 13.00-14.00 Fotoğraf W ork-Shop 1 7 .0 0 -1 8 .0 0 Fransız Sokağı Çalgıcıları 1 4.0 0-15 .00 Fotoğraf W ork-Shop 1 8 .1 5 -1 9 .0 0 G alaturka G rubu 1 5.0 0-17 .00 Fotoğraf W ork-Shop 1 9 .1 5 -2 0 .1 5 Kurtuluş Konser 17.00-20.00 Latin Tango W ork Shop 2 0 .3 0 -2 1 .3 0 Ece Ülker Konser 20.00-21.00 Marakas Grubu Konser 2 1 .4 5 Cem il İpekçi Defilesi 21.00-22.00 Fransız Sokağı Çalgıcıları

22.00-23.00 Zeynep Cassalini Konser LA CH A N CE

23.0 0-23 .30 Mekan-modern dans 1 4 .0 0 -1 6 .0 0 G alaturka G rubu LA CH A N CE AÇILIŞ İKRAMLARI

1 6 .0 0 -1 7 .0 0 Fransız Sokağı Çalgıcıları 1 4.0 0-15 .30 Le Chevalier

1 7 .0 0 -1 8 .0 0 Edw ard Aris 1 5 .3 0 -1 7 .0 0 C h e z les D am es Creperie 1 8 .0 0 -1 9 .0 0 Fransız Sokağı Çalgıcıları 1 7 .0 0 -1 8 .3 0 C a fé A ntique

1 9 .0 0 -2 0 .0 0 G alaturka G rubu 1 8 .3 0 -2 0 .0 0 Les Zazouses 2 0 .0 0 -2 1 .0 0 Serdar Şensezgin 2 0 .0 0 -2 1 .3 0 C a fé Miro

I I gündüz rvrn] ■ P e ra ia n s İle tişim ve Y a v ın c ılık Ltd . ad ın a sah ib i ve G e n e l Y a y ın Y ö n e tm e n i: O l a l

B

B a şla n g ıç N evin C erav , G ö k h an G ezik, O ğuz D urm az ■ Y a z ıiş le ri M ü d ü rü :Fen ni Ö zalp ■ K a tk ıd a b u lu n a n la r: ■ F o to ğ ra f E d itö rü : S e le n İm ert,M e h tap Y ü cel

a G ra fik U y g u la m a : Baki G ü ler, Rüstern D oğ an B R e k la m M ü d ü rü Sara R om an o

Beyoğlu

Adres: Hariciyekonağı Sk. Ozan Han No: 13/3 Gümüşsüyü 80090 Beyoğlu- İstanbul Tel: 0212 243 79 10 (5 hat) Faks: 0212 243 93 35 e posta: beyoglu@beyoglugazetesi.com

Can Çocuk

Okuma

Günleri

Can Yayınları nın

çocuk bölümü olan

Can Çocuk,

yedi aydan beri Can Kitabevi'nde

gerçekleştirdiği ‘Okuma Günleri’ni

Galatasaray’da yeni açılan

Fransız Sokağı

nda

sürdürme kararı aldı.

Etkinliğin ilki

3 Temmuz 2004

Cumartesi günü saat 13.00’te

BUKET DEREOGLU

ÖZGÜR ÖZGÜLGÜN

katkılarıyla yapılacaktır.

0212

245

82

92

(4)

4

2 Temmuz 2004

J PROJENİN MİMARI l

Beyoğlu

önce çizdi

nra gerçekleştirdi

n temeli Mehmet Taşdiken'in Cezayir Çıkmazı'nda tek katlı bir bina

iken kurduğu hayali iki yıllık zorlu bir çalışmayla gerçekleştirdi

B

ir yandan sokağın parkeleri döşeniyor, di­ğer yandan iş yerlerinin zeminine sistre ya­ pıyorlar. Ustalar binaların son rötuşlarını atıyor. Sokakta kimi elinde matkap, kimi testere ya da çekiç ile sağa sola koşuşturu­ yor. Tam bir şantiye alanı. Bütün bu hengameye yorgun, ama mutlu bir adam bakıyor; Fransız Sokağı'nın "mima­ rı" Mehmet Taşdiken.

"Hayalimde hep temalı bir sokak vardı" diyor; "İlk başta 'Sahaflar Sokağı'nı düşünmüştüm. Ancak olmadı. Cezayir Çıkmazı'ndan eski, tek katlı bir bina almıştım. Iş- yerime yakın olduğu için depo olarak kullanıyordum. Ancak burası 'Sahaflar Sokağı'na pek oturmuyordu. Ba­ kınca başka bir fotoğraf gördüm bu sokakta."

"Neden Fransız Sokağı?" sorusuna verilecek çok ya­ nıtı var Taşdiken'in.

Bir kere Fransızlar'ın kurduğu Galatasaray Lisesi'nin tam arkasında. 16. yüzyılda Beyoğlu'nda kurulan Fransız Sefareti'nin hinterlandı içinde. Ayrıca şimdiki Fransız Konsolosluğu'na birkaç yüz metre mesafede. Zaten Fransa Türkiye'de ilk daimi büyükelçi bırakan ülke.

"Fransız ihtilalinden sonra, Türk aydınları arasında Fransız kültürüne ve diline karşı büyük bir ilgi uyanmış ve tüm 19. yüzyıl boyunca Fransız kültürü Osmanlı payi­ tahtının tek egemen yabancı kültürü olmuş. Fransızca 1860'tan itibaren en seçkin dil oldu, yüzyıla yakın bir sü­ re çocukların yetiştirilmesinde özellikle Fransız dadılar tercih edildi. Bu iki asra yakın süre içinde Fransızca ede­ biyat, bilim ve sanat eserleri Türkçeye çevrildi, onlarca Fransız okulu açıldı. Fransızca eğitim veren Galatasaray Lisesi İstanbul'un en gözde lisesi oldu. Bu kültürün mer­ kezi ve mekanı Beyoğlu'dur. Beyoğlu bir bakıma Paris'e açılan bir kapıdır. Lokanta ilanlarından gazete duyurula­ rına kadar 19. yüzyılın sonlarında Fransızca'nın ağırlığımı o günün gazetelerinde görmeniz mümkündür."

Sakızlı Rumlar otururdu

Daha sayacak çok şey var; Dünyanın en kalabalık caddelerinden biri olan Istiklal'in yüzyıl başında adının Grand Rue de Pera olduğu söylenmeli; en önemli entel- lektüel mekanlara Fransızca ad verildiği sayılmalı. Örne­ ğin Pierre Loti'nin, Sarah Bernhardt'ın kruasanlarına hay­ ran olduğu Markiz, Lebon gibi... Edmondo de Amicis'in cok sevdiği Cafe Bella Vue, Cafe Flamme gibi... Palais de Cristal gazinosunu mu saymalı, Fransız kadınlarının şarkı söylediği, 1871 yılından önce bir cafe hantant olan Con- cordia'yı mı?

Beyoğlu'nda bu coğrafyanın ilk sineması olan Theat- re des Varietes'i açan Cambon isimli Fransızı mı, Dolma- bahçe Tiyatrosu'nu yapan Dieterle ve Hammond adlı Fransız mimarları mı, dekorlarını yapan Fransız Sechan'ı mı anmalı? 19. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra Beyoğ­ lu'nda yayınlanan Fransızca gazeteler Le Stamboul'u, Maniteure Ottoman, Le Levant, Journal de Constantine- pole, Revue de Constantinepole'lerden mi bahsetmeli?

Belki de 1874 yılında Londra Büyükelçisi de olan Ed- vard Blague'un Beyoğlu'nda Belediye Başkanlığı

(5)

2 Temmuz 2004

gfirrm ¡t«

B

Beyoğlu

PROJENİN MİMARI

Taşdiken projenin tasarlanmasından, tek tek her binanın konseptinin oluşturulmasına ve gerçekleştirilmesine kadar her türlü ayrıntıyla bizzat ilgilenerek Fransız Sokağı'nı ortaya çıkardı.

nı söylemek daha ikna edici olabilir.

İşte Mehmet Taşdiken'in Cezayir Sokağı ve Çıkma­ zıma bakınca gördüğü fotoğraf bu. Sokağı gözüne kes­ tirir ve "Ben buradan birşey çıkartırım" der Taşdiken.

Önce teorik olarak çalışmaya başlar. Yanıtını aradığı ilk soru "Bir Fransız Sokağı'nda ne olmalı "dır. Bu süreç­ te kimseye birşey söylemez. Kendi başına çalışır ve "bu­ radan birşey çıkacağına" inanır. Ancak binaların kimin­ de ev sahipleri, kiminde kiracılar, kiminde de işyerleri vardır.

"Burada oturanların yarısı Roman vatandaşlardı. Bir bölümü de Doğulu aileler. Bundan yaklaşık 20-25 yıl ön­ cesinde de nüfusun ağırlığını Sakız Rumları oluşturur­ muş. Önce 60'lı yıllarda, sonra da 74'teki Kıbrıs savaşın­ da tamamen çıkıp gitmişler. 7011 yıllara kadar bu bölge­ nin levantenleri, Ermenisi, Rumu yemekler yapar, hafta sonları sokakta akordeonlar çalarak eğlenirlermiş. Ama artık o renkler kaybolmuştu. Başladım binaları teker te­ ker araştırmaya. Amacım binaların bu projeye katılmala­ rını sağlamak. Kimini kiralayarak ya da kiralatarak, satın alarak ya da aldırtarak sokakta istediğim tematlk dönü­ şümü uygulamak."

Yaklaşık iki yıl sürecek zorlu bir uğraşa girmiş Taşdi­ ken. Mesela bir binanın sahiplerinin kimi fertleri Lüb­ nan'da, kimilen Paris'te, kimileri de Amerika'da. Tek tek ilgilenmiş her binayla ve sahibi ya da sahipleriyle.

Her binanın uzun ve çileli bir öyküsü var Taşdlken'de. Çekip önümüze sokağın ve çıkmazın krokisini, yaşadığı uzun süreci bina bina anlatıyor Taşdiken.

Binalar iki renk

İlginç olaylar da yaşamış bu süreçte elbette. Örneğin bir binayı sahibinden satın almak İstemiş. Adam, Sri Lan- kalı bir kiracısıyla oturuyor binada. Satışı kabul etmemiş bütün ısrarlara rağmen. Taşdiken de peşini bırakmış. Bir­ kaç ay sonra ne görsün? Binanın üzerinde bir yazı var; "Satılık." Hemen koşmuş adama ve gerçeği öğrenmiş. Meğer adam elektrik faturası yüzünden Sri Lankalı kira­ cısıyla tartışmaya başlamış. Aralarındaki itiş kakış sırasın­ da adam merdivenlerden yuvarlanıp ölmüş. Varisi olan iki kızı da hemen satışa çıkarmışlar. Mehmet Taşdiken parayı verip satın almış binayı.

Kiralayabildiği binayı kiralamış Taşdiken, kiralayama- dığını arkadaşlarına kiralatmış. Alabildiği binayı almış, alamadığını yine arkadaşlarına aldırtmış. Örneğin parası yetmeyince doktor bir arkadaşını çağırmış ve kafasında hiç bina almak gibi bir düşüncesi olmayan arkadaşına "Burayı satın al" demiş. Arkadaşı da tüm birikimini Taş- diken'ln isteği üzerine bu binaya yatırmış "Senin hayal­ lerine feda olsun" diyerek.

Ya da iki arkadaşı bir binayı ortak almış. 48 bin dola­ rın yarısını bir arkadaşı, diğer yarısını da başka bir arka­ daşı vermiş. Ancak Taşdiken'in iki arkadaşı ancak tapu­ yu alırken tanışmış birbirleriyle.

Sokaktaki evlerini satanlar, evi satılınca çıkmak zo­

runda kalan kiracıların durumlarına ilişkin zaman zaman gelen eleştirileri "Çıkıp gidenler de mutlu" diye yanıtlı­ yor Taşdiken "Bu insanları, yaşamlarını sürdürebilecekle­ ri alanlara teşvik etmek gerekiyordu. Şimdi sıcak sulu, banyolu, damı akmayan daha rahat binalara gittiler."

Sokaktaki binalar iki renge boyanabiliyor ancak. Bu­ na dönük eleştiriler de olmuş bazen. Bunu Taşdiken "bir mahallenin disiplini" olarak açıklıyor;

"Bu iki renk de Beyoğlu'nun renkleri. Beyoğlu'nun dokusunda bu İki renk yüzde 50'yi aşan oranda var. Pa­ ris'in banliyolarındaki bütün yeni yapılan binalarda kulla­ nılacak renkler belli. Belediye diyor ki, bu renge boyuya- caksın. Bodrum'da da beyaz kullanılıyor. Ayrıca binlerce bina değil ki, bu sokakta topu topu 29 bina var."

Fransız Sokağı projesi ana hatlarıyla tamamlandı. So­ kak açılıyor. Ancak İşletmelerin ruhsat sorunu var. Bu ko­ nuda Taşdiken Kültür ve Turizm Bakanlığından çok bü­ yük destek gördüğünü söylüyor:

"Sayın Mumcu'nun bizi gelip yüreklendirmesi, gere­ ken desteği sağlayacağını ifade etmesi yaşama da geçti. Bakanlık yetkililerinden inanılmaz bir sahiplenme gör­ düm. Üç günde bu işyerlerinin ruhsatıyla ilgili modeli oluşturdular. Bu yeni ve ilk kez uygulanacak bir model. Bakanlık projeyi bir bütün olarak kabul edip çiçekçisin­

den oteline kadar bütününü ruhsat kapsamı içine alıyor. Aksi olsaydı sadecebir alkol rusatına dönüşecekti iş. Bu da yetersizdi. Ancak bu güne kadar var olan yasalarda, yönetmeliklerde de böyle bir ruhsat modeli yok. Şu an­ da tek örnek. Otel de açılsa turizm belgeli olacak, art shop da. Yatırım indirimi, vergi indirimi, gümrük muha- fiyeti gibi kolaylıklardan yararlanacak işletmeler."

Taşdiken'in projeleri Fransız Sokağı'yla sınırlı değil; "Dünyayı az çok görüp insanların hangi mimari plat­ form içersinde yaşadıklarını gören ve o platform içersin­ de insanların nasıl bir kültür geliştirdikleri gören her in­ sanın vicdanı sızlıyor. Sorunun çözümünü yalnızca bele­ diyelere, bakanlıklara bırakmak bence topu kamusal bir boşluğa atmaktır.

Bu proje de gösterdi ki, sorun bir finans sorunu de­ ğil, bir organizasyon meselesi. Yeter ki bir şeye inanın ve ısrarla üzerine gidin."

Sözün burasında, bir şantiye alanını andıran, insan­ ların arı gibi bir yerlerden bir yerlere koştukları, testere­ li, çekiçli, matkaplı ustaların bir dükkandan çıkıp başka bir dükkana daldıklarını yorgun ama mutlu bir yüzle seyreden Taşdiken, "Zor bir iki sene geçti" diyor, "Ha­ yallerimizi çizmiştik iki yıl önce. Ama sonunda hayalle­ rimi yakaladım."

Sokağın konseptine herkes uyacak!

V

edat Sakman elindeki programa bakıp Fransız Sokağı'nın 'müzik konsepti'ni anlatıyordu. Buna göre Cezayir Sokağı ve Cezayir

Çıkmazı'nı kapsayan Fransız Sokağı'nda saat 10.00-14.00 arasında klasik müzik, 14.00-19.00 arasında hafif müzik, 19.00'dan sonra da 'standart caz' müziği yayınlanacak. İsteyen işletmeci bu müziği işyerinin önüne kadar gelen merkezi yayın sisteminden iç mekana taşıyabilecek.

Bu uygulama kaynağını Fransız Sokağı

Projesi'ni uygulayan Afitaş'ın tüm işletme sahipleriyle imzaladığı 'Yönetim Planı Sözleşmesi'nin 4. maddesi, a fıkrasından alıyor:

"İşletme sahibi, işletmesinin iç mekan­ larında çalacağı müziğin dış alanlardan ve sokaktan duyulmayacak biçimde olmasını sağlayacaktır."

Fransız Sokağı'nda işletmeci olmak için uyulması zorunlu başka kurallar da var. Örneğin aynı sözleşmenin 5. maddesinin b fıkrasına göre "tüm işletmelerin ismi Fransızca olacak". Aynı maddenin c

fıkrasına göre de "İşletmeci,

işletmesinde çok iyi Fransızca bilen en az bir eleman çalıştırmayı taahhüt eder." İşletme sahibi; restorasyon, dekorasyon, tabela, logo, tente, yemek menüsü, işletmede çalışanların kıyafetleri, kurum kimliği ve benzeri diğer konularda pro­ jelerini uygulamak için onay almak zorunda. Fransız Sokağı'nın genel kural­ larına uyulup uyulmadığı da dört üyesi işletmeci, bir üyesi de Afitaş temsilcisi olan beş kişilik bir kurul tarafından denetlenecek.

(6)

6

2 Temmuz 2004

JCEZAYÎR SOKAĞIl

ET<rrraı ter

B

Beyoğlu

Pera'da Akdeniz esintisi

Gastronomi Kültür Enstitüsü'nden tasarım atölyelerine kadar birçok işletmenin

bulunduğu Cezayir Sokağı'nda Akdeniz mutfağının lezzetleri de sunulacak

E

vinde parti verecektir Ma­dam Tamara. 1950'li yıllarda adeta bir yarışa dönüşmüş­ tür ev partileri. Kiminki daha şaşalı olacak diye herkes bir­ birini kollamaktadır. O gün gelip çatar. Herşeyi hazırlamıştır Madam Tamara. Tek eksik, birazdan gelmesi beklenen kuyruk­ lu piyano. Sonunda o da gelir. Ama o ne? Cezayir Sokağı'nın başındaki iki katlı evi­ nin kapısından sığmaz piyanonun kuyru­ ğu.

Bütün geçmişine yakışan bir çılgınlıkla sorunu çözer Madam Tamara. Evin duva­ rı yıkılacak ve piyano içeri sokulacaktır. Parti bitip piyano çıkartılınca da duvar ye­ niden örülecektir. Öyle de yapılır.

Beyoğlu Gazetesi tarafından düzenle­ nen 'Pera Turu'nda' Ayhan Işık'ın kayın- valdesi Madam Tamara'nın öyküsü Ceza­ yir Sokağı'nın başında tam böyle anlat­ mıştı gezinin rehberi Saadet Özen.

O sıralarda eski evleri, bazıları boş ya­ pıları, kırık camları, dökülmüş kat kesimle­ ri ile neredeyse terkedilmiş bir sokak gö­ rüntüsündeydi Cezayir. Ressam Mat- teo'un atölyesinin bulunduğu, vaktinde bir çok Fransız ve Italyan Osmanlı Levan- tenin yaşadığı, yaşama kültürlerini

Beyoğ-I Coup de Fodure

M

irey Karaso'nun hemen yanındaki apartmanında bir yer açarak Coup de Fodure'la projeye Nevizade'deki Şa- hika'nın sahibi Mustafa Kemal Balta da dahil oluyor.

"Vurulduğunuz her şey" ve "yıldı­ rım aşkı" anlamına gelen Coup de Fodure çoğu Fransız, yabancı şa­ rapları ve özel peynirleri mönüsünde bulunduracak. Salataların, dünya kahvelerinin, aromalı çayların, özel kurabiyelerin, çikolataların ve tatlıla­ rın da olacağı yer yaklaşık 40 kişiye hizmet verecek.

İşletme müdürlüğünü Arif Turan'ın yapacağı mekanın sorumlu müdürü de Niyaz Arığ. Binanın yapısına sadık kalmak amacıyla rustik bir tarz be­ nimsenmiş ve bol bol ahşap kullanıl­ mış. Binanın orijinalinde bulunan tuğlalar da cilalanarak korunmuş. Kemal Balta bu cafe-barın haricinde üst katlara bir iletişim ve sanat tasarı­ mı okulu kurmak istiyor. Alternatif eğitim okulları arasına yeni katılacak okulun bir ay içinde öğrenci kayıtları­ na başlaması bekleniyor.

lu'na bu sokaktan yaydığı, yine ünlü res­ sam Albert Mille'nin uzun süre atölyesi ile evinin bulunduğu bu sokak şimdi Fransız sokağı olarak yeniden hayat buluyor. Bir çok kültürün izini bıraktığı, Rumların, Er- meniierin, Romanların, Fransızların ve İtal­ yanların farklı zaman dilimlerinde havasını soluduğu sokak bütün bu kültürlerin ara­ sında yeni bir heyecanı yaşıyor. Mehmet Taşdiken'in hayallerinden yola çıkarak ce­ saret dolu bir işe kalkışmasıyla başlayan iki yıllık zorlu süreç meyvesini verdi.

İçinde gastronomi kültür enstitüsün­ den tasarım atölyelerine kadar bir çok iş­ letmenin bulunduğu sokakta yer alan iş­ letmelerin hummalı hazırlıkları açılış kar­ navalına yetişebilmek içindi. Bu öyle bir işti ki tam da Özdemir Asaf'ın dediği gibi;

"Her evin bir odası eksik."

Hayriye Caddesi'nden merdivenlerle inilen ve Cezayir Çıkmazı'na dönmeden aşağı doğru devam eden sokağının ba­ şından itibaren bazı aralarda boşluklar ol­ sa da projenin genel konseptine uygun işletmeler yokuştan aşağıya doğru sıra sı­ ra diziliyor.

La Bonbonnière de Vie

Cezayir Çıkmazı ile Cezayir

Sokağı-İşletme müdürü Arif Turan, sorumlu müdür ise Niyaz Arığ.

Ünlü ressam Albert Mille'nin uzun süre atölyesi ile evinin bulunduğu bu sokak şimdi Fransız Sokağı olarak yeniden hayat buluyor.

(7)

I GÛNOUÜ Q N I

B

Beyoğlu

JCEZAYlR SOKAĞI I

nın kesiştiği köşede tam Suna Süzer ve Solmaz Sporel'in 21 numarada açtığı krepçinin karşısında 2 numaraya Mirey Karaso "La Bonbonnière de Vie"yi açı­ yor. Italyan Lisesi mezunu Mirey Kara- so'nun gençliğinin ve çocukluğunun geçtiği, ailesinde herkesin Italyan Liseli olmasından dolayı hep yakın olduğu "yabana kültürü"nün etkisiyle Fransız Sokağı'ndan Beyoğlu'na yayılmaya baş­ layan kokunun farkında. O daha önce­ sinden de bu kokuya aşina.

Ana konusu 24 yıldır düğün ve davet organizasyonu olan Karaso genelde oteller ve özel ev davetleriyle ilgileniyor. Bu "davet mimarı" şimdi Nişantaşı'nda­ ki yerinin haricinde Fransız Sokağı'nda konusunun daha ince ayrıntılarını sergi­ leyecek.

Mekanında şekerlemeler, sofra dü­ zeniyle ilgili aksesuarlar, kokulu potpuri- li tokalar gibi küçük objelerin teşhirinin haricinde çeşitli üretim sergileri de ola­ cak. Güney Fransa'daki Provence tarzını yansıtacak bu mekanda kendi sanatçı arkadaşlarının resim sergilerine yer vere­ cek. Bir düğünde olması gereken tüm aksesuarların yer alacağı mekan ürün satışının haricinde bir kahve ve özel bir Fransız tatlısının da ikram edileceği bir yer. Maksimum on kişinin oturabileceği La Bonbonnière de Vie'de Mirey Karaso özel randevu sistemi ile düğün ve davet­ ler konusunda danışmanlık hizmeti de verecek...

Akdeniz mutfağı

15 numarada yer alacak ve Sanat Ta­ nıtım Topluluğu'nun işleteceği Coupe

de la Définition d'art'ın yanındaki 13 numaranın bodrum ve giriş katını işlete­ cek Yeşim ve Esra'nın Treize adlı meka­ nının üst katlarında Akay Maison de Co­ uture açılıyor. Boutique ve Brasserie ola­ rak açılacak mekanların işletmeciliğini Ermiya Akay yapacak.

Aslında makine mühendisi olan, fa­ kat yaklaşık

11

senedir tekstil işinde olan Akay, liseyi Istanbul Saint Joseph'de, üniversiteyi İsviçre Lozan Politeknik'te okumuş. Sadece özel dikim çalışan Akay Maison de Couture, aldıkları yerlerinin küçüklüğünden dolayı mekanın birinci katını genç Türk tasarımcıların eserlerine yer verecek.

İkinci kat ve teras kat ise Brasserie Lavantine olarak düşünülmüş. Bundaki ana fikir Pera'yı kuran ve yaşatanların önemli bir bölümünü oluşturan Osman­

lI Levantenlerini tanıtmak, ağırlıklı olarak Fransız ve Italyanlar'ın oluşturduğu bu Levantenlerin Akdeniz mutfağını da mi­ safirlerine sunmak.

İki kat toplam olarak 60 kişiyi ağırlaya­ bilecek. Specialleri arasında çeşitli Akde­ niz otlarından yapılmış salatalar, makar­ nalar, pirinç bazlı somonlu, karidesli ve curry soslu tavuk eti ağırlıklı yemekler eş­ liğinde Fransız ve Italyan şarapları olacak.

A la Folie

11

numaralı apartmanın tümünde yer alan A La Folie'nin işletmeciliğini Feyman-Levent İncel ve Hüseyin-Şencan Doğu yapacak. Levent ve Feyman İncel aslında doktor ve Bursa'da yaşıyorlar.

Bursa'da doktorluklarının yanı sıra Zeplin Rock Cafe'yi işleten çift, bir çok

önemli gurubu ağırlamış ve konserlerini organize etmiş. Bu grupların arasında Bulutsuzluk Özlemi, Kurban, Baba Zula ve Koma var.

Her zaman İstanbul'a gelmeyi plan­ larının arasında bulunduran çift, böyle bir projeden haberdar olunca sokakla alakalı çalışmalarına başlamışlar. Sokak projesinin tarihi dokunun yaşatılması açısından çok önemli bir çalışma oldu­ ğunu düşünen Feyman İncel, mekanları­ nın sokağın açılışına yetişemeyeceğini belirtiyor.

Bilinçli olarak, dört dörtlük bir yer ya­ pabilmek için titiz çalışan işletmeciler şimdilik Bursa-lstanbul hattı arasında gi­ dip geliyorlar. Diğer ortaklardan Şencan Doğu Aznavur Pasajı'ndaki Mumart'ın sahibi. Bu yüzden kafelerinin birinci ve ikinci katında butik objeler, ev dekoras­ yonuyla ilgili hediyelik eşyalar buluna­ cak. Zemin katlarında kahve ve içki alı- nabilecek.Teras katlarında ise cafe ve bar yer alacak.

Sokağa gelen 'Chance'

8-10 numarada işletmeciliğini Os­ man Kerimol ve Şebnem Kerimol'un yaptığı La Chance, müşterilerine Cafe- Bar-Restoran olarak hizmet verecek. Fransız mutfağının Türk damak tadına uygun örneklerinin olacağı mutfak aynı zamanda Türk ve Italyan mutfaklarını da mönüsünde bulunduracak.

Açık ve kapalı alanda 65 kişi kapasi­ teli olan mekanın mimarisiyle Osman Kerimol, dekorasyonuyla Şebnem Keri­ mol ilgileniyor.

Neo-klasik olarak düzenlenen La

J'taime

I

* şletmeciliğini Nezih Başge- len'in yaptığı Arkeoloji ve Sa­ nat yayınları 9 numaranın bi­ rinci katında yer alacak. Yanındaki 7 numarada Ressam Poyraz To­ pakla Sevgi Kayacan'ın işletmecili­ ğini yapacağı J'taime açılıyor. J'taime aslında bir art-shop fikriyle ortaya çıkmış. Genç ressamlara ve genç tasarımcıların ürünlerine yer verecek mekana gelen misafirlere bir kahve ve içki ikram etmek için bir kısma da kafe-bar yapılmasına karar verilmiş. Sevgi Kayacan asıl amaçlarının "sanatla, genç yaratıcı­ larla iç içe olmak" diye açıklıyor ve "Onlarla birlikte çalışmak, onların ürünlerini sergilemek ve sergiler aç­ mak asıl güzel olan bu" diyor. Tüm duvarlarında yağlı boya resim­ ler, tasarımlar ve fotoğrafların yer alacağı mekanda ev dekorasyonuyla ilgili objeler de sergilenecek.

Mekanın bir diğer özelliği orada beğendiğiniz her şeyi satın alabile­ cek olmanız. Büfeyi mi beğendiniz, ya da bir masa, bir sandalye, istedi­ ğinizi hemen orada satın alıp gide­

bileceksiniz. Sevgi Kayacan, J'taime'i Poyraz Topal'la birlikte işletecek.

2 Temmuz 2004

Ayça Koçak, sokağın en genç işletmecisi.

Les Zazoues

L

es Zazoues'un işletmedi­ ğini Ayça Koçak, Eda Ka- raarslanoğlu ve M.Ali Tü- zün yapacak.

Ayça Koçak ünlü Astrolog Hülya Koçak'ın kızı. Ingiltere'de Am e­ rican Hotel Management oku­ yan ve ardından Amerika'da ca­ tering işiyle de ilgilenen Koçak, Eda Karaarslanoğlu'yla birlikte Londra'da Mazgal Restaurant'ın da ortaklarından.

14 kişilik personeli ve sürpriz ol­ duğunu söyleyerek gizli tuttuk­ ları aşçılarıyla tatlı dahil olmak üzere 30 specialin yer aldığı mönüye sahip Les Zazoues'da ağırlık et ve balıkta olacak. Ayşen Sever'in işletmeciliğini

P ersp ek tive Numara 3'ün bodrum katında yer alacak. Onun hemen üstündeki Cemil Ipekçi'nin G itan e adlı mekanı, üst katlarında ise işletmeciliğini Fransız Sokağı Projesi'nin sahibi Mehmet Taşdiken ve Poyraz Topal'ın yaptığı "A n tiq u e Pom m e" yer alacak S ilm ar

2 Numara'da yer alıyor, işletmeciliğini Neva Taşdiken'le beraber Esmer Erdem'in yapaca­ ğı mekanda resim, fotoğraf ve heykel sergileri olacak.

(8)

8

2 Temmuz 2004

JCEZAYIR SOKAĞIl

T ü m ü

B

Beyoğlu

Chance, sahiplerinin 25 senelik işletme­ cilik bilgileriyle hazırlanıyor. Bodrum ve İstanbul'da bir çok mekanın işletmecili­ ğiyle ilgilenen karı koca, rastlantı eseri Fransız Sokağı'nda yer almış. Daha önce Bodrum Türk Bükü'nde O'di Marc Be- ach Restoranı, Nişantaşı'nda Sade Kah­ ve ve Figero'yu, Alkent'te Just'ı işleten Şebnem-Osman Kerimol, Fransız Soka- ğı'na, ilk olarak sokağın koordinasyonu ile ilgilenen Ferda Berker'i ziyaret için gelmişler. Sonrasında ise kendilerini Fransız Sokağı sakini olarak bulmuşlar.

Miro'nun renkleri

Fransız Sokağı içerisinde 5 numarada açılacak olan Café Miro'nun işletmecile­ ri Yeditepe Üniversitesi İç Mimarlık bölü­ mü öğretim üyesi ressam Poyraz Topal ve daha öncesinde Büyükşehir Belediye­ sinin Basın ve Halka İlişkiler Danışmanlı­ ğını yapan Tuğrul Tuna.

Poyraz Topal Fransız Sokağı projesin­ de Mehmet Taşdiken'le birlikte bu işe gönül verenlerin başında geliyor. Tuğrul Tuna ile ortaklığı da bu vesile ile gerçek­ leşmiş. Tuğrul Tuna ve Poyraz Topal or­ tak bir düşüncede buluşunca Café Miro da hayata geçmiş.

Topal mesleği dolayısıyla Café Mi­ ro'nun tüm tasarım detayları ile ayrı ay­ rı ilgilenmiş. Ispanyol asıllı Fransız res­ sam Miro, tabloları ve çizgileriyle soka­ ğa renk katacak. Mönüsünde yer ala­ cak yemeklerin sunumu Miro'nun tab­ lolarında kullandığı çizgilere öykünerek hazırlanacak.

'Özellikle güzel sanatlardan anlayan, değer veren, yaşamının bir parçası hali­ ne getirmiş insanları ağırlamaktan zevk duyacaklarını' söyleyen Tuğrul Tuna mönüde bulunan salataların isimlerinin Miro'nun tablolarının isimlerinin olaca­ ğını söylüyor.

Sait Dündar, Betül Batmaz ve Berrin Gündoğdu.

No 23'de La Terrasse var

F

ransız Sokağf'na girdiğinizde çıkmaza dönmeden önce nu­ mara 23'de La Terrasse yer alıyor. La Terrasse'nin işletmeciliğini Sait Dündar'la Berrin Gündoğdu yapacak. La Terassa 14 şubesi bulu­ nan Bahar pastanelerinin devamı. Mimar Betül Batmaz'ın harikaları ile tüm Fransız Sokağı'nı rahatça göre­ bilecek şekilde düzenlenmiş. Mimar Betül Batmaz mekanın hem mimarisiyle hem de dekorasyonuyla ilgileniyor. Modern, akıllı bir binada olması gereken hiç bir detayı ihmal etmeyen mimar Betül Batmaz rus- tik görünümlü seramik, tuğla ve duvar resimleriyle dekorasyonu ta­ mamlamış.

Betül Batmaz aynı zamanda 16 nu­ marada yer alan La Caprice adlı mekanın da bahçe düzenlemesini ve restoranını yapıyor.

Sadece bir patisserie olmaktan öte, sokağın tüm unlu mamül ihtiyaçla­

rını sağlayacak ve şef İzzet Gün- day'ın tüm Fransız pastalarını yapa­ cağı La Terrasse yerinde tüketim ve paketleme sistemi uygulayacak. Yeme-içme üzerine soft müzikler eşliğinde Fransızlar'a özel ekmekle­ ri, çörekleriyle; gece yarısından son­ ra alınan alkolün üzerine içilebile- cek çorbalarıyla, sabahları uzun uzun yapacağınız brunchlarıyla hem sokakta bulunan işletme sa­ hipleri ve çalışanlarına, hem sokağı gezenlere, hem de sokağın eski sa­ kinlerine hizmet verecek.

Herhangi bir yaş ortalamasını he­ deflemeyen La Terrasse, diyetini bozmak istemeyen kişileri de dü­ şünmüş ve mönüsünde hem diyet pastaları hem de diyet unlu ma- müileri bulundurmuş. Mönüsünde özel Fransız çikolataları, salataları, omletleri de bulunduracak La Te- rasse

10

kişilik personeliyle hizmet verecek.

La Chevalier'i magazin dünyasının ünlü simalarından Hakan Özbek işletiyor.

La Chevalier'de

m şletmedliğini magazin dünyasın* ■ da yakından tanınan televizyon- I cu Hakan Özbek'in yaptığı La Chevalier, şarap kültüründen anla­ yan kişileri ağırlamak üzere açılıyor. Fransız Sokağı'nda 5 ve 7 numarala­ rın bodrum katında açılacak Le Che­ valier tam bir şarap mahzeni şeklin­ de hazırlanıyor.

Ortaçağ havasında demir ferforjele- rin, tuğla kaplı duvarlar arasında yer aldığı, değişik tasarımlı lambaların kullanıldığı yerde eski çağ ile

mo-şarap kültürü

dem birleştirilecek.

Dekorasyonda kullanılacak malze­ melerle bir yüz yıldan diğer bir yüz yıla geçiş mümkün. Girişte sizi bir ortaçağ kraliyet şövalyesinin karşıla­ masının ardından padişah sedirleri­ ne oturup ünlü bir Fransız şarabını yudumlayabilirsiniz.

Hakan Özbek, mekanı için "Burası Fransız Sokağı'nın ünlülerin, maga­ zin dünyasından ve basından bir çok kişinin gelip gittiği bir magazin aya­ ğı olacak gibi görünüyor" diyor.

(9)

Beyoğlu tutkusu Suna Süzer ile Solmaz Sporel'i bir araya getirmiş. i r n T T i V i Beyoğlu

Ünlü Fransız

krepleri

bu sokakta

Chez Les Dames Creperie ünlü Fransız

krepleriyle Cezayir Sokağı'na katılıyor

L

a Terasse'nin alt katında açılacak ve Suna Süzerle Solmaz Sporel'ln işletmeci­ liği yapacağı Chez Les Da­ mes Creperie Cezayir So- kağı'na güzel krepleri ile katılıyor. Be­ yoğlu tutkusu Suna Süzer'le Solmaz Sporel'i bir araya getirmiş. Suna Süzer, arkadaşı Solmaz Sporel'in kendisine yaptığı teklif üzerine sokakta yer alma­ ya karar vermiş.

Krepin kültürünü Paris'teki krepçi- lerden örnekler vererek anlatan Süzer, "Eğer o çok sevdiğim Fransız krepleri­ nin güzelliğini bir nebze burada da ya­ ratabilirlersek çok memnun olacağız" diyor "Fransa'da sadece krep yemek için sıra sıra dizilmiş arabalar arasında ne park yeri ne de bir boş masa bulabi­ len Fransızlar krep yemeğe bir nevi ye­ mek yemeye gider gibi giderler. Türki­ ye'de alıştığımız kreplere benzemeyen bu krepleri Türk damak tadına göre ya­ pacağız, gerekirse kendimiz mutfağa gireceğiz."

Mönü oluşumunu ekip halinde ha­ zırlayan işletmeciler gelenleri krepe mecbur etmemek için salata ve Fransız­ ların yaprak hamurundan yapılan ünlü börek çeşidi "volavanlar"ına da yer ve­ recekler.

Binanın özelliklerini bozmadan ya­ ratmaya çalıştıkları mekanda hem eski hem de yeni yer alacak.

Suna Süzer'le Solmaz Sporel'in di­ ğer bir mekanı ise Oh La La! Sokağın en aşağısında

1

numarada yer alacak bu mekanlar ise klasik Fransız tarzını yansıtacak. Antikaların ağırlıklı olacağı yerin dekorasyonunda Suna Süzer'in Fransa gezileri sırasında bir müzayeden aldığı orijinal III. Napolyon koltukları ve yine kendilerinin özel antikaları yer ala­ cak. Seçkin aşçıların çalışacağı mekan­ da ağırlıklı olarak özel av etleri buluna­ cak. Doluca şarapları ile anlaşan işlet­ meciler diğer alkollü içkilerde de ya­ bancı markaları kullanacak.

Işığı giydiren kadın

Daha önce Cahide Sonku'nun Te- pebaşı'ndaki eski evinin yerinde onu anmak amacıyla Cahide's adlı restoranı açan Suna Süzer daha pek çok adı bili­

nen yerin işletmeciliğini yapıyor; Be- bek'deki Cafe de Pera, Pera Palas Ote- li'ndeki Pera Patisserie...

Çocukluğunda annesinin elini tuta­ rak Beyoğlu'nu gezen, Pera'nın en gü­ zel yıllarına tanık olan, Markiz'in ilk ha­ lini yaşayan Suna Süzer, başından eksik etmediği geniş kenarlı şapkası ile geç­ mişten fırlarmışçasına Fransız Soka- ğı'nda yer alıyor.

Süzer, Lumirrama Abajur dükkanı­ nın sahibi. Narmanlı Han içindeki no­ terin üzerinde yer alan bu dükkanı beş sene önce kapatan Suna Süzer tasarım yaptığı sıralarda bir çok Türk haftasın­ da yer alm ış. Eserleri Japonya'dan Amerika'ya kadar gitmiş. O zamanlar­ da tasarladığı abajurlarıyla "ışığı giydi­ ren kadın" unvanını alan Suna Süzer, sanatın her zaman yaşamında bir gaye olduğunu ve hala çok heyecanlı oldu­ ğunu söylüyor. Heyecan olmadan hiç­ bir işte başarılı olunamayacağını da sözlerine ekleyen Süzer, sokakta yer alışından sonra tekrar Lumirrama'nın hayata geçmesi konusunu düşünmeye başladığı belirtiyor.

Yemek kursları

Suna Süzer aynı zamanda yemek konusundaki tecrübelerini de paylaşa­ cak. Sokakta yine 1 numaralı apart­ manda açılacak Atelier de Gastrono­ mie et de Culture'ün açacağı kurslarda yemek dersleri verecek.

İçlerindeki romantizmi, tarihi me­ kanlarına da yansıtacak bu iki hanıme­ fendiden Solmaz Sporel daha önce Svviss Otel, Hyatt Recency gibi oteller­ de uzun yıllar basın ve halkla ilişkiler danışmanlığı yapmış.

Suna Süzer'in gönül dostu Solmaz Sporel de aynı onun gibi Beyoğlu'nu yaşayanlardan. Çocukluğu Atlas sine­ masının karşısındaki Mısır Apartma- nı'nda geçen Solm az Hanım, ünlü yazar Ayşe Kulin'in de Arnavutköy Am erikan Kız Koleji'nden arkadaşı. Fransızlar'ın ve Fransız kültürünün bu ülke için çok önemli olduğunu, onlar­ dan çok şeyler aldığımızı düşünen Spo­ rel Beyoğlu'na hala tutkun ve her ikisi­ nin bu tutkusu Fransız Sokağı'ndaki işletmeleriyle hayat buluyor.

(10)

Gitane

No:3 (Giriş)

İşletmeci: Cemil İpekçi

Agée Restaurant

N o:l

İşletmeci:

Sum Süzer

Solmaz Sporel

La Bonbonnière

No:2 (Bodrum)

İşletmeci:

Mirey Karaso

Önceki işletmeler:

La Bonbonnière

A gée/Ateliers de

Gastronomie et de

Culture

N o:l İşletmeci:

Tayftın Akgüner- Kültür Ünv

Hukuk Fak Dek.

Nükhet Güz- Kültür Ünv. Sanat ve

Tasarım Fak D ek

Durmuş Dündar- Kültür Ünv.

Chez les Dames

N o:21 (Giriş)

Suna Süzer - Solmaz Sporel

L'éclipse

No:2 (Giriş)

İşletmeci:

Mahmut Munzur

Önceki işletmeler:

Café Cors ini: Cool Beans

Café 8

No:8 (Giriş ve üstü)

İşletmeci:

Ayşe Tuziacı

Önceki işletmeler:

Bebek Koru Kahve

Café de la place

N0-.8 (Bahçe)

İşletmeci: Afitaş

Le Chevalet d'Art

No:4

İşletmeci: Afitaş

Belle du jour

No: 16 (Giriş ve üstü)

İşletmeci:

Defile Atakan

Reyhan Özlen

Résidence

No:4

İşletmeci. Afitaş

Café A. Mille

No:4

İşletmeci:

Mustafa Çimen,

Serhan Kelleözü, Rıza Öz

Önceki işletmeler:

Finnegans (İzmir),

Coco Palace

Antique Pomme

No:3 (Üst katlar)

İşletmeci: Poyraz Topal

Önceki işletmeler:

Dekorasyon

Perspective

No: 3 (Bodrum)

İşletmeci:

Ayşen Sever

Café Miro

No: 5

İşletmeci: Poyraz Topal,

Tuğrul Tuna

Treize

No: 13

(Bodrum-Giriş katı)

İşletmeci:

Akay Maison

de Couture

No: 13 (1. kat)

İşletmeci:

Brassserie

Levantine

No: 13 (2 - Çan Katı)

f İşletmeci:

Ermiya Akay

Le Chevalier

No: 5-7 (Bodrum)

İşletmeci:

Hakan Özbek

Je t'aime

No:7

İşletmeci:

Sevgi Kayacan

Önceki işletmeler:

Oda Halkla İlişkiler

Archeos

No:9

İşletmeci:

Nezih Başgelen

Önceki işletmeler:

Arkeoloji ve

Sanat Yayınlan

Place de Tart

No:8 (Bahçe)

İşletmeci:

Afitaş

Désir

N o:5-7

İşletmeci:

Melek Tolun

Antic

No:4

İşletmeci:

Turgut Balçık

Café Artist

No:4

İşletmeci:

Turgut Balçık

Point

Virgule

N o l

Nazlı İlter

Le Régal

No:3

İşletm ec

i:

Pelin Türk

Önceki işletm eler:

La Bode¡?a de Pelin

Chez Sakman

No:8 (Üst kat + teras)

İşletmeci:

Vedat Sakman

LaVie

No:9

İşletmeci:

Bülent Güze İkan,

Aykut Cabbar,

Atilla Cemil Cabbar

Önceki işletme:

Asmalımescit Balıkçısı

Centre de

docum entation de

"Beyoğlu"

No: 16

İşletmeci:

Beyoğlu Gazetesi

A La Folie

No: 11

İşletmeci:

Levent İncel, Feyman İncel,

Şencan Doğu

Önceki işletmeler:

Mumart, Zeplin Rock Café

Coup de Foudre

No: 14

İşletmeci:

Mustafa Kemal Balta

Önceki işletmeler:

Şahika

Groupe de la

définition d'art

No: 15

İşletmeci:

Sanat Tanımı Tbpluluğu

La Terrasse

No: 23

İşletmeci: Sait Dündar,

Berrin Gündoğdu

Önceki işletme:

Bahar Pastaneleri

La Chance

N o:8-10

İşletmeci: Osman Kerimol,

Şebnem Kerimol,

Sibel Akkanat

Önceki işletmeler:

Bodrum Türkbükü O'Di Mare

Les Zazoues

No:4

İşletmeci: M Ali Tüzün,

Ayça Koçak, Eda Karaarslanoğlu

Önceki işletmeler:

Londra Mazgal Restaurant

Le Caprice

No: 16 (Bahçe)

İşletmeci: İsmail Varol

Objets d'Art

- S Umar

No:2

İşletmeci:

Neva Taşdiken, Esmer Erdem

Önceki işletmeler:

Silmar

Galerie d'art

No: 16

İşletmeci:

Neva Taşdiken

Centre Culturel / Cinéma

No: 16

İşletmeci:

Alp Bozdoğan, Mustafa Yönder,

Yasemin Sağıroğlu

(11)

14

2 Temmuz 2004

J CEZAYİR ÇIKMAZI I

B

Beyoğlu

[gûnouz CMMI

B

Beyoğlu

JCEZAYlR ÇIKMAZI!

2 Temmuz 2004

15

Cezayir Çıkmazı'nda artık kültür, sanat ve hayat var

Fransız Sokağı'ndaki Cezayir Çıkmazı projenin en önemli çekim merkezi. Çıkmazda

lokantalar, barlar ve sergilerin açılacağı, kültürel etkinliklerin yapılacağı yerler var

M

ülkiye'nin son sınıfında Fransızcasını ilerletmek için Paris'e gitmişti. Sonra Cenevre'ye geçti. İstanbul'a dönüp yeniden Mülkiye'ye devam ederken Halep'e sürgün edildi. Oradan Pa­ ris'e geçti. İkdam Gazetesi'ne çeviriler yaptı, Paris izle­ nimleri yazdı. Brüksel Elçiliği'nde ikinci katipliğe atan­ dı sonra. Oradan Mısır'a geçti.

İstanbul'a döndükten sonra Hareket Orduları İs­ tanbul'a girince Paris'e kaçmak zorunda kaldı. Tekrar Türkiye'ye döndüğünde Damat Ferit Kabinesi işbaşın- daydı. Peyam-ı Sabah Gazetesi'ni çıkarmaya başladı. Ancak 1. Dünya Savaşı başladığnda gazetesini kapat­ mak zorunda kaldı. Babıali baskınından sonra tutuk­ landı. Serbest bırakılınca Viyana'ya gitti. Savaş bitme­ den Türkiye'ye döndü. İttihat ve Terakki liderleri kaç­ tıktan sonra tekrar kurulan Damat Ferit Hükümeti'nde bakanlık yaptı.

Milli Mücadeleye karşıydı. Bakanlığı sırasında Mus­ tafa Kemal'i tutuklatmaya çalıştı. Sonuç alamayınca da bakanlıktan çekildi.

Peyam-ı Sabah'ın Başyazarı Ali Kemal, Tünel'deki bir berbere gittiği sırada iki sivil polis tarafından Anka­ ra'daki İstiklal Mahkemesi'ne götürülmek üzere İstan­ bul'dan İzmit'e götürüldü. Burada linç ettirildi.

Cezayir Çıkmazı'na girip karşımıza Zeki Paşa Apartmanı çıkınca ister istemez aklımıza geldi Ali Ke­ mal. Çünkü apartmanı yaptıran Tophane Müşiri Zeki Paşa'nın damadı Ali Kemal. Onun oğlu da Türkiye'nin önemli büyükelçiliklerinde bulunmuş Zeki Kuneralp.

Hayriye Caddesi'ndeki açık otoparkın karşısındaki merdivenlerden inip ilk sola döndüğünüzde karşınıza çıkıyor Cezayir Çıkmazı. Sokağın en görkemli binası da Zeki Paşa A p artm anı.

Cezayir Çıkmazı, Fransız Sokağı projesinin ana

çe-kirdeğini oluşturuyor.

100

metre uzun­ luğundaki sokağın solunda neoklasik Fransız üslubuyla yapılmış binalar var. iki ve üç katlı "sıra evler"i geçtiğimiz yüzyılın başında Karaköy ve Eminönü rıhtımlarını inşaa eden Fransız müteah­ hit Marius Michael yapmış.

Désire'nin 'arzu'su

Cezayir Çıkmazı'ndaki 5 ve 7 numa­ ra birleştirilerek iç mekanda 62, dış me­ kanda da 10 kişilik bir yer Désire. İşlet­ mecisi, Ankaralı bir gazeteci olan Melek Tolun. Yeni işiyle birlikte artık İstanbul­ lu oluyor.

Mekan, açık mutfak, bar-şarküteri ve oturma gruplan olarak özel dizayn edilmiş. Tolun "Sağlıklı yemekler ve hij­ yenik ortama çok önem verdiğimiz noktalardır" diyor.

Désire'de şarap ve peynir denemek, satın almak da mümkün.

Tolun, Désire'deki amacını anlatır­ ken geniş bir perspektif çiziyor:

"Kültürlerarası alışverişi sağlamak, bu amaç ve düşünce ile de Fransa'daki tüm kutlama günlerinde mekanımda etkinlikler düzenlemek ve her yıl aynı tarihlerde bu günleri yinelemek; belli aralıklarla geceler düzenlemek. Burada­ ki amaç Avrupa kültürleri ile kendi kül­ türümüzü buluşturmak, tanıtmak. Ül­ kelerin konsoloslukları ile birlikte orga­ nize edeceğimiz mutfak kültürü, yemek alışkanlıkları, Fransa ev mutfağı ve ev

Asmalımescit Balıkçısı'nın işletmecisi Bülent Güzelkan (solda) ve eşi 'Yasemin’in ortaklan Atilla Cabbar ile kardeşi Aykut restoranlarının ikinci katını "piyano bar" olarak hayal etmişler ve T ü rk iy e 'd e iki tane olan 130 yıllık piyanoyu satın almışlar.

şarapları gibi çeşitli konularda alışveriş­ te bulunmak ve bilgilenmek de hedef­ lerimiz arasındadır. Beyoğlu'nun kültü­ rel açıdan önemini ve buradaki Fransız kültürünün etkin ağırlığını bilen bir iş­ letmeci olarak son derece duyarlı baktı­ ğım işyerimin dekorasyonuna gösterdi­ ğim özen ve çalıştığım mimari kadro ile en iyiyi yakalayacağıma ve bunu sürdü­ receğime inanıyorum."

Melek Tolun "Avrupa Mutfakları" serisi adı altında kültürlerarası yeme iç­ me alışkanlıkları, tarihten günümüze kullanılan kaplar, çağdaş yeme içme alış­ kanlıkları konusunda yaptığı araştırmala­ rı kitap olarak yayımlamak amacında. Tolun'un amaçları arasında İrlanda, Bel­ çika, Ingiliz, Alman geceleri gibi etkinlik­ lerde, tümüyle o kültürlerin alışkanlıkları­ na sadık kalarak geniş bir buluşmayı ger­ çekleştirmek de var.

La Vie'de 'hayat'

Sokağın sonundaki La Vie'ye gelin­ ce karşımıza tanıdık yüzler çıkıyor. As- malımescit Balıkçısı'nı işleten Bülent Güzelkan ve eşi Yasemin. Ortakları da mali müşavirleri Atilla Cabbar ve kar­ deşi Aykut.

Girişte tek bir salon var. Burayı lobi olarak kullanmayı düşünüyorlar. Üst kattaki bölmeli alan 'piyano bar' ola­ cak. Yanında da 'gizli bahçe'si var. En üst kattaki üç bölmeli alan ise tam bir Fransız restoranı olacak. Üstünde de sokağın en büyük terası var.

Kurdukları mekandan çok memnun görünüyor Yasemin Güzelkan. La Vie'nin dış kapısındaki 9 rakamının da uğruna inanıyor

"Bize çok ısrar etmişlerdi burada bir yer alın diye. Önce çok sıcak bakmadık. Sonra mali müşavirlik firmamdan arka­ daşlarla işler ilerleyince bir bakalım, de­ dik. Çok sevdik. Bir sinerji tuttu. Ne ya­ pabileceğimizin hayalini kurduk. Girişi bir resepsiyon, karşılama, ağırlama bö­ lümü gibi düşündük. Üst katttaki 'piya­ no bar'da bir kişinin piyano çaldığını, müşterilerin şarkı söylediğini, akşam üs­ tü içkilerini içtiklerini hayal ettik. Sonra da yukarıya, üçüncü kattaki restonta çı­ kıp yemek yemelerini düşündük. Hayal ettiğimiz piyanoyu da bulduk. 1890 yı­ lında Laipzig'de yapılmış Bluhtner mar­ ka, çapraz ayaklı bir piyano aldık anti­ kacıdan. Bundan Türkiye'de iki tane varmış. Biri bizde, diğeri de Güler Sa- bancı'da."

Üst katı özel bir restorana çevirmek amacında ortaklar. Zaten diğer işyerle­ rinde olan müşterilerini, iş yemeği yiye­ cek insanları bir ev ortamında, sıcak bir ortamda bir araya getirmeyi hedefliyor­ lar. Amaçaları fiyatları uygun bir mekan yaratmak.

Pelin Türk Cezayir Çıkmazı 3 numaradaki işletmesi Le Regal'de kaliteli ithal şarapların yanı sıra Anadolu'da ürtilen tüm şarapların hem satışını yapacak hem de dileyene kadehle sunacak.

Le Regal'de şarap ve tütünün hazzı

S

okağın girişindeki sol köşede yer alan ilk işletme Point Virgü­ le. İşletmecisi Nazlı llter. 'Çi­ çekçi bar' olarak çalışması tasarlanı­ yor mekanın. Hem çiçek satacak, hem de müşterilere içki sunacak.

Hemen yanındaki No:3'te Pelin Türk'ün Le Regal'i var. Kendi alanında deneyimli bir işletmeci Türk. Dükka­ nın konsepti tütün ve şarap üzerine oluşturulmuş. Fransız, Avustralya, Şili, İtalya, Arjantin ve Güney Afrika şa­ raplarının tümünü burada bulabile­ ceksiniz. Türk'e göre her yerde bulun­ mayan şarapları da Le Regal'de bul­ mak mümkün olacak.

"Elbette bütün Anadolu şarapları da olacak" diyor Türk, "Bilinmeyen küçük köy şarapları, ev yapımı likör­ ler, içinde alkol bulunmayan ama al­ kol de ilave edilebilen şerbetler de bu­ rada yer alacak. Bir de ithal tütünleri­ miz, purolarımız olacak. İsteyen şara­ bını şişeyle alacak. İsteyene de kadeh­ le servis yapacağız kafemizde. Hem de bunlar oldukça uygun fiyatlarla satılacak.

Kafede oturup şarap içenler diler­ lerse peynir tabağı siparişi de

verebile-cek. Tabakta yağsız, kokusuz, baha­ ratsız sert peynirler, kara kuru üzüm, kuru incir ve kayısı, yanında da grisini yer alıyor. Le Régal'de dileyen kahve içebilecek, ev yapımı küçük kurabiye­ ler de yiyebilecek.

Pelin Türk'ün amacı Le Régal'i ye­ mek öncesi ya da yemek sonrası in­ sanların gelip keyf aldığı bir yer hali­ ne getirmek. Zaten Le Régal de "ye­ mekten sonra duyulan haz" anlamı­ na geliyor.

"Bende Ispanyol takıntısı var" di­ yor Türk, "Akatlar'da da aynı konsep- te bir yerim var. Adı La Bodega de Pe­ lin.Yani 'Pelin'in Mahseni'. Orada da peynir tabakları, şaraplar, aperatifler var. Birinci Levent'te de eşimle birlik­ te tamamen kolleksiyon içkileri sattı­ ğımız bir yerimiz var. Mesela burada çok özel bir malt viski olan Macal- lan'ın 25 yıllık şişesini bulmak müm­ kün. Bu şişeden dünyada altı tane kalmıştır. Biri de bizde. Kristal şam­ panya var. Bir de ortaya çıkartmadığı­ mız, evimizde sakladığımız içkiler var. Onları ortaya çıkartmıyoruz, çünkü fi­ yat biçilemiyor. Yani bizim asıl işimiz imkansızı bulmak ve satmak."

(12)

2 Temmuz 2004

J CEZAYİR ÇIKMAZI I

H’L'MiM ;tc£

B

Beyoğlu

Müzik ve dans Sanat Alam'nda

F

ransız Sokağı Projesi'nin "mimarı" Mehmet Taşdi- ken kendine ait olan arsayı insanları özendirmek ve projeye inandırmak için ti­ cari olarak değerlendirmek yerine so­ kağın "kamusal alanı" olarak değer­ lendirmeyi tercih etmiş. Gerek dört

gün sürecek açılış şenlikleri sırasında, gerekse de daha sonrasında Place de l'art, yani Sanat Alanı çeşitli konserle­ rin, gösterilerin yapıldığı, sergilerin açıldığı, sokağı gezenlerin hiçbir ücret ödemeden oturabileceği bir mekan olacak. Şenlikler sırasında da bu alan­ da çeşitli atölyeler kurulacak.

Sakman, Çıkmaz'daki mekanının terasını özel bir restoran, alt katını da kulüp olarak kullanacak.

La Vie'nin dekorasyonunu Poyraz Ta- pal yapmış. Müşterilerin rahat edebilmesi için artdekor tarzında döşenmiş mekan.

Sakman ustanın 'Chez'i

Cezayir Çıkmazı'nın sağ yanındaki en son binanın girişinde Cafe

8

olacak. Adını binanın kapı numarasından alıyor. Kafeyi, Bebek Koru Kahve'nin de işlet­ mecisi olan Ayşe Tuzlacı açıyor. Onun üst katında ve terasında ise bir müzik us­ tasının, Vedat Sakman'ın yeri var. Adı Chez Sakman. Yani Sakman'ın yeri.

"Teras kat özel menülerin olacağı bir restoran olacak" diyor Sakman, "Daha çok şarap ve peynir üzerine. Ama bir meyhane tarzı olmayacak. Akustik müzik olacak. Akerdeon ve benzeri çalgılarla şansonlar olacak örneğin akşam üstleri. Gündüz kafe, akşamları da restoran ola­ rak çalışacak. Gece 23.00'e doğru teras biter. Ondan sonra alt kattaki kulübe ge­ çeğiz. Sabaha kadar da buradayız. Ama burası bildiğimiz bar değil. Tam bir kulüp olacak. Beş kişilik bir orkestra düşünüyo­ ruz. Davul, kontrbas, keman, piyano, şar­ kıcı... Çıkıp müzik yapacaklar. Programlar koyacağız ayda bir, 15 günde bir. Örne­ ğin klasik müzik günü. Bütün gün Sho- pen çalınacak."

Sakman'a göre buraya "caz kulüp" de denebilir. Ama biraz fanatik bir anla­ yışı çağrıştırıyor. Çünkü Sakman'ın ama­ cı burada cazdan blues'a uzanan, rocka da yer veren yelpazede bir müzik yap­ mak. Hani pop da olabilir ama en çok "Vedat Sakman popu" kadar.

Sakman, amacının burayı sokağın da konseptine tamamen uyumlu bir kültür sanat yeri yapmak olduğunu, ticaretin ise ikinci planda geldiğini söylüyor.

Daha önce Ankara'da Metropol adında bir kulüp işleten Sakman, bu alanda ikinci denemesini Fransız Soka­ ğındaki Chez Sakman'da yapacak.

Sokağın sonunda merdivenlerle ini­ len bir alan var. Burası sergilerin

açıiabi-leceği, konserlerin verilebiaçıiabi-leceği, diğer çeşitli etkinliklerin gerçekleştirilebileceği bir yer. Bu bahçenin adı Place de l'art. Projeyi uygulayan Afitaş işletecek bura­ yı. Ancak projenin mimarı Mehmet Taş- diken'e göre burası "bütün ticari kaygı­ lardan uzak kamusal bir alan".

A. Mille'nin mekanı

Cezayir Çıkmazı'nın girişindeki sağ köşesinde Mahmut Munzur'un L'eclip- se'si var. Daha önce Café CorsiniıCool Beans'ı işleten Munzur'un mekanında "dünyanın kahvesi" bulunacak.

Üç binadan oluşan bu cephenin orta­ sındaki bina Tophane Müşiri Zeki Pa- şa'nın yaptırdığı apartman. Binanın sağ köşesine Turgut Balçık Café Artisti açı­ yor. Burası bir 'peynir butiği' olacak. Aynı binada Fransız Sokağı Projesi'nin uygula­ yıcı firması Afitaş A.Ş.'nin işleteceği Le Chevalet d'Art ile Residence yer alacak.

Zeki Paşa Apartmanı'nın sol altında ise adını bu mekanda bir süre yaşamış olan ünlü Fransız ressam ve artistik ma­ rangoz Albert Mille'den alan kafe var. 1872'de İstanbul'da doğmuş Albert Mille. Paris'te eğitim görmüş. 20 yıl bu kentte yaşadıktan sonra İstanbul'a geri dönmüş.

İşte adını bu ünlü ressamdan alan kafenin işletmecileri Mustafa Çimen, Serhan Kelleözü, Rıza Öz. Daha önce İz­ mir'de Finnegans'ı ve Coco Palace'yi iş­ letmişler. "İstanbul'dan Paris'e, Pa­ ris'ten İstanbul'a sevgi dolu, sessiz, ya­ ratıcı bir yaşam Albert Mille'ninki. Tual- den artistik marangozluğun zirvesine ulaşan bir sanatçı, dönemin cıvıltılı Be­ yoğlu yaşamına damgasını vuran, hafı­ zalarda derin izler bırakan,renkli ve çok yönlü bir usta. Bu mekanda bir süre ya­ şamış. Onun hatıralarını bu mekanda canlı tutmak bize sürekli heyacan vere­ cektir" diyorlar.

Cezayir Çıkmazı'nda kültür, sanat ve hayat bütün insanları bekliyor artık.

(13)

i^VoiiV tarifti

B

Beyoğlu

Cemil İpekçi

Bodrum'a

gidemedi

İpekçi, Fransız Sokağı numara 3'de

Gitane adlı bir cafe-shop açıyor

ransız Sokağı Projesi'ne baştan beri destek veren Cemil İpekçi Cezayir Soka­ ğındaki Gitane adlı mekanı ve Cezayir Çıkmazı'ndaki eviyle sokak sakinleri arasına giriyor. Ün­ lü modacı, evini resim çalışmaları için hafta sonları kullanacak. İpekçi sokakta­ ki konutunun kendisi için bir "sanat evi" olacağı inancında.

Bu yazı Bodrum'da geçirmeyi planla­ yan İpekçi "Sırf Fransız Sokağı Projesi nedeniyle İstanbul'da kalmaya ve hafta sonraları bu sokaktaki evimde resim ça­ lışmaya karar verdim" diyor.

Sokağın çok büyük bir tarihi olmadı­ ğını, ama burada yaşamış Levantenlerin, Akdenizli Fransızlar'ın sokağına benzedi­ ğini söyleyen İpekçi, buranın bir Paris zannedilmemesi gerektiğini düşünüyor.

"Cannes'e gittiğinizde sokaklar böy- ledir. Ama orası bir Paris değildir. Can- nes Akdenizli bir yer olduğu için, biz de öyle olduğumuz için bu sokağın bunu yansıtması gerekiyor."

Tanzimat dönemindeki o

Fransızla-rıyor. Bu­ nun için savaş veren insanlardan bi­ ri de Mehmet Taşdiken. Bir sürü in­ san böyle projelere el attı ama sonunu getiremedi. Çünkü kaybetmeyi göze şan Beyoğlu'nu ve bugüne kalan kültü­ rünü yansıtan sokağın salt dükkanlardan ibaret olmaması gerektiğini savunan İpekçi, yavaş yavaş buranın bir yaşam biçimi haline gele­

ceğini söylüyor.

"Burada, yan paralel sokaklarda yaşamak iste­ yenler olacak, çünkü insanlar git gide es­ kinin değe­ rinin da­ ha çok farkı-na

va-alamadılar. Ama böyle projelere kaybet­ meyi göze alarak girebilirsin. Çünkü bü­ yük bir risktir. Sadece kazanmayı gaye edinirsen böyle şeyleri başaramazsın. O yüzden bu proje başarılı oldu."

Cemil İpekçi, Fransız Sokağı'nın açılı­ şına şapka defilesi ile katıllıyor. İçinde Osmanlı çizgilerinin de yer alacağı, ama daha çok Fransız olan şapkaların 40 ta­ nesi söyleşi yaptığımız sırada defile için hazırlanmıştı bile.

Cemil Ipekçi'nin Fransız Sokağı içinde numara 3'ün girişinde açacağı Gitane bir cafe-shop olacak. Tasarımlarından bazıla­ rının yer alacağı bu cafe-shop'un ön kıs­ mı butik, arka kısmı kafe-bar olarak dü­ zenlenmiş. Bire bir elleriyle yaptığı şeyleri kafe-bar içinde yer alacak butikte gör­ mek isteyen Modacı, orada çanta, tişört ve takı, kemer gibi aksesuarlara ve sera­ mik malzemelerinden yaptığı küçük obje­ lere ve sigara tablalarına yer verecek.

Giysi olarak sadece gömlek ve tişört bulundurmak isteyen İpekçi, kumaşları yaz olduğu için ham ipek ve koton bü­ rümcüklerden seçmiş. Kışa doğru ise yi­ ne pazen kullanacak. Mekanın kafe kıs­ mında çok ağır yemekler olmayacak. Sa­ latalar, sandviçler, peynirler, şaraplar ve Cemil Ipekçi'nin "elleriyle yaptığı bazı özel şeyler" olacak. Şarap da bulunacak, ama sadece bir çeşit. Aynen Fransa'da bazı küçük meyhanelerde olduğu gibi.

Ağırlıklı olarak sanatçıların ilgi gös­ termesi beklenen Ipekçi'nin Gitane'ı toplam 35 kişilik.

Mekanının hemen yanında bulunan "Atelier de Gastronomie et de Cultu- re"deki yemek kursunda Ipekçi'nin "moda-tasarım dersleri" de yer alacak. Öğrencilerinin derslere ilgi duyacağını düşünen Cemil İpekçi bu derslerden alacağı ücreti ihtiyacı olan çocuklara bı­ rakacağını ve belki birkaç çocuğu oku­ tabileceklerini söylüyor. Kar amacı güt­ meden yapılan işlerin geriye dönüşü­ nün çok daha güzel olacağını anlatan modacı, "Burayı koruyarak, burayı se­ verek, burada zevk alarak bir şeyler ya­ parsanız geriye dönüşü güzel olur. Tabii ki bu sokaktan güzel rakamlar elde edi­ lecek, fakat amaç sadece kazanılacak paralar olursa geride kalan güzellikleri unutursunuz" diyor.

Cemil İpekçi sokakta ayrıca "moda, tasarım" dersleri de verecek.

rkııdm rlfmaldıh(jı Jlkluuı

Referanslar

Benzer Belgeler

Bodrum Otogarında Kentkart uygulamasını başlaması için düzenlenen törende kurdeleyi Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Şoförler Odası Başkanı Hasan Kablı, SS

Kendisinden önce başkanlık yapmış Mazlum Ağan ve Tuğrul Acar’dan sonra mikrofonu alan Bodrum Belediye Başkanı ve CHP Bodrum Belediye Başkan Adayı Mehmet Kocadon

Meraklı Bilim Atölyeleri tarafından organize edilen ve Bodrum Belediyesi desteğiyle gerçekleşen ‘Bilim Ajanları ile Takım Olma ve Liderlik Deniz Kampı’ başladı..

1 6 yıldır Marmaris'te yaşayan İngiliz asıllı 39 yaşındaki Su- san Bağuç, 20 yıldır fazla kiloları nedeniyle yaptığı diyetten sonuç alamayınca Muğla Sıtkı

giyotin pencere denizlik giyotin pencere denizlik giyotin pencere denizlikgiyotinpenceredenizlik giyotin pencere denizlik giyotin pencere denizlik kalorifer giyotin pencere

giyotin pencere denizlik. giyotin pencere giyotin

giyotin pencere denizlik giyotin pencere denizlik giyotin pencere denizlikgiyotinpenceredenizlik giyotin pencere denizlik giyotin pencere denizlik kalorifer giyotin pencere

3-48 FETHİYE KÖY GARAJI-KARAGEDİK FETHİYE KÖYLER GARAJI-MİGROS-DEVLET HASTAHANESİ-KARAGEDİK 3-48 FETHİYE KÖY GARAJI-KARAGEDİK FETHİYE KÖYLER GARAJI - ÇİFTLİK. 3-47