Abbasilerde Bilimler
Abbâsîler döneminde fen bilimleriyle ilgili gelişmeler de dikkat çeker. Kimya ilminde meşhur olan Câbir b. Hayyân, kimya,
madenler ve kayalar hakkında birçok kitap telif etmiştir. Yine Yahudi el-Kuhinü’l-Attar ise eczacılık alanında meşhurdu. Sınaatü’s- saydele (Eczacılık Sanatı) adlı eserinde
bitkilerden elde edilen ilaçları geniş bir şekilde ele alıp sıvı ilaçların yapılışını, bir defada alınacak ilaç miktarını, yumuşak maddeleri, hapları anlatmıştır.
Matematik de Abbâsîler döneminde önemli gelişmeler göstermiş bir bilimdi. Fezârî tarafından Arapçaya tercüme edilen Sind-Hind adlı eserin, sayılar sistemiyle ilgili
bilgilerin İslam dünyasına girişinde önemli rol oynadığı kabul edilmektedir. Daha sonra Muhammed b. Mûsâ el- Hârizmî ve Habeş el-Hâsib’in hazırladığı tablolar, sayıların bütün İslam dünyasına yayılmasına vesile olmuştur.
Matematik alanında en ünlü sima Hârizmî’dir. O eski zicleri (astronomi tabloları) derleyen bilgin olduğu gibi
aritmetik ve cebirle ilgili Hisâbü’l- cebr ve’l-mukâbele adlı en eski eserin de yazarıdır. İmrân b. Veddâh, Şihâb b.
Kesîr ve Ebû Mansûr el-Bağdadî de Abbâsîler devrinin başlıca matematikçileri arasında yer alır. Geometride Mansûr zamanında Bağdat Ulucamii’nin’nin planını çizen Haccâc b. Ertât önemli bir yer işgal eder.
Bu dönemde halifeler tıp ilmîne de büyük önem vermişlerdi. Halife Mansûr Irak
doktorlarıyla görüşür ve onların
tavsiyelerine güvenirdi. O, Hindistan’ın
meşhur doktorlarından birini özel doktoru olarak görevlendirmişti. Keza,
Hârûnürerrşîd zamanında ruh ve sinir
hastalıklarının teşhis ve tedavisinde öne çıkan İbn Bahtîşû meşhurdu. Mu’tasım zamanında da Yuhanna b. Mâseveyh
şöhretli hale geldi.
Abbâsîler, Yunanlılardan intikal eden tıp kültüründen yararlandıkları gibi, Hindistan ve Irak doktorlarına da güvenirlerdi.
Bu dönemde Abbasî halifeleri, tıbbî ilimlerin yayılmasına ve genişlemesine önem verdiler,
doktorları teşvik ettiler, tıp okulları ve hastaneler yaptılar. Hac mevsiminde çeşitli ülkelerden gelen doktorları tıbbî toplantılara davet ettiler. Doktorlar, yapılan bu toplantılarda araştırmalarının sonuçlarını bildiriyordu. Mansûr, Bağdat’ta körler için bir hastane, meczuplar için bir yurt, ihtiyarlar için de daru’l-aceze yaptırdı. Hârûnürreşîd ise pratik tıp eğitimi için büyük bir hastane yaptırdı ve burayı ilmî eserlerle
zenginleştirdi.
Me’mûn ve Mu’tasım
dönemlerinde eczacılar bir çeşit imtihana tabi tutuluyorlardı.
Eczacılar gibi doktorların da
imtihandan geçmesi gerekirdi.
Halife Muktedir 319/931 yılında çıkardığı bir emirname ile bütün doktorların ancak kendisinin rıza göstereceği hekimler önünde
imtihandan geçmelerini ve bir
diploma almaları usulünü getirdi.