Mesleki İşitme Kayıpları
Gürültü
• Sözlük anlamı olarak gürültü; “istenmeyen ve hoşa gitmeyen ses” olarak ifade edilmektedir.
Bu ifade kişiye ve zamana göre değişik olarak algılanabilir.
• Gürültü, çalışma yaşamında en sık karşılaşılan ortam faktörlerindendir.
Sesin fiziksel özellikleri
• Ses bir tür enerjidir.
• Sesin dalga boyu: Havada titreşimler yapar. Sinüs dalgası şeklinde yayılır. Ardışık iki dalganın tepe noktaları arasındaki fark dalga boyudur.
• Sesin hızı (velocity): Sesin birim zamanda aldığı yoldur. Sesin yayıldığı ortamın sıcaklığına,
elastisitesine ve yoğunluğuna (density) bağlı
olarak değişir. (20 0C sıcaklığında sesin hızı havada 344 m/sn., suda 1410 m/sn., katı ortam- çelik
içinde 5200 m/sn. dir).
Sesin fiziksel özellikleri
• Sesin frekansı: Birim zamandaki (genellikle sn) dalga sayısı frekans anlamına gelir. Dalga boyu ne kadar kısa ise birim zaman içine o kadar çok dalga sığar. Dalga boyu uzun olan sesin
frekansı düşük, dalga boyu kısa olan sesin frekansı ise yüksektir.
• Düşük frekanslı (uzun dalga boyu olan) sesler pes (kalın), kısa dalga boyu olan yüksek
frekanslı sesler ise tiz (ince) seslerdir.
Sesin fiziksel özellikleri
• Frekans:
– Hertz birimi ile ölçülür.
– İnsan kulağı 20-20 000 Hertz arasındaki frekansta olan sesleri duyabilir.
– Günlük yaşamda çevremizde bulunan seslerin frekansı sıklıkla 250-2000 Hertz arasındadır.
Sesin fiziksel özellikleri
• Sesin basıncı: Sesin iletimi havada veya
bulunduğu ortamdaki titreşimlerle olur. Sesin havayı titreştirmesi, ses dalgalarının havada basınç oluşturması demektir. Ses basıncı
“Pascal-Pa” ölçü birimi ile değerlendirilir.
Sesin fiziksel özellikleri
• Ses yoğunluk düzeyi: Herhangi bir zamanda kulağa çok değişik frekans ve yoğunlukta sesler ulaşmaktadır. İnsan kulağı bu değişikliklere doğrusal (lineer) değil
logaritmik olarak tepki verir. Ses yoğunluğundaki ve basıncındaki değişim, işitme eşiği değerine orantılı olarak logaritmik bir artış şeklinde ölçülür. Bu amaçla ses yoğunluğu değerinden logaritmik olarak türetilen değere “Bell” adı verilmiştir. Günlük kullanımda da Bell değerinin onda biri anlamına gelen “desibel: dB” değeri kullanılmaktadır. İşitme eşiği düzeyindeki değer sıfır
desibel, ağrı eşiği düzeyinde ise 120-130 desibeldir
İşitme
Basınç etkisi ile havada oluşan titreşim dış kulak kanalından geçerek kulak zarını
titreştirir. Zar bu titreşimi orta kulaktaki kemikçiklere (malleus, incus, stapes) ulaştırır, bunlar aracılığıyla ses dalgaları iç kulağa iletilir.
İşitme
İç kulaktaki (koklea) sıvı (endolenfa) titreşir ve sonunda kokleadaki tektorial membran üzerinde bulunan titrek tüylü hücreler (hairy cells) titreşimi hisseder. Tektorial membranın değişik bölgelerinde bulunan hücreler farklı frekans ve karakterdeki sesleri algılama özelliğine sahiptir. Bu hücreler tarafından hissedilen ses işitme siniri (akustik sinir) aracılığı ile beyinde temporal loba iletilir ve burada ses algısı oluşur.
Çeşitli Durumlarda Ses Basınç Düzeyleri
• Ses basınç düzeyi (dB) Ses çıkaran ortam, durum
• 0 İşitme eşiği
• 20-30 Sessiz bir orman, göl kenarı
• 30-40 Kütüphane, gürültüsüz ofis
• 40-60 Konuşma, rahat işitme
• 70 Daktilo tuşlarının sesi
• 60-80 Ortalama motor sesi, rahatsızlık hissi
• 70-90 Trafik, kent gürültüsü
• 60-90 Hafif işlerin yapıldığı atölye, fabrika
• 80-110 Ağır işlerin yapıldığı atölye, fabrika
• 90-120 Dokuma fabrikası,
• 130-140 Jet motoru, ağrı hissi
• 150 Kulakta anlık hasar riski
Gürültü şiddeti desibel (dB) olarak ölçülür.
• Basınç olarak işitme aralığı çok geniş bir aralıktır.
• Her 3 dB’lik artışta, ses iki kat artar.
• Her 10 dB’lik artışta ise; ses on kat artar.
• Ses şiddeti uzaklığın karesi ile orantılı olarak düşer. Uzaklık iki katına çıkarsa ses şiddeti 6 dB azalır.
• Tarım, madencilik, inşaat, imalat, taşımacılık ve askeri alanda olmak üzere pek çok sanayi kolunda işçiler, zararlı düzeyde gürültüye
maruz kalmaktadır.
• Gürültüye bağlı işitme kaybı oluşumu büyük
ölçüde önlenebilir; ancak kalıcı hale geldiğinde geri dönüşümsüzdür. Bu nedenle korunma
önlemleri çok önemlidir.
• Gürültüye bağlı işitme kaybı, en sık rastlanan meslek hastalıklarındandır.
• Gürültünün işitme üzerindeki etkileri, geçici ve kalıcı işitme kayıpları biçiminde gelişir.
• Japonya’da yapılan bir çalışmada isçilerin
%8.5’inde, Danimarka’da %10’unda mesleki gürültüye bağlı işitme kaybının olduğu
bildirilmiştir.
• ABD’de 30 milyon işçi, işyerinde zararlı düzeyde gürültüye maruz kalmaktadır.
• Son yıllarda yapılan çalışmalarla ülkemizde mesleksel gürültü nedenli işitme kaybı olanların sayısının
200.000'i aştığı belirtilmektedir. Gürültü yalnızca işyeri zararlısı değil aynı zamanda da önemli bir çevresel
patolojik etkendir.
• Ülkemizde büyük şehirlerimizin pek çok semtinde yapılan gürültü ölçümlerinde elde edilen değerlerin eşik değerleri geçtiği saptanmıştır.
• Avrupa'da 13 milyondan fazla insanın 65 dB'in üzerinde çevresel gürültüye maruz kaldığı belirtilmektedir
Gürültü türleri
Frekans Spektrumuna Göre;
• -Sürekli Geniş Band Gürültüsü: Burada; gürültüyü
meydana getiren sesin frekansı, tüm frekans boyunca yayılmıştır. Bütün frekans aralıklarına sahip sürekli
spektrumlu sesler "Beyaz Gürültü"yü meydana getirir.
Beyaz gürültüye en iyi örnek; makine gürültüsüdür.
• -Sürekli Dar Band Gürültüsü: Böyle seslerde birkaç frekans yoğun olarak yer alır. Örnek olarak; daire testerenin çıkardığı ses özellikle yüksek frekansları içerir ve bu sınıf içinde yer alır.
Zamana Bağlı Olarak Gürültü Türleri
• Kararsız Gürültü: Gözlem süresinde gürültü düzeyinde önemli değişiklikler olan gürültülere denir. 3’e ayrılır
• a) Dalgalı Gürültü: Gözlem süresince sürekli ve önemli ölçüde düzey değişiklikleri olan gürültülere denir.
• b) Kesikli Gürültü: Gözlem süresince düzeyi aniden ortam gürültü seviyesine düşen ve ortam gürültü düzeyi üzerindeki değeri bir
saniye veya daha fazla sürede sabit olarak devam eden gürültüdür.
Trafik gürültüsü ve durup yeniden çalışan vantilatörler, bu gürültü türüne en güzel örnektir.
• c) Vurma (Darbe) Gürültüsü (Anlık Gürültü): Her biri bir saniyeden daha az süren bir veya birden fazla vuruşun çıkardığı gürültüdür. Bu gürültüye en iyi örnek; çekiç ve perçin makinesi gürültüsüdür.
Gürültü Nedenli Hastalık Tehlikesi Olan İşler;
• Çekiçle, özellikle hava basınçlı çekiçlerle kaporta ve perçin işleri,
• Metallerin, saç levhaların haddelenmesi, perdahlanması, yüzeylerinin düzeltilmesi, buhar kazanlarındaki kazan
taşlarının parçalanıp çıkarılması, hava basmalı kumla temizleme ve metal püskürtme işlemleri,
• Kakma, zımbalama, çekiçleme, perçinleme,
• Bazı testereler ve planya makineleri,
• Dokuma tezgahlarında mekik vurması, tekstil sanayinde gürültü yapan diğer makine ve tezgahlar,
• Maden cevherlerinin parçalanması, kırma değirmenler, çekiçli bilyeli değirmenler, titreşimli elekler,
• Metal taşıyıcıların otomatik yüklenmesi,
• Taş kesme işleri,
• Gaz tribünleri, kompresörler, aspiratörler,
• Şahmerdan, buldozer, ekskavatör gibi gürültülü araçlarla yapılan çalışmalar (cadde, ev yapımı v.b.)
• Motorların (pistonlu, jet v.b.) muayene edildikleri ve onarıldıkları, teste tabi tutuldukları iş yerleri,
• Tarak dubaları (su altı kazılarında kullanılan büyük yüzer aygıtlar),
• Demiryolu, denizyolu araçlarında kullanılan dizel motorları, makine daireleri,
• Havayolları (yer personeli, makinistler, uçucu personel v.b.)
• Taşınabilir motorlu testereler ve ağaç kesimi,
GÜRÜLTÜNÜN SAĞLIK ETKİLERİ
• İşitme duyusuna yaptığı olumsuz etkiler
– Geçici işitme kaybı (Geçici eşik kayması) – Kalıcı işitme kaybı (Kalıcı eşik kayması) – Akustik travma
• Fizyolojik etkiler
• Psikolojik etkiler
Gürültüye bağlı işitme kaybını artıran etmenler
• Yaş: Yaşla birlikte hücre yenilenme mekanizmaları zayıfladığı için,
gürültüye bağlı işitme kaybı artabilir. 40 yaş üzerinde işitme fonksiyonu daha çabuk bozulabilir.
• Duyarlılık: Benzer yaş ve kıdemde olmalarına rağmen, aynı düzeyde mesleki gürültüye maruz kalan işçilerde, işitme kaybının derecesi farklı olabilmektedir.
• Vaskuler etkiler: Bir yandan gürültü koklear kan akımında azalmaya yol açabilir; diğer yandan diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklar gürültüye bağlı işitme kaybı eğilimini artırabilir.
• İlaçlar ve kimyasallar: Bazı ototoksik ilaçlar (cisplatin gibi antikanser ilaçlar ve gentamisin, neomisin gibi aminoglikozid antibiyotikler) tek basına
işitme kaybına neden olabilir. Bu ilaçların kullanımı gürültü maruziyeti ile birlikte olduğunda, işitme kaybı her birinin tek tek etkisinden daha fazla olur.
• Maruziyet süresi: Maruziyet süresi uzadıkça işitme kaybı artar.
• Gürültü şiddeti: Gürültünün şiddeti arttıkça işitme kaybı artar
Gürültüye bağlı işitme kaybını artıran etmenler
• Sigara: Gürültüye maruz kalanlarda yapılan bir çalışmada, sigara içenlerde içmeyenlere oranla 5.8 kat fazla işitme kaybı geliştiği bulunmuştur.
• Vitamin, mineral ve hormon düzeyleri: Oral magnezyum
alınmasının gürültüye bağlı işitme kaybını azalttığını gösteren çalışmalar vardır.
• Vibrasyon: Testere kullanan ormancılar ve gemi yapımında
çalışanlar gürültü ve vibrasyonun sinerjik etkisinden zarar görürler.
• Gürültünün niteliği: Taylor ve arkadaşları, maruziyetin ilk 10
senesinde, darbeli ve devamlı gürültüye maruz kalan isçilerin işitme kayıplarının derecesinin birbirinden farklı olmadığını göstermişlerdir.
Ancak, 10 seneden sonra, darbeli gürültünün daha fazla işitme kaybına neden olduğu anlaşılmıştır.
Gürültü Düzeyine Bağlı Olarak İşitme Kaybı Yüzdeleri
Gürültü Düzeyi dB
İşitme Yeteneği Kaybı (%) 5 yıl
sonra
İşitme Yeteneği Kaybı (%) 10 yıl
sonra
İşitme Yeteneği Kaybı (%) 20 yıl
sonra
80 0 0 0
90 4 10 16
100 12 29 42
110 26 55 78
İşitme kaybı
• Nedeni yüksek ses basıncına bağlı, iç kulakta tektorial membran üzerinde bulunan ve sesleri algılayan titrek tüylü hücrelerin
harabiyetidir.
• Bu hücrelerin normal yapısını kaybetmesi ve tahrip olması geri
dönüşsüz (irreversible) olduğu için işitme kaybı da geri dönüşsüzdür.
• İşitme kaybı tekrarlayan maaruziyetler sonucunda ortaya çıkar.
• Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde işitme kaybının gürültülü işlerde en az 2 yıllık çalışma sonucunda meydana geleceği ancak, gürültü düzeyinin sürekli olarak 85 dB üzerinde olduğu durumlarda 30 günlük sürelerde de işitme kaybının olabileceği belirtilmektedir
Gürültüye Bağlı İşitme Kayıpları ve Tüy Hücreleri
Yıpranmamış tüy hücreleri Yıpranmış tüy hücreleri
Uzun süreli gürültünün dış tüy hücrelerinde yaptığı hasar kalıcı işitme kaybına neden olur.
Gürültünün kronik etkileri 4 dönemde incelenebilir
• 1. Dönem: İlk günden yaklaşık olarak 1. ayın sonuna dek süren bu dönemde, ilk günler kişi için en sıkıntılı günlerdir. İş sonrası kulak
çınlaması, kulakta dolgunluk hissi, baş ağrısı, yorgunluk ve baş dönmesi yakınmaları görülür.
Gürültünün etkisinde kalan kulaklar, ilk iş günü akşamı birkaç saat süren yorgunluktan sonra yine duymaya başlar. Birinci ayın sonuna doğru yorgunluk devreleri gittikçe uzar.
• 2. Dönem: Bu dönem 1-2 ay içinde ortaya çıkar. Kulak çınlaması aralıklarla kendini
gösterir. Öznel yakınmaları tümüyle ortadan kalkmıştır. Henüz kişi çevresindekilerle
iletişimde bir sorun yaşamaz. Bu aşama 1-2 ay sürebileceği gibi gürültünün şiddetine, maruz kalınan süreye ve bireysel yatkınlığa bağlı
olarak yıllarca sürebilir. Bu aşamada yalnızca odyometrik ölçümlerle 4000 Hz’teki az
miktardaki işitme kaybı ortaya konabilir.
• 3. Dönem: Bir önceki dönemin aylarca
uzamasıyla oluşur. Bu dönemde kişi normal işitemediğini farkeder. 4000 Hz'deki işitme
kaybı 80-85 dB'ye dek ulaşmıştır. Kişi, radyo ve televizyonun sesini fazla açar, telefon
konuşmasında güçlük çeker. Saat tik taklarını ve gürültülü ortamlardaki konuşmaları
duyamaz.
• 4. Dönem: 2-15 yıl içinde ortaya çıkar. 80 dB
dolayında bir kayıpla birlikte uğultu ve çınlamalar da vardır. 4000 Hz frekansında başlayan ileri
derecedeki kayıp komşu frekansları da etkilemiş ve konuşma sesi frekanslarında da kendini
göstermiştir.
• Dört dönemde de kulak çınlaması kalıcı olabilir.
Bu çınlama işitmeyi engelleyici biçimde değildir fakat uyku ve dinlenme sırasında kişiyi rahatsız eder.
Mesleki sağırlık
• Mesleki işitme kayıplarında maruziyet kesildikten sonra olgu ilerlemez. Maruziyet kesildikten 6-12 ay sonra geçici sağırlık ortadan kalktığından
gerçek kalıcı sağırlık düzeyi saptanabilir.
• Sensöri-nöral tipte gelişen mesleki sağırlıkta kayıp yüksek frekanslarda alçak frekanslara göre çok
fazladır.
• İletim tipi sağırlık olarak değerlendirilen yaşlılığa bağlı işitme kaybında (presbiakuzi) ise işitme tüm frekanslarda eşit olarak azalmıştır.
Geçici eşik kayması
(temporary treshold shift)
• Yüksek düzeyde gürültü (ses basıncı yüksekliği) nedeniyle iç kulakta meydana gelen ödem
nedeniyle duyma eşiği yükselir. Kişinin işitmesi güçleşir. Normalde duyabildiği sesleri
duyamaz, ancak daha yüksek sesleri işitebilir.
Yaklaşık 2 günde (~ 40 saat) kendiliğinden
(ödemin çözülmesiyle) düzelir. Bu nedenle bu tür işitme kaybına “geçici” işitme kaybı veya eşik kayması denir.
Akustik travma
• İmpuls gürültünün biyolojik etkisi, sürekli gürültüden bazı bakımlardan farklıdır. İç kulak kısmen akustik
refleks nedeniyle sürekli gürültünün etkisinden
korunmaktadır. Bu refleks 90 dB üzerindeki seslerde stapedius ve tensor timpani iç kulak kaslarının
kasılmasına bunun sonucunda ses girişine direnmesine olanak tanır.
• Yüksek şiddetteki impuls gürültü akustik refleksin oluşumundan önce kohleaya ulaşmaktadır. 140 dB
şiddetinde bir darbe gürültüsü ani ve irreversible işitme yitimine yol açabilir. Buna akustik travma denir.
Gürültü ile oluşan işitme kayıplarının özellikleri:
1. Şiddeti 90dB’in üzerindeki seslerle oluşur.
2. İşitme kaybı bilateraldir.
3. Kulağın ilk işitme kaybı 4000 Hz frekansında olur. Daha sonra konuşma frekanslarını
etkilemeye başlar.
4. Oluşan işitme kaybı sinirsel tipte bir kayıp
olduğundan kesin tedavisi yoktur. Bu nedenle gürültüden korunma son derece önemlidir.
Maruz kalma süresi (dk) İyileşme süresi (dk)
Gürültünün Diğer Sistemlere Etkileri
• Son yıllarda yapılan çalışmalara göre gürültüye maruziyet işitme yitimlerinin yanı sıra kortizol ve epinefrin düzeylerini de etkilemektedir.
Çevresel gürültü 60 dB olduğu zaman
katekolamin ve kortizol düzeylerinin arttığı ve bunun da insanda
• konsantrasyon,
• iletişim ve
• uyku bozukluklarına yol açtığı belirtilmektedir.
Gürültünün Diğer Sistemlere Etkileri
• Ayrıca gürültü uykudaki nöroendokrin paternleri etkilemektedir.
(Erken uykuda ACTH, kortizol ve katekolaminler artmış GH salınımına bağlı olarak azalır.
ACTH/kortizol konsantrasyonları geç uyku
döneminde maksimuma ulaşır. Gürültü tarafından indüklenen akut ve kronik stres erken uyku
dönemindeki bu paterni bozar ve) ACTH artar.
Buna bağlı olarak adrenal korteksten kortizol salınımı yükselirken bunun sonucunda;
• kan şeker düzeyinde yükselme,
• vücut bağışıklık sisteminde değişiklikler,
• vasküler sistem üzerinde adrenalin ve noradrenalin etkisinde artım gözlenmektedir.
• Yapılan çalışmalar 8 saat süre ile 90 dB (A) ve 24 saat süre ile 84 dB(A) gürültüye bağlı olarak kortizol düzeyinde
belirgin artım ortaya çıkmıştır. Ayrıca anormal olarak artmış kortizol değerlerinin eozinopeni, hipertansiyon,
osteoporozis ve stres ülserlerine yol açtığı ve yine aşırı gürültünün adrenelin noradrenealin dengesizliğine neden olduğu ve bununda kardiyovasküler hastalıklara
predispozan olduğu bildirilmektedir
Fizyolojik etkiler
• Gürültü uyku kalitesini azaltabilir, fizyolojik ve mental etkilere neden olabilir.
• Başlıca fizyolojik etkiler; kas gerilmeleri, stres, kalp atışlarının hızlanması, kan damarlarının büzülmesi, kan basıncında artış, göz bebeği büyümesi ve uykusuzluktur.
• Gürültüye bağlı olarak kan basıncı değişikliği konusunda hala kesin görüş birliği yoktur.
Psikolojik etkiler
• Gürültünün psikolojik etkileri ise sinir
bozukluğu, korku, rahatsızlık, tedirginlik,
yorgunluk, zihinsel etkinliklerde yavaşlama ve iş veriminin azalması olarak sıralanabilir
• Bir işyerinde, 1 m. uzaklıktaki bir kişiyle
konuşmak için sesi yükseltmek gerekiyorsa, o işyerinde zararlı düzeyde gürültü var demektir.
• OSHA –Occupational Safety and Health
Adminstration (Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dairesi) gürültünün 8 saatlik zaman ağırlıklı ortalaması 85 dBA olduğunda, o işyerinde işitme koruma programı uygulanmasını
önermektedir.
İşitme koruma programı
• Başarılı bir işitme koruma programı hem işletmeler, hem de işçiler için yararlıdır. İşitme koruma
programının 7 aşaması vardır:
1.Gürültünün ölçülmesi,
2.Yönetsel ve mühendislik kontrollerin yapılması, 3.Odiyolojik değerlendirme,
4.Kişisel koruyucuların kullanılması, 5.Eğitim ve motivasyonun sağlanması, 6.Kayıtların tutulması,
7.Programın değerlendirilmesi.
• İşyeri ortamında bulunan gürültü düzeyinin ölçülmesi yapılacak ilk iş olmalıdır.
– Eğer gürültü zarar verecek düzeyde ise ve zarar görmüş işçiler varsa; gürültü kaynakları ile zarar görmüş işçiler hemen kontrol altına alınmalıdır.
• Yönetsel ve mühendislik kontrolleri aşamasında ise gürültü uzaklaştırılır veya işçilerin etkilenmesi engellenir.
– Örneğin, makinenin gürültüye neden olan ses düzeyi ayarları azaltılır. Çalışanların çalışma vardiyaları daha az etkilenecekleri şekilde düzenlenebilir. Eğitim verilerek gürültüden korunma yöntemleri anlatılabilir ve kişisel koruyuculardan olan kulak tıkaçları ve manşonlardan yararlanılabilinir.
İşyerinde gürültü sorununu azaltmak veya yok etmek için 3 ana yaklaşıma gerek
vardır:
• 1) Gürültüyü kaynakta azaltmak
Endüstriyel gürültü sorununa en etkili çözüm yoludur.
– Gürültü çıkaran işlemi daha az gürültülü işlemle değiştirmek,
– Daha az gürültü çıkaran makineler kullanmak,
– Gürültü çıkaran makinelerin işleyişini yeniden düzenlemek gibi önlemlere başvurulur.
Gürültüyü kaynakta önlemek, özellikle mühendislik
işlemlerini gerektirir ve işlemin tasarım aşamasında ele alınması daha ucuzdur (maliyet-etkilidir).
2) Gürültüyü Kaynakla Alıcı Arasındaki Yolda Azaltmak
• Gürültünün kaynağında yok edilmemesi ve
azaltılmaması, önlemlerin ses enerjisinin yayıldığı yol üzerinde yoğunlaşmasına neden olur. Bu amaçla
yapılan işlemler şöyledir:
– Gürültü kaynağı ve ona maruz kalan kişi arasındaki uzaklığı artırmak,
– Sesin havada yayılmasını önlemek için ses emici engeller kullanmak,
– Sesin duvar, tavan ve taban gibi geçebileceği ve
yansıyabileceği yerleri ses emici malzeme ile kaplamak veya böyle malzemelerden yapmak,
– Gürültü kaynağını ses emici malzeme ile kapatmak veya ayırmak.
3) Gürültüyü, Gürültüye Maruz Kalan Kişide Engellemek
Sesin kaynakta ve geçtiği yol üzerinde azaltılamaması veya bu önlemlerin uygulanamaması durumunda maruz kalan kişi üzerinde aşağıdaki koruyucu önlemlere başvurulur:
– Gürültüye maruz kalan kişiyi ayırmak,
– Gürültüye maruziyet süresini azaltmak veya gürültülü yerlerde rotasyonla çalışmak,
– İş programını değiştirmek, – Kişisel koruyucu kullanmak,
Gürültünün kişi üzerinde sınırlandırılması kolay gibi gözükse de pratik ve kalıcı bir yol değildir. Bu yolu, daima geçici bir
yöntem olarak ele almak ve bu sürede kalıcı bir çözüm yöntemi olan gürültüyü kaynakta azaltacak mühendislik önlemlerine yönelmek gerekir.
• Bütün bunların yanı sıra yöneticilerin ve iş güvenliğinden sorumlu olan görevlilerin
mutlaka denetim yapmaları ve zarar görme ihtimalleri karşısında işçileri muayene
ettirmeleri ve çıkan sonuçları rutin kontrollerle kayıt altına almaları gerekmektedir.
A- Bir kulağın işitme kaybı,
• Purton odiogramda 500 -1000 - 2000 Hz.
frekanslardaki işitme eşik değerlerinin, desibel cinsinden toplanıp ortalaması alınarak saptanır.
40 tan sonraki her yaş için 0,5 desibel yaşlılık
değeri düşülür. Bundan hata payı sabitesi olarak 15 çıkarılır. Kalan 1,5 ile çarpılır. Bu, bir kulağın işitme kaybı yüzdesidir.
• Bu değer bir kulağın kısmi işitme kaybının
meslekte kazanma gücü azalma oranı (MKGAO) olarak da ifade edilir.
B- İki kulağın işitme kaybı yüzdesi
• iyi işiten kulağın işitme kaybı yüzdesinin 5 katıyla, kötü işiten kulağın işitme kaybı
yüzdesinin toplamının 6 ya bölünmesiyle bulunur.
• Bu değer iki kulağın kısmi işitme kaybının meslekte kazanma gücü azalma oranını (MKGAO) olarak ta ifade edilir.
• 35 desibelden az işitme kayıpları, kısmi işitme kaybı olarak değerlendirilmez.
Gürültü
1. İşitme duyusu ve yollarında zararlara yol açar.
2. Gürültünün kişilerde huzursuzluk, uykusuzluk, sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu gibi etkileri vardır.
3. Çalışma etkinliğini azaltır, düşünmeyi engelleyebilir. Bellekle ilgili çalışmalar, sözcük öğrenme amacıyla yapılan çalışmalar gürültüden etkilenmektedir. Öğrenme
yaşantılarının olumsuz etkilenmesi özellikle okullarda belirgindir. Gürültü bölgelere yakın olan okullarda öğrenme etkinliğini azaltıcı etki yapmaktadır. Okuma, anlama, öğrenme düzeyini azalttığından okul sağlığı açısından da önemli olabilir.
4. Karakter değişikliklerine neden olabilir. Eğilimi olanlarda sorunların ve bunaltıların ağırlaşmasına yol açar. Çabuk sinirlenme ve kızgınlığa yol açar.
5. Aralıklı ve ani gürültü kişide ani adrenalin deşarjı yaratarak kalp atış oranını, solunum sayısını, kan basıncını arttırmakta, dikkat azalması, uyku düzeninde bozulmalara neden olabilmektedir. Ani gürültüde kalp hızı artmakta,
gözbebeklerinde dilatasyon olmaktadır.
• İşe girişte kulakla ilgili sorunu olanlar ve
hipertansiflerin belirlenerek gürültülü işlerde çalışması önlenmelidir.
• Doğuştan ya da sonradan ilaç vb nedeniyle gelişmiş işitme engellilerin gürültülü işlerde çalıştırılması eğilimi vardır.
• Aralıklı olarak yapılan odyolojik muayene önem taşır. İşitme kaybı erken dönemde saptanır ve kişinin yaşamı etkilenmeden önlemler alınır.
YASAL DURUM
ÇALIŞANLARIN GÜRÜLTÜ İLE İLGİLİ RİSKLERDEN
KORUNMALARINA DAİR YÖNETMELİK 28 Temmuz 2013 PAZAR
Maruziyet eylem değerleri ve maruziyet sınır değerleri MADDE 5 – (1)
a) En düşük maruziyet eylem değerleri: (LEX, 8saat) = 80 dB(A) b) En yüksek maruziyet eylem değerleri: (LEX, 8saat) = 85 dB(A) c) Maruziyet sınır değerleri: (LEX, 8saat) = 87 dB(A)
(2) Maruziyet sınır değerleri uygulanırken, çalışanların maruziyetinin tespitinde, çalışanın kullandığı kişisel kulak koruyucu donanımların koruyucu etkisi de dikkate alınır.
(3) Maruziyet eylem değerlerinde kulak koruyucularının etkisi dikkate alınmaz.
(4) Günlük gürültü maruziyetinin günden güne belirgin şekilde farklılık gösterdiğinin kesin olarak tespit edildiği işlerde, maruziyet sınır değerleri ile maruziyet eylem
değerlerinin uygulanmasında günlük gürültü maruziyet düzeyi yerine, haftalık gürültü maruziyet düzeyi kullanılabilir. Bu işlerde;
a) Yeterli ölçümle tespit edilen haftalık gürültü maruziyet düzeyi, 87 dB(A) maruziyet sınır değerini aşamaz.
b) Bu işlerle ilgili risklerin en aza indirilmesi için uygun tedbirler alınır.
Kişisel korunma
MADDE 9 – (1) Gürültüye maruziyetten kaynaklanabilecek riskler, 8 inci maddede belirtilen tedbirler ile önlenemiyor ise işveren;
a) Çalışanın gürültüye maruziyeti 5 inci maddede belirtilen en düşük maruziyet eylem değerlerini aştığında, kulak koruyucu donanımları çalışanların kullanımına hazır halde bulundurur.
b) Çalışanın gürültüye maruziyeti 5 inci maddede belirtilen en yüksek maruziyet eylem
değerlerine ulaştığında ya da bu değerleri aştığında, kulak koruyucu donanımların çalışanlar tarafından kullanılmasını sağlar ve denetler.
c) Kulak koruyucu donanımların kullanılmasını sağlamak için her türlü çabayı gösterir ve bu madde gereğince alınan kişisel korunma tedbirlerinin etkinliğini kontrol eder.
(2) İşveren tarafından sağlanan kulak koruyucu donanımlar;
a) 2/7/2013 tarihli ve 28695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kişisel Koruyucu
Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik ve 29/11/2006 tarihli ve 26361 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği hükümlerine uygun olur.
b) İşitme ile ilgili riski ortadan kaldıracak veya en aza indirecek şekilde seçilir.
c) Çalışanlar tarafından doğru kullanılır ve korunur.
ç) Çalışana tam olarak uyar.
d) Hijyenik şartların gerektirdiği durumlarda çalışana özel olarak sağlanır.
Çalışanların bilgilendirilmesi ve eğitimi
MADDE 11 – (1) İşveren, işyerinde 5 inci maddede belirtilen en düşük maruziyet eylem değerlerine eşit veya bu değerlerin üzerindeki gürültüye maruz kalan çalışanların veya temsilcilerinin gürültü maruziyeti ile ilgili olarak ve özellikle;
a) Gürültüden kaynaklanabilecek riskler,
b) Gürültüden kaynaklanabilecek riskleri önlemek veya en aza indirmek amacıyla alınan tedbirler ve bu tedbirlerin uygulanacağı şartlar,
c) 5 inci maddede belirtilen maruziyet sınır değerleri ve maruziyet eylem değerleri, ç) Gürültüden kaynaklanabilecek risklerin değerlendirilmesi ve gürültü ölçümünün sonuçları ile bunların önemi,
d) Kulak koruyucularının doğru kullanılması,
e) İşyerinde gürültüye bağlı işitme kaybı belirtisinin tespit ve bildiriminin nasıl ve neden yapılacağı,
f) Bakanlıkça sağlık gözetimine ilişkin çıkarılacak ilgili mevzuat hükümlerine ve 13 üncü maddeye göre, çalışanların hangi şartlarda sağlık gözetimine tabi tutulacağı ve sağlık gözetiminin amacı,
g) Gürültü maruziyetini en aza indirecek güvenli çalışma uygulamaları, hususlarında bilgilendirilmelerini ve eğitilmelerini sağlar.
Sağlık gözetimi
MADDE 13 – (1) Gürültüye bağlı olan herhangi bir işitme kaybında erken tanı konulması ve çalışanların işitme kabiliyetinin korunması amacıyla;
a) İşveren;
1) Kanunun 15 inci maddesine göre gereken durumlarda,
2) İşyerinde gerçekleştirilen risk değerlendirmesi sonuçlarına göre gerekli görüldüğü hallerde,
3) İşyeri hekimince belirlenecek düzenli aralıklarla, çalışanların sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.
b) 5 inci maddede belirtilen en yüksek maruziyet eylem değerlerini aşan gürültüye maruz kalan çalışanlar için, işitme testleri işverence yaptırılır.
c) Risk değerlendirmesi ve ölçüm sonuçlarının bir sağlık riski olduğunu gösterdiği yerlerde, 5 inci maddede belirtilen en düşük maruziyet eylem değerlerini aşan gürültüye maruz kalan çalışanlar için de işitme testleri yaptırılabilir.
(2) İşitme ile ilgili sağlık gözetimi sonucunda, çalışanda tespit edilen işitme kaybının işe bağlı gürültü nedeniyle oluştuğunun tespiti halinde;
a) Çalışan, işyeri hekimi tarafından, kendisi ile ilgili sonuçlar hakkında bilgilendirilir.
b) İşveren;
1) İşyerinde yapılan risk değerlendirmesini gözden geçirir.
2) Riskleri önlemek veya azaltmak için alınan önlemleri gözden geçirir.
3) Riskleri önlemek veya azaltmak için çalışanın gürültüye maruz kalmayacağı başka bir işte görevlendirilmesi gibi gerekli görülen tedbirleri uygular.
4) Benzer biçimde gürültüye maruz kalan diğer çalışanların, sağlık durumunun gözden geçirilmesini ve düzenli bir sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.