Para Piyasası ve Kurumları
Para piyasası ile sermaye piyasası arasında çok yakın bir ilişki vardır.
Günümüzde sermaye ve para piyasaları iç içe girmiş durumdadır. Daha önceki yıllarda olduğu gibi çok net ayrımlar kalmamıştır. Özünde piyasa kavramının tanımından gelmektedir. Piyasa üzerin den yapılan işlemlerin işlem araçları, işlem yapan kurumlar ve sürele ri bakımından ayrım bulunmaktadır.
Piyasaları mal ve finans piyasaları olarak ikiye ayırabiliriz. Mal piyasası işgücü ve sermayeden oluşur. Fiili olarak emtianın alınıp satıldığı piyasadır. Finans piyasası ise tasarruf fazlası olan kişilerin, tasarruflarını tasarruf açığı olan kişile rin kullanımına sundukları piyasadır. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi, fon talep edenlerin fon arz edenlere bir belge vermesini ifade eder. Bu nedenle finansal piyasa kavramı, gerçek mal alım satı mın yapıldığı piyasadan bağımsız, gerçek malı temsil eden kıymetli evrak üzerinden yapılan piyasayı ifade eder.
Piyasa kavramı
İktisadi açıdan piyasa, alıcı ve satıcıların birbirleri ile karşılıklı iletişim içinde oldukları ve değişimin meydana geldiği yer olarak tanımlanır
Piyasa kavramı genellikle teorik ve mekândan soyutlanmış bir kav ramdır. Piyasa kavramı somut olarak düşünülürse, daha çok borsa olarak tanımlanabilir. Borsa hangi türde olursa olsun, arz ve talebin karşılaştığı bir mekândır.
Piyasa bir ülkenin sınırları içinde ise ve o ülkede yapılan
işlemleri kapsıyorsa buna iç piyasa, işlemler ülke sınırlarını
aşıyorsa buna da uluslararası piyasa denir.
Mali Piyasa
Bir ülkede fon kullananlar ile fon arz edenler arasında fon akımlarını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan yapıya mali piyasa denilebilir.
Mali piyasa beş ana unsurdan oluşmaktadır.
• Tasarruf sahipleri (fon arz edenler),
• Yatırımcılar (fon talep edenler),
• Yatırım ve finansman araçları,
• Yardımcı kuruluşlar,
• Hukuki ve idari düzen.
Para Piyasası
Kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasaya "para piyasası"
denir. Para piyasasının tipik özelliği kısa vadeli fonlardan oluşmasıdır.
Yüksek likiditeye sahip finansal yatırım araçlarının işlem gördü ğü piyasalardır. Para piyasalarında vade genellikle bir yılı aşmaz.
Uluslararası piyasalarda bu süre 90 gün ve daha az uygulanır.
Para piyasasından sağlanan fonlar kredi olarak işletmelerin dönen varlıklarının finansmanında kullanılır. Para piyasasının araçlarını ticari senetler, kaynaklarını çeşitli mevduat oluşturmaktadır.
Para piyasasının kendi içinde örgütlenmiş ve örgütlenmemiş para piyasası olarak da bir ayrım yapılabilir. Örgütlenmiş para piyasası bir bankalar sistemidir. Çünkü işletmelerin nakit ihtiyacı çoğunlukla ticari bankalar tarafından karşılanmaktadır. Örgütlenmemiş para piyasası banka sisteminin dışında kalan piyasadır. Bankalar dışındaki kişi ve kuruluşlar da bazen işletmelere kısa vadeli fon sağlarlar.
Para Piyasası Kurumları
Para piyasası kurumları bankacılık ve bankacılık dışı kesim olarak ikiye ayırabiliriz. Bankacılık kesimi merkez bankası ve diğer bankalardan, bankacılık dışı finansal kesim ise finansal kiralama şirketleri, factoring ve forfaiting şirketleriyle, sigorta kurumlarından oluşmaktadır.
Bu kitabın ağırlıklı konusunu sermaye piyasaları oluşturacaktır.
Türkiye’deki bankacılık sistemi ve işleyişi hakkında ilgili derste gerekli bilgileri aldınız. Mükerrer olmaması için ağırlık sermaye piyasalarına verilmiştir:
1. Merkez Bankası ve Diğer Bankalar (Mevduat, Yatırım- Kalkınma, Katılım ve Takasbank)
2. Bankacılık Dışı Finansal Kurumlar (Finansal Kiralama, Faktoring, Forfaiting, Finansman Şirketleri ve Sigorta Kurumları)
MERKEZ BANKASI VE MERKEZ BANKASININ GÖREVLERİ
Bir merkez bankasının tanımı, kendisine yüklenilen fonksiyonlara bağlı olarak yapılabilir. Bu fonksiyonlar ise zamana, ihtiyaçlara ve ülkenin finansal sisteminin yapısına göre değişebilmektedir.
Merkez bankacılığının kökeni yaklaşık iki asır öncesine gitmektedir. Ancak günümüz merkez bankacılığı nispeten yeni bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Tıpkı elektrik enerjisi ve otomobil gibi merkez
bankaları da 20'nci yüzyılın ürünü olarak kabul
edilmektedir.
MERKEZ BANKASI VE MERKEZ BANKASININ GÖREVLERİ
20'nci yüzyılın başlangıcında, batı dünyasında hiçbir merkez bankası nın faaliyet göstermediğini görmekteyiz. Örneğin ABD'de merkez bankası fonksi yonunu üstlenen sistem (Federal Reserve System) 1914 yılında, Kanada Merkez Bankası ve TC Merkez Bankası ise 1934 yılında kurulmuşlardır. Modern parasal sis temin önemli bir ayağını oluşturan merkez bankası, ülke ekonomisinin sağlıklı ola rak işleyebilmesi ve devletin mali işlemlerinin yerine getirilebilmesi açısından son derece önemli bir kurumdur. Merkez bankasının üstlendiği fonksiyonlar, ülkeden ülkeye farklılıklar göstermesine karşın, modern bir merkez bankasının yerine getirmesi beklenen üç temel fonksiyondan söz edilebilir:
1. Ülkedeki para piyasalarında istikrarın sağlanması
2. Bankaların bankası ve likitidenin son kaynağı olarak hizmet görmesi 3. Devletin bankacılığını yapması
1. Para Piyasalarında İstikrarın Sağlanması
Bir merkez bankasının üstlendiği en önemli görev, ulusal ekonomik hedeflerin başarılmasını kolaylaştırmak için, ülkedeki para sistemini kontrol ederek istikrarlı bir şekilde çalışmasına olanak tanımaktır. Merkez bankası bu amaca yönelik olarak para ve kredinin arzını, maliyetini ve elde edilebilirliğini düzenler.
Merkez banka larının para arzını kontrol etme fonksiyonu, bir yönüyle banknot ihraç etmedeki tekelci güçlerinden, diğer yönüyle de kredi vererek ve menkul kıymet satın alarak rezerv yaratma ve yok etme güçlerinden kaynaklanmaktadır. Banknot ihracı tarih sel gelişimi içerisinde bir egemenlik simgesi olarak kabul edildiği için, merkez bankaları kâr amacı güden kuruluşlar olarak değil, ulusal çıkarları ön planda tutan ve kamu hizmeti sunan kuruluşlar olarak faaliyet gösterirler.
1. Para Piyasalarında İstikrarın Sağlanması
Bir ülkedeki fınansal sistem elinde fon fazlası olan tasarruf sahiplerinden yatırım yapmak için fo na gereksinim duyanlara fon aktarılması görevini üstlenir. Ancak bu sayede, yani yatırım yapılması ile reel anlamda bir üretim artışından bahsedilebilir. Finansal sis temin üstlendiği bu fon transferi görevinin yerine getirilebilmesi için halkın bu sis tem içerisinde faaliyet gösteren kurumlara güven duyması ve tasarruflarını bu ku rumlara teslim etmede istekli olması gerekir. Faiz oranlarında sık sık ortaya çıkan büyük dalgalanmalar nedeniyle finansal piyasalar istikrarsız çalışıyorsa veya finan sal kurumlar sık sık ödeme güçlüğü içine düşüyorlarsa, halkın bu piyasalarda faali yet gösteren kurumlara güveni kaybolabilir. Sonuçta sermaye birikimi için gerekli fon akımında daralma, ekonomik büyümede gerileme ve işsizlik oranında artış ortaya çıkabilir.
Bu yüzden merkez bankaları finansal piyasaların gelişimini ve fonların bu piyasalar aracılığı ile istikrarlı akışını sağlamada önemli bir rol oynarlar.
Bankaların Bankası ve Likitidenin Son Kaynağı Olma
Bankaların bankası olma deyimi, bankacılık sisteminin
müşterilerine sunduğu hiz metlerin benzerlerinin, merkez
bankası tarafından bankalara sağlanması anlamına
gelmektedir. Örneğin, bankacılık sisteminin rezervlerini
tutma sı, bankalara kısa vadeli kredi sağlaması, likitidenin
son kaynağı olması gibi. Ülke deki bankacılık sisteminin
sağlıklı hizmet sunabilmesi açısından, merkez bankası nın
yürüttüğü faaliyetler arasında toplanan çeklerin takasına
aracılık etmesi, bozukluk ve banknotların bankalara dağıtımı,
ticari bankaların faaliyetleri üzerinde bir ölçüde düzenleme
ve kontrol yetkisinin bulunması sayılabilir.
Bankaların Bankası ve Likitidenin Son Kaynağı Olma
Likitidenin son kaynağı olma merkez bankasının ödünç
verebilecek son kredi kurumu olmasından
kaynaklanmaktadır. Merkez bankalarının bu fonksiyonu
para basma üzerindeki tekel gücünden
kaynaklanmaktadır. Merkez bankası para bası mındaki
tekelci gücünü kullanarak bankalara önemli miktarda
rezerv aktarma yeteneğine sahiptir. Bu nedenle, finansal
sistemde yaşanacak bir paniğin ve banka lara hücumun
önlenmesinde, merkez bankası bu gücünü kullanarak
bankalara re zerv yaratabilir. Dolayısıyla, likitidenin son
kaynağı olma fonksiyonu finansal sis temde istikrarın
sağlanması açısından son derece önemlidir.
Devletin Bankacılığını Yapma
Merkez bankası bir mali kurum olarak devletin fonlarını toplama, tutma, aktarma ve bu fonlardan ödemede bulunma işlemlerini gerçekleştirerek devletin ban kacılığını yapar.
Bunun dışında, merkez bankası kamu borcuna
ilişkin teknik hizmetleri de sunabilir. Öte yandan,
merkez bankası devletin finansal danışmanı
niteliğindedir.
PARA POLİTİKASININ YÜRÜTÜLMESİ VE PARA POLİTİKASI ARAÇLARI
Para politikası, merkez bankasının ülkedeki para
miktarını etkiler. Merkez bankası bir mali kurum
olarak devletin fonlarını toplama, tutma,
aktarma ve bu fonlardan ödemede bulunma
işlemlerini gerçekleştirerek devletin ban
kacılığını yapar. Bunun dışında, merkez bankası
kamu borcuna ilişkin teknik hizmetleri de
sunabilir. Öte yandan, merkez bankası devletin
finansal danışmanı niteliğindedir.
PARA POLİTİKASININ YÜRÜTÜLMESİ VE PARA POLİTİKASI ARAÇLARI
Para politikası kararlan alınırken devletin hedefi enflasyona neden olmaksızın tam istihdam düzeyine ulaşmak ve bunu sürdürmektir. Bir diğer deyişle, ekonomi durgunluğa girme eğilimi gösterdiğinde ve ekonomik faaliyetlerde bir yavaşlama başladığında merkez bankası para arzını arttırmaya ve faiz oran larını düşürmeye karar verecektir. Yani ülkedeki para otoriteleri (başta merkez bankası olmak üzere para politikasının yürütülmesinden sorumlu olan kuruluşlar) kredinin elde edilebilirliğini kolaylaştıracak bir para politikası izleyeceklerdir. Bu yöndeki bir para politikasına gevşek veya genişlemeci para politikası adı veril mektedir. Diğer yandan ekonomi gereğinden fazla canlanmış ve enflasyonist teh ditler kendini hissettirmeye başlamışsa, para otoriteleri para arzındaki artışı yavaş latmak ve faiz oranlarını yükseltmek isteyeceklerdir. Bu yöndeki bir para politika sı ise sıkı veya daraltıcı para politikası olarak adlandırılmaktadır.
Merkez bankası yukarıda belirtilen hedef doğrultusunda para arzını nasıl değiştirebilir? Bu soruya verilecek cevap oldukça kısadır: Bankaların rezervlerini yönlendirerek. Örneğin, merkez bankasının enflasyondaki hızlanma eğilimini yavaşlatmak istediği bir ortamda yapması gereken para arzındaki artışı yavaşlatmak, yani sıkı para politikası izlemektir. Bunun için de banka
rezervlerindeki artışın engellenmesi gerekmektedir. Bankacılık sisteminin rezervlerindeki azalma bankaların kaydi para yaratma hacimlerini daraltacağı için para arzındaki artışı da
yavaşlatacaktır.
Ülkedeki bankacılık sisteminin rezervlerini yönlendirebilmek amacıyla merkez bankasının kullanabileceği bazı araçlar vardır.
Ülkedeki finans sisteminin yapısı ve yasal düzenlemeler
kullanılabilecek bu araçların sayısı ve türü üzerinde belirleyici konumdadır.
Merkez bankalarının bu amaçla
kullanabilecekleri, genel para politikası araçları olarak adlandırılan üç araçtan söz etmek
mümkündür:
a) Zorunlu rezerv oranları b) Reeskont oranı
c) Açık piyasa işlemleri.
a) Zorunlu rezerv oranları
Bankaların mevduat şeklindeki yükümlülükleri karşılığında belirli bir oranda rezerv tutmaları, temsili paraya geçiş sürecinde, bankaları iflastan koruyabilmek amacıyla getirilen bir uygulamadır. Ancak zaman içerisinde zorunlu rezerv uygulamasının amacı bankaların iflas etmelerine engel olmaktan çıkmış ve merkez bankalarının para miktarını kontrol edebilmek amacıyla kullanabilecekleri bir araç haline gelmiştir. Birçok ülkede, bankaların mevduat şeklindeki yükümlülükleri karşılığında ayıracakları zorunlu rezervlerin oranını belirlemeye yetkili kuruluş, merkez bankasıdır.
Merkez bankaları bu yetkilerini ekonominin gereklerine göre kullanarak bankaları daha fazla veya daha az zorunlu rezerv tutmaya mecbur edebilirler. Merkez bankası bunun için zorunlu rezerv oranını arttırabilir veya azaltabilir. Bankacılık sistemindeki vadesiz ve vadeli mevduatlar zorunlu rezerv kapsamına alınabilir ve genel bir eğilim olarak, zorunlu rezerv oranları vadesiz mevduatlar için daha yüksek olarak belirlenir.
a) Zorunlu rezerv oranları
Merkez bankası zorunlu rezerv oranını yükselttiğinde, bankalar daha büyük bir miktarı ellerinde rezerv olarak tutmak zorunda kalacaklardır. Bu da bankaların yaratabileceği kaydi para miktarını azaltan bir unsurdur. Dolayısıyla, merkez bankası para arzındaki artışı engellemek istiyorsa zorunlu rezerv oranlarını yükseltecek tir. Aksine, merkez bankasının zorunlu rezerv oranını düşürmesi durumunda, ban kalar mevcut mevduat yükümlülükleri karşılığında daha az rezerv tutmaya başla yacaklardır. Bu da bankaların daha fazla kaydi para yaratmaları anlamına gelmek tedir. Sonuç olarak, zorunlu rezerv oranlarındaki düşüş, bankaların yaratabileceği kaydi para miktarını ve dolayısıyla para arzını arttırıcı bir etki yaratmaktadır.
b) Reeskont Oranı
Merkez bankasının temel fonksiyonlarını incelerken, merkez bankasının bankaların bankası olma fonksiyonundan söz etmiştik. Bu nedenle ban kalar nakit ihtiyacı içerisinde oldukları zaman merkez bankasından borçlanabilirler. Şüphesiz merkez bankasının da borç vermeyi kabul etmesi gerekir. Bankalara kre di verme merkez bankasının temel fonksiyonlarından birisidir.
İşte, merkez banka sının bankalara verdiği kredilere uyguladığı faiz oranına reeskont oranı adı verilmektedir. Merkez bankası, ekonominin ve bankacılık sisteminin içinde bulunduğu koşullara göre, istediği zaman bu oranı arttırıp azaltabilir. Reeskont oranındaki artışlar bankaların merkez bankasından borçlanmalarını caydırırken, reeskont oranın daki düşüşler bankaların merkez bankasından borçlanmalarını teşvik eder.
c) Açık Piyasa İşlemleri
Merkez bankasının para politikasını yürütmesinde
temel kanal, banka rezervlerinin kullanılmasıdır. Merkez
bankasının bu amaçla kullanabileceği yukarıda ele
aldığımız iki araçtan zorunlu rezerv oranı de ğişiklikleri
esnek bir araç olmadığı, reeskont oranı değişiklikleri ise
inisiyatifin merkez bankasında bulunmadığı şeklinde
eleştirilere uğramaktadır. Banka rezerv lerini direkt
olarak etkileme olanağı vermesi nedeniyle açık piyasa
işlemleri günü müz merkez bankaları tarafından en
yoğun olarak kullanılan, en esnek para poli tikası aracı
niteliğindedir. Açık piyasa işlemleri, merkez bankasının
piyasadan devlete ait bono ve tahvilleri alıp satmasıdır.
c) Açık Piyasa İşlemleri
Merkez bankalarının açık piyasa işlemlerini etkin bir biçimde yürütebilmesi için ön şart, ülkede tahvil ve bonoların alınıp satıldığı bir piyasanın bulunması ve işlem hacmi olarak yeterli bir düzeye ulaşmış olmasıdır. Merkez bankaları, kamu kesimine ait bu menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasada önemli bir yere sahip olmalıdır.
Merkez bankası piyasadan devlete ait menkul kıymetleri satın aldığı zaman, bankalara bunun karşılığında rezerv aktarmakta, bu da daha önce gördüğümüz kaydi para yaratma sürecinin başlangıcını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, merkez bankası para arzındaki artışı hızlandırmak istediği zaman açık piyasada alım yapa rak bankacılık sisteminin rezervlerini direkt olarak arttıracaktır. Öte yandan, mer kez bankası piyasada devlete ait menkul kıymetleri satmaya başlarsa, bunun kar şılığında bankacılık sisteminden rezerv çekmiş olacaktır. Bu da bankaların yarata bileceği kaydi para miktarının azalması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, merkez bankası para arzındaki artışı yavaşlatmak istediği zaman açık piyasada satış yaparak bankacılık sisteminin rezervlerini direkt olarak azaltacaktır.
c) Açık Piyasa İşlemleri
Açık piyasa işlemleri merkez bankalarının elinde bulunan en esnek para politi kası aracıdır. Zira, açık piyasa işlemlerinin yürütülmesinde tüm inisiyatif merkez bankasının elindedir. Öte yandan, merkez bankası para arzında gerçekleştirmek istediği küçük çaplı değişiklikler için açık piyasa işlemlerini kullanabilmektedir.
Kaynak: Ders notları aşağıdaki linkten alınmıştır.
http://www.ekodialog.com/finansal_eko/merkez_bankasi_gorevleri.html