SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE EĞİTİM
TEMEL KAVRAMLAR
§ Ana akım iktisat yaklaşımına göre kıtlık kavramı olmaksızın iktisat bilimi düşünülemez.
§ Kıtlık, insan ihtiyaçlarının sonsuz ancak bu ihtiyaçları karşılamayacak kaynakların sınırlı olmasını ifade eder.
§ Ekonomi; kıtlığa çözüm bulma, yani sınırsız ihtiyaçlarla sınırlı imkanları uyarlama işidir.
§ Dolayısıyla, iktisat bilimi kıtlığın verili olarak var olduğuna dair bir kabule dayanır. Bu açıdan bakıldığında iktisat kıtlık bilimidir de denilebilir.
• İktisat, aynı zamanda bir tercih bilimidir. Zira kaynaklar kıt olduğu için alternatifler arasında tercih yapmak zorunludur.
Rasyonel Davranış
´ Kaynakların kıtken ihtiyaçların sonsuz olması çoğu zaman alternatifler arasında bir seçim yapmayı yani bir karar almayı gerektirir. Peki, insanlar nasıl karar alırlar?
´ İktisat biliminde insanların karar alırlarken rasyonel davrandıkları varsayılır. Kendi çıkarının peşinde koşan iktisadi insanın (homo economicus) en önemli özelliği rasyonel (akılcı) davranış sergilemesidir.
İKTİSADİ MESELE
Sınırlı kaynaklarla sınırsız isteklerden bazılarını karşılamak durumunda kalan her toplumun karşı karşıya olduğu 3 temel soru:
´Hangi mallar ne kadar üretilecek? (ne, ne kadar üretilecek?)
´ Mallar, mevcut üretim tekniklerinden hangisi kullanılarak üretilecek? (Nasıl üretilecek?)
´ Üretilen mallar toplumdaki kişiler veya gruplar arasında nasıl bölüşülecek?
(Kimler için üretilecek?)
´ Üç soruya kısaca iktisadi mesele-kaynak dağılımı meselesi denir.
´ Kapitalist sistemde bu soruların çözüm yeri piyasadır.
PİYASA
´ İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak için hem ülke içinde hem de ülkeler arasında mal ve hizmet değişiminde bulunurlar.
´ Piyasa ya da pazar, mal veya hizmetlerin alınıp satıldığı yer ya da ortamdır.
´ Piyasalar herhangi bir yere ihtiyaç duymadan da bir araya
gelebilen alıcı ve satıcıların buluşma biçimini ifade edebilir.
Buna göre kuruluş yeri ya da biçimine göre piyasalar ikiye ayrılır:
1. Belirli bir toplanma yeri olan ve alıcıyla satıcının fiilen karşılaştığı piyasalar. Bunların en bilinen örneği mahalle pazarları veya alışveriş merkezleridir.
2. Belirli bir toplanma yeri olmayan ve alıcıyla satıcının fiilen
karşılaşmasına gerek olmayan piyasalar. Malların ilerideki
fiyatlarıyla bu günden alınıp satabildiği piyasalardır.
Tüketim: Malların, isteklerin karşılanmasında doğrudan doğruya kullanılmasına denir.
Üretim: Malların, isteklerin karşılama özelliğine fayda, fayda yaratma faaliyetine üretim denir.
Kaynaklar: Üretimde (fayda yaratma faaliyeti) kullanılan unsurlara
denir. İktisatçılar kaynaklar kavramı ile üretim faktörleri ve girdiler
kavramlarını eşanlamlı kullanırlar ve kaynakları doğal kaynaklar,
emek, sermaye ve müteşebbis biçiminde dört grupta ele alırlar.
EKONOMİK BÜYÜME
Bir toplumda üretim düzeyinde uzun bir zaman diliminde meydana gelen artıştır. (Yirmi-yirmi beş yıl gibi uzun bir zaman diliminde üretim düzeyinde meydana gelen artışa iktisadi büyüme denir)
Kaynaklar etkin kullanılıyor mu?
Dağılımda, üretimde ve bölüşümde etkinlik sağlanıyor mu?
Diğer kişilerin durumlarını kötüleştirmeden bir kişinin durumu dahi
iyileştirilemiyorsa etkinlik sağlanmıştır.
GAYRİ SAFİ MİLLİ HASILA (GSMH)
´
Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen tamamlanmış (nihai) mal ve hizmetlerin piyasa değerinin toplamı gayrisafi milli hasıla (GSMH) olarak adlandırılır. Bu
kavram ülkenin genel ekonomik performansının değerlendirilmesinde en yoğun kullanılan kavramdır.
´
Ekonomik büyüme reel GSMH’daki artıştır. Bir ekonomide daha çok mal ve hizmet üretildiği sürece, GSMH artar ve toplum daha fazla tüketme olanağına kavuşur.
´
GSMH’daki bir önceki döneme göre yüzde değişim oranı, ekonomik büyüme
oranı olarak adlandırılır.
´ Ekonomik büyümenin daha yüksek bir yaşam standardı ile ilişkili olduğu düşünüldüğünde ekonomik büyüme tanımı yanlış sonuçlara varmamıza yol açabilir.
´ GSMH da pozitif bir büyümeye sahip olabilir, ancak nüfus artış hızı üretimdeki artış hızından (yani ekonomik büyüme oranından) büyükse kişi başına üretim miktarı azalabilir. Bu
nedenle iktisatçılar, üretimdeki artış oranını nüfustaki değişikliklere göre düzeltirler. Bunun için kullanılan kavram, GSMH’nın nüfusa bölünmesi ile elde edilen kişi başına GSMH’dır.
´ Eğer ekonomik büyümeyi kişi başına GSMH’daki artış olarak tanımlarsak, ekonomik büyümeden söz edebilmek için ülkedeki üretim artışının nüfus artışından büyük olması gerekmektedir.
EKONOMİK KALKINMA
´
Ekonomik büyüme ülkenin üretim hacmindeki artıştır. Dolayısıyla ekonomik büyüme, sadece sayısal (kantitatif) bir kavram olarak ele alınmaktadır. Oysa ekonomik kalkınma ekonomideki niteliksel (kalitatif) gelişmelerdir.
´
Bir ekonomide, daha fazla mal ve hizmet üretildiği zaman ekonomik büyüme
ortaya çıkar, oysa ekonomik kalkınma, toplumun yaşam standartlarında, üretilen
malların kalitesinde veya üretimin organizasyonunda iyileşmeler yaşanan bir
ortamı ifade etmektedir.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
´ “Sürdürülebilirlilik” kavramının çıkış noktası, ekonomik ve teknolojik gelişmelere paralel bir şekilde ortaya çıkan çevre sorunlarının önüne geçebilme ve ekosistemin korunması üzerine odaklanmıştır.
´ Çevre konusunda şimdiki kuşakların gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarını hatırlatmak için yeniden tanımlanmış bir kavramdır.
´ Sürdürülebilirlik, ekosistemin ya da devam eden herhangi bir sistemin ana kaynaklarını tüketmeden belirsiz bir geleceğe dek işlevini sürdürebilmesidir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
´ Ekonomik büyüme ve refah seviyesini yükseltme ile beraber çevreyi ve yeryüzündeki tüm insanların yaşam kalitesini
koruma hedeflenir.
´ Gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap vermeyi tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçların karşılanmasıyla kalkınmayı
sürdürülebilir kılmak.
´ “Bugünün gereksinim ve beklentilerini, gelecek nesillerin kendi gereksinim ve beklentilerini karşılayabilme olanaklarından
ödün vermeksizin gerçekleştirmek (WCED,1987)
Yararlanılan Kaynaklar
•
Eğilmez, M. (2014). Örneklerle Kolay Ekonomi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
•
Özgen, N. & Kahyaoğlu, M. (2019). Sürdürülebilir Kalkınma. Ankara:
Pegem Akademi.
•